02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 1997 PAZARTESİ HABERLER TÜGÎK, düşünce özgürlüğüne ağırlık veren demokrasi raporu için çalışma başlattı TUGIAD'ın özgür düşünce raporu MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ . Goıç işadamlan düşünce özgürlüğü ve dKnokrztik yapılanmalar için yeni ve kapsamh bir rapor hazırlıgı yapıyor. Tüm ülke genelinde fadiyet gösteren 35 işadamı derneğinin üst larulu durumunda olan Türkiye Genç Işadamlan Deraekleri Yüksek Kurulu (TÜGÎK), gejen haftalarda îstanbul'da yapılan toplantıdan sotra özellikle düşünce özgürlüğu konusunu ele alacak kapsamh bir rapor hazırlamak için çahşmalar başlattı. •Düşünceler sınırlanamaz' TÜGİAD ve GYtAD gibi tanınmış işadamı demeklerinin de üye ya da gözlemci üye dırumunda olduğu TÜGtK"in, hazırlanacak rapor için bir komisyon oluşturduğu ve bu komisyonun raporu yazacak uzmanlan beürlemeye çalıştığı belirtildi. Raporun • Türkiye Genç İşadamlan Dernekleri Yüksek Kurulu (TÜGİK) Başkanı Orhan Efe, TÜSlAD'ın demokrasi raporundaki tavnnı eleştirerek "Biz raporumuzu kendi içimizden çıkaracağız. Yani hazırladığımız raporun her zaman arkasında olacağız" dedi. yazımında hukuk ve siyaset uzmanlanndan oluşan bir ekibin görev alacağı kaydedildi. Kendilerini Atatürkçü. demokrat ve özgürlükçü olarak nitelendiren TÜGİK Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Efe, "İnsanın beyni sonsuz bir düşünce zenginüğine sahiptir. Kimse bu düşünceleri sınırlayamaz ve konuşulmasını önkyemez"dedi. Amaçlannın düşünce özgürlüğü ve demokratikleşme konulannda genç işadamlan olarak katkı sağlamak oldugunu belirten Efe."Biz raporumuzu kendi içimizden çıkaracağız. Yani hazırladığunız raporun her zaman arkasında olacağızr diye konuştu. Efe, düşünce özgürlüğü konusunda, günümüz Türkiyesi'nden somut ömekJere de yer verebileceklerini açıkladı. 'Rapor, üyeteri bağlar' Raporun tamamlanmasının eylül sonu olarak düşünüldüğünü kaydeden Efe. TÜSİAD raporunun tartışma ortamı yaratması nedeniyle yararlı oldugunu, ancak arkasında durmayacaklan bir raporun anlamımn bulunmadığını vurgulayarak şunlan söyledi: "TÜSİAD'm yaptığı gibi olmayacak. Raporu biz kendi içimizde tarnştıktan sonra kamuoyuna du vuracağız. Böyiece onu sahiplenmemek ya da bizi bağlamaz demek gibi bir durumda kalmayacağız. Bu anlamıyla TÜGİK'in raporu değfl, TÜGİK'in görüşü olarak anılacak. Raporun yazılmasında üye derneklerin ortak kararı aundı. Kurulumuzun yapısı demokrasiye ve düşünce özgürlüğüne inanan genç işadamlanndan oluşuyor." TÜGİK üyesi olan Genç Yönetici ve İşadamlan Derneği (GYtAD) Başkanı Ferruh Tanay da, raporu hazırlama konusunda ortak hareket ettiklerini ve raporda yer alan her görüşün kendi içlerinden çıkacağını belirterek. "'Bu çalışma bütünüyle bizim görüşlerimizden oluşacak. Asunda yazunma da katkıda bulunacağız. Türkhe'nin genç işadamlan arûk sosyal ve siyasal konularda belirii bir potansiyele sahip durumdadır. Bu rapor da bize düşünceterimizi açıklama fırsat verecek" diye konuştu. BÎZBIZE Yışan Okuyan: htüale davetiye • YALOVA (AA) - ANAP Genel Sekreteri Yaşar Okuyan. RP'li yöneticilerce ortaya konulan görüşlerin "ihtilale davetiye çıkartmaya" yönelik oldugunu iddia ederek, "RP, ülkeyi karanlığa götürmek isteyen bir partidir'" dedi. RP'nin, "dince kutsal sayılan değerleri istismar ettiğini" öne süren Okuyan, "REFAHYOL hükümetinin Türkiye'yi süratle uçuruma ittiği, artik inkân olmayan bir gerçek haline gelmiştir" diye konuştu. Şehit çavuşa cenaze töreni • ANKARA (AA) - Güneydoğu'da PKK'ye karşı yürütülen operasyon dönüşünde Siirt'ın Zarova Çayı'ndan geçerken, ayağının kayması sonucu düşerek şehit olan Piyade Çavuş Yusuf Incekoca, Ankara'da toprağa verildi. Siirt'te arife günü şehit olan Incekoca için Kocatepe Camii'nde öğle namazından sonra bir tören düzenlendi. Kılınan cenaze namazının ardından lncekoca'nın cenazesı Cebeci Askeri Şehitliği'nde demedildi. DYFde bayramlaşma • İstanbul Haber Servisi - DYP lstanbul ll Merkezi'nde dün bayramlaşma yapıldı. Bayramlaşmaya Devlet Bakanı Namık Kemal Zeybek, lçişleri Bakanı Meral Akşener ve DYP Genel Başkan Yardımcısı Hayri Kozakçıoğlu ile bazı milletvekilleri katıldı. Bayramlaşmadan sonra il binasında DYP'li bakanlar Zeybek ve Akşener ile lstanbul milletvekilleri Sedat Aloğlu. Tekin Enerem ve ll Başkanı Celal Adan, yaklaşık 3.5 saat süren bir toplantı yaptılar. Çillep ailesinm bayram tatlli • KUŞADASI (Cumhuriyet) - Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çiller ve ailesinin bayram tatilini Kuşadasf nda geçirmesi . nedeniyle çıftlik çevresinde kuş uçurtulmazken, Mert Çiller'in korumalan eşliğinde gerçekleştirdiği bar gezisi yurttaşlann tepkısine neden oldu. Bayram süresince çiftlik evinden hiç çıkmayan Tansu Çiller'in oğlu Mert Çiller'in korumalannın yurttaşlara sert davranışlan tepki topladı. Osman Kadri Keskin iyileşiyor • tstanbul Haber Servisi - Hac için gittiği Suudi Arabistan'da rahatsızlanmasının ardından lstanbul'a getirilerek Florance Nigtbingale Hastanesi'nde tedavi altına alınan Başbakanlık Müsteşan Osman Kadri Keskin'in sağlık durumu iyiye gidiyor. Hastane görevlisi kardiyolog Dr. Deniz Şener, şeker hastası olan Keskin'in daha önce by-pass ameliyatı geçirdigini belirterek beyin damarlanndan birinde oluşan ödeme bağlı olarak vücudunun sol tarafında 'inme' tabir edilen kuvvet kaybı oluştuğunu söyledi. Yurdatapan, Murat Demir, Murat tpek ve komiser Serdar Alptekin, basm karşısına çıkanldı. (SAADET USLU) Yurdatapan bastnla konuşamadı tSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - lstanbul Ha- valimanı'nda gözaltına alı- nan sanatçı Şanar Yurdata- pan, dün Terörle Mücadele Şubesi'nde basına gösteril- di. Yurdatapan'm basınla ko- nuşmasına izin verilmezken açıklamalarda bulunan ls- tanbul Emniyet Müdürü Ra- mazan Er, itirafçı Ipek ve Demir'in birbuçuk aydır Yurdatapan'm evinde kaldı- ğının belirlendiğini ve Yur- datapan'ın, ifadesinde sahte pasaportlan "Almanya'nın Köln kentinde tanunadığun birinden aldım" dedığini be- lirtti. Yurdatapan'm avukatı Eren Keskin, bazen yasal ol- mayan bir şeyin meşru olabi- leceğini belirterek "Şanar, bir şey yapmışsa karanlıklar aydınhğa çıksın diye yapmış- ür" dedi. Sanatçı Şanar Yurdatapan ile itirafçılar Murat Demir ve Murat tpek ile komiser Serdar Alptekin, dün Terör- le Mücadele Şubesi'nde ba- sının karşısına çıkanldı. Yur- datapan, Demir ve Ipek'in basınla konuşmasına izin ve- nlmezken Yurdatapan. bası- na yann (bugün) açıklama yapacağını söyledi. Daha sonra lstanbul Emniyet Mü- dürü Ramazan Er, bir açıkla- ma yaptı. Şanar Yurdata- pan'm yurda kara para soka- cağı ihban üzerine yakalan- dığını belirten Er. üzerinde 111 adet boş kaset. Demir ve Ipek'in fotoğraflan olan Me- sut Mermertaş ve Hakan Fekkanadına düzenlenmiş i- ki pasaport ve 19 ile 21 nisan tarihli iki uçak bileti bulun- duğunu söyledi. Ramazan Er'in açıklamasına göre Yur- datapan, pasaport ve bıletle- ri tammadığı birinden aldı- ğını, Murat Demir ve Murat lpek'e vereceğini, bu kişile- rin kendi işyerinde banndık- lannı, silahlı olduklannı ve muftaka silahlı çatışmaya gi- receklerini söyledi. Emniyet açıklamasına göre Yurdata- pan'm ifadesi üzerine yaka- lanan Demir ve Ipek'in üze- rinde bulunanlar şunlar: "1 adet 9 mm çaplı taban- nu'na yaptıklan açıklamala- n yalanladılar. Ramazan Er, daha önceki açıklamalann- da emniyette görevli çeşitli kişilerle ilişkileri oldugunu açıklayan Demir ve tpek so- ruşturmalan sonucunda nar- kotikte görevli Serdar Alpte- kin isirrüi komiserin gözaltı- na alındığını söyledi. Yapı- lan aramada Alptekin'in evinde," 1 adet taamız tipi el bombasL, 1 adet 7.62 mm ça- pında Kalaşnikof marka ma- kineli tabanca ve şarjörü, 29 Yurdatapan'ın avukatı Keskin, emniyetin rutumumı kınadı. ca, 1 adet kunı sıkı tabanca şarjör ve mermileri. 10 adet dolu tabancafiseği.9 adet ku- ru sıkı tabanca fişeği, 1 adet röpörtaja ilişkin VHS video kaseti, 2 adetsahte evrak,çok sayıda fotoğraf." Er'in açıklamasına göre, Murat Demir ve Murat tpek, sorgulannda 1.5 aydır Yur- datapan'm bürosunda kal- dıklannı belintiler ve bazı basın kuruluşlan ile TBMM Uğur Mumcu Komisyo- adet dolu fişek, 1 adet 7.65 çaplı seorpion marka mald- neli tabanca ve şarjörü ile 10 adet fişek, 1 adet 9mm'lik ta- banca, 1 adat şarjör ve adet dolu fişek" bulundu. Avukat Keskin de tnsan Haklan Derneği'nde düzen- lediği basm toplantısında Yurdatapan ile ilgili gelişme- leri değerlendirerek Yurda- tapan'm gözaltına alındıktan sonra kendilerine değil Al- man avukatlara bilgi veril- mesini eleştirdi. Keskin, "7 kasetten söz ediliyor. Bu ka- setterde devlet adına işlenmis birçok suç var. Devlet, Şanar Yurdatapan'la uğraşacağuıa kasetlerdeki suçlularia uğ- raşsın" dıye konuştu. Yurdatapan'm kardeşi ~OnurYurdatapan da "Amaç Şanar ve Şanar gibilere göz- dağı vennek. Böyle saçma sa- pan ve komik iddialaria dün- ya kamuoyuna gülünç dunı- ma düşmesinler. Soruştur- mayı yürüten yetkililer, önce m'rafçüann iddialannı araş- ürsmlar'' dedi. Toplantıya katılan Tomris Özden de "Şanar çocuk de- ğil. Elinde iki pasaportia yo- la çıkacak kadar enayi değjl- dir" dedi. Şanar Yurdapan'la birlik- te gözaltına alınan PKK iti- rafçılan Murat Demir ile Murat tpek'in, lstanbul em- nıyetinde sorgulan bittikten sonra Ankara'ya gönderik- cekleri öğrenildi. Ankara DGM'den üst düzey bir yet- kili, Cumhuriyet'e şu açıkla- mayı yaptı: "Ellerini kollanıu sallala- yarak dolaşıp her gün bir medya orgamnda açıklama- larda bulundular. Fakat ne- dense polis bir türiü yakala- vamadı. En son Îstanbul'da vakalandıklannı öğrendik. İki itirafçı, İstanbul'daki sor- gulan tamamlandıktan son- ra Ankara'ya getirüecek. Mumcu, Bitlis ve Ersever'in ölümüyle ilgili kendilerinin ifadesine başvurmamız gerekiyor. Bu konudaki yaaşmalan bayramdan son- ra vapacağız." TUSİAD 'Merkezden yönetime son verilsin' tstanbul Haber Servisi - Osmanlı Im- paratorluğu'ndan miras kalan merkezı- yetçi yönetim sisteminin ülke koşullan- nın çok gerisinde kaldığı belirtilerek ye- rel yönetimlere idari özerklik tanmması istendi. Kamu kaynaklanndaki savur- ganlığın sona ermesi, hizmetlerde ve- rimlilik ve etkinliğin sağlanması yanın- da, toplumdaki çoğulcu özgürlükçü ya- şam özlemlerinin karşılanması açısın- dan da hizmetlerin esas olarak yerel yo- netimlere devredilmesi gerektiği vurgu- landı. Türkiye Sanayici ve tşadamlan Der- neği (TÜSİAD), bir süre önce hazırladı- ğı "Demokrasi Raporu"nun ardından şimdı de "yerel yönetimler yasa taslağı" hazırladı. Taslakta, bugünkü ıl özel ida- relerinin, il yerel yönetimlerine dönüş- türülerek devletin tek elden yürütülme- si, zorunlu fonksiyonlan dışında kalan hizmetlerin yeni oluşturulacak yerel yö- netim birimlennce yerine getinlmesi ön- görülüyor. Yasa taslağında, yerel vergi- lerin konulmasını ve yerel kolluk güçîe- rinin kurulması gerektigine de dikkat çe- , ^ l d ^ Taslağın gerekçe bölümünde şöy - " Ie'denildı: "Federatif sistemlerdekifede- •%e devleder. evaleHer; anayasalan, yasa^ ma ve yargı organlan kendüeri taraftn- dan oluşrurulan ve egemenlik yetkileri kullanan devlederdir. Buna karşıhk yerel yönetimler tüm öteki kamu kurum ve kuruluşu gibi ulusal paıiamento tarafin- dan kabul edilen anayasa, vasalar ve öte- ki bağlayıcı hukuk kurallan çerçevesin- de işlev yaparlar ve ülkeyönetinı sistemi- nin bürünlüğü içinde yer alııiar." Türkiye ve Ortadoğu Amme tdaresi Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Selçuk Ya- nardağ. eski Mahalli tdarelerGenel Mü- dürü Fethi Aytaç ve emekli vali Ziya Ço- ker'in birlikte hazırladıklan "yerel yöne- timler yasa taslağTnın gerekçesi açıkla- nırken bugünkü idari yapının Osmanlı tmparatorluğu'ndan miras kaldığı ve te- mel özelliklerini koruduğu ifade edildi. Yenıden yapılanmada asıl hizmet bi- rimlerinin yerel yönetimler olmasını ön- gören yasa taslağında, temel değişiklik olarak geniş alanlarda.il ve ilçe özel ida- relerinin, 'il ve Dçe yerel yönetimleri'ne dönüştürülmesi, yerleşim yerlerinde ise köy yönetimi, belediye ve büyükşehir belediyeleri kurulması istendi. Ülkemizde güçlü yerel yönetımlerin oluşumuna izin verilmediğı ifade edilen taslakta şu görüşlere yer verildi: -Merkeziyetçi yönetim, yerel demok- rasiyi dışlar. Ne var Id ulusal düzeyde de- mokrasiyi yaşatnğmı. işlettigini savunan bir düzen için bu kendisiyie ters düşme anlamı içermektedir. Çünkü. ulusal dü- zeyde parlamentoy u, yüriitme organını oluşturma yetkisi verilmiş aynı seçmene, aynı politikacıy a, bir in, üçeyiya da kasa- bayı yöneünek açısmdan güvenmemek kendi içinde açıklanması olanak dtşı bir çeöşkiyi de birlikte getirmektedir." ŞJFmNOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] MÜNİH - Dachau, Almanla- nn Ikinci Dünya Savaşı'nda kurduğu en büyük toplama kamplanndan birisi. Bu kamp- tan 1933 ile 1945 yılları arasın- da 206 bin insan geçmişti. As- lında bir kısmı buradan çıka- mamış, açlık, hastalık nedeniy- le ölmüş veya kurşuna dizilmiş- ti. Münih Havaalanı'na indiği- mizde bizi davet eden Ausburg Alevi Kültür Birtiği yöneticileri Dachau'yu ziyaret edeceğimi- zi söylediler. Ausburg'daki top- lantının konusu 'Türkiye'de in- san haklan ve hukuk sistemi" i- di. Türkiye'de insan hakları ko- nusunda konuşmadan önce bir toplama kampını gezmek il- ginç olabilirdi. Dachau Toplama Kampı'nda çeşitli milliyetlerden ve dinler- den 31.591 insan yaşamını yi- tirmişti. Şimdi müze haline ge- tirilmiş bu kampı gezerken in- sanlık adına bir eziklik duyma- mak mümkün değildi. Bir insan Dachau Toplama Kampı'nda bir insana ne kadar aşağılık sa- yılacak eziyetler yapabilirse hepsi burada yerine getirilmiş- ti. Dachau Toplama Kampı Mü- zesi'ni gezerken bir slogan dik- katimi çekti: "Yahudi Sonjnu- nun Kesin Çözümü." Alman Nazileri, ırkçı ve din aynmcısı öfkelerinin baş hedefı olan Ya- hudilerden kurtulmanın kesin yolunu bulmuşlardı. Onları top- lama kamplanna doldurup gaz odalarında ve fınnlarda yok edeceklerdi. Yok etmeden ön- ce, çeşitli tıbbi araştırmalar için Yahudi bedenini kobay olarak kullanmayı da unutmayacak- lardı. Alman Nazileri bununla da kalmayacak, bütün yaptıklannı; zulüm ve cinayetlerini günü gü- nüne not edecekler, fotoğrafla belgeleyecekler ve kayıt altına alacaklardı. Almanların düzene ve nizama düşkün karakterle- ri, büyük bir vahşetin daha son- rasına, belgeleriyle tarihe kal- masını sağlamıştı. Dachau Toplama Kampı Mü- zesi'nin girişine Dachau Bele- diyesi, bu kasabayı tanıtan bir broşür koymuştu. Dachau Be- lediye Başkanı Dr. Lorenz Re- itmeier, kampı dolaşmaya ge- lenlere şunlan söylüyordu: "Siz, Dachau Toplama Kam- pı'nda yapılan vahşetin anısını görmeye geldiniz. Size Dac- hau kasabası adına hoş geldi- niz, diyorum. Dachau kampın- daki inanılmaz vahşetten Dac- haulular olarak büyük birutanç duyuyor ve bu kampın kunban- lannın anısı önünde saygıyla eğiliyonız. Burayı ziyaret ettik- ten sonra, ürkütücü birduygu- ya kapılacağınızı biliyoruz. Siz- den çok rica ediyoruz, 1200 yıllık Bavyera kasabası Dac- hau 'yu bu yüzden suçlamayın. Dachau kampı o dönemin Al- man zulmünün bir parçasıydı. Sizleri, kampın hemen yanın- daki kasabamıza davet ediyor ve bizi arkadaşlannız olarak zi- yaret etmenizi bekliyoruz." Kamptan çok etkilendik. Bir Kurban Bayramı sabahı, gü- neşli ve güzel bir bahar günü, insanlık adına utanç duyarak dışanya çıktık. Bütün bu vah- şetin üzerinden 50 yıldan fazla bir zaman geçmişti. Dünyanın en zalim ırk ve din aynmcısı bir rejimi yaşanıyordu. ışin bir ya- ni buydu. Ya öte yani? Hâlâ dünyanın dört bir yanında insanlar, dinle- ri, inançlan, ırkları, düşüncele- ri nedeniyle yaşamlartnı yitir- meye devam ediyorlardı. Zu- lüm çarkı işliyor, insanlık, dün- yanın en vahşi yaratıklanndan birisi oldugunu tekrar tekrar ka- nıtlıyordu. Almanlar, toplama kampına ünlü yazarları Heinrich He- ine'nin ilginç bir sözünü koy- muşlardı. Herne, 1820 yılında yazdığı şu satıriarta, sanki ken- di ulusunun geleceğini göımüş gibiydi: "Bu biroyun. Onceki- taplan yakariar, sonunda da in- sanlan." Naziler, önce kitapla- n yakmışlardı, sonra da kendi- lerinden farklı gördükleri insan- lan. Bu satırian okuduktan sonra otel odasına döndüğümde, Al- manya'nm Dortmund kentinde üç Türk'ün daha yakıldığını öğ- rendiğimde Heine'nin sözlerini anımsadım. Ancak bu kez ön- ce insanlan yakmışlardı. Dac- hau Belediye Başkanı, kampa gelenlere yazdığı mesajda, ''Al- man toplama kampları bir da- ha hiç olmamalıdır" diyordu. Bu, Alman halkı için büyük bir tarihsel dersti. Ama içlerindeki ırkçı daman birtürlü bastıramı- yorlardı. ERDAL ATABEK Ne Bayram Ama... Bu yıl 'Kurban Bayramı' ile '23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' birbirine eklendi. Belki de iki bayramın neler anlattığını düşünme fır- satı doğmuş sayılabilir. Kurban geleneği, Tanrı'ya kurban edilmek için adanmış bir çocuğun yerine bir koç kurban ede- rek çocuğun bağışlanmasından doğmuştur. Kur- ban Bayramı da bu olayı kutlamakta, kurban edil- mesi uygun erkek hayvanlar kesilip etleri dağrtı- larak 'kurban olacak oğullann bağışlanması', kö- tülüklerin uzaklaştırılması sembolünde dile geti- rılmektedir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ise egemenliğin ilahi güçlerde değıl; halkın ken- disinde oldugunu, bunu da bugünün çocukları- nın anlayıp sürdüreceğini açıklayan bir cumhuri- yet bayramıdır. Arabaların arkasına yapıştırılan 'Egemenlik Ulu- sundur' çıkartmalarıyla 'Hâkimiyet Allah 'ındır' çı- kartmaları arasındaki sessiz çatışma, bu iki bay- ramın birbiri ardından gelmesiyle de düşündürü- cü olmaktadır. Kucaktaki bebeleri bile hacı yapmak için Tür- kiye Cumhuriyeti'nin, hepimizin vergileriyle sağ- lanan olanaklarını hiçfüturgetirmeden kullanarak Suudi Arabistan'a götüren bir anlayış acaba 23 Nisan Bayramı'nda ne söyleyecektir? Çocukların geleceğin dünyasında özgür dü- şünceleri, bağımsız kişilikleri, dünyanın gelişmiş eksenlerinde söz ve karar hakkı kazanan dona- nımları için söylenecek sözleri kimler söyleyecek- tir? 'Egemenlik Ulusundur' özdeyişi ile 'Hâkimiyet Allah'ındır' sözü arasındaki çelişkiyi kim, nasıl açıklayacaktır? Bir toplumun laik düzeni ile şeri- at düzeni arasındaki farklılık gene gözlerden ka- çırılmaya mı çalışılacaktır? Siyasal iktidar el attından şeriatı temsil etmeye çalışan bir siyasal anlayışla laikliğin teminatı be- nim' aldatmacası sahipleri tarafından sürdürül- meye çalışılırken kim, neyi söyleyecektir? Kurban Bayramı'nı gördük. Ana caddelerin bi- raz dışına çıkıldığı zaman salhaneye dönmüş ar- salar, çayııiar, parçalanmış kurban etleri, soyul- maya çalışılan kurban derileri... Daha sağlıkh bir hayvan kesimini gerçekleştirememiş, çoluk çocu- ğun gözleri önünde koçların boğazlannı kesmek- te sakınca görmeyen bir kültür. Bütün bu sahne- lerin çocuk dünyasında hangı etkileri yapacağını aklına bile getirmeyen bir davranış sistemi. Kapışılan kurban derileri. Yeniden Kuran kurs- larına, tekke ve zaviyelere döndürülen ekonomik bir çark. Bütün bu olayların gerisinde hızla artan, gün geçtikçe büyüyen bir 'inanç ekonomisi'. Bugün 'inanç ekonomisi' başlı başına büyüyen bir sektör. Yalnız kurban derisiyle değıl; yapılarıy- la, gıdavegiyim sektörleriyle, arsa satışlanyla, ko- lonileşen konutlanyla, kitaplan, dergileri, radyo- ları ve televizyonlarıyla sürekli büyüyen 'inanç ekonomisi'. Ekonominin insanlann ve toplumlann gereksin- meleriyte ilgili oldugunu sananların yanıldıği bif gerçek. Belkı de insan gereksinmelerinin en yo- ğun alanı duygular ve inanç alanı. Bu alana yapı- lan bağışlar, gönüllü yatınmlar, içeriden dışarıdan gelen mal ve paralar nasıl bir birikim oluşturuyor? Hesaplanması gereken bir bilanço. • • • Bütün bu yaşananların içinde çocuklar kurban olmaktan kurtuluyor mu? Koçların kesilmesi aca- ba çocuklan kurban olmaktan kurtarabiliyor mu? Daha zihinsel işlemleri yapmak için bilişsel geli- şimini tamamlayamamış yaşlarda, karmaşık duy- gu yaşlarında çocukların beyinlerini şartlandır- mak nasıl bir davranış, nasıl birhaklılık? Hiçbirşe- yi seçmelerine olanak vermeden, kendi kararla- rını düşünme fırsatı vermeden, onları belli duygu- lara, belli düşüncelere şartlandımnak doğru mu görünüyor? Bu sorulan kendilerini 'laikliğin teminatı'olarak ilan edenlere soruyorum. Veonlann 23 Nisan Bay- ramı'nda neler söyleyeceğini çok merak ediyo- rum. Doğrusu çok merak ediyorum. Bakalım Atatürk'ten nasıl söz edecekler? Bakalım Cumhuriyet'ten nasıl söz edecekler? Bakalım 23 Nisan'dan nasıl söz edecekler? Bakalım 'ulusal egemenlikten nasıl söz ede- cekler? Bakalım, onları daha ne zamaha kadar dinle- mek zorunda kalacağız? zonguldak valisi Keskin 'MGK'nin kararlan mutlaka uygulanmalı' ZONGULDAK (AA)- Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlannın mutlaka uygulanması gerektiğini söyleyen Zonguldak Valisi Sami Seçkin, kararlar üzerine tartışmaya girmenin de yanlış oldugunu bildirdi. 'Karar bağlayıcı' Ankara'da yapılan valiler toplantısında, bazı valilerin eleştirdiği MGK kararlanyla ilgili görüşlerini açıklayan Zonguldak Valisi Sami Seçkin, MGK'nin devletin yüksek organı ve anayasal bir kuruluş oldugunu. bu nedenle aldığı kararlann harfiyen yerine getinlmesinin yarar sağlayacağmı belirtti. MGK'nin almış olduğu kararlann. ülkenin ve milletin birlikteliği doğrultusunda ele alındığını bildiren Seçkin. "Vatanın bürünlüğü ile ilgili alman kararlann, uygulamp uygulanmaması konusunda tartışmalara girmek yanlıştır. Bize düşen görev, bu kararian eksiksiz olarak yerine gedrmektir'' dedi. Seçkin, sözlerini şöyle sürdürdü: "MGKkararlanm, Bakanlar Kurulu dahi benimsemiştir. Uygulanması da ilgili bakanlıklardan ve valilerden istenmiştir. Bunu tarüşmaya açmak doğru değildir. Çünkü, alınan kararlar resmi nitelik taşunaktadn; Bizlere de bu kararlan uy gulamak düşer. Hükümetin bu emrini yoruma açmak, zararlı sonuçlar doğurabih'r. MGK doğru bir karar almışOr. Bizim anayasal sistemimizde, valiler, hükümetin aldığı kararian vc kanunlan uygulamakla yükümlüdür. Büter kamu görevlisi olarak sadece uygulayıcıyız."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle