22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15AĞUSTOS2000SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 KENTLER VE KÜLTÜRLER / Bordeaux TURGAY FİŞEKÇİ • Bordeaux'lular kentlerini tanıtırken "Üç M"nin, Montaigne, Montesqueu ve Mauriac'ın kenti demeyi hiç unutmuyorlar. Gerçekten de bu üç isim, Fransa'nın hem düşün, hem de sanatında önemli izler bırakmış. MaJapar-Franço»ManriacMüzea ŞanûmBordeaux kenti, şarapla öylesine öz- deş ki, burada başka bir şey düşünebil- meye olanak yok. Oysa kent, 18. yûzyıldan kalma iki- şer katlı taş evleriyle önemli bır mımar- lık kalıtı. Ilk kez böylesı küçük yapılar- dan oluşan bir büyük kent görûyorum. Nüfusu 800.000 Kent merkezinde anıtsal yapılar, ki- liseler, saraylar elbette var. Ama büyük alanlann dışındaki bütün "sokaklar, al- çakgönûllü taş evlerle kaplı. Sanki bir köye gelmiş izlenımine kapüıyor insan önce, yadırgıyor böyle bir büyük kenti. Sonra böyle de kentier olabilirmış diyor, ısınıyor, seviyor. Inanamadım buna, sanki bağ evleri- ni yan yana dizip sokaklar, sonra da ko- ca bir kent oluşturmuşlar. Çatılarda da geleneksel kirerriitler. Kent dışına doğru bu doku değişiyor. Yüksek yapılar, bahçeü lüks konutlann oluşturduğu mahalleler başlıyor Hatta kent merkezıyle çevresindekı bu çağ- daş yapılaşma arasında bır bağ kurabil- mek de olanaksız. Merkez ne denli ken- dine özgü, ne denli kişıliklıyse, çevre de o denli bakmakalıp, kişüiksiz. Alman- ya'nınyada ABD'ninherhangı birkent ya da kasabasında görebıleceğıniz yer- İejfirn düzenı buralarda da kurulmuş. . Global beğenı, her yen olduğu gibi Bordeaux'yu da kuşatmış. sünenegemenliği Bağlar veşaraplar Bordeaux şaraplan Roma dönemin- den bu yana tarunıyor. Yüzyıllar boyun- ca, üretım teknıkleri, satış, tümü yerle- şik bir örgütlü yapıya kavuşmuş. Nere- deyse Bordeaux'da birbağda yaprak kı- mıldasa anında bütün dünyanın haberi oluyor. Her şey öylesine denetim altın- da. Bordeaux kentınin yönetsel yapısı bı- le şarap bölgelenne göre bölümlenmiş. Bölge, şarap sınıflanna göre 36 ilçeye, ilçeler de kendi içlerinde bucaklara ay- nlıyor. Her bucak da şato (château) adı verüen bağlara bölünmüş. Her bağ kendı şarabım üreüyor ve şi- şesinin üzerine de kendi etiketini yapış- tınyor. En iyi şaraplara cru classe (has bağ), sonrakilere cru exceptionnel (olağanüs- tü bağ) ve daha genış bıralaru kapsa>an- lara da cru bourgeois (burjuva bağı) adı verilmiş. Kimi ilçelerde üretilen şaraplar ıse özel nitelıklen nedeniyle ılçenin adıyla anılıyorlar: Medoc ya da St Emıüon gi- 1997'de bölgede üretilen şarap 855 milyon şişe. ••• Gelelim, Idlometrelerce süren bağlar içinde dolaşmaya. Hem bağlar da kent kadar bakımlı, düzenlı, göz alıcı. Bağlar, kilometrelerce sürse de her kanş toprağı elden geçmış. Aralannda kimi zaman motorlu araçlann geçebıle- ceği, kimi zaman da yalnızca yürüyüş içın yapılmış yollar var. Dahası bazı bağlarda bu yollann kenarlanna da gül- ler, türlü çiçekler dikilmış. Bızdekı bağ evlennınkarşılığı olan ya- pılar, burada daha büyük. Mahzenlerin- de binlerce fıçı şarap bekletıliyor. Şatolar ve bağlar yalnızca güzel şa- rapların üretildiğı yerler olarak kalmı- yor. Buralan gezip görmek isteyen me- raklı gezginler içın de önemli birer tu- rizm merkezleri olarak kabul edıliyor. Bu nedenle kimi şatolar ya da çevre- sindeki yapılar özel lokanta ya da bir- kaç odalık küçük oteller olarak düzen- lenmişler. Böylelikle hem bağlar ara- sında geziyor, şatolan görüyor, hem de oralarda üretilmış şaraplann sunuldu- ğu sofralarda yemekler yiyebiliyor, is- tersenızoradagecclemeolanagmadaka- vuşuyorsunuz. Bu da elbet gelırlere ge- lir katıyor. • • • Böylesi bir doğa bereketi içinde zen- ginleşmek kente tutucu bir toplumsal yapı da kazandırmış. Bordeaux, uzun yıl- lardır sağ eğilimli siyasetçilerin yöne- tımınde. Eşsiz mimarhk Bordeaux kent merkezi, eşsiz mima- ri yapısıyla gezmeye, dolaşmaya doyul- mayan bir mekân. Kent dokusu, o denli inceliklerle be- zenmiş ki, aynmına vardığında şaşıyor insan. Sözgehmı, Bordeaıa'nun sembolü tavşan. Kentm Gıronde Irmağı kıyısın- da uzanan genış bır bulvannın aydınla- tılması için dikılmiş elektnk dıreklen te- pede, tavşan kulağı bıçımınde ıkiye ay- nlrruş. Yine kent dışındaki elektrik dırekle- nne dıkkat edıyonım. Yalnızca elektnk tellerini taşısın diye dikilmemişler, uzun uzun güzel olsunlar diye de üstünde dü- şünülmüşler. Telleri tutan fîncanlar, kü- pe çiçeği gibi sallanıyor yukandan. Kentm en işlek küçük sokaklanndan bınnde bulunan, üç dükkânın yan yana bırleşunlmesiyle oluşturulmuş Mollat Ki- tabevi de kentin güzelliğine katkıda bu- lunuyor. ••• Içınden ırmak geçen kentier, genellik- le suyun ıkı yanma yayılırlar. Kentin iki yakasını birleştiren köprüler de, kente ayn bir güzellik katar. Bordeaux, bu genel yaklaşuna da uy- mayan bir kent. Merkezi, neredeyse ır- mağa arkasını dönmüş, içinekapanmış. Ne kıyı boyu, ne de karşı kıyı, kent için önem taşımıyor. Bordeam'nuıı yetiştirdiği Üç M Bordeaux, yetıştirdiğı ünlü yazar ve düşünürlerryle de övünüyor Kentlenm tanıörken "UçM"nin, Montaigne, Mon- tesqneuve Mauriac'ın kenti demeyi hiç unutmuyorlar. Gerçekten de bu üç isim, Fransa'nın hem düşün, hem de sanatında önemli iz- ler bırakmış. Montaigne'yi (1533-1592) ve Dene- meler'ini hepimiz biliyoruz. Sabahattin Eyuboğtu'nun dilimize çevırdıgı yapı- tı, yayımlandığından bu yana kım bılir kaç baskı yaptı. Montaigne, 1581-1585 arasında Bordeaux'nun belediye baş- kanlığını da yaptı. Montesqueu (1689-1755) ise, çağına getirdiği düşünsel yeniliklerle aydınlan- maya ve Fransız Devrimi'ni hazırlayan sürece büyük katkılarda bulunmuş bir düşünür. O da Bordeaux parlamento- sunda başkan yardımcılığı yapmış François Mauriac (1885-1970), çağ- daş Fransız edebiyannın başta gelen ya- zarlanndan. 1952'de Nobel Edebiyat Ödülü kazanan yazar, edebıyatın hemen her alamnda verdiği yapıtlann yanı sı- ra, siyasal polemiklenyle de tanınıyor. Mauriac'ın yaz aylannı geçirdıği ve ça- bştığı Malagar Şatosu, bugün müze ola- rak düzenlenmış. Yazann hem yaşadı- ğı mekânlaraynen korunmuş, hem de tür- lü belgelerin sergilendiği çağdaş bir mü- ze yaratılmış. Birdavet Kentte Fransa'nın eskı başbakanla- nndan, şımdı Bordeaux Belediye Baş- kanı Alain Juppe'nin, belediye binasın- da verdığı davete çağnlıydık. Belediye binası da kentin güzel yapı- lanndan biri. Geniş bir bahçe içinde, tek katlı, geniş salonlan olan neo kJasık bir yapı. Yardımcısı birhanım, yazarlara konuş- tuğunu düşûnerek olmalı, öyle oturaklı bir konuşma yaptı ki, Ingilızceye çevi- renin canı çıktı, eveleyip geveledi, söz- lerini fnr türlü toplayamadı. Resmı bir davet olmasına karşm ik- ramlaruı da ilgüıç bir sunuluşu vardı. Sanki bır pazar yerinde yiyecekler or- taya dökülmüş gibi masalann üzerine ge- lişigüzel atıhnış izlenimi venlerek sıra- lanmıştı. Aralanna tahıl tanelen, otlar, baharatlar serpıştınlmışti.Ünlü bir ken- tm belediye binasında değil de, kırda bir köy evinin sofrası gibiydi. Ortalık- ta ne çatal bıçak, ne de tabak vardı. Her şey masa üzerindeki dağınıklıktan elle alınıp yenecekti. Kusturica'nın filmlerinin müzikleriyle tanınan Saraybosnalı besteci iki konser için îstanbul'da Bregoviç Açıkhava'yı çok sevdi CUMHUR CANBAZOĞLU Goran Bregoviç, son yıllarda Açıkhava Tiyatro- su'ndakı etkinliklerin vazgeçilmez isimlerinden bi- ri oldu. BuaçıdanJanGarbarek'ın Türkiye'deki se- rüvenini anımsatan bir gelişme sergiliyor Saray- bosnalı besteci. Önce Uluslararası Istanbul Caz Festivali'nde, ardından geçenyü yine Most Produc- tıon organizasyonunda çaldıktan sonra şimdi de iki konser içın Îstanbul'da. Yeni birşeylerüretmemesine karşm Bregoviç'in böyle bir organizasyonda, hem de iki gece art arda yerahııası Türkiye'deki müzikseverlerin ne derece sadık olduğunun çarpıcı bir göstergesi. Garbarek de altın yumurtlayan tavuk misalı her yıl Açıkha- va'yı doldurması için davet edilmiş, ancak bir sü- re sonra konserleri esprismi yitirmişti. Gelelim Bregoviç'in Türkiye'de bu derece sevil- mesının sınna, bir kere bıze çok yakm bölgelerin, Balkanlar ve Akdeniz'in tüm müzıkal özellikleri- ni ıyi özümsemiş bir isim. 1950'de Saraybosna'da Hnvat baba ve Sırp anneden doğmuş, Müslüman mahallesinde yetişmiş, Macar, Rumen, Bulgar, Yu- naa Itaryan, Türk ve Çingene ezgilerinden oluşan benzersiz bir "müak mozaiği''nin içmde büyümuş yetmeklı bff besteci o. Profesyonel müzık yaşamı- na .5 yaşmda "rockçı" olarak başlamış; liderliği- ni japtığı White Button (Beyaz Dügme) grubuyla etıık tatü "Y^orock" yolunda yürümüş, çok genç yaşa pençesine düştüğü LSD tutkusundan kurtul- vmn başarmış, dünyayı keşfetmek için gittiği Ital- ya'sa sokak şarkıcıhğıyla yaşamını kazanmış Bre- g<MÇ. Ardından "Emir Kusturica dönemi" başlamış jrasunında. Dostu Kusturica, üçüncü fıhni Çinge- mier Zamanı için topladığı mûzikal materyalı ona tesim etmiş; zenginleştirmesini, etnik yanlarmı Ö*K çıkarmasuu ve yeni bir şeyler katmasını iste- Kusturica ile müzikal ve gönül bağlıüğı, yönet- menin Arizona Dream (Arizona Rüyası) ve Un- derground (Yeraltı) filmlerine yazdığı kompozis- yonlarla gelişmiş. Işte tam bu sırada Saraybosna'da savaşın çıkacağuıı ıyi gören Bregoviç. Pans'e yer- leşmiş ve menajerinın bulduğu dört kışi ile Fran- sa'nınbaşkentinde Balkan müzığı yaparak geçimi- ni sağlamaya başlamış. zTamanla işler cıddıleşince orkestraya etnık sazlar eklenmış ve sonunda Düğûn ve Cenaze Orkestrasj doğmuş Gensı tam bır sihırh öykü gibi; Emir Kusturica ve fılmleri dünya çapındaünleniyor. Dolayısıyla Bre- goviç'in müzıklen de dikkat çekıyor. Rumeli ha- valanru, tangolar, Arap ezgilerini, beğendiği her ezgiyı birlikte yoğuruyor; Osmanlı bandolan ara- cılığıyla Balkanlar'a girmiş nefesliler ve güçlü n- tim sazlanyla geleneksel ezgilen süslüyor. Bu ara- da Türkiye pazannda da ilginç bir rekorun sahibi • Rumeli havalarını, tangolar, Arap ezgilerini, beğendiği her ezgiyi birlikte yoğuruyor; Osmanlı bandolan aracılığıyla Balkanlar'a girmiş nefesliler ve güçlü ritim sazlanyla geleneksel ezgileri süslüyor. oluyor. Arizona Dream'ın (1993) müzik albümü- nün korsan baskısı, üzerinde fılmin adından başka bilgi olmadan, tezgâh altuıdan satılarak tüm za- manlann en fazlatalep gören yabancı yapıtlanndan bıri unvanını kazanıyor... Emir Kusturica ile aralanaçık Aynı Haris Alenou ömeğinde olduğu gibi Bre- goviç bestelen, bizim popçular tarafindan kapışdı- yor. Sezen Aksu daha da ileri giderek ünlü besteci- yi Türkiye'ye davet ediyor ve Düğün ve Cenazeal- bümünde onun kaleminden çıkmış film müzikle- rini Türkçe sözlerle yorumluyor. O tarihten sonra da Türkıye'yı komşu kapısı yapıyor. Bu arada söyleşilerde Kusturica'yla kankardeş ol- duklannı, kalbınin Saraybosna'da kaldığmı, Bal- kan müzığiyle MTV'nın sartlanna karşı Donkişot misali savaştığını anlatıyor... Işte öykü böyle; ancak müzik dünyasını yakın- dan izleyenler için bu sihirli masal biraz bunık so- nuçlandî. Bregoviç, bizde olduğu gibi, Akdemz ül- kelerinde de tam müthiş bir çıkış yapmışken, bü- yük turne teklifleri alırken kan kardeşı dedığı Kus- turica kalktı, ydlardır kendısinin araştınp bulduğu ezgileri Bregoviç'in utanmadan alnna imzasını ata- rak albümlere dönüştürdüğünü, büyük paralar ka- zandığını söyledi ve ortaklıgı bitirdiğini açıkladı. Tam bu sırada iki Korsikalı besteci de, yapıtlannı izinsiz kullandığı gerekçesiyle Bregoviç aleyhine dava açmıştı. O dönem PoryGram, dava nedeniyle eski albümlerini bir süre basamamıştı. Aym günlerde Kustunca, yeni fılmi Ak KedüKa- ra Kedi'nin müziğini başkalanndan istemişti. Bre- goviç de diğer yanda değişikliğin her zaman iyi ol- duğu şeklinde demeçler veriyordu basına. Sonra o da Itafyanlann ünlü gazetesı La Repubbiica'da ya- yımlanan söyleşıde ağırkonuştu: "Çamurarmak- tan başka bir şey yapmıyor ve kıskançlıktan ne de- diğini bilmhror. Onsuz da başan kazanılabfleceğini kabul edemiyor." Bregoviç doksanlann ikinci yansmda, görkemli konserler haricinde, kendi adına dişe dokunur bir şeyler üretmezken önce Sezen Aksu'ya, ardından Yunan George Dalaras'a, son olarak da Polonyalı Kayah'a albümler ürettı. Ilk ikisi orta halli işler olurken çok gür sesli Kayah'ın yapıtı (Kayah Bre- goviç) çok başanlıydı. Türkiye'de de yayımlanan bu albümü, Bregoviç hayranlanrun kaçırmamalan gerek. Bir de Yaşam Treni (Yön: Radu Mihaileau- nu -1998) adlı fikne müzikler yazdı, ama pek ses gelmedi. Şu anda da Sicilya yöresinin etnik ezgi- leri üzerinde çalışıyor... Bregovıç cephesinden son haberler böyle. Gerisi Açıkhava sahnesinde; Sa- raybosnalı besteci, hepsi iyi müzisyenlerden oluşan orkestrasıyla insanlan çok bilinen ezgileriyle dan- sa davet ederken birkaç yeni parça da yakalarsak ne mutlu bize. Tek Oscarını 1947'de almırtı Loretta Young 87 yaşında öldü KültfirServisi-Holly- wood'un zarafet ve gü- zellik simgelerinden bi- ri olan, ünlü oyuncu Lo- retta Young, Los Ange- les'ta yaşamını yitirdi. Yumurtalık kanseri teşhisiyle bır süredir te- davı gören Young, 87 ya- şındaydı. Sessiz fılmler- le kariyerine başlayan Young, bir süre sonra uzun süreli bır televız- yon programı yaptı. Hollywood'un altın döneminde 88filmderol alan Young, genellikle iradeli vegüçlü kadın ka- rakterleri canlandırdı. Frank Capra. Cecile B. DeMiIle, John Ford ve OrsonWeflesgibi önem- li yönetmenlerle çalışan Young'un en büyük şans- sızlığı, çoğu zaman bu yönetmenlerin ikinci sı- nıf filmlennde rol alma- sı idi. Yine de Hollywo- od'un fabrika gibi film ürettiği ve oyunculann seçme şansının olmadı- ğı bir dönemde, kendi standartlanna göre hare- ket eden nadir oyuncular- dandı. 'Born to Bad"de CaıyGnınt, 'CallofThe VVüd'da Clark Gable, 'Shangai'da Charies Bo- yer gibi dönemın en bü- yük jönlen ile başrolü paylaşan Young, tek Os-] car ödülünü, 1947 yıhn- da, 'The Farmer's Da- ughter' filminde kong- reye kabul edilen Isveç- li bir hizmetçi rolü ile 'En İyi Kadın Oyuncu' dalında kazandı. Buna karşıhk, 1950 ile 1960 yıllan arasında yaptığı ve her programında ün- lü bir yıldızın kılığına' girdiği 'The Loretta Yo^l ung Show'uyla üç kez Emmy ödülü kazandı. 4 yaşında iken dayısı sayesinde gösteri dünya- sma adım atan Young, 1963 yılmda emeklı ol- duktan sonra kendini ha- yır işlerine adamıştı. 20. Dünya ŞaJrler Kongresi Yunanistan'da yapılacak • Kühür Servisi - Bu yıl yırmincısı düzenlenecek Dünya Şairler Kongresi, 15-25 Ağustos tarihlen arasında Selanik'te yapılacak. ABD'de kurulu Dünya Kültür Sanat Akademisi'nin organize ettiğı, Tsigaridas Uluslararası tlişkiler ve Yayın Bırliği'nin genel yönetmenliğinı üstlendıği kongreye, kırk ülkeden bin dolayında şair ve sanatçı katılacak. Dünya Kültür Sanat Akademisi üyesi Dr.Hüsamettın Olgun da kongrede 'Türk ve Yunan Şairlerinde Dostluk ve Banş' konulu bir tebliğ sunacak. Yönetroen Malcolm Kay İzmiTte • Kûltür Servisi - Ingiliz yönetmen Malcolm Keıth Kay, tzmit Şehir Tiyatrosu'nda 'Üç Kuruşluk Opera' adlı müzikali sahnelemek üzere Türkiye'ye geldi. Bertolt Brecht'in en fazla oynanan oyunlanndan bin olan 'Üç Kuruşluk Opera"nın 14 Ekim'de Izmit'te prömiyeri gerçekleştirilecek. Epik opera olarak da değerlendirilen oyun, bu kez ahşıüruşın dışmda bir yorumla seyircisinin karşısma çıkacak. Türk tiyatrosu ve izleyicısmı yakından tanıyan Kay, aynı zamanda Mel Gibson, Nicole Kidman gibi ünlü oyunculara da hocalık yapmış başanlı bir oyuncu. 30 yıHık John Lennon nöpoptajı • Kültür Servisi - Ölümünün üstünden yirmi yıl geçmesine rağmen hâlâ konuşulan ve 20. yüzyüın en iyi müzisyenlerinden biri olarak kabul edilen John Lennon'un, Amerikan "Rolling Stone' dergisi tarafindan 30 yıl önce yapılan ve sansürlenen röportajı günışığına çıkü. John Lennon'ın Beatles grubu hakkında gerçek duygu ve düşüncelerini aktardığı röportaj, Amerika'nm radikal kesiminin sesi olarak değerlendirilen Rolling Stone dergisi tarafından fazla duygusal olduğu gerekçesiyle. oldukça büyük bir sansüre Uğrayarak yayımlanmıştı. John Lennon'm, Paul McCartney ve George Harrison'u Yoko Ono'yu sevmedikleri için eleştirdiği ve Beatles efsanesine artık inanmadığını belirtfiği röportajın tamamı, sanatçmm 60. doği4m günu o i ^ 9 Ekim'de yayımlanacak. Tiyaü^o Beştipmerrleri Birliği'nden duyuru • KültürServia-Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Istanbul Devlet Opt r a v e B a l e s i M ü d ü r ü v e G e n e l Sanat Yönetmenı Ye k t a Kara'nm Kültür Bakanlığı tarafından görevden almmasmı krnavan bır basın duyurusunda bulundu. Bu karan, ' başanlanyla sivrilet, ge rçe k sanatçılara karşı bir kırma girişunı olamk niteleyen Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Kara'mn döneminde Istanbul Devlet Opçra ve Balesi'nin sadece yurtıçmde değil yundışında da büyük başanlara ımza attığımn altuu ^^ Ope r a v e b a ı e bıletlenrun. satışa s^uj^gu s a a t i ç i n d e bıtmesımn Yekta Ka r a yönetiminin bu sanat dallanmn yaygınla^m l m a s ] n d a başardl olduğunun bır kanı,,o l a r a k s a y ı l m a s ı ge r e ktl ğ ini vurgulayan Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, "Izleyen nerkesın a,.akta alkışladığı ve Gülriz Surun nm deyışıyl. -g Ö 2 y a ş ianna boğulduğu' Lirik Tanh GöstenV n e b i r ^ u . , savunma yapılmad^. s u ç l a m a l a r a kamtlanmadan uygj J a n a n b u g ö r e v d e n ^ 3 islemıyle kurumla^y, v e h a ş e n g e l l e m e a ™ ç ! y? z b >f B l 2 i ^s oyununa benzetriğmıızi ve şıddetle kınadığırn^ k a m u d u y u ^ - sozlen de Yekta K v d e s t e k ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle