27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Öğretim üyelerinden 0BSI6K • tZMİR(AA)-Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi bünyesinde iki yü önce oluşturulan ve bu süre içinde 140 tıp öğrencisine burs, araç-gereç desteği sağlayan Sosyal Destek ve Yardım Sandığı, demeğe dönüştürülerek kapsamı genişletildi. EÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Münir Büke, çalışmalann iki yıl önce dönemin dekanı Doç. Dr. Fehim Akçiçek ile birlikte yola çıkan bir gnıp öğretim üyesı tarafından başlatıldığını anlattı. Büke, demeğın ilk kongresini mayıs ayında yapacağını, bunun için de tüm öğretim üyelerini dernek çatısı altına çağırdıklannı bıldirdi. ABlTdenkitap yanlımı • tZMİT (AA) - ABD'deki Brother&Brother's Vakfı'nın, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Kütüphanesi'ne 14 bin kıtap bağışladığı bildirildi. KOÜ Kütüphane Dairesi Başkanı Mahmut Semerci, Türkiye'deki 22 üniversite arasında, en zengin kütüphanenin KOÜ'de olduğunu belirterek, "ABD'den gelen 14 bin kitapla, kitap sayımız 50 bine ulaştı ve kütüphanemiz daha da zenginleştı" dedi. Semerci, kütüphane hakkındakı bilgilerin, Internet'teki (www.kou.edu. tr-http) şifresiyle gınlen web sayfasından, (http://194.2772.92) kodu ile taranabildiğini duyurdu. Siyanürle attın tartısması t(AA)-Eskı Bergama Belediye Başkanı ve Pergamon Derneği Başkanı Sefa Taşkın, "Romanya, zehir barajlannın ikinci kez taşması sonucu zehırlı abklann kucağına düştü. Bergama 'daki altın madeninin zehir barajı da âyru mantığın ürünü" dedi. Romanya'nın bir ayda ikinci çevre facıasına maruz kaldığını anımsatan Taşkm, Deutsche Press Ajansf nın, Romanya Çevre Bakanı Romica Tomescu'nun olaydan sonra hemen bölgeye gıttığini, Macaristan ve Ukrayna'yı, felaketin olumsuz sonuçlartna karşı uyardığını duyurduğunu belirttı. • ANKARA (AA) - Unlü sanatçı Banş Manço'nun ölümünün ardından Türkıye genelindeki Banş Manço sevgisi, sosyolojiye konu oldu. Ahnan bilgiye göre, Banş Manço Projeleri Çalışma Grubu ile Galatasaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nün ortak çalışması kapsamında, Banş Manço'nun Türk toplumıma nasıl mal olduğu, farklı görüşten insanlan bir araya getinnesinın nedenlen araştınhyor. Araştrrmada, Manço'nun popüler kültür fıgürii olarak ne ıfade ettiğinin, toplumun yas duygusunu kaybettiği bir devrin ardından sanatçının ölümünün nasıl karşılandığı irdelenecek. kaçuyansı • ANKARA (AA) - Türk Eczacılan Birliği Başkanı Mehmet Domaç, gıda kapsamında Türkiye'ye giren ilaçlann ölüme yol açabileceğini bildirdi. Gıdalann Türkiye'ye giriş izninin Tarım BakanlığVnca verildiğine dıkkati çeken Domaç, birçok zayıflama ılacı, vitamin, mineral ile cinsel gücü arttincı ilaçlann da gıda kapsamında rahatça Türkiye'ye girdiğini kaydetti. Domaç, yaklaşık 300 ilacın gıda adı altında Türkiye'ye girdiğini söyledi. Pakistan'da kadın araştırmalan yapan Dr. Khan, kavramlann yeniden tanımlanmasını istedi 'Namus anlayışı yanlış'BARIŞDOSTER Pakistan'da kadmlar için çalışmalar yapan Araştırma Eğitim ve Gelişimi Savunma Derneği'nin Şiddet tzleme Sorumlusu Dr Tahira Khan, "namus cinayeti" diye bir suçun olamayacağını belırterek "Cinayet, anayettir. Namus cinayeti gjbi tanımlar kııllanıhrm1 cinayetin nedeni güçlendirilir. Bu tanım, otaya yanh bakbğı için, hukukun kadına karşı ıryguladjğı şkkkttir" dedi. Şiddete uğrayan kadrnlar için yaptığı çalışmalarla tamnan ve çabalan nedeniyle süreklı tehdıt altında yaşayan Khan, ülkesınde ve kadının aşağılandığı, ikmci sımf sayıldığı tüm geri kalmış ülkelerde, kadının bir mal gibi görüldüğünü, satm aünabılen bir meta olarak düşünüldüğünü söyledi. Kadına yönelik şiddetm ve cinayetlerin ekonomik yapıyla da yakın ilışkısı olduğuna dikkat çeken Khan, "namus" kehmesınin, yanlış anlamlarla yüklü biçimde, medyanın da cıddi katkısıyla, süreklı olarak ınsan beynıne yerleştirildiğini ifade etti. Khan, "Nanras cinayetkrinin çogunhıkla krrsal böigeierde işlendiği yaygm ama yanlış bir düşüncedir. Bunlar her yerde görülüyor. Londra'mn merkezinde de, ABD'de de namus cinayeti işjeniyor. Bu cinayetlerin sadece kültür ve töreden kaynaklandtğı şeklindeki anlayış da yanhştır. Bunlara ek olarak ekonomik yapının ve dinin de bo cinayetlerin işlenmesinde katkısı var" diye konuştu. Yıllarca süren örf, adet, geleneklerin ekonomik boyutuna da dikkat çeken ve geri siyasal sistemlerde, kadının "parasal bir karşıhğı olan mal" olarak algılandığım belirten Khan, namus kavramının yeniden tanımlanmasını istedi. Namus cinayetlen olarak nitelenen cinayetlerin, farklı ülkelerde, farklı biçimlerde işlendiğini vurgulayan Khan, "ttaat etmeyen, gevşek davrandığı düşünülen, başkalannın tecavüzüne uğrayan ktz çocuğu öldürülâyor ama haat etmeyen, gevşek davranan, hatta tecavüz suçu işleyen erkek cezalandınlmıyor. Aksine korunuyor" dedi. Kadına yönelik şiddeti en çok uygulayanlann kocası, eski kocası, babası, erkek kardeşi, amcası, dayısı, oğlu gibi yakm çevresinden kişiler olduğuna dikkat çeken Khan, kadına yönelik şiddeti azaltmak için çok iyi yasalar yapılması gerektiğini, ama bunlann da tek başına yeterli olmadığım söyledi. "Yasalar kadar, bu yasalann kimin etinde uygıılanritğı da önemlknr. Bir nesterin, cerrahın elinde farkh, katinn elinde farklı amaçlarla kullanıldığı unutulmamabdır" dıyen Khan. namus cınayetlennin her zaman planlı olduğunu, önceden tasarlanarak gerçekleştırildiğini söyledi. *> hûJdimetmkendilerinevenneyiplanladığıhak^protestoetmek^ ti'debüvükbb:yüriiyüş^ lediği ve erkeklerle kadınlann ayn bölümlerde yûrûdüğû gösterüer sırasında kara çarşaflı kadınlar, elkrinde taşKhklan Kuranlan havaya kaldırarak, bu haklan istemediklerini belirten sloganlar atülar. Hükümetin vermeyi planladığı haklar arasında, kadınlann evlenme yaşının 18e çıkanlması, boşanmanın kolaylaşünl- ması \e boşandıktan sonra maflann eşit paylaşımı gibi maddeler de yer ahyor. Öte yandan erkek egemen bir toplum olan Fasta kadınlann durumunu biraz olsun düzertmeyi planlayan yasalann yürüriüğe konmasını destekleyen yaklaşık 40 bin ktşi başkent Rabat'ta başka bir yürüyüş dazenkdL (Fotoğraflar: REUTERS) Kadınlarla erkekler Süf&Uffekabet halinde. Peki nefaman bifbirlerini tamamlayacaklar? Geleceğin iktidar ilişkileriDış Haberler Servisi - Dünyamn bütün ülkelerinde kadınlar gitgide siyasetten kültüre, sosyal yaşama kadar daha fazla etkinlik gösteriyor- lar. Ancak, yönetim kademelerinde erkeklerle beraber boy göstermeye başlayan kadınlar, ve gücü ellerin- de tutmaya ahşmış olan erkekler bir- birlerinin yerini ahnaktan öte bir- birlerini tamamlamaya yönelmedik- çe, iktidar ilişkilennde değişen ne olacak? Fransız Courier Internatı- onal dergısmde, farklı ülkelerden yazarlar bu sorunun yanmnı arama- ya çalıştılar. tspanyol El Pais gazetesmden Gabrieb Canas: Yeryüzü sakınlerinin en az yan nüfusu, bu asnn çehresini değiştire- cek bir^aşamın mücadelesini ver- miştir. Ozel yaşamdan aile yaşamı- na, cinsel ilişkilerden uluslararası Uişkilere değin, günlük hayatın bir- çok aJanında ön saflara çıkan kadın- lar, kendilerini evlerine bağlayan zincırleri kırarak yepyeni değerlerın doğmasına öncü- lük ettıler. Halen devam eden değişim süre- cinde yemden yapılanan sosyal çevreler, hü- kümetlen, kadınlann lehine işleyecek bir ekonomi politikası izlemeye yöneltri. Avru- pa Birliği yetkililerinin öngörüleri de bu yönde atılan adımlan doğruluyor adeta; "Bugünden baküdtğında, on yd sonra eko- Domi piyasasmm işgücü çarkmı döndürebi- lecek gençlerin sajısuım hiden hiye azakh- ğı, dotavisryla da kadınlann işgücüne duyu- lanihtr>«cuıartöğıbirtabk)ilekarşıUşi)O- ruz." Kadınlann dotambaçh davası Avrupa'da dev let tarafından ödenen ışsiz- lik parasına yalnızca gençler değil, çok da- ha eğitimli ve üst düzeylerdeki işgücü de rağbet ediyor. Göçmenlerin sağladığı işgü- cü ise bu sahada yetersiz, hatta etkisiz kala- cağı için, kadın işgücünün çok değerlenece- ği günlere doğru yol almaktayız. Kaduılann davası, her zaman dolambaç- h yollar izlemiştir; 21. yüzyılla birlikte da- ha düz çizgilerde yürümeye başlayan kadın- lann 'tam eşraiğe' kavusabilmesi için, Av- rupa'dakı 20'den fazla partı, seçim şartlan- m değıştirerek kadınlann seçun listelerine girebilme yüzdesini arttırmıştır. Tophımsal yaşamdakı gelişmeler benzer bir çizgi izlerken erkeklerin evdeki saltana- n ellerinden ahnmış ve demokratik bir aile yapısına doğru olağanüstü adımlar atılmış- tır. Kadınlar ve gençler, özgürlükleri için verdikleri mücadelenin bugünkü aşamasın- da, birçok alanda yeterli olabileceklerini gözler önüne seriyorlar. Bazı uzmanlar, kadınlann henüz yönetim alanında azınlık olmalarmı, iktidar kavramı- na erkeklerden farklı yaklaşmalanna bağlı- yor. Atamm Die VVoche'den Reinhard Kreissl: Fastaki kadmlar kendilerine tarunmak istenen haklan istemezlerken Finstinli kadmlar,8 Mart Dün- ya Kadmlar Günün'ndeerkeklerie eşit haklara kavuşmak için gösteri yaptılar.(Fotoğraf: REUTERS) Kadınlar ekonomıden polıtıkaya, kültüre, eğitime kadar her alanda smır tanımaksızın ilerliyorlar. Ama nereye? Kadrnlann, belli bir süre öncesine kadar erkeklerin elindeki konumlara gelebılmesi, yalnızca cinsel fark- hlığın ortadan kaldınlması ile değerlendiril- memeli. Politik alana yansıyan 'eşitiik' işın yalnızca görünen kısmı, erkekler gibi olma- ya çahşmakla, yalnızca erkeklerin ellerinde tuttuğu güçlü yerlere gelen kadınlan ya da tam aksine kadınsı ta\ ırlan benimseyerek yumuşayan erkekleri ölçü kabul ederek yö- netim ve iktidar alanında değışımler yarata- bümemiz çok güç. Eğer iktidar mekanizmasım değiştirmek istiyorsak ve bunun gerçekçi bir eşitiik çiz- gısinın sınırlan içinde kalmasını hedefliyor- sak, kadın ve erkeğin farklıhğını kabullene- rek hatta hiçbir üstünlük fikri gütmeksizin birliktelik ışığında yürümeliyiz. Bugünkü koşullarda kımi zaman karşı- laştığımız, şu erkeksi tavırlan takınan kadın- lann yöneticüik anlayışı ile, erkek hükmü altındakı yöneticüik arasında, 'eşMik' kav- ramım sığdırabüeceğımız bir açıklık göre- miyorum. Rekabet ortamım, birliktelik ortamına tercih ettiğimiz sürece, iki cinsiyet arasında yaşanan güç mücadelesinin ötesine asla ge- çemeyecek, dünyamn temel sorunlanndan biri olan iktidar ve yönetim düzeni sorunu- na asla 'adl' bir çözüm getiremeyeceğiz. Kimilerine göre, iletişim olanakla- n dünyayı öylesuıe birbirine yak- lastırdı kı, ayru bılgılere dünyamn dört bir yanından ayru hızda ulaş- makla, ayncalıklarla da ortadan kalkmaya başladı. Kimileriyse, ken- di kendıni idare edecek kadar iler- leyen bir dünya medeniyetinin, fark- h kültürlere eşit haklar sağlayabile- cek kadar özgürleşeceğıni düşünü- yor. Kısacası dünyada "iktidar ve yönetim" kendi yolunda ılerlerken kadın ya da erkek, hangisini kutla- mak gerek belli değil! tktidar, ancak brrhkteliğin gücünü görebildiğirniz noktada, tamamen önemini yitiri- yor. tran, Jenss-e Dovom, Nouchiae AhmediHorasani: Polıtika ve maddi güç, lranh ka- dınlar için ulaşılması imkânsız iki alanı simgeliyor. Tarih boyunca ka- dınlara kapalı tutulmuş bu iki kapı- nın ardına bakmaya çalışanlann eli yanmış hep! Bedehnı ağır cezalarla ödedik- leri atılımlardan zıyade, artık sanat ve eği- tim alanında faaliyet göstermeye yönelmiş Iranlı kadınlar. Tek partiye dayalı ve bu yüz- den reformlann bile tek elden gerçekleşti- rildiği bir sistem içerisinde, kadınlar sosyal, kültürel derneklerkurmaya yöneldiler. Böy- lece kadınlar, attıklan sessiz adımlarla bel- ki de sahnenin gerisinden, siyasette "yok- hddamia" var oldular. "Iran Devrimi'*nden sonra laık kadınlar siyaset yaşamından uzaklaştrnlmakla bera- ber, oy haklanm korumuşlardı. Üç yıl önce ılımlı lider Hatemiyı cumhurbaşkanlığı koltuğuna taşıyanlar da, verdiklen oylarla kadınlar oldu. Sosyolog Liz Kelly, Kontrolumu kaybettim' sözünün gercek dısı olduğunu söyledi 'Erkek, kadını planlı dövüyor' tstanbul Haber Servisi - Kadına yönelik şiddet üzerinde çalışan Ingiliz sosyolog Liz KeDy, ev içi şiddetin sadece doğru yasalar ve bunlann uygulanmasıyla önlenemeyeceğini belırterek "Şiddetin temelindeki tutum, anla>ıs değişmeü. £rkdderin sakürganhğı değişmelL Ne yazık ki, hiçbir ülkeie bu konuda çok ckkU ye caydmcı öniem yok" dedi. Çalışmalannı Kuzey Londra Üniversitesi Çocuk ve Kadın Suiistimali Bölümü'nde sürdüren Kelry, şiddet nedeniyle eşinden aynlan ya da aynlmak isteyen birçok kadmm öldürüldüğüne dikkat çekerek, ev içi şiddetin küçümsenmemesini istedi. Kelly, kadınlann ekonomik olarak güçsüz olduklan ve toplum baskısından çekindikleri için, şiddete maruz kaknklan halde. evden aynknaya cesaret edemediklerini ifade ederek "Dûnyannı en iyi yasalan bfie, kaduı sığmma evleri ve öteki destek hizmeüer yoksa, çok şey ifade etmez. Yasalarda. kadın ve çocuklara yönelik şiddetm aynca dâzenknmesi ve çok caydıncı cezalar verümesj gerekB" diye konuştu. Hapishane ortamının, insanlan daha da saldırganlaştirdığffli savunan Kelly, "çok ciddi suçlar'' olarak nitelediği cinsel suçlann ve ev içi şiddetin, ne yazık ki öteki ciddı suçlarla birlikte değerlendirilmediğini vurguladı. Kelly, evlihk içinde ırza geçme ve ensestin, yinelenme olasılığı çok yüksek suçlar olduğunu belirterek "Aflede sadecefiziksel\% cinsel şiddet yoktur. Şiddet uygolayan ldşi, başka yol ve yöntemkrle de karşısmdaidni denetim alona abnak ister. Onu tehdit eder, ailesrnden, işindea, arkadaşiarmdan soyuâamaya çahşır, kücûmser, aşağ^ar, yaşam sahasmı daraKmaya çahşır, ekonomik açıdan zayrf düşürmeye çabalar" dedi. Kelly, erkeklerin şiddeti bilinçli olarak tercih ettiklerini vurgulayarak "Kontrommfi kaybettim'' sözlennin gerçekleri yansıtmadığını, zaten amaçlannın, şiddet yoluyla denetim sağlamak olduğunu söyledi. Kelry, "Erkekternı, kadmlan döverken başkalarmm göremeyeceği yerlerine Mirmaları, bu işin anhk ya da istem dısı de^L, planh ve bilinçli olduğunu gösteren öğelerden biri" diye konuştu. DÜZY4ZI ORHAN Özürleri Kabahatiarinden Büyük. "Devlet" kavrarri>nı başlıca iki organ oluşturur. Bunlardan ilki sürek1 'h i z r r ı e tv e r e n bürokratlardır. öteki de, belirii süreler içinde, seçim yoluyla gö- reve gelen ve aynlan politikacılar. Iktidara gelmelen seçim yoluyla olduğu için, po- litikacılann değişimeayakuydurmalan, bürokrat- lardan çok daha kcday olsa da; yönetimin direksi- yonu çoğu yerde bürokrasinin elinde olduğu için devlet adına konuşan da, onlar oluyor. Meğer ki siyasi iKtidan oluşturan "seçilmişler", söylenip yâzılacaklar için, bürokrasisine zaman zaman belirii tenbihatlarda bulunmasın. Dünkü "Milliyet"^ birinci sayfasını boydan bo- ya kaplayan manşet "Telekulak Komedisi" adını taşıyorclu. Haberdö'b a ? t a dönemin emniyet mü- dürü olmak üzere Pir g^P görevlinin Ankara em- niyetinde yürüttükieri marifetler sırasında, Yargı- tay 8. Daire Başkanlığı'nın resmi telefonunun da dinlendiğinin belgelenmesi üzerine, Başkan Na- ci Ünver'in açtığı 25 milyar liralık manevi tazmi- nat davası için Içişleri Bakanlığı'nca idare mahke- mesine savunma adı altında gönderilen iki yanıt yazısına hâkim olan mantıksal çelişkiler anlatılıyor- du. Kim hazıriamışsa o mantıksal çelişkilerle dolu yazryı, adının, soyadmın, bakanlıktaki unvanının ve bitirdiği oğrenim kuaımunun isimlerinin de haber- de yer almasını isterdim. Yine isterdim ki, benim Istanbul Hukuk Fakül- tesi'ndeki öğrencilik yıllarımda "idare hukuku" dersini öğreten Sıddık Sami Onar, Ragıp San- ca gibi hocalanm, "ağır hizmet kusuru" işlediği öne sürülen devlet adına Ankara 10. İdare Mah- kemesi'ne gönderilen bu yanrtı, derslerinde, se- minerlerinde alıp "teşhiretsinler". Mesela Içişleri Bakanlığı, haberde yer verildiği kadan ile o savun- malannda, bir yandan telefonu izinsiz dinlenen Yargıtay Daire Başkanı'nın değil, hukuk devteti il- kelerinin zarar gördüğünü söylerken; öte yandan davacının dinleme eylemi karşısındaki değerlen- dirmelerini "çok soyut, belirsiz ve kanıtsız" olarak karşılamaya çalışmaktaymış. Yine bakanlık, istenilen 25 milyariık manevi taz- minat miktannın hiç bir ölçüye ve hesaba dayan- madığını, haksız ve fahiş olduğunu söyleyerek, ülkenin en yüksek yargı organlanndan birisinin başkanının makamında yüriitüten birtürcasusluk hizmetini, küçücük, olağan ve sıradan bir işlem gi- bi göstermek istemiş. Ve de, davacının dinleme olayından dolayı herhangi bir takibata uğramayı- şı mazeretinin arkasına saklanmak istemiş! O arada galiba, karakolda işkence gördüğü için tazminat talep eden bir başka yurttaşın talep di- tekçesine karşı hazırianmış savunma yazısının sa- tırlan da, Yargıtay Daire Başkanı'nın davasına ve- rilen yanıta kanşmış olmalı ki, davacının, bu din- leme olayı yüzünden iş ve değer kaybının söz ko- nusu edılemeyeceğı gorüşüne yer venlrruş! Sonunda da, savunmada "kaldı ki, dinlenen te- lefon yalnızca davacının değil, davaçı gibi diğer önemli kuaım ve kjşilerin de resmi telefonlandır. Aksi halde, tazminat isteklerinin sonu gelmez, hoş olmayan bir örnekolacaktır" den\\m\ş. Bununlada yetinilmeyerek, tazminat tutannın çok olduğu ile- ri sürülerek, bir tür pazariık kapısı açık tutulmak istenilmiş! Bilindiği kadan ile, bugünkü siyasi iktidar, de- mokratikleşme, saydamlaşma yolunda somut adımlar atmaktadır. Onun bürokrasisinin, üstelik mahkeme dosyalannda belgeleşecek türden ma- zeretler yaratarak, o atılmakta olan ve atılacağı söytenilen somut adımlan çelmelemeye kalkış- masının akıl ve mantığa sığan yanı var mıdır? öyle bin dereden su getirip içindeki "telekulak" hastalannı mazur göstermeye ve Içişleri Bakanlı- ğı adına bu tür komikliklerie işlenmiş zırvalıklan, tevile çalışmak yerine, yapılması gereken şey ya- sal olmayan bu tür eylemlerden ötürü, mağdur vatandaşlardan özür dilemek ve onlann uğradık- lan zarariara neden olduğu yargı kararian ile hük- me bağlanmış "ajan "lara rücu edebilecek yasal değişiklikleri hızla hazırlamaktır. Bir defa öyle bir adım atılsın. Görün bakalım, ya- sadışı yollarla, devlet adına caka satmaya kalkı- şan kaç marifetli ayakta kalacak ve Türkiye Cum- huriyeti'nin adını kullanarak, bu aziz variığı da, ona gerçekten hizmet edenleri de zor durumda bıra- kabilecektir? Bütün "Cumhuriyetçilerin" bayramlarını kutlu- yorum. Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgrt(g do.net.tr. Bursa'da yapılmıstı Dulhane canlamyor BURSA (AA) - Bur- sa'da 19. yüzyılda, şehit eşleri ve kimsesiz dul ka- dınlar için yapılan u Dul- hane", Bursa Büyükşehır Belediyesi Yerel Gündem 21 Alacahrrka Kadın Ai- le Eğitim Merkezi'ne dö- nüştürüldü. Bursa Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Ser- dar PamiroL, Bakanlar Kurulu'nun 30 Haziran 1999 tarih ve 99/3078 ta- rihli karan ile Bursa £ü- yükşehir Belediyesi'ne devredilen Dulhane'nin kadınlann, eğitim, ekono- mik gelişim, sosyal ya- şam ve üretim ortağı ola- rak kullamlacağım söyle- di. Pamirol, Dulhane'nin Bursa'nm eski semtlerın- den Pınarbaşı, Kocanaip, îvazpaşa, Aladdin, Esen- tepe, Mollafenari semtle- rinde oturan yaklaşık 50 bin kişiye hizmet verme- sinin hedeflendiğini be- lirtti. Yerel Gündem-21' in "Birey-Kadm-Toplum" projesinin ılk adımını oluşturan Alacahrrka Ka- dın Aile Eğitim Merke- zi'nde, çalışmalar 8 ana bölümde yürütülecek. In- san ilişkilerinden ilaç kul- lanımma, fotoğraftan ye- mek kitabı hazırlanması- na, eko-tanmdan zanaat eğitimine, hamur ışınden geleneksel motiflerin araştınlması ve aerobik kursu, kadınlar için plan- lanan aktıvitelerden bazı- lan. Merkezde. sağlık, hukuk ve toplumsal ılışkı- lerde danışmanlık ile sos- yal iletişim ve sığmma hizmetlerinin venlmesi de planlanıyor. Tek örnek Bursa'nın Osmangazi semtinde Cilimboz Dere- sı yanında, 17. yüzyılda yapılan 4 katlı bina, 19. yüzyıldan itibaren Inegöl- lüzâde Hacı SafTet Bey Bin Mehmet tarafından, vatan için can veren şehit- lenn eşleri ve kimsesiz dul kaduılannı banndır- mak için Dulhane'ye çev- rildı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle