Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
12 KULTUR
23 ŞUBAT 1996 CUMA
Paris'te gerçekleştirilen 14. Expolangues'ta Türkiye'nin kültür çıkarması büyük ilgi topladı
^Iıısaımı serüveni dâm tanıkfağmda
9
HANDAN ŞE1NKÖKEN
R\RİS-1993 yıhnda Türkiye'nin Ex-
polangues'a onur konuğu olmasını sağ-
İayan Kültür Bakanı FikriSağlar, bu ke
15-19 Şubat 1996 tarihlen arasında Pa-
ris'te gerçekleştinlen 14. Expolangu-
es'ın (Uluslararası Dıl, Dünya Kültürle-
ri ve Seyahatler Fuan) açılişına katıldi.
Paris'te ilk kez 1983'te gerçekleştiri-
len. dillere. kültürlere \e kültürel seya-
hatlere yönelik yapılan en büyük ulusla-
rarası fuarolan Expolangues'ın bu yılki
onur konuğu Türkiye ve Tiirk Dili'ydi.
18 ülke \e 53 dilın temsil edildiği fuar-
da. yaklaşık 150 milyona yakın insanın
konuştuğu, Orta Asya'dan Avrupa'nın
içine dek yayılan Türk dili. Paris'te beş
gün boyunca yazarlar ve uzmanlar tara-
fından gündeme getinldi. Türkçenin kö-
keni, kollan, bugünkü konumu kısacası
Türk dıllennin ailesı konuşuldu, tartışıl-
dı gerçekleştirilen söyleşilerde, panel-
lerde. Fransa'daokullardaeğitimdiliola-
rak kabu) edılen 15 dilden bıri olan Türk-
çe, yogun ilgı topladı bu fuarda da. Dün-
yanın birçok yöresinde konuşulan, dün-
yanın en yaygın dillennden birisi olan
Türkçenin büyük bir kültürü banndırdı-
ğı gözlemlendi.
Dıllerin tanıtılmasının yanı sıra budil-
leri konuşan uluslan bir araya getirmek
amacıyla 1994 yılından başlayarak bir
ülke ya da bir dilın onur konuğu olduğu
fuarda. daha önce 1994'te Portekiz,
1995'te ıse Almanya onur konuğu olarak
yer almış.
Fuarda katıhmcı ülkeler kendi dille-
rinde kıtaplannı tanıtıyor, dil öğretimi
ve eğitimi. dil yöntemleri ve bu konuda-
ki bilımsel çahşmalan genel anlamda ıse
kültürlerini sergileme ve tanıtma olana-
gı buluyorlar.
Heryıl dil okullanndan yayınevlerine,
tunzm şirketlennden elçilikJerin kültür
ataşeliklerine, kültür bakanlıklannamul-
timedya ile dil öğrenimi pazarlayanlara
dek çeşitlı sektörlerden 350 standın yer
aldığı fuarda, bu yıl Türkiye, 148 metre-
karelik atnum alanda temsil ediliyordu.
Türkiye, bu organizasyona Türksoy,
Tömer, Türkiye Yayıncılar Birliğı, Dil
Derneği, Pen Yazarlar Kulübü, Türkiye
Yazarlar Sendikası. Edebiyatçılar Der-
neği, Sevda Cenap And Müzik Vakfı ve
multimed>a kuruluşlannın işbirliğiyle
katıldı.
Sadece Türk dili değil, Türk kültürü-
nün de tanıtılması sağlandı Expolangu-
es'ta. Yazın alanında konferanslar, söy-
leşilergerçekJeştınlirken, fuaralanı için-
de yer alan Boris Vıan Tiyatrosu'nda
Genco Erkal tıyatro gösterisi sundu.
NecdetYaşarEnsembleGrubu. Modern
Folk Müzik Toplulugu ve Ayla Algan
konserler verdiler. Modern Folk Müzik
Toplulugu konserinde, topluluğun ku-
rulmasında büyük emeği geçen Zûlfii Li-
vaneli'nin yönetiminde 'Janus' adlı ça-
lışmasının bir bölümünü yönetti.
Fuar süresınce Türk dili ve kültürü-
nün tanıtımı amacıyla düzenlenen çeşit-
li etkinlikler için kiralanan salonlar Nâ-
zun Hikmet Hasan ÂIi Yücel, Tank Buğ-
ra ve Mehmet Emin Resulzade isimleri-
ni taşıyordu. Bu salonlarda Tahsin Yü-
cel, Ataol Behramoglu, Adalet Ağaoğlu,
Latife Tekin, Ncdim GürseL, Cengiz Ayt-
matov gibi isimlerin yanı sıra Azerbay-
can, Kazakistan, Türkmenıstan, Özbe-
kistan, Tataristan ve Fransa'dan katılan
15-19 fevrier 96
7 5-19 Şubat1996
1 tarihlen arasında
Paris'te gerçekleştirilen
14. Expolangues'ın
(Uluslararası Dil, Dünya
Kültürleri ve Seyahatler
Fuan) bu yılki onur konuğu
'Türkiye ve Türk Dili' ydi.
Fuar süresince
gerçekleştirilen ve büyük
ilgi toplayan etkinliklerle
Türkiye çağdaş kültürüyle
tanıtılırken, Paris'te beş gün
boyunca Türkçenin kökeni,
kollan, bugünkü konumu
kısacası Türk dilinin ailesi
konuşuldu, tartışıldı.
yazar, Türkolog ve bilim adamlannın da
bulunduğu konferanslar, söyleşiler ve
paneller yapıldı. Boris Vian Tiyatro-
su'nun fuayesindedeÇerkesKaradağ'ın
'Tanıdığun Yüzler' adlı fotoğraf sergisi
yer alıyordu.
Türkiye standında ülkemizi tanıtan vi-
deo fılmleri gösterilirken, tanıttm ama-
cıyla Türkiye ve 9 Türk cumhuriyetini
kapsayan alfabe kartlan. Türkçe konu-
şan ülkeleringösterildiği dünya haritası,
Türk lehçelerinin yakınlık ve uzaklıkla-
nnın gösterildiği tablo ve grafılder, ve-
düt biçımındeki Türkiye haritası gibi dö-
kümanlann yanı sıra, Türk yazarlannın
ve Türk dillerinin tanıtıldığı kıtaplar ile
Nasrettin Hoca kıtapçığı, Atatürk, Yu-
nus Emre ve Orhun Yazıtlan'yla ilgili
Fransızca kitaplar dağıtıldı.
Ejpoiangues, aynı
kültür fuan
zamanda
Expolangues, Kültür Bakanı Fikri
Sağlar'ın da \Tirguladığı gibi bir dil fu-
anydı fakat, dili kültürden ayn düşüne-
meyeceğimız için aynı zamanda da bir
kültür fuan niteliği de vardı. Türkiye de
bu yıl fuara, binlerce yıllık kültürünü dil
aracılığıyla taşıyordu. Kültür Bakanlı-
ğı'nın şemsiyesi altında yazar dernekle-
ri, multimedya kuruluşlan, yazarlan ve
sanatçılanyla birlikte. 15 Şubat'ta Pa-
ris'te Porte de Pantin'dekı Grande Halle
de la Vileöe'te Türkiye ve Türk Dili'nin
onur konuğu olduğu 14 Expolangues
açılışındayaptığı konuşmada Kültür Ba-
kanı Fikri Sağlar, "insanın serüveninin
dillerin tanıklığında" olduğunu vurguiu-
yordu: "Fuan gezenler Türkiye'nin geç-
mişle geiecek, doğm la batı. gelenekle ya-
nn arasında nasıl bir köprü oidugunu iz-
lcnıe olanağını buiacaklardır. Dümanın
birçok yöresinde konuşulan. dün> anın en
yaygın dillerinden birisi olan Türkçenin
nasıl bir bü\ ük kültürü bünyesinde ba-
nndırdığını göreceklerdir. Türkçe say ısız
kolu, lehçesi ile gerçekten de bugün daha
hem binlerce yıl öncesinin görkemini ve
ilginçliğini taşımakta hem de > üzünii ge-
leceğe dönmüş bir ulusun coşkusunu di-
Bakanı Fikri
Sağlar, açıiışta yaptığı
konuşmada "Dünya ve
egemen güçler, kültürler ne
kadar çok dili yaşatırsa, ne
kadar çok dilin farkiılıği
içinden evreni kavramaya
çalışırsa kendi bilincinin de
varlığının da sınırlannı o
ölçüde genişletecektir.
Daraltılmak ve karartılmak
istenen bir dünya
karşısından bundan daha
güçlü bir silah yoktur"
dedi.
le getirmektedir. Türkçede Orta Asya
steplerinin binlerce \ ıl önceki kültürü de,
Anadolu >aylasının içinde doğmuş ve ge-
lişnıiş sayısı/ kültür de yanyana yaşamak-
tadır."
Kültür Bakanı Fikri Sağlar, dilin bir
topluluğun belki de tek vazgeçemeyece-
ği tek kültür olgusu olduğunu belirterek,
bunun nedenini, dilin bir topluluğun
kimliği ve sımgesi olmasına karşın aynı
zamanda tüm dünya ınsanlığının malı ol-
ması biçimındeaçıklarken. "İnsanbk bu-
günkü konumuna milyonlarca yıılık geç-
mişinden süzülüp gelirken bunu diller
aracılığıyla gerçekleştirmiştir. Dolayısıy-
la farklı dillerin banndırdığı aslında bir
ve tek insanlık ülküsüdür. İnsanın serü-
veni dillerin tanıklığındadır" dedi.
Günümuzdun>asının yenı bıranlayış-
la yoğrulmak ve dünyanın küçültüierek,
sınırlann ortadan kaidınlmak istendiği-
ne değinen Sağlar, bunun, tüm kültürle-
rin bir ortak paydada bırleşmesi ama her
birisinin kendisine özgü farkiılıği vurgu-
lamasıyla olanaklı olduğunu vurguladı.
Küçülen uzaklıklann ortak bir kültürün
egemenlığini değil, herkesin, her toplu-
mun kendisine özgü kültürel değerleri
gözler önüne serdiğini söyleyen Fikri
Sağlar, bugünün dünyasının tarihin hiç-
birdönemindeolmadık ölçüde farklılık-
lan bir arada banndıran, sonsuz sayıda-
ki değişkeni bır arada bulunduran bir
dünya olduğunu belirtti: "Bu dünyanın
savaşlarla, kanla \e acıyla parçalanması
karşısında direnirken \aslanacağımız tek
dayanak kültürdür. Düma insanlığın kül-
türü kendisine Kalkan yaparak farkhJığı-
nı konımak, öyleiikle de egemenliğini
saklı tutmak istemekte. ona çalışmakta-
dır. Kültür günümüz dünyasının tek di-
renme araddır."
Tarihin her döneminde insanhğın bir
tek 'geleceği kurmak' ülküsü olduğunu
söyleyen Sağlar, geçmişi ayağa kaldıran,
yeniden yaşanmış bir tarihe dönerek
onun içinde varlığını sürdürmek isteyen
bir kültür olmadığını, bunun insanın ev-
rensel varoluşu yadsıması anlamına gel-
diğini ve kabul edılemeyeceğini belirtti.
Ancak. geçmiş kültür birikimlerinin ko-
runmasının da en az bır geiecek ülküsü-
nün yaşatılması kadar önemli olduğuna
değinen Sağlar, dilin temel varlık amaç-
lanndan bınsınin bu olduğunu, dilin de
özünde dünya kurmanın ana yolu oldu-
ğunu, çünkü insanın dünyayı, olgulan,
nesneleri dili aracılığıyla öğreneceğini
ıfade etti.
Büyük bır felsefecinın "dilimin sınır-
lan dünvamın sınıriandır' görüşünü
anımsatan Bakan Sağlar. dünya ve ege-
men güçlenn. kültürler ne kadar çok di-
li yaşatırsa, ne kadar çok dilin farklılığı
içinden evreni kavramaya çahşırsa, ken-
di bilincinin de varlığının da sınırlanm
o ölçüde genişleteceğıni savundu. Da-
raltılmak \e karartılmak istenen bir dün-
ya karşısında bundan daha güçlü bir si-
lahın olmadığını söyleyen Kültür Baka-
nı Fikri Sağlar, Expolangues'ın bu doğ-
rultuda atılmış çok önemli bir adım ol-
duğunu da sözlerine ekledi.
