27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 ARAUK 2000 PERŞEMBE HABERLERğ ~ ~ ' — — — — ~ ~ T ~ m ~ .- — — Dersimiz: Said-i Nursi. Toplum türbeler yerine kabirlere rampalandı. Laikleşme rasyonel değil Profesörden 4 şerîat derslerT DÜNYADA BUGÜN ALt SİRMEN 1yi Bayramlar Anne' PARİS-Anne, Bir bayramı daha birbirimizden ayn, birbirimize epeyce uzakta geçiriyoruz. Ve siz, son yıllarda her zaman olduğu gibi, yine yüksünmüyor, yakınmıyorsunuz ya da öyle görünü- yorsunuz; bir de sizi aradığımda teşekkür ediyor, benden çok hoşnut olduğunuzu söylüyor, hayır du- alannızı eksik etmek ne söz, bolca kullanıyorsunuz. Ben evlatlann içinde en şanslılardan biri olarak (zaten 62 yaşındaki bir insanın salt annesinin hayat- ta ve sağlıklı olması bile yeterli bir şanstır) kendimi iyi, vicdanımı rahat hissediyorum. Evet gerçi bizim ilişkimrz, haftada bir görüşme, hemen hemen her gün telefo.nlaşma, güç zamanlar- da birbirimizin yanında olmayı içeriyor, ama bayram- lan çoğunda, toplumda benim de içinde bulundu- ğum sınrfın çoğu kişisi gibi ayn geçiriyoruz. Eski bayramlan bir kenara attık. Bayramın anlamı değişti, basit ve uzun bir dinlence ve eğlenceye dö- nüştü. Modernleşmenin etkilediği kesimler, gelenekleri biraz fazlaca silkelediler. Oysa modemleşmeden bizden çok fazla nasibini almış olan Fransa'da, 24 Aralık yani Noel gecesi so- kakta kimseler kalmamıştı; herkes bu bayramı yakın- larryla biriikte geçiriyordu. Demek ki, salt modernleşme değil bizdeki bay- ramlan solduran. Pekâlâ modemleşerek de gele- neklerimizin bir bölümünü günümüze uydurarak sür- dürme olanağımız olabilir. • • • Tartışma, 'Kent' firmasının bir reklamıyla bu yıl gündeme girdi. Yaşlı çift, bayramın ilk günü sabah- tan akşama kadar, gelmeyecek olan torunlannı bek- liyoriar. O gelmeyince de, yağmurun dövdüğü camın önünde kalakalıyoriar yalnız. Birreklamın böylesine etki yapması, böylesinetar- tşmaya yol açması doğrusu düşündürücü. Olayi reklam tekniği, ortaya çıkan ürünün firmanın hedef kittesine seslenip seslenmediği açısından ir- deleyecek değilim. Onu uzmanlan yapartar, zaten yapıyorlarda... Biraz başka açıdan yaklaşmak istiyorum. Hepimizin yaşamında, iyi baktığımız zaman yete- rince trajedi, komik olay, dram, sevgi ve ihanet var. Ama nedense insan, kendi sebeb-i saadeti ve de felaketi olan kendi yaşamına eğilmek yerine, onu başkalannın öykülerinde veya sanat eserterinde an- yor. Yıllar önce, Türkiye'nin kadınlan, o zamanki bası- nın da etkisiyle kendi yoksunluklannı, yoksulluklan- nı unutup "mahsun bakışlı Prenses Süreyya"nın ço- cuğu olmamasına takmışlardı. Onun dramı, bir tür katarsis sağlıyordu. Sokakta doğrudan gördüğümüz ya da bir yakını- mızın, dostumuzun yaşadığı acılardan çok birfilm- de bir dizide ızledigimiz, senaristin kurduğu olaylar daha çok etkiliyor bizi. • • • Kısacası, gerçek acıdan değil kurgulanmışmasaJ»- dan etkileniyoruz. Tatni, kurgulanmış acının bizi etkileme oranı ger- çek yaşamı başanyla yansrttığı oranda oluyor. Üstelik yalnız bize özgü değil bu durum. Bütün dünyada da böyle. Sakın başkalannı eleştirip kendimi herkesten ayn . ve üstün tuttuğumu sanmayın!. Nasıl oluşturulduğunu, içinde yer alarak bildiğim, senaryosunu daha önceden okuduğum, sizin de çok büyük beğeni ıle ızlediğinızi bildiğim dizinin bir bö- lümünü izlerken kendimi gözleri dölu dolu olmuş ya- kalayınca, hem şaşırdım hem de gülümsedim. Ama artık, sanıyorum, diziler ve fîlmler dönemini de aştık, yoksulluğumuza ve yoksunluğumuza kar- şın bizim de içine dahil olduğumuz, öbürierine oran- la biraz kıçıkınk tüketim toplumunda, hüzünler, se- vinçler, mizah hatta eski geleneklerimizi ne yaptığı- mızı sorgulamalar artık hep reklamlar yoluyla oluyor. "Anneler Günü", onun kadar büyük ilgi toplama- yan "Babalar Günü" gibi günler de, tüketim toplu- munun koyunlan bizlere, sistemin empoze ettiği gün- ler oluyor. Reklamla üzülüp, reklamla sevinip reklamla sor- gulayan tüketim toplumunun yoksun ve yoksul bi- reyleri, gerçek yaşamı artık TV ekranlanndan izliyor- lar. Bunda bir ganplik, hatta biraz da şapşallık yok mu acaba, ne dersiniz? İyi bayramlar anne! Ağca'nmdurumubayramdan sonra bei obcak • İstanbul Haber Servisi - Kartal Cezaevi'nde yatan Mehmet Alı Ağca'mn şartla salıvermeden yararlanıp yararlanmayacağının bayramdan sonra belü olacağı belirtildi. Karfal Ağır Ceza Mahkemesi'nde incelenmekte olan dosyayla ilgi karann genış kapsamlı çaüşmadan sonra verilebileceği öğrenildi. Keçecler:7gümpükçütutuWandı • ANKARA (AA) - Gümruklerden sorumlu Devlet Bakanı Mehmei Keçeciler, 2000 yihnda yapılan 'Paraşût', 'Buffalo', 'Balına' gıbı operasyonlann çoğaltnasının, "kaçakçıüğın artngı, gümrükçülerin iyi çalışmadığı" anlarruna gelmeyeceğini bildirdi. Keçeciler, yapüğı açıklamada, otomasyona geçildikce kaçakçıüğın önleneceğini vurgularken 'Paraşüt' operasyonunda, 7 gümrük memurunun tutuklanıp 52'sinin görevden uzaklaştınldığııu arumsattı Mahkûmtar saknmıyor • KOCAELİ (AA) - Kocaeli F Tipi Cezaevi'nde, terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan cezasını çeken 49 kişi, Şartla Salıverme ve Cezalann Ertelenmesine Dair Yasa'dan yararlananuyor. Kocaeli Cumhuriyet Başsavcısı Fahri Kasirga, F tipi cezaevrnde, yardım ve yataklık suçlannın kapsam içine alınması nederuyle yasadan yararlanınası gereken bu kişiler hakkında, cezaevlerindeki 'Hayata E>önüş'. operasyonu sırasında, 'Cezaevlerinde isyana teşvik' ve 'Devletin malına zarar verme' suçlanndan gıyabi tutuklama karan verildiğini söyledi. Kasııga, bu durumda olanlann. yasadan yararlansalar bile haklanndaki tutukluluk karannın kaldınlmaması halinde tahliye edilemeyeceklerini kaydetti. MAZLUMDBTden Başto*»'a çagn • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çeşitli sivıl toplum ötgûtlerinde yönetıcılık yapan, pek çok dergı ve gazetede yazılan yayımlanan Ercüment Öztürk, tutuklu yakınlannı cezaevlerine getirip götürdüğü gerekçesiyle gözalona alındı. Ailesine hiçbir bilgı venlmeyen Ertürk'ün tanm ilacı içirilerek hastaneye kaldınldığını savunan MAZLUMDER, Başbakan Bülent Ecevit'e, hukuk devleti ilkelennın işletilmesi çağnsında bulundu. EBRUTOKTAR ANKARA - Dumlupınar Üniversi- tesi Bilecik Öcrisadi ve Idari Bilimler Fakiîltesi ögTetim üyesi Prof. Dr. Bün- yamin Duran. iktisat dersinde, konfe- ranslar ve kitaplannda öğrencilerine Said-i Nursi propagandası yaptı. Prof. Duran. Türk milliyetçiliği ve laikliği- nin "rasyonel olmadığını", halkın "ya- ür ve türbelerden" uzaklaştınlarak "anıtiaşünlmış kabiriere" rampalan- dığını, halkın "erenleryerine", "gazi- ierden yardım bekkdiğmi", adaletin "şeri mahkemeler yerine". "mafya yargıçlara" teslim edildiğini savundu. 1985 yıhndan itibaren görüşleri bili- nen, ancak bugüne dek hakkında hiç- bir işlem yapılmayan Duran*la ilgili istihbarat birimlerinden gelen baskılar sonucu üniversitesi tarafından soruş- turmabaşlatıldı. Said-i Nursi'nin müritlerinden olan Prof. Dr. Bünyamin Duran, tarikatçı öğretim üyelerinin taşra üniversitele- rinde yoğunlaştığını bir kez daha or- • Dumlupınar Üniversitesi'nde Said-i Nursi müridi profesör Bünyamin Duran, derste ögrencilerine Said-i Nursi'yi anlattı; bu konuda yazdığı kftaplan ögrencilerine dağıttı. taya koydu. Üniversitelerde bilimden uzak, çağdışı zihniyetteki öğretim üyeleri, görüşlerinin büinmesine kar- şınjürilerde "profesörlük" unvanlan- nı rahatça alabiliyorlar. Bunun son ör- neğini gösteren Dumlupınar Ünıversi- tesi'nde Bilecik İktisat ve Idari Bilim- ler Fakültesi öğretim üyesi PTof. Dr. Bünyamin Duran. "ümmetçi, şeriatçı, Türk miltiyetçiliğine ve bilime karşı" görüşlermi kitaplannda açıkça ortaya koymaktan kaçınmadı. Manisa lmam Hatip Lisesi'ni bitir- dikten sonra Dokuz Eylül Üniversite- si Ilahiyat ve İktisat Fakültesi'nden mezun olan Duran, daha sonra Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde iktisat dalında mastır ve doktora yaptı. 1985 yılında tnönü Üniversitesi'nde araştırma gö- revlisi oldu, 1991 'de doçent olduktan sonra Dumlupınar Üniversitesi'ne atandı. Duran'ın 1996 yılında TlMAS Yayınlan'ndan çıkan "Sekülerieşme KıîziveBirÇıkış Yohı ArayışT adlı ki- tabmda, çağdışı görüşler ileri sürülür- ken Bediüzzaman'a övgüler dizildi. Kitapta, savunulan görüşler şöyle: • Ban'da nesli tükenen son sofu: Newton. Nevvton'un geliştirdiği me- kanistik doğa anlayışı, bütünüyle ne- densel ve belirlenmiş dev kozmik ma- kine anlayışıyla katı birdeterminizme sıkı sıkıya bağlanmıştır. Newton'un yaklaşımı zamanla deısm ve bazı çev- relerde de ateizm şekline dönüşerek evTen-Tann ilişkisi tamamen ortadan kaldınlmıştr. • Ulusçuluk, başka uluslan parça- lama ve asimile etme ideolojisidir. Ulusçu teoriler incelendiğinde ulus- çuluğun başka toplumlan parçalama, asimile etme ve sömürme eğiliminde olduğu görülür. Bediüzzaman'a göre Batı medeniyetinde toplumlann nihai hedefi menfaat idi. • Antirasyonel sekülerieşme & la- ikleşmenin tek örneğı-Türk seküler- leşmesi: Türkiye'de sekülerieşme sü- recini kesinlikle rasyonelleşme süreci olarak değerlendiremeyiz. Türkiye'de sekülerieşme; daha fazla laikleşme cephesiyle ön plana çıkmış, rasyonel, sağlıklı, faydalı olup olmadığına bakıl- maksızın tüm tarihi, dini, milli sembol- ler ve değerler bu süreçte bizzat dev- let eliyle imha edilmeye çahşılmıştır. Yeni bir insan tipi var edilmeye ça- lışıhnıştır. Mesela toplum, yatır, türbe- lerden uzaklaştınlmış, "fakat anıtlaş- önlmış kabirlere" rampalanmaya ça- hşılmıştır. Erenlerden yardım bekle- mekten uzaklaştınlmış, gazilerden yardım beklemeye zorlanmıştır. "Ka- dı adaletinin keyiriliği" denilerek ada- let şeri mahkemelerden uzaklaştml- mış, mafya yargıçlara mahkûm edil- miştir. • Türkiye'de laikliğin benimsenme- si, yağmursuz bir havada şemsiye aç- maya benzemez mi? Eğitimle bilinçli partili yetişecek Istanbul HaberSenisi-CHP parti içi eğitimi sokağa taşıyor. CHP'de parti içi eğitim ver- mekle sorumlu eğitimcilerden Ataner Yıkbnm, parti içi eğiti- mi, sevgi ve bilinç eğitimi ola- rak gördüklerini ve bunu soka- ğa, kahvehanelere, evlere kadar yayacaklannı belirtti. Yıllardır eğitimcilik yaparak tarunan Yıldınm, "Partinin içindebflgi, bflinç, tavır ve rutarhlık vönün- de bir davranış değişiknği ge- rekJL Önce kendimizi sonra da ülkenin\-azg«sınıde^ştirmekis- tiyoruz" dedi. tnsanlann kendileriyle, çev- releriyle ve toplumla sorunlan- nın oldugunu vurgulayan eğı- tımcı Yıldınm, öncelikle bu ilışkilenn sağlıklı bir tabana oturtulması gerektiğini söyle- di. Partisinin Eminönü ilçe merkezinde başlattıklan eğitim çalışmalannın giderek daha çok partiliye ulaştığını ifade e- den Yıldınm, "Bu konuda eski ilçe başkannnız Hikmet Çarbo- ğa veTuran Karagülle'nin,Bah- çeüevler'deki eğidmlerde de Di- laver Öner ve Israfil Süslü'nün büyük katkıiarmı gördüm. Se- kiz hafta boyunca, yapbğumz seminerler önemli öİçüde ama- cmaulaşb"dedi. 'Birbirimizi dinkyeüm' Önemli olanın "kalıplaşmış insandan geüşmiş insana geçişi nasıl sağUnz" sorusunu doğru biçimde yanıtlamak olduğunun altını çizen Yıldınm, ülkemiz- deki tüm partilerin sevgi, gü- ven ve bihnç eğitimine gerek- sinim duyduİdanna dikkat çek- ti. "tşe, birbirimizi dinlemeyi başararak başiamafayız" dıyen Yıldınm, sol partilerin gücünü bilgiden, büinçten, üyeden ve örgütten aldıklannı belirtti. Par- ti içi eğitim çalışmalannda ko- nulan güncel ve basit konular arasmdan seçtiklerini anlatan Yıldınm, şunlan söyledi: "Eği- timkrde CHP'nin tarihi, prog- ramıvetüzüğü,demokratikör- gütlenme. iletişüu, insan hakla- n ve sosyal demokrasi üzerinde yoğunlaşıyonız.'' Rıfat Ilgaz'ın kitabmdan sinemaya uyarlanan 'Hababam Sınıfı'nda, başta Kemal Sunal olmak üze- re birçok ünlü yıldız rol aldı. Gerçek hayatın bir yansıması olan film için öğretmen Yunus Tanrı- kulu,"'Çoğumuz Hababam Sınıfı kadar eğitimden, siyasetten, sanattan uzağız" diyor. Öğretmen Tutkulu: Okullar 'inekŞaban'lar, 'GüdükNecmi'lerle dolu Hababam Sınıfi'tun tamamı Mecüs'te ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet okullannda 5 yıldır rehber öğretmenlik yapan Yunus Tutkulu, okullann içler acısı halde oldugunu, öğrencilerin sanatla ilgilenmediğini vurguladı. Tutkulu, "Eklime'den Kars'a kadar bütün okullanmız tnek Şaban'larla, Güdük Necmi'lerle dolu. Sınıflarda yıllardır bir Hababam fruryasıdır gidiyor. Bugün Hababam Sınin'nın tamamı Meclis'te mflletvekili olarak bizleri yönetiyor" görüşünü dile getirdi. Tutkulu, okullardaki gözlemlerini ve Rıfaz Dgaz'm kitabmdan fılme uyarlanan "Hababam Smıfi"mn eğitimdeki yansımalannı "Abece" adlı öğretmen dergisinde anlattı. Tüm okullarda rehber öğretmen sıkmtısı yaşandığını kaydeden Tutkulu, hem özel hem de devlet okullannda iyi öğrenci yetiştirilemediğini savundu. Tutkulu, "Özel okullarda öğrenci müşteri olduğu için yanhş eğitim uygulamalan ile yüz yüze kaunıyor. Hak edilmeden sıruf geçmek gibi. Ozel okulda kimsey e söz geçiremeyen baa öğretmenkr ise devlet okullanna gelince nedense kendilerini dev aynasında görüyorlar" eleştirilerini dile getirdi. Yunus Tutkulu, birçok devlet okulunda ise yönetmeliklere aykın olarak "özel ve özel ohnayan smıflar" oluşturulduğunu, ekonomik düzeyi orta ve üst durumda olan ailelerin çocuklanmn özel sıruflara, başansız ve yoksul aile çocuklanmn ise normal sımflara ahndığnıı söyledi. Toplum üzerinde çok büyük etkisi olan Hababam SınıfVnın eğitim üzerinde de çok etkili oldugunu anlatan Tutkulu, görüşlerini şöyle açıkladı: "Hababam Sınıfi'nın bütün öğrencfleri büyfik bir sorumsuzhık örneğidir. Birkaçı dışmda öğretmenlerin çoğu, eğitimden, eğramcuikten uzakür. Derslerde hiçbir zaman ögrencilerde bir şeyler öğrenme gayreti görünmez. Hepsinin de işi gücü birbiriyle ala\ etmek, yerleşmiş lakaplanyla birbirini kızdırmaktır. Hiçbiri khap okumaz, eğitim amaçh araştırma yapmaz. Kız-erkek arkadaşlığı konusunda otumlu denebilecek tek sahne yoktur. Ülkemizde ise ulusal haksızhk, soygun sorunu, işsizlik ve açhk sorunu diz boyu. Böyle bir ortamda hepimiz Hababam Sınm'nı oynuyoruz. En önemli şeyleri yüzfistü bırakıp maça gitnıek. paparazri programlannda Banu Alkan dinlemek hepimiz için çok daha önemlL Hababam Sınıfi ile Rıfat Dga/'ın bize bırakmak istediği miras bu değildi. Çarpık zihniyet, onu farkh yorumladL lşleri güçleri serseriBk olan bu sorumsuziuk suufi, ülkemiz gençüğinin en çok izlenen fılminin konusu oldu. Mahmut öğretmen gibi birkaç öğretmen ne kadar uğraştry sa da bu çocuklan adam edemedi. Bugün bu Hababam Sının, Mecliste miDetveküı olarak bizleri yönetiyor»" Adalet Bakanlığı 'Göriişler tüzükve genelgeye uygun' 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı, Içişleri Bakanı Sa- dettin Tantan'ın, "cezaevinde isyao çıkaranlara yönetmelik gereği görüş ' yaptmlamayacağına'1 ılışkin sözlen- ne dün yazılı açıklamayla yanıt ver- di. Adalet Bakanlığı'nın açıklama- sında, "Haklannda kesinleşmiş bir disiptin cezası bulunmavan hükümlü ve tatukhüann zi\aretçikri ile göriiş- mekrinin yasaklanması söz konusu değfldir'' denıldı. Tantan'a yanıt Adalet Bakanlığı'ndan dün yapı- lan yazılı açıklamada, tçişleri Baka- nı Sadettin Tantan'ın basına yansı- yan "Cezaevlerinde herkesin atiadığı bir şe>' var. Cezaevi iç yönetimiyle 9- gfli yönetmelik var. O yönetmelik uy- gulandığı zaman zaten meseleler or- tadan kalkıyor. Oyönetmelik uygula- nabfldi mi? l ygulanmadığı zaman ne okhı? Mesela isyan oldu, değil mi; is- yanı çıkaranlara. yapanlara görüş yapörümaz. Ama yaptinhyor. O za- man yönetmelik uygulanmıyor. Uy- gulamayan kim? Adli mekanizma" sözlerine yanıt verildi. Açıklamada, Şeker Bayramı ve yılbaşı dolayısıy- la Ceza înfaz Kurumlan ile Tutukev- lerinin Yönetimine ve Cezalann In- fazına Dair Tüzük'ün 154. maddesi gereğince, 5 Aralık 2000 tarih ve 26- 144 sayılı genelge ile tüm infaz ku- nımlannda açık ve kapalı ziyaretle- re ian verildiği belirtildi. Genelge uyannca, 3713 sayılı Te- rörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı tutuklu ye hü- kümlü olanlara sadece kapalı ziyaret hakkı tanındığına işaret edilen açık- lamada, önceden disiplin cezası alan- lann ziyaret kapsamı dışmda bırakıl- dığı kaydedildi. Açıklamada, 19 Ara- lık 2000 tarihinde bazı cezaevlerin- de başlatılan operasyonlar sonucu Ankara-Sincan, Edirne ve Kocaeli F tipi kapalı cezaevlerine toplam 1024 tutuklu ve hükümlünün nakledikliği anımsatılarak şöyle denildi: "Tntuk- hıve hükümlülerin ayaldanma suçun- dan dolayı haklannda başlatılan di- siplin soruşturmalan. henüz savun- malaruun ahnamaması nedeniyieso- nuçlanmamıştır. Tüzüğün 163'üncü maddesi gereğince herhangi birdisip- fin suçunu işleyen tutuklu ve hüküm- lülerinsa\ l unmalanahnnıadan.disip- lin cezası verilmesi mümkün olma- maktaduf BakanTûrkrTCY'nin tamamı değjştirflecek Öte yandan. Şeker Bayramrnın ilk gününü babasının oturduğu Sam- sun'un Bafra ılçesinde geçıren Ada- let Bakanı Hikmet Sami Türk. Türk Ceza Yasası'nın (TCY) tamamınm değiştirilmesini planladıklannı be- lirtti. Adalet Bakanlığı'nın ohıştuT- duğu uzmanlar kurulunun çalışma- lannı tamamladığını söyleyen Türk "Sanıyorum ki 3 ay içinde tasanya son şekil verflecek" dedi. Adalet Bakanı Türk, şartlı salıver- me yasasında eşitsizliğın söz konusu oimadığını iddia etfi. FP yönetimini eleştiren Abdullah GüPden, liderlik yarışı konusunda TayyipErdoğan'a mesaj ^Yasağı kalkınca liderlik konusunu değerlendiririz9 • Gül; "Kimseye önceden biçilmiş elbiseler, kaftanlar yoktur. FP'de yönetim zafıyeti var. îtaat anlayışıyla yeniliğe direniyorlar. Erbakan FP için 'de facto'dur. Inkâra gerek yok" dedi. Gül: Türban siyasi sim- geyse hiç suç ohnamah. SEBAHATKARAKOYUN ANKARA- FP'de yenilikçile- rin önde gelen ismi Kayseri mil- letvekili Abdullah Gül, partide "yönetim zafijeti" bulunduğu- nu vurgularken "itaat anlayışıy- layeniliğe direıüldiğini" söyledi. Gül, kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın FP üze- rindeki etkileri konusunda, "Er- bakan FP için bir 'de facto'dur. Bunu inkâr etmemiz inandıncı da ohnaz, doğru da olmaz" diye konuştu. Yenilikçiler arasında bir lider- lik mücadelesi yaşandığı değer- lendirmeleri konusunda net bir yorum yapmaktan kaçınan Gül, "kendisinc güvendiğini vekomp- leksleri oimadığını'' söyledi. Ab- dullah Gül, Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkması dunı- munda liderlik açısından sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağı konu- sunda, "Kimseye önceden biçil- miş elbiseler,kaftanlar yoktur. O durumda bakılır. beraber oldu- ğumuz kişfler neyi öngörürlerse ne çok daha doğru, fay dalıysa o ohır" açıklamasını yaptı. Kongre sonrasrnda FP'de gi- derek belirginleşen aynşmanın sonucu Anayasa Mahkeme- si'nde devam eden kapatma da- vasına endekslenirken yenilikçi kanadm önde gelen ismi ve kongrede genel başkan adayı olan Abdullah Gül, parti içi tar- tışmalaT ve önümüzdeki sürece üişkin sorulanmızı şöyle yanıt- ladı: - FP kurulduktan sonra yöne- tim kadrosundaydınız. Ancak bir süre sonra ayTÜdınız, eteştiri- leriniz başladı \esürüvor. Sizi ne- lerrahatsızetti? - Partimin iktidara gelmesini, iktidar altematifı olmasını iste- rim. Bir parti marjinal değil, an- cakbüyük birparti olursa iktidar alternatifi olabilir. Yönetimdeki yanlışlıklar ve yönetim boşluk- lan sebebiyle partimin buçok firsatlan kaçırdığı kanısmda- yım. Türkiye yenileşsin derken FP'nin statükoyu devam ettir- mesini istemek çelişki olur. 'Mevcut hali değiştirmem', buna statüko da diyebilirsiniz, gele- nek de... Bu anlayışın çok yan- hş olduğuna inanıyorum. Yeni- leşmeye karşı diretme, gelenek, parti disiplini veya itaat adı altın- da bir statükonun muhafaza edilme gayretini görüyorum. - Size yönelik eleştiriler var parti içinden. Çabanızm "yeni- leşme" adı amnda merkezdeki sağ partiler gibi bir parti olmaya yönelik olduğu betirtüıyor. - Bunlara katılmıyorum. Bir partiden bahsediyoruz, demek- ten, vakıftan değil. tktidar alter- natifı ohnak gerekir. Bunu göz ardı eder, ideolojik bir saplantı içine girerseniz amacı iktidar ol- mayan bir parti ortaya çıkar. Ya- ni bir dernek, vakıfsınız ama bi- raz daha serbest hareket edeyim diye parti olmuşsunuz. Türk hal- kmın ortalamasına hitap etmek, kendi değerlerimizi, kimliğimi- zi. kültürümüzü bunlan ifade edip bunlann çoğunluğu neyse merkez de odur. Ben her zaman merkezde düşünmüşümdür. Hiçbir zaman kendimi uç, ekst- rem olarak görmemişimdir. Bu eleştirileri yapanlar, parti için- deki statükolarmı devam ettir- mek isteyenlerdir. - Erdoğan'ın siyasi > asağı kal- karsa siz liderlik iddiasından vaz mı geçeceksiniz? - Kongrede düşüncelerimizi temsilen aday oldum. Görüşleri- miz, düşüncelerimiz doğrultu- sunda partimize katkı sağlamak istiyoruz. Benim komplekslerim yok. Kendine güvenen bir insa- nım. Erdoğan'ın yasağının kaldı- nlması için de samimi olarak gay- ret ederim. Ben bir siyaset stilin- den bahsettim. Bu siyaset stilin- de önceden biçilmiş elbiseler, kaftanlar yoktur. O anki durumlar neyi gerekti- riyorsa, hangi hareket partiyi ba- şanlı kılacak, hangi hareket halk tarafından destek alacaksa hep beraber elbirliğiyle onu yapma- nın doğru olduğuna inanıyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle