Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 EYLÜL 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Çakmakoğlu:
Mücadelemiz
sürecek
• TOMARZA (AA) -
Milli Savunma Bakanı
Sabahattin Çakmakoğlu,
Türkiye Cumhuriyeti'nin
birlik ve beraberliğini
bozmak için araya fıtne
fesat sokmak ısteyenler
olduğunu belirterek
"Bunlar hüsrana
uğrayacaktır. 'Komşu'
adı altında bize zehir
kusanlara karşı
mücadelemiz daima
devam edecektir" dedi.
Çakmakoğlu. Kaysen'nin
Tomarza ilçesine bağlı
Dadaloğlu beldesinde
düzenlenen "12.
Dadaloğlu Kültür ve
Sanat Şenlıklen"ne
katıldı.
Kİ'de kimya
mühendisliği
kongresi
• Istanbul Haber Servisi -
lstanbul Ünıversıtesi (IÜ)
öncülüğünde düzenlenen
4. Ulusal Kjmya
Mühendisliği Kongresi
bugün ünıversıtenın
Avcılar yerleşkesınde saat
09.00'da' başlayacak. İÜ
Rektörü Prof. Dr. Kemal
Alemdaroğlu tarafından
açılışı yapılacak ve
7 Eylül'de sona erecek
kongrede, termodınamık
ve enerjı, taşınım olaylan
ve ayırma ışlemlen,
bıyoteknolojı konulan ele
alınacak. ,. t-, ..
Doğa
Savaşçıları'ndan
çevre eylemi
• İstanbul Haber Servisi
- Doğa Savaşçılan Çevre
Örgütü üyeleri, Kilyos'ta
ormanlık alanlann kum
çıkarılarak tahrip edildiği
gerekçesiyle Gümüşdere
Aitınkum Ocağı'nda
eylem düzenledi. Doğa
Savaşçıları Çevre Örgütü
Başkanı Zafer Murat
Çetintaş, doğarun yoğun
şekilde tahrip edildiğini
ve yöneticilerin de buna
göz yumduğunu savundu.
Eylem yap\lan yere gelen
Aitınkum Ocağı'nın
ortakJanndan Mehmet
Yılmaz, bölgenin SÎT
alanı ilan edilmesinden
sonra çalışmalanna son
verdiklerini söyledi.
Keşandaki
orman yangını
• KEŞAN (AA)-
Edirne'nin Keşan
ilçesinde çıkan orman
yangınınm soğutma
çalışmalan devam ediyor.
Keşan Orman tşletme
Müdürlüğü yetkilileri,
Gökçetepe iîe Çamlıca
köyleri arasında çıkan
yangının önceki gün saat
19.00'dakontrolaltına
alındığını, soğutma
çalışmalannın sürdüğünü
bildirdiler. Yetkıliler,
"Yaptığımız tespitlere
göre 710 hektar çam
ormanı yandı" diye
konuştular.
TGRT'den
açıklama
• Haber Merkezi-TRT
Genel Müdürlüğü Basın
Danışmanlığı.
gazetemizin 28 Ağustos
2000 tarihli sayısında
sinema sanatçısı Tank
Akan'la yapılan
röportajla ilgili olarak bir
açıklama yaptı.
Açıklamada özetle şöyle
denildi: "Buröportajda
Sn. Akan. TGRT'nin bir
dizi için kendisine
astronomik ücret teklifi
yaptığını ifade ederek
TGRT'ye bazı haksız
iddialar da yöneltmiştir.
Akan'ın röportajda
değindiği gibi kendisine
hiçbır TGRT yetkilisi
tarafından herhangi bir
dizi projesi teklifınde
bulunulmamıştır."
CHP Genel Şekreteri, SPY'ye karşın ellerinden geleni yaptıklannı söyledi
ÇHP'ye Bberal tüzük geüyor
MUTLUSEREIİ
ANKARA-CHP Genel Sek-
reteri Tarhan Erdem, CHP'de
yaklaşık 9 aydır sürdürülen tü-
zük değişildiği çalışmalannın
artık son aşamasına geldiğini
belirterek, "Siyasi Partiler Ya-
sasTrun (SPY) bütün olanakaz-
lıklanna karşın oidukça ser-
best, özgüıiûkçü ve demokrat
bir tüzük taslağı hazuiadık"
dedi.
30Eylül-l Ekim tarihlerinde
gerçekleştirilecek tüzük kurul-
tayına hazırlanan CHP'de, ey-
lül ayı, tüzük çalışmalanna yö-
nelik yoğun toplantılarla geçe-
cek. Mart ayından itibaren ger-
İP'den açıklama
çekleştirilen tüzük ıl ve bölge
toplantılannda örgütün öne çı-
kan görüşleri genel sekreter
Tarhan Erdem ile hukukçu par-
ti meclisi (PM) üyeleri Onder
Sav ve Demet Işık tarafından
konulanna göre aynlarak mad-
deleştirildi.
CHP Merkez Yönetim Ku-
rulu (MYK), 11-12-13-14
Ağustos tarihlerinde Ürgüp'te
toplantı yaparak hazırlanan ılk
taslağı değerlendirdi. Orgüp
toplantısında oidukça sert tar-
tışmalar yaşandığı, bazı MYK
üyelerinin üst birimlenn alt bi-
rimleri görevden almasına yö-
nelik düzenlemeye karşı çıktı-
ğı belirtildi.
Uzun tartışmalardan sonra
hazırlanan ikinci taslak ise 27
Ağustos'tan itibaren yeniden
bölge toplantılarına sunuldu.
Bugüne kadar 6 bölge toplan-
tısı gerçekleştırildi. Kurultay
delegelerinin katıldığı bölge
toplantılannın Ankara ayağı
bugün Çankaya Belediyesi
Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde
saat 13.00'te yapılacak.
CHP'de tüzük taslağı üzerin-
deki çahşmalar, 6-7 Eylül'de
PCIS Otel'de gerçekleştirilecek
il başkanlan toplantısı ve 12-13
Eylül'de gerçekleştirilecek PM
toplantısıyla sürecek. Tüm il-
lerden kurultay delegesi olan
temsilcılerden oluşacak geniş
katılımlı "Kurultay Komisyo-
nu"nun 26 Eylül'de yapacağı
toplantının ardından son hali
verilecek tasan 30 Eylül-1
Ekım tarihlerinde Ahmet Taner
Kışlalı Spor Salonu'ndaki ku-
rultaya sunulacak.
'Taslak kabul gördü'
CHP Genel Şekreteri Tarhan
Erdem, ocak ayında hazırlana-
rak tartışılması amacıyla örgü-
te gönderilen tüzük çerçeve
taslağının genel kabul gördü-
ğünü ancak maddeleştirilmiş
halinin bir kez daha tartışılma-
sı gerektiği için yeniden bölge
toplantılan düzenlediklerini
söyledi. Türkiye'de SPY'nin,
partilerin siyasal yaşamlannın
zenginJeştirilmesini büyük öl-
çüde zorlaştırdığını vurgulayan
Erdem, "Buna karşın partimiz
kanunlara saygılı olduğu için
bir sivil ıtaatsizüğe yönelmedi
Bu koşullarda elimizden geleni
yapük" dedi.
Erdem, yerel kongrelerin o
yöredeki kararlarının parti po-
litikası olarak kabul edılmesi.
üst birimlerin alt birimleri gö-
revden alamaması gibi konu-
larda çok önemli adımlar attık-
lannı belirterek, oidukça ser-
best, özgürlükçü ve demokrat
bir tüzük taslağı hazırladıklan-
nı söyledi.
Balıbey için
26yıl
hapis istemi
tstanbul Haber Servisi - tşçi Partisi
(İP) Genel Başkan Yardımcısı Tayfun
Tabakoğlu. tstanbul Milli Eğitim Mü-
dürlüğü'ndeki şeriatçı, ırkçı ve vur-
guncu kadrolaşmaya dikkat çekerek,
Danıştay2. Dairesi'nin 19Nisantari-
hinde, tl Milli Eğitim Müdürü Omer
Balıbey'in ve 36 üst düzey bürokratın
ağu hapis cezasıyla Kocaeli AğiT Ce-
za Mahkemesi 'nde yargılanmasına ka-
rar verdiğini açıkladı.
lstanbul Milli Eğitim Müdürlü-
ğü'ndeki gericı kadrolaşmayla ilgili
bir basın toplantısı düzenleyen Taba-
koğlu, Danıştay'ın. 1999 yılında Mil-
li Eğitim Bakanhğı müfettişlerirun ha-
zırladığı rapora ve iki ayn fezlekeye
dayanarak, Balıbey'in 26 yıl hapis is-
temiyle ağır ceza mahkemesinde yar-
gılanması yönünde karar aldığmı söy-
ledi. Tabakoğlu, "sahte evrak düzen-
lenıe, atama ve yer değiştirmelerde yö-
netmeliğe a> kın davranma, okuüarda
toplanan eğitime katkı paylannı am-
metine geçinne" gibi suçlardan yargı-
lanacağını belirttiği Balıbey'i "suç
makinesi" olarak tanımladı.
Tayfun Tabakoğlu, Milli Eğitim Ba-
kanlığı Müsteşan BenerCordan'ın da
DSP-ANAP hükümeü döneminde, pa-
zarlık sonucu bu göreve geldiğini ve
hakkında hazırlanan 3 rapora karşın
soruşturulmadığını söyledi.
GrevdeldEminönü işçilerinedestek
DtSK'e bağlı Nakjiyat-İş Sendikası Başkanı AM Rıza Küçükosmanoğlu ve 40 üye,
grevlerinin 7. gününde olan Genei-tş'e bağb Eminönü Belediyesi işçilerine destek
ziyaretinde bulundular. Maddi ve manevi olarak Eminönü işçisinin vanında okhıklanra
betirten Küçükosmanoğlu, hüküınetin tstanbul ve tzmir'deki grevleri erteleyerek "grev
kıncıhğı' yaptığını söyledi. Hükümetin işçileri, sermayenin insafına bıraktığuu ifade eden
Küçükosmanoglu. "Hükümet emperyalizmin, IMFnin emirlerine uvuyor, işçisini açuğa ve
zulme terk ediyor" dedi. Genel-lş Sendikası 7 INo'hı Şube Başkanı Ismail Yurtseven de
beledije yetkiüleriyle bugün göriişeceklerini söyledi. (Fotoğraf: YEŞlM GÜL)
Adliyeleri yoğun günler bekliyor
İSTANBUL (AA) - Yeni adli
yılda Istanbul'daki adliyeleri yo-
ğun bir iş yükü bekliyor. 6 Eylül
Çarşamba günü başlayacak yeni
adli yılda. Egebank'ın eski sahi-
bi Yahya Murat Demirel, bazı
kredi işlemleriyle Bankekspres'i
dolandırdığı, Yurtbank'ın eski
sahibi AIi Avni Balkaner de ban-
kadan şirketlerine usulsüz kredi
verdiği gerekçesiyle lstanbul 2.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde ilk
kez heyet karşısına çıkacak.
Mendil satan 10 yaşındaki kız
çocuğu Leyla Alkış'ı derin don-
durucuya kapattıklan öne sürii-
len, eski Beylikdüzü McDo-
nald's Müessese Müdürü İnan
Ünal ile görevli Vedat Beşli'nin
'Hürrij'eti tahdit' suçundan yar-
gılanmasına Bakırköy: 'Tarihi
Vefa Bozacısı' Hüseyin Vefa'nın
ölümünden sonra eşi Adakt ve
oğlu Cem Ziya Vefa arasında çı-
kan anlaşmazlıkta 1 kişinin öl-
dürülmesiyle ilgili davaya Be-
yoğlu adliyelerinde başlanacak.
"Gaziosmanpaşa Belediye-
si'oe ait 4 taşınmazı usulsüz sat-
üklan" gerekçesıyle dönemin
lstanbul Büyükşehir Beledıye
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Belediye Başkanvekili ABMüfit
Gürtuna ve Gaziosmanpaşa Be-
lediye Başkanı Recep Koralhak-
kındaki dava da tstanbul 11. As-
liye Ceza Mahkemesi'nde görü-
lecek.
Devam eden davalar
'Kumarhaneler kralı' olarak
tanınan Ömer Lütfü Topal'ın 4
yıl önce Sarıyer'de öldürülme-
siyle ilgili 4'üözel timci 8 sanı-
ğın yargılanmasına Beyoğlu 1.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde; Be-
bek'teki bir çay bahçesinde Tev-
fik Nurullah .\ğansm ve 3 kişi-
nin öldürülmesiyle ilgili 12sanı-
ğın yargılanmasına lstanbul 2.
Ağu- Ceza Mahkemesi'nde; Be-
yazıt'ta 22 yıl önce 7 ögrencinin
ölümü, 41' inin de yaralanmasıy-
la sonuçlanan bombalama ve si-
lahla tarama olayına ilişkin 3 sa-
nığın yargılanmasına lstanbul 6.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde; Ga-
latasaray-Leeds United futbol
maçı öncesi Taksim Meyda-
m'nda 2 Ingiliz taraftann öldü-
rülmesiyle ilgili 20 sanığın yar-
gılanmasına Beyoğlu 2. Ağır
Ceza Mahkemesinde. Bayram-
paşa Cezaevi'nde 8 kişinin ölü-
müyle sonuçlanan silahlı çatış-
maya ilişkin 32 sanığın yargılan-
masına Eyüp 1. Ağır Ceza Mah-
kemesi'nde devam edilecek.
Şehriban Coşkunfırafı 'şej-
tana kurban etmek amacnla öl-
dürdükleri* öne sürülen 'Sata-
nist' 3 sanığın yargılanması ts-
tanbul 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde. DİSK genel başkanla-
nndan KemalTürkler'in 20 y_ıl
önce öldürülmesine ilişkin Ü-
nal Osmanağaoğlu'nun yargı-
lanması da Bakırköy 2. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde sürecek.
Sendikacı Süleyman Yeter'in
gözaltındayken ölümüyle ilgili
3 polisin yargılanması lstanbul
6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
devam edecek. Yeni adli yılda,
işadarru Korkmaz Yiğit'ın eski
sahibi olduğu Bankekspres'ten
usulsüz kredi verdiği gerekçe-
siyle yargılandığı dava Beyoğ-
lu 2. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde görülecek. Terörist
Mehmet Ali Ağca'nın, 2 ayn
soygun ve bir taksinin gasp
edilmesi olaylanna ilişkin yar-
gılanması da yeni adli yılda Ka-
dıköy 1. Ağır Ceza Mahkeme-
si'nde görülecek.
CHP tabanı
Trogram
ve örgüt
partisi
olalım'
lstanbul Haber Servisi -
CHP'nin program, tüzük
ve örgüt partisi olması ge-
rektiği belirtüerek, parti-
nin özüne ve geçmişine
bağlı kalarak, yeniden ya-
pılanması istendi. Partide
hukukun, demokrasinin ve
saydamlığın egemen ol-
ması durumunda, tek başı-
na iküdara geleceği vurgu-
landı.
CHP'nin iki gün süren
lstanbul Tüzük Danışma
Kurulu toplantısı sona er-
di. Genel Başkan AJtan
Oymen'in ilk gün katıldı-
ğı toplantıda konuşan
CHP'liler, partide grupla-
nn, kanatlann varlığını ka-
bul edip doğal bulmakla
birlikte, parti disiplini ve
partililik anlayışının önce
gelmesi gerektiğinin altı-
nı çizdiler. İl ve ilçe yöne-
ticilerinin yanı sıra çok sa-
yıda PM üyesi, kurultay
delegesi ve parti yönetici-
sinin katıldığı toplantıda,
parti içindeki kanatlar ge-
nel merkeze eleştiri yö-
nelttiler. Özellikle, genel
merkezin hazırladığı tü-
zük taslağının dilinin eski
olması tepki çekti. Genel
Başkan Oymen de, tüzüğe
son şeklini verirken parti
içindeki farklı gruplarca
hazırlanan tüzük önerile-
rini de dikkate alıp değer-
lendireceklerini söyledi.
30 Eylül'de Ankara'da ya-
pılacak CHP Tüzük Ku-
rultayı öncesinde konuşan
partililer, parti içi birlik,
beraberliğe ve siyasi üreti-
me ağırlık verilmesini,
mücadelenin içe dönük
değil, dışa dönük olması-
nı, partinin çalışan emek-
çi kesimlerle daha sıkı ıle-
tişim kurmasını istediler.
Türkiye'ninyüzde 85'inin
yoksullaştığı bir süreçte,
CHP'nin solcu, toplumcu,
altı okçu politikalara yö-
nelmesi gerektiğine dikkat
çeken CHP'liler, hizipçili-
ği ve benmerkezciliği eleş-
tirdiler.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Ibrahim Kaypakkaya, 9
arkadaşıyla birlikte 196O'lı yıl-
lann ortasında öğrencisi ol-
duğu Çapa Yüksek Öğret-
men Okulu Fikir Kulübü'nü
kurdu. Çapa'iı gençler Fikir
Kulüpleri Federasyonu'na
bağlı bu kuruluş sırasında bir
de ABD aleyhtarı bildiri ya-
yımladılar. Okul idaresi top-
landı, bu 10 öğrenciyi de
okuldan attı. Şimdi Avustral-
ya'da yaşayan Muzaffer
Oruçoğlu, Cumhuriyet Der-
gi'de Ibrahim Kaypakkaya'yı
anlattığı yazısında bu okul-
dan atılma öyküsünü de dile
getiriyor. Bildiri nedeniyle
okuldan atılma öyküsü genel
bir uygulamanın bir okuldaki
örneğiydi. Eften püften ben-
zer nedenlerle o kadar çok
öğrenci okuldan atılmıştı ki!
Çapayatılı birokuldu. Bu 10
öğrenci bir anda yersiz yurtsuz
ve geleceksız hissettiler ken-
dilerini. Yoksul ailelerin çocuk-
iarıydılar. Okuyup öğretmen
olacaklardı. Tam anlamıyla ça-
resiz kaldılar. 196O'lı yıllarda,
1970'li yıllarda, 1980'li yıllarda
ve bütün yıllarda Türkiye'yi yö-
Muhalefeti Meşru Olmayan Ülke
netenler, okulları yönetenler,
en küçük bir muhalefetin bile
görüldüğü yerde ezilmesi ge-
rektiğini düşündüler ve bu dü-
şüncelerini acımasızca uygu-
ladılar.
O ekipten ibrahim Kaypak-
kaya ve Muzaffer Oruçoğlu
dağa çıktılar. 10 kişilik listeyi
tam olarak bilmediğim için o
ekipten başka dağa çıkanlar
oldu mu bilemiyorum. Kay-
pakkaya ve Oruçoğlu, yaşa-
dıktarından sonra bu ülkede
demokratik bir muhalefet ya-
pılacağına inanmıyorlardı.He-
nüz 20 yaşın başındaydılar. 12
Mart askeri darbesini yapan-
lar, demokratik muhalefet ya-
panlarla, dağa çıkanlar arasın-
da bir aynm gözetmediler.
Muammer Aksoy, Mümtaz
Soysal, Altan Öymen, Fakir
Baykurt, Can Yücel, Uğur
Mumcu gibi birçok aydın,
68'li gençlerle birlikte askeri
cezaevine atıldı.
Bizim kuşak, muhalefet et-
menin, siyasetle uğraşmanın
ne kadar tehlikeli olduğunu
kendi 40 yıllık deneyi içinde
yaşayarak öğrendi; bütün
bastırmalann, acımasızlıkların
"uçurumun kenarındaki ül-
ke"y\ kurtarmak bahanesiyle
tezgâhlandığına da defalarca
tanık oldu. 12 Mart 1971 dar-
becileri, "Atatürkçü reform-
\ar"\ gerçekleştirmek için mü-
dahale ettiklerini söylemişler-
di. 12 Eylül darbecileri de...
Başka ülke deneylerine
kendi yaşadıklarımız kadar net
hâkim değiliz. Orada da ben-
zer şeyler yaşanıyor mu, tam
anlamıyla bilemeyiz. Bizim ül-
kemizde, tehdit altında bulun-
ma sendromu bütün egemen-
lik ilişkilerine yön veriyor. Top-
lum da buna alışmış durumda;
mutlaka, bir yerlerden ülkeyi
uçuruma yuvarlamak amacıy-
la tehdit geleceğine inanıyor.
Bu bir düşünce tarzı olarak
beyinlere işlemiş. Bu tehdide
karşı, bu nedenle bizi birileri-
nin koruması gerekir. Benim
aklımın erdiği günden beri
böyle bir atmosfer içinde ya-
şıyoruz.
Şöyle bir geriye dönüp yol-
culuk yapın. Gazete başlıkla-
nnı karıştınn. 50 yıl önceki bir
gazete başlığındaki "78 vafan
haini komünist yakalandı" ha-
beriyle yolculuğa başlayabilir-
siniz. Yolculuğunuz uzargider.
Tehdit bitmemiştir, düşman tü-
kenmemiştir. Yalnızca adı de-
ğişmiştir. Bu konuda en iyi ter-
biyeyi McCarthy dönemi
ABD'sinden aldığımızı da
unutmayalım. Gün oldu, ko-
münistleri tehdit görüp hapse
tıkan Menderes'in kendisi asıl
tehdit haline dönüştü, idam
edildi. Gün oldu, Islamcı ce-
maat temsilcilerini pariamen-
toya taşıyan Demirel, "Şeri-
ata karşı mücadele"n\n önde
gelen aktörü rolünde sahneye
çıktı.
Bütün bu uzun yolculuk
içinde değişmeyen tek şey
var: Bu baskıcı rejimin temel
direklerinin mantığı hiç değiş-
medi. Onlar, baskı yapmayı,
özgüriük isteyeni susturmayı
başanyla savundular ve uygu-
ladılar. O andaki düşmanlan-
nın kimliği bu açıdan hiç önem
taşımadı. Önemli olan, kendi
hukuksuzluklan ve zorbalıkla-
n içinde egemenliklerini sür-
dürebilmeleriydi. Bunun için
fazla zoriandıklan da söylene-
mez. Çünkü her zaman "asıl
düşman'a karşı toplumun di-
ğer kesimlerinden destek sağ-
layabildiler.
Dünya değişiyor. Devlet-in-
san ilişkileri yeni boyutlar ka-
zanıyor. Türkiye'ye yön veren
mantık ise değişmemeye ça-
balıyor. Değiştiği zaman "ken-
disine ihtiyaç kalmayacağı"
endişesini taşıyor. Ibrahim
Kaypakkaya ve 9 arkadaşını
40 yıl önce sırf bir dernek kur-
duğu için sokaklara atan anla-
yış bir adım ileriemedi. Onlan
okuldan atanlar aynı kafayla
bugün de egemenliklerini sür-
dürüyorlar.
Sanki artık bu filmin son
sahnelerini oynuyoruz gibi bir
his içindeyim. Herkes Mer-
sin'e giderken biz ne kadar
tersine gidebiliriz kü?
2000^Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
..
Banş Bir Kültürdür.
Savaş da kendi başına bir kültürdür, banş da. Sa-
vaş ve banş, iki ayn kültürdür. Dünya tarihinde 'sa-
vaş', hep kutsanan, yüceltilen bir kültür olmuştur,
'banş' ise özlenen, sözü edilen ama ulaşılamayan
bir ütopya.
Geçmiş binyıllarda savaşı erkekler istemişlerdir.
Savaş, erkekler için yükselme olanağı, rütbe, gani-
met, servet demektir.
Kadınlar ise savaşı değil, banşı istemişlerdir. Çün-
kü banş, erkeklerinin yanlannda olması, çocuk do-
ğurmalan, çocuklanna güvenlik içinde bakmalan
demektir.
Daha sonraki yüzyıllarda savaş, başka ülkeleri ele
geçirmek isteyen kolonici ülkelerin istediği bir sö-
mürge savaşı olmuştur. Sömürge durumundaki ül-
keler için de özlem, 'kurtuluş savaşları' olmuştur.
Günümüzün savaşlan ise artık büyük sermaye ve
sermayenin büyük ülkeleri tarafından hazırianıp sö-
mürülmek istenen ülkelerin başına bela edilmekte-
dir.
Bir savaşın bitip de yenenlerle yenilenler arasın-
da imzalanan antlaşmaya ulaşması 'banş' değildir.
Çünkü banş başka bir kültürdür. Banş kültürü,
şimdilik, toplumlar tarafından tanınmamakta, bilin-
memekte, yaşama ekseni kılınmamaktadır. 'Şimdi-
lik' diyorum, çünkü banşın ne denli önemli bir şey
olduğu er geç anlaşılacaktır.
1 Eylül Dünya Banş Günü'ne gene silah sesleriy-
le girdik. Geçen hafta bir aşiret düğününde silahla-
nn takır takır atışını ekranlarda gördük. Vali yardtm-
cısı da atış yaptığı için haber olmuştu. Vali yardım-
cısı hoş bir şey de söylüyordu: "Ikram ettiler, kırmak
olmazdı." Oralan bilmeyenler anlayamaz, ama söy-
tenen doğrudur. O düğünde silahı "Buyur bey, sen
deat" diye ikram ederler, geri çevirirsen kınlmaktan
hakaret saymaya kadar yanlış bir olay olur. Silah at-
manın yiğitlikle eşdeğer sayıldığı bir kültürde banş-
tan söz etmek de korkaklık sayılır.
Çünkü banş başka bir kültürdür ve asıl cesaret
'banşçı olmakta yatar.
Çünkü, 'banş kültürü', bir arada yaşamayı kabul
etmektir.
Çünkü, 'banş kültürü', kendini üstün görmekten
vazgeçmektir.
Çünkü, 'banş kültürü', sorunlann çözümünde şid-
detten başka bir yol aramaktır.
Çünkü, 'banş kültürü', başkalannı anlama isteği-
dir.
Çünkü, 'banş kültürü', kendinden başkalannın da
hakJan otduğunu kabul etmektir.
Çünkü, 'banş kültürü', yaklaşmak ve yakınlaş-
maktır.
Çünkü, 'banş kültürü', ötekilere eşitlikle bakabil-
mektir.
Ve bütün bunlar, büyük cesaret isteyen davranış-
lardır.
Oysa savaş, uzaklaşmak, kendinden başkalannı
yaşamaya değmez' saymak, onlan öldürerek, ya-
ralayarak, esir alıp küçülterek egemen olmak, ken-
di üstünlüğünü kabul ettirmek, kendi haklannı tek
hak olarak görmek ve göstermektir.
Savaşın temel dinamikleri korku, üstün olmak ve
ezmektir.
Banşın temel dinamikleri ise cesaret, eşitlik ve bir-
likte yaşamaktır.
Onun için de banş ayn bir kültürdür.
Bu kültür olmadan, istediğiniz kutlamayı yapın, is-
tediğiniz övgüyü yagdınn, banş kültürünü yarata-
mazsınız.
Bugün, Amerika'da da, Batı'da da banş kültürü
yoktur, savaş kültürü vardır. Hayatın içinde yaşayan
savaş küttürünün merkezleri büyük şirketlerdir, or-
dulan da bu şirketlerde çalışanlardır.
Bütün şirketler, çalışanlanna 'savaşçı' gözüyle
bakmakta, öyle olduklan yolunda eğitmektedir. On-
lar 'yeni savaşçılar' olarak ülkeleri, toplumlan ve in-
sanlan 'fethedecekler'dir.
Yeni fetihler gündelik hayatın içinde olmaktadır.
Ve insanlar kolalaria, fast-food'larla, ayakkabılar-
la, arabalarla fethedilmektedir. Karşı çıkmaya cesa-
retleri bırakılmamıştır.
İnsanlar televizyonlaria, sinemalaria fethedilmek-
tedir.
Bu yeni fetih stratejisi, gönüllü esirler yaratmak-
tadır.
İnsanlar paralanyla ve kendi istekleriyte yeni sa-
vaş esirleri olmaktadır.
İnsanlar, kendilerini üstün kılmak için, kendi çıkar-
lannı haklı kılmak için, sadece kendi çıkarlan için,
başkalannı hiç düşünmeden, kimseye hak verme-
den, farkına da varmadan bu savaşa katılmakta,
'savaşçı' olmaktadır.
'Daha üstün olmak', 'en üstûn olmak', özünde
şiddet dolu yeni bir savaş kültürüdür.
Onun için de, dünyanın ve insanın yeniden 'banş
kültürü'ne gereksinmesi var.
Hemen, şimdi ve her yerde...
E-mail: erdal.atabek(a mynetcom.tr
Fax: 0212 513 90 98
Yazıcıoğlu
'Demirel'e iş bulma
gayreti ülkeye zarar verir'
HASANKIZ1LTAŞ
ELAZ1Ğ - Merkez
Valisi Recep Yazıcıoğ)u.
eski Cumhurbaşkanı
Sfileyman Demirel'in
ombudsman olmasına
ilişkin tartışmalara de-
ğinerek "Süleyman De-
mirel 30 yıl boyunca ûl-
kede iktidar ve muhale-
fet rolü üstlendi. Önce
bu 30 yüm iyi tahlil edü-
mesi lazun: neiergetirdi,
neler götürdü. Demirel
siyasete girmesin de ona
da bir iş bulahm denilir-
se ülke zarar görür" di-
ye konuştu. Yazıcıoğlu,
sistem değişmeden om-
budsmanlık uygulama-
sınm yapılamayacağını
söyledi.
Merkez Valisi Recep
Yazıcıoğlu bir açılışa
katılmak üzere gittiği
Elazığ'da basın men-
suplanmn sorulannı ya-
nıtladı. Öncelikle ülke-
de bir sistem sorunu ya-
şandığmı vurgulayan
Yazıcıoğlu, "Bu sistem
değişmehdir. Siyasi par-
tilerin oligarşik yapısı,
ceza sistemimiz değlş-
melidir. Eğer ülkede
baklava, tişört çalana
ağu- cezalar verilip ka-
mu malını yağma edene
ödülveriUyorsa bu iş yû-
rümez. tlkede s«tygu-
nun, vurgunun, çetele-
rin yok olması, demok-
ratik sisteme geçilerek
yönetime halkı da kat-
mak gerekir. Bu sistem
ûlkeyi ileriye götürür"
dedi. Bu konulan herke-
sin bildigini, ancak hiç-
bir şey yapmadığıru be-
lirten Yazıcıoğlu, "Bun-
lan yapacak siyasi irade
ve güç yoktur. Hükû-
metler de değismesi ge-
rekriğini ifade ediyor.
Ancak değiştirecek bir
baba\iğit henüz ortaya
çıkmadı" dedi.