19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 2000 PAZAR 10 X AAA-K Y A ^ l L A I v l [email protected] Montreal sokaklannda Türk polisleri Pınl pınl, çağcıl ve bınkim dolu üç Türk genci: Ramazan Sagun, İbrahim Kabalay ve Önder Suyum. Üçü de Türkiye'de doğmuşlar ve 1987 başlannda yepyeni bir yaşamın peşinde, aileleriyle birlikte, Kanada'nın Quebec yöresine ayak basmışlar. Göçmenliğin ilk aşamasındaki o yıldıncı uyum sorunuyla cebelleşmişler bir ara. Ortalama yaşı 26 olan üç arkadaş, kendilerini çemberleyen dağlar gibi güçlükJere karşın yüreklerindeki umut ışığını yitirmemişler. Savaşımın ilk bÖlümünde, evdeki sofraya ekmek koymaya girişen ana ve babalarına yardun etmeyi, öncelik sorunu yapmışlar. Bir yandan da Quebec denen diyann dilini öğrenmek, bir yandan ekinsel donatunı, yerel alışkanlık ve töreleri özümsemek için kitaplara koşmuşlar. Iş dönüşü ya da tatil günleri, birçok kırsal ya da kentsel Türk'ün yapüğının aksine, kahvelerde iskambil ve tavlaya kurban olmak yerine, ^ ^ " " " " ^ yaşamlannın geri kalan bölümünü sürdürecekleri Kanada'nın bir parçası olmaya karar veraüşler. Bol parah din sömürücülerinin, kravatlı yobazlann, taze kan aramak için oluşturduğu ırtıca odaklanndan da uzak durmuş Denizlili üç arkadaş. Köy çocuğu olmak, kısır döngüyü aşıp gün ışığına çıkmak kolay iş mi? Yadellerde, dar boğazlardaki Türk yaşamının iç karartan getto yalnızlığına karşın, hiç ama hiç yılgınlığa yenik düşmemişler. El emekçisi olarak, tüm gün bedenlerini hırpalayan işlerini bitirir bitirmez, gece kurslannda Fransızca öğrenmeye girişmişler. Dil öğreniminin ilk aşaması sona erince, daha ileri düzeydeki Fransızcaya gönül verip yeni kurslara kayıt yaptırmışlar. Denizli'nin Ören, ve Medet köylerinden olan bu ışık tutkunu gençleri, gönendiren kimlermiş bihr misiniz? Başta, aydınlanma sevdalısı olan ana ve babalan, onlann yanı sıra Fransızca kurslanndaki öğretmen ve Quebecli arkadaşlan, üç arkadaşın kent polisi olması önerisini ortaya atmışlar. Kanada'da, en saygın mesleklerden, en iyi paraiı ışlerden bıri olan polıslıği, üç arkadaş hemen benimseyivermiş. 2000 yılının başlannda resmen polis olarak görevine başlayacak olan Ramazan MONTREAL ENGtN AŞKIN Sagun'u, birkaç ay sonra Ibrahim Kabalay ve Onder Suyum izleyecek. "Nkolet PbHs Enstitüsü Ue Quebec Polis Koteji"nde eğitim gören üç arkadaşın başansı, tüm ırkdaşlannı kıvanca boğacak. Polis gücünde çok az olan göçmen kökenlı görevli sayısuu arttırmaya çalışan Kanadalı yetkilüer, polis-kamu ilişkiîerinde yeni bir duyarlılık döneminin başlamasına ön ayak oldular böylece.Göçmenlerin, neden oluştuğunda, kendi dilinden, kendi kültüründen anlayan bir polisle kolayca üıntı kuracağına inanan polis yöneticileri, polislik mesleğine katılmalan için göçmenlere yaptıklan önerilerin çekingenlikle karşılaştığını belirtiyorlar. Kanada polisi, göçmenin kendi ülkesindeki "polis imajı"run, çok olumsuz olduğunu yakından bildiği için, Kanada'daki polislik mesleğini, göçmenlere tanıtan geniş bir karnpanya yürütüyor. Sanığa el kaldtran, işkence yapan, kötü davranan polisin ~ ~ " " " " ~ kolay kolay akla gelemeyeceği Kanada'da, polisteki çürük elmalar, tümüyle bağımsız sivil denetim kurullanyla hemen ayıklamyor. Sanığa dayak atan polislerin uzun yülar cezaevinde konuk edilmeleri de, kamunun yasal bir garantısı olmuş. Denizlili üç arkadaş, şimdi yurttaşı olduklan Kanada'da, 4 yıllık polislik eğıtimini bitirip göreve başlamak üzereyken "Neden polis oldunuz" sorusunu şöyle yanıthyorlar: "Türkiye'de, her çocuk gibi biz de polis korkusuyia büyüdûk. Yetişldnlik yülanmızda bfle, polis görünce yol değiştirîrdik. Montreal'e flk ayak bastığımız dönemlerde, polis korkusunu içfanizden atamamıştık. Oysa, buranın poHsinin, sadece yurttaşı konımakla, vasalan savunmakla uğraşöğma tamk olduk. Polis koiejindeki hocalanmız, bfcderi aralannda görmek isteyen saygm uzmanlanİL Yaşamla uyuşan, hallana saygüı olmaya mecbur, nazik ve güramser yüziü bir mesleği seçtiğimiz için krvanchyız. Korkularla kuşaülmış ana yurdumuzun, kendi polisini seveceği günlerin de gefeceğine inanryoruz. Bunüarda, polis arabalannın ön kapıian üstünde iri harflerk şu yazüar okunun 'Koru ve Hizmet Et Bizier bu Uketerle hizmet vereceğiz Quebec topJumuna." N e w Yorkhılar 2000 yıhna her yılbaşı olduğu gibi Times square*de girdüer. SaarJer geceyansı 12'yi gösterirken meydanda 2 milyon kişi vardı. Dev "Yeni yıl bebeği" ise coşkulu kalabahğa havadan eşlik etti. (Fotograf: REUTERS) -3İBT ı>ittlafii>ıhi." ı Bu gece svfâ^nl i-A'.rr 0 MJ *?onA .Issün anyorumrr;Tpn .arnîıs Nereye bakmalı ki? Odamın içinde şöylece bir gezdiriyorum gözlerimi. Canım babamla dans ederken çekilmiş o güzelim fotograf durdunıyor beni önce. Nasıl da mutlulukla ışüdıyor o derin yeşil gözleri o özel günlerden birinde. Onunruhuna kanşıyorum kim bilir kaçıncı kez Dayanılmaz bir sıcaklık ve sevgi dalgası yaydıyor içime. Gülümsüyonım, ağlamıyonım. Ağlamak kaybedişin işareti. Kaybedilmiş bir şey yok ki. lşte ben yine onun gözlerinin içine bakabiliyorum, yine onunla konuşuyorum. Onun öğütlerini dinliyorum ya da belki dinlemiyorum, yine onu kızdınyorum, sevindiriyorum, gururlandınyorum ve işte ben yine onun o sonsuz, kayıtsız şartsız şefkatini yüreğimin en derinliklerinde hissediyorum. Yalnızca ona sanlamıyorum. Ama ruhumla sanlıyorum. Neden yetmiyor? Ve ben halen aramakta olduğum ruhumla ona sanlmayı nasıl başarabiliyorum? Birüerine kanştığında hissedilen ruh kendi teklığınde neden tanımlanamıyor? Bu gece ruhumu anyorum. Babamı sevgiyle kucakladıktan sonra kitaplanma çevriliyor gözlerim. Içi "izm"lerle dolu felsefe kitaplan belki yardımıma koşar diye düşünüyorum. Ama neden bu kadar isteksizim onlara danışmak konusunda? Kategorileri, doktrinleri, evreni ve insanı ve bunlara dair her şeyi çeşitli boyut ve renklerde pencerelerden açıklama heveslisı "izm"leri, numaralı camlan, büyüteçleri sevmiyorum. Soyutlamaktan da pek hoşlanmıyorum. Soyutlarken "gerçek''i içine düşürdüğümüz binbir güçlük ve karmaşa bunaltıyor beni. Öyle çok deformasyona tabi ki zavalh . - 'gerçek' yakında kendi de ne olduğunu unutacak! Aslında 'gerçek' ne tekil ne de sabit/değişmez. Bir nehir benzeri sessizce akıp duruyor evrimsel dansı içinde evrenin. Milattan Önce 500 yıhndan beri çoğu filozofun farkmda olduğu gibi, beş duyumuzla algıladığımız ve beynimizde yoğurduğumuz dünya 'gerçek dünya' değıl, fakat bızım BRICHTON ÜMtr DENİZ yarattığmuz, özene bezene derlediğımiz bir sanat eseri. Galüeo'nun şu önermesı boşuna modern bilimin başlangıcı olmamış: Renk nesnelerin 'içinde' değıl, ancak kendi duyulanmızuı nesnelerle alışverişinin içinde. Ama bütün bu nörolojik görelilik bilgisi sağlayamamış. Bunun da en önemli nedenlerinden biri kanımca 'dil'. Üetışımı kolaylaşürmak üzere üremğımiz dil artık bize, düşünme biçimimize hükmetmeye başlaymca otomatik çağnşımlarla elimiz kolumuz bağlanıyor. Bu gece ruhumu anyorum. Acaba diyorum, şu 'ruhum' diye canla başla sahiplendiğim ve büyük bir sabırla aramaya devam ettiğim şey beş duyunun ötesindeki, varhğı 'bflimsel' olarak kanıtlanmamış alüncı duyuyla mı ilintili? Nasıl tanımlarur ki altıncı duyu? Metafizik boyutta yaşanan, rasyonel bir açıklaması olmayan. daha doğrusu böyle bir açıklamaya gerek duymayan ve tam da bu nedenle, yani beynin mantıksal müdahalesinden uzak olmayı başardığı için son derece güçlü bissedilebilen bir yoğunluk. Bana göre, insan bir olaya ya da duruma baküğında görüşünü 'yorum'lardan ve onlann yarattığı kalabalık karmaşadan temizlemeyi başanrsa; yani olayı ya da durumu olduğu gibi, kendisinden hiçbir şey katmadan bütün yahnlığıyla öylece görmeyi başanrsa, işte o zaman altıncı duyumuz 'gerçek'in evrimsel akışkanlığına kilitlenmeyi başarabiliyor. Ve ancak o zaman koşullanmışlıklann, 'izm'lerin, soyutlamalann, projeksiyonlann, geçmiş ve gelecek kaygılannın ve algı yanıhnalannın yarattığı kulaklan sağır eden gürültüden uzak çok net ve berrak bir tath ses duymak mümkün. Hatta bunun da ötesi. o ses olmak mümkün. Dogu'nun mistik geleneğindeki meditasyon pratiğinin de ulaşmaya çalıştığı hedef bundan başka bir şey değıl. Tony Parsonsın 'Aşikâr Giz' (The Open Secret, 1995) adlı kıtabında ustalıkla aktarmaya çalıştığı 'olmak' da bundan başka bir şey değil. Bu gece ruhumu anyorum. Yani öyle görünüyor ki ruhun hiçbir yerlere kaçıp gittiği yok; ıçimızde öylece tath bir sabırla ona ulaşmamızı ve onunla bütün olmamızı beklıyor. Gürültüyü ve karmaşayı sevmiyor. Basitliğe ve yalınlığa tapıyor. Elbette ki basit her zaman kolay değil. Gürültüden annmak, kendi içindeki o tatlı sesi dinlemek, çevremizdeki herkesi ve her şeyi o tatlı sesin sıcaklığtnda yıkamak ve en önemlısi herkesi kendi içindeki o tatlı ses ile tanıştırmak bir yaşam boyu sürecek bir misyon. Onun için mi ben 'Hiçbirşeyizm'in propagandasını yapmaya soyundum? Bu gece ruhumu anyorum. Dışanda deüler gibi aramayı bırakıp 'hiçbirşeyist' gözlerimi kendi içime çevirdiğimde, beni büyük bir sevgiyle orada beklerken buluveriyorum onu! Ve gecenin tadını çıkarmaya başlıyorum. "Venîyılda "î Trafalgar Meydanı'ndaYüzyıhn son gününde bu yazıyı bitirdıkten sonra Ketnal, Nurdan, L'fük, Agatha. Meral ve ben önce Covent Garden'da bıraz dolaşacak, akşam yemeğini güzel bir lokantada yiyecek, gece 10'a doğru da Trafalgar Meydanı'nda yer kapmak üzere yollara düşeceğiz. Yollara düşmeyi laf olsun diye söylemiyorum. Çünkü meydana çıkan tüm yollar bir gece öncesinden araç geçişine yasaklandığı için toplutaşuna araçlanna adeta hücum edilecek ve biz bu hengâmede de kendimize yer buhnaya çalışacağız. Benim bu Trafalgar denen meydanla az biraz hukukum bulunmakta. Bir kere kibar(!) Ingiliz polisinin copunu yemişliğim vardır. Mandela serbest bırakılıncaya kadar Güney Afrika Elçihği önünde yapılan gösterilerde ara sıra coplanırdık biz. Bir de çok özel sayılabilecek bir anı size: On beş yü önce çok gencim tabii. Ispanyol bir de kız arkadaşım var. Otobüse binmişiz, ondan biraz daha eski(!) Londrah olduğumuzdan Trafalgar Meydam'na gidişte ona rehberük etmekteyiz. Otobüste ayaktayız tabii. Bir yandan da kızın yanında falso venneyeüm diye pür dikkat bir haldeyiz. Trafalgar'a geldik, hâlâ anlayabilmiş değiüm, nasıl olduğunu. otobüsten bir düşüşüm, daha doğrusu uçuşum var inanamazsınız. Ne kadar utanmıştım. İnsan otobüsten düşemez mi, düşer düşmesine de, biz o kadar "cool" havalardayız ki uzaktan görene kasırgada, tayfunda yıkılmaz bu adam dedirtir hallerdeyiz. Böyle bir görüntü içindeyİcen üstelik de kızın yarundayken sen kalk otobüsten düş. Olacak şey değıldı yani. Belki de bu yüzden Trafalgar Meydanı bana hiç de flginç gelmez. Sanınm bu ülkeye ayak basbğım yıl, ilk yılbaşı kutlamasına bu meydanda katılışımın da olumsuz etkısi vardır bunda. Gerçekten çok kötüydü. Sağa, sola bu arada üstünüze işeyenler, sarhoşlar, tam bir rezaletti yani. Buna rağmen on beş yıl sonra ikinci kez bu meydana gıdışumn nedeni ne ola? Bir kere Kemal'le Nurdan'ı bu yüzyılın en çügın kutlamalanna (öyle deniyor) götürmemiz lazım. Türkiye'den buraya ev yemekleri yemeye gehnediler çünkü. Aynca Londra'daki tüm yılbaşı etkinlikleri neredeyse bu meydan ve nehir çevresine endekslenmiş durumda. Kurtuluş yok. Milenyum kubbesinin açılış törenlerini görmeye çalışacağız. Ama uzaktan. Çünkü kubbenin bulunduğu Greenvvich'e gidebilme şansuruz yok. Bu kasabanın adını Ingiliz adı sanmayasmız diye söylüyorum, bu ad Germen dıllerinde "yeşil kasaba" anlamı taşıyor ve 10. yüzyılda Londra'yı işgal eden Danirnarkalılarca konmuş buraya. Bu kubbe denilen nesnenin en yüksek yeri 50 metre. Kubbenin kendisi de tam 100 bin metrekarelik kumaşla kaph. Akıl ahnaz bir harcama yapümış. LONDRA MUSTAFA ERDEMOL Thames Nehri'nin Westminister'e bakan karşı tarafındakı milenyum çemberi de (dönme dolabı) çok masraflı bir iş oldu. Belki anımsarsınız çemberin yapımına karşı çıkan birkaç kişi protesto amacıyla buraya tırmanmış, epeyi gürültü kopmuştu. Size dün akşam (perşembe) duyduğum bir haberi ileteyim: Mih/onlarca sterlin harcanan kubbe ve çemberin teknik bir takun nedenlerden ötürü ilk