25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1996 CUMA EKONOMI/PARA RAPORU Bir tatanın anatomisi ÇETİN YIĞENOĞLU Özeneştirflirken tekelleştirildî • Uzanlar, kısa zamanda 8 inşaat, 8 basın, matbaa, Ty radyo, 9 sanayi, 2 sigorta, 5 finans-banka sahibi olmuşlardı. Ç EAŞınkurulduğuyıl- iarda bir metre enin- de. yû2 metre uzun- lugundaki bir sulama kanaJı bile büyük ya- nnm sayılıyordu. Işte böylebirdö- nemde yapımı gerçekleştirilen Seyhan Barajt moda deyişle "me- ga proje"ydı. Bundan tam kırk üç yıl önce otuz milyon lira sermaye ile ku- rulan şirketin bugünkü sermaye- sinin nominal değe- re göre hesabı belki kolaylıkla yapılabi- lir. Ama, Türki- ye'nin bu ilk aynca- lıkJı şirketı ÇEAŞ'ın pay senetlerinin ger- çek vada iıibaride- ğeri, sahip olduğu, yönettiği. işlettiği varlıkJann (barajlar, santrallar) hesabı öy- le kolay yapılama- maktadır. Süreç ıçinde dev- leşerek Türkiye'nin en büyük ilk on şir- pilan ilk genel kurulda yönetimi e!e geçirmek için dünyada örne- ği görülmeyen (ve yasak olan) yöntemler denemeye başlamış- lardı. Bunun basında da prim kar- şılığında pay senedi vekâleti top- lamak geliyordu. Başta kendi te- levizyonlan Interstarolmak üze- re gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar veren Uzanlar, pay senedi vekâ- Jetfni kendilerine verecek ÇEAŞ ortaklanna yüzde yirmi net prim Uzan Ailesi, Yugoslav göçmeniydi. Hükümetin ekonomiden sorumlu bakanlan Tansu Çiller, Cavit Çağlar ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı da "Rumeli"liydi. Demirel de Rumeli keti arasmda giren kökenli olabilir miydi? Acaba bir "Rumeli ÇEAŞ.kuruiuşundan Lo bis i"nin çıkan mı söz konusuydu? buyanasorunsuzyo- netiliyordu. Yönetim kurulu şeklen de olsa kamu kesı- minden üç, halk adına küçiik or- taklar arasından seçilen altı kişi- den oluşuyordu. Bu yapi mayıs 1993 e dek sürmüştü. Bu tarihte yapılan genel kurul öncesinde kOl(KamuOrtaklığıldaresi)pay senetlerinin satılmasıyla başla- yacak süreç, ÇEAŞ için dönüm noktası, belki de sonun başlan- gıcı olacaktı. Bu tarihten sonra Rumeli Holding ya da Uzan Ai- lesi yönetim kurulu üyelikJerinin tamamını tek başına belirleye- celderdi. Yeni dönemde artık ne halk kesimi ne de kamu kesimi kavramlarına yer olacaktı... ÇEAŞ'a Uzan çıkarması Sahte pay senedi. bedelsiz pay senedi dağıtımı, borsaya farkh bilanço gönderme gibi olaylarla yatınmcılar ve iş çevrelerinin gün- deminden düşmeyen ÇEAŞ'ın kaden KOl'nin 11.25'lik payını "blok satış" yöntemiyle Uzan- lar'a satmasıyla belirlenmişti. 11.25'lik pay elbette şirketin yö- netimini ele geçirmeye yetmez- di. Ama moral etken açısından önemliydi. Ne hikmetse KOt pa- yı borsada (tMKB) satışa sunul- mamıştı. Sunulsaydı, aynca be- "lîrli kotanın üstünde alım yapma sınırlaması getirilseydi, ÇEAŞ'ın tamamına küçük pay sahipleri sa- hip olacaktı. KOl paylanm alan Uzanlar kol- lan sıvamış, 30 Mart I993"te ya- ödemeyı öneriyordu. Işte bu ilan ÇEAŞ'ta yönetim değişikliğı sı- rasındaki kavganın odak noktası oluyordu. Bu dönemde basbakaniık kol- tuğunda Süleyman Demirel, eko- nomiden sorumlu devlet bakan- lığı koltuğunda ise Tansu Çiiler oturuyordu. SPK tarafından ha- zırlanan "prim karşılığı pay se- nedi toplamayı yasaklayan teb- liğ" tam biray süreyle Tansu Çil- ler'in masasında bekletilmişti. Prim karşılığı vekâlet loplama konusu henüz aydınlanmadan gi- dilmişti 30 Mart 1993'te yapılan genel kurula. Küçük ortaklarda bir "Adanalılık ruhu" oluşmuştu. Uzanlar "işgalci" gibi görülüyor, Sabancılar'a kurtancı gözüyle ba- kılıyordu. Hiçbirgrup genel ku- rula ağırlığını koyacak oranda pay senedini birarayagetirememişti. Gözler şirketin yüzde altrraş be- şine sahip küçük ortaklardaydı. Ama onlarda örgütlenemiyordu. Ve genel kurul tartışmalı biçim- de "erteleme" ve "kapatma" kavramlannınçelişkisinde sona er- miş, Uzanlar da yenik sayılmış- tı. Ancak, bu genel kurulda iş Bankasf nın pay senetlerini Uzan- lar'a sattığının duyulması Adana- lılann moralini bozmuştu. Genel kumldan hemen sonra Uzanlar da Sabancılar da piyasa- dan ÇEAŞ senedi toplamaya baş- lamıştı. Hatta Kemal Uzan Ada- na'ya gelrniş, bir avukatın yazı- hanesini kendisine üs seçerek Ka- dirli ve Ceyhan'ın köylerinden yüksek primle senet toplarruştı. Borsadaki savaş coşkuyla izle- niyordu. Pay senetlerinin trendi yükseldikçe birkaç yıl önce otuz bin liradan aldıktan, sonra uğra- dıklan zaran çıkarmak Adanalı or- taklan sevince boğuyordu. O se- vinçle avuçlannı ovuşrurdukJan bir ortamda gelen haber bomba gi- bi patlamıştı: "•Sabancılar ÇEAŞ senetlerini satülar; hem de Uzan- lar'a!'' Haber Adana'da şok etkisi yapmıştı. Borsada ÇEAŞ tah- tası kilitlenirken bor- sa dışında tabanın bin lira eksiğine bi- le satışa sunulan pay senetlerineilgigös- terilmiyordu. Küçük birikim sahipleri Sa- bancılar'a tepki gös- terirken haberi du- yuncatansiyonu çık- üğı ve buyüzden ge- çici körlük yaşadığı bildirilen ÇEAŞ Yö- netim Kurulu Baş- kanı Avukat tbrahim Günay ile beş yönetim kurulu üyesi görevlerinden istifa ediyor- du. Ama, o ne? Isnfalardan birgün sonra gazeteciler duyduklanna inanamıyordu. Olayın şokuyla geçici körlük geçirdiği bildirilen Ibrahim Günay da senetlerini Uzanlar'a satmamış mı? L'zan ai- lesine karşı göğüs göğüse çarpı- şan halk adına savaştığı için "Ro- bin Hood" yakıştırması yapılan Günay'ın yanı sıra ÇEAŞ Genel Müdürü Vakıf Acunsal'ın da se- netlerini sattığı bildiriliyordu. Uzanlar ÇEAŞ'ın yönetimini ele geçirmişlerdi. Nasıl olmuştu bu? Ibrahim Günay, hakkındaki söylentileri de yanıtlamak ama- cıyla o zaman Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada. Uzanlar'ı Demi- rel'in koruduğunu behrterek şun- lan söylemişti: "Son senelerde bizi önce po- lirikacılar uğraştırdı. Bu sene KOl hisselerini satınca polMka- cıların yerini (Jzanlar aldı. Uzanlar hükümetin bazı ba- kanlanndan yardım gördüler. Para ve vekâlet alınmasını men eden vönetmeliği bakan Tansu Çiller onaylamadı, böylece Uzanlar'ı korumuş oldu. Ta- nm Bakanı Necmettin Cevhe- ri, bakanlığına bağlı \akfın bü- yük çaptaki hisse senetlerinin vekâletini para karşılığında l zanlar'a kullandırdı. Enerji B a s ı n c t a Ç E A Ş b a ş l ı k l a r ı • ÇEAŞ'a el konuldu. • Uzanlar'a üçlü kıskaç. • Uzanlar'a yurtdışına çıkış yasağı. • ÇEAŞ senetleri karaborsada. • Uzanlar'a Demirel desteği.. • Müfettişe dinleme cihazı. • Özelleştirme mi, Uzanlaştırma mı? • Çukurovalama... • Uzan Ailesi'nin borsa vurgunu. • Uzanlar'a borsa yasağı. • ÇEAŞ yeniden Uzanlar'a teslim. • Uzan yönetimine "ihtiyati t e d b i r " ÇEAŞ yönetimsiz, (Yönetim Kurulu ayrıldı) Bakanlığı da tarifemizi verme- yerek bizi czmeyc çalıştı. Bu mücadelede biz hükümetc ve paraya yenik düştük." Uzanlar ÇEAŞ'tan sonra KE- PEZ'i de aynı yöntemle ele geçir- mişlerdi. Bu arada Uzanlar'ın ya- tınmlan, satışa çıkanlan KlT'le- rin tek alıcısı olmalan çeşitli spe- külasyonlara yol açmıştı. Bu spekülasyonlann başında da dönemin hükümetinin şu tab- losu dikkati çekiyordu: Uzan Ai- lesi, Yugoslav göçmeniydi. Hükü- metin ekonomiden sorumlu ba- kanlan Tansu Çiller, Cavit Çağ- lar ile Enerji ve Tabii Kaymklar Bakanı Ersin Faralyalı da "Ru- meli"liydi. Demirel de Rumeli kökenli olabilir miydi? Acaba bir "Rumeli Lobisi"ntn çıkan mı söz konusuydu? Gerçekten de Uzanlar kimdi? Nereden gelmişlerdi? Nereye git- mek, ne yapmak istiyorlardı? Amaçlan neydi? Türkiye'nin ön- de gelen varlıklı ailelerinden bi- riydiler ama özelleştirme kapsa- mında kamu şirketlerinin tek alı- cısı olmalannın altında yatan ger- çek neydi? Trabzon, Gaziantep, Ladik, Şanlıurfa ve Bartın çimen- to fabrikalanyla TOE'den sonra ÇEAŞ ve KEPEZ'i almalan rast- lantı mıydı? Uzanlar ilk biriki- mini yaptığı inşaat sektöründen bankacılığa, sigortacılığa, bası- na, matbaacılığa, televizyona uza- nan gelişim çizgisinde çimento- dan iletişime, otomotiv sanayiin- den enerji sektörüne ekonominin temel taşlan sayılacak alanlara neden yönelmişlerdi? Kırk kadar şirketle trilyonlarla anlatılan gay- rimenkullerin sahibi olmalanna karşın yine de çok büyük sayıla- cak parayla özelleştirme alımla- nna neden ve nasıl girmişlerdi? Türkiye'nin en zengin ilk beş ai- lesi arasında sayılıyorlardı ama yine de boylannı aşacak bu kadar parayı nereden bulmuşlardı? Uzanlar'ın şaibeü büyümesi Öğrenildigi kadanyla Uzan- lar'ın yükseliş öyküsü şu bildiği- miz bakkallıktan. ha- mallıktan geime varlık- lı ailelennkıne benzı- yor! Zenginlikleri kök- ten sürme değil, sonra- dan olma. Kemal Uzan Yugoslayya'dan Türki- ye'ye göçen bir ailenin çocuğu. İTÜ mezunu in- ş.aatmühendisi Uzan'ın tıcari yaşamı bazı dost- lannın anlattığına baki- lırsa daha çocukluğun- da, Adapazan-lstanbul treninde çiklet ve gaze- te satarak başlamış. Ge- üşip güçlenmesi ise 1960'lıyıllardagöçtügü Istanbul'da gerçekleş- miş. Kemal Uzan, önce asıl mesleği inşaatçılık alanındaçalışır. Ancak, süreç içinde aynı anda farklı alanlardaki işlerle de ilgi- lenmeye başlar. Ali Sami Yen Sta- dı, Izmir HalkapınarOlimpik Te- sisleri, Afşin Elbistan Termik Santralı'nda kule yapımı ve loj- man inşaatı, Uzanlar'ın ilk bü- yük ışleri arasında sayılıyor. Bir ara yurtdışmda, Suudi Arabistan ile Libya'da da inşaat işleri almış- lar. Ama taahhüt işlerinin çoğu tar- tışmayla bitmiş. Şaibeler, mah- kemeler Uzan adıyla anılır ol- muş. Kemal Uzan, inşaat işlerinin yanı sıra basın alanında da yatı- nm yapmıştı. 1964 yılında Yeni tstanbul gazetesiyle başlayan ba- sına ilgisini yıllar sonra Hayat ve Ses mecmualannı alarak Star (In- ter) ve Teleon televizyonlannın ar- dından Süper FM radyosunu ku- rarak sürdürmüştü. Bir yandan matbaalar satın alırken Bateş ve Gameda gibi gazete dağıtım şir- ketlerine de ortak olmuştu. Sonunda bankacılık alanma da el atmışlardı. 1984 yılında lmar Bankası'nı, 1985'te Adabank'ı satın almışlardı. Kıbns'tada lmar OfF Shore ile Ada Off Şhore'u kurmuşlardı. Star televizyonunda Ahmet Özal'la ortak olduklan ANAP ik- tidannın son dönemindeki Uzan- lar'ın bu hızlı gelişmesi Demi- rel'in başbakanlığı döneminde de sürmüştü. Uzanlar, çok kısa sayı- lacak bir dönemde sekizi inşaat, sekizi basın, matbaa, televizyon, radyo, dokuzu sanayi, ikisi sigor- ta, beşi finans-banka, kırka yalun şirketin sahibi olmuşlardı. Bu şirketleri iki holdingin (Pri- me Holding-Rumeli Holding) ça- tısı altında toplamışlardı. Uzan- lar'ın "özelleştirme operasyo- nu"ndaki en büyük yankıyı ise ÇEAŞ'ın seyir defteri siz uygulanmak zorundadır. ÇEAŞ ticari bir müessesedir. Once ortaklara, sonra çalışan- lara hizmet eder. Felsefemiz bu- dur. Biz ortaklara çok kâr sağ- lamak için sermaye artınmına gidilmesini istiyoruz." "Sermaye artınmı" sözü üze- rine paniğe kapılan küçük ortak- lardan bazılarının ağlamaklı -Şimdi para lazım", "Alacak gücümüz yok", "Küçülürüz" türünden konuşmalan duyulu- yordu. Kemal Uzan'ın daha ön- ce verdiği sözü unutarak kâr pa- yı oranını yüzde yüz otuzdan yü- ze indiren önergeyi oylaması üze- rine gerçeği tümüyle kavrayan bir kadın ortak. "Uç kişiyle ka- rar alacaktınız, bizi neden ça- ğırdınız? Figüranımz mıyız biz sizin?"diye bagınyordu. Bir baş- ka kadın isedivana. Kemal Uzan'a yanaşarak, "\'ann gazeteler şöy- le yazacak: Uzanlar Adanalılardan intikam aldı" diyordu. • 1950'de Seyhan Barajı'nın yapımma başlandı. • 1953'te ÇEAŞ 50 yıl imtiyazla kuruldu. • SIR, Kadıncık 1 ve 2, Mersin Termik santrallannı yaptı. Berke Barajı'nı planlayıp aJtyapısını tamamladı. • 1989'da yasalardaki değişiklik nedeniyle imtiyaz sözleşmesi görev sözleşmesine dönüştürüldü. • 1993 'te en kârlı döneminde Uzanlar'a verildi. • 03.11.1995'te Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile SPK tarafından el konuldu. • 24 Ocak 1996'da tekrar Uzanlar yönetime geldi. • 10 şubatta Uzanlar'a yargı "dur" dedi. • 16 Şubat 1996'da SPK ÇEAŞ'tan çekildi. Vanıtsız sorular ve gekcek kaygısı ÇEAŞ yapmıştı. Göz açıp kapa- yıncaya dek toz-duman içinde ge- çen kavgadan sonra yönetimi "yı- kılmaz kak" sanılan ve "özelleş- tirme" adı altında "tekelleştiri- len" ÇEAŞ'ta Uzanlann zaferi bilinmezliklerle dolu yeni bir dö- nemin başlangıcı sayılmıştı. ÇEAŞ 18 Mayıs 1993'te yüz- de dördü vekâlet (ÇEAŞ Vakfı), yüzdeotuzs ekiz pay sahibi Uzan- lar'a teslim edilmişti. Uzanlar'ın zaferi diye nitelendirilen bu ola- ğanüstü genel kurulda küçük or- taklar "azınlık haklarının ko- runması" amacıyla neden sonra örgütlenmeye kalkışmışlar, ama iş işten çoktan geçmişti. Kemal Uzan şirketi nasıl yöneteceğine ilişkin olarak genel kurulda yap- tıÇi şu konuşmayla bir anlamda her şeyin ipucunu veriyordu: "Tîcari hayatın bir takım ka- ideleri vardır. Bu kaideler taviz- BöyleceÇEAŞbelir- siz bir geleceğe yol alır- ken basında sonradan tü- mü de doğru çıkacak ama havada kalan şu so- rular soruluyordu: "Tür- kiye'de halka açık şir- ketlerin özgün örnek- lerinden biri ÇEAŞ'ın, hükümetin 'tasarruf- ların yatırıma yönel- mesi için sermayenin yaygınlaştınlması' po- litikasına a\ kın biçim- de bir sermaye grubu- nun eline geçmesine ne- den göz yumuldu? KOt neden blok satış yaptı? Dünya Bankası ÇEAŞ'a kredi vermeyi sürdürecek mi? Bun- dan böyle yatırım gerekçesiyle kâr payı dagıtımından >az mı geçilecek? Küçük pay sahiple- rinin geleceği ne olacak? Uzan Ailesi ÇEAŞ'a yatırdığı iki tril- yonu nasılçıkaracak? 1980'ler bazı yerli işadamlarının kara paralarının aklandığı dönem olarak anıiıvor. 1990'lar ise özel- leştirme programı kapsamın- da döviz sorununa çözüm geti- rilmesi amacıyia uluslararası kara paranın aklanacağı dö- nem mi olacak? Özelleştirme programının gerçekleştirilme- si amacıyla bazı sermaye grup- lan devletin koruması altında bu işe memur mu ediidiler?" Aslında bunlann tümü de boş- tu. Çünkü aldıran yoktu. Değir- men gitmiş, şakşakısı kalmıştı. SÜRECEK SORU: Sosyal güvenlik sistemindeki tıkanma nasıl aşılır? Prim oranlannm artınlması çözüm olabilir mi? Sizce uygulanabilecek diğer çözüm önerileri nelerdir? Sosyal güvenlik sistemi finansal dengeler kurulamadığı için çöktü Prim tahsflab yetersizAYFER YILMAZ: Sosyal güvenlik sistemimiz ciddi bir darbogaz içinde- dir. Üç temel sosyal güvenlik kurulu- şumuz, Emekli Sandığı, Sosyal Sigor- talar Kurumu ve Bağ-Kur hızla artan miktarlarda finansman açığı vermek- tedirler. Sistemdeki yıpranmanın te- mel nedenleri olarak erken emeklilik uygulaması aktüeryal karşılığı olmak- sızın yapılan sosyal yardım zammı ödemeleri, sigortalı istihdamın yeter- li olmaması, sisteme yapılan prim kat- lalan ile faydalanma miktarlannın den- gesiz oluşu ve sisteme prim ödeyen aktif sigortalılann sistemden faydala- nan pasif sigortalılara oranla çok ye- tersiz kalması gibi nedenler üzerinde durulmahdır. Bunun yanında sistem- de halihazırda uygulanmakta olan yüz- de 21.5'lik prim oranı, birçok ülke ile kıyaslandığında yeterli düzeyde kabul edilebilir. Çözüm prim oranlannm arttınlmasından çok prim gelirlerinin arttınlmasında aran- malıdır. Bu da kaçak istihdamın azaltılma- sı, prim ödeme oran- lannın ve prim öde- me sürelerinin arttınl- ması ile mumkün ola- bilir. Olkemizde şu anda yaşanan sosyal gü- venlik sisteminin fi- nansman açısından problemieri kabaca, erken emeklilik ve dolayısıyla kısa prim ödeme ve uzun fayda- tedir. Proje ile ülkemizde sosyal güvenlik sisteminin daha geniş bir nüfus kesi- mine yaygınlaştmlarak çağdaş bir sağ- lık hizmeti ve yeterli düzeyde emekli maaşı verebilmesine olanak tanıyacak, bunun yanında uzun vadede sistemin devlete olan yükünün en aza indirile- bileceği yeni bir sistemin oluşturul- ması amaçlanmaktadır. Bu amaçla, ülke nüfusumuzun bü- tününe hizmet götürecek "Genel Sağ- lık Sigortası'' (GSS) uygulaması ile sosyal güvenlik sisteminin bütününe ilişkin üç farkh reform modelinin ile- riye dönük aktüeryal ve makro-eko- nomik sonuçlan birlikte değerlendi- rilmektedir. Bu reform seçenekleri, mevcut sis- temin eksiklilderinin giderilerek güç- lendiriimesi (geliştirilmiş pay-as-you- go sistemi), bu alanda çok yeni bir mo- del olan ve ilk kez Şili'de uygulanma- • Çözüm prim oranlanmn arttınlmasından çok prim gelirlerinin arttınlmasında aranmalıdır. Bu da kaçak istihdamın azaltılması, prim ödeme oranlannm ve prim ödeme sürelerinin arttınlması ile mumkün olabilir. lanma dönemi, sigortasız istihdam ve aktüeryal karşılığı olmaksızın yapılan ödemeler olarak özetlenebilirse de sis- temimiz, orta ve uzun vadede demog- rafik yapımızda yaşlı nüfusun artma- sından kaynaklanacak çok daha yapı- sal bir problemle karşı karşıyadır. Bu açıdan bakıldığında, ileride de- mografik yapımızda yaşlı nüfusun art- masıyla ortaya çıkması kaçınılmaz ola- cak çok daha büyük sorunlara karşı şimdiden tedbir alınmasını sağlayacak köklü bir sosyal güvenlik reformuna ih- tiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla kapsamlı bir sosyal gü- venlik reformu modelinin alternatifle- ri ve ileriye yönelik simülasyonlan ile birlikte hazırlandığı "SosyalGüvenlik ve Sağlık Sigortası Reform Seçenekle- ri Projesi'' Hazine Müsteşarhğı tarafın- dan ve Uluslararası Çalışma Örgü- tü'nün (ILO) destegiyle, 1995 yılı ba- şında başlatılmıştır. Projenin şubat 1996 sonunda bitirilmesi beklenmek- ya başlanılan de\let denetımınde özel emekJilik programlan (kişisel tasarruf hesaplan sistemi) ve farklı gelir grup- lanna yönelik olarak her iki modelin de yer alacağı karma bir sistem üzerin- de yoğunlaşmaktadır. Reform seçenekJeri ile birlikte gün- deme gelecek olan, özelleştirilmiş emeklilik fonlannın değerlendirilme- si ve bunlann regulasyonu ile ilgili ça- hşmalar da eş zamanlı olarak yürütül- mektedir. Mart 1996'da sağlık finans- man] ve sosyal güvenlik reformu ça- lışmalannın sonuçlan birleştirilerek oluşturulacak altematif reform model- leri ileriye dönük sosyal ve makro- ekonomik etkileri ile birlikte hüküme- te sunulabilecek ve bu modellere iliş- kin siyasi tercihin belirlenmesinin he- men ardından uygulamaya dönük ça- lışmalar başlatılabilecektir. RÜŞDÜ SARACOĞLU:Sosyal gü- venlik sistemindeki tıkanma mevcut nesillerarası aktarma sisteminin yanı sıra sosyal güvenlik kurumlannda top- lanan prim gelirlerinin rasyonel bir bi- çimde nemalandınlamamasından kay- nakJanmaktadır. Sorunun çözümü için bugünkü nesillerarası aktanma daya- h sistemin zaman içerisinde terk edil- mesi ve kişilerin emeklilik ücretlerini kendi (ister bizzat kendi leri tarafından ödensin isterse işverenlerce ödensın) primleriyle ilişkilendiren yeni bir sis- teme geçilmesi gerekmektedir. Şu anda var olan sistemin temelin- de çalışanlann vergilendirilmesi ve bu suretle saglanan kaynağjn emeklilere ödenmesi yatmaktadır. Buna ilaveten "devtet" vergi aldığı çalışanlarla zım- ni bir sözleşme yapmakta ve kendile- rinin de emekli olduklan dönemde o zaman çalışıyorolan kimselerin vergi- lendirilmesi suretiyle emeklilik maaşı ödemelerinin devam edeceğini taah- hüt etmektedir. Böyle olunca kişilerin emeklilik ücretlerinin kendi ödedikle- ri primlerle ilişkisi kesil- mekte ve devletin herhan- gi bir zamanda çalışan- lan vergileme veya dev- letin borçlanma imkân- lanna bağiı kılınmakta- dır. Siyasi nedenlerle emekli maaşlan ve sağla- nan diğer faydalar zaman zaman ölçüsüz bir biçim- de antınlmakta ve bu yan- lış kararlann sonuçlan da ilerideki yıllarda çıkmak- tadır. Ancak demografık ve ••• diğer nedenlerle nesille- rarası aktanma dayalı sistemlerin sür- dürülmesi, uzun vadede, ancak gide- rek yükselen primlerle mumkün oldu- ğundan bu tür sistemler hayatiyetini kaybetmekte ve ülkeler giderek çalışır- ken yapılan kişisel tasarruflann, nema- iarıyla birlikte, emeklilik döneminde maaş olarak geri alındığı sistemleri kurmak zorunda kalmaktadırlar. Ül- kemiz de böyle bir sistem degişikliği- ni gerçekleştirmek zorundadır. Nitekira ANAP'ın seçim taahhütnamesinde bu sistem değişikliğinin esaslan ortaya konmuştur. Buna göre özel sosyal gü- venlik kurumlannın (gerekırse vakıf şeklinde de kurulabilir) kurulması özen- dirilecektir. Bu şekilde kurulacak sos- yal güvenlik kurumlan herkesin giri- şine açık olacak, kişilerin yatırdığı primler en yüksek getiriyi getirecek alanlarda nemalandınlacak ve kişi emekJi olurken bu şekilde değerlendi- rilmiş olan primlerini emekli aylığı olarak alacaktır. Primlerini düzenli ola- rak yatıran kişi belirli bir süre ödeme yaptıktan sonra işsiz kalırsa yatırdığı primler ve onun nemalanndan oîuşan parasından işsizlik aylığı alabilecektir. Böylece sistem işsizlik sigortasını da kendi içinde çözmüş olmaktadır. tLHAN KESİCt: Sosyal güvenlik sistemindeki asıl sıkıntı sosyal güven- lik harcamalannın karsılanamamasın- dan kaynaklanan bir sıkıntıdır. Soru- nun bir sağlıkla, bir de emeklilikle il- gili olan bölümü var. Emeklilikte bi- zim karşılaştığımız önemli sıkıntı, ak- tif sigortalı laria pasif sigortalılann ara- sındaki dengesizliktir. Normal şartlar- da çalışan 4 kişi 1 kişinin sosyal gü- venliğini karşılayabilir. Ancak bugün Türkiye'de son yıllarda 2 kişi 1 kişiyi finanse ediyor. Burada emeklilik yaşı ve prim ödeme süreleri devreye giri- yor. Türkiye'de birincisi emeklilik ya- şı düşük. tİcincisi primler düşüktür. Bü- tün dünya emeklilik yaşını, ortalama ömûrlerin artış düzeyi doğrultusunda arttınyor. Ancak Türkiye'de böyle ge- lişmedi. Ortalama ömür son 20 yılda 10 yıl kadar arttı. 20 sene önce 40 ya- şında emekli edebiliyorduk, şimdi de 40 yaşında emekli olunuyor. Şimdi Türkiye'de emeklilik yaşınm ve prim ödeme süresinin uzatılması gerekıyor. Daha yüksek bir sosyal güvenliğe sa- hip olmak isteniyorsa sosyal güvenlik prim- lerinin de arttınlması gerekiyor. Burada iki şey çıkıyor karşımıza, aşagı yukan sosyal gü- venlik sisteminin yüzde 9O'ı devletin elindedir. Yani kişiler kendilerine özel sosyal güvenlik sis- temi yaptırmıyorlar. Burada devletin yap- ması gereken; devletin minimumda bir sosyal güvenlik primi alması ve minimumda bir prim nispetinde de sosyal gü- venlik hizmeti vermesi- dir.Bunu artık özel ki- şilere b^akmak gerekir. Daha yüksek bir sağlık ve daha yüksek bir emeklilik sistemi isti- yor ise kişi, devletin yaptığmın dışında özel sigorta sistemlerine baş- vurması ve kendi sigor- ta sistemini kurması ge- rekir. Özel sigorta sis- temlerine geçerek. ar- zu ettiği bir seviyede sosyal güvenlik hizme- ti alır. HALİS KOMt- Lİ;Bugün Türkiye'nin sosyal güvenlik kurum- lan, düşük kaliteli ve birim maliyeti gittikçe yükselen bir sosyal güvenlik sistemi- ni, kamu açıklanna ciddi biçimde kat- kıda bulunan bir borç birikimi sayesin- de sürdürmektedir. Üstelik ülke nüfu- sunun önemli bir bölümü de bu gü- venlik şemsiyesinin dışında kalmakta- dır. Bu sosyal güvenlik sisteminin temel sorunlannı çözmeden sistemin yay- gınlaştınlması, doğum veya işsizlik gibi alanlarda yaygın sosyal güvence planlannın oluşturulması, çoktan müf- İis duruma gelmiş bu sistemin hızla çökmesine yol açmaktan başka işe ya- ramayacaktır. Bu çöküş, geniş kitlele- • Şimdi Türkiye'de emeklilik yaşının ve prim ödeme süresinin uzatılması gerekiyor. Daha yüksek bir sosyal güvenliğe sahip olmak isteniyorsa sosyal güvenlik primlerinin de arttınlması gerekiyor. rin güvencesiz kalmasına yol açmak- la kalmayacak, önemli makroekonomik etkileri olacak ciddi bir mali krizi de beraberinde getirecektir. Sosyal güvenlik sisteminin köklü bir yapısal değişime ihtiyacı bulun- maktadır. Kurallan devlet tarafından ko- nulan, varlıklan devlet tarafından kul- lanılan ve tamamen devlet tarafından idare edilen bir sistem yerine, bireyle- rin kendi tasarruflan- nın sahibi olduğu ve be- lirli kurallarla rekabet içinde çalışan, kamu ku- rumlannın ve özel ku- rumlann yan yana yer aldığı bir sistem çok da- ha sağlıklı ve güvenilir olacaktır. Bu sistemde bireyler, kamu sosyal güvenlik kuruluşlan ile özel sos- yal güvenlik kuruluşla- nnın oluşturduğu bir yelpaze içinden seçim yapabilmelidir. Sistem rekabete dayalı olmalı; kişi, istediğinde, mevcut birikimini bir kurum- dan ötekine taşıyabil- melidir. Sistem, sigortalılann, devletin ve sosyal gü- venlik kuruluşlannın temsilcilerinden oluşan bir üst kurul tarafından düzenlenmeli ve denet- lenmelidir. Fonlann işletilmesi v e yatınmlann yönlen- dirilmesi de sigortalı- nın menfaatini koruya- cak biçimde söz konu- su kurul tarafından be- lirli kriterler çerçeve- sinde denetlenmelidir. Sigorta hesaplan kamu- oyuna ve sigortalılara açıkJanmalı, sosyal güvenlik kuruluş- lannın hisse senetlerinin borsada iş- lem görmesi saglanarak halkın denetim: teşekkül ettirilmelidir. Uzun vadeli tasarruflann özendiril- mesi için sosyal güvenlik fonlan her türlü vergi ve resimden muaf olmalı, hangi kunıluştan olursa olsun. emek- lilik sigortası ve sağlık sigortası yap- tıran kişi ve kuruluşlar. çalıştırdıİclan kişiler adına yaptıkJan bu harcamayı tamamen gideryazıp ödeyecekleri ver- giden düşebilmelidirler. 4. BÖLÜMÜN DEVAMI YARIN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle