27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 OCAK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER "Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu Türkiye'derı ayrıldı ITYblıın başoıdayız'Iftantnl Haber Servisi - Yunanistan Dışiş- leri Bakanı Yorgo Papandreu Tüıkiye ile Yu- nanistan arasında son dönemlerde yaşanan süreçle ılgili olarak, "Yaşadığnnız süreç bir başbngıç, son değü. Daha vapttecak çok iş VJBT" dedi. Dışişleri Bakanı brnal Cem de i- ki ûlke işadamlannın işbirliğinin, ılişkilere büyükkatkısı olacağmı vurguladı ve Papand- reu'nun iki ûlke arasındaki yakınlaşmada önemli payı olduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Cem ve Papandreu, eşle- riyle birlikte sırasryla Dolmabahçe Sarayı'nı, Suhanahmet Camii'ni ve Ayasofya Müze- si'ni gezdiler. Ayasofya önûnde, dostluk ve banş treni için Istanbul'da olan Yunanistan Devlet Demîryollan ve TCDD yöneticilerin- ce karşılanan Papandreu, Ayasofya'daki dilek taşına parmağmı sokarak, dilekte bulundu. Papandreu, ne dilediğinin sorulması üzerine «tÛüDtfantsıiKİabanşvvdosthıkdSvorunr yanıtınj verdi. Papandreu, Yunanlı gazeteci- lere de "Avasofya, Yunanistan için çokönem- lHrt«ihiıneriiez.lkioJkekükfirûııimdebir MBtezf dıye konuştu. Yunanlı bakanm eşi Ada Papandreu da, Türkiye'ye üçüncü gelişi olduğunu ve son ' olarak beş yıl önce geldiğını ifade ederek, îs- tanbuTu çok beğendiğini söyledi. tki bakan daha sonra Yeniköy'e giderek Emek 2 Ca- fe'de sahlep ıçtiler. Cafe sahiplerince Papand- reu'ya bakır bir bakraç armağan edilirken, vatandaşlann iki bakanın sohbetını ılgıyle iz- ledikleri görüldü. Yeniköy'den Balmum- cu'daki ENKA Renaissance tesislerine giden bakanlar, burada Tûrk-Yunan İş Konseyı üye- lerince karşılandılar. Merkezi New York'ta olan Doğn Batı Enstitosö adlı uluslararası ku- ruluş, iki bakana başanlanndan ve iki ülke arasındaki ılişkilere sağladıklan katkıdan do- layı"Ydm DevletAdamT ödûlü verdiğini ve ödûlün 2 Mayıs'ta New York'ta verileceğini açıkladı. Enstıtünün Başkanı John Edwin Mroz iki bakanın, ödülü liderlik ve devlet adamlığı özellıkleri nedenıyle hak ettikleri- ni, banşçı bir Avrupa yönündeki çabalannın ^övgüye değer olduğunu söyledi. Dışişleri Ba- kanı Cem, ödüle teşekkür etti ve Türk-Yunan (işadamlannın çabalanndan mutluluk duydu- ğunu vurguladı. Papandreu'ya övgfi Papandreu'nun kışılığını, iki ülke üişkıle- rine katkısım, ınsanlığını ve cesaretım öven Cem,' 4 Keodfai,ûlkesiv*beııimülkeıniçnıçok leyyaptr" dedi. Cem, Yunanlı meslektaşının ziyaretinın Türk-Yunan ilişkileri açısından çok önemli olduğuna dikkat çekti. Papandreu da işadamlan arasındaki işbirliğinin hem iki Ülke ilişkileri hem de bölge açısından çok Içnemfi olduğunun altını çizdi. Papandreu, [ geçen yıl başlayan Türk-Yunan yakınlasma- smın2000 yılına da taşındığını anımsattı ve ."Mienyımıa güzel bir başlangıç oldn" dedi. Papandreu, Dışişleri Bakanı Cem'in cesare- ti ve kişiliğinden övgüyle söz ederek, Cem'in hem iki ülke ilişkilerine hem de Türkiye'nin Avrupa ile yakınlaşmasına çok büyük katkı sundugunu ifade etti. Papandreu "Türki- ye'nİBAvrapa le bdtûnJeşmesinde işadamb- riDmortakiaşaçah9ina9çoköneıııfi.Baişbir- . Mginin arkasmdayız ve destektiyoruz" diye konuştu. Türk-Yunan İş Konseyi Başkanı Ta- nkŞara da iki ülke işadamlannın en zor gün- lerde bile işbirliğini sürdürme kararlıhğını gösterdiklerini vurguladı. Papandreu, daha sonra Türkiye'den aynldı Papandreu'yu, Atatürk Havalımanı Konuk Evi'nden Dışişleri Bakanı tsmail Cem ve eşi Elçfa Cem ile Yunanistan'ın lstanbul Baş- konsolosu Fotios Ksidas uğurladı. Papandreu vetsmailCem Avasofya'yıziyaretettiler.(KADER TUĞLA) Yunanistan'dan yeşil ışık Ege'deki güven ortamı zeminkazanıyor... MÜRATÎLEM Cem'in Ege önerisini, tgle- fonla Savunma Bakanı ile tar- üşan Papandreu'nun, Atina'dan olumlu sinyal aldığı öğrenildi. Türkiye'de temaslannı sür- düren Yunanistan Dışişleri Ba- kanı Yorgo Papandreu ile Dı- şişleri Bakanı tsmail Cem'in iküi görüşmelerinın merak edi- len yönleri ortaya çıkmaya baş- kdı. Yunanistan'da yayımlanan Etnos gazetesinin haberine gö- re, Cem'in Ege'de güven arrü- ncı önlemler teklifme ilk baş- ta çok fazla sıcak bakmayan Papandreu'nun, bu konuyu da- ha sonra Savunma Bakanı ile tartıştığı öğrenildi. tsmail Cem'in sürpriz önerisini, iküı görüşme sonrası hemen Ati- na'ya ileten Yorgo Papandreu, bu teklifi, Savunma Bakanı Alds Çohacopulos ile tartıştı. Türkiye'nin detaylı önerisüıı değerlendiren Akis Çohacopu- los'un ilk tepkisinin olumlu ol- duğu, ancak Papandreu'nun Atina'ya dönüşünde daha de- taylı ve dikkatli değerlendiril- meye alınacağı belirtıldi. Cem'in Yunanlı meslektaşına Ankara görüşmelerinde Ege konusunda yapüğı öneriler pa- ketinde, iki ülke uçaklanmn Ege'de silahsız olarak uçmala- n, tatbikatlann sayı ve sürele- rinin azaltılması, donanmalann karşılıkiı ziyaretleri ve bilgi de- ğişimı gibi konular bulunuyor. 2000-2005 yılı arasında ya- pılacak silah harcamalan konu- sunda önceki gün toplanan Yu- nanistan Savunma ve Dış tliş- kiier Konseyi'nin toplanüsın- dan erteleroe karan çıktı. tsmail Cem ile Yorgo Pa- pandreu'nun görüşmeler son- rası yapuklan basın toplanüsı Rum kesımi tarafindan da de- ğerlendırildi. Rum basın organlannın bu konudaki sorulannı cevaplan- dıran hükümet sözcüsü MihaKs Papapetro iki ülke bakammn Kıbns konusunda yaptıklan açıklamalann kendileri açtsın- dan olumlu olduğunu söyledi. Türkiye'nin Kıbns politika- lanrun bu aşamada hemen de- ğişemeyeceğine dikkat çeken Papapetro, zaman içinde bazı gelişmeler olabileceğmi söy- ledi. BIÇAK smn EROL MANİSALI Papandreu'nun Misyonu ve Tercümesi .' Papandreu konuşmalanndaKıbns'ıöneçıkardı: Türk kamuoyunda da "pazariamasını" çok güzel yaptı. - Kıbnsta dediklerimizi yapmazsanız, istediklerimizi yermezseniz işinizi bozanz, ; - Hiç merak etmeyin, Avrupa Biritği Kıbnslı Türkteri ko- rur. Papandreu'nun dilinin altında tutarak "ucunu göster- diği" mesaj buydu. Son altı aydır Türk kamuoyunda oluşturduklan havayı çok iyi kullandı. Bu gezinin karşı- lığında "biradım daha' atmak istiyordu. -• Bazj işadamlannın ve büyük sermaye çevrelerinin "kendi medyalan aracılığı ile" oluşturduklan ortamı iyi degerlendirdi. Bazı gazete, kanal ve iş çevreleri, "Ate- \dirbu Kıbns, önümüzü kapatıyor" dercesine kampan- ya içine girdiler. Papandreu, bu misyonun bir parçası olarak, "uzun yıllardan beri ilk defa" Türkiye'ye geliyor- du. "Deprem sonrası dostiuk tezgâhının ve AB'nin adaylık numarasının" meyvelerini toplamak istiyordu. Papandreu Kıbns'ta şunu istiyor. Aslında, 1963te anayasayı ortadan kaldıran ve yıkılmış olan Kıbns (Rum) Cumhuriyeti'ne, Türkler cemaat olarak katılsın- lar veya Rum çoğunluğu altında federasyona girsin- ter, bu Kıbns Cumhuriyeti de AB'ye katılsın. Merak et- meyin, "AB Kıbnslı Türideri konır" diyor. 1963'ten be- ri olmayan bir cumhuriyeti "meşnj sayan", KKTC'ye 7 yıkdır ambargo uygulayan, 1993'ten beri de izlediği pofitika ile Rumlara tek yanlı destek veren AB, Türk- leri nasıl koruyacaksa. Türkler ayn bir egemenlik hakkı tanınmadan AB'ye gi- rerierse, kendilerinin Macaristan'daki "Romanlar'dan hiçbir fari<lannın kalmayacağını" Papandreu çok iyi bi- liyor. Üstelik Türkiye de AB'nin dışında, herhangi bir üçüncü ülke konumunda. Papandreu açıkça, ciğeri ke- diye teslim ediyor. Bizim bakanımız yanında mütebessim bir çehre ile poz verirken bu düşüncelerini Türk kamuoyuna pazar- lıyor. Adaylık tezgâhının arkasındakller... Helsinki öncesinde Atina haftalarca AB'nin 14 üyesi ile pazarlık yaptı. "Koşullu adaylığın" koşullannı tartış- tı. Şimdi bu koşullann uygulanmasını sağlamanın ilk admı olarak da Türkiye'ye geldi. Geçen çarşamba Taksim Toplantısı'nda Manos ile birlikte konuşurken, bu tezgâh ile sorulanmı eski Yunan- lı bakana yönetttim, ama yanrt alamadım. Türkiye bü- yük bir aldatmaca ve kandırmaca ortamı içine sokuldu. AB'ye tam üyeliği en fazla ben istiyorum ama almaya- caklar, "geleceğin Avnıpa Birieşik Devletleri'ne Türki- ye'yi sokmayacaklar. Çünkü bunun AB'ye bedeli veyü- kü olağanüstü yüksek. Türkiye'yi "ebedi aday" olarak bekleme odasında tutacaklar. - Bu önemli degil, bu sayede içerde bazı olumlu adım- lar atılacak diyorsak bu tamam, buna itirazım yok. Ama kalkıp da, üyeiiğimiz için engel Kıbnstr, Ege'dir, Güney- doğu'yaözeridiktirdersek "çoksafça veaptalca'bbrdu- ruma düşeriz. Bazı işadamlanmız ve bazı medya çev- releri inanılmaz bir biçimde Yunan tarafının görüşlerini pazarlıyorlar. Asıl tehlike burada. Yann Türk-Yunan iliş- kilerini tam bir çıkmazın içine sokacaklar. Kıbrıs gerçegi- Kıbns uyuşmazlığını biz değil Atina yarattı, Türkiye'yi adadan silme politikasını bugün de hiç değiştirmedi. 19631eki ortak cumhuriyeti onlaryıktı. 1974'te Enosis girişimini onlar yaptı. Ve birkaç not: - Daha iki gün önce Yunan Ulusal Konseyi "hala si- lâhlanmayı sürdûnne karan aldı". - Girit'te Türkiye ve KKTC'ye karşı yerleştirdikleri S-300 füzelerini çalışır duruma getirdiler. - Smitis ve Papandreu son bir ay içinde 4 beyanda bulunup "Ege'de tek sonın tota sahanlığıdır, o da La- hey'de halledilecek" dediler. - Açık açık, resmi görüşlerinin "Adada Türideri ann- lık statüsü içinde tutmak" olduğunu söylediler. Açıkçası Kıbns'ı bize bırakın diyoriar. Dr. Andrew Mango son kitabında (sayfa 358, Atatürk, 1999), "KK- TC gerçeği, Ingiliz Imparatohuğu'nun çekilmesi ile ada- da Türk vahığını korumak için kunılmuştur" diyor. Ada- da Rumlann ne kadar hakkı varsa Türkterin de o kadar hakkı vardır. Türkiye'ye koşullu adaylık ile kurulan tezgâhın, işleri tam bir arapsaçına döndünmeden görülmesi ve bazı işadamlan ile medya çevrelerinin gerçeği anlaması za- manı çoktan geçti bile. Dostluklar karşılıkiı çıkar dengeleri üzerine oturmuyor- sa işler düzelmez, daha da karmaşık hale gelir. Bunu bir türiü görmek ve anlamak istemiyoruz. Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Rahmi Dilligil, projelerini değeHendirdL. 'Hantallıkları üzerimizden atmak zorundayız' BAHAR TANRISEVER ANKARA - Devlet Tiyatrolan'nm yeni ge- nel müdürü Rahmi DilKgjL bu dönemde geri- ye bakamayacaklannı belirtirken "Htdanmak zorundayız. HantaDıklarisetabii ld ofabiKr, bu- nu üstümüzden atmahyızn dedi. Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi Dilligil, sorulanmızı şöyle yanıtladı: -Devlet Tivatroian 50 yıh geride bırakd. Ku- rumun bugün bulunduğu konunmnasü değer- kndirivorsunuz? - Devlet Tiyatrosu'na bakıldığı zaman dı- şardaki en büyük eleştin, hantal bir riyatro ol- duğudur. Bunu da hep devletin yönetimine yüklerler, bürokrasiye yüklerler. Arok 2000 yılına adun atmış bir tiyatroda ben böyle bak- mıyorum. Türkiye'nin genel şartlan açısından değerlendirdiğimizde Avrupa Büiiği'nin arak kabul ettiği, ülke ekonomisinin düzeunek için çeşitli önlemlerle biraz darboğazdan geçerek daha sağlıklı bir yere geleceği bu- dönem ya- şanıyor. Bizim için bu dönemde geriye bakrna- mız imkânsız; hızlanmak zorundayız. Hantal- hklar ise tabii ki olabilir, bunu üstümüzden at- mak zorundayız. Bu yapı içinde Devlet Tiyat- rolan çok daha özgür, çok daha dinamik ve çok daha olaylann güncel karşılayıcısı olarak bulunmak durumunda. Bunu yapmaya çaba- larken de ıçerdekı yerleşim, dışardakı ülke sat- hına yayıurn poütıkasında belli çağdaş norm- larla hareket etmeye çahşıyoruz. Sağlıklı, doğ- ru ve hızh çalıştığımızı düşünüyorum. - Kıınımıın yynuipn yaphıutınlınagna İK^- Idn yasa yah^matan hangi »yıınaHa buhinu- yor? - Bu, bizim çok önem verdiğimız bir prog- ramdır. Biz 2000'e sağlıklı hedefler içinde gir- mek istiyorduk. Çeşitli dostlanmızın söyledi- ği sloganlan takıp etmıştık. Yoksa 2000'e gir- mek istemiyorduk. Yasa ve yasa tadil madde- lerini ivedi olarak bakanlığımıza sevk ettik. Bakanhğunız çok çabuk olarak bunu cevapla- dı. Eksikler, hatalar, hukuksal dilde yapılması gereken şeyler bize iletildi. Bu yapıya 2000 yılının gereklerini de ilave etmek zorunday- dık. Birim tiyatro ya da başka bir adla her ney- se o sistem, özgürlükçü tiyatronun işletim sis- temi, çok ivedı olarak, komisyonun katılımcı- lan ve Devlet Tiyatrosu'nun idari kesiminde söz sahibi olan arkadaşlanmızla beraber bay- ram sonrasında hemen değerlendirilecek. So- nuçlan ivedi olarak almacak. Bu bizim için çağdaşlaşma yohında birinci adımımızdır. Bu- s ± rfan Şahinbaş Atölye • M Sahnesi7 çeşitli sosyal |f; j f eftinliklerin : gerçekleştirileceği bir 'tiyatro köyü' haline getirilecek. Çocuklu tiyatroseverlerin oyunlan daha rahat izleyebilmeleri için kreş >•:•&>** oluşturulacak.' nun için yıllanhr hemfîkir olan Devlet Tîyat- rosu bireyleri çok ayn düşünmüyorlar. Belki farklı sıstemJen düşünen arkadaşlanmız ol- muş olabilir, ama şu anda Devlet Tiyatrosu ida- resi olarak bizim bakışımız bu boyuttadır. - Böyle bir düzenleme sık ak gündeme geti- rikü, ancak bogüne kadar gerçekleştirfleme- di_ - Devlet Tiyatrosu, Türkiye Cumhuriyeti'nin bize vermiş olduğu bir ödüldür. Bu güzel ödü- lü yanm asırdan sonra daha sağlıklı, daha hız- h ve daha etkin kullanmak üzere devletimizin önöne sunmak istiyoruz. Sunduğumuzda da bir problemle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Yülardır çok büyütüldü, abartıldı, belki dev- letin içindeki siyasi erkler de çekindi, "Farkh bir cumhuriyet mi kurmak istiyoriar" diye. Hayır. Özgür bir sanatsal cumhuriyet oluştur- mak istiyoruz. iki handikapı vardı yasamızın. Birincisi, mali özerklik anlamında belki daha da büyüyecek olan Devlet Tiyatrosu çabsı al- tında denetım konusu. tkincisi de insanlann belli bölgelerde uzun zamandan beri yaşadığı şey olan "Bu bölgede kakhm" kuşkusunun gı- derilmesi. Genç sanatçılann oralarda biraz da- ha fazla yıprandığmı gözlenüiyoruz yıllar için- de. Bunlan rahatlatacak bir sistem oluşturmak gerekiyor. Bir de dünya entegrasyonunda bazı standartlara ulaşmak gerekiyor. Bu standartla- n da alarak bu kanunun onanhnası için eli- mizden geleni yapmaya hazınz. Kanun bizim ilk işımızdir. -MaKözerküktedenetimkonusunuaçarmı- smız? - Parayı aldığımız yer sizsiniz; benim, sizin verdiğiniz vergiler. Bunun yerine getirilmesi- ni tabii ki bir denetim unsunı denetleyecektir. Ben gidip Devlet Tiyatrolan'na lstanbul nez- dinde 50 milyarlık bir yatmm yapacaksam bu- nun hesabmı devlete vermek durumundaymı. Bunu da düşünmek durumundayım. Bunu çok iyi değerlendirebilecek bir çizgi içinde bu ya- sa çalışmalan devam edecek. Tutup da çok ba- ğunsız olarak "Tamam, ben istednn böyle ol- du" diye bir mantık olamaz. O zaman sizin vergileriniz nereye gidecek? Bunun hesabmı sadece sanatçı veremez. Devletin şu anda ya- şayan unsurlan bunun hesabmı soracaknr. Ma- li özerklik bizi zorlamakta biraz. Gerekirse biz bunu gene bir merkezi otoriteden alarak ken- di paylaşım sistemimiz içinde genel müdürlük adına verebiüri^. Türkiye adına yapılacak çok önemli bir takdım, dünyaya kadar yayılabile- cek bir takdım varsa, bunun yolu da Devlet Ti- yatrolan'nm sanatsal çizgisinden geçiyorsa, sonuna kadar yardım tabii ki verecektir. Ama bu yardım Türkiye genelinde paylaştınlarak yapılmalıdır. Ben sadece tstanbul'a verip, onun dışuıda, Diyarbakır ve Van'a çok daha az pa- ra veremem. Ne kadar çok aktarabüirsem o bölgelerime, o kadar çok karşılığını görebili- rim diye düşünüyorum. -Haznianacakyasanmtemelunsurlannıaıı- evlet Tiyatrolan'nın çok daha özgür ve dinamik olması gerektiğini vurgulayan Dilligil, 'Devlet Tiyatrosu'nda çok özgür bir süreç var. Çok yakında yasamızla ilgili sonuçlan ilettiğimizde de ortak noktalarda buluştuğumuz için hep beraber sağlıklı bir noktaya ulaşacağız. Çok farklılıklar gösteren bir topluluğuz biz, ama bir tek şeye dokundurmayız; Devlet Tiyatrosu'nun bütünselliğine...' diye konuşuyor. buk bitireceklerdir ve çok çağdaş bir yasa tek- lifiyle bakanlığımıza "Lütfen bunu bizim için değerfendirin, biz de takipçisi ofaüun" diyece- ğiz. Bakanlığınuz da buna hoşgörüyle baka- caktır. Biz 2000 yılı için çok umutlu şeyler söyleyeceğiz. Bunu herkes söyledi şimdiye ka- dar. Hepsinden aldığunız şeylerle beraber bu yasa arük sonuçlanmak durumundadır. Genel bir denetünsizlik söz konusu oluyor zaman zaman. Merkezi otorite zaman zaman hakh, zaman zaman haksız duruma gelebiliyor. Sanat yönetımi çok farklı. Biz bu konuda bir sanat ışletmecıligı manbğıyla bakmak istiyo- ruz. Geçiş süreci çok uzun olmayacaktır bana göre. Süresini tabii ki yasanın çıkışı belirleye- cektir. Ama yasamız çıkmazsa diye bir umut- suzluğu ben taşımıyorum. Yasa sağlıklı biçim- de çıkacaktır. 'Yasa müdahale kabul etmemell1 Bu yasa içinde birinci karar şudur: Sanatm özgür olduğu, müdahale kabul etmeyen bir ya- sa çıkacakür. Ama Türk toplumunun gerekçe- lerine cevap verecek bir yelpaze içinde kuru- lacakto. Bu çok hassas bir denge. Ben bugün bu makamda otururken, çok farklı tutucu gö- rüşlere sahip Türk halkını inkâr edemem. Çok çağdaş olmadığını savunacağım bir Türkiye'ye hizmet etmiyorum diyemem. Belli kesimde, çağdaşlığı belki de dinsel tahakkümle bir öcü olarak görmeye devam eden, eğıtım sisteminin kadaşlanmızı değerlendirmek istiyoruz. Bunun dışmda da TRT, Devlet Tiyatrosu oyunculanndan çok daha yüksek göstergeler- le para ödemektedir. Bu hem yaşam içinde hem de emeklilikte çok sayıda oyuncuyu mağdur e- den bir şeydir. Bunda da intibaklann bağlanü- sıyla bir çözüm oluşturabıleceğımızı çok net görüyorum. -2000-2001 sezonuiçingündemegekn konu- lar var mi? - Türkiye genelinde şu anda 2000 repertu- vanna geçiş toplantüan devam ediyor. Dünya Tiyatrolar Günü'nde açıklama yapacağız. Asa- ğı yukan 90 oyunun isimlenni açıklayacağız, ondan sonra hangi sahnelerde oynayacağını ıleteceğiz çok seri olarak. Demokrasi kültü- rüyle ılışkılı işler yapmak istiyoruz. Bu konu- da bir Kültür Bakanı kaybettik. Demokrasi, kültür şehididirkendisi ve asla unutmayacağız. Sayın Talay'ın da söylediği gibi, Kültür Bakan- lıgı'nda sistemleşmenin başlangıcıdır Ahmet Taner Kışlah. Onun anısına bu demokrasi kül- türünü seçtik. Bize göre altbaşlıklar da şöyle: "tnsan haklan, laikHk. adalet sistemi, eğHim sistemi. terör,yakın taruumiz, etik ve estetikde- ğerler, sanat kühürü, ulusal değerierimiz, uhı- sal tiyatromuz, mesleki başkaldın, geüşen tek- DOİoji ekonomi ve para poBtikası, çevre Idrifli- ği ve doğa, milenyum ve bizter." - Devlet Tiyatrolan'nda ileriye dönük proje- nmini/_. - Temel unsurlannda çok fazla değişiklik ol- maz. Bu konuda kurullar çalışmalannı çok ça- yanlışlıklan dolayısıyla etkilenmiş bir toplum dilimi var. Bu toplum dilimine hizmet vermi- yonım diyemem. Işte bu yasanın sanatm öz- güıiüğü maddesinin içine mutlaka bu insanla- nmıza da yardımcı olacağmı düşündüğümüz bazı tasanmlan gerçekleştirecek normlan koy- mak durumundayız. - Kurum içinde personel ve sanatçüann du- rumuna yönefik bazı iyOeştirmekr düşünülü- yonm_ - Daha önce Sayın Bakan'dan rica etmiştık, sanatçüanmıza reklamla ilgili serbestliği sağ- lamıştık. Aynca içerdeki çok önemli sorunlar- dan bir tanesi, tiyatro eğıtımı almış personeli- mizin herhangi bir şekilde A, B ve C kadrola- nnm üst bölümüne çekilmemesiydi. Zaten Türkiye'nin geçim şartlan belliyken o uısan- lara çok daha az ücret vennek, hepimizin üzül- düğü bir konuydu. Konuyu ılettiğımız zaman Saym Bakanımız yönerge değişikliğine ünza atü. Biz bu arkadaşlanmızla ilgili maliye tale- bimizi sonuçlandırirsak, o zamanDevlet Tiyat- rosu arşivini hiç olmazsa bilimsel bir duruma getirme şansmı kazanınz. Bunun için bir sürü yönetmen arkadaşımız emek verdi, ama kay- bolmuş, karmakanşık bir sistem önümüzde. 2 yüdn- bakanlık, artık bunlan çıkann diyor, a- ma biz arşivimizde bir şey bulamıyoruz. Yapı- lan çok önemli eserlerin dünyaya ve ülkemize kalması gerekirken hiçbir şey yok. Bunlan ha- yata geçirecek gerçek kadrolar yönetmen yar- dımcısı kadrolanydı. O zaman biz bu arkadaş- lanmızın hem kadrolannı iyileştirip daha yu- kardan bir ücret almasını sağlamak hem de bu arkadaşlanmızın üerde yönetmen açığını ka- patabilecek şekilde eğıtiLmesını, tiyatro idare- lerinde veya müdürlüklerde görev almasını sağlamak için bir demokratik yolu açtık. TRT daha yüksek para ödüyoı" Bunun dışmda atöryelerde görev yapan res- sam arkadaşlanmız var bizim. Ama çok az pa- rayla ve hak ettikleri kariyerleriyle Devlet Ti- yatrolan'nda 25 yüdır hizmet yapamıyorlardı. Sadece ressam kadrosu içinde ve çok kötü şart- larda çalışıyorlardı. Atölyelerde bir oluşumla onlann çalışma alanlanm rahatlattık. lstanbul henüz rahat değil, ama Ankara anlamında ra- hatlattık. tkinci anlamda da bu arkadaşlann dekoratör sayılmalanna imkân verebilecek yö- nerge değişikliğini yaparak bu arkadaşlara hiç olmazsa iade-i itiban 25 yıl sonra yapabildik. Işığı tasarlayacak arkadaşı kadrosuna geçire- meden sahne ışıkçısı olarak taşıyoruz. Bu ko- nuda da bir projemiz var. Bazı kadrolarda ar- - Konya'da yeni bir bina yapmak istiyoruz. Kalıcıyız çünkü orada. Çok geç gittik oraya, eğer eîken gitseydik, Konya'da belki irticaya yüzde 5 'lik bir dur deme gücümüz olurdu, bu- na inanıyoruz. Orada Kubilav olayını anlatan bir oyunla başladık. "Türkrve1 de yanhş düşün- ceye imkân ve izin vermemek üzere sadece or- du yok; sanatçılar, oyuncular var, emekçflerin çok bulunduğu bir Devlet Tiyatrosu var" de- mek istiyoruz. Onun için Konya'ya çok önem veriyonız. Irfan Şahinbaş Atörye Sahnemizin bulundu- ğu Macunköy Tesislerimizi bir tiyatro kampu- su haline getirmek istiyoruz. îkıncısı, Opera Binası'nda yıllardır tiyatro genel müdürlerine hizmet venniş olan bir ye- rimiz var. Opera müdürüyle anlaşma yapabi- , ürsek orayı bir kreş yapmak istiyorum. Oyun- larunıza gelen insanlann çocuklannı bırakabi- lecekleri bir kreş olsun. Aynca Ankara Tiyat- ro Müdürlüğü öbür tarafa taşınmca, orayı da personelime hizmet verebilecek ve Oda Tiyat- rosu'yla Küçük Tiyatro'nun faaliyetlerine hiz- met verecek ikinci bir kreş olarak oluşturmak istiyorum. Bunlar bizim için olmazsa olmaz kurallardır, bunlan mutlaka yerine getirece- ğim. Aynca dünya ve Türk tiyatrosu ile ilgili araş- tırmalar yapabilecek oyunculann bulunduğu hoş bir çakşma yapmak üzere deneysel bir la- boratuvanmız olacak. Tiyatro 2000'e barışla glrmell' Devlet Tiyatrosu huzur banş ve sağlıkla 2000'e girmek zorundadu". Bunu oluşturacak yetkili benim. Bunu yapmak için de elimden gelen her türlü çabayı gösteriyonım. Devlet Tiyatrosu'nda çok özgür bir süreç var. Çok ya- kında yasamızla ilgili sonuçlan ilettiğimizde de ortak noktalarda buluştuğumuz için hep be- raber sağlıklı birnoktayaulaşacağız. Çok fark- lılıklar gösteren bir topluluğuz biz, ama bir tek şeye dokundurmayız; Devlet Tiyatrosu'nun bütünselliğine... Biz Devlet Tiyatrosu'nda sağ- lıklı bir 50 yüı bıraktık geride. Daha sağlıklı bir 50 yıl için çaba gösterecek bir çekirdeğiz. Bu çekirdek daha sonra tamamıyla köklene- cek. Zarar verenler de bu kurumun içinde kal- masalar daha doğru olacak. Çünkü zarar veren- ler ne şekilde zarar verdüderini açık açık gör- mekteler ve bütün insanlanmız da bunu gör- mekte. Bu kurum kucaklayıcı bir kurum, ama gereğinde çalışma şartlan, hesaplan dahilinde de kendisini asla tehdit ettirmeyecek kadar açık, net işletilebilecek bir kurum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle