Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 ARALIK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
îzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Özmen, Türkiye'nin IMF'ye teslim olduğunu belirtti
Tarnııgözden çıkanldı
-ftl
Prof. Erinc Yeldan
'Gelir
dağıhmı
bozuluyor'
ANKARA (Cnm-
hnriyet Bürosu) - Bil-
kent Üniversitesi Eko-
nomi Bölıim Başkanı
Prof. Dr. ErinçYeidan,
IMF'yle yûrütûlen
programlaorta sınıfta-
ki çözülmenin daha da
hızlanacağı ve gelir
dağılımı bozukluğu-
nun derinleşerek kalı-
cılaşacağı uyansında
bulundu. Yeldan, prog-
ramla, ıç borç faizini
yöneten muhasebe ku-
ruluşuna ve aritmetik
hesaba indirgenen büt-
çenin artık sosyal dev-
tet ilkelerinden tama-
men uzaklastığını vur-
guladı. Prof. Yeldan,
özelleştırmenın kamu
açıklanrun kapatılma-
sı gerekçesine dayan-
dınlmasıyla, vergi ge-
ürinin özel sermayeye
yönelmesınden vazge-
çildiğıni söyledi.
Yeldan, geniş yelpa-
zeye oturtuhnuş olan
IMF'ye sunulan niyet
mektubunda, parla-
mento ve demokratık
tüm tartışma zeminle-
rinın es geçilmesini
tfrjı XJ#
yle „ yürutülen
programın yalnızca
enflasyonu düşürmeye
değil, "devletin, top-
hunsal sınıflarta olan
tuihsel taahhüaerini
değjşbrmeye" yöneldi-
ğme dıkkat çekti.
Yeldan, 1980'li yıl-
larda "ûretkenük ve
kaynaklann verimli
knllanılmaa"na da-
yandmlan özelleştir-
menin, bu ıddiayla ser-
mayenın mülkıyet bi-
çhnı arasmda ilişki ol-
madığının görülmesi
üzerine, sessiz sedasız
"kamu kesimi açıkla-
nnı kapatmak için
özeUeştinne" savına
dönüştürüldüğüne
dikkat çekti. Yeldan,
bu durumu şöyle de-
ğerlendirdı: "Bu ter-
cih,son lOyüdırkabcı
bir vergi refonnu ya-
parak, vergi havuzu-
nunözelsermayegeur-
leriüzerine yaygmlaşö-
nbnası teşebbüskrini
hep boşa çıkartan ver-
gi reformlanndan ta-
mamrvla vazgeçfldiği-
nin doğrudan bir ifa-
desidir. Istikrar prog-
ramı açısuıdan kamu
bütçesi,befli bir sürede
yeterti gelir toplanıp
toplanamayacağı arit-
metik hesabına daya-
nan, bu hesabuı ulusal
makroekonomik kal-
knuna vetoplumsal ge-
lir dağıluıu açısuıdan
sonuçlannm arnkdü-
şünülmediği bir bdge-
yedönüştürülrnüştür.''
Eksik program
Programm en eksik
yanının "tophımsalbö-
iüşûın üzerine ohunsuz
etküerT olduğunu
kaydeden Yeldan, işçi
ücretleri ve maaşlann
hedef enflasyona göre
ayarlanmasının kaçı-
nılmaz sonucunun, re-
el ücretlerde gerileme
olduğunu vurguladı.
Yeldan, DlE'nin ve-
rilerine göre özel ima-
ltılJat şanayii reelûcretle-
nnin 20Ö0'in i& çey-
reğinde yûzd^ 5.5,
ikinci çeyreğinde yüz-
de 3.5 gerilediğine dik-
kat çekti. GiOikçe çö-
zûlen orta sınıfın ken-
dini yenileyebileceği
tek alan olan eğitim
olanaklannm giderek
özelleşmekte ve ka-
musal alanm dışına
çıkmakta olduğuna
dikkat çeken Yeldan,
"Böyfece biryandaeBt
veözelkştirümişsagnk
veeğhiın hizmetierin-
den vararlanan daha
dar bir kesûnin artan
refah payı, öbür yan-
dan da kamu bfitçesn-
den yeterti pay ahnak-
tan uzak, marjinaBeş-
mişyığuüann birikmiş
sorunlan ile uğraşan
birtophunsal böiüşüm
açmazıflekarşı karşı-
ya kahn^ağı açıknr"
y ğ ç
uyansında bulundu.
2 milyar 250 milyon dolar
IMFkredisi
bugüngeUyor
ANKARA (Cum-
huriyet Bürosu) -
IMF'nin stand-by
çerçevesinde' Türki-
ye'ye vereceği 577
milyon dolarlık üçün-
cü ve dördüncü dilim
kaynaklarla mali bu-
nalım nedeniyle ek
rezerv olanağı kapsa-
mında göndereceği 2
milyar 250 milyon
dolarlık kredi bugün
Hazine hesaplanna
girecek. Tûrkiye, ma-
li bunalımla yaklaşık
1 ay kendi olanaklan
çerçevesinde müca-
deie etmek zorunda
kalırken aşama aşa-
ma aktanlacak olan
7.5 milyar dolarlık ek
rezerv olanağı kredi-
sinin faizinin ve geri
ödeme koşullannrn
açıklanmaması da
dikkat çekiyor.
IMF, 21 Aralık'ta
Tûrkiye 'nin üçüncü
ve dördüncü gözden
geçirmenin birlikte
yapılması sonucu ha-
zırlanan üçüncü ek
niyet mektubunu
onaylayarak iki di-
limden ohışan kayna-
ğın serbest bırâkıl-
ması kararuıı almıştı.
Stand-by kapsamın-
daki toplam 577 mil-
yon dolarlık kaynak
bugün Hazine'nin
kasasına girecek.
Türkiye'nin mali
bunalım sonucunda
rezervlerinin erimesi
nedeniyle piyasalar-
da güvenin sağlan-
ması için ağır koşul-
larla "ek rezerv ola-
nağı" kapsamında
kredi vermeyi karar-
laştıran IMF, bu kap-
samda toplam 7.5
milyar dolar aktara-
cak. Ancak kısa va-
deli olan bu kredinin
Tûrkiye'yi ileride zor
duruma sokacağı
savlamyor. Bu kredi-
nin faiz ve geri Öde-
me koşullanmn açık-
lanmaması da kuşku-
lan arttınyor.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu)-Dünyanın 7. büyûk pamuk
üreticisi olan ve 199O'lı yıllara
kadar pamuk ihraç eden Tûrkiye,
artık Batı Afrika ülkesi olan Bur-
kina Faso'dan bile pamuk ithal
ederhale geldi. Türkiye'nin tanm
politikalarmı IMF'ye teslim etti-
ğini belirten Izmir Ticaret Borsa-
sı (ÎTB) Yönetim Kurulu Başka-
m Hasan Özmen, U
Y dlardır nü-
fus artış hmnın gerisinde kalan
tanmsal üretimde yeni aröşı des-
tekleyecek düzenlemeler getiril-
mezse sektör biter" dedi.
IMF güdümlü politikalarla
Tûrk tanmı çökertiliyor. Daha
çok ûreticilerin dile getirdiği bu
gerçek, son dönemde tzmir Tica-
ret Borsası örneğinde olduğu gi-
bi daha genış bir kesun tarafından
vurgulamyor.
Pamuk hfaalatçısı
tzmır Ticaret Borsası (ITB) ta-
rafindan yapılan çahşmaya göre.
bu yıhn 11 aylık döneminde pa-
muk ithalatı yûzde 46 oranında
artış kaydeden Tûrkiye, dünya
pamuk ithalatçüan arasmda 3. sı-
raya yerleşti.
199O'lı yıllara kadarpamuk ıh-
racatçısı konumunda olan Tûrki-
ye, yıllar itibanyla bu kimliğin-
• 199O'lı yıllarda dünyanın 7. büyük pamuk üreticisi
olan Tûrkiye, hükümetlerin izlediği dışa bağımlı
politikalar sonucu, Batı Afrika ülkesi olan Burkina
Faso'dan bile pamuk ithal etti. Izmir Ticaret Borsası
Başkanı da IMF güdümlü politikalara tepki gösterdi.
den uzaklaştı ve 2000 yılında da
pamukta rekor seviyelerde ithalat
yapıldı. Tûrkiye'nm dünya pa-
muk ihracatındaki payı binde 5 'e
genlerken ıthalatta ise 3. sıraya u-
laştı.
Türkiye'nin 1999 yılında 282
bin ton olan pamuk ıthalatının
2000 yılının ocak-temmuz döne-
minde yûzde 46 artarak 414 bın
tona ulaştığma işaret edilen ra-
porda. bu durumun dûşûndürücü
olduğu vurgulandı.
Türkiye'nin 2000 yılı ocak-
mayıs döneminde 127 bin ton ile
en büyük ithalatın ABD'den ya-
pıldığma dikkat çekilen raporda,
bu rakamın geçen yıhn aynı dö-
neminde 31 bin ton olduğu anım-
satıldı. Türkiye'nin başta ABD
olmak üzere toplam 11 ülkeden
pamuk ithalatı gerçekleştirdiğı
kaydedilen raporda, şu değerlen-
dirmelere yer verildi:
"Tûrkrv e2000yıtanın ilk5 ayın-
da Yunanistan'dan 85 bin, Sııri-
ye'den 32 bin, Türkmenistan'dan
21 bin, Özbekistan'dan 17 bin ton
pamukithalettL Aynca Çin, Hin-
distan, tsrail,Gürcistan, Azerbay -
can ve bugüne dekbirçoğumuzun
adını bile duymadığı Baü Afrika
ülkesi olan Burkina Faso'dan bi-
le pamuk ithal edüdi."
Araştırmada, bu yıhn 11 ayı so-
nunda Türkıye'mn 30 bin ton pa-
muk ıhracatı gerçekleştırdiği, bu-
nun, geçen yılın aynı döneminde
80 bın ton sevıyesinde olduğu
vurgulandı.
IMF poütikalanna hayır
IMF polıtikalanna yönelık gı-
derek genişleyen muhalefet kesi-
mi ıçine giren iTB'nin başkanı
Özmen, IMF'nin, devletle tanm
sektörü arasına kara kedi gibı gir-
diğini söyledi. Özmen, "EMF
araya girdi ve tanmda reform adı
altuıda, dev letin tanmla iüskisi, i-
Id yıDık geçiş süreci sonunda mi-
nimum düzeye çekflmeye çahşıb-
yor. Ancak bu o kadar kolay bir
şe\ değil. Zaten sadece bütçe açı-
ğmı kapamak için tanmda re-
form yapıbnaz, Yıflarthr nüfiıs ar-
oş hızmm gerisinde kalan tanm-
sal üretimde yeni arüşı destekle-
yecek düzenlemeler getirilmezse
sektör biter" dedi.
Tanm politıkalannın IMF ta-
rafından değil, oluşturulacak
Ulusal Tanm Konseyi aracılığıy-
la belırlenmesi gerektiğiru savu-
nan Özmen şu görûşleri dile ge-
tirdı:
"Tanm poiitikalannın kontro-
lünün giderek IMF'ye geçtiği gö-
rülüyor. kuşkusuz popülizmden
kurtulunmasıolumlu bir gehşme.
Ancak, sektöre bir bütün olârak
bakümasuun yanı sıra öngörül-
düğü haliyle doğrudan gelir öde-
mesi, Türkiye'nin gerçeklerine
uymuyor. Üstelik bu konuda ge-
rekli altyapı henüz mevcut da de-
ğiL Aynca gerçekleştirilen çalış-
malaıia ilgili olarak kamuoyu ye-
terince bilgilendirilmedL Nitekim
IMF'ye taahhüt edilen reformla-
nn nasıl gerçekleştirileceği konu-
sunda başta borsamız olmak üze-
re sektörle ilgili kurumlara yete-
rince danışılmadı. Tanmda kayıt
sisteminin yerleştirflmesi amacry-
la teknolojideki gelişmeler de de-
ğerlendirihnelidir. Onerimiz, ta-
nm politikalannın Ulusal Tanm
Konseyi aracüığıyla yeniden
yapdandu-ümasıdırf
İnsanlar, günlük
hayaün kav gı, sıkınb
ve sorunlan
karşısında şans
m-unlannı umut,
kaçış yolu olarak
görüyorlar. Bunun en
yoğunlaşüğı anlar
şans oyunlannda
ikramiyenin
büyüdüğü zamanlar
oluyor. Yübaşında
MiİK Piyango'nun
vereceği 3 trilyon
liralık büyük
ikramiye de
insanlann ilgisini bu
yöne itryor. Ruh
sağhğı uzmanlan ise
üke olarak bu tûr şans
oyunlanna taraftar
olmadıklannı
belirterek
ikramiyelerin her
zaman muduluk
getirmeyeceğini
vurguluyorlar.
(Fotoğraf: ZAFER
ÜÇÜNCÜ)
NIMET ABLA
NİMET ABLA
MIMITTBCA NiMET ABİ ü
Prof. Köknel, büyük ikramiyenin ruh sağlığını olumsuz etkileyeceğini söyledi
3 trilyon lirahk büyük düştstanbulHaberServisi-
Milli Piyango Idaresi, yıl-
başı özel çekıhşınde 3 tril-
yon liralık tanhinin en bü-
yük ikramiyesini verirken
bu ikramiyeyi kazanacak
kişi ruh sağhğı açısuıdan
belki de büyük bir talih-
sizük yaşayacak.
Psikiyatr Prof. Dr. Öz-
canKöknel, 3 trilyon lira-
lık büyûk ikramiyenin,
ruh sağhğı üzerinde yara-
tacağı olumsuz etkileri
değerlendirdi. Ruh sağh-
ğı uzmanlannın, ilke ola-
rak bu tür şans oyunlanna
taraftar olmadıklannı be-
lirten Prof. Dr. Köknel,
insanlann, günlük haya-
un kaygı, sıkıntı ve sorun-
lan karşısında şans oyun-
lannı umut, kaçış yolu
olarak gördüklerini söy-
ledi. Yaşantılanna olum-
• Prof. Dr. Köknel, şans oyunlarının insanlara ev, araba, yazlık
edinmeye ya da bir seyahate çıkmaya yetecek kadar
'gerçekleştirilebilecek düzeyde hayale ulaşma umudu' vermesinin
ruh sağhğı açısından daha sağlıklı olduğunu belirtti.
suz duygular egmen olan
insanlann, geleceğe yö-
nelik güvenlerini ve
umutlannı yitirdiklerini
ifade eden Prof. Dr. Kök-
nel, Anadolu Ajansı'na
yaptığı açuclamada sözle-
rini şöyle sürdürdü:
"Şans oyunlan bu in-
sanlara yeni bir umut ka-
pısı açıyor. 3 trilyon lirahk
ikramiyenin, telaffuz edü-
mesinin, yazümasının bile
zor olduğu düşünülürse,
bunun, insanlann ruhsal
dünyalannı attüstedebile-
ceği anlaşüır. İnsanlann,
bu kadar kendi gerçekle-
rinden uzaklaşarak hayal
kurması, sonra da bu ha-
yaDerin boş çıkması birso-
run. Bence, böylesine ha-
yallerin gerçekleşmesi du-
nununda da büyük so-
runlar yaşanacaknr. Çün-
kü insanm auştığL, sûrüp
gjden yaşanumn çok öte-
sindeimkânlarla karşılaş-
ması, stres ve zoriamay a
neden olur. Eğer o insanm
ruhsal yapısında da kü-
çük bir yatkınlık varsa,
bazı ruhsal bunahmlar
kaçuuhnazdır. Geçen yıl-
larda ikramiyenin daha
küçük miktaıİarda olma-
sma karşm, bu olumsuz-
hıklann birçok örnekkri-
nigördük." Prof. Dr. Kök-
nel, şans oyunlannın in-
sanlara ev, araba, yazlık
edinmeye ya da bir seya-
hata çıkmaya yetecek ka-
dar "gerçekleştirilebilecek
düzeyde hayale ulaşma
umudu" vermesinin daha
sağlıklı olduğunu belirtti.
Bir uzman gözûyle, bu
kadar büyûk bir ikrami-
yenin ruh sağhğına zarar-
h olacağını düşûndüğûnü
belirten Prof. Dr. Köknel,
3 trilyon gibi hayallere bi-
le sığmayan bir ikramiye-
yi kazananın yaşayabile-
ceği olası sorunlan şöyle
anlattı:
"Bir kere taübünin ya-
kmlan peşini bırakmaya-
caknr. Eş dost, konu kom-
şu, hemşeri, tanıdık tam-
madık herkes yardım is-
teyecektir. Kimi yarvara-
rak, kimi korkutarak, ki-
mi tehdit ederek. Herhan-
gibir şekilde onlara destek
ohınsa bir türlü, olunma-
sa bir türlü. tkincisi, tafih-
li kişinin. bu kadar büyük
parayı ne yapacağuıa, dü-
rüst bir profesyonele danı-
şarak karar vennesi gere-
kir. Bir de onun verdiği
şaşkuıhk ve zihinsel kar-
maşa ile strese girebüir.
Geçmişte. taşkmhk göste-
ren veya aşın durgunlaşan
taühlikrie çok karşılaştık.
Bazı işgüzariar, tutarsız
tavsiyelerle talihlinin akb-
ru çelerek, eşinden ayrü-
masma, kurulu düzenini
yıkmasma neden olabüir.
Sonuçta talihli, mutlaka
bir şokla karşılaşacakur"
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Bayram Benim Neyime
., Eski yazılarımı kabaca bir kanşttrdım. Bayram
^abahlan yazılmış, "Bayram Benim Neyime..."
başlıklı 2 yazı daha buldum. Biraz daha karıştırır-
sam, belki birkaç tane daha bulurdum.
Yıllardır, "Bayram Benim Neyime..." diye diye
yaşayıp gidiyoruz. Kimi zaman hüzünle, kimi za-
man sıkıntıyla; fakat kimi zaman da sevinçle ve
mutlulukla. Yaşam bu, böyle geçiyor...
Salı günkü yazımı bayrama ayırmadım, daha
doğrusu bayramdan hiç söz etmedim. Bu tür
"vesilelehe" yazı yazmaktan pek de hoşlanma-
dığımı bilirsiniz. Fakat sonunda; okurlarımdan en
azından önemli bir bölümünün (ve bu arada ken-
dimin), duygularını dikkate almadığımı düşün-
düm ve bundan da rahatsızlık duydum.
Bilmiyorum; "Kaderin kötü biroyunu mu", yok-
sa belli bir konjonktürün bir sonucu mu, ama di-
ni bayramlann çoğu ciddi buhranlarla eşzaman-
lı geliyor. Insanlanmızın sevgiye, sevınce, mutlu-
luğa en çok gereksinimleri olduğu zamanlarda;
başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere her türden
sıkıntılar, yaşamı karartıyor.
Bu Şeker Bayramı'nda da aynı kaderi yaşıyo-
ruz. Üstelik ülkenin önemli bir bölümü, deprem
bölgesi dahil, çok çetin kış koşullarını yaşıyor.
Her türlü sıkıntıya ek olarak "ulaşım sıkıntısı" da
gündemde. Ve dünyanın hiçbir ülkesinde, (artını
çizerek yineliyorum, dünyanın hiçbir ülkesinde)
yaşanmayan garip bir "tatil etme saplantısının"
sonucu olarak kendini yollara vuran onbinlerce
araç yollarda kaldı.
Bu tatillere "takılmama" karşı çıkan kimi arka-
daşlanm, "Sa/c"diyortar, "onbinlerce araçyollar-
da. İnsanlann tatile gereksinimleri var. Bu tatiller
iyi bir fırsat oluyor". Onbinlerce değil, yüzbinler-
ce araç yollarda. Fakat bu neyi gösterir?
Türkiye'nin nüfusu 65 milyon. Bunun yüzde
10'u, 6.5 milyon eder ve bu 6.5 milyon, insan
Belçika standartlarında yaşıyor. Bu insanlara 12
gün değil, 22 gün tatil verseniz Türkiye'de fazla
bir şey değişmez. Konu "gereksinme" olduğu
zaman da tatil ve dinlenmeye herkesin gereksi-
nimi var. Fakat acaba bu toplumun kaçta kaçı bu
fırsata sahip olabiliyor? Hatta acaba kaçta kaçı,
bunu "hayal edebiliyor"?
• • •
Bu yıl Şeker Bayramı; ölüm orucu ve bunu en-
gellemek için girişilen operasyonlar, (nasıl isim-
lendirilirse isimlendirilsin) af yasası ve tahliyele-
rin getirdiği duygulaıia birlikte geldi. O duygular
ki sevinç ve kızgınlık, iç içe geçmiş durumda.
Bayram öncesi bir akşam televizyon haberie-
rinde, içerdeki yakınlannın tahliyesini bekleyen
mahkûm yakınlannın hapishane kapısında halay
çekmelerini izledim. Nerede olduğunu bilmiyo-
rum, ama halay çekenlerin, "kader kurbanına"
benzer bir taraflan yoktu.
Aslında bu görüntü, güzel bir görüntüydü. In-
sanlar, sevdiklerini bekliyorlardı ve biraz sonra
kavuşacaKlardı. Fakat bu görüntü beni mutju et-
««ne^i. ZirabekledikJeri insanlann nedejı hap^Şr
neye konulduğunu düşündüm. Bunun siyasal bir
suç olması rmümkün olmadığına göre; birilerinin
"canını yaktıklan" için hapisteydiler. (Devletimiz,
kendine karşı işlenen suçlan affetmemiş; başka-
larına karşı işlenen suçlan, gönül rahatlığı ile af-
fetmişti...)
Biriîeri, çok mutluydu ve bu mutluluğunu halay
çekerek, oynayarak gösteriyordu. Peki ama bu
insanlann hapse düşmelerine neden olan olay-
lan yaşayanlar; belki bazı yakınlannı yitirenler, bel-
ki büyük zararlara uğrayanlar, acaba nasıl duy-
guların etkisi altındaydılar? Acaba bunlann bay-
ramı nasıl geçiyordu?
Hapishanelerde gerçekleşen operasyonlan,
"üç beş yûz kişinin işi" olarak degerlendirenler
çok yanılıyorlar. Bu operasyonlar ve operasyon-
lann ortaya çıkardığı acı görüntüler; toplumumu-
zun kimi kesimlerinin yaşamakta olduğu act dra-
mın, yürek dağlayan görüntüleri idi. Eğer bu ger-
çeği kavrayamaz ve doğru yorumlayamazsak,
daha çok sıkıntı çekeceğiz demektir.
• • •
Gündem sürekli değiştiriliyor ve kimi zaman
şaşkınlıkla, kimi zaman da kızgınlıkla izlemekten
başka bir şey yapamıyoruz. Dış politikada öyle,
iç politikada öyte, ekonomik politikada öyle...
Karamsar fotoğraf çizmek istemiyorum, zaten
hoşlanmam o tür fotoğraflar çizmekten. Fakat
nereyi tutsak elimizde kalıyor.
Ve bu işler böyle giderken "Bayram benim ne-
yime?.."
DHKP-C'nin eylemleri
Tûrkiye, Belçika'dan
sonuç bekliyor
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Dışişleri
Bakanlığı Sözcü Yar-
dımcısı Hüseyin Diriöz,
DHKP-C'nin cezaevle-
rindeki ölûm oruçlannı
Brüksel'deki bürosun-
dan yönlendirdiğine
ilişkin bilgilerin Belçi-
ka'ya Interpol kanalıy-
la iletildiğini belirterek
"Konuya ilişkin araşnr-
malanmn sonucunu
beklediğimiztekrarbil-
dirihniştir" dedi.
Diriöz, dün yaptığı
açıklamada, açlık grev-
leri ve ölüm oruçlannın
örgütün Brüksel'deki
kaynaklanndan yönlen-
dırildiğine ilişkin bilgi
edinilmesi üzerine, Bel-
çika'nın Ankara Büyü-
kelçisi'nin 15 Aralık
2000 tarihinde Dışişleri
Bakanlığı'na çağrüarak
gerekli girişimlerde bu-
lunulduğunu kaydetti.
Bu girişimin ardından
Türkiye'nin Brüksel
Büyükelçiliği'nin de
Belçika Dışişlen ve
Içişleri bakanlıklan
nezdinde üst düzeyde
girişimlerde bulundu-
ğunu belirten Diriöz,
"Bu girişimlerimiz sn~a-
smda DHKP-C'nin bn"
terör örgütü olduğu ve
ölüm onıcunu teşvik et-
menin suç teşkil ettiği
hususlan haaîiaalarak
buyönlendirme faaliy et-
lerine rvediUkle son ve-
rilmesi ve gerekli huku-
ki işlemlerin yapılması
talep edilmiştir" dedi.
BügüeriletildJ'
Belçikah yetkililerin
konuyu araştıracaklan-
nı ve bilgi vereceklerini
ifade ettiklenni vurgu-
layan Diriöz, tçişleri
Bakanlığı 'nm da Emni-
yet Genel Müdürlüğü
aracılıgıyla Belçika In-
terpolü'ne bu yönlen-
dirmede kullanılan tele-
fon, faks numaralan ve
diğer bilgileri ilettiğini
bildirdi.