25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 1997 PAZARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Akıllar Başlara Alınmalıdır TANJU ERDEM Emekli Amiral 2 8 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısında, kurul üyesi komutanlar: ana> asamı- zın 2. maddesinde yer alan Tûrkiye Cumhuriyeti'nin in- san haklanna saygılı. Atatürk milliyetçiliğine bağlı. demokratık, laık ve sosyal hukuk devleti temel niteliklerini değişıirerek onu çağdışı bir gerilemeye yöneldci rejim karşıtı söylem ve eylem- lere cükkati çekmışler. Atatürk'ün kur- duğu cumhuriyeti yıkmaya ve uhısu böl- meye yeltenen tüm bu faaliyetlerin ulusal güvenJıği. banş ve huzuru zaafa uğrattı- ğını belirtmişlerdir. Bu toplantıda özel- likJe laikliğin rejimin. toplum huzurunun ve demokrasınin güvencesı olan bir ya- şam tarzı olduğu vurgulanmış; Atatürk il- ke ve devrimleri doğrultusunda çağdaş uygarhğı demokratik sistem içinde iler- lenmesi, devletin hukukun üstünliiğü il- kesi içinde yönetilmesi ve cumhuriyet ya- salannın uygulamasından ödün verilme- mesi istenmiştir. Bu konularda saptanan görüşler ve önlemler, aynntılı bir bildiri ile kuru] üyelerince de imzalanarak önce- likle dıkkate alınmak üzere Bakanlar Ku- rulu'na iletilmiştir. On sekiz maddeden oluşan bu karar ve önlemler paketi ana hatlanyla yıllardır zedelenip bozulan la- iklık ilkesini güçlendirmeye yöneliktir. Milli Güvenlik Kurulu'nda gericilik (irtica) konusunun öncelikli bir gündem maddesi olarak ele alınışının nedenleri vardır. Türkiye Cumhuriyeti kendini yer- yüzünde Allah'ın gölgesi gösteren, vata- nı miilkü sayan, Tûrk ulusundaki ilerle- me yeteneğini göremeyip onu cehalete. geriliğe, yoksulluğa terk eden, sonunda yoz bir yönetimle gelişmiş Batılı güçle- rin sömürgesi durumuna gelerek çöken, despotik ve şeriatla yönetilen Osmanlı saltanatma ve onun işbırlikçilerine ve ulu- su boğarak yok etmek isteyen emperya- lizme karşı Mustafa Kemal'in önderlığin- de asker ve sivil aydmlann halkı ile bü- tünleşerek verdiği Kurtuluş Savaşı'run ut- kusu üzerinde bir ulus-devlet olarak ku- ruldu. Cumhuriyet yapılanırken anayasal düzen, olanaklar içinde Osmanlı Impara- torluğu'nun zaaf ve hatalarından ders alı- narak geliştirildi. Türkiye Cumhuriyeti UlusalAndsınırlan içinde banşı arayarak çağdaş evrensel uygarlık düzeyinin üstü- ne çıkmayı ve yüksek gönenç düzeyine erişmeyi dinamik bir ülkü olarak benim- sedi. Bunun için de bağımsızlığa, ulusal egemenliğe, çağdaş bir milliyetçüiğe, la- ik dünya görüşüne. hukuk devletine, sos- yal adalete, akla, bilime, özgür düşünce- ye, evTensel kültür değerlerine, erdeme Cumhuriyet'in temel ilkeleri olarak yer verildi. Laiklik tüm bu ilkelerin yaşama geçi- rilmesinde temel taşıdır. Rejimin birleş- tirici. bütünleştirici çimentosudur. Bu su- retle Türk ulusutoplumsal ve bıreysel ya- şammda aklı, bilimi esas alacak, olaylan özgürce araştınp sorgulayacak, her alan- da gelişmeye açık, yaşama sevinci ile do- lu bir toplum olacak, egemen uygarlıklar ve teknolojiler karşısında ikinci sınıf bir devlet ve toplum durumuna düşmeyecek- ti. Din, Müslümanlığın yüksek değerlen- dirilmesinde vanlan sonuca uygun ola- rak akıl ötesı algılanan, seziİen akılla uyumlu, yaratan Allah"la kul arasında ev- rensel bir sevgi. saygı, inanç bağı olacak, isteyen bu inancıro kamu düzeni ve genel ahlaka aykın olmayan ibadetlerle pekiş- tirebilecekti. Cumhuriyet'inbutemel ve yaşamsal il- kesı çok partili düzene girdiğimiz günler- den bugünlere uzanan süreçte merkezsağ partitereesürekJi zedelendi. Islamın siya- sallaştınlması. soğuk savaş döneminde komünizme karşı savaşımda bir araç ola- rak da kullandınldı. 27 Mayıs 1960 dev: rimmden sonra sosyal ve ekonomik uya- nış ve biliçlenme döneminde, yönetici egemen güçler bu konuda karşı öğretile- rin etkisine sokuldular. Halen de yeni dün- ya düzeninin kuramcılan bagımsız ulus- devleti zayıflatmak için ılımlı tslamı kul- lanıyorlar. Siyasal Islamözlemleri sonuç- ta anayasamn bu temel ilkesine karşıt gö- rüşteki gruplan bünyesine alan siyasal partileri örgütledi. 12 Eylül 1980 sonrası yeniden yapıla- nan siyasal ortamda, çeşitli olaylarla so- mut örneklerini gördüğümüz kirlenme belirtileri gösteren yetersiz yönetimlerin süreğen (kronik) duruma gelen yüksek enflasyona koşut meydana gelen sosyal ve ekonomik uçurumlann. ahlak erozyo- nunun, yeni dünya düzeni tutkunlannm toplumsal vicdanı boşlamalan sonucu eğıtimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte gi- derek artan eşitsizliklerin ve Islam âle- minde yükselen radikal fslamın eşliğinde Refaf Partisi'nin yerel ve genel seçimler- de oylan anlamlı oranda arttı. 24 Aralık 1995 seçimleri sonrası ANAYOL koalis- yonundan sonra REFAHYDL koalisyo- nu ile Refah Partisi iktidann büyük orta- ğı oldu. Ve de öncelerde söylemekle ye- tindikleri cumhuriyetin temel değerlerine karşı tutumlan eyleme dönüşerek hızlan- maya başladı. Bugün örneğin en yetkili ağızlardan anayasanın amir hükümlerine karşın herkesin inancına uygun özel hu- kuk uygulaması yapılması savunulabil- mektedir. Türkiye'de siyasal Islamı iktidar yap- mak isteyenlerin vatandaşı kul, milleti ümmet yapma ve demokratik anayasal düzeni yıkarak bir din devleti kurma öz- lemi içinde olduklan gözleniyor. Bu öz- lemin gerçekJeşmesi, ulusal devlet yeri- ne şeriat kurallanyla yönetilen, radikal Arap ve İran İslam yönetimlerine benzer otokratik "Türkiye İslam cumhuriyeti'' modelini ortaya koyacakür. Böyle bir dev- letin dünyanın uygar uluslar ailesindeki yeri bellidir. Milli Güvenhk Kurulu asker üyelerinin • bu gidişi, eğilimleri ve uzun erimde va- nlmak istenen hedefleri tanımlayarak ir- tica konusunu, ulusal güvenliği tehdit eden birçok sosyo-ekonomik, siyasal ve yönetsel sorunlann varlığı arasında, ta- rihsel bir görev bilinciyle öncelikle gün- deme getirdikleri anlaşılıyor. Özellikle de öğretim-eğitim alanında köklü bir iyileş- tirmenin sağlanması, devlette kadrolaş- malann önlenmesi ve anayasal düzenin ve devrim yasalannın uygulanması üzerinde durulmuştur. Demokratik Cumhuriyet'in olanaklan ile karşıdevrimci lcuşaklar yetiştirmenin tehlikelerine dikkatleri çekmişlerdir. Genç kuşaklann temelinde müspet bilim- ler olan, özgürce düşündüren, yaşamın gerçeklerini akılla kavrayan, araştıran bir öğretim-eğitimden geçirilmeleri isten- miştir. Komutanlar bu istekleri ile anaya- sal bir platformda Türk halkının vicdaru, yükselen güçlü sesi, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin yılmaz savunuculan oldu- lar. Öğretim-eğitünde laik düşünce yapı- sının ve dünya görüşünün benimsenip ge- liştirilmesi İslam dinini deyüceltici bir iş- levi yerine getirecektir. Laık ve ulusal te- mel öğretim-eğitim, cumhuriyetin din gö- rev lileri ve ilahiyatçı kadrolan için önem- li gereksinimdır (ihtiyaçtır). tslamtn ay- dınlığını, evrensellığıni, sevgi ve. hoşgö- riisünü halkımıza onlar taşıyacaktır. 28 Şubat 1997 MGK toplantısından sonra bildiride yer alan önlemlerin uygu- lanması hususunda Bakanlar Kurulu'nca ciddi ve yeterli bir çabanın gösterildiği söylenemez.Ama bilinmelidir kı Türk halkı cumhuriyetine sahip çıkmasını bi- lecektir. Iktidarlar gelip geçicidir. Atamızın en büyük eseri ve armağanı olan Türkiye Curnhuriyeti ve bu emaneti onurla taşıyan Türk ulusu bu nitelikleriyle sonsuza de- ğin yaşayacaktır. Bunu sadece şeriat öz- lemcilerinin değil, onlara destek olan Os- manlılık heveslilerinin de bilmesinde ya- rar görülmektedir. tnancımız odur ki. Türk halkı, tüm anayasal güçler, sivil top- lum örgütleri, cumhuriyetin ve ulusun ku- rucu çekirdek gücü Silahlı Kuvvetler, cumhuriyetin temel ilke ve niteliklerinden sapılmasına, yozlaştırmalara asla müsa- ade etmeyeceklerdir. Türkiye için konu yaşarnsaldır. Türk yurdunda, cumhuriyetin niteliklerini de- ğiştirip Türkiye'yi Ortaçağın karanlıkla- nna. skolastik arılayışa geri götürme he- veslilen ve onlann gaflet içindeki destek- çileri için şimdi düşünüp akıllannı başla- nna almalannm tam zamanıdır. ARADABİR EKREM SADİ ERDEM Eğitimci Temel Eğitimi Saptırma Çabaları Temel eğitimin 8 yıla çıkarılması, 1973'te topla- nan Milli Eğitim Şûrası'nda da kabul ediliyor. Uy- gulama başlatılamıyor. Geçen yıl toplanan 15. Mil- li Eğitim Şûrası, temel eğitimin kesintisiz 8 yıl ol- masını, arkasından kısa sürede 11 yıla çıkarılma- sını karara bağlıyor. Ülkelerin çoğunda temel eğitim 8 ile 12 yıl ara- sında uygulanıyor. Bir dönemin özgün eğitim ku- rumları ile egitimde atılımlar gerçekleştirmiş Tür- kiye, temel egitimde, meslek eğitiminde ve yük- sekeğitiminde çağdaş çizgisini bulamadı, rayına oturamadı. Temel egitimde yeni tartışmalar başlatıldı. Bu- gün, laik demokratik sistemin, rejimin geleceği, ülkenin geteceğf temel eğitime verilecek yön ve içerikle doğrudan ilgilidir. önemli deheyimler ge- çirmiş bulunan pârlamentomuza bûyük görevler düşmektedir. Kimse, kendine göre eğitim. partisine göre eği- tim, ideolojisine göre eğitim savunusuna girme- sin. O kendine kuyu kazmaya benzer. Önce ku- yuyu kazan düşer. Siyasal içerikli uygulamalar or- ta vadede uygulayıcılann zararına çalışmıştır. Yanlış eğitim politikalan, çağdışı uygulamalar, teokratik yönelimlerie vanlan sonuç iç açıyor mu? Ülkenin huzuru, laik demokratik sistemin gelece- ği güven altında mı? Eksiği olsa bile, halkın yüzde 90'dan fazlası yü- rürlükteki bu anayasaya evet demedi mi? 550 mil- letvekilimiz ulusun önünde bu anayasayı koruya- cağına, ilkelerine uyacağına ant içmedi mi? Ulkeye, halka hizmet etmek isteyenlerin ortak paydalan, dayanakları bu anayasadır. Öncelikle yeminler doğrultusunda bu anlayış özümsenirse ikircikli davranmaya yeryoktur; oyun oynanması- na gerek kalmaz. insanımız kendisine, çocuğuna, iş ve ekmek ka- zandıracak eğitim istiyor. Geçimi için, ekmeği için yurtdışında ölmeyi de göze alıyor. Aydınımız, eğitim uzmanlanmız, temel eğitimin, kesintisiz, bütünlüğü bozulmadan, bilime ve ça- ğa uygun olarak verilmesini istiyor; gençlerin öz- gür, yapıcı, yaratıcı, irdeleyen, araştıran kişilikler kazanmasını bekliyor. Yüksekeğitim kurumlanmız, üniversitelerimiz, bunların başındaki 59 rektörümüz, genç kuşakla- rın çağa ve yarınlara hazırlanması için temel eği- timin kesintisiz 8 yıl olmasını istiyor, toplumdaki kaygıları paylaşıyor, çözüm için katkılar sağlıyor. Bu noktada siyasilere, engellemek değil, ileriye gitmek yanşının yolunu açmak düşer. Ne acıdır ki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) karar- lanndan sonra, akıl dışı tartışmalar yaratıldı ve ge- linen yerde, temel eğitim 8 yıla çıkarken eğitimin tümünün dinselleştirilmesi gündemde! Bu nasıl oluyor? Ortaokullardaki ders program- larına bakılınca, bu kolayca görülür. imam-hatip ortaokullan ile öbür ortaokul prog- ramlan arasında iki ders farkı var. Bunlar Kuranı- kerim ve Arapça dersleridir. Bugünkü uygulama- da imam-hatip ortaokullarında bu iki ders seçme- li ders olarak programlara konuyor, ama zorunlu derslerden farkı olmuyor. 8 yıllık egitimde 5 yıldan sonra, imam-hatipte okutulan bu iki ders seçme- li olarak konmak isteniyor. Kurnazlığa bakın: O takdirde imam-hatiplerde uygulanan model temel egitime de taşınmış olacak! İmam-hatipte okuyan öğrenci sayısı 300 binlerden 10 milyonlarayükse- lecek. llkokullarda zorunlu din dersleri zaten var. Buna imam-hatiplerin orta kısmında görülen ders- ler de eklenince tüm temel eğitim dinsel eğitime dönüşecek. Seçmeli ders aynmı uygulamada pek anlam taşımaz. Türban olayından dolayı öğretme- nine dayak atan müdürlerin yönettiği okullarda seçmeli dersler kolayca zorunlu derse dönüşür. Bunun geçmişte uygulama örnekleri görülmüş- tür. 196O'lı yıllarda ortaöğretimde din dersleri seç- meli idi. Ama okul müdürleri,.zorunlu imiş gibi iş- lem yapardı. Ben bu dersi seçmek istemiyorum diyen öğren- ciye "Velinden birdilekçe getir" denirdi. Uygula- ma o şekle sokulunca diîekçe getiren oğrenci par- makla gösterilecek kadar az olurdu. Şimdi temel eğitim 8 yıla çıkarılırken, eğftim şû- ralannda kabul görmeyen öneriler sisteme mon- te edilmeye çalışılarak imam-hatip modeli temel eğitime taşınmak isteniyor. Birsen Öğretmenim... ERDOĞAN KANTÜRER Eğitimci-Kooperatifçi D ünyalar iyisı Birsen(Basaran) Oğ- maz, seni üzmek istemem!-" Birsen Öğretmenim retmenimi yitırdik. Toroslar'ın Av- kızdı ve yanıtladı: ''Ben her türlü koşulda seninie şar yaylalanndan doğan o güzelim birttkte olmaya söz verdimîJ' pmar. Ceylanköy 'de Kaynarca De- Başaran sürgüne gitti. Birsen Öğretmenim Cey- resi'ne kanşarak kayboldu. Birsen lanköy'e gelin geldi. Kırklareli Maarif Müdürlü- Öğretmenimi Harmanlar Tepe- ğü'nde bir masada ilk görevine başladı. Birsen Oğretmenim Maarif Müdürü'ne: "-JBen masa rae- retmenimi yitırdik. Toroslar'ın Av- ı şar yaylalanndan doğan o güzelim ' pmar. Ceylanköy de Kaynarca De- resi'ne kanşarak kayboldu. Birsen Öğretmenimi Harmanlar Tepe- si'nde Istranca'Iann serin rüzgârlanna emanet et- tik. Cüce şubatın on üçüydü... Birsen Oğretmenim. göçmenliğin, toprağın ve tenn ve de yoksulluğun haram olduğu Ceylan- köy'e gelin olarak gelmişti (1948), toprak oldu... O güzelim Avşar kızı, Köy Enstitüleri-Pazarö- ren olmasaydı okuyamayacaktı, öğretmen olama- yacaktı. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü bitirdiği yıl Mehmet (Başaran) Öğretmenımle ni- şanlandı. Başaran apansız, belirsiz bir sürgün ateşınin or- tasında buldu kendini ve Birsen Öğretmenime yazdığı mektupta dedi ki: "Sözlendiğuniz koşul- larla şündiki koşullar a> nı değil... Birbirimize ver- diğimiz sözü yeniden gözden geçirmek gerekebilir. Bcnim neolacağun. nelerle karşılaşacağım belB o(- muru değOim, öğretmenUkyapmakisüyorum" de- di ve benim köyümde (Kaynarca) öğretmenliğe başladı. Birsen Öğretmenim -ilk ve son- mektubunda. "Başaran'ın ne kadar insan otduğuna hastahğun sırasında veniden tanık oluyorum._" diye yazmış- tı bana... fşte böyle, her türlü koşulda Başaran"la birlikte olmaktan çok mutluydu Birsen Öğretme- nim. Bir zaman sonra güzel bir Fiüz verdi bu bir- lıktelık. Başaran ilk kızına, çok sevdiği Sabahat- tin Ali'nin kızımn admı verdi. Daha sonra Başa- ran'lann ikinci konuklan Deniz'de(n) geldi. Çiçek açmış gündöndülerden oluşan bir denizin bir dam- lası küçtik kızlan Deniz idi. O da yok şimdi, an- nesinden önce toprak oldu kadersiz Deniz. Ama inanılır gibi değil: Deniz toprak olduğu yıl topra- ğından, başucundan bir gündöndü bitiverdı ve gör- kemli çiçeğini açtı, -ince uzun dal gibi boyuyla- Deniz'i andıran... Çirkin bir düzenin neden olduğu sıkıntilar. sür- günler, soruşturrnalar bu güzel ailenin hep yanı ba- şındaydı. Birsen Öğretmenim hiç yakınmadı bu sı- kıntılardan. Üzüntüsünü hep ıçine attı. Bu sıkın- tılara bir de -belki de bu sıkıntilar nedeniyle- De- niz'in toprak oluşu da eklenince... Kimseler bile- medi Birsen Öğretmenimin ne kadar üzüldüğünü ve bu hüznün güzel öğretmenimin özünde önüne geçilemez, görünmez -ölümcül- yaralar oluştur- duğunu; nereden ve nasıl bilinebilirdi ki?.. Birsen Öğretmenim daha güzel, daha insanca, daha yaşanılır bir dünya özlemiyle yaşadı hep. Geriliğin, çırkinliğin ve karanlığın kairşısında ol- du hep. Sessiz, sabırlı ve kararlı bir aydınlanma savaşçısıydı o... Güzel bir insandı o... Daha çok yaşamak en çok bu dünyalar iyisi öğ- retmenimin hakkı değil miydi?.. Artık Birsen Öğ- retmenimi göremeyecek miyim? Yoksa Birsen Öğretmenim öldü mü? "Ölûnı adın kalles olsun_" "Kurtuluş" bir TRT yapımıdır onetmen : Zıya OZTAN Senaryo : Turgut ÖZAKMAN M ü z i k : Muammer SUN irlitT 1 22-23-24 NİSAN 1997 CUMHURIYETTEN OKURLARA ORHAN ERİNÇ Kara Para 5 Aydır Kendi Kendine Aklanıyor 12 Eylül sonrasının önemli özelliklerinden biri de bir- takım kurullar oluşturup önünü sonunu düşünmeden yetkilerle donatmak oldu. Kurullardan bir bölümü, halkın haber ve yorumlara ulaşma hakkını da kapsayan düşünce açıklama özgür- lüğüne getirilen olağanüstü sınırlann aşılıp aşılmadığı- nı belirleyip ceza yaptınmına gerekçe hazırlamakla gö- revli. ilk ömek de Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Ya- sası uyarınca oluşturulan Muzır Kurulu. Atatürk ilke ve inkılaplannın (!) baş savunucularından Bay Evren'in cumhurbaşkanlığı ve Bay Özal'ın başbakanlığı döne- minde çıkanlmış. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde Diya- net Işleri Başkanhğı'nın eylemli olarak temsil edildkjr ilk kurul olma özelliğini de taşıyor. İkinci örnek, Radyo Televizyon Üst Kurulu, yani FTTÜK. Politikacılann her konuda söz sahibi olma istek- lerinin somut bir örneği olarak ortada duruyor. Son RTUK seçiminde oluşan RP kontenjanının ağırlığı her kararda kendisini belli ediyor. Iktidan eleştiren birtV ka- nalının ekranının karartılmadığı ya da radyonun sustu- rulmadığı gün, hemen hemen yok gibi. Uluslararası an- ketler bu konuda Türkiye'nin dünya birincisi olduğunu belgeliyor. Anılan kurumlar, vatandaşını demokrasinin nimetle- rinden yarartandırmamak için büyük bir sorumlulukla görevierini yerine getiriyor. Ancak acımasız serbest piyasa ekonomisinin vatan- daşı ezip sömürmesine, haksız rekabete, fıyatta dam- pingin kurumlan tehlikeye atmasına gelince, devletlü- İerimizde ne bir ses, ne bir nefes. Rekabetin Korunması Yasası 7 Aralık 1994'te kabul edilmiş. Ancak başkanı daha geçenlerde seçilen Re- kabet Kurulu (REKUR) da yönetmelikleri hazırlanmadı- ğı için bizler gibi olanlan seyredıyor. Yaklaşık 29 ay geç- miş, ama kurul demeç verme dışında hiçbir karara im- za atamamış. Tüketicinin Korunması Hakkında Yasa ise 23 Şubat 1995'te kabul edilmiş. Oluşturulan Tüketici Konseyi'nin yılda en az bir kez toplanacağını hükme bağlryor. Tü- ketici mahkemelerinin kurulması da bu yasanın özellik- lerinden biri. Ama ortada o da yok. Anlaşmazlıklara zo- runlu olarak ticaret mahkemeleri bakıyor. Getelim Bayan Çiller'in bakanlığı ve başbakanlığı dö- neminde, eskisinden daha somut olarak ortaya dökü- len kara para gerçeğine. TBMM komisyonlanndaki ifadeler ve belgeler orta- ya çıktıkça Türkiye'nin bir kara para cenneti olduğu da kanrtlandı. Temiz toplum istekleri arasındaki önemli ko- nulardan biri de kara paranın aklanmasının önlenme- siydi. Kamuoyunun baskıları ile uzun çabalar sonunda yeni biryasamız oldu. Adı da "Kara Paranın Aklanma- sının Önlenmesine, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddele- rin Murakabesi Hakkında Kanun'da, 657 sayılı Devlet Memurtarı Kanunu'nda ve 178 sayılı Maliye Bakanlı- ğı'nın Teşkilat ve GörevleriHakkında Kanun Hükmün- cte Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun." 19 Aralık 1996 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmış. Bu yasa da Mali Suçlan Araştırma Kurulu (MASAK) oluşturulmasını öngörüyor. Geçici, 2'nci maddâflfe kurulun oluşturulması için Maliye Ba- kanlığı'na altı aylık bir süre tanınmış. Tanınan sürenin beş ayı dolmuş durumda. Kara para da bu sayecteve yasa himayesinde kendi kendisini aklamayı sürdürüyor. Ba- kalım Maliye Bakanlığı'nın kara para aklayıcılanna ver- diği süre tam altı ayda mı bitecek, yoksa REKUR'un oluşturulması gibi alan alıp satan sattıktan sonra mı ta- mamlanacak? • Anayasa Mahkemesi'nin; hiç taşınmazı olmadığını bildiren RP'nin ülke genelindeki varlıklannı incelemeye alarak, partiden tapu kayıtlan, kira bedelleri ve ödeme- lere ilişkin belgeleri istediğini Alper Ballı haberleştirdi. • Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlann çözümüne yöne- lik bağlayıcı olmayan tavsiyelerde bulunması öngörü- len uzmanlar komitesi kurulması müzakerelerini Lale Sanibramioğlu'nadeğerlendirdi. Sanibrahimoğlu, Ba- tı ülkelerinin toprak karşılığı konfederasyon ve egemen- lik tezi üzerinde, Ankara ve KKTC nezdinde nabız yok- ladıklannı da okurlanmıza aktardı. • Hükümetin, öğretmenlere yüzde 18, vaizlere yüzde 44 oranlannda açıkladığı maaş artış düzeylerinin, yal- nızca 1. derecenin 4. kademesindeki memurlar için va- at edilen rakamlarda uygulandığını, Esra Yener ortaya çıkardı. Yener, Başbakan Necmettin Erbakan ın iste- miyle gümrük birliği anlaşmalanna aykın olarak çıkan- lan ve üçüncü ülkelerden otomobil ve yedek parça it- halatında gümrük vergilerini kaldıran Bakanlar Kurulu kararıyla islami sermayeli Kombassan'ın yatırımlannın desteklendiğini içeren Sermaye Piyasası Kurulu rapo- runu da okurlanmıza duyurdu. • Başbakan Necmettin Erbakan ve ailesiyle birlikte hacca giden Türk Hava YollarıYıa ait uçagın, Başbakan- lık adına kiralandığını Yusuf Özkan ve Banu Salman haberleştirdiler. • Banu Salman, kamuda 500 bin işçiyi ilgilendiren top- lusözleşme görüşmelerinde Türk-lş yönetiminin tesli- miyetlesuçlandığını ve Demiryol-lş Başkanı EnverTo- çoğlu'nun Bayram Meral'e bayrak açarakolağanüs- tü kongre girişimlerine başiadığını okurlanmıza aktardı. • DYP içindeki son tartışmaları arkadaşımız Hülya Ka- rabağlı izledi. Sanayi ve Ticaret Bakanı DYP'Iİ Yalım Erez parti yönetiminı demokratik yollaria devirecekle- rini Karabağh'ya açıkladı. • Tunceli'de, operasyonlar nedeniyle gıda ambargosu- nun sertteştiği ve kişi başına aylık 6 kilo una indirildiği- ni Türey Köse okurlanmıza aktardı. • Çekim odağı GAP. Egeli yatırımcılann da ilgi alanın- da. GAP'taki tekstil konfeksiyon sanayiini canlandır- mak amacıyla Egeli işadamlan, EGS öncülüğünde şir- ket kurarak devreye girdiler. Konuyu Merih Ak haber- leştirdi. • Türkiye Kömür Işletmeleri'nin Didim'deki trilyonluk te- sislerinin, tek finmanın girdiği ihaleyle yok pahasına sa- tıldığını Celal Yılmaz haberleştirdi. • Eski Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun San- yer Başsavcısı tarafından sorgulandığını arkadaşımız Kerem llgaz ortaya çıkardı. • Çevre Bakanlığı'nın endüstriyel kuruluşlarla ilgili araş- tııması'nı Cem Ulutaş haberleştirdi. Haberde bakanlı- ğın teşnir etmeyi planladığı firmalann isimleri de yer alır- ken Türkiye'de arrtma tesislerinin yetersiz olduğu vur- gulandı. • Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir haf- ta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle