05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17ŞUBAT 1997PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şarvan'ın knama cezası kaMnldı • VVKARA (Cunhuriyet Bfirosu) - Kâkımleı \e Savcılar > üksek Kurulu, laiklik yanlısı çalışnalan nedeniyle Adalet Bakanı ' Şe.ket Kazan'ın tepkisine hedef olar eski Anlara Cumhuriyet Başsa'vcısı Nazmi Şarvan hakkında daha önce verdiğı 'kjnama' cezasmı kaldırdı. Nazmi Şarvan, kmama karannın kunılda Kazan'ın bulunmadiğı bir oturumda kaldınldığına dikkat çekti. Defnirel-Çiler görüşmesi • VNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaskanı Süleyman Demirel. Brûkserdeki NATOdışışlen bakanlan toplantısmdan önce Dışışleri Bakanı Çiller'i Çankaya Köşkü'nde kabul etti. 1 saat 15 dakika süren görüşmenin ardından açıklama yapan Çiller, "Gezıden önce Sayın Demirerie genel görüşmemizi yaptık" dedi. Sözteşmeli memura zam • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Hükümetın 2 aydan beri sürüncemede bıraktığı sözleşmeli memur maaşlannın arttınlmasına ılışkin düzenleme dün yapıldi. Devlet memurlannın maaşına 1 Ocak 1997tarihinden itıbaren yapılan artışın kamu kuruluşlannda çalışan sözleşmeli personele de aynen yansıtılmasını öngören Bakanlar Kurulu karamamesi dün Cumhurbaşkanı Demirel tarafindan onaylandı. Susurluk komisyonu • DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu bugün Yüksekova çetesini ortaya çıkaran astsubay Hüseyin Oğuz ile çete soruşturmasını yürüten Diyarbakır Devlet -Gyv^plik Mahkemesi Başsavejsı'm dinleyecek. Astsubay Oğuz dün avukatı Yaşar Altürk'le beraber Ankara'ya geldi. Komisyon aynca, Diyarbakır DGM Savcılığı'ndan kendilerine gönderilen yakJaşık 10 klasörlûk bir dosyayı da incelemeye alacak. Siyasi tutuklu veremden öldü • ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) - Adana Devlet Hastanesı'nde verem hastalığı tedavisi gören tutuklu Celal Diken (40) öldü. Ceyhan E Tipi Cezaevi'nde PKK davasından tutuklu olduğu belirtilen Celal Diken bir süre önce hastalığı nedeniyle hastaneye yatınlmıştı. Gebze'deki cmayet• GEBZE(AA)-YeralO dünyasmın isimlennden Kürşat Yılmaz'ın yeni evli kızı ıle ayru gün ortadan kaybolan eski nışanlısı polis memuTunun iki erkek kardeşinin öldürülmüş olarak bulunmasıyla ilgili sorusturma sürüyor. Gebze llçe Emniyet Müdürü İrfan Özer, yaptığı açıklamada, olaya ilgilibazı ipuçlannı değerlendirdiklerini belirterek, cinayetin failleriyle Pendik'te görevli trafk polis' Dursun tri ve Kûnat Yılnaz'ın geçen ay evlenen kız Ülkü Gürsgüm'Cn (20) bulunması için çok yönlü araştırma yapaklann söyledi. Esenler'de şüpheümtihap • kanbulHaberServisi- Eseıler'de ,asadtşı pankart asaı Nuretın Demir'in (18), polsten ka;arken saklandığı bcKhım kainda intihar ettiği iler sürüldi. 300'lü Fatih Maıallesi; . Cadde'de bir eczuenin lepenklerine yas.dışı so bir örgütün pancartını ısmak isteyen D>enir'e p<lis ekibi rrmüahale stmek istedi. Saat 2O 0 sıralınnda meydana g e h ı olaya. güvenlik göcerine ^el ateş ederek kamaya hşlayan Demir, a y r caddeozerinde bulunan biııinanırbodrum katma sstlandı Fılis yetkilileri, Oenir'in tbancasıyla b a n a bir 1 ateş ederek irnmar ettipni söylediler. Demirel RP'yi uyardıCumhurbaşkanı, okul açılışı yaptığı Kazan'da 'Bizi şeriattan ayırma' diye dua eden imama sert çıktı. îran örneğiyle şeriat provası yapan RP'ye çattı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Hamdi Eriş tlköğretim Okulu'nun açılış töreninde dua okuyan imamın şeriatçı çıkışıyla karşılaştı. "Bizi Kuran yolu olan şeriattan ayırma" diye dua eden ımam ile rejim karşıtı girişimleri ve şeriatçı çıkışlannda örtülü bıçimde tran'ı ömek gösteren RP'yi sertdille uyaran Demirel, laik demokratik cumhuriyetin temel niteliklerinin sorgulanamayacağını ve Türkiye'nin "geriye gjtmesinin" istenemeyeceğini belirtti. Cumhurbaşkanı, bölge ülkelerine Islamı yönetim ihraç etme politikası bilinen Iran tslam Cumhuriyeti'nı kastederek "BöJgemizde imreneceğimiz bir ülke yok; başkalan bize imrensin" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, dün ilk olarak ANAP eski mılletvekıli Hamdi Eriş'in Kazan ilçesi Sarayköyü'nde yaptırdığı ilköğretim okulunun açılış törenine katıldı. Şeriatçı çıkış mümkündür. Bu cumhuriyet demokratiktir, laiktir, sosyal hukuk devletidir. Bunun da sorgiılanacak bir taranyok" dedi. Laik cumhuriyeti, devrimleri herkesin aklında tutması gerektiğine dikkat çeken Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: "Geriye gidemeyiz, hiç kimse Türkiye'nin geriye gitmesini isteyemez. Hedef çocuklarımıza, yannın gençlerine daha iyi bir Türkiye hazırlamaktır. Bunu hazırlamanın yolu cumhuriyete sadakatle bağlı olmak, temel nitelikJerini sorgulamamak ve yolumuza devam etmektir. Kendi ufkumuzu kendimiz karartmayahm. Önümüze kendimiz engei koymayalnn, eümizi kolumuzu bağiamayahm. Türkiye aydınhk bir ülke. aydmlık ohnaya devam etsin. Ne ki Türkiye'nin üstüne karankk getirir yanuştır. Türkiye'yi geriye değil ileriye götürmenin yoÛannı hep beraber arayalım." Herkesin cumhuriyete sanlmasını isteyen Demirel, "Cumhuriyete sanhnak birbirimize sanlmaktır. Elbette şanlı tarüumize, inançlanmıza da sarîlacağız, Ama hiçbir şe> bizi ileriye girmekten alıkoyamaz" dedi. Demirel, Iran'la ilgili uyanlannı da "Bu böJgede imreneceğimiz bir ülke yok. Başkalan bize imrensin. Geün birtakım şeyleri yanlıs anlamayahm, züıntanizi aydınhk rutalım. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın da katıldığı törende kurban kesildikten sonra Arapça Kuran okuyan imam. "Bizi Kuran yolu olan şeriattan ayırma" diye dua etti. imamın. "Devlet zirvesinin önünde şeriatçı çıkış" olarak yorumlanabilecek konuşmayı çekinmeden yapmasına sinirlenen Demirel, laik demokratik cumhuriyetin temel niteliklen ve yoğunlaşan köktendinci girişimlere karşı rejımin çağdaşlaşma yönünde getirdiği güvencelere ilişkin kapsamlı bir konuşma yaptı. Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel hedefınin Atatürk tarafindan ortaya konulduğunu belirterek "Hedef çağdaş uygaruk düzeyine ulaşmaknr. Bunun ne sorgulanması ne de yerine başka bir şey konulması Birbirimizi incitmeyelim, yanıltmayalım" sözleriyle dile getırdi. ANAP lideri Mesut Yılmaz da okul yapma kampanyasının Cumhurbaşkanı Demırel'in önderliğinde seferberliğe dönüşmesinin sevindirici olduğunu söyledi. Devtette itiş kakış olmaz Cumhurbaşkanı Demirel, daha sonra MK£ Ankaragücü Spor Kulübü'nün yeni tesislerinin temel atma törenine katıldı. Törenden aynlırken gazetecılerin sorulannı yanıtlayan Demirel, Tansu Çiller'le görüşmesiyle ilgili olarak yöneltilen "Başbakan'la değfl başbakan yardımcısıyla görüşüyorsunuz. Diyalog eksildiği mi var" sorusuna. "N'iye bu kadar kuşkucusunuz. Diyalog kopukiuğu da yok, neden de yok. Cuma günü de Başbakanl'a görüşeceğim. Her şeyden mana çıkarmayın. devletin işleri intizamlı biçimde \ ürüyor. Zaten benim başında olduğum devlette itiş kakış olmaz" karşılığını verdı. Önemli işler ANAP lideri Yılmaz. açıhşuu Cumhurbaşkanı Demirel'in yapüğı eski ANAP milletvekili Hamdi Eriş'in Kazan ilçe- si Sarayköyü'nde yapürdığı ilköğretim okulunun açdış törenine eşi Berna Yılmaz ile birtikte katıldı. (AA) Çiller'in NATO toplantısına katılacağını, gelecek hafta içinde de Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın Türkiye'ye geleceğini belirten Demirel, "Devletin önemli işleri var" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, Özel Olgunlar Fransız Kadın Hastalıklan ve Doğum Hastanesi'nın açılış törenmde de eğıtim ve sağlık hizmetlerinden her yurttaşın yararlanması jerektiğini belirtirken bu olmadığı takdirde devlet- vatandaş ılışkılennin soğuk olacağına dikkat çekti. Demirel, "Eğer kendimize, devletimize güvenirsek, iç huzurumuzu bozacak şeylerden kaçuıırsak ve kafaımzı lüzumsuz yere kanşürmazsak hedefe doğru hıda ileriemeye devam ederiz" diye konuşru. 'Ruran'da din devleti yok'DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, partisinin 'înançlara Saygılı Laiklik' mitinginde 'Kahrolsun şeriat' yerine 'Din ayndır, devlet ayndır, laikliktir bunun adı' denilmesini istedi ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DSP'nin destek vermediği "Şeriata Karşı Kadın Yürüyü- şü"nün ardından partisinin düzen- lediği "İnanclara Saygıh Laiklik" mitinginde konuşan DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit "RP ikti- dara, DYP Çiller'e rutsak. Bu hü- kümete artık yeter. Herkesin ağzı RP'den yandıktan sonra yeni hü- kümet seçenekleri çıkar" dedi. Güç birliği çağnsının "yanhş ter- cüme" edildiğini yineleyen Ece- vit. "Herkes ayn parti kurabilir. ama bana yasak. CHP ile güç bir- liği yapabihnemiz için lütfen bır- leş'çiler elkrini yakanuzdan çek- sinler" görüşünü dile getirdi. DSP'nin "Gerçek demokrasL, inançlara saygdı laiklik, temiz yö- netim ve hakça düzen" mitinginin yapıldığı Celal Bayar Bulva- n'ndaki alan "Adil düzen dediler, halkın hakkını yediler", "Ulusal birtik için, DSP'de laiklikte büieşe- lim" pankartlan ile donatıldı. Beyaz güvercinler uçurulan alanda, "Halkçı Ecevn", "Gulu guiu yönetimine son" sloganları arasında konuşmaya başlayan Ecevit, şu anda hükümet bunalı- mından çok, rejim bunalımı tehli- kesi bulunduğuna dikkat çekti. RP'nin laik, demokratik rejimi yıkmaya doğru zemin yoklaya yoklaya adım adım ilerlediğini, tepkiler oldukça durakladığını, an- cak hedefinın belli olduğunu \Tir- gulayan Ecevit, bu niyetlerin ger- çekleşmesine izin verilmeyeceği- ni söyledi. Ecevit, RP'li kadınlara millet- vekili ve parti yöneticisi olma ka- pılannın kapatıldığına dikkat çe- kerken, "Peygamberimiz kendi eşini bile e\e kapatmadt Hazreti Ayşe de\-e üstünde ordulara ko- mutanük yapmıştır. Çok geçme- den RP'li kadınlar, kızlar da bu sö- mürüye başkaldıracakür. Çiller de basbakanhk sırasuun kendisine ge- leceğine inamyorsa, kendini kandı- nyordemektir" dedi. Yeni bir hükümete dışandan destek vermeleri ya da kattlmala- n durumunda farklı koşullan ola- cağını yineleyen Ecevit. solculu- ğun gereği olan koşullarla, ancak uzlaşma anlayışıyla masaya otu- racaklannı söyledi. Ecevit, güç birliği çağnsının bazı çevrelerce "yanhştercüme" edildiğini savun- du. Ecevit, laik cumhuriyet döne- minde camisiz köy kalmadığını. evlere Türkçe Kuran girdiğini. kimsenin tankatına bile kanşılma- dığını söyleyerek, "Daha ne öz- gürtük istiyorlar? Hangi Müslü- man ülkede Türkiye'deki kadar cami var" diye sordu. Kuran'da din devletinden söz edilmediğini savunan Ecevit. "Kahrolsun şeriat" sloganını da eleştirdi. DSPIıden, "Niyebusöy- leniyor? Şeriatçı devlet istenmiyor, din işi deviet işinden ayn obun di- ye. O halde 'din a>Tidır. dev let ay- ndır, laikliktir bunun adı' diyelinr çağnsında bulundu. Ecevit, konuşmasında parti içindeki muhaliflere de çatarak şunlan söyledi: "Dışınuzdan da içimizden de en- gellenmeye, hançerlenmeye alışı- ğız. Ben de Rahşan Ecevit de aitşı- ğız. Bi/de her şey özgürce tartışılır. Ama karar verildikten sonra, her- kesin buna uvması beklenir. De- mokrasi disiplinsiz olmaz. Başka türlü demokrasi olmaz, curcuna olur. Curcuna isteyenler, CHP'ye gkJer. DSP'% i dtşardan çökerteme- yeceklerini anladılar. İçimizden çö- kerrmeye çalışıyoriar. Bu oyunu engeUeyeceğiz.'' Ecevit, konuşmasını. "Yalanı doğrulukla, para gücünü iman gü- cüyle aşacağız. Adil düzen iflas et- ti, sıra hakça düzende" sözleriyle noktaladı. IRMIKIAYDIN ENGtN e - mail: engin (a planet.com.tr Çok doğru! Çocuklar gibi- yiz. Akşamlan, saat 21 'e doğ- ru elektrik düğmelenne uzanı- yoruz. Gözlerimizin içi gülüyor. Başlıyoruz oynamaya: Çıt ka- ranlık - çıt aydmlık! Çıt karan- lık- çıt aydmlık!.. Çocuğuz ya, yaratıcıyız. Her akşam oyuna yenilikler ekliyo- ruz. Önceleri "çıt-çıt" oynu- yorduk. Sonra hem "çıt-çıt", hem "pam-pam" oynamaya başladık. Bir yandan ışıkları yakıp kapatıyoruz, bir yandan tencere, tava, sanan ne bul- duysak kapıp balkona fırlıyor ve pam, pam da pam pam!.. Çocuğuz ya, oyuna her gün "çocuk" yaratıcılığıyla bir şey- ler ekliyoruz. Bulgaristan'da ve Sırbistan'da sokaklara dökii- len "öteki çocuklar" bize esin kaynağı oldu. Önce ıslık çal- dık, ardından düdükler edin- dik. Çıt karanlık - çıt aydınhk; pam pam da pam pam der- ken bir de ıslık, düdiik sesle- rtyle çınlatmaya başladık so- kaklarımızı. Sonra mumlan fark ettık. Ooovvv! Oyun daha da güzel- leşti. Çocuklardan birini evde elektrik düğmelerinin başına Çıt Karanlık - Çıt Aydınhk! nöbetçi bırakıp geri kalan bü- tün "çocuklar" sokağa fırlıyo- ruz. Öteki evlerden sokağa ta- şan çocuklarla birlikte, kıkır kı- kır, fıkır fıkır, güle oynaya saat 21 'i bekliyoruz. Saniyeler kala başlıyoruz bir ağızdan sayma- ya: - Dokuz - sekiz - yedi - altı - beş - dört - üç - iki - biiiirr!.. Püfffff! Mumlan söndürüyo- ruz. Bazan "£>//"den sonra "sı- fıııır" da diyenlerimiz çıkıyor. Kanşıyor işler. Gene kahkaha, gene sevinç çığlıklan yankıla- nıyorsokaklanmızda. Biryada sıfır. Ama ardından mutlaka püff!.. Milyonlarca çocuk, ül- kenin kentlerinde, kasabala- rında, sokaklara taşıyoruz ve çığlık çığlığa, sevinç kahkaha- lanmızı bulutlarda yankılandır- macasına ve birbirimizin gö- zünün içine çekincesiz, durak- samasız bakarak "muhalifçi- lik" oynuyoruz. Çok ama çok muhalifiz. Kir- lenmeye muhalifiz, hırsızlığa muhalifiz, vurgunlara muhali- fiz, sorunların şiddet kullanıla- rak çözülmesine çok ama çok muhalifiz, şiddete tapanlara muhalifiz, savaş kışkırtıcılan- na muhalifiz, savaş lobilerine muhalifiz, korucubaşılara mu- halifiz, demokrasiye muhalif olan her şeye, her kişiye mu- halifiz... Milyonlarca çocuğuz. Ço- kuz ve çok çocuğuz. Çocukça eylemler yapıyo- ruz ve eylemlerimiz bütün ço- cuk oyunlan gibi temiz, hile- siz, ön hesapsız, son hesap- sız, hilesiz, hurdasız... ••• Biz "çocuklar" oynarken, ki- mi "büyükler" yan karanlık odalarda bir araya geliyorlar. Birbirlerinin gözlerinin içine bakmadan, hiçbiri ötekine gü- venmeden fısır fısır konuşu- yorlar. Sonra aynlıyorlar. Göz- lerini birbirierinden kaçırarak yeniden karanlıklaradalıyorlar. Sonra bir uzak mezranın toprak damlı evlerinden birin- de Kalaşnikof namlulanndan fışkıran kurşun sesleri geceyi bölüyor. Bebek çığlıklan, gelin hıçkınklan yanan köyden yük- selen dumanlaria birlikte gök- lere savruluyor. Sonra bir kentte, sokakta oynamaktan dönen bir "ço- cuk "a sinsice yaklaşryor birile- ri. Bir tabanca, bir akrep nam- lusu uzanıyor. Ölümün adı mermi olup bir "çocufc"un en- se kökünde patlıyor. Sonra bir otomobilin altına güçlü bir patlayıcı yapıştınlıyor. Fünye kontağa ayarlanıyor. Birbirlerinin gözünün içine ba- kamayan adamlar sinsice, sessizce uzaklaşıyor. Mum üf- leyen çocuklara mum yapan, mum yakan bir 'Mumcu ço- cuk'un bedeni paramparça havaya savruluyor. Sonra yağlı, semiz ya da ka- dit ve sırtlan bakışlı ve hepsi de güneş yüzü görmemiş medre- se yetiştirmesi, ince molla ses- li "büyükler" Arapça dualar mırıldanırcasına kadrolannın pompalı tüfek donanımlarını, işe yerleştirilecek militan liste- lerini, hac seferierinden sağla- nacak milyarlık vurgunlan, kur- ban derilerini silaha dönüştü- recek yasal düzenlemeleri, al- tın ve döviz üstüne kurulmuş servetleri katlamak üzere faiz yerine kâr ortaklığı formülleri- ni gözden geçiriyorlar. Alevi köyterine yapılacak camilerin minarelerinin daha yüksek, daha gözalıcı dikilmesi için be- tonarme hesaplan yapıyoriar. Ucundan yakalanmış bir ikti- dan elden kaçırmamak için ra- zı olabilecekleri bütün ahlak- sızlıklan "caiz" kılacak siyasal fetvalar ısmarlıyoriar. Sonra bir TIR'ın dönen te- kertekleri Avrupa'ya, Ameri- ka'ya beyaz toza dönüşmüş ölüm taşırken, birbirlerinin gö- zünün içine bakamayan, vah- şi ve ilkel suratlı adamlar pa- ralan tahsil etmek, İsviçre ban- kalanndaki hesaplannı gözden geçirmek üzere 'yeşil pasa- portlan'n\ ceplerine yerleştiri- yorlar... ••• Bıçağın sırtındayız. "Çocuk- lar"\a "büyükler" çarpışıyor. Kim kazanacak? Çocuklar mı, büyükler mi? Ulkenin geleceği bıçak sır- tında... POLİTİKA GU1NLÜGÜ HİKMET ÇETİNKAYA •••Paris'ten Duşanbe'ye Kültür Bakanlığı Paris Kültür Müşaviri Vecdi Sayar'ın Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'ye atama kararnamesinı bakan Ismail Kahraman imzaladı. Kararname önümüzdeki günlerde Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel'in onayına sunulmak için köşke gönderilecek. Uç yıldır Paris'te kültür müşaviri olarak görev ya- pan Vecdi Sayar'ı Cumhuriyet okurları yakından tanır. Vecdi, haftada bir kez Cumhuriyet'te 'Kedi Gözü' köşesinde yazar. Yine her hafta TFÎT 2'de 'İki Film Birden' programını hazıriar... Acaba Vecdi Sayar, Paris'ten Duşanbe'ye niçin atanıyor? Başarısız olduğu için değil elbet! O zaman? Kültür Bakanı ismail Kahraman, 'şeriatçıyapılan- ma 'yı gerçekleştirmek için 'kılı kırk yararak' ilginç yöntemlere başvuruyor... Vecdi Sayar, ilerici, demokrat, yurtsever bir sa- natçı. Üstelik Cumhuriyet'te köşe yazan... Tüm bunlar Vecdi Sayar'ın suç dosyasını oluş- turuyor ve Duşanbe'ye gönderilmesi için gerekçe oluşturuyor... Vecdi Sayar neden Roma, Brüksel, Taşkent, Aş- kabat değil de Duşanbe'ye gönderilmek isteniyor? Tacikıstan'daki iç savaşta bugüne dek 50 bin ki- şi öldü. Daha bir hafta önce şeriatçı güçler, 14 ki- şiyi rehin aldı. Aynca 8 Birieşmiş Milletler görevli- siyle 3 gazeteci, 6 şeriatçı gerillaya karşı salıveril- di. Tacıkistan'da değişik şeriatçı gruplar var ve bun- lann, kimı islam ülkeleriyle terönst bağlantıları ol- duğu bir gerçek. Insan ister istemez şu soruyu yöneltiyor kendi kendine: "Vecdi Sayar özellikle mi Paris'ten Duşanbe'ye atanıyor?" Haydi bir senaryo kuralım: Vecdi Sayar, Tacikistan'a gittı ve bir süre sonra şeriatçı terör örgütlerince kaçınldı. Vecdi'nin ser- best bırakılması için şu koşullar ileri sürüldü: "Türkiye'deki cezaevlerinde bulunan İBDA-C, Isiami Hareket ve Hizbullah militanlan serbest bı- rakılsın..." Tacikistan'da 8 BM görevlisi ve 3 Rus gazeteci Afganistan'dakı 6 gerillaya karşı serbest bırakıl- mıştı... Tacikistan'da iç savaş hâlâ sürüyor... • • • Şeriatçı gazetelerin dünkü manşetlerine bakı- yorum: "Ahlaksız yürüyüş!.." Niçin ahlaksızmış Ankara'da 'Şeriata Karşı Ka- dın Yürüyüşü'ne katılanlar? Nedeni şu: "Ankara'da biravuç azınlık 'Kahrolsun şeriat 1 di- ye bağırdı..." Görüyorsunuz şeriatçılar, toplumu nasıl ikiye bö- lüyorlar, kendileri gibi düşünmeyenleri 'azınlık' ola- rak niteliyorlar... Türkiye'yi ortaçağın karanJığına götürmek is- teyenler, kadınlanmıza 'fahişe ve kokona' diyen bu güruh, son günlerde iyice azdı... RP'nin yayın organı ise şu başlığı atmış: "Halkın inancına karşı yürunmez..." Her zaman takıyye yapıyor bunlar, her zaman... Amaçları 'şeriat hukukuna dayalı' bir devlet dü- zeni kurmaktır. Ancak toplumun demokratik tep- kisi karşısında doksan derece dönüp bağınyoriar: "Şeriat Islamdır, Islama karşı çıkılmaz..." Biz de onlara şöyle sesleniyor, anlayacaklan dil- le yanıt veriyoruz: "Bırakın maskaralığı, size bu ülkeyı teslim etme- yeceğiz..." Sızin inancınız faian yok. Sizin tek derdiniz Tür- kiye'de dört kadınla evlenip 'ful' yapmak, kurban derileri ve karayoluyla hac numarasıyla trilyonlan cebe indırmektir... Haydi bakalım başka kapıya!.. • • • Vecdi Sayar'ı, Paris'ten alıp Duşanbe'ye gön- deımekle bu arkadaşımızı Tacikistan'da şeriatçı terör örgütlerine teslim etmek mı istiyor önce onu açıklasın Kültür Bakanı Kahraman. Açıklasın ki RE- FAHYOL'un gerçek yüzü ortaya çıksın, kamuoyu neler olup bittiğini öğrensin... Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı ceza- evinde ziyaret eden Adalet Bakanı Şevket Kazan, acaba Sıvas katliamı sanıklannı ne zaman ziyaret edip 'geçmiş olsun' diyecek? Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti, karayo- bazlara ve onların destekçilerine teslim edilmeye- cektir. Efes Müzesi'nden kaldırılan Priapos ve Bes heykellerine 'sansürkoyan 'düşünceye, üfkemizin çağdaş ve demokrat insanları 'dur' diyecektir... Karayobaz çetelerine geçit vermeyeceğiz, her yerde onların anlayacağı dilden konuşacağız... Kadınlanmıza fahişe' ve 'kokona' diyenlerden de bir gün mutlaka hesap soracağız... Sürekh aydınhk için bir dakika karanlık!.. Bu eylem 1 mart günü bitmemeli. Ülkemiz ay- dınlığa kavuşana dek sürmeli... Var mısınız? Internet: http: // www.planetcom.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetinkaya (a Planet.com. TR Servet davasında söz KazanMa AYŞE SAYIN ANKARA - Kuşkulu servetinin hesabını vere- meyen DYP Genel Başka- nı, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Tansu Çil- ler, ANAP İstanbul Millet- vekili Yusuf Namoğlu nun ABD'de aleyhine açtığı da- va konusunda RP'li Adalet Bakanı Şevket Kazan a pas attı.Çiller"in,davanınaçıl- dığı New Hampshire'daki mahkemeye konsolosluk aracılığıyla gönderdiği sa- vunmasında, Namoğ- lu'nun girişiminin hukuka aykın olduğunu ileri süre- rek. "Anlaşmalar gereğin- ce, ABD'de dava açmaya ancak Türk Adalet Bakan- hğı yetkilkür" görüşünü sa- vundugu öğrenildi. Çiller hakkında kurulan TBMM Malvarhğı Sorus- turma Komisyonu üyesi de olan ANAP'lı Namoğ- lu'nun, "Çiller'in ABD'de- ki malvarİığının ve ödediği verginin miktaruun belir- lenmesi" amacıyla açtığı dava ile ilgili New Hamps- hire'daki mahkemenin ge- lecek hafta içinde, yetki konusundaki karannı vere- ceği öğrenildi. Çiller'in; Namoğlu'nun başvurusu üzerine kendisinden savun- ma isteyen New Hampshi- re'daki mahkeme başkanı- na gönderdiği savunmaya, daha önce RP'li TBMM Malvarhğı Sorusturma Ko- misyonu Başkanı NaciTer- zi'nin aynı mahkemeye gönderdiği yazıyı da ekle- diği öğrenildi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle