24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14AĞUSTOS1998CU OLAYLAR VE GORUŞLER Tek Çözüm: \feniden Yapılanma Prof. Dr. CELAL ERTUG S anaJ Demokrasinin Anato- misi: Türkıye'de sosyal, si- yasal. ekonomik alanda sü- reğenleşmiş (kronikleşmiş) bır istikrarsızlık tırmanışa devam etmektedir. Bu rahat- sızlığın 1940'lann siyasal yapılanma modelinın uzantısı olduğunu göreceğiz. -194O'larda Türkiye'yegetinlen, "Te- peden tnme Demokrasi" bır öziiıitt ya- pılanma modeli'ydı. Çünkü "Demok- ratikleşme", bıreysel ınısiyatıften, ta- bandan başlayan bir kültür, biryaşam bi- çimidır. Bıreyler. demokrasi kültürünü özüm- serler, bilinçlenme sürecine gırerek, "Toplumsal Demokrasryi" harekete ge- çirirler. Oysa özürlü demokraside yöne- tim erki. "donık"taki hıyerarşik seç- kınleşme (elitleşme) biçiminde gelişir. Merkeziyetçi, otonter, uzaktan kuman- dalı biryetki \e sorumluluk anlayışı var- dır. - Siyasal Partıler "Beni seçeni,ben se- çerim" zincıriyie kurulmuştur. Çıkar- cılık. kulisçilik. lobicilık, entrika, komı- tecilik iç içe girmiş, riim ıpler "Bder"e bağlanmıştır. Parlamentolar, parlamen- terlerin degil, partilerin; partiler de Ii- derlerin avuçlannın içindedir. Böylece partileşememiş partileri. demokratik iş- lerlik kazanamavan Parlamento'lanvla ve de asla iktidar olamayan hükümetle- nyle "BirTürldyeSendromu" oluşmuş.- tur. Giderek, bu Türkiye sendromu, ba- şında silindiri, ayağında postalı, elınde tespihi ile "Mehteranadımlanylavürii- yen " bir Ankara demokrasisini doğur- muştur. - Bu sistem, gerçek demokrasinin do- ğasına ters düşen yapılanmasıyla, Tür- kiye'de yönetim kavramını, çağdaşlaş- maktan alıkoymuş; savurganlıklar, çıkar komplolan, kayırmalarla, toplumsal bir erozyona dönüşmüştür. Şu anda ekono- mi. iflas noktalanna dayanmış, devlet bü- tün organlanyla sıkıntıya boğulmuştur. - Demokrasilerin denetim örgütii olan "Kamnoyu" Türkiye'de hiç gelışememiş; Liderler Sultası, tüm değer yargılann- da yıkımlara neden olmaya başlamıştır. - Bütün bu dengesizlikler, parti içi, par- tiler arası sürtüşmelere neden olmuş; partilerin çizgileri, sosyal demokrasi, orta sağ, orta sol kavramlan kanşmış; din sömürüleri, tarikatlarla bağlantılar, siyasal ortamı bulandırmaya başlamış- tır. Buaksaklıklar belli aralıkJarla aske- ri darbeleri çagırmış. yanlış yapılanma- sı ile, getırilen sanal demokrasi, özüriü demokrasi, sözde demokrasi, tükenme noktasına gelmıştir. Türkiye artık kesin bır karar verme ve yeniden yapüanma çözümüne gitmek zorundadır. Liderierin erken seçim karan: Sağlık- sız bir demokrasinin, hem de hiçbir dü- zenlemeye gitmeden Nisan 99 için er- ken seçim karan alması, yalnız "Bder- ler h€gemonyası"nı sürdürme amacına yarar. Türkiye insanını nasıl ve hangi dü- zeni seçmek için sandığa çağırabilirsi- niz? Sosyal demokratlar, orta sağ, birbiri- ni yeme kavgasında. Öte yanda siyasal tslamcılar, belli bir hedefın peşindeler. Kadmlannın üniformalaşmış giysileri, erkeklerin özel dış görünümleri ile bir cihat hazırlığında olduklan gün gibi meydanda. Çağdaşlaşmaya kendisini adamış gibi görünen partiler ise tankat- çılann kapısında! Ve her fırsatta din sö- mürüsüne ödün vermekteler. Bu tablo içinde kim kiminle anlaşarak hangi de- mokrasi, hangi çağdaşlık çizgısinde bu- luşacaklar acaba? Af yasası söylentileri, memur maaş- lanna zam popülizmleri mi kurtaracak çağdaşlaşmayı!.. - Şurası bir gerçektir ki, artık bu kı- nk dökük düzen, liderler hegemonyası ile yelkenierini dolduran sistem, kesin- likle ayakta duramaz. Ne emir kulu par- lamenterlerin ne de partilerini mülk du- rumunagetiren oportünist liderierin, ül- keyi sağlıklı bir limana götürmeye güç- leri yeter. Türk SUahlı Kuvvetkri'niıı söz hak- kı: Bir süre önce üst düzey komutanlar- dan biri, "lrtica sorunu sürüyor, fana- tik bir parti önde gjdiyor" diye, özel bir toplantıda düşüncesıni açıkîadı. Sayın Başbakan, 55. hükümetin gerçek de- mokrasiden gelen tepkisiyle nasıl kurul- duğunu unutarak çatık kaşlı bir tepki göstermiş. "Askerterin bu konularda tartışmaya girmeleri, demokrashe ters düşer" diye, sanal demokraside puan getıren bir tavır koymuştur. Ne var ki an- cak Genelkurmay Başkanı'nın kuvvet ko- mutanlan ile birlikte yaptığı toplanrı- dan sonra resmen verdiği demecinde "TSK, Komutan Arkadaşunızuı kavgı- lannı pa\laşmaktadır" şeklindekı ıfade- sı üzenne hemen Sayın Başbakan: "Bü- diriye ben de imzamı korum" dernek gereksinimi duymuştur. - Üstteki bu paragraf Türkiye'deki sanal demokrasinin yapısmda TSK'nin de variığını ve bunun doğal karşılan- ması gerektiğini kanıtlayan bir içerik tasımaktadır. Başka bir deyişle, gerçek demokrasi arayışı tartışmalannda. TSK de söz hakkına sahip olmalıdır. Çünkü askerlerimizin de geniş bir kamuoyu kitlesine sahıp olduğu bir gerçektir ve onlann da "demokrasi" kültüründen yoksun kalmamalan gerekmektedir. Ni- tekim TSK, brifingler, seminerler ve geniş toplantılarla "demokratikleşme" sürecini başlatmış, darbelere son veril- diğini kanıtlamışlardır. Tek yol yeniden yapüanma: Türki- ye'nin, içinde bulunduğu çözümsüzlük- ten ve tıkanıklıklardan çıkabilmesi için bir tek yol vardır. Bu yol. sağlıksız li- derler sultasına; sakıncalı, özürlü de- mokrasiye son vermeyi amaçlayan, ye- niden yapılanmaya gitmektir. Köhneleşmiş yapılanmalanyla bu- günkü siyasal duzenek artık yaşarnını ta- marnlamıştır. Bu sistemi uğurlayıp, ger- çekdemokrasinin doğasına uygun bir mi- mari ile "değişinı''i yaşama geçirmek ge- rekmektedir. Burada. geçmişte 55. hükümete hayat veren mekanizmaya iş düşmektedir. - Işvereni, işçi sendikalan, meslek odalan, dernekleri, medya ve Silahlı Kuvvetleri ile tüm sivil toplum örgütle- ri, bir "demokratik değisirrT platformu oluşturacaklardır. - Bu platfonm, gerçek demokrasinin doğasına uygun bır biçimde partüeşme- yi; parlamentoya, halk iradesinin yansı- masını ve Meclis'e demokratik işlerlik kazandırma doğrultusunda gerekli dü- zenlemeyi yaparak seçim sandığına git- me stratejisini sağlayacaktır. - Türkiye toplumu, Atatürk'ün yap- tığı gibi, ayncalık gözetmeden birbiri- ni kucaklayarak demokrasi kültürünü özümsemiş bireylerinden gelen deği- şim hareketiyle özdeşleşecektir. Marji- nal parti maskeleri anlamını yitirecek, yurttaşlanmız. kime, neye oy verelim so- rulannın yanıtını bulacaklardır. ARADABIR KEMALATEŞ Ankara İ'ni.Türkçe Okutmanı 'Biz Size GeliPiz!' Oiyebilmek... Sayın Ecevit'i iki kez yakından tanıdım, yakın- dan dinledim. llkı bundan yirmi beş yıl önce, Ka- raoğlan adının dağa taşa yazıldığı günlerde. 1973 seçimlerine az bir zaman kalmıştı. CHP'nin kuru- luşunun 50. yılı dolayısıyla açılan biryazı yanşma- Stfida ben de ödül alan yazarlar arasındaydım. Ödülümüzü Ecevit, Yenimahalle'deki AlemdarSi- neması'nda partililerle yaptığı bir toplantı sırasın- da vermişti. Yirmi altı yaşındaydım. Ecevit'in elin- den aldığım ödül, yazarlık yaşamımın ilk sevinci, ilk onurudur. O gün başka sevinçler de yaşadım: CHP adına Halk gazetesını çıkaran rahmetli Su- nuJ.ah Ansoy'u, Kıbrıs'ta şehit edilen Adem Ya- vuz'u o törende tanıdım. Adem Yavuz, Sunullah Ansoy'a, Ecevit'in Anadolu'da nasıl "umut"oldu- ğunu anlatıyordu. Herkesın yüzünde beklenen, inanılan bir değişimin heyecanı vardı. Adem Ya- vuz'da da öyle... 12 Mart darbesinden sonra na- sıl bir süreç yaşanacağı bu seçimle belli olacak- tı. Ecevit, AlemdarSineması'ndakitoplantıyaTan- doğan'da büyük bir mitingde konuştuktan sonra gelmişti. Ecevit konuşurken coşkulu, şiirsel söz- lerinin arasına zaman zaman ince alaylar da yer- leştirir. "Samanpazarı'ndaki küçük meydanda Adalet Partisi'nin büyük mitingi var" diye başlamıştı ko- nuşmasına. Otekı partilerin büyük mitinglerine bile küçücük alanlar yeterken Karaoğlan'ın sıradan toplantıla- nna büyük alanlar dar geliyordu. Alemdar Sine- ması'nda salt partililerin katılması gereken toplan- tı da kalabalıkiı. Insanların çoğu dışarıda kalmış- tı. Ecevit arabasından indiğinde, gür bıyıklı, iri kı- yım insanlar onun mavi gömlek içindeki bedeni- ni bağırlanna basariarken her an bir izdiham ola- cak kaygısı yaşamıştık. Ecevit, partililere 73 seçimleriyle ilgili son tak- tiklen verirken bir gözleminı de anlattı: Anado- lu'daki seçim gezileri sırasında eski DP'lilerden bi- ri yanına yaklaşmış: - Bız sıze yakınlık duyuyoruz, ama DP'li bilindi- ğimiz için size gelemiyoruz, demiş. Ecevit hemen yakasındaki rozeti adamın yaka- sına takmış: - Siz bize gelemezseniz, biz size geliriz, demiş. Bu davranışıyla partililere, saftan büyütmenin yo- lunun olgunluktan, yüce gönüllülükten, kinleri unutmaktan geçtiğini anlatmak istemişti. Son zamanlarda Ecevit'in o sözleri kulaklarım- da çınlar durur. DP'lilere gösterdiği olgunluktan, gönül yüceliğinden birşeylereksilmiş olacağım hiç sanmıyorum. Acaba 1998 koşulları, 1973 koşul- lanndan çok mu daha iyi? - Siz bize gelemezseniz, bız size geliriz, diye- bılmeye şimdi daha çok gereksinmesi var bu top- lumun. Sayın Ecevit'in bugün de, "Biz size geli- riz!" diyeceği kitleler, örgütler, partiler olduğunu sa- nıyorum. Yaşadığımız koşullar, 1973 koşullanndan çok daha iyi değil. Çünkü Sayın Ecevit de artık "bü- yük mıtinglerini küçük alanlarda" yapıyor. Söyle- meye dilımiz varmasa da. eskiden Ecevit'in dol- durduğu büyük alanlan, şimdi cumhuriyet düşman- ları dolduruyor. Ecevifi ikıncı olarak AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesı'nde 28.4.1998 tarihinde verdiği konfe- ransta dinledim. Buradaki izlenimlerimi de başka bir yazıyla anlatmak istiyorum. »•J< TC DUYURU MALATYA ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİNDEN Dosya No: 1996 600 Esas, 1998,748 Karar. Davacı Malıye Hazınesı tarafından davalı Musa Ça- nak ale\hıne açtığı tazmınat davasının açık yargılama- sı sonunda. Davanın kabulü ile 525.685./ 000 TL.'nm yolsuzlu- ğun veödemenın yapıldığı tanhlerden itibaren yasal fa- izi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya \erilmesine, 18.924.f 660 TL. harcın davalıdan Hazine adına alın- masına. davacının yaptığı 12.687./ 500 TL yargılama gıden ile vekılı için hesaplanıp takdir olunan 37 027 400 TL vekâlet ücretının davalıdan alınıp dava- -cı\a venlmesine. yasa yollan açık olmak üzere karar venlmiştır. Davalının adresi meçhul olduğundan karann adı ge- çene duvnru yolu ile teblığıne karar verılmıştır. Duyu- rutarihmden itibaren karann 15 gün sonra teblığ edıl- mış sayılacagı duyurulur. Basm: 38855 Devlet Tiyatrolan'nda Neler Oluyor, Neden Oluyor? • • nce basından, sonra kururn içi genelgelerden öğTeniyoruz. Genel Müdür Bozkurt Kunıç ceza alıyor, Genel müdür izne aynlıyor. Yerine idari işierden sorumlu genel müdür yardımcısı vekâlet ediyor. Yine idari işierden sorumlu başka müdür yardımcısı görevden alınıp yerine sanatçı Rahmi DiOigfl getiriliyor. Vekâlet alan idari işler müdür yardımcısı yetkilerini bir genelgeyle Rahmi Dilligil'e devTediyor. Kurum içinde bir fırtınadır esiyor, herkes kadro alıyor, herkes bölge müdürü oluyor, b d ^ y Bu arada öpce seçimle genel „ müdür olan ve şu anda yasal olarak sanatçı genel müdür yardımcısı Tamer Levent görmezden geliniyor. Bu tavırlarla Devlet Tiyatrolan kurtulur mu? Devlet Tiyatrolan 1947'lerde kurulduğunda, o güne göre oldukça özgür, özgün ve çağdaş bir yapıdadır. Bağımsız bir genel müdürlük olup yönetim, disiplin ve edebi kurulu vardır. Kurullarda çalışanlann temsilcisi vardır. Ama 1960'lardan itibaren gelişen ve büyüyen tiyatro, yapısı ve ülkenin demokrasi anlayışı nedeniyle işlememeye, zorlanmaya ve aksamaya başlamıştır. ,1 jÜUtemizde yeni bir..,,. ,;; anayasal dönem .', ya§apmış, üniv< TRT özerkliğe kavuşmuştur. Çalışanlar ve kamuoyu Devlet Tiyatrolan'nın da özerk olmasını savunmaya başlamıştır. Özerkliği savunanlar bunu kişilerin özgürlüğü ve çıkan için savunmamışlardır. Nasıl üniversitelerin özerkliği özgür bilim çalışması yapması içinse, sanat kurumlannın da özgür, siyasi baskıdan uzak, öncü, çağdaş ve nitelikli üretim yapması içindir. Yani özerklik sayesinde sanatçıdan çok toplum kazanacaktır, demokratik yaşantı kazanacaktır. Fakat bugünkü koşullarda parlamentomuzdan bu , yeni yapıyı sağlayacak, yasanın çıkanlmasını beklemek olası 4egil, , Yasal durum ise genel müdürün üçlü kararnameyle atanmasını gerektiriyor. Çalışanlann çoğunluğu ve genel müdür; politikacılar, sanat kurumuna kanşmasın diyor. Çözüm ne? Genel müdür görevde kalsın. Kalsın da bir buçuk iki yıl sonra emeklilik nedeniyle genel müdürlük yine boşalacak, bakanlık yine atama yapmayacak mı? Yapacaksa ki yapacak, bu atama siyasal olmayacak mı? Olacak. Çözüm ne? Çözüm, genel müdürle çalışanlann birlikte hareket etmeleridir. Kurumda demokrasiyi işletmeleridir. Sayın Fikri Sağlar'ın ^amanında bunun yoju açılrnış ve Devje^ , ^ Tiyatrolan tarihsel .. olarak bu özerk çalışma dönemini bir süre yaşamıştır. Tüm çalkantılanna ve bazı olumsuzluklanna karşın kurum en hareketli, en heyecanlı, en üretken devrini yaşamış, seyircisiyle buluşmus, böyle bir kurumun variığını göstermiştir. Aynı olumluluklara İcapı açmak için Bozkurt Kuruç da görevden alınmayı ve emekJi olmayı beklemeden bu yolu açmalıdır. Tarihsel bir görev yapmalıdır. Yoksa izin alıp uzaklaşmakla sorumluluktan kurtulamaz. O zaman Sayın Istemihan Tala> da bu çözüme sanınm olumlu _. bakacaktır. , .. ,". RIZAŞAHİN Kültür - Sen Istanbu] Şubesi Denetim Kurulu Üyesi KAMPANYA DEVAM EDİYOR! Yataş ta yataklar indirimli! ^ * ^ . L/ste/i kle! YATA5 \ Sizin evin ne eksiği vardı? VATAŞ DANIŞMA MERKEZLERI VE 8AĞLI 0 L * N İLLEH ADANA (0-322) 322 68 58 (HATAY) • AOAPAZAHI (0-264) 27» 10 79 • AFYON - t t - M ^ AoF- c i~l\ 215 28 65 • AKSAflAY (0-382) 212 59 54 S13 26 06 • AMASYA (0 358) 513 13 67 • ANKARA (0-312) 351 88 00 (5 h«t) (ÇANK1R1. ISPAFTA KJftlKKALE)• ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTAİ.YA (0-242) 243 02 03 (BURD'JRı • BALIKESIR (0-266I 245 93 14 242 31 31 -ÇORUM (0-364) 213 22 54-DEN1ZU (0-258t 261 39 15 -DIYAflBAKJR (0-412)22150 60 221 24 48 (BATVAN MAKKAfll MARDİN SIIRT ŞIRNAK) • ELA2IĞ I0-424)21834 72-237SS91 (BİNGÖL BJTUS MUŞ TUNCEU VAW) -ERZ1NCAN (0-446) 2148033 (3 ha) (ARDAHAN IĞDIR KARS) • ER2URUU (0-442) 2188202 235 0S « • ESKİŞEHİR (0-222) 221 06 99 <BİI£CİK KÛTAHYAI • GAZIANTEP (0-342) 220 70 31 - 220 20 11 (KİÜS ŞANLIURfA) • GIRESUN (0-454) 212 74 19 (3 hal PBX| (OflOU) • İSTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBXI (BAflTIN BOLU BUR3A, ÇANAKKALE EDİRNE KAHABÛK KIRKLARELİ KOCAELİ TEKIBDAĞ YALOVA ZOMGULOAK) • «MIB (0-232) 853 13 00 853 13 13 (AY0IN MANİSA MUĞLA. JŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-3381 213 50 71 (2 lul) • KASTAMONU (0-366) 214 19 31 • KAYSER1 (0-352) 245 04 00 (20 h»l) (KI6R1S KIRŞEHİR) • KONYA (0-332) 2S1 04 14 (2 nat) • MALATYA (0-422) 322 76 66 • 325 «6 61 -68 (ADIYAMAN) • UERSİN (0-324) 327 39 60 (5 hal) • NEVŞEHİR (0-384) 213 75 05 • NİĞDE (0-388) 2 t 3 44 2»-R/ZE(0-4S4)213 1«73(3H«l)(«flTv1«) • SAMSUN (0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SINOP (0-368) 261 15 44 • THABZON (0-462) 321 22 03 • 321 17 36(BAYBURT GÛMOŞHANE) • YOZGAT (0-3S4) 217 23 66 Â ^ . YATAŞ HOME MAGAZALARI AOANA Httar Y«t»f Home 233 28 29 • ANKARA Çmfcaya YMas Hom, 439 62 33 • D t M i YaU} Hone 479 89 34 • Hssfcay Y«a« Home 338 99 41 • KuçOusal Yalaş Hcn» 447 08 69 (3 Hal! - SasU> Vaiaş Home 348 67 69 tmm ' ANTALYA Y u a f HOAU 247 17 22 • BALIKEStR yumf Hoffle 242 31 31 - 244 96 28 • ELAZIG Yalaf Home 236 37 38 • ERZtNCAN Yataf Home 214 80 33 • GAZIANTEP Yataş Home 220 70 31 • I Ğ O I R Yalaş Nome 227 90 42 - ISTANBUL Beyltdüzü Y«t«« Hom« 852 03 50 (3 hat) • Modoko Yatış Home 364 55 43 420 86 43 • Şışlı Yalaf Home 230 77 73 - KAYSERt Yata* Home 235 73 30 - MALATYA Yaus Home 322 76 66 - 325 46 61 68 • MERS1N Yatas Home 327 35 45 Bu k ı m f t i n r ı T C S ı n i f i «• T l c ı r ı t B a k u t l ı l ı * n ı n 15 M ı ^ ı ı 1914 t s r ı l ı •• 2 1 9 4 0 ı ı r < l > t « b h | h O k ü m l ı n n t ujtun o l ı r a k r a p . I d * | l } i k h k l c r f<,rıtlara ı ^ ı ı t jranııt! l a c a k t ı r T a l e p l a r ı t o k r* t r t t m o l a n a k l a r . rfaal>f»,f« k a r f ( )a n a c ı a t ı r Bu kampanra V a ı a ) A ; Fı/a t fıya lsra K D V d a k i l d t r g a r a n t i a l a l t ı n d a d ı V a r f t o r a a l a r ı a d a ol F l y a t l a r ı n ı ı TOrk Ll PENCERE Sen ÇokYaşaBif Nacil Güzel insanlar hayvan türlerini korumak için ı lerinden geleni yapıyorlar; bir deniz kaplumbağ sı, bir göçmen kuş, bir tırtıl türti yok olmasın di' çevreciler kıyameti koparıyorlar; ancak kimi ins< türünün sonu geliyor, ellerimiz kollanmız bağlı se rediyoruz. Örnek mi: ElifNaci!.. • Osmanlı'dan kalma Cumhuriyetçilerin son ö neklerinden biriydi Elif Naci; resim sanatının göl kuşağıyla renklenen yaşamını mizahın nükteleriı lesüsleyen birkeyif ustasıydı. Cumhuriyet'in 'Perr be Köşk' diye anılan eski ahşap konağına nasıl d yakışırdı!.. Görmek mi istiyorsunuz?.. Öyleyse g rin o konağın büyük kapısından içeri. Danışmad Zihni Efendi oturuyor. İzin alın. Mermersalonu g« çip hafifçe gıcırdayan ahşap merdivenlere serili yc halısını çiğneyerek birinci kata tırmanın. Tam kaı şınızdaki kapının kanatları salona açılıyor. Sağd Yunus Nadi'nin odası. Ölümünden sonra hep ka palı durur. Solda Nadir Nadi'nin odası. Gürultü e1 meyin, Başyazar yazısını yazmaktadır. Işlemeli ta vandan aşağıya doğru soluk ışıklı kocaman bir avi ze sarkıyor. Avizenin tam altında bir çelimsiz adan kalın camlı gözlüklerinin ardından gülen gözleriy le size bakmaktadır. Cumhuriyet'in Arşiv Müdüri ünlü ressam ve müzeci Elif Naci karşınızdadır. Is tanbul efendiliğinin edebini gerektiğinde Osman lı'nın ince edepsizliğiyle yoğurarak türettiği nük telerini hiç sakınmadan patlatıveren bir zeka kum kuması... • Melih Cevdet'le Suna'nın nikâhı Beyoğlu Ev- lendirme Dairesi'nde kıyılıyor. Tanıklardan biri ben, öteki Elif Naci. Gözucuyla doğum tarihine bakj- yorum: 1898.. Nikâhtan sonra Cengelköy'de bir meyhaneye git- tik, ben takıldım: - ElifNaci Bey, Evlendirme Dairesi'nde geçen yüzyıldan kalma olduğunuz ortaya çıktı. Hemen yanıtı yapıştırdı: - Doğru söylüyorsunuz Beyefendi, ama, ben- deniz geçen yüzyılda kalmadım. Hınzıriığı tuttuğu zaman karşısındaki hangi yaş- tan ve baştan olursa olsun 'Beyefendi' derdi. Kü- çükle büyükle eşit konuşur, açık saçık görünen her konuyu mizahın peçesi altında tesettüre uygun bi- çimde dile getirir, nükte ve yergiye sınır tanımaz- dı. Elif Naci Bey'in son yıllarında bir karikatürcü dost hınzır bir edayla sormuştu: - Elif Naci Bey erkeklik gücünüz ne âlemde?.. - Beyefendi, biliyorum çok üzüleceksiniz, ama, maalesef bendenizde iş kalmadı. Adı lazım değil karikatürcü dostun aklı başına geliverdi ve kendi kendisine sordu: - Peki, ama, ben niçin üzüleceğim?.. • "Pencere" köşesinde bir dostumuzun ölümü- ne ilişkin biryazıyayımlanmıştı. O günün sabahı Elif Naci'yi gördüm. GözlükJeopin çanruna yine muzipliğiyansımıştı. '""' •""••• > " > *-• - Beyefendiyazırtızı okudum, çok beğendim... Sustum, bekliyorum; devam etti: - Merak ediyorvm, ben ölünce ne yazacaksı- nız?.. - Kimin daha önce öteki dünyaya göçeceğı belli değil; benden önce ölürseniz işte bunu ya- zanm... -Neyi?.. - Aramızda geçen bu konuşmayı... Elif Naci bu konuşmadan sonra tutturdu, sıksık soruyordu: - Beyefendi, ben ölürsem ne yazacaksınız?.. - İşte bu konuşmayı yazacağım. Elif Naci gözlerini yaşama kapadığı gün aramız- da geçen konuşmayı yazdım. Öyle bir insandı kı ölümünden sonra ne yazılacağını bile yaşamır gırgınnda hazırlamayı biliyordu. Bugünkü yazım, onun ölümü için değil, 10O'ün- cü doğum yıldönümü için... Sen çok yaşa Elif Naci!.. CumhuriYet kitapjoılübü Taksim Sergi Salonu AĞUSTOS AYİ ETKfNLlKLÎ 10?LEŞtÜ İMZA GüNÜ 14 Ağustos Cuma Saaf18.00-20.00 FARUK YENER Kitaplarını imzalayacak ve okurlanyla söyleşecek. Istiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82 T.C. TEEENNİ SULH HUKUK MAHKEMESİ EsasNo: 1996/102 Karar No: 1998/72 tLAN TUTANAĞIDIR Davacı Ibrahün Ünver tarafından davalılar Meh- met Kaya, Hatice... ve Ali... aleyhine mahkememi- ze açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılıp biti- rilen açık yargılaması sonunda: Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yetkili ve görevli Tefenni Asliye HukukMahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş olup; Adı geçen davalılara işbu karar özetinin ilan ta- rihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayıla- cagı ilanen tebliğ olunur. 13.07.1998, Basın: 35237
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle