Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15AĞUSTOS2000 SALJ
* OLAYLAR VE GORUŞLER oiay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Tam Üyeliğin, Yeni Bir AB Oyununa Dönmesi Önlenmeli
Prof. Dr. Ali Sait YUKSEL
T
ürkıye-AB (Avrupa Bırlı-
ği) ılışkılen, Avrupa'nın
cıddı gazetelerinın baş ma-
kalelennde bıle zaman za-
man "30yıldırnişanh,hâ-
lâ evlilik yüzü görmedi"
fikralanyla tarumlanırdı (NZZ-Neue
Zürcher Zeıtung, 21 12.94). Oysa daha
1963'ûn Ankara Antlaşması; antlaşma-
nın ışleyışının, Türkiye'nin Roma Ant-
laşması 'ndan doğan yükümlülüklen üst-
lenebıleceğmı gösterebıldığı durumda ta-
raflann tam üyelık ımkânını ınceleye-
ceklen kuralım (m. 28) öngörûyordu
AET-Tûrkıye assosıasyon ılışkısını on
yıllar öncesınde -kulaklan çınlasın, Ha-
lıık CiDov hocadan esinlenerek- o za-
manlar "aday üyetik" olarak tercüme
ederdık. Böylece tam 37 yülık "adty ûye-
fik", 1999'un aralık aymda Helsınkı do-
ruğu ertesınde Türkiye tam üyetik aday-
hğnıa alındı* dıye manşetlere oturdu.
Şımdı Türk aydını hakh olarak sorma-
yacak nu: 37 yıllık adaylıktan bır tam
üyelık çıkmadıysa, kımı pohtıkacüan-
mızın ağızlannda telaffuz edılmeye baş-
landığı gıbı, 2004'lerde AB, Türkıye'ye
gerçekten tam üyelık yolu açacak mı?
Türk işçisine koruma üstûnlüğü
Daha 70 lı yıllarda -yazann da danış-
man olarak görev aldığı- planlama;
AET'de gelışen ışçı hareketlen serbest-
hğme paralel düzenlemelen, aday üye-
lık konseyı kararlanyla benzer bıçımde
yaşama geçirme çabalanna düşmüştü
Konseyın benzer bırkaç karanndan son-
ra AET, bu eleştırme çabasının bır nok-
tadan öteye geçışını bloke etti. Fakat da-
ha o tanhlerde Avrupa'da çalışan Türk
ışçılen lehme alınan bazı ılice kararlan,
bugünün Avrupa Adalet Dıvanı'nın de-
ğışık kararlanyla artık Avrupa hukuku-
nun aynlmaz bır parçası nıtelığıne bü-
ründürülmüştür. Bu bağlamdakı ortak-
lık konseyuun 2/76 ve 1/80 sayılı ılke
kararlanyla; bugün bir yüı aşan süre ya-
sal olarak ış ıhşkısini koruyabılmış her
Türk ışçısı, AB'nin tam üyelik ıçın kol-
lannı açrığı Dogu Avrupa ülkelen ışçı-
lennden çok daha emın ve adıl bır hu-
kuk koruması altına gırmıştır. O zaman-
lar Alman Dıe Zeıt gazetesuun -bugün-
lerde 70 yaşı kutlanan- "seçkjn" başya-
zan Theo Sommer, kendı polıtıkacıla-
nna bir ısyan havası ıçınde "Evet, söz-
ieşmeyi dekiim!" başlıklı makalesınde
hükümetıne yol göstenyordu. "Federal
hükümetin, bir baraj patlamasını andı-
ran insan akını riskini önkmedeki kuş-
ku dolu çabasına şaşmak. İçişleri Baka-
m Zımmermann, Dışişkri BakanıGensc-
her, geçen hafta da Şansölye Kohl, hep-
sinin Ankara'daki görûşmeterinin tek
hedefi, işçi serbestliği haklan isteminde
direnmemeieri konusunda Türkleri ik-
na etmek idi Peki, şimdi yapüacak olan
ne?Federalhükümetöncehukukiyonım-
lann arkasma smmişdurumda. O zaman
bazılannın burun krvıracağı ve başka
da alternaüTı kalmayan bir öneri kahyor
geride. Bu da tam güneylilerin tarzına
uyan bir işfem. Temeii de şu: Ya Anka-
ra, işçiharekeüeri serbestUğinden tama-
men cayar ya da bunun yüruriüğe gir-
mesini uzun bir geçiş sürecine erteler.
Bunun için federal hükümet, sonbahar-
da yürütülecek müzakerelerde utanma-
dan beffi etmeodir ki hükümet başka çı-
k»r ynl hıılamaraa haraj pattamagnı nıt-
lemek icin sözkşmenin delinmesini (söz-
leşmeye aykmağı) göze alacaknr. Evet,
hem de utanmadan!" (Die Zeıt,
19.7.1985) Yazann akıldaneliğının, za-
manın hükümetınce ne oranda kabul
gördüğünü, bugün kafası, partıye yasa-
dışı yollardan yardımlar topladığı suç-
lamalanyla iyıce kanşmış durumdakı o
zamanınşansöryesı Kohl1
ün Lüksemburg
doruğu ertesındekı şu sözlennden az
çok çıkarmak mümkündür: "Anado-
lu'nun Avrupa sayıldığını hangi coğraf-
ya ldtabı yazdı, ben bilmiyorum."
Son Helsuıkı karannda da bır dızı bıt-
yenığı olduğu, yine Batı basınında dile
getınlmeye başlandı: Verheugen'ın şe-
fı de artık yenı endışelere kapılmış du-
rumda. Öncekı cuma gûnü takımıru tak-
viye etmış olan AB Başkanı Romano
Prodi konuyla dgilı gelecek korkulan-
na, dar ve yakın bır güvenilır çevrede şek-
lı bır adayhğın ve 60 mıryonluk bır Müs-
lüman topluluğunun olası bır tam üye-
lığının korkulu sonuçlanna değındı...
Ve Türkıye daha da altta üçüncü sırada
kalacak: Aday da olsa, Türkıye ıçm,
"Türldye'deki bugünkü durumlar kar-
şısında tam üyelik müzakereleri söz ko-
nusu bik edilme>ecektir." tnsan haklan
alanındakı "birkaç ryüeşurmeye" rağmen
azınlıklann yetersız bıçunde korunma-
lan ve ordunun güçlü rolüyle ılgılı ko-
mısyonun çeloncelennde hiçbır değı-
şıklık yok. Prodı'nm ıfadesme göre,
1993 Kopenhag zırvesınde konulan özel-
lıkle ınsan haklanyla ilgılı knterler ye-
nne getınldığınde, ancak "gerçek mü-
zakerdere" belkı geçılebılecektır -Ko-
misyonun yeni karan, boş vaatlerden
oluşan uzun bir diziyi arka arkaya sıra-
lryor. Bütün bunlar yerine getirilse ve
uzak geleceğin bir gününde insan hak-
lan konusunun örnek çocuğu olacak bi-
çimde bütün koşullan gerçekleştirse ve
demokraside örnek gösterÛecek bir du-
ruma gelse bile Türkiye, kendiüginden
yine detam üye olamayacaknr. 'Prodi te-
am'ının sıvn bır yetkıhsı "evet, bu bir
yüreksiziikama,bizbunubiliyoruz" ıtı-
rafinda bulundu. Bütün Avrupa kamu-
oyunun görüşünün ve Türkiye'nin tam
üye olması durumunda topluluğun ge-
lecekte ışleyebılme yeteneğı konulann-
dakı Brüksel'uı endışelennın Türki-
ye'nin tam üyehgini yasakladığını bu-
gûnden açıkça söylemek belkı dürüst-
çe olurdu, ama akillıca olmazdı. Boğaz
ülkesının bır kat fazla yıllık doğurgan-
lık oramyla AJman nüfusu kadar Türk
nüfusu karşıya dıkmenın ve Türkıye'yı
Almanya ıle eşıt haklarla AB organla-
nna oturtmanın, AB'nın bütün denge-
lennı altüst edeceğı bellıdır. ..Komıs-
yonun bugünkü hesabına (stratejısıne)
göre, durum şımdılık böylece bır ıstık-
rara kavuştunılabılirse, on sene sonra-
sında zaten Türkıye'yı de, tam üyeliğin
hıç de gerçekleşemeyeceğı sağduyusu-
na eriştrebilmek çok daha kolaylaşacak-
nr. (Spiegel, 42/18.10.1999). Daha ın-
safsız bır yorum da yuıe Dıe Zeıt'ta ya-
yımlandı: u
Şimdi adaya >ilhk gelişim
raporlanyla yıl be yıl kusurlaruu yüzle-
rine haylöran diskurlar çekilecektir di-
ye soyiedi bir Avrupah politikacı. Ve ağ-
zuıdan cünüe yerine mitraryöz mermisi
çıkanrcasına şunlan ekledi: Orada her
kadın,evieneceği kocavı yamız ktndisi se-
çecek duruma gehnedikçe Türkiye Av-
rupa kulübüne üye olamaz." (Fntz-Van-
nahme, Joachım, Dıe Zeıt, 16.12.1999).
Ve daha geçen haftalarda Helsinkı ka-
rarlan üstünden tam yan yıl geçnkten
sonra, yuıe seçkin bır Frankfurt gazete-
suun başmakalesınde, kendısuıe 2000 yı-
lı Karl Banş Ödülü'nün venldıği tören-
dekı konuşmasuıda Türkiye'yı adaylı-
ğa aldıklan ıçuı Avrupa'yı tebnk eden
Clinton'la ilgılı olarak şu satırlar oku-
nuyordu: "O, Amerikan çıkarlaruun
aMikatKhr. Onun, Türkiye'nin tam üye-
nğini savunuşu da tamamen bu anlam-
dadu*: Önemh' bir NATO müttefikini tal-
tif, jeostratejik önemli bir yörede istik-
rar. AvTupa'nın ne olduğunu bilmeyen
her türden uygarhk çevTelerine gittikce
açdan bir .\B'nin neler çekebilecegi,
Amerikan Başkanı'nın hic umurunda
değüdir. Onun için Avrupah bir Karl
ödülütaşıyıcısına karşı bile olsa, gereken
nezaket çev resinde de\e fakat hemen bu
tür açıklamalara itiraz etmek zorunda-
<hr". (Nm.; In Aachen, FAZ, 3 6 2000).
AB'nın Ankara'daki değerlı büyükelçı-
sı Karen Fogg bıle daha geçen ay bır
Alman gazetecıye kuşkulannı dile ge-
tırdı u
Doğruj u konuşahm, Türkiye'de
günün birinde söz gelimi Kürt sorunla-
n ya da insan haklan konuiannda cid-
di mesafeler alınırsa, Briikserdeki pek
çok insan bu gelişimden, aşın se\inç cb-
şmda her duvguya kapilacaknc" (Lüders,
Mıchael. Zeıt, 18 5.2000)
Helsınkı üstüne yazılan yukandakı
yazılar alt alta konunca, soru, kendısı-
nı zorluyor' Türkıye'ye karşı yenı bıral-
datmaca mı tezgâhlandı? Bu kez olsun,
oyun mutlaka bozulmah Şubır gerçek
kı her geçen gün gıttıkçe daha açık bı-
çımde AB'nın motoru ohna rolüne gı-
ren Aunanya'nın beluguı çevTelennde
(hepsınde değıl!), Türkıye'ye karşı bır
oyun kurgusunun ızlen her geçen gün
bıraz daha belu"gmleşıyor Sevuıdmcı
olan; Türkıye'dekı polıtık gücün bu nı-
yetten, çok ıyı bılgı sahıbı olduğu ızle-
nırru Geçen aylardakı bu-günlük Anka-
ra zıyaretı sırasında AB genışlemesunn
baş sorumlusu olan Verheugen'a başba-
kanın, olası gecıkmelerden duyabılece-
ğı tedırgınlığı şımdıden duyurduğu ba-
sında okundu. Helsınkı karan ertesuı-
de dünya basuuna yaptığı toplantıda da
başbakan, Türkiye'de çok şeyın bazen
beklendığınden de hızh gelışebıleceğı-
nı ve tam üyelık sürecının kısaltılabıîe-
ceğını ıma etmıştı
2005 'e kadarsadece müzakerelennbaş-
laması değıl, sonuca yaklaşılması önem-
h Şu sıralarda müzakerelenn hızlandınl-
ması ıçuı sıkıştıran Polonya'ya karşı, Is-
panya ve Portekız görüşmelerinın bile 8
yıl surdüğü cevabı venlıyor. AB'nın han-
gı nıyetı taşıdığı bır yana, Kopenhag kn-
terlennın yenne getınunesı Türkiye'de
çoğulcul ve Batı tıpı bu demokrasunn yer-
leşmesı bakunından gereklı Bu yüzden
Türkıye ev ödeviennı aksatmamalı. Hâlâ
asken darbenın ağu ızlerini taşıyan 12
Eylül anayasasımn toptan revızyon çahş-
malan hızlandınlmalıdu.
Daha geçen aylarda Avrupa'dakı Türk
mahkûmlann Türkıye hapıshanelenne
naklı Batı basımnda tartışıluicen Türki-
ye'de demokratık yapı sakathklan ara-
sında hukuk devletme yaraşu' bır uıfaz
sıstemuun bulunmadığı ve oy avcüığı uğ-
runa akla geldıkçe af yasası çıkarma
alışkanlığuun yaygınlığı bıle eleştin ko-
nusu edılmışti. Avrupa hukuku, proto-
koldekı yennden polıtık konularda ka-
muoyuna yorumda bulunmalara kadar
askenn poliük ağuiığına elvenşh değıldır.
Konu sadece MGK'dekı asker üyelenn
azaltumasındandaıbaret değüdir Hukuk
devletı yapısı Batı devletlen ölçütleriy-
le yenıden kurulmak durumundadu- "İn-
san değeri, dokunuhnazdır. Ona dikkat
etmek \e korumak bütün resmi güçle-
rin vükümlühığü altmdadır" dıyen Bır-
leşmış Mılletler Anayasası 1 maddesı
temelı üstüne sağlam bır msan haklan
sıstemı oturtulmahdır.
Ev ödevieri:
Türkıye ev ödevlennı tamamlayıp
2004'te son olarak \e bütün gücüyle
AB kapısına yüklenmehdır O tanhte
bıle hâlâ açüamamış bır kapuun sorum-
luluğunu Türkıye "de artık hıçbir polıtık
güç kaldıramaz. Yazılan Türkiye'de za-
man zaman değışık tartışmalara konu ol-
sa da bu- Almarun anladığı anlamdakı
tarafsızhğuıa güvenılebılecek bu: büyük
Mümh gazetesı yazan KoydL, Batılı po-
htık çevrelen de şoyle uyanyordu. "Türk
tam üyetik adayhğnun bedeh'olarak Ati-
na, Kıbns sorununun politik çözümü
beklenmeden, gereğinde sadece Güney
Kıbns'ın AB"\e tam üyeliğinin kabulü
şaronı koşru. Bu le\anten ticareti çekici
gelebilir, fakat bundan hiç kimse bir şey
kazanmaz. Tam aksi olur: Eğer, Kıbns
dahil iki Vunan devleti AB içine ahnmış
ohırsa,Türk adaydğı artık dilediği biçim-
den ölümü seçebihr. Bö>tece o ömrii bo-
yu bir daha 'adaylık' şansuıa eremeye-
cektir." (Dıe Türkeı braucht Europa
Süddeutsche Zeıtung, Dez 1999) Ger-
çekten Türkıye Kıbns'ın da tam üye ol-
duğu bır AB 'den bır daha umudunu kes-
mek durumundadır AB kararlannın
aluıdığı üst organlarda Türkiye'nin tem-
sıl edılmedığı bu gümrük burhğı kı yük-
ledığı tıcaret bılançosu ekonomıyi imm
inım ınletırken Türkıye yine AB'nuı
dumpıng cezahlan lıstelennde yine baş
sıralarda yer alıyor. ABD ısrarlanna
rağmen AB, NATO'ya vermek ıstedığı
yem düzenlemenın dışında tutuluyor
Bu dışta tutmalann, 2004'lerde de bu- bü-
tün oyunun parçalan halıne dönüşmesı
olasılığına karşı Türk dıplomasisı şım-
diden stratejık hazfflıklanna gmşmelı ve
AB'ye kaptırdığı supranasyonel yetkı-
lennı bu- bır gen almarun yollannı ara-
malıdır
Sonuçta kım kaybedenn yorumunu,
Helsınkı öncesınde hemen hıçbır Al-
man gazetesının Türkıye lehme yazı
yazmaya elüun varmadığı dönemde çok
değışık bır tonda Türkıye'ye arka çıkan
aynı Aunan yazann değınılen yazısınm
devamındanokuyalun. "(Türkiye'yitam
üyeik adayhğma ahnakla)Avrupa bir ris-
ke girmiyor. Eğer Türkler yeniden dışa-
nda bırakıhrsa, işin asıl riski işte oradan
doğar. Bunun sonucu, derecesi ölçüle-
meyecek şiddetteki politik bir depremk
tasvir edilebüir."
* Konstanz Oniversitesi öğretim
görevlisi
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Chavez ABD'ye Karşı
Bizler KHK nedir, kararname mi, taslakmı, iyi mi,
kötü mü, yararlı mı, zarariı mı, Ecevit mi haklı, Se-
zer mi, taslak Meclis'e sunulursa ne olur diye tar-
tışaduralım, dünyada çok şeyler değişiyor! Farkın-
da olsak da olmasak da!..
ABD ambargosu altında sıkıntılı yıllar geçiren
Irak'tan Amerikalıların Hitler benzeri saydıkları
Saddam'dan, yeni haberler var! Şımdiye dek hiç-
bir devlet başkanı Saddam'ın yanında yer alma-
dı. Ne komşulan, ne Batılılar! ABD ise baş düşman!..
Uzaklardan biri, Guney Amerika krtasının en ku-
zeyindeki bir yerden, Venezuella'dan bir devlet
başkanı; Hugo Chavez kalkıp Bağdat'a geldi.
Saddam'la öpüştü, biriikte ülkeyi gezdi...
Venezüella nere, Bağdat nere? Bir kez daha an-
lıyoruz ki dünya küçülmüş, uzaklık yakınlık orta-
dan kalkmış... Uyanan ülke halklan, tek süper güç
olan ABD'nin etkınliğıne karşı direnmeye, kişıliğı-
niaramayabaşlamış...Birzamanlar,ABD'nin "ar-
ka bahçesi" sayılan ülkeler artık iyiden iyiye baş-
kaldınyorlar. Eskiden de olurdu böyle direnmeler,
ama Amerika; deniz piyadelerini, zırhlı gemilerini
gönderir, ülke içinde kendinden yana destekçiler
bulur, kısa sürede ortalığı temizlerdi!
Bir uyanma başladı gibi! Köylüler, ışçiler küre-
selleşme denilen olguya direniyorlar. Seattle'da
başlayan, sonra Fransa'da Jose Bove öncülü-
ğünde süren direniş yaygınlaştıkça etkisini arttın-
yor.
İşteVenezüella Cumhurbaşkanı Hugo Chavez'in
Bağdat gezisindeki sözleri: "Venezüella bağımsız
bir ülkedir, Amerika bize kanşamaz! Ambargo-
nun kaldınlmasını pek çok kez söyledik. Irak'a uy-
gulanan biradaletsizliktir. * Chavez, Amerikan yö-
neticilerinin Bağdat ziyareti konusundaki eleştiri-
terine, hatta gözdağlanna karşı yüreklice konuşu-
yor: "ABD korkmasın. llgilenmesi gereken çok
sorun varken bu ziyaretle uğraşmasın." Ama
ABD'nin tepkisi de azımsanmamalı: "Chavez yö-
petimiyle gelecekteki Hişkilerimiz kapsamında bu
pyareti unutmayacağız."
: "Le Monde Diplomatıque"\n ağustos sayısın-
da bir yazıyla karşılaştım. Nobel'li yazar Gabriel
Oarcia Marquez, 'İki Chavez Bilmecesi" başlık-
lı röportajında, geçen yıl başkan seçilen Hugo
Chavez'den söz ediyor... Chavez, bir melez, yer-
li-lspanyol kanşımı bir asker. Bir devrimci... Bir
kez yönetime karşı darbeye kalkışmış ama başa-
ramamış. Şimdi ise seçimle Cumhurbaşkanı...
- Gabriel Garcia Marquez gibi bir büyük yazann
ona koskoca bir makale ayırması, bu kişinin de-
gişik yapısını göstermiyor mu? Yazar, Chavez'in
yaşam serüveninı bir uçak yolculuğunda kendisin-
den dınledikten sonra şu kanıya varmış: "Uçakta
kendisiyle yaptığım konuşmalar, bende garip bir
duygu uyandırmıştı. Sanki biriikte uçak yolculu-
ğu yapıp konuştuğum kişi apayn iki insandı! Biri,
ülkesini kurtarmak olanağını e/cte etmiş birlider,
öteki ise tarihte bir despot olarak yer alacak bir
illüzyonıst!"
Dünya değişiyor! Istendiği kadar direnilsin! Halk-
lar uyanıyor. Bilinç aydınlığı geniş yığınlarda yep-
yeni direnişler yaratıyor. Korkum, Chavez'in sonu
Allende'ninkine benzemesin!
Anıtmezarlar ve Halkın Parası...
ErOİ SOYSEVER Emekli Binbaşı
G
ünümüz siyasilen öldükten sonra,
acaba Uğur Mumcu, A. Taner Kış-
lah ve KemalTürkler gıbı hatırla-
nacaklar mı? Belkı hanrlanacaklar,
ama olumsuz olarak. Tıpkı, ülke-
yi her yönüyle lorleten Turgut Özal'uı ya da
sermaye suufinuî ıstemlen doğrultusunda ana-
yasal ve yasal düzenlemeler yaparak emekçinm
daha da sömürülmesine katkıda bulunan cunta-
cı Kenan Evren'ın hanrlanmalan gıbı olacak.
Mumcu, Kışlalı ve Türkler'uı cenazelenne yüz
binlerce uısan katılmıştı. Nıçm? Çûnkü o yığıt
insanlann geçmişlerinde en ufak bu- leke yok-
tu.
Onlar, Sâleyman Demirel gıbı, "Türkrve'de
Amerikan üssüyoktur, tesis vanhr. Dün dündür,
bugün bugündür. Bana millrvetçilersuç işüyor de-
dirtemezsiniz" türünden "laflar' söyleyerek ger-
çeklen saptırmadılar. Yeğenlennin yolsuzluk-
lannı ortaya çıkaran Tıcaret Bakanlığı yetkili-
lerinı görevlennden alarak huknksuzluk yap-
madılar. Seçimle ıktıdara gelen dünyanın ılk
sosyalist devlet başkanı Şılılı SaJvador Alknde
için, faşist Pinochet tarafından öldürtüldüğün-
de "Eyi gitti, eyi" dememişlerdı.
Onlar, Y. Akbuhıt gibi, sıyasal amaçla "Aya-
sofva'yı ibadete açacağız" demedıler.
Önlar, B. Ecevit gıbı, çokuluslu şu-ketlenn çı-
kan içın, ülke bağımsızlığun tehlıkeye düşüre-
cek Tahkım Yasası'nı halka dayatmadılar Hal-
km malmı holdınglere armağan etmedıler. Tan-
suÇülerve Mesut Ydmaz'ı, M. Ağar'ı Yüce Dı-
van'a gıtmekten kurtarmadılar Körfez Sava-
şı'nda Saddam'a destek zıyaretı yapıp, başba-
kanlığında ABD savaş uçaklannın Incırlık Üs-
sü'nden kalkarak Irak'ı bombalamasuu görmez-
lıkten gelıp ıkıyüzlülük yapmadılar.
Onlar, M. Yılmaz gıbı, bır bankanın özelleş-
tuılmesınde bırtakım lekelı kışılerle gece yan-
lan buluşmadılar... Şenata karşı yürünemeyece-
ğmı sıkılmadan soyleyebılen ve Sıvas'ta 37 uı-
sanın şenat özlemcılen tarafından yakılarak öl-
dürülmesinden sonra "Ne yani,bir furbol maçm-
da da bu kadar kişi ölüyor" dıyerek yobazlara
göz kırpıp duu sıyasete alet eden ANAP'ın ara-
besk başkanı Yılmaz gıbı cumhurbaşkanı olma-
ya özenmedıler
Onlar, DevletBahçeü gibi, düşüncelerinden do-
layı cezae\ınde bulunan ınsanlan salıvermek
yenne, 7 uısanın katıhnı bağışlamak ıçm af ya-
sa tasansına madde koymak ıstemedıler.
Onlar, T. Çüler gıbı, nereden geldığı belırsız
malvarlığı edinmedıler.
Onlar, R Kutan ve de N. Erbakan gibi, ülke-
dekı adaletsız gelır dağılunını, haksızlık ve hu-
kuksuzluğu gündeme getu-eceklerine, kadmla-
nmızı Arap törelerine özendirecek kıyafet tar-
tışmasını yıllardır gündemde tutmadılar.
Evet, onlar bu olumsuzluklann hıçbirini yap-
madılar. Onlar, ınsanın ınsanca yaşaması ve ül-
kemızm tam bağımsız olması ıçın kalemleny-
le, beyuıleriyle ve de cesur yüreklenyle savaşım
verdiler. Işık ıçmde yatsınlar Ama nerede?
Ülkemızı ABD emperyalızmının kucağma
oturtan, duıı ılk kez sıyasal amaçla kullanan \ e
adından başka demokratlıkla hıçbır ılgısı bu-
lunmayan bır partı olan Demokrat Partı'nın ıdam
edılen üç ılen gelenı ıçın, T Özal taraflndan sı-
yasal amaçla lstanbul'da bır anrtmezar yaptınl-
mıştı. Ankara'da halkm parasıyla yapılan Dev-
let Mezarlığı bulunmasına karşın, ANAP ta-
rafından yine halkın parasıyla Ozal için de bır
anıtmezaryapıunıştı M Yılmaz(kamuoyundan
gelen tepkı üzenne), o mezar ıçın yapılan har-
camanın ANAP tarafından gen ödeneceğı sözunü
verdı. Ancak bu söz şımdiye dek yenne getıril-
medı. Delıkanlı adam, sözünde duran adanıdır.
Bu- önende bulunmak ıstıyonım. Geçmışlen
hıç de parlak ounayan o dört sıyası kışı hak et-
mediklen anıtmezarlardan alınarak doğal gömüt-
lenne(mezarlanna) gömülmelıdır Anıtmezar-
lara da, gerçek demokrası şehıtlen olan yığıt ın-
sanlar taşınmalıdır.. Mezarlara harcanan parada
benim de blr payım olduğuna göre, bir yurttaş
olarak bu isteğin en doğal hakkım olduğunu
düşünüyorum.
GAYRtMENKUL AÇIK ARTTIRMA İLANI
ANKARA GAYRtMENKUL SATIŞ İCRA DAİRESİ'NDEN
DosyaNo. 1998/831
Ankara, Keçiören ilçesı, Pursaklar Mahallesi'nde k0uı olup, ımann 498 ada 4 numa-
rah parseUni teşkil eden 1015 m2 mıktanndaki arsanın borçlu aduıa kayıtlı 4/20 payı bu
borç nedeniyle açık artnrma surehyle satılacaktır
Geniş evsafi dosyada mevcut bılu-kışı raporunda açıklanmıştu.
Borçlu hıssesünn takdu" edılen krymeü: 2.030.000.000 TL., %17 KDV ahcıya aittir.
Satış şartlan:
1- Satış 2.10.2000 günü saat: 14.10'dan 14.20'ye kadar Adliye Mezat Salonu'nda
açık artnrma suretiyle yapılacakhr. Bu artırmada tahmuı edilen kıymetuı %75'ini ve
rüçkanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve saöş masraflannı geçmek şartı ile
ihale olunur Böyle bu- bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhudu bâki kalmak
şartiyle 12 10.2000 günü ayrn yer ve saatte ıkmcı artnrmaya çıkanlacaktır. Bu artnnna-
da da bu mıktar elde edılememışse gaynmenkul en çok arttıranın taahhudu saklı kalmak
üzere arttirma ılamnda gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edılecektu Şu
kadar ki, artnrma bedelinın maluı tahmin edılen kıymetuun %40"uu bulması ve satış ıs-
teyenın alacağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka,
paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı
çıkmazsa satış talebi düşecekhr
2- Artünnaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen laymetin %20'sı nıspetınde pey ak-
çesi veya bu mıktar kadar mıllı bir bankanın teminat mektubunu \ ermelen lazımdır
Satış peşin para ıledir, ahcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehıl venlebılır Tel-
lalıye resmı, ihale pulu, 1/2 tapu harcı ve masraflan alıcıya aıttu Bırıkmış vergıler sa-
faş bedehnden ödenır.
3- tpotek sahıbı alacakhlarla dığer ılgilılerin (*) bu gaynmenkul uzenndekı haklan-
nı hususiyle faız ve masrafa daır olan iddialannı dayanafı belgeler ile onbeş gün içın-
de dairemize bildrrmeleri lazundu-. Aksı takdirde haklan tapu sıcıli ıle sabıt olmadıkça
paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katüıp daha sonra ıhale bedelun yatırmamak suretiyle ıhalenın feshme se-
bep olan tüm alıcılar ve kefıllen tekhf ethklen bedel ıle son ıhale bedeh arasındakı fark-
tan ve dığer zararlardan ve aynca temerrut faızınden muteselsilen mesul olacaklardu-.
thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızuı Dau-emızce tahsil oluna-
cak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden aluıacaktır
5- Şartname, üan tanhinden itibaren herkesın görebılmesı ıçuı daırede açık olup mas-
rafi veftdiği takdirde isteyen alıcıya bir örneğı göndenlebıhr.
6- Satışa ıştırak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmış sayıla-
caklan, başkaca bilgı almak ısteyenlenn 1998/831 sayılı dosya numarasıyla Mudürlü-
ğümüze başvurmalan ılan olunur.
(lc. If. K. 126)25.7.2000.
(*) Ilgihler tabirine irtıfak hakkı sahiplen de dahıldıı Basuı: 45649
1 S Ağustns ?C)00
Bugün depremin
•• ••
.gunu
Profesyonel
gönülİLJİerımız hâlâ
depremıedelcrin
yanında!
ÇYDD Körfez-Yarımca Şubemız,
geçen yılki felakette Çamlıktepe ve
Ceyhan çadır kenrterinde, Kabakoz'da,
kencRleriyle biriikte gece gundüz büyük
özveriyle çalışan dostlarını. 16 Ağustos
2000 tarihinde geceyi biriikte geçirmeye
ve yaşanılanları "unutmamaya"
davet ediyor.
Nilgün Solakoğlu 0532 461 11 16
Erdem Karayel. 0542 313 71 37
Yardımtermız ıçm
(0212)292 87 27-292 08 01
(Iş gunlerı saai 10 00/17 00 arası)
PENCERE
linç mi llginçl.
Lozan'dan bu yana "Türkiye'de azınlıklar" de-
yince akla kimler geliyor?..
Ermeniler..
Rumlar..
Yahudiler...
Anadolu "kavimler beşiği" yada "kapısı"d\r, bu
topraklardan kimler gelmiş, kimler geçmiş; Önas-
ya'nın tarihini dile getirmek, masal anlatmak gibi...
Türkler Anadolu'ya bin yıl önce gelmişler..
Yahudiler beş yüzyıl önce..
Ermeni ve Rumlar, Türk ve Yahudiden önce bu-
ralarda yaşıyoriarmış..
Anadolu insanlan arasındaki ilişkilerin her za-
man "al gülüm, ver gülüm" olmadığını söyleme-
ye gerek yok!..
•
Ancak bu konuda Yahudilerle Türklerin özel bir
konumda olduklan agk seçik görülüyor. Bat'da 'Ay-
dınlanma Çağı'y\a başlayan "milliyetçilik" akım-
lan imparatoriuk coğrafyasında yerieşik ulusçuk-
lan ayaklandırdığı zaman, Osmanh'da yalnız Yahu-
dilenn uslu uslu oturduklan görülüyor.
Niçin?..
"Yahudilerin nüfuslan yetersiz, konumlan e/ve-
rişsiz" denebilir mi?..
Doğu'daki Ermeni, Birinci Dünya Savaşı'nda Rus
ordulanna takılıyor, 1915'teTürklere karşı çıkıyor;
Batı'daki Rum, Kurtuluş Savaşı'nda Izmir'i işgal eden
Yunanla bütünleşiyor, 1919'dan 1922'ye dek sü-
ren bir rüyaya kaptınyor kendisini; ama, Yahudi ne
yapıyor?..
•
Lozan'da Yahudilerin azınlık sayılmalan "gayri-
mûslim' deyiminin içjne girdikterinden ötürüdür; yok-
sa ne Lozan'da Yahudinin adı var..
Ne Sevr'de..
Ne toprak istemleri var, ne de devlet kurma eği-
limlerinden söz açılabilir.
Cumhuriyet Türkiyesi'nde çağdaş üniversite ku-
ruluşunda Yahudi bilim adamları bınnci derecede
rol oynuyorlar; Atatûrk doğrudan bu oluşumu yü-
rütüyor.
Hıristiyan düşmanlığına karşı Yahudilerin Os-
manlı kalkanına sığınmalan, imparatoriuğun do-
ğasından kaynaklanıyor; tarihsel gelişmede Ana-
dolu Müslümanlığıyla Museviliği arasında büyük ça-
tışmaya rastlanmıyor; Yahudilerin içinden çıkan
'Sabataycılık'a karşı padişahın hahambaşını tutma-
sı bile ilgınç bır içenk taşımaktadır. Cumhuriyetin
'laiklik ilkesi' ve 'Yurttaşlık Yasası' da Yahudilerin
'cemaat kulu' olmaktan çıkıp 'devletin yurttaşı'oi-
mak statüsüne kavuşması anlamına geliyor.
•
Ya günümüzdeki durum ne?..
llginç mi ilginç!..
Ülkemizde yaşayan Hıristiyanlar Türk yurttaşıdır-
lar; ayn gaynmız yoktur; ama, Ermenistan, Yuna-
nistan, Kıbns'la biriikte Ermeni ve Yunan - Rum di-
yasporası, Amerika'dan Avrupa'ya ve Asya'ya dek
CumhuriyetTürkiyesi'nin 'aleyhine...'
Ya Islam dünyası?..
Başta Suriye, Irak, Iran, Libya, Suudi Arabistan,
vb, Müsjümarı plj<e|eripden oluşan coğrafya, J^ik,
Türkiye Cumnyriyeti'nin'a/eyrt;'ne...' . r ,
Yahudi diasporasıyla Israil, bu düşmanlık cpğ-|
rafyasına karşı 'laik Türkiye Cumhuriyeti'nin yanirv
da...
Durum işte böyle...
Yorum sizin!..
ŞİŞLİ1. ASLtYE HUKUK
HÂKtMIİĞl'NDEN
EsasNo: 2000/218
Davacı Ketı Vildan vs. vekıli tarafından davah Kikork
Hısaryan aleyhine açılan vasıyetnamenin tenfizı dava-
sının yapılan açık yargılaması suasmda,
Davalı Kikork Hısaryan'ın Taksun, Suaselvı Cad Li-
va Sok Yusufbey Apt D.3 Beyoğlu-lstanbul adresine
göndenlen tebligat bıla tebliğ ıade edilmiş olup, yaptın-
lan zabıta tahkıkatında davalının belırtılen adreste bu-
lunmadığı, tanıyan veya bilenının olmadığı, adresüıin
meçhul olduğu bıldinlmış olmakla dava dilekçesi ve
meşruhath duruşma gününûn ılanen tebliğine 18.7.2000
tarilunde karar venldı. Bu ıtıbarla dunışma günü olan
19.10.2000 günü saat 10 00'da davalı Kıkork Hisar-
yan'ın duruşmada hazu bulunması veya kendisini bir
vekil vasıtasıyla temsıl etrırmesı, aksı takdırde duruş-
manın yoklugunda devam edeceğı ve yokluğunda karar
verileceğuun dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere
ilan olunur. 7.8.2000 Basm: 45408
Çelenk bağışlarınız için
TEMA
SevdiKİennızmaanT^Taşatın
(0212)284 8OOO
(0212)268 39 94
15 Ağustos 2000 tarihinde
dağıtılan briit kâr payları
I
Her Her I Her Her
100 000TL 1000USD | 1000DM 1000EURO
ıçm ıçın I ıçın ıçın3.635 7.65 8.02 5.98
11.826 20.15 20.89 19.30
29.457 38.04 38.05 40.41
72.123 88.97 88.91 91.36
K â r o r a n l a r ı g u n l ü k b e l ı r l e n m e k t e d ı r