Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2000 SALJ
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
ALİSİRMEN
Ualktan Biri'
Toplumsal eleştirileri ve hicivleri ile ün yapmış
olan son yüzyıl Osmanlı şairi Eşref, bir gün vi-
layet kaleminde beklerken, kapı aralığından içe-
ride konuşulanlan da duyar... Bir ara Vali Paşa
şöyle diyecek olur:
- Halk eşektir, anlamaz...
Çok canı sıkılmış Eşref'in; hemen oracıkta,
"Ehli vükeladan biri halka eşek demiş" diye
başlayan şiirini döktürüvermiş; dörtlük şöyle bi-
ter:
"Bunlarbilmezlermiki, valilerde, sadrazam-
lar da halktan çıkar."
öyledir de gerçekten. Kimi zaman kutsallaş-
ttnlan, kimi zaman tezyif (küçümseme) amacıy-
la kullanılan "halk" sözcüğü, aslındaçok somut
bir kavramı rfade eder.
Halk, belirli bir zaman dilimi içinde o ülkede
yaşayan insanlann tümüne denir.
Yani Eşref'in de belirttiği gibi, valiler de, ve-
killer de halkın içinden çıkarlar. Demokrasiler-
de hanedan veya grup egemenliği de kalktığın-
dan, tüm yöneticiler halktan çıkar. -. -
•••
Halkçıiık kavramını cumhuriyetle tanıdı Tür-
kiye. O zamanlar tek parti olan CHP'nin resmi
ideolojisi haline gelen altı okundan biri "halkçı-
«r"tı.
Halkçıiık, bir ölçüde, dönemi sarsan iki ide-
oloji olan faşizm ile komünizme karşı çıkanl-
mıştı, ama aynı zamanda sınıf esasına dayan-
mayan, faşist ideolojiye de mesafeli cumhuri-
yetin temelini oluşturacak, milli eğitimin aydın-
lattığı, büyük dünya ekonomik bunalımının da
doğurduğu zorunluluklann ürünü olan devletçi
ekonominin gereksinimlerini karşılamayaçalış-
toğı bir orta sınıfı amaçlayan, içeriği tam anla-
mryla belirlenememiş bir kavramdı.
Kırklı yıllann ortalannda, Almanya'dan esen
rüzgâriar ve ırkçıların da çabasıyla faşist bir el-
biseye büründürülen halkçıiık, daha sonra çok
partili dönemde "Halk ne eylerse iyi eyler" bu-
yuran, genel geçer değerieri çağın gereksinim-
leriyle zenginleştirmek ve geliştirmek yerine,
sorgulamadan baş tacı eden, geniş toplulukla-
n biryandan yerinde saydınrken biryandan on-
lann gururlannı okşayan yavşak bir popülizme
dönüştü.
Tek parti yönetiminin, halkı küçümseme yan-
lışına düşmüş kimi yöneticilerinin bu yanlışını,
çok partili yönetimin önderieri, başka bir yanlış
olan popülizm ile gidermeye çalıştılar.
O dönemden sonra halk sözcüğü ile popü-
list kurnazlık kol kola gezer oldular. <>
• • •
J3H özellik, sistemimizin bugüne değin süren
en büyük kurnazlığı ve bütün kurnazlıklar gibi,
hastalığını oluşturdu.
Geniş topluluklann, emekçinin, çiftçinin ya-
şam düzeyini kültürel, ekonomik ve sosyal ola-
rak geliştirme yerine, bunların testislerini okşa-
yarak avutmak politikası, yaşamın her yanını
sardı.
Ciddiyeti ve saygınlığı tartışma götürmez bir
gazetemiz, pazar günkü manşetinde aynı yan-
lışa düşmüş görünüyordu.
Başbakan Bülent Ecevit ile eşi Rahşan Ha-
nım'ın uçakta, heıtıangi bir ayrıcalığa ittifat et-
meksizin, sıradan turist sınıf müşterileriyle bir-
likte yolculuk yapmalan, onlar için "halktan bi-
ri" nitelemesinin manşete çıkanlmasına neden
okju.
Evet, Eşref'in de dediği gibi, valiler de, sad-
razamlar da halktan çıkar. Zaten halktan olma-
yan kimse yok.
Ancak eğer halktan kasıt, ülkenin çoğunluğu-
nu oluşturan emekçiler, çiftçiler vb. ise o zaman
uçakta ayncalıksız seyahat etmek ya da makam
arabasını yerli markalar arasından seçmek,
halktan yana olmak anlamını taşımaz.
Halktan yana olmak; eğitime daha fazla pay
ayırarak, enflasyonun yükünü emekçinin, üre-
ticinin sırtına yüklemeyerek, banka kurtarmaya
milyarlarca dolar dökerken sosyal güvenliği tır-
panlamayarak, emeğe öncelik tanıyan bir eko-
nominin çarklannı oluşturmaya çalışarak olur.
Gerisi ise popülist bir lafügüzaftan başka bir
şey değildir.
Hekim Forumu dergisi
Hekimler Durtnuş
y
u
'istifa'yaçağırdı
Istanbul Haber Servi-
si - Istanbul Tabip Oda-
sı, "Hekun Forumu" ad-
h yayın organlarının son
sayısında Sağlık Bakanı
Osman Durmuş'u ka-
pak yaparak ıstıfa çağn-
sında bulundu. Bakan
Durmuş, 101. Türk bü-
yüğü olarak nitelendiril-
di. Marmara Illeri Tabip
Odalan bölge toplantı-
smda da bakanın istifa
etmesi istendi.
Göreve geldiği ilk
günden bugüne atama-
lan, yönetmeliklerde
yaptığı değişiklikler,
hastane baskınlan, he-
kimlere yönelik ani çı-
kışlan ve yeni uygula-
malan ile sağlık çalışan-
lannın ve kamuoyunun
tepkisini aldı. Hekim
Forumu adlı deıgide Dr.
Kürşat Yıldız, bakanın
sağlık göstergelerini dü-
zeltmek yerine gösteriş,
sağlık yatınmı yerine
politik, saglık örgütlen-
mesi yerine partizan
kadrolaşmanın sembolü
olduğunu vurguladı.
Yıldız, bakanın bir haf-
ta içinde 71 kişiyi sınav-
sız şefliklere yerleştire-
rek ve her ay yönetmelik
ve yasa tasansı yayımla-
yarak rekor kırdığına
dikkat çekti. Yıldız,
"Hastaneleri düzeltece-
ğinı" diyerek girişlere
elektrikli panolar koydu-
ran Durmuş'un hastane
yönetimlerini "dümdüz
ettiğini" ve buralara po-
litik yandaşlannı yerleş-
tirdiği ifade etti.
Dr. Turgut Adatepe,
Sağlık Bakanlığı'nın si-
yasi kadrolaşma konu-
sunda sicıli en kabank
bakanlık olduğunu be-
lırterek "Ü sağlık mü-
düriükkri, başheldmlik-
kr ve sağlık grup baş-
kanüklanndan sonra
kadrolaşma sırası künik
şef ve şef yardımcılarına
dedi.
CHP kongresi öncesi Murat Karayalçm'm desteğini sürdürdüğü Altan Öymen'e ilk rakip sol kanattan
Güneş, genel
Sol kanat lideri Hasan Fehmi Güneş.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP'nin 30 Eylül'de yapacağı olağa-
nüstü kurultay öncesinde Genel Baş-
kan Altan Öymen'e ilk rakip sol ka-
nattan geldi. Hasan Fehmi Güneş"in
adaylığı kesinleşirken Öymen'e verdı-
ği desteği sürdüren Murat Karayal-
çın, "Bu süreçte bana düşen fedakâr-
hğı göstenne kararnhğmdayun" diye-
rek aday olmayacağuıı açıkladı. Bu
gelişmelerin ardından gözler Deniz
Baykal ve Ertuğrul Günay'a çevrildi.
Baykal'ın, zamanlama ve stratejı ha-
tası yapmaktan çekindiği; aday olmak
ya da emanetçi belirlemek seçenekle-
rini değerlendirdiği dile getınlıyor.
Günay'ın ise "genelsekreterükpazar-
hgı yaparak" Baykal ekıbine destek
verebileceği olasılığı kulislerde dil-
lendiriliyor.
CHP'de, olağanüstü kurultaya 11
gün kala, adaylık senaryolan ve kurul-
tay hesaplan hız kazandı.
FP'nin kapanması durumunda gün-
deme gelecek erken seçim olasılığı,
mayıs ayında yapılması planlanan ola-
ğan kurultayda gerçekleşecek genel
başkanlık yanşının öne çekilmesi se-
naryosunu güçlendiriyor. Bütün mu-
halif gruplar aday çıkarmak için bir-
birini kollarken dün bu konuda ilk ha-
reket sol kanattan geldi. Ankara'da ön-
ceki gün bir toplantı yapan sol kanat
üyeleri, bir basın açıklaması yaparak
hiçbir grupla iıtıfak içinde bulunma-
dıklannı ve kurultayın bütün sürecine
etkin bir biçimde katıhna karan aldık-
lannı duyurdular.
Sol kanat, olağanüstü bir gelişme
yaşanmazsa Hasan Fehmi Güneş'i 30
Eylül'de genel başkan adayı olarak
gösterecek.
Bütün gruplardaki gelişmeleri ya-
kından izleyen Baykal'ın ise aday ol-
mak istediği, ancak zamanlama hata-
sı yapmaktan çekindiği belirtiliyor.
Baykalcüar, emanetçi gösterme seçe-
neğine ise temkinli yaklaşıyor.
Baykal'a yakınlığı ile bilinen isim-
lerden bazılan, "Delegebizimoyunca-
ğunız mı? Kaç kere şunu seç diyeceğiz.
Bu kez ters tepebüir" kaygısım dile
getiriyorlar.
Güneş'ın ardından Ertuğrul Gü-
nay'ın da aday olması durumunda,
Baykal 'ın emanetçi çıkarma düşün-
cesinden vazgeçeceği ve yanşa kendi-
sinin katılacağı belutiliyor. Günay'ın
sahip olduğu desteği Baykal'a yön-
lendirmek için "genel sekreterlik pa-
zarhğT yapabileceği CHP kulislerin-
de dile getiriliyor.
MYK bunalımı sırasında Öymen'e
destek veren Murat Karayalçm, 30
Eylül kurultaymda aday olmayacağı-
nı açıkladı. Ankara'da dün ekibiyle bir
toplantı yaparak süreci değerlendiren
Karayalçın, bazı dönemlerde parti için
fedakârlık ve bir bütünlük içinde ça-
hşmagerektiğini söyledi. "Hemrakip
gruplan çekiştirip, hem kurultaya yö-
nelik tavırlar sergüeyip hem de neden
kurultaya gidiliyor diyemezsiniz" gö-
rüşünü dile getiren Karayalçın şöyle
devametti:
"Dilerim, kişilerin herhangi bir bi-
zip ûzerinden tarif edflmeyecekleri,
birlikte çahşıp projeler üretebilecekk-
ri bir ortam yaratabfliriz."
Ankara îl Başkanı Levent Gök, ku-
rultay kararmın Öymen'in istemiyle
alındığını, ne parti tabanından ne de
örgüt birimlerinden bu konuda istek
geldiğini söyledi..
Eski Genel Sekreter Yardımcısı Be-
Idr Yurdagül de, yaptığı açıklamada
"Kurultay kararmın birilerinin bek-
lentilerine ters düştüğü açıktır. Ancak
bu, partililerimîz ve kamuoyu değjL
olağan kurultaya bir yıl kala genelbaş-
kanbk yanşmı başlatanlar ve onlann
hizip arkadaşlandn-" dedı.
Eski Genel Sekreter Keskin'e göre siyaset yapmanın koşulu liderlik değil
^Yanlıslardaıı ders ahııaıblar^
SERDARKIZ1K
CHP'de seçimli kurultay ka-
ran örgütleri oldukça kanştırdı.
Eski genel sekreterlerden Ad-
nan Keskin oluşan durumu " ka-
os" olarak nitelendiriyor.
Ege örgütlerinde kımileri Ge-
nel Başkan Altan Öymen'in,
baskın bir seçimle bahardakı
kurultaya hazırlanan Baykal'ın
yolunu kesmeyi amaçladığım,
bundan ötürü seçimli kurultayı
gündeme getirdığını savunuyor.
Bu görüşü ileri sürenler yaîda-
şık 6 aydır Anadolu'yu gezme-
ye başlayan Baykal ve yandaş-
lannın ancak bu yöntemle dur-
durulabileceklen inancında. Ör-
neğin Karşıyaka Ilçe Başkanı
Süha Barlak, ıkı kez büyük se-
çim yenilgisi almasına karşın
yeniden yönetime talıp olan
Baykal ve arkadaşlannın bir sü-
redir sistemli biçimde çahşnkla-
nnın bilındiğini, oysa bu koşul-
larda Oymen'le genel seçimle-
re gidilmesi gerektiğini söylü-
yor.
Bu arada Baykal yanlılannın
aylar önce hazırlık yaptığına
dikkat çekerek " Öymen'in he-
sabuun bozulacağnu" düşünen-
ler de var.
Ege örgütlerinde tabanda sol
kanadı oluşturanlar, Hasan Feh-
mi Güneş ve arkadaşlannm
Baykal yanlılanna umut veren
son tutumlannı eleştiriyorlar.
Bunlara göre Baykal yönetimi-
nin yeniden oluşması CHP'yi
tümüyle bitirecek.
Öte yandan yıllardır sürdürü-
len genel başkanlık çekışmesin-
den bıkan kimi partililer ise
CHP'de kanatlann "takun anla-
yışı" üstünden değıl, sosyal de-
mokrat ideolojiden yola çıkarak
varohnası gerektiğine dikkat çe-
kıyorlar. Bu arada CHP'de uzun
yıllar ideolojik yaklaşımlann
değil, arkadaş ve grup anlayışı-
nın egemen olduğunu. örneğın
eski Genel Sekreter Tarhan Er-
dem'le bugün ona karşı çıkan
Baykal yanlılannın ideolojik
anlamda, ülkenin temel sorunla-
nna çözüm anlamında bir fark-
lılık göstermedıkleri de dile ge-
tiriliyor.
Bu görüşü savunanlardan bi-
ri de eski Genel Sekreter Adnan
Keskin. Partinin üst düzey yöne-
ticilerinden bin olarak seçünle-
rin ardından oluşan tablodan
ötürü "sonımluluk" duyarak
kenara çekıldığinı söylüyor. Ay-
nı insanlann aynı beklentüenni
sürdürdüklerini, bunun yanlış
olduğunu söyleyen Keskin şöy-
le devam ediyor:
"Verilen mücadelenin ideolo-
jik bir yanı yok. Kişisel hesaplar
yapıhyor. Oluşan taraflar ara-
smda ne gibi ideolojik farkhhk-
lar, anlayış farkhhklan var, bu
belü değiL Eski anlayışlar sür-
dürülüyor. Anlaşılan hiç ders
alınmadL Partide siyasetyapma-
nın yöntemi ille de lider olmak
değildir. Siyasette yükselmemin
yolu birildmdir, deneyimdir,
ders almakbr.Ne yazık kî 12 Ey-
lül, partinin geleneklerini de
erozyona uğratn. Taseronlaşma
başladı. kısır bir döngü oluştu.
Kim gelirse gelsin altı ay sonra
yıpratıldı. Elbette bir partide
farku yaklaşımlar olacaktır. a-
ma bu takun düzeyinde değiL"
L
Sonımluluk duyarak kenara çekikhgini söyleyen eski CHP Genel Sekreteri Adnan
Keskin, yoUannın aynknğı eski Genel Başkan Baykal'a isün vermeden gönderme
yaparak "Başkanhk yanşı varsa, buna sovunanlar açıkça ortaya çılap ben vartm
demen. Bunu saklanarak yapıyorlar" dedi
MHP kongresi kasuııa kaldıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP'nin 8 EkinTde yapılması plan-
lanan 6. olağan kongresi, aynı gün
BBP'nin kongresinin yapılması ve da-
ha sonraki haftalarda da TBMM Baş-
kanlığı seçimi, nüfus sayımı ve Cum-
huriyet Bayramı kutlamalannın olma-
sı nedeniyle kasım ayma kaldı. MHP
yönetimi, 24 Eylül günü il başkanla-
nnı toplayarak kongre sürecini değer-
lendirecek.
MHP Başkanhk Divanı, dün MHP
Genel Başkanı ve Başbakan Yardım-
cısı DevletBahçeti başkanlığında top-
landı. Toplantıda, olağan kongre için
sürdürülen hazırlıklar değerlendırildi.
Ekimin ilk haftasında yapılması plan-
lanan kongrenin 8 Ekim'de BBP'nin
kongresinin olması nedeniyle daha
ileriki haftalarda yapılması tartışıldı.
Ancak, 15 Ekim'de TBMM Başkan-
hğı seçimi ve 22 Ekim'de nüfus sayı-
mının yapılacak olması, 29 Ekim'in
de Cumhuriyet Bayramı olması nede-
niyle kongre kasım ayına kaldı.
MHP yönetimi, 24 Eylül günü il
başkanlannı toplayarak kongre süre-
cini değerlendirecek ve il başkanlan-
nın yeni tüzük ve parti programı ça-
hşmalanyla ilgili görüşlerini alacak. tl
başkanlan toplantısını izleyen günler-
de merkez yürütme kurulunun topla-
narak kongre tarihini kesinleştirmesi
bekleniyor.
Kurula, kongrede karara bağlana-
cak olan tüzük ve parti programı de-
ğişikliği taslaklan da sunulacak. Tü-
zük degişikliğine göre, başkanlık di-
vanındakiüyesayısı22'den 12'ye, 185
üyesi olan merkez karar ve merkez
yürütme kurullan da birleştirilerek
üye sayısı 60'a indirilecek.
MHP, tzmir kongresini sorunsuz
atlattı. Abdi lpekçi cinayeti sanıkla-
nndan Yavuz Ceylan'ın Bahçeli'nin
baskısı üzerine adaylıktan çekildiği
Istanbul kongresinde genel merkezin
adayı kaybetmiş, Ceylan'ın destekle-
diği aday Hasan Hüseyin Ceylan ka-
zanmıştı. Yavuz Ceylan, il yönetim
kurulu listesinin ilk sırasında yer al-
mıştı. îzmir kongresinde ise Kocaeli
çetesinın elebaşısı HadiÖzcan ile iliş-
kisi olduğu ileri sürülen Musavvat
Dervişoğlu, genel merkezin isteği üze-
rine aday olmadı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Ankara
Rüşvetolan
müdüre22.5
yühopis
istendi
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su)-Rüşvet aldığı gerekçesiyle es-
ki Sivil Havacıhk Genel Müdürü
Mustafa Sermet Ünel hakkında 7
yıldan 22.5 yıla kadar ağır hapis
cezası istendi. Aynı davada yargı-
lanan Gül Havacıhk Işletmesi Ge-
nel Müdürü Alaattin Özdemir'in
de rüşvet vermek suçundan 12 yı-
la kadar hapis cezası ile cezalandı-
nlması talep edildi.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkeme-
si 'nde görülen davarun dünkü otu-
rumuna, tutuklu sanık Ünel, avu-
katlan, tutuksuz sanık Özdemir'in
avukatı katıldı.
Ünel'in avukatı Ahmet Toptan,
paramn uçuş izni için mi yoksa
ruhsatın alınması için mi verildiği-
nin tam olarak açıklığa kavuştu-
rulması gerektiğini söyledi. Top-
tan, dosyada bulunan kasetin çözü-
münün yaptınlmasını istedi.
Ruhsat için rüşvet
Sanık Ünel, Alaattin özdemir'in
emniyetteki ifadesinde "ruhsat
için" rüşvet verdiğini söylediğini,
mahkemede ise bunu "uçuş izni"
olarak değiştirdiğini belirtti. Ünel,
ruhsat ve uçuş izni verihnesi konu-
sunda kimlerin yetkili olduğunun
belirlenmesini istedi.
Mahkeme Başkanı Mustafa Ba-
tu, savcı Hasan Dursun'un istemi
doğrultusunda "otay yeterince ay-
dmhğa kav uştuğundan" sanık ve
avukatlannın istemlerinin reddine
karar verdi.
Savcı Dursun, esas hakkındaki
görüşünde, Özdemir'in uçuş izni-
ni almak için 50 bin dolan verdi-
ğini belirterek uçuş izni süresinin
bitmesi üzerine tekrar Sermet
Ünel'e başvurduğunu ve Ünel'in
yine 50 bin dolar istemesi üzerine
emniyete başvurduğunu söyledi.
Savcı, Ünel'in Türk Ceza Yasa-
sı'mn rüşvet aknak hükmünü içe-
ren maddesi uyannca 7 yıldan 22.5
yıla kadar ağır hapis cezasına mah-
kûm edilmesini istedi. Samk Öz-
demir'in de rüşvet vermek suçun-
dan 4 yıldan 12 yıla kadarağır hap-
sini ve ömür boyu memuriyetten
yasaklanmasını talep etti.
Sanık Ünel ve avukatları savuo-
malaruıı hazırlamak için süre iste-
meleri üzerine duruşma ertelendi.
oralcalislar@yahoo.com
Yılmaz Güney'i ölümünün 16. yılın-
da Türkıye yerine Almanya'da anmak
garip değil mi? Ben işte bu garip işi
yapmak üzere birkaç gündür Alman-
ya'dayım. Almanya'da örgütlü De-
mokratik Sanatçılar Biriiği (DSB),
Hamburg ve Frankfurt'ta Yılmaz Gü-
ney'i ve devrimci sanatçılan anmak
amacıyla iki toplantı düzenlemişti.
Her iki toplantıya oldukça kalabalık
bir yurttaş topluluğu katıldı. Ham-
burg'da üniversitenin büyük salonun-
da yapılan toplantıda, Türkiye'den ge-
len ses sanatçılannın konserleri de il-
giyte izlendi. Her iki şehırdeki toplan-
tının yapıldığı salona Nâzım Hik-
met'in ve Yılmaz Güney'in büyük
poşterieri asılmıştı.
Ülkemizin yetiştirdiği bu en büyük
iki sanatçının mezarlan yurtdışınday-
dı. Nâzım Hikmet Moskova'da, Yıl-
maz Güney Paris'te Komüncülerin
yattığı mezariıkta yatıyordu. Bu ülke-
ye yön veren anlayış, Türkıye'yi en bü-
yük iki sanatçısına dar etmişti. Bann-
Yılmaz Güney îçin Almanya'da
dırmamıştı.
Yılmaz Güney'in ve Nâzım Hik-
met'in yâd ellerde ölmesi, aslında bi-
zim ülkenin kaderini de gözler önüne
seriyor. Sanatçılanna, büyük yaraticı-
lanna, yani itiraz edene, bu ülkeye hâ-
kim olan gericilik Türkiye'yi dar etti.
Abidin Dino'nun Fransa'da noktala-
nan yaşamı da aynı dramın bir parça-
sı. Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Orhan
Kemal, Kemal Tahir gibi bu ülkede
kalmakta ısrar edenler ise yaşarnlan-
nın bir kısmını hapishanede geçirdiler.
• • •
Büyük yaratıcılannı susturan, sus-
turmak isteyen, susmazsa tepesine
binen bir ülkede fikir akımlan gelişe-
bilir mi, sanat gelişebilir mi? Belki de
bu yüzden Türkiye, bugün dünya ça-
pında sanatçılara sahip değil. Belki de
bu yüzden Türkiye bir türlü kendine
gelemiyor. Bir "iç tehlike'öen diğeri-
ne savruluyor. Her şeyimiz bu neden-
leyerel kalıyor. Düşünün, 12 Eylül dar-
besinden sonra liselerde felsefe ders-
leri kaldınldı ve bunun yerine din ders-
leri zorunlu hale getirildi.
Çağdaşlıktan söz edilen, MGK'le-
rinde "irtica ile mücadele" kararlan
alınan Türkiye'de kimsenin aklına lise-
lerde zorunlu din derslerini kaldırmak
gelmiyor. MGK, liselerde felsefe ders-
lerinin kaldınldığını acaba bilmiyor
mu? Radyolann hangi yayıni yapaca-
ğına kadar her şeyle ilgilenen MGK,
bu zorunlu din dersleri ve kaldınlan
felsefe dersleriyle acaba neden ilgi-
lenmiyor? Ben merak ediyorum, siz
etmiyor musunuz?
•••
Nâzım Hikmet ve Yılmaz Güney'le-
rin susturulduğu bu ülkede çapsız
sağcı yazaıiar, büyük fikir adamlan
olarak karşımıza çıkanldı. Ders kitap-
lannda onlann yazılan yer aldı. Nâ-
am'lar, Aziz Nesin'ler, Yaşar Kemal'ler
yasak edildiler. O sağcı ve tutucu ya-
zarlann, dünya ortalamasında acaba
ne kıymeti harbiyesi var?
Yılmaz Güney'in senaryosunu yaz-
dığı, adım adım çekimini planladığı,
Şerîf Gören'in olağanüstü yönet-
menliğinde çekijen "Yol" filminin hâ-
lâ aşılamamış bir doruk olması, han-
gi gerçeği dile getiriyor? Türkiye 12
Eylül sendromunu aradan 20 yıl geç-
mesine rağmen ûzerinden atamadı.
12 Eylül Anayasası yürürlükte. 12 Ey-
lül darbecileri, hâlâ geçer insanlar ha-
lindeler.
12 Eylül kamuoyunda tarbşılıyor, a-
ma bu ülkeyi yöneten güçlerin şimdi-
ye kadar ciddi bir şikâyetini duydunuz
mu? Başbakan Bülent Ecevit, birçok
bakan 12 Eylül döneminde cezaevin-
deydiler. O zamanlar hepsi demokra-
sinin ne kadar önemli olduğunu vur-
guluyorlardı.
Şimdi onlar 12 Eylül sisteminin mi-
rası olan kanunlan ve kurumlaşmayı
değiştirmek için kollannı kıpırdatıyor-
lar mı? Memurlan işten atabilmek için,
kanun hükmünde kararnameyi çıka-
rabilmek için yeri göğü inlettiler. Bir-
çok konuda jet kanunlar çıkardılar. Bir
gün bile Siyasi Partiler Yasası'nı, Ce-
za Yasası'nı değiştirmek için kollannı
kıpırdattılar mı? Terörle Mücadele Ya-
sası hâlâ yazan, çizen insanlar için iş-
lemeye devam ediyor.
Yılmaz Güney'in ve Nâzım Hik-
met'in yâd ellerde ölmesine neden
olan kafa değişti mi? Onlann yurtdı-
şındaki mezarları, hâlâ kaderimizin
değişmediğini gösteren iki somut ör-
nek olarak karşımızda duruyor.
Yılmaz Güney'i yurtdışında anmak
garip, ama asıl garip olan onun me-
zannın hâlâ yurtdışında olması.
Belki bir gün, bunlardan söz etme-
yeceğimiz günlere ulaşınz.