Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1996 CUMA
EKONOMI/PARA RAPORU
Bir tatanın anatomisi
ÇETİN YIĞENOĞLU
Özeneştirflirken tekelleştirildî
• Uzanlar, kısa zamanda 8 inşaat, 8 basın, matbaa, Ty radyo, 9 sanayi, 2 sigorta, 5 finans-banka sahibi olmuşlardı.
Ç
EAŞınkurulduğuyıl-
iarda bir metre enin-
de. yû2 metre uzun-
lugundaki bir sulama
kanaJı bile büyük ya-
nnm sayılıyordu. Işte böylebirdö-
nemde yapımı gerçekleştirilen
Seyhan Barajt moda deyişle "me-
ga proje"ydı.
Bundan tam kırk üç yıl önce
otuz milyon lira sermaye ile ku-
rulan şirketin bugünkü sermaye-
sinin nominal değe-
re göre hesabı belki
kolaylıkla yapılabi-
lir. Ama, Türki-
ye'nin bu ilk aynca-
lıkJı şirketı ÇEAŞ'ın
pay senetlerinin ger-
çek vada iıibaride-
ğeri, sahip olduğu,
yönettiği. işlettiği
varlıkJann (barajlar,
santrallar) hesabı öy-
le kolay yapılama-
maktadır.
Süreç ıçinde dev-
leşerek Türkiye'nin
en büyük ilk on şir-
pilan ilk genel kurulda yönetimi
e!e geçirmek için dünyada örne-
ği görülmeyen (ve yasak olan)
yöntemler denemeye başlamış-
lardı. Bunun basında da prim kar-
şılığında pay senedi vekâleti top-
lamak geliyordu. Başta kendi te-
levizyonlan Interstarolmak üze-
re gazetelere çarşaf çarşaf ilanlar
veren Uzanlar, pay senedi vekâ-
Jetfni kendilerine verecek ÇEAŞ
ortaklanna yüzde yirmi net prim
Uzan Ailesi,
Yugoslav
göçmeniydi.
Hükümetin
ekonomiden sorumlu
bakanlan Tansu
Çiller, Cavit Çağlar
ile Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı
Ersin Faralyalı da
"Rumeli"liydi.
Demirel de Rumeli
keti arasmda giren kökenli olabilir miydi? Acaba bir "Rumeli
ÇEAŞ.kuruiuşundan Lo
bis
i"nin çıkan mı söz konusuydu?
buyanasorunsuzyo-
netiliyordu. Yönetim
kurulu şeklen de olsa kamu kesı-
minden üç, halk adına küçiik or-
taklar arasından seçilen altı kişi-
den oluşuyordu. Bu yapi mayıs
1993 e dek sürmüştü. Bu tarihte
yapılan genel kurul öncesinde
kOl(KamuOrtaklığıldaresi)pay
senetlerinin satılmasıyla başla-
yacak süreç, ÇEAŞ için dönüm
noktası, belki de sonun başlan-
gıcı olacaktı. Bu tarihten sonra
Rumeli Holding ya da Uzan Ai-
lesi yönetim kurulu üyelikJerinin
tamamını tek başına belirleye-
celderdi. Yeni dönemde artık ne
halk kesimi ne de kamu kesimi
kavramlarına yer olacaktı...
ÇEAŞ'a Uzan çıkarması
Sahte pay senedi. bedelsiz pay
senedi dağıtımı, borsaya farkh
bilanço gönderme gibi olaylarla
yatınmcılar ve iş çevrelerinin gün-
deminden düşmeyen ÇEAŞ'ın
kaden KOl'nin 11.25'lik payını
"blok satış" yöntemiyle Uzan-
lar'a satmasıyla belirlenmişti.
11.25'lik pay elbette şirketin yö-
netimini ele geçirmeye yetmez-
di. Ama moral etken açısından
önemliydi. Ne hikmetse KOt pa-
yı borsada (tMKB) satışa sunul-
mamıştı. Sunulsaydı, aynca be-
"lîrli kotanın üstünde alım yapma
sınırlaması getirilseydi, ÇEAŞ'ın
tamamına küçük pay sahipleri sa-
hip olacaktı.
KOl paylanm alan Uzanlar kol-
lan sıvamış, 30 Mart I993"te ya-
ödemeyı öneriyordu. Işte bu ilan
ÇEAŞ'ta yönetim değişikliğı sı-
rasındaki kavganın odak noktası
oluyordu.
Bu dönemde basbakaniık kol-
tuğunda Süleyman Demirel, eko-
nomiden sorumlu devlet bakan-
lığı koltuğunda ise Tansu Çiiler
oturuyordu. SPK tarafından ha-
zırlanan "prim karşılığı pay se-
nedi toplamayı yasaklayan teb-
liğ" tam biray süreyle Tansu Çil-
ler'in masasında bekletilmişti.
Prim karşılığı vekâlet loplama
konusu henüz aydınlanmadan gi-
dilmişti 30 Mart 1993'te yapılan
genel kurula. Küçük ortaklarda bir
"Adanalılık ruhu" oluşmuştu.
Uzanlar "işgalci" gibi görülüyor,
Sabancılar'a kurtancı gözüyle ba-
kılıyordu. Hiçbirgrup genel ku-
rula ağırlığını koyacak oranda pay
senedini birarayagetirememişti.
Gözler şirketin yüzde altrraş be-
şine sahip küçük ortaklardaydı.
Ama onlarda örgütlenemiyordu.
Ve genel kurul tartışmalı biçim-
de "erteleme" ve "kapatma"
kavramlannınçelişkisinde sona er-
miş, Uzanlar da yenik sayılmış-
tı. Ancak, bu genel kurulda iş
Bankasf nın pay senetlerini Uzan-
lar'a sattığının duyulması Adana-
lılann moralini bozmuştu.
Genel kumldan hemen sonra
Uzanlar da Sabancılar da piyasa-
dan ÇEAŞ senedi toplamaya baş-
lamıştı. Hatta Kemal Uzan Ada-
na'ya gelrniş, bir avukatın yazı-
hanesini kendisine üs seçerek Ka-
dirli ve Ceyhan'ın köylerinden
yüksek primle senet toplarruştı.
Borsadaki savaş coşkuyla izle-
niyordu. Pay senetlerinin trendi
yükseldikçe birkaç yıl önce otuz
bin liradan aldıktan, sonra uğra-
dıklan zaran çıkarmak Adanalı or-
taklan sevince boğuyordu. O se-
vinçle avuçlannı ovuşrurdukJan
bir ortamda gelen haber bomba gi-
bi patlamıştı: "•Sabancılar ÇEAŞ
senetlerini satülar;
hem de Uzan-
lar'a!''
Haber Adana'da
şok etkisi yapmıştı.
Borsada ÇEAŞ tah-
tası kilitlenirken bor-
sa dışında tabanın
bin lira eksiğine bi-
le satışa sunulan pay
senetlerineilgigös-
terilmiyordu. Küçük
birikim sahipleri Sa-
bancılar'a tepki gös-
terirken haberi du-
yuncatansiyonu çık-
üğı ve buyüzden ge-
çici körlük yaşadığı
bildirilen ÇEAŞ Yö-
netim Kurulu Baş-
kanı Avukat tbrahim
Günay ile beş yönetim kurulu
üyesi görevlerinden istifa ediyor-
du. Ama, o ne? Isnfalardan birgün
sonra gazeteciler duyduklanna
inanamıyordu. Olayın şokuyla
geçici körlük geçirdiği bildirilen
Ibrahim Günay da senetlerini
Uzanlar'a satmamış mı? L'zan ai-
lesine karşı göğüs göğüse çarpı-
şan halk adına savaştığı için "Ro-
bin Hood" yakıştırması yapılan
Günay'ın yanı sıra ÇEAŞ Genel
Müdürü Vakıf Acunsal'ın da se-
netlerini sattığı bildiriliyordu.
Uzanlar ÇEAŞ'ın yönetimini
ele geçirmişlerdi. Nasıl olmuştu
bu? Ibrahim Günay, hakkındaki
söylentileri de yanıtlamak ama-
cıyla o zaman Cumhuriyet'e yap-
tığı açıklamada. Uzanlar'ı Demi-
rel'in koruduğunu behrterek şun-
lan söylemişti:
"Son senelerde bizi önce po-
lirikacılar uğraştırdı. Bu sene
KOl hisselerini satınca polMka-
cıların yerini (Jzanlar aldı.
Uzanlar hükümetin bazı ba-
kanlanndan yardım gördüler.
Para ve vekâlet alınmasını men
eden vönetmeliği bakan Tansu
Çiller onaylamadı, böylece
Uzanlar'ı korumuş oldu. Ta-
nm Bakanı Necmettin Cevhe-
ri, bakanlığına bağlı \akfın bü-
yük çaptaki hisse senetlerinin
vekâletini para karşılığında
l zanlar'a kullandırdı. Enerji
B a s ı n c t a Ç E A Ş b a ş l ı k l a r ı
• ÇEAŞ'a el konuldu.
• Uzanlar'a üçlü kıskaç.
• Uzanlar'a yurtdışına çıkış yasağı.
• ÇEAŞ senetleri karaborsada.
• Uzanlar'a Demirel desteği..
• Müfettişe dinleme cihazı.
• Özelleştirme mi, Uzanlaştırma mı?
• Çukurovalama...
• Uzan Ailesi'nin borsa vurgunu.
• Uzanlar'a borsa yasağı.
• ÇEAŞ yeniden Uzanlar'a teslim.
• Uzan yönetimine "ihtiyati t e d b i r "
ÇEAŞ yönetimsiz, (Yönetim Kurulu ayrıldı)
Bakanlığı da tarifemizi verme-
yerek bizi czmeyc çalıştı. Bu
mücadelede biz hükümetc ve
paraya yenik düştük."
Uzanlar ÇEAŞ'tan sonra KE-
PEZ'i de aynı yöntemle ele geçir-
mişlerdi. Bu arada Uzanlar'ın ya-
tınmlan, satışa çıkanlan KlT'le-
rin tek alıcısı olmalan çeşitli spe-
külasyonlara yol açmıştı.
Bu spekülasyonlann başında
da dönemin hükümetinin şu tab-
losu dikkati çekiyordu: Uzan Ai-
lesi, Yugoslav göçmeniydi. Hükü-
metin ekonomiden sorumlu ba-
kanlan Tansu Çiller, Cavit Çağ-
lar ile Enerji ve Tabii Kaymklar
Bakanı Ersin Faralyalı da "Ru-
meli"liydi. Demirel de Rumeli
kökenli olabilir miydi? Acaba bir
"Rumeli Lobisi"ntn çıkan mı
söz konusuydu?
Gerçekten de Uzanlar kimdi?
Nereden gelmişlerdi? Nereye git-
mek, ne yapmak istiyorlardı?
Amaçlan neydi? Türkiye'nin ön-
de gelen varlıklı ailelerinden bi-
riydiler ama özelleştirme kapsa-
mında kamu şirketlerinin tek alı-
cısı olmalannın altında yatan ger-
çek neydi? Trabzon, Gaziantep,
Ladik, Şanlıurfa ve Bartın çimen-
to fabrikalanyla TOE'den sonra
ÇEAŞ ve KEPEZ'i almalan rast-
lantı mıydı? Uzanlar ilk biriki-
mini yaptığı inşaat sektöründen
bankacılığa, sigortacılığa, bası-
na, matbaacılığa, televizyona uza-
nan gelişim çizgisinde çimento-
dan iletişime, otomotiv sanayiin-
den enerji sektörüne ekonominin
temel taşlan sayılacak alanlara
neden yönelmişlerdi? Kırk kadar
şirketle trilyonlarla anlatılan gay-
rimenkullerin sahibi olmalanna
karşın yine de çok büyük sayıla-
cak parayla özelleştirme alımla-
nna neden ve nasıl girmişlerdi?
Türkiye'nin en zengin ilk beş ai-
lesi arasında sayılıyorlardı ama
yine de boylannı aşacak bu kadar
parayı nereden bulmuşlardı?
Uzanlar'ın şaibeü
büyümesi
Öğrenildigi kadanyla Uzan-
lar'ın yükseliş öyküsü şu bildiği-
miz bakkallıktan. ha-
mallıktan geime varlık-
lı ailelennkıne benzı-
yor! Zenginlikleri kök-
ten sürme değil, sonra-
dan olma. Kemal Uzan
Yugoslayya'dan Türki-
ye'ye göçen bir ailenin
çocuğu. İTÜ mezunu in-
ş.aatmühendisi Uzan'ın
tıcari yaşamı bazı dost-
lannın anlattığına baki-
lırsa daha çocukluğun-
da, Adapazan-lstanbul
treninde çiklet ve gaze-
te satarak başlamış. Ge-
üşip güçlenmesi ise
1960'lıyıllardagöçtügü
Istanbul'da gerçekleş-
miş.
Kemal Uzan, önce
asıl mesleği inşaatçılık
alanındaçalışır. Ancak,
süreç içinde aynı anda
farklı alanlardaki işlerle de ilgi-
lenmeye başlar. Ali Sami Yen Sta-
dı, Izmir HalkapınarOlimpik Te-
sisleri, Afşin Elbistan Termik
Santralı'nda kule yapımı ve loj-
man inşaatı, Uzanlar'ın ilk bü-
yük ışleri arasında sayılıyor. Bir
ara yurtdışmda, Suudi Arabistan
ile Libya'da da inşaat işleri almış-
lar. Ama taahhüt işlerinin çoğu tar-
tışmayla bitmiş. Şaibeler, mah-
kemeler Uzan adıyla anılır ol-
muş.
Kemal Uzan, inşaat işlerinin
yanı sıra basın alanında da yatı-
nm yapmıştı. 1964 yılında Yeni
tstanbul gazetesiyle başlayan ba-
sına ilgisini yıllar sonra Hayat ve
Ses mecmualannı alarak Star (In-
ter) ve Teleon televizyonlannın ar-
dından Süper FM radyosunu ku-
rarak sürdürmüştü. Bir yandan
matbaalar satın alırken Bateş ve
Gameda gibi gazete dağıtım şir-
ketlerine de ortak olmuştu.
Sonunda bankacılık alanma da
el atmışlardı. 1984 yılında lmar
Bankası'nı, 1985'te Adabank'ı
satın almışlardı. Kıbns'tada lmar
OfF Shore ile Ada Off Şhore'u
kurmuşlardı.
Star televizyonunda Ahmet
Özal'la ortak olduklan ANAP ik-
tidannın son dönemindeki Uzan-
lar'ın bu hızlı gelişmesi Demi-
rel'in başbakanlığı döneminde de
sürmüştü. Uzanlar, çok kısa sayı-
lacak bir dönemde sekizi inşaat,
sekizi basın, matbaa, televizyon,
radyo, dokuzu sanayi, ikisi sigor-
ta, beşi finans-banka, kırka yalun
şirketin sahibi olmuşlardı.
Bu şirketleri iki holdingin (Pri-
me Holding-Rumeli Holding) ça-
tısı altında toplamışlardı. Uzan-
lar'ın "özelleştirme operasyo-
nu"ndaki en büyük yankıyı ise
ÇEAŞ'ın seyir defteri
siz uygulanmak zorundadır.
ÇEAŞ ticari bir müessesedir.
Once ortaklara, sonra çalışan-
lara hizmet eder. Felsefemiz bu-
dur. Biz ortaklara çok kâr sağ-
lamak için sermaye artınmına
gidilmesini istiyoruz."
"Sermaye artınmı" sözü üze-
rine paniğe kapılan küçük ortak-
lardan bazılarının ağlamaklı
-Şimdi para lazım", "Alacak
gücümüz yok", "Küçülürüz"
türünden konuşmalan duyulu-
yordu. Kemal Uzan'ın daha ön-
ce verdiği sözü unutarak kâr pa-
yı oranını yüzde yüz otuzdan yü-
ze indiren önergeyi oylaması üze-
rine gerçeği tümüyle kavrayan
bir kadın ortak. "Uç kişiyle ka-
rar alacaktınız, bizi neden ça-
ğırdınız? Figüranımz mıyız biz
sizin?"diye bagınyordu. Bir baş-
ka kadın isedivana. Kemal Uzan'a
yanaşarak, "\'ann gazeteler şöy-
le yazacak: Uzanlar
Adanalılardan intikam
aldı" diyordu.
• 1950'de Seyhan Barajı'nın yapımma
başlandı.
• 1953'te ÇEAŞ 50 yıl imtiyazla kuruldu.
• SIR, Kadıncık 1 ve 2, Mersin Termik
santrallannı yaptı. Berke Barajı'nı planlayıp
aJtyapısını tamamladı.
• 1989'da yasalardaki değişiklik nedeniyle
imtiyaz sözleşmesi görev sözleşmesine
dönüştürüldü.
• 1993 'te en kârlı döneminde Uzanlar'a
verildi.
• 03.11.1995'te Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı ile SPK tarafından el konuldu.
• 24 Ocak 1996'da tekrar Uzanlar yönetime
geldi.
• 10 şubatta Uzanlar'a yargı "dur" dedi.
• 16 Şubat 1996'da SPK ÇEAŞ'tan çekildi.
Vanıtsız sorular
ve gekcek kaygısı
ÇEAŞ yapmıştı. Göz açıp kapa-
yıncaya dek toz-duman içinde ge-
çen kavgadan sonra yönetimi "yı-
kılmaz kak" sanılan ve "özelleş-
tirme" adı altında "tekelleştiri-
len" ÇEAŞ'ta Uzanlann zaferi
bilinmezliklerle dolu yeni bir dö-
nemin başlangıcı sayılmıştı.
ÇEAŞ 18 Mayıs 1993'te yüz-
de dördü vekâlet (ÇEAŞ Vakfı),
yüzdeotuzs ekiz pay sahibi Uzan-
lar'a teslim edilmişti. Uzanlar'ın
zaferi diye nitelendirilen bu ola-
ğanüstü genel kurulda küçük or-
taklar "azınlık haklarının ko-
runması" amacıyla neden sonra
örgütlenmeye kalkışmışlar, ama
iş işten çoktan geçmişti. Kemal
Uzan şirketi nasıl yöneteceğine
ilişkin olarak genel kurulda yap-
tıÇi şu konuşmayla bir anlamda
her şeyin ipucunu veriyordu:
"Tîcari hayatın bir takım ka-
ideleri vardır. Bu kaideler taviz-
BöyleceÇEAŞbelir-
siz bir geleceğe yol alır-
ken basında sonradan tü-
mü de doğru çıkacak
ama havada kalan şu so-
rular soruluyordu: "Tür-
kiye'de halka açık şir-
ketlerin özgün örnek-
lerinden biri ÇEAŞ'ın,
hükümetin 'tasarruf-
ların yatırıma yönel-
mesi için sermayenin
yaygınlaştınlması' po-
litikasına a\ kın biçim-
de bir sermaye grubu-
nun eline geçmesine ne-
den göz yumuldu? KOt
neden blok satış yaptı?
Dünya Bankası ÇEAŞ'a kredi
vermeyi sürdürecek mi? Bun-
dan böyle yatırım gerekçesiyle
kâr payı dagıtımından >az mı
geçilecek? Küçük pay sahiple-
rinin geleceği ne olacak? Uzan
Ailesi ÇEAŞ'a yatırdığı iki tril-
yonu nasılçıkaracak? 1980'ler
bazı yerli işadamlarının kara
paralarının aklandığı dönem
olarak anıiıvor. 1990'lar ise özel-
leştirme programı kapsamın-
da döviz sorununa çözüm geti-
rilmesi amacıyia uluslararası
kara paranın aklanacağı dö-
nem mi olacak? Özelleştirme
programının gerçekleştirilme-
si amacıyla bazı sermaye grup-
lan devletin koruması altında
bu işe memur mu ediidiler?"
Aslında bunlann tümü de boş-
tu. Çünkü aldıran yoktu. Değir-
men gitmiş, şakşakısı kalmıştı.
SÜRECEK
SORU: Sosyal güvenlik
sistemindeki tıkanma nasıl
aşılır? Prim oranlannm
artınlması çözüm olabilir
mi? Sizce uygulanabilecek
diğer çözüm önerileri
nelerdir?
Sosyal güvenlik sistemi finansal dengeler kurulamadığı için çöktü
Prim tahsflab yetersizAYFER YILMAZ: Sosyal güvenlik
sistemimiz ciddi bir darbogaz içinde-
dir. Üç temel sosyal güvenlik kurulu-
şumuz, Emekli Sandığı, Sosyal Sigor-
talar Kurumu ve Bağ-Kur hızla artan
miktarlarda finansman açığı vermek-
tedirler. Sistemdeki yıpranmanın te-
mel nedenleri olarak erken emeklilik
uygulaması aktüeryal karşılığı olmak-
sızın yapılan sosyal yardım zammı
ödemeleri, sigortalı istihdamın yeter-
li olmaması, sisteme yapılan prim kat-
lalan ile faydalanma miktarlannın den-
gesiz oluşu ve sisteme prim ödeyen
aktif sigortalılann sistemden faydala-
nan pasif sigortalılara oranla çok ye-
tersiz kalması gibi nedenler üzerinde
durulmahdır. Bunun yanında sistem-
de halihazırda uygulanmakta olan yüz-
de 21.5'lik prim oranı, birçok ülke ile
kıyaslandığında yeterli düzeyde kabul
edilebilir. Çözüm prim oranlannm
arttınlmasından çok prim gelirlerinin
arttınlmasında aran-
malıdır. Bu da kaçak
istihdamın azaltılma-
sı, prim ödeme oran-
lannın ve prim öde-
me sürelerinin arttınl-
ması ile mumkün ola-
bilir.
Olkemizde şu anda
yaşanan sosyal gü-
venlik sisteminin fi-
nansman açısından
problemieri kabaca,
erken emeklilik ve
dolayısıyla kısa prim
ödeme ve uzun fayda-
tedir.
Proje ile ülkemizde sosyal güvenlik
sisteminin daha geniş bir nüfus kesi-
mine yaygınlaştmlarak çağdaş bir sağ-
lık hizmeti ve yeterli düzeyde emekli
maaşı verebilmesine olanak tanıyacak,
bunun yanında uzun vadede sistemin
devlete olan yükünün en aza indirile-
bileceği yeni bir sistemin oluşturul-
ması amaçlanmaktadır.
Bu amaçla, ülke nüfusumuzun bü-
tününe hizmet götürecek "Genel Sağ-
lık Sigortası'' (GSS) uygulaması ile
sosyal güvenlik sisteminin bütününe
ilişkin üç farkh reform modelinin ile-
riye dönük aktüeryal ve makro-eko-
nomik sonuçlan birlikte değerlendi-
rilmektedir.
Bu reform seçenekleri, mevcut sis-
temin eksiklilderinin giderilerek güç-
lendiriimesi (geliştirilmiş pay-as-you-
go sistemi), bu alanda çok yeni bir mo-
del olan ve ilk kez Şili'de uygulanma-
• Çözüm prim oranlanmn
arttınlmasından çok prim
gelirlerinin arttınlmasında
aranmalıdır. Bu da kaçak
istihdamın azaltılması,
prim ödeme oranlannm ve
prim ödeme sürelerinin
arttınlması ile mumkün
olabilir.
lanma dönemi, sigortasız istihdam ve
aktüeryal karşılığı olmaksızın yapılan
ödemeler olarak özetlenebilirse de sis-
temimiz, orta ve uzun vadede demog-
rafik yapımızda yaşlı nüfusun artma-
sından kaynaklanacak çok daha yapı-
sal bir problemle karşı karşıyadır.
Bu açıdan bakıldığında, ileride de-
mografik yapımızda yaşlı nüfusun art-
masıyla ortaya çıkması kaçınılmaz ola-
cak çok daha büyük sorunlara karşı
şimdiden tedbir alınmasını sağlayacak
köklü bir sosyal güvenlik reformuna ih-
tiyaç duyulmaktadır.
Bu amaçla kapsamlı bir sosyal gü-
venlik reformu modelinin alternatifle-
ri ve ileriye yönelik simülasyonlan ile
birlikte hazırlandığı "SosyalGüvenlik
ve Sağlık Sigortası Reform Seçenekle-
ri Projesi'' Hazine Müsteşarhğı tarafın-
dan ve Uluslararası Çalışma Örgü-
tü'nün (ILO) destegiyle, 1995 yılı ba-
şında başlatılmıştır. Projenin şubat
1996 sonunda bitirilmesi beklenmek-
ya başlanılan de\let denetımınde özel
emekJilik programlan (kişisel tasarruf
hesaplan sistemi) ve farklı gelir grup-
lanna yönelik olarak her iki modelin
de yer alacağı karma bir sistem üzerin-
de yoğunlaşmaktadır.
Reform seçenekJeri ile birlikte gün-
deme gelecek olan, özelleştirilmiş
emeklilik fonlannın değerlendirilme-
si ve bunlann regulasyonu ile ilgili ça-
hşmalar da eş zamanlı olarak yürütül-
mektedir. Mart 1996'da sağlık finans-
man] ve sosyal güvenlik reformu ça-
lışmalannın sonuçlan birleştirilerek
oluşturulacak altematif reform model-
leri ileriye dönük sosyal ve makro-
ekonomik etkileri ile birlikte hüküme-
te sunulabilecek ve bu modellere iliş-
kin siyasi tercihin belirlenmesinin he-
men ardından uygulamaya dönük ça-
lışmalar başlatılabilecektir.
RÜŞDÜ SARACOĞLU:Sosyal gü-
venlik sistemindeki tıkanma mevcut
nesillerarası aktarma sisteminin yanı
sıra sosyal güvenlik kurumlannda top-
lanan prim gelirlerinin rasyonel bir bi-
çimde nemalandınlamamasından kay-
nakJanmaktadır. Sorunun çözümü için
bugünkü nesillerarası aktanma daya-
h sistemin zaman içerisinde terk edil-
mesi ve kişilerin emeklilik ücretlerini
kendi (ister bizzat kendi leri tarafından
ödensin isterse işverenlerce ödensın)
primleriyle ilişkilendiren yeni bir sis-
teme geçilmesi gerekmektedir.
Şu anda var olan sistemin temelin-
de çalışanlann vergilendirilmesi ve bu
suretle saglanan kaynağjn emeklilere
ödenmesi yatmaktadır. Buna ilaveten
"devtet" vergi aldığı çalışanlarla zım-
ni bir sözleşme yapmakta ve kendile-
rinin de emekli olduklan dönemde o
zaman çalışıyorolan kimselerin vergi-
lendirilmesi suretiyle emeklilik maaşı
ödemelerinin devam edeceğini taah-
hüt etmektedir. Böyle olunca kişilerin
emeklilik ücretlerinin kendi ödedikle-
ri primlerle ilişkisi kesil-
mekte ve devletin herhan-
gi bir zamanda çalışan-
lan vergileme veya dev-
letin borçlanma imkân-
lanna bağiı kılınmakta-
dır. Siyasi nedenlerle
emekli maaşlan ve sağla-
nan diğer faydalar zaman
zaman ölçüsüz bir biçim-
de antınlmakta ve bu yan-
lış kararlann sonuçlan da
ilerideki yıllarda çıkmak-
tadır.
Ancak demografık ve
••• diğer nedenlerle nesille-
rarası aktanma dayalı sistemlerin sür-
dürülmesi, uzun vadede, ancak gide-
rek yükselen primlerle mumkün oldu-
ğundan bu tür sistemler hayatiyetini
kaybetmekte ve ülkeler giderek çalışır-
ken yapılan kişisel tasarruflann, nema-
iarıyla birlikte, emeklilik döneminde
maaş olarak geri alındığı sistemleri
kurmak zorunda kalmaktadırlar. Ül-
kemiz de böyle bir sistem degişikliği-
ni gerçekleştirmek zorundadır. Nitekira
ANAP'ın seçim taahhütnamesinde bu
sistem değişikliğinin esaslan ortaya
konmuştur. Buna göre özel sosyal gü-
venlik kurumlannın (gerekırse vakıf
şeklinde de kurulabilir) kurulması özen-
dirilecektir. Bu şekilde kurulacak sos-
yal güvenlik kurumlan herkesin giri-
şine açık olacak, kişilerin yatırdığı
primler en yüksek getiriyi getirecek
alanlarda nemalandınlacak ve kişi
emekJi olurken bu şekilde değerlendi-
rilmiş olan primlerini emekli aylığı
olarak alacaktır. Primlerini düzenli ola-
rak yatıran kişi belirli bir süre ödeme
yaptıktan sonra işsiz kalırsa yatırdığı
primler ve onun nemalanndan oîuşan
parasından işsizlik aylığı alabilecektir.
Böylece sistem işsizlik sigortasını da
kendi içinde çözmüş olmaktadır.
tLHAN KESİCt: Sosyal güvenlik
sistemindeki asıl sıkıntı sosyal güven-
lik harcamalannın karsılanamamasın-
dan kaynaklanan bir sıkıntıdır. Soru-
nun bir sağlıkla, bir de emeklilikle il-
gili olan bölümü var. Emeklilikte bi-
zim karşılaştığımız önemli sıkıntı, ak-
tif sigortalı laria pasif sigortalılann ara-
sındaki dengesizliktir. Normal şartlar-
da çalışan 4 kişi 1 kişinin sosyal gü-
venliğini karşılayabilir. Ancak bugün
Türkiye'de son yıllarda 2 kişi 1 kişiyi
finanse ediyor. Burada emeklilik yaşı
ve prim ödeme süreleri devreye giri-
yor. Türkiye'de birincisi emeklilik ya-
şı düşük. tİcincisi primler düşüktür. Bü-
tün dünya emeklilik yaşını, ortalama
ömûrlerin artış düzeyi doğrultusunda
arttınyor. Ancak Türkiye'de böyle ge-
lişmedi. Ortalama ömür son 20 yılda
10 yıl kadar arttı. 20 sene önce 40 ya-
şında emekli edebiliyorduk, şimdi de
40 yaşında emekli olunuyor. Şimdi
Türkiye'de emeklilik yaşınm ve prim
ödeme süresinin uzatılması gerekıyor.
Daha yüksek bir sosyal güvenliğe sa-
hip olmak isteniyorsa
sosyal güvenlik prim-
lerinin de arttınlması
gerekiyor. Burada iki
şey çıkıyor karşımıza,
aşagı yukan sosyal gü-
venlik sisteminin yüzde
9O'ı devletin elindedir.
Yani kişiler kendilerine
özel sosyal güvenlik sis-
temi yaptırmıyorlar.
Burada devletin yap-
ması gereken; devletin
minimumda bir sosyal
güvenlik primi alması
ve minimumda bir prim
nispetinde de sosyal gü-
venlik hizmeti vermesi-
dir.Bunu artık özel ki-
şilere b^akmak gerekir.
Daha yüksek bir sağlık
ve daha yüksek bir
emeklilik sistemi isti-
yor ise kişi, devletin
yaptığmın dışında özel
sigorta sistemlerine baş-
vurması ve kendi sigor-
ta sistemini kurması ge-
rekir. Özel sigorta sis-
temlerine geçerek. ar-
zu ettiği bir seviyede
sosyal güvenlik hizme-
ti alır.
HALİS KOMt-
Lİ;Bugün Türkiye'nin
sosyal güvenlik kurum-
lan, düşük kaliteli ve
birim maliyeti gittikçe
yükselen bir sosyal güvenlik sistemi-
ni, kamu açıklanna ciddi biçimde kat-
kıda bulunan bir borç birikimi sayesin-
de sürdürmektedir. Üstelik ülke nüfu-
sunun önemli bir bölümü de bu gü-
venlik şemsiyesinin dışında kalmakta-
dır.
Bu sosyal güvenlik sisteminin temel
sorunlannı çözmeden sistemin yay-
gınlaştınlması, doğum veya işsizlik
gibi alanlarda yaygın sosyal güvence
planlannın oluşturulması, çoktan müf-
İis duruma gelmiş bu sistemin hızla
çökmesine yol açmaktan başka işe ya-
ramayacaktır. Bu çöküş, geniş kitlele-
• Şimdi
Türkiye'de
emeklilik yaşının
ve prim ödeme
süresinin
uzatılması
gerekiyor. Daha
yüksek bir sosyal
güvenliğe sahip
olmak isteniyorsa
sosyal güvenlik
primlerinin de
arttınlması
gerekiyor.
rin güvencesiz kalmasına yol açmak-
la kalmayacak, önemli makroekonomik
etkileri olacak ciddi bir mali krizi de
beraberinde getirecektir.
Sosyal güvenlik sisteminin köklü
bir yapısal değişime ihtiyacı bulun-
maktadır. Kurallan devlet tarafından ko-
nulan, varlıklan devlet tarafından kul-
lanılan ve tamamen devlet tarafından
idare edilen bir sistem yerine, bireyle-
rin kendi tasarruflan-
nın sahibi olduğu ve be-
lirli kurallarla rekabet
içinde çalışan, kamu ku-
rumlannın ve özel ku-
rumlann yan yana yer
aldığı bir sistem çok da-
ha sağlıklı ve güvenilir
olacaktır.
Bu sistemde bireyler,
kamu sosyal güvenlik
kuruluşlan ile özel sos-
yal güvenlik kuruluşla-
nnın oluşturduğu bir
yelpaze içinden seçim
yapabilmelidir. Sistem
rekabete dayalı olmalı;
kişi, istediğinde, mevcut
birikimini bir kurum-
dan ötekine taşıyabil-
melidir.
Sistem, sigortalılann,
devletin ve sosyal gü-
venlik kuruluşlannın
temsilcilerinden oluşan
bir üst kurul tarafından
düzenlenmeli ve denet-
lenmelidir.
Fonlann işletilmesi
v e yatınmlann yönlen-
dirilmesi de sigortalı-
nın menfaatini koruya-
cak biçimde söz konu-
su kurul tarafından be-
lirli kriterler çerçeve-
sinde denetlenmelidir.
Sigorta hesaplan kamu-
oyuna ve sigortalılara
açıkJanmalı, sosyal güvenlik kuruluş-
lannın hisse senetlerinin borsada iş-
lem görmesi saglanarak halkın denetim:
teşekkül ettirilmelidir.
Uzun vadeli tasarruflann özendiril-
mesi için sosyal güvenlik fonlan her
türlü vergi ve resimden muaf olmalı,
hangi kunıluştan olursa olsun. emek-
lilik sigortası ve sağlık sigortası yap-
tıran kişi ve kuruluşlar. çalıştırdıİclan
kişiler adına yaptıkJan bu harcamayı
tamamen gideryazıp ödeyecekleri ver-
giden düşebilmelidirler.
4. BÖLÜMÜN DEVAMI YARIN