19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2000 PAZAR 8 HABERLER Sendikalar taslağı hazır İşgüvencesi yasası tarafların urfaşmasını bektiyor ANKARA (AA) - Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanhğı, sendikaya üye olan işçilerin iş akit- lerinin feshini önleyen yasa taslağı hazırladı. Ba- kanlık tarafından 2822 sayılı Toplu İş Sözleşme- si, Grev ve Lokavt Yasası'nın 13'ncümaddesiile 1475 sayılı Iş Yasası'nın 17'nci maddesinde de- ğişiklik yapılmasını öngören yasa taslağı üe Uk kez toplu iş sözleşmesi kapsamında bulunan iş- yerlerinde çalışan işçilerin. sendika üyesi olduk- lan gerekçesiyle işten çıkanlmalan önlenecek. Taslağa göre, ük kez toplu iş sözleşmesi kap- samında bulunan işyennde çalışan işçilerin, sen- dika üyesi oldugu gerekçesiyle işten çıkanlma- lan durumunda, işçi veya üyesi olduğu sendika fesih büdiriminin tebliği tarihinden itibaren, fe- sih işleminin sendikaya üye olması nedeniyle yapıldığuun tespitı için Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'na başvuruda bulunabılecek. Bakanlık ış müfettışlerince, başvuru tarihin- den itibaren bir ay içinde incelenecek başvuru- da, işçinin iş akdrnin sendikaya üye olması ne- deniyle feshedildiğinin anlaşılması üzerine, in- celeme sonucu, işçi veya üyesi bulunduğu sen- dikaya bildirilecek. Bakanlık taslağına göre, bıldirimi alan sendi- ka üyesi işçi veya üyesi bulunduğu sendikaya, işe iade talebiyle iş mahkemesıne başvurma olana- ğı getinrken davarun üç ay içinde sonuçlandınl- ması öngörülüyor. Taslakta, mahkemenin, işten çıkarmamn sen- dikaya üye olma nedeniyle yapıldığını tespit et- mesi, fesih işleminin geçersizliğine ve işçinin işe iadesine karar vermesi durumunda, mahke- mece venlecek karar temyiz edildiği takdirde, davanın Yargıtay tarafından bir ay içinde kesin karara bağlanması benimseniyor. Davanın Yargıtay'ca onanması üzerine, işe ia- de karan verilen sendika üyesi işçi, karann ken- disine tebhğinden itibaren altı ış günü içinde işe başlamak zorunda olacak. Sendika üyesi işçi, bu süre içinde işe başlamazsa, işverence yapümış bulunan fesih haklı sayılırken ışveren sadece iş- ten çıkarmanın hukuki sonuçlan ile sonımlu ola- cak. Taslakta, 1475 sayılı iş yasasının 17'nci mad- desınde değişiklik yapılarak işverene işten çı- karmanın haklı bu- nedene dayandığına ilişküı is- pat yükıimlülüğü de getrnlıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca hazırlanan yasa taslağı gerekçesinde, genış ve sı- nırsız bir fesih hakkının, Cumhunyetın nitelik- len arasında sayılan "sosyaldevtet" ilkesi ile bağ- daşmadığı kaydedıldi. Işçının fesıhlere karşı gerektığı gıbı koruna- madıgı bir hukuk düzenınde sendika özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi özerklığı ve grev hakkının ek- sık olacağına dikkatı çekılen genel gerekçede, ış güvencesinin sağlanmadığı bir sıstemde, sen- dika içi demokrasinin yeterince işleyemeyeceği bildirildı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşsr Oknyan, sendikaya üye olduğu gerekçesiyle iş- ten çıkanlmalann ördenmesine yönelik hazır- ladıklan ış güvencesi yasa taslağını, görüşleri alınmak üzere işçi ve işveren tarafina gönderdik- lenni söyledi. Taslağı bir an önce Bakanlar Ku- rulu'na sevk etmek için ılgıli sosyal taraflar arasında "uztaşma" sağlanmasını istediklerini anlatan Okuyan, uzlaşmanın sağlanması durumunda iş güvencesi yasasını en kısa sürede çıkaracaklannı kaydettj. 1982 Anayasası ile laik ve çağdaş eğitim özünden uzaklaştırılınca ünrversitelerdeki gençlik dinci ideolojinin hedefı haline geldi. Sorunlan sol çözerNe varki, 1950lerle berabeT, eği- tim adun adım bu niteliğinden sıy- nlmıştır. Önce, laik-dinci olmak üzere "üd başh" bir eğitim yeniden yaratılmış; son olarak, "1982 Ana- yasasT ile laik eğitim de "zorunlu din dersleri" ile özünden uzaklaştı- rılmıştır. Öte yandan, bugün eğitim, yöntemiyle olduğu kadar konulara bakış açısıyla da pedagojıye uzak ve çağdışıdır. Ostelik, eğitun hakkı- nı paraya bağladığı için demokratik de değildir. Eğitimi, süratle laik, demokratik ve çağdaş bir zemirı üzenne oturtmak zorundaytz. Son olarak, "Kûrt sonınu" diye bir sorunumuz vardır. Sadece Do- ğu'nun kalkındınlması gibi ıktısadî bir çerçeveden ibaret değildir bu; içine, Kürt insanınm kimlığıne say- gıyı, bu arada ayn bir dılı olduğu için bırtakım kültürel haklan da al- maktadır. ,. .Bütün bunlara, ülkemizde, de- mokrasıye tets.djiişen bırtakım ku- rum ve uygulamalann yanı sıra, çağdaş standartlara uymayan bir in- san haklan rejimini de eklemelıyiz. Özellikle Avrupa Birliği'nin kapı- sında "aday ülke" statüsünde kal- makla yetinmeyip gerçekten üye ol- mayı hedeflerken, içine gireceğimiz camıanın bizden -en başta da- bu noktada bekledıklerini yerine getir- mek zonmdayız. Elbette onlar iste- dıkleri içm değil, bizim kendi in- sanlanmızm buna lâyık olduklanm da göz önünde tutarak... Burada önemli bir sorun, bunlan kimin başaracağıdrr. Sorunlan çözmek, sadece bir iyi Yûzyıldan niyet sorunu de- ğil, her şeyden önce bir "iktidar sonınu" olmuş- tur. Bu, bizim için de böyledir. Ve ilk karşılaştı- ğımız soru da şu- dur: Sorunlan bugünlere kadar getınp -böyle dağ gıbı- yığanJar, Türkıye'nın yanm yüzyılında yer almış sınıflar ve on- İann siyasal kadrolandır. Bugün de iktidarda olanlar, o sınıflar ve onla- nn siyasal kadrolannın uzantılan- dır. Böyle olunca, sorunlan zaten onlar yarattıklanna göre nasıl çö- züm bekleyebiliriz kendilerinden? "Eşyanın tabiaü"na aykın düş- mez rru bu? Buradan kalkarak diyeceğiz ki, Türkiye'de sorunlan gerçekten çö- zecek olanlar, herkesten önce ileri- ci, sol ve demokrat siyaset kadrola- ndır. Yapüacak iş de onlan ıktıdara taşzmaktır. Kuralîan, böylesı bir sü- rece göre yeniden düzenlemeliyiz. Ülkemıze has ve insanlanmıza layık yeni ve çağdaş bir anayasayı yapıp yürürlüğe koyacak olanlar da ışte bu siyaset kadrolan olacaktır. Bu siyaset kadrolannm iktidara yürüyüşünde, ülkemızdeki koşullar dünkünden farklıdrr: Önce Türkiye, dünyadakı gelişmelere de uygun olarak, büyük bir "değişim sancı- sı"nı yasamaktadır. Sonra, artık sadece partilerin de- ğil, "srvü guTşim"ın de ağır bastığı bir ülkede yaşıyoruz. Özellikle 1980'lerle beraber. Yüzyıla... olumsuz yığınla etkıye karşın, sapmalardan - mümkün olduğu kadar- uzak ka- labılmış, soran ve sorgulayan bır "gençük kesi- mi" var ve ço- ğunlukta. Bütün bu dinamıkleri göz önün- de tutmalı! Ayduılara gelınce .. Eskisınden çok daha geniş ve renkli bir "fikrîcoğrafya"mız oldu- ğu bır gerçek. Ona bağlı olarak ay- dınlanmız da çeşıt çeşit: Dincisi, tkincı Cumhuriyetçisi, liberalı, sos- yalistı, sosyal demokratı, Kemalis- ti var; Türkçüsü, Kürtçüsü, bu ara- da utangaç faşısti var. Bunlar, büyük çoğunluğuyla partıler arasında bö- lüşülmü^ haldeler; pek azı da "da- vaya bağlı seyirri" (spectateur en- gağ^V^rumunda. Bır yüzyıl bitir- ken, onlann fotoğrafrnı ya da rönt- genini çekmek güzel olurdu. Yeni bır yüzyılrn eşiğinde, onca kavganın sonucunda kalburun üs- tünde kalabılmiş gerçeklerarasrnda göze en çok çarpanı, "laik ve de- mokratik Cumhuriyet" gerçeğidir. Cumhuriyet, demokrası ve laiklik: Aslında etle tırnak gibi aynlmaz bir bütün haline gelmiş bu ilkelere da- yanarak yürüyeceğız yem yüzyılda ve sorunlanmızı da onlann aydınlı- ğında çözmeye çalışacağız. Aydmlanmız arasında bu bütün- lüğü farkedenler çoğunluktadrr di- yebilir mıyiz? Dincisi, kendine ne kadar aydın derse desin, metafizik saplantılar- dan kafasını kurtarabilmış değıldn-, kurtaramaz da; "numaracı cumhu- riyetçiler", çağdaş tanrumizin, -kı- mı yanlışlan olsa da- yaptıklanyla bize onur verebılecek bir döneminı gözardı ederek yeni bir Cumhuriyet düşü ıçindedrrler; Türk lıberallen, dincı ıdeoloji ve kunımlaşmayı "an- lamak" uğruna bunlara teslım olur, aslında liberallenn ışı olan hesaplaş- mayı ve Aydınlanmacılığı Marksıst- lere bırakırken, sapla samam bırbi- rine kanştırarak "irtfca" karşısuıda bır parça tıtızliği "paranoya" oiarak karşılayıp, türban ve "yeşil serma- ye"yi modernleşme \e sekülerleşme belirtileri sanmaktadırlar. Son olarak Atatürkçülere gelın- ce... Kemalizmi, bir Aydınlanma hareketınrn bütünlüğü ıçıne yerleş- tinp ona, Cumhuriyet, demokrasi ve laikügin bir sentezi olarak ba- kanlann yam sıra, sapla samanı bir- binne kanştmp, otoriter, totaliter ve faşizan bir nitelikte sunanlar da var onu; Profesör BüJent Tanör'ün dediği gibi (MüHyet, 28 Ekım 1999), böylesine modernist bir dünya görüşunü tutucu, "her yer- de düşman var", "vatan tehlikede" bıçırninde panik yaratıcı, moral bo- zucu, kutuplaşmalan besleyici, fa- şızan bir kimlığe büründürmek, yanlışlığı bır yana, bu devrime gö- nülden bağlı olanlan fazlasıyla üz- mez olur mu? Bİttf KIŞDÖNEMİ ALMANCA KURSLARI Goethe Enstrtüsü'nün merkezi sınavlanna hazırlık Kayıt için ' ' \f Tarih : 03 - 06 Ocak 2000 Saat: 10.30 -13.00 ve 14.30 -18.00 arası Yer: Yeni Çarşı Cad. 52 Galatasaray Tel.: 293 66 68 - 249 20 09/45 ve 46 AIAAAN KULTÜR MERKEZİ Almanca Öğrenmek Meslekte Başan GOETHE INSTITUT ISTANBUL hh gün Cumhuriyet Ajandası - JYAYSAT B a y j l e r i n d e . kitap kulübü Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 (34334)Cağaloğlu-lstanbul Tel. (212)514 01 96 EYÜP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1998/103 Karar No: 1999,643 Davacı: Istanbul Büyükşehir Belediye Ba^kanlığı Vekıli: Av. Selahattin Ayyıldız-Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hizmet binası, Saraçhane-lstanbul. Davalı: Tahsın Gökhan- Numune Sokak No: 4/5 Bay- rampaşa-lstanbul Davagünü: 18.2.1998 Karar günü: 18.11.1999 Dava: Tazminat Temyize cevap süresi: 15 gün. Davacı tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ta- rafından davalılar Hacı Örbeyi ve Tahsın Gökhan aley- hine açılan tazminat davasında davalı Tahsın Gökhan'ın adına dava dilekçesi ve nıahkeme kaannın gazete ılan yohı ile ilan edildiğinden bu kerre tstanbul Bü>Tikşehir Belediye Başkanlığı tarafından mahkememızce \erilen 18.11.1999 gün 1998/103 esas, 1999/643 karar sayılı ilam temyiz edilmiş ohnakla temyiz dilekçesinın davalı Tahsın Gökhan'a gazete yolu ile ılanına karar verihniş olmakla temyiz dilekçesi aşağıda gösterilmiştir. Davacı tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve- kih mahkememize ait karan beledıyeye ait 34 L 2472 plakalı Suzuki marka araca Tahsin Gökhan sevk ve ıda- resindeki 34 SNZ 92 plakalı özel otonun çarpması sonu- cu araçlannda meydana gelen zarann tazmıni amacıyla araç sahibi ve sürücü aleyhine dava açtıklannı, mahke- mece yapOnlan bilirkişi ıncelemesi sonucu verilen rapo- ra dayanılarak 165.445.220.-TL'nin taraflarına ödenme- sıne karar verildiğini, kusur oranlannın yüzde 50, yüzde 50 kabul edildiğinden fazlaya ilişkın taleplerımn ret edıl- diğim. trafik rutanağına, kazanın oluş şeklıne ve krokıye bakıldığında araçlannın kavşaklarda geçış üstünlüğünü ihlal etmediği ve hiçbir kusuru olmadıklannın açıklan- dığının, bu nedenle mahkeme karanmn hatalı olduğunu, karayollan trafik lcanununun geçış hakkı başlıkh 57. maddesinin c/2 bendine göre kavşaklarda kavşak kolla- nnın trafik yoğunlugu bakımından farklı olduklan ışa- retle beürlenmemiş ise de motorlu araçlardan soldakı, sağdan gelen araca geçiş hakkını vermek zorunda oldu- ğunu, kazanın meydana geldığı kavşakta kav şak kollan- nın trafik yoğunlugu bakımından farkh olduğuna dair bır ışaret olmadığım, kaza esnasında araçlannın sola dön- mek üzere kavşağa girmiş ve diğer araca göre sağ taraf- ta olduğunu, karayollara trafik kanununa göre geçiş hak- kının araçlanna ait olduğunu, beledıyeye ait aracı lculla- nan sürücünün geçış önceliği kuralını ıhlal etmesmin söz konusu olmadığını, asıl davalı tarafça kurallara aykın davranıldığını ve asıl kusurlu olduğunu, aynca sürücü belgesi ibraz edilmediğinı ve alkollü olduğunu, sürücü Tahsin Gökhan'ın yüzde 100 kusurlu olarak tespitı ge- reknğini, bu konudaki bilirkişi raporuna yaptıklan ıtıraz- lann dikkate alınmayarak hatalı bır karar verildiğini bıl- direrek Eyüp 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'run 98/103 esas, 1999/643 karar sayılı ilamın bozulmasına, yargıla- ma gideri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletılmesine karar verümesi talep edilmiş ve karanmız temyiz edil- miştir. Işbu ilan yayımlandıktan 15 gun sonra yapılmış sayı- lacaktır. Ilan olunur. 8.12 1999 Basın: 67739 ANKARA 19. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1999 438 Davacı Fahrettin Aydemir ve Ayten Aydemir vekilı tarafından davalı Fermani Altun aleyhine açüan alacak davasının yapılan duruşmasında, Davalı Fermani Al- tun'un adresi bulunamadığından ilanen tebligat yapıl- masına karar verilmıştir. Karar gereğince duruşmanın bırahldığı 22.02.2000 günü saat 10.25'te duruşmaya bizzat gelmesi veya bir vekılle kendısini temsil etrinne- sı, gehnediğı veya kendısini vekille temsil ettirmediği takdirde HUMK'nun 213 ve 337 maddeleri gereğince yokluğunda duruşmaya devam olunup hüküm venlece- ğı hususu tebligat yenne geçerlı olmak üzere ılan olu- nur. Basın 67786 CEYHAN1. AŞIİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1998/21 Davacı Refık Akça tarafından davalılar Hazine vs. aleyhine açtığı tesçil davasuıın yapılan yargılamasında; Dava konusu Ceyhan Isırganlı köyü doğusu: Süley- man Atla tarlası. batısı: Şükrü Küçük tarlası, güneyı: Selım Cöttü tarlası ve kuzeyi: Mehmet Atla ve Fatma Akça tarlası ile cevrilı yer davacı Refîk Akça ile murisi Fatma Akça tescil davası açmış olup bu yerde bu- hak id- dıa eden varsa 27.3.2000 günü duruşmaya gelerek be- yanda bulunması, aksi takdirde yokluklannda yargıla- maya devam edileceği ilan olunur. Basın: 65249 BAKIRKOY 5. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo-1998/1353 EsasNo 1999 908 Karar No. Cemıle Kayapınar tarafından ıkame olunan vası tayım da- vasının yapılan duruşması sonunda, Davanın kabulü ile Fatıh 1 Sulh Hukuk Mahkemesrnın 8.6.1994 tanh, 1993/1042 esas, 1994'485 karar sayılı karan ile vası atanan Cenule Kaya- pınar'ın vasılığının kaldınlmasına, Saadet ve Nun'den olma Dıyarbakır, Merkez, Camı Nebı Mah. 04 cılt \e 430 kütükte kayıtlı 1982 doğumlu Miyde, 1989 dofumlu Nur ve 1990 do- ğuinlu Yasemın Sanıhanoğlu'na, Mardın, Merkez, Kobalagıl köyü, 036 01, 33-39'da nüfusa kayıtlı halaları Fevzıye Ba- la'nın TMK'nın 354. maddelen gereğince vası olarak nasp ve tayınıne 2.12.1999 tanhınde karar venlmış olup, ılan olunur. 27 12 1999 Basın. 68038 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1999/1428 Karar No: 1999/1523 Hâkınv Kemal Güzel 20998 Kâtip: Nuran Taşkıran Hüküm Özeti Mahkememize ait 1999/1428 esas, 1999/1523 karar sayılı 21.12.1999 tarihli ilam ile Bırgül Aktay'a ablası Sevgı Aktay (Baran) vası tayin edilmıştır. 21.12.1999 Basın: 68008 YORUM ÖZTtN AKGÜÇ Türkiye'nin Handikapı Türkiye, XXI'inci yüzyıla iyi koşullarda, sorunla- nnın önemli bir bölümünü çözmüş olarak, umutlu olarak girmeliydi. Bağımsızlık savaşını yapanlar, M. Kemal ve arkadaşlan herhalde XXI'inci yüzyı- la girerken çok daha iyi bir Türkiye ümit etmişler- di. Onurtu, kalkınmış, çağdaş, dünyada saygınlığı olan, geleceğe umutla bakan bir Türkiye. Ne ya- zık kı beklentiler gerçekleşmedi. Türkiye istenen düzeylere gelemedi. Avrupa Birliği'ne yıflar sonra aday olduk diye sevinen, gururlanan, IMF ı(e stand- by anlaşması yapıldı diye ekonomik sorunlann çö- züleceğini uman, halkının büyük bir bölümü yok- sulluk sının altında yaşayan, eğitim düzeyi düşük hatta eğitimsiz Türkiye. Hazin, acrfdı. Insan, yeni bir yıla yeni bir yüzyıla girerken, daha umırt verici, iyi şeyler yazmak, öngörmek istiyor. Soğuk ve açlık- la savaşan, çağdaş yaşamın getirdiği her türlü ra- hatlıktan, olanaktan yoksun geniş kitlelerin varlığı- nı düşündükçe, insanın içini huzur değil, çaresiz- liğın, bir şeyler yapamamanın verdiği üzüntü, ka- ramsarlık kaplıyor. Açıkçası Türkiye'yi bu duruma düşürenlere, hal- kımıza bir şey vermeyenlere, içimde kızgınlık, öf- ke var. Yıllardır, afîedersiniz, bulunmaz bir nimet gi- bi Türkiye'nin başına çöreklenmiş demirbaş poli- tikacılara, liderlere, yalaka yazarlara, toplumsal iş- levini yapmayan medyaya, görev bilincinden, halk ve ülke sevgisinden yaksun sözde kamu hizmet- lilerine, kısa vadelı çıkarlan uğruna ülke geleceği- ni göremeyen işadamlarına, çekingen okumuşla- nmıza, gerekli özveriyi göstermeyen eğitmenleri- mize, gelişme konusunda çaba harcamayan hal- kımıza kızıyorum, öfkeleniyorum. Doğal olarak kendimi de suçluyor, sorguluyorum. "Sen neyap- tın? Ne hakla başkalanna kızıyor, öfkeleniyorsun" sorulannı kendime de soruyorum. Hiç oimazsa bi- le bile, kendi ufak çıkarlanm doğrultusunda, belir- li orunları kapmak için halkı, çevreyi yönlendirme- ye kalkışmadım diye teselli anyorum. Ülkeye, top- luma kötülük yapmamak yeterli mi? Kuşkusuz ha- yır. Bu da bir teselli olmuyor. Hepimiz, değişik öl- çülerde de olsa ülkenin bugünkü durumundan so- rumluyuz.. hatta suçluyuz. Günümüzün lider kadrosu, üst düzey yönetici- leri, halkımıza dayatılan davranış biçimleri, değer yargılan, kuşkusuz eksikliğimiz. özellikle lider, po- litikacı kadromuz, Türkiye'nin sırtına binmiş, kal- kınmamızı engelleyen bir ağırlık. Diğer ülkelerte ya- nşmamızda gerçekten bir handikap oluşturuyor. Bu yüklere, handikapa karşın Türkiye başanlı ol- mak zorunda. Avrupa Birliği kapılannda beklemek, IMF'den gelecek koşullu birkaç milyar dolar için yüzsuyu dökmek, ABD'nin uydusu gibi hareket et- mek, kendi enerji tesislerini yabancılara peşkeş çekmek, başka bir ülkenin başkanından sorunla- nmızı çözeceğini ummak, şefaat dilemek Türki- ye'ye yakışmıyor.Yüz kızartıyor, utandınyor. Lider- lerimiz, üst düzey bürokratlanmız, yalaka iki-üç boş lafla şütun doldurma uzmanı bilgi özüriü ya- b İ ^ d l f k k l i fnuyor", arrta'Tö^ye'de bu tür davranişlann eziklr- ğini duyan insanlanmız var. ' Türkiye, şunun bunun yardımı ile inayeti ile de- ğil, kendi çabası ile özverisi ile savaşım ve üretim gücü ile bir yerlere gefmelidir. Halkımız yoksul ol- sa da kendine güvenmeli, onurunu, saygınlığını korumalıdır. Kendi onurunu koruyamayan, özsay- gısını yitirmiş bir topluma, kimse değer vermez, saygı göstermez. Gelecek yüzyılda kuşkusuz yeni bir dünya dü- zeni kurulmalıdır. Ama bu bazı ülkelerin, çokulus- lu şirketlerin egemen olduğu emperyalizmin bir alalaması olmamalıdır. Insanlann eşit, hür olduğu, yaratıcı olduğu, birbirierine saygı gösterdiği, dün- ya olanakların daha hakça dağıtıldığı banşçı bir düzen olmahdır. Tüm elverişsizliklere, olumsuzluklara karşın, ülke- miz ve insanlık için iyi bir binyıl candan dileğimizdir. ECumrmrryet I kitap kulübü | ZAGÜıJÜ HOTEL SIRENE BELEK-ANTALYA 3C Son kitabı "2000 yılının Eşiğinde Avrupa ve Türkiye" ile diğer kitaplannı imzalayacak Hotel Sirene Belek-Antah ANKARA DÖRDÜNCÜ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1998/825 Davacı Içışlen Bakanlığı vekili tarafından davalı M. Ferit Yazıcı ve Celal Yalçın aleyhine açüan alacak da- vasnun verilen ara karan uyannca; Davalı Fent Yazıcı'nrn Ihlamur Sokak, No: 7/13 Kı- zılay/Ankara adresıne tebligat yapılamadığından dava dilekçesi ve duruşma gününün teblığine (ilanen) karar verilmiştir. Davacı \ekıh dava dılekçesinde; tçişleri Ba- kanlığı'na ait 06 AZE 04 plakalı araç ile 06 R 9770 pla- kalı aracın 20.07.1998 tarihinde trafik kazası yaptığı- nı, Içışleri Bakanlığı'na ait araçta hasann meydana gel- diğini, kusurun davahya aıt olduğunu, hasar bedeU olan 539.181.500 TL'nin davalılardan müştereken ve müte- selsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş olmak- la, davalı Fent Yazıcı'nrn ışbu ılanın ilan tarihinden iti- baren 10 gün içinde davaya cevap vermesı ve duruşma günü olan 24.02.2000 günü saat 10.00'da mahkeme- mizde hazn- bulunması veya bir vekil ile kendisini tem- sil ettınnesi, dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğınin yerine kaım olmak üzere ilan olunur. 19.11.1999
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle