19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS 1999 CUMA DEPREM DUIVYADA BUGÜN ALt StRMEN Felaket Sömüriisü Felaket ve duygu sömürüsünün, son deprem- le başladığını söylemek yanlış olur. Bir zamanlar alt kültürolarakgördüğümüz, ama üst kültürü 11 Richter büyüklüğündeki bir deprem gibi yerle bir edip, marjınal bir çızgiye iterek, egemen olan arabesk kültürün onsuz olmazıdır duygu sömürüsü. Ancak, dehşetengiz, depremin sonrasında felaket aracılığıyla duygu sömürüsünün doruğa doğru tırmanmakta olduğu da yadsınamaz. Toplum, büyük nüfus patlaması yüzünden ye- terince hızla olamasa da, yüzyıllar süren yok- sulluktan, yoksunluktan kurtulma sürecine gir- miş bile olsa, geçmişteki durumunun davranış- lanna kazıdığı, acıya şehvetle sanlma tutkusu- nu kolayca geride bırakamıyor. Gülmekten utanan, gözyaşının, ağıtın, fer- yadın erdemine inanan, bu yüzden de, neşesi- nı gizleyip, kederıni, acısını biraz da sanki ifti- harla ortaya koyan insan, Doğu'ya özgü müdür ki, onlara hem Anadolu'da hem Iran'da, maşrik- ten mağribe (doğudan batıya) Arap dünyasın- da da rastlayabiliyoruz? • • • Basının görevi olayları yansıtmak. Deprem fe- laketinde de, tabii ki felaketi bütün boyutlany- la gösterecek, eksiklikleri, aksaklıkları sıralaya- cak. Buradaki önemli nokta, olayı yansıtmakla sömürmek arasındaki ince çizgi. Ama bu ince ayırım gereğince yapılamadı. Nitekim, Uğur Dündar örneği, ciddiyeti ve başarısı tartışılmaz kişıler de, işin bu yönünü açık yüreklilikle eleştirdiler. Enkaz altında kalmış, kurtanlmayı bekleyen insanların burnuna dayanmış mikrofonlar, enkaz altından kurtarılmayı bekleyenlerin hemen yanı başlarında, onlann duyabilecekleri biçimde moral bozucu acı arttıncı konuşmalar hep röportaj kisvesi altında görüntülerle sunul- du. Dün de, bir TV kanalı, "Enkaz altından hâlâ canlı çıkarabilir miyiz" diye yırtınan AKUT'çu- lann hemen yanı başından "Şimdi buradan dört canlı çıkacak" diye yayın yapmaya kalkınca, özverili kurtancıları çileden çıkardılar. Birçok olayda, haberi yansıtmakla acıyı sömürmek arasındaki ince çizgi, kaba, hoyrat biçimde aşıldı. Köktendinci basın, inanmış bir insanı muazzep edecek biçimde iğrenç provokasy- onlar peşindeyken, medya dışında kimileri de, reklam yoluyla kendi reytinglerini arttırma uğraşındaydılar. FP ve MHR bayraklar ve flamalarla güya yardım dağıtıyordu. Acaba, MHP'tiler Yalova'da Yüksel ve Aydın Siteleri önünden de geçtiler mi? Geçtilerse, orada oturan, orada ölenlerin yakınları, bu siteleri yapanların o partinin en yüksek kademelerinde yer alan kişiler olduğunu, orada kimlerin konuk edildiğini anım- sayınca neler hissettiler? • • • İşin bir de başka yönü var. Içinde bulunduğumuz sistemde, ister mal ol- sun, ister hizmet, ki habercilik de bu kapsam- da ele alınabilir, piyasayı arz ve talep (sunu ve istem) oluşturur. Olaya bu açıdan bakınca, felaket yoluyla duygu sömürüsüne, talebi olmayan toplumlara, bu hizmetı satamazsınız. Başka bir deyişle, fe- laket yoluyla duygu sömürüsünün reytingi ol- maz. Ama bir toplumda, eğer böyle bir eğilim var ise ve felaket yoluyla duygu sömürüsü yüksek ölçüde alıcı buluyorsa, duygu sömürüsü pazarlamanın reytingi yüksek ise, o zaman söyler misiniz bana, kabahat, talep edende midir yoksa bu talebi karşılamak üzere sömürü pazarlayanda mı? Deprem kurtarma bırligı onerısı Istanbul Haber Servisi - Emekli bir subay, Mar- mara Bölgesi'nde 13 bin yurttaşın ölümüne neden olan depremin Türki- ye'nin başka yerlerinde yeniden yaşanması olası- lığma karşı 6-7 bin kişi- lik bir kurtarma birliği kurulmasını önerdi. Bir- lik komutanının, afet böl- gesine ulaştığında valı ve yerel yöneticilerin önce- den belirlenecek bazı yetkilerini devralması. güvenlik ve Diyanet da- hil tüm birimlere kuman- da edecek yetkilerle do- natılması istendı. Kurtar- ma birliğinin merkezi- nin, Türkiye'nin deprem riskinin az olduğu Kon- ya'nın Karaman bölge- sinde bulunması gerekti- ği belirtildi. Merkez üssü Kocaeli Gölcük'te meydana ge- len 7.4 şiddetindeki dep- remin ardmdan devletin arama kurtarma çalışma- lannda yetersız kalması üzerinee adının açıklan- masını ıstemeyen emek- li bir subay deprem kur- tarma bırlığı kurulmasını önerdi. Emekli subay, ya- şanan felaketin "neilk,ne de son olduğuna" dikkat çekerek doğal afetler ko- nusunda devletın yeni- den organize olması ge- rektiğinin ortaya çıktığı- nı söyledı. Deprem ordu- su nitehğindeki 6-7 bin kişilik profesyonel kur- tarma birliği önerisini ge- tiren emekli subay, son depremde başansız olan Sivil Savunma Genel Müdürlüğü'nün lağvedı- lederek, kurulacak kur- tarma birliği ile koordi- neli hale getınlmesi ge- rektiğini kaydetti. Emekli subay önerdiği kurtarma birliğinin özel- liklerini şöyle sıraladı: - Birtiğin merkezi, teh- likesiz bölge olan Kon- ya'nın Karaman bölge- sinde olmau. - Ankara. Mardin, Trabzon, Sinop ve Kırk- lareli'de birliğe bağlı bö- lükler ve bölüklerin em- rinde depolar olmalı - Büüğin emrinde ikisi kurtarma malzemesi ta- şıyacak, biri sağhk amaç- b ber an hazır 3 uçak bu- lıınmalı. - Kurtarma birliği nor- mal zamanda mesaisinin tümünde deprem, sel baskını, heyelan gibi afetlerde görev yapacak şekilde arama-kurtarma eğıtimleri yapmalı. - Birlik, bu konuda tız- man yabancı ûlke kurtar- ma ekipleriyle sık sık egi- tim yapmalı. Türkiye'nin imar düzeninde imzalan bulunanlar, felaketin de ortak sorumlulandırlar Deprem yıkmııııııı4 suç zincirF... OKTAYEKÎNCt Depremde yerle bır olarak binlerce kişinin ölümüne yol açan bınalan "yapanlar", gerektiği gibi denetlemeyen "teknik sorunuular" ve izin veren "kamu görev lileri" hakkında gerekli cezalann verilmesi yönünde kamuoyunda haklı bır istek ve beklentı var. Nitekim Adalet Bakanlığı da bu beklentı doğrultusunda "adti tatih" deprem bölgesinde kaldınp "takviye sava ve hâkim görevlendinnesr> yaparken hükümetin af kanunu tasansuıdan da çürük inşaat nedeniyle ölüme sebebıyet vererek cezalandınlmış "müteahhhterin" çıkartıldığı söyleniyor. Peki, bütün bu beklentiler ve önlemler doğrultusunda gerekli soruşturma ve yargılamalar yapılarak insanlann yaşamlannın sönmesine neden olan ınşaatlann sorumlulanna en ağır cezalar venlebilse bile, acaba "tarihsel adalet" yerinı bulmuş olabilecek midır? 100 binı aşkın binanın ölümler yaratan yıkılışına neden olan ve aynı sayıda "hırsız müteahhit"" ile aynı sayıda "sorumsuz sonımlular" yaratan insan yaşamına duyarsız bir "ünar düzenini" bu ülkeye egemen kılanlar, ortalıkta dolaşıp, tv ekranlannda hâlâ gerdan kırarak nutuk attıklan sürece "depremi felakete çeviren suç zûrctri" tümüyle sorgulanmış sayılacak mıdır?.. Eksik malzeme kullandıklan ve buna göz yumduklan için "suçlan sabft" olan müteahhit ve teknik-yasal yükümlüler hakkında bile, ancak "dikkatsiziik, tedbirsizlik yüzünden ölüme sebebiyet verme" suçu kapsamındakı yasal işlem yapılabildiğı ve ömeğin ölümle sonuçlanan bir trafık kazasını yapan sürücü gibi ceza verilebildığı bır ülkede. bu suçun "yayguı bir imar davranışı" haline gelmesine neden olanlann da yargılanıp cezalandınlmalannı beklemek kuşkusuz boşunadır. Ancak, hiç değılse, "gerçeğin tarihe geçmesi" ve bundan sonra izlenecek politikalarda "yanhşlardan annabilmesi*1 için. 1948'de çıkartılan "ilk imar affi vasasına" imza atanlardan, bugün depremde çöfcen binalara inşaat olanağı sağlayanlara • dek tüm sorumlulann "suç zrodrini" yeniden anımsamakta sonsuz yarar var. Bu zincirin "birbiriyle kenedeniş" halkalannı oluşturanlann çoğunun hakkında ceza verilemese bile, "toplumsal tarihin soracağı hesap" gelecek kuşaklann da esenliğıni savunmuş olacaktır. Işte, Türkiye'de depremleri felakete ve hatta "tophı katfiama" dönüştüren ve on binlerce hırsız müteahhit yaratıp, bir o kadar da sorumsuz sorumlunun imar sürecinde etkin olmasına yol açan suç zincirinin en büyük 10 önemli halkasını oluşturanlar. DİMARAFLARINI ÇIKARTANLAR: 1948 tarihlı ılk imar affi yasasmdan bu yana, 15 imar affı yasasını hazırlayan, imza atan, kabul eden, yürürlüğe sokan tüm başbakanlar, bakanlar, parlamenterler, bu yasalan isteyen ve destekleyen parti yöneticileri, siyasetçiler, belediye başkanlan ve onaylayan cumhurbaşkanlan... yasadışı, denetimsiz ve toplumun kentsel haklan ile çevresel yaşam kaynaklannı da gaspeden imar suçu niteliğindeki sağhksız ve yağma kültürünü toplumsallaştıranlar, kaçak yapılaşmayı ülkenin yaygm imar kaiakten haline getirdikleri için suçludurlar... 2) PLANLAMA KAVRAMINI YOK EPENLER: Cumhuriyetın ilk 25 yılında ödün venlmeyen planlı kentleşme polıtıkasını terk ederek, yerleşme ve yaptınmlardaki yer seçimi kararlannın şehircilik ilkelerine ve yurt düzeyindeki dengeli kalkınmayı öngören ulusal çıkarlara göre değil, sadece yatınmcı çıkarlan doğrultusunda belirlenmesi sürecini başlatan ve bugünlere dek uygulayan tüm hükümetler. siyasal partiler, merkezi ve yerel yönetim sorumlulan ile bu politikaya teşvik ve destek veren, yöneticileri plan disiplinı dışında davranmaya zorlayan, ıkna eden ve spekülatif tercihlerini uygulatan sermaye ve iş çevreleri... en riskli deprem kuşağının ülkenin en yoğun sanayi, ticaret ve yerleşme bölgesi olarak taşıyamayacağı bir yükle işgal edilmesine neden olduklan için suçludurlar... 3) 'KAT KARŞILIĞI' İNŞAAT SEKTÖRÜNÜ YARATANLAR Arsalardaki yapı büyüklüğu ve • yüksekliklerinin şehircilik, mimarlık ve altyapı kriterleriyle birlikte kentsel kimlik değerlen de gözetilerek belirlenmesi yenne, bu ölçü ve yoğunluklann kat karşılığı inşaat sektörünü "doyuracak" düzeyde ve en çok rant sağlayıcı şekilde saptanıp, imar planlan ve yönetmeliklerin de aynı hedeflere uygun düzenlenmesine • Eğer izin veriLmeseydi, çöken binalar yapılmasaydı; eğer denetimsiz imar yetkileri olmasaydı bu izinler de verilemezdi; eğer yasalarla olanak sağlanmasaydı yetkiler de denetimsiz kullanılamazdı ve eğer bilimin ışığmda değil rantm hizmetinde İcarar üreten politikacılar ülkeye yıllardır egemen olmasaydı, yer seçiminden uygulamaya dek depremi felakete dönüştüren yağmacı imar düzeninin yasal güvenceleri de TC. kanunlan arasında yer almaz, ülkemiz böylesi bir suç zinciriyle örülmezdi... Gölcük'ebağh Döngel Belediyesi'nin bîlimihiçesayarakverdiği izinleeski Başiskele köyii 'nün ka\akları arasında yük- selen beş katlı apartman. depremden sonra bu hale geldi. Kö>ün besili ineği ise bu yıkınun neden olduğunu hâlâ "inti- kaJ edemeyen" bakışlanyla olanı biteni •'yazgrya" bağlayanlann rahatüğı içûıde-. (Fotograf: OKTAY EKİNCİ) önderlik eden, yaygınlaştıran ve "her mahallede bir miryoner" sloganıyla giderek ülkenin tüm yerleşmelerinde egemen imar anlayışı haline gelmesine sayısız yasal müdahaleyle önayak olan yine tüm yönetıcıler ve siyasetçiler. spekülatif imar rantının üretım dışı yüksek bir gelir kaynağı olarak toplumun en geniş kesimlerini etkisi altına almasına, sivil mimarlık örneği kültürel miras niteliğindeki yapılann topyekün imha edilerek kentlerin tekdüze bir apartman mimarisiyle kimliksizleşmesine ve rantı daha da çoğaltma uğruna uygunsuz zemin vc yerlerde yüksek yapılaşmayı yaygınlaştırarak haksız kazanç uğruna felaketlere davetiye çıkarnlmasına yol açtıklan için suçludurlar... 4) İMAR SÜRECİNDE BİLİMSEL DENETİMDEN KAÇANLAR Gerek imar ve planlama yetkilerinin merkezi hükümette olduğu 1985 yılına dek, gerekse bu yetkilerin yerel yönetimlere devredıldiği son 14 yıl içinde, kentlerin, ülkenin ve toplumun geleceğini doğrudan ilgilendiren şehircilik, mimarlık ve mühendislik kararlannı üretirken, konuyla ılgili üniversitelerin ve meslek odalannın görüş, öneri ve uyanlanna dikkate almak yerine onlan bu süreçten tümüyle dışlayan, bilim dışı yer seçimi ve yatınm kararlannı eleştirenleri neredeyse *vatan haini" ilan edıp, mimar ve mühendıs odalannı ulusal bır teknik güç olarak değil duşman olarak gören ve planlamadan inşaata kadar tüm teknik süreçlerdeki denetım taleplerinı reddeden tüm yöneticiler, hükümetler, siyasiler ve hatta bu siyasete hizmet veren bürokratlar. yurt yüzeyinde denetimsiz, bilinçsiz, kurallann gözetılmediği ve sadece rantın vükseitilmesmi hedefleyen, deprem olmasa bile yarattıklan kentsel ve çevresel tahribatla zaten bır felakete dönüşen imar ve planlama uygulamalannın ülkeyi tutsak almasına neden olduklan için suçludurlar... 5) "ISLAH PLANLARIYLA" YAĞMAYI ÖDÜLLENPİRENLER 1948'den 1984'e kadar çıkartılan 14 imar affiyla yetinmeyerek, 1984'ten sonra da "sürekli imar afn" anlamına gelen ve kaçak yapılaşmayı plana benzer krokilerle meşrulaşnrarak, her binnin yasal apartmana dönüştürülmesine olanak veren ıslah imar planı uygulamasını yurt düzeyinde başlatan dönemin başbakanı, bakanlan, parlamenterl^î, cumhurbaşkanı ve dı,ğer sıyasil birlikte, yine 1984^6116u yana** kentlerdeki imar yağmasının en önemli özendirici ve talanı yasallaştıran unsuru olduğu açıkça gözlenmesine ve uzmanlık çevrelerince eleştinlmesıne rağmen bu bilim dışı sözde planlama kavramının"yürürlükte kabnasma" destek veren tüm yöneticiler ve parlamenterler... yer seçimi şehircilik ilkelerine göre değil talan olanağuıa göre oluşmuş ve asla yoğun yapılaşmaya açılmaması gereken gecekondu ve kaçak yapı bölgelerinin yüksek apartman yığınlanyla dolmasına ve son deprem felaketınin de işte bu ıslah planlı bölgelerde binlerce ölümle sonuçlanmasına neden olduklan için suçludurlar... 6) YASADIŞI İNŞAATLARA "TÖRENLE" TEMEL ATANLAR... Her konuda olduğu gibi, özellikle imar konusunda toplumun yasal ve bılimsel kurallara uygun hareket etmesine "öncü" ve "örnek" olmalan gerekırken, ruhsatsız fabrikalara "bürokrasi>T yenraişler" diyerek övgüler yağdıran. kaçak ve mühürlenmiş tesislerin açılış törenlenne katılan. plan ve projeleri hukuka aykın tesislerin temel alma törenlerinde nutuklar çeken, mahkemelerin ruhsatlannı iptal ettigi inşaatlara törenle harç koyan, deprem kuşağında jeolojik raporu olmayan planlarla başlanan fabrika ve diğer tesislere "bunlar triKonluk yannmdır" diyerek siyasal destek veren, kentlerde ve kıyılarda olur olmaz yerlere ve yine imar planlanna aykın olarak merkezi hükümet karanyla ayncalıkh imar olanağı sağlayan ve "turizm merkezteri" uygulamasıyla da nüfuzlu kişi ve çevrelere yine ayncalıkh yapılaşma haklannı Bakanlar Kurulu kararlanyla ulufe gibi dağıtan tüm hükümet ve devlet büyükleri, bakanlar, bunlara muhalefet etmeyen ve destek Vfefen pSrlâmenferler, sıyâsaT " parti liderl?n..Ttoplumdaplanlamaya,~'r ' hukuka, kamu yaran kavTamına, yargı kararlanna, bilime ve adalete duyarsızlık ve umursamazlık yarattıklan ve felaket getiren kural dışı yapılaşmaya açıkça kucak açtıklan için de suçludurlar... 7) SİT'LERİ ÖNLEYENLER. KORUMACILARA SALPIRANLAR Olkenin doğal, tarihsel ve kentsel değerlerini bütün bu acımasız ve spekülatif imar talanına karşı koruyabilmek ve kültürel-çevresel zenginliklerin belli bir koruma planı dısiplini içinde ve tahrip edilmeden imar görmesini sağlamak için alınmış SlT kararlannı geçersiz kılmak üzere her türlü siyasal ve yönetsel baskıyı Koruma Kurullan üzerinden eksik etmeyen, koruma yanlısı kurul üyelerine durmadan kıyım uygulayan yine korumacı kadrolan gözetmek yerine, arazi rantını yükseltmekten başka hiçbır amacı olmayan yatınmcılann StT'lere ve korumacılara dönük tepkilerine destek veren tüm siyasi yöneticiler, onlarla işbirliği yapan bürokratlar, basındaki olanaklannı aynı rant çevrelerine hizmet edecek şekilde korumacılan yıpratmak için kullananlar ve SlT'leri bir kimlik ve onur sorunu olarak değil, imar çıkarlannda engel olarak görüp yasal koruma kararlannı da uygulamayan ya da bu kararlara karşı siyasal ilişkileri içinde cephe alan tüm Tatfle gittiler, kurtuldular On binkrce insanımızın öldüğü depremde, çok sa- yıda yurttaşımız rastianülar sonucu yaşamını yiti- rirken belld daha çoğu benzer rastlantılarla bugün yaşıyor. Avcılar'da 17 kişiııin can verdiği Gündüz Apartroanı'nın enkazı arasında gezinen Rezzan Ko- cagüJ ile kızlan 10 yaşındaki Tuğçe ve 6 yaşındakî Gonca, rasttantt sonucu bugfin yaşayanlardan. Eşi veikj küçfik bzryia depremden birkaç gfin önce Av- şa Adası'na gitrJklerini söyleyen genç kadın şunlan anlatryor: "Eşim bizi Avşa ? ya bıraktüktan sonra pa- zartesi sabahı tstanbul'a döndü. O gün kötü bir şey- ler olacağmı hissertim. Deprem sonrasında bütün gün eşime telefonla ulaşamadım. Ertesi gün getdik, 12 saat sonra cesedini çıkardık." yerel yöneticiler... Türkiye'yi "Türİdye" yapan tarihsel, doğal ve çevresel değerlerin gelecek kuşaklara da aktanlması yönündeki toplumsal ve ulusal sorumluluğu göz ardı eden bır koruma karşıtı betonlaşma sürecine neden olduklan için suçludurlar... 8) TARIM. ORMAN VE KIYI İMARCILARI Hükümetler ve parlamenterler tarafından kendilerine venlen "denetimsiz'' imar yetkilerini tanm, onnan ve kıyı alanlannı hemen hiçbir şehircilik kuralını gözetmeden durmadan ımara açan, bu amaçla hazırlatıp onayladıklan imar planlannda jeolojik etüdleri bile yaptınnadan spekülatörlere yoğun ınşaat olanaklan sağlayan tüm belediye başkanlan, belediye meclis üyeleri, bu tür bilim dışı ve çevre tahribatının yanı sıra deprem riski karşısında da olası bir felakete davetiye çıkartan planlan üreten şehir plancılan, aynı planlann yanhşlığı ve sakıncalan konusunda Mimarlar Odası'nın uyan ve çekincelerinı dikkate almadan yapı projesi üreten mimarlar, üniversitelerin ve meslek odalannın söz konusu planlar hakkındaki eleştirilerine kulak tıkayan ve böylesi bir imar planlama sürecınin durdurulması yönünde bugüne dek tek bir yasa maddesi bile önermeyen tüm parlamenterler, olanı biteni hep gülerek ızleyen siyasi yöneticiler, aynı yağma plantanyla siteler kurup 2. konut kooperatifleri örgütleyen politikacılar, bürokratlar ve yine tanm, onnan ve SlT'lerle birlikte kıyılan da imara açan merkezi hükümet kararlanna imza atanlar.. bütün bu uygarlık dışı yer seçimi ve imar alanı belirlemeleri üzerinde inşa edilmiş kimi binalar depremde yıkılmamış bile olsalar, ülke değerlerini yok ettikleri ve sayısız yıkılan bınaya olanak sağladıklan için suçludurlar... 9) UZMAN DENETİMİNİ İSTEMEYEN YETKİLİLER Gerek imar planiannın hazırlanma sürecinde, gerek yapı projelerinin onaylanma aşamasında ve gerekse uygulama sürecinde, mimar ve *Aıuhendis odâlarfnın yıllardır talep ' *' etâüen "ruhsat verflmeden önce mesleki denetimden gecmesi" kuralını benimsemeyen, meslek odalannın kamu yarannı gözeten teknik ve uzmanlık güçlerini imar kararlanndan uzakta tutmayı yeğleyen. bilimsel ve diğer kurallar açısından denetimden geçmemiş plan ve projelerde uygulamayı sürdürmekte hâlâ ısrar eden tüm yerel yönetıcilerle birlikte, belediyelere ikide bir yazı yazıp "projeleri meslek odası onayından geçirmek zonında değüsiniz" diyen merkezi yönetim bürokratlan. onlara bu yönde baskı yapan bakanlar ve şimdi de deprem sonrasında gündeme getirilen yeni imar yasası taslağında bile mimar ve mühendis odalannın teknik denetimini yıne devre dışına çıkartan siyasi ve bürokratik kadrolar ile buna onay veren sözde bilim çevreleri... imar, planlama ve inşaat sürecinde en önemli karar aşamalannı oluşturan teknik belge ve hazırlıklann bilime ve kamu yaranna göre değil, rant beklentılerine ve çıkar hesaplanna göre yapılmasına ve uygulanmasma açık bir "özgüriük ortamı" yarattıklan için, bu denetimsizliğın sonuçlanndan da sorumludurlar ve suçludurlar... 10) TALANCILARA "BELEDİYE" ARMAĞAN EPENLER... Bütün binalan kaçak olan ve aslında toplum yaran açısından yerleşmeye açılmaması gereken su havzalanndaki, orman alanlanndaki, korunması gerekli tanm alanlanndaki, nâzım planlarda imar kısıtlaması bulunan bölgelerdeki ve Hazine arazilerindeki "iDegal" yapılaşma yığınlannı "nünısunuz çoğaldı" gerekçesıyle "betediye" ilan ederek meşTUİaştıran ve ödüllendiren, böylece sadece arazi yağmacılanndan oluşan belediye örgütlenmeleri yaratarak, temel görevi ımar sürecinin yasalara uygun olmasmı sağlamak olan bu kamu kurumlannı adeta "resmi komisyoocu bürolanna" dönüştüren tüm siyasiler, böylesi yerleşmelerin belediye olmasına olumlu görüş veren kaymakamlar, valiler, il idare kurulu üyeleri. ilgili bakanlar ve "31ü kararnameyle'' noktayı koyan içişlen bakanlan, başbakanlar ve cumhurbaşkanlan, aynı anlayış içersinde anayasadaki ormanlarla ilgili maddeye de "şehirleşmiş alanlann onnan dışına çıkarbhnası'' hükmünü koyarak, yasadışı orman içi yapılaşmayı bile anayasal güvenceye alan siyasi yöneticiler ve parlamenterler.. ülkede yağmayı ve sağlıksız-plansız- güvencesiz yapılaşmayı önlemek yerine hukuksal koruma altına alan bir imar politikasını belediye örgütlenmesinden yasal önlemlerine kadar tüm kurum ve kuruluşlanyla egemen kıldıklan için cezası ölçülemeyecek düzeyde suçludurlar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle