Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17MART2000CUMA
4 HABERLER
DIMYADA BUGUN
ALt StRMEN
Söyleyecek Söz Yok
Öyle olaylar yaşıyonjz ki, kimi zaman bunlar
karşısında söyleyecek söz kalmıyor.
Yargıtay 8. Daire Başkanı Naci Ünver'in te-
lefonunun, Içişleri Bakanlığı'na bağlı memur-
larca dinlendiğini öğrenmesi üzerine, Ankara
10. Idare Mahkemesi'nde açtığı 25 milyar lira-
lık manevi tazminat davasına Bakanlık savun-
manlannın verdikleri iki savunma işte bu tür
olaylardan.
Âslında buna savunma demek de caiz değil,
"tamşecaat arz ederken sirkatin söylemek" tü-
ründen bir davranış.
Aslında bir ülkede Içişleri Bakanlığı'nın o ül-
kenin en yüksek yargı organlarından birinin en
üst kademelerine ulaşmış biryargıcını dinleme-
si bile yeterli bir devlet ayıbıdır.
Ama ülkemizde bu tür olaylar umûru adiye-
den sayılıyor artık.
Bizde devletin erkini ellerinde tutanlar, "dev-
let bu dinler de, döver de, söver de, cezalan-
dınrda, ama şakinin karşısında eliböğründe de
kalsa eleştirilemez" zihniyetiyle hareket ederek
devletin manevi şahsiyetine saldırıda .bulun-
makta beis görmüyor, sonra da, bu tavırlannı
eleştirenlere dava açıyor ya da onlan dinliyor-
lar.
Oysa asıl dava açılması gerekenler onlar.
•••
Ama artık bu olaylar da önemsizleşti.
Şimdi gelelim Içişleri Bakanlığı'nın pek hü-
nerli savunmanlarının savlarına:
llk savunmada, telefonu dinlenen yargıcın
"telefon dinleme eyleminin davacının kişiliğine,
kimliğine, özel hayatına, özel hayatının doku-
nulmazlığına, yargı bağımsızlığına ve hâkimlik
teminatma yönelik bir saldın olduğu ve dava-
cının bundan zarar gördüğü iddialarının çok
soyut, belirsiz ve kanıtsız olduğu" yanıtı verili-
yor.
Kişiliğe, kimliğe, özel hayata, özel hayatın do-
kunulmazlığına somut saldın olması için bir in-
sanın telefonunun dinlenmesi yetmiyorda, aca-
ba öldürülmesi mi gerekiyor?
Bu nasıl bir kafa?
Kimlerin sultası altında yaşıyoruz Tannm?
Ikinci savunmada ise daha da ileri gidiliyor ve
dinlenen konuşmanın önemsiz olduğu bildirili-
yor.
Yani yasalarda, çağdaş demokrasi ölçütle-
rinde, "önemsiz konuşmalar dinlenebilir" diye
bir kanıt mı var acaba?
Aynca davacının malvariığının, dinlemeden
zarar görmediği savunması da narikuladedir.
Maddi tazminat ile manevi tazminatın farkını bi-
le bilmeyen bu adamlara kim diploma vermiş
dersinrz?
Hele hele zarar görenin davacı değil de hu-
kuk devleti olduğu savına ne demeli?
Hukuk devletinin saldırıya uğramasından o
devletin uyruğu zarar görmez ise kim görür ki?
• • •
Bakın şimdi şecaat arzederken nasıl sirkatin
söyleniyor:
"Kaldı ki, dinlenen telefon yalnızca davacının
değil, davacı gibi, diğer önemli kurum ve kişi-
lerin de resmi telefonlandır. Aksi halde tazmi-
nat istekleri sonu gelmez hoş olmayan örnek
olacaktır."
Yani diyorlar ki, "herkesi dinledik, birine taz-
minata hükmederseniz öbürlerine de vermek
zorunda kalırız".
Afferin be! İşte ben buna hukuki savunma de-
rim.
25 milyariık, yani 45 bin dolarlık tazminat ta-
lebinin yüksek bulunmasına gelince:
O da ülkemizde insanın hayatına, özel haya-
tırtın dokunulmazlığına, onuruna verilen değe-
rin en güzel kanıtıdır.
Herkesi kendi gibi bilenler, kendilerin* göre
değer biçiyorlar.#
Çok merak edfyorum. Acaba Içişleri Baka-
nı'nın bu savunmalardan haberi var mı? Yoksa
eğer bu haberler üzerine söz konusu dosyaya
bakacak mı? Ve de bakarsa acaba ne yapacak?
Imam-hatiplere
yeni vizyon
EBRUTOKTAR
ANKARA - Din Öğre-
timi Genel Müdürlüğü,
Türkiye'deki geiişmelere
ve dinsel tartışmalara pa-
ralel olarak -İmam Hatip
Liseleri Gelişim ModelT
hazırladı. Şekilcilik ve
sloganlan değil, ahlaki
öğretilerin felsefesini öğ-
retmeyi amaçlayan model
kapsamında, imam hatip
lisesi öğrencilerinin çev-
redeki camiler yerine
okulda açılacak uygulama
mescitlerine katilımı sağ-
lanacak. Din öğretiminde
kavram karmaşasına son
verilecek, dinin birleştiri-
ci ve huzur verici gücü
öne çıkanlacak, düşünen,
sorgulayan, inancını ak-
lıyla birleştiren öğrenciler
yetiştirilecek. Okullarda,
medya merkezi, dil labo-
ratuvan, bilgisayar labo-
ratuvan, sağlık odası oluş-
turttlacak.
Din Öğretimi Genel
Müdürü Doç. Dr. Mualla
Selçuk, ülke gereksinimi-
ne uygun din adamının
yetiştirilmesi, eğitimde
verimin arttırılması, öğ-
renci başarısının yüksel-
tilmesi amacıyla gelişim
modeli hazırladı. İmam
harip liselerinin yeni mis-
yon ve vizyonunu belirle-
yen modelde, şu degişik-
liklere gidihnesi istendi:
- Sağhklı bir din anlayı-
şının, Türkhe için gerekö
ahnhet gelişmesinin ger-
çekleşmesini sağtayacağı-
na inaımonız. Bu neden-
le düşünen. sorgulayan,
inancını aklıyla bütünleş-
tiren öğrencileryetiştirOe-
cek.
- Ezberci ve baskı altın-
daki yaklaşımı değil, çö-
zümleyici ve yorumlayıcı
yaklaşımı benimseyece-
ğiz.
- Şekiküik ve sloganlan
değil, ahlaki öğretilerin
felsefesini önemseyeceğiz.
Din öğretiminde kavram
karmaşası otuşturmayız.
• - Din öğretiminde, so-
runlara aceleci çözümler-
le yakJaşmayız.
-(K •nendlerin,çevrede-
ki üniversite ve sanayi ku-
ruluşlaruıa gözlem prog-
ranılan düzenlemeleri,
toplumun çeşitli meslek
gruplan ve sanatçdanyla
konferanslar düzenleme-
leri sağlanmalıdır.
Akit gazetesi, kurban derilerini toplayan THK'ye TİKKO sızdı' yalanıyla halkı tahrik etti
Şeıiatçılarnıhedefi THKİstanbul Haber Servisi - Kurban
derisi, bağırsak, fıtre ve zekât
toplama yetkisinin
yalnızca Türk Hava
Kurumu'nda (THK) olmasını
hiçbir zaman içine sindiremeyen
ve trilyonlarca lirayı
bulan deri rantını şeriatçı
örgütlere akıtmak isteyen
şeriatçı basın, bu yıl da
kışkırtma ve yalan haberlerle
THK'ye saldırdı.
Şeriatçı kesimin
aydınlan, demokratlan,
Atatürkçüleri hedef
göstermesiyle bilinen en radikal
yayın organı Akit gazetesi,
"Deriler TİKKO'ya mı?"
manşetinin altına "TtKKO
başta olmak üzere çeşitli sol
örgütlerin 'deri toplayıcısı'
olarak THK'ya sızdıklan ileri
sürülûyor" diye yazdı. Akit,
kendilerini telefonla arayan
vatandaşlann verdikleri
istihbarata
dayandırdığı haberinde,
"Gazetemize telefon eden
vatandaşlar, çevrelerinde
vasadışı örgüt üyesi olarak
tanınan ve pohsten köşe- bucak
kaçan kişilerin, gerek araçlanyla
deri toplamak. gerek gerçek deri
toplayıcılanna yardımcı olmak
kıhğında THK'ya sızdıklan ve
deri toplama görevlisi
olarak görev aldıklarmı
bildirdiler" şeklinde yazdı.
Akit, bu bilgilerin bazı emniyet
yetkililerince de doğrulandığını
ve emniyet yetkililerinin
THK'ci kıhğındaki
TÎKKO'culara dikkat
edilmesini istediklerini
savundu.
• Dincilerin radikal yayın organı Akit gazetesi,
"Deriler TlKKO'ya mı?" manşetinin altına "TİKKO
başta olmak üzere çeşitli sol örgütlerin 'deri toplayıcısı'
olarak THK'ya sızdıklan ileri sürülûyor" diye yazdı.
Akit, haberini kendilerini telefonla arayan vatandaşlann
verdikleri istihbarata dayandırdı.
Nazlı Dıcak'tan Fehmi Koru'ya,
Melunet Barlas'tan Kürşat
Bumin'e deku
çok renkli ve çok
yönlü" bir yazar kadrosunu
banndıran Yeni Şafak gazetesi
de "Vali deri avuıda" başlığıyla
kullandığı haberinde İstanbul
Valisi Erol Çakır'ın para
karşılığı kurban kesimi yapan
süpeımarketleri bile tehdit
ettiğini öne sürdü. Yeni Şafak,
"Deri avına çıkan valflik,
süpermarketleri bile deriierin
THK'ye tesliminden sorumlu
tutuyor. Deriierin THK dışında
bir yere verihnesini yasaklayan
Vali Çakır, biitün güvenlik
güçlerini deri takibiyle
göre\ lendiriyor. Çakır aynca,
muhtarian da vatandaşın
derilerini takip ve kontrol etme
konusunda harekete geçiriyor"
dive vazdı.
P 3Abdürrahim
Karako
ebrik
»> Or« î«*r- Aâota. ma
MH3TÎ
DerilerTlKKO'yamı?TİKKO başta dkpak üzere çeşitli sol örgütl
ri toplayıcısın
x)irak THK'ya^ızdık
Polis telsizleri uyardı
'Kurban derileri
dincilere gitmesin'
• İstanbul Emniyet Müdürlüğü
Haberleşme Merkezi'nden dün yapılan
telsiz anonslannda, yardım toplama usul
ve esaslan hakkındaki yönetmelik
hükümleri gereği, kurban deri ve
bağırsaklannı toplama yetkisinin sadece
THK'ye ait olduğu vurgulandı.
İstanbul Haber Servisi - tstanbul polısı, kurban
derilerinin Türk Hava Kurumu'ndan (THK)
başka kuruluşlarca toplanmasına engel olunması
amacıyla uyanldı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü
Haberleşme Merkezi'nden dün yapılan telsiz
anonslannda, yardım toplama usul ve esaslan
hakkındaki yönetmelik hükümleri gereği, kurban
deri ve bağırsaklannı toplama yetkisinin yalnızca
THK'ye ait olduğu vurgulandı.
Vali Çakır genelge yayımladı
Bu konuda valilikçe daha önce ilçe
kaymakamlıklanna bildirimde bulunulduğu
anımsatılan telsiz talimatmda, "kurban
derilerinin, bölücu, yılacı, irticai kurunı ve
kunıluşlann efine geçmesinin engeflenmesi"
istendi. İstanbul Valisi Erol Çakır'ın ımzasıyla
yayımlanan genelgede Türk Hava Kurumu
(THK) dışmdakı dernek, vakıf ve benzeri
kuruluşlar ile kişilerin kurban derisi toplamasına
izin verilmeyeceği bildirilmişti. Genelgede,
kurban derisi ve bağırsak topiama yetkisinin Türk
Hava Kurumu'na verildiği anımsatılarak. kurban
derisinin bölücü, yıkıcı ve irticai kuruluş, dernek
ve benzeri kuruluşlar ile bu gibi kişilerin eline
geçmesine fırsat verilmeyecek şekilde önlem
alınmasının sağlanacağı vurgulanmıştı.
Türkiye, Gülen yüzünden Taşkent Eğitim Müşavirliği 'ni kapattı
O:bekistutu Fctludhıhghmn pesiıuleANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı ts-
lam Kerünov'a yönelik su-
ikast girişimiyle ilişkisi oldu-
ğu gerekçesiyle gözalhna alı-
nanlann yargılandığı Hizb-ut
Tahrir davasında 3 Türk'ün,
Fethuüah Gülen'in şeriat
emelleri doğrultusunda faali-
yetleri nedeniyle suçlu bulun-
duğu, 9 Türk'ün de Nurculuk
faaliyetleri nedeniyle mah-
kûm olduğu Özbekistan'daki
Türk Eğitim Müşavirliği ka-
patıldı.
Taşkent yönetimine muha-
lefet eden SalihMemedov'un
Türk topraklannda banndığı
ve ülkesindeki şeriatçı akım-
lan desteklediği iddiasıyla
Türkiye ile arası açılan Özbe-
kistan, Temmuz 1999'da ül-
kesindeki Türk okullannı tek
taraflı olarak kapatmıştı.
Özbekistan'ın 7'si Türkiye
Cumhuriyeti devleti, I8'i Fet-
hullah Gülen tarafindan açı-
lan okullar ile Türkçe Eğitim
Öğretim Merkezi'ni kapat-
ması üzerine Türkiye, bu ül-
kedeki Taşkent Eğitim Müşa-
virliği'ni kapatmakaranaldı.
1997 yılında 1298 öğrenci-
sini, 1999'da da 397 öğrenci-
sıni Türkiye'den çeken Özbe-
kistan'ın şu anda Türkiye'de
yalnızca 195 öğrencisi bulu-
nuyor. Türkiye'de öğrenim
gören 15 ön lisans, 131 lisans,
47 yüksek lisans ve 2 dokto-
ra öğrencisi bulunan Özbe-
kistan, ortaöğretim ve TÖ-
MER'de bulunan tüm öğren-
cilerini de geri çağırmıştı.
Ülkesindeki lslami akımla-
nn gelişmesinden endişe du-
yan Özbekistan, Fethullah
Gülen'in etkinliklerinden ra-
hatsızlık duyuyor. Özbekis-
tan Cumhurbaşkanı tslam
Kerimov'a T6 Şiıbat 1999'da
düzenlenen suikastı planla-
dıklan iddia edilen Muham-
metSalih ile Enver Ahayh'nın
Fethullahçı olduklan kayde-
dildi. Tacikistan ve şeriatçı
Taleban yönerimindeki Afga-
nistan ile sınırlan bulunan
Özbekistan. Fethullah grubu-
nun çalışmalannı yakından
izliyor.
Özbekistan yönetimi, Fet-
hullah Gülen'e ait okullan
"laiklik karşıtı eğitim verme-
18 okulu
devlet kapattı
Özbekistan'daki
okullan şeriat yaydığı
için kapablan
Fethullah Gülen,
okullann sahibi
görünen Biriik
Vakfl'mn 10. kuruluş
yıldönümünde
yasaklı lider
Necmettin Erbakan'ı
karşıbyor.
leri şüphesiyle" daha önce de
iki defa kapattırmış, ancak
Cumhurbaşkanı Sfikyman
Demirel'in doğrudan devreye
girmesi üzerine okullar yenı-
den açılmıştı.
Türkiye 'nin Özbekistan
Büyükelçisi Umur Apaydın
1999'da hazırladığı raporu
hükümete sunmuş ve Türki-
ye'de "28 Şubat süreci" ola-
rak anılan dönemde yaşanan
köktendincilik tartışmalan-
nın Özbekistan'a yansıdıgını
belirtmişti. Büyüİcelçi. "Öz-
bekistan'ın Türkiye'deki bazı
kesimleri hâlâ tehdit kaynağı
olarak gördüğünü" vurgula-
mıştı.
Rejim muhalifi Muham-
met Salih de geçen yıl gaze-
temıze verdiği özel demecin-
de, Fethullah Gülen'e ilişkin
görüşlerini şöyle açıklamıştı:
"Gülen'i hiç tanımam ama
kendisine çok hürmet duya-
nm. Çünkü bu insan devletin
yapmadığı şeyleri yapıyor.
Dümada birçok yerde Türk
okuuan açıyor. Bunun şeriat-
la bir ilişkisi olduğunu sanmn
yorum. Lise evlerini de biliyo-
rum. Sadece Türkiye'ye liiz-
met eden bir insandır kendi-
si. Adamlannı da tanımam.
Sadece Özbekistan'dayken
Zaman gazetesinin muhabir-
lerini tanırdım. Kerimov
okullan ve gazeteyi birkaç de-
fa kapatürdı ama sadece dini
olduklan için değil kendi tota-
liter rejimi dışındaki fiküieri
tehükeîi bulduğu için kapat-
nrdı.''
Tarikatlar
şirketleri ;^
sömürüyoK
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türki-
ye'de 20'den fazla tarikat ve cemaatin kontro-
lündeki şirketlerde çalıştınlan ışçılerin sigor-
talannın yapılmadığı, ızınlerınin de "Cihada
gidilirken izin yapümaz" gerekçesiyle kullan-
dınlmadığı vurgulandı.
Tarikat ve cemaatleri yakından izleyen is-
tihbarat birimleri, yasadışı bu oluşumlann sa-
hip olduğu şirket ve fabrikalarda sosyal güven-
lik yasalannm hemen hemen hiç uygulanma-
dığını belirledi. Hazırlanan birraporda, tarikat-
lara ait firmalarda çalışanlann aynı zamanda
cemaat üyesi olmak zorunda bırakıldığı belir-
tilerek, bu kunıluşlara yönelik denetimlerin
yeterli düzeyde olmadığı vurgulandı. Birçok
tarikat lideri işverenin müritlerini "Allah nza-
sı" adı altında sömürdüğüne dikkat çekılen ra-
porda, "Tarikat ve cemaatier ülkemizde, fi-
nans kuruluşu, holding, şirket, sigorta, okuL,
dershane. radyo, televizyon, gazete, basımevi,
yayın gibi çok çeşitli alanlarda faali\ et göster-
mektedir. Buralarda çalışanlar genelde kendi
tarikat \e cemaatlerine ait kuruluşlarda faali-
yette bulunmaktadır" denıldı.
Raporda. tarikatlara ait kuruluşlarda perso-
nelin önemli bir kısmının sigortasız çalıştınl-
dığı. maaşlannın her ay sabit bir kısmı tarika-
tın diğer faaliyetlenne katkı adı altında kesıl-
diği, bazen aylarca maaşlann ödenmediği ve
personele işe başlarken vaat edilen ücretin ve-
rilmediği vurgulandı.
- Tarikat lideri tarafindan begenilen kızlar
yada evli kadınlarkocalanndan boşanlarakbu
kişiyle evlendirilmekte, bu kişinin 4 eşinin <>J-
ması dunımunda biri boşanmakta vt evülik
gerçekleştirilmekte, bu isleme karşı çıkanlar
"Allah ile konuştuğuna" inanılan kişi>e karşı
günah işlemiş kabul edilmektedir.
- Bu konularda şıkâyetçi olanlar, tarikata,
dolayısıyla Allah nzasına karşı gelmekJe it-
ham edilmekte, işten çıkanlmakta, tarikattan
uzaklaştmlmaktadır.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Bir bayram sabahı mahmurluğu
içinde, elimi kütüphaneye uzattım.
Rıfat llgaz'ın ilk kez yargılanıp tutuk-
lanmasınanedenolan "Sınıf' başlık-
lı şiir kitabına gözlerim takıldı. Geçmi-
şin derinliklerine dalıp girtim.
Rıfat llgaz'ın Çınar Yayınları'nca
1996'da 6. basımı yapılan "Sınıf"
başlıklı şiir kitabının ilk basım tarihi
1944. Kitabın ilginç yargılanma se-
rüveni, Türkiye'ye yön veren mantı-
ğın 56 yıl önce de pek farklı olmadı-
ğını gözlerönüneseriyor. Tabii, dev-
let içindeki çeteleşmenin de nasıl
beslenip büyüdüğünün tarihsel kök-
lerini.
Rıfat llgaz, kitaptaki şiirleri nede-
niyle 24 Mayıs 1944'te tutuklandı. Tu-
tuklandığında öğretmendi, zaten şi-
irleri de ögrencileri, okulu, eğitimci
olarak gözlemlerine dayanan duygu-
laria yüklüydü. Yargılama, İstanbul 1.
No'lu örfi Idare (Sıkıyönetim) mah-
kemesinde görüldü. 10 Agustos
1944 yılında son erdi. Mahkemenin
"esbabı mucibeli hükmü" (gerekçeli
karan) özetle şöyleydi: "(Mahkeme-
Ta Derinlerde Bir Yerlerde...
miz)... Nişantaşı Ortaokuiöğretmen-
lerinden Mustafa Fatma'dan doğ-
ma 1327doğumlu Hüseyin oğlu Rı-
fat llgaz.. hakkında aşağıdaki hükmü
vermiştir
...Mahkemece bilirkişi olarak seçi-
len bilirkişi rapohannda 'Sınıf adlı
kitabın muhamrinin 'hasta ruhlu' ol-
duğunu, komünizm propagandası
mahiyetinde olmadığını ve kıymeti
edebiyesi de bulunmadığını ifade ve
beyan ettikleri görülmüş: Suç mev-
zuu olan Sınıfadlı şiir kitabının tetki-
kindeise...
Bu kitabın 19 parçadan düzenle-
nen muhtelif başlıklı yazılanfndan)..
baştan üç parçası mektep çocukla-
nna aynldığı, diğer 16parçanm mek-
tep ve talebe ile bir alakası bulun-
madığı, buparçalann hepsindemev-
zu olan ya fakir veya zengin veyahut
her ikisi bir arada bir veya müteaddit
şahıslarele alınmış olduğu, halkara-
sında zengin ve fakir iki sınıf veya
zümre hakkında uzun uzadıya nitele-
me ve tasvirierde bulunulmuş oldu-
ğu.. bu kitabın neşrindeki hedef ve
gayeyi de eserin sonundaki 'Tosya
Zelzelesi' başlıklı yazının şu son do-
kuz mısraı; 'Yaver yine pirinçlerini ta-
şıyor/Kalfa oğullarının./O çoktan
unutulmuştur, üç gündür/Beklediğin
enkaz altında/Arasıra hatırlayacak-
tır/Gündeliğini verenlerle/Aynı kazan-
dan yediğiniVHerkes yine işinde gü-
cünde/Herkes yine kendi yerindedir'
açıkça gösterdiğinden ve kıyamet-
ten numune bir tabiat hadisesi olan
bu zelzelenin bütün fecaatlerini bir
işçiye derhal unutturvp yalnız gün-
deliğini verenlehe aynı kazandan ye-
diğini hatırlatması ve 'herkes yine
işinde gücünde, herkes yine kendi
yerindedir' tarzında hayıflandırması,
muharririn yegâne ümit ve temenni-
sinin işçi ile patronun aynı vaziyete
düşmesini görmekten ibaret oldu-
ğu.. " diyerek, TCK'nin 142. madde-
sinin o dönemde en ağır cezası olan
6 ay hapse hükmediyor.
Karann altında, hukukla ilgili olma-
yan iki askerle bir hukukçu askerin
imzalan yer alıyor: Reis Tümgeneral
Y. Ztya Yazgan, D. Hâkimi As. Ad.
Hâkim Şahap Homriş, Aza Tğm.
Osman Ebeköy. Karara hukukçu
olan tek üye Şahap Homriş muhale-
fet ediyor. Hukukla hiçbir ilgisi olma-
yan iki asker ise mahkûmiyet istedik-
leri için Rıfat llgaz mahkûm oluyor.
Rıfat llgaz, bundan sonra birçok kez
yargılanıyor. Ağır hastalıklar geçiriyor,
ekonomik sıkıntılar içinde yaşamını
sürdürüyor ve toplam 5 yıl 5 ay 25
gün hapis yatıyor.
•••
llk yargılamanın üzerinden 56 yıl
geçti. Ne Rıfat llgaz hayatta ne de sa-
nıyorum bu karan veren askeri mah-
kemenin üyeleri. Ama ülkeye yön ve-
ren mantık değişmedi. Gazeteleri açı-
yorum, Gazi Mahallesi'nde, Ümrani-
ye'de 5 yıl önce polis kurşunlanyla ço-
cuklannı yitiren yurttaşlar, hâlâ umut-
suz şekilde adalet anyorlar. Bu ülke,
hâlâ bu devlet sisteminin çetelerden
hesap soracağı günü bekliyor.
Rıfat llgaz'ı yargılayıp mahkûm e-
den sistem ise işbaşında. Evet bugün
onu mahkûm edenleri kimse hatırla-
mıyor. Nâzım'dan Rıfat llgaz'a uza-
nan bu ülkenin büyük sanatçıları ise
yaşamaya devam ediyorlar. Acı olan,
bu ülkeye hâkim olan yönetme biçi-
minin hâlâ değişmemesi.
Ümraniye'de dün fotoğraflarda ka-
lıcılaşan yüzlereyeniden baktım. On-
larca yılın birikmiş acılan yüzlerinden
okunuyordu. Rıfat llgaz'lardan günü-
müze...
•••
Sevgili Mengü Ağabey'in ölüm
haberini bir bayram sabahı öğren-
menin acısı içindeyim. Onun kaybıy-
la hepimiz çok şeyler yitirdik. Yeri
doldurulmayacak o büyük insanın
önünde saygıyla eğiliyorum. Güle
güle, koca adam, heybetli büyük
adam. Güle güle