27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 ARALIK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr 13 SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL YaşanungençeğitiyattvyakarşıTiyatromuzun 2OOO'i için neler ya- zacağımı düşünürken Aziz Nesin Us- ta'nın sözünü anımsadım: "Yaşamın gerçeği uydurmanın sınırlaruu aşıyor." 2000 yılı içınde Türkiye öyle büyük çaplı bunalımlar içinde sallandı ve sal- lanmakta ki, tiyatronun sorunlan da, ba- şanlan da, seyircısiyle, yazanyla. ti- yatro sanatçısıyla, eleştirmeniyle. ti- yatro öğrencilenyle, altmış yedi milyon insandan topu topu bir milyonunu bile Ugilendırmiyor olmalı. Kültürel-ahla- ki-ekonomik- politik boyutta çığhk çığ- lığa yaşayan bir toplumda tiyatronun önemli gerçekleri sanallaşıyor... Ekonomık darboğazın aşılamamış olması hiç kuşkusuz tüm tiyatro ku- rumlannı etkiledi 20O0'de. Kültür Ba- kanlığı'nın yalnızca on dolayında top- luluğu gönendıren üst dilim yapım- proje destegi, üst dilime yerleştırilen özel topluluklann bile yüzünü güldüremez oldu. Daha düşük düzeyde destek alan topluluklar ıse durumu idare etmeye çalışmaktalar. En çok tutulan yapımlar ya kalburüstü olanlar ya da televizyon göstenlennın düşük düzeyli gülmece an- layışına talim edenler... Devlet Tiyatrolan da parasal zorluk içine girdi. 2000 başında görülen ve Devlet Tiyatrolan'ndan ekmek yiyen herkesi çalıştırma amacıyla ortaya çı- kan "ne olursa olsun yeni-yapım" enf- lasyonu yıl sonunda gerçek enflasyo- na yenik düştü. Yapım sayısı azaldığı gibi, bilet ücretlerinın bir oranda yük- seltilmesi de kurumun ekonomik den- geye ulaşmasına yetmedi. Son günler- de basından, kurumun broşür, afîş vb. masraflannı karşılamak ıçin sponsor avcüığına çıktıgını okumaktayız. Üç milyon TL'ye çıkanlan tam bilet ücret- lerinin daha da arttınlmasıyla seyirci yi- tirme tehlıkesi çıkacak ortaya. Devlet Tiyatrolan 'nın sunduğu tı- yatro sanatının düzeyine gelince... lyi- ce olanlar da vardı, epeyce kötü olan- lar da. Nedense "\odvil" oynama me- rakı gelmişti kuruma. Haldun Dor- men'in yıllarca önce parlattığı oyunla- n 2000'de, daha düşük düzeyde sahne- lemek olacak iş değildi. Benim gördü- güm DT oyunlan içinde, yaratıcılıkla özenin, sanat coşkusuyla disiplinin bu- luştuğu büyük yapımlardan, bellekler- de eh çok kalıcı olanı Adana Devlet Tiyatrosu'nda Ayşenil Şamhoğhı'nun rejisiyle sahnelenen Musahipzade Ce- lal'in "PazartesiPerşembe''siydi. "Pa- zartesi Perşembe" yönetmenine lsmet Küntay, Adana Devlet Tiyatrosu'na da Sanat Kurumu en iyi yapım ödülünü ge- tirdi. Dllllgll. yazarlar. elesttrmenler Rahmi Düligü genel müdürlüğünün sürdüğü 2000yılı boyunca Kunım bağ- lamında önceükle söz konusu olan, Dil- ligil'e (ya da Kurum'a) karşı ve Dilli- gil tarafından açılan davalar ile, basın- da geniş bir yer tutan, Dilligil yanında Edebi Kurul Başkanı RefikErduran ın da bıkıp usanmadan kalem oynattığı polemik yazılardı. Polemik tartışma- îar tiyatro dünyasında kısa sürede alış- kanlık yaptı ve sonunda Tiyatro Tiyat- ro Dergisi bir "polemikler belgeliği T 'ne dönüştü. lşin içıne yalnız kişisel çatışmalar degil, Tiyatro Yazarlan Derneği ve Ti- yatro Eleştirmenleri Derneği gibi ku- ruluşlannbildirileri de girdi. Eleştirmen- lerin, Tiyatro Yazarlan Derneği ve Er- duran tarafından, kendi kültürüne ya- bancı düşmüş Batı hayranlan olairak suçlanması sonucunda doğan tepkiler sertleşirken, Genel Müdür Dilligil, Dev- let Tiyatrolan'nda yaşanan huzursuz- luğa değinen yazılardan gocunmuş ol- malı kı "kadın eleştirmenler" yaftası- n çok ödülü Genco Erkal aldı.Yıldız Kenter oyunlanyla yine gündemdeydi, yine ödüller aldı. En başanlı yapımlar Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Aksanat Tiyatrosu ve Oyun Atölyesi'nindi. nı kullanarak bir "ilk"e ımza attı. Neden? Eleştiri yazrian. hepinnziır olan Kurum'daki iktıdar kavgasınm, yeru bir ekibin cunta örneğı davranış- lannın, bürokratık uygulamalann bir sanat kurumuna yakışmayacak boyut- larda işletilmesinin (göreve son ver- melerin, görevden ahnalann, soruştur- ma açmalann, yurtdışına gitme izni vermemelerin, "rejisörlükyapma" ya- nşlannın, sanatçılara istemedikleri ya- pımlarda görev vermelenn, Anado- îu'daki sahnelerde yapılan görevlen- dirmelerin bırer ceza öğesine dönüşme- sinin) hoş görülmediğini dıle getirmek- teydi. 2000 yılı basından bu yana basında yer alan, SdçukYöntem gibi değerli bir sanatçının emekliliğini istemesine yol açan Kurum içi huzursuzluk, "Patron" oyununun galasında yaşanan "AKSür- meli karşı çıkışı" ile patlamaya dönüş- tü. ("Patron" oyunuyla pekişen Saban- cı - Kültür Bakanlığı dostluğu ise son- baharda Adana'da yapılan Sanat Festi- vali için birortaklıİc sağladı.) Yıl sonu- na doğru, Devlet Tiyatrolan'nın son yirmi yılı içinde Kurum'a uyarlamacı, çevirmen, en önemlısi de yönetmen olarak en çok emek vermiş, beşi yurtdı- şından tam 28 ödülü olan başanlı bir sanatçının, Yücel Erten'in emekliliği- ni istemesiyle, 1999 yılı sonunda il- ginç bir operasyonla Devlet Tiyatrola- n'nın başına geçen ve Bakan'ın sessiz- ce "içine sindirmeyi'' sürdürdüğü eki- bin uygulamalanna karşı çıkan yazıla- nn ne denlı yerinde olduğu belirgınleş- ti. -Erten, sonbaharda çıkan "DevletTH yatrosı Obnaz (mı?)* adını taşıyan ki- tabında, renkli bir dil kullanarak, Dev- let Tiyatrolan'nın bir devlet kurumu olarak gerekliliği ve yapılanma biçimi üstüne görüşlerini anlatıyor. Çoğumuz gibi Erten de DT'nin özelleştirilme se- rüvenine itilmesine karşı... Yasaklar, engelter Anadolu'da turne yapan kimi oyun- lar yine engellerle karşılaştılar. Tiyat- roda sansür yazılı kurallara dayanıl- maksızın süregelirken. Cuma Boynu- kara'nın "Çok Geç Olmadan" oyunu Ankara Devlet Tiyatrosu'nda ılerlemiş prova aşamasındayken, açıhşa bir gün kala, gün ışığına çıkmadan kapatıldı. Bu engellemenin gerekçesi açıklığa kavu- şamadı. Mağdur durumdakı Boynuka- ra tazminat davası açtı. 2000 yılının, oyunlan en çok sahne- lenen yazan Edebi Kurul Başkanı Re- fik Erduran. DT Genel Müdürlüğü Dil- ligil tarafından açıklandığına göre (Bu açıklamayı neden Dilligil yapıyor?) 15- 22 Aralıİc'ta Moskova'da düzenlenen "Çağdaş Drama ve Tiyatro Festiva- IPnde Rus yönetmenler tarafindan sah- nelenen on bir Türk oyunundan 4'ü de yine Erduran'ın. M. C. Anday'ın, R Güntekm'in, TuncerCücenoğhTnun, N. Hikmet'in, Nezihe Araz'ın birer, Aziz Nesin'in de iki oyununun Rusça olarak sergileneceğınin açıklandığı festival- de yer alan Tuncer Cücenoğlu'nun "Bo- yacı"sı Moskova'da eylül ayı içinde sahnelenmışti. Bu yılın Afîfe ödülleri arasında Ce- vat Fehmi Başkut en iyi yazar ödülüne Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda sahnele- nen "GüneBakan Cam Kınklan" oyu- nuyla değer görülen MemetBaydur'un iki oyunu da Polonya'da Lehçe olarak sahnelenme aşamasında "Güne Bakan Cam Kınklan", erkek oyuncusu Ad- nanBiriak'e de İsmetKüntay ödülü ge- tirmiş olmasına karşm, teknik neden- ler ileri sürülerek sanneden kaldınldı. Baydurun "Menekşe Korsanlan" ve "MasfceBSüvari" adlı oyunlan da Mi- tos-Boyut tarafından yayımlandı. Cündemdekl sanatçılar Yılın en çok ödül alan tiyatro sanat- çısı Genco Erkal'dı. Dostlar Tiyatro- su'nun 30., Erkal'ın da 40. sanat yı- lmı kutladığı ve "Can"ı sahnelediği bu dönemde, sanatçı, Istanbul Kültür- Sanat Vakfı, Afife, Avni Dilligil ve Sadri Alışık ödül kunıllannca çeşit- li bağlamlarda çeşitli ödüllere değer bulundu. Görebildiklerim arasında en başan- lı özel tiyatro yapımlan, AHPövrazoğ- lu Tiyatrosu'nun "Kobay"ı, Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nun "Sevil- mek"i, Oyun Atölyesı'nin "Dohı Dû- şûnBoşK9nuş"uydu. BuüçyapunAli Poyrazoğlu'na, (yönetmen) Işd Kasa- poğlu'na, Cûneyt Tûrel'e, Zuhal Ol- c^'a ve (yönetmen) Ferhan Şensoy'a ödüller getirdi. "Koba>"ın dekor tasa- nmcısı Banş Dincel ile ışık tasanmcı- sı YûkseiAymaz da ödül alanlar arasın- daydı. En pahalı ve ıddialı yapıma im- za atan, "tdealKDca" ile Tiyatro tstan- bul'du. YüdızKenter "Nûkte" ve "Hep Aşk Vardı" oyunlanyla yine gündem- deydi, yine ödüller aldı.. Istanbul Uluslararası Tiyatro Festiva- li tüm parasal zorluklara karşın bir kez daha gerçekleştirildi. Ne yazıkki, yap- tınhnakta olan Istanbul Kültür Sanat kompleksinin Kültür Bakanhğı tara- fından Istanbul Kültür Sanat Vakfı'nın kullanımına verilmeyişi, vakfın ve ge- lecekteki festivallerin esenliğine de en- gel koymuş oldu. Vakfın başanlı genel müdürü Meüh Ferefi bu nedenle göre- vinden aynlıyor. Yerini Ersin Onay ala- cak. Ekonomik zorluklar yanında, or- tak yapımlan ve yabancı topluluklar için gösteri uzamı bulma sılontısını yıl- lardır çekmekte olan Kültür Sanat Vak- fı yine zorluklarla karşı karşıya. Ankara Uluslararası Tiyatro Festi- vali ise renkliydi. Ankara seyircisi ti- yatroda deneysel ve araşürmacı biryak- laşmı uygulayan genç Istanbul toplu- luklanyla en yoğun biçimde 2000 yı- lmda buluştu. Daha uzun döneme ya- yılmış hazırlık çalışmalan ve daha de- netimlı bir düzenleme anlayışı festiva- lin kurumlaşmasuıı hızlandıracak. sanat Kurumu 50 yaşında Ankara'daki Sanat Kurumu 2000'de 50. yıhm kutladı. 1950 kışında sanata gönül vermiş kişilerce Sanatsevenler Kulübü olarak kurulduktan bir kaç yıl sonra Sanatsevenler Derneği'ne dönü- şen, yıllar sonra da Sanat Kurumu adı- nı alan bu kuruluş bugün yöneticıleri- nin özverili çabalanyla ayakta duru- yor. 1964-65 döneminde tiyatro, daha sonra da Plastik Sanatlar, Yılın Sanat- çısı, Çocuk Tiyatrosu ve Sinema ödül- leri vermeye başlayan bu kuruluş, 1970'li ve 80'li yıllarda düzenli olarak sunduğu panel, konferans ve söyleşi- lerle Ankara'da bir kaç kuşağa kültür hizmeti vermişti. Mürşidelçroefi'ran tasanmıyla hazır- lanan "Geçmişten Günümüze Sanat Kurumu ÖdüDeri" adlı kıtap, kunılu- şun sanata ve sanatçıya verdıgi hızme- tın boyutlannı çarpıcı biçimde göste- riyor. Sanat Kurumu, Ankara'da gerçek- leşen ve Ankara'ya getirilen sanat olay- lannı değerlendirmeyi öngörüyor. Bu tür bir "ödûl" anlayışıyla, Istanbul'da kunımlaşmış ödülleri aşarak tüm Tür- kiye'yi kucaklama şansına da sahip. Ödül törenlerinde Türkiye'nin çeşitli kentlerinden gelen sanatçılan, sözge- limi tstanbul'dan Su Yücel'i, Celal Perk'i, Iznur'den Aylin Damcıoğhı'nu alkışlamak, izleyiciler ıçın de büyük birkeyif... Tiyatromuzun belgeliğine bir katkı da Devlet Tiyatrolan'ndan geliyor. Yıl- lanür sessiz sedasız yaptığı arşiv çalış- malanyla, Devlet Tiyatrolan'mn kuru- luşundan bu yana sergilenmiş tüm yer- li ve yabancı oyunlann her dönem için- deki dökümünü çeşitli kitapçıklarbiçi- minde hazırlayarak araştırmacılara yol gösteren Dr. DenizTaşkan bu kez de "An- kara Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi"nin TarihçesiveOjTinlar. 1939- 1949" başhkh bir kitaba imza atmış. Bu kez yalnız oyunlar, yazarlan ya da çe- vümenleri değil, her oyunda hangi sa- natçının hangirolü oynadığı da belirlen- miş. 2000 yılmdan zaman tünelıne gi- rip altmış yıl öncesine gidiveriyorsu- nuz. Sözgelimi 2 Mayıs 1943'te (ben he- nüz 2 yaşındayken) sahnelenmiş "Kral Oedipus''ta CûneytGökçer, Nermin Sa- rova, Agâh Hûn, Manir Canova, Saim Alpago,Uhi Lraz,NuriAttmok,Şahap Akahn görev almışlar. Ben bu sanatçı- lann hepsini orta yaşlılıklannda sahne- de izledim. Ankara'da, Istanbul'da, Şe- hir ve Devlet Tiyatrolan'nda ve özel ti- yatrolarda... Ve şimdi, onlann o gence- cıkyaşlannda"KralOedipus'\ınasıloy- nadıklannı hayal edebiliyonım. Taş- kan'ın çalışması Devlet Tiyatrolan'nm tt flk"lerinin izini sürme açısından bu- lunmaz bir kaynak... Ne yazık ki aylar- du- kitabın "sanş" aşamasına geçilme- miş. Ne bekleniyor? 21. yüzyıldaki tiyatromuz geçmişten ders alacak genç sanatçılara emanet! ODULLER...ODULLER...ODULLER...ODULLER...ODULLER...ODULLER.. AFtFE JALE ÖDÜLLERİ: En Ba- şanlı Prodüksiyon: tdealBir Koca (Ti- yatro Istanbul). En Başanlı Yönet- men: Işıl Kasapoğlu (Sevılmek).En Başanlı Erkek Oyuncu: CûneytTûrel (Seviknek). En Başanlı Kadın Oyun- cu: Yıkhz Kenter (Nükte). En Başa- nlı Yardımcı Erkek: Bûlent Emin Ya- rar (Arturo Ui'nin Önlenebilir Yük- selişi). En Başanh Yardımcı Kadın Oyuncu: Ezgim Kıhnç (Sersem Koca- nın Kurnaz Kansı). En Başanlı Mü- zikal ya da Komedi Erkek Oyuncusu: Savaş Dinçel (Sersem Kocanm Kur- naz Kansı). En Başanb Müzikal ya da Komedi Kadın Oyuncusu: Zuhal Ol- cay (Dolu Düşün Boş Konuş). En Ba- şanlı Sahne Tasanmcısı: NilgûnGûr- kan (Ideal Bir Koca). En Başanlı Giy- si Tasanmcısı: ŞandaZıpçı (Fişne Pah- çesu). En Başanh Sahne Müziği: Me- lih Kibar (Sersem Kocanm Kurnaz Kansı).En Başanlı Işık Tasanmcısı: Ü- han Ören (Aşk Hastası). Muhsin Er- tuğrul Özel Ödülü. Genco Erkal. Ni- sa Serezli Aşkıner Özel Ödülü: Ani tpekkaya. Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü: Memet Baydur (Güne Bakan Cam Kınklan).Tıyatroda Yem Kuşak Özel Ödülü: Inci Türkaj'. İSMET KÜNTAV ÖDÜLLERİ: En iyi yapım ve oyun ödülü, 'Hep Aşk Vardı' adlı oyunuyla YıldızKenter'e, en iyi yönetmen ödülü 'Pazartesi Perşembe' ile Ayşenil Şamlıoglu'na, en iyi kadın oyuncu ödülü Aşk Hastası' ile Ayla Algan'a, en iyi erkek oyuncu ödülü ise "Güne Bakan Cam Kınklan 'nda Adnan Biricik'e verildi. AVNt DİLLİGİ L ÖDÜLLERİ: En başanlı prodüksiyon 'Can' /Genco Er- kaL Yaşam boyu başan ödülü: Genco Erkal. En başanh yönetmen Ferhan Şensoy /Dolu Düşün Boş Konuş. En iyi oyun yazan Civan Canova/Soka- ğa Çıkma Yasağı. En başanlı kadın oyuncu Zuhal Olcay/Dolu Düşün Boş Konuş.En başanlı erkek oyuncu An" Poyrazoğhı /Kobay. En başanlı yar- dniıcı kadm oyuncu Betül Anm/Aşk- ı Memnu. En başanlı yardımcı erkek oyuncu Burak Davutoğju/ Romeo ve Jüliet En başanh ışık tasanmcısı Yûk- sel Aymaz/Kobay. En başanh dekor ta- sanmcısı Banş Dinçel/ Kobay. En ba- şanlı kostüm tasanmı Gûkr Yiğit / Nerede Kahnıştık. En başanlı tiyatro müziği ödülü Okay Temiz /Nakşidil Sultan.Enbaşanh çeviri ödülü Egemen Berköz / Sıradan Bir Gün. Jüri özen- düme ödülleri lnd Türkay ve Cenk Sözeri. Jüri özel ödülü Yıbnaz Öğüt. Belkıs Dilligil Onur Ödülü Suna Pe- kuysal'a verildi. 12. ULUSLARARASI ISTANBUL TİYATRO FESTtVALİ ONUR ÖDÜLLERİ Genco Erkal ve Pina Baush'a verildi. Aktör Jason Robards öldü • BRIDGEPORT (AA) - 'Başkanın Bürün Adamlan' ve 'Julia' adlı fıhnlerdeki rolüyle arka arkaya Oscar ödülleri kazanan tiyatro ve sinema sanatçısı Jason Robards, 78 yaşmda öldü. Robards'ın, Bridgeport Hastanesi'nde kansere yenik düşerek öldüğü belirtildi. Kariyerine 1950'li yıllarda tiyatro sahnesinde başlayan Jason Robards, özellikle Eugene O'NeiÜ'in "The Iceman Cometh' ve 'Long Day's Journey Into Night' adh oyunlanndaki performansıyla olumlu eleştiriler aldı. Sanat yaşammda 50'den fazla fılmde rol alan aktör, 1976 yüında Watergate Skandalı'mn işlendiği 'All the President's Men' (Başkamn Bütün Adamlan) adlı fılmdeki Washington Post gazetesi editörü 'Ben Bradlee' tiplemesi ile Akademi Ödülü'nü aldı. Robards, ertesi yıl 'Jıolia' adlı filmdeki rolüyle tekrar aym ödülü aldı. Ünlü aktör Jason Nelson Robards Sr'ın oğlu olarak 1922 yüında Chicago'da doğan Robards, babasınm kariyerine rağmen önceleri aktörlük mesleğine ilgi göstermedi. Los Angeles'taki Hollywood Lisesi'nde profesyonel atlet ohna yolunda çeşitli spor dallanyla ilgilenen Robards, 1939 yılında mezun olduktan sonra ABD Deniz Kuvvetleri'nde miço olarak görev aldı. Pasıfik'te hızmette bulunurken O'Neill'in oyunlarmı okuyan Robards, aktörlük mesleğine niyetlenince, babasınm ısranyla 1946 yılında Amerikan Dramatik Sanatlar Akademisi'ne kaydoldu. Robards, böylece başanlı sanat yaşamına başlamış oldu. Tam 4 kez evlenen ve 6 çocuğu bulunan Jason Robards, son yülannda son eşi Lois ile Fairfield yakınlannda sakin bir yaşam sürdürüyordu. a ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kültürel Kimlik ye Gerçeklik Temeli... Gerçeklik temeline dayanmayan bir ortamda yoğrulmuş kültürel kimliklerin, ister bilimsel, tster sanatsal bağlamda olsun yaratıcılık sergilemeleri, genellikle olanaksızdır. Böyle ortamlarda dışa vu- rulan yaratıcılıklar da genelde belli sınıriar içersin- de kalmaya yargılıdır. Ortaçağ, kilise bilimsel araştırmalan kutsal kita- bın doğrulanyla sınırlamış olduğu için ortaçağdı; bu sınırlara ilk ölümcül darbeleri indiren, Röne- sans insanı oldu. Aydınlanma Çağı, karşısmdakinin katılmadığı görüşlerini savunma hakkını sonuna kadarsavun- mayı erdem sayan düşünce babalarına sahip ol- duğu içindirki, Aydınlanma Çağı olabildi. Batı'nın bilimde on sekizinci yüzyıldan, yani Aydınlanma Ça- ğı'ndan bu yana şahlanmış olması, bir rastlantı değildir. Batı'da bugünkü anlamdaki kültür tarihi araştır- malan da Aydınlanma Çağı ile birlikte başlar. Bu , araştırmalann sonucunda Batı'nın uygar ortamla-"; rı, giderek artan ölçüde başka kültürieri sırf "baş- ; ka " olduklan için aşağı görmekten vazgeçecek ve ^ kendi kültürüne eleştirel bir tutumla bakabilecek- ' tir. "Batı'ntn uygar ortamlan" söyiemini özellikle kul- " landım. Çünkü aynı Batı'nın, günümüzde hâlâ uy- • gar olamamış, bundan ötürü de tarihçilerin çö- • zümlemesi gereken sorunlan -bir tür Haçlı Sefer- • leri zihniyetiyle- siyasi platformlarda sonuca bağ- lamaya kalkışan, gerici ortamlan da var. Bir ortamın her şeyden önce kendine eleştirel ba- kabilmesi, o ortamın gerçeklik temeli kazanabil- mesinin birincil koşuludur. Gerçeklere uzanan yo- lun eleştirel düşünceden geçtiğinı bugün bize doğ- rudan tarihin kendisi kanıtlamakta. Bugün bu bağ- lamda bir eleştirel bakış açısını uyguladığımızda, karşımıza çıkan tablo çok net: Bilim de, sanat da ancak eleştirel düşünmenin artık doğal düşünme biçimi olarak benimsendiği ortamlarda gelişebili- yor. Bilim adamının ve sanatçının en temel özel- liklerinden birinin, gerektiğinde -dahası, çoğu za- man! - resmi söylemlere karşı seçenekleri bulup çıkarması olduğu gerçeği, yine ancak böyle ortam- larda "doğal" sayılıyor. Bilim ile sanatı burada aynı kefeye koymamız, şaşırtıcı gelmemeli. Çünkü tüm farklılıklanna kar- şın bu iki alanı birleştiren temel nitelik, ikisinin de alıp vereceğinın hep gerçeklerle olmasıdır. Fark, ken- dini yalnızca gerçeklen arama ve saptama biçim- leri açısından belli eder. Bizler, bugün ülkemizde çoğunlukla temel yada birincil sorulan değil, fakat onlardan sonra gelen, ikincil sorulan sormaktayız. Bunu, bilim ve sanat alanlarında da böyle yapıyoruz. Ömeğin bilimde ve sanatta nasıl daha üretken, daha yaratıcı olu- nabileceği sorusunun yanıtlannı bilimin ve sana- tın sınırian içersinde bulmaya çalışıyoruz. Buna karşılık bilim ve sanatın çevre koşullannın var olup olmadığı üzerinde genelde yeterince kafa yormuyoruz. ya da yormak istemiyoruz. Oysa yirmi birinci yüzyıla girmiş olmamıza kar- t şın, resmi söylemlere aykın düşen bilimsel görüş- ler ileri süren tarihçilerin neredeyse vatan haini ilan edildiği, sanatın kimi zaman "mülki" otoritelerce denetlendiği, öğrencilerin dersleri aracılığıyla dün- yayı anlamaya değil, fakat derslerini ezberiemeye itildikleri bir ortamdan çağdaş uygariık düzeyinin gerekli kıldığı bir bilimin ya da sanatın doğmasını beklemek boşunadır. Böyle bir ortamda bizler, öz- güriüğü ve demokrasiyi daha iyi bir geleceğe gö- türen araçlar değil, fakat "uslu" olduğumuz tak- dirde ileride bizleri bekleyen birer ödül sayma yo- lunda sürekli koşullandınlıyoruz. O "gün " geldiğin- de, ansızın (!) kavuşacağımız bu ödülleri, ne olduk- lannı bilmeden nasıl kullanacağımız ise hiçbir res- mi söylem tarafından sorgulanmıyor! Eğer bugün ülkedeki en sarsıcı olaylar bile kitle iletişim araçlannda son derece sağlıksız bir biçim- de yorumlanıyorsa, "haber" kavramı yerini nice za- mandır türlü kafa bulandırma yöntemlerine bırak- mışsa ve kültürel ortamımızda, gerçeği bilmek, bir gereksinim olmaktan çıkmışsa, hep sonuçlar üzerine boş laflar etmeyi bırakıp artık nedenler üzerinde yoğunlaşmaya başlamamız, tek doğru yol olacaktır. e-posta: ahmetcemal@superonline.com acem20(S hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle