16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19EYLÜL2000SALI CUMHURİYET SAYFA JiıJvOIM O 3 U / [email protected] 13 IMF ve Dünya Bankası'nın 'yoksulluk' teması on binlerce protestocunun öfkesini dindirmiyor Prag Zirvesi başlıyor Yatmmvar, bakımyok • ADAPAZARI(AA)- Adapazan Pancar Ekicileri Kooperatifı Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Alişan, depremde hasar gören Adapazan Şeker Fabrikası'nın onanmı için kaynak aynlmamasını eleştirdi. Alımı yapılan ürünlerin nakliyesine ödenecek parayla fabrikanın onanlabileceğini ifade eden Alişan, Şeker Pancan Alım Kampanyası başlarken "Bacası tütmeyen fabrikada pancar alımı yapılarak üretıciyle alay editiyor" dedi. Egeti ihracatçrtar krizde • Ekonomi Servisi - Ege Hazır Gıyun ve Konfeksiyon thracatçılan Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mete Uğuz, 1998 yılından bu yana kriz içinde olan hazır giyim sektöründe 50O'e yakın fırmanın kapandığını söyledi. Sektördeki birçok fırmanın da başka sektörlere kaydığını belirten Uğuz, sorunlann hûkûmetin duyarsızhğı nedeniyle çözümlenemediğini kaydetti. Vldeoda saüş pekora • ANKARA(ANKA)- Yılın ilk yedi ayında buzdolabı, televizyon, çamaşır makinesi, elektrik süpürgesi ve vıdeo gibi dayanıklı tûketim mallannın satışmda hızlı bır artış yaşandı. Geçen yıldan bu yana yüzde 253.7 oranında artan satışlanyla video, adeta rekor kırdı. Devlet Istatistik Enstitüsü'nün (DîE)'verilerİBegöre —— ocak-temmuz dönemınde, televizyon üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yûzde 41.7 artarak 4 milyar 612 bin 115 adede ulaşh. Işaddmlanran Afrika çfcarması • ANKARA(AA)- Devlet Bakanı Hasan Gemici başkanlığmda işadamlanndan oluşan bir heyet, Gabon, Kongo ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti'ne gidiyor. Bakan Gemici başkanlığmdaki heyet, 30 Eylül'e kadar sûrecek gezi sırasında ticaret, ekonomik ve teknik işbirliği anlaşmalan imzalayacak, bazı temaslarda bulunacak. ProgTam, Afrika'ya açılım politikası çerçevesinde, bakan düzeyinde gerçekleşen ilk ziyaret özelliği taşıyor. Bandırma'ya enerji kaynağı • İZMÎR(AA)- Güçbirliği Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Tuğrul Yemışçi, Izmir'in Çeşme ilçesi Alaçatı beldesinde kurduldan Alaçatı Rüzgâr Enerjisi Santralı'ndan (ARES) sonra Balıkesir'in Bandırma ilçesinde de bir santral kurmak için bürokratik işlemlerin tamamlanmasını beklediklerini bildirdi. Yemişçi, Türkiye'nin ilk rüzgâr enerjisi santrah olan ARES'in çok verimli çahştığını ve Çeşme'nin tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak boyutta ûretim yaptığını belirtti. • Prag sokaklannı dolduran protestoculann amacı, uluslararası finans kurumlan tarafindan gelişmekte olan ülkelere dayatılan ve sosyal gereksinimlerin göz ardı edildiği "yardım" programlan döneminin artık sona ermesi gerektiğini iyice kafalara yerleştirmek. ÖZLEMYÜZAK Küreselleşmeye karşıt seslerin giderek yükseldiği, yoksulluğun ve eşitsizliğin arttığı bu dönem- de, izlediği politikalarla yoğun eleştiri oklanna hedef olan IMF ve Dünya Bankası'nın 55. Ge- nel Kurulu, bugün Çek Cumhu- riyeti'nin başkentı Prag'da baş- lıyor. 28 Eylül'e kadar sürecek toplannlann ana temasının " Yok- sulluğu azaltmak için ahnacak önknüer" olması ise günlerön- cesınden PTag'da toplanmaya başlayan küreselleşme karşıtla- nnın eylemlerini durdurmaya yetmiyor. 182 ülkeden 18 bine yakın kişinin katılacağı Genel Kurul toplantılan süresince bir o kadar kişinin de protesto gös- terileri yapması bekleniyor. Yoğun güvenlik önlemleri alan Çek Cumhuriyeti, 11 bın kışilik bir polis ordusu ile taşkınlıklan önlemeye çalışacak. Türkiye'den de yaklaşık 30 kişilik bir grup zir- ve süresince protestolara katü- acak. Küreselleşme karşıtlannı ise gerek Seattle'da gerekse diğer uluslararası eylemlerde birçok medya kurüluşu tarafindan bi- linçli olarak çarpık bir şekilde yansıtılmaya çalışılan 'sokakça- pulculan' değil, akademisyen- ler, sendikalar, öğrenciler, mes- lek odalan ve birlikleri ve diğer Seattk'dakiDûnya Ticaret Örgütü toplantılanon binlerceinsanın yoğun protestosuna sahne olmuştu. sivil toplum kuruluşlanmn tem- silcileri oluşturuyor. Amaç, ulus- lararası finans kurumlan tara- findan gelişmekte olan ülkelere dayatılan ve sosyal gereksinim- lerin göz ardı edildiği "yardınr programlan döneminin artık so- na ermesi gerektiğini iyice kafa- lara yerleştirmek. Küreselleşme karşıtlannın ses- leri son yıllarda giderek yükse- liyor. Batılı ülkelerden ve hatta kendilerini neo liberal olarak ta- nımlayan kesimlerden bile "diz- ginlenmeyen bir küresel düze- nin çevresel tahribattan eşitsizli- ğe, sosyal patlamalara, eğitim ve kültürdeAmerikan hegemonya- sına kadar bir dizi olumsuzluğa yoi açûgmınve bir noktadan son- ra bu sürecin kendikri akyhine işleyeeeğinin" farkına varanlar çoğalmaya başladı. Dünya eko- nomisini, dizginlerini elinde tu- tan IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası finans kurumlan- nın, zenginlerkulübü olarak bi- linen OECD'nin, Dünya Ticaret Orgütü'nün polıukalannı arak de- ğıştirmelerini isteyenler bunu son 3 yıl içinde çeşitli protesto- larla dile getirdiler. 1998'de kı- saca MAI olarak tanımlanan Çok Taraflı Yatınm Anlaşmalanna karşı çıkan gruplann, bu anlaş- malann OECD bünyesınde gö- ruşülmesıni protestosu ile baş- layan eylemler, Kasun 1999'da DTÖ'nün ABD'nin Seattle ken- tinde gerçekleştirdiği zirvede doruğa ulaştı. Fiyasko ile sonuç- lanan zirvenin ardmdan binler- ce insan IMF'nin önce 16 Ni- san'da Washington'daki, sonra da Buenos Aires'teki toplanh- lannı protesto ettiler. Farklı imaj peşinde IMF ve Dünya Bankası, yoğun eleştiriler karşısında daha fark- lı bir imaj vermeye çalışıyorlar. Prag toplanülannrn önemli bir bö- lümü de bu amaçla "yoksulluk" temasına aynlmış durumda. Dün- ya Bankası Başkanı Janıes Wol- fensohn, zirve öncesinde Was- hington'da yapnğı bir konuşma- da eylemcilere seslenerek "Dûn- ya Bankası'nın da yoksulluğun azaitriması için olumhı katkılar- da buhınma gsyreti içinde oldu- ğunun" görülmesinı rica etti. Küresel kapitalizmin kaleleriTürkiye MAI ve Küreselleş- me Karşıtı ÇahşmaGrubu bu kez hazırladıöı "KapıtaBzmm Kale- fcri-r başlıklıtataplaIMF, Dün- ya Bankası ve Avrupa Birli- ği'nin politikalannı farklı bir bakış açısı ile sorgulamaya ça- lışıyor. "Türkiye gîbiantikomü- nist hükümetlerin iktidarlarda bulunduğu ülkelere yapıiacak yardnnlar, açdacakkredüerön- ceiikle askeri nitelikte ohnabdır. Oltava yakalannuş balığm ye- me ihtiyacı yoktur. Getiştirümiş ekonomikyardım,Türkiye gibi ülkelerde bazı durumlarda dü- şünülenin tam tersi sonuç vere- biür. Bu tür ülkelere yapıiacak yannm, bize bağb hükümetleri iktidarda rutacak ve ABD'ye düşman unsurlan zararsız hak getirecek biçim ve miktarda ol- mak zorundadır. 1956yıhndaABDBaşkanı Eı- senhov. cr'a gönderdiği meknıp- ta o dönemde dünyanın en zen- gin adamı olarak tanınan Nel- son Rockefeller aynen böytedi- yordu. Söz konusu dönemde ABD'nin Türkiyeye ekonomik yardunda bulunma pianlanna yapdanbu müdahatesûreç için- de yaşamdaki yerini bulacak- Yukandaki sözlerle başlayan bu kitap, IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği'ndeki politi- kalan irdeleyerek ülkelerin kre- di açma koşullan üzennden na- sıl denetim altına almdıklannı anlatıyor. Kitapta ulus devlet yapılannın ne tür yollarla eko- nomik alanda bağımlı hale gel- dikleri ve ne şekilde ulus ötesi sermayenin güdümüne girdik- leri de irdeleniyor. MAI ve Küreselleşme Kar- şıtı Çalışma Grubu, işçi ve ka- mu çalışanlannın sendikalan, meslek odalan ve diğer sivil toplum kuruluşlanmn katkısı ile meydana gelen bir oluşum. Körfez krizindeki rakama yaklaşıyor Petmlfiyadan • Körfez krizinde 40 dolann üzerinde seyreden petrol fiyatlan, 10 yıl sonra yine aynı değere yaklaştı. Irak ve Kuveyt arasındaki gerginliğin devam etmesinin de etkisiyle petrol fiyatlan yüksek değerini koruyor. Ekonomi Servisi- Pet- rol fiyatlan, son 10 yı- lm en yüksek değerine yakın bir düzeyde seyre- diyor. Londra piyasasın- da Brent türü Kuzey De- nizi petrolünün varil fi- yatı 34.65 ABD Dola- n'na ulaştı. Körfez krizinde 40 do- lann üzerinde seyreden petrol fiyatlan, 10 yıl sonra yine aynı değere yaklaştı. Petrol Ihraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEG) yetkililerinin, petrol üretimini arttıra- bileceklerini ye- niden ifade etme- lerinekarşınlrak ve Kuveyt arasın- daki gerginliğin devam etmesinin de etkisiyle pet- rol fiyatlan yük- sek değerini ko- ruyor. Körfez petrolünün va- rili, bu sabah itibanyla, son 10 yılın en yüksek değeri olan 36 dolara ya- kın bir düzeyde, 35.75 dolardan, Brent türü Ku- zey Denizi petrolünün varil fiyatı ise 34.65 do- lardan işletn gördü. Petrol fiyatlan yükse- lişini sürdürürken, Av- rupa'daki protestolann da OPEC'in yeniden üre- timi arttırma karan al- ması yönünde baskı oluş- turduğu belirtildi. OPEC Genel Sekreteri RüVa- nu Lukman da OPEC' in yeniden ürenmi arttırabi- leceğini hatırlatarak "Da- ha önce günde 800 bin variüretimiarttmna ka- ran alınmıştı. 12 Ka- sun'da yapıiacak OPEC toplanüsı öncesinde de günde 500 bin varil daha üretimi artnrma karan ahnabilir- dedı. Tfirkiye'ye etkisi Petrol fiyatlanndakı artışın Türkiye'ye nasıl yansıyacağı merak konu- su olurken dünyanın ön- de gelen danışmanlık ku- ruluşlanndan Schroder Salomon Smitfa Barney, varil başına 10 dolarlüc bir artışm, Tûrkiye'nin dış ticaret dengesine 2.9 milyar dolarlık bir ma- liyet getirdiğini bildir- di. Petrol ihraç eden ül- keler dışındaki gelişmek- te olan ülkelerin bundan büyük zarar gördükleri, dış ticaret dengelerini etidleyen bu gelişme için döviz rejimlerinde de- ğişiklik yoluna gittikle- ri belirtildi. Tûrkiye'nin gelecek yıl uygulanan program çerçevesinde önemli bir aşamaya gireceği vur- gulanan analizde, uygu- lanmakta olan döviz ku- ru rejiminden, Temmuz 2001'de, döviz kurunu bır "band içinde" esnek bırakmayı amaçlayan ye- ni bir rejime geçileceği kaydedildi. TEKELi yabancılar alaMecek BANUSALMAN ANKARA-TEKEL'in özelleşti- rilmesıne ilişkin yasa tasanlan, ya- bancılara saüşın da önünü açıyor. İE- KEL Genel Müdürü Mehmet Ak- bay, kuruma talip olan birkaç yaban- cı grupla görüşmeler yapıldığuıı, ancak yabancılann yönetim hakkı- nı içeren özelleştirmeleri cazip gör- düklerini söyledi. Tütün ve tütün ürünlerinde dünyada çokuluslu şir- ketlerin egemen olduğunu belirten Akbay, yaprak tütün kurumu oluş- turularak desteklemelerin kurumdan aynlacağını kaydetti. Akbay, 2000 yılında tütün için konulan 189 bin tonlukkontenjanın2001'de 150 bin tona indirileceğini bildirdi. Gayn safı yurtiçi hasıla içinde yüzde 1.5, bütçe içinde yüzde 4.5, tüm dışsatım içinde yüzde 1-2'lik paya sahip olan TEKEL'in özelleş- tirilmesine yönelik yasa tasansı, TBMM'nin açılışmdan sonra gün- deme ahnacak. TEKEL Genel Müdürü Akbay, lcurumun hem destekleme hem de pazarlama faaliyetini yürüttüğünü, destekleme faaliyetinin aynştınl- ması amacıyla tasanda yaprak tü- tün kurumunun oluşturuhnasınm öngörüldüğünü kaydetti. Akbay, Hazine'nin uzun zamandır destek- leme alnnlan için gereken ödeneği vermediğini, yaprak tütün kurumu- nun oluşturulmasıyla bu ödeneğin bütçeden aktanlması gerekeceğini • TEKEL'in özelleştirilmesine ilişkin yasa tasansı, yabancılara satışın da önünü açıyor. Akbay, kuruma talip birkaç yabancı grupla görüştüklerini söyledi. ve yapılan ahmlann maliyetinin or- taya çıkacağuıı söyledi. TEKEL'in 2000 yıh ciro hedefınin 2.5 katril- yon lira olduğunu belirten Akbay, görev zarannın 1.5 katrilyon lira ol- duğunu, sonuçta borcun 1.9 katril- yon lira olacağını bildirdi. Akbay, bu yıl 201 trilyon liralık destekle- me alımı yapıldığım belirtti. Des- teklemelerin azaltımı için 1994'ten beri çaba gösterdiklerini, şu anda450 bin ton tütün stoku bulunduğunu, an- cak 2001 yıl sonuna kadar stoklar açısmdan sorun bulunmadığını be- lirten Akbay, 2000 yıh için 189 bin ton olarak belirlenen kontenjanın 2001 'de 150 bin tona ındirilmesinin teklif edildiğini bildirdi. Akbay, özelleştirme sürecinde personel politikasında nasıl bir de- ğişiklik öngörüldüğüne ilişkin so- ru üzerine, "Resen emeklilik gibi mümkünohıp da fnKyatta mümkün ohnayan uygulamayı öngörmüyo- ruz. TEKEL bünyesinde kalacak4 anonim şirkette çahşanlann özel hukuka göre çanştmlması öngörü- lüyor. Sözleşmeli ve devlet memu- ru 6 bine yakm çataşan var. Genel mûdûtiûkve tuz müessesesindeki- ler mevcut statûde bırakılryor. Ya- ni, yaklaşık 3 bine yakm sözleşme- li ve memur işçi statüsüne geçuile- cek" dedi. Akbay, "Stgaravetütünişiçokaz sayıdaçokulushışirketinefinde. Kar- teL Çok kontroflü ghmemiz lazrnı" dedı. Çokuluslu şırketlerin TEKEL'e hâkim olup olmayacağı konusunda bir kaygılan bulunup bulunmadı- ğına ilişkin sonı üzerine Akbay, "Bunlann en büyüğü Torbah'da fabrika kurdu. Böyie bir şeyi çok yapacaklannı sanmıyorum. TE- KELebirtakpobbarmi?Ohn;ama herkes gözünü dikmiş, bu kurumu kapatalım falan da yok" dıye ko- nuştu. Gruplar zemın yokhıyor Zemin yoklamaya çalışan birkaç grup bulunduğunu bildiren Akbay, bunlann Ingiliz menşeli hnperial ve Japonlann JTI şirketi olduğunu kaydetti. Akbay, yüzde 35'lik A grubu TEKEL'e ait hissenin al- tın hisse olarak imtiyazlara sahip olduğuna, bunlann da blok satışı cazip kıhnayacak düzenlemeler ol- duğûna dikkat çekti. Akbay, TE- KEL gibi kurumlann özelleştiril- mesinde dünyada iki yol uygulan- dığını, bunlardan birinin Rusya'da uygulanan, herhangi bir esasa bağ- h olmadan fabrika ve marka satışı biçiminde olduğunu belirtti. İŞÇtNİNEVBENİNDEN ŞÜKRAN SONER Tuzaklar iş güvencesinden yoksunluk, işçinin ve emeği ile geçinenlerin karabasanı. Yıllann emeği, birikimi sa- dece patranun mu? Işletmenin her kademesine bir biçimde yerleşmiş, kraldan çok kralcılann iki duda- ğının arasında. Pek çok zaman sadece onlann çıkar ilişkilerinde ayak bağı olarak görtjlmek, dürüst olmak işini yapmak, yeterince yağdan olmamak işten atl- ma nedeni olabilir. • Türkiye'de sistemli, kitlesel işten çıkarmalar, sen- dikalaşmayı ertgellemek, sendikalan tasfiye etmek, kıdemli işçinin yükselen ücretinden kurtulmak, kı- dem tazminatlannın yükselmesini engellemek, daha daha ucuz emek, işçilik uğruna işleri taşeronlara dev- retrnek, kayrt, kural dışı, vergisi, sigortası ödenme- yen işçi çalıştıımak...için yapılıyor. On binlerieyüz bin- lerie işçi, işte bu temel nedenlere dayalı olarak her yıl işten atlıp daha olumsuz koşullarla yeniden bir baş- ka işe girmek, bir süre işsiz kalmak gibi acı gerçek- lerle karşı karşıya kalıyor. Sadece 750 bin civarında sendikal haklar, top- lusözleşme düzeninden yararlanan işçinin yanında, 5 milyon civannda sigortalının ağırlıklı asgari ücret- le, sigortalıdan daha fazla sayıda sigortasız çalışa- nın, bir o kadar da işsizin olduğu bir düzende iş kay- betme korkusu herşeyin üstüne çıkıyor. Bu korku kul- lanılarak çalıştınlanlar kimlikleri alabildiğine ezilerek kazanılmış haklanndan vazgeçmeye zorlanıyorlar. İş Yasası'nın 13-17. maddeleri, işçilerin tek ezber- tedikleri ve duymak istemedikleri türden. Sınırsız, ne- densiz, keyfi işten çıkarmayı düzenliyorlar. Işletme- lerin diledikleri zamanlarda diledikleri kadar işçi at- malanna, keyfi işten çıkarmalarına sınırlama yok. Işçiler ve sendikalar, demokrasinin ve sosyal ba- nşın olduğu bütün ülkelerde söz konusu edilemeye- cek, sermaye adına bu haksız yasal düzenlemeleri değiştirmek üzere dönem dönem çok ciddi savaşım verdiler. Sendikal haklann, örgütlenmenin geliştiği 1960-70'li yıllarda yasalarda olmayan güvenceyi top- tusözleşmeter ve örgütlülükle yaratmak için önemli adımlar attılar. öncelıkle sendikal nedenle, haksız iş- ten çıkarmalarda işyerinde verilen savaşım ve dire- nişlerte haksız işten çıkanlan pek çok işçi işe iade edil- di. Dahası iş güvencesi, sözleşmelere sokulan işye- ri kurullan ile denetim altına alınmaya çalışıldı. Ama Türkiye'deki genel tablo, uygulama, kitlesel haksız işten çıkarmalar gerçeği pek değişmedi. 12 Eylül sonrası sendikal örgutluluğün gücünü kaybetmesi, küresel ideolojinin emeğe yonelik saldın politikalan ile de keyfi, haksız işten çıkarmalar çok daha etkili, yaygın uygulanır oldu. Uluslararası sözleşmelerin Tûrkiye'nin de uyması zorunlu, imzalanmış hükümleri gereği, keyfi ve hak- sız işten çıkarmalan bir ölçüde denetim altına alacak yasal düzenlemeler elbette zaman zaman Türkiye'nin gündemine girdi. Sermaye-siyaset ittifakında çok güçlü bir tepki ile Meclis'in komisyonlanndan geç- miş, yasalaşma aşamasına gelmiş pek çok yasa ta- sansı kadük oldu. Şimdi, IMF politikalanna tam teslim olmuş, daha daha ucuz emek diyen Ecevit hükümeti iktidannda, hem de anlamlı bir işçi hareketı, sendikal çıkış gün- demde değilken damdan düşer gibi "iş güvencesi'nin gündeme gelmesi neyin nesi? Çalışma Bakanı Ya- şar Okuyan bir gün bır kanal, bir başka gün başka kana) ve programda, ağzından bal akıyor: Yeni yasal düzenleme ile keyfi, haksızçıkarmalann yasaklandı- ğını, haklı işten çıkarmalarda ispat yükümlülüğünün işverene yüklendiğini anlatıyor. Sonbaharda Mec- lis'in açılması ile çıkacak yasalar arasında, öncelikli ilk sıralarda gösteriliyor. Gerçi en son Moğultay'ın bakanhğı strasında bü- yük bir siyaset-sermaye cephesi tepkisi ile, Meclis komisyonlanndan bile geçmişken püskürtülen iş gü- vencesi yasa tasansının çok gerisinde, ama keyfi, hak- sız işten çtkarmalara karşı en azmdan iş güvencesi kavramını getirecek gtbı gözüküyor. Elbette "Meclisten çıkar mı? Başka kazanılmış işçi haklannı gasp ede- cek yeniyasal değişiklikleri bu karambolde çıkarmak üzere bir tuzak mı? Ömeğin sosyal güvenlik paketi adı altındaki yasal değişikiikler içinde hangi kazanıl- mış haklar daha uçup gidiyor? İşçi ve sendikal ha- reketin hükümetin acımasız uygulamalanna karşı du- ruşunu sindirmek için bir oyun mu" sorulannı sor- mak gerekiyor. Çok daha önemlisi, bugünkü sendika-siyaset-ser- maye ılişkisinde, örgütsüz, tam teslim, moral değer- lerini yitirmiş sendikacılık hareketi gerçeğinde, zaten böyle bir yasanın çıkıyor olmasının, yaşamda, "Batı normlan" aldatmacası ötesinde bir anlamı mı kalma- dı? Nasılsa ekonomik gerekçelerle, tasarruf, tekno- loji yenilemesi, para dariığı, görülen lüzum üzerine iş- çi çıkarmaya engel söz konusu değil. İşçinin kaza- namayacağı davayı açması yıllar ve çok büyük bir pa- ra kaybı demek. Arkasında işçinin hakkını arayacak örgütlü sendikası olmadığında bu yasanın güvence- si, keyfi, haksız, sendikal çıkarmalarda bile hiçbir an- lam taşımıyor. sukransoner(« yahoo.com intel Başkan Yardımcısı Otellini Intemctyatınmhmndu 'oceie edin' uyarısı EkonomiServia- Dün- yanın önde gelen mıkro- işlemci üreticilerinden In- tel'in Başkan Yardımcısı PaulOtettini, Türkiye'nin internet yatınmlannda acele etmesi ve akılcı dav- ranması gerektiğini be- lirtti. Otellini, Türkiye'nin dinamik ekonomısi ve genç nüfusu ile intemetin nimetlerinden en iyi ya- rarlanabilecek ülkelerin başında geldiğini, ancak bunun için telekomüni- kasyon altyapı yatırımla- nnı akılcı politikalarla ve hızlatamamlaması gerek- tiğini söyledi. Intel'in ye- ni işlemcisi Itanium 64 bit'i tanıtmak üzere Tür- kiye'ye gelen Otellini, 21. yüzyılın interneti konu- sunda da bir konferans verdi. Türkiye ve îspanya gi- bi ülkelerde internette gi- rişim ve iş fırsatlannın yeni yeni ortaya çıknğmı belirten Otellini, buülke- lerin internet yatınmlan- nı ve teknoloji altyapıla- nnı tamamlamalan için internetin serpilmesini beklememeleri gerektiği- ni vurguladı. Otellini, Gü- ney ve Doğu Avrupa'da- kibirçokülkede olduğu gi- bi Türkiye'de de "efektro- niknş" kavramının daha emekleme aşamasında ol- duğunu ifade etti. www. .com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle