Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 ŞUBAT 1997 PAJVRTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
adaletinden
uzaklaştı'
• Ekonomi Servisj- Faze
karş. olduğunu sö>leym
Refah Partısi'nin DYPıle
yaptığı koalisyonun.
kimseye önemli bir veşı
yükü gerirraeden sıcak
paraya çok daha kâriı hr
ortam sağladığını kayosden
Istanbul Serbest
Muhasebeci Mali
Müşavirler Odası
(İSMMMO) Başkanı ^ahya
Ankan, "1996 yılında
yükselen faizler sonucı,
Türkiye'ye gelen yabatcı
portföy yatınmcısı, ha;al
bile edemeyeceği kazaıçlar
sagladı. Gene bu arada
REFAHYOL hükümeti rant
gelırlerine öngörülen
beyanname verme
zorunluluğunu erteleyffek
yerine stopaj oranını yizde
10'dan yüzde 12'yeçıkarma
yolunu seçti. BöylelikJs
ûniter vergi sistemindea
vazgeçerek vergi
adaletinden
uzaklaşmışlardır" dedı
Ataş'ta sessiz
sedasız üretin
• tSTANBUL(AA)-Zarar
ettiği gerekçesiyle 23 Ekim
1996 tarihinde bir basın
toplantisıyla üretimin
durdurulduğu açıklanan
Ataş Rafinerisi'nde,
yaklaşık iki aydan bu yana
sessiz sedasız üretim
gerçekleştiriliyor. Ataş
Rafinerisi'nin ortaklanndan
BP'nin Dış Ilişkiler Müdûrü
Deniz Zeynıoğlu Güzelöz,
rafinerinin üretimini
durdurmasından sonra da
ortakJann hükümetle
temaslannın sürdüğûnü ve
büyük zararlann
nedenlerinin anlatıldığını
söyledi. Mevcut yapıda
sadece Ataş'ın değil,
özelleştirilmesi gündemde
olan Tüpraş'ın da büyük
zararlannın söz konusu
olduğuna dikkati çekti.
Tekstilcilepden
mağazalar ânciri
• ANKARA (ANKA)-
Istanbullu tekstilciler,
üretimlerini mağazalar
zıncin kanalıyla
pazarlamaya hazırlanıyor. 7
tekstil Iruruluşu, mağazalar
zincir» kurmak amacıyla
ayn bir şirket oluşturdu.
"Ataks Mağazacılık ve
Ticaret AŞ" adı verilen
şirketin sermayesi
5 milyar lira olarak
belirlendi. Şirkette Ataks
Tekstil Dış Ticaret AŞ 4.7
milyar lıralık pay aldı.
Kalan hisseler, Bilsar
Tekstil Sanayii Dış Ticaret
AŞ, Beyseer Tekstil Dış
Ticaret AŞ, Ceylan
Pazarlama Tekstil AŞ, Gals
Tekstil Konfeksiyon AŞ,
Promar Tanm ve Tekstil AŞ
ile Tuncalılar Tekstil AŞ
arasında paylaşıldı.
İstanbul Halk Ekmek, 10 bin liralık ucuz ekmeğin acısını, pahalı ekmek verdiği kamudan çıkanyor
Halk Ekmek'te çifte standart• İstanbul Halk
Ekmek'in 14 bin
liradan ekmek
verdiği kamu
kurumlanndan
Bakırköy Ruh ve
Sinir Hastalıklan
Hastanesi, kendi
finnını kurarak ucuz
ekmek üretme
karan aldı.
SEDAOĞUZ
Vatandaşa 10 bin lira-
dan ucuz ekmek satarak
büfeleri önünde kuyruk-
lar oluşmasına neden olan
İstanbul Büyükşehir Be-
lediyesi'ne bağlı Istanbul
Halk Ekmek şirketi, ka-
mu kuruluşlanna 14 bin
liradan satış gerçekJeşti-
riyor.
Refahlı belediyenin
"oy kaygısr nedeniyle
verdiği ucuz ekmeğin
maliyetini, halkın vergi- istanbul Halk Ekmek, vatandaşa ucuz, kamu kuruluşlanna pahalı ekmek satarak çifte standart uyguluyor.
leriyle finanse edilen kamu kuru- Kurumu gibi kurumlara yüzde 40 Hastanesi'nin kendi fınnjnı kur- Istanbul Büyükşehir Belediye-
luşlanna yükJediği ifade edilerek oranında yüksek fıyatla ekmek ma karan alarak ekmeği 8 bin 500 si Başkan Danışmanı Hiisevin
İstanbul Halk Ekmek şirketinin
"bir eByle verdiğini diğer etiyle al-
cuğma" dikkat çekiliyor.
İstanbul Belediyesi'nin hasta-
neler, üniversiteler, Kredi-Yurtlar
vermesi, bazı kamu kuruluşlan-
nın tepkisine yol açıyor. Bu çerçe-
vede, ekmek ihtiyacını İstanbul
Halk Ekmek'ten karşılayan Ba-
kırköy Ruh ve Sınir Hastalıklan
liralık maliyetle üreteceği belirti-
liyor.
Bu durumda, hastane ekmek
başına 5 bin 500 liralık kârelde et-
miş olacak.
Besli. 10 bin liralık ekmeğin hal-
ka "maHyetine" verilirken, kamu
kuruluşlanna belli bir kâr marj ly-
la satış yapıldığını söyledi. Besli,
kâr marjının oranı konusunda
açıklama yapmadı.
Kamu kurumlannm ek-
meği ihaleyle aldıklannı be-
lirten Hüseyin Besli, 300
gramlık ekmek için 14bin li-
ralık fiyatın uygun bulundu-
ğunu savundu. Besli, hijye-
nik şartlara uygunluğu açı-
sından da tercih edildikleri-
ni ve kamu kuruluşlanna
ödemelerde bir aylık vade
avantajı sağlandığını söyle-
di.
İstanbul Fınncılar Odası
Başkanı Fahri Ozer ise özel
sektöre ait fınnlann, kamu
kuruluşlan ihalelenne katıl-
madığını belirterek. "Türld-
ye'de ekmek, şeker ve benzi-
ni ucuz yaparsan ikridar
olursun. tktidar partileri de
bunun peşinde. Biifelerde 10
bin liradan satılan ekmeği,
halkın vergUeriyle faaliyet
gösteren kamu kurumlanna
14 bin liradan satarak çifte
standart uygulamak yanlış-
hr.
Özel sektör finnlan, ka-
mu kuruluşlannın ekmek
ihalelerine kaolmıyor,zaten İstan-
bul Halk Ekmek'in srvasi bir ku-
rum obnası nedeniyle gjrseler de
kazanmalan mümkün değiL Ayn-
ca özel sektör finnlaruun kamuya
ekmek vermek için üretim kapa-
siteleri vetmez" dedi.
REFAHYOL. eğitim ve dinlenme tesislerini satışa çıkardı
Aydın <da trilyonluk tesis satışı
tstanbul Haber Servisi-
REFAHYOL hükümeti. çeşit-
li kurumlara ait Aydın 'daki
eğitim ve dinlenme tesislerini
satışa çıkardı. "Sanhk Sosyal
Tesis" başlığı ile verilen ihale
ilanlannda, DSl'ye ait Aydın
GevTek yöresindeki 105 bin
metrekarelik sosyal tesis için
1 trilyon 41 milyar lıra değer
konuldu.
REFAHYOL hükümeti,
6.2 katrilyon lira olarak he-
sapladıgı ve "Denk Bütçe" di-
ye sunduğu 1997 Türkıye büt-
çesininin açıklannı kapatmak
için sosyal tesisleri ihale ile
satmaya başladı. Hükümet,
bütçe denkligini, 1 katnlyon
445 triryon liralık vergi dışı
gelir, lojman ve kamu arazile-
rinin satışı, gecekondulara ve-
rilecek sertifikalar, köprü se-
netleri ile PTT'nin T'sinin
özelleştirilmesinden sağlaya-
cak.
Satış için gazetelere veri-
len ilanlara göre, Aydın Gev-
rek yöresindeki Devlet Su tş-
leri Genel Müdürlüğü'nün,
üzerinde eğitim ve dinlenme
tesisleri bulunan, toplam 105
bin 731 metrekare yüzölçüm-
lü sosyal tesisleri (döşeme ve
demirbaşiarhariç) için 1 tnl-
yon 41 milyar lira "muham-
A,. ydın Gevrek
yöresindeki Devlet Su
Işleri Genel
Müdürlüğü'nün,
üzerinde eğitim ve
dinlenme tesisleri
bulunan toplam 105 bin
731 metrekare
yüzölçümlü sosyal
tesisleri (döşeme ve
demirbaşiarhariç) için 1
trilyon 41 milyar lira
"muhammen bedel"
belirlendi.
men bedd" belirlendi. Deni-
ze sıfirolduğu.veönündende-
nize girildiği belirtilen tesisle-
rin, ilanda şu özellikleri sıra-
lanıyor "Tesislerde idare bi-
nası dışında 32 adet ikiz. 28
adet tek ve 4 adet özel konut
bulunmaktadır. A\ nca gazi-
no. personel \atakhaneleri
bekçi evi çok amaçlı salon, iis-
tü kapalı etrafi açık yemek ve
dinlenme saloıüan me\ cuttur.
300 tonluk su deposu, antma
tesisleri ve güneş enerjisi var-
dnv" Aydın Yenıhisar ilçesi
Mercımek yöresindeki Köy
Hizmetleri Genel Müdürlü-
ğü'nün eğitim ve dinlenme te-
sıslerinin yüzölçümü ıse 219
bin 200metrekare. 693 miryar
"muhammen" bedelle satışa
çıkanlan Hazine'ye ait arazi
ve tesısın özellikleri şöyle:
"Tesis sığ bir koyda denize sı-
Ar olup önünde denize gnil-
mektcdir. Toplam 38 ev mev-
cut olup, gazino ve \emekha-
nesi bulunmaktadu-"
Aydın Yenihisar ilçesi Kı-
züyer yöresınde Enerji ve Ta-
bii Kaynaklar Bakanlığı
Elektrik Işlen ve Etüt Idaresi
Genel Müdurlüğü'ne ait eği-
tim ve dinlenme tesisinin yü-
zölçümü 148 bin metrekare.
691 milyar lira "muhammen"
bedelle satışa çıkanlan bu te-
niz manzarah.
Aydın'da satışa çıkanlan
bir diğer sosyal tesis de Tür-
kiye Kömür lşletmeleri'nin
eğitim ve dinlenme tesisi. 46
bin 900 metrekare yüzölçüm-
lü tesis için 465 milyar lira
"muammen" bedel belirlen-
di. Tesısin özellikleri şöyle:
"Tesis, denize smr olup beto-
narme karkas durumda 16
adet dubieks, 256 normal top-
lam 272 adet konut ile yüzme
havuzian, gazinolar, idare bi-
nası. açık barlar, güneş enerji-
si ve antma tesisleri mev cut-
tur."
Shell, Mobil ve BP'nin 'Kara Kitap'ı yazıldı
Petrol şirketlerinin büyük kaybı
Ekonomi Servisi - Shell,
Mobil ve BP ürünleri için
başlatılan ve 21 sivil
toplum kuruluşunun
oluşturduğu eşgüdüm
komitesi tarafından
yürütülen Tûketmeme
kampanyasj" çerçevesinde.
Türk-İş'e bağlı Petrol-lş
"Kara Kitap" yayımladı.
Yayına göre kampanya
sonucunda bu şirketlerin
satışlannın ayda yaklaşık
1.5, 2 trilyon lira değerinde
düştüfiü tahmin edıliyor.
"Shell-Mobil-BP için Kara
Kitap ve Tûketmeme
Kampanyamız" adını taşıyan yayında, 6
.zy öoce başlatll^p kampanyaya,200 bin
sürücü. 175 küçük şirket, kooperatif ve
kuruluşun katıldığı, aynca
uluslararası işçi konfederasyonlan, çevre
ve tüketim loıruluşlanndan da büyük
destek alındığı vurgulanıyor. 113 ülkeden
20 milyon işçıyi kapsayan ve 400
sendikanın üyesi olduğu Uluslararası
Kimya, Enerji, Maden ve Genel lşler
Sendikalan Federasyonu (ICEM), Avrupa
Maden, Kimya ve Enerji Işçi Sendikalan
Federasyonu (EMCEF) ile çeşitli
ülkelerden 16 sendika tarafından üç
şirketin ürünleri için tûketmeme
kampanyasına yoğun çaba harcandığı
kaydediliyor.Yayında, Türkiye'de ılk kez
üretimden gelen gücün yanı sıra, geniş bir
katılımla ^tûketimden geten" gücün de
PJL etrol-lş
tarafından yayımlanan
kitaba göre tûketmeme
kampanyası
sonucunda üç şirketin
satışlan ayda yaklaşık
1.5-2 trilyon lira düşüş
kaydetti.
Yayında, 6 ay önce
başlatılan kampanyaya,
200 bin sürücü, 175
küçük şirket, kooperatif
ve kuruluşun katıldığı
vurgulanıyor.
kullanıldığına dikkat
çekiliyor. Işçi ve kamu
çalışanlan
konfederasyonlan, odalar,
çevre, şoför, tüketici
demekleri, çeşitli meslek
örgütleri, demokratik
kuruluşlar ve bazı
partilerin desteği alınan
kampanyanın, bugüne
kadar en genış katılımlı
"tüketim boykotu" olduğu
kaydediliyor. Uluslararası
tekel halindeki bu üç
şirketin, programlı olarak
işçileri
sendikasızlaştırmasmın
altındaki ana nedenin, Türkiye
göndeminde hızla yükselen özelleştirme
kavramı olduğu kaydedilen yayında, "49
yıl önce bu firmalann işçileri Petrol-lş'i
kuranlardL Bu nedenle de, bu firmalann
sendikalı olmalannın devamı bizim
onurumu/du. Tüketimden gelen güçün
kullanılnıasu dünyanın en kolaj, en risksiz
ve a> nı zamanda en iyi sonuç alıcı ve
demokratik mücadele biçimlerinden
biridir. BU şirketfer dev boyutlu
uluslarötesi tekeller olabilnier. Ancak
onlann en zaaayfi tarafı ürünlerinin saün
aunmamasıdır. Petrol tş olarak sendika
hakkı tanımadıklanndan ürünlerini
tükermeme özgürlüğümüzü kullanma
kampanyamızı benzeri sorunlaıia
karyüaşılan diğer işyerleri için de
gerçekleştirmeyi hedeflliyoruz" deniliyor.
DUNYAYA BAKIŞ/LONDRA ERGIN YILDIZOĞLU
Dünya ekonomisinin manza-
rası sık sık belirgin bir şekilde
değişiyor. Galiba değişmeden
kalan tek şey, istikrarsızlık.
Yaklaşık iki sene önce dolar 80
yen, 1.35 mark düzeylerinde
sürünürken, hem küresel mali
sistem için birtehlike oluşturu-
yor hem de "Bu gidişle daha
ne kadar uluslararası rezerv
para olmaya devam edebilir"
sorusunu gündeme getiriyor-
du. Bugün manzara farklı. İki
sene önce piyasalara müdaha-
le ederek doları yükselmeye
zorlayan merkez bankalan, bu-
gün dolann çok fazla yüksel-
mesinden şikâyet ediyor. ön-
ceki hafta yapılan Yediler Gru-
bu toplantısında bu endişeleri-
ni dile getirdiler. Ancak küresel
mali piyasalar, iki sene öncesi-
ne göre çok daha keskin bir bı-
çagın üzerindeler. Merkez ban-
kalannın müdahale etmesi da-
ha riskli.
Dolann yönü nasıl
değişti?
1980'lerin ortasında hem
dolar yükseliyordu hem de
New York borsa endeksi. Do-
lar 1975'te 210 yen ve 2.49
marktan, 1985'te 283 yen ve
2.94 mark düzeyine kadar yük-
södikten sonra düşmeye baş-
ladı. İki sene sonra 1987'de, bir
bc>rsa krizi yaşandı. Dow Jo-
n « indeksi 2000'in altına düş-
tCj Sonra dolar düşmeye de-
vam ederken borsa yavaş ya-
VEŞ toparianmaya başladı.
1 Ç90'lannbaşındaJaponya'da
gîyrimenkul piyasası çöktü.
Banu borsa izledi ve Japon
elonomısi şiddetli bir resses-
yın\a birlikte bir mali krize gir-
d i Yıne 1990'lann başında, Av-
rtoa'da gümrük duvarlan kalk-
t ı /e Ortak Para Birimi'ne geç-
rre süreci başladı, başlar baş-
lanaz da duvara tosladı. Orta-
Vî çıkan mali kriz içinde Alman
Karkı'nın önemi ve degeri art-
maya başladı. Bu sırada Japon
yatınmcılan, dolann değer kay-
betmeye devam edeceğini dü-
şünerek ABD kâğıtlarından
uzak duruyoriar, ABD şirketle-
ri ise ülke içindeki ekonomik
durgunluktan dolayı gelişmek-
te olan piyasalara göç ediyor-
lardı. Sermaye hareketleri do-
lara olan talebi azattıyor, arzını
ise arttınyordu.
Yenin aşın derecede değer-
lenmesiyle Japon ekonomisin-
deoluşan basınçla Japon ban-
kalan, mali açıklannı kapatmak
için, ellerindeki ABD ve Avrupa
kâğıtlannı satmaya başlayarak
bir borsa krizi yaratma nokta-
sına doğru hızla yaklaşıyorlar-
dı. Değerli Alman Markı ve bu-
na bağlı frank da bu ülkelerin
uluslararası rekabet gücünü
azaltarak işsizliği arttınyor, dur-
gunluğu uzatryordu. Dolann bu
derecede prestij kaybetmesi
ise ABD açısından jeopolitik bir
sorun da yaratıyordu. Lazar
Freres Yatınm Bankası'nın or-
taklanndan Feli Rohatyn,
ABD kongresine "Dolann geri-
lemesi, ABD'nin ekonomik li-
deriiğini veprestijini tehdit edi-
yor. Bu, bizi diğer ülkelerin in-
safına terk ettiği için belki de
uzun dönemde karşılaştığımız
en önemli tehlikedir" diyecek-
ti (Time 20.03.95).
Gerçekten de yabancıların
elinde biriken ABD borçlannın
hacmi 600 milyar doları aşmış-
tı. Bildiğiniz gibi ABD, Alman
ve Japon merkez bankalan, bu
sorunun çözümünü o kadar
güvendikleri serbest piyasaya
bırakmak yerine, müdahale et-
meyi tercih ett'ler ve bu eğilimi,
milyariarca dolar satın alarak
tersine çevirdiler.
1995 yılı boyunca piyasalar,
merkez bankalarının yarartığı
Dolar: Nereye Kadar?
Dolardaki artş Amerikan şirketlerinin rekabetini tehdit ediyor.
basınç yönünde dolar almaya
başladılar. Japon ekonomisin-
deki durgunluk ve borsadaki
gerileme, Japon sermayesini
yükselmekte olan dolara ve
ABD kâğıtlarına yönettmeye
başladı. Peş peşe uygulanma-
ya konulan milyarlarca yen
hacmindeki ekonomik destek
paketleri ve düşük faizler de
yeni zayıflatıyordu. Bu arada,
1995 başında Meksika krizi,
gelişmekte olan piyasalara gü-
veni sarstı. ABD sermayesi ge-
ri dönmeye başladı. ABD şir-
ketlerinde ise işçi çıkarmalara
ve küçülmeye dayanan bir ve-
rimlilik artışı görülüyor, kârian
artıyordu. Bu, borsayı daha da
güçlendirdi. ABD borsasının
çekim gücü dolarda talebi art-
tırdı. Ancak mark ve yendeki
gerileme, bu ülkelerin durgun-
luktan çıkmalarına yetmediğı
için, para piyasalan ABD'deki
göreli olarak düşük işsizliğe ve
istikrarlı büyümeye bakarak fa-
izlerin bir daha düşmeyeceği-
ne karar verip dolara daha faz-
la yöneldiler.
Nihayet, Almanya'da artan
işsizliğe ve bütçe açıklanna pa-
ralel olarak Avrupa Para Birli-
ği'ne ilişkin beklentiler de de-
ğişmeye başladı. Piyasalar, ge-
çen hafta tartıştığımız gibi Or-
tak Para Birimi'ne geçilmesi
halinde bunun ilk anda hesap-
lanandan çok da düşük bir dü-
zeyde gerçekleşebileceğini,
EURO'nun marktan daha zayrf
bir para olacağını düşünmeye
başladılar. Bu, dolara olan ilgi-
yi arttırdı.
Gelinen noktada
durum
Geçen bir sene içinde dolar,
yen ve mark karşısında sırasıy-
la yüzde 50 ve yüzde 25 değer
kazanarak 124 yen ve 1.68
mark düzeyine yükseldi. Mer-
kez bankalannın isteği doğrul-
tusunda dolar yükselmişti, a-
ma anlaşılan fazla yükselmişti.
Şimdi değerli dolar, ABD şir-
ketlerinin uluslararası rekabet
gücünü, Alman Markı'nın za-
yıflaması, Avrupa'dakı Alman
egemenliğini tehdit etmeye, it-
hal fiyatlarını yükselterek mali-
yetleri etkilemeye başladı. Dü-
şük dolar döneminde, iç piya-
saya yönelik birçok Japon şir-
keti üretimini dolar alanlarına
kaydırdığı için, Japon ekono-
misinin enerji, hammaddenin
yanı sıra sanayi mallannda da
ithalat bağımhlığı artmıştı. Yen
zayıflamaya devam ettikçe it-
hal girdi maaliyetleri artıyor, bu
da şirket kârlannı olumsuz et-
kiliyordu. ABD, Alman ve Ja-
pon matiye bakanları, dolann
yükselmesinin artık durması
gerektiğini savunmaya başla-
dılar. Önceki hafta toplanan Ye-
diler Grubu toplantısından bu
isteği ifade ederek çıktılar.
Dolann yükselmesinin dur-
ması gerekiyor! Gerekiyor da
nasıl? Halen, ABD'de düşük iş-
sizlik ve büyüme ortamından
dolayı, bir enflasyonist basın-
cın oluşması endişesi var. Öy-
leyse faizlerdeki ilk hareket yu-
kan doğru olacak. Buna karşı-
lık Almanya başta olmak üze-
re Avrupa'da durgunluk devam
ediyor ve işsizlik artıyor. Bura-
da, faizlerin henüz yükselmeye
başlaması yönünde bir beklen-
ti yok. Hatta daha da düşmesi
mümkün. Japonya'da da ben-
zer bir durum söz konusu. Ay-
nca Japon bankaları portfolya
değerini korumak için en azın-
dan mali yılın sonu olan 31
marta kadar dolann değer kay-
betmesınden yana değiller. Bu
koşullarda, eğer Yediler toplan-
tısında ifade edildiği gibi "dö-
viz piyasalan gerçek ekonomi-
nin dinamiklerini yansıtacaksa"
dolann gerilemeye başlaması
için bir neden yok. Nitekim Zu-
rich Kemper Investments'in
baş ekonomisti David Hale'e
göre "Dolann daha fazla yük-
selmesi riski var" (Financial
Tımes 10.02.970. Meryll Linch
New York Müdürü Wayn Gri-
gull da aynı fıkirde: "Ekonomik
temele bakarsak, dolann mar-
ka karşı çok daha fazla yûksel-
me olasılığı var." ANZ Lond-
ra'nın Mali Piyasalar Araştırma
Bölümü Başkanı Jeremy Bo-
oth da "G-7 ne derse desin,
dolar güçlü kalmaya devam
edecektir" inancında (Wall
Street Journal 12.02.97).
Meryll Linch grubu analistleri,
dolann yıl sonuna kadar 1.8
mark düzeyine, High Frequ-
ency Economics Incs.'ten Carl
Weinberger de mart sonuna
kadar 129 yene yükselmesini
bekliyorlar. Dolar basıncının
yenden marka doğru kaydığı-
nı söyleyenlerin sayısı artıyor.
Merkez bankalan ise para pi-
yasalan ile sermaye piyasalan
arasındaki ilişkiyi göz önüne
alarak Dow Jones'un 7000'e
vurduğu, Avrupa borsalannın
rekoriar kırdığı bir sırada şid-
detli bir müdahaleden çekini-
yorlar. Dünya ekonomisi yine i-
ki ucu kirli bir çomağa benziyor.
Piyasalar kendi haline bırakıldı-
ğı takdirde, ekonomik dinamik-
lerden dolayı dolar yükselme-
ye devam ederek üç büyük
ekonomi üzerinde oluşan ba-
sıncı arttıracak. Borsa, tehlike-
li yükselişine devam edecek.
Müdahale edildiği takdirde ise
para piyasalarında ve sermaye
hareketlerinde ani bir dönüşe
yol açarak borsayı tepetaklak
etmek mümkün.
PAZARI
YAKUP KEPENEK
Evrim, Eleme ve
Demokrasi
Dünyada son yıllarda görülen hızlı değişimin kay-
nağı, bilim ve teknolojideki gelişmelerdir.
Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin "yaşam suyv "
da bilimsel çalışma özgürlüğünün tam anlamıyla
var olmasıdır.
Ülkemizde bilimsel çalışmalann, özellikle top-
lumsal bilimlerde, "yasa/cç;"biranlayışın kıskacın-
da tutulduğu bilinmektedir. Son günlerde ise fen
bilimleri alanında ilginç birtartışmayaşantyor. TÜ-
BlTAK'ın Charles Darwin üzerine ünlü bir yapıtı
dilimize kazandırmasına karşı, yoğun bir saldırı
başlatıldı. Hiçbir bilimsel araştırmayadayalı olma-
dan, üstelik adlannın önüne prof. dr. ya da doç. dr.
yazan kjmilerinin "fetvasıyla" bilime saldın serai-
lendi. TÜBlTAK'ın çalışma alanı fen bilimleridir. Öy-
le anlaşıltyor ki "bilim düşmanlığı" girişimlerinden
fen bilimleri de payını alacaktır.
Öncelikle belirtelim ki kimi gerçekten geri kalmış
beyinlerin tersini yaymak istemeîerine karşın, Dar-
win'in "Türierin Kökeni" (1859) adlı çalışması, et-
kisini giderek artan bir biçimde sürdürüyor. Evrim
Kuramı ekonomiden genetiğe, bilim felsefesinden
doğrusal olmayan karmaşık dizgelere dek hemen
tüm bilim dallannda uygulama alanı buluyor. Hız-
la değişim yaşanan bir ortamda, evrim kuramlan-
nın irdelenmesi, yenilenmesi ve geliştirilmesinden
daha doğal ne olabilir? Doğallıkla, Darwin üzerine
yapılan araştırmalarda son yirmi yılda bir "patla-
ma" olduğu, bilim dünyasında özenle vurgulanıyor.
"Evrimsel ekonomi" kuramı alanında önemli geliş-
meler yaşanıyor, demekler kuruluyor, dergiler çı-
kanlıyor.
Türkiye'de "hoşgörülmeyen " işte bu tür gelişrne-
lerdir. Bu nedenle olacak hükümet, TÜBİTAK, YÖK
ve tüm üniversiteleri tam anlamıyla kendi sultası-
na almak için yoğun bir uğraş veriyor. Elde edilmek
istenen yalnızca bu kuruluşlardaki "kadrolar" ya da
"parasal olanaklar" değildir. Hükümetin amaçladı-
ğı, bu kurumlann asıl işlevlerinden, daha doğrusu
"variık nedenleri" olan bilimsel araştırmalardan da-
ha çok uzaklaşrnalandır. Günümüzde Evrim Kura-
mı'na saldınnın başka hiçbir anlamı olamaz.
•••
Evrim Kuramı "doğal eleme ilkesine" dayanır.
Doğada "en iyi" ve başanlı "uyum" sağlayabilen-
lerin yaşadığı, varlığını sürdürdüğü, bunu başara-
mayanlann da elendiği öngörülür.
Türkiye'de evrim kuramı aslında işlemiyor; da-
ha doğrusu, tam anlamıyla "tersine" işliyor.
Türkiye'de giderek artan oranda ailenin parasal
durumuna bağlı duruma gelen eğitim düzeninin,
toplumun en yetenekli çocuklannı ve gençlerini
seçtiği ve öne çıkardığı söylenemez. Kimi yete-
neksizlerin yalnız parasal güçleriyle "yükseldiği",
yeteneklilerin de yoksulluklan nedeniyle elendiği bir
eğitim düzensizliği egemendir. Bu düzensızlik çok
büyük öiçüde ilkellik ve fosil üretiyor. Bilim adamı
ve sanatçı olarak uluslararası düzleme çıkabilecek
değerieri seçemeyen, yetenekli gençlerini ya işsiz
ya da sıradan işlerde çürüten bir yapı söz konusu-
dur. Eğitim düzeni yeteneklere göre seçme yapa-
bilseydi, ne ilkokuldan üniversite sonrasına uzanan
uzun çizgide kendisi bu öiçüde geri kalır ne de
başta kamu yönetimi olmak üzere topluma yön
veren birimler bu öiçüde "niteliksizliğin" ve yeter-
sizliğin en ait çizgisinde kalırdı.
Ülkemizde kurumlann genel olarak iç işleyişle-
rinin de yetenek ve becerilere dayalı olduğu öne
sürülemez.
•••
Doğal seçimin hemen hiç işlemediği, daha doğ-
rusu tam anlamıyla tersine işlediği yer, çok büyük
çoğunluğuyla siyasal partilerdir. Oysa asıl siyasal
partilerde "partinin program ve tüzüğüne" bağlı
kalmak koşuluyla düşünce canlıhğı ve çözüm üre-
timi esas olmalıdır, ancak bu yotla "toplumun önü
açılır", yeni politikalar üretilir, tartışılır ve yaşama
geçirilir. "Doğal işleyiş" budur. Böyle olmayınca
partiler, toplumun sorunlanndan uzak, içine kapa-
nık, içlerinde yarasalar uçuşan eski binalara dö-
nüşmüş bulunuyor.
Son günlerde TBMM'de bulunan sol etiketli iki
partide, DSP ve CHP'de olanlar, aslında örgüt içi
devingenliğin, canlılığm ve doğal eleme süreçleri-
nin yokluğundan kaynaklanıyor. Birleşme bir yana
bu partiler, yaşanmakta olan "ülkeyi karanlığa sü-
rükleyen gelişmeler" karşısında, kendi aralarında
işbirliği bile yapamıyoriar.
Bu noktalara nasıl gelindiğinin çok yeni ve so-
mut bir ömeği geçen günlerde CHP'nin Izmir ll
Başkanı Osman Özgüven ve il yöneticilerinin gö-
revden alınmalanyla bir kez daha görüldü. Parti-
nin, geleneksel olarak en üretken birimlerini söküp
atmasının kimlerin ekmeğine yağ sürdüğûnü, ye-
rel yönetimlerde yaşananlar ve hükümetin yaptık-
lanyla toplum acıyla her gün yaşıyor.
Yetersizliklerin birikiminden demokrasinin doğ-
ması kolay olmuyor.
Eiıerjide hedef
üretime uymuyor
ANKARA (ANKA) -
Dış Ticaret Müsteşarlığı,
2000 yılında ihracatın öngö-
rülen düzeyde gerçekleşe-
bilmesi için sanayinin ge-
reksinim duyacağı eleknnk
enerjisi miktannın, 2000 yı-
lı için hedeflenen düzeyin
üzerinde bulunduğunu belir-
ledi.
Dış Ticaret Müsteşarlığı
tarafindan yapılan bir araş-
tırmada. 2000 yılı için 47
milyar dolarlık ihracat he-
deflendiğine dikkat çekile-
rek, bunun gerçekleşmesi
için enerji talebinin 154.3
milyar kilovatsaate ulaşma-
sı gerektiği vurgulandı.
Kalkınma planlan kapsa-
mında Enerji ve Tabii Kay-
naklar Bakanlığı'nin öngör-
düğü hedefleT ise bu düzey-
lerin altında bulunuyor.
Enerji Bakanlığı 2000 yılın-
da toplam elektrik enerjisi
tüketiminin 130 milyar kilo-
vatsaata çıkacağını tahmin
ediyor. Dış Ticaret Müste-
şarlığı tarafindan gerçekleş-
tirilen araştırmada, elektnk
enerjisi üretimini arttırmak
için alınması gerekli görü-
len önlemler şöyle sıralan-
dı:
- Elektrik açığının önle-
nebilmesi için ivedılikle çok
sayıda ve büyük kapasitelı
yatınmlar planlı bır biçimde
başlatılmah, bu kapsamda
nükleer santrallar, ithal kö-
mürlü santrallar, doğalgaz
santrallan ile yerli linyit ve
hidrolik enerjiye dayalı sant-
ral projeleri ele alınmalı.
- Kısa vadedeki elektrik
enerjisi açığını önlemeye
yönelik olarak ele alınabile-
cek doğalgaz santrallan için
gaz rezervierine sahip yakın
ülkelerden ek gaz sağlanma-
sı konusundaki projeler üze-
rinde önemle durulmalı.
- Yeni üretim projelerinin
seçiminde, ülke gereksinim-
lerine en kısa zamanda ve en
ekonomik çözümlerle yanıt
verecek öncelikler belirlene-
rek, hidroelektrik projelerin
yanı sıra çoklu yakıt kulla-
nan santrallar üzerinde has-
sasiyetle durulmalı.