Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Öğretim
üyelerinden
0BSI6K
• tZMİR(AA)-Ege
Üniversitesi (EÜ) Tıp
Fakültesi bünyesinde iki yü
önce oluşturulan ve bu süre
içinde 140 tıp öğrencisine
burs, araç-gereç desteği
sağlayan Sosyal Destek ve
Yardım Sandığı, demeğe
dönüştürülerek kapsamı
genişletildi. EÜ Tıp
Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Münir Büke, çalışmalann
iki yıl önce dönemin dekanı
Doç. Dr. Fehim Akçiçek ile
birlikte yola çıkan bir gnıp
öğretim üyesı tarafından
başlatıldığını anlattı. Büke,
demeğın ilk kongresini
mayıs ayında yapacağını,
bunun için de tüm öğretim
üyelerini dernek çatısı altına
çağırdıklannı bıldirdi.
ABlTdenkitap
yanlımı
• tZMİT (AA) - ABD'deki
Brother&Brother's
Vakfı'nın, Kocaeli
Üniversitesi (KOÜ)
Kütüphanesi'ne 14 bin kıtap
bağışladığı bildirildi. KOÜ
Kütüphane Dairesi Başkanı
Mahmut Semerci,
Türkiye'deki 22 üniversite
arasında, en zengin
kütüphanenin KOÜ'de
olduğunu belirterek,
"ABD'den gelen 14 bin
kitapla, kitap sayımız 50
bine ulaştı ve kütüphanemiz
daha da zenginleştı" dedi.
Semerci, kütüphane
hakkındakı bilgilerin,
Internet'teki
(www.kou.edu. tr-http)
şifresiyle gınlen web
sayfasından,
(http://194.2772.92) kodu
ile taranabildiğini duyurdu.
Siyanürle attın
tartısması
t(AA)-Eskı
Bergama Belediye Başkanı
ve Pergamon Derneği
Başkanı Sefa Taşkın,
"Romanya, zehir
barajlannın ikinci kez
taşması sonucu zehırlı
abklann kucağına düştü.
Bergama 'daki altın
madeninin zehir barajı da
âyru mantığın ürünü" dedi.
Romanya'nın bir ayda ikinci
çevre facıasına maruz
kaldığını anımsatan Taşkm,
Deutsche Press Ajansf nın,
Romanya Çevre Bakanı
Romica Tomescu'nun
olaydan sonra hemen
bölgeye gıttığini, Macaristan
ve Ukrayna'yı, felaketin
olumsuz sonuçlartna karşı
uyardığını duyurduğunu
belirttı.
• ANKARA (AA) - Unlü
sanatçı Banş Manço'nun
ölümünün ardından Türkıye
genelindeki Banş Manço
sevgisi, sosyolojiye konu
oldu. Ahnan bilgiye göre,
Banş Manço Projeleri
Çalışma Grubu ile
Galatasaray Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü'nün ortak
çalışması kapsamında, Banş
Manço'nun Türk toplumıma
nasıl mal olduğu, farklı
görüşten insanlan bir araya
getinnesinın nedenlen
araştınhyor. Araştrrmada,
Manço'nun popüler kültür
fıgürii olarak ne ıfade
ettiğinin, toplumun yas
duygusunu kaybettiği bir
devrin ardından sanatçının
ölümünün nasıl karşılandığı
irdelenecek.
kaçuyansı
• ANKARA (AA) - Türk
Eczacılan Birliği Başkanı
Mehmet Domaç, gıda
kapsamında Türkiye'ye
giren ilaçlann ölüme yol
açabileceğini bildirdi.
Gıdalann Türkiye'ye giriş
izninin Tarım BakanlığVnca
verildiğine dıkkati çeken
Domaç, birçok zayıflama
ılacı, vitamin, mineral ile
cinsel gücü arttincı ilaçlann
da gıda kapsamında rahatça
Türkiye'ye girdiğini
kaydetti. Domaç, yaklaşık
300 ilacın gıda adı altında
Türkiye'ye girdiğini söyledi.
Pakistan'da kadın araştırmalan yapan Dr. Khan, kavramlann yeniden tanımlanmasını istedi
'Namus anlayışı yanlış'BARIŞDOSTER
Pakistan'da kadmlar
için çalışmalar
yapan Araştırma
Eğitim ve Gelişimi
Savunma
Derneği'nin Şiddet
tzleme Sorumlusu
Dr Tahira Khan,
"namus cinayeti" diye bir suçun
olamayacağını belırterek "Cinayet,
anayettir. Namus cinayeti gjbi tanımlar
kııllanıhrm1 cinayetin nedeni
güçlendirilir. Bu tanım, otaya yanh
bakbğı için, hukukun kadına karşı
ıryguladjğı şkkkttir" dedi. Şiddete
uğrayan kadrnlar için yaptığı
çalışmalarla tamnan ve çabalan
nedeniyle süreklı tehdıt altında yaşayan
Khan, ülkesınde ve kadının aşağılandığı,
ikmci sımf sayıldığı tüm geri kalmış
ülkelerde, kadının bir mal gibi
görüldüğünü, satm aünabılen bir meta
olarak düşünüldüğünü söyledi. Kadına
yönelik şiddetm ve cinayetlerin
ekonomik yapıyla da yakın ilışkısı
olduğuna dikkat çeken Khan, "namus"
kehmesınin, yanlış anlamlarla yüklü
biçimde, medyanın da cıddi katkısıyla,
süreklı olarak ınsan beynıne
yerleştirildiğini ifade etti. Khan,
"Nanras cinayetkrinin çogunhıkla krrsal
böigeierde işlendiği yaygm ama yanlış bir
düşüncedir. Bunlar her yerde görülüyor.
Londra'mn merkezinde de, ABD'de de
namus cinayeti işjeniyor. Bu cinayetlerin
sadece kültür ve töreden kaynaklandtğı
şeklindeki anlayış da yanhştır. Bunlara
ek olarak ekonomik yapının ve dinin de
bo cinayetlerin işlenmesinde katkısı var"
diye konuştu. Yıllarca süren örf, adet,
geleneklerin ekonomik boyutuna da
dikkat çeken ve geri siyasal sistemlerde,
kadının "parasal bir karşıhğı olan mal"
olarak algılandığım belirten Khan,
namus kavramının yeniden
tanımlanmasını istedi. Namus
cinayetlen olarak nitelenen cinayetlerin,
farklı ülkelerde, farklı biçimlerde
işlendiğini vurgulayan Khan, "ttaat
etmeyen, gevşek davrandığı düşünülen,
başkalannın tecavüzüne uğrayan ktz
çocuğu öldürülâyor ama haat etmeyen,
gevşek davranan, hatta tecavüz suçu
işleyen erkek cezalandınlmıyor. Aksine
korunuyor" dedi. Kadına yönelik şiddeti
en çok uygulayanlann kocası, eski
kocası, babası, erkek kardeşi, amcası,
dayısı, oğlu gibi yakm çevresinden
kişiler olduğuna dikkat çeken Khan,
kadına yönelik şiddeti azaltmak için çok
iyi yasalar yapılması gerektiğini, ama
bunlann da tek başına yeterli olmadığım
söyledi. "Yasalar kadar, bu yasalann
kimin etinde uygıılanritğı da önemlknr.
Bir nesterin, cerrahın elinde farkh,
katinn elinde farklı amaçlarla
kullanıldığı unutulmamabdır" dıyen
Khan. namus cınayetlennin her zaman
planlı olduğunu, önceden tasarlanarak
gerçekleştırildiğini söyledi.
*> hûJdimetmkendilerinevenneyiplanladığıhak^protestoetmek^
ti'debüvükbb:yüriiyüş^
lediği ve erkeklerle kadınlann ayn bölümlerde yûrûdüğû gösterüer sırasında kara çarşaflı kadınlar, elkrinde taşKhklan Kuranlan havaya kaldırarak, bu haklan
istemediklerini belirten sloganlar atülar. Hükümetin vermeyi planladığı haklar arasında, kadınlann evlenme yaşının 18e çıkanlması, boşanmanın kolaylaşünl-
ması \e boşandıktan sonra maflann eşit paylaşımı gibi maddeler de yer ahyor. Öte yandan erkek egemen bir toplum olan Fasta kadınlann durumunu biraz olsun
düzertmeyi planlayan yasalann yürüriüğe konmasını destekleyen yaklaşık 40 bin ktşi başkent Rabat'ta başka bir yürüyüş dazenkdL (Fotoğraflar: REUTERS)
Kadınlarla erkekler Süf&Uffekabet halinde. Peki nefaman bifbirlerini tamamlayacaklar?
Geleceğin iktidar ilişkileriDış Haberler Servisi - Dünyamn
bütün ülkelerinde kadınlar gitgide
siyasetten kültüre, sosyal yaşama
kadar daha fazla etkinlik gösteriyor-
lar. Ancak, yönetim kademelerinde
erkeklerle beraber boy göstermeye
başlayan kadınlar, ve gücü ellerin-
de tutmaya ahşmış olan erkekler bir-
birlerinin yerini ahnaktan öte bir-
birlerini tamamlamaya yönelmedik-
çe, iktidar ilişkilennde değişen ne
olacak? Fransız Courier Internatı-
onal dergısmde, farklı ülkelerden
yazarlar bu sorunun yanmnı arama-
ya çalıştılar.
tspanyol El Pais gazetesmden
Gabrieb Canas:
Yeryüzü sakınlerinin en az yan
nüfusu, bu asnn çehresini değiştire-
cek bir^aşamın mücadelesini ver-
miştir. Ozel yaşamdan aile yaşamı-
na, cinsel ilişkilerden uluslararası
Uişkilere değin, günlük hayatın bir-
çok aJanında ön saflara çıkan kadın-
lar, kendilerini evlerine bağlayan zincırleri
kırarak yepyeni değerlerın doğmasına öncü-
lük ettıler. Halen devam eden değişim süre-
cinde yemden yapılanan sosyal çevreler, hü-
kümetlen, kadınlann lehine işleyecek bir
ekonomi politikası izlemeye yöneltri. Avru-
pa Birliği yetkililerinin öngörüleri de bu
yönde atılan adımlan doğruluyor adeta;
"Bugünden baküdtğında, on yd sonra eko-
Domi piyasasmm işgücü çarkmı döndürebi-
lecek gençlerin sajısuım hiden hiye azakh-
ğı, dotavisryla da kadınlann işgücüne duyu-
lanihtr>«cuıartöğıbirtabk)ilekarşıUşi)O-
ruz."
Kadınlann dotambaçh davası
Avrupa'da dev let tarafından ödenen ışsiz-
lik parasına yalnızca gençler değil, çok da-
ha eğitimli ve üst düzeylerdeki işgücü de
rağbet ediyor. Göçmenlerin sağladığı işgü-
cü ise bu sahada yetersiz, hatta etkisiz kala-
cağı için, kadın işgücünün çok değerlenece-
ği günlere doğru yol almaktayız.
Kaduılann davası, her zaman dolambaç-
h yollar izlemiştir; 21. yüzyılla birlikte da-
ha düz çizgilerde yürümeye başlayan kadın-
lann 'tam eşraiğe' kavusabilmesi için, Av-
rupa'dakı 20'den fazla partı, seçim şartlan-
m değıştirerek kadınlann seçun listelerine
girebilme yüzdesini arttırmıştır.
Tophımsal yaşamdakı gelişmeler benzer
bir çizgi izlerken erkeklerin evdeki saltana-
n ellerinden ahnmış ve demokratik bir aile
yapısına doğru olağanüstü adımlar atılmış-
tır. Kadınlar ve gençler, özgürlükleri için
verdikleri mücadelenin bugünkü aşamasın-
da, birçok alanda yeterli olabileceklerini
gözler önüne seriyorlar.
Bazı uzmanlar, kadınlann henüz yönetim
alanında azınlık olmalarmı, iktidar kavramı-
na erkeklerden farklı yaklaşmalanna bağlı-
yor.
Atamm Die VVoche'den Reinhard Kreissl:
Fastaki kadmlar kendilerine tarunmak istenen haklan istemezlerken Finstinli kadmlar,8 Mart Dün-
ya Kadmlar Günün'ndeerkeklerie eşit haklara kavuşmak için gösteri yaptılar.(Fotoğraf: REUTERS)
Kadınlar ekonomıden polıtıkaya, kültüre,
eğitime kadar her alanda smır tanımaksızın
ilerliyorlar. Ama nereye? Kadrnlann, belli
bir süre öncesine kadar erkeklerin elindeki
konumlara gelebılmesi, yalnızca cinsel fark-
hlığın ortadan kaldınlması ile değerlendiril-
memeli. Politik alana yansıyan 'eşitiik' işın
yalnızca görünen kısmı, erkekler gibi olma-
ya çahşmakla, yalnızca erkeklerin ellerinde
tuttuğu güçlü yerlere gelen kadınlan ya da
tam aksine kadınsı ta\ ırlan benimseyerek
yumuşayan erkekleri ölçü kabul ederek yö-
netim ve iktidar alanında değışımler yarata-
bümemiz çok güç.
Eğer iktidar mekanizmasım değiştirmek
istiyorsak ve bunun gerçekçi bir eşitiik çiz-
gısinın sınırlan içinde kalmasını hedefliyor-
sak, kadın ve erkeğin farklıhğını kabullene-
rek hatta hiçbir üstünlük fikri gütmeksizin
birliktelik ışığında yürümeliyiz.
Bugünkü koşullarda kımi zaman karşı-
laştığımız, şu erkeksi tavırlan takınan kadın-
lann yöneticüik anlayışı ile, erkek hükmü
altındakı yöneticüik arasında, 'eşMik' kav-
ramım sığdırabüeceğımız bir açıklık göre-
miyorum.
Rekabet ortamım, birliktelik ortamına
tercih ettiğimiz sürece, iki cinsiyet arasında
yaşanan güç mücadelesinin ötesine asla ge-
çemeyecek, dünyamn temel sorunlanndan
biri olan iktidar ve yönetim düzeni sorunu-
na asla 'adl' bir çözüm getiremeyeceğiz.
Kimilerine göre, iletişim olanakla-
n dünyayı öylesuıe birbirine yak-
lastırdı kı, ayru bılgılere dünyamn
dört bir yanından ayru hızda ulaş-
makla, ayncalıklarla da ortadan
kalkmaya başladı. Kimileriyse, ken-
di kendıni idare edecek kadar iler-
leyen bir dünya medeniyetinin, fark-
h kültürlere eşit haklar sağlayabile-
cek kadar özgürleşeceğıni düşünü-
yor. Kısacası dünyada "iktidar ve
yönetim" kendi yolunda ılerlerken
kadın ya da erkek, hangisini kutla-
mak gerek belli değil! tktidar, ancak
brrhkteliğin gücünü görebildiğirniz
noktada, tamamen önemini yitiri-
yor.
tran, Jenss-e Dovom, Nouchiae
AhmediHorasani:
Polıtika ve maddi güç, lranh ka-
dınlar için ulaşılması imkânsız iki
alanı simgeliyor. Tarih boyunca ka-
dınlara kapalı tutulmuş bu iki kapı-
nın ardına bakmaya çalışanlann eli
yanmış hep! Bedehnı ağır cezalarla ödedik-
leri atılımlardan zıyade, artık sanat ve eği-
tim alanında faaliyet göstermeye yönelmiş
Iranlı kadınlar. Tek partiye dayalı ve bu yüz-
den reformlann bile tek elden gerçekleşti-
rildiği bir sistem içerisinde, kadınlar sosyal,
kültürel derneklerkurmaya yöneldiler. Böy-
lece kadınlar, attıklan sessiz adımlarla bel-
ki de sahnenin gerisinden, siyasette "yok-
hddamia" var oldular.
"Iran Devrimi'*nden sonra laık kadınlar
siyaset yaşamından uzaklaştrnlmakla bera-
ber, oy haklanm korumuşlardı. Üç yıl önce
ılımlı lider Hatemiyı cumhurbaşkanlığı
koltuğuna taşıyanlar da, verdiklen oylarla
kadınlar oldu.
Sosyolog Liz Kelly, Kontrolumu kaybettim' sözünün gercek dısı olduğunu söyledi
'Erkek, kadını planlı dövüyor'
tstanbul Haber Servisi - Kadına yönelik şiddet üzerinde
çalışan Ingiliz sosyolog Liz KeDy, ev içi şiddetin sadece
doğru yasalar ve bunlann uygulanmasıyla önlenemeyeceğini
belırterek "Şiddetin temelindeki tutum, anla>ıs değişmeü.
£rkdderin sakürganhğı değişmelL Ne yazık ki, hiçbir ülkeie
bu konuda çok ckkU ye caydmcı öniem yok" dedi.
Çalışmalannı Kuzey Londra Üniversitesi Çocuk ve Kadın
Suiistimali Bölümü'nde sürdüren Kelry, şiddet nedeniyle
eşinden aynlan ya da aynlmak isteyen birçok kadmm
öldürüldüğüne dikkat çekerek, ev içi şiddetin
küçümsenmemesini istedi. Kelly, kadınlann ekonomik olarak
güçsüz olduklan ve toplum baskısından çekindikleri için,
şiddete maruz kaknklan halde. evden aynknaya cesaret
edemediklerini ifade ederek "Dûnyannı en iyi yasalan bfie,
kaduı sığmma evleri ve öteki destek hizmeüer yoksa, çok şey
ifade etmez. Yasalarda. kadın ve çocuklara yönelik şiddetm
aynca dâzenknmesi ve çok caydıncı cezalar verümesj
gerekB" diye konuştu. Hapishane ortamının, insanlan daha
da saldırganlaştirdığffli savunan Kelly, "çok ciddi suçlar''
olarak nitelediği cinsel suçlann ve ev içi şiddetin, ne yazık ki
öteki ciddı suçlarla birlikte değerlendirilmediğini vurguladı.
Kelly, evlihk içinde ırza geçme ve ensestin, yinelenme
olasılığı çok yüksek suçlar olduğunu belirterek "Aflede
sadecefiziksel\% cinsel şiddet yoktur. Şiddet uygolayan ldşi,
başka yol ve yöntemkrle de karşısmdaidni denetim alona
abnak ister. Onu tehdit eder, ailesrnden, işindea,
arkadaşiarmdan soyuâamaya çahşır, kücûmser, aşağ^ar,
yaşam sahasmı daraKmaya çahşır, ekonomik açıdan zayrf
düşürmeye çabalar" dedi. Kelly, erkeklerin şiddeti bilinçli
olarak tercih ettiklerini vurgulayarak "Kontrommfi
kaybettim'' sözlennin gerçekleri yansıtmadığını, zaten
amaçlannın, şiddet yoluyla denetim sağlamak olduğunu
söyledi. Kelry, "Erkekternı, kadmlan döverken başkalarmm
göremeyeceği yerlerine Mirmaları, bu işin anhk ya da istem
dısı de^L, planh ve bilinçli olduğunu gösteren öğelerden biri"
diye konuştu.
DÜZY4ZI
ORHAN
Özürleri
Kabahatiarinden Büyük.
"Devlet" kavrarri>nı
başlıca iki organ oluşturur.
Bunlardan ilki sürek1
'h i z r r ı e tv e r e n
bürokratlardır.
öteki de, belirii süreler içinde, seçim yoluyla gö-
reve gelen ve aynlan politikacılar.
Iktidara gelmelen seçim yoluyla olduğu için, po-
litikacılann değişimeayakuydurmalan, bürokrat-
lardan çok daha kcday olsa da; yönetimin direksi-
yonu çoğu yerde bürokrasinin elinde olduğu için
devlet adına konuşan da, onlar oluyor.
Meğer ki siyasi iKtidan oluşturan "seçilmişler",
söylenip yâzılacaklar için, bürokrasisine zaman
zaman belirii tenbihatlarda bulunmasın.
Dünkü "Milliyet"^ birinci sayfasını boydan bo-
ya kaplayan manşet "Telekulak Komedisi" adını
taşıyorclu. Haberdö'b a
? t a
dönemin emniyet mü-
dürü olmak üzere Pir
g^P görevlinin Ankara em-
niyetinde yürüttükieri marifetler sırasında, Yargı-
tay 8. Daire Başkanlığı'nın resmi telefonunun da
dinlendiğinin belgelenmesi üzerine, Başkan Na-
ci Ünver'in açtığı 25 milyar liralık manevi tazmi-
nat davası için Içişleri Bakanlığı'nca idare mahke-
mesine savunma adı altında gönderilen iki yanıt
yazısına hâkim olan mantıksal çelişkiler anlatılıyor-
du.
Kim hazıriamışsa o mantıksal çelişkilerle dolu
yazryı, adının, soyadmın, bakanlıktaki unvanının ve
bitirdiği oğrenim kuaımunun isimlerinin de haber-
de yer almasını isterdim.
Yine isterdim ki, benim Istanbul Hukuk Fakül-
tesi'ndeki öğrencilik yıllarımda "idare hukuku"
dersini öğreten Sıddık Sami Onar, Ragıp San-
ca gibi hocalanm, "ağır hizmet kusuru" işlediği
öne sürülen devlet adına Ankara 10. İdare Mah-
kemesi'ne gönderilen bu yanrtı, derslerinde, se-
minerlerinde alıp "teşhiretsinler". Mesela Içişleri
Bakanlığı, haberde yer verildiği kadan ile o savun-
malannda, bir yandan telefonu izinsiz dinlenen
Yargıtay Daire Başkanı'nın değil, hukuk devteti il-
kelerinin zarar gördüğünü söylerken; öte yandan
davacının dinleme eylemi karşısındaki değerlen-
dirmelerini "çok soyut, belirsiz ve kanıtsız" olarak
karşılamaya çalışmaktaymış.
Yine bakanlık, istenilen 25 milyariık manevi taz-
minat miktannın hiç bir ölçüye ve hesaba dayan-
madığını, haksız ve fahiş olduğunu söyleyerek,
ülkenin en yüksek yargı organlanndan birisinin
başkanının makamında yüriitüten birtürcasusluk
hizmetini, küçücük, olağan ve sıradan bir işlem gi-
bi göstermek istemiş. Ve de, davacının dinleme
olayından dolayı herhangi bir takibata uğramayı-
şı mazeretinin arkasına saklanmak istemiş!
O arada galiba, karakolda işkence gördüğü için
tazminat talep eden bir başka yurttaşın talep di-
tekçesine karşı hazırianmış savunma yazısının sa-
tırlan da, Yargıtay Daire Başkanı'nın davasına ve-
rilen yanıta kanşmış olmalı ki, davacının, bu din-
leme olayı yüzünden iş ve değer kaybının söz ko-
nusu edılemeyeceğı gorüşüne yer venlrruş!
Sonunda da, savunmada "kaldı ki, dinlenen te-
lefon yalnızca davacının değil, davaçı gibi diğer
önemli kuaım ve kjşilerin de resmi telefonlandır.
Aksi halde, tazminat isteklerinin sonu gelmez, hoş
olmayan bir örnekolacaktır" den\\m\ş. Bununlada
yetinilmeyerek, tazminat tutannın çok olduğu ile-
ri sürülerek, bir tür pazariık kapısı açık tutulmak
istenilmiş!
Bilindiği kadan ile, bugünkü siyasi iktidar, de-
mokratikleşme, saydamlaşma yolunda somut
adımlar atmaktadır. Onun bürokrasisinin, üstelik
mahkeme dosyalannda belgeleşecek türden ma-
zeretler yaratarak, o atılmakta olan ve atılacağı
söytenilen somut adımlan çelmelemeye kalkış-
masının akıl ve mantığa sığan yanı var mıdır?
öyle bin dereden su getirip içindeki "telekulak"
hastalannı mazur göstermeye ve Içişleri Bakanlı-
ğı adına bu tür komikliklerie işlenmiş zırvalıklan,
tevile çalışmak yerine, yapılması gereken şey ya-
sal olmayan bu tür eylemlerden ötürü, mağdur
vatandaşlardan özür dilemek ve onlann uğradık-
lan zarariara neden olduğu yargı kararian ile hük-
me bağlanmış "ajan "lara rücu edebilecek yasal
değişiklikleri hızla hazırlamaktır.
Bir defa öyle bir adım atılsın. Görün bakalım, ya-
sadışı yollarla, devlet adına caka satmaya kalkı-
şan kaç marifetli ayakta kalacak ve Türkiye Cum-
huriyeti'nin adını kullanarak, bu aziz variığı da, ona
gerçekten hizmet edenleri de zor durumda bıra-
kabilecektir?
Bütün "Cumhuriyetçilerin" bayramlarını kutlu-
yorum.
Faks:0212 677 07 62
E-Mail:orhan.birgrt(g do.net.tr.
Bursa'da yapılmıstı
Dulhane canlamyor
BURSA (AA) - Bur-
sa'da 19. yüzyılda, şehit
eşleri ve kimsesiz dul ka-
dınlar için yapılan u
Dul-
hane", Bursa Büyükşehır
Belediyesi Yerel Gündem
21 Alacahrrka Kadın Ai-
le Eğitim Merkezi'ne dö-
nüştürüldü.
Bursa Yerel Gündem
21 Genel Sekreteri Ser-
dar PamiroL, Bakanlar
Kurulu'nun 30 Haziran
1999 tarih ve 99/3078 ta-
rihli karan ile Bursa £ü-
yükşehir Belediyesi'ne
devredilen Dulhane'nin
kadınlann, eğitim, ekono-
mik gelişim, sosyal ya-
şam ve üretim ortağı ola-
rak kullamlacağım söyle-
di. Pamirol, Dulhane'nin
Bursa'nm eski semtlerın-
den Pınarbaşı, Kocanaip,
îvazpaşa, Aladdin, Esen-
tepe, Mollafenari semtle-
rinde oturan yaklaşık 50
bin kişiye hizmet verme-
sinin hedeflendiğini be-
lirtti.
Yerel Gündem-21' in
"Birey-Kadm-Toplum"
projesinin ılk adımını
oluşturan Alacahrrka Ka-
dın Aile Eğitim Merke-
zi'nde, çalışmalar 8 ana
bölümde yürütülecek. In-
san ilişkilerinden ilaç kul-
lanımma, fotoğraftan ye-
mek kitabı hazırlanması-
na, eko-tanmdan zanaat
eğitimine, hamur ışınden
geleneksel motiflerin
araştınlması ve aerobik
kursu, kadınlar için plan-
lanan aktıvitelerden bazı-
lan. Merkezde. sağlık,
hukuk ve toplumsal ılışkı-
lerde danışmanlık ile sos-
yal iletişim ve sığmma
hizmetlerinin venlmesi
de planlanıyor.
Tek örnek
Bursa'nın Osmangazi
semtinde Cilimboz Dere-
sı yanında, 17. yüzyılda
yapılan 4 katlı bina, 19.
yüzyıldan itibaren Inegöl-
lüzâde Hacı SafTet Bey
Bin Mehmet tarafından,
vatan için can veren şehit-
lenn eşleri ve kimsesiz
dul kaduılannı banndır-
mak için Dulhane'ye çev-
rildı.