19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23OCAK2000PAZAR Dünya'm Kerern i "• siz misiniz? ın en romantik.Dünya Gençlik Merkezi, 14 Şubat Pazartesi Sevgililer Günü'nde Düı en sempatik, en mutlu çfftlerini ilan ediyor. Sevgililer Günü için sevdiğiniz kişiye çok öze! bir sürpriz yapın. Birlikte çekilmiş en güzel fotoğrafmızın arkasına, aşkınız» en güzel anlatan cümleyi yazın, adınızı, adresinizi ve telefon numaranızı ekleyin, 8 Şubat 2000 akşamına kadar herhangi bir Dünya Gençlik Merkezi'ndeki Sevgililer Kutusu'na atın. Jürinin değerlendirmesi sonucunda seçilen üç çrftin resimleri 14 Şubat Sevgililer Günü'nde yukardaki resimlerin yerini alaCaktır. Kazanan çiftler Dünya Gençlik Merkezi'nin davetlisi olarak romantik bir akşam yemeği ve benzersiz bir eğlence ile Sevgililer Gûnü'nü kutlayacak. Ayrıca her çift, Dünya Gençlik Merkezi'nden 500 milyon TL'lik hedrye çeki kazanacaktır. Sevginizi göstermenin en güzel yolu için acele edin, en yakın Dünya Gençlik Merkezi'ne gelin. DÜNYA GENÇLİK MERKEZİ Uğur'uAnış M. Suphi GÜRSOYTRAK ADD Kurucu Üyesi ve Önceki Genel Başkanı Vann sevgih Uğur lana, her türlü iç ve dış sö- Mumcu'muzun mürüye,hırsızhkveyolsuz- luğa, mafya-siyasetçı- tan- Mumcu'muzun A maddivarhğınınza- lim katıllerce yaşamdan k o panldığı, onu ararruzdan zor- İa aldıklan gûnün yedinci yıldönûmünde tüm sevenle- ri hep beraber içimiz sızla- yarak onu anıp sevgih eşini ve yavrulannı bagnmıza ba- sacagız. Ocak ayı, tûm Ata- türkçüler açısından büyük acı ve hûzün veren bir aydır. Çünkû bu ay içinde yalnız Uğur Mumcudeğü onun gi- bi Atatûrk önderlığınde ger- çekleştinlen Kıırtuluş Sava- şı'nı, kurulan Türkıye Cum- huriyeti'nı ve gerçekleştın- len devnmlen uzun tanhuniz içinde Türk ulusunun, tam bağmsızlığı, özgürlüğü, ege- menliğı ve gönencı bakmun- dan ne anlama geldiğinin amacını ve büyiiklüğünü özümlemiş ve onu yaşatma- ya ve ıleri götûrmeye, yü- celtmeye kendını adaimş ku- rucu genel başkarumız Prof. Muammer Aksoy da 30 Ocak 1990 tanhinde Türk devleti ve ulusunun ^"işman- lan zalım,karanhk ve aşağı- lık güçleri tarafından öldü- rülmüş ohnasıdır. Nitekım ulusumuza ve devletunize çok büyük hiz- metler yapmış bulunan Ha- sanÂliYüceliçınl995yılı şubat ayı içinde ADD'nce yapılan anma toplanüsıran ardından aynı zalirn vekaran- hk güçler Ankara'da genel merkeze bir bomba koyarak o yamanlcı genel başkan da- hil bir grup Atatûrkçüyü öl- dürmek istemişlerdır. Bu devlet ve ulus dfljmanı ka- ranhk güçlerin,Atatürkçûle- re saldınlan hiç durmamış- tır. Çeşith şekü ve görûntü al- tında devam edegetmıştır Nitekım 21 Ekım 1999 tan- hınde de sevgih Prof. Dr. AhmrtTtııerK«jWı'yakıy- mışlardır. Bütün bu saldın- larakarşın Atatürkçüleri yü- dırmak bir yana gerek yur- tiçinde gerekse yurtdışuıda halkımız bu devlet ve ulus düşmanlan karanhk güçlere meydan okuyarak çok daha büyük boyuüarda ADD'ye kablmakta, yeni yeni şube- ler kurmaktadır. Şubelerin sayısı 436'ya, üye sayımız 80 bine yaklaşmışttr. Evet, Uğur Mumcu'yu bundan yedi yıl önce yitir- miştik. Uğur Mumcu'nun maddı varlığını yok etmeye kaDasanlar, herhalde Mum- cu'nun savunduğu fıkirlen- nin de yok edilebilineceğinı sandılar. Oysa geçen zaman içinde Mumcu, Anadolu bozkırla- nnda ve Trakya yaylalann- da, dağlarmda birıüzgâr ola- rak, bu halk kahramanı ola- rak, bir söylence (efsane) olarak, miryonlarca meşale olarak yanmaya, yaşamaya ve Türk ulusunu aydınlat- maya devam etmektedir. Uğur Mumcu, artık ölüm- süzler arasına katümışur. O, bir kalpaksız, Kuvayı Milli- yeci, bir Müdafaa-i Hukuk- çu olarak ulusal bağnnsızlı- ğtn, özgûrlüğün, ulusal dev- letin, laikligin, insan hakla- nnın, hukukun üstünlüğü- nün, sosyal devletın yılmaz savunucusuydu. Antıemper- yahst ve antıkapıtalıstti. Ye- ni dünya düzenine, küresel- leşmeye ve özelleşürme adı altında yapılan yağma ve ta- katçıya karşıydı. Atatürkçü- lügün siyası ve ekonomik çı- kar ve rant olarak kullanıl- masına, politıkada bir yer kapmak ıçin kullanılması- na, loca, salon ve kulüp Ata- türkçülüğüne, şekilcı ve sah- te Atatürkçülüğe, samimi- yetsizhğe tamamen karşıydı, aslaaffetmezdı. O ülkesmi ve ulusunu cannıdan çok seven bir vatanseverdi. Işte bunun ıçındirla her yü artan bir şekilde onbuılerce genç yaşh, kadın-erkek yurt- taş, onun savunduğu fikir- leri, onun inancını aynı ce- saretle savunmakta, yaşat- makta ve daha da geliştire- rek ıleriye taşunaktadır. Yazımm burasında, Uğur Mumcu'nun, onursal başka- nimızHıffl\%ldetVWİdede- oğhı'nun ölümü uzenne yaz- dığı yazıdan birkaç sanr alm- ti yapmak ısuyorum. Zıra bu saorlann aynı zamanda hem kendısi hem de Prof. M. Ak- soy içın de geçerli olduğu kanısındayız. "Atatürk devrhninin yd- maz savunuculan birer bi- rer aramızdan avnlryorlar. V^idedeoğhı fle biıükte bir ssırük yınar ağacı Haha dev- riktBflgeozanCeyhunAtuf Kansu'yu, Türk hekimleri- nin öncnsfi Prof. Nusret Fi- şek'i, banş savaşçsı Av. Or- han Apaydın'ı, anayasa ve huknk «övaiyesi Prof. Mu- ammerAksoy'u-Türkrje'de siyasal bfliınin kurucusu yo- ruhnazantşünnaa Prof.Ta- nk Zafer Tunaya'yı, Cum- huriyet gazetesmin o nunçtı baş\uanNadırNadı'yisoD yokuhıklarma nğnriadık. Bu insanlar, Atarörk ik başlayan aydınbuınıa çağı- mn öacükriydi Hepside ken- di ahntannm en vttkin insan- buıydL Kimi cütJer dolusu yapıthr bırakrı geriye, knni inancdohışürkr ve yazdar- Buloışağıbirbirinesıkıs- kı bağlayan inanç bağlan Türk devriminin mayasmı OhlşrurDlUŞtU. Bu in»anl«r Atatürk devTİmine inanmg- lanh, tam bağnnstdıkUkesi- nin ödön vermez savunucu- bnyrfı I jiltfflt Inannnı, hir b^rak gfri eflerinde taşnıuş- lar, son nefesferine kadar da butnnTağıeDerindendüşür- memişlerdi Güçtükişilikieri>le-odün vermez tavTriarrvia_ bügi do- nammian3e brer inanç, oaur veerdem anıb gflbij diler. Ba- gyiHu/hlı hmnrnıtı gılniimiry kurt kapanlanfledota çıkar dünyasroda direncle, inanç- la, özveri fle savunan Kal- paksız Kuvayı MHByeci'ydi- kr. Günümüz'Ku\ ayı Mil- liyecılen'ne kalpak takar- fair ba^arma, ne boyunlan- nafifekfik-nedebeflerineta- banca... Onlar, bir siyasal inanon mirasçdandır- On- fau*, aydmlanına çağmın öo- cûkrklir- Onlar, bizi mah- vetmekisteyenempcryafiziDe ve bizi yntmak isteyen kapi- tanzme karşı ömür bo>ıı sa- vaş vermiş yürekJi aydmlar- dır_ Ödün vermedjler, bo- yuneğmedikr, 'gelen ağam, giden paşam 1 demediler.\fe- Hdedeoğlu,bu kuşağm Kder- lerinden birtydi, ömrünü Atatürk devrimine, Atatürk fle başlav'an ayduüanma ça- ğma %? hukuk biümine ada- yan Vetidedeoğtu, Atatürk- PENCERE Masaya oturdum.. Kâğrt bembeyaz.. Yazrya nasıl gıreyim?.. Pencereden baktım.. Dışansı da bembeyaz.. Karlaörtülü.. Şairler bu gibi sıkıntılı durumlarda yazaıiann im- dadına yetişirter. Cenap Şahabetbn'in ünlü '£/- han-ı Şita'sı nasıl başlıyordu: Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş Eşini gaip eyieyen bir kuş Gibi kar. Moskova da 1966'nın aralık ayında bemb^az- dı; caddelerde dolaşan kadınlar sanki 1930'larda- ki Istanbul kadınlan gıbıydiler. 1930'lardaki Istanbul kadınlan nasıkjılar?.. • Erken Cumhuriyefte kimi kentlerin ünlü 'piyasa mahalleri' vardı. Güneş atçalıp da gölgeler düşmeye başlarken insanlar biraz hava almak için piyasaya çıkariardı; gençler, büyükler, kadınlar, kızlar, yeniyetmeler, ço- cuklar, memuriar, öğretmenler, öğrencıler bir aşağı bir yukan... Subay ailesiydik, ordan oraya savrulup dururken çok "piyasa yeri" de gördük; Istanbul'da Istikial Caddesı, Pangaltı; Izmır'de Kordonboyu, Alsan- cak; Antalya'da şehir parkı ve mıradortan Adana'da Istasyon Caddesı, Ankara'da Kızılay, vb... • Istanbul kadınının "Erken Cumhuriyet"^dönemin- de bambaşka bir yeri ve ünü vardı... Nasıldı o söylence?.. Biraz Greta Garbo, biraz Mata Hari, Nastasya Fllipovna, Bette Davis, biraz pudra. ipek kumaş- la empnme kanşımında, nmellı kıpriklerinin gölge- sıne sığınmış kadın, ruhu gızernli, yüreği Arjantin tan- gosu gibi ezgili, giysıleri büzgülü, bakışian süzgü- lübiryaratık... Ya da benim çocuk dünyamın çekimli düşterin- deki meraklı özlemin kadını buydu. Sonra ne oldu o kadınlara?.. Çoktan beri haber alamıyorum; sanınm Yaşar Kemal'in romanlann- daki "sonra o güzel atlara binip giden o güzel adamlar" gibi yitikleştiler o kadınlar da... • Zamana kjm dayanabilmış ki?.. Hem evren değışmeseydi ne olurdu?.. Cehennemın ta kendısi olurdu. Düşünebılryor musunuz değişmeyen bir dünya- yı?.. Böyle bir karabasana kim dayanabilir?.. Erken Cumhuriyet'in romantik kentlerinde kendi- liğinden ohışan piyasa yerteri de geçmişe kanştı; o yerlerde güneş çekilip de ortalık kararmadan duru- laşan zaman dilimlennde bir aşağı bir yukan volta atan kalabalıklar şımdı neredeler?.. Bu insanlar bır- bırlenne bakarlardı; gözucuyla, çekınerek, kaça- mak bakışlarla çaktırmadan süzerlerdı bırbirlerini... Birbirinden habersiz tutkular yaşanırdı piyasa- da.. • Ben piyasa yerteri içinde en çok, çocukluğumun anılanna yerteşen Pangaltı'yı sevdim; Harbiye'den Şişli'ye giden tramvay caddesi sola doğru Kurtu- luş'a kıvnlırdı; bu yana sapmadan Osmanbey'e dek yürürseniz, piyasa pistini bir boydan bir böya aş- mış olurdunuz. Bu pıyasanın da en güzel kızlann- dan biri ceyian gözlü, kadife tenli, ince belli Zaru- hiidi. Zaruhi şımdi nerede?. O yitip gitmedı; Turhan Selçuk'un "Abdülcşn- baz" çizgi romanında yaşıyor. **' çühığün aranuzda ya^ryan en gûçlü ve canh simgesiydi Bir maratoncu gibi koştu, koştu, koştu_ n Evet, UğurMumcu da up- kı Velidedeoğlu gibi tüm ha- yatmca bu yüce değerier pe- şinde yoruhnadan. yümadan koşarak yaşadı.. Bir cumhu- nyetçınanoldu. Şoyledıyor- du:"BenAtatürkçü>üm,ben Cumhuriyetçiyim, ben la- fldm^benaııtiemperyaBsÜıu, benözgürlükçü\üm,benba- ğımszTûrkiye'den yanayım, ben insan haktan savunucu- suyum, ben terörün karşt- suıdayım, ben yobazlann, hırsızlanıı, vurgunculann, çıkaraiamdüşmamyim.Öy- leyse,vnrun parçalaynı! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacakbr." Bu sözleri, kehanet gibi gerçekleşmekte, onu ölüm- süzleştirmektedir. Mılyonlarca yurttaşunız hükümetine, devletine soru- yor, Uğur Mumcu'nun, Mu- ammer Aksoy'un, Bahriye Üçok'un, A. Taner Kışla- h'nın, Çetin Emeç'in, Abdi tpekçfnin, CavjtTfitengl'm, Doğan Öz*ün, Bedrertin C6- mert'ın, Turan Dursun'un, Onat Kutiar'm, Cem Gür- soytrak'ın ve Hakan Yuroa- kuler'in... isımlennı buraya alamadığun birçok masum yurttaşmızm katülerini ne zaman yargı önüne çıkara- caksınız diye... Devlet na- mus sözünü ne zaman yeri- ne getirecek diye... Onlan unutacağunız ve hesap sor- mayacağımız zannedilini- yorsa çok yanıhmyor. Ata- turkvedevrimüzerineantiç- tik. Bu hesabı mutlaka soracağız... Başvurularmızı tûm Dünya Gençlik Merkezi mağazalanna yapabüirsiniz. Yarışmaya tüm bekâf ve evli çiftler katılabitir. TAŞI • AtCMERKEZ • CARREFOUR • CAPfTCH. • CAROUSa • GAaEMA • ANTALYA 2000 • Mfe«K 8€YllKD0z0 • MİGROS ANKARA • ZAFER PIAZA BURSA" "Va/an.'.."1931yılında ünlü edebiyatçılanmız bu konuda neter söylemiş- — ler? "Cumhuriyet" gazete- — sinin birçok Dnlü yazan- mcdayaptığı konuşmalar Yalan nedir, neden söy- lenir, yaşam boyu hiç yalana başvurmamış oluna- bilir mi? Yetmiş yıl geçmiş aradan, şimdi hiçbiri yaşamda yok o ünlülerin... Bu soruşturmayı bugünkü okur- lara sunmakta yarar gördüm, bakalım değişen bir şey var mı? Hüseyin Rahmi Gürpınar bakalım ne demiş: "Bütûn ömrümde acaba hiç doğru söyledim mi? Menfaatımın doğrulukta olduğunu gördüğûm, bel- ki pek nadir anlanmda... Hakikat çeşnisi verip de ve herkesten önce kendimizi aldatarakyalan söy- lemeye vicdanlanmızı alıştırmışızdır. Başka türiü düşünür, başka türlü konuşuruz. Menfaatlanmızın rüzgân bizi hangi cihete sürüklüyorsa o tarafa sar- kanz. Dokuz köyden kovulmak mı istersiniz, rahat yaşamakmı? Elbette ikincisi... Öyleyseyalanı vaf- tiz ederek Keşan tömbekili bir nargile gibi boyuna fokurdatmaJıyız." GeJelim Halit Ziya Uşaklıgil'e: "Hayatımda isteyerek, zarar verecek yalan söy- lediğime zahip değilim. Fakatistemeyerekzarar ve- recek hakikatlar söylediğime acı tecrübeleıie ka- niim. Hayat zaten yalan bir rüya değil mi? Haya- tından içinden yalan söylemeden geçmek iddi- asında bulunanlar, en büyük yalanı söylerler." Reşat Nuri Güntekin: EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Yalan Üzerine "Ben romancıyım. Bi- zim meslekte yalan yok- — tur. Yegâne yalan söyle- meyen insanlar roman- — cılardır. Kitabına roman etiketiyapıştırmakla için- dekiyazjlann baştan ba- şa yalan olduğunu kendi ağzıyla itirafetmiş demektir. Hususi hayatımda, o büsbütün başka bir dava. Sıkıştıkça tabii ben de yalan söylerim." Mahmut Yesari: "Konuşurkenyalanı severim, fakatyazılanmdaya- lanı sevmem. Yalan söylemeyen insanlar da var- dır, demek, yalandır." Hüseyin Cahit Yalçtn: "Eğeryalan doğrunun zıddından ibaret ise, dû- şünülen şeyin aksini söylemek ise, insan cemiye- ti yalansızyaşayamaz." Valâ Nureddin: "Mesleğim dolayısıyla o kadarçok yazıyontm ki, ama hususi hayatımda yalandan nefret ediyorum.' Böyle bir araştırmayı bugünün yazarlan arasında yapsak sanınm aşağı yukan aynı sözleri yineleyen- ler olacaktır. Yalan, yaşantımızın aynlmaz bir par- çası... Politika denen şey baştan başa yaianlarla do- lu değil mi? "Nuriu ufuklara gideceğiz" yalanlannı o kadar çok duymuşuzdur ki!.. Ardından hernen "Kemeıieh sıkmalıyız" gerçeğinin geleceğini bile bile bir süre o yalana kendimizi kaptınnz! 1931 yılındakı ankette yukarda adı geçen ünlü ki- şilerin aşk, evlilik ve çağdaş sanat konusunda dü- şünceleri de var. Onlan başka bir pazar yazısında size sunmak üzere...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle