23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 TEMMUZ 1996 PERŞEMBE 12 • Türkiye'nin yakın tarihi bugüne kadar hep tek taraflı olarak yazıldı. Mahir Çayan da Türkiye'nin yakın siyasal tarihinde önemli rol oynamış bir insan. Bu bakımdan onun yaşamöyküsünün yazılması, hem önemli hem de o dönemin Türkiyesi'nin toplumsal ve siyasal gelişmelerinin derinliğine incelenmesiyle Mahir Çayan'ın ve THKP-C hareketinin ortaya çıkışının bu gelişmeler içindeki yerinin doğru olarak ortaya konulmasını gerektiren ciddi ve oldukça zor bir iş. Bu bakımdan çalışmanın epeyce eksiklikler ve hatalar içerdiğini belirtmem gerekiyor. Mahir Çayan'ın gerçeköyküsüOĞl ZHA.N MÜFTÜOĞLL' THKP-C hareketinin başlangıcından bu yana. İlyas Aydın olayı üzerinde çok duruluyor. İlvas Aydın'ın THKP-C hareketi içine sokulmuş bir ajan olup olmadığı ve Elrom'un kaçınlması ve öldürülmesinde nasıl bir rol ovnadığı. hep merak konusu oldu ve bazı iddialara da kaynaklık etti. Kitapta yer alaıı (öznel) yorumlann bu konudaki karışıklıklan gidermediğini. harta biraz daha arttırdığını söylemek yanlış olmaz. Kişisel yorumlan. olgulann venne koymamak gerekiyor. İlyas A>dın olayıyla rabıtam 1971 Şubat aylarında Ankara'daki THKP-C operasyonları sırasında oldu. Sıkıyönetimce aranıyordum ve Mahir Çayan'la diger (Maltepe Cezaevi'nden kaçan) arkadaşlann Ankara'da saklanmalarına Ankara'daki ilişkilerimiz içinde yardım etmeye çalışıyordum. Ordu içindeki THKP-C yandaşlanna karşı yoğun biroperasyon sürdürülmeve başlaninca Mahir'ler, Ilyas'ın kaldıgı evin de basılmış -r olabileceğinden endişe ettiler ve çatısma çıkma ihtimalini de göze alarak onun saklandığı eve gidip hâlâ oradaysa onu oradan çıkarmamı ve emin bir yere gitmesini sağlamamızı istedıler. Bir arkadaşla birlikte (birbirimizi koruyarak) llyas'ın kaldığı ev in kapısını çaldığımızda evin basılmamış olduğunu. ama llyas'ın oradan çıktığını ögrendik. Daha sonra Koray'la birlikte onu barındığı yerden alarak Keçiören'de bir kısım arkadaşın banndığı Butto'nun (A. Başpınar) dükkânının mahzenine aktardık. l'laş'ın ölümünden sonraki günlerde tamirhaneye bir gidişimde sanınm M. Alkaya ve Z. Kutlu, İlyas'ın sabah evden çıkıp gen dönmediğini söylediler. Olayı aynı gün Mahir'e aktardığımda, küplere bindi. Salih'le Alkaya'ya "Nasıl kaçırdılarsa öyle yakaİavıp getirsinler" dedi. Onun ajan oldugundan kuşkulanıyordu. Benim ne düşündüğümü sordu. Ben İlyas'ı hiç tanımıyordum ve hiçbir düşüncem yoktu. Ajan ise neden bizi (kendi hayatımızı tehlikeye atarak) onu kurtarmaya gönderdiklerini sordum. Ziya V ılmaz'ın yakalandığı ve Ulaş'ın v urulup öldüğü gece Çankaya'da Mahir \e Ertuğruria beraberdik. Oradan çıkıp Keçiören'de Butto'nun tamirhanesine gittiğimde İlyas "Bize ne oluvor. neden bövle oluvor?" diverek ağlamaya başlamıştı. Bu olayı da Mahir'e aktararak "Ajan olsa ağlar mı" diye sordum. Ertuğrul. "Asıl aianlar ağlar" dive öfkeyle sövlendi. llyas'ın kaçtıktan sonra Genelkurmay binasının önünde görülmesi olayı da yanlış bilinen bir olay. Ben Koray'ın öldürüldüğü gün, bir taksiyle Genelkurmay binasının önünden geçerken merdivenlerin önündeki kaldınmda onu gördüm. Üzerinde bej bir trençkot ve gözlükleriyle sanki caddenin karşısına geçmek veya bir taksi çevirmek için bekler gibi. orada. yolun kenarında duruyordu. Beni görmesinden korkarak arkaya yaslandım ve yanından geçip gittik. (Laçiner "Buna ihtimai vermiyonım" derken neye dayanıyor, anlamıyorum.) Ben yakalandıktan sonra sorguculann, her şeyi bildiğimi düşündükleri için bana herkesi sormalanna karşılık, tlyas Aydın'ı sormamalan dikkatimi çekti ve bir ara sorguculara "Prensesi niye sormuyorsunuz?" dedim. Sanınm biraz şaşırdılar ve "benim onun yerini zaten belli bir ilişki var. Elrom'un kaçınlmasında ve öldürülmesinde başlangıçta özendirici bir rolü yok, tersine Elrom'un öldürülmesine karşı çıkıyor. Sorun, bu ikili ilişkinin giderek tersine dönüp dönmediği veya döndüyse ne zaman v e ne kadar döndüğü; olayın MİT ve ordu içindeki cuntasal kümelenmeler veya başka şeylerle ilişkisinin olup olmadığı?! Bunu bizim bilmemiz ise en azından şimdilik olanaksız görünü>or. Mahir bu konuda, sanınm ilk Maltepe olayından sonra hep kuşku içinde oldu. Maltepe'deki evin basılmasında da bir şekilde ohun rolünün olduğunu düşündüğünüanlatmıştı. Elrom'un öldürülmesiyle ilgili onun ismini vermesinde bu kuşkularının rol oynadığını sanıyorum. Ama bu konuda hiçbir zaman kesin bir yargıya varamadı. Bana bu konudaki düşüncemi sorarak Salih'e kaldıklan yerdeki durumunu anlattırarak kuşkulannı gidermeye çalışması da bunu gösteriyor. Koray Dogan'ın Caddesi'ndeki bir evde kaldık. Sabah Koray, Feyyaz Kurşuncu ve başka bazı arkadaşlarla buluşmak iizere dışan çıktı. Dönmesi gecikince bir şeyler olduğunu anladım. Kaldığım eve okuldan bir arkadaşı (Tosun) geldi. Telaşla Koray'ın üzerindeki giysileri sordu. Bindiği dolmuştaki bir kadın. Koray'ın nişanlısının evinin yakınında beyaz gömlekli, kravatlı bir çocuğu polislerin vurduğunu söylemiş. Sonradan öğrendiğime göre Koray. beklediği arkadaşla buluşamayınca nişanlısı NervinTan'ın evine uğramış. Evin kapısını polisler açınca silahını çekerek dışan fırlamış ve kaçmış. Arkasından ateş açarak v urmuşlar. Yaralı olarak karşıdaki inşaata sığınmış, orada yakalanmış. Yaralı halde sorgulayarak Mahir'lerin ve benim kaldığım yeri öğrenmeye çalışmışlar. Akşam, Mahir'lerin kaldığı eve gittiğimde onlar üzüntü içinde radyodan Koray'ın ölüm haberini dinliyorlardı. Türkiye'nin yakın tarihi bugüne kadar hep tek taraflı oray Dogan'ın ölümü, zaman zaman İlyas Aydın olayıyla da karıştırılarak yanlış bağlantılar içinde anlatılıyor. Koray Doğan, Mahir Çayan ve beraberindeki arkadaşların yakalanması için Ankara'da yürütülen operasyonlar sırasında vuruldu. bildiğimi sanmadıklan" şeklinde bazı şeyler söylediler. Ben "Tabü, o sizin adamınız" dediğimde 1. Şube Müdürü İhsan Pariak. "Bu da galiba yeni bir taktik, hem adama prenses diyoıiar, hem de ajan diyorlar" diye söylendi. Benim için bu olayın hep muamma olarak kalan bir yönü şudur: Bizim bu adamın ajan olduğunu düşündüğümüzü (en azından benim sorgudaki konuşmalanmdan) biliyorlardı. Bunu bile bile onu önce Malatya'ya, sonra Filistin'e göndermeleri veya izin vermeleri nasıl açıklanabilir. (İşi bitip deşifre olduğu için mi harcandı? Yoksa. daha başka nedenler mi söz konusuydu?) Kesin olan bir şey. İlyas Aydın'a. daha başlangıçta MtT ajanlığı önenldi. Bunu kendisi ilişkide bulunduğu devrimci arkadaşlanna aktanvor ve ona bu teklifi kabul ederek oradan bilgi sızdırması isteniyor. O halde ölümü, zaman zaman ilyas Aydın olayıyla da kanştınlarak yanlış bağlantılar içinde anlatılıyor. Koray Doğan. Mahir Çayan ve beraberindeki arkadaşlann yakalanması için Ankara'da yürütülen operasyonlar sırasında vuruldu. Ankara'daki çözülme, askeri kesimdeki ilişkilerden başladı. Maltepe Askeri Cezaevi'nden kaçınlma olayında yakalanan izleri takip ederek Ankara'da THKP-C'nin ordu içindeki ilişkilerine karşı operasyonlar yapılıyordu ve Mahir Çayan'la arkadaşlanna bu suretle ulaşmaya çalışıyorlardı. Gözaltına alınan subaylardan birinin. Mahir'le irtibatlan benim kurduğumu, benımle de Koray Doğan vasıtasıyla irtibat kurduklannı anlatması üzerine Koray'ın babasırun ve nişanlısının ev leri basılarak karakol kurulmuş. O gece Koray Doğan'la Hoşdere olarak yazıldı. Mahir Çayan da Türkiye'nin yakın siyasal tarihinde önemli rol oynamış bir insan. Bu bakımdan onun yaşamöyküsünün yazılması. hem önemli hem de o dönemin Türkiyesi'nin toplumsal ve siyasal gelişmelerinin derinliğine incelenmesiyle Mahir Çayan'ın ve THKP-C hareketinin ortaya çıkışının bu gelişmeler içindeki yerinin doğru olarak ortaya konulmasını gerektiren ciddi ve oldukça zor bir iş. Bu bakımdan çalışmanın epeyce eksiklikler ve hatalar içerdiğini belirtmem gerekiyor. Kitabın en önemli eksiklerinden biri. olayların birinci derecedeki tanıklannın doğrudan anlatımlan yerine çoğunlukla mahkeme tutanaklarına dayanması. yalnızca ikinci derece konularda doğrudan anlatımlarla yetiniyor. Bunda yazann geçerli mazeretleri olabilir. ama bu söz konusu zaafı ortadan kaldırmaz. Bu eksiklik pek çok hatalı aktarmayı da beraberinde getiriyor. (Örneğin. kitapta Mahir'in Doğu Perinçek'le görüşmek istediği yazılıyor. Budogrudegıl. E. Kürkçü'nün o dönemdeki mahkeme ifadelerinde. örneğin benim de içinde bulunduğum Ankara grubundaki arkadaşlarla yapılan toplantıda bizlerın Yusufve Münir'le Mahir'lerarasındaki aynlıkta birtavırortava koyamadığımız anlatılıyor. Oysa toplantıda Istanbul'dan haberci olarak gelen ressam Mehmet - Sönmez- ve S. Güleç, Yusuf 'ları desteklerken aralarında benim de bulunduğum diğer arkadaşlar buna karşı çıkmışlardı ve İstanbula bu içerikte -mahkeme belgelerı arasında da bulunan- bir mektup yazılıp ayn ayn imzalanarak gönderilmışti. Bizim en çok karşı çıktıgımız. baştan beri birlikte oluşturulmaya çalışılan bir hareketin karşılaştığı ilk darbede. her şeyin sorumluluğunu bir kışinın (Mahir'in) "sola sapması vb. hatalanna" bağlayarak bazılannın kendilerini kurtarmaya çahşmasıydı. Bence. böyle bir kavgada karşılaşılabılecek belki en kotü turumlardan birı. ın^anların zor bir duruma düşen arkadaşlarının yaralarına basarak kendilerini kurtarmaya veya siyasi bir yarar elde etmeye çalışmalanydı. Keza kitabın 514. sayfasında M. Cavan ve THKP-C hareketi açısından çok önemli bir metin olan Kesintisiz-Devrim 11-11 ısımli broşür. THKP-C iddianamesindeki savcı NaciGür'ün on satırlık özetlemesinden aktarılarak anlatılıyor ki, bunun kabul edılebılir bir yanı herhalde olamaz! Bu nedenle kitapta Mahir'in yaşamöyküsünün. ona karşı olanların ve savcıların anlatımlarına dayanılarak anlatıldığı gibi birgörünüm ortaya çıkıyor. Mahir'in ve THKP- C'nin gerçek öyküsü kuşkusuz bu değil demek. kitaba ve yazarının emeğine karşı fazla haksızlık oimaz sanırım. Mahkeme tutanaklarının ve iddianamelerin bir karşı tarih oluşturma açısından temel alınacak malzemeler olamayacağını unutmamak gerekiyor. Bu eksikliğin yol açtıgı hataları düzeltmek ise maalesef yeni bir kitap yazmayı gerektirecek kadar fazla! Bütün bunlara rağmen kitabın (ve gördüğü ilginın) bu konuda daha kapsamlı ve ciddi araştırmalara dayanan kitaplara ne kadar çok ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarması ve bu doğrultuda yeni çalışmaları da özendinci olması bakımından olumlu bir iş yaptığı da bir gerçek. 'GİZLİ BELGELERLE BORU HATTI BOZGUNIP BAŞLIKLI YAZI DİZİSİNE AÇIKLAMA 14 Temnıuz 1996 tarihinde Cumhuriyet gazete- sının 12. sayfasında yayımlanmaya başlayan 'Giz- li Belgelerle Boru HattıBozgumT başlıklı dizinizde; adımın yersiz, haksız ve ne yazık ki nesnellikten hay lı uzak iddialarla birlikte yer alması üzerine. kı- sa bir açıklama yapmak her şeyden önce kendime olan saygımın gereği haline gelmiştir. Bir kamu gö- revlisi oîrnam ve açıklama yapmamın izne tabi ol- ması. bugüne kadar gerek basında ve gerekse tele- vizyon kanallannda neredeyse tamamı Sayın Hay- rettin L'zun tarafından ortaya atılan yanlış görüş ve iddialann ve tek muhatabı olmasam da gerek şah- sımla ilgili olanlann gerekse bizzat yaşadığım bir mücadele sürecine ilişkin yanlış bevanların tara- fımdan yanıtlanmasını olanaksız kılmıştır. Tarafım- dan yapılmayan beyanlann bile soruşturma konu- su yapılmaya çalışıldığı bir ortamda. tek taraflı id- dialarla kamuoyunun yanıltılması çok ucuz bir kah- ramanlık gösterisidir ve en azından yakışıksız kaç- maktadır. Uluslararası boru hatlan konusunda çok şey söylenmiştir ve daha da söylenecektir. Dava haklarım saklı kalmak koşulu ile bu aşamada Sa> ın Uzun'un benimle ilgili tüm iddialannın gerçek dı- şı olduğunu. yasal ortamın izin verdiği ilk fırsatta kendisine kamuoyunun önünde hak ettigi yanıtı ver- mekten zevk veonurduyacağımı belirtmek isterim. Üzerinde bunca insanın emek verdiği çalışmalan. kişisel hırslan ve iç politika hesaplan ile karalayan- lar yalnızca ülkeye zarar vermektedirler. Umanm asıl bunun hesabını soracak onurlu devlet adamla- n (parti mensuplan demivorum) halen Türkiye'de mevcuttur. Sayın Uzun'un temelsız ve asılsız ıddi- alanna vönelik tüm aynntılı bilgi ve belgeler. Sa- yın L'zun'un gerçek kimliğini de ortaya koyan bi- çimde gereken yasal platformlarda kullanılmak üzere tarafımdan hazır tutulmaktadır. Saygılanmla A.Necdet Pamir, TPAO İnceleme ve Geliştir- me Kurulu Başkanı YETERARTIK! Ölüm orucundaki tutuklular yaşamlannı yitirmektedir. Adalet Bakanı'nın "Gizli gizli yiyorlar" dediği insanlar teker teker ölüyorlar. Ölümleri dur- durmak olanaklıydı. Yapılmadı. Şu ana kadargerçekleşen ölümlerin sorum- lusu siyasi iktidardır. Açlık ve ölüm oruçlanna neden olan istemler, yaşa- ma hakkı ve adil yargılanma hakkına saygılı yönetimler tarafından olum- lu bir şekilde yanıtlanabilirdi. Yanıtlanmadı. Acı sonuçlar doğmuş olması- na karşın bundan sonraki muhtemel ölümleri durdurmak olanaklıdır. Biz aşağıda imzası olan kuruluşlar: - Adalet Bakanlığı yetkililerinin tutuklu temsilcileri ile derhal görüşme- lerini - Başta Başbakan ve Adalet Bakanı olmak üzere, siyasal iktidara sorum- luluklarını bir kez daha hatırlatarak bunun gereğini yapmalannı ıstiyoruz. Mülkiyeliler Birli|a - Pir Sultan Abdal Kültür Derneği - İn.-iuı Hakları Denıeği - Aııkara Saııat Tîyatrosu - Çajnlaş Hukukçular Derııeği - Edelıiyatçılar Denıeği - 68*liler Birliği \akfi - İşçi Partisi - NUSED - Türkiye Yazarlar Sendikası Aııkara Tenısilciliği - Türkije Ziraatçiler Denıeği - Çağdaş Gazeteciler Denıeği - Türkiye Orladoğu Forıuııu Vakfı - HADEP Aııkara tl Başkaıılı^ı - HacıİM'klaç Demeği - Tiirk Tahi|iieri Birliğj. DİSK Geııel-1; Sendikaısı. Yüreği insan sevgisiyle tutuşan, yaşammı emeğin haklanna adayan canımız, KENAN BUDAK'ı ölümünün 15. yılında anıyoruz AİLESİ Not: Kenan Budak'ı anma töreni 25Temmuz 19% Perşembe günü saat 11.00'de Silivrikapfdaki mezarı başında yapılacaktır. İşçi sınıfına insanca yaşam. demokrasi ve özgürlükler için mücadele veren, İlerici Deri-İş Sendikası Genel Başkanı KENAN BUDAK'ı ölümünün 15. yılında anıyoruz. TÜRKt\E DERİ-İŞ SENDİKASI BAKIRKOY 2. SLT.H HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1995 516 Mahkememize açılan \ası tayını davası sebebiyle, Mahkememizce venlen 995 516 es. ve 996 317 ka. sayılı karar ile Erzıncan. Otlukbelı. Otlukbelı Mah. c: 064-5. s: 94. k: 199'da nüfusa kavıtlı Rıza \e Geşmı- naz'dan olma 1953 d.lu Alı Özbeyin vesayet altına alınarak. kendisine dayısı Şakir Koçer vasi tayin edil- mıştir. Itırazı olanlann. \ukarda numarası vazılı dosyaya müracaat etmeleri, aksi takdirde kesınleşeceği hususu ı- lan olıınur. 18.4.1996 Basın: 99096 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ İlkay Adalı'yla Söyleşi... Kutlu Adalı'nın eşi İlkay Adalı'yla konuşuyordum; kendisine başsağlığı diledim: - Çok teşekkürier yazınız için de, çok güzel bir yazı oldu. Çok sağolun! Sizin gibi bırkaç gazeteci çıksa, ta- mam! Böyle olmazdı... Serinkanhlığına hayran kalmıştım; ne diyeceğimi şa- şırdım: - Her ana, benim gibisini doğurmaz! dedim. -Evet! Üç çocuklan vardı, iki kız bir oğlan. Kızlann adlan: ll, Kut, erkeğin adı da Er. Üçü de tek heceli. ll 32, Er 27 yaşındaydı. il ile ErTürkiye'deydiler. ikisi de dokumacı- lık (tekstil) işlerinde çalışıyorlardı. ll, işinde çok başan- lıydı. Kut ise, Kıbns'ta annesinin yanındaydı, O'nun bel- li bir işi yoktu. İlkay Adalı, Aile Mahkemesi'nden emekli olmuştu. Kutlu Adalı'nın öldürülmesinden sonra, Kıbns'ta çok görkemli bir cenaze töreni düzenlendi, bunu Basın-Sen düzenledi. 5 bin'i aşkın kişi katıldı cenazeye. 97 örgüt cenazede birleşmişti. Üç kardeş, törenlerden sonra, Rauf Denktaş a gitti- ler. Ondan istekleri vardı; bu isteklerini bildirdiler. Bu is- teklerden kimileri şöyleydi: • Işsiz olan kardeşleri Kut Adalı'nın işe alınması. • Kutlu Adalı on yıl boyunca "mücahit" olarak çalış- mıştı; 50 yaşında emekli ederken mücahitlik aylıklannı • ödememişlerdi. Bu haklan verilmeliydi. - • Kutlu Adalı'nın öldüruldüğu sokağa adı verilmeli,, boş bir arsa olan önü yeşil alan yapılmalıydı. • Kıbns'ta oturan anneleri ile kardeşlerinin can gü- • venlikleri sağlanmalıydı. Aynca, Türkiye'de bulunan iki kardeşin sık sık Kıbns'a gelebilmeleri için uçaklarda in- dirim yapılmasını sağlayacak basın kartı verilmeliydi., Kutlu Adalı "basın şehidi" değil miydi? ; Rauf Denktaş, üç kardeşin istekleriyle ilgileneceğini söyledi... İlkay Adalı: - Sizinle, son Dikili Şenliği'nde karşılaşıp tanışmış- M.'dedi, konuşmuştuk yolda; Kutlu bana etek filan al- • mıştı, anımsadınız mı eşiniz de vardı. Cumhuhyet'te Kutlu Adalı ile ilgili yazılanm, Kıbns'ta • "Yenidüzen" gazetesinde yayımlanıyonmuş. Sevindim." Kutlu Adalı'nın alçakça öldürülmesinden sonra, eve Çevik Güç gelmiş, arama yapmış. Evi talan edip gitmiş. Kutlu Adalı'nın eşı İlkay Adalı'nın telefonunu yazıyo- rum. Cumhuriyet okurlannın onlan yalnız bırakmayacak-' lanna, acılannı paylaşacaklanna güveniyorum. (Telefon:. 0 392/227 40 89). İlkay Adalı ile konuşmamızın ardından, Istanbul'daya- şayan, orada çalışan kızı ll aradı. Ona da Oya Adalı- söylemişti: "Ekmekçi'ninyazısını okuyun, Kutlu Adalı'yı yazmış!" diye. ll Adalı (Aydoğdui 1963'te doğmuştu, sa- vaş çocuğuydu, kundakta sığınaklara götürülerek bü- yümüştü. 1962'deki iki gazetecinin yataklarında öldü-' rüldüğunü öğrenerek büyümüşlerdi. Bunlar. 23 Nisan 1962'de öldürülen Cumhuriyet gazetesı yazarlan Ay- han Hikmet'le Ahmet Muzaffer Gürkan dılar. 34 yıl sonra, Kutlu Adalı'nın ölümü de ılginçtı, sanki birincisi- • nebenziyorgibiydi... Polisler, ll Adah'dan, kardeşlennden yardım istiyordu.. Çocuklar: - Babamızın yazılanm okumanız gerek, babamızı öl- dürenler, yazılanndadır...derr\\ş\erdi. Kutlu Adalı, Yenidüzen'den önce Ortam'öa, daha ön- ce de "Söz" gazetesinde yazılar yazdı. Söz'de yazar- ken yatak odası kurşunlanmıştı: On yıl önce... Çok ilginç, Kıbns'ta polis içişlerine değil, tugaya bağ- lıydı. Kutlu Adalı, Denktaş ın bugünkü politikasına karşty- dı. Kıbns Türk'ü olarak, Rumla Türkün, daha önceleri olduğu gibi, bir arada yaşamalanndan yanaydı. Uzgöreçlerden birinde (TGRT'de) Bülent Ecevit'le, Rauf Denktaş'ın konuşmalannı izledim. Saçları, bıyığı boyalı Bülent Bey'e göre, Kıbns sorunu çoktaan çözül- müş de, benim haberim yokmuş! Yapılması gereken Kıbns'ta dışişleri ile savunmanın Türkiye'ye bağlanma- sıymış. Nasıl da safmışım meğer, "Neden çözüm bu- lunmuyor?" diye kafa yorup duruyordum. Saçları bo- yalı Bülent Bey, "Kıbns Türk'ü de özerk olsun, bu iş bit- ti!" diyor. Yalnız gözleri boyamak, saçları boyamaya pek benzemiyor sanıyorum. Bu kafayla uluslararası hu- kuka uygun çözüm bulunabilir mi, ne bileyim? Rauf Bey de O'na katıldı. "ganimeti" bir güzel paylaştılar. Hani, toplumlararası görüşmeler olacaktı. Rauf Bey böyle de- miyor muydu?.. 148 Erbakan (148 okul numarası değil, altınlarının ağırlığı, kilo olarak) O da Kıbns'ta "cihat"tan söz etti. iki ayn devletten söz etti, "iki toplum, iki komşu olarak" ya- şamalıymış. Bravo 148! Şimdi, 1974'tekinin tersini yap- manın tam sırası 148 Erbakan, boşversin Çar'ın karısı- nı, saçı boyalı Bülent Bey'le kursun ortaklığı; Başbakan 148 Erbakan, yardımcısı Karaoğlan! • •• işkencelere olduğu gibi, açlık grevlerine de karşı ol- duğumu tüm okurlanm bilirler. Ölüm orucu kişinin ken- di kendine işkencesidir. Buna da karşıyım. Venlen ye- mek faşizmin değil, halkın yemeğidir. Herkes, usunu ba- şına toplayarak, demokrasi savaşımı vermelidir. Kimse de kimsenin oyununa gelmemelidir... • • • Adalet Ağaoğlu'nun sağlık durumunun iyiye gide- ceğıne inandığını söyledi sağını Yüksel Şahin. Evim- den arayıp, bilgi vermek inceliğini gösterdi. Teşekkür ediyorum. Adalet'e, eşi Halim'e büyük geçmiş olsun! Cumartesi arkadaşlanmızdan Hasan Çeliker, Anka- ra'da Ibni Sina Sayrıevi'nde yürek damarlarından ameliyat oldu. Üç daman değişti. Arkadaşımıza geçmiş olsun. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS SOLDAN SAĞA: 1/ Manyok kökün- den çıkarılan ni- şasta. 2/Yurdumu- zun bir bölgesı... Mukavele. 3/ Os- 3 manlılarda seferde ordunun atlanna bakan. barışta ise has ahır ve çayır „ hizmetlerinde ça- " lıştırılan. Hırıstı- 7 >anlardan ve özel- likle Bulgarlardan 8 toplanan asker sı- g nıfı... Eskı Mı- sır'da güneş tanrısı. 4/ Rüt- besiz asker... Kıyamet gü- nü ınsanlann toplanacağı- na ınanılan meydan. 5/Ka- nşıklık.kargaşa...Birbağ- 3 laç.6/l.DünyaSavaşı'nda 4 Osmanlı ordusunda kulla- nılmış olan bir tür başlık. II Havat arkadaşı... At tü- 6 yünün rengı... Bir nota. 8^ "Tûti-i mucize-gûyem ne desem — degil" (Nefı)... Eski dilde su. 9/ Erzu- rum'daki "Çifteminareli Medrese'nin bir başka adı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: '. 1/ Her şeyi oluruna bırakan kimse. 2/ Eski Yunan kentlerin-' de pazar yeri... Atın ön ayaklannı yerden keserek arka ayak- ları üzerinde durması. 3/Önceden verilen güvence parası... tlkel bir sılah... Bir nota. 4/Tunada yük ya da insan taşımak-. ta kullanılan bir çeşit gemı. 5/ Geregınden çok yemek yi-, yen... Bir ilımız. 6/ Kendını beğenmiş. sevımsız kimse. 7/; Balık yakalama aracı... Su taşkın;... Bir soru ekı. 8/ Karak- ter. Bir ış ıçın yetıştirilmekte olan kimse. 9/Yürürlükte bu-! lunan antlaşmalara göre olması gereken ya da süregelen du-|
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle