Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1SEYLÜL2000SALJ CUMHURİYET SAYFA
J v U J - j l LJ M\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Hans Haacke'nin Frankfürt'ta açılan son sergisi politik sorulan gündeme getiriyor
Ahnahlar HD, AbnanyahLar nu?
NECMİSÖNMEZ
FRANKFUKT-Çalışmalannı New
York'ta sürdüren Hans Haacke,
1960'lardan beri sanatla politika, yer-
leşmiş önyargılarla gerçekler arasında-
ki ilişküeri sorgulayan bir sanatçı. Gü-
nfimüz toplumlanndak] ekonomik, sos-
yal ve politik gelişmeleri anlatıcı ol-
maksızın işlerinin arka planına yerleş-
tirmeyi başaran Haacke'nin Frank-
furt'taki Portikus sergı mekânında açı-
lan son sergisi, Almanlarla, Alman-
ya'da yaşayan Alman olmayanlar ara-
sındaki ilişkiyi politik açıdan sorgula-
yarak Alman toplumunda yıllardan
beri gündemde olan "yabancdar so-
nau"nu cesur bir şekilde ele alarak sa-
natın hâlâ politik sonınlan tartışmaya
açabilecek bir potansiyeli olduğunu
duyumsatıyor.
Alman Parlamentosu'nun Berlin'de
tarihi Rekhstag'a taşınmasından son-
ra oluşturulan bir komisyon, yeni par-
lamento binasına konulacak olan çağ-
daş sanat eserlerini saptadı. Komisyo-
nun uluslararası sanatçılara sipariş ver-
meyi önermesinin yanı sıra Hans Ha-
acke'yi de bir iş yapmaya davet etme-
si sanat ortamında ilgıyle karşılandı.
Çûnkü Haacke'nin bu tür projelerin-
de tarihsel ve güncel gerçeklüiklerle
yûzleşmeyi gündeme getiren "sonın-
hı" işler ürettiği bıliniyordu. Sanatçı Al-
man parlamentosu için 21x7 metre bü-
yûklüğunde içinde sadece "Der Be-
völkerung" yazısının olduğu büyük bir
kutu konstrüksiyonu önerdi. Almanca
"nüfus" anlamına gelen bu kelimenin
harflerinin arasındaki boşluklara ise
her milletvekilinin seçildiğı bölgeden
bir çuval toprak getirerek dökmesıni,
böylece "Birtejik AJmama"nın dört bir
taranndan gelen toprağın bir araya ge-
tirilmesini önerdi. ılk bakışta oldukça
basit gibi görünse de Haacke'nin pro-
jesi, demokrasi dersi verme konusun-
da dûnyanın en usta öğretmenleri olan
Alman politikacılannın kafalannın 21.
yüzyılda bile nasıl bir "makt" kavra-
mıyla dolu olduğunu gösterdi.
Berlin'in Tiergarten bölgesindeki
Reichstag'ın girişinde büyük harfler-
le "DemDeutschen Vblke" "Ahnanlr-
kma" yazısı yer almaktadır. 18. yüz-
yılda görülen "kan biriiğiııe" dayalı
millet anlayışının ûrünü olan bu ithaf,
günümüzde de parlamento olarak kul-
lanılan bu binada yapılan politikayla
pek uyuşmamaktadır. Çünkü SPD'nin
iktidara gelmesiyle "çifte vatandaş-
tak" Türkler için yürûrlüğe geçirile-
mediyse de, Aknan vatandaşlığına ge-
çişte "kan bağı" gerekliliği ortadan
kaldınlarak sekiz yıl Almanya'da otur-
ma mecbunyeti getırildi. Böylece bü-
yükbabalan Orta Asya'da Alman kurt
köpeği beslediğı için Alman ırkına ait
olduklanru savlayan Rusyalı Alman-
lann yanı sıra bu ülkeye göçmen, iş-
çi, politik sığınmacı, öğrenci olarak
gelmiş kişiler için de "vatandaşhk"
imkânı doğdu. Haacke 1984'te Ber-
lin'de bir hafta sonu Tiergarten'da Re-
ichstag'ın önünde piknik yapıp et kı-
zartan Türk ailelerini "Dem Deutschen
\Wke'7 "Abnan Irkma" yazısının önün-
de görünce, bu yazının artık gerçekle
örtüşmediğini ve yeni bir "nüfiıs" ol-
gusunun artık göz ardı edilemeyece-
ğini görmüş ve bununla ilgili bir pro-
je hazırlamaya karar vermiş.
