Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 OCAK 2000 PAZAR
HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİStRMEN
Hulki Bey ve Artadaştan'
Sevgili,
Bilmiyorum elime alıp, bir solukta bitirdiğim ro-
manı benim için böylesine çekici kılan acaba ya-
zan mıydı?
Herkesin okul yillannda, özendiği, benzemeye
çalıştığı büyük sınıftan abileri olmuştur.
"Hulki Bey ve Arkadaşlan"n\n yazan da benim
için öyleydi. Tiyatro kolunda iyi biroyuncuydu. Üs-
telik de "Beyabi" namıyla maruf Erdoğan Soral,
Ergun Köknar ve Erol Günaydm'ın okulda sah-
ne aldığı bir dönemde...
O daha sonra gazetelerde yazılar, eleştiriler ya-
ytmlamaya başladı. Kısacası genç yaşta, parlak bir
gelecek vaat eden, aktör yazar adayı idi.
Aradan zaman geçti, ben Yiğit Okur'un adını
çokça duyacağımı sanırken, duymaz oldum. Çün-
kü o bu alanları bırakıp, baba mesleği avukatlığı
seçmeyi yeğleyip, Cenevre'ye gitmiş, doktorası-
nı tamamiayıp, genç yaşta pariak bir avukat ol-
muştu.
Doğrusu, okulda iken yanma gidip konuşama-
dığım bu "abTnin seçimi, bana hep ihanet gibi gö-
ründü ve sonra tanıştığımızda, her konuşmamız-
da, tiyatro ile yazını uğraş alanı seçmemiş olma-
sı, yeni mesleğinde çok ilerleyip pariak bir avukat
oimasına karşın, bana onun kaçınılmaz biçimde
pariak bir rate olduğunu düşündürdü.
•••
Meğer Yiğit Okur gizlice, eski aşklanna bağlıy-
mış. 65 yaşından sonra yayımladığı ilk romanı
"Hulki Bey ve Arkadaşlan", yılların ondaki yazar
cevherini soldurmadığının kanıtı.
"Hulki Bey ve Arkadaşlan" tam orta yerinde ya-
zann da okulu olan Galatasaray Lisesi'nin bulun-
duğu Beyoğlu'nda geçiyor. Küçük bir Fransa ve
Kocakafa'nın memleketi Eskişehirdışında roman-
da neredeyse tiyatroyu andıracak bir mekân bir-
liği var.
Tünel'deki işyeri, ünlü Tokatlıyan Oteli, Hulki
Bey'in büyük aşkı Keti'ye rastladığı meyhane, Is-
tiklal Caddesi'nin arka sokağındaki iki odalı daire
ve Galatasaray Lisesi, Beyoğlu'nun durak nokta-
lan.
Galatasaray üsesi'nde, biri hukuk eğitimini ya-
nm bırakmış olan, diğeri diplomatlığı seçen, pa-
rasız yatılı okuyanın bilim adamı olduğu, "Kapı
kolu" ekibinin iyi niyetli lideri Kocakafa'nın ise li-
seden sonra iktisat eğitimini yanm bırakıp, baba
mesleğini seçtiği roman, belki de bu okulun öğ-
renci kompozisyonunu en iyi veren mozaiklerden
biri:
Ne var ki romanın ikinci bölümünde birden iki
kadın, Keti ile Müjde, karariılıklan, güçlülükleri ile
bütün erkek kahramanlan geri planda bırakryor-
lar.
•••
Hulki Bey ve arkadaşlan, Yiğit Okur'un 65 ya-
ştnda kaleme aldığı bir ilk roman oimasına karşın,
yalnızca, Şehir Tiyatrosu'ndaki, eşsiz Bedia Mu-
vahhit - Vasfi Rıza Zobu sahnesi, ya da tanıdı-
ğım birokulla iigili gözlemleri, birzamanlann key-,
fine doyum olmaz Beyoğlu'su ya da yazann us-
taca kullandığı eşya betimlemeteri (Nazır Dede'nin
koltuğu ve 22 Ağustos Büyük Taarruz'dan kalan
saat) yüzünden değil, ama ülkenin büyük kınlma
noktalarından birini oluşturan 6 - 7 Eylül 1955
olaylannı da çok güzel anlatması ve insana keyrf
veren kurgusu ile de çok ilginç bir kitap.
Sevgili,
"Hulki Bey ve Arkadaşlan'rv oku lütfen. Uma-
nm sana da bana olduğu kadar büyük bir zevk ve-
recektir.
Eğer öyle ise o zaman bu yaşını başını almış ye-
ni yazann iki kitabının daha hazırianmakta oldu-
ğunu müjdeleyebilirim.
Gençlik yıllanmın pariak aktörü ve umut vaat e-
den genç gazeteci-yazannın tekrar eski uğraş ala-
nına dönmesinin keyfi ise bende eski bir ihaneti
unutturmuş gibi oldu.
Kimbilir, Yiğit Okur'u belki de bir gün sahnede,
ekranda veya perdede görmek mümkün olur.
REFAHYOL'a
Hizbullah suçlaması
ANKARA (Cumhuri-
yet Birosu) - Hizbullah
operasyonunun uzandığı
Başbakanhğa, REFAH-
YOL döneminde getirilen
bazı bürokratlann "kadm
cM akmadddan, eşlerinin
kara çarşaflı oMuğu" kay-
dedilirken, Başbakanlık
Meıkez Binası'nın altında
bulunan mescıtte kılınan
cuma namazına zaman za-
man üst düzey bazı bürok-
ratlann imamlık yapttğı
belirtildi. Özellikle rama-
zan aymda cuma namazı
kılan bürokratlar kondora
taşıyordu.
Gözaltına alınan Başba-
kanlık Idari Mali Işler Da-
iresi Başkanlığı memurla-
nndan Abdukamet Yü-
dn'ın siyasi yasaklı Nec-
mettm Erbakan'm başba-
kan olduğu REFAHYOL
hûkümeti döneminde kad-
ro aldığı, bu dönemden
kahna birçok irtica yanlısı
personelin Başbakan-
lık'tan gönderildiği ögre-
nildi.
Basma Hizbullah
yasağı
Hizbullah operasyonu-
nun Başbakanlığa yansı-
ması, haberlerin gazete
ve televizyonlara yansı-
masımn ardından gazete-
cüere yasak geldi. Müs-
teşar Ahmet Şağar Koru-
ma Müdürlüğü'ne verdi-
ği talimatla Başbakanhk
muhabirlennin, müsteşar
yardımcılıklarının ve
Idari ve Mali Işler Daire
Başkanlığı'nın bulundu-
ğu bölüme girişini yasak-
ladı. Müsteşar Şağar, ga-
zetecilerin, Basbakanlık
bürokrasisinin bulundu-
ğu 3 ve 4. katiara çıkma-
sını daha önce yasakla-
mıştı.
Hizbullah operasyonu-
nun Başbakanlığa kadar u-
laşması REFAHYOL dö-
neminde ahnan personeün
durumunu yenıden günde-
me getirdi. "trtka odağı
oMuğu" gerekçesiyle ka-
patılan RP'nin iktidar or-
tağı olması ve Necmettin
Erbakan'ın Başbakan ol-
masmin ardından yoğun
bir kadrolaşmaya gidildi.
Başbakanlık'ta gıdılen
kadrolaşma REFAHYOL
hükümetinin düşmesinin
ardından iktidara gelen
Anasol-D iktidan döne-
minde belli ölçüde dağrtıl-
dı. RP'nin iktidar ortakh-
ğı döneminde tamamnıı
Milli Gençlik Vakfi'nm
(MGV) belirlediği kişiler
Başbakanlık'ta belh gö-
revlere atandı. Yine bu
vakfin belirlediği kişiler
bakanlara özel kalem mü-
dürüoldu.
Dönemin başbakanı Er-
bakan'm talimatıyla oluş-
turulan "Beyaz Masa"
Başbakanlığa yapılan ilk
müracaatlan karşıladı.
Operasyon kapsamında
gözaltına ahnan Yıldız'ın
Beyaz Masa'da görevli
olarak çalıştığı öğrenildi.
MGV tarafindan Başba-
kanhkve diğer bakanhkla-
ra atanmasuu sağladığı
personeün her gün düzen-
li olarak çahşma raporlan-
nı Beyaz Masaya ilettiği,
bu birimin de günlük top-
lam çahşma raponınu
MGV Merkezi'ne aktardı-
ğı kaydedildi.
Bursa Emniyeti'nin hazırladığı rapora göre örgüt, Bursa'yı saklanma ve bannma alanı olarak belirledi
Hizlnıllalı^uı arka bahç• Hizbullah'ın Bursa'yı
seçme stratejisi şöyle
anlatıldı: "Militanlann,
Batman ilinde örgütsel
ilişki içerisinde bulunduklan
şahıslann dışında herhangi
bir kişi ile örgütsel
ilişkiye girmedikleri, tebliğ
kolunu oluşturduklan ve
örgüt tarafindan verilen
talimat gereği yerel
örgütlenme faaliyetlerinde
bulunmayarak herhangi bir
eyleme yönelik çahşma
yapmadıklan, ilimizi bannma
ve saklanma alanı olarak
kullandıklan ortaya
çıkmaktadır."
LEVENTGENCELLİ
BURSA-Hizbullah'ın Nesim Malki ci-
nayeüyle Susurluk sürecinin çok önemli
merkezlerinden bin konumuna gelen Bur-
sa'yı "saklanmave bannma" alanı olarak
seçtiği polis raporlannda yer ahyor. Ba-
tı'ya gönderilen militanlann Bursa'da
halkla iç içe olacak meslekleri yaparak
saklandıklan öne sürülüyor.
Bursa Hizbullah'ı olarak bilinen ve çok
sayıda öldürme olayına kanşan militanla-
ra yönelik Temmuz 1997'deki operasyon-
dan sonra Bursa Emniyet Müdürlüğü ta-
rafindan yapılan yazıh açıklamada, 15-17
Temmuz 1997'deki operasyonlarda ele ge-
çirilen "Recai" kod adlı AB Alrun'un
elektrikçilik. "Cemal-Rıdvan'' kod adlı
Abdurrahim Doksal'ın ve "CahK-AbdöJ-
bakT kod adh İlhami ÇeMk'ın boya bada-
na işleri, "Reşat* kod adh YaşarZengin'in
kebapçıhk, "Abdûlkerim-Arir kod adlı
Bedrettin Şener'in servis şororlüğü yaptı-
ğı, "Dede-Haa"kodadlıBurhanAsİan'ın
da temizlik malzemelen dükkânı işlettiği
aktanldı. Bu kişilerin Hizbullah'nı iç he-
saplaşmasında Menzil Grubu hderi "Sey-
da" kod adlı Fıdan Gûngör ile örgütün es-
naf sorumlusu Selahattin Talayhan'ın ka-
çınlıp boğularak öldürülmesinin yanı sı-
ra çok sayıda öldürme ve kaçırma olayla-
nna kanştıklan belirtildi. Raporda, Hiz-
bullah militanlannın Bursa'yı seçmele-
rindeki strateji şöyle anlatıldı:
" Operasyon sonucu yakaianan mjfitaıı-
larm sorgulamalannda, ilimizde bahın-
duklan zaman içerisinde aranan şahıslar-
dan oMaklan, Batman ilinde örgütsel i&ş-
küçensmde bulunduklan şahıslann dışın-
da herhangi bir kişi ile örgütselflişkiyegir-
medüdeıi tebBğ kolunu oluşturdîıldan ve
örgüt tarafindan verilen talimat gereği ye-
rel örgütlenme faaliyetierinde buhınma-
>arak herhangibir eylemeyönelik çabşma
yapmadddan, aynca yapdan operasvon-
bırda herhangi bir malzemenin eie geçiri-
lememesinin de üinıizi bannma ve saklan-
ma alanı olarak kullaiMUdan ortaja çık-
maktadır.''
Bursa'nın ekonomik ve sosyal yapısı-
nın Hizbullah ve Susurluk çetesi gibi or-
ganizasyonlann rahatlıkla bannmasuıa
yol açtığını savunan terör uzmanlan, Is-
tanbul'a yakınlığın da bu stratejiyi oluş-
turduğunu savundular. Uzmanlar, Hizbul-
lah'a yönelik geçmişteki operasyonlan
şöyle yorumladılar.
Gorbani'nin öldürûlmesi
4 Haziran 1992'de Istanbul'dan kaçın-
larak öldürülen ve Yalova'daki ormanhk
alana gömülen Humeyni karşıu AMAkbar
Gorbani'yi kaçıran ve öldüren grup için-
deki Cengiz Sankaya, Temmuz 1993 'te
Bursa'da yakalandı. Sankaya'nın tran'da
Badigan kampındaki askeri eğitim gördü-
9U Islami Hareket'in önemli tetikçüerin-
,jırn biri olduğu, Bursa'da banndıklan sü-
re içınde anahtarcı dükkânı açarak halkla
iç içe olduğu belirlendi. Sankaya'nın oto
ve işyeri hırsızlığı yaparak örgütten para
gehnediği sürece geçimini sağladığı da
ortaya çıkmıştı. Bu kişinin, Istanbul'da
j»k Kamhi suikast girişimiyle çok sayıda
banka soygununda da aktif rol oynadığı da
ortaya çıktı.
önemh Hizbullah operasyonlanndan
biri de 7 Kasım 1994'te Özdilek'te 2 hır-
sızın yakalanmasıyla başlatıldı. Yusuf
laanç sahte kimliğiyle yakaianan Yakup
Ttkinve yaıunda Mustafa Ünal sahte kim-
ligiyle yakaianan tbrahim Gönao'dm'ın,
Islami Hareket Örgütü'nün önemli mili-
tanlan olduğu ortaya çıkü. Günaydnı'm
tstanbul'daki banka soygunlanna katıldı-
gı.MerterKerestecilerSitesi'nde 1 Kasım
1993'teki 3 militanm öldüğu çanşmada
kurtularak Bursa'ya geldiği belirlendi.
1ĞNEIİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN PolisHizbullaha nefesaldırmıyor
Operasyonlarda
üç sığınak, 70 gözaltı
• Batman, Gercüş, Siirt, Diyarbakır, Antalya ve Adana'da -
sürdürülen operasyonlarda içinde silahlann da bulunduğu 3
sığnıak ortaya çıkanldı, 70 kişi gözaltına alındı.
Yurt haberieri Servisi-
Beykoz operasyonu, Anka-
ra ve Mersin'deki çahşma-
larda yakaianan Hizbul-
lah'ın önde gelen yönetici-
leri Edip Gümüş, Cemal
Itaar, Mahmut Demir ve
Mehmet Emin Ekinci'nin
ifadelerinden yola çıkan gû-
venlik güçlerinin örgütün
hücre evlerinin ve sığınak-
lannın belirlenmesine yö-
nehk oerasyonlan sürüyor.
Batman, Gercüş, Siirt, Di-
yarbakır, Antalya ve Ada-
na'da sürdürülen operas-
yonlarda içinde silahlann
da bulunduğu 3 sığınak or-
taya çıkanldı, 70 kişi gözal-
tına ahndı. Ankara'da yaka-
ianan Hizbullahçı doktor
1— n
Başbakan Bülent Ecevit, operasyonlann süreceğini söyledi
'Boşkahınımlanı dastznaşlanhr'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosa) -
Kaçırdıklan kişıleri kimı zaman satır-
la, kimi zaman da başlanna çrvı çaka-
rak öldüren Hizbullah'ın, son 5 yılda 3
bin 771 teröristi vakalandı. Örgütün
"Menzflcfler ve "Dmıdler" drye ıkıye
aynlmasının ardındanyaşanan örgüt içi
çatışmada 50'yi aşkın terörist öldü.
Başbakan Büfcnt Ecevit teröristlerin
büyük bir olasılıkla başka devlet kuru-
luşlarma da sızmış olabileceğini belır-
ten&'Sonışttınııaieriedikçetababun-
lar ortaya çıkacakür'" dedi.
Hizbullah ile iigili soruşturmanm
yaygmlaşmasıyla bu terörörgütünün ci-
nayetlerinın, çirkinliklerinin birbüi ar-
dma gözler önüne serildığıni vurgula-
yan Ecevit, "Bu soruştnrma sördukçe
emfaıfan ki başka çirkmBkler de ortaya
çdutcaktB-. Bu vesfle Be emniyet örgütü-
mözü çokbaşana harekâb içm bir kez
dalttlnriamakistiyonım'' dedi.
Inanç sömürüsünün yaratabileceği
ahlaki çöküntünün Adnan Oktar ola-
ymda ortaya çıktığını kaydeden Ecevit.
"Btfk&nseye 'Hoca' demeye düim var-
nayor" dedi. Dinin siyasete alet edüme-
sinin nasıl facialara yol açabileceğinin,
hatta birçok dindan hedef alabilecegi-
nin Hizbullah olayıyla görüldüğünü di-
le getiren Ecevit, şöyle konuştu:
vesh-asetaçBmdandeğtl,dinaçıandaıı
da ne kadar hayırh olduğunu göster-
mektedir. Bu tür çirkin dayiar ve faci-
aiar kar^anda inançlara saygık laikfi-
padeğeridabaivianlaşdıyorolsagerek-
tiıf
tçişleri Bakanı Sadettm Tantao'ın
Bakanlar Kurulu'nda rakamsal bügiler
verip vermediğinin sonüması üzerine
Ecevit, "Kamumnna zaten açddannuş
olaabâgiferivardLYembulgularçıktı-
ğızamanzatenbemeBİçişleri Bakanıve
Emnhet Genel Mödörtuğâ tarafindan
Ecevh, Hizbullah'a yönelik operas-
yonun kamu kesiminde sürüp sürme-
yeceği sorusuna, "Büyök bir oias&kia
başka bazı devfct knruhışianna da Hiz-
bıdbdı sızmış olabiir. Sorusturma ier-
ledikçe tabn bontar ortaya çıkacakor"
yanıünı verdi. Başbakanlık'ta başka bir
gözaltı olup ohnadığirıın sorulması üze-
rine Ecevit "Hayır, başka gözamna al-
madaa benim hâberim yok. Fakat ben
tçişleriBakanh^veEmniyetGeneJ Mü-
dürlflğü'nden önce herhangi bir şejsöy-
iemeyidoğru bulnnı\orum" dedi.
Hizbullah operasyonunun Basbakan-
lık'a yansımasına ilişkin haberlerin ga-
zete ve televizyonlarda yer almasının
ardından gazetecilere yasak geldi. Müs-
teşar Ahmet Şağar, Koruma Müdürlü-
ğü'ne verdiğı talunatla. Basbakanlık
muhabirlerinin, müsteşar yardımcılık-
lannın ve tdan ve Mali Işler Daire Baş-
kanhğı'nın bulunduğu bölüme girişle-
rinı yasakladı. Müsteşar Şağar, gazete-
cilerin, Basbakanlık bürokrasisinin bu-
lunduğu 3 ve 4. katiara çıkmasını daha
önce de yasaklamışü.
5 yıhn bilançosa
Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle
Mücadele ve Harekât Daire Başkanh-
ği'ndagörevli Başkomiser GürolKork-
maz'm hazırladığı "Terörve Medyallş-
kM'' adlı kitapta, terör örgütlerinin fa-
aliyetleri hakkında bilgi veriliyor. Hiz-
bullah'a karşı yürütülen operasyonlar-
da 3 bin 771 terörist yakalandı. Hizbul-
lah örgütü 1994 yıhndan 30 Eylül 1999
tarihine kadar 497 olay gerçekleştirdi.
Örgüte karşı yürütülen 746 operasyon-
da yakaianan 3 bin 771 teröristten
1279'u tutuklannken, 2 bin 492'si ser-
best kaldı. Operasyonlarda, 49 uzun
namlulu silah, 326 tabanca, 40 bomba
ele geçirildi. Hizbullah'ın tlımciler ve
Menzilciler olarak ikiye aynldığı
1993'ten bu yana örgüt iç hesaplaşma-
smda 50'den fazla kişi öldü. PKK ile
1991-1995 yıllanarasındaçatışan Hiz-
bullah, 200 üyesini kaybederken, P-
KK'den 500'e yakın kişryi de öldürdü
Kızıltepe'de geçtiğımiz yıl
terk ettiği evınde sığınak or-
taya çıkanldı. Batman Em-
niyet Müdürü Muzafler Er-
kan, Hizbullah'a yönelik
operasyonlann devam etti-
ğını. örgüt mensubu olduk-
lan belirlenen 3 kişinin gö-
zaltına ahndığını bildırdi.
Bu arada örgütün beyin
takımının yetıştiğı Bat-
man'ın Gercüş ilçesi ile
köylerinde de operasyonlar
sürüyor. Önceki gün Çiçek-
li ve Aksu dün de Yüce, Ak-
yar ve Seki köyüne (örgüt
kampının bolunduğu köy)
baskin düzenleyen güven-
lik güçleri sığınak aradı.
Dünkü çalışmalarda iki ye-
ni sığınak bulundu. Bu sığı-
naklarda çok sayıda uzun
namlulu silah ve belgeler
ele geçirildi. Orgütün bir
dönem kampının bulundu-
ğu Seki köyünde çok sayı-
da sığınak ve ceset buhına-
bileceği idıdasryla aramalar
yoğunlaştınldı. Köydeki
çahşmalar yanm metrelik
kar bulunan arazide sürü-
yor. Orgütünbeyin takımın-
dan Hüseyin Velioğlu, Edip
Gümüş ve Isa Aksoy'un
Gercüşlü olduğunu belirten
poüs, operasyonu ilçenin
tamamınaka
Diyarbakır
Diyarbakır'da dün ve ön-
ceki gün yapılan operas-
yonlarda bir bölümü cuma
nama?! çıkışında ohnak
üzere 40 kişi gözaltına alın-
dı. Silvan ilçesine 30 kişihk
ilave bir polis gücüyle bir-
likte Hizbullah konusunda
uzman olan bir grup terörle
mücadele ekibi gönderildi.
Bu arada operasyonlarda
ele geçırilen Edip Gümüş,
Cemal Tutar ve Meh met
Emin Ekinci'nin de Diyar-
bakır'a getirihnesi bekleni-
yor.
Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi'nde asistan
olarak görev yapan Hizbul-
lah mihtam doktor Abdur-
rahman Alpsoy'un geçtiği-
miz yıl terk ettiği Mardin'in
Kızıltepe ilçesindeki Cum-
huriyet mahallesi 131'inci
sokakta bulunan 2 nolu ev}
de basıldı. Evde yapılan
auıuuua~mrsıgnuu. ortaya
çıkanldı. Sığınakta çok sa-
yıda örgütsel dokümana
rastlandığı kaydedildi.
Adana Emniyet Müdür
Yardımcısı Muzafler Çetin-
kaya, örgütün Istanbul'da
yakaianan Akdeniz Bölge
Sorumlusu Mehmet Emin
Ekinci'nin kiraladığı Mah-
fesığmaz Mahallesi'ndeki
Rafet Akmanlar Apartmam
bırincı kattaki eve operas-
yon düzenledikkrini söyle-
di. Çetınkaya, evde yapük-
İstanbul
lan aramada, 2 adet Maka-
rov marka tabanca, 3 şarjör,
13 dolu fışek, bir adet mik-
ro teyp ve kasetleri, bir ba-
yılücı sprey ile örgütsel do-
kümanlann ele geçirildiği-
ni bildırdi. Çetinkaya, Eki-
nci'yi sorgulamak amacıy-
la Adana'ya getireceklerini
belirtti.
Kayıplar
Adana'da 7 Arahk 1998
günü Hizbullahçılar tara-
findan kaçınlan ve İstan-
bul'daki hücre evinden çı-
kanlan cesetlerden biri ol-
duğu samlan Mehmet Beşr
Can'ın Adana Adh Tıp
Morgu'ndaki cesedi, önce-
ki gün yakınlanna gösteril,^
di. Ancak eşi H«myi<> Ca*-,
defonne olmuş cesedi tam-
yamadı. Antalya Emniyet
Müdürlüğü Terörle Müca-
dele ve Istihbarat Şube Mü-
dürlüğü ekiplerince, 3 gün
önce başlatûan operasyon-
larda, kımlıklen açıklanma-
yan 2 'si kadın 26 kişi gözal-
tına alındı. Merkez ilçeye
bağh Oluz Köyü Camii
Imamı H.V gözaltına ahn-
dı. Gözalüna ahnan köy ca-
mii imamımn sorgusunun
sürdürüldüğü bildirildi.
Aileler cesetleri \
teşhis edemedi i
İstanbulHaberServisi-lçışlen Bakanı SadeöİBTan- i
tam, istanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, bazı I
emniyet müdür yardnncdan ile şube müdürlennin de <•
katıldığıyaklaşık2.5 saat sürenbirtoplanö yapü. Ba- |
kanTantan,gazetecüerinsorulanna'
4
Sabıriıolun''ya- '
nıtını verdi. Üsküdar'da bir evde gömülü olarak bulu- %
nan 10 cesetten, Adh' Tıp Kurumu'nda olan 7'sinin %
teşhis işlemleri dün de devam etti. j
_ Geçen yıl kasım aymda kaybolan Şuayç Yeöş ve |
Omer Çmar'a ait olduğu sanıİan cesetler, kayıp kişi- ;
lerin yakuılannca teşhis edilemedi. Içişleri Bakanı Sa- ^
dettin Tantan. dün saat 13.15 sıralannda geldiği Vatan 4
Caddesi'ndeki istanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, Ha- *
san Özdemir tarafindan karşüandı. Daha sonra, birlik- **
te Özdemir'in makamına çıkan Tantan, burada yakla-
şık 2.5 saat süren bir toplanh yaptı. Toplantıya, emni- .
yet müdür vardımcılan Atiia'Çınar, Nhaa Palabryık l
ile bazı şube müdüriennin de kaoldığı öğrenildi. *
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Mersin'de bir zamanlar bir üniver-
site vardı. Türkiye'nin diğer üniversi-
teterine ömek gösterilecek atılımlar
yapıyordu. öğretim üyeleriyle öğren-
ctler aydınlık bir geleceğe hazırlan-
manın heyecanını yaşıyordular. Mo-
dern Türkiye'yi kuracak gençleryetiş-
tiriliyordu. Mersin'de demokratik ve
çağdaş eğitimin temelleri atılıyordu.
Işte buna dayanamadılar. 12 Ey-
lül'ün YÖK sistemi, böylesine ileriye
açık bir üniversiteyi içine sindirebilir
miydi? YÖK Başkanı Kemal Gürüz,
o dönemin Mersin Üniversitesi Rek-
törü Vural Ülkü'ye, "Devlet sizin he-
sabınızı görecektir", "Bundansonra-
sını göreceksiniz" diyerek neter ola-
cağının daişaretini vermiştir.
Mersin Üniversitesi'nin bu aşama-
dan sonra başına gelenler pişmiş ta-
vuğun başına gelmedi. Kemal Gü-
rüz'ü kızdtran, istediği isimlerin Mer-
sin'de gerekli görevlere atanmasını
sağlayamamak, istemediği bazı de-
mokrat öğretim üyelerini ise görev-
den alamamaktı. Işin aslı, her dediği-
ni kabul eden kapıkullan istiyordu Gü-
Mersin'de YÖK Tırpanı
rüz. Önce Rektör Vüral Ülkü'yü iste-
diklerini yapması için uyardı(!), olma-
yınca tehdit etti, olmadı korkutmaya
çalıştı. Ancak dönemin Mersin Üni-
versite Senatosu bu tehditlerden yıl-
madı ve kendi yetkilerini ve üniversi-
tenin bilimsel düzeyini korumaya ça-
lıştı.
Her şey, yeniden rektör seçiminin
yapıldığı 1998 yılında başladı. Gü-
rüz'ün rektör adayı Uğur Oral, ken-
disine oy vermelerini sağlamak ama-
ctyla tıp fakültesinde Gürüz'ün deste-
ğiyle hızla yeni kadrolan göreve aldı.
Buna rağmen yapılan seçimde Gü-
rüz'ün istemediği Onur Bilge Kula
81 oy, Uğur Oral ise 47 oy aldı. Gürüz
yönetimi, en çok oy alan 6 adaydan
üçünü Cumhurbaşkanı'na önerirken
bu listeye Onur Bilge Kula'nın adını
koymadı. Hatta Uğur Oral dışında se-
çime katılan hiçbir adayın adının da
bildirilmeyerek kanunsuzluk yaptığı,
Onur Bilge Kula'nın Idare Mahkeme-
si'ne açtığı bir dava sırasında ortaya
çıktı.
Sonuçta Uğur Oral, Cumhurbaşka-
nı tarafindan rektör olarak atandı.
Uğur Oral önce kendisinden çok faz-
la oy alan Fen ve Edebiyat Fakültesi
Dekanı Profesör Onur Bilge Kula'ya
olumsuz sicil verdi. Aynca Mersin Üni-
versitesi'nin bir önceki dönemde rek-
tör yardımcısı olan Profesör Zafer
Üskül ve Profesör Türker Özsayar
ve Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü
Profesör Nevzat Külcü'ye iki yıl üst
üste olumsuz sicil verdirdi. İki yıl
olumsuz sicil vermek, o öğretim üye-
sinin bir başka üniversiteye sürülme-
si anlamına geliyordu. Ancak bu
olumsuz sicillerin verilmesinde de
açık kural ihlalleri yapıldığı belirtildi.
Örneğin Profesör Kemal Gürüz, üç
öğretim üyesine 1998 yıhnda olumsuz
sicil verildiğini Mersin Üniversitesi'ne
6 Eylül 1999 tarihinde bildirdi. Aynca
Uğur Oral olumsuz raporu iigili kişiye
bir ay içinde tebliğ etmesi gerekirken
bunu yapmadı.
Hazırlanan bu olumsuz siciller so-
nucu, Türker özsayar meslek yaşa-
mının 37. yılında Elazığ Fırat Üniver-
srtesi'ne sürgün edildi. Zafer Üskül,
bir sürgüne muhatap olmamak için
istifa etti ve 31 yıllık birikimini kullana-
madan emekli olarak yaşamını sür-
dürmekzorunda kaldı. Diğerlerinin de
her an sürgüne gönderilmeleri, kı-
demlerinin durdurulmasının gündem-
de olduğu söylenebilir.
• • •
Işte size çağdaş olmaya çalışan
bir üniversitede doğru dürüst bir
şeyler yapmaya çalışanlann başına
gelenler. Mersin Üniversrtesi'ndeki
tırpan bu öğretim üyeleriyle de sınır-
lı kalmadı. Başka öğretim üyeleri,
memuriar, öğrenciler de çeşitli so-
runlarta yüz yüze geldiler.
Onümde bir öğrencinin mektubu
duruyor. Şikâyetlerini yazmış, ancak
bir başka dileği de adının saklı kalma-
sı. En acısı, bir üniversite öğrencisinin
açıktan üniversite yönetimini eleştire-
memesi. Böyle bir şey ancak diktatör-
lük dönemlerinde olabilir. Ama Avru-
pa Biriiği'nin kapısındaki Türkiye'de
bir öğrenci veya bir öğretim üyesi
haksızlıklara açıktan karşı çıkamıyor,
Çikanlann başına da olmadık şeyler
g&liyor.
yğrencinin mektubu şöyle sona
iyor "Üniversite çalışanlan içinde
kişi hariç herkes mutsuz. Onur
Kula'nın rektörlük seçimlerine karşı
açtığı yürûtmeyi durdunva talebinin
kabul edildiğini duyduk. Bu bize umut
vermekle biriikte, sonucun nereye va-
racağını kestiremiyoruz. Biz öğrenci-
ler de çok rahatsızız. Lütfen sesimizi
duyurun." Mersin'de olanlann kısa bir
özeti. Uygar ve çağdaş bir Türkiye'yi
bu eğrtim mantığıyia nasıl kuracağız?
Çağdaş uygariık düzeyini nasıl yaka-
layacağız?