23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 AĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA DEPREM Deprem gefişmiş kentleıi vurdu Bursa 'nın, yetişmiş insan gücü enyüksek il olduğu, depremle adetayerle bir olan Yalova 'nın ikinci, Kocaeli ve Istanbul 'un üç ve dördüncü, Adapazarı 'nın da altıncı sırada bulunduğu belirlendi. ÖZCANGÜNEŞ ŞANLJURFA - Deprem felaketıne uğrayan Marmara Bölgesi'ndeki kentlerin, afete uğramadan önce Tûrkiye'nin insani yoksulluk endeksi (İYE) en az, insani gelişme endeksinin ise (İGE) en yûksek illeri olduğu belirlendi. Depretnde en fazla etkılenenlerden Yalova"nın en varsıl kent olduğu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki kentlerin ise yüksek yetişmiş insan gücü sevıyesine ulaşamadığı ortaya çıktı. Bırleşmiş Milletler'ın desteğı ile Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı (TESEV) tarafından depremden önce hazırlanan "Ûlusal İnsani Getişme" raporunda, Marmara Bölgesı'ndeki tüm kentlerin yüksek düzeyde insani gelişme gösterdıği bildinldi. Türkiye'deki nüfusun sadece yansınm orta düzeyde insani gelişme gösteren kentlerde yaşadıklan kaydedılen raporda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki hiçbir kentın yüksek yetişmiş insan gücünün düzeyinde olmadığı bildırildi. Raporda, depremi diğer illere göre daha az hasarla atlatan Bursa'nın. yetişmiş insan gücü en yüksek il olduğu, depremle adeta yerle bır olan Yalova'nın ikinci, Kocaeli ve Istanbul'un üç ve dördüncü, Adapazan'nın da altıncı sırada bulunduğu belirlendi. Buna karşın Bıngöl, Biths, Muş, Ağn. Hakkâri ve Şırnak'ın ise insani kalite endeksi sıralamasında en altta yer aldıklan görüldü. On bınlerce insanın yaşamını yıtirmesıne ve büyük ekonomik kayba yol açan 7.4 şıddetindekı depremin vurduğu yatınm zengını kentlenn aynı zamanda en az yoksul bölge olduğu anlaşıldı. TESEV raporundaki, insani yoksulluk endeksi en az olan ıller listesinde Yalova yüzde 12 ile ilk sırada bulunurken, yüzde 13'lük oranlarla Kocaeli 2, Eskişehır 4, Bursa 7. Istanbul ise 8'inci sırada yer aldı. Sıralamada yüzde 14'le Adapazan 9'uncu, Bolu da 12'ncı oldu. Depremden sonra temel gereksınimlerinı bile karşılayamaz duruma gelen ve salgın hastalık tehlıkesıyle karşı karşıya kalınan bölgede. deprem öncesı sağlık hizmetlerinden memnun olmayanların oranı Yalova, Kocaeli, Eskışehir, Bursa, Bolu ve Sakarya'da yüzde 18 iken, tstanbul'da yüzde 24 olarak tespit edildı. Raporda, bölgede nüfusun yüzde 25'inin saglıklı suya enşemedığı. ancak Bolu'da bu oranın yüzde 19'da kaldığı vurgulandı. Depremden sonra birçoğu sahipsiz kalan ve başta ishal olmak üzere çeşitli hastalıklara yakalanan deprem bölgesindekı 0-5 yaş arasındakı çocuklann diğer bölgelere oranla daha iyı beslendiklerinı ortaya koyan rapor, Karadenız ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde az beslenen çocuk oranı yüzde 19 iken deprem bölgesinde bunun yüzde 6-8 olduğunu da gösterdi. Şanlıurfa, Van, Surt, Mardin, Hakkâri gibi illerde okuma yazma bılmeyenlenn oram yüzde 41 -45 iken, aynı oranın Yalova'da yüzde 7, Kocaeli'de 11. Bursa'da 13, Istanbul'da 9, Adapazan'nda 15, Bolu da ise yüzde 16 olduğu anlaşıldı. Bir kurtara öykiisü AYDEVENGtN Gölcük-Kavaklı. Ay ışığı bulutlann ardına saklanmış. Agustos ortasında ince bir kış yagmuru başladı. Denız kıyısında, gazetecilerin üslendikleri kaldınma haber geldi: -bticanİL- Günlerdır gelen haberler gibi bir ha- ber ışte. Tepkıler de amk ezberlenmiş: - Kesin mi? - Galıba. -Nerde?_ Belediye lojmanlan var ya... Kriz masasının az ilerisuıdekı büyük yıkın- tıbe... Kamerasını kapan, kemirmekte ol- duğu kuru ekmeğı firlatan ayaklandı. Dipten gelen darbenın üstünden tas- tamam yedi gün geçtı. Belediye lojmanlannın tam karşı- sındakı ürkütücü yıkıntılarda iki dev buldozer, iki kepçe ve bir beton kıncı pusuda beklıyor. Onlar saldınya geçti mi artık canlı umudunuz kalmaz. O yüzden akşam karanlığında ve çısele- yen yağmur altmda daha da ürkütücü- ler... Kavranması güç büyüklükte bir en- kaz yığınının bir köşesinde sessiz ve gergin bır çalışma sürüyor. Soluklar tutulmuş,fisıltıylabile konuşulmuyor. Sessizlik ürküntüyü daha da ağırlaştı- nyor. Danimarka ekibi dinleme yapıyor. Alman ekibi az önce köpeklerle ılk aramayı yaptı. İki eğitilmiş köpek ay- nı noktaya yöneldi ve hırsla havladı- lar. Şimdı sıra Danimarka ekıbinın ay- gıt dınlemesinde. Soluklar o yüzden tu- tuldu. Dakıkalar geçmek bilmiyor. Ama geçtiler gene de. Kısık bir sevinç ve umut çığhğı yükseldi: - Ritimleri birbirinden farkh vegüç- lü kalp atışlan saptandi— Bunun anlamı günlerdir nice kur- tarma izlemiş gazeteciler için çok açık: Yıkmtı alnnda en az iki canh varL Almanlar ve Danımarkalılann ışı bitti. Onlar şımdi bir başka yıkıntı al- tında canh saptamaya gidecekler. Bır kahve molası bile vermeden aygıtlan- nı, eğitimli köpeklerinı toplayıp ve gö- revi devralan. enkaz altından canlıya ulaşma ve canlıyı canlı çıkarmada uz- manlaşmış Belçika ve Meksika ekip- lerine bol şans dileyip uzaklaştılar. Dünyanın öteki ucundan kopup ge- len Meksikahlar, Meksiko Cıty'yi yı- kan depremden süzdükleri deneylerle; Belçikalılar, "GenninaTin çocuklan, Arden Kömür ocaklannda bıriktırdik- len bılgilerle burda, Gölcük'te, Ka- vaklı beldesinde sayılan birden fazla oJ- dnğu kesin canlılara ulaşmaya çalışa- caklar. Gazeteci takrmının ölümü kanıksa- mış, boşa çıkan umutlara duyarsızlaş- madanalışmışbüinçlerifikırfikır.Aca- ba ulaşılabilecek mi? Acaba şu pusu- da bekleyen dozerden, kepçeden, be- tonkrncıdan önce davranıp orada dip- te yatanlar gün ışığına çıkanlabilecek mi? Bu sorulann yanıtı için çok erken. Kapkara gözlen, kapkara saçlanyla Meksika ekibi beton delmeye başladı. En az dört saat sürer. Haydi kıyıya gidelim, Deli Erkan'm kafeteryasında nasıl olsa çay kaynı- yordur. Gidelim kıyıda yorgun kemik- lerimizi biraz daha dinlendırelim. Bes- belli gece çetin geçecek. Ah! Şu yağ- murun srrası mıydı şimdi? Gece yansını geçtik. Haber geldi. Hâlâ canlılara ulaşılamadı. Ama ya- kın...mış! Kırpiklerine kadar toza ve çamura batmış Meksikalı Zko Armendis yor- gunluktan kan çanağına dönmüş göz- len ışıyarak yineledı: Arada gene dinleme yapük. Canlı var. Canblarvar. Kesin. Ulaşacağız. Ke- sin. Meksikalının Ispanyolcası Ingılizce- ye, oradan Türkçeye çevriliyor... Her- kes ıçinden sevinç çığlıklan attı. Yağ- mur şiddetini arttırdı, ınsafuıı azalttı. Belçika ekibinın başı on dakikahk mola ilan ettı. Mola lafi agzından çı- kar çıkmaz Meksika ve Belçika ekip- Umudun bittiği an: Zko Amendis ve Marco (Only Marco) İspanyol dilinde lanetin ve küfretmenin ağdalı örneklerini \eri\orlar (üstte). Meksika ve Belçika ekipieri yıkıntının dibindeki iki canlrsa milim miBm, kuyumcusabn\laulaşmayaçabalıwrlar(sağda) Bude\ vıkıntının albndaenaz iki kalp hâlâ çarpıyordu. 27 saatlik bir' kurtaramama' serüveninden sonra buldozerler saldınya geçtiğuıde hâlâ çarpıyoriardı(altta). lerinın dal gibi delikanlılan >Tkıntılann bır yerme çöküp on dakikalık tavşan uyku- suna geçtiler. Yıkıntının tepesinde enkaz kaldırmak için değil. kurtarmaya destek için çalışan dev kepçenin homurtusu ke- sıldi. Kepçe operatörü de mola verdi. Sessiz- lik iyiden iyıye ürkütücü. Yıkıntının di- binde, belki şu kovuğun hemen ardında, belki metrelerce ve metrelerce uzakta, dev beton kolonlann ardında bekleyen "en az iki canh" ne yapıyorlar şimdi. Mola bırtı. On dakikadır neredeyse ko- yun koyuna uyuyan esmer Meksikalı de- likanlılarla, sanşın Belçikalılar sanki sa- atlerdir uyuyormuşçasına gerinerek uyan- dılar. Yeniden işbaşı. Keskiler ve küçük kaz- malar bır kuyumcu ritizliği ile kovuğu canlılara doğnı milim milim yürütüyor. Umutlar da mılım milim büyüyor. tspanyolcabir küfür. Tercümana gerek yok. Bu okkalı bir küfür. Bir lanet çığh- ğı. Kovuk dev bır beton kolona ulaştı. Pes etmek yok. O kolonu tepede hazır bekleyen kepçe kaldıracak. Sonra kuyum- cular yeniden başlayacaklar. - Kepçe operatörü!.. Sesyok... - Heeeeeeyyyy, kepçe operatörüfifiü! Yanıt yok. -Heeeeeey! Yanıt oralarda amaçsız bekleyen Doğu- lu bir delikanlıdan geldi: - O getti ağabey. Bitişik yıkıntının kep- cesi paydos etti, buranın enayisi ben mi- yim deyip grttL Olamaz. Cıddi olamaz. Belçikalı tercü- mana güvenmedi, duyduğunun doğru ola- cağına olanak vermıyor. Bir daha çevril- di: Operatör, kepçeyi kilitleyip çekti gittL Belçika dilinde ana avrat, din ıman, soy sop, gehniş geçmiş nasıl sayılır? Kimse Flamanca anlamıyor. Ama gerek yok. Herkes söyleneni anladı. Yıkıntı başmda bekleşen birkaç gaze- teci, "gazeted" şapkalannı çıkanp "yurt- taş" şapkalannı kuşandılar. - Kaymakam Bey operatör gittL Kaymakam uykusuzluğun ve sorumlu- luğun altında ezılmış, yam>assı olmuş. Reuters muhabirinin gözüne boş boş ba- kıyor: - Sanmrvorum! Bu yanıta ne diyebilirsiniz? Ama öfke- lenmeye kimsenin hakkı yok. Orada yı- kıntılann altında en az ıkı canlı var... Bır daha. bir daha, bir daha anlatıldı. Kaymakam anladı. - Ben şimdi ponslere emir veririm, ope- ratörü bulurlar- Yanm saat sonra bir polıs memuru ga- zetecilere yanaştı: - Beyim, bu aradığuuz operatörün adı adresi ne? Ağlamalı mı, küfür mü etmeli? Gene kaymakamlık. Oradan kriz mer- kezi. Oradan bihnem ne hanım. Oradan bilmem ne bey. Bir operatörbulundu. Bel- çikalı babasını buLmuş gibi çığhk atn: - Yihhhhuuuuu! Meksikalı olmayan şapkasına attı eli- ni: -Ofcee! Acele ettik. Camını kınp sürücü yeri- ne tırmanan genç operatör geri geldi: - Bu alet Samsung. Bilgisavar sistemi ile işliyor. Düz kontakla çahşmaz. Operatö- rü bulmadan imkânsız. Bu kez Ispanyolca, Türkçe, Flamanca, Valonca ve Kürtçe küfürler birbirine ka- nştı. Ekipler aletlerini topladılar. Kurtarma operasyonu "kurtaramama" operasyo- nuna dönüştü. Gölcük-Kavakh'da şafak söküyor. En az iki canlı bulunan yıkınrj sağanak altm- da ağlıyor. Gün ışıdı. Pusudaki buldozerler, kep- çeler homurtularla çalışmaya başladı. En- kaz kaldınlıyor artık. Sağanak Kavaklı'yı dövüyor... Düzce'de depremzedenin cilesi bitmiyor Karamursel'in FP'li belediyesi fiyat arttırdı Acil gıda ihtiyacı 150 milyona defîn DtLEKAKIRMAK BOLU- Düzce'de çok acil olarak ek- mek ve gıdaya gereksinim duyulduğu- nubelirtenyetkililer, "thtivacacevapve- recekyeterfi gıda yok. Cnnısyeri Uçean- de de gıdaya ihtiyaç var. tlçeye her gün bin ekmek gönderilmesi gerekiyor* de- diler. Depremin Abant tzzet Baysal Üni- versitesi'nde de (AtBÜ) 4 trilyon 800 milyar zararayol açtığı behrtilirken yet- kililer öğrenci kaybından da endişe du- yuyor. Depremin en çok zarar verdiği Bo- lu'nun Düzce ilçesinde bir taraftan gı- da gereksinimi bir taraftan da yağmu- run yağması zaten morali bozukolan dep- remzedelen daha da çok sarsü. Dün de yağmurun bastumasıyla birlikte dep- rem bölgesinde yaşam felçolurken, Bo- lu VaUliği tarafından Istanbul'dan sipa- riş edilerek getirilen 3 ton naylon, dün vatandaşlara dağrüldı. Aynca Çevre Ba- kanlığı ve belediye yetldlileri, Düzce'de- ki pazaryerinin bannma yeri olarak hal- kaaçılmasınakarar verdi. Düzce'de be- lediye ve Afet fşleri Genel Müdüriü- ğü'nün ortak çahşmalan ile enkaz kal- dırma çahşmalanna da başlandı. Bolu Valiliği Kriz Masası'ndan ya- pılan açıklamada, afet bölgesinde 30 kişilık bir grubun. çocuklan kaçıra- rak organ ticaretinde kullanacaklan yolundaihbaralmdığıbildirildi. Açık- lamada, 17 Ağustos'ta meydana gelen depremden büyük hasar gören afet bölgelerinde yaklaşık 30 kişilik bir grubun, depremde yakınlan ölmüş, kimsesiz karmış veya aileleri enkaz telaşına düşmüş çocuklan, Istanbul'da- ki ve yurdun değişüc yerlerindeki kamp- lara ve emniyetli yerlere yerleştire- ceklerini söyleyerek götürmek iste- dikleri kaydedildi. CELALYTLMAZ KARAMÜRSEL-Türkiye'ninyaşa- dığı deprem felaketinin yerle bir ettiği bölgede bulunan Karamürsel'de özellik- le kıyı şeridinde ağır hasar var. Özellik- le emeklilerin yaşadığı ilçe, Yalova, De- ğirmendere, Haîıdere, Gölcük, Izmit ve Sakarya'ya göre daha az can ve mal kaybına uğramasına karşın halk gele- ceğe umutla bakamıyor. 18 Nisan seçim- lerinde belediye başkanhğını kazanan FP'li Belediye Başkanı'nın defin ücre- tini 1 milyon liradan 150 milyon liraya çıkarması depremle birlikte en önemli sorun olmuş. Yaşanan felaketin ardından ölülerini gömmek isteyen acüı yurttaşlar ekme- ği ve suyu zorlukla bulabildikleriru be- lirterek 150 kat arttınlan defin bedeli- ne isyan ediyorlar. Karamürsel'de yaklaşık 10 bin kişi depremden ağır biçimde etkilenmiş. Denizin büyük tahribat yaptığı sahil ke- siminde tüm işyerleri, çay bahçeleri, kafeteryalar, restoranlar ve yeşil alan- lar tamamen yok olmuş. Depremle bir- likte yükselen deniz, daha önce doldu- rulan bu alandaki eski smınna yeniden gelmiş. Deniz kıynsındaki Atatürk Anı- tı da yan yatmasma karşın yine de ayak- ta kalabilmeyi başarmış. Karamürsel- liler deprem sonrasında yeniden yapı- lanmanın ilçeyi eski haline döndürece- ğine inanmıyorlar. Yıkılmış ya da ayakta kahnasına kar- şın hasar görmüş binalarda yaşayan ai- leler zorlukla kurtarabildikleri eşyala- nnı, bulabildikleri herhangi bir araca yükleyerek ilçeyi terk ediyorlar. Dep- rem bolgesindeki diğer yerleşim birim- lerinde olduğu gibi Karamürsel'de de göç yoğun biçimde sürüyor. Esnaf ve işye- ri sahipleri de umutsuz. DUZYAZI ORHAN BtRGİT Deprem Sendromu... Dünkü "Türkiye" gazetesinin birınci sayfasının manşetinde, yaşadığımız bu sendrom kısa başlık- laria şöyle anlatılıyordu: "TV'lerde günlerdir gösterilen deprem görüntü- leri toplumun ruh sağlığını yerle bir etti. En ufak bir sallantı insanlara çığlık attınyor, sokaklara döküyor, cinnet geçirtiyor." 17 Ağustos'tan bu yana hepimizin yaşantısını di- le getiren bu ortak hastalığımızdan öyle anlaşılıyor ki, en az haberli olanlar hukümet üyeleri ile Maliye Bakanlığı bürokrasisidir. Depremin yaralannı sarmak. için parasal kaynak arayan hükümetin halkın üze- rine salmak istediği yeni vergiler, tıpkı en ufak bir sallantıda çığlık atarak sokaklara dökülen, cinnet ge- çiren ruh sağlığı bozulmuş toplumumuzda inanılmaz tepkilere neden oldu. Oysa 17 Ağustos gecesini ve o gecenin sonra- sını hep birlikte yaşıyoruz. öyle anlaşılıyor ki, hükümet depremin neden ol- duğu zararian giderebilmek için hızla ek kaynak aramaktadır. Ve ilk bakışta, bu arayış onun zorun- lu görevleri araşındadır. Hükümet, öyle bir kaynak için sadece olası dış yardımlara bel bağlayamaz. Dünya Bankası, Ulus- lararast Afet Fonu, IMF gibi kuruluşlar bu konuda ne kadar cömert davranmak isterlerse istesinler, öncelikle afeti geçiren ülkenın ınsanlarının neler yaptığını öğrenmek isterler. Bizim söyleyeceklerımiz de zaten bu öğreniş is- teğine ortak olmayı amaçlıyor. Günlerden beri Türk ulusunun hemen her ferdi, yaşadığı şoka ve içinde bulunduğu sendroma aldınş etmeden felaketin bi- re bir tanıklanna yardım için kendisiyle yanşa gir- miştir. O bölgeye kurtarma için koşuşanlan, gönderilen yiyecek, giyecek konvoylannı bir kenarda tutarak söyleyeiim. Her kesimden halkımız açılmış kam- panya hesaplarına Türk ürası, dolar, mark, frank, şilin demeden para yağdınyor. Ozellikle devletin, TRT aracılığı ile açtığı "Gün Bugündür" kampanyasını yurtıçinden, yurtdışın- dan arayanlar geceli gündüzlü ekran başmda bir or- kestra şefi titizliği ile katılımcılarla ilişkileri yöneten Mehpare Çelik'e hem duygulannı aktarma olana- ğı buluyoriar hem de küçüklü büyüklü bağışlannı bil- diriyoriar. Tabii bir de büyük kuruluşlann, ekranlara değil ga- zetelere yansıyan trilyonluk, çok milyarlı bağışlan da var. "Bir Tuğla da Sız Koyun" diyen medya biriik- teliği var. Başbakanlık Kriz Merkezı, tıpkı ölü sayı- sını açıkladığı gibi, bu bağışların toplam tutannı, fa- iz gelirlerinı de ekleyerek kamuoyuna bildırmelidir. Hükümete düşen, öncelikle depremin ekonomi- mizde açtığı çukurun parasal karşılığını da belirte- mek ve ilan etmek olmalıdır. Çok şükür, enfrastrüktüryatınmlarda -Deniz Kuv- vetleri Tersanesi dışında- çok önemli bir hasar bu- lunmadığı söyleniliyor. Kimi 20 milyar dolariık bir za- rardan söz ederken, ölü sayımızla yıkılan evlerin tahminı tutaıiannı gozlemleyen ABD çevreleri, bu za- ran, bizim resmı ağızlanmızın hesaplarının yansına indirıyorlar. Zaran karşılamakiçın vergi salmaya kalkışan Ma- liye bürokrasimizin girişıminin gerçekleşmesi ha- linde, halkın cömertlik yanşı halındekı bağışlannın frenleneceğini söyleyen özel sektör örgütlerinin en yetkili ağızlandır. Aynı girişımi hesapsız bulduklannı önceki gece Büt- çe ve Plan Komisyonu'nda dıle getiren milletvekil- lerinin önemli bir bölümü DSP, ANAP ve MHP'li üyelerdir. Herhalde o tepkilerin etkisiyle Maliye Ba- kanı, cep telefonlanna bıçmek ıstedığı 50 milyon li- ralık vergiyi dolaylı biçıme döndürmek zorunda kal- mıştır. Hükümet aradığı kaynak ıçın Istanbul Menkul kıy- metler Borsası ve Rekabet Kurulu gibi gelirieri yük- sek kurumlann kaynaklanna da başvurmayı ancak ilktepkilerigörünceakıl edebilmiştir. Tıpkı Borsave Rekabet Kurulu gibi geçici bir süre için Türkiye Jo- key Kulübü'nün at yanşlan ve ortak bahis oyunla- nnın gelirleriyle Milli Piyango'nun, Toto ve Loto ge- lirierinin paylaşımı da yeniden düzenlenebilir. Tanıt- ma başta olmak üzere çeşitli fonlarda birikmiş kay- naklar kullanılabılir. Mesela sadece tanıtma fonun- da birikmiş 35 milyon dolarlık bir kaynak, turizm se- zonu bitmiş, kullanılmadan beklıyor. Ve elbette aynca deprem tahvilleri de çıkanlabi- lir. Ama halkın gönüllü yardımları yerine Iskende- run'dan TRT kampanyasına katılan ve demir-çelik çalışanlan adına 36 milyar liralık bağış yaptıklannı söyleyen Ibrahim Ataman'ın dediğı gibi "Hükümet dayatma yöntemi uygulayarak bu yardımlann önü- nü kesmemelidir." Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgrt(a do.net.tr. ?1 Ağustos 1999 Bugün depremin .gunu Profesyonel jönû'Hülerimiz hâlâ depremzedelerin vanında Deprem Bölgesı Rehabılitasyon Merkezleri ACİL İHTİYAÇ LİSTESİ Deprem bölgesinde kuruiu 6 rehabilitasyon merkezinde çalışacak gönüllü öğretmen, psikolog ve pedagoglar. TV. radyo-kasetçalar, çocuk kasetleri. Yardımlarınız ıçın: (0212)252 44 33/252 0353 lûtkıye ninGelecek Gtırencesı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle