Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 5 AĞUSTOS 2000 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERfiV DEVAMI
R K I Y
Istarfcbul PB 29
Edrne PB 31
Kocaeli PB 29
Canskkale PB 30
Izmır A 34
Mantsa A 3 5
Aydın A 3 6
PenLzli A 35
Zonguldak A 28 Antalya
Sınop
Samsun
Trabzon
Gıresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
A
PB
Y
Y
A
A
A
A
25
26
25
25
29
31
31
27
Adana
Mersin
Diyarbakır
Şanhurfa
Mardın
Siirt
Hakkâri
Van
A
A
A
A
A
A
PB
PB
36
33
40
35
35
39
33
27
A 31 Kars PB 27
Marmara ıle yurdun ku-
zeydoğu keamlen par-
çalı çok bulutlu, Doğu
Karadenız sağanak ya-
ğışlı, dığer yerier az bu-
luttu ve açık geçecek.
Hava sıcaklığında
önemlı bir değişıklık ol-
mayacak. Rüzgâr ku-
zey ve doğu yöolerden
hafif arasıra orta kuv-
vette, yağış anmda kuv-
vetdce esecek.
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Y
PB
PB
PB
B
B
B
B
1/
19
24
22
27
24
28
27
Münih Y 27 Zürih
Beriin
Budapeşte
Madrid
Viyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atina
B
B
A
A
Y
Y
A
A
27
32
35
30
28
29
32
33
A 29 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
B
A
A
PB
B
Y
Y
A
20
39
25
40
30
33
30
34
A 42
/ " ^ Parçalı butudıı ^ Çok buluttu ı Yağmuriu Kartı ı Gok gurûltulu
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
Zira karamame krizini yaratan da yaşatan da, dev-
let krizlerine hazıriayan da Başbakan Ecevit ve...
Karamame savaşımında Ecevit'le ağız biriiği ya-
pan, kamuoyuna hükümetteki uyumun vaıiığını ka-
nıtlama sevdasında olan iki ortak.. MHP ile ANAP!
Oysa, hükümetteki uyumsuzluğu gösteren örnek-
ler, siyasal çıkarlara dayanan uyum gösterilerinden
çok daha fazla.
Taze son örnegı ortada: MHP'li Devlet Bakanı
Tunca Toskay, halka açık Serik plajına el koyan
ANAP'lı Turizm Bakanı Erkan Mumcu'ya, "Yoksa
orayı da yine 'kendi yakınlanna' mı verecekler" di-
ye sesleniyor.
Toskay, bir başka olayı anımsatıyor. Kısa süre ön-
ce MHP'li Tanm Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp de,
Mesut Yılmaz'ın Güvercinlik Koyu'nu "ANAP'lı bi-
rine verdiğini" açıklamıştı.
Bize özgü uyum böyie oluyor!
Tabii, böylesi olaylar sahte uyum gereği kısa yol-
dan yalanlanıyor.
Karamameyle göze çarpan uyuma gelince; her or-
tağın hesabı başka. Ecevit'in açıklamalannın arka-
sında yatanlar hâlâ üç bilinmeyenli bir denklem.
Ama Devtet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı'nın dav-
ranışlannı "yadırgadığını" vurgulamasında yadırga-
nacak bir taraf yok!
Yok; zira KHK, kadrolaşma sevdasında her gün
yeni adımlar attığına örnekler verilen MHP'nin işine
geliyor.
Böyle bir karamame olmadan da kimi MHP'li ba-
kanlann kullandığı gibi Devlet Memurlan Yasası'na
dayanarak gereken yapılmasına yapılıyor ama, yar-
gı karanndan sonra. KHK ise pratik. tasfiye yargı-
dan önce!
MHP İstimarkadan gelsin" deyişine uygun bul-
duğu için KHK'yi savunuyor.
Ikinci ortak hükümetteki son görevi AB üyeliğine
Türkiye'yi hazırlamak olan Mesut Yılmaz ise özrii ka-
bahatinden büyük öyle açıklamalar yapıyor ki, ör-
neğin; TSK'nin laiklik, irtica ile savaşım gibi "bilinen
konularda siyasetin içinde" olduğunu söylüyor.
Yok birbirinden farklan
Bu saptama, variığı bilinen bir gerçeği yinelemek
değil mi?
Bu saptama, özellikle son 10 yılda gelmiş geçmiş
sivil devlet adamlanyla hükümetlerin laiklik konusu-
na yeterince sahip çıkmadıklannı, irtica ile savaşım-
da yan çizdiklerini ortaya koymuyor mu?
Şayet sivil yönetimler irticayla savaşımda ve laik-
lik konusunda yeterince duyariı davranmış olsalar-
dı; askerler, Cumhuriyet'in bu iki temel, vazgeçil-
mez koşulunda -Yılmaz'ın söylediği gibi- "siyasetin
içinde" bulunuriar mıydı?
Mesut Yılmaz, laik Türkiye'nin göğüslemeye ça-
lıştığı tehlıkeyi ve bu konularda politikacılann geri
kalmışlığını Avrupa'ya anlatmalı!
Asıl görevi resmı ağızdan askerleri siyasetle öz-
deşleştirerek Avrupa'nın koşullarına destek vermek
olmamalı!
Bu noktada siyaset gerçeğini unutmamak gere-
kiyor.
Cumhurbaşkanı'nın iki hafta olağan görüşmeyi
iptal ettiğini dağlan delen bağn yanık Ferhat örne-
ği sert sözcüklerte ilan eyleyen Başbakan Ecevit, ay-
nı metinde bir ikileme ömek oluyor. "Gereğinde gö-
rûşme elbette başka bir güne de alınır" diyor.
Savladığı gibi KHK ülkenin birlik ve beraberiiğiy-
le diriiğini tehdit eden tehlikeyi önleyecekse, sözü-
nü ettiği beraberliğin, dirliğin başmuhafız görevlisi
Başbakan'ın her şeyi bir yana bırakarak geçen per-
şembeden beri Çankaya'dan dertial bir görüşme
günü istemesi doğal, zorunlu, hatta ülke yaranna ge-
rekli değil miydi?
Kuşkusuz muhalefete de sağlam gözle bakmak
olanaksız. FP ile DYP, hükümetin TBMM'yi olağa-
nüstü toplantıya çağırmasını istiyor.
Bu konuda da bir başka tezat yaşanıyor. Hükü-
met, KHK'yi yasa olarak TBMM'den geçiremiyor,
acz içinde. Gündemi KHK ile saptayacak olağanüs-
tü toplantının sözünü bile etmiyor.
Ya muhalefet? Kolaylıkla bulacağı 110 imza ile
Meclis'in toplanmasına önayak olamıyor. Tek ne-
denle:
Gündemi, KHK özünde bir yasayla düzenlemek
işine gelmiyor.
Kısacası; al birini vur ötekine!
Kendi kaderini belirleme hakkı
Ankara'nın zor imzası
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Türkiye,
azınlıklann siyasi ve kül-
türel haklan ile halklann
"kendi kaderini belirle-
me" (self-determinas-
yon) hakkını tanımayı ön-
gören BM sözleşmeleri-
ne bugün imza atıyor. Hü-
kümetten yetki alan Tür-
kiye'nin BM Daimi Tem-
silcisi Volkan Vural, ya-
nn dolacak görev süresi
öncesinde BM Bireysel
ve Siyasi Haklar Sözleş-
mesi ile BM Ekonomik,
Sosyal ve Kültürel Haklar
Sözleşmesi'ne "çekince-
SK" imza koyacak.
Türkiye, 34 yıl imzala-
maktan kaçındığı BM
sözleşmelerine, AB süre-
cinde imza atıyor.
Büyükelçi Volkan Vu-
ral, sözleşmeleri imzala-
dıktan sonra Ankara'ya
dönerek yeni görevi olan
AB Genel SekreterliğTne
resmen başlayacak. Baş-
bakan Büknt Ecevit'e su-
nolmak üzere hazırlanan
"Kopenhag Kriterleri'ne
Uyum Raporu"nda da
imızalanması öngörülen i-
ki sözleşme. AB yolunda
önemli bir adım olarak
değerlendiriliyor.
"tkiz sözteşmeler'' ola-
rak anılan BM sözleşme-
leri ile Türkiye, "tüm
halklann kendi kaderini
belirleme hakkun" tanı-
yacak. Sözleşmede "hü-
kümeti otmayan halkla-
nn" self determinasyon
hakkına ilişkin özel dü-
zenlemeler bulunuyor.
Kendi kaderini belirle-
me hakkının bugün ulus-
lararası hukukta kendi
kültürel kimliğini belirle-
me hakkı anlamı kazan-
dığını vurgulayan uzman-
lar, Türkiye'nin bu söz-
leşmeleri imzalayarak
"Kürtlerin küMrel hak-
lannı" tanımış olacağını
vurguluyorlar. Sözleşme-
lerle etnık, dinsel ve dilsel
azınlıklann kültürel ve si-
yasal haklannın tarunma-
sı yükümlülüğü altına gi-
riliyor.
AB ve Avrupa tnsan
Haklan Mahkemesi'nin
referans olarak kabul et-
tikleri bu sözleşmeler,
Kürtlerin, kültürel hakla-
nnın verilmediği gerek-
çesiyle AÎHM'ye "kolek-
tif başvunıda bulun-
masının da önünü açıyor.
UMUT davasında kflit isimler
• Baştarafi 1. Sayfada
Duruşmamn açıhşında Ahmet
Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Prof.
Dr. Muammer Aksoy, Doç. Dr.
Bahriye Üçok ve ADD Genel
Merkezi'nin müdahilliğine karar
verildi. Müdahil avukatların orur-
duğu bölümde Önder Sav, TBB
Başkanı Prof. Eralp Özgen, An-
kara Barosu Başkanı Hakkı Suha
Okay, Ersen Şansal, Ceyhan
Mumcu ve BeyhanGürson yerle-
rini aldı.
Duruşmayı eski adalet bakanla-
nndan Mehmet Moğultay, eski
Ankara Barosu Başkanı, Yenima-
halle Belediye Başkanı Tuncay
Alemdaro^u ile eski CHP Genel
Sekreter Yardımcısı ErtuğrulGû-
naydaizledi.
Kimlik tespitinin ardından sav-
cı Keleş, 21 sayfalık iddianameyi
özetleyerek okudu. Iddianamenin
okunmasının ardından saruklann
sorgusuna geçildi. tlk sorular Kış-
lalı, Mumcu, Prof. Dr. Muammer
Aksoy, Doç. DT. Bahriye Üçok'un
da aralannda bulunduğu laiklik ve
demokrasi savunucusu aydınlann
katliamından sorumlu idam iste-
miyle yargılanan "Tekm" kodad-
h Ferhan Ozmen'e yöneltildi. Fer-
han Özmen, 8 gün sorgulandığını
söylediği emniyette ağır işkence
gördüğünü öne sürerek "îşkence-
den sonra oluşan tahribat sonucu
psikolojik rahatsızüğa uğradım. 3-
5kişikaldığımızkoğusaliddiana-
me gekü. Bu yûzden de bazı arka-
daslar inceledi, ben inceleyeme-
dim. Avukaümı tutata da 4-5 gün
oldu. Savunmamı hazırlajama-
dım. Gelecek celseye kadar süre
verüan" dedi. Mahkeme başkanı-
nın, "Emniyette 2 defa ifade ver-
mişsin. Savahkta ve yedek hâkim-
Kkte ifadelerin var" anımsatması
üzerine Özmen, "Savunmamı ge-
lecekcebeyapmak JstrvBrum" de-
di. Sanıklardan Necdet Yüksel de
işkence gördüğünü öne sürerek
savunma için ek süre verilmesini
ıstedı.
Eken, daha sonra sanıklardan
Hakkı Selçuk Şanlı'ya dönerek
ifade verip vermeyeceğini sordu.
Şanh,gözaltına ahndıktan sonra
işkence gördüğünü söyledi.
Şanlı, anlatımlannda yer alan
aynntılann polisler tarafmdan ya-
zıldığını savunurken "savcıhk ve
yedek yargıçhk ifadelerinde neden
işkence gördüğünü'" açıklamadı-
ğının sorulması üzerine şunlan
söyledi:
"Po&ler bana eğer ifadeni red-
dedersen ek gözalü süresi alarak
yeniden emniyete getirecekleri teh-
didinde bulundular. tfademi savcı
Cevdet Volkan alm. Şimdi burada
olmasını isterdim. Babacan tavny-
la bana büyük bir güven verdL Ben
işkencegördüğümü anlanyordum.
Sonra vazgeçtim. Sava bana, eğer
kötü muameleye maruz kaktrysan
onlan da anlat yazahm dedL Ama
ben yazılmasmı istemedim."
Şanlı, imzaladığı ifade tutanağı-
nın 9 kez değiştirildigini belirtti.
Sanıklardan Adil Aydın, emni-
yet ifadesınin baskı altında alındı-
ğını öne sürerek yasadışı hiçbirör-
güte üye olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı Eken'in,
"Emniyetteki ifadende, sanıklar
Murat Nazfa ve Ferhan Ozmen ile
tran'a gjttiğinizi ve Ozmen'in, iş-
yerinin çattsmda buhınan süahla-
nn arada geüp bakunını yapoğuu
söylemişsin. Bunlara ne diyorsun"
demesi üzerine Aydın, Murat Naz-
lı'yla Iran'a iş için gittiklerini, as-
keri eğitim almadıklannı öne sür-
dü. Adil Aydın, Eken'in, "13-15
Mayıs tarihinde Sincan'da silah ve
patiayıcı mabemelerin bulunduğu
koülerde parmak izlerine rastian-
mış, buna ne diyorsun" sözleri
üzerine, "Patlayıcuar dükkânıma
geJen kutularda olabilir. Bazı kutu-
lan taşımışûm, parmak izlerim
kalnuş olabilir'' dedi.
Sanık Murat Nazlı da emniyet-
teki ifadelerini reddederken mah-
keme başkanı Eken, "Buemniyet-
çfler senden ne istiyor da böyle ya-
nyorlar. Başka bir olaya da seni
katabilirierdL Amerikah Çavuş
Victor Marvick'in öldürülmesi
olaymda adın yok. Seni buna da
katabilirlerdT dedi.
Ingilizce öğretmeni sanık Meh-
met Kassap ise tran'da askeri eği-
timlere katıldığını söyledi. Sanık
Mehmet Gürova, evinde ele geçi-
rilen ve Ferhan Özmen'e ait oldu-
ğu belirlenen telsizle ilgili olarak
Ozmen'in telsizi borcuna karşılık
kendisine verdiğini söyledi.
Sanıklardan Musa Koca, emni-
yetteki ifadesinin baskı altında
alındığrnı ileri sürdü.
Hasan Kılıç da savunmasında,
tstanbul'da gözaltına alındığında
polis tarafmdan "şabkm" olarak
hazırlanmış suçlamalarla karşı
karşıya geldiğini ve orada kötü
muamele gördüğünü söyledi. Da-
ha sonra Ankara Emniyet Müdür-
lüğü'ne getirildiğini ifade eden
Kılıç, burada sistematik işkence
gördüğünü ileri sürerek "Ankara
Eylem başlatan işçüere ÇekbVden zfyaret ^
oynanan oyunfara artık 'dnr'rietro^in»manımn geüp gpçtiğini btfrtyrpk "Fahrikayı hıı hak»grtirfnkr, wnd>-
ka ve işçfler değil, yönetenlerdir" dedL Çetebi, basma kapah yapâan Tekstil İşçüeri Sendikası Genel Yönetün
Kurulu toptannsuıa kaoldıktan sonra bir süre önce ücretsiz bne çdtaralan ve dün sabah genel müdürlük bi-
nas önfinde eyleme başlayan işçüeri ziyaret ederek bir konnşma yapü. Sendika olarak birlik yöneticilerine her
konuda duyafntık gösterdiklerini beMrten Çetebi, "Ancak bizon bu yaklaşununız yanbş anlaşıkh. Biz, bhüğin
verimini savunduk, Bugün de savunuyoruz. ÇUKOBtRlİK yörietkjlerininamacıisefabrikayiyokedipikibin
işcryisokağaarmakIMFyewrilensözüyenMgetinnekvereçeteyiuv^
Belediye işçüeri greve çıkıyor
Emniyeti'ndeki bu işkencelere
normal bir insamn dayanabflmesi
mümkün değil'' dedi.
Gözaltına alınmalannın bir
komplo olduğunu ileri süren Kılıç,
"Istanbul'da gözaltına alındık, ak-
şam üzeri ise televizyonlar bizi
'Uğur Mumcu'nun katilleri yaka-
landı' diyerek Türkiye'ye duyur-
du. O saatierde daha ifademiz bi-
le ahnmamıştı'" dedi.
Iranh Nasır Sozdenger ile 1988
yılında şirket kurduklannı ve de-
mir ticareti yaptıklannı belirten
Hasan Kılıç, 1989 yıhnda da Aka-
demi Yayınevi'ni açtıgını söyledi.
tranlı Abbas Gulamzade'nın ka-
çınlması ve Hizbullah terör örgü-
tü ile ilişkilerini de kabul etmeyen
Kılıç, diğer sanıklann adlannı em-
niyette duyduğunu ifade etti.
Akademi Yayınevi'ni 1993 yı-
lında kapattığını ve "Zamana Se-
lam" adlı gazeteyi çıkardığını an-
latan Kılıç, Nurettin Şirin'ın bu
gazetede çalıştığını ve Iran'a ka-
çan Selahattin Eş'in yazılannın
da gazetede yayımlandığrnı söyle-
di.Kılıç, mahkeme başkanmın so-
rusu üzerine Iran'a gidişi konu-
sunda çelişkili tarihler verdı.
Iran'a önce 1987'de Milli Gazete
adma gittiğini söyledi. Kılıç, bir
başka soru üzerine ise tran'a ilk
gidişini 1980 olarak açıkladı.
Sanık Mehmet Ali Tekin de sa-
vunmasında emniyette işkence
gördüğünü ileri sürerek emniyet
ifadelerini reddettı.
Sanık Yusuf Karakuş, iddiana-
meyi okuyamadığını ve avukat tu-
tamadığmı belirterek savunması-
nı gelecek dunışmada yapmak
için süre istedi.
Mahkeme başkanı Hü-
seyin Eken'in, iddianame-
de yüklenen suçlan oku-
yarak görüşünü sorması
üzerine Karakuş, "Ben,
herkesten davacryım. Suç-
kmalan kabul etmiyo-
rum, ben bir kurbanım"
dedi. Mumcu'nun katili
olarak yakalandığmı kay-
deden Karakuş, daha son-
ra ise bu iddiadan vazge-
çildiğini söyledi.
Eken'in "12 Eylûj'den
önce cezaevine girmişsin.
Neden" diye sorması üze-
rine Karakuş, Çorum Ağır
Ceza Mahkemesi tarafin-
dan 12 Eylül 1980 önce-
sinde "sağ-sol olaylanna
kanşüğı*' için 30 yıl hap-
se mahkûm edildiğini ve
12 yıl cezaevinde kaldığı-
nı bildirdi.
Karakuş, Pişmanlık Ya-
sası'ndan yararlamp ya-
rarlanmayacağı konusun-
da da gelecek duruşmada
aynntıh bilgi vereceğini
ifade ederek "Ben suç işle-
medim ki Pişmanhk Yasa-
sı'ndan yararianayım" de-
di. Abdülhamit Çelik de
savunmasında, emniyette
işkence gördüğünü öne
sürerek "Uğur Mum-
cu'nun katili olarak bura-
Istanbul Haber Servisi - Türk-
Iş'e bağlı Belediye- Iş Sendikası,
Istanbul Büyükşehir Belediyesi,
Güngören, Gazıosmanpaşa, Bay-
rampaşa, Üsküdar ve Adalar'da
bugün greve çıkıyor. Izmir'de de
Konak ve Karşıyaka belediyele-
rinde grev kararlan bugün uygu-
lamaya geçiriliyor. Türk-îş Genel
Başkanı BayramMeral, en iyi top-
lusözleşmenin masa başmda ya-
pılacağmı belirterek "Bugün
(dün), toplusözkşmelerde anlaş-
nutya vanlamazsa grev hakkunız]
kuflanacağız. Sorunyaratmakiçin
değilemeğimizin karşthğını almak
için greve gküyonız" dedi.
Belediye-tş Sendikası, toplu iş
sözleşmesi sûreci ve bugün çıkıla-
cak grevle ilgili birtoplanö düzen-
ledi. Aksaray'daki Belediye-lş
Sendikası Istanbul Şubeler Plat-
formu'nda gerçekleştirilen topla-
tıda Bayram Meral, yüksek ücret
alan milletvekillerinin ve belediye
başkanlannın da geçim sıkıntısın-
dan şikâyet ettiklerini ifade ederek
"Bu durumda, asgari ücretin al-
ündaücretalanyıırttaşlarnasil ge-
çim stkmüsı çekmesin" dedi.
tzmir büyükşehir ve metropol
ilçebelediyeleriyle Türk-Jş'e bağ-
lı Belediye-tş Sendikası arasında
I Mart'ta başlayan toplu iş görüş-
melerinin anlaşmazlıkla sonuçlan-
masuun ardmdan alınan grev ka-
rarlan, Konak ve Karşıyaka bele-
diyelerinde bugün uygulamaya
geçiriliyor.
Üç kamu bankası imza bekliyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Ziraat, Halk ve Emlakbank'ın
özelleştirilmesine ilişkin çerçeve
yasayı geçen yasama döneminde
TBMM'den çıkaramayan hükümet,
aldığı yetki yasasına dayanarak ka-
nun hükmünde karamame hazn-la-
dı. Böylece IMF'nin mali sektör re-
form kredisinin koşulu olan kamu
bankalanrun özelleştirihnesine yö-
nelik adrmlann ilkini atmaya hazır-
lanan hükümet, genel çerçeveyi be-
lirleyen bu kararnamenin ardından
kamu bankalanmn farklı özellikle-
rine göre özelleştirme sürecini baş-
latacak. Karamame uyannca ano-
nim şirket statüsüne oturtulacak Zi-
raat Bankası, en son özelleştirile-
cek banka olacak. Kamu bankala-
nmn özelleştirme yöntemine 4046
sayılı Özelleştirme Yasası'nı esas
alarak karar verecek olan Bakanlar
Kurulu, nihai satışı da gerçekleşti-
recek.
IMF'nin her kamu bankası için
ayn yasa çıkanlmasının zaman ala-
cağı gereİcçesiyle kabul etmemesi-
nin ardmdan 3 kamu bankasımn
özelleştirihnesine yönelik çerçeve
bir yasa çıkanlması çahşmalannda
son aşamaya gelindi. Hükümet çı-
kardığı yetki yasasına dayanarak 3
kamu bankasının özelleştirilmesi-
ne yönelik çerçeve düzenlemeyi ka-
nun hükmünde karamame olarak
Bakanlar Kurulu'nun ünzasma aç-
tı.
Karamame uyannca, "bankala-
nn yeniden yapılandınlması, özel-
leştirmeye hazırhk işlemleri ve özei-
lestirilmelerine inşldn her türlü iş-
lem" Hazine'nin eşgüdümünde yü-
rütülecek. Bu eşgüdümün esaslan-
nı ise Devlet Bakanı Recep Önal ta-
rafmdan yayımlanacak yönetmelik
belirleyecek. Bankalann özelleşti-
rihnesinde 4046 sayılı Özelleştir-
me Yasası hükümleri uygulanacak.
Vakıfbank'm özelleştirihnesiyle
ilgili kanun hükmünde karamame
çıkaran hükümet, ekim ayında özel-
leştirmeyi planlıyor. Devlet Bakam
Yüksel Yalova, Vakıfbank'm A gru-
bu hisselennin satışı için çıkanlan
kararnamede bir değişikliğin unu-
tulması nedeniyle "kamu bankası''
olarak kalmaya devam edeceği ha-
berlerini yalanladı. Yalova, "Buko-
nuyu düzenleyen kanun hükmünde
kararnamede herhangj bir unut-
kanhk söz konusu olmayıp Bakan-
lar Kurulu'nca A gnıbu hissderin
sabsına karar ahndığı takdirde, sa-
nştan sonra Vakıfbank'm kamu ile
olan tüm bağlanbsı sona erecektir"
dedi.
dayun. Bu ülkede hiç gel-
mediğim bir şehirde, bil-
mediğim bir sokakta tat-
bikatyaponldıbana" diye
konuştu.
Emniyettin baskısı so-
nucunda Iranlı Abbas Gu-
lamzade'nin kaçınlması
olayına kanştığmı kabul
etmek zorunda kaldığmı
anlatan Çelik, Gulamza-
de'nin kaçınlması olayma
kanştığı iddia edilen kışı-
lerin aynı şehirde bile ya-
şamadıklannı öne sürdü.
Çelik, Gulamzade'nin ka-
çınlması olayını "uydur-
ma" olarak niteledi.
Çelik, emniyette ilk ola-
rak Uğur Mumcu'nun ka-
tili olarak ifadesinin alın-
dığını, ancak bu ifadenin
daha sonra değiştirildigi-
ni söyledi. Çelik, "Ankara
Emniyet Müdflrlüğü'nde,
cinayet günü olan 24 Ocak
1993 te evlendiğım anlaşı-
lınca bana, bombayı ko-
yanJarla tranhlar arasmda
tercümanhkyaptığun suç-
lamasını yüklediler'' diye
konuştu.
Arif Tan da birileri
tarafmdan Mumcu suikas-
tınm içine çekihnek isten-
diğini öne sürdü. Sor-
gulann tamamlanmasının
ardmdan kısa bir ara veren
mahkeme heyeti, sanık-
lann tahliye istemlerini
redderek duruşmayı 8 Ey-
lül'e bıraktı.
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinin getirdi-
ği yıkımın boyutlan "insan manzaralan" çerçeve-
siride parça parça da olsa işleniyor. "8/na yıkımı-
na" geçici de olsa çözümler bulundu, prefabrike
konırtlardan çadırkentlere, aile sigortasından yar-
dımseverierin katkılanna kadar geniş bir yelpaze
açıldı. Ancak "insanın tamiri" kısa sürede başan-
lacak gibi değil.
Arkadaşlanmız bir yılda hükümetin neler yaptı-
ğını listelediler... llksırada ihalelervar. Bunu elbet-
te yadırgamamak gerekir. Ancak, bölgedeki kalıcı
konutlann ihalesini kazanan firmaların başında,
depremde en çok zarar gören konutlan inşa eden-
lerin gelmesine ne demeli?
Yüksel Inşaat'ın bölgedeki siteleri yerte bir, şim-
di burada yine Yüksel Inşaat'ın binalan yükselecek!
Bu bir ödüllendirme mi?
Sözümüz Türkiye'den dışan; evrensel bir atasö-
zü vardır
Büyük felaketler arkasında üç ordu bırakır; sa-
katlar ordusu, gözü yaşlılar ordusu, hırsızlar ordu-
su!
Bir başka felaketimiz enflasyonda ise "sorum-
luluk topu" gidip geliyor. İş âlemi hükümete, hü-
kümet iş âlemine...
Arada enflasyon âlem yapıyor!
Yıllık hedefin tutmayacağı kesinleşince şu soru-
nun yanıtı aranmaya başladı:
- Hedef ne kadar sapar?
Sayın enflasyon canavan mutfaktan elektriktel-
lerine kadar her yere sapıyor, ama hedef nereye sa-
pıyor belli değil!
Tartışmayı "sapık" hale getirmeyelim, gözümü-
zü dışanya çevirelim. Çünkü, iyi haberler geliyor!
Durumumuz kötü, ama dışandan gelen haber-
ler iyi!
Uluslararası kredi kuruluşlannın yorumu şu:
"Hedeften biraz saparsanız sorun olmaz. Yurt-
taşı biraz daha sıkın, enflasyon biraz daha düşer.
Oy patlaması yaparsınız!"
Bu gidişle bir patlama olacak da, bunun oy pat-
laması olup olmayacağı belli değil...
Hayalinin gerçekleri
Hayali ihracat soruşturması adım adım yol alı-
yor. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan'dan sonra em-
niyet yetkilileri de ortaya çıkanlan her olayın ardın-
dan ekliyorlar:
"Arkası gelecek..."
Olayın arkası geliyor, yeni bir açıklama daha:
"Arkası gelecek..."
Ne büyük arkaymış!
Balina operasyonu çerçevesinde gözaltına alı-
nan Mehmet Niyazoğlu'nun gerçekleştirdiğini id-
dia ettiği işlerin çoğu hayali. Ama firmasının adının
başına "hakiki" koymuş!
Bunu hayali ihracatın edebiyat sanatlanna yap-
bğı bir katkı olarak değerlendirip konunun siyasi
boyutunagelelim...
Yeri geldikçe vurguluyoruz:
Siyaset dönem zenginleri yaratıyor. Her türlü gü-
cü eline geçiren bu dönem zenginleri, kısa sürede
pariayıp öne geçiyor. Zamanla kendilerini yaratan
siyaseti de kendi etkileri altına almaya başlıyoriar!
Bu genel değerlendirmenin küçük bir yansıma-
sını DYP'de iki kez genel başkanlıga oynayan Kök-
salToptan'dagördük. Nıyazoğlu, "hemşeridaya-
nışmasınm" bir ürünü olarak Toptan'a çok srfırtı
bağışta bulunmuş.
Toptan bunu kabul etti. Niyazoğlu bu bağışı ya-
parken hakkında böyle bir iddia yoktu, Toptan bu
duruma sığınıyor. Ancak bu tür bağışlaria siyaset-
te tutunanlann sayısı az değil. Yöntem geleneksel-
leşti... Niyazoğlu, siyasete derin "/fö7csa/"ayım, iliş-
kilerimi parça parça değil de "toptan" kurmuş olu-
rum diye düşünmüş olabilir...
Bu noktada şu soru asılı kalıyor
- Siyasete soyunanlan kimler giydiriyor?
balbayOcumhuriyetcom.tr
TSK'de ekip yok'
• Baştarafi 1. Sayfada
re tepki gösterdi. Genel-
kurmay Başkanlığı Genel
Sekreterliği'nden yapılan
açıklamada, "TürkSüah-
h Kuvvetieri Atatürk Oke-
lerine gönülden bağlı
ohıp,her icraatmda ve her
kararmda temel dayana-
ğı; mevcut kanunlar. yö-
netmenklerveyönergeJer-
dir. Tûrk Sflahh Knvvetle-
ri'nde herhangi bir ekip
ve ohışumdan bahsedile-
meyeceği gibi tarafh dav-
ranışlann bulunduğunu
düsünmekdedoğrudeğil-
dir" denildi.
Eski Genelkurmay Ge-
nel Sekreteri Erol Özkas-
nak'ın emekliye aynhna-
sı konusunda çıkan haber-
lere Genelkurmay Baş-
kanlığı gecikmeli olarak
yanıt verdi. YAS 'ta emek-
liye aynlan ve aynlacak
komutanlar hakkında ya-
pılan bazı yayınlann "kü-
çükdüşürücü, maksatiı ve
gerçeği yansıtmayan ha-
ber vevorumlar" olduğu-
nu beüıten Genelkurmay,
terfi işlemlerinin uzun sü-
reli hazırlıktan sonra çok
titiz bir çalışmayla yapıl-
dığtna işaret etti.
Genel sekreterliğin
açıklamasında şu göruşler
kaydedildi: "YAŞ tarafin-
dan,rütbeterindebekleme
suresmitamamlayangene-
raller \v amiraller hakkın-
da terfi. uzatma ve emek-
hnğe sevk karanmn abn-
masuıda, bütün generaDe-
rin ve amirallerin hizmet
safahatlan ve görevlerin-
deki başan durumlan ile
sicil dahil tüm nitelikleri
dikkate ahnarak incelen-
mektedir. Bu inceleme so-
nunda bir üst rütbeye ter-
fi veya görev süresini uzat-
ma Yüksek Askeri Şû-
ra'mn değerlendirme so-
nuçlarmavekanunlatesph
edflmiş kadro miktarma
göre belirlenmekteve bun-
lann dışında kalanlar
emekliye sevk edflmekte-
dir. TSK'de atama yerleri
müteakip terfiler için be-
lirkyici bir etken değildir.
EmekUMk uygulaması ise
ne bir tasfiye ne de kisüe-
rin dilek ve temennilerine
göre yapılan bir islemdir."
Ordunun güç ve kudre-
tini mensuplan arasmda
var olan birlik ve beraber-
lik bağının kuvvetine
borçlu olduğu vurgulanan
açıklamada "Bu bağm
gücü hiçbir şekDde dış et-
kilerie zayulanlamaz. T-
SK'de hizmederin ve
görevierin yürürülmesin-
de esas olan, kişilerin kim-
üklerinden çokmevcut sis-
temin eksiksiz ve tam o-
larakişletflrnesidir'' denil-
di.