Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14AĞUSTOS1998CU
OLAYLAR VE GORUŞLER
Tek Çözüm: \feniden Yapılanma
Prof. Dr. CELAL ERTUG
S
anaJ Demokrasinin Anato-
misi: Türkıye'de sosyal, si-
yasal. ekonomik alanda sü-
reğenleşmiş (kronikleşmiş)
bır istikrarsızlık tırmanışa
devam etmektedir. Bu rahat-
sızlığın 1940'lann siyasal yapılanma
modelinın uzantısı olduğunu göreceğiz.
-194O'larda Türkiye'yegetinlen, "Te-
peden tnme Demokrasi" bır öziiıitt ya-
pılanma modeli'ydı. Çünkü "Demok-
ratikleşme", bıreysel ınısiyatıften, ta-
bandan başlayan bir kültür, biryaşam bi-
çimidır.
Bıreyler. demokrasi kültürünü özüm-
serler, bilinçlenme sürecine gırerek,
"Toplumsal Demokrasryi" harekete ge-
çirirler. Oysa özürlü demokraside yöne-
tim erki. "donık"taki hıyerarşik seç-
kınleşme (elitleşme) biçiminde gelişir.
Merkeziyetçi, otonter, uzaktan kuman-
dalı biryetki \e sorumluluk anlayışı var-
dır.
- Siyasal Partıler "Beni seçeni,ben se-
çerim" zincıriyie kurulmuştur. Çıkar-
cılık. kulisçilik. lobicilık, entrika, komı-
tecilik iç içe girmiş, riim ıpler "Bder"e
bağlanmıştır. Parlamentolar, parlamen-
terlerin degil, partilerin; partiler de Ii-
derlerin avuçlannın içindedir. Böylece
partileşememiş partileri. demokratik iş-
lerlik kazanamavan Parlamento'lanvla
ve de asla iktidar olamayan hükümetle-
nyle "BirTürldyeSendromu" oluşmuş.-
tur. Giderek, bu Türkiye sendromu, ba-
şında silindiri, ayağında postalı, elınde
tespihi ile "Mehteranadımlanylavürii-
yen " bir Ankara demokrasisini doğur-
muştur.
- Bu sistem, gerçek demokrasinin do-
ğasına ters düşen yapılanmasıyla, Tür-
kiye'de yönetim kavramını, çağdaşlaş-
maktan alıkoymuş; savurganlıklar, çıkar
komplolan, kayırmalarla, toplumsal bir
erozyona dönüşmüştür. Şu anda ekono-
mi. iflas noktalanna dayanmış, devlet bü-
tün organlanyla sıkıntıya boğulmuştur.
- Demokrasilerin denetim örgütii olan
"Kamnoyu" Türkiye'de hiç gelışememiş;
Liderler Sultası, tüm değer yargılann-
da yıkımlara neden olmaya başlamıştır.
- Bütün bu dengesizlikler, parti içi, par-
tiler arası sürtüşmelere neden olmuş;
partilerin çizgileri, sosyal demokrasi,
orta sağ, orta sol kavramlan kanşmış;
din sömürüleri, tarikatlarla bağlantılar,
siyasal ortamı bulandırmaya başlamış-
tır. Buaksaklıklar belli aralıkJarla aske-
ri darbeleri çagırmış. yanlış yapılanma-
sı ile, getırilen sanal demokrasi, özüriü
demokrasi, sözde demokrasi, tükenme
noktasına gelmıştir. Türkiye artık kesin
bır karar verme ve yeniden yapüanma
çözümüne gitmek zorundadır.
Liderierin erken seçim karan: Sağlık-
sız bir demokrasinin, hem de hiçbir dü-
zenlemeye gitmeden Nisan 99 için er-
ken seçim karan alması, yalnız "Bder-
ler h€gemonyası"nı sürdürme amacına
yarar. Türkiye insanını nasıl ve hangi dü-
zeni seçmek için sandığa çağırabilirsi-
niz?
Sosyal demokratlar, orta sağ, birbiri-
ni yeme kavgasında. Öte yanda siyasal
tslamcılar, belli bir hedefın peşindeler.
