Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYW CUMHURİYET 17 ŞUBAT 1997 PAZARTESİ
HABERLER
Ceıaevi ziyaretleriyle yargıya baskı mesajlan veren bakana CHP, DSP, ANAP ve DYP'den tepki
'Kazan'm sanlda cüppesi ekak'• Camhurbaşkanı Süleyman Demirel gazetecilerin Adalet
Bakanı Şevket Kazan'ın BekirYıldız'ıziyaretiyle ilgüi
sorulanna. "Siyasi bir soru, o yüzden cevap veremem.
Başkalan nasıl olsa konuyu değerlendirecek" yanıtını verdi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Icra-
atı \e -kandal açıklamalanyla REFAH-
YOL'm en çok tartışılan kabıne üyesı Şev-
ket Kaan'tn. Adalet Bakanı sıfatıyla par-
tisıne .akın tutuklulan cezaevinde zıya-
Tet ede-ek yarg\ organlanname&aj verme-
yi sürcürmesı tepkiyle karşılandı. ANAP
Genel3aşkanı MesutYılmaz. Kazan'ı ıs-
tifaya ;ağırarak. "Hiikümet hakkındaki
gensorudan sonuç alamazsak, münferit
olarak değeriendireceğûniz bakanlann
başmda Adalet Bakanı gelir" dedı. CHP.
Kazan'ın "kavukve cüppe" giyerek "ni-
yetineuygun vere gitmesinT önerdi.
Yarpya mesaj da ıçeren cezaevı ziya-
retlennı Sıncan'dakı şenat provasını dü-
zenlemesi nedenıyle Devlet Güvenlık
Mahkemesı'nce tutuklanan eskı Belediye
Başkam Bekir YıMız'la sürdüren Adalet
Bakanı Kazan, gınşimının "insanT amaç-
lı olduğunu savundu. Kazan, haberi
"skandal" olarak duyuran Kanal D yöne-
timi hakkında savcılığına suç duyurusun-
da bulunacağını v e Radyo Televızyon Üst
Kurulu'na da şıkâyet edeceğini açıkladı
ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz
ıse Kazan'ın bundan sonra yapabileceği
tek luzmetin. "istifaetmek" olacağını söy-
ledi. Gazetecilenn konuya ılişkin sorula-
nnı yanıtlayan Yılmaz. Kazan'ın "gafla-
nna" artık ahştıklannı. ancak Yıldız'ı zi-
yaret etmesının "daha önce emsali olma-
yan ve savunulması mümkiin ounayan"
bir davranış olduğunu belırtti
Türkıye'de Adalet Bakam'na yalmzca
RP'lı bazı fanatiklerin güvendiğinı kayde-
den Y ılmaz. "Sayın Kazan,yedibuçukay-
lık icraamta gü\enHirliğini, tarafsizlığııu
kaybetmiştir. Bundan sonra da bu bakan-
lıktagörev yapması mümkiin değildir. Ya-
pabileceği tek hizmet istifa etmektir1
" de-
di. Yılmaz. Kazan hakkında bir gınşim-
de bulunup bulunmayacaklan yönündeki
soruya. "Bi/im hükümct hakkında bir
gensoru önergemiz var. Eğer orada netice
alamazsak ondan sonra münferit olarak
değerlendireceğiıniz bakanlann başmda
Adalet Bakanı geüV yanıtını verdı.
DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit de
Kazan'ı bakanlıktan istifaya çağırdı. E-
cevit, "Madımak suçlulanmn avukatu
nasılAlevi düşmanıolduğunu her gün gös-
teriyor. Bakanlıktan çekilmeli. Sincan
Belediye Başkanı'nı bakan olarak değil,
insan olarak zharet etnıiş. O halde insan
Şevket Kazan, bakan Şevket Kazan'ın
yakasını bıraksuT dedi.
CHP Genel Sekreteri Adnan Keskin.
Kazan'ı, istifaya çağırarak, "Bakana tav-
siyemiz. AdaletBakanfağı'ndanistifaedip,
başına bir kavuk, sırtına bir cüppegiyerek,
eline veşiltespih alarak niyetine uygun gö-
revegitmesidir" dedı. Keskin, şunları söy-
ledi: "Bu girişimle, RP'nin, sistemle he-
saplaşma anlayışı içindeolduğu bir kez da-
ha ortaya çıknuşbr. Bir taraftan, özel mi-
lis kuvvetlerL, öbür taraftan topluımımu-
zun büyükçe bir bölütnünii suçlayan ha-
karet dolu üsluplar. diğer yandan gönlün-
de ve kafasında Humeynı aşkının ışıklan
yanan insanı cezaevindeayaretyaklaşımı.
RP'nin sistemk hesaplaşma karan içinde
olduğunu gösteriyor. Kazan'ın başında bu-
lunduğu kamu y önetim birimi. çağdas,de-
ğerlere göre adaletin dağıtılması için gerek-
li olan zemini oluşturmakla görevlidir. Sa-
yın Kazan da bu hirimin bakanıdır. Sayın
Bakan, başındabulunduğu birunin işleviy-
leçakışmayan bir anlavişıyürütmektedir."
CHP İstanbul Mılletvekilı Mehmet Se-
vigen de Kazan tarafindan yanıtlanması is-
temiyleTBMM Başkanlıgı'nayazılı soru
önergesi \erdi.
DY'P Genel Başkan Yardımcısı Meh-
met Gölhan ise koahsyon ortağını örtülü
biçımde eleştırmeyı tercih etti. Gölhan.
gazetecilerin sorusu üzerine. "Ben olsay-
dını yapmazdım, gitmezdim.gitmemesiiyi
olurdu" dedı. Gölhan. Kazan'ın ziyarete
gitmesının yargıya müdahale anlamına
gelıp gelmediğıne ılîşkın soruya. "Yetkive
davranış 'Bakan a aittir. Çeşiüiyorumla-
ra neden olabilir. Eylemi, bükümette sı-
kıntılara neden olabilir. Ancak. hükümet
sorunu değüdir" karşılığını verdi.
DYP'li Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım
Erez de Kazan'ın ziyaretinın adaleti
zedelediğini behntı ve üstü kapalı olarak
istifaya çağırdı. Erez, "Bir Adalet
Bakanı'nuıyargılanmasısüren biriniceza-
evinde ziyaret etmesini adalete saygısızlık
olarak göriiyorum. Adalet Bakanı
tarafsızdır. hareketiisetarafsızlığı zedeliy-
or. Bu durumdayapıbnası gereken şey beV
hdir" dedi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ıse
gazetecilerin bu konudakı sorulanna,
"Siyasi bir soru,o yüzden cevapveremem.
Başkalan nasıl olsa konuyu değerlendire-
cek" yanıtını verdi.
Adalet Bakanhğı'nın ilk döneminde
cumhuriyet tarihınin en kapsamlı tayin ka-
ramameîennden binnı hazırlayan Şevket
Kazan. icraat \e açıklamalanyla kamu-
oyu gündeminden düşmedi. Eski Içışleri
Bakanı Mehmet Ağar hakkında hazırla-
nan fezlekeyi geri göndermesı üzerine
Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Artn-
ran tarafmdan protesto edılen Kazan.
Aczmendi tankatı üyelerinı sank. sakal
ve cüppeyle mahkemeye gönderen ceza-
evi yöneticıleri hakkında suç duyurusun-
dabulunan DGM Savcısı NuhMeteYük-
sel hakkında da soruşturma açtırdı. Ka-
zan'ın ılk icraatından bın Ankara
DGM'de yargılanan Sıvas davası sanıkla-
nnı. "aileleriyk daha rahat görüşebilme-
leri" amacıyla Sı\as Cezaevı'ne naklet-
mek oldu.
Kazan, Avrasya feribotunu kaçıran ve
IBDA-C örgütü üyesı olmaktan yargıla-
nan terönstlen de tzmit Cezaevi'nde Şe-
ker Bavramı'nda zivaret etti.
Laik kadın
hareketi sürecek
4
Şeriat
diıı cleğil
siyaset'
,\NK.4R\ (Cumhuriye: Bürosu) -
'Şeriata Karşı Kadın Yürüvüşû'nü
gerçekleştıren kadın platformu. ey lem-
lerini. 8 Mart Dünya Kadmlar Gü-
nü'nü de kapsayacak şekilde genışlet-
meyı hedefliyor. Çağdaş Hukukçular
Demeği Başkanı Şenal Sanhan, şeri-
atın sadece dim ınanç olarak değerlen-
dirilmesinden rahatsız olduklannı, ey-
lemlerinın "tslamın kutsal değerterine
değiLdinin siyasallaştınlması veçağdı-
şırejimözlemcUerine karşı olduğunu"
vurguladı. Sanhan. eylemcı kadınlara
hakaret içeren y ayınlar yapan şeriatçı
basın hakkında dava açacaklannı bıl-
dirdi.
Başkenttekı kadın eylemi. şeriatçı
basın ve DYP'nin yanı sıra Başbakan
Necmettin Erbakan'ı da rahatsız etti.
Erbakan'ın, yürüyüşten önce toplanan
partisınınbaşkanlık dıvanında. eylemi
engellemek için gırişimde bulunmadı-
ğı gerekçesiyle Içışleri Bakanı Meral
Akjener'e tepkı gösterdiğı öğrenıldı.
Erbakan, toplantıda, bu tür eylemlenn
kamplaşmalara >ol açacağını savuna-
rak "Kızılay'ıngöbeğindeböylebiryü-
rüyüşe nasıl izin verdiler. N'erilmemesi
gerekirdi" dedı.
ÇHD Genel Başkanı Şenal Sanhan,
cumartesı günü 52 örgüt \e 10 bınden
fazla kışinın katıhmıyla gerçekleştir-
diklen yüriiyüşle amaçlannın üstünde
birnoktaya ulaştıkJannı bildirdı. Ülke-
dekı karanlık tabloy a karşı söylemden
çok eylemle mücadele edilmesı gerek-
tiğini kaydeden Sanhan, hükümetin.
bir yandan Susurluk kazasıyla ortaya
çıkan çetelerle. dığer yandan da tankat
pisliğiy le "ülkeyitozadumana boğdu-
ğunu" dile getirdı. Güneydoğu'daki te-
rörden de ıktidann sorumlu olduğunu
söyleyen Sanhan, "Fakat bunlardan
daha tehliketi biçimde kendini bir yer-
lere gizlemeve çalışan. ama kadınlan
ezerek, karanlığını daha da arttırmak
isteyen şeriatçı tırmanma var. Çürfi-
meyemi, şeriata mı karşı bir eylem ola-
eağını hep biriikte tartiştık ve bugün-
lerde birinci hedefin şcriat olduğunu
saptadık. Yürüyüşün adı da şeriata
karş yûrüyüş oJdu" diye konuştu.
AMAP lıden Mesut Yılmaz'ın şeri-
atı dn olarak değerlendirerek. eylem-
lerinı desteklememesıni de eleştıren
Sanhan, şeriatın dın değıl. dinın siya-
sallaştınlması olduğuna dıkkat çekti.
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler, 'Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü'nü değerlendirirken, "Herkes
şeriatı farklı yorumluyor. Biz şeriata din olarak algılıyonız, dine karşı yürünmez" dedi.
ANAP'tan kadm yürüyüşüne katılmamasınm savunması
'Dine karşıyürümeyiz
y
ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) -
ANAP Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Keçeciler, "Şeriata Karşı
Kadın Yürüyüşü"ne destek
vermemelennin gerekçesmi. "Şeriat
din demek, dine karşı yürümeviz" diye
açıkladı. Bınlerce kadının katıldığı
yr
ürüyüşe önce destek verme eğiliminde
olan, ancak daha sonra görüş değıştıren
ANAP, bu konudakı eleştınler üzenne
savunmaya geçti. ANAP Genel Başkan
Yardımcısı Keçeciler, dün düzenledıği
basın toplantısında, her türlü
demokratik gırişimi desteklediklerinı
belirtirken kadınlann gerçekleştırdığı
"Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü"nü
içenk olarak doğru bulmadıklannı
söyledi. Keçeciter, "Herkes şeriatı
farklı yorumluyor. Biz şeriatı din olarak
algılıyoruz, dine karşı yürünmez"
görüşünü savundu. Basın toplantısında
Tuzladakı gemı yangınına da değınen
Keçeciler. yangının nedeninın
hükümetin ihmalı olduğunu söyledi.
TPAO gemisinin bakıma alındığı özel
tersanenm ortaklanndan binntn DYP
İstanbul 11 Sekreten olduğuna dikkat
çeken Keçeciler. "Neden DYP'den ses
çıkmıyor. hükümetten ses çıkmıyor"
diye sordu. Özelleştırme kapsamında
olması nedenıyle gemının Pendık
Tersanesi'nde bakıma almmamasını da
eleştıren Keçeciler, "Birtersanenin
özeUeştinne kapsamında olmasu onun
kamu görevi yapma özelliğini ortadan
kaldırmaz'* diye konuştu.
Korucu
yasayı
tamtnadı
• Resmi Gazete'de 4
Eylül 1996tarihinde
yayımlanarak yürürlüğe
giren İller tdaresi Yasası
uyannca silahlannı
bırakmalan öngörülen
korucular yasayı
çiğnedi.
HULYATOPCU
Doğu ve Guneydoğu Anadolu
Bölgesı'nde PKK'ye karşı mücade-
le ıçm oluşturulan ve sayılan 50 bı-
ne yaklaşan korucular. yasalan bir
kez daha çiğnedı. Korucular, Resmı
Gazete'de 4 Eylül 1996 tarihinde ya-
yımlanarakyürürlüğe giren ve koru-
culann silahlannı 45 gün içigjşin^p
teslim etmesini öngören yasaya'uy-
madjlar. %<"
Doğu ve Guneydoğu Anadolu
Bölgesf nde teröre karşı oluşturulan
koruculuk sistemi, koruculann işle-
dikleri suçlarla tartışılır hale geldi. 4
Eylül 1996 tarihinde Resmı Gaze-
te'de yayımlanarak yürürlüğe giren
5442 sayılı İller İdaresi Yasası'nm
geçıci 9 maddesi. halen geçicı ola-
rak köy koruculuğu yapan kişılerin
bu yasa yürürlüğe girdiğı tarihten itı-
baren 45 gün içinde eüennde bulun-
durduklan tabanca, makinelı taban-
ca veya hafif makinelı tüfeklen mül-
ki makamlara teslim etmesini öngö-
rüyor. Yasada, koruculann silahlan-
nı bu süre ıçensınde teslim etmesı
halinde haklannda adlı tatbıkat ya-
pılmayacağı belirtılmışti. Bukişıle-
nn silahlannı teslim etmelen duru-
munda valilerce silah taşıma ya da
bulundurma ruhsatı venleceği vur-
gulanmıştı.
İller İdaresi Y'asası'nın yürürlüğe
girmesinin üzerinden yaklaşık beş
buçuk ay geçmesine karşın korucu-
lann silahlannı teslim etmediklen
bildinldı. Hukukçular. koruculann
yasaya uymadıklan ıçın suç ışledik-
lennı vıırguladılar. Koruculann dev-
lete yardım etmek amacıyla oluştu-
rulduğuna dıkkat çeken hukukçular.
koruculuk sısteminın tekrar gözden
geçirilmesi gerektığinı söylediler
Olağanüstü Hal Bölgesı'nde top-
lam 47 bin 444 geçici, 3 bin 96 gö-
nüllü köy korucusu bulunuyor. Mü-
cavir alanda 4 bin 871 korucu, 14
duyarlı ilde toplam 20 bin 791 koru-
cu görev yapıyor. Diğer ıllerdekiko-
rucu sayısı ise 704 olarakbildıriliyor.
BIZBIZE
CHP'den
Medeni Kanun
savunması
ANKARA (ANKA) -
CHP Genel Sekreter Yar-
atncısı İzmir Mılletvekılı
Mrgen Keteş. RP'nın anaya-
a\a göre değıştirilmesı tek-
lf'dahi edilemeyen madde-
ferarasında sayılan Medeni
lanun'un evlılikle ılgıli
naddelerinı pratikte değiş-
trmeve ve dinı nıkâhı tek
iaşına yasalara uygun ola-
ak gösterme>e çalıştığını
•oUedi.
Keleş. "Biz Medeni Ka-
ııın'un geri maddelerini de-
p^tirmek için çaba harcar-
«n RP >ledeni Kanunu da-
ıs da geriye gotürmek isti-
w" dedi. Dıni nikâhın da-
ıaöncekı dönemlerde kadı-
\\ korumak için yapüdığınt
»cyleyen Bırgen Keleş.
''Resmi nikâh artık bunun
•trinialdt Resmi nikâh var-
km bunu yaptırmak yerine
dini nikâhla \etinen kadın-
lar bu evlilikierini hiçbir şe-
Iddeyasalarönünde ispada-
vunazlar" dedı.
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Susurluk sonrası yeni bulgu-
lar ortaya çıkmaya devam edi-
yor. Tank Ümit'in öldürülme-
siyle ilgili tablo büyük ölçüde
netleşmiş durumda. Çıplak bir
gözle bile Tarık Ümit'in nasıl öl-
dürüldüğünü anlıyoruz. Bunun
için detektif olmaya gerek yok.
Olayı soruşturan astsubay
Ahmet Altntaş'ın, TBMM Su-
surluk Komisyonu'na anlattık-
lanyla ortaya çıkan ve belgeler-
le kanıtlanan gerçeklere göre;
ibrahim Şahin ve adamtan bu
işin içindeler.
Özel Tımcıler, Tarık Ümit'ı
kaçırıp yok ediyorlar. Sırtlarını
dayadıkları üst düzey yetkililer
de onları koruyorlar. Olan Ah-
met Altıntaş'a oluyor, sürgüne
gönderiliyor.
Manisalı çocukların örgütü-
nü şıp diye ortaya çıkaran po-
lis ve savcılık kurumu: bu kez
bir türlü ibrahim Şahin ve arka-
daşlarının suç örgütünü ortaya
çıkarmayı başaramıyor. Soruş-
turma bir yerde tıkanıp kalıyor.
Polisin eli ayağı birbirine dola-
nıyor, savcılık karar verrrıe
Susurluk ve Sönen Işıklar.
gecikiyor, tereddütler geçiriyor.
İbrahim Şahin, DGM savcılığı-
na ifade verdiğinde, Manisalı
liseli gençlerden daha mı ma-
sumdu ki onu tutuklamak
DGM savcılannın aklına gel-
medi?
Tarık Ümit olayı benim ka-
famdaaydınlandı. Benim elim-
de ne belge ne de bilgi var. Yar-
gınin ve polislerin elinde ise
tonlarca belge bulunuyor. Is-
terlerse ve gayret ederlerse el-
lerinde bulunanlarla yeni sor-
gulamalar yaparak bızim bil-
mediğimiz başka gerçekleri de
ortaya çıkarabilirler.
Yok, bunca belge ve bilgiye
rağmen. suçlular ortalıkta do-
laşmaya devam ederlerse, bu
devletin üzerindeki ağırlık da-
ha da artacak demektir. Pislı-
ğin temizlenmesi çok daha
acılı olacak demektir.
• • •
Emniyet Istihbarat Daire
Başkan Yardımcısı Hanefı Av-
cı'nın anlattıklarının ayrıntılan-
na daldıkçatablo daha da kor-
kunçlaşıyor. Hanefı Avcı, Meh-
met Ağar'dan jandarmanın
üst düzey yöneticilerine kadar
birçok kurumun ve kişinin işle-
rin içinde olduğunu yer, tanık
ve belge göstererek anlatıyor.
Örneğin Alaattin Çakıcı'nın
MİT'ın adamı olduğunu söylü-
yor. MİT Daire Başkan Yardım-
cısı Yavuz Ataç'ın Nurullah
Ağansoy'u yurtdışına kaçırdı-
ğını belirtiyor. Bu anlattıklarına
kanıt olarak Nurullah Ağan-
soy'un, Almanya'daki ve Tür-
kiye'deki polis ifadelerini gös-
teriypr.
Kimdir bu Yavuz Ataç? Ça-
kıcı'nın en yakın adamıymış.
MİT'in üst düzey yetkilısi, Ça-
kıcı'nın adamı. Bunu ben söy-
lemıyorum, Emniyet istihbarat
Daire Başkanı söylüyor. Yine
Istanbul'da, Bodrum'da ka-
nunsuz şekilde para tahsilatı
yapan JITEM üyesi subaylar,
istanbul'da mafya anlaşmaz-
lıklanna el koyan binbaşılar var
Avcı'nın ifadesinde. Bir de
Jandarma generali: Veli Kü-
çük.
Hanefi Avcı'nın anlattıklann-
dan sonra bir hukuk devletin-
de toplu tutuklamaların başla-
ması gerekir. Çünkü anlatılan-
ların hepsı bilgiye, belgeye da-
yanıyor. Bankalara yatırılmış
paralardan söz ediliyor ve ad-
resleri gösterıliyor. Türkiye'de
ise birçok insan Hanefi Avcı
bunları ne cesaretle anlattı di-
ye düşünüyor ve onun yaşa-
mından endişe etmek gerekir
diyor.
JİTEM kurucusu Cem Erse-
ver'i de kimin öldürdüğünü
saptayabılmek, eğer ıstenirse
çok kolay. Hanefi Avcı'nın ver-
diği ipuçlan ve ısimler, cınaye-
ti çözecek zengınlikte. Bütün
mesele bunları kımin çözece-
ği? ibrahim Şahin'ı bir türlü ya-
kalayamayan Türk polisi. bu
cinayetleri nasıl çözebilir?
Hanefı Avcı, Cem Ersever'in
de konuştuğu ve bilgi verme-
ye başladığı için öldürüldüğü-
nü anlatıyor. Yani, iktidar sa-
hiplerinin konusanları sustura-
cak güce sahip olduklannı be-
lirtmek istiyor. Hatta Meclis ko-
misyonunda, "Bunu üstlerine
neden bildirmedin" diyen mil-
letvekillerine şu cevabı veriyor:
"Kime bildireceğim ki. Bu işin
başında Mehmet (Ağar) Bey
bunlarla beraber diyorum."
Olay bu kadar açık. Mehmet
Ağar hâlâ iktidar partisinin mil-
letvekili. Mılletvekilleri de bu işi
çözebilmek için soru sorma-
dan önce Mehmet Ağar'ın do-
kunulmazlığmı kaldırmalılar.
Ağar, önce bir yargı önüne çık-
sın.
Ey Necmettin Erbakan! Ve
ey Şevket Kazan! Biz ışıklan-
mızı işte bunun için söndürü-
yoruz. Pencerelere çıkıp ten-
cere, tava ve düdüklerle pro-
testolanmızı bu nedenle sür-
dürüyoruz. Bu pıslik sürdükçe
sivil takıp de devam edecek.
ERDAL ATABEK
Pompalı Tüfek...
"- Kininizi içinizden eksiltmeyin?"
"- Biz düşmanlanmızı biliyonız. Düşmanlanmızı
takip ediyoruz."
Kin, düşmanlık, nefret, cezalarını vermek, tehdit
etmek.
llki Refah Partisı Kayserı Belediye Başkanı'na,
ikincisi Erbakan'ın da arkasında namaz kıldığı ima-
ma ait olan sözler nasıl bir din anlayışını yansrtıyor?
Din, insanlan doğru yola getirmek için, insanlar
arasında sevgi, barış, dayanışma yaratmak için,
insanlan rastgele topluluklar olmaktan çıkanp ce-
maat (topluluk) olmalarını sağlamak için konmuş
bağlayıcı kurallar değil mi? islam dini en son, son
olduğu için de en olgun (mütekâmil) din değıl mi?
İslam dini Allah'la kul arasına kimsenin girmesine
izin vermediği için "ruhban stnıft" yaratmayan din
değil mi? Biz dıni de. islamı da böyle biliyoruz, yan-
lış biliyorsak düzeltmelere her zaman açığız.
Şimdi, bu kin, bu nefret, bu düşmanlık nereden
kaynaklanıyor?
Müslümanlara yapıldığı söylenen zulüm nedir?
• • •
Bu tutumun kaynağı "din" değildir, "dinin siya-
sallaşması "dır.
"Dın" kendı özünde bir inanç sistemidir. Allah'ın
kuluna emirleri, kulun Allah'a ıtaatidir. Bir dine ina-
nan, inandığı dinin kurallarına göre yaşamak iste-
yen insan inancında da yaşamında da özgür olma-
lıdır. Kendısine inancından ötürü farklı davranılma-
malı, vatandaşlık haklannda "üstün sayılma" ya da
"aşağ//anma" gibi bir farklılık olmamalıdır.
Laik bir toplum. dine ınananlara, inancına göre
yaşamak isteyenlere de Islam olsun, Hıristiyan,
Musevi-Budist olsun, ya da hiçbir dine inanmayan
ateıst (dinsiz) olsun, hiç ayrım yapmadan yaşama
hakkı tanıyan toplumdur.
Ancak, siyasallaşmış dinın egemen olduğu bir
toplum orada yaşayanlara eşitlik de tanımaz, öz-
gür yaşama hakkını da veremez. Çünkü o toplum-
da geçerli olan kurallar artık "egemen dinin kuraJ-
lan"d\r. Bu kurallara inanmayanlar "azınlık" sayılır-
lar, çoğunluğun denetimı altında yaşamak zorun-
da kalırlar, ancak "kendilerine izin verildiği biçim-
de" yaşayabilirler. Eğer, egemen din Islamsa bu ku-
rallar "şer/af'tır. Eğer Hıristiyanhk, Musevılik "siya-
sallaşmış din" olarak egemen olsaydı orada da ay-
nı yaşama bıçimı olurdu.
Türkiye'de uzun yıllar boyunca sağ partiler din-
le ilgili konuları siyasal alanda kullandıkları zaman,
bu tutuma yönelik eleştirileri "Canım, bunlann şe-
riatla ne ilgisi var? Biz vatandaşın dini haklarından
söz ediyoruz" demişlerdir.
Böyle diye diye ucundan kulpundan dini siyase-
te alet ederek oy toplamışlar, ama durum buraya
gelince duralamışlardır. Oysa, son derece açıktır ki,
eğer toplumun islami kurallara göre yaşamasını is-
tiyorsanız "şeriat düzeni"n'\ getirmek zorundasınız.
Eğer dinı "insan olarak, bireyın hakkı" olarak ta-
nımlarsanız toplumunuzun laik olması kaçınılmaz
bir zorunluluktur. Çünkü, ancak laik toplumda her
dinden insana, dine inanmayana da yaşama hak-
kı vardır. Ancak laik toplumda her ınsanın inancıy-
la ya da inançsızlığıyla eşrt ve özgür yaşama hak-
kı vardır. Yok, dini "bireyin değil, toplumun ortak
yaşama zonjnluluğu" olarak tanımlarsanız, dini si-
yasallaştırmak zorundasınız. Fark buradadır.
Türkiye'nin sorunu, yüzyıllar boyunca "b/rey"ye-
tıştiremedığı için, birey haklarını tanıyamamış,
özümseyememiş olmasındadır. Bırey yetişmeyin-
ce de insanlar "birbirınin yaptığını yaparak" sosyal
kimhklerine yaslanarak var olmaya çalışmaktadır.
Böyle olunca da, tek tek ınsanlara "ıstediği gibi
inanarakyaşamak" yetişmemekte, ille başkalarının
da "kendilerı gibi olması" için kendilerinde bir "c/-
hat coşkusu" hıssetmektedirler.
Şımdı durum, bir "istediği gibi yaşama hakkı"
çatışmasına dönmüş bulunmaktadır.
Burada büyük bir tehlike yatmaktadır. Bu çatış-
ma, bir biçimde toplumsal uzlaşmaya dönüşecek
midır, yoksa bir \ç çatışmaya mı sürüklenecektir?
• • •
Refah Partisi büyük bir sorumluluk altındadır.
Eğertopluma "siyasallaşmış din"\ dayatırsa Tür-
kiye'nin sonunun nereye varacağını onlar da kes-
tiremez. Ama, "Zararı yok, biz inancımız için öiün-
ce de yaşanz" diyenlerin fanatizmine teslim olunur-
sa çok kötü bir durum var demektir.
Yok, Refah Partisı. Türkiye'nin sağ partilerinden
birisı olursa kendi kımliğini açıkça tanımlaması ge-
rekir. Bu da gerilim noktalarını yüksek akım vermek-
ten uzak tutmayı gerektirir.
Tansu Çiller ve DYP'ye söylenecek hiçbir söz
yoktur. Onlar tarıh karşısında suçludurlar.
Bu ülkenin laik kurumlarına ve laik vatandaşlan-
na düşen görev de "aralannda hiçbir farkı önem-
semeden laik cumhuriyet" temelinde güçbirliği
yapmak ve hayatlannı. geleceklerinı korumaktır.
Pompalı tüfeğin tehlikesi pompasında değil, te-
tiğinde duran parmaktadır.
DYP'li muhalifler
oylamayı beldiyor
ANK.\R.A (Cumhuriyet
Bürosu)- RP'ntn rejım kar-
şıtı gırişimlerine partilerinin
sessiz kalmasından rahatsız
olan bazı DYP mılletvekille-
ri. hükümete karşı seslennı
yükseltmek için Genel Baş-
kan ve Başbakan Yardımcı-
sı Tansu Çiller hakkındaki 3
soruşturma komısyonu ra-
porunun oylanmasını bekli-
yor. DYP'li bakanlan hükü-
mette daha etkın olmaya
zorlamak yerine. "RP üze-
rimizegelmesin" uyansmda
bulunan muhalıf milletve-
killeri, partının oy oranının
giderek endiğıne ilişkın ve-
rilere dikkat çekmeye başla-
dılar.
DYP Genel Başkan Yar-
dımcısı Mehmet Gölhan.
dün düzenledıği basın top-
lantisinda. parti ıçı gelışme-
len değerlendirdı. DYP lıde-
n Tansu Çıller'in kabine de-
ğışıklığını gensoru sonrası-
na bıraktığı yolunda yapılan
değerlendırmelerın doğru
olmadığını sa\ unan Gölhan.
"Kabine değişikliği ihtimali
yok" dedi. Gölhan, kendisi-
nin de buna sıcak bakmadı-
ğını. bakanlann uzun süreli
görevde kalmasının daha
yararlı olacağına inandığını
söyledi. Bazı ilçelerin bele-
diye başkanlannın il olmak
içm istıfayı gündeme getir-
dığıne dıkkat çeken Gölhan,
"İçişleri Bakanhğu il olacak
yerleri bilimsel olarak tespit
etmeli ve buna göre hareket
edümelidir" dedı. DYP'nin
darbelerin ürünü bir parti ol-
madığını, kimliğini arama
gibi de sorunu bulunmadı-
ğını kaydeden Gölhan,
ANAP'ın hükümet ortakla-
nnı karşı karşıya getirmek
için çaba gösterdiğini öne
sürdü.
DYPHakkâriMilletvekı-
li MustafaZeydan, Çiller' in
de artık RP'lilerden rahatsız
olduğunu belırterek "RP ıs-
rar ederse hükümet bozu-
lur" dedi. Denizli Milletve-
kılı Haluk Müftüler de par-
tıyı bölmek ya da parçala-
mak gibi bir amaç taşıma-
dıklannı belirtti.