Haacke'nın projesi bu yıhn başından
beri Alman sanat ortamında üzerinde
konuşulan konulardan bin oldu. Mil-
letvekilleri, eski bir Alman geleneği
olan ve Hitkr döneminde fazlasıyla
uygulandığı için artık unutulmak iste-
nen "Toprak ve Kan" ideolojisinin
uzantısı olan seçim bölgelerinden bir
çuval toprağı Berlin'e taşıma işine sı-
cak bakmadılar. Hatta Alman Parle-
montosu'nda 5 Nisan'da projerün ger-
çekleştirilmesi üzerine bir oylama ya-
pıldı. 258 hayır oyuna karşı 260 evet
oyuyla projenin uygulanılmasına ka-
rar verilince, önce "Der Bevölkerung"
• Sanatla politika,
yerleşmiş
önyargılarla
gerçekler
arasındaki ilişküeri
sorgulayan Hans
Haacke, son
sergisinde
'yabancılar
sorunu'nu cesur bir
şekilde ele alarak
sanatın hâlâ politik
sonınlan
tartışmaya
açabilecek bir
potansiyeli
olduğunu
duyumsatıyor.
yazısının olduğu çelik kutu parlamen-
toya yerleştirildı. Zorla olsa da millet-
vekiÜeri Berlin'e toprak taşunaya baş-
ladüar ve yavaş yavaş bu kutunun içi
dolmayabaşladı. 12Eylül'deprojeres-
men tamamlandı.
Portikus'taki sergisinde Haacke'nin
son derece yalın olan, Berlin'de ger-
çekleştirdiği projesini farklı biçimde
yorumladığı görülüyor. Sanatçı ü. Dûn-
ya Savaşı'nın son günlerinde bomba-
lanan neoklasik bir kütüphanenin ayak-
ta kalıruş görkemlı girişınin arkasına
yerleştınlmış olan prefabrik bloklardan
oluşan küçük Pörtikus mekânın için-
de ve dışında iki iş gerçekleştirdi. An-
tik karakterli girişin üzerine "Der Be-
völkerung'' yazısını yerleştiren Haac-
ke, mekânın içinde ise Reichstag'ın
"Dem Deutschen Volke"/ "Alman Ir-
kma" yazısının okunduğu büyük bir
siyah beyaz fotoğrafi, onun da altında
ise büyük bir vantilatörün yarcbmıyla
sürekli olarak dalgalanan "DerBevöl-
kerung" yazısının olduğu bir bez afi-
şi sergiliyor. Sergi mekânının duvar-
lannda asüı duran ve izleyicilerin is-
tediklerinde ellerine alıp okuyacakla-
n dokümanlarda ise sanatçının proje-
si hakkında basında çıkan yazılann ve
sanatçının yazdığı mektuplann bir kıs-
mının fotokopileri yer alıyor. Aynca
millervekillenne sanatçının dağıttığı
boş çuvallardan bir tomannın da ser-
gide gösterilmesi, Almanlar mı, Al-
manyalılar mı sorusunu gündeme ge-
tiren bu projenin oluşum sürecinin ta-
mamını izleyicilere aktarmakta.
Gerçekte Haacke'nin sunduğu pro-
jeyi bir tür sergi olarak yorumlamak
bence hatalı olur. Çünkü sanatçı bura-
da ne her sıradan sergide görülen, sa-
nn alınabilecek bir şeyleri ne de her-
hangi bir mekânı dekore edebilecek
nesneleri izleyicilere sunuyor. Burada
sunulan ptpje, Alman toplumunun kuy-
ruk acılanna ayak basıp onlan cesur-
ca tartışmaya açarken, demokratik top-
lumlarda kendinı gösteren krizlı dönem-
lere de dikkati çekiyor. Almanya'da
gûn geçmiyor kı, bir yabancıya saldı-
nlmasın ya da politik sığınmacılara
ait bir yurt kundaklanmasın. Gûçle-
nen sağ ve faşistler yine moda oldu-
lar. Bunda sağın oyunu almak uğruna
yülarca "yabanaâar" konusunu poli-
tik amaçlan uğruna kullanan Kohl dö-
neminin suçu var. Günûmüz Alman-
yası'nda Alman olmayanlann yaşadı-
ğı "fldndflmfiıısaaııiiuuneksi", de-
mokrasi dersi, azmhkhaklan dersi ver-
mekte dûnyanın en usta hocalan olan
Alman politikacüannın artık bir şey-
ler yapmak zorunda olduklanru daya-
üyor. Hans Haacke'nin sergisinin, Al-
man toplumunun günümüzdeki port-
resini çizerken, ne duygusal ne heye-
canlı ne de bir şeyler öğretmeye çah-
şan bir eğilimi var. Sanatçı sanki bir
perdeyi aralamakla yetinmış, arkadan
görünen manzara iç açıcı olmasa da so-
nuna dek "gerçek".
Sergi 8 Ekim'e dek izlenebilir.
Susan Faludi, erkeklerin devriminin de gerçekleşeceği inancında
sesçıkamıadan inSyorkar'
Fahıdi,hayatmın yedi yıhnıAmerikan erkeklerinin durumunu incelemeye aymnış.
• Göteborg kentinde bu hafta
başlayan uluslararası kitap
fuanna katılan Susan Faludi,
erkekleri incelediği
'Çıkmazda' da adlı kitabıyla
dıkkatleri üzerine çekti.
Kitapta vanlan sonuç,
'erkeklere yazık olduğu'.
GÜRHANUÇKAN
GÖTEBORG-lsveç'in Göteborg
kentinde bu hafta başlayan uluslara-
rası kitap fuanna katüan tanınmış ya-
zarlar arasında, "Backlash" kitabıy-
la ünlenen feminist yazar Susan Fa-
hıdi de var. Faludi fuarda, erkekleri in-
celediği "Çıkmazda" adlı kitabını ta-
mtıyor. Kitapta vanlan sonuç, "er-
keklere yazıkolduğu". Susan Faludi,
perşembe günü yapöğı ve büyük il-
gi gören basın toplantısında çalışma-
sını şöyle tanıttı:
- Bu kitap yayımlandıktan sonra ba-
na en çok sorulan soru, bir feminist
olarak nasıl olup da hayatımın 7 yıh-
nı Amerikan erkeklerinin içinde bu-
lunduklan durumu araştırmaya, ince-
lemeye ayırdığım. Kadın hareketleri
onlan sürekli birinci düşmanlan ola-
rak gördüler.
Ben, erkeklerin neden bağımsız ka-
JfoRTRE / SÜSAN FALUDİ
41 yaşında, Los Angeles'ta oturuyor. "Bâdüash"la
ünlendi. \feni kitabının adı "Çduoazda".
Gazeteciliği nedeniyle Pulitzer ödülü'nü kazandı.
Araştırmacı-gazeteci Ross R>iner ile evli.
dın kavramından bu denli ürktükle-
rini anlamaya çalıştım. Ama zaman-
la beni başka bir özellik meraklandır-
dı: Neden erkeklerin kendılenne bu-
nalımlı bir hayat veren bu topluma
karşı güçlerini birleştirerek başkal-
dırmıyor olduklan. Kadınlar sesleri-
ni yükseltmeye cesaret ediyorlar, ama
erkekler, ses çıkarmadan inim inim in-
hyorlar.
Susan Faludi, söyleşi yaptığı er-
keklerin sayısı arttıkça saptâdığı so-
runlann sayısınm da arttığını gör-
müş:
- Erkekler işlerinden oluyorlar, eş-
lerinden oluyorlar, sevgililerinden
oluyorlar, çocuklanndan ve evlerin-
den oluyorlar. Ve hatta tuttuklan fut-
bol takımından bile oluyorlar!
Feminist yazar, kansıru döven so-
runlu erkeklerin tedavi gördüğü birba-
kımevinde aylarca kahmş. îzlenimle-
ri çarpıcı:
'kitap-lık'ta yazarlar Sartre'ı tartışıyor
Kûltür Servisi - Yapı Kredı Yayın-
lan'nın yayımladığı iki aylık edebiyat
dergisi kitap-hk'ın eylül-ekim sayı-
sında Jean Paul Sartre'm 1 Kasım
1946'da Sorbonne"da yaptığı 'Yaza-
rm Sorumluluğu' adlı İconuşma tartı-
şılıyor. Bu bölûmde Enis Batur, Ab-
met Oktay, Orhan Duru, Ebubekir
EroğJu, luğrul Tanyol ve Cem Akaş,
Sartre'ın görüşlerini okuyucuyla pay-
laşıyorlar.
kitap-lık ana söyleşisinde ise "Ya-
zarfcenbizi ne" gözettiyor. hukukmu,
etik mi, inanç nu, öteki mi, ben mi?"
konusunu ele ahnıyor. Söyleşiye ka-
tılan Enis Batur, Ebubekir Eroğlu,
Ferda Keskin, Samih Rifat ve Bülent
TanörFransa'da Renud Camus adlı bir
yazann günlüğünün toplatılması ola-
yından yola çıkılarak yazann kalemi-
ne kilit vuran unsurlan inceliyorlar.
^Vfesika^k'sayfalanndaıseLeybEr-
bfl yer alıyor. Toplu yapıtlan da YKY
tarafından yayımlanan Leyla Erbil,
yapıtını kuşatan yazılar ve yaşamını
gözler önüne seren kapsamlı bir foto-
biyografıyle sunuluyor. Aynca, Ahmet
Mumcu'nun 'Yaraücıhk, Varohış ve
Leyla Erbü', Güven Turan'ın Teşhis
Yok... Tedavi Yok: Karanhğın Gü-
nü'nde Bir Klinik Durum", Ayfer
lunç'un 'Annekrin DayanümazAğır-
hğı', NecmiSönmez'in 'Leyla ErbiThı
Kurgu Dünyasına Bakış' ve Nalan
Barbarosoğîunun 'tstanbol Boğa-
zı'ndaBir Asi' başlıkh yazılan yer alı-
yor.
Aynca, kitap-hk'ın bu sayısında Ö-
hanBerk,SinaAkyotveSe>1ıanEröz-
çelik'in 'taş' temalı şurleri ve kûçûk
Iskender'in son şiirlerinin yanı sıra
Amenkalı şair Kennetfa Koch'un şi-
irleri Talat Halman"ın çevirisiyle yer
alıyor. Ahmet HamdiTanpınar'ın kı-
taplannda bulunmayan 'Sonbahar
Türküsû' adlı denemesi de 'Sandık-
tan' sayfalannda sunuluyor.
NedhnGfirsel'in kütüphanesini an-
lattığı, Ze>yat Selimoğiu'nun dergi
ıçın yazdığı son yazısının bulunduğu
'Rüzgâr Giilü" bölümünde Edebiyat
Ajandası, yazar masalan, mıni dene-
meler, Le Clezio'nun Nathalk Sarra-
nte'a mektubu gibı yazılar yer alıyor.
'Babil Kuksi' sayfalannda, John Ash,
Güven Turan, Tuğrul Tanyol, Ulkn
Tamer, Mehmet H. Doğan, Selçuk Al-
nıngıbi yazarlar, sanat tanhçisi Sema-
vi Eyke ve sahaf Arslan Kaynardağ
ile yapılan söyleşiler ve kitap yazıla-
n yer alıyor. Aynca, her sayısında bir
'Khabevleri Haritası' eki veren dergı-
nın bu sayısında 'tzmir'in Khabevle-
ri Haritası' bulunuyor.
• 'kitap-lık'ın bu
sayısında yazarlar, Jean
Paul Sartre'ın Sorbonne'da
yaptığı 'Yazann
Sorumluluğu' adlı
konuşmasını tartışıyor.
Aynca, 'Vesika-hk'
bölümünde Leyla Erbil 'in
yaşamını gözler önüne
seren kapsamlı bir
fotobiyografi sunuluyor.
- Istisnasız hepsi dünyada pusula-
sız kahmş kişilerdi. Kendilerini beş
para etmez hissediyorlar. Bakımevin-
de haftalarca kendi ıçlennde gızli ka-
lan ve onlan yönlendiren egemen gü-
cün ne olduğunu anlamaya uğraşı-
yorlar. Çaresiz ve yeryüzünden sih-
nip aülmış olduklan açıktı.
Peki bunun sorumlulanm nerede
aramak gerekiyor? Kadınlarda mı?
Bu soruya Faludi'nin yanıü kesin:
- Asla! Sorumlular şunlar Medya,
pazar ve sennaye. Erkekler pasif bi-
rer obje haline gelmişler. Eskiden
Amerikan endüstrisinde; meslek gu-
ruru, arkadaşhk ve nesıller arası ve et-
nik sınırlan aşan, bılgı ıletişimi üze-
rine kurulu bir maskülinlik vardı.
Şimdi artık yok. Bu gerçek, erkekle-
rin kendilerini terk edilmiş, yamız bı-
rakıbnış hissetmelerine yol açıyor.
Birçoğu, yitirdiği gunıru geri kaza-
nabilmek için gücünü kadınlar üze-
rinde, kaba kuvvete başvurarak kanıt-
lamaya çahşıyor.
Susan Faludi, erkeklerin önemli bir
kısmının babalannın yokluğundan
dolayı mutsuz olduğunu da saptannş:
- Çok şaşırtıcı bir durum bu. Çün-
kü babalannın zamamnda yeterince
ilgi ve sevgisini görmemiş olan erkek-
lerin sayısı çok fazla. Dönüp dolaşıp
bana, bir erkek ohnannı neye benze-
diğini asla öğrenememiş olduklanm
söylediler. Daha kendileri bunu bil-
mezken bu konuda oğullanru nasıl
bilgilendirebilecekler?!
Susan Faludi yine de umutsuz de-
«a-
- Ama erkeklerin devrimı mutlaka
gelecektir, bundan emin olabüirsiniz.
Bunun benim kitabım dışında da be-
lirtileri görülüyor. örneğin, en son
olarak şu iki filmde: "FlgıtChıb'' ve
"American Beauty". Bu filmlerde er-
keklerin bunalımı açıkça gösteriliyor.
Erkekler için artık halter kaldırmak
ve şiddetfilmlerinebakmak yetmiyor.
Biz kadınlar, kurtuluş savaşımızda
çok ilerledik; erkeklerinki yeni baş-
lıyor. Her iki cinsin bu konuda birlik-
te çaba göstermesi gerekh'. Erkekle-
rin vekadınlannkurtuluşubirUkteger-
çekleştirilebilecek bir kavramdu-, ay-
n ayn değil. Birbirimizle çatışacağı-
mıza, güçleri birleştirip saflan sık-
laşnrarak tüketim ve büyük sennaye
dünyasına, onun bizi çaresiz bireyler
ve başıboş uzay uydulan yerine ko-
yan dayatmalanna karşı mücadele et-
meliyiz.
btanbufda
H Kûltûr Senvisi - Mydonose Showland, 5-8 Ekim
tarihieri arasında Imperial Russian Ballet'i
ağırlamaya hazırlanıyor. Imperial Russian Ballet,
Istanbul'da sergileyeceği üç gösterisinde Rimski
Korsakov'un Şehrazat'ı; Ravel'in Bolero su ve
Borondin'in 'Polovtsian Danslan' ile sahne
alacak. Bolşoy Opera ve Balesi'nin sanat
yönetmeni Gregoroviç, 20. yüzyılın efsanevi
balerini Maija Plisestskaja ve dans dünyasına
farklı bir boyut kazandıran Gediminas
Taranda'nın Bolşoy'dan aynldıktan sonra
oluşturduklan Imperial Russian Ballet, dansm
büyüsünü bale tutkunlan ile bir kez daha
tanıştırarak altı yılda dünyanını bir çok ülkesini
dolaştı. Grubun gerçek adı 'Maıja Plisestskaja'nın
Rus Imparatorluk Balesi'. Ünlü topluluk, yaşayan
en önemli klasik dansçılardan olan grubun
kurucusu ve başkanı Maria Plisestskaja'nın
ismiyle de amlıyor. Ünlü dansçı, şu anda 75
yaşında olmasına rağmen zaman zaman da olsa bu
grup içinde dans etmeye devam ediyor.
letişim'den 4. Dostoyevski
• Kûltür Servisi - lletışım Yayınevı tarafından
yayımlanan, editörlüğünü Orhan Pamuk'un
yaptığı 'Dostoyevski Toplu Eserleri Dızisi' 4.
kitabı ile okuyucu karşısında. Dizinin bu kıtabı.
Dostoyevski'nin duygusal bir melodram ile
kışisel hıkâyesini bırleştırdiği ilk büyük romanı
olan 'Ezihniş ve Aşağılanmışlar' adlı eseri.
Çevirisini Ergin Altay'ın yaptığı kitabın
önsözûnde Orhan Pamuk, anlatıcı kahramam
Vanya'nın aynı zamanda Dostoyevski'ye çok
benzeyen bir romancı olmasının, 'Ezilmiş ve
Aşağılanmışlar'ı diğer melodramatık-duygusal-
tefrika romanlardan bambaşka bir yere yerleştiren
neden olduğunu belirtiyor.
% Dazlağın İstanbul Gümüğü1
• Kûltür Servisi - Oyunlannı Almanca oynayan
ilk Türk kabare grubu 'Knobibonbon'un
kuruculan arasında yer alan Muhsin Omurca, 28
Eylül günü saat 20.00'de Goethe Enstitüsü'nde
bir gösteri yapacak. 'Bir Dazlağm İstanbul
Günlüğü' adlı gösteride biri dazlak Hansi, diğeri
Simulti Ali lakaplı çevirmen Alı olarak iki tipi
canlandıracak Omurca, oyunda Hansi'nin
istanbul'da dört hafta sürecek olan ve çay içmek
ve önyargılan yıkmaktan oluşan 'değışim
terapisi'ni onlann bakış açısından anlatıyor.
Metın ve karikatürleri de kendisine ait olan
oyunla Omurca,' 1998 Alman Kabare Özel
ödülü'nü aldı.
IMerhaba Atina, Here İstanbul'
• Kûltür Servisi -
Pamukbank
Fotoğraf Galerisi,
yeni sezonu
Türkiye ve
Yunanistan'm
önde gelen
fotoğraf
sanatçılannın
objektiflerine
yakalanan renklı
ve çarpıcı
görüntülerle 26
Eylül'de açıyor.
28 Ekim'e değin
sürecek 'Merhaba
Atina, Here istanbul' adlı sergi Pamukbank
tarafından başlatılan kapsamlı serginin bir parçası
olarak düzenlendi. Türkiye'den Ara Güler, tzzet
Keribar, Arif Aşçı, Cem Turgay, ve Sinan
Koçaslan'ın; Yunanistan'dan ise Nicos
Ecomopoulos, Niki Typaldou. Alkıs X.
Xanthakis, Nikos Desyilas ve Stathis
Efstathiadis'in yapıtlan yer alacak.
Örümcek Adam beyazperdede
• Kûltür Servisi - Onlü çızgı roman kahramam
'Örümcek Adam'ın beyazperdedeki yeni filmi
2002 'ye ertelendi. Uzun süredir hazırlıklan
süren, yapımcılığını Columbia Pictures'ın
üstlendiğı filmin 2 Kasım 2001 'de başlaması
öngörûlüyordu. Sam Raimi'nin yöneteceği,
Tobey Maguire'ın örümcek adamı canlandıracağı
projede, ünlü aktör John Malkovich'in de
örümcek adamın düşmam 'Green Goblin-Yeşil
Cin' rolünde izleyiciyle buluşması planlanıyordu.
Yapuncı Ziskin, bu ertelemenin oyuncu ve yazar
birliklerinin önümüzdeki yaz yapmayı planladığı
grevle bir ilgisinin bulunmadığını belirtti. Filmin
efekt ve teknolojinin son harikası görüntülerle
donanmasını planladıklannı ıfade eden Ziskin, bu
hazırlıklar için uzun bir zaman dihmine
ihtiyaçlarırun bulunduğunu kaydetti.
Akbank Oda Orkestrası yeni
sezona hazıp
• Kültür Servisi - Akbank Oda Orkestrası yeni
sezonu Aya Irini ve Aspendos Antik Tiyatrosu'nda
açacak. Bu yıl çok sayıda konuğu olan orkestra, 80
kişilik Madrid Politekruk Üniversitesi Korosu'nun
katılımıyla bir konser verecek Orkestra 30 Eylül
tarihinde Aya Irini'de, 2 Ekım tarihinde Aspendos
Antik Tiyatrosu'nda sahne alacak. Madrid
Politeknik Üniversitesi Korosu 3 Ekim tarihinde
aynca bir konser daha verecek.
CUMOK Tiyatro Kulübü'ne
başvurular başladı
• Kûltûr Servisi - CUMOK Tiyatro Kulübü, bir
süre ara verdığı çalışmalanna yenıden başhyor.
14 yaşüstü tüm Cumhunyet okurlannın
katılabileceği kurs, "daha iyı bir ortam
arayışında, sanatın öncülüğünü tatmak, tıyatroyu
tanımak, günlük yaşamımıza büyük kolaylıklar
sağlayan teknolojinin getırdiği tekdüzeliği,
otomatlaşmayı, sıkıcılığı. kısırhğı değiştirmek
isteyenlere" açık.Katılmak isteyenler 5 Ekım
tarihıne dek 0216 334 98 64 veya 0532 583 37
97 numarah telefonlara başvurabilirler.