17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ricak, davasım geri alacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP İstanbul Milletvekili Nazh Ilıcak bir süre önce kamuoyuna açıkladığı "Andıç" başlıklı belgeyle ilgili olarak Genelkurmay Başkanhğı Genel Sekreterliği'nce yapılan açıklamayı gerekçe göstererek açtığı manevi tazminat davasını geri alacağını açıkladı. Ilıcak, hakkında dava açtığı Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kjvrıkoğlu'nun avukatı aracılığıyla mahkemeye ve kendisıne göndenlen savunmada, yapılan açıklamada kendisinin muhatap alınmadığının belirtildiğini kaydederek Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne şikâyetini geri alacağını söyledi. DGM'den yaym yasağına inceleme • tstanbul Haber Servisi- Istanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, ölüm oruçlan ve F tipi cezaevleriyle ilgili konulan yayın yasağına aykın haberler yayımladıklan gerekçesiyle Radikal ve Sabah gazetesı hakkında inceleme başlattı. Başsavcılık, dünkü yayını nedeniyle Star gazetesi hakkında da Küçükçekmece ' Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. AzizGürsoy aramyor • ANKARA (AA)-Eski Sincan Belediye Başkanı Aziz Gürsoy, eskı başkan yardımcısı Hasan Sani Güneş ve eskı imar müdür vekilı Erkan Özdemir'le görevlerinı kötüye kullandıklan iddiasıyla yargılandıklan davada gıyabi tutuklu olarak aranıyor. Ankara 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen dava duruşmasına sanık Güneş'ın avukatı katıJdı. Yargıç Fevzi Şingar, Azız Gürsoy hakkında çıkanlan gıyabi tutuklama karannın ınfaz edilemediğini bildirdi. 1lk kupşun'un 82. yılddnümü • DÖRTYOL(AA)- Hatay'ın Dörtyol ilçesinde milli mücadelede ilk kurşunun sıkılışınm 82. yıldönümü törenlerle kutlandı. Hatay Valisı Yener Rakıcıoğlu, Dörtyol Kaymakamı Lütfullah Gürsoy, Garnizon Komutanı Bınbaşı Bahartin Saykal ve Dörtyol Belediye Başkanı Bayram Türkoğlu'nun katıldığı kutlama törenleri, Atatürk anıtına çelenklerin konulması, saygı duruşu ve Istiklal Marşı'nuı okunmasıyla başladı. Dörtyol Belediye Başkanı Türkoğlu, "İlk kurşunun Dörtyol'dan sıkıldığı tarihi belgelerle ıspatlanmıştır" dedi. Ayaydın beraat etti • İstanbul Haber Servisi - Eskı Emlakbank Genel Müdürü, ANAP tstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın, bankanm "zarara uğratıldığr gerekçesiyle hakkında açılan davada beraat etti. tstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada Ayaydın ile birlikte yargılanan yönetim kurulu üyeleri Erdoğan Alkın, Münevver Turanlı, Nurettin Şenözlü de beraat etti. 2001 bütçesi kabul edildi. DSP ile DYP arasında Çiller tartışması yaşandı MecBs'te 6 yah' kavgasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2001 Mali Yıh Bütçe Yasa Tasansı 136 ret oyuna karşı 315 oyla kabul edildi. Görüşmeler sırasında DYP lideri Tansu Çiller'in "Tabiiyalıdaoturacağun" söz- lerinın yer aldığı gazete kupürlerinin sa- londa dolaştınlması DSP'lilerle DYP milletvekilleri arasında kavgaya yol aç- tı. Başbakan BülentEcevit eleştırileri ya- nıtlarken "Başlarnğımız atıhmlar ve enf- lasyona karşı açtığınıı/ mücadeleden çı- karian bozulan kinıi çevreler, istikrar programımızı dinamitkme ve demokra- simizin altını oyma hevesine kapüabflir- ler. Fakat halkûnız böyle çarpık hevesle- renrsatvermeyecektir" dedı. Partı kapat- marun çok snıırlı durumlarda söz konu- su olması amacıyla anayasa değişikliği yapılarak soruna köklü çözüm getiril- mesi içın uğraştıklannı vurgulayan Ece- vit. polis eylemlen konusunda da "Izin- siz olarak sokaklara dökülürlerse işler çığınndan çıkar" görüşünü dıle getirdi. 2001 Mali Yıh Bütçe Yasa Tasansı dün TBMM'de 136 ret oyuna karşı 315 oyla kabul edildi. Görüşmeler sırasında DYP lideri Çiller konuşurken Başbakan • Bütçe görüşmelerinde eleştirileri yanıtlayan Ecevit, "Bankacılık alanındaki zorunlu operasyonlann yarattığı duyarlı ortama enflasyon ve yüksek faiz lobilerinin çabalan da eklendi. Bunlann sonucu olarak kasım ayında ortaya çıkan yapay kriz maalesef ekonomiye belli ölçüde zarar vermiştir" dedi. Ecevit, "bazı çevrelerin demokrasinin altını oyma hevesi içinde olduğunu" söyledi. Bülent Ecevit'in genel kuruldan aynl- ması dünkü görüşmelerdeki gerginliğin başlangıcını oluşturdu. DYP'liler, Ece- vit'e "Kaçma, kaçma" dıye bağınrken Çiller sözlerini, "Arük bütçelerde sayın başbakanlar konuşamıyor, başbakan yardımcüan da konuşamıyor. Sadece el- lerinetutuştunılmuş bir yazryla buralar- da konuşmaya çaüşıyoriar. Burası nıilk- tin kürsüsüdür" dıye sürdürdü. Bu sıra- da iktıdar kulısınden genel kurula giren DSP tçel Milletvekili Akif Serin, Çıl- ler'ın "Bilmem nerenin köyünden gel- medim. Tabi yahda oruracağun" sözle- rinin manşet olduğu gazete kupürünü elinde döviz gibi taşıyarak arka sıralar- dan en ön sıraya kadar ilerledi. Bunun üzerine, DYP milletvekillerinden Ömer Barutçu, Hasan Ekinci, Salih Sümer, Sadri Yıldınm, Ramazan GüL, Fethullah Gültepe DSP sıralarına doğru yürüdü. Kürsünün önünde itişmeler yaşandı. Yumruğunu kaldırarak DSP'li Aydm Tü- men ve Emrehan Halraya vurmaya ça- lışan Hasan Ekinci'yi arkadaşlan engel- ledi. "Namuslu konuştuğumuz zaman hepiniz bağınyorsunuz. l tanmıyor mu- sunuz" dıye başkanlık dıvanına yürüyen Gültepe, gerginliği tırmandn"dı. DYP ve DSP sıralan arasında birkaç kez yinele- nen gergin çıkışlar, birleşime ara veril- mesi ve grup amirlerinin devreye girme- siyle sona erdirildi. DYP'lilerin yuhalamalan ve protesto- DSP millervekilinin DYP Genel Başkanı Çil- ler'in "Tabii yalıda otu- racağun" sözünü manşet yapan gazete kupürünü genel kurul salonunda dolaştırması kavgaya ne- den oldu. DYP grubu, D- SP'lilerin üzerine yürü- dü. (Fotoğraflar: AA) Ikinci 'Manisah Gençler'e onama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay 9. Ceza Dairesı, kamuoyunda ıkınci "Manisalı Gençjer" davası olarak bilinen ve DHKP-C örgütü üyesı olduklan, yardım ve yataklık ettikleri gerekçesiyle 15 yıla kadar hapis cezalanna çarptınlan 13 gence ilişkin hükmü onadı. Daire, 1 sanık hakkmdaki mahkûmiyet karannı ise esastan bozdu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, DHKP-C örgütüne yardun ve yataklık ettiği gerekçesiyle 2 yıl 6 ay ağır hapis cezasına çarptınlan Şenay Kaplan hakkındaki hükmü esastan bozdu. Daire, Kaplan'm beraat etmesi gerektiğine işaret etti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptınlan Sami Güvercin, 14 yıl 7 ay ağır hapis cezasına mahkûm edilen Mehmet GöceklL 12 yıl 6'şar ay ağu-hapis cezasına çarptınlan Enis Aras, Ümit Kank, Tamer Çadırcı, Banş Yıldınm ve Ayten Anlaş, 8 yıl 4"er ay ağır hapis cezasına mahkûm edilen Alev Ozcan ile Sinan Doğan. 10 yıl ağır hapis cezasma çarptınlan Rıza Doğru, 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptınlan Yasemin Erdoğan ve Mahir Biçici hakkındaki hükmü usul ve yasaya uygun buldu. Yılmaz: Önce eksikliklerimizi kabul etmeliyiz AB özeleştîrîsiANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - ANAP Genel Başkanı ve AB'den sorurnlu Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, AB ile ilişkilerin olumlu yola girmesi için ön- celikle Türkiye'nin eksikliklerini kabul et- mesi gerektiğıne işaret etti. Türkiye'ye dö- nük "özeteşan" yapan Yılmaz. "AB Tür- kiye'ye üye ohnakistemiyor.TürkiyeAB'ye üye ounak istivor. Bugünkü mesele AB ik değil, kendi içimizdedir. Bu tabloyla gkkr- sek üyeük için 2010 yıh iyimser bir tarih ohır" görüşünü savundu. Alman-Türk îşadamlan Derneği (ATt- AD) Başkanı EşrefÜnsal ve beraberinde- ki heyeti kabulde konuşan Yılmaz, AB ile ilişkiler konusunda değerlendirmelerde bulundu. Türkiye'nin AB kriterlerinı yeri- ne getirme konusundaki "isteksizliğine" işaret eden Yılmaz, "Herkesin şunu bilme- si lazun: AB Türkiye've üye olmak istemi- yor, Türkiye AB'ye üye ohnak tstiyor" di- ye konuştu. AB ile ilişkilerde atılacak en önemli adımın Türkiye'nin eksıküklerini kabul etmesi olacağını vurgulayan Yılmaz, "Öyle büyüklük taslamak, efelik taslamak bizehiçbirşey getirmez" dedi. Yılmaz şun- lan söyledi: "Önemli olan, AB'nin belli olanve KOB'dede ortaya konan kriterleri- ne uyum sağlayıp sağlamama konusudur. Türkrve'de maalesef saydan azunsanma- yacak kadar çok olan çevreler, bu kriterk- re uymadanAB'ye üyeİiği hedefliyoıiar. Bu mümkûn değfldîr. Bu kriteriere uymanuı ülkebutünlüğüaçısmdanbûyukbir riskya- ratacağuu, tehdit yaratacağuıı düşünûyor- lar. Ben, tam tersini düşünüvorum." ATİAD heyeti daha sonra Çankaya Köş- kü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı AhmetNec- det Sezer'e Türkiye-AB ilişkilerini konu alan bir rapor sundu. Heyet, Avrupa'da ya- şayan Türklerin sorunlanna ilişkin olarak Cumhurbaşkanı'na bilgi verdi. ATİAD Başkanı görüşmenin ardından yaptığı açık- lamada, Sezer'e, Türkiye'nin en az 20 yıl için AB 'nin dışında tutulmasının program- landığını anlattıklannı söyledi. lan arasmda yeniden divana oturan AK Ihksoy'un "Birleşimi açıyorum" sözleri- ne DYP'liler "Hangi yüzfe" diye karşı- lık verdi. Ilıksoy, "Genel kurulda bugö- ne kadar her rürJü sataşma olmuştu. A- ma nüDetvekillerimizm bir genel başkan konuşurken ellerinde gazete kupürüyle doUşması yanhşür. Buna müsaade ede- mem. Aksi halde, gerekh' sataşma sürdü- rülürse içtüzügün amir hükümlerini uy- gularun" uyansuıda bulundu. Çiller, genel kuruldaki konuşmasın- da, ülkenin yabancı kayyuma emanet edilerek kurtanlamayacağmı söyledi. MHP Grubu adına söz alan Grup Baş- kanvekili OktayV^ral, ekonominin için- de bulunduğu sıkmtınm 1990-1999 yıl- lan arasmda uygulanan politikalardan kaynaklandığuıı vurguladı. Vural, "Ba- ğınpçağumakla,sestonunuyüksehmek- le,suçlamakla,sra kapaklannavurmak- la millerin sesi ohınamaz. Millet, gök gü- rültünüzü çok duydu, ama bir türlü yağ- murolamaıhnız" dedi. MHP Grup Baş- kanvekili MehmetŞandır da katılım or- taklığı belgesınde yer alan ıstekleri eleş- tirirken anayasanın değiştirilemeyecek ilk 3 maddesini kimsey- le tartışamayacaklannı söyledi. Anadilde eği- tım tartışmalanna deği- nen Şandır, "Milti dil oluşturmak bağımsız bir devletin kurulması- nın ilk basamağıdır. Bu bir meşruiyet mücade- lesi midir? Kimse asnnı inkâr etmesin, anasın- dan öğrendiği dili de unutmasın. Ancak, 'Kürt asıllı Türküm' sö- zünü zul olarak gören- lerle paylaşacak hiçbir şeyimiz yoktur" dedi. Başbakan Ecevit eleştirileri yanıtlarken "Bankacıhk alanuıdaki zorunlu operasyonlann yarattığıduyarb ortama enflasyon ve yüksek fa- iz lobUerininçabalan da eklendL Bunlann sonu- cu olarak kasım ayında ortaya çıkan yapay kriz maalesef ekonomiye belli ölçüde zarar ver- miştir. Bu yoğunhıktaki krizlerin etkisi geneüik- le uzun zaman sürer. Türkiye'de ise kriz bir- kaç haftaiçindeaşılabil- miştir" dedi. IMF ile yapılan görüşmeler hakkında bilgi veren Ecevit, "10.4 milyar do- lar ek kredi sağianmış- ür. Bu kaynağm kuİ- lanıhnasma bu hafta so- nundan m'baren başla- nabfleceğmiumuyoruz" diye konuştu. Ecevit, polis yürüyüşü konu- sunda "Pofisler zaman zaman,bir insanolarak, duygulanna kapuabiür- ler. Fakat eğer izinsiz olarak sokaklara dökü- lürlerse, asayişten so- rumlu olduklan halde asayişsiztik etkeni olur- larsa, işlerçığuından çı- kar. Haik güvensizfik ve çaresizfik duygusuna kapıhr. GeUşmelere iliş- kin kiarisürecdoğal ola- rak işletilmektedir" açıklamasım yaptı. Ecevit, parti kapat- malann zorlaştınlması gerektiğinı, bu konuda anayasa değişiklikleri yapılarak soruna köklü çözüm bulunması için uğraştıklannı sözlerine ekledı. IRMIKI AYDIN ENGİN aenginrŞ doruk.net.tr Dün gece konsere gıttim. Hııııı... (Bu Hıııı'nın anlamı "Evet, evet, öyle. Tam da anladığınız gib\"dir.) Hıııı... Önceki gece; içim üşümüş, içim örselenmiş; bir sığınak aradım. Konsere girtim. Fazıl Say çaldı. Çay- kovsky'den çaldı. Bir numa- ralı piyano konçertosunu... (Fazıl Say mı ? Sizin için birpiyanist. Genç bir piyanist. Galiba bir dâhi. Dehası parmaklannda yansı- yan bir dahi... Benim için Ahmet Say'/n oğlu o. Bizim Ahmet Say'ın. Başının gölgesini önüne dü- şürmeyen, doğru bildiğini sonuna dek savunmasını bi- lenlerin, ihanet etmeyen ve ihaneti affetmeyen bir kuşa- ğın çocuklanndan Ahmet Say'ın...) Önce Borusan Flarmoni Or- kestrası yerini aldı. Sonra bil- dik konser ritüelleri: Sazlarda- ki son düzeltmeler; ardından şef Gürer Aykal'la birlikte Üşümüş, Örselenmiş... konserin solisti Fazıl Say sah- neye girdiler. Alkışlar, selamla- malar... (Büyümüş. Bizim Ahmet Say'ın oğlu, 12 Mart "karanlı- ğının" küçücük bebeği koca- man bir delikanlı olmuş. Sa- lon, piyanist Fazıl Say'ı alkış- lıyor. Içi üşümüş, içi örselen- miş birgazeteci 1968'in umut dolu coşkusuna ve 12 Mart karanlığının idamlarta örülmüş kederine dalıp gitmiş. Piyanis- tin babasıyla bir Ankara mey- hanesinde, halk türkülerinde- ki bilgeliklerin izini sürdükleri koyu bir sohbeti, anılann ma- vipusunda bir kezdahayaşa- makta). Salon hafiften karardı. Piyanistin parmakları, piyano- nun tuşlarını önce okşadı, sonra... Sonra Slav kederi ve tutkusu fışkırmaya başladı. Art arda, tırmanarak, salonu sa- rıp kuşatarak... (Son koltuğuna kadar dol- muş koca salonda yapayal- nızsın. İçin üşümüş, örselen- miş. Gün boyu, sabahın kör karanlığından akşamın ıslak karanlığına kadar haberi ha- bere eklemişsin. Dakika daki- ka akan habeheri meslek alış- kanlığıyla kesmişsin, biçmiş- sin, kısaltmışsın, uzatmışsın, düzeltmişsin. Ekranından akan haberlerin, içine ağır ağır, sinsisinsiişlediğinin ayır- dına vaımadan, haberin bur- gacında yaşamışsın. Ve haber tek: 20 cezaevine, özel eğitimlijandarma birlikle- riyle müdahale başladı!.. Bu ölüm demek.) O da yapayalnız. Fazıl Say da koca salonda yapayalnız. Piyanosuyla tutkulu bir aşk yaşıyor. Okşuyor, dövüyor, sa- nlıyor, kopuyor, yeniden bulu- şuyor. Rus steplerinin çocuğu Çaykovsky ile Ankara bozkın- nın çocuğu Fazıl Say birbirinin elinı tutmuş, üşümüş, örselen- miş ruhları sarıp sarmalamak- talar. Üşümüş... Örselenmiş... (Şiddete tapanlar kazandı. Şiddet şiddeti çağırdı. Şiddet ölüm getirdi. Inanç körleştirir. Inanç sor- gulatmaz. Inanç kişiyi ölüme giderken mutlu bile kılar. Hapishanelerden alev to- puna dönmüş gencecik deli- kanlılann ve gencecik kızlann haberleri bilgisayannın ekra- nına akıyor. Alev topuna dön- müş bedenler üşüyen yüreği- ni donduruyor...) Çaykovsky'nin müziği alev topuna döndü. Koca salon tu- tuştu. Üşümüş, örselenmiş ruhla- n sarmaladı. Yaralann sanlıyor. (Şimdi mi tartışalım? Bugün mü? ölümsüz bir çözümü kim, neden ve nasılengelledi? Dumanı tüten cesetler üstün- de bu tartışma mûmkün mü? Zamanı mı, yeri mi? Peki nezaman tartışacağız? Bu şiddet tuzağına kısılıp kalmakyazgı olamaz. Bu tuza- ğı aşmak zorundayız. Içerde- kiler değil. Dün içerdeyken bugün kül yığınına dönüşen- ler zaten değil. Operasyon buyruğu veren siyasetçiler değil. Operasyonun ölüm an- lamına geldiğini bilip önleme- ye çalışan siyasetçiler değil. Biz! Şiddetin kökünün kazındı- ğı, demokrasi kültürünün şid- det tapıncını birdaha dönme- yesiye püskürttüğü bir ülke için kendinisorumlu kılan her- kes bu tuzağı kıracak yolu yöntemıbulmak, üretmekzo- runda...) önceki gece, içim üşümüş, içim örselenmiş; bir sığınak aradım. Konsere grttim. Fazıl Say, Çaykovsky çaldı. Fazıl Say. Bizim Ahmet Say'ın oğlu. önceki gün ken- dilerini alev topuna döndüren- lerin yaşındaydı. Üşümüş, örselenmiş ruhu- muzu sardı, sarmaladı. Yaralanmızı sardı... ÜĞÜPOLİTtKA GÜNLÜĞÜ HÎKMET ÇETİNKAYA Ölüm Salıncakları... Bir polis aracı... Yedi-sekiz kişi araca saldırdı. Biri lastiklerini tek- meledi. Üç kişi kaputunu açıp aşağıya çekti. Ar- dından polis aracı yanmaya başladı... 100-150 kişilik birtopluluk, polisler gelince pa- nikleyip kaçtı. Polis onları kovaladı. Yaklaşık 50 ki- şi gözaltına alındı... Ankara'da ve Istanbul'da 200-300 kişi toplanıp polisle çatışıyor, yaşlan 17-18 arasındaki gençler, dükkân vitrinlerini, otomobilleri taşlıyor... Halk olup bitenleri kuşkuyla izliyor... Bu küçük saldırgan gruplar terör örgütüne göre 'halk muhalefeti'ni oluşturuyor, devrime giden yolda (!) yürünüyor, ölerek zafer kazanılıyor... Iş çığnndan çıkmış bir kez!.. Kafalar kanşmış, tüm yaşananlardan da bugü- ne dek hiç ders alınmamış!.. Içerdekiler ve dışardakilere şoyle bir baktığımız- da yaşanan olaylarda terör olgusu' akla getiril- miyor, siyasi erkin tutarsızlığı da buna eklenince in- sanlarda tedirginlik daha da artıyor... Anneler ve babalar sanki 1970'li yılların sonun- da gibi, okula giden çocuklannı uyanyor: "Aman dikkatli olun!" Polisin acımasızlığını da bilmeyen yok!.. Eğer siz, küçük topluluklann cam çerçeve kır- malannı eleştirirseniz tepki topluyorsunuz: "Devletin sesi misin?" Terör örgütü de aynı mantıkta... İnsan hakları savunuculanna gözdağı veriliyor: "Faşist iktdaria işbirtiği içindesiniz!" Polis, Ankara'da ODP, SİP, Pır Sultan Abdal der- neklerini basıp, insanlan coptan geçirip caddede biriken ülkücülerte "Kana kan, intikam" sloganı atarsa her kafadan bir ses çıkacaktır... ister devlet, ister örgüt terörü olsun, terör bir insanlık suçudur!.. Sakın böyle demeyin!.. Böyle dediğiniz zaman hem sözüm ona solcu- lann, hem de sağcılann tepkisini toplarsınız!.. • • • Birtoplumun aydınlan, yazarlan, sanatçılan 'öz- gür toplum' arayışını surdürürken yaşam hakla- nnı zoria elinden alan terör örgütüne karşı da ta- vır almalıdır... Yaşam hakkı kimsenin elinden zorla alınamaz!.. Ama Türkiye tuhaf bir ülke!.. Belli bir kesim "Kendini yak" diyen örgüt mili- tanını eleştirmiyor; kimi hukukçular bildikleri hal- de u Bu işin arkasında örgütün beyni var" diye- miyor... Örgüt Brüksel'den düğmeye basmış, insan haklan savunuculanna gözdağı veriyor, onlann fa- şist iktidarla işbirliği yaptığını söyleyip ekliyor: "Dalga dalga yayılan halk muhalefetini engelle- meyin!" Peki insan haklan savunuculan ne yapıyor? Susuyori.. önceki gün bu olup bitenleri düşünürken şöyle demiştim: "Devlet içerdekilere düşman, ıçerdekilerdevle- te düşman; bu işin sonunda çok kişi ölecek..." Içerdekilerin devlete düşman olmasını anlıyo- rum, çünkü büyük bir bölümü terör örgütünün sempatizanı ve militanı; ancak devletin onlara düş- man olmasını, biryurttaş olarak anlayamıyorum... Devlet, kendine karşı silah kullanan kişiyi yaka- larsa artık o, devletin gözünde 'düşman' değil, sa- nıktır... Devleti çeteden, teröristten ayıran, hukuk kural- lanna olan bağlılığıdır. Terörist yakaladığı kişiyi iş- kenceden geçirir, acımasızca öldürür... Neden? Çünkü, onun bağlı olduğu bir hukuk kuralı yok- tur; uluslararası sözleşmelere imza atmamıştır. Çünkü o çetedir, teröristtir... Devletin jandarmasının, polisinin yakalayıp yar- gıladığı, cezaevine attığı teröristi de öldürmeye hakkı yoktur. Devlet eli kanlı katilleri bile toplu- ma kazandırma yöntemi arar bulur, dener. Devlet devletse sanıkların birer insan olduğunu unutmaz, kin tutmaz!.. Eğer unutursa, kin tutarsa, o devlete 'polis dev- leti' denir... • • • Sekiz-dokuz yıldır cezaevine giremeyen devlet bu devlet!.. Cezaevine cep telefonlannın, Kalaşnikof mar- ka silahlann sokulmasına göz yuman bu devlet! Altmış gün açlık grevini, ölüm oruçlannı, örgüt baskısını görüp de görmezden gelen de bu dev- let!.. Ceza infaz yasasını çıkarmayan, çağcıl yasala- n getirmeyen, pankart asanla tetik çekeni 'fe- rörist' ilan eden bu devlet!.. Ulucanlar, Diyarbakır cezaevlerinde katliam ya- pan da bu devlet. İnsan yaşamını örgüt de hiçe sayıyor, devlet de!.. Haydi çıkın bakalım işin içinden, çıkabilirseniz!.. Ölüm salıncaklarında sallanmaya devam mı?.. hikmeLcetinkaya(« cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya ALACA BİR OFKE Aiaça YENI ÇIKTI Ey benım aydınlık gunlen bekleven Turkıyem! Ey benım ölüme alkış tutan halkım!. Ey benım şafağın yolunu açan suskun akşamlann hüznünü yaşam bıçunı sanan ınsanım 1 .. Ey benim özgürlüklen Erbakan Hoca'nın takkesınde arayan romantık aydınım' CumhuriYet Çağ Pazartama A Ş Turkocağı Cad. No:39/41 *. kitap kulûbu (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel- (212)514 01 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle