Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 1997 PAZARTESİ
10 DIZIYAZI
Liberal Parti lideri Paddy Ashdown, komedyen John Cleese ile bir seçim konuşmasında. John Major yönetimindeki hükümet halk tarafından arbk yenilenmek isteniyor.
İ^i Paıiisiinuıj
Yeni Işçi Partisi, modern bir ekonomide, etkin bir emek gücünün teşvik görmesi,
iyi eğitilmesi ve işyerinde ortak muamelesi görmesi gerektiği inancındadır.
YURDAKUL FÎNCANCIOĞLU
- 2 -
-w- ^r
1
ıta Avrupası'nda ortağımız olan
M^r ülkelerle aramızdaki üretkenlik
t £ uçurumu bir ölçüde daraltılmıştır
m ^ k ¥
n a
bu yeterü değildir.
-A. .^L. Özelleştirme, üretkenlikte bir miktar
artış sağlamıştır; gerçi özelleştinlmiş
hizmetlerden yararlanma kurallannın
yenileştirilmesı ivedi bir gereksinimse de Yeni
Işçi Partisi iktidannda artık kitlesel yeni
devletleştirmeler olmayacaktır. Bir zamanlar
sanayi girişımciiiğinin en parlak kafalannı ve en
yararlı biçimlerini geri rutan ceza derecesindeki
yüksek gelir vergisi oranlan azaltıldı: gerçi vergi
kaçırma ve vergı ayncalıklannın dûzeltilmesi
öncelıkli bir sorun oimaya devam ediyor ama. söz
konusu yüksek gelir vergisi dilimleri
uygulamasına bir daha geri dönülmeyecektir.
Ama bu başanlan ne olursa olsun, artık apaçık
ortadadır kı, birçok muhafazakânn münasebetsiz
bir zorunluk olduğunu söylediği Thatcherizm,
kendi ilkeleri çerçevesinde düşünüldüğü zaman
bile başansız olmuştur. Artan eşitsizliği ve sosyal
bölünmeyi bir an ıçin bir yana koysak bile,
Muhafazakâr hükümetin Maliye Bakanı Norman
Lamont işsizliği 'ödenoıeye değer bir bedeT
olarak tanımlıyordu. Muhafazakârlann kendi
keyiflerine göre seçtikleri temelde -ekonomik
başannın en dar ölçütleri çerçevesinde- bile, o
bando-mızıkayla ilan edilen ekonomik mucize,
ömürlü olamadı. Thatcher-Lavvson patlaması
denen şeyin önemli bir kısmı, Kuzey Denizi
petrolü kazançlannın gösteriş içinde çarçur
edilmesinin ürünüydü. Ingıltere'de sık sık
yinelenen enflasyonist baskılara ve paramızın
değerinin düşürülmesine neden olan ürerim
kapasitesi zayıflığının geçici olmaktan çok ötede
olduğu görüldü. Yeter sayıda dünya çapında
fırmamız yok; yenilikJer yapabılme dosyamız
kabank değil; insan sermayemiz gelişmiş
görünmüyor; tasamıf ve yatınm düzeyimiz
karşımıza çıkan rekabet yanşını göğüslememiz
için yeterli değil. lngiltere'nin dünya gönenmişler
ligindeki yeri 1979'dan bu yana aşağılara doğru
inmevı sürdürüyor: On üçüncü sıradan on
sekizinci sıraya geriledik: Italya ve Hong Kong
gibi ülkelerbızi geçti. Margaret Thatcher'ın
kendisıne hedef olarak seçtiği ötekj amaçlara
gelince, başansızlık daha da göze batıcı. Bugün
vergi yükü, muhafazakârlann iktidara geldiğı
güne bakışla daha ağır. Suç ikiye katlandı.
Muhafazakârlann modernleştirme çabalan çok
para harcanmasını gerektirdi, ama başansı sınırlı
oldu. Margaret Thatcher iktidara ilk geldiği
zaman tngiltere'nin sorunlanna bazı yönlerden
doğru tanı koyuyordu: ama tanılan bir ölçüde
doğru idiyse bile, Thatcher reçetesi çok aşınya
kaçtı: bazı yönlerden ise böyle bir reçetesi ya
yoktu, ya yanlıştı.
Downing Street'teki ilk döneminde Thatcher'ın
ızlediğı dogmatik moneter siyasa Ingiltere ımalat
sanayiinin üçte birinin yıkımına neden oldu.
Başbakan -yanlış olarak- en tepedeki az sayıda
fırma ödüllendirilirse, artan ekonomik faaliyet ve
gelir artışı sonucu, zengınliğin daha aşağıdakilere
yansıyacağı kanısındaydı. Böylece herkes ıçin
firsat yaratılntış olacaİctı. Birkaç firmayı harekete
getirmenin sonunda herkese yarar sağlayacağına
inanmanın büyük bir ideolojik hata olduğu ortaya
çıktı. Sadece kamu teşebbüsüyle özel teşebbüsü
yeniden dengeye getirmek gibi bir çabayla
yetinmeyen bayan Thatcher, sistemli bir biçimde,
kamusal olan her şeye çamur atmaya, özel olan
her şeyi dogmatik olarak destekJemeye koyuldu.
Onun gözünde özel kesim her zaman etkindi,
kamu kesimi ise başından israftı. Ingiltere
Demiryolları Işletmesi yöneticilerinin onuruna
verdiği bir yemekte bu tutumunu şu sözlerle
özetlemişri: 'Eğer hcrhangi biriniz bir işe yanyor
obaydınız, burada çahşıyor olmazdınız.' Ne var ki,
öz-çıkan izleyen bireysel gırişimı daha geniş bir
yarann en iyi güvencesi olarak gören ve ortak
girişimi her zaman daha aşağı sayan bir ideoloji,
kamuyla özel teşebbüs, iş çevreleriyle hükümet
arasında tngiltere'nin gereksindiği ortaklığı
kuramaz. İyi hükümetin her zaman, daha az
hükümet demek olduğuna inanan bir ideoloji,
hükümetlerin sahip olduğu sınırlı ama önemli
gücü, en iyi biçimde kullanamaz. Sonuç olarak
hükümet rakiplenmizde olageldiği gibi, güçlü bir
ekonomi için zorunlu olan ulaşım altyapısını,
telekomünikasyon tesislerini, araştırma
kurumlannı ve yetenekleri geliştirmeyi
sağlayarak yurttaşlarla ve şirketlerle omuz omuza
çalışmayı başaramadı. Muhafazakâr yaklaşım
hâlâ. msan doğasınm bencil olduğu gibi karamsar
bir anlayıştan yola çıkıyor. Moral karamsarlıklan.
onlara insanlann her şeyin ötesinde bencil
olduklannı söylüyor. Ekonomik kısa-görürlüklen.
yatınmı ve uzun vadedeki yaran görmezden
geliyor; köşe dönmeci *vurup çarpmacı' bir
toplumu besliyor. Siyasal sinısizmleri, halkın yeni
bir vizyona yanıt veremeyeceğinde direniyor ve
insanlan bır kez daha vergi indirimiyle yemleme
umuduna bağlanıyor. Tory'ler bu akıl almaz
hevessizliklerini ve umutsuzluklannı bir tür
yabancı düşmanhğı ve geçmiş özlemi kanşımıyla
maskeliyorlar. Yüceltmeye çahşıyormuş gibi
davrandıklan ülke ve halkın aslında gerileyişine
neden olurlarken, 'alûn çağlar' ve *büyük ~ -.
İngilizfcr'den söz ederlerse halkı
aldatabılecekJerini sanıyorlar. Ortanın solundaki
birçok insan için, yeni sağın moral açıdan bu
kadar kınanması yeterlidir. Ama seçmen için en
önemli nokta, kötü sonuçlara yol açan şeyin işte
bu ikircikli moral anlayış olduğunun ortaya
konmasıdır. Tory'lerin insanı korkan ve açgözlü
bir yaratık sayan yaklaşımı. sonunda kendımizi
iyi hissetmemize ve ekonomik açıdan
güçlenmemize de yetmemiştir. Yeni tşçi
Partisi'nin sadece muhafazakârlara bakarak
geçmişten ders alması yeterli değildir. Seçmenler,
Yeni Işçi Partisi'nin, eski Işçi Partisi'ne bakışla ne
ölçüde değiştiğini ve bu değişimin pratikte ne
anlama geldiğini de bilmek istemektedirler.
1970'lerde ve 1980'lerde kabul edilen ve
kurtulunması yaklaşık on yıl süren Tony Benn'ci
sapmalann yarattığı sıyasal yaklaşıma göre şimdi
değişen şey nedir; 1974-1979 arasındaki YViİson
ve Callaghan yönetimindeki işçı hükümetlennın
korporatist yaklaşımına göre şimdi değişen şey
nedır; 1945-1964 arasındaki ışçi hükümetlennın
yönetim felsefesine göre. şimdi değişen nedir?
Farklılıklann nerede olduğunu göstermemiz
gerekiyor... Yeni Işçi Partisi merkezden
planlamanın ve devlet kontrolünün, ekonomik
başanya giden yol olduğu yaklaşımını kesinlıkle
reddeder. Gerçi eski Işçi Partisi de özel kesimin
başanlı olmasını istemiştir ama, bu başanyı
güvenceye almak için ne yapılması gerektığıni
her zaman bilebildiği söylenemez? Parti
geçmişte, aklını sadece geniş firmaların büyük
kazançlanna taknus, dioârolk bir piyasa
ekonomisinde, büyük firmalan dtken üstünde
tutan şeyin. yeni firmalann yarattığı tehdit ve
rekabetin itici gücü olduğunu unutmuşrur. Işçi
Partisi, yatınm yapılmasında haklı olarak ısrar
etmiş. ama yatınmın niceliğı kadar niteliğinin de
önem taşıdığını unutuyor görünmüştür. Çok
doğru olarak, daha fazla araştırma ve geliştirme
çalışması yapılması gerektiğini vurgulamış, ama
başanlı bir araştırma ve geliştirmenin, tüketici
gereksinimlerini ve isteklerini önceden sezen
yetkin bir yenilikler programı yaklaşımınm
parçası olması gereğini ihmal etmiştir. Eski tşçi
Partisi ekonomik büyüme istiyordu; Yeni İşçı
Partisi bunu sağlamak üzere bireysel girişimi ve
yeteneği destekJemeye hazırdır. Yeni Işçi Partisi
rekabetçi pazarlann amansızlığını, yenilikleri
Tony Blatr liderliğindeki Yeni Işçi Partisi'nin gündemi, tekellerden kaynaklanan
kötülükleri önlemek ve daha geniş sosyal amaçlan gerçekleştirmek için
düzenlemelerin reforme edilmesi noktasında odaklaşmaktadır.
kamçılayan, seçme hakkı veren, tüketicinin
isteklerini önceden gören \e doyuran en etkin
araç saymaktadır. Rekabet, kapitalistlerin sakin
bır yaşama çekilmelerinı. yöneticilerin öğle-
sonlanm golf alanlannda geçirmelerini önleyen
tek etkın güçtür. Ama yeni sağın tersıne Yeni tşçi
Partisi. serbest piyasanın otomatık olarak halk
çjkanna işlemediği gerçeğini bilmektedir.
Ozellikle geniş yatınmlann gerektiği alanlarda,
etkin sonuçlar yaratmayı başaramayabilirler; ve
kendi başlanna bırakjlırlarsa piyasalar eşitsizliği
arttırma eğılımıne girebilirler ve a>Ticalıklanna
sağlam mevziler sağlayabılirler. Ancak bu
durumlarda piyasalan düzene sokmak gerekir.
Ekonomiyi yönetmek ve Aneurin Bevan'ın ünlü
'yüksek komuta mcvkifcri' sözüyle tanımladığı
noktalan kontroî etmek için Sanâyinin kamu
mülkiyetinde olmasını parti, zorunlu
görmemektedir. Işçi Partisi'nin 1918 tarihli
programında yer alan geniş kapsamlı
devletleştirmeye ilişkin o berbat IV maddesi,
partinin ilke olarak kamu mülkiyetinden yana
olduğu şeklinde kötü bir izlenim yaratmıştı.
Gerçek şu ki, eski Işçi Partisi'nin
devletleştirmelere yaklaşımı her zaman
pragramatik olmuşrur: her bir devletleştirme
olayı. kendi içinde düşünülmüş, kararlaştınlmıştır.
Savaş sonrası devletleştirme kararlannın, o
günlerin koşullannda yanlış olduğunu pek az
insan iddia eder. Verimi azalmış kömür sanayiinin
rasyonelleştirilmesı, kaldınlıp bir kenara
fırlatılmış demiryolu sisteminin
modernleştirilmesi, ulusal elektrik şebekesinin
güçlendirilmesi ve çok sonralan modern bir gaz
boru hattı ağı kurulması gibi işler, eğer bu sanayi
kollan parçalanmış ve özel ellerde kalmış olsaydı.
başanlamazdı. Ama zaman değişiyor;
deneyimlerden ders almalı ve dünya. bugün ne
ise, onu yaşamalıyız. Gerçek şu ki, eski
devletleştirilmiş sanayilerin sicili, en iyisinden
karman çormandır. Bu kuruluşlar büyük yatınm
yapmışlardır; bu yatınmlar ulusal kaynaklann
geniş bir bölümünü yutmuştur: çoğu, pazann ya
da tüketicinin değil. ama mühendisligin
öngördüğü yatınmlardır. Etkinlik temelinde
makul ölçülerle kabul edilebilırolanın çok
üstünde insan çalıştınlmıştır. Yeni tşçi Partisi, bir
zamanlar bu hizmetlerin devletleştirilmesine yol
açan sosyal amaçlann bugünkü koşullarda daha
etkin bir düzenlemeyle elde edilebileceği
inancındadır.
Yeni Işçi Partisi'nin gündemi, tekellerden
kaynaİdanan kötülükleri önlemek \e daha geniş
sosyal amaçlan gerçekleştirmek için
düzenlemelerin reforme edilmesi noktasında
odaklaşmaktadır. Yeni İşçi Partisi. 1970'lerin,
•korparatist yönetim1
fiknnı, kararlan baskı
gruplanyla ve belli yerleşik çıkar çevreleriyle
ittifak içinde, bütünüyle halkın tepesinde ve
dışında alma fiknni tamamen silkip atmıştır;
çünkü bu süreç, yönetmekten çok pazarlık etmeye
yakındır. 'Herkesin çıkanna' ekonomi kavramı,
birey adına hareket eden çıkar gruplannın değil,
bireyin esinlerine ve gereksinimlerine yanıt
vermeyi amaçlamıştır. Yeni Işçi Partisi. modern
bır ekonomide, etkin bir emek gücünün teşvik
görmesi, iyi eğitilmesi ve işyerinde ortak
muamelesi görmesı gerektiği inancındadır.
Modası geçmiş işçı-işveren ya da patron-hizmetli
ilişkısı görüşûne artık yer olmadığı gibi,
sendikalarla yönetim arasında, kurumsal çatışma
göriişüne de yer yoktur. Yeni Işçi Partisi, eşitlikçi
yönetim yanlısıdır; Uzakdoğu'daki yatınmcılann
bu konuda tngiltere'ye öğretecekleri çok şey var.
Işçi Partisi içinde sendikalann gelecekteki rolüne
gelince. sendikalann parti içindeki tüzüksel
mevzileri, bir tarih rastlantısından ibarettir. Işçi
Partisi yokken, sendikalı milletvekilleri vardı;
Parti kurulduktan sonra, bu milletvekilleri Işçi
Partisi'ne geçmişlerdir, hepsi bu.
Kıta Avrupasf ndakı sosyalist ya da sosyal
demokrat partilerin çoğu ile sendikalar arasında
güçlü bağlar vardır; ama sendikacılann etkisi
parti kurultayında blok sendika oyu şeklinde
olmaktan çok, başka herhangi bir partili gibi.
bireysel parti üyesi sıfatıyla yaptıklan etkidir. Son
üç yılda, İşçı Partisi kurultaylannda sendikalann
blok oyunun egemenliği ciddi biçimde
azaltılmıştır; modernleştirilmiş partinin
sendikalarla bağlannı koruma önceligi, Kıta
Avrupası'nda olduğu gibi, sendikacı bireylerin
partiyle yakınlığını azamiye çıkarmak içindir.
iîtti
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Tatil Günlerinde...
Bayramla birkaç tatil gününün bir aya denk gel-
mesi hiç hoşuma gitmez. Sanki haram yemek gibi
gelir bana. tatil günü, bir tatil günü daha... Sonra
bayram. Yahut tersi, bayram günü, bir bayram da-
ha...
Memuriar bayılır böyle güne. .
Böyle günler gelsin diye can atarlar.
Yasada mı ne var?
Bir günün ardından gelen boşta kalıyorsa, tatil de
kuyruğuna yapışır.
Sevmem derim ya tatil gününü, bakmayın siz de-
diğime, gene de hoşuma gider.
Bizim gençlik günlerimizde liseyi bitirdin mi he-
men bir iş ararlardı gençlere...
"Lise bitti aman bizim oğlana bir iş!"
Bulunacak iş devletten olurdu. Eski Ankara, dev-
letten başka yerde iş bulunmazdı. Bir iş dediniz mi
kendinizi devletin kollanna atacaksınız... Ben de li-
seyi bitirince küçük bir iş bulmuştum.
Postanede rakamı boî bir iş, hiç de rakam sev-
mem. Birkaç ay dayanabildim, hemen tüydüm.
Gazetede bir iş bulana kadar kaç yılım geçti.
Orhan Veli de postanede iş bulmuş. Sunay Akın
"Kınlan Canlar" kitabında anlatıyor. Benım de adım
geçiyor, unutmuşum.
"Beni güzel havalar mahvetti" diyor Orhan Veli,
istifa ediyor memuriyetten. Orhan Veli 'evkaf sö-
zünü denk geldiği için kullanıyor.
Sunay Akın da az kuyruğu kesıklerden değil. Bel-
ge saklıyor, belge biriktiriyor.
Mehmet Ali'nin Hatay'ında bunu sezmiştim, şim-
di burada pes diyorum; işte belgesi:
"Mehmet Kemal 7 Kasım 1977 tarihli Cumhuri-
yet'te Orhan Veli'nin şiirinde "Evkaf" sözcüğünü
kullanmasının nedenini çalıştığı işyerinin "Evkaf
Apartmanı "nda olmasıyla açıklıyor. Ankara'daki
Gençlik Parkı'nın yanında bulunan bu apartmanda
PTTTelgraf Işleri Reisliği var. Orhan da dil bildiği için
orada bir süre çalışıyor.
Sunay Akın'ın "Kınlan Canlar" adlı kitabı yeni çık-
tı. Bu vesileyle haber verelim (duyuralım) dedik.
Kitapta küçük küçük birer fıkralık yazılar var. İn-
san eline aldı mı, bir daha bırakamıyor, okuyor. Ben
de elime aldım, bir çırpıda okudum. Bir günde de-
ğil birkaç günde bitirdim.
Bir kitap da Akgün Akova'nın:
"Yıkık Bir Çocuk Bahçesi Gibiydi Yüzû!"
Bu kitap da deneme... Tez okunanlardan... Genç
yazarlar arasında düzyazı merakı olanlar azdı, git-
tikçe çoğalıyor.
Akgün Akova'nın kitabı Çınar Yayınlan'ndan, Su-
nay Akın'ınki de.
Okuyun, bayram günlerini doldurur.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4SOLDANSAĞA;
1/Halkedebıya-
tında aruz ölçü-
süyle yazılan şi-
ir türlerinden bi-
n. 2/Güneydoğu
Asya Uluslan
Örgütü'nün sım-
gesi... Kuyruk-
sokumu kemiği.
3/Filmlerdeken-
dine tutulan er-
kekleri mahve-
den güzel veacı-
masız kadın tı-
pi... Sürütme
ağı. 4/ Kale hendeğı...
Müslümanlığın beş te-
mel şartından bıri. S/Ke-
şıfte bulunan asker kıta-
sı.ö/Temelitaklidedaya-
nansözsüzoyun... Güzel
bir biçimi, hoş bir görü-
nümüolan. 7/Sermaye...
Arjantin'ınplakaişaretı. "
8/ Bir soru sözü... Öbür
dünyada verilecek olan
ceza. 9/ Bır eylemın öz-
ne ve nesne bakımından
taşıdığı özellıklere verilen ad... Verme, ödeme.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Avukat. V Yapıtlar... Yerkatmanlan kıvnmlannın, tek-
ne de denilen ingın kısmı. 3/ Kuzey Avrupa ülkeleri ile Or-
tadoğu'yu birbırine bağlayan oto>f
olun simgesi... Gözleri
görmeyen. 4/ Bir inceleme sonucunu içeren yazı... Içel
ilinde bir ilçe. 5/ Tarla sınm... tri ve uzun tanelı bir üzüm
cinsi. 6J Pasıfik Okyanusu'nda bir ülke. II Küçük bır ba-
lık... Olumsuzluk belırten bır önek. 8/ Kobalt elementinın
sımgesı... Bir Avrupa ülkesinın para bırimı. 9/.Ankara'nın
bir ilçesi... Şarap yapmak için kullanılan bır çeşit uzun
fıçı.
ANKARA GAYRIMENKUL SATIŞICRA
DAİRESİ'M)EN
GAYRİMENKULÜN AÇIK
ARTTIRMA İLANI
DosyaNo: 1994 209
Satılmasına karar verilen gaynmenkulün cmsı, kıymeti. ade-
di, evsafi Ankara Çankaya ilçesi, Uraut Mahallesi, Senbol So-
kak, 23 kapı no'lu apartmanın bulunduğu yere rastlayan imann
7732 ada, 19 pareeli teşkil eden 1009 m2 miktanndakı arsa üze-
rine ınşa edılıîuş kargir apartmanda 66' 101 Oarsapaylı 3 oda, sa-
lon \ e müştemılatından ıbaret net 85 m2 kullanım alanı bulunan
1. kat 9 no'lu daire bir borçtan dolayı. Adlıye Sarayı K. Blok ze-
mın kat 59 no'lu odada açık arttırma suretiyle satılacaktır. Geniş
evsafi dosyada mevcut şartnameye ılışik bıÛrkişi raporunda açık-
lanmıştır.
Takdir edilen değeri. 2.250 0O0.0OO TL. Saüş şartlan: 1 - Sa-
tış, 03.06.1997 günü saat 11.15'ten 11.30'a kadar yukandayazı-
lı yerde açık artiırma suretiyle yapılacaktır. Bu artörmada tahmın
edilen kıymetın >"üzde 75'inı ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacak-
lan mecmuunu ve satış masraflannı gecmek şartı ile ıhale olu-
nur. Böyle bır bedelle alıcı çıkmazsa. en çok arttıranın taahhüdü
bakı kalmak şartıyla 13 06.1997
günü aynı yerde aynı saatte ıkjn-
ci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu aıUıııuada da bu miktar elde edi-
lememışse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak
üzere arttırma ilanında göstenlen müddet sonunda en çok arttı-
rana ıhale edılecektır. Şu kadar kı arttırma bedeluıın malm tah-
min edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış ısteyenın ala-
cağına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bun-
dan başka paraya çevırme ve paylaştırma masraflannı geçmesı
lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebı düşecek-
tır. 2- Arttırmaya ıştırak edecekJenn, tahmin edilen kıymetin yüz-
de 20'sı nıspetinde pey akçesi veya bu miktar kadar mılli bir ban-
kanın temınat mektubımu vermeleri lazundır. Satış, peşm para ile-
dır. alıcı istedığinde 20 günü geçmemek üzere mehıl verilebılır.
Tellalıye resmi. ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aıttır.
Birikmış vergıler satış bedelinden ödenır. 3- lpotek sahıbı alacak-
lılarla dığer ılgılılenn (*) bu gaynmenkul üzenndekı haklannı hu-
susıyle faız ve masrafa daırolan ıddıalannı dayanağı belgelen ile
on beş gün içinde dairemıze bıldırmeleri lazundır Aksı takdırde
haklan tapu sicili ile sabıt olmadıkça paylaşmadan hanç bırakı-
lacaklardır 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelını yatırma-
mak suretiyle ıhalenin feshme sebep olan tüm alıcılar ve kefılle-
n. teklif ettıkleri bedel ile son ıhale bedelı arasındaki farktan ve
diğer zararlardan ve aynca temerrüt faızınden müteselsılen me-
sul olacaklardır. fhale farkı ve temerriıt faızı aynca hükme hacet
kalmaksızın dairemızce tahsil olunacak. bu fark. varsa öncelilde
temınat bedelinden alınacaktır 5- Şartname, ılan tanhinden
ıtıbaren herkesin görebılmesı için dairede açık olup masrafı veril-
dığı takdırde isteyen alıcıya bır örneğı gönderilebılır. 6- Satısa iş-
tirak edenlerin sartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş
sayılacakları, başkaca bılgı almak ısteyenlenn 1994,209 sayılı
dosya numarasıyla müdürlüğumüze başvunnalan ılan olunur.
10.04.1997(*) llgihlertabırineirtıfak hakkı sahıpleri dedahıldir.
Basın: 17056