Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 AĞUSTOS 1999 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
Köpek
hırsızları
Yeditepe Üniversite-
si lletişim Fakültesi öğ-
rencilerinden Sanem
Kayhan, kurtarma çaltş-
maları sürerken Nor-
veçten gelen ekibe In-
gifizce tercümanlık yap-
mak için Adapazan'na
gidiyor. Norveçliler bir
yandan enkaz altında-
ki canlıları bulup kur-
tarmaya çalışırken bir
yandan da çevrede otu-
rup kendilerini izleyen-
leri sürekli uya-
rıp sessizliğe
'davet ediyor.
_ n Çünküyersizve
anlamsız alkış-
lar, ekibin çalışmasım
güçleştiriyor. Ve bir sü-
re sonra Norveçliler
kendi dertlerine düşü-
yor. Çünkü, Norveçli
ekibin köpeği çalınıyor!
Norveçliler çalınan kö-
peğin hiç kimsenin işi-
ne yaramayacağını an-
latmaya çalışıyor, "Kö-
pek, özel olarak eğitil-
miştir ve sadece bizim
komutlarımızı dinler"
diyor... Ancak çalınan
köpek bulunamıyor.
Norveçliler, alkışlandık-
lan bir ortamda köpek-
lerinin çalınmasına bir
anlam veremeden Tür-
kiye'den aynlıyor. Ada-
pazan'ndaki kurtarma
çaltşmalan Norveçli eki-
be yine de önemli bir
deneyim kazandınyor:
Çevrendeki alkışa kan-
ma, köpeğini kolla!
Te<: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Etektronik posta someposta.cumhunyetconi.tr
- Ankara'daki deprem
milletvekillerini korkutmuş...
"Koltuklan da sallanmıs mı!"
niversitede profesör olamayınca Milliyetçi
Hareket Partisi'nden milletvekili adayı oî-
muştu Osman Durmuş... Bilimde göste-
remediği başarıyı politikada göstermiş ol-
malı ki listede iyi bir sıra yakalayıp-hemen milletve-
kiti seçilmişti Osman Durmuş... Milletvekili seçilir
seçilmez de Sağlık Bakanı olmuştu Osman Dur-
muş...
Sağlık Bakanı olduğunda bir de tifo olmuştu Os-
man Durmuş... Adını hasta yatağında duyurmuştu
Osman Durmuş... Artık sıradan bir Sağlık Bakanı de-
ğildi Osman Durmuş...
Doğrusu, Türkiye böylesini ilk kez görüyordu:
Sağlık Bakanı olurken tifo olan bir doktor!
Osman Durmuş tifo olduğunda bir doktor okuru-
muz telefon etmişti ve tıp öğrencisiyken profesörün
sınıftakilere yönelttiği "Tifo olan insan ne yapmış de-
mektir?" sorusunu yinelemişti...
Fazla bekletmeden yanıtı açıklamıştı okur:
Afiyetle
"Mikroskobik ölçekte b.. yemiş demektir!"
Neyse ki, tifo tedavisi devam ederken Osman
Durmuş'un dışkı yemediği anlaşılmıştı...
Ülkücü seçmenlerinin kendi elleriyle hazırlayıp ik-
ram ettiği içeceğe hayvan idrarı karışmıştı..
Osman Durmuş, mikroskobik ölçekte dışkı ye-
memiş, sıvı halde içmişti...
Hem de bardak dolusu! Sağlık Bakanı Osman
Durmuş, Marmara Bölgesi'ndeki depremle birlikte
adını bu kez uluslararası boyutta duyurma fırsatı
buldu...
Osman Durmuş, yurtdışından gelen insani yardım-
lann bir kısmını ve bazı yabancı uzmanları "ırkını
korumak" adına geri çevırerek enkaz altındaki ve en-
kaz üstündeki Türk milletini titretip kendine dön-
dürdü!
Türkiye'de alanındaki ilk sivil inisiyatif, Nasuh
Mahruki'nin başkanlığında örgütlenen gönüllü kur-
tarma ekibi AKUT'tan bile rahatsız oldu Sağlık Ba-
kanı Osman Durmuş...
Osman Durmuş, her ne kadar hakkındaki iddiala-
n külliyen yalanlıyorsa da geçenlerde Ismet Berkan'ın
Radikal'de yazdığına göre Osman Durmuş'a yöne-
lik tepkilerini Intemet ortamında dile getirenlere
elektronik postadaki "Ötüken" adresinden yanıt gel-
miş:
"AKUT; Everest Tepesi'ne tırmanan ilk Yahudi
dağcı Nasuh Mahruki tarafından kurulmuş bir Ya-
hudi örgütüdür. Yoksa sen de Yahudi misin!"
Şu felaket günleri geçsin, depremdeki başarılan-
nı kutlamak için Osman Durmuş ve ülküdaşları, ka-
falarını ve sonra ağzına kadar doldurdukları bardak-
ları bir güzel tokuştururlar artık... Şimdiden afiyet ol-
sun!
ŞESSlZ SEDASIZ (!] ^ NURÎKURTCEBE
ALLAH AUAÜ
ALL4UA ŞÜ/dJa U4L&/WZ(OOEP&M Z0NÜS0HO4
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Her şey hasıraltı ediliyor; ülke hasaraltı oldu!
Cep telefonımu kapatma seferbertiği
Bu hükümet, son yıllarda en yük- jj^r^s. Kurulan çadırların bir işe yaramadı-
sek sayıda güvenoyu alarak göreve v|jMP/ğını görmezden geldiler...
başlayan hükümettı. Depremden son-
ra düşmediğine göre Meclis, hüküme-
te güvenmeye devam ediyor demek-
tir. Vekili güvenebilir ama.. milletin as-
lı bu hükümete artık güvenmiyor. Ne-
sine güveneceksiniz ki!
Deprem oldu, devletin gücünü hare-
kete geçirmekte aciz kaldılar... Sivil da-
yanışmayı küçümsediler... Altında can-
lı olabileceği varsayımını düşünmeden,
hasar saptaması yapmadan, enkazın
üstüne dozerleri saldılar ki böylece
suçluyu ele verecek ipuçlarını yok et-
tiler... Karaborsayı önleyemediler, yi-
yecekyardımlannı çöpe attırdılar... Ge-
len yağmura karşı açıktaki insanlan ko-
ruyamadılar... Çadırtan kuramadılar...
Biryandan Birleşmiş Milletler'den
45 bin ceset torbası istediler, biryan-
dan da çığ gibi büyümekte olan ölü
sayısını önce 10 bin dolayında don-
durdular sonra da ölü sayısını azalttı-
lar. En tehlikeli yola saptılar, sansüre baş-
vurdular! Gönüllü bağışlarla büyük bir
yardım seferberliği sürerken milletin
cebine ellerini attılar, ek vergi salmaya
başladılar... Cep telefonlarından 10 ay
boyunca net konuşma ücretinin yüz-
de 25'ini özel iletişim vergisi olarak fa-
tura edeceklermiş. Ne ki, toplayacak-
ları ek vergiyi rantiyenin faizi için kul-
lanmayacaklan garantismi veremediler.
Kimse kusura bakmasın, 10 ay boyun-
ca cep telefonumu kapalı tutuyorum!
OKUR MEKTÜPLAR1
İletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 tstanbul
Şişli'de 'Han İnşaatı A.Ş.'!!
BizlerTeşvikiye Cad. 131 nolu
Ismet apartmaıu sakinleriyiz.
Vali Konaği caddesinden
itibaren karakolun sokağına
kadar arka bahçelerimiz, Abdi
tpekçi caddesindeki apartman
sıralannın bize bakan bahçeleri
ile birlikte İstanbul'da nadir
görülen bir yeşil alan oluştur-
maktadır.
Ancak bizden bir sonraki apart-
mandan itibaren üç apartman
yıkıldı, bahçelerindeki ağaçlar
kesildi ve burası bir süre
otopark olarak kullanıldı. Şimdi
burada bir han inşaatı var. Işin
kabası bitti. Bu kez bahçe
olarak kalması gereken kısım
betonlandı ve ruhsata esas proje
dışı olduğu muhakkak olan bir
hafıf konstrûksiyonla üstü
kapandı. Bırakılan demir
filizlerden bunun üstüne de, ilk
fırsatta, yeni bir kat cıkılacağı
anlaşıhyor ki böylece güneş ve
yeşillik hakkımıza tümden bir
tecavüz vaki oluyor demektir.
Bir buçuk yıl kadar süren
inşaata uzun süre tabela
asılmadı. Son zamanlarda el
yazısıyla soluk ve okunmaz bir
şekilde asılan küçük bir tabela-
da mal sahibinin "Han tnşaatı
A.Ş." (?) olduğu okunuyor.
Bunun dışında ne sorumlu fen
adamı, ne statikçinin adı var.
Şişli Belediyesi'nin duruma
etkin şekilde müdahalesinin
teminıni rica ediyoruz.
Y. Müh. Burhan Oğuz /
Marmara Üniversitesi
Öğretim Görevlisi
ve Günel Elgen
Kadın Araştırmaları Derneği
Marmara bölgesini sarsan deprem felaketi nedeniyle yitirdik-
lerimizin acısını paylaşıyor, başsağlığı ve geçmiş olsun dilek-
lerimizi iletiyoruz.
Depremde zarar gören çocuklara ve kadınlanmıza yardımcı ol-
mak ûzere avukat, psikolog ve maddi destekte bulunacak der-
nek üyelerimizi ve tüm vatandaşlanmızı el ele vermeye çağın-
yoruz.
Avcılar çevresinde başlattığımız çalışmalara katılmak isteyen-
ler için tel: 0.212.511 98 26 - 514 03 23.
Kriz Merkezleri
^ü&ffi^ 0.312.425 02 62
- 424 02 63 - 424 02 64 -
425 08 24 - 425 09 87
Faks: 0.312.419 13 64
Basbakanlık: 0.312.289
68 10/Faks: 289 68 60-
61
Içişleri Bakanhğı:
0.312.419 77 13-419 77
14/Faks: 0.312.419 71 48
Sağlık Bakanlıeı:
0.312.433 31 22-435 64
40 (1083) Faks: 435 73 13
Dışişleri Bakanlıeı:
0.312.284 03 60
Genelkurmav: 0.312.402
25 80-417 6100-402 27
76-77-78-79-80
îstanhul: 0.212.511 12 69
-511 79 10-0.216.333 08
29
Izmit: 0.262.321 1144-
321 11 00
Gölçükl 0.262.413 10 09
MsmL 0.226.813 74 62
Çınarcık: 0.226.814 00 01
Adapazan: 0.264.985 20
72 - 278 60 99 - 277 77
70
Düzce: 0.374.512 33 13
ggrş&L0.224.272 92 00 -
01 - 02 - 03 - 04.
0.800.314 79 79 (10 hat)
ölü ve yaralıların
isimlerini
öğrenebilirsiniz.
İhtiyaçlar
Genel ihtivaçlar:
Bulaşık eldiveni, çocuk
bezi, çocuk maması,
tuvalet kâğıdı, iç
çamaşırı, sabun, kibrit,
mum, yağmurluk, kireç ve
zefiran, ceset torbası,
su/soda, sıvı dezenfektan,
pil, battaniye, çarşaf,
uyku tulumu.fener,
ışıldak
Tıbbi ihtivaçlar:
tpekiplikformol,
adrenalin ampul, maske,
vitamin, sonda, muhtelif
tansiyon ilacı,
antibiyotik,
insülin/insülin enjektör,
biteral tablet ve ampul,
rif ampul, serum
fizyolojik (SFJ, viks, ağız
maskesi, steril eldiven,
adrenalin, kafein, dikiş
malzemesi, tıbbi makas,
neşter, küçük ameliyat
seti, ameliyat ipliği, kat-
küt.
Iş aletleri:
Kompresör, ahtapot, vinç,
kepçe, kamyon, delici,
kırıcı, kask, kazma, kürek,
balyoz, iş eldiveni,
jeneratör, toz makinesi,
hidrolik tabanca, zımba.
makas, bıçak, küçük
çekiç, kerpeten.
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
MIRMIRLAR UĞUR DLRAK
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Ağustos
UİNOENBURG FALKENHAYN'A KARSL
1916 'M 8U6ÜH, /İLıU/İAJ /MPAIS/lrp&J JT.MLHElMt,
(SOLOA), MAReŞAL PAUL VOU HfMDEUSUlSG U
(ŞASM') GEfJSL KueMAY BAÇKAMU6IUA
I. DÜNyA SAVAÇI 'UOA tiOM/tNY/l '/V/7V &A
YA ICAgÇISfNDA r££ ALMAS/ ÛZ£/&A/£, H/NPEM-
tLE &ENEL KUgAMY SAÇK4N/ E&/CH ISON
CİPO(
ÇiKMlÇnHfNpeUSURGUN DOĞuyA KU
6ÖN&E&LMESİ ÖNE&SİNİ Ç£P0eOEN
HAYNSAV*ŞftJ 8Ar/i>A YO£LIHLı4Ç77g
Nt İSTİYO&OU. KAYZE& Sl'/Z ~-
PAStF KALptĞfNf PÜŞÜHPÜĞÜ
YEISİME HİHDEMSUİ&S'U SEA/EJ.
KAHL/Ğ'MA GETtKMiÇTİ.'.
8AŞ-
KASTAMONU İLİ BOZKURT İLÇESİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
DUYURU
- Esas No: 1999/222
Davacı Bozkurt Merkez Mahallesi'nden Esat Koca tarafindan davalılar Hüsniye Akbaş ile 9 arkadaşı aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz da\a-
sının yapılan duruşması sırasında verilen karar gereğince. Tespıt maliki mırasçılanndan Emine Büyükdeğırmencı (lnan), Hayrıye Keşepli. Hasane Sal-
cı. tespit maliki Zehra mirasçılanndan Mustafa Işık. tespit maliki Ayşe mırasçılanndan Nebıye Demır. Sevim Gümüş (Böncü). Necdet Böncü ve Gö-
nül Böncü'nün adreslen tespit edilemediğinden, Dava konusu edilen Bozkurt Merkez Mahallesi 73 ada 1 no'lu parsel ile 145 ada 3 no"lu parsele ıliş-
kin dava dılekçesinın ışbu duyurunun ılanmdan itibaren 15 gün sonra ve duruşmasının 20.9./ 1999 günü saat 09.30'a bırakılmış olduğu dahili davalı-
lar Emıne Büyükdeğırmencı (lnan), Hayriye Keşepli, Hasene Salcı ile davalı Zehra mirasçılan Mustafa Işık, tespit maliki Ayşe mirasçılan Nebıye De-
mir, Sevim Gümüş (Böncü), Necdet Böncü ve Gönül Böncü'ye tebliğ edilmiş sayılacağı ve itiraz edenlerin Bozkurt Kadastro Mahkemesi'nin 1995/222
esas sayılı dosyasuıa bildirmeleri duyurulur. Basın: 39864
ANKARA...ANKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Ekranda Anka Kuşu
Kütahyah çini ustası Sıtkı Olçar "geçmiş olsun" de-
meye geldi, bir de Anka kuşu getirdi bana. Fınndan
yeni çıkmış. Ustanın renkleri. çiçekleri Mengü ErtePin
çizgileriyle bütünleşiyor. Bu mitolojik kuşu çok seve-
rim ben, dahası, bir yaşam biçimi dıye düşünürüm,
bir simge diye. Uzun süredir o da Anka'nın simgesi
aslında.
Öyküsünü biliyorsunuz. Sonsuza dek yaşıyor An-
ka kuşu, tüyleri alev alev yanıyor, kül oluyor, küllerın
içinden yeniden doğuyor, havalanıyor. Uçma gücü-
nü yitirmiyor hiç, daha hızlı açıyor kanatlannı, daha
hızlı uçuyor yangından sonra.
Deprem haberlerini izlerken Anka kuşu da kanat
çırpıyor ekranda. Binlerce ölünün, yaralının titreşimi
var tüylerinde. Sesler geliyor derinden, o seslere ya-
nıt verememenin ezikliğiyle kahroluyor insan. Bir ço-
cuk, bir genç kız ya da yaşlı bir kadın yaşama dönü-
yor, binlerce ölüye karşı bir kişi yaşamın gizemini du-
yursa da suçluluk duygusunu aşmak kolay değil.
Vaktinde yetişilse daha çok can kurtulur. yıkıntılardan
gelen çağnlaryanıtsız kalmazdı, ama kaldı! Daha ne-
ler oldu, ne ters gelişmeleıi Neler gördü gözlerimiz,
nelerduyduk, neleretanıkolduk. Kimi kara mizah tü-
rü, kimi klinik olay nrteliğinde, sağlıksız sözler ve dav-
ranışlar. Önerilen bir yardım gerı çevırıliyor. Kim çe-
viriyor? Sağlık Bakanı. Güler misin, ağlar mısın? Ney-
se, bu tür davranışlara önem vermiyor yardıma ge-
lenler. Stcak bakamayanlara sessiz kalıyor. Oysa mut-
lu, umırtlu bir dayanışma yaşanıyor deprem bölge-
sinde. Kaç ülkenin uzmanları yan yana, ortak bir ça-
bada. Kimi ABD'li, kimi Japon, kimi Avusturyalı, ki-
mi Belçikalı, kimi Israilli, kimi Alman ya da Yunan, ama
hepsı insan. Kara gün dostu olarak yanımızdalar.
Böylesine kara günleri hak ettik mi acaba? öz ül-
kesinde böylesine yalnızlığı yaşamak ülkemizin ka-
ra gerçeklerini, o gerçeklerın acı birikimini de kanrt-
lıyor değil mi? Yasalarımız var, uygulanmıyor; uz-
manlarımız var, görev verilmiyor; deger yargıları hız-
la değişiyor, para tek değere dönüşünce yozlaşma,
çürüme de hızla derinleşiyor. Belli kuruluşlann adı var,
içeriği yok! Örneğın sivil savunma sekreterlikleri
1960'larda kuruldu, 27 Mayıs devrimini izleyen dö-
nemde. Hayli kapsamlı amaçlar içeriyordu. 1990'lar-
da işlerliğini yitirmiş bir kuruluş durumunda! Kaç dep-
rem yaşandı o sürede, yaralan sanlamadı, derinleş-
ti neredeyse! Gecekondulara tapu verildi kaç kez, oy
almak için seçım affı yapıldı kaç kez. Affedenler el-
lerini kollannı sallayarak geziyor şimdı, üstelik dep-
rem bölgesinde! Imar planlan var, uygulanmıyor, pla-
na aykın uygulamalara da ödün venliyor, üstelik kim-
ler? Müteahhitlerte işbirliğı yapan kimi mühendisler
ve mimariar! Kaçak katlar, yangın merdiveni olmayan
gökdelenler, mantartürü yükselen sitelerde kimlerin
onayı, imzası var? Belli bir öğretimle diploma almak
olası, ama mimar olmak, mühendis olmak, plancı ol-
mak başka bir olay. Belli bir etiğı, sorumluluğu var.
Onu da üstlenmek gerekiyor. Ancak üstlenenler var,
üstlenmeyenler van çıkarlan doğrultusunda bir ya-
şam biçimini seçenler de az değil! Çünkü güvence-
leri var, ödün politikası ağır basıyor, sorunlar ertele-
niyor, hesap sorulmuyor ülkemizde.
Depremde toz toprak yığınına dönüşen evler, site-
ler bu nedenle. Doganın uyansına duyarsız kalma-
mız nedeniyle. Halkın hızına, coşkusuna, özverisine,
dayanışma özlemine de eş düzeyde oluşamıyor hiç-
bir şey. Dahası, eleştirilere de ters bakılıyor. Bu ters-
lik tek seslilik eğilimini vurguluyor, ancak TV kanalı
kapanırsa gerçekler değişmiyor; halkın gündeminde,
yaşamında her an. Çadırkent bekleniyor çadır yok,
çadır var donatımı yok, tuvalet isteniyor, sınırlı ölçü-
de yanıt venliyor, dışkısını rasgele yere bırakıyor in-
sanlar. Başka ne yapabilirler? Yağmur başlıyor der-
ken, iliklerine kadar ıslanıyor deprem bölgesindeki-
ler, salgın hastalıktan söz ediliyor, başka kuşkular, kor-
kular sanyor insanlan.
Havada ölüm kokusu. Ama yaşamak hakkını yitir-
mek istemiyor, direniyor insanlar. Toplumda yeni bir
süreç başlıyor bu direnişle. Başka bir deyişle btça-
ğın kemiğe dayandığı an yaşanıyor. Anka kuşunun
kanatlannı da alevler sanyor bu an. Yanacak, kül ola-
cak, küller içinden yeni bir kuş doğacak, hızla uça-
cak maviliklerde. Öz yangınryla güçlenecek kanatla-
n.
Dünyamızda örnekleri var. Ikinci DünyaSavaşı'nda
her şeyinı yitiren ülkeler yitikliğe gömülmedi, güçle-
nerek aştı zamanı. Çağdaşlığa ulaştı, güçlü teknolo-
jisi, güçlü bir donatım ve güçlü ekonomisıyle etkın bir
konuma girdi uluslar arasında. Biz de bir savaş ya-
şıyoruz aslında; kaç ölü, kaç yaralı, on yılda yitirilen
insan sayısını aşıyor bir gecede yitirdiklerimiz! O
Ağustos gecesi yeni bir milat tarihimizde. Deprem ön-
cesi koşullaradönülemez artık. Sorunlar ertelenemez,
erteleyenler hoş görülemez. Kural dışı davranışlar,
umursamazlıklar yeniden yaşanamaz artık. Hesabı-
nı veremeyecekleri planlan, projeleri imzalamak, onay-
lamak kolay değil artık. Depremin uyansı herkesın go-
zünde ve yüreğinde. Bıçağın kemiğe dayandığı yer-
de yeni bir dönem oluşuyor. Halkımız da o dönemi
güzel yarınlara taşımak istiyor.
Anka kuşu da yeniden doğmak için yanıyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYA1S
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/Özellikletan-
go müziğinde
kullanılan, akor-
diyona benzer
bir çalgı. 2/Bü-
yük erkek kar-
deş... Fıçıcıke-
seri.3/Kınkpi-
rınç, şeker ve
suylayapılan bir
tür tatlı... Tarla
sının.4/Birno-
ta... Prensip. 5/
Bir bağlaç... "-
— Güler": Fotoğraf sa-
natçımız. 6/ Eslo Mı-
sır'da güneş tannsı...
"Özü şirin sözü şirin bir
güzel / Gamzesi — ka-
şı yayabağlıdır" (Kara-
caoglan)... Yapısınagir-
diği sözcüğe "kendi ken-
dine" anlamı katan ya-
bancı önek. II Birtakım
bıtkilerden elde edilen
mavı boya maddesi. 8/ 9
Bir şeyin yalnız kenar çiz-
gileriyle tek renk olarak beliren görüntüsü... Lübnan'ın
plaka işareh. 9/ "Afet—": Tarihçimız... Ozenneyapı ya-
pılmak için aynlmış yer.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türk müziğinde kullanılan büyük zilsiz tef... Bir nota.
2/Heryanı suyla çevrili karaparçası... Italya'da yaşamış
antik halk. 3/ Ingin. dumağı gibi adlar da verilen hasta-
lık... Muğla'nın bir ılçesi. 4/ Lantan elementinin simge-
si... Mevki, makam. 5/ Bölmeli göçebe çadırı... Ergenlik
sivilcesi. 6/ Gazete, dergi, kitap yayımlayari... Japon halk
türkülerine verilen ad. 7/ Rütbesiz asker... Asya'da bir ül-
ke. 8/ Bir ışık ya da ısı kaynağından yayılan ışınlann top-
landığı yer... Gövde heykeli. 9/ Vücutça ve ruhca daya-
nıksız olanlar için kullanılan bir alay sözü.