Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IOCAK2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA
i l U l \ kultur@cunnhuriyetcom.tr 15
tstanbul Müzik Festivali'nin genç yönetmeni Ahmet Erenli, yeni projeleri anlattı
New York üe Istanbul işbirliğı
S. BAYANYİRMİBEŞ
Ahmet Erenli, Istanbul Kültür ve Sanat
V5akfi tarafindan bu yıl 28.'si düzenlenen Is-
tadbui Müzık Festrvali'nin yenı yönetme-
ni- Görevı, 25 yüdır festivale büyük emek
veien Cevza Aktüze'den devralan Eren-
li*nin yaşamının akışı, festivalde bır raslan-
tı sonucu rehberlik yapmaya başlamasıyla
tûmden değışnuş.
v —Bunun öyküsünü anlaür mısımz?
KRENIİ-1973'ten ben Istanbul Festiva-
b'nin etkinliklenne ızleyıci olaıak kaülryor-
dum. tş hayanna aüldıktan sonra bır aıka-
daşımın aracılığıyla, yıllık iznımi kullana-
rak tskoç Ulusal Orkestrasrnın rehberliği-
ni yaptım. Ondan sonra korkunç bir bıçım-
de sadece vakıfta çalışmayı düşünür oldum
ve ginnek ıçın yollar aramaya başladnn. Ala-
nım bügisayardı. îşımden aynldun. Vakfa
ginnek içınl.5 yılışsizkaldım. 1989'dava-
kıfta çahşan bir arkadaşım, Fırat Kasapoğ-
hı sayesinde Cevza Hanım'ın yanında asıs-
tan olarak çahşmaya başladnn. tlk girdiğim-
de "Faksçekmekbüeyeterti, sadece bura-
da çahşayun" dedım ama sonra yavaş ya-
vaş insanın isteklen çoğahyor.
- Nasd bir yöaetim devrakmuz? Planlanmzdan
joz eder misiniz?
ERENLt-CevzaHanun'ın25 yühkyönetimin-
dcn sonra benim işim hayli zor esastnda. Kendi-
siyle de ben çok rahat ve iyi koşullarda çalıştım,
çok iyi bir çahşma gerçekleştirdik. Bundan sonra
değişmeyecek şeylerin başmda elbette sunduğumuz
programın ve sanatçılann kalitesı gelecektir. Bazı
değışikhkler tabu ki olacak, Cevza Hanım'dan fark-
b olan yönlerim var elbette. Festival programı, ge-
nel müdüTÜmüz Metth Ferefi ve danışma kurulu-
muzun değerlendirmesi sonucunda alınan ortak
karariarla belirlenit, hiçbir zaman tek kişiye bağlı
değildir ama benim gönlümde festivalde vokal mü-
zige ve çağdaş muziğe ağırlüc verilmesi yaüyor.
- Son yülarda Müzik Festivafi'ne Ogmin azakhğı
t&jienebffirmi?
ERENLİ - Hayır, yalnız Türkiye'de değil genel
anlamda tûm dünyada klasik müziğe ilginin azal-
ması söz konusu. Festivale ilginin azalması söz
konusu değil, ancak resıtallerde böyle bir sorun ya-
şadık Piyano resitali olsun, keman resitali olsun,
öraeğın Itzhak Periman gelmedıği müddetçe kon-
ser ilgi görmüyor. Dünyada konserlerine bilet bu-
lunamayan bir sanatçıyı, Arcadi Votodos'u geçen
yıl konuk ettiğimizde, AKM'de ancak 800 bilet
satabıldik, ki bu beni ha>Tete düşürmüştü. Ülke-
mizde yeni solistlerin pek tanınmaması bakımın-
dan bir sorun var. Onun dışında orkestralar büyük
ılgı görüyor ama bıraz da değişiklik, hareket gel-
meli. tnsanlar daha değışık şeyler bekliyorlar ar-
tık. Bu yükı fesnvalde PtaflipClâss, MkhadNyman
ve Piano Circus adJı çok ügınç bır grup yer alıyor.
Onun için biraz daha bu tip sanatçılara yer verme-
yrdüşünûyoruz.
-Festivalde bir getenek haüne gelen ülketerin bu-
>u yılki festivalin
teması 'Britanya-
Türkiye 2000', alt tema
olarak da Bach'ın
250. Ölüm Yüı.
Önümüzdeki yıl için
New York'taki Lincoln
Center'la
görüşmelerimiz
sürûyor. Yakında New
Yorklu ne seyredecekse
îstanbul'da da bunlan
izleyeceğiz. 2001,
Giuseppe Verdi Yüı
olacak. 2002 yıh
festivalin 30. yıh
olduğu için farklı
şeyler yapacağız.
luşması ve finlü besteci temalan sürecek mi?
ERENLİ - Fransa ve Almanya buluşmalan çok
ılgi görünce ülke temalanna devam etme karan al-
dık. Bu yılki 'Britanya-Türkiye2000' temasına In-
gılızlerden de büyük destek geldi. KraKyet FOar-
moni Orkestraa ve Korosu, Ingiliz Kraliyet Aile-
sı tarafindan Dame unvanı verilen ünlü soprano Ki-
ri Te Kanavk-a. Mkhael Nyman, Piano Circus, The
King's Consort, Orchestra of the Age of Enhgt-
ment, (Nigel) Kennedy&Lynıı Harrel, fesavale da-
ha önce de konuk olan vıyolonselıst Julian Uoyd
Webber gibi IngilteTe'nin önde gelen sanatçüan bu
yıl festivalde olacak. Bir alt tema olarak da Bach'ın
250. Ölüm Ydı. Bilindiği üzere müziğin akışını de-
ğıştiren Bach, tüm dünyada anıhyor. Ingıliz sanat-
çılar, Bach üzerine yoğunlaştı daha çok. örneğin
EngKsh Concert Bach'ın St Matthaeus Passion'unu
seslendırecek. Alman besteci için Almanya'nın en
önde gelen orkestraîanndan Bach Orches-
ter Gewandhaus Leipzig ve ünlü keman vir-
tüözleri Schlomo Mintz ve Marim Vengerov,
Bach'ın ikili keman konçertolannı çalacak-
lar.
- Bn yıl festivalin divas Kiri Te Kanawa_
ERENIİ-Kiri Te Kanavva, divalann so-
nunculanndan bin. Aruk kahnadı biliyorsu-
nuz, daha doğrusu var da, diva gibı davra-
nıyorlar daha çok. Kanawa, iki resital vere-
cek ama programlan henüz belli olmadı.
Phuarmonia Orkestrası ve Korosu'nun Be-
ethoven'ın 9. Senfonısı konsen, samnm bü-
yük ilgi görecek. Klasik müzikseverler ilk
defa keman virtüözü Kennedy'yi klasik bir
repertuaria dinleme fırsatını bulacaklar, da-
ha önce Jimmy Hendriı yorumlan çalmış-
ü sanıyonım. Her yıl olduğu gibi bu yıl da
programda bır bale topluluğu yer alıyor:
Amerika'danParifkNofitnrcstBalletBuyıl
ikincı bir bale topluluğunu daprograma da-
hil etmemiz olası, sürpriz bir gelişme ola-
bilir. KronosQuartet ve BurhanOcaL Ame-
rika'da büiikte gerçekleştirdikleri ve çok il-
gi gören çalışmayı festivalde yineleyecek-
ler.
-Bu ydld programda ortak yapmılara yer
vermemişsiniz. Gelecekte yer verecek misiniz?
ERENLİ - Müzık festıvalınde ortak yapım ça-
hşmalanmız, opera ohnadığı sürece nadıı oluyor.
önümüzdeki yıl için New York'taki Lincohı Cen-
ter'la görüşmelerimiz sürüyor, bir besteciyi ele
alan ama tek bir konser degıl, etkinlikler dizisi bi-
çiminde gerçekleştirmeyi düşündüğumüz projele-
ri değerlendinne aşamasındayız. Yakında New
Yorklu ne seyredecekse Îstanbul'da da bunlan iz-
leyeceğiz. 2001 çalışmalanmız bitmek üzere Ül-
kenin adı belli değil ama olacak. 2001, Giuseppe
Verdi Yıh olacak. Verdi operalan üzenne bir şey-
ler yapmayı düşünüyoruz ama bunlar masraflı ve
büyük yapımlar, belki onlann konseî versiyonlan
yapılabilir. İKS V Maslak bınasına geçmeyi umdu-
ğumuz 2002 yıh festivalin 30. yıh olduğu için fark-
h bir şeyleryapmayı planhyoruz, ama programı he-
nüz şekıllenmedi.
Ünlü yazann sevgilisi Catherine Walston'ın oğlu çiftin mektuplannı yayımlamayı düşünüyor
Grdhatn Greene'inyasak aşkısinemadaKnHfir Scrvisi - Romancı Graham
Gneneile Amerikalı sevgilisi Cathe-
rine Wabton'un tufkulu beraberlikleri-
ni ele alan yeni bir kitapta, ikisi de baş-
kalanyla evli olan çiftin bir kilisede ev-
lendıği iddia ediliyor. îkinci Dünya Sa-
vaşı sonrasuıda 1950'lerin sonuna dek
süren bir aşk yaşayan Greene ve Wals-
ton haVkıtvlaki şaşutıcı açıklama çiftin
ailelenni şoke etti.
Yazar ve dönemin çalışma bakanı
Henry (Harry) Walston'un kansı, aşk-
lannı gızlemeİc ıstemelerinekarşuı ihş-
kileri yakın çevreleri tarafindan büini-
yordu. Roma Katolik Kihsesi nazann-
da iki eşlilik suçu işlediklerinden top-
lum içinde birükte gözükmedıler. Gre-
ene'in Catherine ve kendisi hakkında-
ki romanı 'The End ofthe Affair'de (tliş-
kinin Sonu) ilişkinin etkilerini araşnran
Camerine'in oğlu Otiver VVateton, "Ev-
NUk koBttsnndan hiç haberim obnadı,
gerçekse bu çok heyecan verid" diyor.
Greene'in 1927 'de evlendıği ve üişkisi-
ne rağmen 1991'de ölümüne dek evli
kaldığı dul eşi Vîvien, kocasunn boşan-
maya karşı olduğunu beurtiyor.
The Third Woman' (Üçüncü Kadnı)
adh kıtabın yazan Wiffiam Cash, din-
dar Katolik çiftin, rahip önünde verdik-
leri evlilık anduun tanığı olduğunu id-
nlüyazur,
sevgilisi Catherine
Halstonile
birlikteliğini 'The
EndofAffair'adh
romanında
yazmıştu Neü
Jordan 'ın aynı adh
füminde ise çijH
Ralph Fiennes ve
Julianne Moore
canlandınyor.
J
dia ediyor. Greene'le 1980'lerin başm-
da yazar Antibes'te yaşarken tanışan
Cash'in elinde sevgililerin evliliğe do-
layh yoldan değindiklen yayımlanma-
mış mektuplan da var.
Çiftı tanıyanlardan hıçbın tutkulu aşk-
lanndan şüphe etmiyor. Greene'in ya-
şamöyküsünü kaleme alan ve yazann sı-
radışı yaşamı üzerine önümüzdeki ay-
larda gösterime girecek fUmin senaryo
yazan olan Norman Sherry, "Catheri-
ne, Greene'in yaşamındaki en önemh'
kadındı" diyor. Sherry, evlilik söylen-
tısının senaryoda yer ahnayacağıru söy-
lüyor: "Kitabım vayımlanana dek bek-
lemeniz gerekecek ama Graham Gre-
eneTeCatherineifişkflerininbaşHidan so-
nuna dek ashnda hiç ayrümadüar."
Beraberlik, 19Sl'deyazılanTheEnd
of Affair'e esin kaynağı olmuştu ve on
yıl içinde ılişkı gerçekten de sona erdi.
NeflJordan'ın romanla aynı adlı fdmin-
de çifti Ralph Fiennes ve Julianne Mo-
ore, aldatılan kocayı ise Stephen Rea
canlandınyor.
Kitapta, yazar Maurice Bendijc, bürok-
rat Henry Miles'ın güzel eşi Sarah'ya
Şirin Pancaroğlu'nun yeni albümü 'Kuyrukluyıldız Altında' mayısta çıkacak
w
Klasik müzik diııleıııiyorııtn
9
YE^MAKYÜZ
'17 Agustos'u Haüıiavahm' konserler dinsıne ko-
nuk olan ŞirinPancaroğhı, arp aietıni tamtmayı amaç-
lryor, erken dönem ve 2O.yüzyıl müzıklenni yorum-
luyor. tlk çalışması 'A String of Longing' 1996'da
Amerüca'da, 1998'de de ülkerruzde 'HasretBağı' adıy-
la Kalan Müzik tarafindan yayımlanan sanatçının Ko-
re asüh Fransız kemancı Ignace Jang ıle birükte ça-
hştığı üancı albümü 'Knyrukhıyüdız Alunda' mayıs-
ta PozitifTanıtım'uı Double-Moon adh şırketinden çı-
kacak.
-Çoğunhıkiahan^doneındenvapıa^seciyorsunaz?
BirMkteçahşjnayıtemhettiğuıizr>estrakrknnler?
ŞİRto PANCAROĞLU-içinde fazla müliyetçüik
olan, çok büyük senfonik yapıtlan sevmiyorum. Ya-
hn ve insanı anlatan müziklere daha yakınım. Erken
dönem müzikleri ile seçme 20. yüzyıl yapıtlan hoşu-
ma gidiyor. Romantik yapıtlann arasından tercih et-
tiklerim de var. Ancak ben günlük yaşantımda heT tür-
hı müziği dinlerim. Pop, caz, tüm dünya etnik müzik-
leri... Klasik müziği ise dinlemem. Bir klasik müzik
konserine gidebilmem için çalınan parçalan hiç bil-
miyor olmam gerekiyor. Çünkü bir Beethoven konse-
ri daha dnıleyecek sabnm kahnadı. Kulagım her de-
tayı çok iyi biliyor ve bu beni bazen rahatsız ediyor.
Bununyanındabeni bağlama çalanbir adam daha çok
etkileyebılir. Çünkü benim için önemlı olan iş ahlakı,
müzısyenın müziğe nasıl baktığıyla ılgılenıyorum.
GeneldeGüney Amerikalı bestecüerle cahşıyorum.
Korelibirkadmbesteci arkadaşım davar. Güney Ame-
rika'nın ılham kaynaklannı çok iyi kullandıklannı dü-
şünüyorum. Ortadoğu'dan da çok iyi besteciler var, ör-
neğin Iran'da. 'A Strong of Longing" i 1996'da bana
ıthafen besteleyen Arjantin asüh GerardoDirie'in ya-
Pancaroğhıetektroakustikarpı da denemekistivor.
nı sıra Jeeyoung Kim ile Rkardo Lorenz'ın benim
için yazdıklan besteler bulunuyor. Arpı, besteciler
çok iyi tanımıyor. Müzisyen olarak arpı onlara tanıt-
manız gerekiyor. Ünlüyseniz iş değışıyor, sizin içinbes-
te yapıyorlar.
- Türkiye'de arp çok iyi tanmmıyor ve arpçı sayıa
daçokde^. Avnıpa veAmerika'da arpagerekenönem
verifiyormu?
PANCAROĞLU- Amerika'da arpaügiçokbüyük.
Kıhselerde, törenlerde brrçokyerde kullanıhyoT. Tıp-
ta çok rağbet görüyor. Çünkü huzur veren bir sese sa-
hip. Özellikle ilaçlann artık yanıt veremediğı ölüm-
cül hastalıklarda ve psikolojik tedavide kullanıhyor.
Üstelik, 300-400 kişilik bir 'Arpcüar Grnbu' da ku-
ruldu. Avrupa'da arpın en çok tanındığı ve en fazla ar-
pistin yetiştiği yer Fransa.. Ama 'bir arpçı dünyanm
hangiülkesindeençoksevffiyor'diyesorarsaruz,Anıe-
nka Jı\ ebılınm Orada bır arpçı için akan sular dura-
bilir. Türkiye'de de gelışecek. Belki de 21 .yüzyüın en
in' aleti hemangı bir ülkede arp olacak...
-Arp çalmamnne tûr zorhıkbnyadaöstnnlüğüvar?
PANCAROĞLU - Arpın en önemü güçlüklerinden
biri, zemininin ohnayışı ve tellerin arasından dünya-
yı görmeniz. Bır de fıziksel olarak, bedenuıızin her
yeri çahşıyor. Hırçın çalamıyorsunuz, zarifçaunma-
sı gereken bir alet. Dolayısıy la ıstediğıniz gibi uçamı-
yorsunuz. Arpuı çok naif bir nnısı var. Doğaya yakın
olduğu için yahn ama korkutncu bir özelhğe de sahip.
- Amerika'dan kesin dönüş vaptmız. Türkiye'de ne-
ler yapmayı planbyorsunuz?
PANCAROĞLU- Bu konser salommdan diğerine
koşan bır müzisyen olmak istemiyorum. Amerika'da
ders veTdim, konser salonundan, kiliseye kadar birçok
mekânda caldun Türkiye'de bazı alanlann önü açık.
Şımdı Istanbul Teknik Üniversitesi'nde bir müzik
master programının başında çahşıybrum.Ikinci albü-
müm 'Knyrukhıyıldız Amnda' mayısta piyasaya çı-
kacak. Bir toplulugun temellerini atmayı düşünüyo-
rum. Ama daha henüz planlanm netleşmedi. Pozitif
Tanıtun ile her yıl bir albüm çıkarmak üzere beş yıl-
lık bir anlaşma yapacağız. Nisanda CRR'de 20. yüz-
yd bestecderin retrospektifkonsenni vereceğim. Elekt-
roakustik arpı da denemek istiyorum.
âşık olur. Sarah, ölümüne kısa bir süre
kala günlüğüne şunlan yazar: "Artık
huzur bulamayacağun. Onun eski gün-
lerimizdeki hafini istiyorum— Yorgunum
ve daha fazla »a çekmek jstemiyorum.
Maurke'i istiyorum. Istediğim yasak
aşk.''Greene'mrornanı,yayımlandığın-
dayamızca bir avuç insamn farkma var-
dığı, Cathenne'ı simgeleyen 'C'ye ıthaf
edilmişti.
Çiftin ilişkisi daima dalgalı ve sar-
sınnlı olmuştu. 95 yaşındaki Vivien Gre-
ene, Cathenne'm üışkileri boyunca Gra-
ham'a sadık kalmadığını söylüyor.
BBC'de belgesel sunan Oliver Wals-
ton, Greene ve annesi arasındaki aşktan
emin: "Öte yandan annemle babam bir-
birterineâşıktıiar,annem ötenedek Thrip-
k»w çifUik evinde aynı yatağı paylaşn-
lar." Greene, Catherine'le, sevgilısinin
Bao trlandakıyısmdaki evinde yaşarken,
en ünlü kitaplanndan 'The Third Man'i
(Üçüncü Adam) yazdı.
Cash, Greene'in Catherine'e yazdığı
aşk mektuplannı da yayımlayacağını
söyledi.Greene, Kapri'deyken özel ola-
rak bastırdığı iki şiir kitabmdan biri ve
annesininyaklaşık 300 mektubu Oliver
VValston'da. tf
Annemin,Greene*lebera-
berken ttalya'dan ya da İrlanda'daki
evinden babama yazdığı mektuphum
çoğu Greene'le OgDL Graham'ın mutiu-
hığuvıetşindeki başansı üzerine yazışmış-
br.Tuhafkarşnanacağnn bfliyonun ama
babam zaten üişküerini kabulknmiştL"
Walston, annesinin beraberüklerini ve
babasının Catherine'in ölümünden son-
ra Greene'e yazdığı mektubu ıçerenbir
kitap yazıyor. "Kitap, anneme büyük
muthıluk veren Graham'm, pişmanlık
duyması gerekmediğmi açıkça ortaya
koyuyor." 18 Eylül 1978 tarihli mektu-
bundâ Henry VValston, şöyle der: "Sev-
gOi Graham, bu hayatımda yazdığun en
zor mekhıp. Vkdan azabı çekmemehan.
Elbetteki çok a a cektirdin fakat sevinç
de yaşattm. Sen, Catherine'e benim çö-
zemediğhn \e kimsenin veremediği bir
şeyverdin, Bunun,karnmn umkbrmı en-
gmleştirdigi kesin. Görüşetim, tngüte-
re'ye bir dahaki gefişinde beni haberdar
et Sevgileıf Catherine Walston'un, Gra-
ham Greene'e cevap olarak yazdığı son
mektup da şu sözlerle sona eriyor "Ha-
yabmda senin gibi biri hiç olmadı."
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Caz Süitleri Üstüne
Geride bıraktığımızı zannettiğimizyirminci yüz-
yıl müziğinde bir insanın müziğini oldum bittim
sevmişimdir. Yirminci yüzyılın büyük bir bölü-
münü yaşamış Rus besteci Dimrtri Şostako-
viç'ten söz ediyorum. Üç beş ay önce Stanley
Kubrick'in giderayak yapıp bize bıraktığı son ba-
şeseri Gözler Faltaşı Kapalı'yı seyrederken filmin
başında ve sonunda Şostakoviç'in müziğiyle
karşılaşmak keyifliydi doğrusu. Aynı müzik anın-
da, televizyondan kulağıma çalındı, gidip bak-
tım, bir otomobil reklamı için kullanmışlar! Belki
'globalleşme, küreselleşme' dedikleri böyle bir
nanedir, ne bileyim. Rus besteci müzik yapacak,
Amerikalı kendinden sürgün büyük yönetmen
bu müziği fılminde kullanacak, bir hafta sonray-
sa aynı ezgi televizyonda otomobil reklamında!
Sözünü ettiğim müzik Şostakoviç'in Caz Or-
kestrası İçin İki Numaralı Süiti'nin vals bölümü-
dür. Ama oraya geçmeden önce bestecinin ha-
yatı üstünde duralım biraz. 1906 yılında Çarlık
Rusyası'nın başkenti Saint Petersburg'da doğ-
muş. Yaşamı boyunca tanıklık ettiği durumlara
bakınız: Sovyet Devnmi, Lenin'in yükselişi, Sta-
lin terörü, HrUer'in Rusya'yı işgali, Soğuk Savaş,
Kruşçev'in önce yumuşak başlayıp sonra sert-
leşen yönetimi, Brejnev yıllannın durgunluğu...
Şostakoviç 1975 yılında öldüğünde ardında on
beş senfoni ve on beş yayiı sazlar dörtlüsü için
yaprt bıraktı. Bunlaryirminci yüzyıl müziğinin çok
önemli yapıtlandır. Aynca bir opera, keman ve
çello konçertolan, oda müzikleri de eklenebilir bu
listeye. Caz müziği Rusya'ya 1922 yılında geli-
yor. Biraz gecikmiş; çünkü Batı Avrupa, Birinci
Dünya Savaşı biter bitmez çılgınca sevdalan-
mış caz müziğine. 1925'lerde caz Rusya'da kök
salmış artık. Bu tarih Şostakoviç'in Birinci Sen-
foni'sini b'ıtirdiği yıl. Caz Amerikan çıkışlı olduğu
için Sovyetler Biriiği yöneticileri tarafindan biraz
şüpheli karşılanıyor, mesafeli duruluyor bu mü-
ziğe. Oysaded'ığim gibi Rusya'da caza gönül ve-
renler ve bu müziği çalanlar da giderek artıyor.
Elbette bunun bildiğimiz anlamda caz olmadı-
ğını, yani o yıllarda Amerika'da Louis Armstrong
ya da Sidney Bechet gibi dâhilerin çaldığı mü-
ziğe benzemediğini söyleyebiliriz.
1934 yılında Şostakoviç, Caz Orkestrası İçin
Birinci Süit'ini besteliyor. Bu eserin ara başlıkla-
n bileyapılan işin cazla pek ilgisi olmadığını gös-
terir bize: Vals, Gavot, Dans, Ağrt, Vals, Galop.
İki yıl sonra caz müziği (gerçek caz) ağır bir sal-
dınya uğrayacaktır Sovyetler Biriıği'nde. Dışdüş-
manlann ülkeyi zayıflatmak için sızdırdıklan bir
zehirdir bu müzik kımi yöneticilere göre. Ülke-
deki yabancı caz gruplannın hemen orayı terk et-
meteri istenir. Ülkecazalardan temizlendikten son-
ra devlet gerekeni düşünür ve emreder: Devtet
Caz Orkestrası kuruluri Bu orkestranın çaldığı ca-
zın da cazla ilgisi yoktur. Emniyet kemerini bağ-
lamış, temiz, Batı'nın çürümüş etkilerinden te-
mizlenmiş, septik bir müziktir çalınan. Işte bu or-
kestra için Şostakoviç oturur ve Caz Orkestrası
İçin Ikinci Süit'mi besteler. Onun da bölümleri şöy-
ledir Marş, Dans, Küçük Polka, Lirik Vals, Birin-
ci Vals, IkinciVals, Final. Müzik bildiğimizcaz mü-
ziğinden çok Vıyana operetlerinin müziğini, ha-
vasını anımsatır. Bence olağanüstü güzel bir mü-
ziktir üstelik. Işte geçen yıl, önce Stanley Kub-
rick'in Gözler Fattaşı Kapalı filminde, sonra da
televizyondaki otomobil reklamında çalınan Şos-
takoviç müziğinin öyküsü...
Caz Orkestrası için süit denilince akla ilk ge-
len isim Dimrtri Şostakoviç değildir elbette; asıl
adı Edvvard Kennedy Ellington olan Duke El-
lington'dur. 1899-1974 yılları arasında yaşamış
bu dev sanatçı. Ellington müziğinin yirminci yüz-
yıl içindeki yeri, önemi, değeri ve etkileri üstüne
yazılacak bir yazının sının, gazete yazısı sınırla-
nnı fazlasıyla aşar. Söz orkestra için süitlerden
açıldığı için Duke'ün müziğine o pencereden ba-
karsak son derece zengin bir iş toplamı görürüz.
Bunlann ilki ünlü Black, Brovvn and Beige Sü-
iti'dir. Aynı yıllardan kalma bir de Parfüm Süiti var-
dır. Queen Süiti, Goutelas Süiti ve Uvvis Süiti de
önemlidir. Fındıkkıran Süiti de enfestir, Uzakdo-
ğu Süiti de. Johnny Hodges'in son solosunu da
içeren New Orieans Sü'rti'ni çok severim. Latin
Amerikan Süiti'ni de.
Einngton müziğini en iyi Ellington orkestrası yap-
mışttr hep. Cootie VVilliams, Ray Nance gibi
trompetçiler; Lawrance Brovvn, Juan Tizol gi-
bi tromboncular; Paul Gonsarves, Johnny Hod-
ges, Harry Carney gibi saksofoncularla birtik-
te çalındığı zaman bu müziğin, bu yazının sihiri,
büyüsü ortaya tümuyle çıkar. Ellington'un yirmin-
ci yüzyıldan otuzuncu yüzyıla kalacak bir avuç
insan içinde olacağını söylernek bence fazla id-
dialı olmaz. Yüzeysel olanla çok derin olanın, di-
keysel olanın son derece ustaca bir sentezi ol-
duğu için Duke Ellington'un müziği hep yaşaya-
caktır. Bir de insanın yüreğini titrettiği için tabii.
'17 Ağustos'u Hatnayahm'
konsepterüıde kıan ErşaMn
I Kültür Servisi - 1999'un ekim aymdan bu yana
tKSV ve Pozitif tarafindan Babylon'da düzenlenen
'17 Ağustos'u Hahrlayalun' konserleri çerçevesinde
yann akşam saat 21.30'da tlhan Erşahin Quartet'in
konseri izlenebilecek. Konserde llhan Erşahin
(saksofon), John Davis (piyano), John Martin (bas)
ve Mike Mazor (davul) yer alacak. Salı akşamı da
caz piyanisti Nılüfer Verdi bir konser verecek. 1956
yılında îstanbul'da doğan Verdi, genç yaşta piyano
çalmaya başladı. Lise yıllanndan sonra Amerika'ya
giderek New School'da Jack Reily ile ve daha sonra
da Berkeley School of Music'te Ray Santisi ile
çalıştı. Yurtiçinde birçok yerli ve yabancı
müzısyenle çalan sanatçı, 1997'de 'Mana' adlı bir
albüm çıkardı.
BUGÜN
• NÂZIM KÜLTÜREVt'nde 15 OO'te Muammer
Ketencioğhı'nun 'Balkan Müziği' başhklı konseri
dinlenebilır. (245 04 81)
• MEBA SANAT EVİ'nde 13.00'te Mine Ergen'in
TVIodern Tiyatro' söyleşisi yer alıyor. (547 13 35)
• BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.30'da
VastfKorrun'un 'Plastik Sanatlarda
Gerceküstücülük' adlı söyleşisi dinlenebılir.
(292 06 55)