Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 NİSAN 1997SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Filmleri Ankara'da büyük ilgi gören, Avrupa'da yaşayan Türkiyeli yönetmenler:
Yeşilçaııı\la Âlman disipliııiyle çahşırız
CUMHURCANBAZOGLU
Yerli kısa fılmin merkezi olmaya başla-
yan Uluslararası Ankara Fılm Festivali, bu
yıl Türkıye dışında yaşayan Türkiyeli genç
yönetmenlere 'Kısa Sınır Tanımaz' diye bir
köşe açtı ve onlan ulusal yanşmaya davet
ederek büyûk bir adım attı. Bu genç yönet-
menlerden Mehmet Kurtuluş, 'Düsiz' adlı
yapıüyla dramatik dalda binnci olurken Ay-
şe Polat da Kontes Sophia Hatunla seçicı
kunıl özel ödülûnü kazandı. Aynca Duran
Dohı, Tangle-Food ve Mavi Çocuk adlı ya-
pıtlanyla. Seyhan Derin, Ben Annemın Kı-
zıyım belgeseliyle büyük beğeni topladı.
Çoğu akademik sinema eğitimı almaması-
na karşm teknik becerileri ve özgün dille-
nyle festivaldeki çıtayı yükselten bu genç-
lerin başansı, festivali ızleyenleri çok heye-
canlandırdı. Şimdi ası! sorun, Yeşilçam'ın
alışkanlıklannı ve yetersizliklerini yakın-
dan bılen bu ınsanlan yerli sinemaya ka-
zandırmak.
- Türkiye'deki festivauerden bekkntile-
rinizneler?
Ozgür Dyanık: Festivallerde insanlann
tnrbirine yaklaşmasını, projeleri tartışmala-
nnı seviyorum. Festivallerkısa metrajın var
olmasma katkıda bulunuyor.
Mehmel Kurtuluş: Milliyetçi değilim a-
ma kim olduğumu, nereden geldiğimi çok
iyi biliyorum. Ankara'da ödül kazanmak bu
açıdan önemli. Türküm ve yurtdışında ana-
dilini unutan bırçok gence dıkkat çekmek
için Dilsiz diye bir film yaptım.
Duran Dolu: Önce yanşmak önemliydi
ve 1992 'de Ankara'da ödül kazandım. Şim-
di filmlerimin Türkiye'deki seyirciyle bu-
luşmasmı sağlamak ıçin buradayım.
- Türkhe'de üretilen kısa filnüerin diize-
yini nasd buluyorsunuz?
Ayşe Polat: Bireyselliğin çok oturmadı-
ğı bir ortamda çok bireyselliğe kaçan fılm-
ler izledik ve bıraz yapay kaldıklannı gör-
dük. Ömeğin birçoğunda Tarantioo etkisi
vardı. Oysa ben yaşayan konulann üzerle-
rine gitmelerini isterdim. Örneğin Güney-
doğu'dan gelen asker gençlerin psikolo-
jılerini inceleyen fılmler yapabilirlerdi.
- Yaşadığınız ülkeierden tusıl destek gö-
rüyorsunuz?
Ozgür Uyanık: Ingiltere'deyabancı sine-
macı olmanın büyük avantajı var, egzotik
geliyor yapnklannız. Piyasa renklensin di-
ye etnik gruplara daha fazla olanak sağla-
nıyor. Ancak devlete sundugunuz proje et-
nik değilse sorunlar başhyor.
'Kısa metraj mantığı gelişiyor'9. Ankara Uluslararası Film
Festivali gelecek yıllarda iki özel-
ligiyle anımsanacak bizce. Birinci-
si yurtdışından yapıtlanyla festi-
vale katılan Türkiyelı kısa metraj-
cılann getirdiği umut, ikincisi de
yerli uzun metraj yanşmasında
Hoşçakal tstanbul'u ızlerken çile-
den çıkan seçici kurulun tepkisi.
Uzun metraj jünsinde görev ya-
pan, bu arada yurtdışından gelen
gençlerin kısa filmlerini izleme
olanağı bulan yönetmen ve senar-
yoyazan IşüÖzgentürk'le festiva-
lin kısa değerlendırmesıni yaptık:
- Sami Güçlü'nün Hoşçakal Is-
tanbul'unu jüri neden yanşma dı-
şıbırakü?
Hoşçakal lstanbul gibi birkop-
yanın festivale gönderilmesi ger-
çekten saygısızlıktı. Muhsin Er-
tuğrul zamanı fılmlerinin kopya-
lan kadar kötüydü. Festival film-
leri biçirn ve öz olarak yenilikçidir.
[vrupa'da yaşayan Türkiyeli genç
yönetmenlerin önleri çok açık. Almanlann
öyküleri bittiği için bu gençlere iyi olanaklar
sağlıyorlar. Türkiye'de kısa film yapanlarda da
önemli gelişmeler vardı. Filmleri günümüz genç
insanını ilgilendiren konularla doluydu, kısa film
mantığı iyiydi ve gelişme göstermişti.
Ancak çok az film olduğundan
bizde bu değerlere göre bir ön e-
leme yapılamıyor.
- Bu kadar az filmi olan bir si-
nemaya dört ulusalvanşma çok de-
gümi?
Dört festivalin artık kendine
farklı yollar çizmelen gerekiyor.
Festivaller popülerlik artsın diye
yanşma düzenliyor, ama örneğin
Ankara'da kısa filmlere gidenlerin
sayısı uzun metrajlılara giderüer-
den çok fazlaydı. Biz birçok filmi
üç, dört kişiyle izlerken kısa film-
lerde tekraryapıldı.
- Kısa metraj bölümünde Al-
manva'dan gelen üç genç\önetmen
Ayşe Polat, Duran Dolu ve Mehmet
Kurtulnş'un yapıtlan çok beğenil-
di. festivaldeki kalite düzeyi birden
çokyükseldL Nasıldeğerlendiriyor-
sunuzbu yenihavayı?
Bence önleri çok açık. Alman-
lann öyküleri bitti, onun için bu
gençlere iyi olanaklar sağlıyorlar.
Ancak yine de bir ezilmişlikleri
var. Bu nedenle kendilerini kanıt-
lamak istiyorlar. Sorunlan çok
farklı. Bizdeki çocuklar gibi sosyal
ve politik olmak zorunda değiller,
daha bireysel şeyler anlatabiliyor-
lar.
Türkiye'de kısa film yapanlar-
da da önemli gelişmeler vardı.
Hepsinin filmleri günümüz genç
insanını ilgilendiren konularla do-
luydu, kısa fılm mantığı iyiydi ve
gelişme göstermişti. Oysa uzun
metrajlılarda günümüz insanını
tartışmaya sürükleyecek bir iki
filmden başka ömeğe rastlayama-
dık.
- Ankara Fılm FesfjvalT nde bu
yıl sizi en fazla hangi bölfim etkile-
di?
Ben bölümlere dikkat etmeden
başka bir konunun altını çizmek is-
tiyorum. Tuncel Kurtiz'in festi-
valin yıldızı olduğuna inanıyorum.
Üç uzunmetrajda başrole yâkın et-
kileyici üç karakter oynuyordu,
Ayşe Polafın kısa metrajında da
başroldeydi, yine Tuncel için Al-
manlann yaptığı belgesel gösteril-
di. Her fılmine düzey atlatan böy-
le bir oyuncuya sahip olduğu için
onur duymalı Türkiye.
Mehmet Kurtuluş: Almanya'daki ikinci
kuşak Türkiye'yi ve Ahnanya'yı daha iyi
özümseyebiliyor. Bu nedenle değişikbir ha-
vamız var kısa fılmcıler arasında.
Duran Dolu: Almanlar olaya akıllı yak-
laşıyor. Şuandaonlardoğru dürüst fılm üre-
temiyorlar, Fassbinder gibi ekolleri yok ar-
tık. Bizler değışık bakış açımızla Alman si-
nemasına zenginlik katıyonız.
- Yerli pryasaya girme gjrişiınkriniz var
mı?_
Ozgür Uyanık: Bana "Burada sinemati-
cari ama insanlar laf olsun diyeyapıyor. tşi-
ne tngütere'de devam et, kendini hazır his-
sedince lngiltere'den destek bulup Türld-
ye')egel"dediler. Bu arada YavuzOzkan'ın
atölyesine gittim. 'GÖbek' adlı fılmimi iz-
ledi ve sinema duygumun olduğunu, atöl-
yenin imkânlannı kullanarak 35'lik bir kı-
sa metraj film yapabileceğimi, yeni çekece-
ği 'Vahşetin Anatomisi'nde asistanlığını üst-
lenebileceğimi söyledi. Bugünlerde bu kı-
sa metraj için öykü anyorum. OğuzAtay'ın
'Beyaz Mantohı Adam' öyküsü ilginç gel-
dı.
Duran Dolu: Kendimi ifade edebilece-
ğim ortam ve paraburada sağlanırsa, Alman
disiplini ve senaryo ile ilgili ön çalışma bu-
radaki arkadaşlarla oluşturulabilirse Türki-
ye'de de rahatlıkla fılm yapılabilir.
Ayhan Salan Alman disiplınine açık olan
prodüksiyon amıri, teknik adamlar ve Türk
oyuncularla bir şeyler yapmak istiyoruz; o
eski prodüktör düşüncesine
boyun eğmeden çalışmalıyız.
MehmetKurtuluş: Alman-
ya'daçalışma şartlanmız daha
iyi ama Türkiye'den teklif ge-
lirse hayır demem, çünkü Tür-
kiye kültürü çok zengin birül-
ke, yapılacak öykü bol.Bura-
da daha önce çalışırken dört
dörtlük teknik ekiplerin oldu-
ğunu, pratik yönlerinin geliş-
tiğini gördüm. Disiplin yara-
tıldıktan sonra burada da çok
iyi işler çıkabilir.
Ayşe Pbtafc Gelecekte fılm-
lerimizin çoğunun konusu bu-
radan olacak. Örneğin benim
bundan sonraki projem bir
Türk eşcinselin 70'lerde yaşa-
dıklan. Avrupa'da yaşadığı-
mız için olaylara daha farklı
bakabiliyoruz. Bu bizim avan-
tajımız.
Ayhan Salan Göreceksı-
niz, Almanya'daki genç yönet-
menlerden biri buraya gelip
çok iyi bir Türkıye filmi yapa-
cak. Türkiye'deki gibi belli
sınıfta olmamanın serbest-
liğinı iyi kullanacağız.
Eedenesahip olabiMerama...
CUMHUR CANBAZOĞLU
lyiden iyiye sinefillere yönelik bir
program hazırlayan festivalin ağır
toplanndan Çek yönetmen Jiri
Menzel'in uzun yıllar rafta
beklemiş 'Öksedeki
Tarlakuşlan na geldi sıra.
Totaliter rejimlerin ve
bürokrasinin mantıkdışı
uygulamalanna karşı,
yabancı Oscarlı bir önceki filmi
'Süa Denetlenen Trenler'in (1967)
sert tonunu devam ettirerek
yaptığı 'Öksedeki Tarlakuşlan'
MenzePin şanssız bir filmi
olarak sinema tarihine geçti.
Dubçek'in getirdiği 68
rüzgârlanndan etkilenerek
çekilen, ancak Sovyet
müdahalesinden sonra yasaklanıp
rafa kaldınlan bu fılm, tam yirmi
yıl sonra 1989'da yeniden gözden
geçirilerek ortaya çıktı ve 1990'da
katıldığı Berlin Film Festivali'nde
'Alün Ayı' aldı. Ödül o günlerde
Batı basınını ikiye bölmüştü.
Bir kısım eleştirmen. fılmin
politik yönüne ödül verildiğini
söylerken diğerleri 20 yıl
gecikmiş bir başyapıtı
alkışhyordu.
1969'danl974'edekfilm
yapmasına izin verilmeyen, daha
sonra yoluna satır aralanna
saklanmış kara mizahla ve şifreli
mesajlarla devam eden Jiri
Menzel'in 1989'da Barrandov
stüdyolannm karanlığından çıkıp
özgür kafayla el attığı 'Öksedeki
Tarlakuşlan', 50'li yıllann
Çekoslovakyası'nda ıslah
kampma dönüştürülmüş
bir hurda deposunda
geçiyor.
Erkeklerle kadınlann
birbınyle görû§türülmediği,
ancak gardiyanın yardımıyla yine
de hoş dakikalann geçirildigi
kampta yaşananlann anlattığı
özetle şu:
Parti insanlann vûcutlanna
egemen olabilir, ama duygulanna
asla.Hrabal'ın aynı adlı
romanından alınan 'Öksedeki
Tarlakuşlan', dilindeki
özgürlük, sonbahar renkleri,
mizaha gizlenmiş lirizm ve
oyunculann sade oyunuyla dikkat
çeken bir çalışma.
Kazan'ın 'Aşk Bahçesi
9
Kültûr Senisi - 'Aşk Bahçesi'
1920'lenn küçük bir Kansas kenti de-
korunda gecen bir gençlik aşkını an-
latan. 36 yılhk bir Elia Kazan yapıtı.
Ekonomik sıkıntı döneminin ufuk-
ta kendismi hıssettirdiği yıllarda ge-
çen unutulmaz bir aşkın kahramanla-
nnı NatalieWbod'la beyaz perdedeki
ilk rolünde, hıç de aksamayan genç
Warren Beatty canlandınyor. Yıllar
önce sinemalarda 'AşkBahçesi' adıy-
la gösterilmış ve bizde de büyük ilgi
görmüş olan fılm, seyircinin gözün-
den bir-iki damla yaş da getirten duy-
gusal bir dram.
Finali bu tür duygusal gönül hikâ-
yelerine düşkün olan seyirciyi pek
memnun edecek değilse de çekim,
anlatım, oyunculann yorumu ve ge-
nel atmosferiyle Kazan'ın filmogra-
fısindeki hatın sayılır çalışmalann-
dan, zengin ve yoğun bir fılm "Spten-
dor in the Grass". Amerikan toplu-
mundan acımasız gözlemler içeren,
abartmah oyunculuğun ve dramati-
zasyonun egemenolduğu. bazı başya-
pıtlan da banndıran fılmografisini
1976'daki 'The Last Tycooo'dan
sonra kesip kendisini roman yazma-
ya veren, ancak son yıllarda yine "ba-
ba vatanı" Anadolu'da geçecek olan
yeni bir fılmin hazırlıklanyla uğra-
şan Kazan'ın 1961 'den kalma bu et-
kileyici "aşkhikâyea''ni nostaljikbir
merakla, yıllar sonra yeniden seyret-
mek hoş kaçabılir. Senaryoyu yazan
VVllliam Inge'ye Oscar ödülü kazan-
dıran fılm, başanlı oyunuyla Oscar'a
aday gösterilen Natalie Wood'u ise
hayal kınklığına uğratmıştı.
4
Amerikan sineması virüs gibi'
Kültür Senisi - Geçen yıl Venedik Film Şenliği'nde
Jüri Özel Ödülü kazanan "Haydutiar" filminin yönet-
meni Otar IosseUani, Amerikan sinemasmın bir v irüs
gibi izleyicinin kanına girdiğini söyledi. Iosseliani,
" Benim ültem Gürdstan'da durum farkh değO. Her şey
viski, kolı gibi Amerikan üriinlerinin gelmesiyle
başladı^dedi.
16. Ulusiararası lstanbul Film Festivali çerçevesinde
dün The Marmara Oteli'nde düzenlenen basın
toplantısmj katılan Otar Iosseliani, Sovyetler Bırliği
dönemindeGürcistan sinemasmın avangard bir sinema
olduğunu aılattı. Bu dönemde Gürcistan sinemasmın
da Ameriıan sinemasmın etkisi altında kaldığını
söyleyen yönetmen, "HoBy>vood'un bütün dönya
ülkelerini adeta uyuşturucuya alı^ünr gibi kendi sine-
masma ve orzına ahşürmakta usta olduğunu bilivoruz.
Rusya'da açık kalan bütün sinemalarda ve televizyon-
larda Amerikan filmleri gösterifiyor" dedi.
Gürcü sinemasmın her zaman muhalif olan yapısıy-
la Sovyet yönetimini rahatsız ettiğini belirten yönet-
men, kendi filmlerinin de yasaklanması nedeniyle
Fransa'da yaşamak zorunda kaldığını söyledi. Bunun
bir sürgün olarak değerlendirilmemesi gerektiğini be-
lirten yönetmen, her filminden sonra Gürcistan'la
bağlantı kurduğunu belirtti.
Dünyanm her köşesinde aynı sorunlann yaşandığına
inanan Iosseliani, çektiği Fransızyapırru fılmleTde hep
Gürcistan halkını anlattığını, bunu da Fransız karak-
terleraracılığıylayapabildiğini söyledi. Iosseliani hâlâ
Gürcıstan'ı anlatan filmlerçekmesini, duygusal ve en-
telektüel birikimini doğduğu ve yetiştiği ülkeden al-
masına bağlıyor.
B U C U N
EMEK: Öksedeki Tarla-
kuşlan (12.00-18.30)
Öpülmüş (iptal edildi)
FITAŞ-1: Dekalog 3-4
(12.00-18.30),Robinson
Crusoe (15.00-21.30)
FtTAŞ-3: Akrebin Yolcu-
luğu (12.00), Adamski
(15.00-21.30), BirErke-
ğin Anatomisi (18.30)
FİTAŞ-5: Aşk Bahçesi
(12.00-18.30), Eve Daha
Yakm (15.00-21.30)
REKS: Gece Inerken
(12.00), ErotikÖyküler II
(2) (15.00), Kaprisli Yaz
(18.30), Bir Oda Hızmet-
çisinin Güncesi (21.30)
MB.BlüSm
İSTANBUL
FİLM FtSTİUALİ
Y A R I N
EMEK: Ne Kadar Uzak
O Kadar Yakın (12.00-
18.30), Amerika, Ameri-
ka! (15.00-21.30)
FİTAŞ-1: Dekalog 5-6
(12.00-18.30), 0(15.00-
21.30)
FİTAS-3: Ali (12.00),
Ölü(15.00-21.30),Tabut-
taRövaşata( 18.30)
FİTAŞ-5: Kısaltma
(12.00-18.30), ErotikÖy-
küler 11(1) (15.00-21.30)
REKS: Yol Arkadaşı
(12.00), Baştan Çıkancı-
nın Güncesi (15.00), Aşk
Bahçesi (18.30), Saman-
yolu(21.30).
Ölüseviciliğin
anatomisi
MURATÖZER
"Ölüsevicilik'' üzerine
yapılmış az sayıda fılm var-
dır. Bunlar içinde geçen yıl-
larda yine lstanbul Film
Festivali'nde izlediğimiz
Patrick Bouchitey filmi
"Lune Froide - Soğuk Ay"
(1991) ayn bir önem kaza-
nır.
îki arkadaşın ölü bir kıza
duyduğu aşkı anlatan bu si-
yah-beyaz başyapıt, Char-
les Bukowski dünyasını be-
yazperdeye benzersiz bi-
çimde yansıtır.
Bugün izleyeceğimiz
Lynne Stopkevvich filmi
"Öpülmüş" (Kissed) de bir
uyarlama. Barbara
Gowd>r
'nîn çok tartışılan
" We So SeMom Look on Lo-
ve" adlı kısa hikâyesini te-
mel alan yapım, uyarlandı-
ğı yapıt kadar olmasa da tar-
tışmalarla karşıranmış.
Öykü, "ölü seviciliğin
anatomisi''ni çıkarmaya yö-
nelik... Kendi halinde bir
kız gibi görünmesine kar-
şın, aynı zamanda bir ölüse-
vici olan Sandra Larson'm
öyküsü bu. Bir cenaze leva-
zımatçısında ölülere mak-
yaj yapan kişinin yanında
çalışan Sandra, böylece çok
sevdiği ölülere daha yakın
olacaktır.
Bu arada ona deliler gibi
âşık olan tıp öğrencisi Ma-
ti de ölülerle başa çıkma ça-
bası içinde genç kızın gön-
lünü kazanmaya çalışmak-
tadır...
Barbara Gowdy'nin hikâ-
yesini alıp sinemaya akta-
ran yönetmen Stopkevvich,
ölümün ya da ölünün so-
ğukluğunun zaman zaman
"çekici'' olabileceği nokta-
smda yola çıkarak etkili bir
sonuca ulaşıyor filmde.
Molly Parker, Peter Ou-
terbridge, Jay Brazeau ve
Natasha Morlcy'in oyuncu
kadrosunu oluşturduklan
fılm, Don MacDonald'ın
yapıma bire bir uyan müzi-
ği ve Gregorv Middleton'un
çarpıcı görüntü çalışmasıy-
la da etkisini duyumsatıyor.
Ölümle "banşık" bir kadı-
mn, tûm yaşamma yaydığı
"ölüm hayranhğı''nı akıcı
bir anlatımla sunan "Öpül-
müş", izleyicilerin ikiye ay-
nlmasma neden olabilecek
özelliklerde bir film.
Daha önce Peter Greena-
way'in "TheCook,TheThi-
ef, His Wife and Her Lover
- Aşçı, Hırsız, Kansı \« Âsv-
ğı" (1989), Pier PasoKıü'nin
"Salo o le 120 Giomate di
Sodoma - Salo ya da So-
dom'un 120 Gûnü" (1975)
gibi çok tartışılan izleyicile-
ri saflara ayıran fîlmleriyle
boy ölçüşemese bile onlara
yaİdaşacağından kuşkumuz
yok. (78 dakika).
Gençsana ar'da
I Kühür ServBİ - Şark Hayat"ın düzenlediği 'Genç
Sanat Günleri' kapsammdaki 'Ilk Alkışlar" etkinliğinde
yann saat 19.30'da Eser Bilgeman (piyano), Bahar
Biricik (keman) ve Julia Kerimova (piyano eşlik)
konseri yer alacak. Sanatçılar Mozart, Liszt,
Rachmaninof, Brahms ve Prokofief in yapıtlarından
oluşan bir repertuvar sunacaklar.
0P
I Kültür Servisı - Borusan Oda Orkestrası bu akşam
saat 20.00'de Harbiye Askeri Müze Konser Salonu'nda
şef Saim Akçıl yönetiminde ÇEKÜL Vakfı yaranna bir
konser verecek. tki bölümden oluşan konserde Bach ve
Şostakoviç'ın yapıtlanna yer verilecek. (251 54 44)
'Genç SolistJer Serisi'
• Kültur Servisi - Mimar Sinan Üniversitesi Devlet
Konservatuvan Senfoni Orkestrası yıhn üçüncü
konserini 'Genç Solistler Serisi' adı altında 8 nısan sah
günü saat 16.00'da Mimar Sinan Üniversitesi'nin
Fındıkh'daki oditoryumunda gerçekleştirecek.
Programda Mozart, Wienawski, Beethoven ve Ulvi
Cemal Erkin'in yapıtlanna yer veriliyor. Konserin
solistleri ise Yağmur Dal (piyano), Elvan Baran
(keman) ve Ebru Sonakın'dan oluşuyor.
Yeni müzik kayıt teknolojisi
I Kültür Servisi - Türkiye'de ilk pop müzık bölümünü
kuran Akademi tstanbul müzik alanındaki teknolojik
gelişmeleri yakından izliyor. Akademi lstanbul Sanat
Okulu'nda hayata geçirilen 'Midi Müzik Kayıt
Stüdyosu' 16 kişilik bir orkestranm enstrümanlanndan
çıkan sesleri yazacak ve okuyacak kayıt ortamlan
sunuyor. Stüdyoda verilecek kurslar 5 nisanda
başlayacak.(251 74 84)
Burtıan Uygun, Artium Sungur
Sanatevi'nde
• Kültür Servisi-
Artium Sungur
Sanatevi, çağdaş
Türk resim sanatmın
en önemli
isimlerinden biri
olan Burhan
Uygur'un ölümünün
5. yılında sanatçının
anısına bir sergi
düzenledi. Serginin
en önemli özelliği
sanatçının ölümünün
ardından düzenlenen
ikinci sergi olması.
1992'deyitirdiğimiz
Burhan Uygur, tDGSA Resim Bölümü'nde önce
Nurullah Berk, sonra B.Rahmi Eyuboğlu atölyesinde
öğrenim gördü. Salzburg Yaz Akademisi'ne katıldı.
Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli vakıf ve kuruluşlarca
ödüllendirildi. Uygur'un sergisi, 16 nisana dek
izlenebilir. (227 75 93)
YHmaz Güney'i anma
• Kültür Servisi - Yılmaz Güney 60. doğum günü
nedeniyle hafta boyunca tdil Kültür Merkezi'nde
çeşitli etkinliklerle anılacak. Etkinlikler bu akşam
saat 17.00'de sanatçılar ve çeşitli demokratik kitle
örgütlerinin katılımıyla başlıyor. Programda aynca saat
19.00'da da "Aynalar Çirkin Kral' adlı belgesel
gösterilecek. Yönetmenliğini Musa Çözen'in
yaptığı, Can Dündar'ın hazırlayıp sunduğu belgesel
öncesinde Can Dündar da belgeselle ilgili görüşlerini
içeren bir konuşma yapacak. Anma etkinlikleri
kapsamında çarşamba günü saat 19.00'da Ahmet
Soner'in hazırladığı 'Adana Paris' belgeseli, saat
18.00'de Yılmaz Güney'in Yol isimli filmi
gösterilecek. Güney'in filmlerinin gösterileceği
etkinlikler kapsamında ise perşembe saat 15.00'te
'Arkadaş', 18.00'de de 'Umut' adlı filmleri cuma günü
saat 15.00'te 'Ağıt'. 18.00'de 'Endişe' adlı filmleri,
cumartesi saat 13.00'te 'Sürü' vesaat 19.00'da da
'Duvar' isimli filmleri izlenebilir.
Orhan Kehri Karsu TekstM Sanat
Galensi'nde
• KüHür Servisi - Orhan Kehri'nin suluboya
çahşmalan bugün Karsu Tekstil Sanat Galensi'nde
açılıyor. 1949 yılında lstanbul'da doğan
Osman Kehri, 1971 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu Grafık Sanatlar Bölümü'nden mezun
oldu. Bir yıl süre ile Londra'da illüstratör olarak
çalışan sanatçı, bugüne kadar grafik sanatmın hemen
her dalında başanlı ürünlere imza attı. Sanat eğitimi
veren çeşitli kurumlarda görev alan Osman Kehri halen
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde
öğretim görevlisi olarak çahşmakta. Sergi 25 nisan
tarihine dek görülebilecek.
Bia Kazan Kayseri'de
• KAYSERt (Cumhuriyet)
- Ünlü sinema yönetmeni
Elia Kazan ile sanatçı Zülfü
Livaneli. Kazan'ın
memleketi Kayseri'ye
geldiler. Gezinin "özlem ve
duygu ziyareti" olduğunu
belirten Kazan, tarihi Saat
Kulesi'ni ziyaret etti.
Kayseri'ye son olarak yedi
yıl önce geldiğini kaydeden
Kazan gezisine, ailesinin
yaşadığı ve daha sonra
Amerika'ya göç ettiği Kayseri'nin yaklaştk 20
kilometre uzaklığında bulunan Germir kasabasında
devam edecek.
hraMm YHchz Şiir ödülü
• Haber Merkezi - Bu yıl ikincisi düzenlenen Ibrahım
Yıldız şiir ödülü sonuçlandı. Cahit Külebi, Vedat
Günyol. Mehmet Başaran, Sami Karaören, Mehmet
Yaşar Bilen, Ahmet Özer ve Tahsin Şentürk'ten oluşan
seçici kunıl kendilerine iletilen 43 yapıt arasında
değerlendirme yaptı. Birinciliği Hasan Hüseyin
Yalvaç'ın "Herkes Vazgeçti Ya Sen" adlı yapıtı aldı.
Değerlendirme sonucunda Osman Bolulu "Güle
Yolculuk" ile Mete Alpsar da "Siyah Alevler Havzası"
adlı yapıtlanyla mansiyon aldılar. Ismail Arslan
"Özgürlük ya da Boy Ölçüsü", Seher Türker ise '"Şiir
Bulutu" adlı yapıtlan ile seçici kunıl özel ödülüne hak
kazandılar. Mehmet Kâzım "Yılkı Teknesi", Metin
Güven "Gece Müziği'", Haşim Kanar "Aynlık Türküsü
Mavilim" yapıtlanyla övgüye değer bulundular. Ödül
töreni 3 Nisan Karabük'ün lcuruluşu kutlamalan
çerçevesinde 5 nisan cumartesi günü saat 14.00'te
Karabük Halk Eğitim Merkezi'nde yapılacak.
Ahip Zaman Tangoları
• KüMr Servisi -1994 yılında Dünya Kitap 2. Şiir
Ödülü'nü kazanan Gazanfer Eryüksel'in ikinci
şiir kitabı 'Ahir Zaman Tangolan' Dünya
Yayınlan'ndan çıktı. "Doğa ve insan benim
şiirimin başat söylemidir" diyen Gazanfer Eryükserin
şiiri, ritim duygusu, ahenk ve müzikalitesiyle ön plana
çıkıyor.