23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ HABERLERIN DEVAMI Istanbtı! Edırne Çanakkale Kocae)i Izmır Manısa Aydın Denızlı Y Y Y Y Y Y Y Y 10 6 8 g 14 18 13 15 Sinop Y 10 Adana Samsun Y 12 Mersın ÇB 15 ÇB 16 Trabzon Y 11 Diyarbakır PB 10 Gıresun Y 12 Şanlıurfa PB 14 PB 13Ankara Y 13 Mardin Konya Y 15 Siirt PB 12 Eskışehır 8 Hakkârı Sıvas Zongulûak Y 10 Antalya ÇB 8 Van ÇB 0 Y 18 Kars ÇB 7 ÇB 6 / ^jstanbul • > \ *alya X ^ 4 ^ l•Ankara J /^ ^Adaı-a£^_ Trabzo^f" / Eraurum Yurdun kuzey ve ba- tı kesimlen çok bulut- lu; Karadeniz, Mar- mara, Ege, Akdeniz ile Iç Anadohı'nun batısı yağışlı geçe- cek. Yağışlaryağmur Trakya ıle Batı Kara- denız'ın ıç kesimlen karla karışık yağmur şeklınde olacak. Ha- va sıcaklığı yurdun kuzeybatıstnda aza- lacak. Londra Paris Roma Berlin Amsterdam Madrıd Sofya Brüksel Y Y PB ÇB Y PB ÇB Y 11 15 12 5 8 12 4 9 Budapeşte PB 1 Münih Atina Milano Oslo Helsınki Stockholm Belgrad Viyana Bonn Y ÇB K K PB PB PB K 1/ 13 -6 -10 -11 6 4 8 Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire K PB PB PB PB PB PB PB -12 15 17 16 16 18 16 23 Şam PB 22 G U N C E L CÜNEYTARCAYÜREK CUMHURtYET'TEN OKURLARA / ORHAN ERÎNÇ I Baştarafı 1. Sayfada Oldukça gülunç haberier de yayıyortar. Örneğin, Hava Kuvvetleri Komutanı Çörekçi, Jandarma Ge- nel Komutanı Teoman Koman ve Istanbul 2. Tugay Komutanı Doğu Silahçıoğlu'nun "Trakya'daki bir- Wc/ere"gönderciiklerı bayram mesajlan "hazırol çağ- nsına" dönüşmüş. Anlamı? Üç komutan "darbe istiyor". Pekâlâ; ne var ki, Hava Kuvvetleri Komutanı ile Jandarma Gertel Komutanı acaba hangi nedenler- le bütün Türkiye yerine sadece Trakya'daki birtikle- ri darbeye hazırlamayı yeğliyor? Bir bilmece! Üstelik Trakya'da geniş çapta askeri havaalanla- n da yok. Askeri Şûra kararlannı yargıya götürmeyi amaç- layan planın fıyasko ile sonuçlanmasından sonra demokratik hoşgörüye sığınarak gündeme aldıkla- n son tezgâh; TSK'yi darbeciler - darbe istemeyen- ler diye ikiye bölmek. Işleri güçleri, toplumu Müslüman - Müslüman ol- mayan, laik - antilaik, cami isteyenler - istemeyen- ler diye bölmek, sonra bu bölünmeyi hayır ve şer cepheleri diye anmak! Geten bilgi ve belgelerin fazlalığından "kafasının kanştığım" itiraf eden Komisyon Başkanı Mehmet Elkatmış, bir ara "ordu ile komisyonun karşı karşı- ya getirilmek istendiğinden" yakındı. Oysa, askeri biriiklerde dinsel ödevleri düzenleyen birgenelge yayımlayan Koman Paşa'yı "huzura ge- tirip sorguya çekrnek" ıstıyor. Bunu bir türlü başa- ramayan Elkatmış, davranışlanyla komisyonu zaten ordu ile çatışır duruma getirmıştı. Elkatmış'ın TSK'ye karşı bir süre sürdürdüğü sal- dın, askeri kademelerde olumlu izlenimler bırakmı- yor. Rahatsızlıklarını açık seçik söylüyorlar. Biraz insaf Elkatmış, arada bir "Hiçbir kimse veya kurum, TBMM'nin üstünde değildir" gibi basmakalıp bir kuralı yineleyip duruyor. Zahmet edip bakarsa; anayasanın 138. madde- sinin son fıkrası aynen şöyle diyor: "Yasama ve yürütme organlan ile idare, mahke- me kararlanna uymak zorundadır, bu organlar ve idare, mahkeme kararlannı hiçbir surette değiştire- mez ve bunlann yerine getirilmesini geciktiremez." Eli değmişken 153. maddenin son fıkrasına bir göz atabilir Elkatmış: "Anayasa Mahkemesi kararlan Resmi Gazete'de hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı or- ganlannı, idare makamlannı, gerçek ve tüzel kişile- ri bağlar." Elkatmış mantıgı bu iki maddeyi şimdi nasıl yo- rumlar acaba? Ömeğin TBMM, Anayasa Mahkemesi'nin altında mı diyeceğiz? Meclis araştırma komisyonu bir soruştumna ko- misyonunun yetkilerinden soyutlanmışken yargının üstünlüğü TBMM'yi de kapsarken Elkatmış'ın bel- ge toplayıp, tanık dinleyip rapor yazmaktan öteye geçmeyecek bir görevi, sağa sola buyruklar verme- ye dönüştürmesindeki gerçek ana amaç nedir, iç- tenlikle açıklayabilir mi? Sayıları maalesef biri geçmiyor; RP içinde sağdu- yuyu elden bırakmayan tek siyasetçi; Aydın Men- deres. RP'nin TSK'yle inatlaşmasından doğacak sakıncaları görüyor, kaygılantyor. Takkeli'den "Orduya 'Rahatsızlığınız nedir* diye sormasım" istiyor. Öneride birinci hata: Takkeli, her şeyı öylesine düzgün yaptığına inanıyor ki TSK'nin bir rahatsızlı- ğı olduğunu kabul etmiyor. Büyük, şerefli, arslan gi- bi yüceltici sözcükleri sıraladı mı tamamm! Her şey yolunda sanıyor. İki: Varsayalım ki sordu. AJacağı yanıt gayet basit. Anayasanın tarif ettıği laik demokratik cumhuriyetin temel ılkelerini zorlamamak! Siyasal şeriat ayaklanna yatmış, dünyaca bilinen terörist Islam örgütlerinin şefleriyle içli dışlı bir kafa, az buçuk oyla Türkiye'yi teslim aldığını sanıyor. Yardımcılan da "o te/a"nın benzeri. Ömeğin Mus- tafa Kamalak, "Buyol Hak yoludur, dönmezyürü- rüz" gibi siyasal arenada pek değertaşımayan söz- lerin yanı sıra efeleniyor, "Darbelerden kork- muyoruz" diyor. Oysa, iktidann görevi: Darbe kışkırtıcılığı değil, önlemek! • Baştarafı 2. Sayfada Cumhuriyet'in dünkü başyazısı şeriatçılann yaratmak istedikleri kavram karmaşasına verilmiş iyi bir yanıttır. Şeriata karşı çıkanla- n din düşmanı olarak göstermek RP'nin sorumsuzluklanna bir ye- nisini daha eklemiştir. Demokra- siyi "kendi inançlannın yasama geçmesi için bir araç" olarak gö- renlerin belediyeler ve bakanlık- lardaki uygulamalan ülkenin ne- relere çekilmek istendiğini gös- termektedir. Nasıl onlar "demok- rasi" derken bizim anladığımız evrensel demokrasiyı kastetmi- yorlarsa biz de "şeriat" derken onlar gibi dini değil, laikliğin kar- şrtı olan "din devletini" anlıyor ve anlatıyoruz. • Ekonomide geçici bir olumlu hava yaratmayı başaran hükü- metın borç yükünü 1998'e erte- lediğini ve gelecek yılın ilk 6 ayın- da 825 trilyon lira iç borç, 1.5 mil- yar mark bedelsiz ithalat hesabı, 6 milyar dolar döviz kredisi-dış kredi ödemesi yapmak zorunda kalacağını Esra Yener aktardı. • Olağanüstü Hal Bölgesi'nde son 12 yılda 4 bin 310'u sivil ol- mak üzere 7 bin 586 kişinin ya- şamını yitirdiğini, sadece polis bölgesinde 6 yılda 1452 faili meç- hul cinayet işlendiğini Ayşe Sa- yın yazdı. • RP tabanında yaygınlaştığı saptanan pompalı tüfeklerin ABD ordusunda da kullanılan etkili bir saldırı silahı olduğunu ve bu alan- daki 110 fabrikadan 40'ının radi- kal Islami akımlann etkinliğini art- tırdığı Düzce civannda bulundu- ğunu Alper Ballı kamuoyuna ilet- ti. • Tuzla'daki bir özel tersanede tamir edilmekte olan TPAO tan- kerinde çıkan yangın, Istanbul Haber Servisi tarafından detaylı bir şekilde irdelendi. Yangının ne- denleri, çevreye vereceği zararlar, sağlık alanında görülen yanık te- davi merkezi eksıkliği ve yaralıla- rın taşınış biçımlerıyle ılgili yanlış- lıklarCem Ulutaş, Ati Er, Devrim Sevimay, Özkan Güven, Ke- rem llgaz, Bertan Ağanoğlu ile KubMay Tüntül tarafından fotoğ- raflanarak iletildi. • RP iktidannın, birdönem Hitler AJmanyası'nda uygulanan kutup- laşma sağlayarak oy ve taraftar arttırma eğilimini siyaset bilimci- leriyle görüşerek Ali Er haberleş- tirdi. • Özkan Güven, Istanbul DGM tarafından bölücülük gerekçesiy- le 3 yıla kadar hapis istemi ile yar- gılanacak olan kaset firması yet- kilileri ile görüştü. Haberde piya- saya sunulacak bir kasetin iki ay- n ilde değişik değişik uygulama- lara tabi olduğunun örnekleri de yer aldı. • Devrim Sevimay ile Özkan Gü- ven, Susurluk olayından bu yana geçen I00 günün hikâyesini kro- nolojik biçimde aktardılar. • Araştırma ve proje merkezle- rinde yaşanan parasızlığın Türki- ye'de bilim yaşamına verdiği za- rarları Banş Doster haberleştir- di. • Isveç, elektrik enerjisinin yarı- sını karşıtayan nükleer santralla- nn tümünü 2010 yılına kadar ka- patma kararı alırken Türkiye'de nükleer santral kurma "sevda- s/"nın sürmesine tepkileri ve nük- leer karşıtlarının uyanlannı Ümit Otan duyurdu. • Efes Müzesi'nde yıllardır sergi- lenen ve abartılı cinsel organlany- la dikkat çeken heykellerin Kültür Bakanı ismail Kahraman'ın zi- yareti öncesi depoya kaldırılma- sını Asuman Abacıoğtu yazdı. • önümüzdeki pazartesiye ka- dar gönlünüzce bir hafta geçir- meniz dileği ve saygılanmızla. Çetin Altan: Şeriat, darbe ile değil parlamentonun işbirliğiyle giderilir Altyapısız demokrasi zorlaıuyor • Bilim adamı ve politikacılar, uygun kültürel ve ekonomik zeminden yoksun demokrasimizin toplumsal çatışmalan çözemediği görüşünde birleştiler. ALİER Refah Partisi'nin rejimin sınırlannı zorlayan deneme saldmlan yeni darbe iddi- alannı gündeme getirirken, askeri darbeleTİe 3 kez yö- nü değiştırilen demokrasi- miz toplumsal çatışmalan kendi kurallan içinde çöz- mekte zorlanıyor. Canlı toplumlarda çatış- malann ve sosyal çelişkıle- nn bulunmasının çok doğal olduğunu belirten bilim adamı ve politıkacılar, de- mokrasimizin bu çatışma- ları çözmede yetersiz kal- masını, uygun bir ekono- mik ve kültürel zeminin bu- lunmaması ve sivil katılı- mm olmamasına bagladılar. Çetin Altan, toplumun yüzde 80'inin mesleksiz, okuma süresinin kişi başına 3 yıl olduğuna ve yaşam ka- litesi sıralamasında Yuna- nistan'ın 46 basamak geri- sinde bulunduğumuza dik- kat çekerek kulluktan va- tandaşlığa geçmede zorlan- dığımızı anlattı. Tuıaz Titiz, toplum ola- rak sonın çözme yeteneği- mizin çok düşük olduğunu ve sorunlarla değil. görün- tüleriyle boğuştuğumuzu savundu. Prof. Dr. Uter Tu- ran da demokrasinin temel Çetin Altan kurumlan olan sivil toplu- mun gelişmediğıni, bürok- rasinin demokrasıye şekli olarak inandığını, yerel oto- nomi geleneğimizin olma- dığını vurguladı. Çokpartili döneme geçil- dikten bugüne dek üç kez askeri darbeler tarafından askıya alınan ve her sefe- nnde rotası değıştirilen de- mokrasimizin toplumsal sorunlan çözmede bugün de yetersiz kalmasını gaze- temize değerlendiren yazar Çetin Altan, demokrasinin işlemesini engelleyen, top- lumsal çatışmalara yol açan ekonomik gerilik, eğitim düşüklüğü ve sosyal adalet- sizlik konusunda özetle şu tabloyu çizdi: 'Milli gelir düşük' "Türk toplumunun yüz- de 80M mesleksiz, ortalama egitim süremiz kişi başına 3 \iL Sosyal adaletsizlik kor- kunç boyutiarda. 280 bin nüfuslu Lıuembourg'da ki- şi başına milli gelir 32 bin dolar, bizde henüz 3 bin do- Tınaz Titiz laroldu. Temizlik malzeme- si, diş firçası, elektrik gibi yasanu kolav laştıran unsur- ların oluşturduğu yaşam kalitesi konusunda Yuna- nistan'ın 46, Kanada'nın 66 basamak gerisinde\iz. Bir Türke, "Sen kımsin' diye sorsanız, 'Türk'üm. Müslü- manım' der. Aynı soruyu bir Fransıza sorsanız size mes- leğini sö> le>ecektir. Bu mes- leksizgruplar, diniya da ırk- çı etiketler gibi iki demogo- jik yaklaşımla siyasal ege- men sınıf kavgası veriyor- lar." Demokrasi kültürümüz sorgulanırken özellikle ts- lami çevrelerce savunulan "Osmanlı'nın hoşgörülû- uzlaşmacı" olduğu ve bu özelliğiyle demokrasimize katkıda bulunduğu yönün- deki görüşlerin doğru olma- dığını belirten Altan, şöyle konuştu: "Osmanlı tarihindeki 36 padişahın 14'û de>Tİliyor. Üstelik300 sene boyunca or- talama her seldz senede 1 başbakan (vezir) öldürülü- Prof. Dr. tlter Turan yor. Bu ne biçim uzlaşma? Kendi tarihini bilmeyenler kafadan atıp tutuyorlar." Altan, şeriat tehlikesının darbe ile değil, parlamento- daki partilerin işbırlikleny- le giderilmesi gerektığının de altını çizdi. Eski bakanlardan ve top- lumsal uzlaşmayı sağlama- ya yönelik projeler geliştir- mekle dikkatlen çeken Tı- naz Titiz, Türkiye'de etnik, dini inanç ve ekonomik alanda çatışmalar yaşandı- ğını, önemli olanın çatışma- lann olmaması değil, bun- ların kronikleşmeden çö- zülmesi, hatta bunlardan yararlı işbirlikleri üretmek olduğunu söyledi. Demok- rasinin bu boyutunu bece- remediğizi kaydeden Titiz, şöyle devam etti: "Çatışma olmayan top- lum 5lü toplumdur. Sümer- lerde çatışma yok. çünkü onlar ölü. Medeni toplum- larçatışmalardan ^rimli iş- birlikleri üretiyorlar, biz ça- tışmalardan daha derin düşmanlıklar üretiyoruz." w Müşavîrler paralı turist' Gözaltına alnıırken öldü • Baştarafı 1. Sayfada milyar TL harcanmış. Hazine bir okulun yapımı için para istersin "yok" der. Oysa 1 trilyon TL'yi kendi turistlerini (müşavirler) dışanda bulundurmak için harcıyor. Aynca butayinlerde dil bilgisi özelliğinin aranma- dığı da ortaya çıkıyor. - Dünyada bütün ticaret -Türkiye dahil- özelleşirken, Dış Ticaret Müsteşarhğı devlet- leştiriyor. Yurtdışında 85 müşaviri var, bu sa- yıyı 135'e çıkarmak istiyor. Sanki 42 milyar dolarlık ithalat, 22 milyar dolarhk ihracat "bu beyler" tarafindan yapılmış gibi. - Maliye Bakanlığı Müşaviri ne yapar? Bundan 20 sene önceki düşünceyle kurul- muş. Turizm müşavirlerine gelince... Bugün devletin turizmdeki yeri bitti artık. Bizzat sa- yın bakan söylüyor "Bu bakanlığı kapatmak laznn" diye. Ama dışanda 40'ıaş.kın turizm müşaviri var. Bunlar "devamlı paralı turist- ler" Bunlar için harcanan paranın üçte biri- ni bir şirkete verseniz Türkiye'nin tarutımı- m 100 misli daha iyi yapar. - Çalışma müşavirinin artık fonksiyonu bitti. Yeni işçi göndermiyoruz. Eski işçiler ise bulunduklan ülkelerin mevzuatlannı biliyor- lar Bir kısmı zaten Alman kanunlan ve bi- raz da baskıyla Alman vatandaşı oldu, çalış- ma müşaviri sahasmdan çıktı. • Yurtdışında kültür müşaviri bulunduran tek ülke Türkiye. Zaten büyükelçiliklerin fonksiyonu kültürütanıtmaktır. Dışişleri Ba- kanlığı'nın zaten kendi Kültür Işleri Genel Mîdürlüğü var. - Dünyada aynı misyonda (bir büyükelçi- likte) maliye, yanında hazine, yanında dış ti- ca*et, yanında planlama, eğitim, yanında bil- mem kültür... Yok dünyada böyle birşey. Tür- kiye dünyanın en geniş müşav ırler ordusuna sahip. - Dışişleri Bakanlığı da israf furyası için- de. 12 daimı delegelik kurulmuş. Bu 12 de- legeliğın 5'ı şahıslar için. Öraeğin Roma'da Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) bünyesinde temsilcilik açıldı. Ben burada genç bir me- mur olarak çahştım. Oraya giden arkadaş Wellington"a (Yeni Zelanda'nın başkenti) gitmeyi reddettı. Avrupa'da iş bulmak için beyefendiye 2 milyon dolarlık delegelik aç- tılar. - Ottawa'da (Kanada) Sivil Havacıhk Ör- gütü'nde Türkiye senelerce Türk büyükelçi- liği tarafindan temsil edildi. Sonradan bu teş- kilat bünyesinde kurulan daimi delegeliğe gıden ilk büyükelçi dürüst çıktı. "Burada iş yok, beni alm" dedi. - Bir Vatikan Büyükelçiliği var. Büyükel- çiye ek olarak müsteşar ve 4 sekreter. Bütün görevi senede iki kere dini göreve katılmak. Ama altında 30 milyar TL'lik Mercedes 500 var. - Bütün bu aşın masraflar ihtiyaç duyulan büyükelçilikler için harcanmalıdır. - Yaklaşık 93 büyükelçi var. Bunlardan ata- malan yapılanlann 20 tanesı ihtıyaçtan de- ğil. bazı kimselere yer aynmaktan kaynakla- nıyor. Sayı arttıkça kalite düşüyor. Çok başlılık sonuı - Kalite düşerken çok başlılık da yaşanı- yor. En büyük perişanlık çok başlılık. Dışa- ndaki bütün bu müşa\ irler ordusu büyükel- çilere bağlı değil. Her bin kendi başına buy- ruk. Örneğin Manila'da (Filipinler) Hazine müşaviri var. ne yapar? Hiçbir şey. - Geçen gün bir başkonsolosluk aradı. TB- MM'de bu işleri takip ettiğimizi öğrenmiş. "Efendim buradaki maliye, ticaret, hazine büyükek-iliğe hiç ugramıyor" dedi. • Baştarafı 1. Sayfada atarken aynı meydanda Kendiroğlu İş Ha- nı'ndabulunan BBP il teşkilatı ışıgı kapat- madı. Bunun üzerine meydandaki eylemci- ler BBP'yi yuhaladılar. Eylem sonunda. ey- lemciler dağılırken 50 kişilik bir grup BBP'nin bulunduğu binanm önüne doğru yürümeye başladı. Bu arada polıs, grubu dağıtmak istedı. Eşiyle birlikte gezmeye çı- kan banka emeklisi 45 yaşındaki Celal Can- koru'nun da eylemcilerden olduğunu sanan güvenlik güçleri, bu kişiyi gözaltına almak istedi. Eşi Süheyla Cankoru'nun ifadesine göre, polis minibüsüne bindirildiği sırada beyaz saçh bir polis memuru Celal Canko- ru'nun kafasına telsizle vurdu. Polis oto- suyla hastaneye kaldınldığı, ancak kalp has- tası olduğu öne sürelen Cankoru'nun yolda hayatını kaybettiği öğrenildi. Olayda, ÖDP tl Başkanı Mustafa Şahin ile birlikte 15 ki- şi gözaltına alındı. Olaydan hemen sonra meydana gelen polis amirleri. memurlanna. "Allah bdanızı versin. Adam öldü. Temizle- yin şimdi" diyerek çıkıştı. Cankoru'nun öl- mesi üzerine tl Emniyet Müdürü NaükCan- ca, tüm müdür yardımcılanm ve şube mü- dürlerini Yenikapı Karakolu'natopladı. An- cak bir açıklama yapılmadı. Samsun'da ise 15 gün boyunca eyleme des- tek verenler, 16. günde sokaklara çıkınca kar- şılannda bu kez polisi buldular. Ellerinde mumlarla tstiklal Caddesi'ndeki Ziraat Ban- kası önünde toplanan kalabalığa polis engel oldu. Kalabalığı coplayarak dağıtan polis. çok sayıda kişiyi de gözaltına aldı. Polis, Samsun'da yayın yapan yerel Medya FM rad- yosunun muhabiri Makbuk Efe'yi de tartak- ladı. Samsun Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Çevik Kuvvet. Terörle Mücadele Şubesi ekipleri ve özel tim elemanlan kalabalığı da- ğıtmaya çalışırken cadde üstündeki evlerde bulunanlartava-tencere sesleriyle, araçlarda- kiler de klakson sesleriyle eyleme destekle- rini sürdürdüler. Emniyet Müdürlüğü'ne bağ- lı ekipler Uğur Mumcu Parkı'nda da çok sı- kı güvenlik önlemi aldı. Saat 21.00'e kadar parka kimseyi sokmadı. Gaziantep'te cumartesı akşamı saat 21.00'de Kırkayak Parkı'nda toplanan kala- balığa polis müdahale ettı. Polis, insanlan tartaklayarak dağılmalannı istemesıne karşın grup alanı terk etmemekte dırendi. Bunun üzerine polis, aralannda ÖDP Şehitkâmil ll- çe Başkanı 'nın da bulunduğu üç kişiyi gözal- tına aldı. Kalabalığın tepki göstermesi üze- rine gözaltına alınanlar serbest bırakıldı. Izmir'de 'temiz toplum' Sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve halktan oluşan gruplar, gazeteci Fatih Altay- lı'nın çağnsı üzenne bu kez de Izmir'de bir araya geldi. "Temiz toplum, temiz sryasef için alanda birikenlenn sayısı kısa sürede 2 bine ulaştı. Atatürk ve demokrasi şehitleri için bir dakikahk saygı duruşunda bulunan katılımcılardaha sonra İstiklal Marşı'nı oku- du. Güvenlik güçlerinin yoğun önlem aldığı Cumhuriyet Alanı'na girişlerde üst araması yapıldı. "Temiz toplum, temiz siyaset* için yapılan çağnyla gerçekleşen toplantıya, İz- mir milletvekillerinden CHP'li Sabri Ergül, ANAP'lı Süha Tanık, Konak Belediye Baş- kanı Ahmet Sanşın, Aliağa Belediye Başka- nı Hakkı Clkü katıldı. Siyasi partilerden CHP, ÖDP, DSP, ANAP ve HADEP de "te - miz toplum, temiz siyaset" için Cumhuriyet Alanı'na geldi. Tınaz Titiz, birey ve top- lum olarak sorun çözme ye- teneğimizin çok düşük ol- duğunu, çatışmalann bu ne- denle demokrasiyle çözü- lemediğini. çözüm yetene- ğinin düşük olmasının en önemli nedeninin ise eğitim sistemi olduğunu belirterek şunlan söyledi: "İnsanlanmıza başkala- nnın bize öğrettiği şeyleri benimsetmeye çahşıyoruz. Ezber denen şey bu: Sor- ma, sadece benim söyledik- lerimi tekrarla.' Böyk egjti- len insanın sonın çözmesi mümkün mü? Kullanama- dıgunız bir başka yöntemin Rönesans'ın Batı'y a miras bırakügı, Japonlann da kopya çekerek becerebildi- ği, 'nedensellik' dediğimiz akıl yürütme biçimi." Titiz, bu düşünce yönte- minin sorunun altında neler olduğunu ve buna yol açan sebepleri araştırmayı öğret- tiğinı anlattı ve Türkiye'nin bunu yapmayarak sorunla- nn kendisiyle değil, onlann görüntüleriyle uğraştığını savundu. Siyasetbilimci ve Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. tlter Turan ise de- mokrasi için hiçbir bedel ödemeden, bir usuller ve değerler sistemi olarak ge- lişmiş ülkelerden esınlene- rek alındığını dikkat çeke- rek, bu nedenle demokrasi- nin dışşal bir öğe olarak kal- dığmı savundu. Devlet bü- rokrasisinin şekli olarak de- mokrasiye inandığını belir- ten Prof. Turan şu örneği verdi: "Bir mestektaşım yüksek bûrokratlara bir anket uy- guladı. Anketin ilk cümlesi: 'Demokrasi rejimlerin en iyisidir. a) Katılınm. b) Ka- tılmam' şeklindeydi. Tüm yanıtlar katılınm' şeklinde idi. Ama, 'Cevaplannızı açıklayınız' cümlesine veri- len yanıtlar çok ilginç: "Efendim, aslında demok- rasi iyidir ama, bizim gibi ülkelerde işlemesi zordur' falan.-" Yerel özerklikler Gelişmiş demokrasilere sahıp Batı ülkelennın tari- hinde derebeylikler gibi merkeze direnmiş "yerel sosyo-politik'" varlıklann bulunduğunu anımsatan Prof. Turan, Batı'nın her kentinde bulunan görkemli şafo ve saraylann yerel özerkliklerin göstergesi ol- duğunu. geçmışimızde ye- rel özerklik kültürünün ol- mamasmın bir dezavantaj olduğunı söyledi. Demokrasinin tepeden uygunlanmaya çalışıldığı- m. kitlenin ise çağdaşlık ne- dir bilmeyen, değişim ta- leplerini kabul etmesı bek- lenen bir nesne olarak algı- landığmı anlatan Turan. gü- cü tekeline alan grubun top- lumu kendi vizyonu yönün- de dönüştürmeye çalışması nedeniyle demokrasiyi be- cermekte zorlandığımızı kaydetti. Sukı Kar > Gök gurultûlu G U N D E M MLSTAFA BALBAY I Baştarafı 1. Sayfada Çorbanın tanesı çok azsa... Uzun söze gerek yoktur. Bu deyim imdada yeti- şir. Çatışma ve Sosyal Gerginlik Bakanı Necati Çe- lik'in açıkladığı son sendika yasa taslağı için de uzun söze gerek yok: "Imamın aptes suyu gibi..." Taslağı iki başlık altında ele almaya çalışalım: - Uzun dönemdir sendika için mücadele eden pek çok kesım sendika dışı bırakılırken, imamlara sendika hakkı getiriliyor. - Toplusözleşme ve grev hakkı rafa kaldınlryor, bunun yerine usulen görüşmeler konuyor. Yazının başında vurguladık, imamlann toplumsal yaşamdaki yeri bellidir. Bunu yadsıyan yok. Ancak, hedefi amaç dışınataşan. sayıları gereksınimın üze- rine çıkan imam-hatip liselerinden mezun olanlara yeni iş alanları yaratmak için olağanüstü çaba har- canryor. Bunun somut örneğini, sağlık alanında yaşadık. Sağlık Bakanlığı, bu çevrelerin etkisi altında kala- rak, valilikler aracılığıyla illere genelge göndermiş, hastanelerde "sağlık hizmetleri kapsammda " ima- mın da bulunması yönünde çalışma başlatmıştı. Sağlık uzmanlan, hasta tedavisinde imama ge- reksınim olmadığını anlatmaya çalışmışlar, Ankara Tabip Odası'nın yargıyı devreye sokma çabalan sonuç vermiş, uygulama kaldınlmıştı... Bunu bir kalem geçelım. Şimdi, imama sendika hakkı tanınıyor. Tanınsın, toplumun her kesimi ör- gütlü olsun. Ama siz, yıllardır bu uğurda çaba har- cayan, dosyası cezayla, sırtı copla kabaran memur- lann istemlerini bir kenara bırakıp bugün de böyle bir istemi kamuoyu önüne gelmemiş bir kesimi sendikalı yapmaya girişirseniz bunun adı nedir? Burada bir art niyet aranmaz mı? Hedef şu: Türkiye'de memur sendikacılığında başı oğret- menler çekti. Başardılar ve harekete darngalannı vurdular. "Elebaşılar"sürgünegönderildi, olmadı... Karşılanna başka sendikalar da çıkantmak istendi, olmadı... Şimdi, imamları "eğitim hizmetlen kapsamı için- de" düşünüp elde hazır yüz bin kişilik bir potansi- yeli kendi hesaplarına kullanmak istiyorlar. Gelelim ikinci şıkka... Memur maaşı belirlenirken şöyle bir yol izlenecek: - Bir devlet bakanı başkanlığında, Başbakanlık, Maliye, DPT, Hazine müşteşarları, DİE Başkanı, Devlet Personel Dairesi Başkanı'ndan oluşan bir heyet işverenler kurulu ile sendika görüşecek... , - Buradan 30 günde anlaşma çıkmazsa, Sayış.- tay, Danıştay, Yargıtay başkanlanndan oluşan uz- laştırma kurulu devreye girecek... - Bu kurulun karan kabul edilirse mutabakat met- ni imzalanacak. Kabul edilmezse Bakanlar Kurulu son sözü söyleyecek... Dön dolaş eski sistem... Insan ister istemez, "Böyle toplusözleşme gö- rüşmesı önerenin..." diye başlayıp "Arkadaşım bu tutum yanlış" diye devam etmek istiyor... Yasakonducular... Kamu Emekçilen Sendikaları Konfederasyo- nu'nu (KESK) oluşturan binlerce kışi, 1990'lann ilk yarısında Kızılay alanından PTT önlerine kadar her yerde sendika istemlerini haykınrken "Bunlar ya- sadışı şeyler istiyorlar. Sendikanın anayasada yeri yok" diyenler şimdi memur sendikalannın temsil- cisi pozisyonuna girerek Çatışma ve Sosyal Ger- ginlik Bakanı'yla kol kola, yeni yasa taslağına omuz venyor. O omuz başka bir ise yaramazdı zaten... Şimdi, yıllardır sendikal haklar için, olabildiğince yasal sınırlar içinde kalarak mücadele edenler için yeni bir dönem başlıyor. Aslında zaferin ilk adımı gerçekleşti. Türkiye'de artık memur sendika kuramaz diyen kalmadı. Bı- rakmadılar. Sıra kavramın içini doldurmakta... KESK diyor, "sendikacılıkta neferolmak"... Teslim olanlar diyor, "sandıktan lüfer almak'... Şimdi sıra vakfın adını sendikaya çevırip Çelik'le kol kola girenlere karşı diri durmakta... Onlara bir ad bulalım: Yasakonducular... 'Arpahk' maaşında rekor arbş ANKAR4 (Cumhuriyet Bürosu)- Kamu tktisadi Teşebbüsleri (KJT) Yönetim Kurulu üyeleri, denetçiler ve tasfıye kurulu üyelerinin ücretlen yüzde 30 oranında arttınldı. Çoğunlukla siyasi irade tarafından belirlenmesi nedeniyle "arpaük" olarak nitelenen KİT Yönetim Kurulu üyelerinin maaşlannın üst sının 364 milyon liraya çıkanldı. Yüksek Planlama Kurulu'nun (YPK) konuya ilişkin karanna göre, bu yıl, özelleştirme kapsammda olanlar, KtT ve bağlı ortaklıldaTda ç'alışan memurlara önceden olduğu gibi. 15 ocak ve 15 temmuz tarihlerinde maaş tutannda ikramiye ödenecek. YPK'nin karanyla, KtT ve bağlı ortaklıklarda yönetim kurulu başkan ve üyelerinden "genel müdür, genel müdür yardımcılan ile uhdesinde her ne şekilde olursa olsun bir kamu ' görevi bulunmayanlann ücreti". 1 Ocak"l997'den geçerli olmak üzere yüzde 30 arttınlarak 20 milyon liradan 26 milyon liraya çıkanldı. Yönetim kurulunun diğer üyelerinin ücreti ise, 10 milyon liradan 13 milyon liraya yükseltıldi. KtT ve bağlı ortaklıklarda görevli tasfiye kurulu üyleri ile bağlı ortaklık denetçilerinin ücretleri de, 17.2 milyon liraya yükselrildi. Dev letin kanunla kurulmuş kuruluşlannın, KtT'lerin ve bağlı ortakJıklanmn iştiraklerinde, bunlan temsilen yönetim kurullannda görev alan ve uhdelerinde başka bir kamu görevi bulunmayanlara ücret, prim, ikramiye. temettü ve ' sair adlar altında bu yıl yapılabilecek net ödemelerde üst sınır ' yükseltıldi. Buna göre, uhdelerinde her ne suretle olursa olsun bir kamu görevi bulunmayıp, yönetim kurullannda görev alanlar için 26 milyon liranm 14 katına (364 milyon lira) kadar ödeme yapılabilecek. Bu oran, geçen senenin ikinci yansında 20 milyon liranın . 7 katı olan 140 milyon lira idi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle