Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 İSAN 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
TELEVIZYON 15
Savaşta bir çocuk
r CCVE521.00
Güneş İmparatoriuğu - Empire of the Sun /
v
önetmen: Steven Spielbierg / Senaryo: Tom
Stoppard (J. G. Ballard'ın romanından) /
Girüntü: Allen Daviau / Oyuncular: Christian
Btale, John Malkovich, Miranda
Rchardson, Nigel Havers, Emily Richard,
Peter Gale / 1987 ABD yapımı, 153 dakika.
TN Servisi "Güneş Im- "savaş" ve "çocuk" te-
paratoluğu" (Empire of
the Sun) Amerikan sıne-
tnasuda "genç kuşak"
sinenacılar içinde "ayrı-
calddı" bir konuma sahip
olar Steven Spielberg'ün
malannı aynı potada erite-
rek perdeye taşıdığı savaş
karşıtı bir seyirlik.
Şanghay, Aralık 1941...
Yaşam, Avrupa"daki sa-
vaştan uzak, her zamanki
'Güneş tmparatorluğu'. Steven Spielberg sinema-
sının 'ciddi' nimlerinden biri. Yapımda John
Malkovich ve Christian Bale başrolde oynuyor.
NTV 21.4Sİ Belgeselin 6. bölümü
îküsadi arayışlar
TV Servisi - lstanbul'un fethinden günümüze kadar uza-
nan ıktisat belgeseli "Tiirk İktisat Tarihi Seyir Defte-
ri" bu hafta "Yeni Bir Dünyaya Doğru" adlı altıncı
bölümüyle ekrana geliyor. \rsen Gürzap ve AH Tay-
gun'un sunduğu belgeselin bu bölümünde, 1908'lerden
1948'e kadar sürecek olan milli iktisat dönemi, toplum-
sal altüst oluşlar. savaşlar, siyasal çalkantılar, diplomatik
manevralar, iktisadi arayışlar. savaşın sonucu olarak er-
keklenn boşalttığı bütün alanlan doldurmak üzere Naci-
ye Sultan'ın önderliğinde kurulan kadın çalışma tabur-
İan gibi konular ele alınıyor.
Sekiz bölümden oluşan belgesel Yılmaz Karakoyun-
lıı, Eniz Rıza, Türkel Minibaşjarafından hazırlandı.
gibi sürmektedir. Zengin
bir Ingiliz sanayicinin oğ-
lu, 11 yaşındaki Jim (Ba-
le), tüm dünyadaki savaş-
lardan uzak bir lngiliz ma-
hallesinde yaşamaktadır.
En büyük uğraşı, model
uçaklan ile oynamak olan
Jim, pilot olmayı düşle-
mektedir. Kasabanın biraz
dışmda yaşayan arkadaş-
lannı ziyarete gittiğinde,
savaş gerçeği ile yüz yüze
gelir. Çevrelerindeki diğer
insanlar gibi, Jim'in ailesi
de Şanghay'ı terk etme ha-
zıriıklan içindedir. Ancak
geç kalmışlardır. Pearl Har-
bour saldınsı ile birlikte,
savaş Çin'e de sıçrar. Japon
istüası Çin'i altüst eder.
Kaçma paniği içinde. Jim
ailesini yitirir. lngiliz ma-
hallesi boşaltılır ve J im, tü-
müyle birbaşına kalır. Ba-
şının çaresine bakacaktır.
Haftalarca açlıkla iç içe so-
kaklarda yaşar. Amerikalı
iki asker, Jim'i yanlanna
alırlar. Ama bir süre sonra
tutuklanarak toplama kam-
pına gönderilirler.
Yaşayabilmek için ge-
rekli olanlan kısa zaman-
da öğrenen küçük çocuk.
bundan sonrasında minik
beyninde bazı sorulan ya-
nıtlamaya çalışır. Savaşta
hangi tarafı tutmah? Bü-
yüklere güvenebilir miyim?
Japonlar, bize her zaman
anlatıldığı gibi kötü insan-
lar mı? Belki de onlara hay-
ran olmalı... Savaşta kim
düşman, kim dost? Bu so-
rularla meşgul ettiği beyni,
artık anlamaz olmuştur ya-
şanılanlan. Neden insan-
lar birbirleriyle acımasızca
savaşırlar ve paylaşama-
dıklan nedir?
"Güneş tmparatorlu-
ğu", edebıyattan beyaz-
perdeye uyarlanan yapıtla-
nn çoğunda gördüğümüz
tuzaklara düşmüyor. Hatta
birçok açıdan romanın önü-
ne bile geçiyor. Spielberg,
sinemayı bilen, onun ni-
metlerinden yararlanan ka-
merası, savaşın acımasız
atmosferini birçocuğun gö-
züyle, gerçekleştirilebile-
cek en iyi biçimiyle veriyor.
îzlemek kaçınılmaz!
Alman yönetmen Schlöndorff'un Amerikan dönemi filmlerinden
Yaşh zencîlerin birliği
MURAT OZER
Irkçılık karşıtı filmlerin
önemli ömeklerinden biri
"Siyah Direniş" (A Gat-
heringof Old Men). tstan-
bul Film Festivali'nde
"Yaşh Adamlar Toplu-
luğu", ticari sinemalarda
"Ezilenler" adlanyla gös-
terilen, video kopyasının
adınınsa "Murder on the
Bayou" olduğu yapım, or-
ta kuşak Alman sinemacı-
lannın ustalanndan Vol-
ker Schlöndorff un Ame-
rikan dönemi yapıtlann-
dan.
1970'lerde, ABD'nin
zenci nüfus olarak yogun
olduğu Louisiana eyaletin-
de bir şekerkamışı çiftli-
ğinde işlenen bir cinayet-
le başlar fılm. Charlie ad-
lı genç bir zencidir katil,
öldürülense yörenin ırkçı
beyaz çiftçilerinden Beau
Boutan.
Katil olarak ortaya yaş-
lı bir zenci olan Mathu
(Gossett Jr.) çıkar, ardın-
dan yaklaşık 20 yaşlı zen-
ci daha katil olduklan sa-
vıyla şerifin karşısına diki-
lirler.
Zencilerle arası iyi olan
beyaz çiftlik sahibı kızı
Candy Marshall (Hunter)
da onlann yanındadır. Ken-
dini savunmak zorunda ol-
duğu için adam öldüren
Charlie'yi linçten korumak
için, yaşamlannda o zama-
na kadar göstermedikleri
cesareti göstermektedirbu
"yaşlı adamlar toplulu-
|u".-.
Irkçılığın hâlâ yoğun bi-
çimde hissedildiği
ABD'den "örnek" bir
olay anlatan "Siyah Dire-
niş", haksızlığa karşı diren-
menin "farklı" birboyu-
tunu sergiliyor. Yönetmen
Schlöndorff un uzun sine-
ma geçmişindeki anlatım
zenginliğini buraya taşıdı-
ğı yapım, özellikle yaşlı
zenci oyunculann çabala-
nyla daha da değerleniyor.
Ernest J. Gaines'in ro-
manından uyarlanan film.
etkili diyaloglan, "sıcak"
renkleri ve Ron Carter'ın
vurucu müziğiyle de ken-
dini hissettiriyor.
Sinemanın ırkçılığa ba-
kışımn "alçakgönüllü"
duraklanndan biri "Siyah
Direniş". Daha önceki
göstenmlerinde izlemediy-
seniz bu kez kaçırmamaya
çalışın!
cgr ShowTV 01.45
Siyah Direniş - A Gathering of Old Men /
Yönetmen: Volker Schlöndorff / Senaryo:
Charles Puller (Ernest J. Gaines'in
romanından) Görüntü: Edward Lachman /
Müzik: Ron Carter / Oyuncular: Louis
Gossett Jr., Richard VVidmark, Holly Hunter,
Joe Seneca, Will Patton, Woody Strode /
1987 ABD yapımı, 91 dakika.
'North', konuk oy uncularıvla ilginçleşen bir 'çocuk özgürlüğü' filmi.
En iyi aileninpeşinde
atv 22.35
North - North / Yönetmen: Rob Reiner /
Senaryo: Alan Zvveibel, Andrew Scheinman
(Alan Zvveibel'in romanından) / Oyuncular:
Elijah Wood, Jason Alexander, Bruce Willis,
Matthevv McCurtey, Marc Shaiman, Jon
Lovitz, Alan Arkin /1994 ABD yapımı, 87 dk.
TV Servisi-AlanZwe-
ibel'in, oğlunu düşünerek
yazdığı romandan yola çı-
karak çekilen "North".
küçük bir çocuğun bütün
dünyayı dolaşarak "en iyi
»ile"yi bulma savaşırrunı
anlaür. 11 yaşındaki North
(AVood). annesiyle babası-
nın kendisiyle yeterince il-
gilenmedikleri düşüncesi-
ne daha fazla dayanamaz
ve harekete geçer. Bir avu-
kat bulur. onlardan ayn-
hr.
Ancak mahkeme, yaşı-
nın küçük oluşunu göz
önüne alarak, yaz sonuna
kadar kendine yeni bir ai-
le bulamazsa, bir yetim-
haneye verilmesini kara-
ra bağlar. Böylece North,
tüm dünyayı dolaşıp ken-
disine uygun bir aile ara-
maya başlar. Yolculuğu
devasa bir Teksas çiftli-
ğinden Havvaıi'ye, oradan
kutuplara kadar sürer, kar-
şılaştığı her ailenin, iyi in-
sanlar olmalanna karşın
kendisini başka bir neden-
le istediklerini fark ettik-
çe umutsuzluğa kapılır ve
sonunda, dünyadaki en ide-
al ailenin kendisininki ol-
duğunu anlar...
Birçok konuk oyuncu-
nun "North'un aileleri"
kompozisyonlannda karşı-
mıza çıktığı film daha çok
görsel yanıyla öne çıkıyor.
Amerikan ailesini koruma
içgüdüsüyle kotanlan ya-
pım, bu tür filmlerin sıra-
dan ömeklerinden biri ol-
maktan öteye gidemiyor.
Çekimleri Manhattan,
New Jersey, Hawaii ve
Alaska'da yapılan
"North", ilgınç bir çıkış
noktasına sahıp olmasına
karşın "uzlaşmacı" fına-
liyle hedefınden (\a da bi-
zım istedığimız hedeften)
sapıyor ve ortaya "kunı-
lu düzenden yana" bir
sonuç çıkıyor.
Başroldeki Elijah Wo-
od'un başanlı oyunculu-
ğuyla bir yerlere gelmeye
çalışan yapım, çok şey bek-
lemeden izlenebilecek tür-
den bir film...
MERCEKLE BAKINCA
MAHMUT T. ÖNGÖREN
Canavarlaştık!
Bir toplum nasıl canavariaşır? Bu soruya en iyi ya-
nıtı toplumbılimciler verecektir.
Nasıl olursa olsun toplumumuzun canavarlaşma-
sı en sonunda adamakıllı sağlandı. Yoksulluk mu, en
doğal hakların ayaklar altında ezilmesi mi, çalıp çır-
panlann onca bağırış çığınşa karşın ellerini kollannı
sallaya sallaya çekincesizce dolaşmalan ve bolluk için-
de yaşamalan mı, "vafan uğruna" diyerek kimi ser-
serilerin işlemedikleri suçun kalmaması mı, devletin
bu gibileri koruması ve hatta onlan "kahraman" di-
ye sunması mı, işledikleri suçların bilinmesine karşın
kimilerini toplumun bir kesiminin de açıkça koruma-
sı mı toplumumuzu canavarlaştırıyor?
Ya da din sömürüsü nedenıyle "hoşgörü" maske-
si altında kimi çevreleri suça yöneltmek mi, ailede,
okulda ve günlük yaşamda her sorunu şiddete baş-
vurarak çözmeye kalkmak mı, medyanın para ka-
zanma hırsıyla bu şiddetı hiç düşünmeden yansıtma-
sı ve desteklemesi mi canavarlaşmayı doruk nokta-
sına çıkanyor?
Ekranda bir medyumun patlattığı tokatın sesi mi kit-
leleri devinimlendiriyor? Ya da bilmem hangi şarkı-
cının süt banyosu yaptığını gösteren klipteki bayağı
görüntüler mi toplumun gelişmemiş tutkulannı dışa-
rı fışkırtarak garip, sapık ve beğenisiz davranışların
beyinlerden taşmasına yol açıyor?
