19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 1998 CUM, 12 KULTUR The European dergisi Avrupa'daki bakanlıklarda ne tür sanat yapıtlannın bulunduğunu araştırdı Kültür bakanları büyüteç ahmdaKültür Servisi- A\ rupa'da kültür yaşa- mını yönlendıren güçlenn arasında ön sı- rada yer alan kültür bakanlıklarını büyü- teç altına alan The European dergisi. ba- kanlıklarda ne tiir sanat yapıtlannın bu- lunduğunu gözler önüne serdı. Avrupa'nın kültür bakanlan, geleneksel tarzda yapıt- lardan mı hoşlanıyor? Yoksa aralannda, çağdaş sanat yapıtlanna meraklı olanlar varmı? The European'ın kapılannı ara- ladığı Avrupa kültür bakanlıkJarının özel- liklerini gözler önüne sererken, Türkı- ye'deki Kültür Bakanlığı üzerine düşün- meliyız belki de... Fransa Kardinal Rkheüeu 1630 yılında bir sa- ray ınşa ettırdığmde, güç merkezıne ya- kın olmasına dikkat etmiştı. Le Palais Ro- yal, Le Palais du Louvre'un bır adım öte- sindeydi... Geçmişte Fransız krallannın ko- nuru olarak kullanılan LouvTe, bılmdiğı gibı artık bir müze ışlevı görüyor. Fran- sa'nın Kültür Bakanı Carharine Traut- mann da bugün güç merkezine yakın otu- ruyor. Palais Royal'ı. Fransa'nın önde ge- len ikı devlet kurumuyla, anayasa ve dev- Fet konseyiyle paylaşıyor. Trautmann. " Fransa'da külrürün temsil ettiği değerin altını çizen bir mekânda çalışryoruz. Ana- yasayı vehukuku koruyan kurumlara ya- kın olmanın belli bir anlamı var. Ne ka- dar na/ik bir konu da olsa. kültür. demok- ratiksistemimLan ozünü oluştunır" dıyor. -,jLe Palais Ro>al"ın herköşesı tarıhko- kuyor. Moliere'ın "Le Bourgeois Gentil- hemme" oyununu ilk kez sahneledığı bu mekânda, daha sonra NapoJyon'un karde- şi Jerome vaşamıştı. Saray, ünlü yazar Amlre Malraın'nun kültür bakanhfı sı- r&Sinda ıse Kültür Bakanlığı'na verilmış- fiıTrautmann'ı görmeyegi- den bır ziyaretçı, geçtığı ko- tfdörlarda adeta çeşitli zıt dÖrtemlen izleyen görsel bır sihâx tarihi dersınden geçı- yot Bekleme odası, çağdaş safıatçı PierreAkshinksy'nın bir duvar freskiyle boydan bQya kaplı, odanın açıldığı salqn ıse altın kaplamalar ve kristalle donanmış tipık bır 18i yüzyıl zevkinı yansıtı- yor, Trautmann'ın bürosu. kendı başına tarihsel bir ga- leri nıtelıginde. 1830'larda gerçekleştınlen duvarian za- ten kültürel miras sayılıyor. 1.990 yıhnda Sytvain Dubu- isson tarafırtdan e zamankı kültür bakanı Jack Lang için yapılan çağdaş mobılyala- nn bulunduğu odada, farklı dönemlerı yansıtan çeşitli yapıtlarla iç içe yaşamaktan mutlu olduğunu söylüyor Trautmann. "Benim Kültür Bakanhğımın tipik bir sim- gesini oluşruruyor bu me- kân~ hem kültürei mirasmu- a korumak. hem de gelece- ğe açık ulmak," İsveç Marita Uhskog'un ofisi, son derece sade. Modernıst bır tarzda döşenmiş oda, ti- pik birçalışma mekânını yan- sıtıyor. Ulvskog'un en sev- diği yapıt. bir tsveçliye de- ğil, İsveç'te bir süre yaşa- mış olan Amerikalı Susan Mfeü'e ait: tekstıl bir duvar resmi... Odada yer alan bü- tün nesneler, isveç'e daır ipuçları veriyor. Odadaki tek tuval resmi. Isveçlı genç sa- natçı Otof ThJel'ın ımzasını taşıyor. "Bu resim bana 17. yüzyıl Avrupası'nın savaş alanlanru anımsatrvor" dıyor • Avrupa'nın kültür bakanlan, geleneksel tarzda yapıtlardan mı hoşlanıyor? Yoksa aralannda, çağdaş sanat yapıtîanna meraklı olanlar var mı? The European'ın kapılannı araladığı Avrupa kültür bakanlıklannın özelliklerini gözler önüne sererken, Türkiye'deki Kültür Bakanlığı üzerine düşünmeliyiz belki de... Fransız kültür bakanıCatherineTrautmann'ın(solda)18.y> zev kini vansıtan odası tarihsel bir galeri niteliği taşırken sadelikten yana olan ttaryan kütür bakanı VValter Veltroni (sağda) yapıtlannın, kamu kumluşlannda sergilenmesine karşı çıkıyor. Ulvskog. Bu resim, bir bakıma kültür ba- kanının, bır zamanlar lsveç'ın büyük bır güç olduğu dönemlere duyduğu nostalji- yı yansıtıyor. İsveç tasanmlannı gözler önüne seren bır Ikea divaru ve portakal ren- gı deriden Bruno Mattson imzalı ikı kol- tuk, dekoru tamamhyor. Sehpanın üzerin- de duran küçük toprak figürler ise ülke- dekı sosyal demokrasi geleneğine gönder- mede bulunuyor sanki... Almanya Berlin'in Kültür Bakanı PeterRaduns- ki'nin bürosu Berlin'in kahvelersemtinm tam ortasmda. Bakan, penceresinden bak- tığında, bakanlığının finanse ettiği sanat galerilerine de bakıyor. Ancak duvarlann- daki resimler, bu galerilerden degil, be- lediyenin sanat koleksiyonundan seçil- miş. Radunski. birkaç yıl önce bürosun- da aylik sergiler de açmış. Radunskı'nın odasındaki resımlerin hemen hepsi, Ber- lin'den kent manzaralan... "Özellikle dı- şardan gelen insanlaıia iletisim kurnıam için bir araç olarak göriiyorum bu resim- leri'' divor Radunski. Sözgelimı Hans Stein imzalı 1970 tanhli "Kentte Kış" resmi, "yeni Berlin gerçekçiliğTnin tıpık bır örneğı. Pembe \e mor renklerin ağır- lıkta olduğu resimde yer alan duvar im- TÜRSAK ve Tarih vakfı. Cumhuriyet'in 75. yılı onuruna üç ayrı yarışma düzenliyor Sinema ve tarih buluşuyorKüitür Servisi -TÜRSAK Vak- fi ile Tarih Vakfi, 4-9 Aralık tarih- leri arasında 1. Uluslararası Sine- ma-Tarih Buluşması Etkinlikleri kapsamında üç ayn yanşma dü- zeniiyor. Gjrnhuriyetin 75. yılı onu- p leriDestekPrognunıVBelgeserve 'Uzun Metraju Film Oyfcüsü"ya- nşmaian gerçeldeştirilecek. 'Osmanü'dan Cumhuriyete' te- masında gerçekleştirılecek olan 'UzunMetrajlı Füm Öyküsû Vanş- ması' tüm yazarlara açık. Son baş- vuru tarihi 30 Eylül olan yanşma- ya katılanyapıtlan değerlendirecek seçici kurul; Rutkay Aziz. tlhami Mısrboğlu, Mahm'ut Tali Öngö- ren. Giovanni Scognamillo, Fehmi Yasar. Engin VlğrtgO ve Tunca Yön- der'den oİuşuyor. Son beş yıl içinde üretilmiş, bel- gesel filmlerin kadlabilecegi 'Bel- ^seJ Fflm' dalındaki yanşmanm seçici kurulunda ise Süha Arm,Se- VİBÇ Baloğta, NesB Çölgeçen, Hil- mi Etikan, Vusuf Kurçenll Samib Fffat,Prof. Dr. Stefanos Yerasfanos yer alryor. Son başvuru tarihi 25 Ey- lül olan yanşmanm teması, 'Bİir Çagdaşiaşma Projesi Olarak Tiir- kiye Cumhuriyeti'nin 75 Y*' ola- rak beliriendi. 'Sinema Öğrencüeri KB»tlm- leri Destek Programı Profe Yanş- maa' adlı üçüncüyanşmanıntema- sı da yine, 'Bir Ç^ğdaşlaşma Pro- jesi Olarak Türkije Cunıhuriye- jf • Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması etkiniikleri kapsamında 'Sinemanın Tarihi' başhkh bölümde bu yıl doğumunun 100. yılı kutlanan Sergei M. Eiserfitein'ın yapıtlan gösterilecek. ti'nİB 75. Yıh' olarak beliriendi. Tüm üniversitelerin sinema-tele- vizyon bölümû ögrencilerine açık olan yanşmanm seçici kurul üye- leri Yard Doç. Dr. Hafc Künüçen, Prof. Dr. ÜnsalOska>', Yard. Doç. Dr. RagıpTaranc,ReldnTeksoy ve Prof. Dr. \fete Tançay'dan oluşu- yor. Cumhuriyetin 75. Yılı Etkinlik- leri kapsamında yer alan "1. Ulus- lararası Sinema-Tarih Bufuşma- a'nın son aşamasını ise 4-9 Ara- lık tarihleri arasında îstanbul'da düzenlenecek fılm festivali oluşru- ruyor. Festivalde. cumhuriyetin 75. yıh nedeniyle 'Bir Çagdaşlasma Projesi Olarak Türkiye Cumhuri- ved' ana teması çerçevesinde; cum- huriyetin kuruluş ve gel işme süre- cini, çeşitli aşamalannı yansıtan sinematografik ürünlerin yer ala- cağı 'CtımbarrtetioSinenıası'baş- lıklı bölümün yanı sıra 'Aydmlan- ma' sürecinin uluslararası boyutu- nu irdeleyen filmkrden oluşan bö- lümler de yer alacak. '1. Liuslararası Sinema- Tarih BuluşmasTnm ana bölümlennden biri, son iki yılda üretilmiş tarih- sel temalı konulu Filmlerin yerala- cağı, 'l'luslararası Yanşma'; diğe- ri ise ^arihsel belgesellerin göste- ıüeceği'ÇağınuanTanıgıSineına' başlığını taşıyor. Festivalde, Avrupa sinemasmın ustalanrun Avrupa tarihine, özel- likle de 'Aydınlanma' sürecıne ba- kışlannm yansıtılacagı bölüm; Fran- sa tarihinin çeşitl i dönemlerini yo- rumlayan yapıtlardan oluşacak bö- lüm yer alıyor. Fransa tarihi başh- ğı altında 1789 Devrimi'ni konu alan filmierin dışında. '30yıISon- ra: Fransa 68* basiığı altında dö- nemin ilginç yapıtlan yer alacak. 'Sinemanın Tarihi* başhkh bö- lümde ise bu yıl doğumunun 100. yılı kutlanan Sergei M. Eisenste- in'm yapıtlan gösterilecek. "1. CJlus- lararası Sinema-Tarih Buluşması' çerçevesinde çeşitli panel ve söy- leşiler de düzenlenecek. 'Sinema- daTarih Yonımlan" vc 'BelgeselS- nemaya Farklı Yaklaşunlar' konu- lu panellerin yanı sıra cumhuriyet dönemini konu alan bir Türk fil- minin analizi yapılacak, aynca ko- nuk yönetmenlerle söyleşiler dü- zenlenecek. Tarih Vakff nm 'Söz- iöTarflı*projesi ile eşgüdümlü ola- rakdüzenlenecek "S«dü TarihAtöl- yesi' çerçevesinde ise kısa belge- seller gerçekleştirilecek. gesi, bir zamanlar kenti ikiye bölen du- vara göndermede bulunuyor. Odada, Ber- lin Duvan'nın yıkılmasından sonra ger- çekleştirilmiş Berlin resimleri ise bulun- muyor. Aynca eski Doğu Almanya'dan her- hangi bir sanatçının yapıtı da yok odada... Radunski'nin bürosu, daha çok Berlin'e ilişkin bir tutkuyu yansıtıyor. ingiltere The European dergisinin soruşturma- sına olumsuz yanıt veren tek kültür baka- nı, Ingiltere'nin Kültür Bakanı Chris Smitholmuş. Smith'inTrafalgar Meyda- nı 'ndaki bürosuna giremeyen European muhabirleri, bakanın klasik iç dekorlara olan merakının altını çizmişler. Italya ltalya'nın Kültür Bakanı Walter Velt- ronL sanat yapıtlannın kamu kuruluşla- rında sergilenmesine karşı çıkıyor. Göre- ve geldikten sonra Kültür Bakanlığı'nda- ki odasına yaptığı tek ekleme, bir bilgi- sayarkoydurmakolmuş... Veltroni, sanat yapıtlannın kurumdan kurama taşınma- sı sırasında pek çoğunun kaybolduğunu ya da çalındığını söylüyor ve "Benim işinı. etrafunı güzel sanat yapıtlarrv la do- natmak değü"* dıyor. "Olabildiğince çok insarun onlardan ze\k alabilmesini sağla- yabilmek**_ Flnlandlya Claes Andcrsson'un odasında kalaba- lık neoklasik dekoru, duvardaki büyük usta resimleri tamamhyor. Finlandıya'nın geçen yüzyılın sonundaki görkemli sa- nat geçmişini yansıtan mekânda öncelik- le Albert Edefelt'e ait (doğumu 1854) bir park görüntüsü yer alıyor. Edefelt, Finlan- dıya'nın en başanlı ressamı sayılıyor. Duvarlarda aynca FınJandiya geleneklenru yan- sıtan VVerner Holmberg ve VictorVVesterholmadmdaki iki ressamın yapıtlan da bu- lunuyor. Ülkenin kültürel ikonlanndan biri sayılan A1- var Aaalto'nun tasarladığı iki modern lamba da dikkat çekiyor. Zaten söz konusu sanatçının lambalanrun, san- dalye ya da vazolannın bu- lunmadığı bir kamu mekânı yok gibi Finlandiya'da... Es- ki resimlerle modern nesne- ler arasındaki bu birliktelik, Finlandıya kültürünün bu- gün geçirmekte olduğu sü- rece işaret ediyor. Rusya Natalya Demenryeva gö- rev ı devraldığında, bürosun- daki resimleri değiştirmekten daha önde gejen sorumlu- luklan vardı. 'Öncebin^ıde- ğjştirmeyieçaltştun ve hâlâ da çalışıyorum. Kültür Bakan- lığı, İ970'lerden kalma bu cam ve beton binada. üstelik kentin kötü bir semtinde bu- lunmamalı. Ama taşınana kadar bir iş edindim. tuvalet- leri yeniledim.*' Bürosu, eski Sovyet cumhuriyetlennden geleneksel nesnelerle dolu. Odasınm dekoru, pragmatik tarzını yansıtıyor: Toplantı masası. Rus ressam Kim Bri- tov 'un bir doğa manzarası ile Gennady Pozdeyev'in renk- li çiçek buketleri arasında bulunuyor... Dementyava bunlan tutuyor, çünkü "Bir işi üsrJendi0nizde geçmişle bağları korumak önemli" ama bu resimlen daha son- ra günümüzü yansıtan resim- lerle değiştirmek niyetinde. Nevzat Erkmen, İrlanda'da düzenlenen Bloomsday töreninde Ulysses'i Türkçesinden okudu Türkiye'de gönüllü bir James Joyce elçisi Nevzat Erkmen önümüzdeki günlerde Finnegangs VVake'i Türkçeye çevirecek. GÜL ERÇETtV Orhan Pamuk,Ulysses çevirisini değer- lendirirken Nevzat Erkmen'i 'James Joy- ce'un ruh kardesj' olarak adlandırmıştı: "Bu ha> ret ve hayranlık uyandıran çeviri- yi yenidcn veniden okuvonun. Bazan ori- jinal merne de bakıvonım. ama bu harika çeviri doğru mu vanlış mı görmek için de- ğü.Jov ce'un TürkçeçevirmeniNevzatErk- men'inyaraücıhğınıkuriamakicinyaptyo- rum bunu..." Nevzat Erkmen'in iJİysses'ı Türkçeye çe\ ıreceği açıklandığında pek çok kişı bu mernın çevTİlemeyeceğini iddia ehnişti. Ancak. kendisıni Türk yazmında Joyce'un Türkçe çevırmeni konumuna getıren bir çeviri koydu ortaya koydu Erkmen. Top- lam 12.500 adetlik ilk üç baskının ardın- dan şündi dördüncü baskının hazırlıklan- na başlandı. Erkmen için en büyük keyif ise çevirisini Ulysses'teki olaylann geçti- ğıgünolan 16Hazıran'daDublın'de düzen- lenen Bloomsday çerçevesinde, Joyce'un hemşerileri ve dünyanın dört bir yanından gelen Joyce çevirmenleriyle paylaşmak ol- du. - Bloomsday törenlerine kanhş sürecini- a anlatır mısjnu? James Joyce Merkezf nce düzenlenen Bloomsday törenlenher yıl 16Hazıran'da düzenlenir. Çevinyi bitirdiğim ilk yıl olan 1997'de lrlanda James Joyce Merkezı ile aramızda birirtibatsızlık yaşandı. IVfayıs so- nuna kadardavetlerini bekledim, ama gel- meyince Amerika'daki James Joyce Mer- kezi'nin davetini kabul ettim. Amerika bi- letini aldığım gün, Irlanda'nın daveti ulaş- tı elüne. Ancak Amerika'daki törenlereka- tıldım ilk yıl. Bu yıl görüşmelerımizi er- ken tamanladık. ama bu kez v ıze sorunu çıktı. Çev ınm ıçın lrlanda Cumhurbaşka- ru'ndan bıle tebnk kartı almışken az kal- sın katılamav acaktım törene. PEN'ın dev- reye girmesiyle sorun çözüldü. - Tören sırasında neler yapıhyor? Irlandalı bir tiyatro sanatçısı, metnı on- jınalınden okuyor. Pek çok ülkeden gelen çevirmenler de çe\ irilenni seslendiri\or- lar. Her yıl yinelenen bu törene ünlü sıya- set adamlan. diplomatlar v e sanatçılar ka- tılıyor. Ben okumamı Murat Ersavcı ile birlikte yaptım.Tören bütün İngiltere ve trlanda televızvonlannda vayımlanıyor. Lzmir ve Dublin kardeş kentier - lzmir ile Dublin'in kardeş şehir ilan edilmesi girişimleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Homeros, say ısız metınde Izmırli Home- ros diye anılır. Oysa pek çok İzmırlı bıle bılmiyorbu büyük ozanm Izmirlı olduğu- nu. Öte yandan. altı Yunan kentı şu anda Homeros'un kendı kentlerinde doğmuş ol- duğunu kanıtlama savaşı veriyor. Ozanın anıtsal Akdenız-Ege yolculuk serüveninin güncesi sayılan Odyssey'nın ızleği Ulys- ses'te çağdaş Dublın'e uyarlayan Joyce'un bu yapıttaki başkahramanı Mr Bloom'dan, Stephen'den, Molly'den önce Dublin ken- tinin ta kendisidir. Odyssey ile (ilysses na- sıl kardeş başyapıtlarsa, Homeros ile Joy- ce nasıl kardeş başustalarsa onlann kent- leri lzmir ile Dublin de kardeş kentier ol- malı diye düşünüyorum. Bır düş benim için. Bu düşiimü lrlanda Cumhurbaşkanı ve Dublin Beledıye Başkanı'yla paylaştı- ğımda bu düşüncelerimi destekleyecekle- rini söylediler. Türk tarafı da biraz omuz verirse hak ettiğimiz kültürel prestijin key- fini kültür, sanat. turizm v e yazın alanla- nnda çıkartabiliriz. - James Joyce'un bir başka >-apıtını da- ha Türkokuruyla buluşturma planıruz var mı? Joyce'un son yapıtı Finnegangs VVake'i çevirmek için araştırma yapmaya başla- dım. Bunun için de ilk işim, Uluslararası James Joyce Vakfi'na üye olmak oldu. Bü- tün dünyada Finnegangs Wake ile ilgili ya- pılmış bütün sözlükleri. araştırmalan ve çe- \ irileri getırtiyorum. Türkiye'de Joyce tut- kunlannın sayısı oldukça yüksek. Onlara da bir müjdem var. Uluslararası James Joy- ce Vakfı'nın Türkiye kolunu kurmak için görüşmelere başladım. Bir de Ulysses'in okunma sürecınde okura yardımcı olacak, bir kaynak kitap hazırlamaya çalışıyorum. Türk okurunun nerelerde takılacağını, ne- releri daha aynntılı olarak bilmek isteye- ceğini göz önüne alarak hazırlayacağun bu kaynağı. YAZI ODASI SELİM İLERİ Yitirdiğimiz Duyarlık Çok değerli bir dosturn var. Yüzbeyüz hiç görüş medik. Zaman zaman mektup yazıyor bana. Yazıla nm aracılığıyta kurulmuş bir dostluk. Ankara'da yaşayan bu hanım geçenlerde şunlan ya- zryordu, şöyle yazıyordu: "Eğer fazla vaktinizi almazsam size bir de televiz- yonda izlediğim birmüzik olayından bahsetmek isti- yonım: 10 Temmuzcuma gecesi TRT1 'de, Paris'ten naMen verilen Pavarotti, Domingo ve Carreras kon- serini dinlediniz mi? "Herhalde dinlemiş ve beğenmişsinizdir. Çünkü çoğunlukla, sizin yazılannızda hep bahsettiğiniz o gü- zel ve mutlu yaz şarkılanndan söylediler... Onlann ço- ğunun adım pek iyi bilmiyorum ama, melodileri na- sılsa hafızama yerieşmiş, duyar duymaz o eski gam- sızyazlardan bir esinti getirdiler... "Bu tip şarkıian eskiden bazı geceler Beyaz Park'ta çalariardı. Eskiden Büyükdere /7e Sanyer arasında bir Beyaz Park gazinosu vardı. Belki hatırtarsıntz. Şimdi ne yazık ki yıkılmış galiba. "Orada ekseri akşamlar müzik çalınırdı ve bizim gi- bi orta halli insanlar, deniz kenanndaki barakalara oturup o müziği dinlerdık. Annem, babam ve ben, o ılıkyazgeceleri... "O denizde oynaşan yeşilli kırmızılı ampullerin akis- leri ve Santa Lucıa şarkısının o sihiriinağmeleri... Iş- te o üç tenor, 10 Temmuz gecesi bana ilkgençliğimi, ogünlerin mütevazı dünyasını yaşattılar, Beyaz Park'ı ve Boğaz gecesini. (Siz o zamanlar çok küçük bir ço- cuktunuz sanıyorum.)" Hayır, çok küçük bir çocuk değildim. Beyaz Park gazinosunu hatırlıyorum. Moda'daki eski Deniz Ku- lübü'nü hatırlıyorum. AJaturka müziğin dalgalandığı yaz gazinolannı da hatırlıyorum. Mektup arkadaşımın dediği gibi, alçakgönüllü ya- şamalann insanlan, bizler, oralara pek sık gidemez- dik, ekonomik olanaklanmız el vermezdi. Bununla bir- likte park kanepeleri, sandallar, köşesinden bucağın- dan o dünyayı duyumsatır, tattınrdı bizlere. Böyle bir alaturka mü'zikli yaz gazinosu belleğim- de canlanıverdi: Kıbrıs'tan Tevflk Amcamla Servet Yengem Istan- bul'ageliyorlar. llleöylebırgazinoyagidilecek. Babam sağdan soldan öğrenmeye çalışıyor, gecenin maliye- ti, hangi gazino, hangi şarkıcılar. Aylığın yansı gide- cek bütün aile hep birlikte gitsek... Düşünülüp taşınılıyor, sonunda Küçük Çiftlik Par- kı'nda karar kılınıyor Perihan Altındağ Sözeri, Mu- allâ Mukadder, bazı başka solistler... Ablamla annem gazinoya gelmediler Benim için büyüleyici bir gecey- di. Gazino sahnesinın ışıklan, şarkıcıdan şarkıcıya de- ğişen peyzajlı pano, çalgıcılar, süslü püslü şarkıcı ha- nımlar. Bunca yıl sonra yine görür gibiyim. Sonra Beyaz Park'ın o alafranga dünyası. Oraya git- medik. Mektup arkadaşımın anlattığı gibi, uzaktan dinlemiş olmalıyız yaz şârkılannı. Büyüklerimizin sözcüğüyle 'kanaatkâr' yaşamalar- dı. Biz küçükler için daha güzel, daha mutlu bir 'ya- nn' umuluyordu. Ozveriler hep o yann uğruna. Geriye ne kaldı? Mektuptaki anı. Içleniş. İç sızısı. Çok değerli Kohar Tomasyan'dan da bir mektup aldım. Çiçeklerle ilgili bir yazım üzerine yazmış: 'Bu kuru, çirkin ortamda..." diyor. Sonra eklemiş: "İnsan- lar etraflanna baksalar, kendilehne armağan edilmiş doğal güzellikleh görseler, duysalarveşükretseler, düş- manlıklar da bir nebze ortadan kalkmaz mı acaba?" Ne çiçekler, ne Beyaz Park, ne yaz şarkılan. Televizyonu açar açmaz gözyaşı, hüzün, boğunç. Gazetelen açar açmaz da. Sonra aynı televizyon ka- nallannda amansız bayağılıklar. Gazetelerde, dergiler- de amansız bayağılıklar. Acıyla bayağılığın bu yanya- nalığı öylesine şaşırtıcı ki, insan sadece buz kesiyor. Duyarlık sönüp tükenmiş olmalı. Yoksa, böylesine yoğun bayağılıklar karşısında itiraz edecek sesleryük- selebilirdi. Hepimiz sanki donmuş, taş kesmiş, sanki zaman dolduruyoruz... Oysa: Dinle! Yaz şarkılan! Bir akşam, bütün yaz şarkılan! Takvimde İz Bırakan: "... yaz ona geri döndü." Kiraz G. Kurdaş, Ince Bir Çizgidir Yaşam, Evrim Yayınevi, 1998. İFSAK 20. Ulusal Kısa Fılm Yarışması • Küttfir Servisi - Ülkemizdeki amatör ve genç sinemacılan desteklemek ve ürünlerini izleyiciyle buluşturmak amacıyla İFSAK 'ın yirmi yıldır aralıksız sürdürdüğü 'Ulusal Kısa Film Yanşmasf na son başvuru tarihi 31 Aralık 1998 olarak beliriendi. Süresi 20 dakikayı aşmayan her türlü sinema ve video filminın kabul edildiği yanşmada yapıtlann VHS kopyası ısteniyor. Hilmi Etikan, tkram Taştan ve Muzaffer Hiçdurmaz'dan oluşan seçici kurulun yapacağı değerlendirme sonucu ön elemeyi geçen filmler belirlenecek. Ön elemeyi geçen filmler, yönetmenlerin de katılımıyla Burçak Evren tarafmdan belirlenecek ve ödül dağıtımı gerçekleştirilecek. Ön elemeyi geçen ve dereceye giren filmler mart ayında yapılacak olan Uluslararası Kısa Film Günleri'nde ülkemizi temsil edecek. (Aynntılı bilgi içm: 0212-292 42 01) K Ü L T Ü R 0 Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle