Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ
HABERLERIN DEVAMI
Istanbtı!
Edırne
Çanakkale
Kocae)i
Izmır
Manısa
Aydın
Denızlı
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
Y
10
6
8
g
14
18
13
15
Sinop Y 10 Adana
Samsun Y 12 Mersın
ÇB 15
ÇB 16
Trabzon Y 11 Diyarbakır PB 10
Gıresun Y 12 Şanlıurfa PB 14
PB 13Ankara Y 13 Mardin
Konya Y 15 Siirt PB 12
Eskışehır 8 Hakkârı
Sıvas
Zongulûak Y 10 Antalya
ÇB 8 Van
ÇB 0
Y 18 Kars
ÇB 7
ÇB 6
/ ^jstanbul
• >
\
*alya
X
^ 4
^ l•Ankara
J
/^
^Adaı-a£^_
Trabzo^f"
/ Eraurum
Yurdun kuzey ve ba-
tı kesimlen çok bulut-
lu; Karadeniz, Mar-
mara, Ege, Akdeniz
ile Iç Anadohı'nun
batısı yağışlı geçe-
cek. Yağışlaryağmur
Trakya ıle Batı Kara-
denız'ın ıç kesimlen
karla karışık yağmur
şeklınde olacak. Ha-
va sıcaklığı yurdun
kuzeybatıstnda aza-
lacak.
Londra
Paris
Roma
Berlin
Amsterdam
Madrıd
Sofya
Brüksel
Y
Y
PB
ÇB
Y
PB
ÇB
Y
11
15
12
5
8
12
4
9
Budapeşte PB 1 Münih
Atina
Milano
Oslo
Helsınki
Stockholm
Belgrad
Viyana
Bonn
Y
ÇB
K
K
PB
PB
PB
K
1/
13
-6
-10
-11
6
4
8
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
PB
PB
PB
PB
PB
PB
PB
-12
15
17
16
16
18
16
23
Şam PB 22
G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK CUMHURtYET'TEN OKURLARA / ORHAN ERÎNÇ
I Baştarafı 1. Sayfada
Oldukça gülunç haberier de yayıyortar. Örneğin,
Hava Kuvvetleri Komutanı Çörekçi, Jandarma Ge-
nel Komutanı Teoman Koman ve Istanbul 2. Tugay
Komutanı Doğu Silahçıoğlu'nun "Trakya'daki bir-
Wc/ere"gönderciiklerı bayram mesajlan "hazırol çağ-
nsına" dönüşmüş.
Anlamı? Üç komutan "darbe istiyor".
Pekâlâ; ne var ki, Hava Kuvvetleri Komutanı ile
Jandarma Gertel Komutanı acaba hangi nedenler-
le bütün Türkiye yerine sadece Trakya'daki birtikle-
ri darbeye hazırlamayı yeğliyor?
Bir bilmece!
Üstelik Trakya'da geniş çapta askeri havaalanla-
n da yok.
Askeri Şûra kararlannı yargıya götürmeyi amaç-
layan planın fıyasko ile sonuçlanmasından sonra
demokratik hoşgörüye sığınarak gündeme aldıkla-
n son tezgâh; TSK'yi darbeciler - darbe istemeyen-
ler diye ikiye bölmek.
Işleri güçleri, toplumu Müslüman - Müslüman ol-
mayan, laik - antilaik, cami isteyenler - istemeyen-
ler diye bölmek, sonra bu bölünmeyi hayır ve şer
cepheleri diye anmak!
Geten bilgi ve belgelerin fazlalığından "kafasının
kanştığım" itiraf eden Komisyon Başkanı Mehmet
Elkatmış, bir ara "ordu ile komisyonun karşı karşı-
ya getirilmek istendiğinden" yakındı.
Oysa, askeri biriiklerde dinsel ödevleri düzenleyen
birgenelge yayımlayan Koman Paşa'yı "huzura ge-
tirip sorguya çekrnek" ıstıyor. Bunu bir türlü başa-
ramayan Elkatmış, davranışlanyla komisyonu zaten
ordu ile çatışır duruma getirmıştı.
Elkatmış'ın TSK'ye karşı bir süre sürdürdüğü sal-
dın, askeri kademelerde olumlu izlenimler bırakmı-
yor. Rahatsızlıklarını açık seçik söylüyorlar.
Biraz insaf
Elkatmış, arada bir "Hiçbir kimse veya kurum,
TBMM'nin üstünde değildir" gibi basmakalıp bir
kuralı yineleyip duruyor.
Zahmet edip bakarsa; anayasanın 138. madde-
sinin son fıkrası aynen şöyle diyor:
"Yasama ve yürütme organlan ile idare, mahke-
me kararlanna uymak zorundadır, bu organlar ve
idare, mahkeme kararlannı hiçbir surette değiştire-
mez ve bunlann yerine getirilmesini geciktiremez."
Eli değmişken 153. maddenin son fıkrasına bir
göz atabilir Elkatmış:
"Anayasa Mahkemesi kararlan Resmi Gazete'de
hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı or-
ganlannı, idare makamlannı, gerçek ve tüzel kişile-
ri bağlar."
Elkatmış mantıgı bu iki maddeyi şimdi nasıl yo-
rumlar acaba?
Ömeğin TBMM, Anayasa Mahkemesi'nin altında
mı diyeceğiz?
Meclis araştırma komisyonu bir soruştumna ko-
misyonunun yetkilerinden soyutlanmışken yargının
üstünlüğü TBMM'yi de kapsarken Elkatmış'ın bel-
ge toplayıp, tanık dinleyip rapor yazmaktan öteye
geçmeyecek bir görevi, sağa sola buyruklar verme-
ye dönüştürmesindeki gerçek ana amaç nedir, iç-
tenlikle açıklayabilir mi?
Sayıları maalesef biri geçmiyor; RP içinde sağdu-
yuyu elden bırakmayan tek siyasetçi; Aydın Men-
deres. RP'nin TSK'yle inatlaşmasından doğacak
sakıncaları görüyor, kaygılantyor.
Takkeli'den "Orduya 'Rahatsızlığınız nedir* diye
sormasım" istiyor.
Öneride birinci hata: Takkeli, her şeyı öylesine
düzgün yaptığına inanıyor ki TSK'nin bir rahatsızlı-
ğı olduğunu kabul etmiyor. Büyük, şerefli, arslan gi-
bi yüceltici sözcükleri sıraladı mı tamamm! Her şey
yolunda sanıyor.
İki: Varsayalım ki sordu. AJacağı yanıt gayet basit.
Anayasanın tarif ettıği laik demokratik cumhuriyetin
temel ılkelerini zorlamamak!
Siyasal şeriat ayaklanna yatmış, dünyaca bilinen
terörist Islam örgütlerinin şefleriyle içli dışlı bir kafa,
az buçuk oyla Türkiye'yi teslim aldığını sanıyor.
Yardımcılan da "o te/a"nın benzeri. Ömeğin Mus-
tafa Kamalak, "Buyol Hak yoludur, dönmezyürü-
rüz" gibi siyasal arenada pek değertaşımayan söz-
lerin yanı sıra efeleniyor, "Darbelerden kork-
muyoruz" diyor.
Oysa, iktidann görevi:
Darbe kışkırtıcılığı değil, önlemek!
• Baştarafı 2. Sayfada
Cumhuriyet'in dünkü başyazısı
şeriatçılann yaratmak istedikleri
kavram karmaşasına verilmiş iyi
bir yanıttır. Şeriata karşı çıkanla-
n din düşmanı olarak göstermek
RP'nin sorumsuzluklanna bir ye-
nisini daha eklemiştir. Demokra-
siyi "kendi inançlannın yasama
geçmesi için bir araç" olarak gö-
renlerin belediyeler ve bakanlık-
lardaki uygulamalan ülkenin ne-
relere çekilmek istendiğini gös-
termektedir. Nasıl onlar "demok-
rasi" derken bizim anladığımız
evrensel demokrasiyı kastetmi-
yorlarsa biz de "şeriat" derken
onlar gibi dini değil, laikliğin kar-
şrtı olan "din devletini" anlıyor ve
anlatıyoruz.
•
Ekonomide geçici bir olumlu
hava yaratmayı başaran hükü-
metın borç yükünü 1998'e erte-
lediğini ve gelecek yılın ilk 6 ayın-
da 825 trilyon lira iç borç, 1.5 mil-
yar mark bedelsiz ithalat hesabı,
6 milyar dolar döviz kredisi-dış
kredi ödemesi yapmak zorunda
kalacağını Esra Yener aktardı.
•
Olağanüstü Hal Bölgesi'nde
son 12 yılda 4 bin 310'u sivil ol-
mak üzere 7 bin 586 kişinin ya-
şamını yitirdiğini, sadece polis
bölgesinde 6 yılda 1452 faili meç-
hul cinayet işlendiğini Ayşe Sa-
yın yazdı.
•
RP tabanında yaygınlaştığı
saptanan pompalı tüfeklerin ABD
ordusunda da kullanılan etkili bir
saldırı silahı olduğunu ve bu alan-
daki 110 fabrikadan 40'ının radi-
kal Islami akımlann etkinliğini art-
tırdığı Düzce civannda bulundu-
ğunu Alper Ballı kamuoyuna ilet-
ti.
•
Tuzla'daki bir özel tersanede
tamir edilmekte olan TPAO tan-
kerinde çıkan yangın, Istanbul
Haber Servisi tarafından detaylı
bir şekilde irdelendi. Yangının ne-
denleri, çevreye vereceği zararlar,
sağlık alanında görülen yanık te-
davi merkezi eksıkliği ve yaralıla-
rın taşınış biçımlerıyle ılgili yanlış-
lıklarCem Ulutaş, Ati Er, Devrim
Sevimay, Özkan Güven, Ke-
rem llgaz, Bertan Ağanoğlu ile
KubMay Tüntül tarafından fotoğ-
raflanarak iletildi.
•
RP iktidannın, birdönem Hitler
AJmanyası'nda uygulanan kutup-
laşma sağlayarak oy ve taraftar
arttırma eğilimini siyaset bilimci-
leriyle görüşerek Ali Er haberleş-
tirdi.
•
Özkan Güven, Istanbul DGM
tarafından bölücülük gerekçesiy-
le 3 yıla kadar hapis istemi ile yar-
gılanacak olan kaset firması yet-
kilileri ile görüştü. Haberde piya-
saya sunulacak bir kasetin iki ay-
n ilde değişik değişik uygulama-
lara tabi olduğunun örnekleri de
yer aldı.
•
Devrim Sevimay ile Özkan Gü-
ven, Susurluk olayından bu yana
geçen I00 günün hikâyesini kro-
nolojik biçimde aktardılar.
•
Araştırma ve proje merkezle-
rinde yaşanan parasızlığın Türki-
ye'de bilim yaşamına verdiği za-
rarları Banş Doster haberleştir-
di.
•
Isveç, elektrik enerjisinin yarı-
sını karşıtayan nükleer santralla-
nn tümünü 2010 yılına kadar ka-
patma kararı alırken Türkiye'de
nükleer santral kurma "sevda-
s/"nın sürmesine tepkileri ve nük-
leer karşıtlarının uyanlannı Ümit
Otan duyurdu.
•
Efes Müzesi'nde yıllardır sergi-
lenen ve abartılı cinsel organlany-
la dikkat çeken heykellerin Kültür
Bakanı ismail Kahraman'ın zi-
yareti öncesi depoya kaldırılma-
sını Asuman Abacıoğtu yazdı.
•
önümüzdeki pazartesiye ka-
dar gönlünüzce bir hafta geçir-
meniz dileği ve saygılanmızla.
Çetin Altan: Şeriat, darbe ile değil parlamentonun işbirliğiyle giderilir
Altyapısız demokrasi zorlaıuyor
• Bilim adamı ve
politikacılar, uygun
kültürel ve ekonomik
zeminden yoksun
demokrasimizin
toplumsal çatışmalan
çözemediği
görüşünde birleştiler.
ALİER
Refah Partisi'nin rejimin
sınırlannı zorlayan deneme
saldmlan yeni darbe iddi-
alannı gündeme getirirken,
askeri darbeleTİe 3 kez yö-
nü değiştırilen demokrasi-
miz toplumsal çatışmalan
kendi kurallan içinde çöz-
mekte zorlanıyor.
Canlı toplumlarda çatış-
malann ve sosyal çelişkıle-
nn bulunmasının çok doğal
olduğunu belirten bilim
adamı ve politıkacılar, de-
mokrasimizin bu çatışma-
ları çözmede yetersiz kal-
masını, uygun bir ekono-
mik ve kültürel zeminin bu-
lunmaması ve sivil katılı-
mm olmamasına bagladılar.
Çetin Altan, toplumun
yüzde 80'inin mesleksiz,
okuma süresinin kişi başına
3 yıl olduğuna ve yaşam ka-
litesi sıralamasında Yuna-
nistan'ın 46 basamak geri-
sinde bulunduğumuza dik-
kat çekerek kulluktan va-
tandaşlığa geçmede zorlan-
dığımızı anlattı.
Tuıaz Titiz, toplum ola-
rak sonın çözme yeteneği-
mizin çok düşük olduğunu
ve sorunlarla değil. görün-
tüleriyle boğuştuğumuzu
savundu. Prof. Dr. Uter Tu-
ran da demokrasinin temel
Çetin Altan
kurumlan olan sivil toplu-
mun gelişmediğıni, bürok-
rasinin demokrasıye şekli
olarak inandığını, yerel oto-
nomi geleneğimizin olma-
dığını vurguladı.
Çokpartili döneme geçil-
dikten bugüne dek üç kez
askeri darbeler tarafından
askıya alınan ve her sefe-
nnde rotası değıştirilen de-
mokrasimizin toplumsal
sorunlan çözmede bugün
de yetersiz kalmasını gaze-
temize değerlendiren yazar
Çetin Altan, demokrasinin
işlemesini engelleyen, top-
lumsal çatışmalara yol açan
ekonomik gerilik, eğitim
düşüklüğü ve sosyal adalet-
sizlik konusunda özetle şu
tabloyu çizdi:
'Milli gelir düşük'
"Türk toplumunun yüz-
de 80M mesleksiz, ortalama
egitim süremiz kişi başına 3
\iL Sosyal adaletsizlik kor-
kunç boyutiarda. 280 bin
nüfuslu Lıuembourg'da ki-
şi başına milli gelir 32 bin
dolar, bizde henüz 3 bin do-
Tınaz Titiz
laroldu. Temizlik malzeme-
si, diş firçası, elektrik gibi
yasanu kolav laştıran unsur-
ların oluşturduğu yaşam
kalitesi konusunda Yuna-
nistan'ın 46, Kanada'nın 66
basamak gerisinde\iz. Bir
Türke, "Sen kımsin' diye
sorsanız, 'Türk'üm. Müslü-
manım' der. Aynı soruyu bir
Fransıza sorsanız size mes-
leğini sö> le>ecektir. Bu mes-
leksizgruplar, diniya da ırk-
çı etiketler gibi iki demogo-
jik yaklaşımla siyasal ege-
men sınıf kavgası veriyor-
lar."
Demokrasi kültürümüz
sorgulanırken özellikle ts-
lami çevrelerce savunulan
"Osmanlı'nın hoşgörülû-
uzlaşmacı" olduğu ve bu
özelliğiyle demokrasimize
katkıda bulunduğu yönün-
deki görüşlerin doğru olma-
dığını belirten Altan, şöyle
konuştu:
"Osmanlı tarihindeki 36
padişahın 14'û de>Tİliyor.
Üstelik300 sene boyunca or-
talama her seldz senede 1
başbakan (vezir) öldürülü-
Prof. Dr. tlter Turan
yor. Bu ne biçim uzlaşma?
Kendi tarihini bilmeyenler
kafadan atıp tutuyorlar."
Altan, şeriat tehlikesının
darbe ile değil, parlamento-
daki partilerin işbırlikleny-
le giderilmesi gerektığının
de altını çizdi.
Eski bakanlardan ve top-
lumsal uzlaşmayı sağlama-
ya yönelik projeler geliştir-
mekle dikkatlen çeken Tı-
naz Titiz, Türkiye'de etnik,
dini inanç ve ekonomik
alanda çatışmalar yaşandı-
ğını, önemli olanın çatışma-
lann olmaması değil, bun-
ların kronikleşmeden çö-
zülmesi, hatta bunlardan
yararlı işbirlikleri üretmek
olduğunu söyledi. Demok-
rasinin bu boyutunu bece-
remediğizi kaydeden Titiz,
şöyle devam etti:
"Çatışma olmayan top-
lum 5lü toplumdur. Sümer-
lerde çatışma yok. çünkü
onlar ölü. Medeni toplum-
larçatışmalardan ^rimli iş-
birlikleri üretiyorlar, biz ça-
tışmalardan daha derin
düşmanlıklar üretiyoruz."
w
Müşavîrler paralı turist' Gözaltına alnıırken öldü
• Baştarafı 1. Sayfada
milyar TL harcanmış. Hazine bir okulun
yapımı için para istersin "yok" der. Oysa 1
trilyon TL'yi kendi turistlerini (müşavirler)
dışanda bulundurmak için harcıyor. Aynca
butayinlerde dil bilgisi özelliğinin aranma-
dığı da ortaya çıkıyor.
- Dünyada bütün ticaret -Türkiye dahil-
özelleşirken, Dış Ticaret Müsteşarhğı devlet-
leştiriyor. Yurtdışında 85 müşaviri var, bu sa-
yıyı 135'e çıkarmak istiyor. Sanki 42 milyar
dolarlık ithalat, 22 milyar dolarhk ihracat
"bu beyler" tarafindan yapılmış gibi.
- Maliye Bakanlığı Müşaviri ne yapar?
Bundan 20 sene önceki düşünceyle kurul-
muş. Turizm müşavirlerine gelince... Bugün
devletin turizmdeki yeri bitti artık. Bizzat sa-
yın bakan söylüyor "Bu bakanlığı kapatmak
laznn" diye. Ama dışanda 40'ıaş.kın turizm
müşaviri var. Bunlar "devamlı paralı turist-
ler" Bunlar için harcanan paranın üçte biri-
ni bir şirkete verseniz Türkiye'nin tarutımı-
m 100 misli daha iyi yapar.
- Çalışma müşavirinin artık fonksiyonu
bitti. Yeni işçi göndermiyoruz. Eski işçiler ise
bulunduklan ülkelerin mevzuatlannı biliyor-
lar Bir kısmı zaten Alman kanunlan ve bi-
raz da baskıyla Alman vatandaşı oldu, çalış-
ma müşaviri sahasmdan çıktı.
• Yurtdışında kültür müşaviri bulunduran
tek ülke Türkiye. Zaten büyükelçiliklerin
fonksiyonu kültürütanıtmaktır. Dışişleri Ba-
kanlığı'nın zaten kendi Kültür Işleri Genel
Mîdürlüğü var.
- Dünyada aynı misyonda (bir büyükelçi-
likte) maliye, yanında hazine, yanında dış ti-
ca*et, yanında planlama, eğitim, yanında bil-
mem kültür... Yok dünyada böyle birşey. Tür-
kiye dünyanın en geniş müşav ırler ordusuna
sahip.
- Dışişleri Bakanlığı da israf furyası için-
de. 12 daimı delegelik kurulmuş. Bu 12 de-
legeliğın 5'ı şahıslar için. Öraeğin Roma'da
Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bünyesinde
temsilcilik açıldı. Ben burada genç bir me-
mur olarak çahştım. Oraya giden arkadaş
Wellington"a (Yeni Zelanda'nın başkenti)
gitmeyi reddettı. Avrupa'da iş bulmak için
beyefendiye 2 milyon dolarlık delegelik aç-
tılar.
- Ottawa'da (Kanada) Sivil Havacıhk Ör-
gütü'nde Türkiye senelerce Türk büyükelçi-
liği tarafindan temsil edildi. Sonradan bu teş-
kilat bünyesinde kurulan daimi delegeliğe
gıden ilk büyükelçi dürüst çıktı. "Burada iş
yok, beni alm" dedi.
- Bir Vatikan Büyükelçiliği var. Büyükel-
çiye ek olarak müsteşar ve 4 sekreter. Bütün
görevi senede iki kere dini göreve katılmak.
Ama altında 30 milyar TL'lik Mercedes 500
var.
- Bütün bu aşın masraflar ihtiyaç duyulan
büyükelçilikler için harcanmalıdır.
- Yaklaşık 93 büyükelçi var. Bunlardan ata-
malan yapılanlann 20 tanesı ihtıyaçtan de-
ğil. bazı kimselere yer aynmaktan kaynakla-
nıyor. Sayı arttıkça kalite düşüyor.
Çok başlılık sonuı
- Kalite düşerken çok başlılık da yaşanı-
yor. En büyük perişanlık çok başlılık. Dışa-
ndaki bütün bu müşa\ irler ordusu büyükel-
çilere bağlı değil. Her bin kendi başına buy-
ruk. Örneğin Manila'da (Filipinler) Hazine
müşaviri var. ne yapar? Hiçbir şey.
- Geçen gün bir başkonsolosluk aradı. TB-
MM'de bu işleri takip ettiğimizi öğrenmiş.
"Efendim buradaki maliye, ticaret, hazine
büyükek-iliğe hiç ugramıyor" dedi.
• Baştarafı 1. Sayfada
atarken aynı meydanda Kendiroğlu İş Ha-
nı'ndabulunan BBP il teşkilatı ışıgı kapat-
madı. Bunun üzerine meydandaki eylemci-
ler BBP'yi yuhaladılar. Eylem sonunda. ey-
lemciler dağılırken 50 kişilik bir grup
BBP'nin bulunduğu binanm önüne doğru
yürümeye başladı. Bu arada polıs, grubu
dağıtmak istedı. Eşiyle birlikte gezmeye çı-
kan banka emeklisi 45 yaşındaki Celal Can-
koru'nun da eylemcilerden olduğunu sanan
güvenlik güçleri, bu kişiyi gözaltına almak
istedi. Eşi Süheyla Cankoru'nun ifadesine
göre, polis minibüsüne bindirildiği sırada
beyaz saçh bir polis memuru Celal Canko-
ru'nun kafasına telsizle vurdu. Polis oto-
suyla hastaneye kaldınldığı, ancak kalp has-
tası olduğu öne sürelen Cankoru'nun yolda
hayatını kaybettiği öğrenildi. Olayda, ÖDP
tl Başkanı Mustafa Şahin ile birlikte 15 ki-
şi gözaltına alındı. Olaydan hemen sonra
meydana gelen polis amirleri. memurlanna.
"Allah bdanızı versin. Adam öldü. Temizle-
yin şimdi" diyerek çıkıştı. Cankoru'nun öl-
mesi üzerine tl Emniyet Müdürü NaükCan-
ca, tüm müdür yardımcılanm ve şube mü-
dürlerini Yenikapı Karakolu'natopladı. An-
cak bir açıklama yapılmadı.
Samsun'da ise 15 gün boyunca eyleme des-
tek verenler, 16. günde sokaklara çıkınca kar-
şılannda bu kez polisi buldular. Ellerinde
mumlarla tstiklal Caddesi'ndeki Ziraat Ban-
kası önünde toplanan kalabalığa polis engel
oldu. Kalabalığı coplayarak dağıtan polis.
çok sayıda kişiyi de gözaltına aldı. Polis,
Samsun'da yayın yapan yerel Medya FM rad-
yosunun muhabiri Makbuk Efe'yi de tartak-
ladı. Samsun Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı
Çevik Kuvvet. Terörle Mücadele Şubesi
ekipleri ve özel tim elemanlan kalabalığı da-
ğıtmaya çalışırken cadde üstündeki evlerde
bulunanlartava-tencere sesleriyle, araçlarda-
kiler de klakson sesleriyle eyleme destekle-
rini sürdürdüler. Emniyet Müdürlüğü'ne bağ-
lı ekipler Uğur Mumcu Parkı'nda da çok sı-
kı güvenlik önlemi aldı. Saat 21.00'e kadar
parka kimseyi sokmadı.
Gaziantep'te cumartesı akşamı saat
21.00'de Kırkayak Parkı'nda toplanan kala-
balığa polis müdahale ettı. Polis, insanlan
tartaklayarak dağılmalannı istemesıne karşın
grup alanı terk etmemekte dırendi. Bunun
üzerine polis, aralannda ÖDP Şehitkâmil ll-
çe Başkanı 'nın da bulunduğu üç kişiyi gözal-
tına aldı. Kalabalığın tepki göstermesi üze-
rine gözaltına alınanlar serbest bırakıldı.
Izmir'de 'temiz toplum'
Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve
halktan oluşan gruplar, gazeteci Fatih Altay-
lı'nın çağnsı üzenne bu kez de Izmir'de bir
araya geldi. "Temiz toplum, temiz sryasef
için alanda birikenlenn sayısı kısa sürede 2
bine ulaştı. Atatürk ve demokrasi şehitleri
için bir dakikahk saygı duruşunda bulunan
katılımcılardaha sonra İstiklal Marşı'nı oku-
du. Güvenlik güçlerinin yoğun önlem aldığı
Cumhuriyet Alanı'na girişlerde üst araması
yapıldı. "Temiz toplum, temiz siyaset* için
yapılan çağnyla gerçekleşen toplantıya, İz-
mir milletvekillerinden CHP'li Sabri Ergül,
ANAP'lı Süha Tanık, Konak Belediye Baş-
kanı Ahmet Sanşın, Aliağa Belediye Başka-
nı Hakkı Clkü katıldı. Siyasi partilerden
CHP, ÖDP, DSP, ANAP ve HADEP de "te -
miz toplum, temiz siyaset" için Cumhuriyet
Alanı'na geldi.
Tınaz Titiz, birey ve top-
lum olarak sorun çözme ye-
teneğimizin çok düşük ol-
duğunu, çatışmalann bu ne-
denle demokrasiyle çözü-
lemediğini. çözüm yetene-
ğinin düşük olmasının en
önemli nedeninin ise eğitim
sistemi olduğunu belirterek
şunlan söyledi:
"İnsanlanmıza başkala-
nnın bize öğrettiği şeyleri
benimsetmeye çahşıyoruz.
Ezber denen şey bu: Sor-
ma, sadece benim söyledik-
lerimi tekrarla.' Böyk egjti-
len insanın sonın çözmesi
mümkün mü? Kullanama-
dıgunız bir başka yöntemin
Rönesans'ın Batı'y a miras
bırakügı, Japonlann da
kopya çekerek becerebildi-
ği, 'nedensellik' dediğimiz
akıl yürütme biçimi."
Titiz, bu düşünce yönte-
minin sorunun altında neler
olduğunu ve buna yol açan
sebepleri araştırmayı öğret-
tiğinı anlattı ve Türkiye'nin
bunu yapmayarak sorunla-
nn kendisiyle değil, onlann
görüntüleriyle uğraştığını
savundu.
Siyasetbilimci ve Koç
Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Dr. tlter Turan ise de-
mokrasi için hiçbir bedel
ödemeden, bir usuller ve
değerler sistemi olarak ge-
lişmiş ülkelerden esınlene-
rek alındığını dikkat çeke-
rek, bu nedenle demokrasi-
nin dışşal bir öğe olarak kal-
dığmı savundu. Devlet bü-
rokrasisinin şekli olarak de-
mokrasiye inandığını belir-
ten Prof. Turan şu örneği
verdi:
"Bir mestektaşım yüksek
bûrokratlara bir anket uy-
guladı. Anketin ilk cümlesi:
'Demokrasi rejimlerin en
iyisidir. a) Katılınm. b) Ka-
tılmam' şeklindeydi. Tüm
yanıtlar katılınm' şeklinde
idi. Ama, 'Cevaplannızı
açıklayınız' cümlesine veri-
len yanıtlar çok ilginç:
"Efendim, aslında demok-
rasi iyidir ama, bizim gibi
ülkelerde işlemesi zordur'
falan.-"
Yerel özerklikler
Gelişmiş demokrasilere
sahıp Batı ülkelennın tari-
hinde derebeylikler gibi
merkeze direnmiş "yerel
sosyo-politik'" varlıklann
bulunduğunu anımsatan
Prof. Turan, Batı'nın her
kentinde bulunan görkemli
şafo ve saraylann yerel
özerkliklerin göstergesi ol-
duğunu. geçmışimızde ye-
rel özerklik kültürünün ol-
mamasmın bir dezavantaj
olduğunı söyledi.
Demokrasinin tepeden
uygunlanmaya çalışıldığı-
m. kitlenin ise çağdaşlık ne-
dir bilmeyen, değişim ta-
leplerini kabul etmesı bek-
lenen bir nesne olarak algı-
landığmı anlatan Turan. gü-
cü tekeline alan grubun top-
lumu kendi vizyonu yönün-
de dönüştürmeye çalışması
nedeniyle demokrasiyi be-
cermekte zorlandığımızı
kaydetti.
Sukı Kar > Gök gurultûlu
G U N D E M MLSTAFA BALBAY
I Baştarafı 1. Sayfada
Çorbanın tanesı çok azsa...
Uzun söze gerek yoktur. Bu deyim imdada yeti-
şir.
Çatışma ve Sosyal Gerginlik Bakanı Necati Çe-
lik'in açıkladığı son sendika yasa taslağı için de
uzun söze gerek yok:
"Imamın aptes suyu gibi..."
Taslağı iki başlık altında ele almaya çalışalım:
- Uzun dönemdir sendika için mücadele eden
pek çok kesım sendika dışı bırakılırken, imamlara
sendika hakkı getiriliyor.
- Toplusözleşme ve grev hakkı rafa kaldınlryor,
bunun yerine usulen görüşmeler konuyor.
Yazının başında vurguladık, imamlann toplumsal
yaşamdaki yeri bellidir. Bunu yadsıyan yok. Ancak,
hedefi amaç dışınataşan. sayıları gereksınimın üze-
rine çıkan imam-hatip liselerinden mezun olanlara
yeni iş alanları yaratmak için olağanüstü çaba har-
canryor.
Bunun somut örneğini, sağlık alanında yaşadık.
Sağlık Bakanlığı, bu çevrelerin etkisi altında kala-
rak, valilikler aracılığıyla illere genelge göndermiş,
hastanelerde "sağlık hizmetleri kapsammda " ima-
mın da bulunması yönünde çalışma başlatmıştı.
Sağlık uzmanlan, hasta tedavisinde imama ge-
reksınim olmadığını anlatmaya çalışmışlar, Ankara
Tabip Odası'nın yargıyı devreye sokma çabalan
sonuç vermiş, uygulama kaldınlmıştı...
Bunu bir kalem geçelım. Şimdi, imama sendika
hakkı tanınıyor. Tanınsın, toplumun her kesimi ör-
gütlü olsun. Ama siz, yıllardır bu uğurda çaba har-
cayan, dosyası cezayla, sırtı copla kabaran memur-
lann istemlerini bir kenara bırakıp bugün de böyle
bir istemi kamuoyu önüne gelmemiş bir kesimi
sendikalı yapmaya girişirseniz bunun adı nedir?
Burada bir art niyet aranmaz mı?
Hedef şu:
Türkiye'de memur sendikacılığında başı oğret-
menler çekti. Başardılar ve harekete darngalannı
vurdular. "Elebaşılar"sürgünegönderildi, olmadı...
Karşılanna başka sendikalar da çıkantmak istendi,
olmadı...
Şimdi, imamları "eğitim hizmetlen kapsamı için-
de" düşünüp elde hazır yüz bin kişilik bir potansi-
yeli kendi hesaplarına kullanmak istiyorlar.
Gelelim ikinci şıkka... Memur maaşı belirlenirken
şöyle bir yol izlenecek:
- Bir devlet bakanı başkanlığında, Başbakanlık,
Maliye, DPT, Hazine müşteşarları, DİE Başkanı,
Devlet Personel Dairesi Başkanı'ndan oluşan bir
heyet işverenler kurulu ile sendika görüşecek...
, - Buradan 30 günde anlaşma çıkmazsa, Sayış.-
tay, Danıştay, Yargıtay başkanlanndan oluşan uz-
laştırma kurulu devreye girecek...
- Bu kurulun karan kabul edilirse mutabakat met-
ni imzalanacak. Kabul edilmezse Bakanlar Kurulu
son sözü söyleyecek...
Dön dolaş eski sistem...
Insan ister istemez, "Böyle toplusözleşme gö-
rüşmesı önerenin..." diye başlayıp "Arkadaşım bu
tutum yanlış" diye devam etmek istiyor...
Yasakonducular...
Kamu Emekçilen Sendikaları Konfederasyo-
nu'nu (KESK) oluşturan binlerce kışi, 1990'lann ilk
yarısında Kızılay alanından PTT önlerine kadar her
yerde sendika istemlerini haykınrken "Bunlar ya-
sadışı şeyler istiyorlar. Sendikanın anayasada yeri
yok" diyenler şimdi memur sendikalannın temsil-
cisi pozisyonuna girerek Çatışma ve Sosyal Ger-
ginlik Bakanı'yla kol kola, yeni yasa taslağına omuz
venyor.
O omuz başka bir ise yaramazdı zaten...
Şimdi, yıllardır sendikal haklar için, olabildiğince
yasal sınırlar içinde kalarak mücadele edenler için
yeni bir dönem başlıyor.
Aslında zaferin ilk adımı gerçekleşti. Türkiye'de
artık memur sendika kuramaz diyen kalmadı. Bı-
rakmadılar. Sıra kavramın içini doldurmakta...
KESK diyor, "sendikacılıkta neferolmak"...
Teslim olanlar diyor, "sandıktan lüfer almak'...
Şimdi sıra vakfın adını sendikaya çevırip Çelik'le
kol kola girenlere karşı diri durmakta...
Onlara bir ad bulalım:
Yasakonducular...
'Arpahk' maaşında
rekor arbş
ANKAR4 (Cumhuriyet
Bürosu)- Kamu tktisadi
Teşebbüsleri (KJT)
Yönetim Kurulu üyeleri,
denetçiler ve tasfıye
kurulu üyelerinin ücretlen
yüzde 30 oranında
arttınldı. Çoğunlukla
siyasi irade tarafından
belirlenmesi nedeniyle
"arpaük" olarak nitelenen
KİT Yönetim Kurulu
üyelerinin maaşlannın üst
sının 364 milyon liraya
çıkanldı. Yüksek Planlama
Kurulu'nun (YPK) konuya
ilişkin karanna göre, bu
yıl, özelleştirme
kapsammda olanlar, KtT
ve bağlı ortaklıldaTda
ç'alışan memurlara
önceden olduğu gibi. 15
ocak ve 15 temmuz
tarihlerinde maaş tutannda
ikramiye ödenecek.
YPK'nin karanyla, KtT ve
bağlı ortaklıklarda yönetim
kurulu başkan ve
üyelerinden "genel müdür,
genel müdür yardımcılan
ile uhdesinde her ne şekilde
olursa olsun bir kamu '
görevi bulunmayanlann
ücreti". 1 Ocak"l997'den
geçerli olmak üzere yüzde
30 arttınlarak 20 milyon
liradan 26 milyon liraya
çıkanldı. Yönetim
kurulunun diğer üyelerinin
ücreti ise, 10 milyon
liradan 13 milyon liraya
yükseltıldi. KtT ve bağlı
ortaklıklarda görevli
tasfiye kurulu üyleri ile
bağlı ortaklık
denetçilerinin ücretleri de,
17.2 milyon liraya
yükselrildi.
Dev letin kanunla kurulmuş
kuruluşlannın, KtT'lerin
ve bağlı ortakJıklanmn
iştiraklerinde, bunlan
temsilen yönetim
kurullannda görev alan ve
uhdelerinde başka bir
kamu görevi
bulunmayanlara ücret,
prim, ikramiye. temettü ve '
sair adlar altında bu yıl
yapılabilecek net
ödemelerde üst sınır '
yükseltıldi. Buna göre,
uhdelerinde her ne suretle
olursa olsun bir kamu
görevi bulunmayıp,
yönetim kurullannda
görev alanlar için 26
milyon liranm 14 katına
(364 milyon lira) kadar
ödeme yapılabilecek. Bu
oran, geçen senenin ikinci
yansında 20 milyon liranın .
7 katı olan 140 milyon
lira idi.