Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 3 OCAK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
"Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu Türkiye'derı ayrıldı
ITYblıın başoıdayız'Iftantnl Haber Servisi - Yunanistan Dışiş-
leri Bakanı Yorgo Papandreu Tüıkiye ile Yu-
nanistan arasında son dönemlerde yaşanan
süreçle ılgili olarak, "Yaşadığnnız süreç bir
başbngıç, son değü. Daha vapttecak çok iş
VJBT" dedi. Dışişleri Bakanı brnal Cem de i-
ki ûlke işadamlannın işbirliğinin, ılişkilere
büyükkatkısı olacağmı vurguladı ve Papand-
reu'nun iki ûlke arasındaki yakınlaşmada
önemli payı olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Cem ve Papandreu, eşle-
riyle birlikte sırasryla Dolmabahçe Sarayı'nı,
Suhanahmet Camii'ni ve Ayasofya Müze-
si'ni gezdiler. Ayasofya önûnde, dostluk ve
banş treni için Istanbul'da olan Yunanistan
Devlet Demîryollan ve TCDD yöneticilerin-
ce karşılanan Papandreu, Ayasofya'daki dilek
taşına parmağmı sokarak, dilekte bulundu.
Papandreu, ne dilediğinin sorulması üzerine
«tÛüDtfantsıiKİabanşvvdosthıkdSvorunr
yanıtınj verdi. Papandreu, Yunanlı gazeteci-
lere de "Avasofya, Yunanistan için çokönem-
lHrt«ihiıneriiez.lkioJkekükfirûııimdebir
MBtezf dıye konuştu.
Yunanlı bakanm eşi Ada Papandreu da,
Türkiye'ye üçüncü gelişi olduğunu ve son
' olarak beş yıl önce geldiğını ifade ederek, îs-
tanbuTu çok beğendiğini söyledi. tki bakan
daha sonra Yeniköy'e giderek Emek 2 Ca-
fe'de sahlep ıçtiler. Cafe sahiplerince Papand-
reu'ya bakır bir bakraç armağan edilirken,
vatandaşlann iki bakanın sohbetını ılgıyle iz-
ledikleri görüldü. Yeniköy'den Balmum-
cu'daki ENKA Renaissance tesislerine giden
bakanlar, burada Tûrk-Yunan İş Konseyı üye-
lerince karşılandılar. Merkezi New York'ta
olan Doğn Batı Enstitosö adlı uluslararası ku-
ruluş, iki bakana başanlanndan ve iki ülke
arasındaki ılişkilere sağladıklan katkıdan do-
layı"Ydm DevletAdamT ödûlü verdiğini ve
ödûlün 2 Mayıs'ta New York'ta verileceğini
açıkladı. Enstıtünün Başkanı John Edwin
Mroz iki bakanın, ödülü liderlik ve devlet
adamlığı özellıkleri nedenıyle hak ettikleri-
ni, banşçı bir Avrupa yönündeki çabalannın
^övgüye değer olduğunu söyledi. Dışişleri Ba-
kanı Cem, ödüle teşekkür etti ve Türk-Yunan
(işadamlannın çabalanndan mutluluk duydu-
ğunu vurguladı.
Papandreu'ya övgfi
Papandreu'nun kışılığını, iki ülke üişkıle-
rine katkısım, ınsanlığını ve cesaretım öven
Cem,'
4
Keodfai,ûlkesiv*beııimülkeıniçnıçok
leyyaptr" dedi. Cem, Yunanlı meslektaşının
ziyaretinın Türk-Yunan ilişkileri açısından
çok önemli olduğuna dikkat çekti. Papandreu
da işadamlan arasındaki işbirliğinin hem iki
Ülke ilişkileri hem de bölge açısından çok
Içnemfi olduğunun altını çizdi. Papandreu,
[ geçen yıl başlayan Türk-Yunan yakınlasma-
smın2000 yılına da taşındığını anımsattı ve
."Mienyımıa güzel bir başlangıç oldn" dedi.
Papandreu, Dışişleri Bakanı Cem'in cesare-
ti ve kişiliğinden övgüyle söz ederek, Cem'in
hem iki ülke ilişkilerine hem de Türkiye'nin
Avrupa ile yakınlaşmasına çok büyük katkı
sundugunu ifade etti. Papandreu "Türki-
ye'nİBAvrapa le bdtûnJeşmesinde işadamb-
riDmortakiaşaçah9ina9çoköneıııfi.Baişbir-
. Mginin arkasmdayız ve destektiyoruz" diye
konuştu. Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı Ta-
nkŞara da iki ülke işadamlannın en zor gün-
lerde bile işbirliğini sürdürme kararlıhğını
gösterdiklerini vurguladı.
Papandreu, daha sonra Türkiye'den aynldı
Papandreu'yu, Atatürk Havalımanı Konuk
Evi'nden Dışişleri Bakanı tsmail Cem ve eşi
Elçfa Cem ile Yunanistan'ın lstanbul Baş-
konsolosu Fotios Ksidas uğurladı.
Papandreu vetsmailCem Avasofya'yıziyaretettiler.(KADER TUĞLA)
Yunanistan'dan yeşil ışık
Ege'deki güven ortamı
zeminkazanıyor...
MÜRATÎLEM
Cem'in Ege önerisini, tgle-
fonla Savunma Bakanı ile tar-
üşan Papandreu'nun, Atina'dan
olumlu sinyal aldığı öğrenildi.
Türkiye'de temaslannı sür-
düren Yunanistan Dışişleri Ba-
kanı Yorgo Papandreu ile Dı-
şişleri Bakanı tsmail Cem'in
iküi görüşmelerinın merak edi-
len yönleri ortaya çıkmaya baş-
kdı.
Yunanistan'da yayımlanan
Etnos gazetesinin haberine gö-
re, Cem'in Ege'de güven arrü-
ncı önlemler teklifme ilk baş-
ta çok fazla sıcak bakmayan
Papandreu'nun, bu konuyu da-
ha sonra Savunma Bakanı ile
tartıştığı öğrenildi. tsmail
Cem'in sürpriz önerisini, iküı
görüşme sonrası hemen Ati-
na'ya ileten Yorgo Papandreu,
bu teklifi, Savunma Bakanı
Alds Çohacopulos ile tartıştı.
Türkiye'nin detaylı önerisüıı
değerlendiren Akis Çohacopu-
los'un ilk tepkisinin olumlu ol-
duğu, ancak Papandreu'nun
Atina'ya dönüşünde daha de-
taylı ve dikkatli değerlendiril-
meye alınacağı belirtıldi.
Cem'in Yunanlı meslektaşına
Ankara görüşmelerinde Ege
konusunda yapüğı öneriler pa-
ketinde, iki ülke uçaklanmn
Ege'de silahsız olarak uçmala-
n, tatbikatlann sayı ve sürele-
rinin azaltılması, donanmalann
karşılıkiı ziyaretleri ve bilgi de-
ğişimı gibi konular bulunuyor.
2000-2005 yılı arasında ya-
pılacak silah harcamalan konu-
sunda önceki gün toplanan Yu-
nanistan Savunma ve Dış tliş-
kiier Konseyi'nin toplanüsın-
dan erteleroe karan çıktı.
tsmail Cem ile Yorgo Pa-
pandreu'nun görüşmeler son-
rası yapuklan basın toplanüsı
Rum kesımi tarafindan da de-
ğerlendırildi.
Rum basın organlannın bu
konudaki sorulannı cevaplan-
dıran hükümet sözcüsü MihaKs
Papapetro iki ülke bakammn
Kıbns konusunda yaptıklan
açıklamalann kendileri açtsın-
dan olumlu olduğunu söyledi.
Türkiye'nin Kıbns politika-
lanrun bu aşamada hemen de-
ğişemeyeceğine dikkat çeken
Papapetro, zaman içinde bazı
gelişmeler olabileceğmi söy-
ledi.
BIÇAK smn
EROL MANİSALI
Papandreu'nun Misyonu ve Tercümesi
.' Papandreu konuşmalanndaKıbns'ıöneçıkardı: Türk
kamuoyunda da "pazariamasını" çok güzel yaptı.
- Kıbnsta dediklerimizi yapmazsanız, istediklerimizi
yermezseniz işinizi bozanz,
; - Hiç merak etmeyin, Avrupa Biritği Kıbnslı Türkteri ko-
rur.
Papandreu'nun dilinin altında tutarak "ucunu göster-
diği" mesaj buydu. Son altı aydır Türk kamuoyunda
oluşturduklan havayı çok iyi kullandı. Bu gezinin karşı-
lığında "biradım daha' atmak istiyordu.
-• Bazj işadamlannın ve büyük sermaye çevrelerinin
"kendi medyalan aracılığı ile" oluşturduklan ortamı iyi
degerlendirdi. Bazı gazete, kanal ve iş çevreleri, "Ate-
\dirbu Kıbns, önümüzü kapatıyor" dercesine kampan-
ya içine girdiler. Papandreu, bu misyonun bir parçası
olarak, "uzun yıllardan beri ilk defa" Türkiye'ye geliyor-
du. "Deprem sonrası dostiuk tezgâhının ve AB'nin
adaylık numarasının" meyvelerini toplamak istiyordu.
Papandreu Kıbns'ta şunu istiyor. Aslında, 1963te
anayasayı ortadan kaldıran ve yıkılmış olan Kıbns
(Rum) Cumhuriyeti'ne, Türkler cemaat olarak katılsın-
lar veya Rum çoğunluğu altında federasyona girsin-
ter, bu Kıbns Cumhuriyeti de AB'ye katılsın. Merak et-
meyin, "AB Kıbnslı Türideri konır" diyor. 1963'ten be-
ri olmayan bir cumhuriyeti "meşnj sayan", KKTC'ye
7 yıkdır ambargo uygulayan, 1993'ten beri de izlediği
pofitika ile Rumlara tek yanlı destek veren AB, Türk-
leri nasıl koruyacaksa.
Türkler ayn bir egemenlik hakkı tanınmadan AB'ye gi-
rerierse, kendilerinin Macaristan'daki "Romanlar'dan
hiçbir fari<lannın kalmayacağını" Papandreu çok iyi bi-
liyor. Üstelik Türkiye de AB'nin dışında, herhangi bir
üçüncü ülke konumunda. Papandreu açıkça, ciğeri ke-
diye teslim ediyor.
Bizim bakanımız yanında mütebessim bir çehre ile
poz verirken bu düşüncelerini Türk kamuoyuna pazar-
lıyor.
Adaylık tezgâhının arkasındakller...
Helsinki öncesinde Atina haftalarca AB'nin 14 üyesi
ile pazarlık yaptı. "Koşullu adaylığın" koşullannı tartış-
tı. Şimdi bu koşullann uygulanmasını sağlamanın ilk
admı olarak da Türkiye'ye geldi.
Geçen çarşamba Taksim Toplantısı'nda Manos ile
birlikte konuşurken, bu tezgâh ile sorulanmı eski Yunan-
lı bakana yönetttim, ama yanrt alamadım. Türkiye bü-
yük bir aldatmaca ve kandırmaca ortamı içine sokuldu.
AB'ye tam üyeliği en fazla ben istiyorum ama almaya-
caklar, "geleceğin Avnıpa Birieşik Devletleri'ne Türki-
ye'yi sokmayacaklar. Çünkü bunun AB'ye bedeli veyü-
kü olağanüstü yüksek. Türkiye'yi "ebedi aday" olarak
bekleme odasında tutacaklar.
- Bu önemli degil, bu sayede içerde bazı olumlu adım-
lar atılacak diyorsak bu tamam, buna itirazım yok. Ama
kalkıp da, üyeiiğimiz için engel Kıbnstr, Ege'dir, Güney-
doğu'yaözeridiktirdersek "çoksafça veaptalca'bbrdu-
ruma düşeriz. Bazı işadamlanmız ve bazı medya çev-
releri inanılmaz bir biçimde Yunan tarafının görüşlerini
pazarlıyorlar. Asıl tehlike burada. Yann Türk-Yunan iliş-
kilerini tam bir çıkmazın içine sokacaklar.
Kıbrıs gerçegi-
Kıbns uyuşmazlığını biz değil Atina yarattı, Türkiye'yi
adadan silme politikasını bugün de hiç değiştirmedi.
19631eki ortak cumhuriyeti onlaryıktı. 1974'te Enosis
girişimini onlar yaptı. Ve birkaç not:
- Daha iki gün önce Yunan Ulusal Konseyi "hala si-
lâhlanmayı sürdûnne karan aldı".
- Girit'te Türkiye ve KKTC'ye karşı yerleştirdikleri
S-300 füzelerini çalışır duruma getirdiler.
- Smitis ve Papandreu son bir ay içinde 4 beyanda
bulunup "Ege'de tek sonın tota sahanlığıdır, o da La-
hey'de halledilecek" dediler.
- Açık açık, resmi görüşlerinin "Adada Türideri ann-
lık statüsü içinde tutmak" olduğunu söylediler.
Açıkçası Kıbns'ı bize bırakın diyoriar. Dr. Andrew
Mango son kitabında (sayfa 358, Atatürk, 1999), "KK-
TC gerçeği, Ingiliz Imparatohuğu'nun çekilmesi ile ada-
da Türk vahığını korumak için kunılmuştur" diyor. Ada-
da Rumlann ne kadar hakkı varsa Türkterin de o kadar
hakkı vardır.
Türkiye'ye koşullu adaylık ile kurulan tezgâhın, işleri
tam bir arapsaçına döndünmeden görülmesi ve bazı
işadamlan ile medya çevrelerinin gerçeği anlaması za-
manı çoktan geçti bile.
Dostluklar karşılıkiı çıkar dengeleri üzerine oturmuyor-
sa işler düzelmez, daha da karmaşık hale gelir. Bunu
bir türiü görmek ve anlamak istemiyoruz.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Rahmi Dilligil, projelerini değeHendirdL.
'Hantallıkları üzerimizden
atmak zorundayız'
BAHAR TANRISEVER
ANKARA - Devlet Tiyatrolan'nm yeni ge-
nel müdürü Rahmi DilKgjL bu dönemde geri-
ye bakamayacaklannı belirtirken "Htdanmak
zorundayız. HantaDıklarisetabii ld ofabiKr, bu-
nu üstümüzden atmahyızn
dedi.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi
Dilligil, sorulanmızı şöyle yanıtladı:
-Devlet Tivatroian 50 yıh geride bırakd. Ku-
rumun bugün bulunduğu konunmnasü değer-
kndirivorsunuz?
- Devlet Tiyatrosu'na bakıldığı zaman dı-
şardaki en büyük eleştin, hantal bir riyatro ol-
duğudur. Bunu da hep devletin yönetimine
yüklerler, bürokrasiye yüklerler. Arok 2000
yılına adun atmış bir tiyatroda ben böyle bak-
mıyorum. Türkiye'nin genel şartlan açısından
değerlendirdiğimizde Avrupa Büiiği'nin arak
kabul ettiği, ülke ekonomisinin düzeunek için
çeşitli önlemlerle biraz darboğazdan geçerek
daha sağlıklı bir yere geleceği bu- dönem ya-
şanıyor. Bizim için bu dönemde geriye bakrna-
mız imkânsız; hızlanmak zorundayız. Hantal-
hklar ise tabii ki olabilir, bunu üstümüzden at-
mak zorundayız. Bu yapı içinde Devlet Tiyat-
rolan çok daha özgür, çok daha dinamik ve
çok daha olaylann güncel karşılayıcısı olarak
bulunmak durumunda. Bunu yapmaya çaba-
larken de ıçerdekı yerleşim, dışardakı ülke sat-
hına yayıurn poütıkasında belli çağdaş norm-
larla hareket etmeye çahşıyoruz. Sağlıklı, doğ-
ru ve hızh çalıştığımızı düşünüyorum.
- Kıınımıın yynuipn yaphıutınlınagna İK^-
Idn yasa yah^matan hangi »yıınaHa buhinu-
yor?
- Bu, bizim çok önem verdiğimız bir prog-
ramdır. Biz 2000'e sağlıklı hedefler içinde gir-
mek istiyorduk. Çeşitli dostlanmızın söyledi-
ği sloganlan takıp etmıştık. Yoksa 2000'e gir-
mek istemiyorduk. Yasa ve yasa tadil madde-
lerini ivedi olarak bakanlığımıza sevk ettik.
Bakanhğunız çok çabuk olarak bunu cevapla-
dı. Eksikler, hatalar, hukuksal dilde yapılması
gereken şeyler bize iletildi. Bu yapıya 2000
yılının gereklerini de ilave etmek zorunday-
dık. Birim tiyatro ya da başka bir adla her ney-
se o sistem, özgürlükçü tiyatronun işletim sis-
temi, çok ivedı olarak, komisyonun katılımcı-
lan ve Devlet Tiyatrosu'nun idari kesiminde
söz sahibi olan arkadaşlanmızla beraber bay-
ram sonrasında hemen değerlendirilecek. So-
nuçlan ivedi olarak almacak. Bu bizim için
çağdaşlaşma yohında birinci adımımızdır. Bu-
s ± rfan Şahinbaş Atölye
• M Sahnesi7
çeşitli sosyal
|f; j f eftinliklerin :
gerçekleştirileceği bir 'tiyatro
köyü' haline getirilecek.
Çocuklu tiyatroseverlerin
oyunlan daha rahat
izleyebilmeleri için kreş >•:•&>**
oluşturulacak.'
nun için yıllanhr hemfîkir olan Devlet Tîyat-
rosu bireyleri çok ayn düşünmüyorlar. Belki
farklı sıstemJen düşünen arkadaşlanmız ol-
muş olabilir, ama şu anda Devlet Tiyatrosu ida-
resi olarak bizim bakışımız bu boyuttadır.
- Böyle bir düzenleme sık ak gündeme geti-
rikü, ancak bogüne kadar gerçekleştirfleme-
di_
- Devlet Tiyatrosu, Türkiye Cumhuriyeti'nin
bize vermiş olduğu bir ödüldür. Bu güzel ödü-
lü yanm asırdan sonra daha sağlıklı, daha hız-
h ve daha etkin kullanmak üzere devletimizin
önöne sunmak istiyoruz. Sunduğumuzda da
bir problemle karşılaşacağımızı sanmıyorum.
Yülardır çok büyütüldü, abartıldı, belki dev-
letin içindeki siyasi erkler de çekindi, "Farkh
bir cumhuriyet mi kurmak istiyoriar" diye.
Hayır. Özgür bir sanatsal cumhuriyet oluştur-
mak istiyoruz. iki handikapı vardı yasamızın.
Birincisi, mali özerklik anlamında belki daha
da büyüyecek olan Devlet Tiyatrosu çabsı al-
tında denetım konusu. tkincisi de insanlann
belli bölgelerde uzun zamandan beri yaşadığı
şey olan "Bu bölgede kakhm" kuşkusunun gı-
derilmesi. Genç sanatçılann oralarda biraz da-
ha fazla yıprandığmı gözlenüiyoruz yıllar için-
de. Bunlan rahatlatacak bir sistem oluşturmak
gerekiyor. Bir de dünya entegrasyonunda bazı
standartlara ulaşmak gerekiyor. Bu standartla-
n da alarak bu kanunun onanhnası için eli-
mizden geleni yapmaya hazınz. Kanun bizim
ilk işımızdir.
-MaKözerküktedenetimkonusunuaçarmı-
smız?
- Parayı aldığımız yer sizsiniz; benim, sizin
verdiğiniz vergiler. Bunun yerine getirilmesi-
ni tabii ki bir denetim unsunı denetleyecektir.
Ben gidip Devlet Tiyatrolan'na lstanbul nez-
dinde 50 milyarlık bir yatmm yapacaksam bu-
nun hesabmı devlete vermek durumundaymı.
Bunu da düşünmek durumundayım. Bunu çok
iyi değerlendirebilecek bir çizgi içinde bu ya-
sa çalışmalan devam edecek. Tutup da çok ba-
ğunsız olarak "Tamam, ben istednn böyle ol-
du" diye bir mantık olamaz. O zaman sizin
vergileriniz nereye gidecek? Bunun hesabmı
sadece sanatçı veremez. Devletin şu anda ya-
şayan unsurlan bunun hesabmı soracaknr. Ma-
li özerklik bizi zorlamakta biraz. Gerekirse biz
bunu gene bir merkezi otoriteden alarak ken-
di paylaşım sistemimiz içinde genel müdürlük
adına verebiüri^. Türkiye adına yapılacak çok
önemli bir takdım, dünyaya kadar yayılabile-
cek bir takdım varsa, bunun yolu da Devlet Ti-
yatrolan'nm sanatsal çizgisinden geçiyorsa,
sonuna kadar yardım tabii ki verecektir. Ama
bu yardım Türkiye genelinde paylaştınlarak
yapılmalıdır. Ben sadece tstanbul'a verip, onun
dışuıda, Diyarbakır ve Van'a çok daha az pa-
ra veremem. Ne kadar çok aktarabüirsem o
bölgelerime, o kadar çok karşılığını görebili-
rim diye düşünüyorum.
-Haznianacakyasanmtemelunsurlannıaıı-
evlet Tiyatrolan'nın çok daha özgür ve dinamik olması
gerektiğini vurgulayan Dilligil, 'Devlet Tiyatrosu'nda
çok özgür bir süreç var. Çok yakında yasamızla ilgili
sonuçlan ilettiğimizde de ortak noktalarda buluştuğumuz için
hep beraber sağlıklı bir noktaya ulaşacağız. Çok farklılıklar
gösteren bir topluluğuz biz, ama bir tek şeye dokundurmayız;
Devlet Tiyatrosu'nun bütünselliğine...' diye konuşuyor.
buk bitireceklerdir ve çok çağdaş bir yasa tek-
lifiyle bakanlığımıza "Lütfen bunu bizim için
değerfendirin, biz de takipçisi ofaüun" diyece-
ğiz. Bakanlığınuz da buna hoşgörüyle baka-
caktır. Biz 2000 yılı için çok umutlu şeyler
söyleyeceğiz. Bunu herkes söyledi şimdiye ka-
dar. Hepsinden aldığunız şeylerle beraber bu
yasa arük sonuçlanmak durumundadır.
Genel bir denetünsizlik söz konusu oluyor
zaman zaman. Merkezi otorite zaman zaman
hakh, zaman zaman haksız duruma gelebiliyor.
Sanat yönetımi çok farklı. Biz bu konuda bir
sanat ışletmecıligı manbğıyla bakmak istiyo-
ruz. Geçiş süreci çok uzun olmayacaktır bana
göre. Süresini tabii ki yasanın çıkışı belirleye-
cektir. Ama yasamız çıkmazsa diye bir umut-
suzluğu ben taşımıyorum. Yasa sağlıklı biçim-
de çıkacaktır.
'Yasa müdahale kabul etmemell1
Bu yasa içinde birinci karar şudur: Sanatm
özgür olduğu, müdahale kabul etmeyen bir ya-
sa çıkacakür. Ama Türk toplumunun gerekçe-
lerine cevap verecek bir yelpaze içinde kuru-
lacakto. Bu çok hassas bir denge. Ben bugün
bu makamda otururken, çok farklı tutucu gö-
rüşlere sahip Türk halkını inkâr edemem. Çok
çağdaş olmadığını savunacağım bir Türkiye'ye
hizmet etmiyorum diyemem. Belli kesimde,
çağdaşlığı belki de dinsel tahakkümle bir öcü
olarak görmeye devam eden, eğıtım sisteminin
kadaşlanmızı değerlendirmek istiyoruz.
Bunun dışmda da TRT, Devlet Tiyatrosu
oyunculanndan çok daha yüksek göstergeler-
le para ödemektedir. Bu hem yaşam içinde hem
de emeklilikte çok sayıda oyuncuyu mağdur e-
den bir şeydir. Bunda da intibaklann bağlanü-
sıyla bir çözüm oluşturabıleceğımızı çok net
görüyorum.
-2000-2001 sezonuiçingündemegekn konu-
lar var mi?
- Türkiye genelinde şu anda 2000 repertu-
vanna geçiş toplantüan devam ediyor. Dünya
Tiyatrolar Günü'nde açıklama yapacağız. Asa-
ğı yukan 90 oyunun isimlenni açıklayacağız,
ondan sonra hangi sahnelerde oynayacağını
ıleteceğiz çok seri olarak. Demokrasi kültü-
rüyle ılışkılı işler yapmak istiyoruz. Bu konu-
da bir Kültür Bakanı kaybettik. Demokrasi,
kültür şehididirkendisi ve asla unutmayacağız.
Sayın Talay'ın da söylediği gibi, Kültür Bakan-
lıgı'nda sistemleşmenin başlangıcıdır Ahmet
Taner Kışlah. Onun anısına bu demokrasi kül-
türünü seçtik. Bize göre altbaşlıklar da şöyle:
"tnsan haklan, laikHk. adalet sistemi, eğHim
sistemi. terör,yakın taruumiz, etik ve estetikde-
ğerler, sanat kühürü, ulusal değerierimiz, uhı-
sal tiyatromuz, mesleki başkaldın, geüşen tek-
DOİoji ekonomi ve para poBtikası, çevre Idrifli-
ği ve doğa, milenyum ve bizter."
- Devlet Tiyatrolan'nda ileriye dönük proje-
nmini/_.
- Temel unsurlannda çok fazla değişiklik ol-
maz. Bu konuda kurullar çalışmalannı çok ça-
yanlışlıklan dolayısıyla etkilenmiş bir toplum
dilimi var. Bu toplum dilimine hizmet vermi-
yonım diyemem. Işte bu yasanın sanatm öz-
güıiüğü maddesinin içine mutlaka bu insanla-
nmıza da yardımcı olacağmı düşündüğümüz
bazı tasanmlan gerçekleştirecek normlan koy-
mak durumundayız.
- Kurum içinde personel ve sanatçüann du-
rumuna yönefik bazı iyOeştirmekr düşünülü-
yonm_
- Daha önce Sayın Bakan'dan rica etmiştık,
sanatçüanmıza reklamla ilgili serbestliği sağ-
lamıştık. Aynca içerdeki çok önemli sorunlar-
dan bir tanesi, tiyatro eğıtımı almış personeli-
mizin herhangi bir şekilde A, B ve C kadrola-
nnm üst bölümüne çekilmemesiydi. Zaten
Türkiye'nin geçim şartlan belliyken o uısan-
lara çok daha az ücret vennek, hepimizin üzül-
düğü bir konuydu. Konuyu ılettiğımız zaman
Saym Bakanımız yönerge değişikliğine ünza
atü. Biz bu arkadaşlanmızla ilgili maliye tale-
bimizi sonuçlandırirsak, o zamanDevlet Tiyat-
rosu arşivini hiç olmazsa bilimsel bir duruma
getirme şansmı kazanınz. Bunun için bir sürü
yönetmen arkadaşımız emek verdi, ama kay-
bolmuş, karmakanşık bir sistem önümüzde. 2
yüdn- bakanlık, artık bunlan çıkann diyor, a-
ma biz arşivimizde bir şey bulamıyoruz. Yapı-
lan çok önemli eserlerin dünyaya ve ülkemize
kalması gerekirken hiçbir şey yok. Bunlan ha-
yata geçirecek gerçek kadrolar yönetmen yar-
dımcısı kadrolanydı. O zaman biz bu arkadaş-
lanmızın hem kadrolannı iyileştirip daha yu-
kardan bir ücret almasını sağlamak hem de bu
arkadaşlanmızın üerde yönetmen açığını ka-
patabilecek şekilde eğıtiLmesını, tiyatro idare-
lerinde veya müdürlüklerde görev almasını
sağlamak için bir demokratik yolu açtık.
TRT daha yüksek para ödüyoı"
Bunun dışmda atöryelerde görev yapan res-
sam arkadaşlanmız var bizim. Ama çok az pa-
rayla ve hak ettikleri kariyerleriyle Devlet Ti-
yatrolan'nda 25 yüdır hizmet yapamıyorlardı.
Sadece ressam kadrosu içinde ve çok kötü şart-
larda çalışıyorlardı. Atölyelerde bir oluşumla
onlann çalışma alanlanm rahatlattık. lstanbul
henüz rahat değil, ama Ankara anlamında ra-
hatlattık. tkinci anlamda da bu arkadaşlann
dekoratör sayılmalanna imkân verebilecek yö-
nerge değişikliğini yaparak bu arkadaşlara hiç
olmazsa iade-i itiban 25 yıl sonra yapabildik.
Işığı tasarlayacak arkadaşı kadrosuna geçire-
meden sahne ışıkçısı olarak taşıyoruz. Bu ko-
nuda da bir projemiz var. Bazı kadrolarda ar-
- Konya'da yeni bir bina yapmak istiyoruz.
Kalıcıyız çünkü orada. Çok geç gittik oraya,
eğer eîken gitseydik, Konya'da belki irticaya
yüzde 5 'lik bir dur deme gücümüz olurdu, bu-
na inanıyoruz. Orada Kubilav olayını anlatan
bir oyunla başladık. "Türkrve1
de yanhş düşün-
ceye imkân ve izin vermemek üzere sadece or-
du yok; sanatçılar, oyuncular var, emekçflerin
çok bulunduğu bir Devlet Tiyatrosu var" de-
mek istiyoruz. Onun için Konya'ya çok önem
veriyonız.
Irfan Şahinbaş Atörye Sahnemizin bulundu-
ğu Macunköy Tesislerimizi bir tiyatro kampu-
su haline getirmek istiyoruz.
îkıncısı, Opera Binası'nda yıllardır tiyatro
genel müdürlerine hizmet venniş olan bir ye-
rimiz var. Opera müdürüyle anlaşma yapabi-
, ürsek orayı bir kreş yapmak istiyorum. Oyun-
larunıza gelen insanlann çocuklannı bırakabi-
lecekleri bir kreş olsun. Aynca Ankara Tiyat-
ro Müdürlüğü öbür tarafa taşınmca, orayı da
personelime hizmet verebilecek ve Oda Tiyat-
rosu'yla Küçük Tiyatro'nun faaliyetlerine hiz-
met verecek ikinci bir kreş olarak oluşturmak
istiyorum. Bunlar bizim için olmazsa olmaz
kurallardır, bunlan mutlaka yerine getirece-
ğim.
Aynca dünya ve Türk tiyatrosu ile ilgili araş-
tırmalar yapabilecek oyunculann bulunduğu
hoş bir çakşma yapmak üzere deneysel bir la-
boratuvanmız olacak.
Tiyatro 2000'e barışla glrmell'
Devlet Tiyatrosu huzur banş ve sağlıkla
2000'e girmek zorundadu". Bunu oluşturacak
yetkili benim. Bunu yapmak için de elimden
gelen her türlü çabayı gösteriyonım. Devlet
Tiyatrosu'nda çok özgür bir süreç var. Çok ya-
kında yasamızla ilgili sonuçlan ilettiğimizde
de ortak noktalarda buluştuğumuz için hep be-
raber sağlıklı birnoktayaulaşacağız. Çok fark-
lılıklar gösteren bir topluluğuz biz, ama bir tek
şeye dokundurmayız; Devlet Tiyatrosu'nun
bütünselliğine... Biz Devlet Tiyatrosu'nda sağ-
lıklı bir 50 yüı bıraktık geride. Daha sağlıklı
bir 50 yıl için çaba gösterecek bir çekirdeğiz.
Bu çekirdek daha sonra tamamıyla köklene-
cek. Zarar verenler de bu kurumun içinde kal-
masalar daha doğru olacak. Çünkü zarar veren-
ler ne şekilde zarar verdüderini açık açık gör-
mekteler ve bütün insanlanmız da bunu gör-
mekte. Bu kurum kucaklayıcı bir kurum, ama
gereğinde çalışma şartlan, hesaplan dahilinde
de kendisini asla tehdit ettirmeyecek kadar
açık, net işletilebilecek bir kurum.