Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 5 TEMMUZ 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
CRAMOFON İĞNESİ SELİM İLERİ
"Ağaoğlu, Samet: Günümüz
Yazarlanndan "
Behçet Necatigil sözlüğüne böyle işlemiş. Doğum,
ölüm tarihlerini de veriyor: 1909- 6 Ağustos 1982.
Ölüm gününde Samet Ağaoğlu anılacak mı? Sonra,
anılsa bile, hangi kimliğiyle anılacak?
Behçet Necatigil, sözlüğüne böyle iş-
lemiş. Doğum. ölüm tarihlerini de veri-
yor: 1909-6 Ağustos 1982. Ölüm günün-
de Samet Ağaoğlu anılacak mı? Sonra,
anılsa bile. hangı kımliğiyle anılacak?
Siyaset adamı Samet Agaoğlu'nu mu
anacaklar. Türk htkâyesine katkisindan
dolav ı mı anılacak'1
Hikâyelennı okuvan
kaldı mı?..
Ama ben önce kendı anılanmdan söz
açmak ıstıyorum. Ağaoğlu soyadıyla
karşılaşmam, çocukluğuma rastlıyor.
Meşrutivet dönemının iınlü Turkçüsü
Ağaoğlu Ahmed"ın adını büyüklenmız
andığından değıl. Cok başka bır sebep-
le: Cihangır'den sevgılı arkadaşım Lâ-
mia'nın doktoru. Ağaoğlu aılesinın bir
kişısiydı. Anne.sı Müe>yet Hanını, Lâ-
mia yı doktoruna götürürken. aıleyi iki-
de birde \ urgulardı.
Tabiı araya 2 7
Mayıs 1960 olavı giri-
yor. Her gece radyo başında toplanıvo-
ruz. Yassıada Mahkemeleri'nın ürküntü
verıcı duruşmalarını dınlıyoruz. On bir
yaşındayım. Duruşmaların seslerinden
nefret ediyorum. Bununla birlikte her ge-
ce radyo başında bulunmak. o günlerde,
handiyse ulusal bır sorun.
Bir gece Samet Ağaoğlu adı geçivor.
Belki Samet Ağaoğlu da konuşuyor. ken-
dını savunmaya çalişıyor. Babam'anne-
me "Şair deği! miydi bu adam" dıye so-
ruyor. Annem de "Galiba"\dıye yanıtlı-
yor. Samet Ağaoğlu'nu, herhalde. Faruk
Nafiz Çamlıberie karıştırıyorlar. Lâ-
mia'nın doktorunun yakın bırakrabası.
demek Yassıada'da tutuklanmış, yargı-
lanıyor diye düşünüyorum
lşin tuhafı. day ım Safa Yalçukda Yas-
sıada da. Gazetelerde inanılmaz yazılar
yayımlanıyor. Zavallı anneannem. haya-
tında yüzünügörmediğı Reşideve Celâl
Bayar'ın evlâtlığı olarak tanıtılıyor. Pe-
ki nı>e bız Yassıada"dane\ lenmıze sızan
o duruşmaları dınlıvoruz?
Ya o sıralar. ya da: çok geçmeyecek.
babam 147"ler ara>ında üniversitedeki
göre\ inden. hukuk çığnenerek. uzaklaş-
tınlacak. Daha doğrusu ko\ulacak. Ko-
\ ulduğunu da bır sabah gazetelerdeki ha-
berden okuyacak.
Yassıada duruşmalarını izleyecek gü-
cümüz. besbelli. tükenmiş. Neyle geçı-
neceğımiz derdine düşülmüş. Samet
Aâaoğlu'nun şaır olup olmadiğını kım-
se kimseye sormuyor. Babam. Alman-
ya'da. TeknıkÜniversite'dekonukprofe-
sör olarak çalışma> a gıdiyor. Artık bır yı-
kım havası esıyor...
Topağacfnda bir villa
Üç dört y ıl sonraydı. Cihangir"den ta-
şınmıştık teşvikiye'deoturuyorduk. Ga-
latasay Lısesı'nde öğrenciydım. Hava-
nın güzel olduğu günler. y ürüy üşe çıkar,
Ihlamur'a ınerdim. Kibrit kutusu apart-
manlarla donanmış Topağacfnda hâlâ
inatçı bır bahçe. bahçe içınde \erandalı
bir villa vardı Buranın Ağaoğlu aılesi-
ne ait olduğu söylenirdi.
Veranda... Artık kaybolup gıtti haya-
tımızdan. Sözcüğün yenı kuşaklara hiç-
bırşey ifadeetmediğinisanıyorum. Söz-
cük Portekizceden gelıyor. camlı taraça
anlamına.
O camlı taraçadan çok hoşlanırdım.
Bahçedeki ağaçlar dallarıy la camlan sa-
rar. taraça da ağaçlar arasında kaybol-
 ğaoğlu, Strasburg
/\ Hatıralan'nda
JT±. 1940'lannTürk
hikayesine yeni bir pencere
açmıştır. Yurtiçinden
yurtdışına açılan bu hikâyeler,
öğrencilik hayatından
ızdüşümlerle donanmıştır. Sait
Faik'in de aynı konu
çevresinde öyküleri var. Ne var
ki, Samet Ağaoğlu, Sait
Faik'in o kadar duyarlı,
mutsuzlukta bile mutluluk,
uçarılık bulan söyleminin
tersine. mutlulukta ölüm
kaygısı taşımış, karanhk,
erinçsiz, acının, hele iç
acısının çok ağır bastığı bir
dünyayı yansılamıştır.
7
azann son öyküsü
"Mankenler", Yazko
Edebiyat'ta yayımlandı.
Geceleyin herkes yattıktan,
şehir durduktan sonra
mankenler mağazaiann
vitrinlerinden çıkıyorlar,
trafiksiz. insansız caddelerde
kendi hayatlarını yaşıyorlardı.
Sonralan çok düşündüm:
Kimbilir hangi iç acılan, hangi
önseziler, ileri yaştaki bir
hikâyeciyi, insanlann.
canlılann dünyasından
büsbütün uzaklaştırmış, taş
mankenlere sığınmaya alıp
götürmüştü...
muşgörünürdü. Samet Ağaoğlu'nu çok-
tan ben hıkâyeci kımlığiyle tanınıiştım
Topağacı'ndaki v ıllada kendisine rastla-
yacağımı umardım. YasMada'dakılerıçin
af çıkmış olmalı. Samet Ağaoğlu hangı
kentteki cezaevınden dönmüştü'
Bu dönem onun anı kıtaplarında ay nn-
tılanyla. ınceden ınceye dile getırılmıi}-
tır. Gerçı anlatımında savrukluk gezinıp
durur: ama. siya.sal hayatıınıza ilişkın
çok çarpıcı saptayımlar söz konuMidur.
Arkadaşım Menderes'ı. Marmara'da
Bir Adayı. İlk Köşe'yı anmak ıstıyo-
rum Arkadaşım Menderes, Adnan Men-
deres'e. Demokrat Partı'ye karşı olan
gerçek dcmokratların. ınsan haklanna
saygılıkışılerindeonaylayacağı.şu. çok
çarpıcı sözlerle başlar:
"kanunların. siyasi kişiliği üzerinde
öviicii yazı \e konuşmaları yasak ettiği
insanlardan biri. Onun \e daha birçok
kimselerin. \ralanndabendevarim.Ta-
rihte böyiesine bir kanun hahrlanııvo-
rum. Ba/ı insanlara alabiidiğine küfiir
etme>i suç saymavan. ama o insanlann
iyi. güzel yanlanndan en küçük bir çizgi
gölgesini ağır cezalann kayalanna çar-
pan bir kanun! İslamlıkta \e başka din-
İerde bir kısını mezheplerin bu renkte ta-
assupları \ardı. O da şimdi tarihe karış-
tı. Fakat, işte si\asetçilerin düınanın en
medeni ülkesi olma >arışına girdiğini id-
dia ettikleri memleketimi/de bu suç. bu
\asak hâlâ hüküm sürüyor."
Öyle sanryonjm ki. günümüzü yorum-
lamak isteycnlere ışık tutuyoralıntı.
Ilk Köşe, Samet Ağaoğlu'nun edebı-
>at anılan kitabıdır. Millet\ekıllığı. ba-
kanlığı sırasında aralarından koptuğu
edebiyatçı dostlarını anlatır. Sonra bir
ara yine Yassıada günlenne kapılır
Duruşmalann belgeseü
Galatasaray'da öğrencivken bütüıı
okulun ılle seyretmesi zorunlu kılınmış
bir belgesel seyretmiştık. "Sabık vesa-
kıt" ıktıdann üşelen bu belgeselde Dol-
mabahçe'den denız taşıtlanna bmdinle-
rek. ha> li uygarbirortamda Yassıada'ya
götürülüyorlardı
tlk Klöşe'yı okuyanlar. bu 'film' sah-
neM ıçın. a>lar sonra. ıktıdar üyelennin
bır sabah çok erken saat Yassıada'dan
alınıp Dolmabahçe'ye getirıldıklerinı.
rollerini canlandırdıklarını da çok saşı-
rarak okumuşlardır. Doğrusu. okudu-
ğumda. en azından ben çok ^a^ırmış-
tım... İlk Köşe'nin bazı başka sayfalan
varkı.çok ıçlıanılarlayüklü. Sözgelimi.
ikbal ıçındekı Samet Ağaoglu'na Ana-
dolu'nun bir kentinden. unutulmuş şair
Hamit Macit Selekler'ın \azdığı mek-
tup. Almtıladığı mektupla Samet Ağaoğ-
lu. siyasal seçimlenne körii könine bağ-
lı kalmadığını kanıtlamıyor muydu?
Zaten öyküleri de kanıtlamı\or mu?
Necatigil bu ö>kiılerden şö>le söz
açar: "Sanat gücünii daha ilk hikâyele-
ri> le (\arlik \e V iicel dergileri, 1935) ka-
bul ettirmiş olan Samet Ağaoğlu, hikâye-
lerinde genellikle marazi tiplerin ruhsal
bunalınılannı inceledi. Kahramanlan. sı-
radan kişiler için hiç de önemli olma\an
şe> leri dert edinen, aşırı derecede kurun-
tulu, Dostove\ ski'nin insanlarını andıran
kimseler oİdu."
Bu tutumu. Tahir Alangu'nun işaret
ettiği gibi. Samet Ağaoğlu da biröykü-
sünde, "OtuzSene Sonra"da dile getirir.
"Buhülyalarrenktehareketdoluydu.
Fakat dikkat ediyorum, tahayyülleriniz-
de hana biraz garip ve çok aca> ip gelen
bir lıususi\et \ardı. Bu taha>y üllerde fe-
lâkct \cfacia\a bü\ük\er\eriyordunuz.
Hatta yer vermekle kalmayıp, tefernıatı-
na kadar diişünüu>rdunuz..."
Samet Ağaoğlu. Strasburg Hatırala-
n'nda 1940'ların Türk hikayesine yeni
bir pencere açmıştır. Yurtiçinden yurtdı-
şına açılan bu hikâyeler. öğrencilik ha-
yatından izdüşümlerle donanmıştır.Sait
Faik'in de aynı konu çevresinde öyküle-
ri var. Ne var ki, Samet Ağaoğlu. Sait Fa-
ik'ın o kadar duyarlı. mutsuzlukta bile
mutluluk, uçanlık bulan söyleminin ter-
sine. mutlulukta ölüm kaygısı taşımış,
karanlık. erinçsiz. acının, hele iç acısının
çok ağır bastığı bir dünyayı yansılamış-
tır.
Birtakım toplumsal gözlemler, örnek-
se, kapalı ortamda yetişmış bir Türk ço-
cuğunun daha özgürlükçü Batı yaşama
biçimı karşısındaki tedirginliği, Stras-
burg Hatıralan'nın verimlerindetoplum-
sallıktan içe kapanıklığa, bilinçaltı dür-
tülere, kasvetli bır rüyaya yol alır. Bir
bakıma, asıl Samet Ağaoğlu hikâyesi
doğmakta. oluşmaktadır.
Renk, ışık, ses, firtına
Zürriyet (1950). yıne toplumsal göz-
lem, saptayımlardan. gerçekçi yaşantı-
lardan evrilerek, fantastik olana açılır.
Düşlem, gıderek, gerçekliği çıplak görii-
nümünden uzaklaştıracak, yalnızca ede-
bıyata. övküye uygun birdüzleme çeke-
cektır.
Necatigil. Zürriyet'teki hikâyelerde
Edgar Allen Poe'nun kışilerinı çağnştı-
nr kişiler saptıyor. Alangu da aynı kanı-
da.
Bununla birlikte. Samet Ağaoğlu'nun
yerli renklerle öykülenni bezemek endi-
şesi gözden ırak tutulmamalıdır. Fantas-
tiğin koyaklarındaki renkler. ışıklar, ses-
ler, derin ıçsel firtına yabancı bir edebi-
yatın yönlendinşlerinden adamakıllı
uzaklaşmış. bizı çok ılgilendirecek bir
gelecek sezgisiyle donanmıştır.
Nıtekim Zürriyet'te yer alan "Sokak"
iki sokak çocuğunun gözünden bır top-
lumsal ortam sergıler. Alangu bu orta-
mı n "bir sosyal endişe ortaya koy nıay an,
kişilerin haline ve geleceğine katılma-
yan", boşlukta kalmış bır yazıcılık sonu-
cu doğduğunu ileri sürmüş. Daha önce
ortamı özetliyor:
"Otomobil altında ezilen çocuklar,ya-
rı belinden aşağisı kopuk hastalar, küçük
yaşta orospuiar. oğlunun elini öpen düş-
kün babalar. cenaze alaylan, dörtyol ağ-
zında asılan katiller..."
Ne acı ki. bütün bu tablolar. günümü-
zün en gerçekçi görünümleri.
Samet Ağaoğlu'ndakı düşlemsel çiz-
giye. günümüzün verilerıyle yaklaştığı-
mızda, Öğretmen Gafur'dakı (1953).
Büyük Aik'deki (1957) hikâyeler olsun.
hep bır geleceğı görme önsezisinin öne
çıktığı saptanabilıyorbugün. Çöken uy-
garlık. kaybolan mimari, geçmişin hesa-
bını sormak amacıyla ortalıkta. canlıy-
mışçasına gezinen ölüler, sebep yok gö-
riinürken ölüm duygusuyla sarsılan can-
lılar. o sıtma, Samet Ağaoğlu öyküsünü
birdenbire günümüzün kılmakta.^ %
Kısa süren dostluk
AğaoğluJ
nun durumu iyiyegidîyor
Kültür Senisi - Sarıyer sahılınde dolaşırken bır
otomobılın çarpması sonucu ağır >aralanan ünlü yazar
Adalet Ağaoğlu'nun sağlık durumunun ıvıye gıttığı
öğrenıldı Pazartesı günü sabah saatlennde Sarıyer sahıl
şendınde bır vırajı aîama\arak >oldan çıkan bır
otomobılın çarpıp denıze düşürdüğü Ağaoğlu (67). Şışlı
Etfal Hastanesınde \ogum bakımda tutuluyor Şışlı
Etfal Hastanesı Başhekımı Doç. Dr. Bektas Yıldınm.
Adalet Ağaoğiu'nun 48 saatlik tedau sonrası
gelışmelerın umut \encı olduğunu belırterek.
"Ağaoğiu'nun >aşamuıdan umutluvnz" dedı. Yıldınm.
Ağaoğiu'nun u>anlara daha kolav yantt serdığını.
gözlerrnı açrığını. çe\resmdekı ınsanlan gözlen>le
ızleyebıldığmı \e konuşulanlan anlıyorgıbı
göründüğünü söyledi. Bu aşamada cıddi bır amelıyat
düşünülmedığını. beyin kanamasının mınımal düzeşde
olduğunu \urgula\an Yıldınm. "Kanama ufak çapta
olduğu için viicut tarafından emili\or. kitle teşkil
etmi>or~ dıye konuştu Ağaoğlu'nun teda\ ı gördüğü
Şışlı Etfal Hastanesı Be>ın Çerrahısı Hacı İsmaıl
Kaptanoğlu Yoğun Bakım Ünıtesı sorumlusu Prof. Dr.
Yunus A\dın da ünlü \azann dunımunun her geçen saat
daha ı\ ı\e gıttığını söyledi. Ağaoğlu ıçın henıiz
">aşamsal tehlikevi atİattı~denılemeyeceğını anlatan
Prof Dr Avdın. "Ama şuana kadar köriiyegidenbir
bulgu >ok. Bugiin de düne göre daha i>L Yasamsal
tehlikesi atlatma \olunda olumlu gelişmeler" \ar dedı.
"Yasamsal tehlikeyi atlattı" dı\ebılmek ıçın hastalığın
gelışme se\Tinın zamandan daha önemli olduğunu^lıle
getıren Pıof. Dr. Avdın, "Önemliolan hastalığın iyije
doğru seyridir. Bizim hastamızın da gelişnie eğrisi, iki
gündür hep iyi>e doğru gidiyor. Gelişmeyle ilgili kötfi bir
bulgu >ok" dıye konuştu. "Ölme\e Yatmak" kıtabının
\azan Adalet Ağaoğlu'nun üç gündür süren yaşam
mücadelesınde. dostlan ünlü yazan yalnız bırakmı>or.
Şışlı Etfal Hastanesı'nde adeta nöbet tutan sanat ve
edebivat dünyasının ünlü ısımlen. vazarın eşı Halim
Ağaoğlu'na destek olmava çalışıyor.
Cumhurıvet dönemının çeşıtlı sorunlarmı ele alan.
bıçmısel vetkınlığıyle dikkat çeken yapıtlanyla tanınan
Türk edebıvatının önde gelen kalemlennden Adalet
Ağaoğlu'nun. gençlığındevazdığı başarılı oyunlannın
vanı sıra çok sayıda ödül kazanan "Fikrimin İnce Gülü",
"Bir Düğün Gecesi". "Vazsonu", ~Üç Beş Kişi", "Ruh
Lşiimesi", "Gece Hayanm~gıbı kıtaplan bulunuvor.
Seksenlerde Yazko Edebiyat dergisin-
de "Kötülük"adlı bıröyküm yayımlan-
mıştı. Mustafa Kemal Ağaoğlu. babası
Samet Ağaoğlu'nun benımle görüşmek
ıstedığıni söyledi. Telefonla görüştük.
Kırk yaş büyüğüm bu usta hıkâyeci,
hak etmediğim övgülerle donattı beni.
Tanışmak istedigini. çok heyecanlandı-
ğını söyledi. Sonra kitaplanmı ılettım.
Bır iki kez daha telefonla görüştük: öv-
gülerini yıne esirgemedi. Yüz yüze gel-
mek nasipdeğilmiş.
Bu anma yazısını Samet Ağaoğlu'nun
son öyküsü "Mankenler"e değinerek bi-
tireceğim. "Mankenler" Yazko Edebi-
yat'ta yayımlandı. Geceleyin herkes yat-
tıktan. şehır durduktan sonra mankenler
mağazaiann vitrinlerinden çıkıyorlar.
trafîksiz, insansız caddelerde kendi ha-
yatlannı yaşıyorlardı. Benım için göz ka-
maştıncı bir hikâyeydi.
Sonralan çok düşündüm: Kimbilir
hangı ıç acılan. hangi önseziler. ılen yaş-
taki bir hikâyeciyi. insanlann. canlılann
dünyasından büsbütün uzaklaştırmış, taş
mankenlere sığınmaya alıp götürmüş-
tü...
293 9» 7S I3HAT)
pşiEtfalHastanesiedebiyatdiimasınınakınuıauğradı. (Fotoğraf: DEVRİM BAR.AN)
Konseri
KONSER BAHÇELİEVLER 0-6 YAŞ ÇOCUK YUVASI
KORUMA DERNEĞİ YARARINADIR
&İLET ONLAR İÇİN "YARIN" DEMEK
Yer: Taksim Açık Hava Tıyatrosu (CEMİL TOPUZLU)
Tarih: 27 Temmuz 1996 Cumartesi
Saat: 21:00
Bilet Fiyatları: 300.000 TL.
Bıletler Tum Istanbul Vakkoramalarda Carousel ve Aokhava aışelennde
Saat: 22.3O
rviis Sk. rsio: 2O
BfcYOĞLU
Rez: 293 O5 98
293 99 73
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Cumhuriyet Beylikleri
Herhangi bir makama seçimle gelenlerin daha
sonra o makamı kendilerine düşmüş bir mıras payı
gibi benimsemelen, demokrası kültüründen ve kıı-
rumundan henüz çok uzak olan toplumların temel
özelliklerindendir.
Geçen haftaki "Tarih, Varsaytmlara Dayandırıla-
maz" başlıklı yazımda, tarihin belli bır kesıtıne "de-
mokrasinin tarihı" adını takmanın. o dönemin ger-
çekten demokrasi olmasına tek başına yetemeye-
ceğini, eğer demokrası inancı kökleşmemişse böy-
le bir adlandırmanın ancak bir varsayım olarak ka-
lacağını belirtmeye çalışmıştım.
Bu yazımın hemen ardından, sanki geçmiştekiler
yetmiyormuşçasına, demokrasiden henüz ne kadar
uzakta olduğumuzu gösteren bır kanıt daha geldi.
Geçen pazar günü yapılan Doğru Yol Partisı kong-
resinde kürsüye çıkan bır konuşmacı, kürsünün di-
bine toplanan militanlarca "Haınler dışarı!" narala-
nyla protesto edildi, konuşmanın ve konuşmacının
televizyon ekranlarına yansıması engellenmeye ça-
lışıldı.
Kimdi bu konuşmacı? Parti başkanhğı için aday-
lığını koyan birdelege. Pekı "ıhanef'i neydi? Tansu
Çiller'ın karşısına aday olarak çıkmak. Pekı kong-
renin amacı neydı? Partinin başkanını ve yetkili or-
ganlarını seçmek! Siyaset tarihınde herhangi bir
"başkan"\r\ karşısında adaylığını koyanın "haın" di-
ye nitelendirilmesi, seçime yalnızca "âdetyennı bul-
sun" diye yer veren diktatörlük yönetimlerinde gö-
rülen bir olgudur. Hrtler ve Mussolini dönemlerıyle
Güney Amerıka'dakı başkanlık rejımlerinın ve bır za-
manlarkı Demır Perde ülkelerınin tarıhlennde böyle
örneklere bolca rastlamak olasıdır.
Buna karşılık günümüzde, Batı'nın yerleşik de-
mokrasilerınde adaylığını koyan herhangi bırkımse-
nin sırf aday olmaya cüret ettiği için "haın" damga-
sını yemesi, ancak o damgayı vurmaya kalkanlann
akıl hastası olabilecekleri ızlenımini yaratabilir!
Durum, DYP'de böyledır de, ötekı büyuk partile-
rimizde farklı mıdır?
Hayır.
Yanılmıyorsam geçen yıl, RP'nin büyükşehir be-
ledıye başkanlanndan biri "Partınızin başına geçmek
ıçın adaylığınızı koymayı düşünür müsünüz" gibile-
rinden bir soruya: "Hoca hayatta olduğu sürece
böyle bir şey düşünülemez" yanıtını vermiştır. Yani
"partiler demokrasimizin" önemli bır parçası olan
Refah Partisi için şimdiki başkan, eskı deyışle "kay-
dı hayat" şartıyla başkandır. Bu durumda gelecek-
te yapılacak bütün olağan kongrelerin tek ışlevi,
"usulen" şimdiki başkanın başkanhğmı onaylamak
ya da görev süresini uzatmak olacaktn.
Öte yandan yine olağan kongresi yaklaşmakta
olan ANAP'm genel başkan yardımcılarından bırı,
daha geçen hafta televizyon ekranlannda, Mesut
Yılmaz'ın dışındaki olası genel başkan adayları için
"Cesaretlen varsa..." anlamına gelen sözler söyle-
mıştir. Demek ki bu partinin de "doğal" lideri ve
kongresinin ışlevi önceden bellidir.
DSP'ye gelınce, Ecevit çiftının "a/'/e şirketi" nıte-
liğindeki bu parti için örneklemelere girmek gerek-
sizdir.
Bu manzaradan Türkiye'nin bugünkü demokrasi
kültürü adına nasıl sonuçlar çıkarılabileceği ortada-
dır. Ülkemizin bugünkü partiler demokrasısı, aslın-
da beyliklerın Osmanlı'dan Cumhuriyet'e aktarılış
sürecinden başka bır şey değıldır. Seçimle ış başı-
na gelen parti başkanları, gerçekte beyliklerın başı-
na geçen beyler ya da hatunlaröır; beylık anlayışı ıle
demokrasıyı bağdaştırabilmek ise elbet olası değil-
dir!
Osmanlı imparatorluğu ile Avrupa'dakı Alman ve
Avusturya-Macaristan ımparatoriuklarının yıkılışları
ve bu imparatorlukların yerini cumhuriyet yönetim-
lerınin alması, bilindiğı gibi aynı döneme, yanı 1914
sonrasına rastlar. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun
yıkıldığı zamankı konumu ile andığımız ötekı ımpa-
ratorluklar arasında çok büyük farklar vardır. O ım-
paratorluklar yıkıldıklarında, egemenlıklerı altındaki
toplumlarda sıyası partiler, özgürlük düşüncesı. öz-
gür basın, bıreyleşme, parlamento ve sınıfsal yapı-
lar gibi kurumlar, başka deyişle demokrasınin taşı-
yıcı öğeleri, çoktan belirginleşmişti. Osmanlı'dan
Cumhuriyet'e adım atan toplumun yapısında ıse he-
nüz bu öğelerin hiçbiri -en azından kayda değer et-
kinlikte- yoktu. Cumhuriyet'in kurucuları, bu olum-
suzluklara karşın meclıs egemenliğınin. partiler de-
mokrasisi düşüncesının filızlenebilmesi için ellerın-
den geleni yaptılar. Atatürk'ün. Kurtuluş Savaşfnın
en bunalımlı günlerınde başkomutanhk yetkısınin
tek kaynağı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ri>
göstermesi ve bunu açıkça belli etmesi. Mılli Şef İs-
met inönü'nün 1950 seçimlerinın ardından iktidan
seçilenlere teslim etmekte bir an bile gecikmemesi.
sözünü ettiğimiz gayretin göstergelerıdir.
Bugünkü Türkiye'nin bunalımlarının kaynağı ıse
1950'den başlayarak hortlatılan "beyV/Vanlayışının
yüzüne partiler demokrasisinin maskesinı geçirebil-
me gayretlerinden başka bir şey değildir...
BUGUN
AKSANAT'ta bugun saat 12.30'da Beetho\en"ın
beşinci ve altıncı senfonılerı laser-dısc'ten ızlenebılir.
Saat 17.30'da ise yine laser- dısc'ten Guns N'Roses
konsen yer alıyor
EVTIENSEL KÜLTÜR MERKEZİ'NDE saat 19
00'da Frank Darabount'un yönettiğı 'Esaretin Eîedeli'
adlı film ızlenebılir.
SAHAFCAFE etkınlıklen kapsamında saat 19.00'da
'Şür Sevdalıları Kendi Şiirlerini Oku>orlar* başlı k11 >ı ır
eünü etkinlıâı yer alıyor
BOSNAİLESANATÇI DAYAMŞMASI ETKİNLİĞİ
kapsamında saat 18. 00'de Darphane'de ortak basin
toplantısı. kokteyl \e mısafırve evsahıbı katılımcılann
katılacağı plastik sanatlaretkınlığı. saat 19.00'da da
kısa v ideo filmleri gösterisi yer alıyor.
'Şeriattan Kıssalar' yayımlandı
Kültür Servisi - Ilhan Arsel'ın son kıtabı "Senattan
Kıssalar' Kaynak Yayınlan tarafından yayımlandı.
Prof. Dr. Ilhan Arsel. bu çalışmasında kuran'da yer
alan "kıssalan' (masalları. öyküleri). tarıhtekı
kökleriyle inceleniyor. Kitapta incelenen masallardan
arasında filler ve taş fırlatan kuşlar masalı. Tann'nın
emnne ıtaateden deve masalı, "idrak' sahibı balıkların
kumazlıklan ve bu kurnazlıklara kanan \ahudılerın
Tanrı tarafından maymun haline sokulması hıkâyesı.
Habil ile Kabil masalı, 99 koyun masalı. bal şerbetı
öyküsü. arkadaşının kansına göz koyup onıınla zına
eden Davud'un Tanrı tarafından bağışlannıasmın
hıkâyesı. Muhammed'in amcası Hamza Ibn-ı
Abdülmuttalıb'in Islamda ıçki yasagına sebep
oluşunun hikâyesi...