29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 NİSAN 1997 SALI HABERLER Susurluk için ANAP alternatif rapor hazırlıyor. Başkan Elkatmış bir daha görev almaya tövbe etti 'Susıırhık'a siyaset gölg<TÜREY KÖSE / CEM ULÜTAŞ TBMM Susurluk Araştırma Komisyo- nu Başkanı Mehmet Elkatmış, raporlan- nı birkaç gün içınde tamamlayacaklannı ve sonuç bölümünde çete suçlanyla ilgi- li olarak bazı kişiler hakkında suç duyu- rusunda bulunacaklannı açıkladı. Jİ- TEM'i sorgulayamamanın içinde "uhde" kaldığuı; söyleyen Elkatmış, "Hergün ye- ni çetelerçıkıyor. Türkiye"de mafya sorgu- lanmaJı. Keşke zamanımız olsa herkesi dinleyebilsek" dedı4 Komısyonun ANAP'lı üyesı Metin Öney ise komisyo- na "siyasetin gölgesinin düştüğünü". par- tı olarak alternatif rapor hazırladıklannı söyledi. TBMM Susurluk Araştırma Komisyo- nu rapor yazma çalışmalannı sürdürüyor. Iktidar diyetı ödeyerek karar değiştirip Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ile eşi Özer L'çuran Çiller'i komisyona getır- mekten vazgeçen Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış, dünkü toplantı önce- sınde gazetecilerin sorulannı yanıtlarken yine Jandarma Genel Komutanı Orgene- ral Teoman Koman'm gelmemesinden yakındı. Elkatmış Koman'ın kendilerine gönderdiği yazıda JİTEM diye bir kunı- luş olmadığını, ama bazı gayri resmi işle- rin yapıldığını söylediğini aktardı. Elkatmış., "İçinizde bir uhde kaldı mı" sorusuna, "Evet, JİTEMM sorgulayama- mak içimde uhde kaldı. Koman gelmedL Komisyonun yetkileri arttınlarak davet edilenlerin gebnesi sağlanmah, Geuneye- neyapünın uygulanmalT karşılığını ver- di. Elkatmış, "Bir daha başkan olur mu- sunuz" sorusu üzerine de, "Tövbeler ol- sun. Çoluğumu çocuğumu göremedim. sağhğundan oldum. Biz görevimizi yapok, biraz da başkalan yapsın" dedı. Komisyon üyesi ANAP tzmir Milletve- kili Metin Öney ise raporun kasıtlı olarak aceleye getirildiği görûşûnü savundu. Da- ha önce de TOFAŞ yolsuzluğuyla Metin Göktepe komisyonlannda görev alan Öney. 3 nisan olarak verilen sürenin rapo- run verilmesi gereken değil, çahşmalann tamamlanması için gereken süre olduğu- nu söyledi. Söz konusu komisyonlann ça- hşmalan tamamlandıktan sonra, aynca yazım sürelen talep edildiğini anlatan Öney, "Ayın 3'finde çahşmalann tamam- lanmasına itirazım yok, ama rapor yaamı için en az bir 15-2Ü gün olması gerektiğini düşünüyorum. Bütün bunlara rağmen biz muhalefet raporumuzu .Vüne yetiştirece- ğiz. Önemli olan sağkkb bir şeyin çıkma- sı" dedi. Komısyonun diğer ANAP'lı üyesi Ya- şar Topçu ile alternatif rapor hazırladık- lannı kaydeden Öney, en azından muha- lefet şerhi yazılabilmesi için önce ortaya çıkan raporun görülmesi gerektiğini, yal- nızca bunun için bıle ek süre verilmesinin zorunlu olduğunu söyledi. îki bölüm halinde bir rapor hazırladık- lannı anımsatan Öney. birinci bölümde neden alternatif bir rapor hazırlama gere- ği duyulduğunu, ikinci bölümde de skan- dalla ilgili kendi vicdani kanaatleriyle me- seleye hangi mercınin el koyması gerek- tiği gibi bir tablo ortaya koyacaklannı söy- ledi. DYP"li komisyon üyesi Mahmut Yıl- baş'ın ise "Benim raporum hazır" diye- rek yargıya intikal etmiş olaylara müda- hale etmeme eğilimini ortaya koydu. Yıl- baş, tutanaklara göre son komisyon top- lantılanndan birinde. Susurluk olayının DGM'nin iddianamesiyle yargıya intikal ettiğini hatırlattı. Bu nedenle komisyonun yargıya müdahale niteliğindeki suçlama- lara girmemesi gerektiğini söyleyen Yıl- baş. "Ben raporumu yazmaya başladnn. Raporum hazır. Anayasanın 138. madde- si çerçevesi içinde olan her rapora da im- za atanm" dedı. Yılbaş'ınbutavn komis- yon üyeleri tarafmdan. "DYP, Mehmet Ağar için Mecfis soruşturması önerilme- sine karşı" yorupılanna yol açtı. Anayasanın 1*8. maddesiyargı organı- na intikal etmiş olaylar hakkında, yargıyı yönlendirebilecek yorumlar yapılmasını ve kararlar alınmasını engelliyor. Hakaret huzunda yapılmair • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay, amirine gıyabında hakaret eden memurun "resmi sıfatlılara görevlerinden dolayı hakaret" suçundan yargı1anamayacağın a karar \erdi. Yüksek mahkeme, bir memurun bu suçtan yargılanabilmesi için amirin "yüzüne karşı" hakaret etmesi gerektiğini bildirdi. Memurun sıfat ve hizmetleri nedeniyle amirine gıyabında hakaret ettiğini tanık ifadeleriyle belirleyen Danıştay 2'nci Dairesi, memurun TCY'nin "sövme" suçunu düzenleyen 482. maddesı uyannca yargılanması gerektiğine hükmetti. Sanatçılar Demirel'in uçagmda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel. 3-4 nisan günlerinde kk g Caz Üçlüsü'"nüde götürüyor. Görsev ve grubunun 3 nisanda Slovenya'daki Türk Büyükelçiligi'nde bir konser vereceği kaydedildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Ömer Akbel, gezi konusunda "En yüksek düzeyde uluslararası ve bölgesel sorunlarda görüş alışverişinde bulunulmasına ve ikili ilişkilerimızin daha da geliştirilmesi imkânlannın araştınlmasına vesile teşkil edecektir" dedi. Cinpolat olduruldu • ŞANLIURFA (Cumhuriyet)-CHP Şanlıurfa Gençlik Kollan Başkanı Cengiz Cinpolat ağabeyi Bülent Cinpolat tarafmdan öldürüldü. Cinayetin aile içi anlaşmazlık sonucu işlendiği öne sürülürken olaydan sonra kaçan Bülent Cinpolat'ın yakalanması için çahşmalann sürdürüldüğü bildirildi. Cezaevlerinde büyiiyen çocuklar Yaşından daha çok ceza aldı HLLYA TOPCİİ / KEREM ILGAZ Geçen günlerde kapılan gazetecilere açılan Bayrampaşa Cezaevi'ndeki siyasi koğuşlar, cezaevlerinde onlarca yıl hapis cezası alan çocuklar gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. "Örgüt üyeMği" suçundan 20 yıl hapis cezasına çarptınlan ve hâlâ Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunan Ö.G. ile 15 yıl hapis cezası istemiye yargüanan M.Ç. gibi siyasi suçlardan neredeyse yaşlanndan büyük hapis cezası alan çocuklann sayısının her geçen gün arttığına dikkat çekildi. Bayrampaşa Cezaevi'nde C Blok'ta kalan yüzlerce siyasi tutuklu, cezaevindeki yaşamı ve sorunlannı gazetecilere anlattılar. ° Terftfz ve düzenli •olmasıyla göze çarpan koğuşlarda en çok dikkati çeken. 18 yaşın altındaki tutuklular oldu. Gazeteciler merakla koğuşlan gezerken, yaşlan küçük birkaç tutuklu da onlara eşlik etti. Ö.G. 17 yaşında. 21 Aralık 1995'te Esenler'de gözaltma ahnmış. "Örgüt üveliği" suçundan 20yıl hapis cezasına çarptınlan 15 yaşındaki Ö.G. Bayrampaşa Cezaevi'nde yatryor. cezaevinde. Geçen günlerde yargılandığı DGM'den hakkında karar çıkmış. Ö.G.'nin 15 yaşında işlediğini öne sürdükleri suçtan aldığı ceza 20 yıl hapis. Yaşından büyük Neye uğradığını anlamadan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürülmüş. Burada karşılaştığı uygulamalan dinlerken ürperiyoruz. "Dayak, falaka, Filistin askısı, ekktrik, hayalan burma..." Bir çırpıda anlatıyor kendisine yapılan işkenceyi. Apar topar çıkanldığı DGM'den tutuklama karan çıkıyor ve iki yıldan beri cezası, 18 yaşın altında olduğu için 13 yıla indirilmiş. "Geçmiş olsun" sözümüze verdiği yanıt çok kısa: "Haklısınız, geçti gitti artık. Hiçbir şeyi değiştiremezsiniz™'' Cezaevinde kendisi gibi çok sayıda 18 yaşın altında tutuklu olduğunu belirten Ö.G., kamuoyunda yüzlerce "Manisa" olayı olduğunu vurguluyor. DGM'lerde her gün yüzlerce çocuğun "örgüt üyeliği'" suçundan ceza aldığına dikkati çeken Ö.G., artık yasalara inanmadığını söylüyor. M.Ç.'yi de Ö.G.'nin yanında görüyoruz. O da çocuk denecek yaşta düşmüş cezaevine. 15 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan M.Ç. de Filistin askısı, elektrik gibi işkencelerden sonra cezaevine yollanmış. Artık oda.Ö.Çj.gibi,.., ,,.^,,,,.4 kendilerinden yaşça büyuk çok sayıda siyasi ile aynı __ yaşamı payiaşıyor. Çocuklarla konuştuğumuzu gören bir tutuklu, yanımıza yaklaşarak şunlan söylüyor: "Evet, bunlar çocuk yaşta buraya düştüler, ama ne mutlu ki çocuklanmız da ülkemizin sonınlanna duyarü." Sirmen ve Tasdelen calısmalarını anlattılar CHPTi belediye başkanları RP'lilere meydan okudu AHMETŞEFİK TRABZON - CHP Trabzon II Örgütü tara- fmdan düzenlenen "Ba- şanlı Belediyecilik" ko- nulu panele İzmit Bü- yükşehir Belediye Baş- kanı Sefa Sirmen ve An- kara Çankaya Belediye Başkanı Doğan Tasdelen konuşmacı ola- rak katıldı. Sirmen, seçildikleri günden bu yana "herkesin belediye başkanı" gibi dav- randıklannı. oysa RP'li belediyelerin böy- le bir yaklaşım içinde olmadığını, bunun en önemli göstergesinin de Ankara'da sa- dece RP'li belediyelerin katıldığı fuarlann düzenlenmesi olduğunu söyledi.Sirmen. yalnzca kendisi ve Tasdelen'in hizmetle- rinin bu fuara sığmaya- cağını iddia etti. Doğan Tasdelen de Atatürk ve laik demok- ratik cumhuriyetin kılı- na bile zarar venleme- yeceğini bunun için ölü- müne mücadeleye hazır olduklannı vurguladı. RP ve şeriattan korkmadığını, asıl korku- lacak şeyin sahte solcu ve demokratlar ol- duğunu belirten Tasdelen, icraatlannı an- latırken Kültür Bakanlığı 'ndan yüz kat da- ha fazla kitap bastırdıklannı söyledi. Tas- delen, dinleyicilere seçecekleri belediye başkanı konusunda düşüncelerini söyler- ken "Başkanı seçerken tam teşekkülhl has- taneden mutlaka sağlam raporunu istev in" dedi. Ege Bölgesi'nde ortak bildiri yayımlandı ADD, MGK kararlannı desteldeıne çağnsı yapü ANK.\R.\ (Cumhuriyet Bürosu) - Ata- türkçü Düşünce Derneği (ADD) Ege Böl- gesi şube başkanlan ve yönetıcileri, RE- FAHYOL hükümeti dönemindeki kökten- dinci gelişmelere karşı ortak bildirge ya- yımladılar. Bildirgede. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlannm halk tarafin- dan desteklenmesi istenirken, "akla vebi- lime özgürlük" çağnsında bulunuldu. 8 yılhk kesıntisız egıtimı düzenleyen yasanm bir an önce çıkanlmasının ısten- diği bildirgede meslek okullanndan çı- kanlann sadece kendi aîanlannda yükse- köğrenim yapabilmesine olanak tanınma- sı önerildi. ADD Genel Başkanı SuphiGürsoytrak ve Genel Sekreter Vahit Yılmaz ile Antal- ya, Aydın, Denizli, Muğla, Uşak, Isparta ve çok sayıda ilçe şubesi yöneticisinin ka- tıldığı bölge toplantısı Denizh'de yapüdı. Siyasal gelişmelerin değerlendirildiği toplantının sonuç bildirgesinde, son za- manlarda devletin tekliği, ulusun bütün- lüğü ve laikliğe karşı saldınlann arttığı belirtildı. Bildirgede şu istemler kaydedil- di: - MGK'nin laik demokrasinin konın- masını amaçlavan kararlan uygulanma- h. Halk MGK kararlannı desteklemeli. - 8 yıllık kesintisiz, ücretsiz, zorunlu eğitimi düzenleyen yasa bir an önce çıka- nlmalı. Aklın ve bilimin özgürlüğü için laik eğıtimden ödün verilmemeli. - Susurluk olayı yargıva iletilmeli, yargı bağunsızuğı güçlendirilmeli. - Sosyal devlet ilkesi uyannca sağlık hizmetlerinin gereği gibi yapılabilmesi için yatınmlar yapılmalı. Z4Z//ORHANBİRGİT Mustafa Özbek Salonu, Ankara Esenboğa Havaalanı'ndan birkaç kilo- metre daha uzakta. Türk Metal işçile- ri Sendikası'nın başkente armağanı olan bu salonda geçen yıl, Anavatan Partisi Büyük Kongresi toplanmıştı. Önceki gün aynı yerde düzenlenen Ankara Müzik Festivali açıliş konseri- ni de geçen yılki Anavatan Partisi Kongresi'ni de televizyonlardan izle- dim. Gazeteler, Anavatan Partisi Kong- resi'ne dinleyici olarak gelen büyük ka- labalığın, salonun kente uzaklığından şikâyetçi olduklarını yazıyordu. Ger- çekten ANAP Kongresi'nin izleyicileri, tribünlerde yer yer seyretmiş görüntü- ler sergilerken, Sevda-Cenap And Vakfı'nın ev sahipliğini yaptığı Ankara Müzik Festivali'nin açılış konserine, bi- let ücretlerini de ödeyerekgelebilenle- rin önemli bir bölümü, salona girme olanağını bile bulamadı. On bineyakın izleyici "Ankara Devlet Opera ve Ba- lesi Korosu, Bilkent ve Cumhurbaş- kanlığı Senfoni Orkestraları, TRT ve Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Ko- rosu "ndan oluşan "Birleşmiş Ankara Orkestralan ve Korolan"r\\n Gürcü şe- fi Kakhidze'nin yönetiminde seslen- dirdikleri Beethoven'in 9. Senfonisi'ni dinleme olanağını bulmuştu. Hafızalannızı, birkaç ay öncesine gö- türünüz. Refah Partili Rıze Mılletvekili Şevki Yılmaz, sanırım istanbul'da bir toplantıda Cumhurbaşkanhğı Senfoni Orkestrası için bütçeden aynlan öde- neğin karşısında olduğunu söylüyor ve "sin-fo-ni" sözcüğünün üzerine basa basa, kendi yurttaşının davul zuma is- teğini ileri sürüyordu. Şevki Yılmaz, gibiler için, Suudi Ha- nedanı'ndayada Rafsancani Cumhu- riyeti'nde bulunmayan, daha başka bir deyiş ile bu tür yöneticilerin anlayama- dıklan türden sanat kuaımlan, Türkiye için de yabancıdır. Fazladır. Terk edil- melidir. Aynı partinin milletvekilleri, 1997 bütçesinde Devlet Opera ve Balesi'nin ödeneğinin azaltılması yolunda gövde gösterisi yapmamışlar mıydı? Atatürk'ün çağdaşlaşma yolunda somut miraslarından birisi olan bu ku- rumlara karşı çıkan Refah Partisi'nin amacının üzüm yemekten çok, bağcı dövmeye yöneldiği, bu parti Çiller'in kolunda iktidara geldikten sonra gün gün daha iyi ve daha somut olarak an- laşılmaya başlanıldı. Önceki gün akustikten yoksun, on bin kişilik bir spor salonunu omuz omuza dolduran ve beş bine yakın bi- letli insanın dışarıda kalmasma yol açan olayı, salt bir müzik olayı olarak göremeyiz. Sadece Beethoven'in ün- Çok Sesliliğin Zaferi... lü senfonisini ve o senfoni için Schil- ler'in yazdığı "Coşkuya Çağn"sını din- lemekle sınıriı kalmayan kitleler, salon- da biçimsel olarak bulunduğu apaçık olan Küttür Bakanı'na karşı hoş olma- yan tepkiler sergiliyorlarsa. o sözlerin asıl muhatabı, Ismail Kahraman'dan çok Refah Partisi iktidannın ülkeye giy- dirmek istedıği elbise için zorlanma se- naryosunun sahipleridir. Geçen aylarda bu partinin söylem- lerini düşününüz. Tasanlannı, niyetle- rini gözlerinizin ekranında bir kez da- ha dondurunuz. Cumhurbaşkanı De- mirel'e bir müzik festivalinin açış ko- nuşmasının çok ötesine kadar uzanan önceki günkü doğaçlama sözlerinin, binlerce konser izleyicisinde uyandır- dığı olumlu tepki sözleri, yani "Türkiye laiktir, laikkalacak" haykmşlan ve ülke- mizin çağdaşlık yolunda yürümeye ka- rarlı insanlann çoğunluğunda olduğu gerçeği ile karşılaşırsınız. Biryanda da- ha on gün önce hem de Çanakkale Zaferi'nin yıkjönümü nedeniyle o zafe- rin büyük komutanınıda ağızlaraalma- dan "Veş/7 Pop "çulara söyletilen çar- şaflı bacılann ellerindeki Kalaşnikof'la- n ile kendi insanlanna karşı cihada ve kıyama kalkmayı öğütleyen tahrikler. Öte yanda, "Dostlargelin" diye baş- layan "Coşkuya Çağn" şarkısındaki şu sözler. "Sihrin biıieştirsin/ En aynlan bile/ Tüm insanlarkardeş olsunl Kutsal ale- vin ile." Türkiye, elbette Kalaşnili kadın tah- riklerinin kamplaştığı ve ülkeyi geriye, daha geriye götürmeye niyetli azınlık kadrolan ile yönetilmeye layık değildir. Öyle olmadığını da, birkaç hafta içe- risinde somut değişimlerle ortaya koy- mayı başaracaktır. Önceki günkü başkent konserinin gerçek anlatımı ve anlamı bence "sivil Türkyurttaşlan"r»n, isterlerse birbirle- rinden habersiz bir durumda bir anda kurabilecekleri "banş, dostluk, coşku" cephesi ile "çağdaşlıkyolunda" yürü- me azmıne sahip bulunduklannı gös- terebilmiş olmalarıdır. O topluluğun temsilcileri olduğuna inanan milletvekilleri de bir araya ge- lerek, "en aynlann bile bir yeni hükü- mette birleşebileceği sihri"ri\ gerçek- leştirmezamanının geldiğinin bilincine ulaşmalıdırlar. Ankara Müzik Festivali'nin açılışın- daki manzara her alanda çoksesliliğı nasıl benimsediğimizin bir göstergesi oldu. Ve o çoksesliliğin Türkiyemizi, çağ- daşlık yolunda götürmek için kararlı bir yurttaşlar korosunun güvencesinde bulunduğunu da ortaya koyan birgös- teriyi sergiledi 30 mart pazar gününün Ankarası. Aksini düşünenler için, referandum sandıklannın yolu açılabilir. ••• 28 mart günlü yazım için Sayın Gök- han Çapoğlu'dan bir yanıt aldım. Sa- yın milletvekili, yazımda kaynak olarak demecineyerverdiğim İşçi Partisi Ge- nel Başkan Yardımcısı Sayın Hasan Yalçın'ın Aralık 1995 tarihinde yazdığı benzer bir yazı nedeniyle tazminat ver- meye mahkûm olduğunu ileri sürüyor. Son demecini de asılsız olarak tanım- layarak dava konusu yapacağını söy- lüyor. Çapoğlu'nun uzun yanıtında CIA Is- tasyon Şefı Graham Fuller'e konfe- rans verdirilmesi ile kendi vakfı arasın- da ilişki kurülmasının "saçma" olduğu görüşü var. Benim yazımda yer alma- yan DSP ile ilgili iç konular da. Ankara Milletvekili uzun açıklaması- nı basın özgürlüğüne olan saygımdan dolayı aynen yayımlamamı istiyor. Benim haftada iki kez kullanabildi- ğim bu sütunu, bana aynlan çerçeve- yi aşarak taşmam olanaksız. Ama Gökhan Bey'in yanıtlannaönümüzdeki yazılarda da yer vermek istiyorum. Tabii, kendi yanrtlarıma da. GUNDUZ GOZUYLE MELİH CEVDET ANDAY Baştan Başlamak 27 Mart Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla yayın or- ganlarımızda beni sevindirici dizelgeler izledim, okudum. Tiyatro benim tutkumdur, tiyatrosuz bir yerde mutsuz olurdum. Gelenektir, her 27 Mart'ta, bu günü kutlayan ül- kelerde bir sanatçı, bir yazar, bir bildiri yazmakta gö- revlendirilir; daha doğrusu ondan ıstenır bu. Bu yılki Dünya Tiyatro Günü bildirisini, Devlet Ti- yatrosu sanatçısı, tiyatro yazan, Cumhurbaşkanlı- ğı danışmanı Sayın Dinçer Sümer kaleme aldı. Onunla gerçekleştirilen bir konuşmayı, TV'de, merakla ve beğeniyle izledim. Ne güzel sözler söy- ledi Dinçer Sümer. O akşam özellikle çocuk tiyatrosu konusu ğze- rinde duruldu ve kimi çocuk oyunlan ekrana geti- rildi. Açıklayıvereyim ki, çocuklar için ayrı, başka bir tiyatro düşünülmesi beni hep tedirgin eder olmuş- tur. Sanatın çocuğa göresi olmaz diye düşünürüm çünkü. Burda bırden felsefe konusuna geçişim, bilmem yadırganacak mı, filosofiardan kimi, felsefe ders- lerinin çocuk yaşta başlatılabileceğini söylemiş, yazmışlardır. Bence de doğrudur bu; dahasmı söyleyeyim, ço- cuk usu, felsefeye, ergin usundan daha yakındır bence. Çocuklara çocuk muamelesi yapmamalı- yız kanısındayım. Dünya Tiyatro Günü dolayısıyla büyük tiyatro adamımız Muhsin Ertuğrul'u anmamak olacak şey mıdir! Bize çağdaş, uygar, Batılı tiyatroyu ge- tiren odur. Ona ne denli teşekkür etsek azdır. Muhsin Ertuğrul'un, 'Gerçeklerin Düşleri' adlı bü- yük kitabını açıyorum, madem girdik o konuya, ço- cuk tiyatrosu konusunu sürdürelim; büyük usta, Milliyet Sanat dergisine yazılı olarak verdiği birya- nıtta şöyle diyor: "Tek Istanbul evinin yerinde yükselen, sefertası apartmanda, sosyal ortamlan ayn düzeyde olan o on aileden kaçı tiyatroya gelebiliyor? - Peki, ne yapmak gerek? - Baştan başlamak! Analan babalan ancak oku- mak yazmak bilen ya da hiç bilmeyen bu yeni Is- tanbullu ailelerin en az iki üç çocuğu var. Bunlar ana babalannın tam tersıne yann yükseköğrenim peşinde koşacak bir gençlik kitlesi olacak; mem- leketi yönetecekler. Onlan bugünden tiyatroya alış- tırmazsak, bunlar yannın yitirilmiş seyircileri olacak. Üstelik bugün televizyon, tiyatro zevki kökleşme- miş sınıfta, tiyatronun gerçek anlamını vermeden, seyirciyi yozlaştırma yolundadır. Her ne yönden bakılırsa bakılsın, tiyatro bunalı- mı dönüp dolaşıp 'Çocuk Tiyatrosu' dediğimiz ilk sanat eğitimine dayanıyor." ANAP lideri Yılmaz 'Güneydoğu paketi göz>boyamau Vlfl! ' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, her hafta yeni bir müjde vaadi ile iktidara gelen REFAHYOL'un halka vereceği en büyük müjdenın "iki yüzlülükle, pişkinlikle" sürdürdüğü hükümetten çekümesi olacağını söyledi. ANAP Başkanlık Divam'nm dünkü toplantısınm ardından bir basın toplantısı düzenleyen Yılmaz. hükümetin her hafta yeni bir gerilim konusu yarattığını söyledi. En son gerilim konusunun zorunlu eğitim olduğunu kaydeden Yılmaz, "Zorunlu eğitim polemik konusu yapılmayacak kadar ciddi bir konudur. RP böyie bir konuvu da istismar etmekten geri kalmamaktadır. RP'nin tutumu samimiyetten uzakur" dedi. Hükümetin siyaseten bittiğıni savunan Yılmaz, "Erbakan'ın izlediği çizgi iki > üzJü politika olmuştur. İtiraz etmeden onavladığı kararlar alev hine kulis yapmışor. Bu tam bir pişkinlik örneğidir" diye konuştu. Yılmaz. hükümetin istifasının toplumun bütün kesimleri için müjde olacağını ve yaratılan gereksiz gerginliklerin de ortadan kalkacağını savundu. Yıhnaz, toplumun bu hükümeti taşıyacak mecali kalmadığmı öne sürdü. ANAP lideri. dün yapılan MGK olağan toplantısında bir önceki toplantıda görüşülen konulann ele alınmadığının anlaşıldığını belirtirken de hükümetin bu toplantıya sunduğu Güneydoğu kalkındırma projesinin de göz boyamaya yönelik olduğunu öne sürdü. Yılmaz, şöyle devam etti: "Hükümet 9 avda Güneydoğu'da hiçbir soruna çözüm getirmemişrir. Doktorsuz sağük ocaklan çabşamaz dunımdadır. Oğretmenler güvenlik nedeniyle görev lerini yerine getirememektedir. 6 miKon insan fakirlik sınıntun altında, bir milyon insan da açlık sınınndadır. Köye dönüş projesi fîyaskoyia sonuçlanmısör." Hükümetin en ağır faturayı çiftçi kesimine çıkardığını savunan Yılmaz, iktidar ortaklannın hayali paketler açıklamak yerine, çiftçinin mağduriyetine son vermesi gerektiğini söyledi. Gazetecilerin sorulannı da yanıtlayan Yılmaz, Türldye'nin içinde bulunduğu gerginliğin, RP'nin rejimin temel nitelikleriyle kavgalı olmasından kaynaklandığını vurguladı. Hükümetin sorunlara çözüm getirmek yerine savsaklayarak ömrünü „- uzatmaya çalıştıgını belirten Yılmaz. 44 Hükümetin ömrünü uzatmak için suni tenefiüs ne kadar sürdürühırse bunalım da o kadar artacakur" dedi. Yılmaz, Ankara Müzik Festivali'nin açılışında verilen konser sırasında atılan laiklik sloganlanyla ilgili olarak da "Bugün spor salonlannda ve konser salonlannda, y ann sokaklara taşabilir. Başbakan sağduyuyu benimsey ip daha fazla gerginüğe neden ohnadan istifa emıendir" dedi. 'Cumhuriyet kanunlan uygulansın' İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)-Ege Üniversitesi'nde okuyan Işçi Partisi Öncü Gençlik Grubu, "Cumhuriyet devrinıi kanunlan uygulansm" kampanyası başlatü. REFAYOL hükümetmin cumhuriyet devrimleri kanunlannı es geçtiğini ve hatta bu kanunlara aykın davrandığını belirten grup sözcüsü Bülent Karagöz, "Biz bagımsızhkçı ve laik gençler olarak bir kez daha haykınyoruz ki: C umhuriyeti yıkmak isteyen bütün gericiieri Menemen'deki devrbnci nıhla ezeceğiz''dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle