16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2000 SALJ HABERLER DUNYADA BUGÜN ALİSİRMEN Ualktan Biri' Toplumsal eleştirileri ve hicivleri ile ün yapmış olan son yüzyıl Osmanlı şairi Eşref, bir gün vi- layet kaleminde beklerken, kapı aralığından içe- ride konuşulanlan da duyar... Bir ara Vali Paşa şöyle diyecek olur: - Halk eşektir, anlamaz... Çok canı sıkılmış Eşref'in; hemen oracıkta, "Ehli vükeladan biri halka eşek demiş" diye başlayan şiirini döktürüvermiş; dörtlük şöyle bi- ter: "Bunlarbilmezlermiki, valilerde, sadrazam- lar da halktan çıkar." öyledir de gerçekten. Kimi zaman kutsallaş- ttnlan, kimi zaman tezyif (küçümseme) amacıy- la kullanılan "halk" sözcüğü, aslındaçok somut bir kavramı rfade eder. Halk, belirli bir zaman dilimi içinde o ülkede yaşayan insanlann tümüne denir. Yani Eşref'in de belirttiği gibi, valiler de, ve- killer de halkın içinden çıkarlar. Demokrasiler- de hanedan veya grup egemenliği de kalktığın- dan, tüm yöneticiler halktan çıkar. -. - ••• Halkçıiık kavramını cumhuriyetle tanıdı Tür- kiye. O zamanlar tek parti olan CHP'nin resmi ideolojisi haline gelen altı okundan biri "halkçı- «r"tı. Halkçıiık, bir ölçüde, dönemi sarsan iki ide- oloji olan faşizm ile komünizme karşı çıkanl- mıştı, ama aynı zamanda sınıf esasına dayan- mayan, faşist ideolojiye de mesafeli cumhuri- yetin temelini oluşturacak, milli eğitimin aydın- lattığı, büyük dünya ekonomik bunalımının da doğurduğu zorunluluklann ürünü olan devletçi ekonominin gereksinimlerini karşılamayaçalış- toğı bir orta sınıfı amaçlayan, içeriği tam anla- mryla belirlenememiş bir kavramdı. Kırklı yıllann ortalannda, Almanya'dan esen rüzgâriar ve ırkçıların da çabasıyla faşist bir el- biseye büründürülen halkçıiık, daha sonra çok partili dönemde "Halk ne eylerse iyi eyler" bu- yuran, genel geçer değerieri çağın gereksinim- leriyle zenginleştirmek ve geliştirmek yerine, sorgulamadan baş tacı eden, geniş toplulukla- n biryandan yerinde saydınrken biryandan on- lann gururlannı okşayan yavşak bir popülizme dönüştü. Tek parti yönetiminin, halkı küçümseme yan- lışına düşmüş kimi yöneticilerinin bu yanlışını, çok partili yönetimin önderieri, başka bir yanlış olan popülizm ile gidermeye çalıştılar. O dönemden sonra halk sözcüğü ile popü- list kurnazlık kol kola gezer oldular. <> • • • J3H özellik, sistemimizin bugüne değin süren en büyük kurnazlığı ve bütün kurnazlıklar gibi, hastalığını oluşturdu. Geniş topluluklann, emekçinin, çiftçinin ya- şam düzeyini kültürel, ekonomik ve sosyal ola- rak geliştirme yerine, bunların testislerini okşa- yarak avutmak politikası, yaşamın her yanını sardı. Ciddiyeti ve saygınlığı tartışma götürmez bir gazetemiz, pazar günkü manşetinde aynı yan- lışa düşmüş görünüyordu. Başbakan Bülent Ecevit ile eşi Rahşan Ha- nım'ın uçakta, heıtıangi bir ayrıcalığa ittifat et- meksizin, sıradan turist sınıf müşterileriyle bir- likte yolculuk yapmalan, onlar için "halktan bi- ri" nitelemesinin manşete çıkanlmasına neden okju. Evet, Eşref'in de dediği gibi, valiler de, sad- razamlar da halktan çıkar. Zaten halktan olma- yan kimse yok. Ancak eğer halktan kasıt, ülkenin çoğunluğu- nu oluşturan emekçiler, çiftçiler vb. ise o zaman uçakta ayncalıksız seyahat etmek ya da makam arabasını yerli markalar arasından seçmek, halktan yana olmak anlamını taşımaz. Halktan yana olmak; eğitime daha fazla pay ayırarak, enflasyonun yükünü emekçinin, üre- ticinin sırtına yüklemeyerek, banka kurtarmaya milyarlarca dolar dökerken sosyal güvenliği tır- panlamayarak, emeğe öncelik tanıyan bir eko- nominin çarklannı oluşturmaya çalışarak olur. Gerisi ise popülist bir lafügüzaftan başka bir şey değildir. Hekim Forumu dergisi Hekimler Durtnuş y u 'istifa'yaçağırdı Istanbul Haber Servi- si - Istanbul Tabip Oda- sı, "Hekun Forumu" ad- h yayın organlarının son sayısında Sağlık Bakanı Osman Durmuş'u ka- pak yaparak ıstıfa çağn- sında bulundu. Bakan Durmuş, 101. Türk bü- yüğü olarak nitelendiril- di. Marmara Illeri Tabip Odalan bölge toplantı- smda da bakanın istifa etmesi istendi. Göreve geldiği ilk günden bugüne atama- lan, yönetmeliklerde yaptığı değişiklikler, hastane baskınlan, he- kimlere yönelik ani çı- kışlan ve yeni uygula- malan ile sağlık çalışan- lannın ve kamuoyunun tepkisini aldı. Hekim Forumu adlı deıgide Dr. Kürşat Yıldız, bakanın sağlık göstergelerini dü- zeltmek yerine gösteriş, sağlık yatınmı yerine politik, saglık örgütlen- mesi yerine partizan kadrolaşmanın sembolü olduğunu vurguladı. Yıldız, bakanın bir haf- ta içinde 71 kişiyi sınav- sız şefliklere yerleştire- rek ve her ay yönetmelik ve yasa tasansı yayımla- yarak rekor kırdığına dikkat çekti. Yıldız, "Hastaneleri düzeltece- ğinı" diyerek girişlere elektrikli panolar koydu- ran Durmuş'un hastane yönetimlerini "dümdüz ettiğini" ve buralara po- litik yandaşlannı yerleş- tirdiği ifade etti. Dr. Turgut Adatepe, Sağlık Bakanlığı'nın si- yasi kadrolaşma konu- sunda sicıli en kabank bakanlık olduğunu be- lırterek "Ü sağlık mü- düriükkri, başheldmlik- kr ve sağlık grup baş- kanüklanndan sonra kadrolaşma sırası künik şef ve şef yardımcılarına dedi. CHP kongresi öncesi Murat Karayalçm'm desteğini sürdürdüğü Altan Öymen'e ilk rakip sol kanattan Güneş, genel Sol kanat lideri Hasan Fehmi Güneş. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP'nin 30 Eylül'de yapacağı olağa- nüstü kurultay öncesinde Genel Baş- kan Altan Öymen'e ilk rakip sol ka- nattan geldi. Hasan Fehmi Güneş"in adaylığı kesinleşirken Öymen'e verdı- ği desteği sürdüren Murat Karayal- çın, "Bu süreçte bana düşen fedakâr- hğı göstenne kararnhğmdayun" diye- rek aday olmayacağuıı açıkladı. Bu gelişmelerin ardından gözler Deniz Baykal ve Ertuğrul Günay'a çevrildi. Baykal'ın, zamanlama ve stratejı ha- tası yapmaktan çekindiği; aday olmak ya da emanetçi belirlemek seçenekle- rini değerlendirdiği dile getınlıyor. Günay'ın ise "genelsekreterükpazar- hgı yaparak" Baykal ekıbine destek verebileceği olasılığı kulislerde dil- lendiriliyor. CHP'de, olağanüstü kurultaya 11 gün kala, adaylık senaryolan ve kurul- tay hesaplan hız kazandı. FP'nin kapanması durumunda gün- deme gelecek erken seçim olasılığı, mayıs ayında yapılması planlanan ola- ğan kurultayda gerçekleşecek genel başkanlık yanşının öne çekilmesi se- naryosunu güçlendiriyor. Bütün mu- halif gruplar aday çıkarmak için bir- birini kollarken dün bu konuda ilk ha- reket sol kanattan geldi. Ankara'da ön- ceki gün bir toplantı yapan sol kanat üyeleri, bir basın açıklaması yaparak hiçbir grupla iıtıfak içinde bulunma- dıklannı ve kurultayın bütün sürecine etkin bir biçimde katıhna karan aldık- lannı duyurdular. Sol kanat, olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa Hasan Fehmi Güneş'i 30 Eylül'de genel başkan adayı olarak gösterecek. Bütün gruplardaki gelişmeleri ya- kından izleyen Baykal'ın ise aday ol- mak istediği, ancak zamanlama hata- sı yapmaktan çekindiği belirtiliyor. Baykalcüar, emanetçi gösterme seçe- neğine ise temkinli yaklaşıyor. Baykal'a yakınlığı ile bilinen isim- lerden bazılan, "Delegebizimoyunca- ğunız mı? Kaç kere şunu seç diyeceğiz. Bu kez ters tepebüir" kaygısım dile getiriyorlar. Güneş'ın ardından Ertuğrul Gü- nay'ın da aday olması durumunda, Baykal 'ın emanetçi çıkarma düşün- cesinden vazgeçeceği ve yanşa kendi- sinin katılacağı belutiliyor. Günay'ın sahip olduğu desteği Baykal'a yön- lendirmek için "genel sekreterlik pa- zarhğT yapabileceği CHP kulislerin- de dile getiriliyor. MYK bunalımı sırasında Öymen'e destek veren Murat Karayalçm, 30 Eylül kurultaymda aday olmayacağı- nı açıkladı. Ankara'da dün ekibiyle bir toplantı yaparak süreci değerlendiren Karayalçın, bazı dönemlerde parti için fedakârlık ve bir bütünlük içinde ça- hşmagerektiğini söyledi. "Hemrakip gruplan çekiştirip, hem kurultaya yö- nelik tavırlar sergüeyip hem de neden kurultaya gidiliyor diyemezsiniz" gö- rüşünü dile getiren Karayalçın şöyle devametti: "Dilerim, kişilerin herhangi bir bi- zip ûzerinden tarif edflmeyecekleri, birlikte çahşıp projeler üretebilecekk- ri bir ortam yaratabfliriz." Ankara îl Başkanı Levent Gök, ku- rultay kararmın Öymen'in istemiyle alındığını, ne parti tabanından ne de örgüt birimlerinden bu konuda istek geldiğini söyledi.. Eski Genel Sekreter Yardımcısı Be- Idr Yurdagül de, yaptığı açıklamada "Kurultay kararmın birilerinin bek- lentilerine ters düştüğü açıktır. Ancak bu, partililerimîz ve kamuoyu değjL olağan kurultaya bir yıl kala genelbaş- kanbk yanşmı başlatanlar ve onlann hizip arkadaşlandn-" dedı. Eski Genel Sekreter Keskin'e göre siyaset yapmanın koşulu liderlik değil ^Yanlıslardaıı ders ahııaıblar^ SERDARKIZ1K CHP'de seçimli kurultay ka- ran örgütleri oldukça kanştırdı. Eski genel sekreterlerden Ad- nan Keskin oluşan durumu " ka- os" olarak nitelendiriyor. Ege örgütlerinde kımileri Ge- nel Başkan Altan Öymen'in, baskın bir seçimle bahardakı kurultaya hazırlanan Baykal'ın yolunu kesmeyi amaçladığım, bundan ötürü seçimli kurultayı gündeme getirdığını savunuyor. Bu görüşü ileri sürenler yaîda- şık 6 aydır Anadolu'yu gezme- ye başlayan Baykal ve yandaş- lannın ancak bu yöntemle dur- durulabileceklen inancında. Ör- neğin Karşıyaka Ilçe Başkanı Süha Barlak, ıkı kez büyük se- çim yenilgisi almasına karşın yeniden yönetime talıp olan Baykal ve arkadaşlannın bir sü- redir sistemli biçimde çahşnkla- nnın bilındiğini, oysa bu koşul- larda Oymen'le genel seçimle- re gidilmesi gerektiğini söylü- yor. Bu arada Baykal yanlılannın aylar önce hazırlık yaptığına dikkat çekerek " Öymen'in he- sabuun bozulacağnu" düşünen- ler de var. Ege örgütlerinde tabanda sol kanadı oluşturanlar, Hasan Feh- mi Güneş ve arkadaşlannm Baykal yanlılanna umut veren son tutumlannı eleştiriyorlar. Bunlara göre Baykal yönetimi- nin yeniden oluşması CHP'yi tümüyle bitirecek. Öte yandan yıllardır sürdürü- len genel başkanlık çekışmesin- den bıkan kimi partililer ise CHP'de kanatlann "takun anla- yışı" üstünden değıl, sosyal de- mokrat ideolojiden yola çıkarak varohnası gerektiğine dikkat çe- kıyorlar. Bu arada CHP'de uzun yıllar ideolojik yaklaşımlann değil, arkadaş ve grup anlayışı- nın egemen olduğunu. örneğın eski Genel Sekreter Tarhan Er- dem'le bugün ona karşı çıkan Baykal yanlılannın ideolojik anlamda, ülkenin temel sorunla- nna çözüm anlamında bir fark- lılık göstermedıkleri de dile ge- tiriliyor. Bu görüşü savunanlardan bi- ri de eski Genel Sekreter Adnan Keskin. Partinin üst düzey yöne- ticilerinden bin olarak seçünle- rin ardından oluşan tablodan ötürü "sonımluluk" duyarak kenara çekıldığinı söylüyor. Ay- nı insanlann aynı beklentüenni sürdürdüklerini, bunun yanlış olduğunu söyleyen Keskin şöy- le devam ediyor: "Verilen mücadelenin ideolo- jik bir yanı yok. Kişisel hesaplar yapıhyor. Oluşan taraflar ara- smda ne gibi ideolojik farkhhk- lar, anlayış farkhhklan var, bu belü değiL Eski anlayışlar sür- dürülüyor. Anlaşılan hiç ders alınmadL Partide siyasetyapma- nın yöntemi ille de lider olmak değildir. Siyasette yükselmemin yolu birildmdir, deneyimdir, ders almakbr.Ne yazık kî 12 Ey- lül, partinin geleneklerini de erozyona uğratn. Taseronlaşma başladı. kısır bir döngü oluştu. Kim gelirse gelsin altı ay sonra yıpratıldı. Elbette bir partide farku yaklaşımlar olacaktır. a- ma bu takun düzeyinde değiL" L Sonımluluk duyarak kenara çekikhgini söyleyen eski CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin, yoUannın aynknğı eski Genel Başkan Baykal'a isün vermeden gönderme yaparak "Başkanhk yanşı varsa, buna sovunanlar açıkça ortaya çılap ben vartm demen. Bunu saklanarak yapıyorlar" dedi MHP kongresi kasuııa kaldıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP'nin 8 EkinTde yapılması plan- lanan 6. olağan kongresi, aynı gün BBP'nin kongresinin yapılması ve da- ha sonraki haftalarda da TBMM Baş- kanlığı seçimi, nüfus sayımı ve Cum- huriyet Bayramı kutlamalannın olma- sı nedeniyle kasım ayma kaldı. MHP yönetimi, 24 Eylül günü il başkanla- nnı toplayarak kongre sürecini değer- lendirecek. MHP Başkanhk Divanı, dün MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı DevletBahçeti başkanlığında top- landı. Toplantıda, olağan kongre için sürdürülen hazırlıklar değerlendırildi. Ekimin ilk haftasında yapılması plan- lanan kongrenin 8 Ekim'de BBP'nin kongresinin olması nedeniyle daha ileriki haftalarda yapılması tartışıldı. Ancak, 15 Ekim'de TBMM Başkan- hğı seçimi ve 22 Ekim'de nüfus sayı- mının yapılacak olması, 29 Ekim'in de Cumhuriyet Bayramı olması nede- niyle kongre kasım ayına kaldı. MHP yönetimi, 24 Eylül günü il başkanlannı toplayarak kongre süre- cini değerlendirecek ve il başkanlan- nın yeni tüzük ve parti programı ça- hşmalanyla ilgili görüşlerini alacak. tl başkanlan toplantısını izleyen günler- de merkez yürütme kurulunun topla- narak kongre tarihini kesinleştirmesi bekleniyor. Kurula, kongrede karara bağlana- cak olan tüzük ve parti programı de- ğişikliği taslaklan da sunulacak. Tü- zük degişikliğine göre, başkanlık di- vanındakiüyesayısı22'den 12'ye, 185 üyesi olan merkez karar ve merkez yürütme kurullan da birleştirilerek üye sayısı 60'a indirilecek. MHP, tzmir kongresini sorunsuz atlattı. Abdi lpekçi cinayeti sanıkla- nndan Yavuz Ceylan'ın Bahçeli'nin baskısı üzerine adaylıktan çekildiği Istanbul kongresinde genel merkezin adayı kaybetmiş, Ceylan'ın destekle- diği aday Hasan Hüseyin Ceylan ka- zanmıştı. Yavuz Ceylan, il yönetim kurulu listesinin ilk sırasında yer al- mıştı. îzmir kongresinde ise Kocaeli çetesinın elebaşısı HadiÖzcan ile iliş- kisi olduğu ileri sürülen Musavvat Dervişoğlu, genel merkezin isteği üze- rine aday olmadı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Ankara Rüşvetolan müdüre22.5 yühopis istendi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su)-Rüşvet aldığı gerekçesiyle es- ki Sivil Havacıhk Genel Müdürü Mustafa Sermet Ünel hakkında 7 yıldan 22.5 yıla kadar ağır hapis cezası istendi. Aynı davada yargı- lanan Gül Havacıhk Işletmesi Ge- nel Müdürü Alaattin Özdemir'in de rüşvet vermek suçundan 12 yı- la kadar hapis cezası ile cezalandı- nlması talep edildi. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkeme- si 'nde görülen davarun dünkü otu- rumuna, tutuklu sanık Ünel, avu- katlan, tutuksuz sanık Özdemir'in avukatı katıldı. Ünel'in avukatı Ahmet Toptan, paramn uçuş izni için mi yoksa ruhsatın alınması için mi verildiği- nin tam olarak açıklığa kavuştu- rulması gerektiğini söyledi. Top- tan, dosyada bulunan kasetin çözü- münün yaptınlmasını istedi. Ruhsat için rüşvet Sanık Ünel, Alaattin özdemir'in emniyetteki ifadesinde "ruhsat için" rüşvet verdiğini söylediğini, mahkemede ise bunu "uçuş izni" olarak değiştirdiğini belirtti. Ünel, ruhsat ve uçuş izni verihnesi konu- sunda kimlerin yetkili olduğunun belirlenmesini istedi. Mahkeme Başkanı Mustafa Ba- tu, savcı Hasan Dursun'un istemi doğrultusunda "otay yeterince ay- dmhğa kav uştuğundan" sanık ve avukatlannın istemlerinin reddine karar verdi. Savcı Dursun, esas hakkındaki görüşünde, Özdemir'in uçuş izni- ni almak için 50 bin dolan verdi- ğini belirterek uçuş izni süresinin bitmesi üzerine tekrar Sermet Ünel'e başvurduğunu ve Ünel'in yine 50 bin dolar istemesi üzerine emniyete başvurduğunu söyledi. Savcı, Ünel'in Türk Ceza Yasa- sı'mn rüşvet aknak hükmünü içe- ren maddesi uyannca 7 yıldan 22.5 yıla kadar ağır hapis cezasına mah- kûm edilmesini istedi. Samk Öz- demir'in de rüşvet vermek suçun- dan 4 yıldan 12 yıla kadarağır hap- sini ve ömür boyu memuriyetten yasaklanmasını talep etti. Sanık Ünel ve avukatları savuo- malaruıı hazırlamak için süre iste- meleri üzerine duruşma ertelendi. [email protected] Yılmaz Güney'i ölümünün 16. yılın- da Türkıye yerine Almanya'da anmak garip değil mi? Ben işte bu garip işi yapmak üzere birkaç gündür Alman- ya'dayım. Almanya'da örgütlü De- mokratik Sanatçılar Biriiği (DSB), Hamburg ve Frankfurt'ta Yılmaz Gü- ney'i ve devrimci sanatçılan anmak amacıyla iki toplantı düzenlemişti. Her iki toplantıya oldukça kalabalık bir yurttaş topluluğu katıldı. Ham- burg'da üniversitenin büyük salonun- da yapılan toplantıda, Türkiye'den ge- len ses sanatçılannın konserleri de il- giyte izlendi. Her iki şehırdeki toplan- tının yapıldığı salona Nâzım Hik- met'in ve Yılmaz Güney'in büyük poşterieri asılmıştı. Ülkemizin yetiştirdiği bu en büyük iki sanatçının mezarlan yurtdışınday- dı. Nâzım Hikmet Moskova'da, Yıl- maz Güney Paris'te Komüncülerin yattığı mezariıkta yatıyordu. Bu ülke- ye yön veren anlayış, Türkıye'yi en bü- yük iki sanatçısına dar etmişti. Bann- Yılmaz Güney îçin Almanya'da dırmamıştı. Yılmaz Güney'in ve Nâzım Hik- met'in yâd ellerde ölmesi, aslında bi- zim ülkenin kaderini de gözler önüne seriyor. Sanatçılanna, büyük yaraticı- lanna, yani itiraz edene, bu ülkeye hâ- kim olan gericilik Türkiye'yi dar etti. Abidin Dino'nun Fransa'da noktala- nan yaşamı da aynı dramın bir parça- sı. Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir gibi bu ülkede kalmakta ısrar edenler ise yaşarnlan- nın bir kısmını hapishanede geçirdiler. • • • Büyük yaratıcılannı susturan, sus- turmak isteyen, susmazsa tepesine binen bir ülkede fikir akımlan gelişe- bilir mi, sanat gelişebilir mi? Belki de bu yüzden Türkiye, bugün dünya ça- pında sanatçılara sahip değil. Belki de bu yüzden Türkiye bir türlü kendine gelemiyor. Bir "iç tehlike'öen diğeri- ne savruluyor. Her şeyimiz bu neden- leyerel kalıyor. Düşünün, 12 Eylül dar- besinden sonra liselerde felsefe ders- leri kaldınldı ve bunun yerine din ders- leri zorunlu hale getirildi. Çağdaşlıktan söz edilen, MGK'le- rinde "irtica ile mücadele" kararlan alınan Türkiye'de kimsenin aklına lise- lerde zorunlu din derslerini kaldırmak gelmiyor. MGK, liselerde felsefe ders- lerinin kaldınldığını acaba bilmiyor mu? Radyolann hangi yayıni yapaca- ğına kadar her şeyle ilgilenen MGK, bu zorunlu din dersleri ve kaldınlan felsefe dersleriyle acaba neden ilgi- lenmiyor? Ben merak ediyorum, siz etmiyor musunuz? ••• Nâzım Hikmet ve Yılmaz Güney'le- rin susturulduğu bu ülkede çapsız sağcı yazaıiar, büyük fikir adamlan olarak karşımıza çıkanldı. Ders kitap- lannda onlann yazılan yer aldı. Nâ- am'lar, Aziz Nesin'ler, Yaşar Kemal'ler yasak edildiler. O sağcı ve tutucu ya- zarlann, dünya ortalamasında acaba ne kıymeti harbiyesi var? Yılmaz Güney'in senaryosunu yaz- dığı, adım adım çekimini planladığı, Şerîf Gören'in olağanüstü yönet- menliğinde çekijen "Yol" filminin hâ- lâ aşılamamış bir doruk olması, han- gi gerçeği dile getiriyor? Türkiye 12 Eylül sendromunu aradan 20 yıl geç- mesine rağmen ûzerinden atamadı. 12 Eylül Anayasası yürürlükte. 12 Ey- lül darbecileri, hâlâ geçer insanlar ha- lindeler. 12 Eylül kamuoyunda tarbşılıyor, a- ma bu ülkeyi yöneten güçlerin şimdi- ye kadar ciddi bir şikâyetini duydunuz mu? Başbakan Bülent Ecevit, birçok bakan 12 Eylül döneminde cezaevin- deydiler. O zamanlar hepsi demokra- sinin ne kadar önemli olduğunu vur- guluyorlardı. Şimdi onlar 12 Eylül sisteminin mi- rası olan kanunlan ve kurumlaşmayı değiştirmek için kollannı kıpırdatıyor- lar mı? Memurlan işten atabilmek için, kanun hükmünde kararnameyi çıka- rabilmek için yeri göğü inlettiler. Bir- çok konuda jet kanunlar çıkardılar. Bir gün bile Siyasi Partiler Yasası'nı, Ce- za Yasası'nı değiştirmek için kollannı kıpırdattılar mı? Terörle Mücadele Ya- sası hâlâ yazan, çizen insanlar için iş- lemeye devam ediyor. Yılmaz Güney'in ve Nâzım Hik- met'in yâd ellerde ölmesine neden olan kafa değişti mi? Onlann yurtdı- şındaki mezarları, hâlâ kaderimizin değişmediğini gösteren iki somut ör- nek olarak karşımızda duruyor. Yılmaz Güney'i yurtdışında anmak garip, ama asıl garip olan onun me- zannın hâlâ yurtdışında olması. Belki bir gün, bunlardan söz etme- yeceğimiz günlere ulaşınz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle