Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23OCAK2000PAZAR
10 HABElvLER dishab@cumhuriyetcom.tr
Yunan tavernasında neşeli TürklerYurtdışında yaşanan bayramlann hiç
tadı tuzu ohnuyor. özellikle
neredeyse yübaşıyla üst üste gelen
Şeker Bayramı'nın Almanya'da hiç
keyfı yoktu. Kısacası yağışü,
kasvetli pek yavan geçecek bir hafta
sonuna hazırlık yaparken, başka
sürprizler kapımızı çaJdı. Aslında
insana yalnızlığuu anımsatan böyle
günlerin gecelerinde tek kurtuluş,
kapagı dostlann bir araya geldiği
lokantalardan ya da barlardan birine
atmakla olur Münih'te...
Münih gibi cıvıl cıvıl bir kentte üç
bin civannda bar var. Türklere ait
disko ve lokallerin sayısı da hızla
aruyor. Ege atmosferine özlem
duyan, Ege tınılanyla esrikleşip çok
doğal ortamlarda neşelenmenin en
kestinne yolu, kendinizi bir Yunan
tavemasına atmaktan geçer!
Münih'te yığınla Yunan İokantası
var. Ve hafta sonlannda hepsi tıklım
uklım dolu... Bunlann ıçınde
yıllardır Türklere olan yakınlığı ile
tanınan, havası ve samimiyetiyle
ayncalığı olan, Haidhausen
semtindeki Madam Sofia'nın
işlettiği "Lyra" her gelenin
unutamadığı, etkilendiği tek yer
olmalı koca Münih'te.
"Bazeflfer Caddesi 5" numarada
bulunan bu küçük ve sevimli tavenıa
geçen hafta sonunda yine tıklım
tıklımdı...
Uzo'lan ardı ardına devirip "srtakf'
oynayan Türkler "çifteteffi" patlatan
Yunanh dostlarla iç içe olup buzlu
uzo kadehlerini tokuşturmanın
keyfini nasıl anlatmalı.
Romantik eskiliğını hâlâ daha
koruyan, tahta masalı, hasır
iskemleli; duvarlar kitap ve eski
plaklarla çevrili; antika boy aynalı ve
resimlerie dolu Sofia'nın bu
mekânının ayn bir tadı ve büyüsü
var...
Daha kapıdan içeri adım atanı
Türkleri, Giritli Türkçesiyle:
"—Hayatimm canimm- kuzummm-
nasjkjn?" dıye selamlayan ve
karşüayan bu tatlı kadın, 23 yıldır
işlettiğı bu mekânda tarn bir ev
sahibi ınceliğıni ve nezaketini
gösteriyor müşterilerine her
defasında. Ve siz de ona "KaKmenı
Sofia" deyip bir masaya
ilişiyorsunuz... lnanın kendinizi bir
anda Ayvalık'ta, Çeşme'de, Foça ya
da Cunda'da sanabılırsıniz orada.
Çiçanis'ın, Yorgo Dallaras'ın ve
Haris AleksJyu'nun şarkılannın
çaldığı bu sevimli mekâna hafta
sonu düşersemz, buranın gedikli
MUNIH
EROL
ÖZKAN
müşterisi ve müdavimi Ayten ve
Ümit Bezek çiftani de bir masada
görebilirsiniz. Ayten Hanım, bizim
"Cumhuriyet Hafta"nın tiryakisi
olup, mutlaka Münih'tekı yeni bir
sanat haberini kulağınıza
fisıldayacaktır. Eşi Umit ise Giritli
olup harika Yunancası ve gülen
gözlenyle, esprileriyle sizi de
etkileyecektir. Yaşadığımız her iki
acılı depremın ardından, Türk-
- Yunan dostluğunun nasıl da
güzelleştiğini gönnek için, bu
tavernanın havasını koklamak lazım.
Ve orada yaşanılan sarhoşluklan
da... Girit mutfağına özgü mezelerle
donatılmış masalarda yudumlanan
buzlu
tt
uzo"ların tatlımsı sarhoşluğu
hayli hoş... Eskimiş güzelliğinı
koruyan bu mekânı çekıcı kılan
acaba Sofia'nın insancıllığı mı,
yoksa başka duygulan mı bunu da
çıkarmak pek kolay değıl. Her
şeyden önce, Ege insanının
sıcakhğtnı ve şiırsellığını taşıyan bu
antika tavernada kasvetli saatleri
inanuı uçup gidiyor.
Rahathyorsunuz. Ve orada düşler
kurmadan da edemez insan...
Sırasında denizden taze çıkmış ıslak
ağ kokusunu da özlersiniz,
Cunda'nnı deli rüzgârlannı da ve
Assos'ta otunıp Midilli'ye karşı
"SaJb" şiirlerini ezberlediginiz
günleri ve eski aşklan da!..
Şaraplanmış düşünce ile, Kavafisve
Seferis, Cansever ve Cengiz Bektaş
şiirlerini düşünüp Ahmet
Yorulmaz'ın son romanının
aynnülannı anımsarken, incecik
narin bir Yunanlı hanım eli sizi tutup
sirtaki yapmaya çıkanverir ortaya
aniden. Şaşkınhk ve ıtiraz yok...
Oynayacaksınız! Tepeden tımağa
siyahlara bürünmüş Egeli bir Türk
erkeğınin "sirtaki"sine eşlik eden
Yunanlı dilberlerin cilveli
bakışlanna dalıp, Münih'in
ortasında Akdeniz'i ve Ege'yi
yaşamanın büyüsüne ne buyurulur?
Uzaklarda Ege düşleriyle
avunmanın mekânı buralar
Münih'lerde... Işte geçen Şeker
Bayramı'nda bütün Yunan
tavernalan aşağı yukan böyle idi!
Ertesi gün ise, insansız sokaklarda
yürümenin hüznünü bir telefon sesi
dağıtıverdı. Münih Yabancılar
Meclısi Başkanı Cumali Naz'dan
gelen sürpriz bir telefon moralimizi
düzeltiverdi.
"Pazar günü Münih'e, Köin'den iki
konnğumuz geHyor. Birisi Avrupa
Alevi Federasyonu Onursal Başkanı
Alı Rıza Gülçiçek, diğeri ise
Cumhuriyet yazan Miyase llknur.
Lütfen Münih Cumok'lan
çağu-abiHr mryiz?" deyince içimde
sankı güller açtı... Keyiflendim. Ve
pazar günü Cumhuriyet okurlan bir
araya geldiler. Olay, Cumhuriyet'in
Avrupa'da tekrar günlük olarak
yayımlanmaya başlaması haberi idi
ve ön çalışmalarla ilgüi araştumalan
kapsıyordu. Miyase llknur,
yazılanndan alışık olduğumuz
akıcı dili ve sempatisiyle bızi
büyüledi...
Saatlar süren bırlikteliğın ardından
Ali Rıza Gülçiçek ile Miyase'yi
Münih'tekı ıstasyondan uzaklara
uğurlayrp, ince ince yağmur
çiseleyen bir havada, içimde sevinç
çiçekleri açarak, "Lyra"ya doğru
yürüdüm. Gecenin karanhğında
belü belirsiz bir gülümseyiş
dudaklanmda...
Kirli çamaşırlar
ortaya çıkarken26 Ocak'ta Stockholm'de uluslararası
bir kongre başlıyor. 45 ülkenin devlet
başkanı veya hükümet başının
gelmesi bekleniyor. Bizden de bir
bakan ve onun liderliğinde bir
delegasyon gelecek. Konu,
"Hotocansf; yani, Nazi
Almanyası'nın başta Yahudiler olmak
üzere, "an ırkran ohnayan" insanlan
yok etme girişimi ve bu yönde epey
yol almış olması. Isveç, kâğıt
üzerinde tarafsız kalmıştı: 2.2 milyon
Alman askerinin
ülkenin o yanından
bu yanına
geçmesine ızin
vererek ve Nazi
AJmanyası'na
demir cevheri
satarak. (Bunlann
bir kısmıntn
bedeli, .
Yahudilerden gasp edilen altınlarla
ödendi, o ayn konu.) Isveçli yerel
Naziler, güneydekı Sjöho'da ve
Gotland yakınlanndaki Karlsö
Adası'nda 8-20 bin Yahudiyi
"banndıracak'' ölüm kampı
hazırlamak için ağaçlan kesmişler,
emir bekliyorlardı. Bir yanda iki
komşu, Danimarka ve Norveç işgal
altmdaydı... Gönüllü Naziler,
Finlandiya'ya geçip Sovyetler'e karşı
savaşıyorlardı. 300 kadan ise hızını
alamayıp SS güçlerine katümıştı.
1930'lu yıllann başından beri ülkede
esen "Alman furyasT sonucu birçok
STOCKHOLM
aristokrat, gelecege hazırlıklı olmak
için *von" ekini adma eklemişti.
Maria-Pia Boetfaius yürekli bir yazar.
Yıllar önce "Nannısum ve Vfcdâmm
Üzerine" adlı kitabmda bu gerçeklere
değindiğinde, resmen yeraltma
girmek zorunda kaldı. Yazarlar
Birliği'nin kataloğunda telefon
numarası yer almıyordu.
Bir kış günü en sevdiği Italyan
kafesinde onunla bir söyleşi
yaptığımızda, "Ya yerii Naziler ya da
erkek yazar 'arkadaşlar' tetefona
sanhyorlar ve etmedik laf
bırakmryorlar" demışti. Şimdi, tam
bu fevkalade uluslararası konferans
öncesi, kitabının genişletilmiş yeni
baskısı çıktı. Tencerenin dibi daha
güzel gözüküyor, üstelik kalaysız da.
Maria-Pia bu kez yalnız değil.
Gazeteci Rosse Schön de "Hhier'in
Emrinde Çarpışan tsveçBler" adlı
kitabı ve ilgili belgesel fUmiyle
devreye girdı. Bakın ne diyor Rosse:
- Biz Isveçlıler, Avrupa'da ilk "Irk
Biyolojisi Enstitüsü kuran ülke olduk.
Almanya'da çok daha sonra
kurulanlar, Isveç modeline göre oldu.
Hatta "Narist" sözcüğü bile Isveççe!
Almanya'nın mutlaka genişlemesi
gerektiğine ınanan Uppsalalı bir
profesör buldu. Almanlan,
Yahudilerin
pasaportlanna
"J" harfi basmaya
biz ikna ettik.
Hitler'in san
GÜRHAN DavidYddjzı . , , x
girişimi daha •
sonra oldu,
' tsveç'tebiz,
•"~™""""^™~~" Hitler'den çok
Yahudilerden korkuyorduk.
Bakın, Sesam dergısinin şef redaktörü
Jolin Boldt bu konuda ne yazıyor:
u
Sık sık kendimize nasıl kusursuz bir
ülke olduğumuzu, iki yüzyıktar savaş
gönnediğimizi söyleriz. Dünyaya
örneğiz de. Ama kusursuz oiabilmek
için baa şeyleri gizfemek ve unutmak
gerekir, İsveç'in Hitler'in
Aimanyasrna yakmnğı gjbi Çoğn kişi
her şeyi biliyordu ama, konuşmaya
yanaşnuyordu. Isveç şu anda, geçen
yüzvûdald tarihini gözden geçirme
devrine gjrdi Daha önce gönnek
istenilmeyen şeyleri şimdi gönnek
cesaretini gösteriyor. Kusursuz
ülkenin iekeleri ortaya çıkmaya
başladL Diğer birçok ülke de aym şeyi
yapryor. 1930'hı ve 1940'h yıllar o
kadar uzakta ki kişi arük o yıDara
bakmaya cesaret edebffiyor."
1946-1973 yülan arasında
başbakanlık yapan Tage Enander
(Sosyal demokrat) yülar sonra anılan
arasına şu gerçeğı kattı:
"Mûltecüere nasıl davranacağnnız
konusunda, kendi kararnmzı
kendimiz verir durumdaydık. Suçu
atacağmuz başka biri yoktu. Aynaya
bakabüiyorduk, Gördûğümüz
görûntü hiç de güzel değOdL"
Bakalım 26 Ocak'ta Stockholm'de bir
araya gelebilecek olan Avrupalı
liderlerin kaçı aynaya bakmaya
cesaret edebilecek...
Tayland'mbaşkentiBangkok'taJdbirotoyıkaıııamerke-
^m
QşteriçekmekiçinOginçbiryolbuJdu.Anıçlaruuyı-
katmaya gdenler "hayaletkrle" karşılaşrvoriar! Merkezin sahibi Somboon Ninıtömethee, bir gece rüyasn-
da hayaletkr gönnüş. Rûyasmdan esinknerek, çahşanlarma hayalet maskeleri yapürmış. SürücüJer de ha-
yaletlerden memnun kalmış. Trafikten bunalan sürücüler araçlanm hayaletlere yıkaüp biraz eğlen-
mekiçin kuyruğa gjriyorlar. (Fotoğraf: REUTERS)
Sydney'de bir
doğumgünü
Aktarmalı olarak gelen
uçağımız. Bangkok,
Singapur'dan sonra Sydney
Havaalanı'na inip, dışan
çıktığımızda içimizi mis
gibi temiz bir hava kapladı.
Kendimizi bir an için Toros
Daglan'nın bir
yaylasındaymışız gibi
duyumsadüc. Geldiğımiz
Sydney, bir metropol
kenti ve bizim gibi
Istanbullu vatandaşlar,
böylesi temiz havalara
alışık değildi.
Gümrük işlemlerinin beş
dakikada bayan görevlilerce
bitirilmesinden sonra dışan
çıktık. Yazar arkadaşlanm
Aü Akbaba ve Gûndoğdu
Gencer karşıladı bızı
havaalanı çıkışında. tlk
dıkkatimizi çeken çevrenin
temizliği, trafiğin hızh ve
düzenli akışı ve insanlann
birbirine karşı saygılı ve
uygarca davranışıydı.
Türkiyelı insanlar için
böylesi davranışlar nasıl da
tuhaftı.
15 Ocak günü akşamı,
dünyaca ünlü büyük
ozarumız Nlzun Hikmet'in
doğum günü kutlamalan,
şenükleri vardı Sydney'de.
Umran Baran'ın kurduğu
Sydney Türk Halkevi'nde
orgaruze ettiği şerdik,
Sydney Granville Town
Hall'da yapıldı.
Ümran Baran'ın
kurduğu haftalık
Türkçe çıkan Yorum
gazetesini ise şimdilerde
büyük oğlu Aşknı Baran
sürdürmektedir.
Gece başlamadan, balkon
dahil, salon, iyice dolmuştu.
Bilindiği gibi 14 Ocak,
Nâzım Hikmet'in doğum
günüdür. Sydney'deki
Türkiyeliler büyük
ozanımızın doğum gününü,
adına layık bir şekilde
kutlamak için bir araya
gelmişlerdi. Türkiye'nin
Sydney Başkonsolosu
Niyazi Adab da konuklar
arasındaydı. Şenliğe,
Türkiye'den gazetemiz
yazan Prof. Dr. Emre
Kongar Hoca da konuşmacı
olarak davetliydi.
Baskonsolos Niyazi
Adalı'nın,
Emre Hoca'nın srnıf
arkadaşı çıkması, sohbetleri
daha bir koyulaştırmışü.
Nâzım Hikmet'in
şiirlerinden örnekleri
Sydney'li Türklerin canh
olarak sunmasının ardından,
bir Nâzım belgeseli
videodan gösterildi. Aynca
Genco Erkal'ın Nâzun'ın
şiirlerinden oluşan oyunu ve
ZûUO Livaneti'nİD Nâzım
konseri, yine videodan
gösterildi. Prof. Dr. Emre
Kongar'ın Sydney'deki
popülaritesı oldukça fazla.
Çünkü Emre Hoca, geçen
dönemlerde Sydney'de
günde bir saat Türkçe yayın
yapan SBS radyosunda
Türkiye ile ilgili bilgiler
veriyor ve kendi yorumunu
sunuyordu. tşte bu
yorumlar, Emre Hoca'nın
Sydney'de fazla
sevilmesinin başlıca
nedeniydi...
Emre Hoca, konuşmasını iki
bölümde sundu: Birinci
bölümde Nâzım Hikmet'in
Türkiye için ne anlama
SYDNEY
HÜSEYİN
MVANÇ
geldiği ve sanatçı kişiliği
üzerinde durdu...
Konuşmasının ikinci
bölümünde ise Emre Hoca,
Türkiye'nin bugünü
üzerinde durdu;
Türkiye'deki siyasi
gelışmeler hakkında bilgi
verdi, aynca kendisine
yazılı olarak sorulan
sorulan da yanıtlamaya
çalışn. Türkiye'den binlerce
kilometre ötede; bir yaban
elinde Türkiye'yi
duyumsamak, buradaki bir
avuç insanla aym coşkuyu,
aynı heyecanı paylaşmak,
tanımadığınız insanlarla
kolayca kaynaşmak, gecenin
güzellikleriydi.
Nâzım Hikmet, Sydney'deki
dostlannın arasında da
yaşıyordu. .m.^
Emre Hoca bir iijşiid
hafta sonra Türkiye'ye
dönüyor; çünkü
Melboume'da gezisini
ve etkinliklerini sürdürecek.
Biz ise önümüzdekı
günlerde gerçekleşecek olan
imza gününü ve söyleşiyi
bekliyoruz.
İki komşu ve iki Çeçen savaşıNadya Teyze ile Lkfya Teyze 60-65
yaşlannda iki sevimli kadın Birbirleriyle
hem komşu, hem arkadaşnrlar. Ben de
onlann üst kaonda otururum. Ara sıra
asansör beklerken ve çöp dökerken
karşüaşuız. Havadan sudan sorular
sorarak beni konuşturmaya çahşırlar;
ülkelerinde olup biteni bir yabancırun
nasıl değeriendirdiğıni anlamak isterler.
Ben de sevecen komşulanmı kırmadan
türlü kurnazlıklarla cevaplan kısa keser,
onlan soru yağmuruna tutanm.
Konuştukça konusacaklan gelir. Bazen
benim önümde kendi aralannda çekişirler.
Eski bir işçi olan Nadya Teyze "ezekten
beri" komünisttir. Öğretmen emeklisi
Lidya Teyze ise 1991'de Sovyetler
Birliği'nin çöküşüyle beraber "reformcu"
olduğunu ilan etmiştir; oyunu sağ partilere
verir.
1994-1996 Çeçen savaşını hemen hemen
bütün Rusya halkı gibi onlar da tepkıyle
karşılarrnşlardı. Kremlin'i ve kan dökerek
sonuç aunacağuu savunan politikacılan
sık sık kmadıklannı
hanrhyorum.
Ama 5 ay kadar önce
başlayan yeni Rus-
Çeçen savaşuıda
durum değiştı. tkisi
de terör korkusuyla
yaşamaktan arnk
bıküklannı
söyleyerek savaşı ve
özellikle de sertlik yanlısı lider VTadimir
Putin'i destekledi. Bu kez savaşa
Çeçenlenn başlaması, yani geçen ağustos
ayında Basayev öncülüğündekı Çeçenlenn
Dağıstan'a saldırması onlan iyice
kızdrrmıştı.
Haftada bir-ıki kez ya asansör beklerken
ya da çöp dökerken karşılaştığnnızda
savaş analizi yapıyorduk. Benim savaşla
kesin çözüme ulaşıhnayacağı yolundakı
sözlerimden kuşkulanıyorlardı; belki de
"O da Müslüman; galiba dindaslannı
konıyor" diye düşünüyorlardı. Üstelik
savaşın ilk haftalannda cepheden gelen,
MOSKOVA
R\KAN
AKSAY
daha doğrusu Rusya
yayın organlannın
verdiği asken başan
haberlen, onlan hakh
olduklanna ve yakında
sorunun çözüleceğine
iyice inandırmışn.
Gelgelelim aylar
•~~~-""~"~~ geçiyor, savaş bir türlü
bitmiyordu. Artık ordu
üst yönetiminin kim büir kaçıncı kez
yaptığı "Savaş bir ayda bitecek"
açıklamalan kimseye inandıncı
gelmiyordu. Lıdya ve Nadya teyzelerin
morali bıraz bozuldu, ama fikirleri
değişmedi. Ta ki önceki hafta cepheden
gelen kara habere kadar. Lidya teyze çok
sevdiği bir öğrencisinin Çeçenistan'da
öldüğünü öğrendi. Üstelik askerin
öldüğünü, komutanlan uzun süre
gizlemişti. Lidya Teyze'yi birkaç gün
jöremedim. Gördüğümde rengi soluktu.
fzgündü. O gün konuşmadık.
Ertesi gün rastladığımda hannnı sordum.
Ben sormadan o anlattı olup biteni. Çok
sevdiği eski öğrencisini öldüren Çeçenler
kadar, onu ölüme gönderen ve daha sonra
ölüm haberini vermeyen komutanlanna da
kızıyordu. Laf daha da uzayuıca, bu işi bir
türlü bitiremeyen Putin'e tepki duyduğunu
belli ettı. "Belki de sen hakhsuT dedi
bana... "Bdki desavaşarakbiryere
varamavacagız.''
Nadya İeyze komşusunu lormaktan korka
korka buna itiraz etti. Ona göre ok yaydan
çıkmıştı ve savaştan vazgeçilemezdi. iki
yaşlı kadın, iki komşu ve arkadaş önemli
bir fıkir aynlığı içindeydi. Bu kez iş
ciddiydi. Lidya Teyze "Senin de bir
yakınm öbe, böyle ileri geri konu$mazsın
n
diyerek veda etmeden aramızdan aynldı.
Son günlerde ikisini de görmüyorum yine.
Acaba banşnlar mı? Acaba Nadya Teyze
de savaşarak bir yerlere vanlamayacağuu
anladı mı? Bunu bir dahaki
karşılaşmamızda sormaya niyetliyim.
Asansör beklerken veya çöp dökerken
yapacağımız bir sonraki söyleşide.
ACI KAYBIMIZ
Odamızın 23. dönem Yönetim Kurulu
Başkanı demokrat, çağdaş, aydın insan
KADJRPALA
21 Ocak 2000 tarihinde
aramızdan aynldı.
Ailesine ve meslektaşlanmıza
başsağlığı diliyoruz.
TMM0B
HARİTA VE KADASTRO
MÜHENDİSLERİ ODASI
VEFAT
Ailemizin değedi büyüğü
ŞAZİYE BALCI'yi
kaybettik.
Hepimizin başı sağolsun.
AİLESİ
Yazar-Ressam-Yönetmen
CEM YALIN'la
buluşma
"Sevgili Cem! Bize bırakttğın boş
sayfalan doldurarak yaşam ve
sanat koşusunu sürdürüyoruz."
Tarih: 23 Ocak 2000 Saat: 16.00
Yer: îstanbul Tıp Fakültesi
(Hulusi Behçet Kitaplığı Alü) Çapa
Amatör rıyatrokr Çe\Tesi (ATÇ)
Bakû-Ceyhan boru hattında püruzler giderilemedi
Gürcii ve Azeri
yetkililer uzlaşamadı
KALBÎNtZ StZtN İÇÎN ÇAUŞIYOR, YA StZ?...
TÜRKKALPVAKn
19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tek{P212)2120707(pbx) 10Hat Faks:(0212)2126835
Çalışma arkadaşımız
Necdet Balcı'nın sevgili annesi
ŞAZİYE BALCI
vefat etmiştir.
Merhumeye tanndan rahmet,
arkadaşımıza ve ailesine
başsağlığı dileriz..
Cumhuriyet Çalışanları
ANMA
Bir yıl önce aniden kaybettiğimiz
SADETTİN
USLU'yu
özlemle anıyoruz.
USLU AİLESİ
ANKARA (Cumhoriyet Bürosn) - Bakû-
Ceyhan boru hatü projesinde pürüzlerin aşıl-
ması için Azeri, Gürcü, Türk ve ABD'li yet-
küiler arasında Ankara'da yürütülen görüş-
melerde ikinci gün sonunda da uzlaşma sağ-
lanamadı. Gürcistan ve Azerbaycan geçiş
ücreti konusunda anlaşamazken görüşmele-
rin bugün de sürdürülmesi kararlaştuıldı.
Enerji veTabii Kaynaklar Bakanlıgı'ndakı top-
lantimn sonuçsuz kalmasının ardından pazar-
Uklar otel lobılennde geç saatlere kadar sür-
dü. 1 Ocak 2000 tanhinde başlaması gere-
kenboruhatü projesuıin inşası için,ABD 'nin
de ağırhğını koymasının ardından, uzayan
görüşmelerden bir sonuç çıkması bekleni-
yor.
Bakû-Ceyhanpetrolboruhattı projesi için
iki günde tamamlanması öngörülen pazarlık-
lar bugün de sürecek. Tiflis ziyarennın ardnı-
dan Türkmenistan'a gıden ve oradan Ba-
kû'ye geçen, ABD Başkanı BfflCünton ın Ha-
zar bölgesı özel temsilcisi Büyükelçı John
Wolf dünkü görüşmelerde de taraflarlan uz-
laşnrmaya çalışu. Gürcistan'ın çekincelerin-
den kaynaklanan çevre, güvenlik, kamulaş-
nrma sorunlannda anlaşmazlıklar büyük öl-
çüde çözüme bağlanırken geçiş ücreti konu-
sunda çetin pazarhklar gece geç saatlere ka-
dar sürdü. Görüşmelerde Gürcü heyetine
GürcistanDışişleri Bakanı IraküMenagaraş-
vfli, Azeri heyetine Azerbaycan Başbakan
Yardnncısı Abid Şerifov, Türkheyetine Ener-
ji ve Tabii Kaynaklar Bakankğı Müsteşan \ur-
dakul Yiğftgüden başkanlık etti. Enerji ve
Tabii KaynaklarBakanı CımhurErsümer'in
heyetüyelerineverdiği öğleyemeğininardın-
dan toplantıya bakanhkta devam edildi.
Gürcistan, geçiş ücreti olarak varil başnıa
20 cent konusundaki ısranm sürdürürken
Azerbaycan'ın varil başına 3 centten yukan
çıkmak istemediği öğrenildi. Gürcistan, ge-
çiş ücretinin öncelikli olarak belirlenmesini
istiyor. Petrolü işleyecek AIOC konsorsiyu-
mu iseboruhattuun maliyetinin hesaplanma-
sının ardından geçiş ücretinin hesaplanma-
sında ısrarlı oldu. AIOC'nin, hattın geçişin-
den kaynaklanan güvenlik, geçiş ücreti ve di-
ğer konulann anlaşmada kesin ve açık ola-
rak behrtihnesini istemesi de görüşmelerin
uzamasına neden oldu.