Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 NİSAN 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
İstanbul'un
kömüpü
İngilizlerden
• ANKARA (ANKA) -
Istanbtıl'un gereksinimi
olan kömürün ithalinde, bir
Ingiliz firma da devreye
giriyor. Ingiliz Cogrin
lnternatıonal Limited,
kömür ithal etmek amacıyla
tstanbul'da şirket kurdu.
"'Cognn Kömür ve Kömür
Mamulleri Ticaret AŞ" adı
verilen şirketin sermayesi
12 milyar lira.
Ayfer Yılmaz
ASO'da
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Bakanı Ayfer
Yılmaz, Ankara Sanayi
Odası'nın (ASO) aylık Oda
Meclisi Toplantısf na
konuk olarak sanayicilerin
sorunlannı dinledi.
Yılmaz, Maliye Bakanlığı
tarafından hazırlanan,
gerek vergi gerekse sosyal
güvenlik kuruluşlanna olan
borçlarda. aslını geçen ceza
uygulamalanna ilışkın bir
düzenleme üzerinde
çalışıldığını söyledi.
Yılmaz. 19%yılı
ithalatının da 42-43 milyar
dolar ci\annda
bulunduğunu bildirdi.
Özelleştirme
yasası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Özelleştirme Yasası'nda
değişiklik yapılmasını
öngören tasan. TBMM
Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda kabul
edildi. Komısyon'da, geçen
hafta görüşülmeye
başlanan tasan ile ilgili
olarak oluşturulan alt
komisyonun raporu ele
alındı. Tasan ile Bakanlar
Kurulu'nun birden fazla
siyasi partiden oluşması
halinde, koalisyonun
Meclis'te en çok üyesi
bulunan diğer partisine
mensup Başbakan
Yardımcısfnın
Özelleştirme Yüksek
Kurulu üyesi olmasına
imkân sağlanıyor. Değer
Hçşpit komisyonlannın
.eJi*sUöijhisirni ile görev ve
yetkitenni belirleyen tasan,
aynca bu komisyonlann
Özelleştirme Idaresi
Başkam'nın teklifı ve
Başbakan'ın onayı ile
göreve başlamasını hükme
bağlıyor.
En uzun bono
vadesi 720 gün
• ANKARA (AA) -
Banka ve banka garantili
bonolarla. finansman
bonolannın vadeleri en
fazla 720 gün olacak.
SPK'nın banka bonolan ve
banka garantili bonolann
kurul kaydına alınmasına
ılişkin teblığinde değişiklik
yapılmasını öngören
tebliğine göre, daha önce en
az 90 \e en çok 360 gün
olan banka bonolannın
vadesi en az 60, en fazla
720 gün olarak değiştirildi.
Kurumlar
Vepgisi ödeniyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Kurumlann 1996
yılı gelirlerine aıt
beyanname verme ve ilk
taksit ödeme dönemi bugün
başlıyor. 203 bin Kurumlar
Vergisı mükellefınin
tahakkuk eden vergılerinin
üçte birlik bölümünü 30
nisana kadar ödemesi
gerekiyor. Ikinci taksit
temmuz, üçüncü taksit ise
ekimde ödenecek.
EtektPikli ve
yakıtlı otomobil
• Ekonomi Servisi - Ford,
hem elektnk hem de yakıtla
çahşan yeni bir otomobil
üretiyor. Ford motor
firmasından yapılan
açıklamaya göre. "Ford
Hybrid" serisi olarak,
piyasaya sürülecek melez
otomobıller, bu yıl sonunda
bir düzine halinde imal
edilecek. daha sonra seri
halde üretilecek.
Metaş'ta
değişiklik
• ANKARA (ANKA) -
Uzan ailesınden üç kişi,
Metaş"ınyönetim
kurulundaki görevlerinden
aynldı. Kemal, Yavuz ve
Cem Cengiz Uzan, sahibi
olduklan Metaş'ın yönetim
kurulu üyeliğinden istifa
ettıler. Yönetim kurulu
üveliklerine Tacettin Pak,
Ahmet Tatar ve Cemal
Tüfekçı getirildi.
EKONOMİ
I M F H E Y E T İ B U G Ü N C E L I Y O R
Hükümet anlaşma peşindeESRA YENER
ANKARA - Uluslararası Para Fonu (IMF)
Türkiye Masası Şefi Martin Hardy baş-
kanlığındaki heyet, ekonomiyi incelemek
ve not vermek üzere bugün Ankara'ya ge-
liyor. Hükümet, lMF'ye 3 yıl vadeli bir
program sunarak, yeni anlaşmanın yollan-
nı arayacak. IMF'nin Türkiye ile bir anlaş-
ma yapmayı düşünmediğini açıkladığını
belirten yetkililer. "IMF uluslararası pi-
yasalardan kredi alamayan Türkrye'yi or-
tada bırakmamak için not gibi yeni ve
kendisi açısından yükümlûlük getirme-
yen bir güven mesajı verecek" dediler.
LMF heyeti, 15 gün boyunca, ekonomik
dengelerdeki gelişmeler ve tahminler üze-
rinde çahşacak. Merkez Bankası, Hazine,
Devlet Planlama Teşkilatı ve Özelleştirme
ldaresi Başkanlığı yetkılileriyle görüşecek
olan heyet, özellikle bütçe gerçekleşmele-
ri, dış ticaret ve cari işlemlerdeki gelişme-
ler, özelleştirme programı. sosyal güvenlik
sisteminin iyileştirilmesine ilişkin çalış-
malar ile ulusal gelirdeki gelişmelerin üze-
rinde duracak. IMF heyetinin bürokrasi dı-
şında işçi ve işveren temsilcileriyle de gö-
rüşebileceği bildirildi.
IMF'nin aynca ekonomi için bir değer-
lendirme notu açıklayacağını bildiren yet-
kililer, heyetin 15 günlük incelemelerin ar-
dından gerekirse Başbakan Necmettin Er-
bakan ve DYP Genel Başkanı ve Başba-
kan Yardımcısı Tansu Çiller'le görüşebi-
leceğini kaydettıler.
Hükümetin de heyete 3 yıllık dönemi içe-
ren orta vadeli bir program sunacağını bil-
diren yetkililer, şu görüşü dile getırdiler:
"Hükümet, IMF'yle yeni bir anlaşma-
nın yollarını arayacak. Ancak fondan
kesin olarak anlaşma istenmediği yö-
nünde bildirim var. Bu not konusu, an-
laşma yapılmayacağı için uluslararası
piyasalardan kredi alamayan Türkiye'yi
ortada bırakmamak için gündeme geti-
rildi. ABD hükümetinin de istemi nede-
niyle Türkiye için IMF'yi yükümlûlük al-
tına sokmayacak bir güvence verilecek."
Sendikalardan IMF 'ye üçfarkh yaklaşım
FtLÎZ GÜMİJŞ
Uluslararası Para Fonu (IMF) Konsül-
tasyon Heyeti'nin, bugün Ankara'da resmi
temaslanna başlaması beklenirken, heye-
tin gelişıne işçi ve işveren kesimleri farklı
tepkiler veriyor. Devrimci İşçi Sendikala-
n Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı
Rıdvan Budak ise IMF heyetinden görüş-
me talebı gelse dahi görüşmevi kabul etme-
yeceklenni söylerken Türk-Iş Genel Sek-
reteri Şemsi Denizer, görüşmeye açık ol-
duklannı belirtti. Türkiye İşveren Sendıka-
lan Konfederasyonu (TlSK) Genel Başka-
nı Refik Baydur ise "Heyet bize gelirse
hükümetin özel sektördeki vergi yükü-
nün arttırılmasına ilişkin politikasına
katılmadığımızı dile getireceğiz" dedi.
IMF'nin Türkiye Masası Şefi Martin
Hardy başkanlığmdakı heyetin, Türkiye'de
kalacağı 15 gün içerisinde işçi ve işveren
kesimleriyle de görüşmesi olasılığı üzerin-
de duruluyor.
TİSK Genel Başkanı Refik Baydur. he-
yetin kendileriyle görüşme talebinde bulun-
ması halinde. Devlet Planlama Teşkiları'nca
(DPT) heyete sunulmak üzere hazırlanan or-
DİSK Başkanı Budak:
IMF'ye mahkûm değiliz.
Türk-İş Genel Sekreteri
Denizer: Görüşürüz.
TİSK Başkanı Baydur:
Isterlerse görüşürüz.
ta vadeli istikrar programında öngörülen
özel selctör vergılerinin yüzde 2 - 2.5 ora-
nında arttınlmasına katılmadıklannı söyle-
yeceklerinı ifade etti.
Bu konuyu Ekonomik ve Sosyal Kon-
sey'de de işçi kanadı ile birlikte dile ge-
tirdiklerini kaydeden Baydur, "DPT'nin
bu görüşü yanlıştır. Böylece vergi kaçak-
larını bir miktar daha arttıracaktır. Ka-
çak çalışmayı bir miktar daha arttıracak-
tır. Planlama bunun yerine mali po/isyon-
da hizmeti ayağa götürürse daha rasyo-
nel sonuçlar alabilir" dedi.
DtSK Genel Başkanı Rıdvan Budak,
IMF ile görüşmelerini gerektiren herhangi
birneden olmadığını belirterek siyasılerin
ülkeyi IMF'ye mahkûm hale getirdiklerini
savundu.
Ülkenin ekonomik sorunlanrun, kayıt dı-
şı ekonominin kayıt altına ahnarak adil ola-
rak alınan verginin iktıdann siyasi yandaş-
lanna değil, halkın ihtiyaçlanna kullanıla-
rak çözüleceğini belirten Budak. "Rant ve
faiz ekonomisi değil, sanavivi öne çıka-
ran üretime dayalı bir ekonomi yaratıl-
malı" dedi.
DPT'nin. IMF heyetine sunacağı orta va-
deli istikrar programında sosyal güvenlik
kurumlannın açıklannın "diğer daraltıcı
önlemler nedeniyle" dönem boyunca ay-
nı seviyede tutulması plamyla ilgili olarak
da şöyle konuştu: "Sosyal güvenlik siste-
mine siyasi iktidarlann hiçbirisi bugü-
ne kadar bir katkıda bulunmamıştır. Sos-
yal güvenlik kuruluşları siyasi iktidarlar
aracılığıyla iflas ettirilmeye çalışılmak-
tadır. O nedenle de sosyal güvenlik sis-
teminin hizmet gücünü azaltacak yakla-
şımlara karşı sert tavır koyacağız."
Türk-tş Genel Sekreteri Şemsi Denizer
ise "Siyasal partilerden, hükümetler-
den farklı düşünebiliriz. IMF'ye bakış açı-
mız da farklı olabilir. Ama yaptığımız
görüşmelerde düşüncelerimizin farklı-
lığını dile gctiririz" dedi.
Ulusal Kalite Kongresi
Ekonomide kalite
konuşulacak
Ekonomi Servisi - Türk Sanayicileri
ve işadamlan Derneği ile Kalite Derne-
ği'nın işbirliğiyledüzenlenen Ulusal Ka-
lite Kongresi"nde, bu yıl beşincı ödül ve-
rilecek. Bu yıl 6'ncısı düzenlenecek TÜ-
SİAD - KalDer Kalite Kongresi'nin ana
teması. "ekonomi yönetiminde kalite"
olarak belirlendi. f ÜSl AD - KalDer ka-
lite ödülünün tanıtılması amacıyla dü-
zenlenen basın toplantısında konuşan.
Teknoloji ve Kalite lşleri Komisyonu
Başkanı Lütfi Yenel, Türkiye ekonomi-
sinin yapısal dönüşüm içinde olduğunu
belirterek, dışa açılma, dünya pazarla-
nyla bütünleşme ile serbest piyasa eko-
nomisine geçiş sürecinin koîay olmadı-
ğını ve sıkıntılar yaşandığını ifade etti.
1996 yılında yüzde 7.9 oranında büyüme gerçekleşti
Ekonomide yapay büyüme
• Geçen yıl üretimde artış hızı kamu sektöründe >r
üzde 13.9, özel
sektörde de yüzde 7.4 düzeyinde gerçekleşti.
1995 yılında 2 bin 938 dolar olan kişi başına düşen ulusal gelir geçen
yıl 2 bin 928 dolara yükseldi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ekonomi 1996 yılında yüzde 7.9
oranında büyüdü. Gayri safi ulusal gelir
(GSMH) içinde. 1996 yılında sanayideki
büyüme yüzde 7.1 oranında kalırken,
ithalat vergisindekı çıkış yüzde 22.9,
ticaretteki artış da yüzde 8.7 oramna
ulaştı. Geçen yıl üretimde artış- hızı
kamu sektöründe yüzde 13.9, özel
sektörde de yüzde 7.4 düzeyinde
gerçekleşti. 1995 yılında 2 bin 938 dolar
olan kişi başına düşen ulusal gelir geçen
yıl 2 bin 928 dolara yükselirken, 1993
yılındaki 3004 dolar düzeyine çıkamadı.