Kadmlannın üniformalaşmış giysileri,
erkeklerin özel dış görünümleri ile bir
cihat hazırlığında olduklan gün gibi
meydanda. Çağdaşlaşmaya kendisini
adamış gibi görünen partiler ise tankat-
çılann kapısında! Ve her fırsatta din sö-
mürüsüne ödün vermekteler. Bu tablo
içinde kim kiminle anlaşarak hangi de-
mokrasi, hangi çağdaşlık çizgısinde bu-
luşacaklar acaba?
Af yasası söylentileri, memur maaş-
lanna zam popülizmleri mi kurtaracak
çağdaşlaşmayı!..
- Şurası bir gerçektir ki, artık bu kı-
nk dökük düzen, liderler hegemonyası
ile yelkenierini dolduran sistem, kesin-
likle ayakta duramaz. Ne emir kulu par-
lamenterlerin ne de partilerini mülk du-
rumunagetiren oportünist liderierin, ül-
keyi sağlıklı bir limana götürmeye güç-
leri yeter.
Türk SUahlı Kuvvetkri'niıı söz hak-
kı: Bir süre önce üst düzey komutanlar-
dan biri, "lrtica sorunu sürüyor, fana-
tik bir parti önde gjdiyor" diye, özel bir
toplantıda düşüncesıni açıkîadı. Sayın
Başbakan, 55. hükümetin gerçek de-
mokrasiden gelen tepkisiyle nasıl kurul-
duğunu unutarak çatık kaşlı bir tepki
göstermiş. "Askerterin bu konularda
tartışmaya girmeleri, demokrashe ters
düşer" diye, sanal demokraside puan
getıren bir tavır koymuştur. Ne var ki an-
cak Genelkurmay Başkanı'nın kuvvet ko-
mutanlan ile birlikte yaptığı toplanrı-
dan sonra resmen verdiği demecinde
"TSK, Komutan Arkadaşunızuı kavgı-
lannı pa\laşmaktadır" şeklindekı ıfade-
sı üzenne hemen Sayın Başbakan: "Bü-
diriye ben de imzamı korum" dernek
gereksinimi duymuştur.
- Üstteki bu paragraf Türkiye'deki
sanal demokrasinin yapısmda TSK'nin
de variığını ve bunun doğal karşılan-
ması gerektiğini kanıtlayan bir içerik
tasımaktadır. Başka bir deyişle, gerçek
demokrasi arayışı tartışmalannda. TSK
de söz hakkına sahip olmalıdır. Çünkü
askerlerimizin de geniş bir kamuoyu
kitlesine sahıp olduğu bir gerçektir ve
onlann da "demokrasi" kültüründen
yoksun kalmamalan gerekmektedir. Ni-
tekim TSK, brifingler, seminerler ve
geniş toplantılarla "demokratikleşme"
sürecini başlatmış, darbelere son veril-
diğini kanıtlamışlardır.
Tek yol yeniden yapüanma: Türki-
ye'nin, içinde bulunduğu çözümsüzlük-
ten ve tıkanıklıklardan çıkabilmesi için
bir tek yol vardır. Bu yol. sağlıksız li-
derler sultasına; sakıncalı, özürlü de-
mokrasiye son vermeyi amaçlayan, ye-
niden yapılanmaya gitmektir.
Köhneleşmiş yapılanmalanyla bu-
günkü siyasal duzenek artık yaşarnını ta-
marnlamıştır. Bu sistemi uğurlayıp, ger-
çekdemokrasinin doğasına uygun bir mi-
mari ile "değişinı''i yaşama geçirmek ge-
rekmektedir.
Burada. geçmişte 55. hükümete hayat
veren mekanizmaya iş düşmektedir.
- Işvereni, işçi sendikalan, meslek
odalan, dernekleri, medya ve Silahlı
Kuvvetleri ile tüm sivil toplum örgütle-
ri, bir "demokratik değisirrT platformu
oluşturacaklardır.
- Bu platfonm, gerçek demokrasinin
doğasına uygun bır biçimde partüeşme-
yi; parlamentoya, halk iradesinin yansı-
masını ve Meclis'e demokratik işlerlik
kazandırma doğrultusunda gerekli dü-
zenlemeyi yaparak seçim sandığına git-
me stratejisini sağlayacaktır.
- Türkiye toplumu, Atatürk'ün yap-
tığı gibi, ayncalık gözetmeden birbiri-
ni kucaklayarak demokrasi kültürünü
özümsemiş bireylerinden gelen deği-
şim hareketiyle özdeşleşecektir. Marji-
nal parti maskeleri anlamını yitirecek,
yurttaşlanmız. kime, neye oy verelim so-
rulannın yanıtını bulacaklardır.
ARADABIR
KEMALATEŞ
Ankara İ'ni.Türkçe Okutmanı
'Biz Size GeliPiz!'
Oiyebilmek...
Sayın Ecevit'i iki kez yakından tanıdım, yakın-
dan dinledim. llkı bundan yirmi beş yıl önce, Ka-
raoğlan adının dağa taşa yazıldığı günlerde. 1973
seçimlerine az bir zaman kalmıştı. CHP'nin kuru-
luşunun 50. yılı dolayısıyla açılan biryazı yanşma-
Stfida ben de ödül alan yazarlar arasındaydım.
Ödülümüzü Ecevit, Yenimahalle'deki AlemdarSi-
neması'nda partililerle yaptığı bir toplantı sırasın-
da vermişti. Yirmi altı yaşındaydım. Ecevit'in elin-
den aldığım ödül, yazarlık yaşamımın ilk sevinci,
ilk onurudur. O gün başka sevinçler de yaşadım:
CHP adına Halk gazetesını çıkaran rahmetli Su-
nuJ.ah Ansoy'u, Kıbrıs'ta şehit edilen Adem Ya-
vuz'u o törende tanıdım. Adem Yavuz, Sunullah
Ansoy'a, Ecevit'in Anadolu'da nasıl "umut"oldu-
ğunu anlatıyordu. Herkesın yüzünde beklenen,
inanılan bir değişimin heyecanı vardı. Adem Ya-
vuz'da da öyle... 12 Mart darbesinden sonra na-
sıl bir süreç yaşanacağı bu seçimle belli olacak-
tı.
Ecevit, AlemdarSineması'ndakitoplantıyaTan-
doğan'da büyük bir mitingde konuştuktan sonra
gelmişti. Ecevit konuşurken coşkulu, şiirsel söz-
lerinin arasına zaman zaman ince alaylar da yer-
leştirir.
"Samanpazarı'ndaki küçük meydanda Adalet
Partisi'nin büyük mitingi var" diye başlamıştı ko-
nuşmasına.
Otekı partilerin büyük mitinglerine bile küçücük
alanlar yeterken Karaoğlan'ın sıradan toplantıla-
nna büyük alanlar dar geliyordu. Alemdar Sine-
ması'nda salt partililerin katılması gereken toplan-
tı da kalabalıkiı. Insanların çoğu dışarıda kalmış-
tı. Ecevit arabasından indiğinde, gür bıyıklı, iri kı-
yım insanlar onun mavi gömlek içindeki bedeni-
ni bağırlanna basariarken her an bir izdiham ola-
cak kaygısı yaşamıştık.
Ecevit, partililere 73 seçimleriyle ilgili son tak-
tiklen verirken bir gözleminı de anlattı: Anado-
lu'daki seçim gezileri sırasında eski DP'lilerden bi-
ri yanına yaklaşmış:
- Bız sıze yakınlık duyuyoruz, ama DP'li bilindi-
ğimiz için size gelemiyoruz, demiş.
Ecevit hemen yakasındaki rozeti adamın yaka-
sına takmış:
- Siz bize gelemezseniz, biz size geliriz, demiş.
Bu davranışıyla partililere, saftan büyütmenin yo-
lunun olgunluktan, yüce gönüllülükten, kinleri
unutmaktan geçtiğini anlatmak istemişti.
Son zamanlarda Ecevit'in o sözleri kulaklarım-
da çınlar durur. DP'lilere gösterdiği olgunluktan,
gönül yüceliğinden birşeylereksilmiş olacağım hiç
sanmıyorum. Acaba 1998 koşulları, 1973 koşul-
lanndan çok mu daha iyi?
- Siz bize gelemezseniz, bız size geliriz, diye-
bılmeye şimdi daha çok gereksinmesi var bu top-
lumun. Sayın Ecevit'in bugün de, "Biz size geli-
riz!" diyeceği kitleler, örgütler, partiler olduğunu sa-
nıyorum. Yaşadığımız koşullar, 1973 koşullanndan
çok daha iyi değil. Çünkü Sayın Ecevit de artık "bü-
yük mıtinglerini küçük alanlarda" yapıyor. Söyle-
meye dilımiz varmasa da. eskiden Ecevit'in dol-
durduğu büyük alanlan, şimdi cumhuriyet düşman-
ları dolduruyor.
Ecevifi ikıncı olarak AÜ Dil ve Tarih-Coğrafya
Fakültesı'nde 28.4.1998 tarihinde verdiği konfe-
ransta dinledim. Buradaki izlenimlerimi de başka
bir yazıyla anlatmak istiyorum.
»•J<
TC
DUYURU
MALATYA ASLİYE 3. HUKUK
MAHKEMESİNDEN
Dosya No: 1996 600 Esas, 1998,748 Karar.
Davacı Malıye Hazınesı tarafından davalı Musa Ça-
nak ale\hıne açtığı tazmınat davasının açık yargılama-
sı sonunda.
Davanın kabulü ile 525.685./ 000 TL.'nm yolsuzlu-
ğun veödemenın yapıldığı tanhlerden itibaren yasal fa-
izi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya \erilmesine,
18.924.f 660 TL. harcın davalıdan Hazine adına alın-
masına. davacının yaptığı 12.687./ 500 TL yargılama
gıden ile vekılı için hesaplanıp takdir olunan
37 027 400 TL vekâlet ücretının davalıdan alınıp dava-
-cı\a venlmesine. yasa yollan açık olmak üzere karar
venlmiştır.
Davalının adresi meçhul olduğundan karann adı ge-
çene duvnru yolu ile teblığıne karar verılmıştır. Duyu-
rutarihmden itibaren karann 15 gün sonra teblığ edıl-
mış sayılacagı duyurulur.
Basm: 38855
Devlet Tiyatrolan'nda Neler Oluyor, Neden Oluyor?
• • nce basından,
sonra kururn içi
genelgelerden
öğTeniyoruz.
Genel Müdür Bozkurt
Kunıç ceza alıyor, Genel
müdür izne aynlıyor.
Yerine idari işierden
sorumlu genel müdür
yardımcısı vekâlet
ediyor. Yine idari
işierden sorumlu başka
müdür yardımcısı
görevden alınıp yerine
sanatçı Rahmi DiOigfl
getiriliyor. Vekâlet alan
idari işler müdür
yardımcısı yetkilerini bir
genelgeyle Rahmi
Dilligil'e devTediyor.
Kurum içinde bir
fırtınadır esiyor, herkes
kadro alıyor, herkes
bölge müdürü oluyor,
b d
^ y Bu arada
öpce seçimle genel „
müdür olan ve şu anda
yasal olarak sanatçı
genel müdür yardımcısı
Tamer Levent
görmezden geliniyor. Bu
tavırlarla Devlet
Tiyatrolan kurtulur mu?
Devlet Tiyatrolan
1947'lerde
kurulduğunda,
o güne göre oldukça
özgür, özgün ve
çağdaş bir yapıdadır.
Bağımsız bir genel
müdürlük olup
yönetim, disiplin ve
edebi kurulu vardır.
Kurullarda çalışanlann
temsilcisi vardır. Ama
1960'lardan itibaren
gelişen ve büyüyen
tiyatro, yapısı ve ülkenin
demokrasi anlayışı
nedeniyle
işlememeye, zorlanmaya
ve aksamaya başlamıştır.
,1 jÜUtemizde yeni bir..,,. ,;;
anayasal dönem
.', ya§apmış, üniv<
TRT özerkliğe
kavuşmuştur. Çalışanlar
ve kamuoyu Devlet
Tiyatrolan'nın da özerk
olmasını savunmaya
başlamıştır.
Özerkliği savunanlar
bunu kişilerin özgürlüğü
ve çıkan için
savunmamışlardır.
Nasıl üniversitelerin
özerkliği özgür bilim
çalışması yapması
içinse, sanat
kurumlannın da özgür,
siyasi baskıdan uzak,
öncü, çağdaş ve nitelikli
üretim yapması içindir.
Yani özerklik sayesinde
sanatçıdan çok toplum
kazanacaktır,
demokratik yaşantı
kazanacaktır.
Fakat bugünkü
koşullarda
parlamentomuzdan bu
, yeni yapıyı sağlayacak,
yasanın çıkanlmasını
beklemek olası 4egil, ,
Yasal durum ise genel
müdürün üçlü
kararnameyle atanmasını
gerektiriyor.
Çalışanlann çoğunluğu
ve genel müdür;
politikacılar, sanat
kurumuna kanşmasın
diyor. Çözüm ne? Genel
müdür görevde kalsın.
Kalsın da bir buçuk iki
yıl sonra emeklilik
nedeniyle genel
müdürlük yine
boşalacak, bakanlık yine
atama yapmayacak mı?
Yapacaksa ki yapacak,
bu atama siyasal
olmayacak mı? Olacak.
Çözüm ne? Çözüm,
genel müdürle
çalışanlann birlikte
hareket etmeleridir.
Kurumda demokrasiyi
işletmeleridir. Sayın
Fikri Sağlar'ın
^amanında bunun yoju
açılrnış ve Devje^ , ^
Tiyatrolan tarihsel ..
olarak bu özerk çalışma
dönemini bir süre
yaşamıştır. Tüm
çalkantılanna ve
bazı olumsuzluklanna
karşın kurum en
hareketli, en heyecanlı,
en üretken devrini
yaşamış, seyircisiyle
buluşmus, böyle bir
kurumun variığını
göstermiştir. Aynı
olumluluklara İcapı
açmak için Bozkurt
Kuruç da görevden
alınmayı ve emekJi
olmayı beklemeden bu
yolu açmalıdır. Tarihsel
bir görev yapmalıdır.
Yoksa izin alıp
uzaklaşmakla
sorumluluktan
kurtulamaz.
O zaman Sayın
Istemihan Tala> da bu
çözüme sanınm olumlu
_. bakacaktır. , ..
,". RIZAŞAHİN
Kültür - Sen Istanbu]
Şubesi Denetim
Kurulu Üyesi
KAMPANYA DEVAM EDİYOR!
Yataş ta
yataklar
indirimli!
^ * ^ .
L/ste/i kle!
YATA5
\
Sizin evin ne eksiği vardı?
VATAŞ DANIŞMA MERKEZLERI VE 8AĞLI 0 L * N İLLEH ADANA (0-322) 322 68 58 (HATAY) • AOAPAZAHI (0-264) 27» 10 79 • AFYON - t t - M ^ AoF- c i~l\ 215 28 65 • AKSAflAY (0-382) 212 59 54 S13 26 06 • AMASYA (0 358) 513 13 67 •
ANKARA (0-312) 351 88 00 (5 h«t) (ÇANK1R1. ISPAFTA KJftlKKALE)• ANTAKYA (0-326) 216 15 94 • ANTAİ.YA (0-242) 243 02 03 (BURD'JRı • BALIKESIR (0-266I 245 93 14 242 31 31 -ÇORUM (0-364) 213 22 54-DEN1ZU (0-258t 261 39 15 -DIYAflBAKJR
(0-412)22150 60 221 24 48 (BATVAN MAKKAfll MARDİN SIIRT ŞIRNAK) • ELA2IĞ I0-424)21834 72-237SS91 (BİNGÖL BJTUS MUŞ TUNCEU VAW) -ERZ1NCAN (0-446) 2148033 (3 ha) (ARDAHAN IĞDIR KARS) • ER2URUU (0-442) 2188202
235 0S « • ESKİŞEHİR (0-222) 221 06 99 <BİI£CİK KÛTAHYAI • GAZIANTEP (0-342) 220 70 31 - 220 20 11 (KİÜS ŞANLIURfA) • GIRESUN (0-454) 212 74 19 (3 hal PBX| (OflOU) • İSTANBUL (0-216) 309 54 10 (PBXI (BAflTIN BOLU BUR3A, ÇANAKKALE
EDİRNE KAHABÛK KIRKLARELİ KOCAELİ TEKIBDAĞ YALOVA ZOMGULOAK) • «MIB (0-232) 853 13 00 853 13 13 (AY0IN MANİSA MUĞLA. JŞAK) • KAHRAMANMARAŞ (0-344) 231 42 19 • KARAMAN (0-3381 213 50 71 (2 lul) • KASTAMONU
(0-366) 214 19 31 • KAYSER1 (0-352) 245 04 00 (20 h»l) (KI6R1S KIRŞEHİR) • KONYA (0-332) 2S1 04 14 (2 nat) • MALATYA (0-422) 322 76 66 • 325 «6 61 -68 (ADIYAMAN) • UERSİN (0-324) 327 39 60 (5 hal) • NEVŞEHİR (0-384) 213 75 05 • NİĞDE (0-388)
2 t 3 44 2»-R/ZE(0-4S4)213 1«73(3H«l)(«flTv1«) • SAMSUN (0-362) 266 67 29 (TOKAT) • SIVAS (0-346) 225 05 05 • SINOP (0-368) 261 15 44 • THABZON (0-462) 321 22 03 • 321 17 36(BAYBURT GÛMOŞHANE) • YOZGAT (0-3S4) 217 23 66
 ^ . YATAŞ HOME MAGAZALARI AOANA Httar Y«t»f Home 233 28 29 • ANKARA Çmfcaya YMas Hom, 439 62 33 • D t M i YaU} Hone 479 89 34 • Hssfcay Y«a« Home 338 99 41 • KuçOusal Yalaş Hcn» 447 08 69 (3 Hal! - SasU> Vaiaş Home 348 67 69
tmm ' ANTALYA Y u a f HOAU 247 17 22 • BALIKEStR yumf Hoffle 242 31 31 - 244 96 28 • ELAZIG Yalaf Home 236 37 38 • ERZtNCAN Yataf Home 214 80 33 • GAZIANTEP Yataş Home 220 70 31 • I Ğ O I R Yalaş Nome 227 90 42 - ISTANBUL Beyltdüzü
Y«t«« Hom« 852 03 50 (3 hat) • Modoko Yatış Home 364 55 43 420 86 43 • Şışlı Yalaf Home 230 77 73 - KAYSERt Yata* Home 235 73 30 - MALATYA Yaus Home 322 76 66 - 325 46 61 68 • MERS1N Yatas Home 327 35 45
Bu k ı m f t i n r ı T C S ı n i f i «• T l c ı r ı t B a k u t l ı l ı * n ı n 15 M ı ^ ı ı 1914 t s r ı l ı •• 2 1 9 4 0 ı ı r < l > t « b h | h O k ü m l ı n n t ujtun o l ı r a k r a p . I
d * | l } i k h k l c r f<,rıtlara ı ^ ı ı t jranııt! l a c a k t ı r T a l e p l a r ı t o k r* t r t t m o l a n a k l a r . rfaal>f»,f« k a r f ( )a n a c ı a t ı r Bu kampanra V a ı a ) A ;
Fı/a
t fıya
lsra K D V d a k i l d t r
g a r a n t i a l a l t ı n d a d ı
V a r f t o r a a l a r ı a d a ol
F l y a t l a r ı n ı ı TOrk Ll
PENCERE
Sen ÇokYaşaBif Nacil
Güzel insanlar hayvan türlerini korumak için ı
lerinden geleni yapıyorlar; bir deniz kaplumbağ
sı, bir göçmen kuş, bir tırtıl türti yok olmasın di'
çevreciler kıyameti koparıyorlar; ancak kimi ins<
türünün sonu geliyor, ellerimiz kollanmız bağlı se
rediyoruz.
Örnek mi:
ElifNaci!..
•
Osmanlı'dan kalma Cumhuriyetçilerin son ö
neklerinden biriydi Elif Naci; resim sanatının göl
kuşağıyla renklenen yaşamını mizahın nükteleriı
lesüsleyen birkeyif ustasıydı. Cumhuriyet'in 'Perr
be Köşk' diye anılan eski ahşap konağına nasıl d
yakışırdı!.. Görmek mi istiyorsunuz?.. Öyleyse g
rin o konağın büyük kapısından içeri. Danışmad
Zihni Efendi oturuyor. İzin alın. Mermersalonu g«
çip hafifçe gıcırdayan ahşap merdivenlere serili yc
halısını çiğneyerek birinci kata tırmanın. Tam kaı
şınızdaki kapının kanatları salona açılıyor. Sağd
Yunus Nadi'nin odası. Ölümünden sonra hep ka
palı durur. Solda Nadir Nadi'nin odası. Gürultü e1
meyin, Başyazar yazısını yazmaktadır. Işlemeli ta
vandan aşağıya doğru soluk ışıklı kocaman bir avi
ze sarkıyor. Avizenin tam altında bir çelimsiz adan
kalın camlı gözlüklerinin ardından gülen gözleriy
le size bakmaktadır. Cumhuriyet'in Arşiv Müdüri
ünlü ressam ve müzeci Elif Naci karşınızdadır. Is
tanbul efendiliğinin edebini gerektiğinde Osman
lı'nın ince edepsizliğiyle yoğurarak türettiği nük
telerini hiç sakınmadan patlatıveren bir zeka kum
kuması...
•
Melih Cevdet'le Suna'nın nikâhı Beyoğlu Ev-
lendirme Dairesi'nde kıyılıyor. Tanıklardan biri ben,
öteki Elif Naci. Gözucuyla doğum tarihine bakj-
yorum:
1898..
Nikâhtan sonra Cengelköy'de bir meyhaneye git-
tik, ben takıldım:
- ElifNaci Bey, Evlendirme Dairesi'nde geçen
yüzyıldan kalma olduğunuz ortaya çıktı.
Hemen yanıtı yapıştırdı:
- Doğru söylüyorsunuz Beyefendi, ama, ben-
deniz geçen yüzyılda kalmadım.
Hınzıriığı tuttuğu zaman karşısındaki hangi yaş-
tan ve baştan olursa olsun 'Beyefendi' derdi. Kü-
çükle büyükle eşit konuşur, açık saçık görünen her
konuyu mizahın peçesi altında tesettüre uygun bi-
çimde dile getirir, nükte ve yergiye sınır tanımaz-
dı. Elif Naci Bey'in son yıllarında bir karikatürcü
dost hınzır bir edayla sormuştu:
- Elif Naci Bey erkeklik gücünüz ne âlemde?..
- Beyefendi, biliyorum çok üzüleceksiniz, ama,
maalesef bendenizde iş kalmadı.
Adı lazım değil karikatürcü dostun aklı başına
geliverdi ve kendi kendisine sordu:
- Peki, ama, ben niçin üzüleceğim?..
•
"Pencere" köşesinde bir dostumuzun ölümü-
ne ilişkin biryazıyayımlanmıştı. O günün sabahı
Elif Naci'yi gördüm. GözlükJeopin çanruna yine
muzipliğiyansımıştı. '""' •""•••
>
"
>
*-•
- Beyefendiyazırtızı okudum, çok beğendim...
Sustum, bekliyorum; devam etti:
- Merak ediyorvm, ben ölünce ne yazacaksı-
nız?..
- Kimin daha önce öteki dünyaya göçeceğı
belli değil; benden önce ölürseniz işte bunu ya-
zanm...
-Neyi?..
- Aramızda geçen bu konuşmayı...
Elif Naci bu konuşmadan sonra tutturdu, sıksık
soruyordu:
- Beyefendi, ben ölürsem ne yazacaksınız?..
- İşte bu konuşmayı yazacağım.
Elif Naci gözlerini yaşama kapadığı gün aramız-
da geçen konuşmayı yazdım. Öyle bir insandı kı
ölümünden sonra ne yazılacağını bile yaşamır
gırgınnda hazırlamayı biliyordu.
Bugünkü yazım, onun ölümü için değil, 10O'ün-
cü doğum yıldönümü için...
Sen çok yaşa Elif Naci!..
CumhuriYet
kitapjoılübü
Taksim Sergi Salonu
AĞUSTOS AYİ ETKfNLlKLÎ
10?LEŞtÜ İMZA GüNÜ
14 Ağustos Cuma Saaf18.00-20.00
FARUK YENER
Kitaplarını imzalayacak ve okurlanyla söyleşecek.
Istiklal Cad. (Aksanat karşısı) Taksim Tel:252 38 81/82
T.C.
TEEENNİ SULH HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo: 1996/102
Karar No: 1998/72
tLAN TUTANAĞIDIR
Davacı Ibrahün Ünver tarafından davalılar Meh-
met Kaya, Hatice... ve Ali... aleyhine mahkememi-
ze açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılıp biti-
rilen açık yargılaması sonunda:
Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın yetkili
ve görevli Tefenni Asliye HukukMahkemesi'ne
gönderilmesine karar verilmiş olup;
Adı geçen davalılara işbu karar özetinin ilan ta-
rihinden itibaren 7 gün sonra tebliğ edilmiş sayıla-
cagı ilanen tebliğ olunur. 13.07.1998,
Basın: 35237