Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 1998 CUM,
12 KULTUR
The European dergisi Avrupa'daki bakanlıklarda ne tür sanat yapıtlannın bulunduğunu araştırdı
Kültür bakanları büyüteç ahmdaKültür Servisi- A\ rupa'da kültür yaşa-
mını yönlendıren güçlenn arasında ön sı-
rada yer alan kültür bakanlıklarını büyü-
teç altına alan The European dergisi. ba-
kanlıklarda ne tiir sanat yapıtlannın bu-
lunduğunu gözler önüne serdı. Avrupa'nın
kültür bakanlan, geleneksel tarzda yapıt-
lardan mı hoşlanıyor? Yoksa aralannda,
çağdaş sanat yapıtlanna meraklı olanlar
varmı? The European'ın kapılannı ara-
ladığı Avrupa kültür bakanlıkJarının özel-
liklerini gözler önüne sererken, Türkı-
ye'deki Kültür Bakanlığı üzerine düşün-
meliyız belki de...
Fransa
Kardinal Rkheüeu 1630 yılında bir sa-
ray ınşa ettırdığmde, güç merkezıne ya-
kın olmasına dikkat etmiştı. Le Palais Ro-
yal, Le Palais du Louvre'un bır adım öte-
sindeydi... Geçmişte Fransız krallannın ko-
nuru olarak kullanılan LouvTe, bılmdiğı
gibı artık bir müze ışlevı görüyor. Fran-
sa'nın Kültür Bakanı Carharine Traut-
mann da bugün güç merkezine yakın otu-
ruyor. Palais Royal'ı. Fransa'nın önde ge-
len ikı devlet kurumuyla, anayasa ve dev-
Fet konseyiyle paylaşıyor. Trautmann.
" Fransa'da külrürün temsil ettiği değerin
altını çizen bir mekânda çalışryoruz. Ana-
yasayı vehukuku koruyan kurumlara ya-
kın olmanın belli bir anlamı var. Ne ka-
dar na/ik bir konu da olsa. kültür. demok-
ratiksistemimLan ozünü oluştunır" dıyor.
-,jLe Palais Ro>al"ın herköşesı tarıhko-
kuyor. Moliere'ın "Le Bourgeois Gentil-
hemme" oyununu ilk kez sahneledığı bu
mekânda, daha sonra NapoJyon'un karde-
şi Jerome vaşamıştı. Saray, ünlü yazar
Amlre Malraın'nun kültür bakanhfı sı-
r&Sinda ıse Kültür Bakanlığı'na verilmış-
fiıTrautmann'ı görmeyegi-
den bır ziyaretçı, geçtığı ko-
tfdörlarda adeta çeşitli zıt
dÖrtemlen izleyen görsel bır
sihâx tarihi dersınden geçı-
yot Bekleme odası, çağdaş
safıatçı PierreAkshinksy'nın
bir duvar freskiyle boydan
bQya kaplı, odanın açıldığı
salqn ıse altın kaplamalar ve
kristalle donanmış tipık bır
18i yüzyıl zevkinı yansıtı-
yor, Trautmann'ın bürosu.
kendı başına tarihsel bir ga-
leri nıtelıginde. 1830'larda
gerçekleştınlen duvarian za-
ten kültürel miras sayılıyor.
1.990 yıhnda Sytvain Dubu-
isson tarafırtdan e zamankı
kültür bakanı Jack Lang için
yapılan çağdaş mobılyala-
nn bulunduğu odada, farklı
dönemlerı yansıtan çeşitli
yapıtlarla iç içe yaşamaktan
mutlu olduğunu söylüyor
Trautmann. "Benim Kültür
Bakanhğımın tipik bir sim-
gesini oluşruruyor bu me-
kân~ hem kültürei mirasmu-
a korumak. hem de gelece-
ğe açık ulmak,"
İsveç
Marita Uhskog'un ofisi,
son derece sade. Modernıst
bır tarzda döşenmiş oda, ti-
pik birçalışma mekânını yan-
sıtıyor. Ulvskog'un en sev-
diği yapıt. bir tsveçliye de-
ğil, İsveç'te bir süre yaşa-
mış olan Amerikalı Susan
Mfeü'e ait: tekstıl bir duvar
resmi... Odada yer alan bü-
tün nesneler, isveç'e daır
ipuçları veriyor. Odadaki tek
tuval resmi. Isveçlı genç sa-
natçı Otof ThJel'ın ımzasını
taşıyor. "Bu resim bana 17.
yüzyıl Avrupası'nın savaş
alanlanru anımsatrvor" dıyor
• Avrupa'nın kültür bakanlan, geleneksel tarzda
yapıtlardan mı hoşlanıyor? Yoksa aralannda,
çağdaş sanat yapıtîanna meraklı olanlar var mı?
The European'ın kapılannı araladığı Avrupa
kültür bakanlıklannın özelliklerini gözler önüne
sererken, Türkiye'deki Kültür Bakanlığı üzerine
düşünmeliyiz belki de...
Fransız kültür bakanıCatherineTrautmann'ın(solda)18.y> zev kini vansıtan odası tarihsel bir galeri niteliği taşırken sadelikten
yana olan ttaryan kütür bakanı VValter Veltroni (sağda) yapıtlannın, kamu kumluşlannda sergilenmesine karşı çıkıyor.
Ulvskog. Bu resim, bir bakıma kültür ba-
kanının, bır zamanlar lsveç'ın büyük bır
güç olduğu dönemlere duyduğu nostalji-
yı yansıtıyor. İsveç tasanmlannı gözler
önüne seren bır Ikea divaru ve portakal ren-
gı deriden Bruno Mattson imzalı ikı kol-
tuk, dekoru tamamhyor. Sehpanın üzerin-
de duran küçük toprak figürler ise ülke-
dekı sosyal demokrasi geleneğine gönder-
mede bulunuyor sanki...
Almanya
Berlin'in Kültür Bakanı PeterRaduns-
ki'nin bürosu Berlin'in kahvelersemtinm
tam ortasmda. Bakan, penceresinden bak-
tığında, bakanlığının finanse ettiği sanat
galerilerine de bakıyor. Ancak duvarlann-
daki resimler, bu galerilerden degil, be-
lediyenin sanat koleksiyonundan seçil-
miş. Radunski. birkaç yıl önce bürosun-
da aylik sergiler de açmış. Radunskı'nın
odasındaki resımlerin hemen hepsi, Ber-
lin'den kent manzaralan... "Özellikle dı-
şardan gelen insanlaıia iletisim kurnıam
için bir araç olarak göriiyorum bu resim-
leri'' divor Radunski. Sözgelimı Hans
Stein imzalı 1970 tanhli "Kentte Kış"
resmi, "yeni Berlin gerçekçiliğTnin tıpık
bır örneğı. Pembe \e mor renklerin ağır-
lıkta olduğu resimde yer alan duvar im-
TÜRSAK ve Tarih vakfı. Cumhuriyet'in 75. yılı onuruna üç ayrı yarışma düzenliyor
Sinema ve tarih buluşuyorKüitür Servisi -TÜRSAK Vak-
fi ile Tarih Vakfi, 4-9 Aralık tarih-
leri arasında 1. Uluslararası Sine-
ma-Tarih Buluşması Etkinlikleri
kapsamında üç ayn yanşma dü-
zeniiyor. Gjrnhuriyetin 75. yılı onu-
p
leriDestekPrognunıVBelgeserve
'Uzun Metraju Film Oyfcüsü"ya-
nşmaian gerçeldeştirilecek.
'Osmanü'dan Cumhuriyete' te-
masında gerçekleştirılecek olan
'UzunMetrajlı Füm Öyküsû Vanş-
ması' tüm yazarlara açık. Son baş-
vuru tarihi 30 Eylül olan yanşma-
ya katılanyapıtlan değerlendirecek
seçici kurul; Rutkay Aziz. tlhami
Mısrboğlu, Mahm'ut Tali Öngö-
ren. Giovanni Scognamillo, Fehmi
Yasar. Engin VlğrtgO ve Tunca Yön-
der'den oİuşuyor.
Son beş yıl içinde üretilmiş, bel-
gesel filmlerin kadlabilecegi 'Bel-
^seJ Fflm' dalındaki yanşmanm
seçici kurulunda ise Süha Arm,Se-
VİBÇ Baloğta, NesB Çölgeçen, Hil-
mi Etikan, Vusuf Kurçenll Samib
Fffat,Prof. Dr. Stefanos Yerasfanos
yer alryor. Son başvuru tarihi 25 Ey-
lül olan yanşmanm teması, 'Bİir
Çagdaşiaşma Projesi Olarak Tiir-
kiye Cumhuriyeti'nin 75 Y*' ola-
rak beliriendi.
'Sinema Öğrencüeri KB»tlm-
leri Destek Programı Profe Yanş-
maa' adlı üçüncüyanşmanıntema-
sı da yine, 'Bir Ç^ğdaşlaşma Pro-
jesi Olarak Türkije Cunıhuriye-
jf • Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması
etkiniikleri kapsamında 'Sinemanın Tarihi' başhkh
bölümde bu yıl doğumunun 100. yılı kutlanan Sergei
M. Eiserfitein'ın yapıtlan gösterilecek.
ti'nİB 75. Yıh' olarak beliriendi.
Tüm üniversitelerin sinema-tele-
vizyon bölümû ögrencilerine açık
olan yanşmanm seçici kurul üye-
leri Yard Doç. Dr. Hafc Künüçen,
Prof. Dr. ÜnsalOska>', Yard. Doç.
Dr. RagıpTaranc,ReldnTeksoy ve
Prof. Dr. \fete Tançay'dan oluşu-
yor.
Cumhuriyetin 75. Yılı Etkinlik-
leri kapsamında yer alan "1. Ulus-
lararası Sinema-Tarih Bufuşma-
a'nın son aşamasını ise 4-9 Ara-
lık tarihleri arasında îstanbul'da
düzenlenecek fılm festivali oluşru-
ruyor. Festivalde. cumhuriyetin 75.
yıh nedeniyle 'Bir Çagdaşlasma
Projesi Olarak Türkiye Cumhuri-
ved' ana teması çerçevesinde; cum-
huriyetin kuruluş ve gel işme süre-
cini, çeşitli aşamalannı yansıtan
sinematografik ürünlerin yer ala-
cağı 'CtımbarrtetioSinenıası'baş-
lıklı bölümün yanı sıra 'Aydmlan-
ma' sürecinin uluslararası boyutu-
nu irdeleyen filmkrden oluşan bö-
lümler de yer alacak.
'1. Liuslararası Sinema- Tarih
BuluşmasTnm ana bölümlennden
biri, son iki yılda üretilmiş tarih-
sel temalı konulu Filmlerin yerala-
cağı, 'l'luslararası Yanşma'; diğe-
ri ise ^arihsel belgesellerin göste-
ıüeceği'ÇağınuanTanıgıSineına'
başlığını taşıyor.
Festivalde, Avrupa sinemasmın
ustalanrun Avrupa tarihine, özel-
likle de 'Aydınlanma' sürecıne ba-
kışlannm yansıtılacagı bölüm; Fran-
sa tarihinin çeşitl i dönemlerini yo-
rumlayan yapıtlardan oluşacak bö-
lüm yer alıyor. Fransa tarihi başh-
ğı altında 1789 Devrimi'ni konu
alan filmierin dışında. '30yıISon-
ra: Fransa 68* basiığı altında dö-
nemin ilginç yapıtlan yer alacak.
'Sinemanın Tarihi* başhkh bö-
lümde ise bu yıl doğumunun 100.
yılı kutlanan Sergei M. Eisenste-
in'm yapıtlan gösterilecek. "1. CJlus-
lararası Sinema-Tarih Buluşması'
çerçevesinde çeşitli panel ve söy-
leşiler de düzenlenecek. 'Sinema-
daTarih Yonımlan" vc 'BelgeselS-
nemaya Farklı Yaklaşunlar' konu-
lu panellerin yanı sıra cumhuriyet
dönemini konu alan bir Türk fil-
minin analizi yapılacak, aynca ko-
nuk yönetmenlerle söyleşiler dü-
zenlenecek. Tarih Vakff nm 'Söz-
iöTarflı*projesi ile eşgüdümlü ola-
rakdüzenlenecek "S«dü TarihAtöl-
yesi' çerçevesinde ise kısa belge-
seller gerçekleştirilecek.
gesi, bir zamanlar kenti ikiye bölen du-
vara göndermede bulunuyor. Odada, Ber-
lin Duvan'nın yıkılmasından sonra ger-
çekleştirilmiş Berlin resimleri ise bulun-
muyor. Aynca eski Doğu Almanya'dan her-
hangi bir sanatçının yapıtı da yok odada...
Radunski'nin bürosu, daha çok Berlin'e
ilişkin bir tutkuyu yansıtıyor.
ingiltere
The European dergisinin soruşturma-
sına olumsuz yanıt veren tek kültür baka-
nı, Ingiltere'nin Kültür Bakanı Chris
Smitholmuş. Smith'inTrafalgar Meyda-
nı 'ndaki bürosuna giremeyen European
muhabirleri, bakanın klasik iç dekorlara
olan merakının altını çizmişler.
Italya
ltalya'nın Kültür Bakanı Walter Velt-
ronL sanat yapıtlannın kamu kuruluşla-
rında sergilenmesine karşı çıkıyor. Göre-
ve geldikten sonra Kültür Bakanlığı'nda-
ki odasına yaptığı tek ekleme, bir bilgi-
sayarkoydurmakolmuş... Veltroni, sanat
yapıtlannın kurumdan kurama taşınma-
sı sırasında pek çoğunun kaybolduğunu
ya da çalındığını söylüyor ve "Benim
işinı. etrafunı güzel sanat yapıtlarrv la do-
natmak değü"* dıyor. "Olabildiğince çok
insarun onlardan ze\k alabilmesini sağla-
yabilmek**_
Flnlandlya
Claes Andcrsson'un odasında kalaba-
lık neoklasik dekoru, duvardaki büyük
usta resimleri tamamhyor. Finlandıya'nın
geçen yüzyılın sonundaki görkemli sa-
nat geçmişini yansıtan mekânda öncelik-
le Albert Edefelt'e ait (doğumu 1854) bir
park görüntüsü yer alıyor. Edefelt, Finlan-
dıya'nın en başanlı ressamı
sayılıyor. Duvarlarda aynca
FınJandiya geleneklenru yan-
sıtan VVerner Holmberg ve
VictorVVesterholmadmdaki
iki ressamın yapıtlan da bu-
lunuyor. Ülkenin kültürel
ikonlanndan biri sayılan A1-
var Aaalto'nun tasarladığı
iki modern lamba da dikkat
çekiyor. Zaten söz konusu
sanatçının lambalanrun, san-
dalye ya da vazolannın bu-
lunmadığı bir kamu mekânı
yok gibi Finlandiya'da... Es-
ki resimlerle modern nesne-
ler arasındaki bu birliktelik,
Finlandıya kültürünün bu-
gün geçirmekte olduğu sü-
rece işaret ediyor.
Rusya
Natalya Demenryeva gö-
rev ı devraldığında, bürosun-
daki resimleri değiştirmekten
daha önde gejen sorumlu-
luklan vardı. 'Öncebin^ıde-
ğjştirmeyieçaltştun ve hâlâ da
çalışıyorum. Kültür Bakan-
lığı, İ970'lerden kalma bu
cam ve beton binada. üstelik
kentin kötü bir semtinde bu-
lunmamalı. Ama taşınana
kadar bir iş edindim. tuvalet-
leri yeniledim.*' Bürosu, eski
Sovyet cumhuriyetlennden
geleneksel nesnelerle dolu.
Odasınm dekoru, pragmatik
tarzını yansıtıyor: Toplantı
masası. Rus ressam Kim Bri-
tov 'un bir doğa manzarası ile
Gennady Pozdeyev'in renk-
li çiçek buketleri arasında
bulunuyor... Dementyava
bunlan tutuyor, çünkü "Bir
işi üsrJendi0nizde geçmişle
bağları korumak önemli"
ama bu resimlen daha son-
ra günümüzü yansıtan resim-
lerle değiştirmek niyetinde.
Nevzat Erkmen, İrlanda'da düzenlenen Bloomsday töreninde Ulysses'i Türkçesinden okudu
Türkiye'de gönüllü bir James Joyce elçisi
Nevzat Erkmen önümüzdeki günlerde Finnegangs VVake'i Türkçeye çevirecek.
GÜL ERÇETtV
Orhan Pamuk,Ulysses çevirisini değer-
lendirirken Nevzat Erkmen'i 'James Joy-
ce'un ruh kardesj' olarak adlandırmıştı:
"Bu ha> ret ve hayranlık uyandıran çeviri-
yi yenidcn veniden okuvonun. Bazan ori-
jinal merne de bakıvonım. ama bu harika
çeviri doğru mu vanlış mı görmek için de-
ğü.Jov ce'un TürkçeçevirmeniNevzatErk-
men'inyaraücıhğınıkuriamakicinyaptyo-
rum bunu..."
Nevzat Erkmen'in iJİysses'ı Türkçeye
çe\ ıreceği açıklandığında pek çok kişı bu
mernın çevTİlemeyeceğini iddia ehnişti.
Ancak. kendisıni Türk yazmında Joyce'un
Türkçe çevırmeni konumuna getıren bir
çeviri koydu ortaya koydu Erkmen. Top-
lam 12.500 adetlik ilk üç baskının ardın-
dan şündi dördüncü baskının hazırlıklan-
na başlandı. Erkmen için en büyük keyif
ise çevirisini Ulysses'teki olaylann geçti-
ğıgünolan 16Hazıran'daDublın'de düzen-
lenen Bloomsday çerçevesinde, Joyce'un
hemşerileri ve dünyanın dört bir yanından
gelen Joyce çevirmenleriyle paylaşmak ol-
du.
- Bloomsday törenlerine kanhş sürecini-
a anlatır mısjnu?
James Joyce Merkezf nce düzenlenen
Bloomsday törenlenher yıl 16Hazıran'da
düzenlenir. Çevinyi bitirdiğim ilk yıl olan
1997'de lrlanda James Joyce Merkezı ile
aramızda birirtibatsızlık yaşandı. IVfayıs so-
nuna kadardavetlerini bekledim, ama gel-
meyince Amerika'daki James Joyce Mer-
kezi'nin davetini kabul ettim. Amerika bi-
letini aldığım gün, Irlanda'nın daveti ulaş-
tı elüne. Ancak Amerika'daki törenlereka-
tıldım ilk yıl. Bu yıl görüşmelerımizi er-
ken tamanladık. ama bu kez v ıze sorunu
çıktı. Çev ınm ıçın lrlanda Cumhurbaşka-
ru'ndan bıle tebnk kartı almışken az kal-
sın katılamav acaktım törene. PEN'ın dev-
reye girmesiyle sorun çözüldü.
- Tören sırasında neler yapıhyor?
Irlandalı bir tiyatro sanatçısı, metnı on-
jınalınden okuyor. Pek çok ülkeden gelen
çevirmenler de çe\ irilenni seslendiri\or-
lar. Her yıl yinelenen bu törene ünlü sıya-
set adamlan. diplomatlar v e sanatçılar ka-
tılıyor. Ben okumamı Murat Ersavcı ile
birlikte yaptım.Tören bütün İngiltere ve
trlanda televızvonlannda vayımlanıyor.
Lzmir ve Dublin kardeş kentier
- lzmir ile Dublin'in kardeş şehir ilan
edilmesi girişimleriniz hakkında bilgi verir
misiniz?
Homeros, say ısız metınde Izmırli Home-
ros diye anılır. Oysa pek çok İzmırlı bıle
bılmiyorbu büyük ozanm Izmirlı olduğu-
nu. Öte yandan. altı Yunan kentı şu anda
Homeros'un kendı kentlerinde doğmuş ol-
duğunu kanıtlama savaşı veriyor. Ozanın
anıtsal Akdenız-Ege yolculuk serüveninin
güncesi sayılan Odyssey'nın ızleği Ulys-
ses'te çağdaş Dublın'e uyarlayan Joyce'un
bu yapıttaki başkahramanı Mr Bloom'dan,
Stephen'den, Molly'den önce Dublin ken-
tinin ta kendisidir. Odyssey ile (ilysses na-
sıl kardeş başyapıtlarsa, Homeros ile Joy-
ce nasıl kardeş başustalarsa onlann kent-
leri lzmir ile Dublin de kardeş kentier ol-
malı diye düşünüyorum. Bır düş benim
için. Bu düşiimü lrlanda Cumhurbaşkanı
ve Dublin Beledıye Başkanı'yla paylaştı-
ğımda bu düşüncelerimi destekleyecekle-
rini söylediler. Türk tarafı da biraz omuz
verirse hak ettiğimiz kültürel prestijin key-
fini kültür, sanat. turizm v e yazın alanla-
nnda çıkartabiliriz.
- James Joyce'un bir başka >-apıtını da-
ha Türkokuruyla buluşturma planıruz var
mı?
Joyce'un son yapıtı Finnegangs VVake'i
çevirmek için araştırma yapmaya başla-
dım. Bunun için de ilk işim, Uluslararası
James Joyce Vakfi'na üye olmak oldu. Bü-
tün dünyada Finnegangs Wake ile ilgili ya-
pılmış bütün sözlükleri. araştırmalan ve çe-
\ irileri getırtiyorum. Türkiye'de Joyce tut-
kunlannın sayısı oldukça yüksek. Onlara
da bir müjdem var. Uluslararası James Joy-
ce Vakfı'nın Türkiye kolunu kurmak için
görüşmelere başladım. Bir de Ulysses'in
okunma sürecınde okura yardımcı olacak,
bir kaynak kitap hazırlamaya çalışıyorum.
Türk okurunun nerelerde takılacağını, ne-
releri daha aynntılı olarak bilmek isteye-
ceğini göz önüne alarak hazırlayacağun
bu kaynağı.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Yitirdiğimiz Duyarlık
Çok değerli bir dosturn var. Yüzbeyüz hiç görüş
medik. Zaman zaman mektup yazıyor bana. Yazıla
nm aracılığıyta kurulmuş bir dostluk.
Ankara'da yaşayan bu hanım geçenlerde şunlan ya-
zryordu, şöyle yazıyordu:
"Eğer fazla vaktinizi almazsam size bir de televiz-
yonda izlediğim birmüzik olayından bahsetmek isti-
yonım: 10 Temmuzcuma gecesi TRT1 'de, Paris'ten
naMen verilen Pavarotti, Domingo ve Carreras kon-
serini dinlediniz mi?
"Herhalde dinlemiş ve beğenmişsinizdir. Çünkü
çoğunlukla, sizin yazılannızda hep bahsettiğiniz o gü-
zel ve mutlu yaz şarkılanndan söylediler... Onlann ço-
ğunun adım pek iyi bilmiyorum ama, melodileri na-
sılsa hafızama yerieşmiş, duyar duymaz o eski gam-
sızyazlardan bir esinti getirdiler...
"Bu tip şarkıian eskiden bazı geceler Beyaz Park'ta
çalariardı. Eskiden Büyükdere /7e Sanyer arasında bir
Beyaz Park gazinosu vardı. Belki hatırtarsıntz. Şimdi
ne yazık ki yıkılmış galiba.
"Orada ekseri akşamlar müzik çalınırdı ve bizim gi-
bi orta halli insanlar, deniz kenanndaki barakalara
oturup o müziği dinlerdık. Annem, babam ve ben, o
ılıkyazgeceleri...
"O denizde oynaşan yeşilli kırmızılı ampullerin akis-
leri ve Santa Lucıa şarkısının o sihiriinağmeleri... Iş-
te o üç tenor, 10 Temmuz gecesi bana ilkgençliğimi,
ogünlerin mütevazı dünyasını yaşattılar, Beyaz Park'ı
ve Boğaz gecesini. (Siz o zamanlar çok küçük bir ço-
cuktunuz sanıyorum.)"
Hayır, çok küçük bir çocuk değildim. Beyaz Park
gazinosunu hatırlıyorum. Moda'daki eski Deniz Ku-
lübü'nü hatırlıyorum. AJaturka müziğin dalgalandığı yaz
gazinolannı da hatırlıyorum.
Mektup arkadaşımın dediği gibi, alçakgönüllü ya-
şamalann insanlan, bizler, oralara pek sık gidemez-
dik, ekonomik olanaklanmız el vermezdi. Bununla bir-
likte park kanepeleri, sandallar, köşesinden bucağın-
dan o dünyayı duyumsatır, tattınrdı bizlere.
Böyle bir alaturka mü'zikli yaz gazinosu belleğim-
de canlanıverdi:
Kıbrıs'tan Tevflk Amcamla Servet Yengem Istan-
bul'ageliyorlar. llleöylebırgazinoyagidilecek. Babam
sağdan soldan öğrenmeye çalışıyor, gecenin maliye-
ti, hangi gazino, hangi şarkıcılar. Aylığın yansı gide-
cek bütün aile hep birlikte gitsek...
Düşünülüp taşınılıyor, sonunda Küçük Çiftlik Par-
kı'nda karar kılınıyor Perihan Altındağ Sözeri, Mu-
allâ Mukadder, bazı başka solistler... Ablamla annem
gazinoya gelmediler Benim için büyüleyici bir gecey-
di.
Gazino sahnesinın ışıklan, şarkıcıdan şarkıcıya de-
ğişen peyzajlı pano, çalgıcılar, süslü püslü şarkıcı ha-
nımlar. Bunca yıl sonra yine görür gibiyim.
Sonra Beyaz Park'ın o alafranga dünyası. Oraya git-
medik. Mektup arkadaşımın anlattığı gibi, uzaktan
dinlemiş olmalıyız yaz şârkılannı.
Büyüklerimizin sözcüğüyle 'kanaatkâr' yaşamalar-
dı. Biz küçükler için daha güzel, daha mutlu bir 'ya-
nn' umuluyordu. Ozveriler hep o yann uğruna.
Geriye ne kaldı? Mektuptaki anı. Içleniş. İç sızısı.
Çok değerli Kohar Tomasyan'dan da bir mektup
aldım. Çiçeklerle ilgili bir yazım üzerine yazmış: 'Bu
kuru, çirkin ortamda..." diyor. Sonra eklemiş: "İnsan-
lar etraflanna baksalar, kendilehne armağan edilmiş
doğal güzellikleh görseler, duysalarveşükretseler, düş-
manlıklar da bir nebze ortadan kalkmaz mı acaba?"
Ne çiçekler, ne Beyaz Park, ne yaz şarkılan.
Televizyonu açar açmaz gözyaşı, hüzün, boğunç.
Gazetelen açar açmaz da. Sonra aynı televizyon ka-
nallannda amansız bayağılıklar. Gazetelerde, dergiler-
de amansız bayağılıklar. Acıyla bayağılığın bu yanya-
nalığı öylesine şaşırtıcı ki, insan sadece buz kesiyor.
Duyarlık sönüp tükenmiş olmalı. Yoksa, böylesine
yoğun bayağılıklar karşısında itiraz edecek sesleryük-
selebilirdi. Hepimiz sanki donmuş, taş kesmiş, sanki
zaman dolduruyoruz...
Oysa:
Dinle!
Yaz şarkılan!
Bir akşam, bütün yaz şarkılan!
Takvimde İz Bırakan:
"... yaz ona geri döndü." Kiraz G. Kurdaş, Ince Bir
Çizgidir Yaşam, Evrim Yayınevi, 1998.
İFSAK 20. Ulusal Kısa Fılm
Yarışması
• Küttfir Servisi - Ülkemizdeki amatör ve genç
sinemacılan desteklemek ve ürünlerini izleyiciyle
buluşturmak amacıyla İFSAK 'ın yirmi yıldır
aralıksız sürdürdüğü 'Ulusal Kısa Film
Yanşmasf na son başvuru tarihi 31 Aralık 1998
olarak beliriendi. Süresi 20 dakikayı aşmayan her
türlü sinema ve video filminın kabul edildiği
yanşmada yapıtlann VHS kopyası ısteniyor. Hilmi
Etikan, tkram Taştan ve Muzaffer Hiçdurmaz'dan
oluşan seçici kurulun yapacağı değerlendirme
sonucu ön elemeyi geçen filmler belirlenecek. Ön
elemeyi geçen filmler, yönetmenlerin de katılımıyla
Burçak Evren tarafmdan belirlenecek ve ödül
dağıtımı gerçekleştirilecek. Ön elemeyi geçen ve
dereceye giren filmler mart ayında yapılacak olan
Uluslararası Kısa Film Günleri'nde ülkemizi temsil
edecek. (Aynntılı bilgi içm: 0212-292 42 01)
K Ü L T Ü R 0 Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I