gün çalışmama olasüığı varmış. Buyrun buradan yakın. Eğer Noel'de Trafalgar Meydam'na gelirseniz oradaki devasa çam ağacını da göreceksiniz. Yılbaşı sonrasına kadar bir süre orada kalacak olan bu ağaç, Norveç hûkümetince lngiltere"ye hediye olarak gönderilir her yıl. Belki ilginç bulursunuz diye yazıyorurn. Şaka niaka derken ikibinli yıllara giriyonız demek ki. flkokuldayken arkadaşlarumzla ikibin yıhnda kaç yaşında olacağımızı hesaplardık. Ben kırk yaşında olacağım diye kasunkasım kasdırdım. Buyrun işte, kırkma giriyoruz. Geçen yüzyılda ölüp gıtmiş t arkadaşlan, kurşunlanmış, öldürülmüş hocalan, toplumsal felaketleri, defolası yönetimler altında inim inim inleyenleri düşündükçe "Yahu yaşlanıyoruz" da demeye utanıyor insan. Ama yine de insanlığın en gülünç binyıh demek de mümkün: İlk bin yıla. Son yüzyılında felaketler olsa da insanlık komedyası olarak adlandınlacak milyonlarca olay da var. Ama Türkiye'de, ama ABD'de hâlâ insan bedeninden korkmalar, ayıplar, günahlar var. Depremzede konutlannda ayıp şeyler olabilir diyenler, Tj<rj4ye'de.yaşryor. George Washington'un Eraanuei Leutze tarafından yapılan resmınde, başkannı ceketinden aşağıya sarkan köstekli saatinın, Washington'un cinsel organı olabileceğini düşünüp resmi yasaklayanlar da ABD'de; trajedileri tarihçiler daha çok yazacak. Ama biz bu verdiğim örneklere gülüp geçilecek gülünçlükler diye baktığımu için tarih bunlan kaale almayacak. Geçen yüzyılın ınsanınm en zavalh yanı bu öraeklerde yatıyor oysa. Trafalgar Meydanı'yla banşmaya gidiyorum. Orada bakarsınız dosüuk halayı da çekilir, bir ucundan ben de tutarun. Ister misiniz. halayda sağ eümı sol omuzuna koyduğum zat, bir de bakıyormuşum Usame Bin Ladin, sol elimi sağ omuzuna koyduğum kişi de Hizbüttahrir militanı çıksın. Olmaz olmaz demeyin. Ingiliz medyasına ve hükümetin istihbarat örgütlerine göre Trafalgar Meydanı ve Thames Nehri dolaylannı ziyaret edenler arasuıda bu türden zevat da olabüirmiş. Kızın yanında otobüsten düştük diye hafıf bozuk olduğumuz Trafalgar Meydam'na banşçı duygularla gitmeye kalkıyoruz. şu bendeki şansa bakarmısımz? GÖRELE SULH HUKUK MAHKEMESİSAI1Ş MEMURLUĞU'NDAN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DosyaNo: 1999/3 Iz. Şu. Mahkememizin 17.12.1998 tarih, 1986/23 esas, 1998/372 karar sayüı ilamı ile satı- larak ortaklığın giderilmesine karar verilen taşınmazlar açık arttırma yolu ile satılacak- tır. Taptı kavıdan ve evsafi: 1. taynma?: Görele ilçesi, Çavuşlu beldesi, Sugözü mevkiinde kain tapunun ada: 137, parsel: 5, pafta 32.30.Z, sayfa: 365'te kayıtlı 1462 m2 findık bahçesidir. 2. taynmaz: Aynı yer mevkiinde kain, tapunun ada: 137, parsel: 6, pafta: 32.30.Z, say- fa: 366'da kayıtlı 468 m2 findık bahçesi ve tarladır. 3. taşmmaz: Aynı yer mevkiinde kain, tapunun ada: 154, parsel: 8, pafta: 32.30.Z, say- fa: 555 'te kayıtlı 13.057 m2 findık bahçesi ve tarladır. Tarla üzerinde tek kath, kârgir 36 mZ bına bulunmaktadır. Bina biriket duvarlı olup, dış sıvası yoktur. Mevcut haliyle ahır olarak kullanılmaktadır. Imar dununu: Çavuşlu Belediyesi'nin 27.9.1999 tarih ve 386 No'lu yazılannda ta- şuımazlartn belediye sınırlan içinde, imar planı dışında olduğu aalaşılmıştır. Taşınmazlann krymeti: Keşif tarihi itibanyla mahalli rayiçlere göre; 1. taymmaz: 1.462.000.000 TL., 2. taşmmaz: 702.000.000 TL., 3. tasmmaz: 13.417.000.000 TL. ol- mak üzere toplam: 15.581.000.000 TL.'dir. Saoş şardan, yeri ve zamanı: . 1. Açık arttırma Görele lcra Müdürlüğü'nde, 21.2.2000 tarihinde; Saat: 13.30-13.40 arasında, ada: 137, parsel: 5 No'hı taşınmaz. Saat: 13.45-13.55 arasında, ada: 137, parsel: 6 No'lu taşınmaz. Saat: 14.00-14.10 arasında, ada: 154, parsel: 8 No'lu taşmmaz. 1. arttırmada taşınmazlara takdir edilen kıymetin, satış masraflanyla birlikte teldif edilen fiyat % 75'ini geçmesi halinde en çok armrana ihale edilecektir. Böyle bir bedel- le alıcı çıkmadığı takdirde satış 10 gün uzatılarak yine Görele İcra Müdüriügu'nde, 2.3.2000 Perşembe tarihinde; . , Saat: 13.30-13.40 arasında, ada: 137, parsel: 5 No'lu taşınmaz. Saat: 13.45-13.55 arasında, ada: 137, parsel: 6 No'lu taşınmaz. Saat: 14.00-14.10 arasında, ada: 154, parsel: 8 No'lu taşınmazın ıhalesi yapüacakür. Bu 2. arttırmada, satış masraflanyla birlikte taşınmazlann takdir edilen kıymetlerinin % 40'ını geçmesi şartıyla en çok arrarana ihale yapılacaktır. 2. arttırmaya iştirak etmek isteyenler, tahmin edilen laymetin % 20'si oranında pek akçesi veya millı bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere kendisine süre verilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, ilam harcı, tapu harçlan ve % 15 KDV alıcıya aittir. 3. Ihaleye kanlacaklar; satış şartnamesini okumuş ve kapsamım aynen kabul etmiş sayılırlar. Satış şartnamesi 21.12.1999 tarihinden itibaren herkesin görebiknesi için dairede açık olup, masrafi verildigı takdirde isteyenlere bir ömeği gönderilir. Basın: 67822 MRIKKALE ÎŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEIV 1997/362 Esas Davacı Hatice Arslan vekili tarafından davahlar SSK Genel Müdürlüğü ve Uğur Inşaat Pazarlama Taahhüt Elektrik Sanayi ve Turizm Ticaret Limited Şulceti adına Bekır Ince aleyhine açılan tespit davasında davacı vekili, davalılardan hak sahibi eşinin ölüm gelirine hak kazandığının tespiti isteminde bulunmuştur. Davalılardan Uğur tnşaat Pazarlama Taah- hüt, Elektrik, Sanayi ve Turizm Ticaret Limited Şirketi adına Bekir hıce, Zafer Caddesi No: 81 Kınkkale adresine çıkar- tılan tebligatın adresinde bulunamadığı. zabıtaca yapılan tahkikat netıcesinde adresin meçhul kaldığı anlaşıldığından bu defa yukanda belirtilen hususun iknen tebliğine karar verilmiş olduğundan davalı Uğur înşaat Pazarlama, Taahhüt, Elektrik Sanayi ve Turizm Ticaret Limited Şirketi adına Bekir tnce'nin duruşmanın atılı bulunduğu 9.3.2000 günü saat 10.25'te mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, gelmediği takdirde HUMK'nun 377. ve 213. maddeleri uyannca tahkikata ve yargılamaya yokluğunda devam olunacağı dava dilekçesi ve davetiye ye- rine kaim olmak üzere davalı Uğur Înşaat Pazarlama, Taahhüt, Elektrik Sanayi ve Turizm Ticaret Limited Şirketi adına Bekir Ince'ye ilan olunur. 10.12.1999 Basın: 67512 GAZİOSMANPAŞA 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK AKITRMA İLAM DosyaNo: 1999/250 Tal. Saülmasına karar verilen, Istanbul ili, Gaziosmanpaşa ilçesi, Amavutköy mahailesi 4 pafta, 4 ada, 14087 parselde kayıtlı 218 m2 yüzölçûmlü taşınmaz, Kulüp mevkiinde kain arsa üzennde ınşa edılmiş 4 katlı. her katta 1 dairesi bulunan, daireleri 2 oda, salon, mutfak, banyo ve WC'den oluşan Amavutköy Kulüp mevkiinde 320 No'lu sokağa cepheli sosyal olanaklardan yararlanan, ulaşunı kolay olan, çarşı pazara yakın konumda olan bina vasfindaki taşınmazın bilirkişice her kat ayn ayn de- ğerlendirilmiş toplam 18.50O.0OO.0O0.- TL muhammen kıymeti bulunan taşınmazın: iinar durumu, Gaziosmanpaşa Arnavut- köy Belediye Başkanhğı'nın cevabi yazılannda söz konusu taşınmazın unar paftasında StT alamnda kaldığı bildirilmiştir. Sa- tış fartlan: 1- Satış, 08.02.2000 günü saat 10.30'dan 10.45'e kadar Gaziosmanpaşa 2. lcra Müdürlüğü'nde açık artırma su- retiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin % 75'inı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve sa- tış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok artıranın taahhüdü bakı kalmak şartıy- la 18.02.2000 günü aynı yerde aynı saatler arasında ikinci artımaya çıkanlacaktır. Bu artırmada da bu miktar elde edileme- mişse gaynmenkul en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ılanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilecektir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin % 40"ını bulması ve satış ısteyenin alacagına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka, paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi la- zımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2- Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin % 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebiltr. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan, Katma Değer Vergisi alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satış bedelınden ödenir. 3- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (ilgililer tabirine irtıfak hakkı sahıpleri de dahildir) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hususıyle faiz ve masrafa dair olan ıddıalan- nı dayanağı belgeler ile on beş gün içınde dairemıze bildirmeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sıcilı ile sabit olmadık- ça paylaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine se- bep olan tüm alıcılar ve kefıllen, teklif ettıklen bedel ile son ihale bedelı arasmdakı farktan ve diğer zararlardan ve aynca te- merrüt faızınden müteselsilen mesul olacaklardır. thale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelınden alınacaktır. 5- Şartname, ılan tarihinden itibaren herkesin göre- biknesi için dairede açık olup masrafi venldiği takdirde isteyen alıcıya bir örneğı göndenlebılır. 6- Satışa ıştırak edenlenn şart- nameyı görmüş ve münderecatım kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgı almak isteyenlerin 1999/250 Tal. sayılı dosya nu- marasıyla müdürlüğümüze başvurmalan ılan olunur. Basuı: 67515 KARTAL1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN • ' ' 1998'410 Davacı AIi Çampınar vekili A\ Günay Şalçı tarafından da- vahlar Ayşe Kadriye Öztürk-Mustafa Yûksel-Hüseyin Oran Öz- türk aleyhleruıe mahkememize ikame edilen ferağ ıcbar dava- sında: Davalılardan Mustata Yüksel ile diğer davahlar arasında 14 Ağustos 1987 tanhİJ ve 54520 yevmıye numaralı ve Kadıköy 2. Noterliği'nce düzenlenen gaynmenkul satış vaadı sözleşme- st yapıldığını. tarafiar yapılan bu sözleşmede Kartal-Yakacık- Eskı ağıl mevkiı 112 pafta. 1016 ada. 26 parsele kayıtlı olan ve murislerden olan Mustafa Ceva! Özrürk'ten kalan bu yerdeki hisselennin tamamının bedehnı alarak Mustafa Öztürk'e satma- yı vaal ettiklerini, davalılardan Mustafa Yûksel yukanda belir- tilen sözleşmeye ıstinaden bu sefer Osküdar 3. Noterliği'nin 8 Mayıs 1990 tarih ve 21983 yevmiye numaralı düzenleme şek- lindeki gaynmenkul sözleşmesı ile sahip olduğu bütün haklan müvekkilı Ali Çampınar'a devrederek kendısı de satış bedelini tam olarak aldığını. davalı Mustafa Yüksel davacı mûvekkilin- den, diğer davalılar ıse Mustafa Yüksel'den satış bedellerini al- mış olmalanna rağmen bugüne kadar gaynmenkulün intikali ve ferağ taknri konusunda hiçbir işlem yapılmadığını. yukandaki dava konusu taşınmazda bulunan ve davahlann murisı olan Mustafa Cevat Oztürk'ten mirasçılanna kalan tamamının mû- vekkil adına cebren tescilini. ve gayrimenkulün 3. kişilere dev- rinin önlenmesı için ihtiyati tedbir konulmasmı söz konusu gay- rimenkuldeki hissenin müvekkil adına tescilirun mümkün olma- ması halinde gayrimenkuldela davalılann hisselen ile müvekki- lın üzerine yapmış olduğu bına değennın dava tarihinden itiba- ren gerçek değennın faızi ile birlikte tahsıline karar venhnesini talep etmiş olduğundan; davahlar Ayşe Kadnye Öztürk'e Baha- riye Sakızgülü Cad. Sevin Apt. Kat. 2 D: 7 Kadıköy/lstanbul ad- resine, Hüseyın Orhan Öztürk'e Bahariye Sakızgülü Caddesi Sevin Apt. Kat: 2 Kadıköy/lstanbul adresine davetiye çıkartıl- mış. tanınmadığından bahısle iade edıldiği, zabıtaca yapılan arastırmada tanıyan ve bılenin olmadığı bildinldiğınden duruş- ma günü olan 24.2.2000 günü saat 10.40'ta mahkememizde ha- zır olarak bulunmalan, veya kendilennı kanunı bir vekille tem- sil ettirmenız, veya özüriinüzu bıldırmeniz, özürsüz olarak du- ruşmada hazır bulunmadıfınız takdirde HUMK'mn 213 ve 377. maddelen gereğince yargılamaya yokluğunuzda devam edilece- ği ve karar veriîeceği dava dilekçesi ve duruşma günü davetiye- si yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basuı: 67748 Sosyal sigorta kimliğimi, Merkez Bankası emekli yakmı kimliğimi ve nüfus cüzdarumı kaybettim. Hükümsüzdür. BESÎM KAAN ALDÎNÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle