Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 OCAK 2001 ÇARŞANBA
8 HABERLER
TBMM Çevre Komisyonu Başkanı EdizHun, istediklerini yapamadığını söyledi
' Yaptınm gücümüzyok'
Biyogaza dikkat çekildi
Alternatif
enerji
arayışı• Prof. Dr. Necdet Alpaslan. tüm
dünyada yeni enerji kaynaklannın
araştınlmakta olduğunu bildirdi.
Alpaslan, "Türkiye şartlannda büyük
bir kaynak olan biyogaz enerjisinden
yararlanmak için gerekli altyapı
oluşturulmahdır" dedi.
OZAN YAYMAJN
İZMİR-Gelişenen-
düstri ve artan nüfus
karşısında gereksinımı
karşılayamayan eneıjı
yaünmlannın. alterna-
tif enerji kaynaklanyla
desteklenmesi sonucu
talebin karşıianabilece-
ğini belirten uzmanlar.
"biyogazeneıjisrne dik-
kat çekiyorlar. Organik
aüklann havasız şartlar
altında çürütülmesi so-
nucunda elde edilen bi-
yogaz eneıjısinin, Tür-
kiye"nin kırsal alan ger-
çeği göz önünde bulun-
durulduğundabüyük bir
enerji kaynağı oluştu-
racagı kaydediliyor.
Yakm bjr gelecekte
mevcut enerji kaynakla-
rmıngeliştirümesi halın-
de bile enerji gereksı-
niminin karşılanamaya-
cağını söyleyen DEÜ
ÇevTe Araştırma ve Uy-
gulama Merkezi'nden
Prof. Dr. Necdet Alpas-
lan, "Bu nedenie tüm
dünyadayeni enerji kay-
naklan araştınlmakta
ve bunlann uygıılana-
bilirtiğ) üzerinde çabşü-
maktadır. Bu kaynak-
tar arasında yer alan gü-
neş enerjisi, atom ener-
jisi, rüzgâr enerisi, je-
otennai enerji, gel-git
enerjisi üzerindedunıl-
duğu halde biyogaz
enerjisinin adı geçmi-
yor. Türkiye şarüannda
büyük bir kaynak olan
bi\T)gazenerjisinden ya-
rarlanmak için gerekli
altyapı oluşturulmalı-
dır* dedi
Batakhk gazı
Bataklık gazı olarak
da biünen biyogaz ener-
jisinin I9.yüzyılınbaş-
lannda îngiJtere'de, fos-
septiklerde oluşan ga-
zın sokak aydınlaölma-
sında kullanımının baş-
ladığını söyleyen Prof.
Dr. Alpaslan, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"1920'li yülarda bu
gazı üretmeye yarayan
ve biyogazla çabşan ci-
ha/Jar yapılmaya baş-
landı. Ardından ikinci
dünya savaşı yülannda
otomobil yakın ojarak
biyogazdan yararlanma
denemeleri görüldü.
1961 yılında Hindis-
tan'da ilk büyük tesis
kuruldu. Tayvan'da bi-
yogaz tesisi sayısı 75 bi-
ni aşnuş bulunuvor. Ay-
nı şekikie ABD. Alman-
ya, Hollaııda gibi gefiş-
miş ülkelerde on binler-
ce biyogaz tesisi bulu-
nuvor."
Yatağan, Yeniköy ve Cökova
Termik
santrallar
devlete kaldı
ÖZCANÖZGÜR
MUĞLA - Güney
Ege'deki üç termik sant-
rala talip olan çokulus-
lu konsorsiyumda yaşa-
nan hisse dağtlımı de-
ğişikliği sonunda, Gü-
ney Ege Enerji tşletme-
leri 'nin en büyük hisse-
dan Vakıfbank oldu. Şir-
ketin genel müdürlüğü-
ne yüzde 45 ile en büyük
bisseye sahip olan Vakıf-
bank'uı Projeler Müdü-
rü A. Şanui Tamer geti-
rildi. "Bu ne biçhn özel-
leştirme?'" dıyen Tes-lş
Sendikası Yatağan Şube
Başkanı Erol Soğancı.
devletin KİT'ine de\ le-
tin bankasımn talip ve
yönetici obnasına dik-
kat çekti.
Yatağan, Yeniköy ve
Gökova (Kemerköy) ter-
mik santrallannın 2000
yılı sonuna dek çoku-
hıslukonsorsiyuma dev-
redilmesi gerekiyordu.
Ancak geçen bir yılda
konsorsiyumda yer alan
firmalann yurtdışından
kredi bulamamalan ve
ortaklardan Bayındır
Holding'ın ekonomık
sıkıntıya düşmesi so-
nunda konsorsiyumda
hisseler dağılımı ve his-
sedarlar değjşikliğe uğ-
radı. Böylece santrallar
dahaönce açıklanan tak-
vim doğrultusunda de\ -
redilemedı. Gelinen
noktada konsorsiyumun
en büyük hissedarlann-
dan yüzde 42.5 hisseye
sahıp olanBayındır Hol-
dıng ile yüzde 10 hisse-
ye sahip olan Amenkan
Pacific Corp. ortaklık-
tan çekildiler. Ingiliz In-
ternatıonal Power PLC
yüzde 42.5 olan hisse-
sini yüzde 25.1 'e düşür-
dü. Konsorsiyumun ye-
ni oluşumu yüzde 45
Vakıfbank, yüzde 25.1
International Power
PLC, yüzde 4.9 Türk
Mimag, yüzde 25 Park
Holding olarak gerçek-
leşırken Güney Ege
Enerji îşletmelen şirke-
tınin genel müdürlüğü-
ne de Vakıfbank Proje-
lerMüdürüA. Şamil Ta-
mer getirildi.
Yeni oluşumu "tez-
gâh" olarak nitelendi-
ren Tes-lş Sendikası Ya-
tağan Şube Başkanı Erol
Soğancı, "Bu konsorsi-
yuma santrallar devre-
dilirse, idare mahkeme-
sine başvuracağrz'' dedi.
Soğancı şöyle devam
ettr "Konsorsiyuın or-
takian kredi bulamaym-
ca hisse dağıhmında oy-
nayıpVakrfbank'ı arala-
nna aldılar. Bu danısık-
lıdövüş. Konsorsiyum,
santrailan Nakrfbank'm
kredishie devTalaeak ve
sonra \akifbankalacak-
lı olarak konsorsiyıun-
dan çekflecek."
Hun, TBMM Çevre
Komisyonu Başkanlığı süresince en
üzüldüğü konunun, Hayvan Haklan
Yasası'nnı çıkanlamaması olduğunu
vurguladı. Tasanyı her firsatta
hükümetin önüne koyduğunu söyleyen
Hun,"Af Yasası 6 saatte çıkıyorsa,
Hayvan Haklan Yasası 45 dakikada
çıkabilir" dedi. ANAPMffletvekaiHun.
' az istasyonlan konusuna da •'*"
değinen Ediz Hun, önlem aluıması
gerektiğini belirtti. Hun, "Yoğun
yerleşim alanlanndan bu baz
istasyonlan uzaklaştınlmalı" diye
konuştu. AB üyeleri ve ABD'ye dikkat
çeken Hun, bu ülkelerde baz
istasyonlanna sıkı bir denetim
uygulandığını vurguladı.
Ödenek ve yetkilerinin sınırfa olduğunu belirten Ediz Hun, yılbaşmdan sonra Yatağan'la ilgili çauşmalar yapdacağuu bildirdi
AYŞESAYEV
ANKARA-1960ve70'li
yıllarda salon filmlerinin
yakışıklıjönü, 1980sonra-
smda ise "çevred" kimli-
ğıyle tanınan EdizHun, bu-
gün "pofitikacı" olarak ka-
muoyunun karşısına çıktı.
Gökova'dan bugüne çevre
sicili pek iyi olmayan bir
partiden, ANAP'tan Istan-
bul Milletvekili olarak
TBMM'ye giren Hun,
amaçlannı "biröJçüde" ger-
çekleştırebilmış. Hun, "»-
yasetçi rohlndekP deneyim-
lerini "Sinemadapoiitikada
sabır isi. Boş konuşmalar
yapan birini de sabırla din-
iemek zorundasuıız" diye
özeüiyor. 1.5 yıldır yürüttü-
ğü TBMM Çevre Komis-
yonu Başkanlığı süresince
en üzüldüğü konunun, Hay-
van Haklan Yasası'nın çı-
kanlamaması olduğunu vur-
gulayan Hun, "Tasanyıher
firsatta hükümetin önüne
koyuyonım. Her defasında.
daha önemliyasalarvar de-
nilerek erteleniyor. Bence
Af Yasası 6saatte çıkabildi-
ğinegöre,şuzavalh hayvan-
lann haklannı korumayı
amaçlayan yasa 45 dakika-
da çıkarüabUirdi'1
dıyor
Hun, "sıyasetçi" kimli-
ğıyle özellikle baz istasyon-
lanna karşı yürüttüğü mü-
cadeleyle gündeme geldi.
Hun'un bu konudaki ilk ic-
raatı ise Meclis'teki Çevre
Komisyonu salonunun üs-
tünde bulunan 2 adet baz
istasyonunu söktürmek ol-
du. Hun, politikada "yapok-
lanıu-yapamadıklannı
n
Cumhurivet'e anlattı:
Hayvan hakları
-Komisyon başkanı ola-
rak tasarladıklaruuzı ger-
çekleştirebildinizmi?
-Hayır, ıstediklerimi ya-
pamadım. Mesela, 1.5 yıl
evvel, Hayvanlan Koruma
Kanunu İasansı'nı Genel
Kurul'a indirdik, ama bir
türlü çıkaramıyoruz. Müte-
additkez ricalarda bulunduk
genel başkanlardan, ama ol-
madı. AB'ye meyletmiş
Türkiye'nin, artık çağdaş-
lığa atacağı adımlar içınde
hayvan haklan da olmalıdır.
Zaten eksik taraflan var, za-
ten tenkit edilebilir çıktık-
tan sonra. Ama orada yönet-
meliklerle düzeltebılınz, ye-
terkıçıksın, amabugüne ka-
dar muvaffak olamadık.
- Tasan çoktarbşddı, ba-
a kesimlerin işine gelmiyor
olabiür mi? Sizce neden çı-
kanlamryor?
-Bılemıyorum niçin çı-
kanlamadığuu. Ama şuna
kanaatim var, 6 saatte Af
Yasası çıkanlabildıgıne gö-
re, şu zavallı hayvanlann
haklannı korumaya dönük
yasanın istenirse, 45 daki-
kada çıkanlacağına kanaat
getirdim. Herhalde, saym
Cumhurbaşkanı da bu yasa-
yı veto etmez. Çünkü o da
gönlüzengin bir bilim ada-
mı. Dolayısryla anlayamıyo-
rum, niye çıkanlmıyor.
Meclis'in eğilimi de bu yön-
de. Sivil toplum örgütleri
sürekli anyorlar. Mesela
hayvanseverler anyorlar,
"açhkgrevinebaşlavacağız"
dıyorlar "Amanyapmaym,
açhkgreviinsan vücuduiçin
çok tehfikeh" dıyerek tes-
kın etmeye çahşum. Eylem-
ler yapacağız diyorlar, ben
sürekli yatışnncı rolü üst-
lendim. Şimdi200ribek-
liyonun. Böyle önemli bir
kanun çıkmazsa, o zaman
Çevre Komisyonu'nun an-
lamını tartışmak gerekiyor.
-Cep tekfonlanndan ya-
yılan radyasyonun zararfa
olup olmadığı tartışıhyor.
ği ışuılar var, henüz onlan
tam olarak tanımıyoruz.
Ama bunu tanıyanlar var,
o zaman lütfen "itimat edm"
diyoruz,
u
bu ışmlara karşı
hassas olun" diyoruz. Bi-
zim gözümüz 350 nanomet-
re ila 700 nanometreyi gö-
nlyor. Ama 350 altı var,
700'ün çok üstü de var, bu-
nu biz göremiyoruz. Insa-
noğlunun kısıtlı bir göriişü
var. Gördüğümüzün dışın-
dakını inkar etmek ise bıli-
mi inkar etmek anlamına
gelir. Ben bu konunun kısa
vadede ele alınıp da uzun va-
dede çok büyük zararlan
olacağı gerekçesiyle ılgilı
bakanlıklann (çevre, ulaş-
nrma) gerekli önlemı alma-
sı gerektiğini söylüyonım.
önlemler
-tnsansağhgınıetkueme-
mesi için ne tür önlemler
annabüir?
- Ihtiyaten bazı önlemler
alınabilir. Yoğun yerleşmı
lir. Cep telefonu kullanıcı-
lan sürekli ikaz edilebilir. lş-
te, "tetefonu kalbinizin üze-
rindeki cebinizde taşuna-
yuı, bağlanüyı gördükten
sonra telefonu kulağuuza
götürün" gibi. Kulaklık kul-
lanımının, cep telefonunun
olumsuz etkisini azalttığı
ifade ediliyor. Kalbe yakın
yerde taşınmamalı.
- Yurttaşlardan komisyo-
nunuza, baz istasyonlan ile
ilgili yakınmalar geliyor. Siz
bu başvurularla ilgili neter
yapıyorsunuz?
Bakanlıklar çellşklll
- Bizun ne yazık kı, ya-
sama organı olarak yaptı-
nm gücümüz yok. Asıl di-
rayet yürütmede, bakanlık-
larda, yaptınm yetkisi de
onlarda. Mesela, Çevre Ba-
kanlığı bir genelge yayım-
lamış, Ulaştırma Bakanlığı
ise tersine bir genelge ya-
yımfamış, "Bunlar zararü
değfldir, vanükten izin an-
Baz istasyonlannın
sağlığa olumsuz etkileri
Ediz Hun a göre baz
istasyonundan yayılan
radyasyonun insan sağlığı
üzerinde sayısız olumsuz etkisi
var. Işte zararlan:
-Uzun vadede, çok dûşük
dozlarda dahi. vücuttaki
kiniyasal mokkûUerin yapısmı
bozuyor. Hûcredeki kalsiyum
metaboKzmasmı bozuyor.
- Höcre zarlanru deliyor. İnsan
vücudundaki molekûller
deformasyona uğruyor.
- Beyin daigalannda ani
değişinılere yol açıyor. Etu da
yüksek tansiyona yol açabihyor.
- Mutluluk hormonu olarak
bilinen endorfin hormonunu saf
dışı bırakıyor.
- Uykunun en derin olduğu
dönem olarak adlandınlan REM
uykusunu bozuyor. REM
surasuıda salgüanan meiatonin
hormonunu negatif etkilrvor.
- Başağnsı, göz kamaşması, göz
kanlanmasma neden oluyor.
- Radyasyondan en olumsuz
etidlenen yaş gruplan, hücrenin
en hizb yenilendiği 0-20 ile hücre
yeniknmesinin yavaşladığı 60 yaş
üstündeküer. Vaşularda kalp
krizi riskini artnnyor.
- Kansere karşı vücutta
"kalkan" görevi yapan P53
genini saf dışı bırakarak kanser
riskini artınrken, hücre
yenilenmesini yavaşlatıyor.
- Kandaki larrrua (al> u\arlar) ve
beyaz kürelerde (akyuvarlar)
azalmaya yol açıyor.
GSM operatörü kuruluşla-
ra ve Ulaştırma Bakanb-
ğı'na göre zararü değü, ki-
mi büim adamlanna göre
zararh. Siz bu tarttşmalan
nasıl değeriendiriyorsunuz?
Baz Istasyonları
-1850'lere gittiğimiz za-
man dünya, mikrop deni-
len gözle görülemeyen can-
lılan bılmıyordu. Mıkros-
kop devreye girdi, bakteri-
ler, mikroplar belirlendi.
Artık mikroplan tanıyoruz
ama gözümüzün görmedi-
alanlanndan bu baz istas-
yonlan uzaklaştınlmalı. Ör-
neğin, kreş, ilköğretim okul-
lan, liseler, ûniversiteler,
askeri garnizonlar, hasta-
nelerin olduğu yerlerden tü-
müyle kaldınlmalı. Bunun
yerine, Hazine'ye ait boş
arazilenn tepelerine kuru-
labilir. AB ülkelennde ve
ABD'de bu konuda sıkı bir
kontrol var. Yüksek çıkış
güçlü venciler, halktan uzak
yerlere kuruluyor. Esas ve-
riciler, fiberoptik taşıyıcı
sıstemlerkullanıyor. Bizde
de bu tür önlemler alınabi-
nır, konulabiKr" diye. Yani
bakanlıklar arasuıda tam bir
uyum yok. Her bakanlık,
kendi bakanlığmı ön plan-
da gösterme çabası içinde.
Tam manasıyla birlik bü-
tünlük sağlanamıyor. Yani
insan fani, ama insanlık ebe-
di. Nıce nice nesıller gele-
cek. Bir bakanlık bir genel-
geyayımlıyor, birbaşkası ta-
mamen farklı bir genelge
yayımlıyor. Bu, hem zaman
kaybına neden oluyor hem
de ilerleyemememizin ne-
dem gibi geliyor bana.
- Partinizin iktidar oldu-
ğu dönemlerde,çevre konu-
sunda sayısız olumsuzluk
yaşandı. Gökova Termik
SantrahgibL Partinizin çev-
repofitikasmı nasddeğerien-
diriyorsunuz?
Poflanııt dengesl
- Ben doğanın mucizevı
gelişımı, olağanüstü den-
gesinin korunması için çok
çaba sarfediyorum. Herkes
de duyarlı olmalı. Çevre
KomisyonuBaşkanı Ediz'ın
yaşam hakkı ne kadarsa ca-
retta carettanın da o kadar
yaşam hakkı vardır. Şu dün-
yada yaşayan, aym kaderi
paylaşan tüm canlılann ya-
şam hakkı olduğunu düşü-
nüyorum. Burada tabiahy-
la birçok tesis yapılacak,
doğamn en mucizevi varlı-
ğı olan insanlık ıçın her tür-
lü yaklaşun sergilenecek.
Bu, çeşitli mutluluk menfa-
atlerini de berabennde ge-
tirecek. Ama bu arada ya-
şayan tüm canlılan da sade-
ce sevmek yeterli değıldir,
onlara saygı da göstermek
gerekiyor. "Dogayıseviniz",
bence eksik bir ifade. Ben-
ce, "Doğayasaygıgösteriniz,
sevginizi de esirgeıneyiniz"
olmalıydı.
Yataflan sorunu
-Yatağan 'da termiksant-
ralyüzünden "sokağa çık-
ma yasağı" ilan edflivor. Ko-
misyon olarak oradabir in-
ceiemede bulunmayı düşü-
nüyor musunuz?
- Aslmda, çevre ile ilgili
bütün ihlalleryerinde gidi-
h'p incelenmeli. Ama öde-
neğimiz, yetkilerimiz sınır-
lı. Yılbaşuıdan sonra Yata-
ğan'la ilgili böyle bir çalış-
ma yapılabilir. Bunu arka-
daşlanma da önereceğim.
Mutlakabaca filtrelen takıl-
mah. Çünkü asit yağmurla-
n var. Aynı şekilde Göko-
va Termüc Santrah da mut-
laka revıze edihneli. Çün-
kü orada eski Polonya tek-
nolojisı kullanmış. Şimdi
Japonya'da geliştirilen sis-
temle baca gazı pınl pınl
havaya dönüştürülüyor. Tür-
kiye bu gelişmeleri göz ar-
dı etmemeli.
- Siyasete ısuduuz mı?
- Ben çok sosyal, adaptas-
yon kabiliyeti yüksek bir
insanım. 1963'lerdebaşla-
dığım sinema sanatından
bugüne geldim. Son 25 se-
nedir çevre konusunda, do-
ğamn tahribatma mani ola-
cak binlerce konuşma yap-
üm. Çokyoğundum. Bura-
da da az, öz konuşmaya gay-
ret ediyomm, bihmsel doğ-
rulan söylemeye çalışıyo-
rum
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
Sıfın Yılı
Türk basınında olduğu gibi, Alman basınındada
yeni yılın ilk nüshalan, 2000 yılının muhasebesile
dolu. Genellikle birteşilen nokta "sıfıryılı" olaak
adlandınlan 2000 yılının pek kötü geçtiği. Neoen
pek kötü geçti 2000 yılı? Almanya açısından ba-
kılırsa, "sıfıryılı" bir anlamda yolsuzluklar, hasa-
lıklarla dolu, toplumsal panik belirtilerinin görüklü-
ğü bir yıl oldu. Hıristiyan Demokrat Birlik Parti-
si'nde (CDU) yaşanan ve eski Başbakan Kohl ün
hesap vermesine, parti onursal başkanlığıncan
aynlmasına yol açan bağış skandaiı, yalnız Kohl
İle sınırlı kalmadı. Kohl'den sonraki parti başkanı
Worfgang Scheuble, yolsuzluk nedeniyle hem
parti başkanlığından aynlmak zorunda kaldı hem
de yakın dostu, sırdaşı Kohl ile arası bozuldu. Hes-
sen Eyalet Başbakanı Koch'un da bağış skanda-
lına kanştığı, üstelik parti tüzüğüne ve yasalara
aykın olarak toplanan paralan, "yabancılar soru-
nunu" diline doladığı seçim kampanyasında kul-
landığı da ortaya çıktı. Kohl kendisi aracılığı ile
CDU'ya bağış yapanlann isimlerini açıklamamak-
ta direnirken Koch, pişkin bir şekilde suçlamala-
nn üstünden atlamayı tercih etti. Almanya'nın ta-
nınmış araştırmacı gazetecilerinden, politikacılar-
la dostluğu gazeteci için tehlikeli bulan, "Gazete-
ci yağında öpücük izi değil, yumruk izi olan Ws7-
dir" sözü ile ünlü Hans Leyendecker, skandalın
perde arkasını "Helmut Kohl, iktidar ve Para" adı
altında kitaplaştırdı. Helmut Kohl'ün kendini savun-
ma amacıyla sonradan yazdırdığı "hatıra defteri"
ise etkili olamadı. Skandalla biriikte, "her sözü
emir, iktidan tekelinde toplayan lidertipinin de so-
nu geldi" yorumlan yapılıdı. Kohl tipi yönetim an-
layışının bittiğine işaret edildi. Ama bekleyip gör-
mek gerekiyor. Kuşku yok, Almanya'yı sarsan yol-
suzluklardan söz ederken yolsuzluklara adı kan-
şan Kohl, ya da Scheuble, bu yolsuzluktan kjşisel
menfaat sağlamış değiller. En azından bu tür bir
suçlama ile karşı karşıya kalmadılar. Yine de siya-
si kariyerierinde ağır bir darbe yediler. Bu neden-
ie Türkiye'deki yolsuzluklar ile Almanya'daki yol-
suzluklar arasında bir farktan söz etmek zorunda-
yız. "Canım ne olacak; bak, Almanya'da bile olu-
yormuş" rahatlığına kapılmasak iyi olur.
Almanya yalnız bağış skandaiı ile sarsılmadı. Yı-
lın sonuna dogru patlak veren ve önlem alınmadı-
ğı için hükümeti zor durumda bırakan 'deli dana"sal-
gını da Almanlann canını sıktı. Özellikle Bavyeralı
büyükbaş hayvan üreticilerini zor duruma sokan
"Rindervvahnsinn" "deli dana" salgınına karşı Al-
man hükümeti kalıcı önlemler almakta zorianıyor.
Sığıriann yine sığır etinden yapılmış yemle beslen-
mesinin bu hastalığa yol açması ve bu durumun
da koca bir sektörü zor durumda bırakması, şüp-
heli hayvanlann öldürülmesi zorunluluğu, hayvan
çiftliklerinin kapatılması neresinden baksanız stkın-
tı yaratıyor. Bu sıkıntı sıfır yılından 2001 'e sarktı.
Almanya sıfır yılında kültürel alanda da sıfır nok-
tasında, bazı yorumculara göre sıfınn altında ya-
şadı. Dişe dokunur bir eser ortaya çıkmazken kül-
tür dünyası yâratlcı, rrttetikli bir tartışmaya sahne
•'oiâmadı. Big Brofher dizileri "popüler Alman kül-
tûrtj"niir\ alameti farikası haline gelirken muhafa-
zakârlann, göçmenlere "Deutsche Leitkultur'ü,
"yönlendirici Alman kültürü'nü benimsemek zo-
rundasınız türünden dayatmalan da gülümseme-
lere yol açtı. Bilim teknik alanında da yıllardır üstü
örtülen gerilik, sıfır yılında bilgisayar uzmanı açı-
ğıyla su yüzüne çıktı. Yeşil kart "yöntemiyle" açı-
ğını kapatmaya çalışan, çareyi dışandan bilgisa-
yar uzmanı getirmekte gören Almanya, bu neden-
ie yeniden göç ülkesı olduğunu hatırtadı. Alman-
ya bir göç ülkesı değildir ve olmayacaktır diye taf-
ralanan muhafazakârlar da sonunda yelkenleri su-
ya indirdiler. Ama bu Almanya'nın sınıriannı göç-
menlere ardına kadar açacağı anlamına gelmiyor.
Almanya şimdi nitelikli işgücü peşinde. Alman-
ya'da yayımlanan Tün< gazeteleri "Türklere yeşil
kart verilmeyecek mi" türünden garipliklerden ney-
se ki çauk vazgeçtiler. Hangi aklı başında devlet
yetişmiş, kalifiye işgücünü başkasına kaptırmak is-
ter ki? Ama belli olmaz, serbest piyasa ekonomi-
sinin sınır tanımaz "özgüriük" anlayışı içinde, tıp-
kı özelleştirmelerde izlediği mantıkla Türkiye, elin-
de ne kadar kalifiye işgücü varsa Almanya'ya gön-
derebilir, böyle bir göçü teşvik edecek "önlemle-
ri" alabilir de. önemli olan döviz değil mi?
Mitterrand'dan Chirac'a
Yeni yüzyılı yalnızca 9. Cumhurbaşkanı Demi-
rel'in yeğeni değil, François Mitterrand'ın bü-
yük oglu, Jean-Christoph Mitterrand da Fran-
sızlann övünç kaynağı hapishanede karşıladı. Mu-
rat Demirel banka boşaltmak iddiasından, oğul
Mitterrand ise para aklama, silah kaçakçılığına bu-
laşma, bu yollarta kişisel çıkar sağlama suçlama-
ları nedeniyle yeni yılı tutukevlerinde geçirdiler.
Oğul Mitterrand, danışmanlık görevinde bulundu-
ğu 1988-1992 yıllan arasında özellikle Angola'ya
yapılan silah satışlannda yüklü komisyonlar almak
ve bu arada da para aklamaktan yargılanacak.
Ama iş yalnızca 54 yaşındaki küçük Mitterrand'la
sınırlı kalmıyor. Avrupa Biriiği'nin ikinci güçlü ada-
mı Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a da
uzanıyor. Chirac, Kohl kadar şanslı görülmüyor. Çün-
kü Paris Belediye Başkanlığı yaptığı sıralarda bank-
not dolu çantalarla elden para aldığı iddıalanna he-
nüz ciddi bir yanıt verilmedi. Paris liseleri ihalele-
rinde 600 miiyon frankı bulan "bağışlardan" na-
siplendiği de iddialar arasında. Cumhurbaşkanlı-
ğı süresi de geçen yıl kısaltılan Chirac'ı parlak bir
gelecek beklemiyor. Avrupa ülkelerindeki bu yol-
suzluklann önemi, salt polisiye anlamıyla yolsuz-
luk olmaktan daha farklı bir yöne doğru gitmele-
rinden kaynaklanıyor. Tehlike, yolsuzluklann "fail-
lerinin" siyaset sınıfından insanlar olması. Batı'da
bu daha önceki yıllarda sadece arada bir rastla-
nan ve kısa sürede icabına bakılan işlerdendi. Şim-
di en üst düzeylere tırmandı ve siyasal yapıda iz
bırakır diye korkuluyor.
Korku haksız değil; şu "küreselleşme çağı'nm,
şu "yeni dünya düzeni"n\n kaçınılmaz "ufunetle-
ri" bunlar. Avrupa Biriiği'nde tüm AB Komisyonu
teşkilatının neredeyse yeniden kurulmasına yol
açan yolsuzluklar da zaten şu srhr yılının payma düş-
memiş miydi?
Türkiye Gazeteciler Cemıyetı'nin yayınladığı günlük
B/Z/AT? Cazete •,.
Ulke sorunlanna ilişkin raporlarıyla, araştırmalanyla,
köşe yazıianyta, tarafsız haberleriyle sivil toplumlann
gazetesi.
Düzenli okumak için abone olun. Tel: 0.212. 511 08 75