19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 1998 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demirel Istanbul'da • istanbul Haber Servisi - Cumhurbaşkanı Süleyman L>emirel ve eşi Nazmıye Demirel, "GAP' adlı özel uçak ile dün akşam saat 18.15'te Istanbul'a geldi. Dcmırel'i Yeşilköy Askeri Havalimanı'nda, istanbul Valisi Erol Çakır, Emnıyet Müdürü Hasan Özdemir ve Merkez Komutanı Tuğgeneral Tuncer Akçay karşıladı. Istanbul'a yeni atanan Vali Çakır ile bir süre görüşen Demirel'in yaklaşık 15 gün süreyle çaJışmalannı Istanbul'da sürdüreceği belirtıldi. Okuma yazma seferberliği • IZMİR(AA)-Devlet Bakanı Işılay Saygın, son 1 yrl ıçinde 135 bin kadma okuma yazma öğretildiğini bildirdi. Izmir'in Gaziemir ilçesinde, Halk Eğitim Merkezi 'nce dûzenlenen 1997-98 öğretımyılı son dönem kurslannı tamamlayan 81 kursiyere sertifika verme törenine katılan Saygın, 1995 yılında Pekin'de gerçekleştirilen 4'üncü Dünya Kadın Konferansı'nda, Türkiye'de 2000 yılında okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacağı taahhüdünde bulunulduğunu, bunun gerçekleşmesi amacıyla bakanlıkça çabalann yoğunlaştınldığını kaydetti. ÖzÜPlülere kimlik karü • AJNKARA (AA) - Devlet Bakanı Hasan Gemici, Ûzürlü Kimlik Kartı Yönetmeliği'nin dünkü Resmi Gazete'de yayımlandığını belirterek, '"Özürlü Kimlik Kartı Yönetmeliği'nin çıkmış olması, ülkemizin en sonmlu toplum kesimini teşkil eden özürlülerin yaşamlannın İcolaylaştınlması ve iyileştirilmesi yolunda önemli biradımdır" dedi. Gemici, yönetmeliğe göre, özürlülerin sağlık kurulu raporu, tasdflcli mYfiB •&* cûzdanı örneği ve iki " J y "' fotoğrafla bulunduklan illerin Sosyal Hizmetler II Müdürlüğu'ne başvurabileceklerini kaydetti. bütçesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık Bakanı" Halil Ibrahim Özsoy, genel bütçeden Sağlık Bakanlığı'na aynlan payın düşük olmasının, sağlık hizmetlerine yapılan yatınmlann az olduğu anlamına gelmeyeceğini söyledi. Özsoy, "Yatırım vardır ve her seneye nazaran ikiye, üçe katlayarak devam etmektedir" dedi. Sağlığa aynlan bütçe denildiği zaman, SSK'ye, Milli Savunma'ya ve bakanhğa aynlan paylann tümünün akla gelmesi gerektiğini belirten Özsoy, genel bütçeden alınan rakamın dışında, toplu konut ve jiğer fonlardan gelen saralarla Sağlık Bakanlığf nm bütçesindeki yatınmlann 3 katına ;ıkanldığını söyledi. »ancana16bin m lira ffiyat I ANKARA (Cumhuriyet Sürosu) - Bakanlar Kurulu, eker pancanna kilo başına 6 bin 500 lira fiyat verdi. Jakanlar Kurulu'nun, Lesmi Gazete'nin dünkü ıükerrer sayısında ayımlanan karanna göre, u yıl üretici tarafından ;slimi taahhüt edilen üzde 25 toleranslı. yüzde 6 şeker içeren firesi iişürülmüş pancara, kilo aşma 16 bin 500 lira deme yapılacak. sarzani'ye tepkî I ANKARA (Cumhuriyet ûrosu) - Irak Türkleri ültür ve Yardımlaşma erneği Başkanı Feridun ürmüzlü, Mesud îrzani'ye bağlı Irak irdistan Demokrat Partisi <DP) güçlennin Erbil'de şayan Türkmenlere rıelik saldınlannda ölü yaralılann olduğunu dirdi. Hürmüzlü. ırzani'nin Saddam'la da ıırliği yaptığını rgulayarak Kürtlere nelik katliamlarda da rzani'nin sorumluluğu luğunu söyledi. Prof. Dr. Ilhan Başgöz, 1. Uluslararası Türk Dünyası Eren ve Evliyalan Kongresi'nde konuştu 6 Tarikadarnı hedefi devlet 9 ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Anadolu Erenleri Külrür ve Sanat Vakffnca (ERVAK) dûzenlenen " 1 . lluslararası Türk Dünyası Eren ve Evliyala- n Kongresi" dün başladı. Başbakan Yardımcısı ve Dev- let Bakanı Bfilent Ecevit, Ata- türk'ün önderliğinde gerçekleş- miş olan laik rejimin Türkiye'de inançlar arası barışın güvencesi olmaya devam edeceğini belirte- rek "Sünni ve AJeviyi ayn gözie görmeye kalkışanlara Türk hal- kı gereken tepkiyi Süıınisivfe de Alevisiyle de gösterecektir" dedi. • Indiana Üniversitesi öğretim üyesi Prof. îlhan Başgöz, tarikatlann sosyal işlevini aştığını ileri sürerek "Devleti ele geçirmeye çahşıyor" dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit ise laikliğin, inançlann güvencesi olmayı sürdüreceğini söyledi. Başkent Öğretmenevi'ndeki kongrenin açılışında konuşan Ecevit. Avrupa ile Asya'nın bü- tünleşmeye başlaması ile birlik- te Türk dünyasının kendini yeni- den keşfetme sürecınin başladı- ğını söyledi. Erenlerin, Türklerin Islam an- layışında da belirleyici etken ol- duklannı kaydeden Ecevit, çok sayıda Müslüman toplumun ak- sine Türklerde din duygusunun Allah sevgisine dayandığını söy- ledi. Allah sevgisinin getirdiğı ın- san sevgisinden doğan hoşgörü- nün özgürlük ve demokrasi yo- lunu açtığına ışaret eden Ecevit, din duygusunun Allah korkusu- na dayandıgı toplumlarda bağ- nazlık ve baskının egemen oldu- ğunu söyledi. Kongrenin açılış bildirisini sunan Indiana Üniversitesi öğre- tim üyesi Prof. Dr. îlhan Başgöz, bugünün şeyh efendisinin, sos- yal işlevinde 13. yüzytlın dervi- şine benzediğini söyledi. 'Laik devlet şart' Devletın, yurttaşına insanca bir hayat ve güven ıçinde yaşa- ma olanaklannı uzun zaman ve Aleviler Yuruyüşçuler Çorum f da MUSTAFA YOLYAPAR ÇORUM - Gazi olaylan davasının görüldüğü Trab- zon'da lOAğustos'tabaşla- yan "Hacı Bektaş Veli Ba- nş, DosrJuk ve SevgT yürü- yüşü devam edıyor. Dün Çorum'a gelen yü- rüyüşçülerle Banş Partililer arasında sert tartışmalar ya- şandı. 2O'ye yakm örgütlü Ale- vi derneği tarafından ortak- laşa dûzenlenen yürüyüşe sanatçılar Arif Sağ, Tolga Sağ, ErdaJ Er/incan. Güler Altan, Gülay Kurt, Ismail Kaya, Talip Şahin ile Türkı- ye ve Avrupa'da bulunan dı- ğer Alevi derneklerinden temsılciler katıldı. Saat 11.00'de Merzi- fon'dan Çorum'a gelen yü- rüyüşçüler, ilk olarak Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı Çorum Şubesi'ni ziyaret et- tiler. Ziyarette bir grup Ba- nş Partili gencin partı bay- ragı ile Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı Çorum Şube- si'ne girmek istemesi ve bi- na önünde parti amblemli şapkalan dağıtması üzenne vakıf ve BP yöneticileri ara- sında sert tartışmalar yaşan- dı. ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART 40 ay hapis cezası verilen K1R1K tipinin çizeri Doğan Güzel cezaevinde. büyük ölçüde sağlayamaz duru- ma düşmesi halinde daha da güçlenen şeyh efendi ve tarikat liderinin devleti kontrol etmeye, ele geçirmeye çalıştığına işaret eden Başgöz. şöyle konuştu: "Asıl tehlikede o vakit başhyor. Toplum kurumlanna. ekonomik hayata, eğföme, insan ilişkikrine, gi.vim-kuşama ve kişisel davra- nışiara kutsal kitaplarda yüzyü- Jarcaevvel brçilen bir elbiseyi giy- dirmeye çalışryor. Dervişüı, $ey- hin ve tarikatın sosyal işlevini aşarak polmk bir ideolojiye dö- nüşmesini öniemenin iki yolu vardır: Devlet sosyal devlet olacak. Halkkıtkferine şey- hin ve tarikatın verdigin- den daha fazlasını veya hiç olmazsa onun kadannı adiice verecek. Devleti poli- tik din değil, eğemenligin kaynağı olan halkın temsü- cileri yönetecek. Yani dev- let laik devlet olacak." Ecevit, halk ozanlanmn şiirlerinin TürkJerin gönül- bağı olduğunu belirtirken, bu bağın güçlendirilebildi- ğı oranda, demokrasi ve la- ikliğin de korunup gelişti- rilmesinin kolaylaşacağına işaret etti. Kültür Bakanı Istemi- han Talay, toplum ve ulus- lann külrurünün gelişme- sinde manevi değerlerin önemli bir yeri olduğunu belirtirken inançlar, gele- nekler ve düşünsel birikim olarak ortaya çıkan bu ma- nevi gücün uluslann ya- şam biçimini belirleyen unsurlann başında geldiği- ni söyledi. Talay, Türk kül- türünün oluşması ve ku- şaktan kuşağa ulaşmasın- da eren ve evliyalann çok büyük katkısı olduğuna işaret etti. ERVAK Başkanı Yıısuf Dağ, günümüz düşüncele- rine ışık tutan ve yol göste- ren eren ve evliyalan kong- re ile bütünleştirmeyi amaçladıklarını belirterek, 2000 yılında da "2. Anado- lu tnançlan Kongresi"ni dûze^e^ej^rinj bildir- di. .. ... DTP Genel Başkanı; hükümeti, irticayı ve kendisine yönelik eleştirileri değerlendirdi Cindoruk: EMnci cephe oluştu DÜRPANE KIRÇUVAJL ^ ANKARA - Ko- alisyon ortağı DTP'nin Genel Baş- kanı Hüsamettin Cindoruk, devlet içindekileri "irticaa" suçlamasıy- la dışlamanın kutuplaşma yarata- cağını belirterek, "Herkesi, iyi ye- tişmiş gençieri,babaian dedeterİD- den ötürü dışlarsanız karşınızda bir dind cephe oluştunırsunuz ve oluşturulmuştur" dedi. Cındoruk, partısınin kontenjanından Ulaştır- ma Bakanlığı'na getırilen Süley- mancı ArifAhmetDenizolgufi için, "Kendisinin cumhuri> ı et ilkelerine aykın faaüveti ortava çıkarsa, onu flk istifa>a çağıran ben oiurum" de- ğerlendirmesmi yaptı. Cindoruk. "Kışlasına zorlukla girmişolan bir silnhlı kuvvetier organizas\onunu tekrar sahneve Çiller çıkartmışür. Tarih kamesindençok könî bahse- decektir" görüşünü dile getirdi. DTP Iıderi. Cumhurbaşkanı'nın göre\ süresiyle ilgili tartışmalar konusunda, "Eğer cumhurbaşka- nını halk seçerse, bü>ük olasıhkla • DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, "Kışlasına zorlukla girmiş olan bir silahlı kuvvetier organizasyonunu tekrar sahneye Çiller çıkarmıştır. Tarih kamesinden çok kötü bahsedecektir" görüşünü dile getirdi. Demirel'i yeniden secer" dedi. Son zamanlardaki çıkışlanyla dikkat çeken DTP Iıderi Cindo- ruk'un değerlendırmeleri şöyle: tRTİCA: 28 Şubat bir muhtıra- dır. 12 Mart muhtırası benzeri. As- kerlerin dayatmasıyla bu kararbaş- bakan ve başbakan yardımcısı ta- rafından imzalandı. MGK'nin as- keri tarafı, yaptınm kelimesini kul- lanarak kesinlikJe bir muhtıra ver- miştir. Bununla öncelikle hükümet modeli değişti, bu çok önemli. Cumhunyetçilik ılkesine karşı ol- duğu kuşkusu taşıyan bir parti ve onun ortağı olan yolsuzluklara ka- nşmış bir parti hükümet kurmuş- Iardı. O hükümetin yerine kuşku- lar taşımayan partıler, dışandan destekbularak hükümet oluşturdu- lar. Ülkede dine dayalı devlet kuş- kulan vardı ama, bu hükümetten kuşku yoktur. Irtica olaylannı tanfetmekte uz- laşmak gerekiyor. Irtica olaylan birtakım yazarlann-çızerlerin ifa- deleri ya da makaleleri ise, sayısal olarak arttığı söylenebilir, içerik olarak irticanın arttığmı söylemek insafsızlık olur. İTTtFAK: Bir tarafta elinde çı- km olan bir parti, öteki tarafta din- sel amaçlan söylem haline getır- miş aşın muhafazakâr birpartı var. Bu iki partinin ittıfakını Türki- ye'nin sıyasetınde olabilirgörmü- yorum, beklediklen oyu alamaz- lar, ıttifaklar doğal tabanlan olan birleşmeye açık partıler arasında olabilir. Bizim partımız, FP ile ke- sinlikle ittifak yapmaz. Biz DP. AP'lilerin oluşturduğu kıtle parti- si merkez partisi oluşturmayı he- defliyoruz. Bu merkez parti içinde aşın sağ ya da aşın sol kanatta olan arkadaşlanmız olabilir, onlara bir şartımız var: Demokrasi ıdeolojısı etrafinda buluşmak, fikirleri tartış- mak ama parti çoğunluğunun koy- duğu programa uymak. SEÇİM: Ben seçimlerin ikiye aynlmasını istiyorum, ertelenme- sini istemiyorum. Bu iki seçim bir arada yapılırsa teknik sorunlara, si- yasi çekişmelere, kargaşaya, oy tasniflerinde itirazlara yol açar. Biz parti olarak seçimlerin 4 yılda bir yapılmasını istiyoruz. 1999 yılı içinde &eçim yapılsın diyoruz. Yurtdışındakı yurttaşlanmıza seç- men hakkı vermek, kolaylaştıncı seçmen kütükleri yapılması ve mektupla oy kullanımının sağlan- ması ıçın tekliflerimizi ekimde or- taya koyacağız. BARAJLAR: Barajlann yanın- da ittifaklan teklifettim. Seçim ön- cesinde siyasi partilerkendi arala- nnda iktidara geldiklerinde yapa- caklan işlerde uzlaşacaklardır. Bu aynı zamanda parlamentonun he- deflenni ve çalışma biçimini orta- ya koyacaktır. Bu aynı zamanda si- yasal istikran sağlayacaktır. Blok- lardan daha fazla oy alan ıktidar olacaktır, az oy alan muhalefet par- tisi olacaktır. Buna karşı barajlar yüzde 5'e düşürülürse bütün eği- limler de Meclis'te yerini almış olacaktır, kimi ittifaklarla kimi de bar^ilan aşarak. Önerim yüzde 5. ÇİLLER: Çiller, Türkiye'nin uzun yıllar unutamayacağı birsiya- si felaketi tattırmıştır. Kışlasına zorluklagirmişolan birsilahlı kuv- vetier organizasyonunu tekrar sah- neye çıkartmıştır. Tarih kamesin- den çok kötü bahsedecektir. Bir ik- tisatçı Sayın Çiller'in Türkiye'ye verdiği zaran 25 milyar dolar ola- rak hesap ediyor. Çiller meselesi benirn için ka- panmıştır. Hele Sayın Özer Çil- ler'in komisyona verdiği ifadede, bir milyonun üzerindeki dolan çı- kında bulduğunu söylemesi, me- seleyi çözmüştür. Bu bir itiraftır. Haksız sanığın itirafi ve gerekçe- sıdir. Soruşturma komisyonunun sonuçlannın ne olacağını bilemem ama halkın ne karar vereceğini bı- liyorum. Halk gördü. kesinlikJe tasfiye edecektir. Sayın Çiller'le beraber kim siyasette ortaya çık- nuşsa hepsini tasfiye edecektir. IRMIKIAYDIN ENGİN aengin @ posta. cumhuriyet. com. tr Biliyorum, başlığın dili çetre- fil oldu. Ama ne yapayım, so- runun kendisi çetrefîl. Haddi- mi aşıp, hukuk biliminin, felse- fesinin içine dalmam gerek. Gerçi kendi kendime "Senin ne haddine hukukun derinlik- lerinde dolanmak. Vazgeç" de diyebilirim. Ama o zaman da epey ince bir noktada da olsa meslek ahlakını çiğnemiş ola- cağım endişesindeyim. O yüz- den siz sabredin, ben de de- neyeyim. Avrupa insan Hakları Mah- kemesi, geçen haftalarda önemli bir karar verdi. Karar DGM'lerin bağımsız ve tarafsız bir mahkeme sayılamayacağı- nı, hiçbir tartışmaya yer bırak- mayacak bir açıklıkla saptadı. Bu kararın lamı cimi yok, ora- ya buraya çekiştirilecek yanı da yok. Avrupa insan Hakları Mahkemesi açıkça "DGM'ler bağımsız ve tarafsız bir mah- keme değildir" dedi. Hukuka benim kadar bulaşanlar bile bağımsız ve tarafsız olmadığı yetkili bir organca "saptan- mış" bir kuruma "mahkeme" denemeyeceğini bilir. Bir Meslek Ahlakı Sorunsalı Nitekim İstanbul Barosu'na kayıtlı bir grup hukukçunun çı- kardığı "Açık Sayfa" adlı hu- kuk dergisinin son sayısında, benim gibi hukuk yalamış de- ğil, gerçek bir hukukçu, Akın Atalay imzasıyla yayımlanan bir yazıda bir üst paragraftaki yargı aynen yinelenmekte. Hukuksal olarak "mahke- me" olarak nitelenmesi artık mümkün olmayan bir kuruma işi düşen avukatlar, o kurum- da görevli yargıçlar, o kurum- da yargılanan sanıklar, o ku- rumda bilgisine başvurulan ta- nıklar, o kurumun kararlarını ele alan Yargıtay gibi yüksek yargı organlan, bütün yargı er- kınin tepesindeki Anayasa Mahkemesi bundan böyie ne yapar, ne eyler bilemem. Bildiğim şu: Bir: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları, Avrupa Sözleşmesi'nin altına imza koyan bütün devletleri bağlar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu sözleşmenin altına imzasım koydu. Yani Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nin kararlarının kendisi için bağla- yıcı olduğunu, iç hukuk ile AİHM kararlan arasında bir çe- lişki doğarsa, ıç hukukunu de- ğiştirmeyi kabul etti. Devlet bunun gereğini yerı- ne getirecek mi getirmeyecek mi bilemem. Getirmezse Avru- pa Sözleşmesi uyarınca Avru- pa'dan dışlanmayı göze alırmı alamaz mıyı da bilemem. Bildiğim şu: İki: ÂIHM en az (Bir kez da- ha: "En az") Anayasa Mahke- mesi kadar yetkili ve kararlan bağlayıcı bir hukuk kurumu. Türkiye Cumhunyeti Anaya- sası'nın 153. maddesi, Anaya- sa Mahkemesi kararlanyla ilgi- li olarak şu ilkeyi koymuş: "Anayasa Mahkemesi ka- rarlan yasama, yüretme veyargı organlannı, idare ma- kamlarını, gerçek ve tüzelkişi- leri bağlar." Haydi buyrun bakalım. Ben bu ülkede bir "gerçek kişi" olduğuma kesinlikle emi- nim. Yani Anayasa Mahkeme- si kararlan ve "en az onun ka- daryetkili" Avrupa İnsan Hak- lan Mahkemesi kararları beni de bağlıyor. Bu bir anayasal kural ve ben anayasaya uyma- nın bir yurttaşlık odevi olduğu- na inanıyorum. Yani ben istesem de isteme- sem de DGM'leri bir mahke- me olarak "artık" kabul ede- mem. Edersem anayasaya ve kararları "en az onun kadar geçerli" AlHM'ye aykırı dav- ranmış, hukuku çiğnemiş, hu- kuk devletinin bir yurttaşı ola- rak çok temel bir ilkeyi gözar- dı etmış olurum. Şimdi gelelim başlıktaki "Bir Meslek Ahlakı Sorunsalı"na. Gazeteci olarak görevlerim- den biri halkın anayasal gü- vence altına alınmış haber al- ma hakkını hayata geçirmek. Meslek ahlakımın anayasası ise haberlerin doğru olmasını bırinci maddesine yazmış. Peki ben şimdi DGM'de bir duruşma izlesem, sonra gaze- teye gelip haberi yazsam. ör- neğin "...bugün İstanbul DGM'de yapılan duruşmada çağnlı tanıklann gelmediğian- laşıldığından duruşma ileri bir tarihe ertelendi ve sanıklann tahliye taleplerinin de gelecek duruşmada karara bağlanma- sı karariaştırıldı" diye çok ma- sum bir haber yazsam, mes- lek ahlakına aykın davranmış olacak rnyım, olmayacak mı- yım? Okuyucuya aslında mahke- me olmadığı kesinleşmiş bir kurumu, sanki gerçek birmah- kemeymiş gibi sunmuş olacak mıyım, olmayacak mıyım? Gördünüz değil mi AİHM'- nin aldığı karann sonuçlannı? Geldi benim gibi fukara birga- zetecinin meslek ahlakına ka- dar uzandı. Bu çetrefil sorunu kendim çözemedim. Ama çözünceye kadar da DGM'de duruşma iz- lememeye kararlıyım... Karariıyım da ya DGM'ye gazeteci olarak değil de sanık olarak çağnlırsam ne halt ede- ceğim? • • w • • POLİTtKA GÜNLUGU HtKMET ÇETİNKAYA Şevket Bey... Korkut Özal (DP), Hasan Celal Güzel (YDP), Besim Tibuk'un (LDP) başında bulunduklan par- tilerin oy oranları ne olur? Yüzde 1'i bile bulmaz!.. Muhteremler her gece bir gerici televızyon ekra- nında boy gösterirler... Tansu Çiller ve Recai Kutan'ın peşine takılıp Mehmet Barlas'ın villasında Boğaz'a karşı 'De- mokrasi Cephesi' kuran muhteremlerin bir başka amacı daha var: "Tarikatlan da yanına çekmek..." Yani Süleymancılar, Nakşiler, Fethullahçı Nurcu- lar, Kadiriler ve Işıkçıları aynı çatı altında topla- mak... Bu cepheye BBP ve MHP'yi de katarlarsa Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı da bir cephe oluşturacak- lan hesabındalar... Takkeli ve takkesiz liboşlar, dinciler, faşistler ni- ye TSK'ye karşı birleşiyorlar? Nedeni açık: "Türk Silahlı Kuvvetleri ilk kez devlet içinde Türk- Islam sentezinin örgütlendiğiniaçıklıyor..." Birileri yukarıdan düğmeye bastı ve 'demokratik cephe' tezgâhını gündeme getirdi... Başında bir grup yazar, gerici-faşist kadrolarla yakın ilişki içinde... Ihale takipçiliğinden zenginliğe geçıp sınıf atla- yanlar her dönemde aynı numarayı çevirmediler mi? Istanbul'dan Isparta'ya geçelim isterseniz... Gölcük Orman Tesisleri'nde aylar önceki top- lantryı anımsatalım... Tarih: 12 Şubat 1998... Yemekli toplantıda Ispartalı 40 işadamı bulunu- yor... Kürsüde konuşan kişi, Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in kardeşi Şevket Demirel... Şöyle diyor: "Devletin birçok sahalarda ulaşamadığı, yap- madığı, maddi imkânlannın yetişemediği yerierde, böyle bir boşlukta işte bir Fethullah Hoca felse- fesi ortaya çıkıyor, insanlar dayanışmayla devlet kadareğitim yapabiliyoriar. Dayanışmanın aşama- yacağı köprü, yüzemeyeceği deniz yoktur. İşte bu söylediğim hususlara en iyi misallerden biri de Fethullah Hoca eğitim seferberliğidir..." Toplantıya katılan 40 işadamı, 400 öğrenciye burs vermeye karar verdi. Şevket Demirel, konuşmasını bitirirken ekled^ "100 öğrenciye ben burs vereceğim..." •'•* • • • Cumhurbaşkanı Demirel'in kardeşi Şevket Bey, Nurculara neden yakın? Isparta yöresinde tarikatlar, Nurcu ağırlıklıdır ve siyasette söz sahibidir; Süleymancılar daha çok Antalya yöresinde egemendir; Nakşiler ise hiç yok- tur... Isparta Belediye Başkanı Mehmet Aybatılı, DYP'liolup, Nurcudur... Said-i Nursi'nin Barla'daki evi belediyece ona- nimış ve ziyarete açılmıştır. Evin bulunduğu soka- ğa da 'Said-i Nursi' adı verilmistır... Karaağaç Mahallesi'ndeki 'Divan Yolu' cadde- sinin adı değiştırılmiş midir? Divan Yolu caddesinin de yeni adı şudur: "Bediuzzaman Caddesi..." Isparta'da yayımlanan 'Gülses Gazetesi' habe- ri şöyle vermiştir: "Üstadın adının birsokağa ve caddeye verilme- si Nur öğrencilerini sevindirdi..." Belediye Başkanı Aybatılı'nın görüşü de şudur: "Said-i Nursi'nin devletimize, milletimize, dini- mize büyük emeği geçmiştir..." Türkiye'nin 1998'de görünen yüzü işte budur... Irtica, devletin tepelerinden Isparta'ya dek uzan- maktadır... • • • Hep merak ederim: "Korkut özal'ın 1983 yılında malvariığı neydi şimdi ne?" Dünkü yazımda sormuştum: "Tansu Hanım nasılzengin oldu?" UBA Ajansı'nın haberine göre Mehmet Barlas'ın Otağtepe'de bulunan villasındaki gazeteciler şun- larmış: "Fehmi Koru, Salih Memecan, Cengiz Çan- dar, Hasan Karakaya, Nazlı llıcak, Ahmet Ha- kan, Ahmet Tezcan..." Yazımı Uğur Mumcu'dan bir alıntıyla noktalıyo- rum: "Korkut özal'ın, kurucusu olduğu dinselamaç- lı iki vakıf var. Bunlardan birinin adı 'Özbağ Vakfı.' Kuruculan şunlar: Korkut Özal, Bahattin Bayraktar^ Talat Içöz, Murat Mehmet Özal, Mustafa Ali Ozal. 2 Ocak 1987günlü Resmı Gazete'den öğrendi- ğimize göre vakfın amacı, dini gün ve gecelerde toplantılar düzenlemek, mescit, cami ve Kuran kursuyaptırmak, dini ve milli araştırmalaryapılma- sını teşvik etmek, doğal afetlere maruz kalanlara yardımda bulunmak, fakir öğrencilere yardım et- mek, yüz kızartıcı olmayan bir suçtan para ceza- sı olanlarayardımcı olmaktır. Korkut özal'ın Suudi Arabistan Krallığı'ndaki 'iti- ban' yerindedir. Sık sık Riyad'a gidıp gelir. Bu gidiş gelişlerinin birinde Islam Kalkınma Ban- kası'nda bir müşaviriik görevini de koparmıştır. Daha önce aynı görevde bulunan, bir Türkpro- fesörüdür. Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş... Korkut özal bu görevi Prof. Yalçıntaş'tan dev- ralmıştır." Nevzat Yalçıntaş şimdilerde, Fazilet Partisi Ge- nel Başkan Yardımcısı değil mi? Dinciler, faşistler, numaracı cumhuriyetçiler 'laik cumhuriyet'e karşı, nasıl da bırleştiler!.. hckaya(ö posta.cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 DUYURU MALATYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1996 600 Esas, 1998 748 Karar. Davacı Malıye Hazınesı tarafından davalı Musa Çanak alevhı- ne açtığı tazmınat davasmm açık ya^ılaması sonunda. Daxanın kabulü ile 525.685.000 TL.'nin voİsuzluğun ve ödemenın >apıldı- gı tanhlerden ıtibarenyasal faızı ile bırlıkte davalıdan aJınıpda\a- cıya venlmesıne. 18.924. 660 TL. harcın davalıdan Hazıne adına alınmasına, davacının yaptıgı 12.687.500 TL >aı?ılama gıden ile vekili ıçın hesaplanıp takdır olunan 37.027 400 TL vekâlet üeretı- nin davalıdan alınıp davacıya venlmesıne. yasa yollan açık olmak üzere karar verilmistır Davalının adresı meçhul olduğundan kara- nn adı geçene duyuru yolu ile teblığıne karar venlmijtır Duyuru tanhınden ıtibaren karann 15 gûn sonra tebliğ edilmiş sayılacağı duyurulur. Basın: 38855
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle