Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
^ 8 ARAUK 2000 PERŞEMBE • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 17
4yUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi 1. Sayfada
öğeleri: Banş, mutluluk!
Sağlıksa Allah'a emanet. Ülkemizde değil hasta-
lanmak, ölmek bile pahalı.
Geçmiş zamanın hayali beş para etmiyor.
Insanın bayram gelmiş neyimize diyesi geliyor.
Bayram sevincini anımsatarak bir günlüğüne evi-
rnze giriveren mutluluk bir saatte eriyen mum gibi
yraşamımızdan çekip gidecekse; evet, nemize gerek.
Kutlamalan deliye her gün bayram diye geçiştir-
mek bir bakıma daha akılcı değil mi?
Ben her bayram sabahı Ahmet Muhip Dtranas'ın
aklımdan çıkmayan dızesini anımsanm:
"Dışarda bayram/Bayram bize mahrem."
Bir de sonuç yakalanm kendimce. Bugünden ya-
nr>a:
Âlem o âlem... Devran o devran okjuktan sonra..
Bayramlar elbet bize mahrem!
Ya ne yapsam? Sekiz aylıkken babası ölmüş. Ana-
sı iki erkek çocuğu büyütmek için saçını süpürge et-
miş. Bayramlarda bir çift yeni ayakkabı, bir gömlek
y a da piyangodan çıkan 50 lirayla alınan yeni bir ce-
kette mutlulugu yakaladığı sanısıyia bugünlere ge-
len bir insanın yaşamından söz mü etsem?
Hayır, hayır! Insancıllık kokan birey yaşamlan ar-
tık çoook gerilerde kaldı.
Gelen geçen hükümetler sayesinde toplumsal
yoksulluğu sergileyen ıstıraplar sahnede.
Ne geçmiş bayramlara övgü, ne bugünkülere se-
lam.
•••
Gazete sayfalan karamsarlıkia iyimsertik arasında
gidip geliyor.
İyimsertik geri planda. Çoğu; halkın son üç yıkJa
üç büyük ekonomik kriz yaşadığını, sürekli kemer
sıkmaya zorlanan işçi, memur, emekli, esnaf ve çift-
çinin bu bayrama da buruk girdiğini yazıyor.
Ekonomik başanlara yeni yılda başanlar kataca-
ğını söyleyen Başbakan Ecevit'i devletin resmi ve-
rileri yalanlıyor
Ekonomik başanlar sayesinde; 2000'de 26 bin
170 işyeri kapandı.
Işsizlik oranı yüzde 6.3'ten yüzde 7.3'e yükseldi.
ASO'ya göre geçen ayiarda 15 bin ktşi işten çıkanl-
dı.
Yaklaşık 2.5 milyon memurun aylık maaşı 4 kişilik
bir ailenin mutfak giderterini karşılayamazken 4.5
milyon kişiyi ikjilendiren asgari ücret 102 milyon iira
oiarak belirlendi.
"Böyle giderse Türkiye şirket mezariığına döne-
cek" dıyen Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Ay-
gün, üyelerine çağrıda bulunuyor
"Stoktan kaçının, borçlanmayın, zorlanmadıkça
kredi kullanmayın." 4
Nedenini de söylüyor "2007 çok zor bir yıl ola-
cak. Postu deldirmemek zorundayız!"
Istanbul Ticaret Odası da aynı yolda konuşuyor.
TOBB verileri bir başka gerçeği önümüze koyu-
yor.
Günde 2 dolann altında yaşayan toplumlarda ilk
sırayı Zambiya, ikinci sırayı Nijerya alıyor. Bu yoksul-
luk kategorisine göre, Türkiye nüfusunun yüzde 18'i
günde 2 dolann altında bir gelirle yaşryor.
Günde 1 dolann altında bir gelirle yaşam sürdü-
renlerin oranı Zambiya'da yüzde 72.6'yı. Nijerya'da
yüzde 70
r
ı buluyor. " ' *"
Türkiye'de bu yoksulluk smınnda yaşayanlar nü-
fusun yüzde 2.5'i dolayında.
Bayram kurallan arasındaki umut aşılayan zorun-
kJ lider mesajlan ne diyor?
Biri dışında devletimizin bütün önde gidenleri; ge-
leceğe umutlu, olumlu bakmaya kendini zorluyor...
Başbakan Ecevit ise, affa takmış. Cezaevlennden
çıkanlann bayramı mutlu aile yuvalannda geçirme-
terinden duyduğu sevinci alkışlıyor.
Bir zamanlar pek beğendiği "Yannlar bizim" şar-
kısıntn ne sözlerini ne de bestesini anımsamaya-
rak...
ATO Başkanı'nın salık verdiği yönteme uyalım uy-
masına..
"Postu deldirmeyelim."
Ama nasıl?
Sosyolog Pmar Selek Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı
6
Sonınlar şiddede çözülüyor'
• Mısır Çarşısı'ndaki
patlamanın LPG tüpünden
kaynaklandığının
anlaşılması üzerine tahliye
edilen sosyolog Pınar
Selek, Türkiye'de her şeye
karşı şiddet uygulandığını
belirterek "Oysaki banşın
gelişmesi, rahat ve açık
tartışmayla mümkün" dedi.
• Cezaevi yaşantısının
olumsuz etkılerini
olumluya çevirmeye
çalıştığını vurgulayan Pınar
Selek, "Araştırmalanm için
daha çok veri topladım.
Bol bol televizyon izleme
olanağı buldum. Yaşama
kanşınca bu deneyimin
bana ne katacağım daha
iyi göreceğim. Acılara
tanıkhk insanı
olgunlaştınr" diye konuştu.
SÎBEL KıZHJŞıK
ECEVJTKILIÇ
Mısır Çarşısı'ndaki patlama-
nın LPG tüpünden kaynaklandı-
ğının anlaşılması üzerine tahliye
edilen sosyolog Pınar Selek,
Cumhuriyet muhabırlerinin so-
rulannı yanıtlarken banş, de-
mokrasi ve özgürlük mücadele-
siyle yaşamının anlam bulduğu-
nu söyledı. "Insanlann siyaset
yapabflmeteri, ürettikleri fikirie-
ri ortaya kovabürneleri banşûr"
diye konuşan Selek, "Yaşadığım
toplumda özgürlük olmazsa ben
nasıl özgür olabflirim
T
' dedi.
- bd buçuk yühk haksız uygu-
lama sizi nasıl etkfledi?
Cezaevi yaşantısının olumsuz
etkilehni, aüşkanlıklannı olum-
luya çevirmeye çalışnm. Kendimi
yetıştinneye çahştım. Araştırma-
lanm için daha çok veri topladım.
Bol bol televizyon izleme olana-
ğı buldum. Yaşama kanşınca bu
deneyimin bana ne katacağım da-
ha iyi göreceğim. Acılara tanık-
lık, insanı olgunlaştınr. Orada 75
yaşında analar vardı.
- Neden size kompk) düzenlen-
diğini Deri sûrdünöz?
Araştınnam Güneydoğu'daki
çatışmalar, savaş rantçılığı ile il-
giliydi. Çünkü bırileri çaüşmala-
nn sürmesini istiyordu. Tam ça-
lışmalanmı açıklamak, tartış-
mak isterken tehditler almaya,
takip edilmeye başlandım. Suri-
ye'ye gidecekken gözaltına alın-
dım. Gözaltında, nasıl bağlantı
kurduğumu sordular. Bağlantı
kurduğum kişilerin isimlerini is-
tediler. Ama söylemedim. Ilginç
olan, Mısır Çarşısı'ndaki patla-
ma hakkında bana hiç soru sor-
madılar. Atölyemdeki sokak ço-
cuklannı kuıye ilan edecekleri-
ni söylediler. Beni öldürecekle-
rini zannettim. Türkiye'de ban-
şm sağlanmasını istemeyenler
bu komployu kurdular.
- Duruşmalarda kendinizi sa-
vunmaktan çok, sürekli bartşı ve
demokrasiyi dile getirdiniz—
Sırtıma Mısır Çarşısı bomba-
cısı olma gibi bir yük yüklediler.
Geçmişte aydınlar düşüncele-
rinden yargılanıyorlardı. Şimdi
artık komplolar, çeteler de örü-
yorlar başuruza. Duşünce suç-
lusu oiarak da yatamıyorsunuz.
Duruşmalarda araştırmamın ne-
den elunden ahnıp kaybettiril-
diğini, yani bana kurulan komp-
loyu, davanın demokrası ve ba-
nş davası olduğunu anlattım.
Ülkemizde sorunlar şiddet yön-
temiyle çözülmeye çalışılıyor.
Her şeye; fıkırlere, kültüre, insa-
na, yaşantıya şiddet uygulanı-
yor. Oysa banşın gelişmesi, ra-
hat ve açık tartışmayla mümkün.
tnsanlann siyaset yapabilmele-
ri, ürettikleri fikirleri ortaya ko-
yabilmeleri banştır.
- Cezaevine düzenlenen ope-
rasyon sırasında neteryaşaduuz?
Operasyon sırasında tedirgin-
dim. Hayatta kalacak mıyız, bu
koğuştan çıkabilecek miyiz kay-
gısı duyuyordum. 1 gün koğuş-
ta mahsur kaldık. Tüp yoktu. La-
ğım patlamıştı. Içeriye atılan gaz
bombalanmn etkisini gidermek
için yerlere dökecek suyumuz
bile yoktu. Askerler bizi başka
bir koğuşa sevk etti. Oradan ope-
rasyonun sadece sesini duyabili-
yordum.
- F tipi cezaevlerini nasıldeğer-
lendirryorsunuz?
Bir ınsana verilecek en büyük
ceza, onu hücreye tıkmak. Hüc-
re sistemi insanın doğasına aykı-
n. F tipi cezaevlerinin modern
olduğunu söyleyenlerin bir süre
hücrede yaşamalan gerek. Ben
yaptığım araştınnalanmda, önce
gıder ortamı teneffiis ederim.
Genelevlerle ilgili araştırmam-
da bile geceleri genelevde kal-
dnn. F tipi cezaevinin çağdaş ol-
duğunu öne süren Adalet Baka-
nı'nın bir ay gelip hücrelerde
kalmasını istiyorum. Devletin
her soruna çözüm bulabilme gü-
cü olmah. F tipüıe çözüm bula-
maması. şiddet yoluna başvur-
ması toplumda buna karşı şıdde-
ti de doğuracak. Ölüm oruçlan-
na katılmadım, ama devletin F ti-
pi cezaevlerine çözüm geliştire-
bilmesi için süresız açlık grevi-
ne katıldun. Çünkü içeride tep-
kimi gösterebileceğim başka bir
yöntetn yoktu.
'Cezaevinde bir arada
yaşamak güzeldT
Koğuşumuz çok güzeldi. Ko-
ğuşu baştan sona çiçeklerle do-
namk. Kadmın rengini, yüreği-
ni koğuşa yansıtmaya çalıştık.
Toprağunız olmadığı için pata-
teslerin üzerini kazıp toprak yap-
tık. Yumurta kabuklannı ezip,
çay ile kanştınp toprak yapıyor-
duk. Koğuşta kuşlanmız, balık-
lanmız vardı.
- Araşürmalanıuza devam
edecek misiniz?
Cezaevinde Türkiye'deki ba-
nş dernekleriyle ilgili yeni bir
araştırmaya başladmı. Büyük bir
kısmını cezaevinde tamamla-
dım. Önceki araştırmamı polis-
ler elimden almışlardı. Bu araş-
tırmamı güçlükle cezaevinden
çıkarabildim.
- Neden çahşmalanmz daha
çok tophunda dışlanan kesünle-
reyöneök?
Toplumun dışlanan kesimleri
demokrasi mücadelesinin bir
parçasıdır. Farklılık, toplumun
rengini oluşturur. Insanlann baş-
kalannı dışlamasının nedenleri-
ni inceledim. Araştınna yap-
makla yetinmeyip kurduğum
atölyede sokak çocuklan, traves-
tiler gibi farklı gruplan bir ara-
ya getirdım.
- Tahliye haberini kunden at-
dınız?
Bilirkişi raporunu Ümraniye
Cezaevi'nden sevk edilirken ara-
ma sırasında askerlerden öğren-
dim. Sevk edildığim Bakırköy
Kadın ve Çocuk Tutukevi'ne bay-
ram nedeniyle televizyon kon-
muştu. Televizyonu ilk açüğımız-
da da tahliye haberini gördüm.
Özgürlüğüme kavuşacağım için
çok sevindim, ama yaşadığım
topiumda özgürlük olmazsa ben
nasıl özgür olabilirim.
- Tazminat davaa açacak mı-
suuz?
Bireysel oiarak hakkımı ara-
mayı düşünmüyorum. Demok-
ratik çalışmalanmla toplumsal
haklann peşinden koşacağım.
Sivil toplum örgütleri bile terö-
rist ilan ediliyor. Ben şanshydım.
Beni çok iyi sahıplendiler. Çok
iyi avukatlanm vardı.
- Mısır Çarşısı nuğdurlanna
söylemek istedikleriniz»
Dava boyunca, mağdıır olanlar
çok olgun davrandı. Bızi hiçbir
zaman rahatsız etmediler. Onlar-
la tanışmak ve ilişki kurmak is-
terim. Çünkü ben de mağdurum,
onlar da. Onlan ziyaret edebili-
rim. Mısır Çarşısı'm da gezece-
ğim. Çünkü tarihi yerieri çok se-
viyorum.
GUNDEHV1 MUSTAFA BALBAY
B Baştarafi 1. Sayfada
vardı. Koaltsyon ortaklan bayram öncesi bir araya.
geldiler, duyurdular
"öca/an dosyası Avnıpa Insan Haklan Mahkeme-
si'nin karannı betdeyecek!"
Gündem yoğun olduğu için, bu açıklamanın ardın-
dan konu, gazetelerin birinci sayfalanna çok seyrek
taşındı.
90'lı yıllar boyunca terör örgütü arkasına yedi dü-
veli alıp Türkiye'yi masaya oturtmaya çalıştı. Başara-
madı. Türkiye, terör örgütünün liderini masaya değil,
sanık sandalyesine oturttu.
Gelinen nokta büyük bir başandır, terörün yenilme-
sidir. Ancak, Güneydoğu'da kanayan toplumsal ya-
ranın sanlması değildir. Bu konudayapılanları yeri gel-
dikçe, haber değeri taşıdıkça vurguluyoruz, ama ye-
terfi olduğunu söylemek olanaksız.
2001, bu yöndek! adımların daha güçlü atıldığı bir
süreç olsun...
•••
Yıla damgasını vuran ikinci önemli olay, teröre ve
yolsuzluklara karşı sürdürülen operasyonlardı.
Ocakta başlayan Hizbullah operasyonları şubat,
mart aylannda aynı hızla sürdü. Tüm Türkiye, kendi
üyelerini usul usul boğarak öldüren terör örgütüne
yönelik, mezar evi operasyonlannı nefesini tutarak iz-
ledi. Bu gidişin devamında UMUT operasyonu geldi.
Kamuoyunun 6 Mayıs'ta bılgi sahibı olduğu operas-
yonda, aralannda katledılen gazetemiz yazarlarının
da bulunduğu pek çok faili meçhul olayın aydınlatıl-
dığı duyuruldu.
Yolsuzluk operasyonları da aynı hızla devam edi-
yor. Balina, Kasırga, Paraşüt, Buffalo, Arıtapot, Kar-
tal; havadan denize bütün hayvanlan selamlayarak
süren operasyonlann sanıklan cezaevinde.
Bankalar operasyonununsa dumanı hâlâ tütüyor...
Şimdi söz yargının. Bu çalışmalann başanyla so-
nuçlanmasında birinci derecede etkin olanların baş-
lıca ortak kaygısı şu:
- Acaba yargı aşamasında ne olur?
Soruyu çengelli bırakıp 2001 'e devreden davalar-
dan toplum vicdanını rahatlatacak haberler bekleye-
lim!
•*•
20O0'de, aylar süren tartışmanın ardından ilk kez
hukukçu kökenli bir cumhurbaşkanının seçilmesine
tanık oiduk. Demirel'in görev süresinin uzatılması da-
ha yılın ilk ayında gundeme geldi.
Üç lider, ocak sonunda bir araya gelip hay-kırdı:
"5+5'te anlaştık!"
Bu demecı daha sonra defalarca dınledik. Ama ol-
madı... Milletvekilleri, arasına "kıyak emeklilık" şeke-
rinin de konduğu anayasa paketine Ecemirel koalis-
yonunun sürmesini sağlayacak yeterlilikte oy verme-
diler.
• Bunun üzerine Ecevit, başka bir hu-kukla cumhur-
başkanı arayışına gırdı. Anayasa Mahkemesi Başka-
nı uzerinde anlaşıldı. Ama Sezer, Ecevit'in düşündü-
ğü hu-kukla hareket etmedi.
Yaz sonunu, daha önce Evren-Özal, Özal-Demi-
rel, Demirel-Çiller ikilemlerinden tanıdığımız Köşk-
hükümet çekişmesi ile geçirdık.
2001 'de, tepede böylesi çekişmeleryerine korosal
seslerin yükselmesini dileyelım. Çünkü içte ve dışta,
çok daha zorlu gündemlerle karşı karşıya kalacağız...
• • •
2000'in ekonomi gündeminde çok yönlü paket var-
dı. Yılın ilk üç ayında özellikle enflasyon, istenilen dü-
şüşü göstermeyince, "Sız bizi ıkınci üç ayda görûn"
dediler.
İkinci üç ayda düşüş yetersiz kalınca, faturayı siv-
ribibere kestiler, "Ev hantmlan, fiyatı bir milyonu ge-
çen sebzeyialmayın, enflasyona haddini bildirin " cte-
diler.
Üçüncü üç ayı biraz yaz rehaveti, biraz "Acaba he-
deflerde azıcık oynasak bir şey çıkar mı" tedirginliği
ile geçirdiler. Sonunda, "Enflasyonu ucundan biraz
bûyûtmenin zaran yoktur" dediler.
Geldik son üç aya.. Ekonomi duvara tosladı, IMF
sedyesiyle acil servise götürüldü. Bu duruma getiri-
len, "Borsa kötü ama, döviz kunına dokundurtmuyo-
ruz... Merkez Bankası rezervlen eridiama, bütçe açı-
ğı hedefini tutturduk'türü açıklamalar şuna benziyor-
du:
Kalp durmuş, ama kollar sapasağlam!
ankcum©ttnetnettr
Başbakan Ecevit ofisinde gazetecilerle bayramlaştı
'Cömert yardımlar geldi'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
-Başbakan Bülent Ecevit, Şartla Sa-
hverme Yasası'mn kapsamının
Anayasa Mahkemesi taranndan ge-
nişletilebileceği tartışmalanyla il-
gili oiarak "Herkes tahfiye edDmeh"
iddiasında bulunan kimseler var.
Ben o göröşte değilhn. Eşhlik, bir
mekanik süreç değadn-" dedi. Ece-
vit, "bazı çevrekrin kendisini hasta
görmek istemelerinden ka>nakla-
nan kktialannı yadırgadığmı'' söy-
ledı. Ecevit, "ekonomik krizden
sonra beklenmedik ötçüde cömert
yardımlar gekfiğnü" de vurguladı.
Başbakan Ecevit, dün Oran'da
konutunun yakınında bulunan ça-
lışma ofisinde gazetecileri kabul
ederek bayramlaştı. Ecevit, sohbet
sırasında "Bayramlar, her şeyden
önce evimizde dinlenme nrsaü olu-
yor. Ankara dışma gitmrvoruz. Par-
tihlerie bayramlaşma olanağı buhı-
yoruz. Birikmiş pek çok işimiz ohı-
yor, Onlan yaprvtMTiz" dedi. "Kom-
şu zryareti oluyor mu" sorusuna,
u
Birikmişevrakımızvanh,evdağj-
nıkn. Başbakanhktaki evrakm ge-
niş bir kısmını buraya getirmek 2o-
runda kaldık, o bakımdan bizim
bayramlar özer yanıtmı veren Ece-
vit; "Bayramlarda şür yazar mısı-
nız" sorusu üzerine de, "Şiirin ü-
ham perismin ne zaman geleceği bel-
K ohnaz. Son günkrde gebnedi, ama
vakit şiir çeviririm.
'Türkiye, AB üyesi olamaz
9
• Baştarafi 1. Sayfada
denoba,kimsel9'imcu>-üzyık]a
bir Avn^ta'dan söz edemezdL
Avnm«,ozamaB,sdmürgelerive
deniâşmAvrupasıikbirbütûn-
dü. Bu nedenk de coğrafi smır-
lan beürleyki ölçüt oiarak seç-
memek gerek. Belki inanmaya-
bffiraniz, ama ben bir gün Avnı-
pa'nmKaze^Afirica'yaozanabi-
teceğini dâşfinüyoram. Tarihte
yaşanan ohunsuz olaylara daya-
narak da Tfiıidye'nin üyefiğine
kanıdeğflim. Geçmişte Türlder
rakîbimizdi,anıatarihdeğişiyor.
hyız. Aynı şey, din için degeçerti
Avrapa'daHDistiyan&kegemaı.
AmaMusevflikvelslamiyetara-
smda sıkı bir bağianü var ve bu
Bddm hiçbtrzamansadece çatış-
ma içerisinde değillerdL Avru-
p»'yı beürleyen ölçfioer dme da-
yanmıyor ve Avropa, sayısı gjde-
rek artanbir Müslüman toptotu-
ğu 0e yaşamakzorunda. Yaşaya-
bffir de. Bunun yani sıra Hnisti-
yanhk, Avrupa'ya özgü nkeliğini
güngeçtikçekaybediyor.Hıristi-
yanbktanla)puş,bicbiryerde Av-
nıpa'daki kadar yaygın değfl.
Buna kar^hk Türkiye, konoya
mfllivekieokıjikduygulanavak-
iaşıyor. Türkrye'nin demokratik
yapBinda eksOdik var. Bu ülke
Ermenistan'dan özür dflemediği
sürece, benim açnndan, AB ûye-
Bğine kabul edaemez."
AB yöneticilerinin hukuk dev-
leti, serbestpiyasa ekonomisi gi-
bi kaülım ölçütleri belirlediğini,
bu şartlarda da Türkiye'nin üyc-
liğe kabul edilmeyeceği görü-
şünde olduklannı bıldiğini kay-
deden Jacques Le Goff, "Törld-
ye kendmi eğer bu aşamada ge-
hştirirse AB'ye kablmasma bir
engel kabnaz. Beni ürküten şey,
hobrakdasoHakflerin, Ankara
karş^smdagözyummaktanyana
ofanalan. Örneğhı Helsnki Zir-
veâ'nde çok ifcri gittikr" diye
konuştu.
Çeviremezsem de okurum" dedi.
Ecevit'e CHP lideri Deniz Bay-
kal'ın, sağlığıyla ilgili haberlere tep-
ki göstererek "Roosevelt tekeıiekli
sandahede ülkesine büyük hizmet-
ler verdi Siyasetçüerin sağhk ve ya-
şryla ilgili kişisel değerlendirmeler
yapmak çok yanuş" sözleri aktanl-
dı. Ecevit, "Bu insani ilgüer başka-
dır. Siyasi çeüşkfler her zaman ki$i-
sdihşkilereyansunaz.Barşkalileçe-
kişsekde geçmişte sorunlarla birlik-
te uğraşok. Tabii sürekli oiarak ba-
zı çevrelerin beni hasta görmek iste-
melermden kaynaklanan kktialannı
biraz yadnpyorum, şimdiye kadar
oananuş bir olay. Bazı yorgun gün-
lerim ohıyor ama sizlerin degörmüş
olduğu gibi herhalde fazla bir hasta-
hk beürtim yok" diye konuştu.
'Tûrkiye'nin Snemi arttyor'
Ecevit, "2001 yıhnda dış politika-
da ekonomide, Türkiye\i nereye
oturtuyorsunuz" sorusuna da şu ya-
nıü verdi:
"Türkiye'nin dûnyadaki önemi
gittikçe arnyor. Son ekonomik kriz-
den sonra şimdiye kadar ahşık o\-
madığnnız kadar cömertçe dış yar-
dnn geldL Türkrye'nin güvenUiriiği-
nigösteriyor. Türkrye'nin enflasyon
sorunu var. Ücreder arasında den-
gesiztik sorunu var, bunlan çözme-
ye çahyıcağıy. Son Mecbs tatilinden
önce çıkardığımız yasa ile ücretler
arasındaki dengesiztikleri çözmeye
r, tabii eğer kaynak bula-
büırsek. Ayhklara zam, başta gelen
görevimiz. Onun dışında, iç sorun-
lanmız var. Fakat bunlan etkfli şe-
küdedeahyoruz."
YILBAŞINDA,
TEK EKSİÖİNİZ