Bir yanda "çağdaş Türkiye" tablolannın vartığı he-
men hemen zorla kabul ettirilmeye çalışıhrken; öte yan-
dan çağdışı hiçbir şeyin ortadan kaldınlmaya uğra-
şılmaması ve demokratiktoplumlarda bulunması ge-
reken hoşgörünün göz göre göre sömürülmesi mi in-
sanlan canavarlaştınyor? Demokrasinin kırıntlanndan
yararlanılarak demokrasinin darmadağın edilmesi mi
en belirgin değerterin parçalanmasına yol açıyor?
Bir toplum nasıl canavariaşır? Yanıt nedir? Yuka-
nda sıraladığım nedenler mi? Ya da daha başkalan
mı? Toplumumuz nereye gidiyor?
Bu gibi sorulara nasıl yanıt verirseniz verin. Sanat-
çı Senrye Fenmen in öldürülüş nedenıni açıklayabi-
lecek misiniz? Tüm başanlanna karşın bu toplumun
alçakgönüllü yaratıcılanndan biri. Bu toplumun ya-
ratıcılanndan biri, ama aynı toplumun canavarlaşan
yanıyla karşılaşarak yaşamını yitirmeyi hak etmeyen
bir sanatçı. Yapıtlan ülkesinin sınırlarını da aşmış,
evrenselliğe erişmiş, onun yarattığı banşsever değer-
ler, canavarlaşmanın doruğa çıkan korkunçluğu ile
nasıl kesişebilir? Ama işte bu gibi insanlan yaratan
toplumumuz, böylesine korkunçlukları da içinde ba-
nndırmaktan kendini alamıyor.
Toplumun böylesine canavarlaşmasını kabul etmek
olanaksızdır. Aynı toplumun Seniye Fenmen gibi in-
sanlan yaratmış olması bile toplumu canavarlaştı-
ranlara karşı çıkmamızı engellememelidir. Hatta şöy-
le bile diyebiliriz: Bu yaratıcılarımız, bu toplumun in-
sanlan değildir. Onlar, ileride kurulmasını özlediğimiz,
ışık dolu, renk dolu, güzellik ve emek dolu bir toplu-
mun habercileridir. Onlan bağnmıza basarken, böy-
le bir dünyanın kurulabileceğini varlıklan ve yapıtla-
nyla bize müjdeledikleri için hepsini, her zaman ana-
cağız. _ _ ^ _ ^ _ _
Bir kitabın üçüncü baskısı: Ahmet Kahraman,
"Yılmaz Güney Efsanesi", Doruk Yayınlan, Ankara,
1996.
KENT HABERLEM
Kurtuhif çafcşanlarmılan eylem
• tstanbul Haber Servisi - Haftalık olarak
yayımlanan Kurtuluş gazetesınin beş çalışanınm
gözaltına alınması, gazete çalışanlannın da aralannda
bulunduğu bir grup tarafından protesto edildi.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti önünde toplanan grup,
"Kavganın ve halkın onurlu sesi Kurtuluş
susturulamaz"', "Saldınlar, 1 Mayıs'ta halkın hesap
sormasını engelleyemez" yazılı dövizler taşıdılar.
Arkadaşlannm 20 nisanda TaksınVde gazetelerini
satmaya çalıştıklan sırada gözaltına alındığını
behrten grup, hâlâ Istanbul Emniyet Müdürlüğü
Terörle Mücadele Şubesi'nde olduklannı vurguladı.
Eroin operasyonu
• tstanbul Haber Servisi - lstanbul'da bir TIR'da
yapılan aramada, yurtdışına çıkanlmak istenen ve
piyasa değen 3.5 milyon Alman Markı olan 89.5 kg.
eroin ele geçirildi. Olayla ılgili olduklan iddiasıyla 4
kişi gözaltına alındı. İstanbul Emniyet Müdür
Yardımcısı Yaşar Kesin ve Narkotik Şube Müdürü
Fertıh Tankuş, yaptıklan açıklamada, uyuşturuculann
34 SZS 10 çekici ve 34 SZS 02 dorse plakalı TIR
aracının takibe alınması üzerine yakalandığını
belirttiler. Operasyonda gözaltına alınan kişilerin
Nazım Horoz, Hasan Katık, Mehmet Yalçın ve Erol
Kaya olduğu bildirildi.
4 dükkân yandı
• tstanbul Haber Servisi - Fatih'te bulunan Balkan
pazannda çıkan yangın sonucu 4 hazır gıyim dükkânı
tamamen yandı. Aksaray Langa Bostanlan Sokak
üzerinde bulunan Balkan pazanndaki Mehmet
Aktaş"a ait Dicle Tekstil adlı hazır giyim dükkânında
sabah erken saatlerde yangın çıktı. Yangın daha sonra
Mustafa Yolaçan, Mustafa Şahin ve Faruk Şahın'e ait
dükkânlara da sıçradı. Fatih İtfaiyesi'nin müdahalesi
sonucu söndürülen yangının elektrik kontağmdan
çıktığı sanılıyor.
ÇevreyoHarında onarım
• İstanbul Haber Servisi - İstanbul 2. Çe\reyolu
(Q-2) ve Hasdal-Okmeydanı bağlantı yolu üzerindeki
vijj'adükler ile İstanbul 1. Çevreyolu (0-1) üzerindeki
Onaköy vıyadüklerinde genleşme derzlerinin
de^iştirihnesi ve onanmı çalışmalanna bugün
ba-;lanıyor. Bugün saat 09.00'da Gaziosmanpaşa-
Akşemsettin-Hasdal viyadüklerinin Edirne ve Ankara
istkametlennde başjanacak çalışmalar, 30 Ekim
19W7'de tamamlanacak. Çalışmaların trafıği
etldlememesi için, sürücülerin alternatif yollan
kuılanmalan, yol üzerindeki işaret ve işaretçilere
uynalan isteniyor.
CHP tstanbul îl Başkanı Mehmet Ali Özpolat, Türk siyasetindeki son gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi
w
Liiildiği ödün vermeden koruyacağız'
• Özpolat, genel
seçimlerden sonra
hazırladıklan
Tunceli,
Yüksekova ve
Diyarbakır
Cezaevi
raporlannın göz
ardı edildiğini,
dudak
büküldüğünü
anımsatarak
Susurluk
skandahndan
sonra ortaya çıkan
gerçekler ve RP
iktidanmn CHP'yi
haklı çıkardığını
vurguladı.
BARIŞ DOSTER
CHP İstanbul ll Başkanı Meh-
met Ali Özpolat, genel seçimler-
den sonra hazırladıklan Tunceli,
Yüksekova ve Diyarbakır Ceza-
evi raporlannın göz ardı edildiği-
ni, dudak büküldüğünü anımsata-
rak Susurluk skandahndan sonra
ortaya çıkan gerçekler ve RP ık-
tidannın CHP'yi haklı çıkardığı-
nı vurguladı. Özpolat, "Laik, de-
mokratik cumhuriyetin gelece-
ğinden kaygı duyan insanlar,
Atatürk'ün partisine; bu konu-
larda en duyarlı, kararlı ve tu-
tarh olan CHP'yeyöneliyorlar"
dedi. Özpolat, laikliği tek başla-
nna da kalsalar, ödün vermeden,
kararlı ve tutarlı bir şekilde koru-
yacaklannı belirtti.
Özpolat, Türk siyasetindeki son
gelişmeler ve CHP ile ilgili görüş-
lerini Cumhuriyet'e değerlendir-
di. CHP'nin Cumhuriyet'i kuran
parti olduğunu anımsatan Meh-
met Ali Özpolat. "CHP oy ora-
nına, rakamlara indirgenemez.
CHP kurucusuyia, yurdu bir
kılcal damar gibi saran örgüt-
leriyle, kadrolanyla Türkiye'nin
pusulasıdır. Son dönemlerde
CHP'ye yönelik olağanüstü il-
gi de bunun açık göstergesidir"
diye konuştu.
24 Aralık 1995 seçimlerinden
hak etmedikleri bir sonuçla çık-
tıklannı söyleyen Özpolat, seçim-
lerden sonraki uyanlanna dudak
büküldüğünü, hazırladıklan Tun-
celi, Yüksekova ve Diyarbakır
Cezaevi raporlannın göz ardı edil-
diğini; fakat Susurluk kazası ve RP
iktidanrun, haklı olduklannı ka-
rutladığını belirtti. Özpolat, geç-
mişe yönelik özeleştiri de yapa-
rak "CHP yeniden açılınca
SHP'den ayrılıp CHP'ye geç-
tik. Fakat yıllardır içinde bu-
lunduğumuz SHP iktidardaydı
ve ona muhalefet etmek bizi çok
zorluyordu. CHP önce 27 Mart
1994 yerel, birleşme sonrasında
da 24 Aralık 1995 genel seçim-
lerinde hiç hak etmediği sonuç-
lar aldı. CHP-SHP ayrılıgı ve
bütünleşmesi çok sancılı ol-
du"dedi.
Geçmiş dönemde sosyal demok-
rat belediyelerin iyi işler yaptık-
lannı düşünen Özpolat, 12 Eylül
sonrasında ve SHP iktidannda so-
lun doğal tabanı olan gençlerden,
aydınlardan, emekçilerden kop-
tuğunu belirtti. Özpolat, insan hak-
lan ihlalleri, faili meçhuller, yar-
gısız infazlar, demokratikleşme
gibi konularda en duyarlı parti ol-
duklannı. bu konulardaki tüm
olumsuz gelişmelerde halkın
CHP'den hesap sorduğunu anım-
satarak partiye en çok insan hak-
lan konusunda başvuru olması-
nın da bunun kanıtı olduğunu kay-
detti.
Özpolat, CHP'yi ve çalışmala-
nnı şöyle değerlendirdi: "Artık ge-
nel başkan sorunu yok, parti içi
çekişmeler duruldu. Genel baş-
kanımu ve genel sekreterimiz
işi çok iyi götûrüyorlar. Bir dö-
nem partiye oy vermeyen parti
üyeleri, yöneticileri yavaş yavaş
yuvaya dönüyorlar. Partimizde
bir dönem var olan sevgi ve hoş-
görü eksikliğini de aşmaya baş-
ladık. Halkla kucaklaşmak için
en başta sivil toplum örgfitle-
riyle iletişim kurmaya çalışıyor,
Çağdaş Yaşamı Destekleme Der-
neği, Atatürkçü Düşünce Derne-
ği, 68'liler Birliği Vakfı, DİSK
gibi laik, demokrat. bağımsız
Türkiye'den vana örgütlerle,
meslek odalarıvla. sanatçı ör-
gütleriyle bağımızı güçlendir-
meyi amaçlıyoruz. Onlann fi-
kir ve önerilerini alıyoruz. Özel-
likle^ençler için projelerimiz
var. l niversiteli gençlik kadar,
çalışan gençliği de kazanmayı
amaçlı\oruz. İnsanlarla>üz yü-
ze. yakın temasa öncelik veri-
yor; seminer. eğitim çalışmala-
rı, finiversiteye hazırhk kursla-
n gibi çalışmalar yapıyoruz. İl-
çelerde belediye komisyonları-
mız var ve belediye yönetimle-
rini izliyorlar. Pendik. Kartal,
Şişli ve Bakırköy ilçeleri bu ko-
nuda dosyalar hazırladılar ve
hazırlıyorlar. Halkımızın bize
olan ilgisine her aşamada ve her
alanda en iyi karşıhğı vermeye
çalışıyoruz."
VakıfGureba 'da
Kıyafet
Yönetmeliği'ne
uyulmuyor
Sağük Bakanı Yıldınm Aktuna'nın
valiliklere gönderdiği "hastanelerde
çalışan personelin Kılık Kıyafet
Yönetmeliği'ne uyması" yönündeki
genelgesi, Bezmi Âlem Vakıf Gureba
Hastanesi'nde çiğneniyor. 28 şubat
tarihli MGK kararları arasında
bulunan "Devlet içindeki aşırı dinci
kadrolaşma durdurulsun, gereksiz
eleman alımına son verilsin"
maddesine karşın hastanede bazı
doktor ve hemşireler türbanla
çalışıyor. Bu arada, eğitim
hastanelerinde baş asistan
çalıştırılması gerektiğini belirten bir
yetkili, E tipi eğitim hastanesi olan
Vakıf Gureba'da uzman
çalıştırıldığını bildiriyor.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi
Bilimler Anabilim Dalı'nda türbanla
çalışmak istediği için Bölüm Başkanı
Kemal Alemdaroğlu tarafından
hakkında soruşturma açılan uzman
Dr. Şükran Erdem'in de çalıştığı
hastanede, Refah kadrolaşmasının
çağdaş insanlan kaçırmaya yönelik
olduğu savunuluyor.
(Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ)
Cumhuriyet aydmlanmasını yaşatan eğitimci Pakize Türkoğlu
6
Köy Enstitüleri kapatJİmamahyclı'
YUSUF ZtYA AY
Köy Enstitüleri'nden al-
dığı cumhuriyet aydınlan-
masınm ışığını günümüze
taşıyan bir eğitimci-yazar
Pakize Türkoğlu. Türkoğ-
lu. Köy Enstitüleri"nin top-
lumun gereksinimlerinden
doğduğunu belirterek "Köy
Enstitüleri kapatıtmasay-
dı, köyden kente göç bu kadar çok
olmayacağı için varoşlarda bugün-
kü kadar şeriatçı oy potansiy eli ol-
mayacaktı" diyor.
Aksu Köy Enstitüsü'nü 1944'te.
Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitü-
sü'nü de 1947'debitiren Türkoğlu, ilk,
orta ve yükseköğretim kurumlann-
da, yetiştirme yurtlannda ve teknik öğ-
retim kurumlannda çalışmış. Atatürk
Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri
Anabilim Dalı öğretim üyesiyken
1985'te emekli olmuş. Emeİdilik son-
rasında bir süre özel okullarda rehber
öğretmerdik de yapan Türkoğlu, Yük-
sek Köy Enstitüsü'nden mezun ol-
duğu yıllarda Demokrat Parti iktida-
nmn kapattığı Köy Enstitüleri'nde
öğretmenlik yapamamış olmanın bu-
rukluğunu yaşıyor.
Cumhuriyet aydınlanmasınm ka-
• Pakize Türkoğlu,
"Köy Enstitüleri,
Kurtuluş Savaşı
ideolojisine uygundu.
Atatürk ilkelerinin
eğitim alanında hayata
geçirilmesiydi" diyor.
dın-erkek eşitliğine dayalı eğitim ku-
rumlan olan Köy Enstitüsü'nde oku-
muş olmaktan gurur duyan Pakize
Türkoğlu, "Köy Enstitüleri, Kurtu-
luş Savaşı ideolojisine uygundu.
Atatürk ilkelerinin eğitim alanında
hayata geçirilmesiydi" diyor.
Pakize Türkoğlu, Köy Enstitüle-
ri'nde yaşam için gerekli her bilginin
"yerinde, yaparak ve yaşayarak
öğrenildiğini' belirterek bu kurum-
larda köy çocuklarına, kadın-erkek
eşitliğine dayanan çağdaş bir kültü-
rün kazandınldığmı söylüyor.
Pakize Türkoğlu, "Kız-erkek he-
pimiz, motor tamirciliği, direksi-
yon, bisiklet, mandolin öğreniyor-
duk. Bu okullarda çağdaş değerler
kadın-erkek eşitliği içinde öğretili-
yordu" diye anlattığı geçmişteki Köy
Enstitüsü günlerinin coşkusunu yeni-
den yaşıyor.
Köy Enstitüleri devam et-
seydi kentlere göçün de en-
gellenebileceğini savunan
Türkoğlu, sözlerini şöyle sür-
dürüyor: "Kapatılmasalar-
dı köylü, köyünde iş ola-
nakları bulacaktı. Eğitim-
siz kaldığı için gelenekçi-
tutuculuğu siiren- kentlile-
şememiş köylü nüfus, ken-
tin varoşlarında şeriatçı oy potan-
siyeli oluşturmayacaktı."
Türkiye'nin bugünkü gereksinimi-
nin, Köy Enstitülen'nın getirdiği il-
keler olduğunu savunan Türkoğlu,
"Kentlere göç eden köylü insanla-
ra teknik eğitim yerine imam-ha-
tip ve Kuran eğitimi özendiriliv or.
Oy sa imam-hatip öğrencilerüıe sor-
sanız hepsi teknik eğitim ister, bil-
gisayar eğitimi ister. Hepsi pırıl pı-
nl gençler. Çağdaş eğitim, teknik
eğitimdir. İmam-hatip eğitimi ye-
rine teknik eğitim verilseydi bu ço-
cuklar ülkenin çok kısa sürede kal-
kınmasını sağlayacak nitelikli tek-
nik elemanlar olacaktı" diyerek sağ
politikacılann dincı eğitimi özendir-
melennin, "ülkeyeyapılmışen bü-
yük kötülük olduğunu" vurgulu-
yor.