Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA?
17
SSK'ye
boya
badana
Marmara'daki büyük
depremden sonra
Istanbul'da birçok
kamu binası ciddi
ölçüde hasar gördü.
Konunun üzeri
olabildiğince
kapatılarak binalann
sessizce onanlması
yoluna gidildi.
Hasar görmeyen
kamu binalannda
da olası bir
büyük
depreme karşı
önlemler
alınmaya başlandı.
Sosyal Sigortalar
Kurumu'nun
Istanbul'daki beşinci
sınıf malzemeyle
yapıldığı belli
lojmanlanndan birinin
de depreme karşı
desteklenmesi
gerekiyordu. En
azından lojmanda
oturanlar böyle
düşünüyordu. Ve bir
gün lojmana ustalar
geldi. Boya, badana
işleri başladı; her
daireye termosifon,
şofben ve ocaklar için
doğalgaz tesisat
kuruldu.
Böytece parasızlıktan
yakınan Sosyal
Sigortalar
Kurumu'nun bol
keseden ve amaç dışı
harcayacak parası
olduğu bir kez daha
kanıtlandı.
Elektronik posta: som@posta.cumhwiyetcom.tr T«fc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Yoksulluk sının
475 milyon lira olmuş..
"Yolsuzluk ise sınır
tanımıvor!"
M stanbul'da düzenlenen bir toplantıda Istan-
bul ve Çanakkale Bogazlan, büyüteç aitına alın-
dı. Toplantıya bir bildiri sunan Doç. Dr. Kap-
tan Necmettin Akten, Boğazlar'da seyir gü-
venliği ve gemi kazalarını anlatırken ilginç bir nok-
taya değindi:
"Montrö Sözleşmesi, Türk Boğazlanndan geçiş ya-
pacak gemiler için, formalite gereği olarak tahlisiye
parası ve fener ücreti ödenmesini öngörmektedir. Bu,
uluslararası sözleşmenin ticaret gemileri için tanı-
dığı bir edimdir. Ne var ki, Türkiye Cumhuriyeti,
Montrö ile gemilere getirilmiş ve verilen hizmetlerin
karşılıöı olan bu edimi gereğince tahsil edememek-
tedir. özellikle Karadeniz ülkelerinin çoğunun 'söz-
leşme tanımaz' ve 'Montrö'yü işine geldiğince yo-
rumlamaya dayalı' anlayışları karşısında Türkiye,
kendisinden istenen yaptırımlara karşı bu olguyu
uluslararası platformlara hiç taşımamıştır. Türk yar-
gısının önünde, fener ve tahlisiye ücretlerinin gemi
Denizcilik
donatanı tarafından ödenmemesi yüzünden Türk
gemi acentelerinin ödemek durumunda bırakıldık-
lan, bırakılmaya zorlandıklan binlerce dava vardır. Tür-
kiye, Boğazlanmızda yeni yaptırımlar peşinde ko-
şan ülkeleri, özellikle de Ukranya ve Rusya Fede-
rasyonu'nu Montrö Sözleşmesi'nin hükümlerini ti-
tizlikle yerine getirmeleri konusunda uyarmalıdır."
Türkiye'ye fener parası ödemeden Boğazlardan
geçen 4 binden fazla gemi var.
Aynen, Boğaziçi Köprüsü'nden ücretsiz geçen
otomobiller gibi... Fakat takibi yok...
Türkiye, yabancılardan alamadığı paranın bir kıs-
mını, geminin Türkiye'deki acentesini dava ederek
tahsil etmeye çalışıyor. Başkasının borcunu, biz öde-
mek durumunda kahyoruz.
Türkiye'nin alamadığı fener, tahlisiye ve sağlık res-
mi 40 trilyon lirayı buluyor.
Ulusal bir gelir, Boğazlardan kaçıp gidiyor.
Necmettin Akten:
"Türkiye açısından borcunu ödemeyen gemilerin
transit geçiş hakkından ve seyirtam serbestisinden
yararianamayacaklart açıktır. Zira Montrö Sözleşme-
si, seyir ve sefer serbestisini formalitelerin yerine ge-
tirilmesi koşuluna bağlamaktadır."
Parasını ödemeyen ticaret gemilerine Boğazlan ka-
patabiliriz... Ama bunu kim yapacak?
Bir ara Denizcilik Bakanlığı'nın kurulması gün-
demdeydi. Son duruma göre Başbakanlığa bağlı
Denizcilik Müsteşarlığı'nın kaldınlarak tekrar Ulaş-
tırma Bakanlığı'na bağlı genel müdüriük yapılması
planlanıyor...
Trakya ve Anadolu yanmadalan ile altı yanı deniz-
lerle çevrili bir ülkeyiz ve fakat denizcilikle ilgimizyok...
Genel müdüriük bile fazla!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Kurban konusunda mılletı koyun yerine koyuyorlar!
Başka bir ülkede bambaşka bir vali
Yemek yediği lokantada masadaki
sigara tablasını temizlemekte
geciktiği için garson kovan biri vali
olabilir mi?
Yolda giderken kendisıne selam
dumnadığı için makamına çağırdığı
trafık polisinin ağzına tabancasını
sokan, kafasına kabza ile vuran ve
yaka paça makamından atan biri
vali olabilir mi?
llde seçilmişlerin toplantısını ceketini
çıkartıp belindeki iki tabancayla
yöneten biri vali olabilir mı?
Resmi daireleri gezerken, eli
arkasında duran bir memureye "çek
elini g...'ünden" diye bağıran biri
vali olabilir mi?
Haftanın belli bir günü ibadet için
gittiği ibadethanenin çevresini iki
saat trafiğe kapatıp, kent
merkezinde yaşamı durduran biri
vali olabilir mi?
Memur ya da amir önüne gelen
herkese bağıran, küfreden biri vali
olabilir mi?
Vali yardımcılannın bile makamına
girmeye korktuğu biri vali olabilir mi?
Başka ülkelerde belki ama
Türkiye'de asla olmaz... Olamaz...
Türkiye'de böyle şeyler olsa, Içişleri
Bakanlığı hemen gereğini yapar.
Fakat başka bir ülke ne olur
bilinmez... Başka bir ülkede
cezaevinde bulunması gereken
mahkûmların, kentin en lüks
otelinde kaldığı bir yaralama olayı
ile ortaya çıktığında bile böyle bir
valiye hiçbir şey olmaz!
BÎR BAKIMA
SERVER TANlLLÎ
Din Şehit İster, Asüman
Kurban.
Okurlar hemen hatırlaya-
caklardır: Yazımızın başlığı,
Tevfik Fikret'in ünlü Tarih-i
Kadim'inüe geçen bir dize-
dir. Büyük şair, o dizeye bir
ekleme yaparak bir gerçek-
liği evrensel boyutlanyla or-
taya koyar ye fikri tamamlar:
Din şehitister, asüman kur-
ban
Herzaman, hertarafta kan,
kan, kan!..
Kanla dolu tarihe, savaşla-
ra, boş inançlara karşı, banş,
akıl ve özgürlük adına yazıl-
mış en çarpıçı şiirlerden bi-
ridir o. Edebiyatımızda tek-
tir ve şairimizin filozof yanı-
nı -bütün incelikleriyle- orta-
ya koyar. 1905'te yazılan şi-
irden Mehmet Akif rahatsız
olur ye düpedüz ağzını bo-
zar. Fikret, -Molla Sırat dedi-
ği- ona, 1914'te Tarih-i Ka-
dim'e Zeyl başlıklı bir ekleme
ile yanıt verir ki, ilk yazdığı sa-
dece tamamlanmakla kal-
maz, felsefe daha da yerine
oturur, dünyasallaşır, insan-
laşır. Onun, biterken dile ge-
tirdiği -A.Kadir'in Türkçesiy-
le- şu düşüncenin aitına in-
san olup da imza atmaya-
cak yoktur:
Insan gibi yaşamaktır bu-
gün gerçek din,
Insan gibi yaşamak.
Lisede okurken, edebiyat
hocamız, Fikret'in üzerinde
önemle durmuştu; onun Sis
gibi Ferda gibi şiirlerini, üs-
telik şairin biraz da zor diliy-
leezberlemiştik. Merakede-
riz, bugün nesiyle ve nasıl
okutulmaktadır okullanmızda
Tevfik Fikret? Konuya girmiş-
ken, Tarih-i Kadim'lni oku-
tup açıklayan edebiyat hoca-
lan da var mıdır?
Unutmayalım, Tevfik Fik-
ret, sadece şiirimizin değil,
çagdaş küttürümüzün büyük
uğrak noktalarından biridir.
Şuna da inanınz: Fikret ol-
masaydı, Nâzım daolacağı-
nı olmazdı.
Birbirini tamamlarlar...
•
Bugün Kurban Bayramı'nın
ikinci günü. Islamda onun
adı "Büyük Bayram "dır ki
önemini gösterir. Böyle nite-
lenmesi de, sanıyoruz, bol
bol koç vedeve bogazlanma-
sı adına değildir. Pek eski
yüzyıllarda insan kurban edi-
lirmiş; ona yasak koyup hay-
vanların kurban edilmesi yo-
lunu açmak, bir yerde bir dö-
nüm noktasıdır. Ne varki, Hı-
ristiyanlar için kurban şara-
ba batırılmış ekmek yemek-
tir. Yahudilerde kurban bir
Tann buyruğudur. Müslüman-
lıkta ise Tann buyruğu değil-
dir. Nitekim Kuran, kurban-
dan söz etse de emretmez.
Peygamber'in yaptığı için ya-
pılması gereken bir davra-
nış, bir başka söyleyişle "sün-
net"Wr.
Işin inceliğine dikkat ettiniz
mi?
'Din emridir" diye, öyle eli-
ne satır alıp dana kovalamak
yok. lllâ kan akıtacağım di-
ye, gözünü kan bürümek de
yok. Onun yerine, felakete
uğrayanlara, yoksullara el
uzatmanın yolu açık. Kurban
Bayramı yaklaşırken, ilahi-
yatçılar ve yazarlar, kurban
kesimi konusunda farklı gö-
rüşler dile getirdiler: Diyanet
İşleri Başkanlığı ve kimi ya-
zarlar, "kan akıtmave kurban
kesme'nin şart olduğunu öne
sürerken, kimi ilahiyatçı ve
yazarlar da, hayvan kesimi-
ne karşı çıkıp bunun yerine
fakirlere sadaka verilebile-
ceği görüşünü savundular ki,
bizce de işin doğrusu oydu.
Diyanet İşleri Başkanlığı, bir
büyük fırsatı kaçırmıştır: Ko-
nuya geniş açıdan bakarak,
topluma daha "insanî" bir
doğrultuda biradım attırabi-
lirdi, başaramadı.
"Daha insanî bir doğrultu-
da"dedik: Dinsel uygulama
kadar, yaşamın her alanında
da böyle adımlara ihtiyacı-
mız var. En korkunç şey, do-
nup kalmak!
Hele hele din için...
Ama kıpırdayıp hareket
eden bir dünyada durağan-
laşıp yerinde sayan bir de-
mokrasi de, daha o anda bir
can çekişmenin bütün belir-
tilerini gösteriyor demektir.
Demokrasiyi derinleştirirken,
onun çehresini bozan eşit-
sizlikleri de gidermek gere-
kiyor. "Eşitsizlikler" derken,
en başta "sosyal" olanları
kastetdiğimizi söylemeliyiz.
Ama yapacağımız reform-
ların arasına eğitimi bir an
önce sokmalıyız: Okullanmı-
zı ve üniversitelerimizi çağın
gerçeklerine açarken, insan-
larımızın manevîdünyalannı
eğitecek ve zenginleştirecek
akılcı gerekçeler de bulma-
lıyız.
Çözüm, elbette dinin yeri-
ne geçmek ya da ona bakıp
metafizik çıkmazlara sapmak
değildir; çözüm, olsa olsa,
demokrasinin kendi zengin
hümanist kaynaklarına yeni-
den eğilmesi, geçmişindeki
o büyük Aydınlanma mirası-
na tekrar sahip çıkmasıdır.
Ortaya konacak yeni hüma-
nist yorumu eğitime de ak-
tardığı gün, demokrasi ge-
leceğe doğru yürüyüşe yeni
bir hız da kazandırmış olacak-
tır; çünkü yeni kuşaklarla çık-
mış olacaktır yola.
Daha aydınlık, daha insan-
ca bayramlara sevgili okur-
lar!..
ÖZÜR: Teknik hatadan dolayı Kâmil Masaracı'nın "Çizgilik"
karikatüründe bir kare fazla çıkmıştır. özür dileriz.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakfa turk.net
ÇÎZGlLÎK KÂMtL MASARACI
KEDt LEVO APTÜÜKA
TARtHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN UMart
BALEDE OLAĞANÛSTÜ BİR USTA: NUREYEI/
1338'DE BUGÜN, UMLU BALET KuDOLF AIUBEYEV DO6MUŞ7U. SOVYET
UMHU*IYETL£KİNDEN BİK'MN 7İ/RK KOKENLI HAUa O&4V
KIBTLA/ZDANDt. DANSA DUYOUĞU BÜYÜK iLGt MEOEMY-
LE LEM/NGeAO BALE OtCULUNOA O&/ZENIM GÖRPÜK -
SONBA, ÛMUJ fCıRoV BALESİ'NE KAHL/tKAK SOLO
D/lfJSÇl Ot-KıiuŞTU. 196f 'P£, SU fOPU/UjSuM BıR
ÇEÇfTU 8AL£ GÖSTlEIZıL£/ÇsAfE~
ÜNLÜ &ALEKM MAeGor FONreYN 'L£ UNUTULJA/tyAC4#:
BlK /KİLİ OlMÇTU*M(JŞru. OLAĞAVÜSTTJ DAA/S TEtZ-
Nİ6I A/EO£/V/yL£, ÇOĞU K£Z,£FSANEVÎ RUS SA-
LETf 1SASLAV Nİ.TİNSKY İLE K/yASLAMAN
YOKUMU ACAOAg, KOKeo6GAFİ
M SAÇARtLI OLMUÇTVR.
y , Ugv-
3»n Süze/'de.
Galina Paneıf rfe.
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKÎMOGLU \
Üç Bayram . ;
önceTıp Bayramı, şimdi Kurban Bayramı. Uzun.
tatiller, dağlara, denizlere gidenler, yaralılar, ölü-1
ler yollarda. Evlerde hiçbir yere gidemeyenler,"
maaşını da alamadan yalnızlığa gömülen emek-^
liler, ekranlarda değişmeyen görüntüler, aynı yüz-
ler, aynı sözler! :
Tıp Bayramı nedeniyle belli gerçekler yenidenı
gündeme geldi. Doktorlar yakınıyor, hastalar ya-
kınıyor; sağlıklı çözümlerbulunamıyorsorunlara.,
Dahası, değişen kuşaklann sağlık durumu, ruh sağ-(
lığı bozuluyor giderek.
ANKA Ajansı'nınyayımladığı birraporvar. Yurt-;
Kur'un yaptığı bir araştırmayla saptanan gerçek-'
leri açıklıyor. Bir stres tablosu da denebilır. Yurt-1
larda kalan gençlerin yüzde 73 oranında psiko-
lojik sorunları var. On altı ilimizde 3.551 öğrenci--
yi kapsayan bir araştırmayla saptanıyor. Odalan'
kalabalık, yemek ücretini yüksek buluyor genç-
ler. Yurda geliş saatlerinin sınırlanmasından dert
yanıyor. Korku, bellekyitirmek, aşırı kaygı, panik,
uykusuzluk, kararsızlık, içine kapanmak, öfke,
gerilim, karşı cinsle ilişkilerdeki çekingenlik, AIDS
korkusu nedeniyle strese giriyor. Başka bir de-
yişle ruh sağlığını yitiriyor.
Ruh sağlığını etkıleyen olayları hepimiz, her'
gün, her yerde, her saat yaşıyoruz değil mi? Kü-
çükbirkıvılcımyangına, birtartışmakavgayadö-
nüşüyor birden, silahlar patlıyor, lüks oteller, ye-
şil alanlar kana bulanıyor, nerde, neyle karşılaşa-
cağını bilemıyor insanlar. Kurbanlık koyunlar gi-
bi boynu bükük bir yaşam!
Babam, Kurban Bayramı'nda doğmuş geçen
yüzyılın başında. Hakkı Bey'i çok sever, doğu-
munu teşekkürle kutlanm. Cebeci'deki mezarlı-
ğa gider, söyleşirim kimi zaman. Bu kez susma-
yı yeğledım. Yaşadıklarımızı bılmesinı ıstemedim
galiba. Kurban kesmediğim için kaç kişiden azar
işittim, öğüt dinledim bu bayram! Açıkça soruyor-
lar, kurban kestin mi? Kesmedimse neden, ayıp.
değil mi? Saçıma, başıma yakışır mı?
Böylesine bastınyor karanlık.
• * •
Derken bir telefon, Anadolu Çağdaş Eğitim
Vakfı Başkanı Ayla Hatırlı'dan. lnönü Vakfı ile
birlikte düzenlenen Sezen Aksu konsennden 7
milyar gelır sağlanıyor deprem bölgesındeki öğ-
rencilere. Depremde nice kurban verildi, ama 400
çocuğa eğitim olanağı sağlanıyor bir gecede, ay-
dınlanma yolu açılıyor. Bir bayram armağanı di-
ye algıladım bu haberi. Babamın ölmeden önce
söyledikleri çınladı kulağımda.
- Içinızden gelince bir Fatiha okuyun yeter. Dua
için, mevlit için para vermeyin, birçocukokutun.
Giderek anlam kazanıyor bu sözler. Olanakla-
nmı zorlayarak, karanlığa bir damla ışık katarak
yaşıyorum mutluluğu. Babamın sözlerini gerçek-
leştimnenin sevincini duyuyorum.
• • •
Yazımı bir dans bayramıyla sona erdiriyorum.;
Devlet Balesi'nden güzel bir armağan sanatse-
verlere. Sevgiyle, özenle, coşkuyla oluşan bif
ürün, bir dans söleni. Milenyumda Dans. Mavi,
Balonumu Gerilstiyonım ve Concerto adlı üç ay-
rı bale, ama bütünlüğü var. Bach'ın, Beetho-
ven'ın, Şostakoviç'ın müziği dansa dönüşüyor.
Dans dalının ünlü ustası James Sutheriand ile
Türk balesini yeşerten bir baleci, UğurZeyrek'in
emeğiyle boyutlanan bir dans olayı. Insan vücu-
dunun gizemini anlatan, anlatım gücünü yansı-
tan bir öykü danslarla.
Ankara'da değil Kopenhag'da, Paris'te, Lond-
ra'da izler gibi, sınırlan aşarak, evrenselliği yaşa-
yarak duygulanıyor insan. Sonra da hüzünleniyor,,
belli dallardakı yozlaşmayı, düzeyini koruyama-
yanlan, çağdışılığı yaşayanları düşünüyor. Çağ-
daş düzeyini koruyan sanatçılara saygı duyuyor,
sevgisini, coşkusunu yrtirmeden çalışan yöneti-
cileri içten destekliyor, umutla selamlıyor.
Başarının gizemini yakalamak çok önemli her
dalda. Yakalayanlar yeşertiyor, yitirenler sol-
duruyor.
* • • .- , ,
Bayramınız kutlu, dalınız yeşil olsun.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ XIV ve XV
yüzyıllarda ts-
panya'da inşa
edılînış olan çe-
şitli müstahkem
yapılaraverilen
ad 21 Yapma-
cıklıdavranış...
Görünüşe göre
olacağı sanılan.
3/Gemminbaş-
tan ikinci dire-
gi. Şöhret 4/ 8
Uflemehbırçal- g
gı... Güreştebır
oyun. 5/ Bir soru ekı...
Bakla ıçıyle yapılan zey-
tinyağb yemek. 6/Istan-
bul'unbırsemtı. 7/Do- 2
gu Anadoluyöresine öz-
gü bir halk oyunu... Kü-
tahya'nın Simav ılçesin-
de bir kaplıca. 8/ Dar ve
kalınca tahta... Büyük
çıvı. 91 İçine başka bir
sıvı kanştırılmamış iç-
ki... Belli bir amacı ol-
mayan, dayanaksız söz.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir şeyi desteklemek ya da çürütmek için ilen sürü-
lenneden. II Bir tür taze ve tuzsuz beyazpeynir... Bir işı
ya da bir maü birçok isteklı arasından en uygun koşul-
larla kabul edene bırakma. 3/ Sosyolojıde boy... Asya'da
bir ülke. 4/ Tiksınme. 5/ Gökküresınde, üzerinde on iki
burcun eşit aralıklarla dağıldığı kuşak... Bir haber ajan-
sının simgesi. 6/ "Sabahattin —": Yazaranız... Atlann
taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı. II Eski Mı-
sır'da güneş tannsı... Taze soğan ve marulla pişirilmiş ku-
zu eti yemeği. 8/ Tabut... Bektaşi dervişı. 9/ Bir görev-
de geçinlen süre... Arkadaş, dost.
GAZİANTEP 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
1998/1506 Esas, 2000/140 Karar
Davacı Sevinç Teymur tarafından davahlar Mustafa Çetın ve arkadaşlan aleyhine açılan ortaklığın gı-
derilmesi davası karan çıkmış olmakla,
Gaziantep ıli Şahinbey ılçesi, Değirmiçem Mahallesi pafta 18, ada 344, parsel 427 sayılı taşınmazda-
ki ortaklığın satılmak suretiyle gıderilmesine mahkememızce karar venlmış olup, taşınmaz maliklenn-
den ve davalılardan Yunus Yıldınm, Semiha Yıldınm ve Zeynep Yıldınm tüm aramalara rağmen bulu-
namadıklanndan dava yokluklannda sonuçlanrrnş olup, bu davalılann ilanın yayunlanmasından sonra 7
gün içerisinde bır itirazlan varsa mahkememize başvurmalan, başvurmadıklan takdirde bu ilanın tebli-
gat yerine geçeceği ve karann kesinleşeceği ilan olunur. 29.02.2000
Basnı: 12160
GELİBOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1997/562
Davacı Celal Hasırcı tarafından davahlar Nurı Hasırcı vs. aleyhine mahkememize
açılan ortaklığın gıderilmesi davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara ka-
ran gereğince;
Gehbolu ılçesi, Tayfur köyü 635, 636, 809, 810, 811, 812, 1050, 1111 ve 1143 par-
sel sayıh taşınmaz hissedarlanndan Hasan oğlu Cavit Hasırcı'nın yapılan tüm araştır-
malara rağmen adresi tespit edilemediğinden duruşmanın atılı bulunduğu 4 4.2000 gü-
nü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunmalan. gelmedikleri takdirde HUMK'nun
509. ve 510. maddeleri gereğınce gıyabınızda karar \enleceği ılan olunur. 15.2.2000.
Basın:9136 • • •-•