Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İ7 NİSAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Söylemez'in, Genişletilmiş Mali Olanaklar programını IMF'ye sunabileceği belirtiliyor
1MF 'siyasi güvenilirlik' istediANKARA (Cumhurijet Bürosu) -
Uluslararası Para Fonu (IMF) heyeti ile
görüşen Devlet Bakanı Ufuk Söyle-
"mez'in, bu avın sonunda guvernör ola-
Vak katılacağı *IMF Ara KİmiteToplan-
tısrnda. orta vadelı bir program içeren
Genişletilmiş Mali Olanaklar (EFF)
programını IMF'ye sunabileceği belir-
nildi.
> Heyete başkanlık eden Martin
Hardy'nın, Söylemez'le yaptığı görüş-
mede, orta \adeli program konusuna
olumlu baktıklannı. ancak siyasi irade-
nin uygulamalanna güvenmedıkJerini
bildirdiği öğrenildi. Hardy'nin, anlaşma
için "siyasi güvence" istedıği belirtıldi.
Türkiye'nin istemi üzerine mayıs ayın-
_da yapacaklan yıllık olağan mcelemeyi
tl ay erkene alan IMF heyeti. bankacılar
ve işadamlan ıle görüştükten sonra bü-
rokrasiyle toplantılara başladı.
Devlet Bakanı Söylemez ile görüşen
heyetin, özellikle hazırlanan 3 yıllık dö-
• IMF heyetine başkanlık eden Martin Hardy'nin Ufuk Söylemez'le yaptığı
görüşmede, orta vadeli program konusuna olumlu baktıklannı, ancak siyasi
iradenin uygulamalanna güvenmediklerini bildirdiği öğrenildi. Hardy'nin,
anlaşma için "siyasi güvence" istediği belirtildi.
nemi kapsayan orta vadeli programı tar-
tıştığı öğrenildi. Heyete başkanlık eden
Hardy'nin; programın oiumlu olduğunu,
ancak uygulanması konusunda siyasi ik-
tidara güvenmediklerini belirttıği öğre-
nildi.
Özellikle siyasi ortamdaki belirsizlik
ve erken seçım söylentilerine dikkat çe-
ken, hükümetin ek maaş zammı uygula-
masını örnek gösteren Hardy'nin, prog-
rama destek için "siyasigüvence" istedi-
ği bildirildi.
Hardy'nin aynca. ekonomik veriler-
deki bazı göstergelerin güvenilirliğı ko-
nusunu dile getirdiği kaydedildi.
Heyetin hafta içinde Özelleştirme İda-
resi Başkanlığı'nda yaptığı toplantılarda
da, özelleştirme uygulamalannda önem-
li işletmelerin satışma başlanmadığına
dikkat çektikleri, kendilerine belirtilen
ve 10 milyar dolarlık gelir hedefi içeren
programuı "çok iddalı" olduğunu söyle-
dikleri kaydedildi.
Görüşmelerde, özelleştirmede halen
toplumsal desteğin sağlanamadığı konu-
sunun dâ gündeme geldiği belirtildi.
Ay sonundaki ara komite toplantısma
guvernör olarak katılacak olan Söyle-
mez'in. EFF anlaşmasını başlataeakolan
"Güven Mektubu"nu sunma yetkisinin
bulunduğunu anımsatan yetkililer, ayn-
ca IMF heyetının Türkiye raporunun,
Washington'da netleşeceğini kaydettiler.
Devlet Bakanı Söylemez'in, Ara Ko-
mite toplantılan sırasmda, Türkiye'nin
"Ülke Yardıın Stratejisi" çerçevesinde
almayı hak ettiği proje yardım kredileri
konusunda da Dünya Bankasf nda üst
düzey temaslarda bulunacağı, Türki-
ye'nin öncelikJi sektörleri olarak belir-
lenen eğitim, sağlık, turizm ve ulaştırma
sektörleri konusunda öncelikli sektör
yardımı talep edeceği öğrenildi.
EFF'nin koşullan
Verilen bilgiye göre. IMF destekli bir
ekonomik program uygulamak isteyen
üye ülke, uygulamayı planladığı ekono-
mik programı açıklayan ve alacağı ön-
lemleri ortaya koyan, IMF Başkanı Mic-
hel Camdessus'a bir "Nivet Mektubu"
yazıyor. llgili üye ülkenin gırvernörü
olan bakanın imzasını taşıyan niyet mek-
tubu, IMF Icra Direktörleri Kurulu'na
sunuluyor. Niyet mektubunun kurul ta-
rafindan onaylanmasından sonra IMF.
üye ülkenin anlaşmasının türüne yönelik
olarak (stand-by ya da EFF) performans
kriterlerini belirliyor.
Üye ülkenin kullanacağı kredi taksit-
lendiriliyor. IMF. anlaşma yaptığı ülke-
nin performans kriterlerini tam olarak
uygulayıp uygulamadığını denetlemek
amacıyla, belirli aralıklarla denetime ge-
liyor. Bu denetimler sonucu, performans
kriterlerinin bir maddesıne bile uyulma-
ması durumunda bir sonraki kredi dili-
mi kullandınlmıyor.
IMF ile ilk stand-by anlaşmasını 1 O-
cak 1961 yılında yapan Türkiye, son 36
yılda IMF ıle 15 kez stand-by, 18 Hazi-
ran 1980'de bir kez de üç yıllık EFF (Sü-
resi Uzatılmış Fon Kolaylığı) anlaşması
gerçekleştirdi.
Avrupa Birliği tam üyeliğine aday 5 Doğu Avrupa ülkesi, ekonomilerini tekstile endeksliyor
Tekstilcflerin Doğu Avrupa korkusu
• Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya
Federasyonu, Türk cumhuriyetleri, Ortadoğu ve
Afrika ülkelerindeki tekstil yatınmlannın arttığını
-belirten İTKİB yetkilileri, Türk tekstil sektörünün
geleceğinden endişe duyuyor.
Ekonomi Servisi -Türkive'den İhracatçılan Bırliği'nin (İTKİB)
önce Avrupa Birliği'ne tam üye aylık yayın organı Hedef
olmalan beklenen Doğu Avrupa
ülkelerinin. *en kolay ve çabuk
yatıran" olarak tekstili
seçmeleri. Türk tekstil
sektörünü endişelendiriyor.
Jstanbul Tekstil ve Konfeksıvon
dergisinde yer alan araştırmada,
sektörün, AB'nin tam üyelik
listesinde bulunan Romanya,
Polonya, Çek Cumhuriyeti,
Slovakya ve Macaristan'daki son
gelişmelerine yer verildi.
Araştırmada, söz konusu
ülkelerin AB'ye karşı aktif bir
tıcaret ve sanayi göriintüsü
vermek için tekstile yöneldikleri
belirtilirken; İtalya, Fransa ve
Almanya gibi ülkelerin
ihtiyaçlannı ucuz yoldan
sağlamak ve eski Doğu Bloku
ülkelerine destek vermek
amacıyla finans ve pazar
konulannda yardımcı görev
üstlendiklerine dikkat çekildi.
Italyan müşterilerin iplıği
Türkiye'den alıp fason için
Macaristan'a: Belçıkalı
müşterinin Çek Cumhuriyeti'ne;
Almanyalı müşterinin
Polonya'ya; lsviçreli müşterinin
Bulgaristan'a gönderdikleri
belirtilen İTKÎB araştırmasında.
"Bu trafik 1996 yılında dikkat
çekecek şekilde artmıştır. Bu
tabJo, nihai malda, özellikle de
kumaş ve konfeksiyon
kalemlerinde ihracatımıa
önemii derecede olumsuz olarak
etkikyecektir. Bu ülkelerin
özellikk Avnıpa'nın göbeğinde
ve önemii pazarlanmızın yanı
başında oluşu, konuya çok daha
dikkatli bakmamıa
gerektinnektedir. Söz konusu
görüntünün çok da uzak
olmayan bir zamanda Moldovya,
l krayna \e Beyaz Rusya'ya
doğru kayacağını göreceğiz. Bu
ülkelerin hemen sonrasında da
Kazakistan. Azerbaycan,
Özbekistan ve İran vardır.
Güne> imizdeki Suriye'de iplik ve
tekstil hareketleri dikkati çeker
bir durum almıştır. Mısır zaten
tekstil gücü ile ülkemizi zaman
zaman taciz etmektedir. kuze\
Afrika ülkelerinden Cezayir,
Tunus ve Fas'ta tekstil
yatınmlanna doğru bir eğfliın
başlamışiır. Orta Afrika ülkeleri,
öncelikle de Nijerya'da tekstil
hareketleri saptanmaktadır.
Göriilüvor ki etrafımız
sarümaktadır. Türkhe'nin çok
acilen, 'Tekstılden daha ne kadar
ekmek yeriz" sorusunu sorma ve
gerekli tedbuieri alma zamanı
gelmiştir"
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ/ ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
Liberalizmin Mantığı: Ya Kırk Katır Ya Kırk Satır!
ABD'de işsızlik azalırken Avrupa'da artmaya
devam ediyor. 'Neoliberal armada'nın amiral
' gemisi The Economist'in bu haftaki sayısmda-
ki ıncelemeye bakarsanız, bu farklılığın nedeni
çok açık. Avrupa'da emek pazarı ABD'deki ka-
dar esnek değil. Çözüm ise işten atmayı kolay-
laştıracak, sendikaların direncini kıracak ve sos-
-9Ö hateamatan azaltarak işçileri düşük ücret-
•lârde-çalışmaya zorlayacak yasaları çıkartmak.
Yanlışlığı bir yana, bu yaklaşım aslında işçilere
şunu söylüyor: Ya işsiz kalacak ve giderek aza-
lan devlet lanesi ile hızla kötüleşen koşullarda
yaşayacaksınız ya da düşük ücretlerle ve sen-
dikal güvencenız olmadan çalışmayı kabul ede-
ceksiniz. Ya kırk satır ya kırk katır.
Avrupa'da durum vahim
Avrupa'da bugün yüzde 4O'ı bir seneden da-
ha uzun bir süreden berı olmak üzere, 18 mil-
iyon kişi ışsiz. Avrupa'da işsizlik oranlan, Ingil-
tere ve Hollanda'da yüzde 6.2 ile ispanya'da
yüzde 22 arasmda seyrediyor. İşsizlik oranı Bel-
•çıka'da yüzde 13, Fransa'da yüzde 12.8, Ital-
ya'da yüzde 11.9. Almanya'da yüzde 11.3. Al-
manya, Fransa ve İtalya'da işsizlik bir önceki yı-
la göre artmış. Diğer ülkelerde, ingiltere ve Hol-
landa'da geçen yıl ışsizlıkte belirgin bir azalma
yok. Bu iki ülkede de işsizlik 1996'da sırasıyla
yüzde 7.9 ve yüzde 6.9'dan 1997'de her ikisin-
de de yüzde 6.2'ye düşmüş. işsızlikten en çok
25 yaşın altında olanlar etkileniyorlar. Bu kesim
içinde işsizlik oranı İspanya'da yüzde 40, Fran-
sa'da ise yüzde 25'in üstünde. Almanya, Avus-
turya ve Danimarka'da gençler çıraklık kursla-
nna gittikleri için bu kesim içinde işsizlik oranı
sunı olarak nispeten düşük düzeylerde seyre-
diyor.
Avrupa'da yüzde 4O'ı bir seneden fazla olmak üzere 18 mityon kişi işsiz.
ABD ise "güllük gülistanlık!"
Bu ay işsizliğin yüzde 5.2'ye düştüğü açıkla-
nan ve uzun sürelı işsizliğin yüzde 11 civarında
dolaştığı tahmin edilen ABD'de durum Avru-
pa'dan farklı. Bu fark The Economist'e göre
ABD'de emek pazannın daha esnek olmasın-
dan kaynaklanıyor.
Daha önce de birkaç kere aktarmıştım, araş-
tırmalar, bu piyasalar arası esneklik farkı tezini
desteklemiyor. Dartmounth College ve Lon-
don School Economist'ten iki araştırmacı,
David G. Blanchflower ve Andrevv J. Osvval-
do ücret esnekliği üzerine, ABD'deki 50 eyale-
ti, Avrupa ülkelerini, Güney Kore gibi bazı çev-
re ülkelerini de kapsayan 1.4 milyon örnekîi bir
araştırma yaptılar. Bulguları Journal of Econo-
mic Perspectives'te (Haziran 1994) makale
olarak, MIT Press'ten de kitap olarak yayım-
landı. Bu araştırmanın bulguları arasmda iki ta-
nesi özellikle çok önemliydi. 1- Araştırma söz
konusu ülkelerde emek piyasalan arasmda be-
lirgin bir esneklik farkı bulamadı. 2- Araştırma,
işsiztiğin yüksek olduğu alanlarda ücretlerin,
neoliberal düşüncenin beklediğinin aksine dü-
şük, işsizliğin düşük olduğu alanlarda ise ücret-
lerin yüksek olduğunu ortaya koydu. Wall Stre-
et Journal'da da eleştirilmeden aktanlan bu
bulgularagöre neoliberalizmin işsizliğe ilişkin te-
mel iki varsayımı (ücretlen düşürürseniz işsizlik
azalır; ABD ve Avrupa arasmda emek pazarın-
da esneklik farkı vardır) çöküyordu.
Şimdi tekrar ABD ve Avrupa karşılaştırması-
na dönersek, ABD'de belki işsizlik Avrupa'dan
düşük, ama gelir dağılımı da 0 derecede bozuk.
İşsizlik "belki daha düşük" dememin nedeni,
her iki bölge arasmda ciddi hesaplama farklan
olmasından kaynaklanıyor. Farkh yöntemler
başka sonuçlar ortaya koyabiliyor. Örneğin Ulu-
sal Çalışma IstatistikJeri Bürosu nun, umu-
dunu yitirdiği için artık iş bulma kurumuna baş-
vunmayanları da göz önüne alarak yaptığı işsiz-
lik oranı hesapları işsizliğin 1996'da yüzde 10.7
civarında olduğunu gösterdi. Ekonomist Les-
ter Turow'a göre ise bu oran, gerçekte yüzde
14'ten bile daha yüksek olabilir (Business We-
ek 22/04/96).
Diğer taraftan ABD'de uzun süreli işsizliğin,
Avrupa'dan çok daha düşük olduğunu kabul et-
sek bile yeni iş bulanlann, ancak daha düşük
ücretli ve daha az güvenlikli işlerde iş bulabildi-
ğini göz ardı edemeyiz. Bu ise ABD'de gelir da-
ğılımın sistematik olarak işçiler aleyhine bozul-
duğunu düşündürüyor. Rakamlar da bu yönde:
Amerika'da 1992-1995 arasmda, işten çıkart-
malar yüzde 39, kârlar yüzde 75 ve şirket yö-
neticilerinin maaşlan yüzde 92 artarken, işçile-
rin ücretlen sadece yüzde 16 artmış (Robert
Kuttner, Business Week)
Işgücü farklı bir mal
Neoliberalizmin, ücret-işsizlik ilişkisine basit
bir arz-talep sorunu olarak yaklaşmasını haklı
çıkaracak istatistiki bulgular yok. Aksine yuka-
nda aktardığım geniş çaplı araştırma bu neoli-
beral ücretler düşükse işsizlik de azdır varsayı-
mını çürütüyor! Neoliberal yaklaşımın işsizlik ve
ücret ilişkisine yaklaşım tarzında çok önemii bir
teorik zaaf da var: Ücretin satın aldığı meta ya-
ni işgücü diğer metalardan farklıdır. Neoliberal
akımın sık sık unuttuğu gerçek şu: Işçi bir ma-
kine değil, sosyal olarak şekıllenmiş ıradesi olan
bir insandır. Nobel ödüllü iktisatçı Solov'un da
ışaret ettiği gibi, işgücünün alınıp satılmasmda
hak, hukuk, ahlaki değerier, kültürel çerçeve, iş-
çilerin söz konusu işe ilgi duyup duymadığı gi-
bi etkenler de rol oynar. Buna ek olarak sendi-
kalar güçlü ise işçiler, daha ucuza çalışmak için
birbirleriyle rekabet etmek yerine var olan işler-
de daha yüksek ücretle çalışmanın yollarını
ararlar. Çünkü bireysel mülkiyet ve inisiyatif üze-
rine kurulu kapttalist rasyonalite, işçilerin birbir-
leriyle, daha düşük ücret sunarak rekabet etme-
sini bekler, ama işçiler, büyük çoğunluğu itiba-
rıyla bu tür rekabetin genel çıkarları açısından
rasyonel olmadığmı bilirier.
Kırk katır ve kırk satır. Ya da sınıf tavrı!
Şimdi buraya kadar anlattıklanmı The Econo-
mist dergisi yazarı bilmiyor mu? Osvvaldo ve
Blanchflovver'ın çalışmasını, Solov'u hiç mi duy-
madı? Tabii ki tutum cahillikten kaynaklanmıyor.
Toplumun önemii bir kısmı işçi olduğu için hü-
kümetleri reformları uygulayamamakla suçla-
yan The Economist, toplumda ufak bir azınlığı
oluşturan mali sermaye sahiplerinin çıkarlannı
savunuyor. Tutumu bu yüzden antidemokratik
ve ideolojik.
Şimdi ABD'ye geri dönelim. Son haftalarda
açıklanan bir seri veri ABD'de ekonomik büyü-
menin hızlandığını, işçi ücretlerinin az da olsa
arttığını ve işsizliğin azalmaya devam ettiğini
gösterdi. Ne güzel, ekonomi büyüyor, daha faz-
la insan iş buluyor, refah yükseliyor diye düşün-
meye başlarken, bir de bakıyorsunuz, borsa
durumdan hiç memnun değil. FED Başkanı
Greenspan da ekonomik büyümeyi yavaşlata-
rak bu eğılimleri tersine çevirmek için kollan sı-
vamış, faizleri yükseltmeye başlamış. Bu para-
doks şuradan kaynaklanıyor: ABD'de toplam
hısse senedi sahibi hanelerin genel içindeki pa-
yına, gelir dağılımı açısından bakınca en üst
yüzde 5'lik gelir dilimindeki ailelerin, toplam his-
se senetlen değerierı içindeki mülkiyet payı yüz-
de 70. Aşağıdan itibaren yüzde 80'lik dilimin
içindeki ailelerin payı sadece yüzde 1 (Business
Week).
Işte işsizliğin azalması, ücretlerin yükselme-
si, toplumun zenginliğinin yüzde 70'ini elinde
bulunduran bu kesimin işine gelmiyor. Işte bu
kesimin çıkarları gereği işçilerin, ya sendikal
haklanndan, sosyal haklanndan vazgeçerek ve
düşük ücretle çalışmayı kabul etmelen gereki-
yor ya da işsiz kalıp gittikçe azaltılan sosyal har-
camalar yüzünden de sürünmesi gerekiyor. Di-
ğer bir deyişle "ya kırk katır ya kırk satır!" Hayır,
bir üçüncü yol daha var. Bakınız Fransız ve Bel-
çika, Alman işçileri...
A n t e n l e r i n i z i B D P ' y e ç e v i r i n
A r t : k y u r * ! ç ı p ı y a s a i a
r
s ı z l e y e b ı l m e k ı ç ı n b ı r T V a n t e n ı v e b ı l g ı s a y a r y e t e r h B D P s ı z l e r ı ç t n B O P L I N E ' ı h a z t r i a d
1
• E x c e l v e D D E a k t a r ı m ı
var
• İMKB Hisse Senedi Piyasası
Her hısse senedinin 28 adet
fiyat bılgisı.TL ve $ bazında
grafikleri
• 15 en yaygın gösterge ile
teknık analız.'Hareketli
ortalamalardan Fıbonnaccı'
lere trend çizgılerine kadar
uzanan göstergeler
• İMKB şirketlerınin mali tablo
ve bazı finansal oranlan Üç,
altı, onikişer, aylık tablolar,
sirket bılgıleri
»İMKB Tahvil-Repo Piyasası
• Bankalararası Dövızve Faiz
Piyasası
• Serbest Pıyasa Dövız ve Altın
Piyasası
• BDP Haber Ajansı kavnaklı
haberler •Gelışmış naber
tarama özeiliklen
Artık
Ustelıfc Tjm bu b'lgılen en jygun ortam ^e mafıyçtte e'de etrrefıız nijrıkü"
Daha ayrırtılı btlgı ve BDPLJNEı yakındar tan r^ak ıçır bızı aravın
BO^ntn ustun urunlen ve tetnık hızmet şu^e'Kesıyle bir kez daha tamşjn
Metastock'a veri aktarımı,
Otomatık sıralama, döngü,
alarm,
Hisse senetlerıne ait tüm
fıyat bilgılerınin toplandığı
ve son 10 işlemin görûntü-
lendıği ayrıntı pencerelerı
An lık Portföy izleme
(Accountvvatch)
Anhk Zaman-Satış (Time &
Sales) tabloları
İşlemlerinizi hızla gerçekles-
tırmenizi sağlayan surükle-
bırak (drag S drap) özellıği
Ve Windows ortamının ge-
tirdiği diğer birçok kullanım
kolaylığı
MUSTAFAKE>L\LPAŞA İCRA MÜDLTILÜĞÜ'NE AİT
MENKUL REHNİNİN PARAYA ÇE\RİLMESİ YOLUYLA
TAKİP TALEPLERİNDE ÖDEME EMRİ
DosyaNo: 1996-1409
Muhatap (Borçlu): Ege Metal Endüstri AŞ
Ege Binası 15. Ferah Sokak 80200 Teşvilayelstanbul
Alacaklv. Etibank Genel Müdürlüğü Vekılı Av. Fıliz Uludağ, Maden tşletme Müessese
Müdürlüğü Bigadıç'Balıkesir
Alacağın Türk Parası ile tutan faizi: 322.770.000.- TL, alacağın takıp tarihinden itiba-,
ren ışleyecek yüzde 150 faızi, vekâlet ücretı, ıcra masraflan ıle birlikte ödenmesi.
Borcun sebebi: 31.12.1987,3.6.1991,30.12.1992 tarihli İR 3553 nolu saha ıleılgili rö-
davans sözleşmesi.
Merhunun ne olduğu: 500 ton ocak önünde krom cevheri çıkanlmaya hazır 1000 ton
krom cevheri ağaç gövelmen, 10luk ray 100 metre, 1 tonluk 10 metre vagon, prefabrik
bina, brandalı bina. prefabrik koğuş, muhtelif hava borusu 100 metre, 840 1988 model
caterpıller loder.
tşbu ödeme emrinın ılan tarihinden ıtibaren 30 gün içinde borcu ödemeniz, rehın hak-
kma karşı bır itırazınız varsa ılan tanhmden ıtibaren 22 gün içinde dilekçe ile veya sözlü
olarak ıcradairesinebildirmenız, borcun bir kısmına itirazınız \arsao kısmın cihet ve müc-
tannı açıkça göstermedığinız takdirde ıtıraz etmemış sa>ılacağınız, senet altındaki ımza-
yı inkâr ediyorsanız, a>Tica ve açıkça bildirmeniz, aksi halde senettekı imzayı kabul et-
miş sayılacağınız. bu süre içinde rehin hakkuıa açıkça itiraz etmediğıniz takdirde alacak-
lının rehın hakkıntn takıp safhası içinde artık tartışma konusu olamayacağı, sırfrehin hak-
kına ıtıraz edildiği takdirde alacaklının bu takip yolundan vazgeçerek takıbin haciz yoluy-
la devamının ve 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanızı ısteyebileceği. bu sürel-
er içinde itiraz edilmez ve borç ödenmezse rehnın satılacağı ıhtar olunur. 6.3.1997
(lc. lf. K..146. 147)
Yönetmelik Örnek No: 2 Basın: 11672
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Soruntın Kaynağı
Ekonomik ve toplumsal sorunlarınyalnızca "gö-
rüntüleriyle" tartışılması içi boş bir kısırdöngüdür.
Zorunlu ilköğretimın süresinin sekiz yıla çıkarılma-
sına ilişkin tartışmalar da bu "birikimli olumsuzluk-
tan" kurtulamıyor.
Türkiye eğitimi ne zaman ve neden "bozulma"
sürecine girdi? Bu sorunun "doğru yanıtlanması"
gerekir.
Ikinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Ameri-
ka Birleşik Devletleri'nden çağnlan uzmanların Tür-
kiye'yı yönetenlerin kulağına fısıldadığı başlıca
önerilerden biri "komünizm tehlikesine karşı" is-
lam dinine sanlmanın gerektiğiydi.
Siyasetçiler, ikinci bir nedeni, seçimlerde "daha
çok oy" kaygısını buna ekleyerek, eğitimde dinsel
yolları ardına dek açtılar. Eğitim düzeni, kesinkes
birbirinden "ayn" iki çizgiyeoturtularak bir bakıma
Osmanlı'ya dönüldü. Bu iki çizginin, birbirlerine
"düşman kuşaklar"yaratacağ\ düşünülemedi. Üs-
telik, Islama dayalı eğitim veren okul ve kursların
hızla yaygınlaşmasıyla yetinilmedi; "laik okullann
ders yapısı da dincileştirildi".
Sonra ne mi oldu? lllkeyi yönetenler, adım adım,
çağdaş eğitimden uzaklaşan bir yaklaşımı izledi-
ler. Önce, 1970'lerde yapılması gereken ilköğreti-
min süresini uzatma işini sürekli savsakladılar. Din-
sel egitimi "meslek eğıtimı olmaktan çıkardılar";
devlet kadrolannın her alanında bu eğitimi alanla-
n özenle yerieştirdiler; bitmedi, zorunlu din ders gö-
rüntüsü altında şeriata giden yola halı döşediler.
Sonra komünizm, 1990'da, tutucu ve faşistlerin
umduklannın tersine, "kendi kendisini hem de kan-
sız" temizledi. Komünizme engel olmak amacıyla
Islama sarılma nedeni kalmadı. Bu sırada siyasal
yapı, oy ve çıkar kaygısıyla büyüyen şeriatçıhğın
tutsağı durumuna gelmiş bulunuyordu.
• • •
Eğitimin siyasetçiler eliyle geriletilmesine koşut
olarak bir başka gelişme daha yaşanıyor. Bir ya-
bancı basın çalışanının geçenlerde vurguladığı gi-
bi Türkiye siyasetinde "yalan egemen oldu". Doğ-
ruluk, dürüstlük ve erdem gibi toplumsal yaşamın
vazgeçilmez dayanaklan, ülkeyi yönetenlerce her
gün sürekli çiğneniyor. Üstelik yalan söylemenin
hiçbir yaptınmı da yok; yalancılar baş tacı edilebi-
liyor. Sonuçta, "eğitimin yozlaştınlmasıyla, siya-
sette yalanın yaygınlaşması" el ele gelişti. içinde
bulunduğumuz aşamada bu ikili, birbiriyle tam
uyuşuyor; giderek "birbirini besliyor". Siyasette
yalan ile eğitimdeki çöküşün bu "evliliği", toplumun
geleceğini karartıyor.
• • •
Bir adım daha; son yıllarda bilim ve teknoloji ve
bunların altyapısını oluşturan eğitim neden "ulus-
lann zenginliğinin kaynağı" sayılmaya başlandı?
Çünkü bunlara sahip olan kişi ve ulusların başka-
lan tarafından "sömürülmesi kolay" değil; tersine
bilim ve teknikle donanımlı uluslar bir yandan ye-
ni zenginlik alanlan yaratıyor, bir yandan da dün-
yadaki zenginliklerden de "daha çok pay" alıyor-
lar.
Türkiye siyasetçileri, ilkelleştirdikleri bir eğitim
anlayışına teslim olmakla. yalnız çocukların ve
gençlerin daha çok sömürülmesine neden olmak-
la kalmıyor, bu ulusun geleceğini de karartıyorlar.
Ülkenin gelecek yıllarda bilim ve teknikte önde gi-
den uluslara bağımlı, onlann sömürü alanı olma-
sına yol açıyortar. Sekiz yıllık kesintisiz eğitime kar-
şı çıkılması, Islamı siyasal çıkarlarının sömürü ara-
cı kılmakla kalmıyor; toplumun bireylerini ve bütü-
nüyle ulusu "kolay sömürülebilir" bir noktaya kilit-
liyor.
Şeriatçılardan "özür dileyici" bir tutum sergile-
yen siyasetçi çoğunluğu ülkeyi bu açmazdan kur-
taramayacağına göre, "bilimsel ve çağdaş eğitimi
savunanlara, laiklikten yana olanlara" düşen en
önemii görev, "doğruluğu, dürüstlüğü ve erdemi
esas alan" bir eğitim anlayışını sonuna dek savun-
mak olmalıdır. Kirlenen siyaset ile kararan eğitim
"birlikte temizlenebilir". Bunlar, yalnız ve ancak
doğruluk, dürüstlük, erdem ve "bilimsel gerçekli-
ğin ışığıyla" kıskaca alınabilir; bilim ve ahlak bü-
tünlüğüyle aşılabilir. Ortaçağ karanlığına gidiş, ka-
lıcı bir biçimde, ancak "bilimsel doğrular artı ah-
lak" bütünlüğüyle tersine çevrilebilir.
İLAN
T.Ç.
ORDU 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1994'68 Esas
Davacı Ilyas Baş tarafından davalı Perihan Günday ve
arkadaşlanna karşı açılan tespıt ve tescıl davasının yapı-
lan yargılaması sonunda:
Davacı Ilyas Baş'ın davasının sabit olmaması nedenıy-
le reddıne, davalı karşılık davacı Perihan Günday'm da-
vasının kabulü ile Ordu 1. Noterlığı'nce düzenlenen
22.6.1970 tarih 4393 yevmıye numaralı olup davacı ıle
davalının mıras bırakanı arasmda yapılan sözleşmenın ip-
talıne ve feshıne karar verildiğinden,
Davaya dahil edilen davalılar Alı Turan, Ayşe Ayyıl-
dız, Dudu Ayaltı, Dursun Turan, Murat Akyıldız. Musta-
fa Ak^ıldız. Nermın Şınn, Nerıman .AJcdemir, Ayşe Bö-
lükbaş, Şüknye Akyıldız, Cemal, Kemal ve Cemalettın
Akyıldız' ın adresi bulunamadığından karar teblığ yenne
geçerlı olmak üzere duyurulur.
Basın: 11855
DAZKIRI İCRA MÜDÜRLÜGÜ'NDEN
DosyaNo: 1996-196
Alacaklı Şaban Alçmkaya vek. A%. Turan Yaşin'e mas-
raflar faiz ve ücretı vekâlet hariç 41.692.362.- TL. borç-
lu Aşağı Hisar Mahallesi Demokrası Bulvan No: 41 Ma-
navgat' Antalya adresinde mukım Cıhan Uluturan'a iş-
bu borcunu ödemesi için ilamsız takıplerde ödeme emn
tebliği cihetine gidilmiş ise de muhatap borçlu. tüm ara-
malara rağmen bulunamadığından işbu ödeme emrinın
ılanından itibaren 7 gün ıçensınde borçluya teblığ edil-
miş sayılarak takibin kesınleşeceğı ılan olunur.
19.02.1997
Basın: 7949
TERME KADASTRO
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1995'98
Davacı Lütfi Uzun tarafindan davalılar Mustafa ve Fat-
ma Çetınkaya aleyhine açılan tespite itiraz davasının ya-
pılan duruşmasında verilen karar gereğince:
Adına tebligat yapılamayan Terme. Sakarlı kasabasın-
dan Mevlüt oğlu Mustafa Çetinkaya'nın duruşma günü
olan 13.5.1997 günü saat 10'akadar mahkememıze baş-
vurarak dava hakkındaki dilek ve itirazlannı bıldırmesı
hususu ilanen teblığ olunur.
Basm- 11845