Tfirksoy UNESCO'da
Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Paris'te
UNESCO Genel Müdürü Federico Ma-
yor ile görüştü. Azerbaycan Kültür Ba-
kanı ve TÜRKSOY (Türk Kültür ve Sa-
natlan Ortak Yönetimi) Genel Müdürü
Polat Bülbüloğlu ile Bü>ükelçı Ömer
Lüten'in de katıldıklan görüşmede
TL'RKSOY'un UNESCO'ya katılması
kabul edildi.
Bakan Sağlar, bu görüşmede Istanbul-
Göreme-Kapadokya projesi. Pamukka-
le Koruma Amaçlı tmar Projesi ve Mer-
sin'de Kültür Bakanlığf nca kurulması
için çalışmalan sürdüriilen Akdeniz Kül-
türleri Araştırma Enstitüsü ve Merke-
zi'nın de üç ayn proje olarak UNES-
CO'nun teknik ve mali katkılannm da-
ha yoğun olarak sürdürülmesı için gü-
vence alındığını belirtti.
UNESCO Genel Müdürü Federico
Mayor, görüşmenin çok iyı bırzamanla-
ma ile yapıldığını belirterek, özellikle
orta vadedeki stratejılen saptamak üze-
re bir takvim oluşturduklannı söyledi.
Mayor, ilk iki yıl ile ilgili etkınlilder için
taleplerin yazılı olarak sunulmasını iste-
di. Mayor bu projelerden ilk ikisinin UN-
ESCO taranndan çok iyi bilindiğini ve
gündemde yer aldığına değinerek, teknik
ve malı yardım konusunda sorun çık-
mayacağını düşündüğünü de belirtti.
Caza gönül verenlerin sesi: Jazz
Zuhal Focan
CUMHUR CANBAZOĞLU
Konserler, günü gününe ithal CD'ler,
yerli albümler derken Türkiye'de
hareketlenmeye başlayan caz, güzel bir
dergiye de sahıp oldu. Jazz adındaki
dergi üç ayda bir yayımlanacak. Yayın
Yönetmeni Zuhal Focan'a göre
ekonomik zorluklar şu anda ancak
böyle bir yayına izin veriyormuş;
ileride bu süre iki aya inebilirmiş.
Jazz, kâğıdıyla, baskısıyla,
fotoğraflanyla başanlı bır sektör dergisi
görünümünde.
Dergi siyah-beyaz değil, ama caz
fotoğrafçılan siyah-beyazı sevdiğinden
ıster istemez böyle bir izlenim veriyor.
150 bin liraya satılan Jazz, ilk sayısmda
caz ve blues'un çeşitli yüzlerini
yansıtarak piyasadaki açığı
kapayacağına ilişkin olumlu sirryaller
veriyor.
Geiecek sayılarda reggae gibi değişik
türlere de kapılannı açacaklannı
söyleyen Zuhal
Focan "dan Jazz'm
özelliklerini öğrendik.
- Dergiyi tanunaya
baştan başlayalım;
Jazz'ın doğumuna nasıl
karar verildi?
Dergi için ilk toplantıyı
iki yıl önce yaptık; Caz
Derneği etkinliklerine
bağlı olarak bir dergi
çıkanlması tartışıldı. Çok
fîkir üretildi. sonunda
çıkmaması
kararlaştınldı. Ama
benim içinde ukde
kalmıştı; fıkir olarak
herkes dergiyi ıstiyordu, ama
koşturacak insan yoktu. Işimden aynlıp
araştırmalara başladım. Kâğıdı, baskısı.
reklamı derken ön hazırlıklan tam bir
yılda bitirdim.
- Pekiyi cazın piyasasını nasıl tarttınız?
Istanbul Caz Festivalı, Akbank Caz
Festivali, Parliament
Caz Festivali, Efes
Pılsen Blues Festivali,
Pozıtıf'in ve CRR'nin
\ ıl içindekı etkinlikleri,
İzmırCazGünleri,
Ankara Caz Günleri,
Bursa Müzik Festivali,
Lskişehir Müzik
Festivali düzenleniyor
bu ülkede. Aynca
Açıkhava Tiyatrosu'nu
da düşünürsek yirmi bin
kişilık bir kitle ortaya
çıkıyor. Tabii bu yirmi
bin kişinin cazla
ilgilendiği söylenemez,
ama bir fikir veriyor.
- İlk sayının tirajı ne kadar? Avnıpa'da
ne kadar satıyor caz dergileri?
Biz beş bin bastık. Fransa'da on beş bin
satan caz dergisi var. Tek cazın
penceresinden bakmıyoruz, blues'u da
kattık işin içme. tlk sayı İstanbul,
Sinemanın üvey evladı komediler
Kültür Servisi - Bir sabah gözünü-
zü komıklığe yerolmayan birdünya-
ya açtığınızı düşleyin. Yaşam herza-
mankinden daha sıkıcı olmaz mıydı?
Sinemanın yüzüncü yıhnda komedi
fılmlennin gördüğü ilgi (ilgisizlik
demek belki de daha doğru) göz önü-
ne alındığında, sıyah veya beyaz
renklerin hâkim olmaya başladığı
dünyamızın giderek dahajcatı birhal
aldığı sonucunu çıkarmak pek de
yanlış bır saptama olmuyor galiba.
Bir zamanlar. izleyıciyi akın akın
sınemaya çeken Jack Lemmon'lı.
Tony Curtis'lı 'Some Like It Hof
(Bazılan Sıcak Sever) ya da Katha-
rine Hepburn ve Cary Grant'ı baş-
rollerde izledığımız 'The Philadelp-
hia Story' ve Buster Keaton'ın traji-
komik filmleri gibi komedileryapıl-
mıyor artık belki de. Geçen hafta Os-
car adaylıkları açıklanan filmlere
şöyle bır göz gezdirdiğımizde, arala-
nnda birtane komedi yapımma rast-
layamıyoruz Geçmişinden bugüne
Oscar ödüllerinde komedi filmleri-
nin elde ettiği başanyı araştırmaya
kalktığımızda ise durum daha da va-
himleşiyor. Son 70 yıl içensinde en
iyi film dalında Oscar almış komedi
fılmlennin sayısı gerçekten de bır
elin parmaklannın sayısını geçmi-
yor: 'It Happened One Night'. 'You
Can't Take It VVith Vöu', 'AD About
Eve\ 'The Aparrment' ve 'Annie
HalT.
Bu yılın en iyi film dalındaki Os-
car adaylannda komedi dalında yine
hiçbirfilmindeğergörülmemesidü-
şündürücü... 'PulpFiction'ileparlak
bir dönüş yapan John TravoKa'nın
Altın Küre Ödülleri'nde komedi da-
lında en iyi erkek oyuncu seçilmesi,
belki bir umut ışığı yaktı; ama Oscar
adaylıklannda 'en iyi erkek komedi
oyuncusu" diye bir kategoriden söz
bile edilmemesi, komediseverleri
düş kınklığina uğrattı.
1929 yıhnda verilmeye başlayan
Oscar ödüllennin ılginç bir yönü var-
dı: 'En İyi Komedi Filmi Yönetme-
ni' başlığı altında bırkategorinın olu-
şu... Charlie Chaplin; 'Sirk' ve 'Bü-
yük Diktatör' filmlenyle iki defa bu
dalda Oscar'a aday olmuş, ancak her
ikisinde de kılpayı kaçırmıştı altın
heykelciği.
Oscar Akademisi'nin, Chaplin'ı
30 yıl sonra bir 'Onur Oscan' ile
ödüllendirmesi ise bir tür 'özür dile-
me' olarak değerlendırilmişti döne-
min eleştirmenlerince..
Her şey bir yana, komedinin sine-
manın üvey evladı olarak görülme-
sinin ardında ünlü düşünür Aris-
to'nun komediye ilişkin sarf ettiği
'Komedi, dramatik sanatların en ba-
yagısıdır' sözünün de payı vardır bel-
ki de.. kim bılir... James Stewart, Cary Grant \ e Katharine Hep-
burn "The Philedelphia Stor>"de.
Ankara, Izmır'e dağıtıldı. Önümüzdeki
sayı Antalya'ya, Eskişehir'e. Bursa'ya
da gidecek; tabıi abone sıstemı de
işliyor.
- Caz arok Türkçeye oturmuş bir
ketime; neden derginin isminde İngilizce
Jazz kullanıhnasına gerek du> uldu?
Derginin adı ve boyutu ilk as/amada
böyle değildi. Daha küçük bır boyut
düşünmüştük. Boyut Yayıncılık dünya
standardında olmasını istedi. Adı daha
önce Cazette'ydi, sonra Jazz'a çevirdik.
Adının tngilizce olmasına gelince;
swing, fiısion, rock, hard rock gibi
müzik türlerinin tngilizce yazılmasına
karşın estetik açıdan rahatsız etmediğini
düşündük, cazın da jazz olarak
yazılmasına karar verdik. bu tamamen
benim bir tercihimdi.
- Derginin üç ayda bir çıkması,
etkinlikleri izieme açısından sorun
varatabilir mi?
içinde bulunduğumuz koşullar, derginin
ancak üç ayda bir çıkmasına olanak
tanıyor. Reklam destekli dergi bu; ben
gerekli reklamı toparlayamadığım için
Boyut'a gittim, onlar büyük ilgi
gösterdi ve dergi çıktı.
Aslında üç aylık periyot pek sorun
değil. Dünya çapında caz dergilerinin
periyotlan genelde iki ay. Onun için
Türkiye'deki caz etkinlikJerine ve
ekonomik duruma bakıldığında üç ay
iyi bir süre.
- Jazz hangi yönüyle kJdiah? Ya\aş yavaş
okurun tepkisi gefaneye başladı nu?
Türkiye'de caz açısından literatür açığı
çok fazla, öncelikle bu açığı kapatmaya
çalışacağiz. Bunu kapatacak insanlar,
gazete ve dergilere dağılmış
durumdalar. Bu isimleri davet ediyoruz.
Caz çalanlan işin içine sokmak
istiyoruz, onlann da söyleyebileceği
çok şey var.
Sağda solda yazmamış, ama birikimleri
olan insanlan bekliyoruz. Özet olarak
derginin hedefı, caza gönül vermişleri
bir çatı altında toplamak. Bu
gerçekleşirse çok önemli işler
çıkaracaktır. Okurun tepkisi ise olumlu;
özellikle CD tanıtımlan bölüniünde
İstanbul dışından öğrenciler ve
radyocular, Istanbul'da nelerin çıktığını
görünce memnun olmuşlar.
Beat kuşağı,
40. yıhnda yeniden
gündemde
Kültür Servisi - 1996 yılı beat kuşağının ortaya çıkı-
şının 40 yılı. Jack Kerouac, AJJen Ginsberg ve VVllliam
Burroughs, gibi yazarlar bundan tam kırk yı! önce. sa-
vaş sonrasının cmutsuzluğuyla ve isyanıyla edebiyat
dünyasına gimişler. kısa zamanda geniş bir popülerlik
kazanmışlardı. Şimdi bu öncü yazarlar, ortaya çıkışlan-
nın 40. yılında, şiirlerle. mağazalarla, çeşitli etkinlikJer-
le tekrar gündeme geldiler.
San Fransisco'da başlayan. oradan New York öğrenci
ortamırru bombardımana tutan, bu hareketin mistisizmi,
kurulu düzene karşıt görüşleri, şimdi kitaplarda, müze-
lerde, CD Romlarda ortaya çıkıyor.
40. yıl onuruna. Ginsberg'in 1956 yılında, San Fran-
sısco'nun küçük bir yayınevi olan City Lights'ta bası-
lan. ve oldukça büyük gürültü koparan, birçok kişiyi et-
kileyen şıir kıtabı "Howl" aynı yayınevi tarafından tek-
rar basıldı. Kitabı basan City Lights Yayınevi'nin sahi-
bi de, yine beat kuşağının önemli şairlerinden, Gins-
bergle birlikte a
Amerika"adlı şıir kitabını çıkaran Fer-
linghetti. Ferlinghetti şu anda 76 yaşında ve yayıncılığa
devam edıyor.
Oscar'lı ünlü yönetmen Francis Ford Coppoia da 40.
yılında beat kuşağının ünlü yazarlanndan Jack Kero-
uac'ın "Yollarda" kitabını filme almaya hazırlanıyor.
Beat kuşağının fılizlendiği. San Francisco sokaklannda
filme alınacak "Yollarda". Ginsberg'in "Howl"undan
bir yıl sonra, yine Ferlinghetti'nin City Lights Yayınevi
tarafından basılmıştı.
Geçen yıl içerisınde "Beat Kuşağının Doğuşu" adlı bir
kitabı yayımlanan tarihçı Ste\en Uatson. beat kuşağını
"Düzenin gerçekten dışuıa çıkmay ı başarabüen ilk grup"
olarak niteliyor.
Geçen günlerde,
New York'taki
Amenkan Sanat
Müzesı'nde bir
de "Beat Kültü-
rü " sergısı açan
Watson'a göre,
beatler, halkın
geniş desteğini
de almayı başa-
ran öncülerdi.
Son dönerhde
Beat kuşaği hak-
kmda çıkan ki-
taplardan birkaçı
da Kerouac hak-
kında. Kero-
uac'ın seçilmiş
mektuplan ve bir
"Kerouac Kıla-
vu/u" bu yıl içe-
risınde yayımlan-
dı.
Beatlerin yeni-
den gündeme ge-
lişini, uzmanlar,
bugünün tutucu
eğilimlerine kar-
şı bir tepki olarak
değerlendiriyor-
lar. Beat kuşağı-
nın. eşcinsellere
ve çevreye yakla-
şımının da bugü-
nün muhalif
gruplannın tavır-
lanna benzemesi
onlann tekrar de-
ğerlendirilmesi
için birbaşka neden teşkil etti. San Francisco'nun beat
kültürüne ev sahipliği yapması ise, bir edebiyat ve kül-
tür merkezı olmasının yanı sıra, bohem cafelen ve ucuz
şarabıyla ilgili.
San Francisco. şimdi de, yeniden gündeme gelen be-
at'i yaşatma işlevini sürdürüyor. Geçen yıl Ginsberg bu
kenti ziyaretınde, duvarlan, kendisinin ve Kerouac'ın re-
simleriye ve 50'lerin San Franciscosu'nun manzarala-
nyla süslenmış "Hotel Boheme" de kaldı. Hotel Bohe-
me'de, beat kuşağının kutsal yerlerinden bin olan City
Lights Yayınevi'nin çok yakınında bir otel.
Dövmek. dayak anlamına gelen beat sözcüğü ilk ola-
rak. savaş sonrası materyalizmi, turuculuğu ve sansürü
tarafından dövüldüklerini iddia eden kuşağın temsilcı-
leri tarafından kullanılmıştı. "Beatnik" ise, haien San
Francisco Chronicle gazetesinde köşe yazılan yazan
Herb Caen adlı gazetecinin 1957 yılında uzaya fırlatı-
lan Sovyetler'in Sputnik uydusundan yola çıkarak uy-
durduğu bir sözcük.
Ginsberg'in "Howl" adlı şiir kitabının yeni baskısı-
nın tam 750 bin adet yapılması. beat kuşağının hâlâ ne
kadar etkıli olduğunun, Ferlinghetti'nin de bu kusağa
hâlâ ne kadar bağlı olduğunun bir göstergesi.
Beatlerin adını duyurmasında Ferlinghetti'nin payını
unutmamak gerek. Ferlinghetti, yayımladığı kıtaplarla
ve sağladığı şaraplarla beat kuşağının en büyük destek-
çılerinden bınsi. Şimdi saçlan beyazlamış olan bu ihtı-
yar delikanlı "Howl"un ilk basımının kutlamalannı
anımsatıyor. "Herkes içiyordu. Kerouac bir şarap fiçısı-
nın dibine çökmüş içmeye de\anı ediyordu. Çok parlak
ve büyük bir kariyerin başlangıcını kutluyorduk."
Hllliam Burroughs
K Ü L T Ü R f Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I