Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
ö ü üYıldönümü
17 Ağustos'a az kaldı...
Birkaç hafta öncesinden
başladı ama.. ikj gün
sonra daha yüksek
perdeden nutuklar
atılacak...
Depremzedeler de
nutuklarla kann
doyurmanın bir yılını
geride bırakıp ikinci yıla
girecek... Marmara'daki
büyük depremden sonra
Bursa'da başlatılan
yardım çalışmalanndan
birinde yüzlerce
kamyon,
Osmangazi'deki bir
depoya tonlarca
malzeme taşımış... Yerini
de belirtelim; depo, Prof.
Dr. Fethi Tezok
Kampusu'ndaymış...
Yardım kampanyasını
gönüllü olarak izlemeye
çalışanlann söylediğine
göre aradan aylar
geçtiği halde,
malzemeler bir türlü
girdikleri depodan çıkıp
deprem bölgesindeki
ihtiyaç sahiplerine
ulaşmamış... Iki gün
sonra 17 Ağustos'un
yıldönümü; hani
malzemeler
çürümediyse,
kokmadıysa,
bozulmadrysa
depremzedelere
"yıldönümü" hediyesi
olabilir, diye
düşünüyorlar... Bursa'da
bir de yardım paralannın
toplandığı bir banka
hesabtndan söz
ediliyor... ll Izci Kurulu
adına açılan hesap...
Izciler, herhalde
paraların izini
biliyordur...
Elektronik posta: 8om0posta.cumnuriyetcom.tr T«i: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Fethullah Gülen hakkında
tutuklama kararı çıkmış...
-EI e/e tutuştuklan
da kurtaramadı!"
Itı yıldır, Istanbul Üniversitesi lletişim Fakül-
tesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor Me-
tin Coşkunoğlu... TRTden emekli olduktan
bir süre sonra emekliliğini iptal ettirip geri
verdiği emekli maaşından daha az bir ücretle, sözleş-
meli personel olarak üniversiteye geçmiş, meslekteki
bilgi ve birikimini Radyo ve Televizyon Anabilim Da-
lı'nda "radyoculuk dersleri" ile öğrencilere aktanyor...
Bu yıl, bağlı olduğu anabilim dalı ve dekanlık, söz-
leşmesinin yenilenmesini isterken Istanbul Üniversite-
si Genel Sekreteri Nurettin Erdem'in "ilişiğinin kesil-
mesi uygun görüşmüştür" şeklindeki dört satırlık bir
yazısına Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun "olur" de-
mesiyle Coşkunoğlu'nun görevine son veriliyor.
Hiçbir gerekçe gösterilmeden..
ön görüşme yapılmadan..
"Kadronuzla ilgili bazı tasarruflarda bulunmak zorun-
dayız, haberiniz olsun" gibisinden herhangi bir uyan-
da bulunulmadan...
40 yıla 4 satırPat diye, "senin işin bitti" deniyor...
Tam 40 yıllık çalışma yaşamı, dört satırlık bir yazıy-
lasonlandınlıyor....
Ne bugüne kadarki çalışmalanndan dolayı birteşek-
kür ve ne de yaşamının bundan sonrası için başan di-
leği...
Sanki, işlediği ağır bir suçtan "devlet memuriyetine
son verilmeyi" tebliğ eder gibi...
Kınlıyor Metin Coşkunoğtu... Mahkemeye gitmeyi dü-
şünüyor... Rektörlüğün gerekçesiz tasarrufunu iptal
ettirme olasılığı yüksek olduğu halde dava açmıyor...
Çünkü, davayı kazanıp da en az altı ay daha değer bil-
mez bir ortamda bulunmak istemiyor...
Bir dilekçe yazıp önce "ders" veriyor; kendisine ya-
pılan tebligatın devlet geleneğiyle ve nezaket kuraJla-
nyla bağdaşmadığını anlatıyor bir güzel...
Sonra altı yıl önce iptal ettirdiği emekliliğini istiyor,
14 Temmuz'dan geçerti olmak üzere...
Dilekçesinin üzerinden neredeyse iki ay geçiyor...
Coşkunoğlu, emekliliğini istediği için hak ettiği ay-
lığını tam olarak alamadığı gibi, üniversitenin işine son
verdiği tarihe kadar olan ücretini de alamıyor...
Sorup soruşturunca, emeklilik dilekçesinin Istanbul
Üniversitesi Rektörlüğü'nden, Istanbul Üniversitesi
Personel Daire Başkanlığı'na 1.5 ayda ancak ulaştığı-
nı öğreniyor, dosyasının Emekli Sandığı'na ne zaman
varacağı ise bilinemiyor!
Altı yıldır üniversitede kimseyle "kavga" etmediği-
ni, son yıllarda ise Kemal Alemdaroğlu'nun ve çevre-
sindekilerin garezini kışkırtacak bir davranışı olmadı-
ğını anımsıyor Metin Coşkunoğlu; hakkındaki son de-
rece keyfi ve kin benzeri tutumun nedenini bulamıyor
bir türlü...
Bilen var mı acaba?
SESSİZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatt
Erdinç UTKU
Demokrasimizin sağlığına zararlı...
YoBAZ İSTASYONLARI da kapaülsın!
Tpafl(kazalarfiakarçılttjpbankestrmek
Gazetedeki haberin fotoğrafı ol-
masa, yerel muhabirin, haberi mer-
keze pazariamak için bir "asparagas j :
çalışması" yaptoğını sanabilirsiniz.. ama
değil...
Fotoğrafta, Kınkkale Emniyet Mü-
düriüğü'nden 40 kadar üniformalı po-
lis, dört sıra halinde saf tutup ellerini
açmış dua ediyor, önlerinde beyaz ön-
lüğü ile bir kasap ve kasabın altında bir
koyun, koyunun yanında bir polis çö-
melmiş ve belli ki ayaktaki polislerin ami-
ri; kasap vekâJetini almış kurban kesi-
yor...
Kınkkale Emniyet Müdürü Hayrettin
Gök'ün, Çevik Kuvvet Şube Müdüriü-
ğü bahçesindeki "tören" sırasındayap-
tığı açıklamaya göre trafik kazalanna
karşı, polisler geleneklerimizde oldu-
ğu üzere dilek kurbanı kesiyorlar...
Trafiği denetlemek ve dolayısıyla
kazalan önlemekle görevli polisler, Kı-
nkkale'de bir polis memurunu da kur-
ban verdikleri trafik kazalarının bir da-
ha yaşanmaması için kurban kesiyor-
lar...
Emniyet Müdürü, her ne kadar "Ted-
biri elden bırakmamak gerekiyor" di-
yorsa da trafik kazalarını önlemek için
kurban kestirip dua etmeyi gerekli gö-
rüyor...
Vekil kasap, bıçağını sallayıp boğa-
zını kestiği hayvanın kanını akıtırken
kurbanın karşısında saf tutmuş polis-
lerin el açıp dua ettiği bu tablo, aslın-
da Türkiye'de trafik sorununun çözü-
müne ışık tutuyor
Işimiz Allah'a kaldı!
Anadolu Liseleri ve
Günümüz Gerçekleri
GÜRBÜZ YÖRÜK*
Kamuoyunda Anadolu lisesi
olarak bilinen liselerimizin yö-
netmelik gereği adı şöyledir
"Birkısım derslerin öğretimi-
ni yabancı dille yapan okullar."
Isminden anlaşılacağı üzere
bu okullarda fen bilgisi, mate-
matik, fizik, kimya ve biyoloji
dersleri yabancı dille görüle-
cektir. Tabii ki uygulama böyle
değildir. Zira:
1 - Resmi Anadolu liselerinde
bu dersleri yabancı dille vere-
bilecek öğretmen bulunmamak-
tadır.
2- Üniversite sınavlan Türk-
çe yapıldığından hiçbir Anado-
lu lisesi yöneticisi ve öğretme-
ni başarısız olmayı hedefleme-
diğinden, bu dersleryönetme-
lik hükümlerine rağmen Türk-
çe verilmektedir.
Bu gerçekler ışığında da Mil-
li Eğitim Bakanlığı'na bağlı tüm
Anadolu liselerinde yıllardan
beri yönetmeliklere uymayan
uygulamalar yapılmaktadır. Bir
kısım özel Anadolu lisesi ya-
bancı dille öğretim yapmakta-
dır. Ancak bu özel liselerimiz
de hiç olmazsa ögrencilere te-
rimlerin Türkçe karşılıklannı öğ-
retmek için bir çalışma içine gir-
mektedirler.
Sonuç, şu veya bu sebep-
lerle bugün için Anadolu lisele-
ri yönetmeliklere ters düşmek-
tedirler.
Anadolu liselerindeki bugün-
kü duruma gelince:
Bilindiği gibi daha önce ilko-
kulu bitirenler sınavla Anadolu
liselerinin yabancı dil hazırlık
sınıflanna kayıtlannı yaptırmak-
taydılar. Bugün ise ilköğretimin
8. sınıfını, yani eski ortaokulla-
n bitirince yine sınavla, ancak
lise önü yabancı dil hazırlık sı-
nıflanna kayıtlannı yaptırmakta-
dırlar. Buradaki fark, eskiden
11-12 yaşındaki ögrencilere ya-
bana dil öğretirken şimdi ise 15-
16 yaşındaki ögrencilere ya-
bancı dil öğretilmesidir.
Gelişmiş ülkelerde yabancı dil
öğretiminin neredeyse 5-6 yaş-
lannda başladığı gerçeği ortada
iken bugünkü Anadolu liseleri
uygulamasından sonuç alınıp
alınmayacağı, önümüzdeki 4 yıl
sonunda ortaya çıkacaktır.
Diğer bir konu da ortaokulu
veya ilköğretim okulunu bitiren
öğrencilerin yabancı dil öğren-
mek için bir yıl ara vermeleridir.
Zira yabancı dil hazırlık sınıfla-
nnda yabancı dil haricinde Türk-
çe, beden eğitimi gibi dersler
bulunmakta ve diğer derslerin
tamamına, bir yıl ara verilmek-
tedir. Eğer ki Eğitimde sürek-
lilik esastır" diye düşünürsek
bu bir çelişkidir.
Mılli Eğitim Bakanlığı bir ka-
rar vermelidir. Öncelik,
1- Yabancı dil öğretilmesin-
demidir?
2- Yoksa yabancı dille öğre-
timde midir?
Yabancı dille öğretim yani
fen, matematik, fizik, kimya ve
biyoloji derslerinin zaten şu ve-
ya bu sebeple yapılamadığı ger-
çek olduğuna göre, hâlâ yönet-
meliğin yürürlükte olduğu savu-
nulamaz. Zira öncelikle resmi
Anadolu liseleri bu yönetmeli-
ği çiğnemektedirier ve maale-
sef ki yönetmeliği uygulamak
zorunda olan kişi de Milli Eği-
tim Bakanı'dır.
Eğer ki gelişen Türkiye için
amaç herkesin en azından bir
yabancı dil bilmesi ise bunun
yolu, bu tür uygulamalar olma-
malıdır. Olabilir ki Milli Eğitim
Bakanlığı sınav yaparak özel
okullara gidemeyen ögrencile-
re de yabancı dil öğretme fırsa-
tı vermek isteyebilir. Ancak bi-
linmelidir ki, özel dershanelere
gidemeyenlerin resmi Anadolu
liselerini kazanma ihtimali çok
düşüktür ve hatta imkânsızdır.
Yani fırsat eşitliği olmamaktadır.
Peki tüm bunlara rağmen Mil-
li Eğitim Bakanlığı'nın hâlâ bir-
çok liseyi Anadolu lisesine dön-
dürmesine ne demek gerekir?
Kaldı ki ortada yönetmeliği uy-
gulanmayan bir Anadolu lisele-
ri gerçeği bulunmaktadır. Uygu-
lamalar sebebiyle de Anadolu
liseleri süper liseler konumun-
dadır. Üzülerek görüyoruz ki
süper liselerdeki hatadan hiç-
bir ders alınmamıştır.
Türkiye genelinde en nitelik-
li ve başanlı öğrenciler öncelik-
le resmi fen liselerine ve sonra
da resmi Anadolu liseleri sınav-
lanna ginnektedirier. Yani bu 2
resmi okul büyük bir sorumlu-
luk yükJenmektedir. Zira bu öğ-
rencileri istek ve beceriteri doğ-
rultusunda en üst seviyelere çı-
karmak zorundadırlar. Ancak
endişemiz o dur ki gelecek yıl-
larda lise önü hazırlık sınıfı uy-
gulaması bazı aksaklıklan da
beraberinde getirecektir.
Emekli bir öğretmen olarak
Anadolu liseleri öğretmenleriy-
le klasik ve diğer lise öğretmen-
leri arasındaki ücret farklılıkla-
nna da değinmek isterdim, ama
bu aşamada zamanı değil diye
düşünüyorum.
Sonuç olarak Milli Eğitim Ba-
kanlığı yabancı dil öğretimi ko-
nusunda bir karar verme aşa-
masındadır. Anadolu liselerini
yabancı dil öğretilen okullar ol-
maktan çıkaran uygulamalar
olduğu gerçeğinden hareket
edersek yeni bir düzenlemeye
gidilmesi yarariıdır diye düşü-
nüyorum.
Son olarak, geleceğin insan
kaynaklan ilanından bir örnek
vermek isterim.
"Çok iyi derecede dili-
ni bilen, çok iyi seviyede bilgi-
sayar kullanabilen, kişilere ihti-
yaç vardır."
Bu ilanda da mesleğin veya
üniversite tahsilinin yukandaki
niteliklerden sonra geldiğinin
iyi değeriendirilmesi gereklidir.
*Emekli Öğretmen
Ege Bölgesi Özel Okullar
Derneği Genel Sekreteri
HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgec(ayahoo.com
ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACI
HARBt SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com
• " ; - ' - . ; • • ' • : * \ -
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Ağustos
BAĞIMS/Z KONGO.. h
O, Y£Nİ AO/ ZAIÜE OCAN A&UGoÇaNSHAÇA) 'OAM, 4YM AOCA ANI-
LAAI NEH/GLE AYAÎILMAt£TXDt£. İLK £E2 POR-
TEKİZJ-İ OENlZCJLER TAGAHNPAN 1S. yÛ^YIL-
£>A KEŞFE0İL£N 8u ÜU££, PAHA SONSA KÖ-
CA ELE&EÇİR.İLDİANCAK/
YİNe OE İÇ SĞL.-
6ELE& PEK BiUfJMıyOIS&u. 18&O'l£££>EH
SONÜA , BHAZAVİULE /*£NTİ KUIfiUJLDU
TÜM BU TOPRAKLflRPA FZANSiZ EGEMEN
Ği K£StNLEŞrİ. KONGO'OA STATÜICDNUN
İÇİtJ, 1SSB 'DE OTOUOM SİIS.
GELMESr
Kemgo'ruM sembolu-
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMAİLANI
UŞAK 2. İCRA DAİRESİ'NDEN
DosyaNo: 1998/5119
Sablmasma karar verikn gayrimenkalön cinsl kı>meti, adcdi, evsafi:
Uşak merkez Beyleıhan Köyû yer köprü mevkiinde kain tapunun 114 ada ve 2 ve 3 parseller olup, 2 parsel sayılı arsa 4699 m2. 3 nolu parsel 3500 m2 olup
bu iki parsel ûzerinde yaklaşık 3300 m2 yüzölçüme oturan (tekstil) endûstri binası mevcuttur. Halen tekstil amaçlı olarak kullanılmaktadır. 100 m2'lik iki katlı
idare binası bu bınaya bitdşık tek katlı yığma tarzda yapılmış yemekhane, soyunma odalan ve yatma odası bölümlen mevcuttur. Aynca kazan daıresı. ön cephe-
de istinat duvan mevcuttur. Bina ve arsa değeri olarak tamamı 150.204.035.000.-TEdır.
Saöş şartlan: 1-Saüş, 18.9.2000 gûnü saat 14.00'ten 14.10'a kadar Adliyesanyı önü Uşak'taaçık arttırmasuretıyleyapılacaktırBuarttınnadatahminedi-
len kıymetin yüzde 75'ini ve rüçhanlı alacaklüar varsa alacaklan mecmuunu ve saüş masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmaz-
sa, en çok artnranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla 28.9.2000 gûnü Adliye Sarayı önünde saat 14.00'te ikinci arttırmaya çıkanlacaknr. Bu arttırmada da bu mık-
tar elde edilememışse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında göstenlen müddet sonunda en çok arttırana ıhale edilecek-
rir. Şu kadar ki arttırma bedelinin maün tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyemn alacağına rüçhanı olan alacakJann toplamından fazla
olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa saüş talebi dıisecektır.
2- Armrmaya iştirak edeceklenn, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'sı nispetınde pey akçesi veya bu miktar kadar mılh bir bankanın temınat mektubunu ver-
melen lazımdır Satış, peşin para ıledir, alıcı ıstedığınde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya
aittır. Birikmış vergiler satış bedelinden ödenir. KDV alıcıya aittir.
3- Ipotek sahıbı alacaklılarla diğer ilgılılenn (*) bu gayrimenkul üzerindekı haklanm hususıyle faız ve masrafa daır olan ıddıalanm dayanagı belgeleri de on
beş gün içinde daıremıze bildırmeleri lazımdır. Aksı takdırde haklan tapu sıcılı ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katdıp daha sonra ihale bedelini yaürmamak sureüyle ıhalenın feshıne sebep olan tüm ahcılar ve kefıllen, teklif ettıklen bedel ile son ıhale bede-
li arasındala farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmak-
sızuı dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle temınat bedelinden alınacakür.
5- Şartname, ilan tanhınden iribaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafi verildiği takdırde isteyen alıcıya bir örneği göndenlebılir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecannı kabul etrmş sayılacaklan, başkaca bilgı almak isteyenlerin 1998/5119 sayılı dosya numara-
sıyla müdürlüğümuze başvurmalan ılan olunur. 26.07.2000
(*)Ilgililertabirineirtifakhaldasahipleridedahildir. Basın: 44713
GÖRÜŞ
MERİÇ VELİDEDEOGLU
Reform Tartışması
Sözlüklerde "reform"un karşılığı olarak; "Daha iyi
duruma getirmek için yapılan değişiklik; iyileştirme,
düzeltme; dinsel düzeltim" gibi açıklamalann ve de-
yimlerin yeraldığı görülür. Bunlararasında "dinsel dü-
zeltim" deyimi, reform denince ilk akla gelendir. Baş-
ka bir deyişle, 16. yüzyılda Hıristiyan dininde gerçek-
lestirilen yeni bir düzenlemenin adı gibidir Reform. Do-
layısıyle bu anlamdaki Reform'dan söz edildiğinde yüz-
yıllar önce Hıristiyanlıkta yapılanın kısaca anımsan-
ması gerektiği kanısındayız.
Hıristiyan Reformu'nun babası Martin Luther, di-
nin özellikle, siyasette kullanılarak aşın düzeyde dün-
yasallaşması karşısında ne denli yabancılaştığını gö-
rür ve Papa'ya dinde "yenileşmenin" kaçınılmazlığı-
nı bildiren bir mektup yazar. Luther bu yenileşmenin
temeline, dinin özüne, ilk durumuna dönüşünü otur-
tur; böylece bütünüyle ve yalnızca Kutsal Kitap'a uy-
ma koşulunu getirir. Yapılması gereken Kitap'ta ya-
zılanlann uygulanmasıdır, tek başvuru kaynağı Kut-
sal Kitap'tır. Bunun için de herkes tarafından kolay-
ca okunup anlaşılmalıdır. Bu görüşten yola çıkan Lut-
her, Ahdi Cedid'i Almancaya çevirir.
Işte bu ıki olgu: Kutsal Kitap'a dönüş ve onu ken-
di dilinde okuma, klasik Din Reformu'nun temel iki
ilkesini oluşturur. Nitekim bizde de, aşağı yukan, her
on yılda bir gündeme gelen reform konusu da "Ku-
ran'a dönüş" söylemi ile ortalara dökülür; ama Türk-
çe çeviriden söz edilmez.
Ne var ki Hıristiyan Reformu'nu anımsarken altı çi-
zilecek bir gerçeği de gözden uzak tutmamak gere-
kir; dönülmesi istenilen Kutsal Kitap'ta dünyasal ya-
şamı düzenleyen yaptınm gücünde buyruklar (yasa-
lar) hemen hemen yok gibidir. Başka bir söyleyişle
öteki iki dinin (Islamiyet ve Museviliğin) kitaplarında
yer alan ve dünyasal yaşam alanını oldukça ayrıntılı
bir biçimde belirleyen yaptırımlar Ahdi Cedid'de bir
ikisi dışında hemen hemen görülmez. Işte kitaplann
bu dokusu, "Hıristiyanlıkta olur, Islamda reform olmazl"
kesinlemesinin dayanağını oluşturur.
öteyanda bu klasik Reform'un dışında, daha doğ-
rusu "reform "sözcüğününkapsamındaki "düzeltim"
anlamında bir değışikliğin, dinlerde gerçekleşmesi
söz konusu olamaz mı?
Bu sorunun "olur" değil de "olmuştur" biçiminde
bir yanıtı vardır diyebiliriz. Çünkü her üç dinde de böy-
le bir süreç yaşanmıştır. Museviliğin ve Islamiyetin ilk
dönemlerinde, dünyasal yaşamla ilgili olarak kutsal
kitaplannda yer alan kimı dogmalann (ayetlerin) de-
ğiştirilerekyeniden düzenlendiğı bılinir. Islamda "Nesh"
olarak adlandırılan bu olguya bılımsel bir yaklaşımla
bakarsak bunun "daha iyi bir dunıma getirmek için
yapılan değişiklik" olduğundan kuşku duymayız.
İlk dinde bu düzeltimler çoğunlukla inananlann is-
teği üzerine "vahy" kaynağınca yapılmıştır. Tevrat'ta
öykü gibi anlatılan "miras" ile ilgili dogmanın art ar-
da değişımi buna ilgınç bir örnektir. Islamiyette de de-
ğiştirip düzenleme ya vahy yoluyla ya da peygam-
berin bizzat kendisı tarafından yapılmıştır. Burada il-
gi çekici olan, peygamberin Islam ınanışına göre hiç-
bir ayrıcalığının, kutsal yönünün olmamasına karşın
bu değişimlerı yapmasıdır...
Ne var ki, dinsel ve dünyasal yaşamı bir bütün ola-
rak gören Islamda yapılan bu düzeltimler yeterli ol-
maz; olamazdı da, çünkü yaşam denen, her an de-
ğişen bir olgu alanını düzenlemek söz konusudur. Bu
somut gerçek, 1400 yıldır Islamın dünyasal bölü-
müyle nşden uğraşılıp durulduğunu açıkça anlattığı
gibi şu soruları sormamıza da olanak verır:
Islamın ilk devletini kuran ve "laik Araplar" olarak
da değerlendirilen Emevilerin çıkardığı onca "mevzu
hadıs" neyın nesidir? Bunlara laik yasalar denebilir
mi? Onların ardından gelen iktıdariarca bol bol kul-
lanılacak olan "kıyas" neden doğdu? "lcma" neden
oluşturuluyordu? "Içtihat'a neden başvurulurdu? Da-
hası, Kitap'a uymayan bir sonuca varan pek çok ic-
manın varlığını kim yadsıyabilir? Bütün bu tüzesel (hu-
kuksal) yolların sağladığı kolaylıklar Islamın dünya-
sal bölümüneyeniden biryapılanmagetinniyormuy-
du? Bunun için de -yaklaşık-12. yüzyılda bu yolla-
nn önleri kesilmedi mi? Dolayısıyla bu konuda elin-
de hiçbir malzeme olmayan Osmanlı devletinın çıkar-
dığı padışah yasalarının anlamı neydi? 1838'de ilk la-
ik yasanın oluşturulmasıyla sessiz-sedasız atılan adım
nelerin habercisiydi?
Satırbaşlarıyla değindiğimiz, zaman zaman meh-
ter yürüyüşüyle alınan bu sürecin bölük-pörçük olu-
şumu ancak 1923 aydınlanma devrimi ile noktalan-
dı, cumhuriyetin ilanından dört ay sonra 3 Mart 1924'te
kabul edilen üç yasadan ilkinın bırincı maddesi din-
sel olanla dünyasal olanı birbirinden ayınyor, dünya-
sal alanı laik yasalarla düzenlemeyi TBMM'ye bıra-
kıyordu. Artık sistem konulmuştu, gerisi gelecekti, öy-
le de oldu...
Bu devrimci oluşum, çözümü "yorum"da arayan
tarihsel yorumculara yanıt verdiği gibi, 75 yıllık uygu-
lama da, günümüz "yeniyorum" düşkünlerine ya da
"yeniden yapılanma" arayanlara gereken özün ne ol-
duğunu göstermelidir.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDANSAĞA:
1/ III. ve IX.
yüzyıllar ara-
sında Asya ve 2
Avrupa'da
önenili rol oy-
namış olan es-
ki Türk boyu.
2/ Özensız, ge-
lişigüzel yapıl-
mış... Genellik- 7
le arkasından o
yağmurgetiren
sert ve geçici 9
yel. 3/ Kalayın
simgesi... Bir tür spor
ceket. 4/ "Yazarîar,
edipler" anlamında es- 2
ki sözcûk... Kabadayı. 3
5/Dalkavuk...Satrançta 4
bir taş. 6/ "Aradan ellı
dokuz yıl geçti Ah o 5
sabit bakış — yaradır
kalbimde"(YahyaKe- fi
mal)... Polonya halkın-
dan olan kimse. 7/ llgi '
eki... Bir anlatımda verilmek istenen öz. 8/ Güney Af-
rika Cumhuriyeti'nin plaka işareti... Bulaşık yıkanan
musluk teknesi. 9/ Fiziksel bir olayı kendiliğinden
saptayıp çizen aygıt... Saçın küçük rutamlar biçimin-
de değışik renklerde boyanmış durumu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Eski Türklerde soylular sınıfı. 2/ Eskı kültür ve sa-
nat yapıtlannı yakıp yıkma düşünce ve davranışı. 3/
Avrupa Birliği'nin kısa yazüışı... Bir göz rengi... Al-
datma işi, hile. 4/ Tann'dan gelen. 5/ Kimi ağaçlardan
elde edilerek cilacılıkta kullanılan bir rür zamk... Ta-
hıl yığını. 6/ Kalnı ve kaba bir kumaş... " Yârin duda-
ğındangetirilmiş/Birkatre —'dirbukaranfil" (Ah-
met Haşim). 7/ Pembe renkli şarap... Bir şeyin erebi-
leceği uzaklık. 8/ Erzincan'ın bir ilçesi. 9/ Maden ve
inşaat işçilennın giydiği konıyucu başlık... Çift direk-
lı yelkenlı gemı.