Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ricak, davasım
geri alacak
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) - FP
İstanbul Milletvekili Nazh
Ilıcak bir süre önce
kamuoyuna açıkladığı
"Andıç" başlıklı belgeyle
ilgili olarak Genelkurmay
Başkanhğı Genel
Sekreterliği'nce yapılan
açıklamayı gerekçe
göstererek açtığı manevi
tazminat davasını geri
alacağını açıkladı. Ilıcak,
hakkında dava açtığı
Genelkurmay Başkanı
Hüseyin Kjvrıkoğlu'nun
avukatı aracılığıyla
mahkemeye ve kendisıne
göndenlen savunmada,
yapılan açıklamada
kendisinin muhatap
alınmadığının
belirtildiğini kaydederek
Ankara 12. Sulh Hukuk
Mahkemesi'ne şikâyetini
geri alacağını söyledi.
DGM'den yaym
yasağına
inceleme
• tstanbul Haber Servisi-
Istanbul DGM
Cumhuriyet Başsavcılığı,
ölüm oruçlan ve F tipi
cezaevleriyle ilgili
konulan yayın yasağına
aykın haberler
yayımladıklan
gerekçesiyle Radikal ve
Sabah gazetesı hakkında
inceleme başlattı.
Başsavcılık, dünkü yayını
nedeniyle Star gazetesi
hakkında da
Küçükçekmece '
Cumhuriyet
Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulundu.
AzizGürsoy
aramyor
• ANKARA (AA)-Eski
Sincan Belediye Başkanı
Aziz Gürsoy, eskı başkan
yardımcısı Hasan Sani
Güneş ve eskı imar müdür
vekilı Erkan Özdemir'le
görevlerinı kötüye
kullandıklan iddiasıyla
yargılandıklan davada
gıyabi tutuklu olarak
aranıyor. Ankara 1. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde
görülen dava duruşmasına
sanık Güneş'ın avukatı
katıJdı. Yargıç Fevzi
Şingar, Azız Gürsoy
hakkında çıkanlan gıyabi
tutuklama karannın ınfaz
edilemediğini bildirdi.
1lk kupşun'un
82. yılddnümü
• DÖRTYOL(AA)-
Hatay'ın Dörtyol ilçesinde
milli mücadelede ilk
kurşunun sıkılışınm 82.
yıldönümü törenlerle
kutlandı. Hatay Valisı
Yener Rakıcıoğlu, Dörtyol
Kaymakamı Lütfullah
Gürsoy, Garnizon
Komutanı Bınbaşı
Bahartin Saykal ve
Dörtyol Belediye Başkanı
Bayram Türkoğlu'nun
katıldığı kutlama
törenleri, Atatürk anıtına
çelenklerin konulması,
saygı duruşu ve Istiklal
Marşı'nuı okunmasıyla
başladı. Dörtyol Belediye
Başkanı Türkoğlu, "İlk
kurşunun Dörtyol'dan
sıkıldığı tarihi belgelerle
ıspatlanmıştır" dedi.
Ayaydın beraat
etti
• İstanbul Haber Servisi -
Eskı Emlakbank Genel
Müdürü, ANAP tstanbul
Milletvekili Aydın
Ayaydın, bankanm
"zarara uğratıldığr
gerekçesiyle hakkında
açılan davada beraat etti.
tstanbul 4. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde görülen
duruşmada Ayaydın ile
birlikte yargılanan
yönetim kurulu üyeleri
Erdoğan Alkın, Münevver
Turanlı, Nurettin Şenözlü
de beraat etti.
2001 bütçesi kabul edildi. DSP ile DYP arasında Çiller tartışması yaşandı
MecBs'te
6
yah' kavgasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
2001 Mali Yıh Bütçe Yasa Tasansı 136
ret oyuna karşı 315 oyla kabul edildi.
Görüşmeler sırasında DYP lideri Tansu
Çiller'in "Tabiiyalıdaoturacağun" söz-
lerinın yer aldığı gazete kupürlerinin sa-
londa dolaştınlması DSP'lilerle DYP
milletvekilleri arasında kavgaya yol aç-
tı. Başbakan BülentEcevit eleştırileri ya-
nıtlarken "Başlarnğımız atıhmlar ve enf-
lasyona karşı açtığınıı/ mücadeleden çı-
karian bozulan kinıi çevreler, istikrar
programımızı dinamitkme ve demokra-
simizin altını oyma hevesine kapüabflir-
ler. Fakat halkûnız böyle çarpık hevesle-
renrsatvermeyecektir" dedı. Partı kapat-
marun çok snıırlı durumlarda söz konu-
su olması amacıyla anayasa değişikliği
yapılarak soruna köklü çözüm getiril-
mesi içın uğraştıklannı vurgulayan Ece-
vit. polis eylemlen konusunda da "Izin-
siz olarak sokaklara dökülürlerse işler
çığınndan çıkar" görüşünü dıle getirdi.
2001 Mali Yıh Bütçe Yasa Tasansı
dün TBMM'de 136 ret oyuna karşı 315
oyla kabul edildi. Görüşmeler sırasında
DYP lideri Çiller konuşurken Başbakan
• Bütçe görüşmelerinde eleştirileri yanıtlayan
Ecevit, "Bankacılık alanındaki zorunlu
operasyonlann yarattığı duyarlı ortama enflasyon ve
yüksek faiz lobilerinin çabalan da eklendi. Bunlann
sonucu olarak kasım ayında ortaya çıkan yapay kriz
maalesef ekonomiye belli ölçüde zarar vermiştir"
dedi. Ecevit, "bazı çevrelerin demokrasinin altını
oyma hevesi içinde olduğunu" söyledi.
Bülent Ecevit'in genel kuruldan aynl-
ması dünkü görüşmelerdeki gerginliğin
başlangıcını oluşturdu. DYP'liler, Ece-
vit'e "Kaçma, kaçma" dıye bağınrken
Çiller sözlerini, "Arük bütçelerde sayın
başbakanlar konuşamıyor, başbakan
yardımcüan da konuşamıyor. Sadece el-
lerinetutuştunılmuş bir yazryla buralar-
da konuşmaya çaüşıyoriar. Burası nıilk-
tin kürsüsüdür" dıye sürdürdü. Bu sıra-
da iktıdar kulısınden genel kurula giren
DSP tçel Milletvekili Akif Serin, Çıl-
ler'ın "Bilmem nerenin köyünden gel-
medim. Tabi yahda oruracağun" sözle-
rinin manşet olduğu gazete kupürünü
elinde döviz gibi taşıyarak arka sıralar-
dan en ön sıraya kadar ilerledi. Bunun
üzerine, DYP milletvekillerinden Ömer
Barutçu, Hasan Ekinci, Salih Sümer,
Sadri Yıldınm, Ramazan GüL, Fethullah
Gültepe DSP sıralarına doğru yürüdü.
Kürsünün önünde itişmeler yaşandı.
Yumruğunu kaldırarak DSP'li Aydm Tü-
men ve Emrehan Halraya vurmaya ça-
lışan Hasan Ekinci'yi arkadaşlan engel-
ledi. "Namuslu konuştuğumuz zaman
hepiniz bağınyorsunuz. l tanmıyor mu-
sunuz" dıye başkanlık dıvanına yürüyen
Gültepe, gerginliği tırmandn"dı. DYP ve
DSP sıralan arasında birkaç kez yinele-
nen gergin çıkışlar, birleşime ara veril-
mesi ve grup amirlerinin devreye girme-
siyle sona erdirildi.
DYP'lilerin yuhalamalan ve protesto-
DSP millervekilinin
DYP Genel Başkanı Çil-
ler'in "Tabii yalıda otu-
racağun" sözünü manşet
yapan gazete kupürünü
genel kurul salonunda
dolaştırması kavgaya ne-
den oldu. DYP grubu, D-
SP'lilerin üzerine yürü-
dü. (Fotoğraflar: AA)
Ikinci 'Manisah
Gençler'e onama
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay 9.
Ceza Dairesı, kamuoyunda ıkınci "Manisalı
Gençjer" davası olarak bilinen ve DHKP-C
örgütü üyesı olduklan, yardım ve yataklık
ettikleri gerekçesiyle 15 yıla kadar hapis
cezalanna çarptınlan 13 gence ilişkin hükmü
onadı. Daire, 1 sanık hakkmdaki mahkûmiyet
karannı ise esastan bozdu. Yargıtay 9. Ceza
Dairesi, DHKP-C örgütüne yardun ve yataklık
ettiği gerekçesiyle 2 yıl 6 ay ağır hapis cezasına
çarptınlan Şenay Kaplan hakkındaki hükmü
esastan bozdu. Daire, Kaplan'm beraat etmesi
gerektiğine işaret etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi,
15 yıl ağır hapis cezasına çarptınlan
Sami Güvercin, 14 yıl 7 ay ağır hapis cezasına
mahkûm edilen Mehmet GöceklL 12 yıl 6'şar ay
ağu-hapis cezasına çarptınlan
Enis Aras, Ümit Kank, Tamer Çadırcı, Banş
Yıldınm ve Ayten Anlaş, 8 yıl 4"er ay ağır hapis
cezasına mahkûm edilen Alev Ozcan ile Sinan
Doğan. 10 yıl ağır hapis cezasma çarptınlan
Rıza Doğru, 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptınlan
Yasemin Erdoğan ve Mahir Biçici hakkındaki
hükmü usul ve yasaya uygun buldu.
Yılmaz: Önce eksikliklerimizi kabul etmeliyiz
AB özeleştîrîsiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -
ANAP Genel Başkanı ve AB'den sorurnlu
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, AB
ile ilişkilerin olumlu yola girmesi için ön-
celikle Türkiye'nin eksikliklerini kabul et-
mesi gerektiğıne işaret etti. Türkiye'ye dö-
nük "özeteşan" yapan Yılmaz. "AB Tür-
kiye'ye üye ohnakistemiyor.TürkiyeAB'ye
üye ounak istivor. Bugünkü mesele AB ik
değil, kendi içimizdedir. Bu tabloyla gkkr-
sek üyeük için 2010 yıh iyimser bir tarih
ohır" görüşünü savundu.
Alman-Türk îşadamlan Derneği (ATt-
AD) Başkanı EşrefÜnsal ve beraberinde-
ki heyeti kabulde konuşan Yılmaz, AB ile
ilişkiler konusunda değerlendirmelerde
bulundu. Türkiye'nin AB kriterlerinı yeri-
ne getirme konusundaki "isteksizliğine"
işaret eden Yılmaz, "Herkesin şunu bilme-
si lazun: AB Türkiye've üye olmak istemi-
yor, Türkiye AB'ye üye ohnak tstiyor" di-
ye konuştu. AB ile ilişkilerde atılacak en
önemli adımın Türkiye'nin eksıküklerini
kabul etmesi olacağını vurgulayan Yılmaz,
"Öyle büyüklük taslamak, efelik taslamak
bizehiçbirşey getirmez" dedi. Yılmaz şun-
lan söyledi: "Önemli olan, AB'nin belli
olanve KOB'dede ortaya konan kriterleri-
ne uyum sağlayıp sağlamama konusudur.
Türkrve'de maalesef saydan azunsanma-
yacak kadar çok olan çevreler, bu kriterk-
re uymadanAB'ye üyeİiği hedefliyoıiar. Bu
mümkûn değfldîr. Bu kriteriere uymanuı
ülkebutünlüğüaçısmdanbûyukbir riskya-
ratacağuu, tehdit yaratacağuıı düşünûyor-
lar. Ben, tam tersini düşünüvorum."
ATİAD heyeti daha sonra Çankaya Köş-
kü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı AhmetNec-
det Sezer'e Türkiye-AB ilişkilerini konu
alan bir rapor sundu. Heyet, Avrupa'da ya-
şayan Türklerin sorunlanna ilişkin olarak
Cumhurbaşkanı'na bilgi verdi. ATİAD
Başkanı görüşmenin ardından yaptığı açık-
lamada, Sezer'e, Türkiye'nin en az 20 yıl
için AB 'nin dışında tutulmasının program-
landığını anlattıklannı söyledi.
lan arasmda yeniden divana oturan AK
Ihksoy'un "Birleşimi açıyorum" sözleri-
ne DYP'liler "Hangi yüzfe" diye karşı-
lık verdi. Ilıksoy, "Genel kurulda bugö-
ne kadar her rürJü sataşma olmuştu. A-
ma nüDetvekillerimizm bir genel başkan
konuşurken ellerinde gazete kupürüyle
doUşması yanhşür. Buna müsaade ede-
mem. Aksi halde, gerekh' sataşma sürdü-
rülürse içtüzügün amir hükümlerini uy-
gularun" uyansuıda bulundu.
Çiller, genel kuruldaki konuşmasın-
da, ülkenin yabancı kayyuma emanet
edilerek kurtanlamayacağmı söyledi.
MHP Grubu adına söz alan Grup Baş-
kanvekili OktayV^ral, ekonominin için-
de bulunduğu sıkmtınm 1990-1999 yıl-
lan arasmda uygulanan politikalardan
kaynaklandığuıı vurguladı. Vural, "Ba-
ğınpçağumakla,sestonunuyüksehmek-
le,suçlamakla,sra kapaklannavurmak-
la millerin sesi ohınamaz. Millet, gök gü-
rültünüzü çok duydu, ama bir türlü yağ-
murolamaıhnız" dedi. MHP Grup Baş-
kanvekili MehmetŞandır da katılım or-
taklığı belgesınde yer alan ıstekleri eleş-
tirirken anayasanın değiştirilemeyecek
ilk 3 maddesini kimsey-
le tartışamayacaklannı
söyledi. Anadilde eği-
tım tartışmalanna deği-
nen Şandır, "Milti dil
oluşturmak bağımsız
bir devletin kurulması-
nın ilk basamağıdır. Bu
bir meşruiyet mücade-
lesi midir? Kimse asnnı
inkâr etmesin, anasın-
dan öğrendiği dili de
unutmasın. Ancak,
'Kürt asıllı Türküm' sö-
zünü zul olarak gören-
lerle paylaşacak hiçbir
şeyimiz yoktur" dedi.
Başbakan Ecevit
eleştirileri yanıtlarken
"Bankacıhk alanuıdaki
zorunlu operasyonlann
yarattığıduyarb ortama
enflasyon ve yüksek fa-
iz lobUerininçabalan da
eklendL Bunlann sonu-
cu olarak kasım ayında
ortaya çıkan yapay kriz
maalesef ekonomiye
belli ölçüde zarar ver-
miştir. Bu yoğunhıktaki
krizlerin etkisi geneüik-
le uzun zaman sürer.
Türkiye'de ise kriz bir-
kaç haftaiçindeaşılabil-
miştir" dedi. IMF ile
yapılan görüşmeler
hakkında bilgi veren
Ecevit, "10.4 milyar do-
lar ek kredi sağianmış-
ür. Bu kaynağm kuİ-
lanıhnasma bu hafta so-
nundan m'baren başla-
nabfleceğmiumuyoruz"
diye konuştu. Ecevit,
polis yürüyüşü konu-
sunda "Pofisler zaman
zaman,bir insanolarak,
duygulanna kapuabiür-
ler. Fakat eğer izinsiz
olarak sokaklara dökü-
lürlerse, asayişten so-
rumlu olduklan halde
asayişsiztik etkeni olur-
larsa, işlerçığuından çı-
kar. Haik güvensizfik ve
çaresizfik duygusuna
kapıhr. GeUşmelere iliş-
kin kiarisürecdoğal ola-
rak işletilmektedir"
açıklamasım yaptı.
Ecevit, parti kapat-
malann zorlaştınlması
gerektiğinı, bu konuda
anayasa değişiklikleri
yapılarak soruna köklü
çözüm bulunması için
uğraştıklannı sözlerine
ekledı.
IRMIKI AYDIN ENGİN aenginrŞ doruk.net.tr
Dün gece konsere gıttim.
Hııııı...
(Bu Hıııı'nın anlamı "Evet,
evet, öyle. Tam da anladığınız
gib\"dir.) Hıııı...
Önceki gece; içim üşümüş,
içim örselenmiş; bir sığınak
aradım. Konsere girtim.
Fazıl Say çaldı. Çay-
kovsky'den çaldı. Bir numa-
ralı piyano konçertosunu...
(Fazıl Say mı ?
Sizin için birpiyanist. Genç
bir piyanist. Galiba bir dâhi.
Dehası parmaklannda yansı-
yan bir dahi...
Benim için Ahmet Say'/n
oğlu o. Bizim Ahmet Say'ın.
Başının gölgesini önüne dü-
şürmeyen, doğru bildiğini
sonuna dek savunmasını bi-
lenlerin, ihanet etmeyen ve
ihaneti affetmeyen bir kuşa-
ğın çocuklanndan Ahmet
Say'ın...)
Önce Borusan Flarmoni Or-
kestrası yerini aldı. Sonra bil-
dik konser ritüelleri: Sazlarda-
ki son düzeltmeler; ardından
şef Gürer Aykal'la birlikte
Üşümüş, Örselenmiş...
konserin solisti Fazıl Say sah-
neye girdiler. Alkışlar, selamla-
malar...
(Büyümüş. Bizim Ahmet
Say'ın oğlu, 12 Mart "karanlı-
ğının" küçücük bebeği koca-
man bir delikanlı olmuş. Sa-
lon, piyanist Fazıl Say'ı alkış-
lıyor. Içi üşümüş, içi örselen-
miş birgazeteci 1968'in umut
dolu coşkusuna ve 12 Mart
karanlığının idamlarta örülmüş
kederine dalıp gitmiş. Piyanis-
tin babasıyla bir Ankara mey-
hanesinde, halk türkülerinde-
ki bilgeliklerin izini sürdükleri
koyu bir sohbeti, anılann ma-
vipusunda bir kezdahayaşa-
makta). Salon hafiften karardı.
Piyanistin parmakları, piyano-
nun tuşlarını önce okşadı,
sonra... Sonra Slav kederi ve
tutkusu fışkırmaya başladı. Art
arda, tırmanarak, salonu sa-
rıp kuşatarak...
(Son koltuğuna kadar dol-
muş koca salonda yapayal-
nızsın. İçin üşümüş, örselen-
miş. Gün boyu, sabahın kör
karanlığından akşamın ıslak
karanlığına kadar haberi ha-
bere eklemişsin. Dakika daki-
ka akan habeheri meslek alış-
kanlığıyla kesmişsin, biçmiş-
sin, kısaltmışsın, uzatmışsın,
düzeltmişsin. Ekranından
akan haberlerin, içine ağır
ağır, sinsisinsiişlediğinin ayır-
dına vaımadan, haberin bur-
gacında yaşamışsın.
Ve haber tek: 20 cezaevine,
özel eğitimlijandarma birlikle-
riyle müdahale başladı!..
Bu ölüm demek.)
O da yapayalnız. Fazıl Say
da koca salonda yapayalnız.
Piyanosuyla tutkulu bir aşk
yaşıyor. Okşuyor, dövüyor, sa-
nlıyor, kopuyor, yeniden bulu-
şuyor. Rus steplerinin çocuğu
Çaykovsky ile Ankara bozkın-
nın çocuğu Fazıl Say birbirinin
elinı tutmuş, üşümüş, örselen-
miş ruhları sarıp sarmalamak-
talar.
Üşümüş... Örselenmiş...
(Şiddete tapanlar kazandı.
Şiddet şiddeti çağırdı. Şiddet
ölüm getirdi.
Inanç körleştirir. Inanç sor-
gulatmaz. Inanç kişiyi ölüme
giderken mutlu bile kılar.
Hapishanelerden alev to-
puna dönmüş gencecik deli-
kanlılann ve gencecik kızlann
haberleri bilgisayannın ekra-
nına akıyor. Alev topuna dön-
müş bedenler üşüyen yüreği-
ni donduruyor...)
Çaykovsky'nin müziği alev
topuna döndü. Koca salon tu-
tuştu.
Üşümüş, örselenmiş ruhla-
n sarmaladı. Yaralann sanlıyor.
(Şimdi mi tartışalım? Bugün
mü? ölümsüz bir çözümü
kim, neden ve nasılengelledi?
Dumanı tüten cesetler üstün-
de bu tartışma mûmkün mü?
Zamanı mı, yeri mi?
Peki nezaman tartışacağız?
Bu şiddet tuzağına kısılıp
kalmakyazgı olamaz. Bu tuza-
ğı aşmak zorundayız. Içerde-
kiler değil. Dün içerdeyken
bugün kül yığınına dönüşen-
ler zaten değil. Operasyon
buyruğu veren siyasetçiler
değil. Operasyonun ölüm an-
lamına geldiğini bilip önleme-
ye çalışan siyasetçiler değil.
Biz!
Şiddetin kökünün kazındı-
ğı, demokrasi kültürünün şid-
det tapıncını birdaha dönme-
yesiye püskürttüğü bir ülke
için kendinisorumlu kılan her-
kes bu tuzağı kıracak yolu
yöntemıbulmak, üretmekzo-
runda...)
önceki gece, içim üşümüş,
içim örselenmiş; bir sığınak
aradım. Konsere grttim.
Fazıl Say, Çaykovsky çaldı.
Fazıl Say. Bizim Ahmet
Say'ın oğlu. önceki gün ken-
dilerini alev topuna döndüren-
lerin yaşındaydı.
Üşümüş, örselenmiş ruhu-
muzu sardı, sarmaladı.
Yaralanmızı sardı...
ÜĞÜPOLİTtKA GÜNLÜĞÜ
HÎKMET ÇETİNKAYA
Ölüm Salıncakları...
Bir polis aracı...
Yedi-sekiz kişi araca saldırdı. Biri lastiklerini tek-
meledi. Üç kişi kaputunu açıp aşağıya çekti. Ar-
dından polis aracı yanmaya başladı...
100-150 kişilik birtopluluk, polisler gelince pa-
nikleyip kaçtı. Polis onları kovaladı. Yaklaşık 50 ki-
şi gözaltına alındı...
Ankara'da ve Istanbul'da 200-300 kişi toplanıp
polisle çatışıyor, yaşlan 17-18 arasındaki gençler,
dükkân vitrinlerini, otomobilleri taşlıyor...
Halk olup bitenleri kuşkuyla izliyor...
Bu küçük saldırgan gruplar terör örgütüne göre
'halk muhalefeti'ni oluşturuyor, devrime giden
yolda (!) yürünüyor, ölerek zafer kazanılıyor...
Iş çığnndan çıkmış bir kez!..
Kafalar kanşmış, tüm yaşananlardan da bugü-
ne dek hiç ders alınmamış!..
Içerdekiler ve dışardakilere şoyle bir baktığımız-
da yaşanan olaylarda terör olgusu' akla getiril-
miyor, siyasi erkin tutarsızlığı da buna eklenince in-
sanlarda tedirginlik daha da artıyor...
Anneler ve babalar sanki 1970'li yılların sonun-
da gibi, okula giden çocuklannı uyanyor:
"Aman dikkatli olun!"
Polisin acımasızlığını da bilmeyen yok!..
Eğer siz, küçük topluluklann cam çerçeve kır-
malannı eleştirirseniz tepki topluyorsunuz:
"Devletin sesi misin?"
Terör örgütü de aynı mantıkta...
İnsan hakları savunuculanna gözdağı veriliyor:
"Faşist iktdaria işbirtiği içindesiniz!"
Polis, Ankara'da ODP, SİP, Pır Sultan Abdal der-
neklerini basıp, insanlan coptan geçirip caddede
biriken ülkücülerte "Kana kan, intikam" sloganı
atarsa her kafadan bir ses çıkacaktır...
ister devlet, ister örgüt terörü olsun, terör bir
insanlık suçudur!..
Sakın böyle demeyin!..
Böyle dediğiniz zaman hem sözüm ona solcu-
lann, hem de sağcılann tepkisini toplarsınız!..
• • •
Birtoplumun aydınlan, yazarlan, sanatçılan 'öz-
gür toplum' arayışını surdürürken yaşam hakla-
nnı zoria elinden alan terör örgütüne karşı da ta-
vır almalıdır...
Yaşam hakkı kimsenin elinden zorla alınamaz!..
Ama Türkiye tuhaf bir ülke!..
Belli bir kesim "Kendini yak" diyen örgüt mili-
tanını eleştirmiyor; kimi hukukçular bildikleri hal-
de
u
Bu işin arkasında örgütün beyni var" diye-
miyor...
Örgüt Brüksel'den düğmeye basmış, insan
haklan savunuculanna gözdağı veriyor, onlann fa-
şist iktidarla işbirliği yaptığını söyleyip ekliyor:
"Dalga dalga yayılan halk muhalefetini engelle-
meyin!"
Peki insan haklan savunuculan ne yapıyor?
Susuyori..
önceki gün bu olup bitenleri düşünürken şöyle
demiştim:
"Devlet içerdekilere düşman, ıçerdekilerdevle-
te düşman; bu işin sonunda çok kişi ölecek..."
Içerdekilerin devlete düşman olmasını anlıyo-
rum, çünkü büyük bir bölümü terör örgütünün
sempatizanı ve militanı; ancak devletin onlara düş-
man olmasını, biryurttaş olarak anlayamıyorum...
Devlet, kendine karşı silah kullanan kişiyi yaka-
larsa artık o, devletin gözünde 'düşman' değil, sa-
nıktır...
Devleti çeteden, teröristten ayıran, hukuk kural-
lanna olan bağlılığıdır. Terörist yakaladığı kişiyi iş-
kenceden geçirir, acımasızca öldürür...
Neden?
Çünkü, onun bağlı olduğu bir hukuk kuralı yok-
tur; uluslararası sözleşmelere imza atmamıştır.
Çünkü o çetedir, teröristtir...
Devletin jandarmasının, polisinin yakalayıp yar-
gıladığı, cezaevine attığı teröristi de öldürmeye
hakkı yoktur. Devlet eli kanlı katilleri bile toplu-
ma kazandırma yöntemi arar bulur, dener.
Devlet devletse sanıkların birer insan olduğunu
unutmaz, kin tutmaz!..
Eğer unutursa, kin tutarsa, o devlete 'polis dev-
leti' denir...
• • •
Sekiz-dokuz yıldır cezaevine giremeyen devlet
bu devlet!..
Cezaevine cep telefonlannın, Kalaşnikof mar-
ka silahlann sokulmasına göz yuman bu devlet!
Altmış gün açlık grevini, ölüm oruçlannı, örgüt
baskısını görüp de görmezden gelen de bu dev-
let!..
Ceza infaz yasasını çıkarmayan, çağcıl yasala-
n getirmeyen, pankart asanla tetik çekeni 'fe-
rörist' ilan eden bu devlet!..
Ulucanlar, Diyarbakır cezaevlerinde katliam ya-
pan da bu devlet.
İnsan yaşamını örgüt de hiçe sayıyor, devlet de!..
Haydi çıkın bakalım işin içinden, çıkabilirseniz!..
Ölüm salıncaklarında sallanmaya devam
mı?..
hikmeLcetinkaya(« cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
Hikmet Çetinkaya
ALACA BİR OFKE
Aiaça
YENI
ÇIKTI
Ey benım aydınlık gunlen bekleven Turkıyem!
Ey benım ölüme alkış tutan halkım!.
Ey benım şafağın yolunu açan suskun akşamlann hüznünü
yaşam bıçunı sanan ınsanım
1
..
Ey benim özgürlüklen Erbakan Hoca'nın takkesınde arayan
romantık aydınım'
CumhuriYet Çağ Pazartama A Ş Turkocağı Cad. No:39/41
*. kitap kulûbu (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel- (212)514 01 96