Devlet lstatistik Enstitüsü (DlE) 1996
yılı GSMH artış hızını açıkladı. Verilere
göre GSMH geçen yılın son 3 aylık
döneminde, 1995'in aynı dönemine göre
yüzde 8.8 oranında arttı. 1996 tümü için
ekonomi bir önceki yıla göre yüzde 7.9
düzeyinde büyüdü.
GSMH'de sektörler itibanyla büyüme
tanm sektöründe yüzde 5.2, sanayide
yüzde 7.1, inşaatta yüzde 4.8 düzeyinde
gerçekleşirken. ithalat vergilerinde
yüzde 22.9, ticari faaliyetlerde de yüzde
8.7 düzeyinde bir artış meydana geldi.
Gayn safi yurtiçi gelir de geçen yıl
yüzde 7.2 oranında arttı. Verilere göre,
GSMH'deki artış çerçevesinde 1995'te 2
bin 759 dolar olan kişi başına düşen
ulusal gelir, geçen yıl 2 bin 928 dolara
yükseldi. Kişi başına düşen ulusal gelir.
halen 1993 yılındaki 3004 dolar
düzeyine kadar çıkamadı.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU / LONDRA
Internette Ölünı
I
rrternetle çalışan 39 bilgisayar uzma-
nının "ruhlarını taşıyan bedenlehnin
kabuğundan" kurtularak "ınsan üs-
tü bir düzeye yükselmek üzere" geç-
mekte olan bir UFO'ya atlamak için top-
luca intihar etmiş olmalan yaşadığımız dö-
nemi çokgüzel anlatıyor. Birtaraftan kü-
reselleşme, teknolojik devrim ve simge-
si Internet ve postmodernizm (moder-
nizm sonrası). Diğertaraftan insan aklın-
dan ve gelecekten umudunu keserek grt-
tikçe modernite öncesine, "ortaçağa" ait
dünya görüşlerine yönelen insanlar...
Toplu intihariar ~
Geçen hafta Kaliforniya'da, 10.000 do-
lar aylık kiralı bir malikânede yaşanan ve
39 kişinin ölümüyle sonuçlanan trajedi tek
örnek değil. 1978, Guyana, Halk Mabe-
di üyesi 912 kişi, 1983, Teksas, David
Koreş Grubu üyesi 80 kişi, 1994 Isviçre
ve Kanada, Güneş Düzeni Mabedi (GDB)
üyesi 48 kişi ve 5 kişi, 1995, Fransa, GDB
üyesi 16 kişi, 1997 Fransa, GDB üyesi 5
kişi. Internette yarım saatlik bir dolaşma
ise başka toplu intiharlara yol açabilecek
düşünce sistemlerine bağlı yüzlerce gru-
bun variığını ortaya koyuyor. Birkaç delı
ile karşı karşıya değiliz! Yaygınlaşan bir
toplumsal durum var karşımızda. Üste-
lik bu grupların yazını, toplu intiharlann
2000 yılı yaklaştıkça artacağına işaret
ediyor.
Dini kozmoloji ve hayal
kırıklığı
Kaliforniya'da toplu intiharı gerçekleş-
tiren grup, gezegenimizin "hayyan kral-
lığı" ile "insan üstü bir başka dünyanın"
arasında bir geçiş platformu olarak ya-
ratıldığına inanıyordu. Bu üstün dünya-
dan gelmiş Do isimli lıderlerinin görüş-
lerini kavrayabildikleri için kendilerinin
de bu üstün dünyaya ait olduklarını dü-
şünüyorlar ve geriye dönmeye hazırlanı-
yorlardı. Çünkü "şeytan yaniılan (Lucife-
rians) tarafından yönetilen bu dünyada
kimse söylediklerine inanmıyor, mesajı
almıyordu...", "kötü otlar tüm bahçeyi
sarmıştı ve yapacak birşeyyoktu." Dün-
ya da zaten yakında "yeniden kullanıma
konmak üzere temizlenecekti." Bunu
UFO'larla gelen "me/eWergerçeWeşfire-
cek... insanlann temiz kalmış olanlannın
yeniden ve ebediyete kadarmutlu birşe-
kilde yaşamasının koşullannı sağlayacak-
lardı" (bu meleklerin temsili resimleri bi-
le vardı). Ancak bu üst dünyaya gitmek
için "insan memeli hayvan özelliklerini
terk etmeli" (içki, sigara, uyuşturucu ve
seks yok) ve "ruhlan taşıyan kabuğu ar-
kada bırakmalıydı." Böylece uzakta, za-
man ve mekân dışında, ebedi olarak var
olan bir "gerçek cennete" gidilebilecek-
ti. Grubun liderleri Do ve daha önce "çağ-
nlarak" giden eşi Di (kadın kanserden öl-
müş) buradan gelmişti. "Gerçek cennet
diyoruz, çünkü tarihte medeniyetler bo-
yunca başka uzaylılarda kendileriniinsan-
lara tann olarak sunmuş ve sahte cennet-
ler vaat etmişlerdi." Bu uzaylılar (Lucife-
rians- şeytan yaniılan) aslında melek de-
ğildi, insan üstü evrene geçemezlerdi,
bunlar sadece "biraz daha evrimleşmiş
insanlardı..." Grubun inancına göre 2000
yıl önce gelen bir geminin "kaptanı" ve
"yer timi", tam insanlara bu "insan üstü"
yere gitmenin yollannı anlatmaya başla-
1980'lerde yayımlanmış iki makalesinde
nükteli bir şekilde "yeni bir ortaçağ" ça-
ğın başlamakta olduğuna değiniyordu.
Bugün de dünyada, Roma Imparator-
luğu'nun "barbarlann" saldmları altında
çökmesiyle Avrupa'da ortaya çıkan be-
lirsizliği ve istikrarsızlığı anımsatan bir
hava var. Bugün Batı toplumlarında, bü-
yük göçmen nüfuslarının etkisiyle kültü-
rel özelliklerini kaybetmeye başladıkları-
nı düşünenlerin sayısı artıyor-ırkçılık! Or-
ugün dünyada, Roma
Imparatorluğu'nun "barbarlann"
saldınlan altında çökmesiyle
A\Tupa'da ortaya çıkan belirsizliği ve
istikrarsızlığı anımsatan bir hava var. Bugün
Batı toplumlannda, büyük göçmen
nüftıslannın etkisiyle kültürel özelliklerini
kaybetmeye başladıklannı düşünenlerin
sayısı artıyor.
Geçen hafta Kalifomiya'daki bu malikânede 39 kişi ölmüştü.
mıştı ki düşman uzaylılar, kaptanı öldür-
düler ve öğretisini çarpıttılar.
Grubun metinlerinden daha fazla alın-
tı yapmaya gerek yok. Durum oldukça
açık: Dini kozmoloji artı *uzayyo/u" ve ha-
len yaşanan dinlerin sunduğu "kurtuluş-
tan" olduğu kadar toplumsal sistemin
geleceğinden de umudu kesmişlik... Gru-
bun intihardan önce hazırladığı video kli-
binde üyelerden biri şöyle diyordu: "31
yıldırbu gezegendeyim. Burada bana ar-
tık bir gelecek yok."
Internet ve 'yeni ortaçağlar
r
Yukarıda aktardığım satırlara gulmeyi-
niz! Bunlarda kapitalist medeniyetin çık-
mazlarına ilişkin bize önemli bilgiler ve-
ren ağır bir trajedi gizli. Daha önce de ak-
tarmıştım. Umberto Eco, 1970'lerde ve
taçağın başında da şiddetli bir ekonomik
kriz ve çok önemli teknolojik gelişmeler
yaşanıyordu, at nalının yapılması, yelde-
ğirmeni, uzun mesafeli deniz ulaşımına
olanak sağlayan gemiler, pusulanın kul-
lanılmaya başlanması ve Arap rakamla-
nnın benimsenmesi... Nihayetokuma ve
yazma yaşını uzatarak büyük bilgi biriki-
mine olanak sağlayan gözlük. Bu tek-
nolojik devrime rağmen insanın gelece-
ğinin kendi kontrolü dışındaki güçlerce
belirlendiğıni anlatan bir dini kozmoloji (ev-
renbilim) egemendi. İnsanlann ö""jnde-
ki iki "kurtuiuş"seçeneği vardı: ÖlereK cen-
nete gitmek ya da 1000. yılın sonunda bir
"mesih"\x\ gelmesı. Bu toplumlarda, ye-
rellik, ırksal ve dini homojenlik güven ve-
riciyken, dünyanın başka yerlerindeki ırk-
lar ve dinler tehlike oluşturuyordu.
Biliyorsunuz, bu feodal toplum, kapi-
talizmin mayalanma sürecine, barutun
ve matbaanın kullanılmasına paralel ola-
rak 15. yüzyıldan itibaren dağıldı ve Av-
rupa'da yeni bir dönem "modemite" baş-
ladı. Bu ortaçağın dini kozmolojisi, aklın
ve bilimin cıddi sistemli bir eleştırisi altı-
na girdi. Fransız Devrimi, insanın kendi
tarihini kendisinin yapabileceğini göster-
di. Devrimin özgürlük, eşitlik, kardeşlik slo-
ganı daha sonra ekonomik somürüden
kurtulma çağnsı ile tamamlandı. insan
artık kendi kendisinin efendisi olmaya
hazırlanıyordu. Ancak tabii ki yaşam düz
bir çizgi izlemiyor hızlı değişım, kriz, is-
tikrarsızlık devrim vb. sık sık bireylenn ka-
fasını karıştırıyordu. Birçok düşünür/sa-
natçı gelişmenin sarsıntısına tepki olarak
eskiye öykünüyor ve bir ortaçağ ütopya-
sını gündeme getiriyordu. Ruskin, Wag-
ner, Dumas, hatta T.S. Eliot, etnik, kül-
türel ve dini olarak homojen, siyasi ola-
rak bölgesel, aristokratik; yani merkezi
devletin baskısından, korunaklı bir orta-
çağ ütopyası düşlüyorlardı. Bu ütopya-
da aklın kavrayışının yerini irade ve mad-
di gelişmenin, ekonomik dinamikterin
koyduğu sınırların yerini ise mistik imaj-
lar ve korkular alıyor, tek umut üstün in-
sanlann inancı ve ıradesi ile geniş kala-
balıkları kurtarmasına bağlanıyordu.
Işte günümüzde de bu tür ortaçağ dü-
şünürleri yeniden canlanıyor ve taraftar
buluyorlar. Ancak bu son olayın ilginç bir
boyutu daha var. Bilgisayar ve buna bağ-
lı Internet, (cyber space) bu din ve uzay
yolu mitolojisi ile birleşmiş kozmoloji için-
de, mihrap ve arkasındaki sonsuz ulvi
güce/akla benzer bir kavramsal kurum-
sal çerçeve sunuyor. Internete bağlanan-
lar, çok büyük ve sonuz bir güçle ilişki-
ye geçtiklerini düşünmeye başlayabili-
yorlar. Tarihin bittiği, sosyalizmin öldüğü,
tüm toplumsal/ maddi kurtuiuş umutla-
rının yok olduğu, gezegenin teknolojik
ve ekolojik gelişme ile yok olmaya doğ-
ru koştuğunun anlatıldığı, ekonomik kri-
zin toplumsal yapılan çözüp dağıttığı,
büyük şehirlerin ortaçağ şehirlerine ben-
zer bir şekilde etnik gettolara bölündü-
ğü bir dünyada, Internet tanrının yerine
geçecek bir metafor oluşturuyor adeta.
Böylece en yeni teknoloji ile en eski fi-
kirler, en ileri medeniyetlerin temsilcileri
olarak düşlenen UFO/uzaylılarla, pey-
gamberler, melekler, uzayla cennet bu-
luşuyor. Kurtuiuş ölümle ulaşılan biryol-
culuğa dönüşüyor, 2000 yaklaşırken me-
sihin gelmesine hazırlanılıyor. Eğer aklı-
nıza, bilime ve insanın yaratıcı gücüne gü-
venmiyorsanız, endüstriyel çevre kirlen-
mesi ve ozon deliği ile yavaş yavaş ölen,
genetik mühendisliği ile dejenere olan, bu-
na karşılık hiçbir toplumsal gelecek sun-
mayan bu gezegeni, bir an evvel terk
ederek bir başka "üst ve daha iyi yere"
gitmekten başka çare var mı? •
tŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
YiizAkı
Hani bir Dr. Şükran Erdem vardı. 'Inanmış bir
Müslüman'olduğu için türbanını çıkarmamaktadi-
renen ve bu yüzden boş bir müze odasına, dok-
torluk yapmasına izin verilmeden kiütlendiği şek-
linde mazlum şovunu milyonların önünde büyük
bir başarı ile oynamıştı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Bölüm Baş-
kanı Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun, bir dok-
torun hastanede iken uyması gereken kıyafet yö-
netmenliğine uymasını istemesi nedeni ile, şeri-
atçı cephe tarafından işkenceci ilan edilmesini
sağlamıştı.
Hastaneye REFAHYOL iktidannda yönetmeliğe
aykırı olarak atanmış olan uzman sayısı bir kalem-
de 45-50 kişiye ulaşmış bulunuyor. Fiilen Birlik
Vakfı kurucusu ve bakanın askerlik arkadaşı tara-
fından yönetilmekte olan hastane koridorlarına
girdiğinizde, adım başı türbanlı kadın doktor ve hem-
şirelerle karşılaşıyorsunuz. Erkeklerin kafalarının
içinı giysilerinden okumaya olanak yoksa da şöy-
le bir koridorlarda dolaşmak, selamlaşmaları izle-
mek, nasıl bir ortam yaratıldığını kavramaya yeti-
yor.
Şimdi bu hastanede bilimsel kimliklerı ile var
olmuş, yıllardır uzman yetiştiren bilim insanlan için
çok zorlu sınav günleri gündemde.
Ya bilimin, tıp yemininin, sorumluluklannın ge-
reğini yerine getirecekler; bilimsel nitelikleri uygun
olmayan, sadece şeriat cephesine yakınlıkları ne-
deniyle seçilenlere, yönetmeliklere aykın atama-
lar ve kadrolaşmaya karşı direnecekler, ya da in-
san olmanın, sorumluluğun gereğinden kaçacak-
lar.
Birinci yolu seçtiklerinde başlanna gelecekler bes-
belli. Şeriatçı medyanın boy hedefi olmak en ha-
fifi. Çoğu sadece görevlerini, sorumluluklarını terk
etmedikleri için çoktan ölüm tehdidi almaya baş-
lamışlar. Sürgünler, cezalar belki de onlar için dü-
şünülenlerin en hafifleri olacak.
En kolay seçim, her biri mesleklerınde çok de-
ğerli bilim insanı olan kişilerin, kapışılacakları özel
ünlü hastaneleri seçerek istifa etmeleri, ünlü ve de
zengin olmayı seçmeleri. Tabii ki bile bile, mesle-
ğin etik değerlerine ihanet etmiş, gerçek bilim in-
sanlan yetiştirmek gibi moral değeri çok yüksek
bir görevden vazgeçmiş olacaklar.
Zaten kendilerinden beklenen, istenen de bu.
Içlennde günler, aylardır rahat uyku uyuyamayan-
lar var. İnsan olma onuru ilegüvenli bir yaşam. hu-
zur arasında bir seçime zorlanmışlar. İstifa etme-
yerek seçimlerini yapmışlar. Onları uykusuz kılan,
insan olma onurunu taşıma savaşımından yüz akı
ile çıkma koşullarının zorluğu. Arkalarında örgüt-
lülüğü, Sağlık Bakanlığı'nı görememenin, tek tek
kalmanın sıkıntısını yaşıyoriar.
Bugünlerde doktor gibi doktor, öğretmen gibi öğ-
retmen, milletvekili gibi milletvekili, sendikacı gi-
bi sendikacı, vatandaş gibi vatandaş.. olmak ne
kadar da zor. İnsan olma onurunu korumada, ger-
çekleri görebilmek, sağlıklı düşünebilmek, etik de-
ğerleri koruyabilmek, doğru seçim yapmak da
yetmiyor. Bunları yapabilmek için çok zorlu bir sı-
navdan geçmek, bu sınavdan yüzünün akı ile çı-
kabilmek gerekiyor.
Siyasi partiler, bilinen bütün örgütlenmeler, de-
mokrasi, insan hakları, çağdaş yaşam sınavında
üzerlerine düşeni etkili yapamayınca, bunlardan
alabildiğimiz güçle ancak kendimizle barışık olma-
ya alışmış kültürümüzle sudan çıkmış balığa ben-
ziyoruz.
Işte böyle insan olma onuru sınavından yüz akı
ile çıkmanın zorlukları ile kafam karışmış bir gün-
de, her şeyi unutmak üzere iki sinema bir tiyatro
yapınca, karamsariığımdan utandım. Bin çarpıkdü-
zene teslim olmuş, diğeri insan olma onurunu ko-
rumaya çalışan insanları anlatan iki ayn film, 'Far-
go' ve 'Ingiliz Hasta'dan sonra, çok zor bir tiyat-
ro oyunu 'Histeri' aklımı başıma getirdi. Hayır, hiç
de neşelenmedim.
Histeri çok zor ve tiyatro sanatından ödün ver-
meyen, müşteri eğlendirmeyen bir oyun. Üstelik
biliyorsunuz 'Tiyatro Stüdyosu' binbir güçlükle ta-
mamlanmak üzere iken tiyatrosu yanmış bir top-
luluk. Orada burada, dostlar dayanışması içınde,
boş bulabildikleri tiyatrolarda, reklamsız, inatla
toplumun karşısına çıkıyorlar. Istanbul'da 7 sah-
nede, 17 kentte, 19 turnede gerçekleştirilen gös-
terilerde 40 bin seyircinin karşısına çıkmayı başar-
mışlar.
Demekki insanlar insan olma onurunu, meslek-
lennin etik değerlerini savunmakta kararlı olduk-
larında, arkalarında sahip çıkacak güçlü örgüt-
lenmeler olmadan bile, zorlu sınavlardan yüz akı
ile çıkmanın bir yolunu da bulabiliyorlar. Zuhal
Olcay, Haluk Bilginer, Ahmet Levendoğlu ve
arkadaşlarına teşekkürler...
iktisatcılar Haftası 10-12 nisanda
İktisat-siyaset ilişkisi
tartışmaya açılıyor
Ekonomi Servisi - Is-
tanbul Üniversitesi tktisat
Fakültesi Mezunlan Cemi-
yeti tarafından düzenlenen
Iktisatçılar Haftası, 10-12
nisan tarihlerinde The Mar-
mara Oteli'nde yapılacak.
"Türkiye''de sermaye,
devlet, siyaset" konusu-
nun ele alınacağı Iktisat-
çılar Haftasf na Cumhur-
başkanı Süleyman Demi-
rel de katılacak.
Üç gün sürecek hafta
süresince piyasa ve demok-
rasi ilişkisi çeşitlı boyutla-
rıyla tartışılacak. Aynca
yeraltı ekonomisinin gü-
nümüzde ulaştığı boyutlar
ve toplumsal, siyasal ya-
şam üzerindeki etkileri;
devletin iktisadi ve siyasi
konularda geçirdiği. geçi-
receği dönüşümler; top-
lumda yaşanan siyasi ve
ekonomik değişimlerin
devlet ve siyasi temsil dü-
zeyinde yarattığı kriz ve
ideolojik dönüşümler ve
söz konusu konulann ta-
rihsel, sosyal. felsefı, eko-
nomik ve kültürel boyutla-
n hakkında farklı toplum-
sal kesimlenn projeleri ele
alınacak.
Sunuş konuşmalannı Al-
pay Biber, Esfender
Korkmaz, Talat Or-
hon'un yapacağı 22. İkti-
satçııar Haftası'na üniver-
site, bürokrasi, basın, sen-
dika ve iş çevrelerinden şu
isimler katılacak:
"Metin Kutal, Yılmaz
Karakoyuolu, Sungur
Savran, Erol Yarar, Gül-
ten Ka/gan, Gül Turan,
İsmet Alver, Osman Ca-
vit Ertan. İzzettin Önder,
Veysi Seviğ, Vlemduh Ya-
şa, Erol Çevikçe. Deniz
Gökçe, Erinç Yeldan, Er-
gin Yildizoğlu, Lütfü Du-
ran, Nihat Falay, Cem
Eroğul, Cemij Oktav, Yü-
cel Sayman, İlhan Teke-
li, BavTam Meral, Meh-
met Altan, Toktamış Ateş,
Ali Bayramoğlu, Fehmi
Koru, Suat Parlar, Murat
Özyüksel, Kadir Cangız-
bay, İoanna Kuçuradi,
Fikret Başkaya, Ali Bu-
laç, İzzet Çetin. Tarhan
Erdem, Orhan İviler,
Muharrem Ka>han."