17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
=28 ARALIK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER KanunVnin mimarpaşalarından HaydarPaşa'yı anımsayanyok! ____ ^""'^^^^•Ppt Iki Alman, hem mimar hem mühendis Hefanuth Conu ve Otto Ritter yapü Haydarpaşa Gan'm. lnşaat iki > ıl üç a> da bitti. hangi Haydar Paşa?ğır ağır çıkıyorum mer- divenlerden Ahmet H*- şhn'e uyarak. Trene ye- tışme telaşındakı kala- baltğın arasında ıtılip kakılarak. Ve bır zaman bakıyorum gara, cümle kapısında du- rarak... Haydarpaşa Gan'ndayım... NâamHikmet ın Gûlhane Parkı'nda cevız ağacı olup da pohsın bıle farkm- da olmaması gibı dıkılıyorum gann or- tasında. Ne gar müdürü farianda ne de hasılat muavını. Bakınıyorum... Kemerli bir salon, duvarlardan başlayan süslemeleriyle yüksek bir tavan. kocaman fanuslar- la aplıkler, pencereler vıtray, vıtrayın üstünde duvar saatı, saatın üstünde bır güvercın, çevrede bırkaç saat daha, bır kısmı dıjıtal; bır dıjıtal numara göstergesı, trene bılet alacaklar önce sıra numarası almış, gışelere cephelı tahta sıralarda oturmuş sırasını beklı- yor. Reklam panolan. Ahşap kapılar... Mermer... Eskıyle yenı bırbınne gir- rruş; uyumsuz... Seyredıyorum. Nasıl olsa tren kaçmıyor. Zaten, ka- çıracağım tren yok. Trene bınıp her- hangı bır yere gıtmek ıçın değil, her- hangı bır yerde olmak ıçın Haydarpa- şa GarTndayım. Haydarpaşa Gan'ndayım ama giz- lıden gızhye Haydar Paşa'nın peşm- deyım... Aynı paşanm adını taşıyan lısede haytahk ederken hıç aklıma gelme- yen "Kim bu paşa" sorusuna yıllar sonra bulduğum yanıtla dışan çıkıyo- rum... Gann ön cephesıne "kfcabe" nıyenne sonradan yerleştirilmış alümin- yum tabelada. Haydarpaşa semtınm adının. Selımıye Kışlası'runyapımın- da emeğı geçen III. SeHm'ın paşala- nndan Haydar Paşa'dan geldiğı yazı- yor... Soruya bulduğum yanıtla, tabe- ladakı bılgı arasında sorun doğuyor... Çayırın adı yok mu? Sorunun doğurduğu yenı SOTU ŞU: Or- tasından Hımeres Deresı'nın aktığı bır çayınn, 200 yıl öncesine kadar baş- ka bır adı yok muydu da ancak 1800 yılında Nızamıcedıt askerlen ıçin Se- lımiye Kışlası yapılırken burası Hay- darpaşa oldu? Soru, kendi içınde so- run yaratmasın... Asıl sorun şu: Bu- gün Kadıköy ıle Üsküdar arasındaki sının oluşturan çayır, Istanbul'un fet- hının üstünden 350 yıl geçtıkten son- ra mı adlandınldı? Kaldı kı Selımıye Kışlası bölgenin ılk yapısı değıl. Kışlanın yerinde Ka- nuni Sultan Süleyman'ın 1555 'te yap- tırdığı Kavak Sarayı vardı, 1794'te yandı Yamk sarayın arsasına III. Se- lım'ın yaptırdığı Selımıye Kışlası da 1807'dekı yenıçeri isyanmda yandı. Bugünkü kışlanın yapımı II. Mah- mut'la 1828'de başladı, Abdûhneod'le 1853'te bitti.Niye,III. Selim'inpaşa- lanndan Haydar Paşa? Sorun Haydarpaşa'da değıl, farklı za- manlarda yaşamış Haydar adındaki paşalan kanştıranlarda! Tabelada yazmasa da tanhte bir Hay- dar Paşa daha var: Mimar Koca Haydar Paşa» Haydar, 1512'de n. Bayead'ın yen- ne Yavuz Sultan Selim tahta çıktığın- da Isparta'da doğmuş, Kanuni Sultan Mazotiusu ve dektrikiisi çılrtıgından beri"kara tren" Süleyman'ın devr-ı saltanatında Mi- mar Ağa OcağYnda yetışmış... Başa- nlı bır yapı ustasıymış ki, paşa olup ıstihkâm alayının başında, Kanuni 'nın yanuıda Macanstan ve tran seferlen- ne katılmış. II. Selım'm saltanatında Kıbns'ın fethınde bulunmuş, vezır ol- muş; ni.Murat'ın devnnde Eflak se- fenne gıderken 83 yaşında Bükreş ya- kınlannda şehıt düşmüş... Selımıye Kışlası'ndan 245 yıl önce aynı yerde Kanuni Sultan Sûleyman'a Kavak Sa- rayı'm yapan ve sarayın öte yanında- kı çayırlar kendısıne ihsan edilen Ko- ca Haydar Paşa şu bızım gardaki ve eskı lısedekı ve numunelık hastanede- kı "Haydarpaşa" olmasın! Tabeladakı tarihı hatayı kim düzel- tecek? Ne yazıyor diye kımsenın dönüp bakmadığı, handiyse ıkı metrelık ta- bela, avare bınnin önûnde durup oku- maya başlamasıyla ilgi çekıyorsa, as- lında bir şeylen düzeltmenin de anla- mıyok... Zaten burası müze değıl ve Hay- darpaşa'nın Haydar Paşa olduğunu herkes büiyor! - Sen ne dersin gelıp yanımda dıkı- len hemşenm, burayı Haydar Paşa yaptırmış değıl mı? - Evet burası Haydarpaşa, sen ne- reye gıdıyon? - Ben bi yere gitmıyom, buraya gel- dım, tabelaya bakıyom... - Tren tanfesını anyosan, ıçerde! - Sağol hemşenm... Tanfe "ekspres"lerle dolu... Tüm seferler ekspres... Başkent, Fatih, Ana- dolu, Boğazıçı, Ankara, Güney, Van- gölü, Toros, Pamukkale, Meram, Ye- nı Doğu, lç Anadolu, Eskışehır Eksp- resı.. Örneğin, Saat 08.35 'te Haydar- paşa'dan kalkan Yenı Doğu Ekspresi saat 22.00'de Kars'a vanyor; 13 saat 25 dakıkada değıl, 37 saat 25 dakıka- ohıyonyeni işievigarm önünü süslemek». da... O da kâğıt üstünde, rötarlan sa- atten sayarsanız tstanbul'dan Kars ne- redeyse iki gün... Bıletfiyaüdokuzmıl- yon lira, günlüğü 4.5 mih/on liraya gelıyor kı sudan ucuz! Haydarpaşa Gan 'ndayım, bır "hem- şeri" anyorum... Gazetelerin bavul se- tı kampanyasına katılmadığı eşyalan- nı doldurduğu sıyah ve kalın naylon torbalardan belli Meram Ekspresi yol- cusu hemşerime anlatayım istıyorum: - Haydarpaşa Gan, Anadolu Bağ- da.t Demıryolu'nun başlama noktası- dır... DemiryoluıseOsmanh'nıntam- takır hazinesıne el koyan Düyunu Umumiye-i Osmaniye Idaresi'nin, Ak- demz'de ıstedığı bir lımana karşılık venlen kapıtülasyondur... Istanbul'dan Bağdat'a döşenen raylar yol boyunca tanhı eserlen yağmalama ve yağma- lanacak doğal kaynaklan saptama ara- cıdır... Çevremız kalabalıklaşsın, şu yaşh adamla inzıbat askeri de kulak kabar- tıp aramıza katılsın istıyorum: -19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyıhn başında Almanya'nın, Ingiltere'nin, Fransa'nın yani emperyaJizmin asıl amacı Bağdat'a gitmek değil, oradan Hındıstan'ayol açmaktı... Sömürûle- cek o kadar çok şey vardı kı, tngiliz- lenn elınden demıryolu imtıyazını ka- pan Almanlar, Haydarpaşa Gan'nı iki yıl üç ayda bitirip Ağustos 1908'de hizmete açü... Alüminyum tabelanın önünde "ta- nış" olduğum hemşenmı göruyonım: - Burayı Haydarpaşa yapmadı; hem mimar, hem mühendıs iki Alman Hd- mntfa Conu ve Otto Ritter yaptı. Ulusallaştırıp yabancılara satmak Biletinı aldıktan sonra paranın üs- tünü bır kez daha sayan yaşh teyze, sen de katıl aramıza: - Mustafa Kemal Atatûrk, 30 mıl- yon 748 bin 472 îsviçre Frangı 'na de- mıryollannı yabancılardan alarak ulu- sallaştırdı; demıryollan gıbı Osman- lı'nın olamayan Haydarpaşa Gan da ancak 1928 yılında Türkıye Cumhu- riyeti'nin oldu Şımdilerde demiryol- lanmız özelleştirilip yine yabancıla- ra satılacak... Bekleme salonunun camını tıklatıp boy aynasmda saçını düzelten deli- kanlıya seslenıyorum: - Sen, genç arkadaşım, gann orta- sındaki Atatûrk büstünü ve K. Atatûrk imzalı yazıyit görüyorsun değil mi, oku bakalım, ne diyor; "DemiryoUan ümrantevtid eder" ne demek anlat bi- ze. Yaşh adamla yaşh teyzenın, göster- diklen kadar yaşh olmadığını seziyo- rum: - Omran umran olacakken, umran bayındırlık ohnuşken ve demiryolla- n satılacak kıvama getınlırken demir- yollan bayındırhk yaranr, sözü bilin- sin istenmiyor... Yaşh adamla yaşh teyzeyi ürküten ani bir hareketle dönüp genç arkada- şa parmağımı uzatıyorum: - Mu acaba! Neyse ki bütün bunlan, peronda avare dolaşırken kafamda kurguluyo- rum... Ağzımı açsam, Kadıköy Etnnı- yet Amirliğı'nın gardaki polis nokta- sında çay ıçmekte olan ıkı pohsin anın- da yanımda biteceğını biliyorum. Kafamdaki "tehnketi" düşüncelen silkehyorum: Banliyö ötesı uzun yolculuklann başladığı ya da bittiği, farklı duygu- lann bir arada yaşandığı garlardan Haydarpaşa Gan'nda da kim büir ne gurbetler ve sılalar, sevinçler ve hü- zünler, kaçışlar ve dönüşler, gidişler ve gehşler, umutlar ve hüsranlar, göz- yaşlan ve kahkahalar, aşklar, kavga- lar, rurslar, hınçlar, başlangıçlar ve bi- tışler yaşanmıştır... Haydarpaşa Gan, her biri bir öykü- ye konu olabılecek yaşamlarda bir ara duraktır, ama adını taşıdığı Haydar Paşa'nın farkında değıldir... Haydarapaşa Iskelesı'ne yeni bir vapur yanaşıyor... Insanlar gann için- de koşturuyor... Eve dönüş yorgunlu- ğunun Gebze'ye dek sürecek rutine baglanmış son etabı yasanıyor. Hay- dar Paşa kimin umurunda! GÖRÜŞ MUSTAFA OK Eski Bakan Amıpa Birliği ve Türkiye -1 Avrupa Birliği (AB) Helsinki Anlaşması ile biriik- te bizi kendi siyasal, diplomatik, mali, sosyal, hu- kuksal ve küitürel üstünlüklerini ve yaptınmlannı daha etkili biçımde kullanabileceği bır platforma çekmiş bulunmaktadır. Insan haklan, hukukun üstünlüğü, daha çok demokrasi, daha çok düşün ve anlatım özgüriü- ğü, serbest pazar ekonomısı ilkelerini uygula- makla globalleşmeye ve "Bilgi Toplumu'na geç- mekle, bize göre "Ikinci Aydınlanma Çağı"n\ ya- kalamış olan AB karşısındaki konumumuzun, Fransız Ihtilali ile başlayan "BirindAydınlanma Ça- ğı" karşısında Osmanlı Imparatoriuğu'nun konu- mu ve durumu ile aynı paralelde olmasını, aynı ka- deri paylaşıyor görüntüsü vermesini kabul edile- mez buluyoruz. Burada Avrupa Bırlığı ıle olası ılişkilenmizı ele alırken genellıkle olumsuz ybnlenni öne çıkardı- ğımız ileri sürülebilir. Unutmayalım ki Atatûrk, Sevr Antlaşması'nı, hazıriıklan yüzyıllarca süren ve bu antlaşma ile tamamlandığızannedilen "Bü- yûk BirSuikast" olayı olarak tanımlamaktadır(Bû- yûkNutuk, Cilt2, Sayfa 767-1952). Vfeyine unutmayalım kı, bu "Bûyük Suikast" ola- yının baştertipçıleri bugünkü Avrupa Birliği'nin kurucu üyelerini oluşturmaktadıriar. Aynca halen Başbakanımız olan bir siyasetçi- miz (Bülent EcevH) de meydanlarda yaptığı bir seçim konuşmasında AB ile gerçekleştirilen "Güm- rûk Bıriiği" anlaşmasını Sevr Antlaşması'na ben- zetmedi mi? • • • AB'nin Portekiz'de Santa Maria de Feira'da ya- pılan devlet başkanlannın ve başbakanlann ka- tıldıklan zirve toplantısında "Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği'ne (AGSK) ilişkin tartışmalara neden olan sorun çözüme baglanmış ve hazırla- nan raporda NATO üyesi ve AB aday üyesi olan Türkiye "karar mekanizması" dışında bırakılmış- tır. AB'nin bu konudaki kararlı tutumu bütün uğ- raşılara karşın yumuşatılamamıştır. Bütün bunlar bize bir şeyler anlatmış olmuyor mu... AB çağdaş ve yenı bır kuruluş olmakla beraber düşünce ve eylem olarak oldukça eskı bır tanhe sahip bulunmaktadır. AB'nin "Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği- AGSK" girişimi (projesi) ve bundaki kararlı, ödün vermez tutumu aslında, Avrupa Birliği'nin yapı- lanmasındakı saklanamamış tarihsel bir özü ele vermektedir. Bu tanhsel öz, tampon ülkeler ve sı- nır eyaletleri oluşturmak suretıyle ılkın Charie- magne (Şarlman) Imparatorluğu'nda (MS 800) ortaya çıkmış ve içinde bulundugumuz 2000'li yıllara kadar, çoğu zaman imparator ve papa iş- birliği halinde tam 1200 yıl devam eden tanhsel süreçte I. Otto (Büyük Otto), II. Friedrich (1740- 1786), Otto Von Bismarck aşamalanndan geçe- rek Napoleon ve Hittor'de bütün aynntılanyla geliştirilmiş projeler olarak "Yeni Düzen"adıyla sahneye konmuş ve nihayet Avrupa Birliği ile çağ- daş bir yapıya kavuşturulmuştur. • • • Avrupa Birliği'nin yapılanma projesiyle Napo- leon ve Hitler'in 'YeniDüzenlen" arasındaki esas- lı fark; Napoleon ve Hitler, Ingiltere'yi hedef almış- larken AB onu içine almtştır. AB'nin genişleme aşa- ması ortaya çıktıkça ilhak edilen ülkeler, bağlaş- ma yapılan ülkeler, uydu ya da tampon ülkeler ile sömürüye tabı tutulacak ülkelermantığının, üçün- de de (Napoleon, Hitler ve AB) aynı olduğu hay- rette görülecektr. Tek fark, AB, bunu örtülü biçim- de ve çağdaşça yapacaktır. Örneğin, globalleş- me aşamasında AB'nin gelişmiş ülkeleri tarafın- dan digerleri üzerinde sömüru yapılacaksa, bu kuş- kusuz çağdaşça olacak yanı karşılıkh dayanışma adı altında ınsan haklanna saygılı ve hukukun üs- tünlüğüne dayalı olacaktır. Avrupa Birliği'nde bütün tasanlarda, projeler- de, yaptınmlarda, banşta ve savaşta, her türde- ki planlamada ve organizasyonda hâkim olan or- tak düşün ve mantık "Avrupa Merkezli"ü\r. Yani, esas olan "Merkezınde Avrupa olan düşünce'dir. Işte Şarlman tmparatorluğu'ndan Avrupa Birli- ği'ne kadar uzanan süreçte "değişmeyen öz" bu- dur. Bu öz asıl Napoleon ve Hitler'in "yenidüzen- /e/7"nde kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkla be- lirtilmiştir. "Avrupa merkezli düşünce"ye ya da "Merke- zinde Avrupa olan düşûnce "ye bir örnek vermek gerekirse, NATO'nun kanat ülkelerine (Türkiye ve Norveç gibi) karşı yapılacak bir "nükleer saldın- da" savunma (esnek mukabele-tırmandırma) esa- sına dayandınlmış iken, "MerkeziAvrupa"ya nük- leer saldın olması halinde ise "topyekûn muka- bele" esas alınmıştır. Yani "caydıncılıkta" düşün ve mantık "Avrupa merkezli"ö\r. Yani düşünce ve mantığın merkezinde Avrupa vardır. Bu yolla Mer- kezi Avrupa kendısini güvenceye aldıktan başka aynca, Sovyetter Biriiği'ni kanat ülketere doğru yön- tendirmiş ve de yüreklendirmiştir. Büyük Friedrich ve Şansölye Bismarck'ın da Osmanlı Imparator- luğu'na karşı bu yönde planlan ve girişimleri ol- muştur. Bilindiğı gibi Kıbns'a müdahalemiz durumun- da, Türkiye'nin Sovyetler Birliği tarafından birsal- dınya uğraması halinde NATO'nun ışleyip işle- meyeceği hususu, Başkan Johnson ile Inönü arasında tartışma konusu (Johnson'un meşhur mektubu) olmuştur. Sorun henuz ortadadır. Görüleceği üzere caydıncılıkta eşıtsizlik oldu- ğu gibi, NATO'nun işleriiğinde de eşıtsizlik vardır. Bunlarda hep Merkezi Avrupa kayınlmıştır. Kanımızca "Avrupa merkezli düşünce"ye ya da diğer bir deyişle "Merkezinde Avrupa olan dü- şünceye göre asıl Avrupa coğrafyadaki (atlas- lardakı) Avrupa değıldir. Şarlman Imparatorlu- ğu'nda, Roma Imparatorluğu'nda Napoleon ve Hit- ler'in yeni düzenlennde asıl Avrupa Elbe Hattı'nda bitmektedir. Andre Siegfried, "Milletlerin Karak- te/ieri" yaprtında der ki: "Tam anlamıyla Batı, Ba- tı Avrupa ile Orta Avrupa'dır... Batı âleminin Hı- ristiyan ve Roma zeminli birliği belki de, Avrupa'nın en gerçek biriiğıdir. Elbe Hattı; bu hat, öylesine kesındir kı gerçekte bambaşka uygahıklan bırbi- rinden ayırmaktadır. Batı tam bu hatta bitmekte- dir." Şayanı dikkat olan şudur ki, 1945 Mayısı'nda II. Dünya Savaşı'nın bitiminde Merkezi Avrupa'ya doğru ilerieyen Sovyet ordulan ıle Batıiı müttefik ordulannın karşılaştıklan, yüz yüze geldıkleri hat tamı tamına Elbe Hattı ıdı (Dunya Tarıh Atlası: 273/3).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle