23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 NlsAN 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER YÖK, yabancı üniversitelerin denkliklerinde değişiklik yaparak sınav koşulu getirdi İlalıiyata deııklik yok• YÖK, yurtdışında öğrenim gören öğrencilerin denklik işlernlerinde yeni değişiklikler yaptı. Gelişmemiş ülkelerin üniversitelerinden alınan diplomalara denklik verilebilmesi için Türkiye'de yapılacak sınava girme koşulu getirilirken Mısır El- Ezher Üniversitesi başta olmak üzere ilahiyat fakültelerine verilen denklik kaldınldı. şeriat ihract" yapıldığı yönündeki id- dialann ardından, denklik işlemlerini yeniden düzenledi. Gelişmemiş ülkele- rin ürüveTsitclerinden mezun olan öğ- EVltNE KAPLAN ANKARA - Yükseköğretim Kurulu O ÖK), yurtdışındaki bazı üniversite- lerden okula bile gidilmeden parayla diploma ahndığı ve Mısır El-EzheT başta olmak üzere ilahiyat eğitimi ve- ren bazı ünıversitelerden Türkiye'ye rencilere Türkiye'de yapılacak "denk- lik sınavi"na girme koşulu getirilirken yurtdışı ilahiyat fakültelerine verilen denklik tamamen kaldınldı. YÖK Yürûtme Kurulu, yurtdışında öğrenim gören öğrencilerin aldığı dip- lomalara denklik verilebilmesi için ön- görülen koşullarda değişiklikler yaptı. Kurul, "gelişmemiş ülke" sınıfina giren ülkelerdeki üniversitelerde öğrenimini tamamlayan öğrencilere denklik veri- lebilmesi için bu yıl ilk kez yapılacak "denklik anavuıa" katılma koşulu ge- tirdi. Kurul, ilahiyat fakültelerine verilen denkliği ise tamamen kaldırdı. Buna göre Mısır El-Ezher Üniversitesi başta olmaküzere tran, Afganistan ve Pakis- tan'daki üniversitelerin de aralannda bulunduğu ilahiyat fakültelerinden dip- loma alan öğrencilerin eğitimi Türki- ye'deki eğitime denk sayılmayacak. YÖK, daha önceki uygulamalannda ilahiyat fakültesi mezunlanna 2 veya 3 yıllık önlisans düzeyinde denkliği ve- rirken bu durumdaki öğrencilere Tür- kiye'deki bazı üniversitelerde "Bsans tamamlama programT olanağı getir- mişti. YÖK yetkilileri, yurtdışındaki üni- versitelerde okumak isteyen öğrenci- leri uyararak öğrencilerin gitmeden ön- ce hangi ülke olursa olsun mutlaka gi- decekleri üniversite ile ilgili olarak YÖK'ten bilgi almalannı istediler. Yet- kılıler. "Döndüklenndedenkliklerika- bul edilmeyebilir. ÖzeUikte üp, hukuk, mühendislikgibi alanlarda geuşmiş ül- keler dışındaki okullardan alınan dip- tomalann denktiğinin kabul edümesi, yapüacak sınavdaki başanya bağtadır" diye konuştular. Bazı durumlarda denklik smavma ahnmadan da başvurunun red- dedilebileceğini kaydeden yetkililer, denklik sınavmın bu yıl ilk kez yapıla- cağını, hazırlıklann bitmek üzere ol- duğunu ve sınavm temmuz ayında yapılabileceğini bildirdiler. R Galatasaray Kulübü, Kuruçeşme açıklanndaki Galatasaray Adası'nda 'ada-saray' projesi haarlığında. Proje, deniz üstünde 'kubbeli' bir nuıt tesisi şeklinde. amayağmasıFENERLAND' Fenerbahçe Kulübü, Kurbağalıdere'nin doğal koruma alanındaki Hazine arazisine "turistik tesis" ve "çarşı" yapmak istiyor. tmar planı teklifı, Büyükşehir Belediye Meclisi'nden de geçmiş durumda... 'ADA-SARAY' Kuruçeşme açıklanndaki Galatasaray Adası'nda hazırlanan "ada-saray" projesi imar ve kıyı mevzuatma aykın olmasına rağmen gündemde. Proje, deniz üstünde "kubbeli" bir rant tesisi şeklinde... FULYA'DA 'FURYA1 Tarihi Akaret evlerinin iç avlusunda ayncalıklı bir izinle BJK Plaza'yı diken kulüp, şimdi de Beşiktaş'm nefes alma yeri olan Fulya'daki açüc spor alanlanna ticari amaçlı yapılaşma hazırlığında... OKTAYEKÎNCt Muhalefetpartilerininengellemesi so- nucunda geçen ay TBMM'den geçeme- yen yeni Belediye Yasası taslağında, ye- rel yönetimlerin başlıca iki sosyal alana "bütceterinden yardunfonuayırabüecek- leri" öngörülmüştü. Bırincısı "camiyapı- nm" için: ikincisi ise "spor kulüpterine"_ Aslında bu iki alanda zaten öteden be- ri yaygın bir "betediye desteğp hemetı her yöremizde var. Bugün ülkenin tüm kent ve kasabalannda yeni camilerin bü- yük çoğunluğu "ruhsatsE" ve hatta imar planlanndaki yeşil alanlara,çocukbahçe- lerine, okul arsalanna yapılıyorsa, bu ger- çek bile "imar denetiminden sorumlu" belediyelenn, kaçak camılere "yasal gö- revterini unutacak kadar" ileri düzeyde bir destek verdiklerini gösteriyor. Benzer şekilde spor kulüplerine ve ÖzeUikle "firtbola" yönelik yine beledi- yelenn öylesine büyük ilgileri var ki bir- çok kentimizin ve beldemızin belediye başkanlan, aynı zamanda o kentin adjnı taşıyan takınun da "kntüp başkanı". Ör- neğin kültür demeklerine ya da çevreci kuruluşlara üye bile olmayan belediye başkanlan, spor kulüplerinin yöneticüi- ğini neredeyse "asü görev" sayacak ka- dar da bu "hizmete" kendilerini kapür- mışlar... Şimdi, özcllikle son yıllarda, beledi- yelerin futbola yönelik ilgileri daha bir ileri aşamaya uİaştı ve yine hemen tüm kentlerde spor kulüplerine "imar aynca- hğT da sağlanarak "ranttesisleri" kazan- dınlıyor. Halkın futbola düşkünlüğü nedeniyle tepki toplamayan bu imar ayncahklann- da ise aslında kentin ortak malı olan ye- şil alanlar, kıyı dolgualanlan ve hatta me- sire yerleri bile futbol kulübüne ait yapı- larla betonlaşabiliyor. lşte, üç büyüklere yüksek rant olanağı sağlanması için son günlerde hazırlıkla- n yapüan projeler: Fenerbahçe StadTnı dünyanın en bü- yük iş ve alışveriş merkezi yapma proje- si henüz "düşÛDce" aşamasındayken, ku- lübün "antrenman alanı" olarak kullan- dığı Kurbagahderekenanndaki yeşil alan ve park sahasının "turistik amaçh yapı- taşnuya" açılması teklifı Büyükşehir Be- lediye Meclisi'nden geçti bile. Aslında "Haziııe'ye" ait olan, ancak 29 yıllığuıa Fenerbahçe Kulübü'nün "sportif amaçlı kııllanımına- verilen arazi, imar planın- da "yeşil alan" olmasının yanı sıra Kur- bağabdere SİT alanının da "koruma ku- şa&" içinde. Kulübün 1994 yılında talep ettiği "ranttesisleri''için gerekli imarpla- nı değışikligi bugüne dek gerçekleşme- diği halde şimdi artık kabul edıliyor. Ga- latasaray Kulübü'nün de "tüm kulüpleri kıskandıran" Kuruçeşme'deki Galatasa- ray Adas için yaptırdığı "yüzen saray'" projesi yeniden gündeme getiriliyor. Bu- güne dek Boğaziçi Yasası, Kıyı Yasası, imar Yasası ve Koruma Yasası gibi he- men tüm ilgili yasalara aykın olduğu için "resmi başvurusu" yapılmayan proje, de- nızın ortasında "kubbdi bir menner sa- ray" şeklinde. Tasanmı yapan mimar BaranÇağa'mn bir mimarlık dergisinde, "İstanbul'un ün- lü Osmanb-Türkmimarisiniyansıtan ün- iü ve muhteşem sfluedni Boğaz sulanna aksetfirtneye çabşnor 1 " şeklinde tanımla- dığı proje için şımdılik en büyük engel Boğaziçi'ne bakan Koruma Kurulu. Siyasal baskı kullanarak ayncalıklı i- mar hakkı elde etme konusunda tarihi "Akaret Evteri" bahçesindeki "BJK Pla- za" binasıyla ilk büyük aftlımını yapan Beşiktaş JimnastikKulübü, şimdi de adı- nı taşıdığı ilçenin bir başka kentsel alanı- nı rant yapılaşmasına açmakpeşinde, Yi- ne beledıyenın imar yetkısıni "ftıtbol ka- muoyu gücüyk değerkndirme'' politika- sına bağlı olarak gündeme getirilen pro- je, Fulya'daki açık spor tesislerinin *yûk- sek geürgeoridticarive hizmetbinalam- la" donanlmasını öngörüyor. Bu arada yine Fulya'nın, aslında Beşiktaş ilçesi için kentsel açık yaşam alanı ihtiyaçlan bakımından "ekk kalan son oianak" ol- duğu gerçeği de elbette ki "futbol sevda- smm" önüne geçemiyor... Evet Türkiye futbolunun üç büyükle- ri, ülkenin en büyük ve en sorunlu olan kentine "yeni imarveçcvre sorunlan ek- kyecck* projelerle artık "büyümek"isti- yorlar. Sahalarda kazanmak için, tstan- bul'u biraz daha "yitirmek" pahasına... Kazan. hukuka aykın islemi iptal eden Danıştay kararmı uygulamadı Bakanlar yargıyı tanımıyor EVtNGÖKTAŞ ANK4RA - REFAHYOL bakanlan, hukuka aykm işlemleri iptal eden Danış- tay kararlannı uygulamainakta direniyor- lar. Içişleri Bakanı Meral Akşener'in ar- dından, Adalet Bakanı Şevket Kazan da görevden alma işlemini iptal eden yük- sek yargı karannı hiçe sayıyor. MehmetAğar, Adalet Bakanlığı döne- minde, Anayasa Mahkemesi'nin, "Ada- let Bakanlığı üst düzey atamalannda Cumhurbaşkanı'nın da im- zaa gerekir" yönündeki kara- nna karşın, üst düzey bürok- ratlan ikili kararnamelerle görevlerinden alıp pasif gö- revlere atamıştı. Yargı yolu- nabaşvuran bürokratlann he- men hemen tümünün idare mahkemesinden aldığı "yü- rütmeyi durdurma" karan Ağar tarafindan uygulanma- dı. Ağar döneminde ikili ka- rarname ile görevinden alı- nan eski Personel Genel Mü- dürü Osman Hasgül'ün Da- nıştay'a açtığı iptal davası so- nuçlandı. Davayı inceleyen Damştay 5. Dairesi,-oybirliği ile aldığı kararla Hasgül'ün almması ve yerine thsan Er- baş'm atanması ile ilgili iki- li kararnameleri iptal etti. 29 Mart 1997 günü verilen ka- rar, aynı gün Adalet Bakanlı- ğı'na tebliğ edilmesine kar- şm, Bakan Kazan, yüksek yargı karannı uygulamamakta direniyor. Danıştay 5. Dairesi'nde oyçokluğu ile alınan kararda, "tdarenin maddi ve hu- kukikoşuOaragöreuygulanabüir nitelik- te olan bir yargı karannı aynen ve gecik- meksirin uygulamaktan başka bir seçe- neği bulunmamaktadn*" denildi. Başkan Nuri Alan ve üyelerNurselAk- makoğlu,Tansel Çölaşan, ReşatŞamiloğ- lu ve Sıtkı Aslan tarafindan oybirliği ile alınan kararda, davacının görevden alın- masmı gerektirecek ve bu görevde başa- nsız ya da yetersiz olduğunu gösterecek somutnedenler gösterilmemesi karşısm- da görevden alınmasına dair işlemde "se- bepvemaksatyönkrindenhukukauyar- lık görübnediği'' vurgulandı. Içişleri Bakanı Akşener de, gece bas- lanıyla görevden aldığı eski Emniyet Ge- nel Müdürü Alaaddin Yüksel ile ilgili idare ve bölge idare mahkemelerinin ver- diği kararlan hiçe sayarak, Yüksel'i es- ki görevine iade etmedi. Savcı Özdemir sürgün edilecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet Ba- kanı ŞevketKazan, cezaevi sorunlannın cözüm- lenmesi için kendisini hükümlülerle diyaloğa ca- ğıran Bayrampaşa Cezaevi Savcısı NecatiOzde- mir'i sürgün etmeye hazırlanıyor. Kazan'm, "Şiddet poüükalan ile cezaevi sorunlan çözûle- mez" diyen Özdemir'i, haziran ayında hazırlaya- cağı kararname ilepasifbir göreve atayacagı bil- dirildi. Adalet Bakanlığı üst düzey yetkililerinden alı- nan bilgiye göre Kazan, bazı talimatlanna uyma- yan Necati Ozdemirhakkında dosya hazırlanma- sı için Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlı- ğı'na talimat verdi. Bunun üzerine bürokratlar, Ozdemir'in, göreve geldiği günden bu yana ga- zete ve televizyonlarda çıkan açıklamalanm der- leyip dosya haline getirdiler. "Emirlere itaat et- mediğr gerekçesiyle Özdemir hakkında soruş- turma açmayı düşünen teftiş kurulu başkanlığın- daki bürokratlar, Kazan"ın talimaü ile Özdemir'i aynca haziran ayında yayımlanacak yargıçlar ve savcılar karamamesine dahil ettiler. Özdemir, sürgüne uğrayacak yargıç ve savcılar ile birlik- te, büyük olasıhkla taşra teşkilannda bir mahke- meye tayin edilecek. Bayrampaşa Cezaevi Savcılığı'na Kazan tara- findan atanan Özdemir, hükümlü ve tutuklular- la kurduğu iyi diyalog ve yaptığı açıklamalarla kamuoyunun dikkatini çekmeye başladı. Kazan, sık sık sözlü ve yazılı olarak uyardığı Ozde- mir'in, cezaevi konusunda kendisinden habersiz olarak açıklama yapmamasmı istemişti. Istan- bul'da gecen aylarda Şevket Kazan başkanlığın- daki toplantıda konuşan Özdemir, cezaevlerinin çokpis olduğunu, hükümlü ve tutuklulann da çok zor koşullarda yaşadığını vurgulamıştı. Ka- zan'ın, "Benim bulunduğum bir toptanbda, bu tür acıklamalarda bulunamazsm" diye azarladı- ğı özdemir, toplantıyı terk etmişti. Kazan'ın, "Bir daha konuşursan ve ekranaçıkarsan görev- den aiuım" dediği Özdemir, geçen günlerde bir televizyon kanahnda canlı yayuıa katildı. G e n ç rahipler 3 Ü S ? ;•* kok'taki öğrenciler yaz tatil- lerinde Buda rahibi oluyor. Naga adı verilen be>az giysileri giyen öğrenciler menner tapuıakta ayinlere kablarak rahip olmaya hak kazanıyoriar. (Fotoğraf: REUTERS) AYDENLANMA EMRE KONGAB Cehalet, Laiklik ve ABO Hızlı değişme dönemlerinde, değerter attüst olu- yor. Artık herkes bunu biliyor. Ama hızlı değişme dönemlerinde, gelecekteki top- lumun değerier sistemini üretecek olan eğitim gibi, aile gibi kurumlar da yıpranıyor. Dolayısıyla, eski toplumun değerieri ortadan kal- karken bunlann yerine yeni ve tutarlı bir değerier sis- temi koymak çok zoriaşabiliyor. Türtciye'de eğitim sistemi üzerindeki tartışmalann yoğunlaşması, kabuğunu çatlatan toplumumuzun hangi değerier sistemine doğru yol alacağınt belir- leyen en önemli kurumu, yani "okul sistemini" de- netleme arzusundan kaynaklanıyor. Eğitim sistemimiz, Cumhuriyetimizin eriştiği bu aşamada artık yetersiz kalmıştır. Ne "iyi insan" yetiştinebilmektedir ne °iyi vatandaş" ne de "iyi teknisyen." Ama benim bu yazıda üzerinde durmak istediğim konu aslında geleceğimizi belirlemek açıstndan "ya- şamsal önem taşıyan", "eğitim sistemimizin nasıl düzeltilebileceği" sorusu değil. Serdar Turgut izin verirse, eğitimin yetersizliğin- den kaynaklanan bir başka sorun üzerinde durmak istiyorum (Serdar Turgut'tan niçin izin istediğimi bi- raz aşağıda anlayacaksmız): Okullann yerini alan "medya"da politikacılanmızın "yumurtladıklan cev- herier" ve bunlann toplumu nasıl yanlış yönlendirdi- ğini, nasıl yanlış bir değerier sistemini, ne denli ca- hilce yorum ve bilgilerle topluma empoze etmek is- tedikleri. ••• Türkiye Cumhuriyeti'nin hedefı bellidir Demokra- tik ve laik sosyal hukuk devleti. (Aslında "laikliği" de içerdiği için "demokratik" sözü yeterliydi, ama yapı- lan bir saptırmaya işaret edeceğim için bilhassa "la- ikliği" de vurguladım.) Bugün içimizi karartan, bir karabasan gibi zihinle- rimizi ve yüreklerimizi cendere içine alan oluşumlar, bir bölümü güncel, bir bölümü geleceği de ipotek al- tına almaya, yönelen bu "hedefsaptıncı" uygulama- lar dolayısıyle gündemimizi işgal etmektedir. * • • Demokratik, sosyal hukuk devleti hedefini saptır- mak isteyenlerin bir bölümü, medyada sürekli bir propagandayapıyor: "Efendim, biz dünyanın en de- mokratik ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Dev- letleh'ndeki kadar laiklik istiyoruz" diyorlar. Arkadan da dolann üzerinde Tann'nın ismi olma- sından tutun da, başkanın Incil üzerine yemin etme- sine kadar pek çok ömek veriyorlar. Böylece, Amerika'nın aslında ne denli "dindarbir devlet yapısına" sahip olduğunu belirttiklerini sanı- yorlar. Ama Amerika'daki özgürlüklerin, her türlü farklı ve karşrt din, mezhep ve inanç için geçerli olduğunu, kimsenin oruç tutmadığı için üniversite kampuslann- da bıçaklanmadığını, yani özet olarak "herhangi bir inancın" kamu yaşamını egemenliği altına almasına izin verilmediğini unutuyorlar. lşte şimdi size Türkiye'de hemen hemen hiç yan- kı bulmamış olan (neden olduğunu siz düşünün) önemli bir 'yüksek mahkeme' karanndan söz ede- rek, Amerikan sistemindeki laikliğin özünü anlataca- ğım. (Şimdi Serdar Turgut'tan niçin izin istediğimi anladınız mı?) Onun egemenlik alanında at koşturu- yorum bugün! Biliyorsunuz, Amerika, içişlerinde egemen olan, ayn ayn "dev/ef/er'den oluşur. Bu devletler, federal anayasanın kapsamına giren konularda, yüksek mahkemeye bağımlıdır. Yüksek mahkeme, (bizdeki deyimiyle anayasa mahkemesi) Birleşik Devletler Anayasasfnın herdevlette (eyalette) geçerliliğini ko- rumakla yükümlüdür. Bu devietlerden Mississippi eyaleti, çocuklann sa- bahlan okullarda, derslerden önce toplu halde dua etmeleri yönünde bir karar alıyor. Aslında okullarda, herkesin sessizce ve kendi ken- dine dua etmesi serbest. Ama eyalet, bunu bir "ka- musal eylem" haline getirmek istiyor. Bu karann inanç özgürlüğüne karşı olduğunu dü- şünenler, yüksek mahkemeye gıdiyorlar ve (şimdi sı- kı durun), mahkeme bu karan iptal ediyor. Gerekçe, "okullarda toplu halde edilen duanın bi- reylenn vicdanlan üzerinde bir baskı oluşturacağı." Yani Türkçesi, Amerikan Yüksek Mahkemesi, sa- bahlan öğrencilerin, toplu halde dua ettirilmelerini la- ikliğe aykın buluyor. lşte Amerika. lşte özgürlük. Türkiye Cumhuriyeti'ni demokratik ve laik, sosyal hukuk devleti hedefinden saptırmak isteyenler, ya- lan yanlış beyan ve ömeklerie halkın aklını bulandı- racaklanna, niyetlerini, tavırlannı ve amaçlannı açık- ça ortaya koysunlar. Tartışalım. Medya notu. Okullann yetersiz ve etkisiz kaldığı birortamda, "elektronik medya", olağanüstü önem kazanıyor. Eğitim yermek için değil! Yanlış eğitim vermemek için! FfTÜK, siyasetçilerin, "imajlannı" ko- mmak için gösterdiği gayretkeşliği, acaba doğal ve toplumsal gerçeklere aykın olan programlar açısın- dan da gösteriyor mu? ÇEAŞ'ta toplu sözleşme hazırlığı AIİANA (Cumhuriyet Gûney ÎBeri Bürosu) - Uzanla- nn engellemek için büyük uğraş verdiği toplu sözleşme görüşmeleri ÇEAŞ'ta nihayet başlıyor. "Tes-İş'in ÇEAŞta yetkiU sendika olmadığı" gerekçe- siyle açüklan davayı kaybeden Uzanlar, Yargıtay'ın da sendika lehine karar vermesi üzerine Tes-lş'le toplu söz- leşme masasına oturmak zonmdakaldılar. 650 kişiyi kap- sayan ve 28 nisan tarihinde başlayacak toplu sözleşme gö- rüşmelerini mahkemeleTe taşıyan Uzanlar böylece yak- laşık 2 aya yakın bir zaman kazanmış oldular. Adana 2 No'lu İş Mahkemesi'nin bilirkişi raporuyla ÇEAŞ'ta yetkili sendikanın Tes-tş olduğunu bildirmesi üzerine Yargıtay'a başvuran Uzanlar buradan da istedik- leri sonucu alamadılar. Yargıtay, mahkeme doğrultusun- da karar verince ÇEAŞ'ta taraflar toplu sözleşme için masaya oturdular. 2 yıllık süre için yapılacak toplu söz- leşme için 28 mart tarihinde kendilerine yetkili oldukla- nna dair tebligat geldiğini kaydeden Tes-ış 2 No'lu Şube Başkanı AB Ork, 10 nisan tarihinde ÇEAŞ yetkilileri ile bir araya geldiklerini söyledi. Örk, resmi olarak toplu sözleşme görüşmelerinin 28 nisan tarihinde başlayacafı- nı belirterek, "Enflas>T)n arü yüzde 20 iyileştirme önerisi De masaya gidiyoruz. Birinci yıl enflasyon artı yüzde 20, ikinci yıl ise enflasyon arü yüzde 10 zam isteyeceğjz" diye konuştu. Ufenlar' ın her toplu sözleşme öncesinde engel- leme yönünde gayretleri olduğunu anımsatan Ali Ork, "Biz artık bunlara ahşük" derken. daha önce 1 mart tari- hinde başlaması gereken toplu sözleşme görüşmelerinin mahketneler yüzünden 28 nisana sarktığmı söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle