Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 ARALIK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur@cumhuriyet.com.tr 13
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
YaşanungençeğitiyattvyakarşıTiyatromuzun 2OOO'i için neler ya-
zacağımı düşünürken Aziz Nesin Us-
ta'nın sözünü anımsadım: "Yaşamın
gerçeği uydurmanın sınırlaruu aşıyor."
2000 yılı içınde Türkiye öyle büyük
çaplı bunalımlar içinde sallandı ve sal-
lanmakta ki, tiyatronun sorunlan da, ba-
şanlan da, seyircısiyle, yazanyla. ti-
yatro sanatçısıyla, eleştirmeniyle. ti-
yatro öğrencilenyle, altmış yedi milyon
insandan topu topu bir milyonunu bile
Ugilendırmiyor olmalı. Kültürel-ahla-
ki-ekonomik- politik boyutta çığhk çığ-
lığa yaşayan bir toplumda tiyatronun
önemli gerçekleri sanallaşıyor...
Ekonomık darboğazın aşılamamış
olması hiç kuşkusuz tüm tiyatro ku-
rumlannı etkiledi 20O0'de. Kültür Ba-
kanlığı'nın yalnızca on dolayında top-
luluğu gönendıren üst dilim yapım-
proje destegi, üst dilime yerleştırilen özel
topluluklann bile yüzünü güldüremez
oldu. Daha düşük düzeyde destek alan
topluluklar ıse durumu idare etmeye
çalışmaktalar. En çok tutulan yapımlar
ya kalburüstü olanlar ya da televizyon
göstenlennın düşük düzeyli gülmece an-
layışına talim edenler...
Devlet Tiyatrolan da parasal zorluk
içine girdi. 2000 başında görülen ve
Devlet Tiyatrolan'ndan ekmek yiyen
herkesi çalıştırma amacıyla ortaya çı-
kan "ne olursa olsun yeni-yapım" enf-
lasyonu yıl sonunda gerçek enflasyo-
na yenik düştü. Yapım sayısı azaldığı
gibi, bilet ücretlerinın bir oranda yük-
seltilmesi de kurumun ekonomik den-
geye ulaşmasına yetmedi. Son günler-
de basından, kurumun broşür, afîş vb.
masraflannı karşılamak ıçin sponsor
avcüığına çıktıgını okumaktayız. Üç
milyon TL'ye çıkanlan tam bilet ücret-
lerinin daha da arttınlmasıyla seyirci yi-
tirme tehlıkesi çıkacak ortaya.
Devlet Tiyatrolan 'nın sunduğu tı-
yatro sanatının düzeyine gelince... lyi-
ce olanlar da vardı, epeyce kötü olan-
lar da. Nedense "\odvil" oynama me-
rakı gelmişti kuruma. Haldun Dor-
men'in yıllarca önce parlattığı oyunla-
n 2000'de, daha düşük düzeyde sahne-
lemek olacak iş değildi. Benim gördü-
güm DT oyunlan içinde, yaratıcılıkla
özenin, sanat coşkusuyla disiplinin bu-
luştuğu büyük yapımlardan, bellekler-
de eh çok kalıcı olanı Adana Devlet
Tiyatrosu'nda Ayşenil Şamhoğhı'nun
rejisiyle sahnelenen Musahipzade Ce-
lal'in "PazartesiPerşembe''siydi. "Pa-
zartesi Perşembe" yönetmenine lsmet
Küntay, Adana Devlet Tiyatrosu'na da
Sanat Kurumu en iyi yapım ödülünü ge-
tirdi.
Dllllgll. yazarlar.
elesttrmenler
Rahmi Düligü genel müdürlüğünün
sürdüğü 2000yılı boyunca Kunım bağ-
lamında önceükle söz konusu olan, Dil-
ligil'e (ya da Kurum'a) karşı ve Dilli-
gil tarafından açılan davalar ile, basın-
da geniş bir yer tutan, Dilligil yanında
Edebi Kurul Başkanı RefikErduran ın
da bıkıp usanmadan kalem oynattığı
polemik yazılardı. Polemik tartışma-
îar tiyatro dünyasında kısa sürede alış-
kanlık yaptı ve sonunda Tiyatro Tiyat-
ro Dergisi bir "polemikler belgeliği
T
'ne
dönüştü.
lşin içıne yalnız kişisel çatışmalar
degil, Tiyatro Yazarlan Derneği ve Ti-
yatro Eleştirmenleri Derneği gibi ku-
ruluşlannbildirileri de girdi. Eleştirmen-
lerin, Tiyatro Yazarlan Derneği ve Er-
duran tarafından, kendi kültürüne ya-
bancı düşmüş Batı hayranlan olairak
suçlanması sonucunda doğan tepkiler
sertleşirken, Genel Müdür Dilligil, Dev-
let Tiyatrolan'nda yaşanan huzursuz-
luğa değinen yazılardan gocunmuş ol-
malı kı "kadın eleştirmenler" yaftası-
n çok ödülü
Genco Erkal
aldı.Yıldız Kenter
oyunlanyla yine
gündemdeydi,
yine ödüller aldı.
En başanlı
yapımlar Ali
Poyrazoğlu
Tiyatrosu, Aksanat
Tiyatrosu ve Oyun
Atölyesi'nindi.
nı kullanarak bir "ilk"e ımza attı.
Neden? Eleştiri yazrian. hepinnziır
olan Kurum'daki iktıdar kavgasınm,
yeru bir ekibin cunta örneğı davranış-
lannın, bürokratık uygulamalann bir
sanat kurumuna yakışmayacak boyut-
larda işletilmesinin (göreve son ver-
melerin, görevden ahnalann, soruştur-
ma açmalann, yurtdışına gitme izni
vermemelerin, "rejisörlükyapma" ya-
nşlannın, sanatçılara istemedikleri ya-
pımlarda görev vermelenn, Anado-
îu'daki sahnelerde yapılan görevlen-
dirmelerin bırer ceza öğesine dönüşme-
sinin) hoş görülmediğini dıle getirmek-
teydi.
2000 yılı basından bu yana basında
yer alan, SdçukYöntem gibi değerli bir
sanatçının emekliliğini istemesine yol
açan Kurum içi huzursuzluk, "Patron"
oyununun galasında yaşanan "AKSür-
meli karşı çıkışı" ile patlamaya dönüş-
tü. ("Patron" oyunuyla pekişen Saban-
cı - Kültür Bakanlığı dostluğu ise son-
baharda Adana'da yapılan Sanat Festi-
vali için birortaklıİc sağladı.) Yıl sonu-
na doğru, Devlet Tiyatrolan'nın son
yirmi yılı içinde Kurum'a uyarlamacı,
çevirmen, en önemlısi de yönetmen
olarak en çok emek vermiş, beşi yurtdı-
şından tam 28 ödülü olan başanlı bir
sanatçının, Yücel Erten'in emekliliği-
ni istemesiyle, 1999 yılı sonunda il-
ginç bir operasyonla Devlet Tiyatrola-
n'nın başına geçen ve Bakan'ın sessiz-
ce "içine sindirmeyi'' sürdürdüğü eki-
bin uygulamalanna karşı çıkan yazıla-
nn ne denlı yerinde olduğu belirgınleş-
ti. -Erten, sonbaharda çıkan "DevletTH
yatrosı Obnaz (mı?)* adını taşıyan ki-
tabında, renkli bir dil kullanarak, Dev-
let Tiyatrolan'nın bir devlet kurumu
olarak gerekliliği ve yapılanma biçimi
üstüne görüşlerini anlatıyor. Çoğumuz
gibi Erten de DT'nin özelleştirilme se-
rüvenine itilmesine karşı...
Yasaklar, engelter
Anadolu'da turne yapan kimi oyun-
lar yine engellerle karşılaştılar. Tiyat-
roda sansür yazılı kurallara dayanıl-
maksızın süregelirken. Cuma Boynu-
kara'nın "Çok Geç Olmadan" oyunu
Ankara Devlet Tiyatrosu'nda ılerlemiş
prova aşamasındayken, açıhşa bir gün
kala, gün ışığına çıkmadan kapatıldı. Bu
engellemenin gerekçesi açıklığa kavu-
şamadı. Mağdur durumdakı Boynuka-
ra tazminat davası açtı.
2000 yılının, oyunlan en çok sahne-
lenen yazan Edebi Kurul Başkanı Re-
fik Erduran. DT Genel Müdürlüğü Dil-
ligil tarafından açıklandığına göre (Bu
açıklamayı neden Dilligil yapıyor?) 15-
22 Aralıİc'ta Moskova'da düzenlenen
"Çağdaş Drama ve Tiyatro Festiva-
IPnde Rus yönetmenler tarafindan sah-
nelenen on bir Türk oyunundan 4'ü de
yine Erduran'ın. M. C. Anday'ın, R
Güntekm'in, TuncerCücenoğhTnun, N.
Hikmet'in, Nezihe Araz'ın birer, Aziz
Nesin'in de iki oyununun Rusça olarak
sergileneceğınin açıklandığı festival-
de yer alan Tuncer Cücenoğlu'nun "Bo-
yacı"sı Moskova'da eylül ayı içinde
sahnelenmışti.
Bu yılın Afîfe ödülleri arasında Ce-
vat Fehmi Başkut en iyi yazar ödülüne
Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda sahnele-
nen "GüneBakan Cam Kınklan" oyu-
nuyla değer görülen MemetBaydur'un
iki oyunu da Polonya'da Lehçe olarak
sahnelenme aşamasında "Güne Bakan
Cam Kınklan", erkek oyuncusu Ad-
nanBiriak'e de İsmetKüntay ödülü ge-
tirmiş olmasına karşm, teknik neden-
ler ileri sürülerek sanneden kaldınldı.
Baydurun "Menekşe Korsanlan"
ve "MasfceBSüvari" adlı oyunlan da Mi-
tos-Boyut tarafından yayımlandı.
Cündemdekl sanatçılar
Yılın en çok ödül alan tiyatro sanat-
çısı Genco Erkal'dı. Dostlar Tiyatro-
su'nun 30., Erkal'ın da 40. sanat yı-
lmı kutladığı ve "Can"ı sahnelediği
bu dönemde, sanatçı, Istanbul Kültür-
Sanat Vakfı, Afife, Avni Dilligil ve
Sadri Alışık ödül kunıllannca çeşit-
li bağlamlarda çeşitli ödüllere değer
bulundu.
Görebildiklerim arasında en başan-
lı özel tiyatro yapımlan, AHPövrazoğ-
lu Tiyatrosu'nun "Kobay"ı, Aksanat
Prodüksiyon Tiyatrosu'nun "Sevil-
mek"i, Oyun Atölyesı'nin "Dohı Dû-
şûnBoşK9nuş"uydu. BuüçyapunAli
Poyrazoğlu'na, (yönetmen) Işd Kasa-
poğlu'na, Cûneyt Tûrel'e, Zuhal Ol-
c^'a ve (yönetmen) Ferhan Şensoy'a
ödüller getirdi. "Koba>"ın dekor tasa-
nmcısı Banş Dincel ile ışık tasanmcı-
sı YûkseiAymaz da ödül alanlar arasın-
daydı. En pahalı ve ıddialı yapıma im-
za atan, "tdealKDca" ile Tiyatro tstan-
bul'du. YüdızKenter "Nûkte" ve "Hep
Aşk Vardı" oyunlanyla yine gündem-
deydi, yine ödüller aldı..
Istanbul Uluslararası Tiyatro Festiva-
li tüm parasal zorluklara karşın bir kez
daha gerçekleştirildi. Ne yazıkki, yap-
tınhnakta olan Istanbul Kültür Sanat
kompleksinin Kültür Bakanhğı tara-
fından Istanbul Kültür Sanat Vakfı'nın
kullanımına verilmeyişi, vakfın ve ge-
lecekteki festivallerin esenliğine de en-
gel koymuş oldu. Vakfın başanlı genel
müdürü Meüh Ferefi bu nedenle göre-
vinden aynlıyor. Yerini Ersin Onay ala-
cak. Ekonomik zorluklar yanında, or-
tak yapımlan ve yabancı topluluklar
için gösteri uzamı bulma sılontısını yıl-
lardır çekmekte olan Kültür Sanat Vak-
fı yine zorluklarla karşı karşıya.
Ankara Uluslararası Tiyatro Festi-
vali ise renkliydi. Ankara seyircisi ti-
yatroda deneysel ve araşürmacı biryak-
laşmı uygulayan genç Istanbul toplu-
luklanyla en yoğun biçimde 2000 yı-
lmda buluştu. Daha uzun döneme ya-
yılmış hazırlık çalışmalan ve daha de-
netimlı bir düzenleme anlayışı festiva-
lin kurumlaşmasuıı hızlandıracak.
sanat Kurumu 50 yaşında
Ankara'daki Sanat Kurumu 2000'de
50. yıhm kutladı. 1950 kışında sanata
gönül vermiş kişilerce Sanatsevenler
Kulübü olarak kurulduktan bir kaç yıl
sonra Sanatsevenler Derneği'ne dönü-
şen, yıllar sonra da Sanat Kurumu adı-
nı alan bu kuruluş bugün yöneticıleri-
nin özverili çabalanyla ayakta duru-
yor. 1964-65 döneminde tiyatro, daha
sonra da Plastik Sanatlar, Yılın Sanat-
çısı, Çocuk Tiyatrosu ve Sinema ödül-
leri vermeye başlayan bu kuruluş,
1970'li ve 80'li yıllarda düzenli olarak
sunduğu panel, konferans ve söyleşi-
lerle Ankara'da bir kaç kuşağa kültür
hizmeti vermişti.
Mürşidelçroefi'ran tasanmıyla hazır-
lanan "Geçmişten Günümüze Sanat
Kurumu ÖdüDeri" adlı kıtap, kunılu-
şun sanata ve sanatçıya verdıgi hızme-
tın boyutlannı çarpıcı biçimde göste-
riyor. Sanat Kurumu, Ankara'da gerçek-
leşen ve Ankara'ya getirilen sanat olay-
lannı değerlendirmeyi öngörüyor. Bu
tür bir "ödûl" anlayışıyla, Istanbul'da
kunımlaşmış ödülleri aşarak tüm Tür-
kiye'yi kucaklama şansına da sahip.
Ödül törenlerinde Türkiye'nin çeşitli
kentlerinden gelen sanatçılan, sözge-
limi tstanbul'dan Su Yücel'i, Celal
Perk'i, Iznur'den Aylin Damcıoğhı'nu
alkışlamak, izleyiciler ıçın de büyük
birkeyif...
Tiyatromuzun belgeliğine bir katkı
da Devlet Tiyatrolan'ndan geliyor. Yıl-
lanür sessiz sedasız yaptığı arşiv çalış-
malanyla, Devlet Tiyatrolan'mn kuru-
luşundan bu yana sergilenmiş tüm yer-
li ve yabancı oyunlann her dönem için-
deki dökümünü çeşitli kitapçıklarbiçi-
minde hazırlayarak araştırmacılara yol
gösteren Dr. DenizTaşkan bu kez de "An-
kara Devlet Konservatuvarı Tatbikat
Sahnesi"nin TarihçesiveOjTinlar. 1939-
1949" başhkh bir kitaba imza atmış. Bu
kez yalnız oyunlar, yazarlan ya da çe-
vümenleri değil, her oyunda hangi sa-
natçının hangirolü oynadığı da belirlen-
miş. 2000 yılmdan zaman tünelıne gi-
rip altmış yıl öncesine gidiveriyorsu-
nuz.
Sözgelimi 2 Mayıs 1943'te (ben he-
nüz 2 yaşındayken) sahnelenmiş "Kral
Oedipus''ta CûneytGökçer, Nermin Sa-
rova, Agâh Hûn, Manir Canova, Saim
Alpago,Uhi Lraz,NuriAttmok,Şahap
Akahn görev almışlar. Ben bu sanatçı-
lann hepsini orta yaşlılıklannda sahne-
de izledim. Ankara'da, Istanbul'da, Şe-
hir ve Devlet Tiyatrolan'nda ve özel ti-
yatrolarda... Ve şimdi, onlann o gence-
cıkyaşlannda"KralOedipus'\ınasıloy-
nadıklannı hayal edebiliyonım. Taş-
kan'ın çalışması Devlet Tiyatrolan'nm
tt
flk"lerinin izini sürme açısından bu-
lunmaz bir kaynak... Ne yazık ki aylar-
du- kitabın "sanş" aşamasına geçilme-
miş. Ne bekleniyor?
21. yüzyıldaki tiyatromuz geçmişten
ders alacak genç sanatçılara emanet!
ODULLER...ODULLER...ODULLER...ODULLER...ODULLER...ODULLER..
AFtFE JALE ÖDÜLLERİ: En Ba-
şanlı Prodüksiyon: tdealBir Koca (Ti-
yatro Istanbul). En Başanlı Yönet-
men: Işıl Kasapoğlu (Sevılmek).En
Başanlı Erkek Oyuncu: CûneytTûrel
(Seviknek). En Başanlı Kadın Oyun-
cu: Yıkhz Kenter (Nükte). En Başa-
nlı Yardımcı Erkek: Bûlent Emin Ya-
rar (Arturo Ui'nin Önlenebilir Yük-
selişi). En Başanh Yardımcı Kadın
Oyuncu: Ezgim Kıhnç (Sersem Koca-
nın Kurnaz Kansı). En Başanlı Mü-
zikal ya da Komedi Erkek Oyuncusu:
Savaş Dinçel (Sersem Kocanm Kur-
naz Kansı). En Başanb Müzikal ya da
Komedi Kadın Oyuncusu: Zuhal Ol-
cay (Dolu Düşün Boş Konuş). En Ba-
şanlı Sahne Tasanmcısı: NilgûnGûr-
kan (Ideal Bir Koca). En Başanlı Giy-
si Tasanmcısı: ŞandaZıpçı (Fişne Pah-
çesu). En Başanh Sahne Müziği: Me-
lih Kibar (Sersem Kocanm Kurnaz
Kansı).En Başanlı Işık Tasanmcısı: Ü-
han Ören (Aşk Hastası). Muhsin Er-
tuğrul Özel Ödülü. Genco Erkal. Ni-
sa Serezli Aşkıner Özel Ödülü: Ani
tpekkaya. Cevat Fehmi Başkut Özel
Ödülü: Memet Baydur (Güne Bakan
Cam Kınklan).Tıyatroda Yem Kuşak
Özel Ödülü: Inci Türkaj'.
İSMET KÜNTAV ÖDÜLLERİ: En
iyi yapım ve oyun ödülü, 'Hep Aşk
Vardı' adlı oyunuyla YıldızKenter'e,
en iyi yönetmen ödülü 'Pazartesi
Perşembe' ile Ayşenil Şamlıoglu'na,
en iyi kadın oyuncu ödülü Aşk Hastası'
ile Ayla Algan'a, en iyi erkek oyuncu
ödülü ise "Güne Bakan Cam
Kınklan 'nda Adnan Biricik'e verildi.
AVNt DİLLİGİ L ÖDÜLLERİ: En
başanlı prodüksiyon 'Can' /Genco Er-
kaL Yaşam boyu başan ödülü: Genco
Erkal. En başanh yönetmen Ferhan
Şensoy /Dolu Düşün Boş Konuş. En
iyi oyun yazan Civan Canova/Soka-
ğa Çıkma Yasağı. En başanlı kadın
oyuncu Zuhal Olcay/Dolu Düşün Boş
Konuş.En başanlı erkek oyuncu An"
Poyrazoğhı /Kobay. En başanlı yar-
dniıcı kadm oyuncu Betül Anm/Aşk-
ı Memnu. En başanlı yardımcı erkek
oyuncu Burak Davutoğju/ Romeo ve
Jüliet En başanh ışık tasanmcısı Yûk-
sel Aymaz/Kobay. En başanh dekor ta-
sanmcısı Banş Dinçel/ Kobay. En ba-
şanlı kostüm tasanmı Gûkr Yiğit /
Nerede Kahnıştık. En başanlı tiyatro
müziği ödülü Okay Temiz /Nakşidil
Sultan.Enbaşanh çeviri ödülü Egemen
Berköz / Sıradan Bir Gün. Jüri özen-
düme ödülleri lnd Türkay ve Cenk
Sözeri. Jüri özel ödülü Yıbnaz Öğüt.
Belkıs Dilligil Onur Ödülü Suna Pe-
kuysal'a verildi.
12. ULUSLARARASI ISTANBUL
TİYATRO FESTtVALİ ONUR
ÖDÜLLERİ Genco Erkal ve Pina
Baush'a verildi.
Aktör Jason Robards öldü
• BRIDGEPORT (AA) -
'Başkanın Bürün
Adamlan' ve 'Julia' adlı
fıhnlerdeki rolüyle arka
arkaya Oscar ödülleri
kazanan tiyatro ve sinema
sanatçısı Jason Robards,
78 yaşmda öldü.
Robards'ın, Bridgeport
Hastanesi'nde kansere
yenik düşerek öldüğü
belirtildi. Kariyerine
1950'li yıllarda tiyatro
sahnesinde başlayan
Jason Robards, özellikle
Eugene O'NeiÜ'in "The
Iceman Cometh' ve 'Long Day's Journey Into
Night' adh oyunlanndaki performansıyla olumlu
eleştiriler aldı. Sanat yaşammda 50'den fazla
fılmde rol alan aktör, 1976 yüında Watergate
Skandalı'mn işlendiği 'All the President's Men'
(Başkamn Bütün Adamlan) adlı fılmdeki
Washington Post gazetesi editörü 'Ben Bradlee'
tiplemesi ile Akademi Ödülü'nü aldı. Robards,
ertesi yıl 'Jıolia' adlı filmdeki rolüyle tekrar aym
ödülü aldı. Ünlü aktör Jason Nelson Robards
Sr'ın oğlu olarak 1922 yüında Chicago'da doğan
Robards, babasınm kariyerine rağmen önceleri
aktörlük mesleğine ilgi göstermedi. Los
Angeles'taki Hollywood Lisesi'nde profesyonel
atlet ohna yolunda çeşitli spor dallanyla ilgilenen
Robards, 1939 yılında mezun olduktan sonra
ABD Deniz Kuvvetleri'nde miço olarak görev
aldı. Pasıfik'te hızmette bulunurken O'Neill'in
oyunlarmı okuyan Robards, aktörlük mesleğine
niyetlenince, babasınm ısranyla 1946 yılında
Amerikan Dramatik Sanatlar Akademisi'ne
kaydoldu. Robards, böylece başanlı sanat
yaşamına başlamış oldu. Tam 4 kez evlenen ve 6
çocuğu bulunan Jason Robards, son yülannda
son eşi Lois ile Fairfield yakınlannda
sakin bir yaşam sürdürüyordu.
a
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Kültürel Kimlik ye
Gerçeklik Temeli...
Gerçeklik temeline dayanmayan bir ortamda
yoğrulmuş kültürel kimliklerin, ister bilimsel, tster
sanatsal bağlamda olsun yaratıcılık sergilemeleri,
genellikle olanaksızdır. Böyle ortamlarda dışa vu-
rulan yaratıcılıklar da genelde belli sınıriar içersin-
de kalmaya yargılıdır.
Ortaçağ, kilise bilimsel araştırmalan kutsal kita-
bın doğrulanyla sınırlamış olduğu için ortaçağdı;
bu sınırlara ilk ölümcül darbeleri indiren, Röne-
sans insanı oldu.
Aydınlanma Çağı, karşısmdakinin katılmadığı
görüşlerini savunma hakkını sonuna kadarsavun-
mayı erdem sayan düşünce babalarına sahip ol-
duğu içindirki, Aydınlanma Çağı olabildi. Batı'nın
bilimde on sekizinci yüzyıldan, yani Aydınlanma Ça-
ğı'ndan bu yana şahlanmış olması, bir rastlantı
değildir.
Batı'da bugünkü anlamdaki kültür tarihi araştır-
malan da Aydınlanma Çağı ile birlikte başlar. Bu ,
araştırmalann sonucunda Batı'nın uygar ortamla-";
rı, giderek artan ölçüde başka kültürieri sırf "baş- ;
ka " olduklan için aşağı görmekten vazgeçecek ve ^
kendi kültürüne eleştirel bir tutumla bakabilecek- '
tir. "Batı'ntn uygar ortamlan" söyiemini özellikle kul- "
landım. Çünkü aynı Batı'nın, günümüzde hâlâ uy- •
gar olamamış, bundan ötürü de tarihçilerin çö- •
zümlemesi gereken sorunlan -bir tür Haçlı Sefer- •
leri zihniyetiyle- siyasi platformlarda sonuca bağ-
lamaya kalkışan, gerici ortamlan da var.
Bir ortamın her şeyden önce kendine eleştirel ba-
kabilmesi, o ortamın gerçeklik temeli kazanabil-
mesinin birincil koşuludur. Gerçeklere uzanan yo-
lun eleştirel düşünceden geçtiğinı bugün bize doğ-
rudan tarihin kendisi kanıtlamakta. Bugün bu bağ-
lamda bir eleştirel bakış açısını uyguladığımızda,
karşımıza çıkan tablo çok net: Bilim de, sanat da
ancak eleştirel düşünmenin artık doğal düşünme
biçimi olarak benimsendiği ortamlarda gelişebili-
yor. Bilim adamının ve sanatçının en temel özel-
liklerinden birinin, gerektiğinde -dahası, çoğu za-
man! - resmi söylemlere karşı seçenekleri bulup
çıkarması olduğu gerçeği, yine ancak böyle ortam-
larda "doğal" sayılıyor.
Bilim ile sanatı burada aynı kefeye koymamız,
şaşırtıcı gelmemeli. Çünkü tüm farklılıklanna kar-
şın bu iki alanı birleştiren temel nitelik, ikisinin de
alıp vereceğinın hep gerçeklerle olmasıdır. Fark, ken-
dini yalnızca gerçeklen arama ve saptama biçim-
leri açısından belli eder.
Bizler, bugün ülkemizde çoğunlukla temel yada
birincil sorulan değil, fakat onlardan sonra gelen,
ikincil sorulan sormaktayız. Bunu, bilim ve sanat
alanlarında da böyle yapıyoruz. Ömeğin bilimde
ve sanatta nasıl daha üretken, daha yaratıcı olu-
nabileceği sorusunun yanıtlannı bilimin ve sana-
tın sınırian içersinde bulmaya çalışıyoruz. Buna
karşılık bilim ve sanatın çevre koşullannın var
olup olmadığı üzerinde genelde yeterince kafa
yormuyoruz. ya da yormak istemiyoruz.
Oysa yirmi birinci yüzyıla girmiş olmamıza kar- t
şın, resmi söylemlere aykın düşen bilimsel görüş-
ler ileri süren tarihçilerin neredeyse vatan haini ilan
edildiği, sanatın kimi zaman "mülki" otoritelerce
denetlendiği, öğrencilerin dersleri aracılığıyla dün-
yayı anlamaya değil, fakat derslerini ezberiemeye
itildikleri bir ortamdan çağdaş uygariık düzeyinin
gerekli kıldığı bir bilimin ya da sanatın doğmasını
beklemek boşunadır. Böyle bir ortamda bizler, öz-
güriüğü ve demokrasiyi daha iyi bir geleceğe gö-
türen araçlar değil, fakat "uslu" olduğumuz tak-
dirde ileride bizleri bekleyen birer ödül sayma yo-
lunda sürekli koşullandınlıyoruz. O "gün " geldiğin-
de, ansızın (!) kavuşacağımız bu ödülleri, ne olduk-
lannı bilmeden nasıl kullanacağımız ise hiçbir res-
mi söylem tarafından sorgulanmıyor!
Eğer bugün ülkedeki en sarsıcı olaylar bile kitle
iletişim araçlannda son derece sağlıksız bir biçim-
de yorumlanıyorsa, "haber" kavramı yerini nice za-
mandır türlü kafa bulandırma yöntemlerine bırak-
mışsa ve kültürel ortamımızda, gerçeği bilmek,
bir gereksinim olmaktan çıkmışsa, hep sonuçlar
üzerine boş laflar etmeyi bırakıp artık nedenler
üzerinde yoğunlaşmaya başlamamız, tek doğru yol
olacaktır.
e-posta: ahmetcemal@superonline.com
acem20(S hotmail.com