Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1996CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kurban Bayramına
MELİH CEVDET ANDAY
Ş
eker bayramının ılk gunu er-
ken erken Ganı Girgin geldı
eve kapıdan gırer gırmez de,
- Ramazan bayramın mubarek
olsun dedı Ganı bayramlarda
pek gorunmez, hele bayram zı-
yaretınde hıç bulunmaz, dahası var. böy-
iekonuşmaz Buışın ıçındebırış varde-
dım ıçımden
- Şeker bayramının adı mı değıştı Ga-
nı''
- Farkında değıl mısın7
Koalısyonun
ılk ruzgan şeker bayrdmını ufürdu, yen-
ne ramazan bayramını getırdı
- Ne demek bu9
Anlamayacak ne var' Şeker bayramı
adındandabellı Turkleşmış bır bayram-
dı, koktendıncı buna katlanamaz, "ra-
mazan bavramır
na çevırdı lşın tuhafı
bır yerden emır gelmışçesıne, butun te-
levızyonlann radyolann ağzı bırden de-
ğıştı Şeker bayramı sozu ortadan kalktı
- Farkına varmamışım Ne anlam ve-
nyorsun buna9
Ganı Gırgın başı önde, dolaşmaya
başladı Bana anlarmak ıçın değıl de,
kendı kendıne konuşur gıbıydı
- Bızım koktendıncıler fslâm'ı Arap
olarak bılır ve öyle kalmasını ısterler
Arap'a "kavm-i necip" denmesı de bunu
göstenr Ezan'ın Arapça ya dondurul-
mesını başka nasıl açıklayabılırsın'? An-
lamadığımız dılde tapınırsak Tann'ya
daha yakın olacağımızı sanıyoruz Arap-
ça sankı Tann'nın dılı ımış
Karşımda durdu, sağ elınm ışaret par-
mağı ıle havaya yazıyormuş gıbı yaparak,
- Bak, bunu unutma, dıye surdurdu so-
zûnu, yakjnda mevlıt yasaklanacak
Neden1
?
Türkçe olduğu ıçın Bızım kokten-
dıncı, Kuran'dan başka kjtap okunması-
nı ıstemez Suleyman Çelebi'nın kaleme
aldığı 730 beyıtten oluşan Vesiletu'n Ne-
cat adlı yapıt, Turk'un Islam'ı ozümse-
yış bıçemının ozgun bır göstergesıdır
- Nereye gelmek ıstıyorsun'
- Bırçok yere, ama once şuna Bızde
dın, Arapçılıkla kanştınlıyor Arap'a
benzedıkçe dınımıze kavuştuğumuzu sa-
nacak kadar darlaşıyoruz Boyle olduğu
ıçın de koktendıncılık ıster ıstemez gen-
cılıkte bırleşıyor, çunku çağı yakalaya-
bılmış bır tek tslam ülkesı yok
Ganı Gırgın'e yer gosterdım
- Otur da öyle konuşalım, dedım
Ganı Gırgın,
- Ne dıyeceksın, söyle, dedı oturma-
dan
- Bu sabah bır dostuma telefon ettım,
dedım
Ganı Gırgın alay ederek,
- Bayram kutlaması mt? dıye sordu
- Evet Bu konu açıldı Dosrum, kok-
tendıncılık akımının Türkıye'ye özgû ol-
madığını, butun İslâm ulkelennde yaygın
durumda bulunduğunu soyledı Dahası,
ona göre, Hınstıyanlık ıçın de sozkonu-
sudur
Ganı Gırgın,
- Katılmıyorum, dedı Kılıse, bılım-
dın çatışmasında yenılgıye uğramıştır
Papa, bılıyorsun, Galile'den ozürdıledı
Oysa İslâm'da bılım-dın çatışması olma-
dı Bız inanç ıle bilgjyı yanyana koruya
bilıyoruz Elbet bınnı ıska geçerek bılı-
mı
Ganı Gırgın, gosterdıgım koltuğa otur-
du
- Bak, dedı, ANAP ıle Refah Partısı
arasındakı koalısyon konuşmalannda so-
run geldı bakanlıklann paylaşılmasına
dayandı Haberlere bakıJırsa, ANAP,
Mıllı Eğıtım Bakanlığı'nı Refah'a kap-
tırmak ıstemıyormuş, Bu ne korkunç bır
durumdur'
- Neden9
- OrtakJığa razı olduğu partının eğıtım
polıtıkasından korktuğu ıçın Ne demek-
tır bu9
Refah Partısı, bu bakanlığı ele ge-
çınrse butun okullan ımam-hatıp okulu-
na çevırecektır Içışlen Bakanlığını alır-
sa, guvenlık guçlennı şenata gore ayar-
layacaktır Bu Mesut Yümaz'a bır turlu
akıl erdıremıyorum Refah Partısı'nden
hem korkuyor, hem yakasını kurtaramı-
yor Oysa toplumumuz bugun çok kntık
bır durumda bulunmaktadır
Refah Partısı 'nın, ortaklaşa da olsa, ık-
tıdara gelmesınden korkuyordu Ganı
Gırgın, bunu bılıyordum Dedım kı,
- Refah Partısı, daha ıktıdara gelmeden
bırçok ısteğıne kavuştu Çûnku bızım
sözde laık partilerımız, onu ıktıdardan
uzak tutmak ıçın boyuna odun verdıler
Bugun yaşanan durum budur
Ganı Gırgın yennden fırladı
- Sen ne demek ıstıyorsun lcuzum7
Şe-
nata dayalı dın devletı kaçınılmaz bır so-
nuç mu, yazgımız mı9
- Öyle bır şey demedım
- Sözde laık partılenn Refah'a odün
vermesı, köktendıncıhğın bütün dûnya-
da yukselmesı gıbı olaylan arka arkaya
sıralamak, bızı bır kaçınılmazlıkla karşı
karşıya bırakmak değıldır de nedır9
Yok-
sa ınsanhgın yenı bır ortaçağa hazırlan-
dığını mı soylemek ıstıyorsun9
Şunu bıl
kı, tanh yınelenmez Gerçekçı olmak bu
demek değıldır Aklın gucünü kuçümse-
memek gerekır
- Bana yakıştırdığın dûşuncelere bak,
dedım
Ganı Gırgın kapıya doğru yururken,
- Tanhımızın krıtıkbırdonemını yaşı-
yoruz, dedı Donup dolaşıp nereye gel-
dık
- Karamsarlığa gerek yok, dedım
Ben karamsar degılım. dedı
- Yemeğe kalmaz mısın9
dedım
- Kurban bayramına, dedı
ARADABIR
MUHAMMED DAFİ Emekh Vau
Şeriaön Rengi
Bızım şerıatçı kesım, her şeyı brtırdı, Islamtn rengı-
nı tartışmaya başladı Peygambenn bıle aklından ge-
çırmedığı şeylerı ortaya atıp ınsanlann, ozellıkle sa-
de Muslumanlann kafalannı kanştırıyorlar AraJık 1995
ayı ıçınde duzenlenen "Islamda Ceza Hukuku" ko-
nulu toplu çalışmada da ortaya çıktığı gıbı bın beş yuz
yıldır kendıne ozgu bır yargı ve ceza dızgesını bıle
açıklığa kavuşturmayan şerıat, ınançta renk belırle-
meye kalkışıyor Oysa şenatın kaynağında, yanı Ham-
murabı Yasalan 'nda bıle renk ve örtunme soz konu-
su değıldır Ne var kı Muhammet Peygamber sıya-
hı seçmış, savaşlannda kullandığı ve yırtıcı bır kuşun
adı olan ukab, sınğa takılı kara bır bez parçasıdır Bır
kuşun adı olan ukab sozcuğu Arap dılınde Yırtıcı,
parçalayıcı, kapıp yaralayıcı anlamlarına gelır Kar-
tal, yırtıcı karakartal demektır
Isiamı yaymakla gorevlendınldığını soyieyen pey-
gamber, Mekke de benımsenme dışlanınca guceyo-
nelmek, zora başvurmak gereğını duymuştur Yıllar-
ca suren Mekke/Medıne savaşlan sırasında dalgalan-
dınlan ukab, zorun ve gucun sımgesı olarak yerleş-
mıştır belleklere Onun ıçın şenatta yargının ve hu-
kumun kaynağı, hıçbırzaman varolmayan karakap-
lı kıtap'\\r Önune gelen davada kadı, karakaplı kıta-
ba bakmaktan soz eder, ama kendısı de ışın ıçınden
bır turlu çıkamaz Çunku levh-mahfûz olanda yazı-
lanlann hemen tumu bellı olçut ve olçunu olmayan
/fara/tuş/yargılardır Onun ıçın derier kı şenat Mekke
ve Medıne'de doğmuş, Kahıre, Bağdat, Şam, Basra
ve Kufe'de konuşulmuş, fakat, Buhara, Semerkant,
Tırmız ve Taşkent'te yazılmışmış? Kaynak ne denlı
sağlam ve guçlu olursa olsun, neredeyse Asya ve Af-
nka anakaralannı ıçıne alan bır ulkeler ve uluslarara-
sı boyuta yayılan, yazıyla belgelenmeyen bır soylen-
ceden hayır kalır mı' Yukarıda sozunu ettığım top-
lantıda en çok tartışılan konu recm, yanı zrna suçu
ışleyen kadın ve erkeğın kuma gomuldukten sonra
taşlanarak ve tukuruğe boğularak oldurulmesı konu-
suydu Konuşmacılardan bın recmın Kuran'da olma-
dığını soyleyınce, bır başkası "Hayır once Kuran'da
vardı, sonra çıkanldı" dedı Tuhaf değıl mı? Orada
bulunanlardan, kendılerıne fıkıhçı, yanı Islam hukuk-
çusu şerıat uzmanı sanını verenlerden hıçbın de kal-
kıp Yahu bızler başlangıçtan ben Kuran'ın tek soz-
cuğunun, tek nokta ve vırgulunun değıştırılmedığını,
değışmedığını ve de değıştınlemeyeceğını savunup
duruyoruz Bunu soyleyenlen dınsızlıkle, ınançsızlık-
la suçluyoruz Sen nasıl olur da recm once Kuran'da
vardı, sonra çıkanldı, dersın dıye sormadı Çunku on-
lar da bılıyorlardı bu konunun tartışılmaya gelmeye-
ceğını Sorulsaydı belkı başka sorular da gundeme
gelebılırdı Orneğın Kuran'da Farsça, Uygurca, Ibra-
nıce ve hatta eskıl Turkçe sozcuklenn ne aradığı tar-
tışması açılabılırdı
Şenata renk arayanlar, bence ukabı yeğlemelıdır-
ler Hem paygamberın sunnetıne donmuş hem de
ıçerığını yansıtmış olurlar
YATILI BAYAN
ARANIYOR
Yaşlı bır çıftın yanında yatılı kalabılecek,
genç veya orta yaşlı, çocuğu olmayan,
bekar bayan aranıyor
Ucret tatmınkâr olup, haftada bır buçuk gun
ızın venlecektır.
Aıleden bır ınsan gıbı muamele gorecektır
Tel: 265 53 23
İLAN
T.C.
ANTALYA ASLÎYE 5. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1994 420
KararNo 1995 241
Davacı Nevsal Bılgın tarafından davalı Emlakbank ve
Lokman Demırdöğen aleyhıne açılan tazmınat davasın-
da,
Mahkememızce venlen 27 3 1995 tanh ve 1994/420
esas, 1995/241 kararsayıhkaranmız davacı vekılınetem-
yız edılmekle yargıtay 13 Hukuk Daıresı Başkanlığı nın
27 11 1995 gun ve 1995/9008 esas 1995/10392 kararsa-
yılı ılamı ıle hukmun bozulmasına karar venlmekle da-
vaya ıhbar olunan Lokman Demırdöğen'ın adresı bılın-
memekle bozma ılamı yenne kaım olmak uzere ılanen
teblıg olunur
Basın 69219
"TEKERLEKLÎ SANDALYE
KAMPANYASINA KATKIDA BULUNMAK
BtR INSANLIK GOREVİDÎR"
Ziraat Bankası Sirkeci Şb. 304420/718-5
Bedensel Eng. Davanışma Der.
Tei: (0216) 37081 66-441 0834
Hayvanlan Sevdiğini Sananlar...
AHMETGVLÇVBVKVetennerHekımJst Unı Vetenner Fak
C
anlılar âlemınde omurgalı meme-
lı hayvanlar ıçensınde sosyal hay-
vanlar olan bız ınsanlarla, sosya-
lıteden uzak olan ya da olduğunu
sandığımız hayvanlann bırlıktelı-
ğı, yaşamın başlangıcından gunu-
muze kadar değışık boyutlar alarak suregelmış-
tır
Bu bırlıktelık ılkel ınsalarda korkma, tapınma
ve avlanma şeklınde başlamış, günümuze kadar
değışık boyutlar alarak suregelmıştır
Ilkel ınsanlann tannsal guçlen kendılennde
topladığını sandıkJan hayvanlardan korkmalan
ve tapınmalan, zamanla bazı hayvanlan kendıle-
nne ruh kardeşı ya da totemlen saymalan şekJın-
de değışıme uğramış ve bu tapınmalar mıtolojı-
de çok değışık boyutlara ulaşmıştır Mıtolojıde-
kı hayvan ınançlan öylesıne etkılı olmuştur kı
bunlar günümuze kadar değışerek de olsa canlı-
Iıklannı etkın bır şekılde koruyarak gelmışlerdır
Bu gelışmelerden anlaşılıyor kı havyanlarla
bınlerce yıllık doğal bağlılığımız olmuş ve bu su-
re ıçensınde sevgı gelışmıştır Ancak ınsanlığm
geçırdıgı evrelerle bırlıkte sanayı devnmıne ge-
çıldığınde, kentleşmenın artmasıyla köylennden
kalkıp gelen ınsanlann şehırlerde el tezgâhlann-
da ve fabnkalarda çalışmaya başlamasıyla bırlık-
te hayvanlarla olan bağlarda kopmalar başhyor ve
bu zamanla ıyıce dennleşıyor lşte bu noktada, bu
kopmalan gıdermek ıçın hayvanlar (hayvanat)
bahçelen doğuyor Bununla bırlıkte ekonomık
guçtekı belırleyıcılık hayvan sevgısınde de belır-
leyıcılığı getınyor ve ekonomık gûcü lyı olanlar
hayvanlan evlenne alarak bakıyorlar Oysa bu
durum hem hayvanlann doğal ortamlanndan ay-
nlmalanna hem de sevgının doğal yapısını yıtır-
mesıne neden oluyor Bununla bırlıkte ıstesek de
doğallığı yaşayamayacağımıza göre ancak hay-
van sevgısını de tatmak ıstedığımıze gore hayvan-
lan evlenmızde beslememız, çocukJanmıza hay-
van sevgısını aşılamamız ve bızım de her ne ka-
dar kendı turumuzu pek sevmesek de kenûı turu-
mûz dışındakılen sevmeyı öğrenmemız ıçın hay-
van sevgısı gerçekten gerekJı Ne var kı asıl so-
run, bu gereklı olduğunu soyledığımız şey ger-
çekten var mı yoksa moda olduğu ıçın mı olma-
sı gerektığı ıçın mı var Bunca yazının ana konu-
su ışte bu Evet hayvanlan sevıyor muyuz9
Bu
gerçek bır sevgı mı, moda tarzında bır sevgı mı,
hımayecı bır sevgı mı, yabancılaşma sendromu
ıle bırlıkte gelen sevgı açlığını hayvanlara yo-
neltme mı, yoksa potansıyel faşıst kışılığımız so-
nucu ınsanlara yapamadıklanmızı (fırsat bulduk-
ça yapmaktan da kaçınmıyoruz) hayvanlar uze-
nnde deneme gınşımı mıdır nedır
9
Doğal olarak gerçek hayvanseverlere saygımız
var, ancak bızım burada ele alacağımız patolojık
boyuttakı hayvan sevgısı Şımdı bunlara sırasıy-
la bakalım
Bınncısı, sosyal statü hummasına kapılan sos-
yetede hayvan sevgısı moda oldu ve bunun saye-
sınde başta Istanbul'da olmak uzere epeyce faz-
la sayıda küçuk hayvan kJınıklen ve mılyarlarca
lıraya kurulan hayvan hastanelen açıldı, bunun
yanında yurtdışından getırtılen mama ve hayvan
sus eşyaîan ulkemıze gırdı Bızde de kopeğıne
mılyonlarca lıralık mama, kuafor ve hekjm para-
sı verenlenn sozde sosyal statulen artıyor
tkıncısı hımayecı sevgımız
1
Bızım sevgımız
hımayecı ve totalıter bır sevgı Bunu Gündüz Vas-
saf "Cebennem Övgu, Gundeiik Havatta Totali-
tanzm" adlı yapıtında şov le dıle getınyor "Duy-
gulanıma en açık \e en korktuğumuz, en az çe-
kındigimı/ kışilere açıklamamız. sevme tarzunı-
zın totaliter bir yanı. En a/ korktuğumuz kışiler
synı zamanda tahakküm etme gucüne sahip oi-
duğumu/ kışiler. Dolavısıvla sevecenlik (şefkat)
gostererekdokunarak gulerek ya da çocukça da\-
ranarak duygulannuzı en açık biçünde başka ye-
tişkinJere degiL ancak çocuklara ve hayvanlara
gosterebiliyoruz."
lşte bızler, bıze ıtaat edenlen ya da tahakküm
altına aldıklanmızı sevıyoruz, alamadıklanmızı
sevmıyoruz Bunun en lyı orneğı toplumumuzda
kopeğın sadık, kedinın de nankör olarak gorul-
mesıdır Üçüncü türû yabancılaşma sendromu
ıle bırlıkte ınsanlararası ılışkılenn zayıflaması ve
her seyın çıkara donûşmesı nedenıyle gerçek yuz-
lenne ve sevgılennı gosteremeyen ınsanlann bu
sevgılennı hayvanlar uzennden gıdenne çabası
Dördüncü kategon de potansıyel faşıst kışılı-
ğın dışavurumu Bu da aslında üçuncü kategon-
de nedenlennı belırtmış olduğurnuz çağımızda
otonter toplumlarda görûlen ve Andro'nun "oto-
riteryan kişilik" dıye tanımladığı kışılık tıpleme-
sıne sahıp ınsanlann bu duygulannı hayvanlar
uzennden dışavurması Çevremızde bu tıp ınsan-
lan çok goruyoruz Şımdı bu ınsanlan sıze tanı-
talım Bunlarbırgunkopeklennıgetınrler "Dok-
tor bey, ben kopeğimin kulaklanm daha dik dur-
ması için kulaklanmn yansını kestirmck ıstiyo-
rum" der Yanı estetık kulak kesme operasyonu
(Otectomıe) Ertesı gun "Kopeğimin ku>ruğu-
nun dik durmasını isthorum, buna estetık ku>-
ruk kesme operasyonu uygulayui" der (Caudec-
tomıe) Sonra bır gun "Kopegim çiftfeşme mev-
sünınde benı rahatsıy edıvor, dısanya hemcınsle-
rinın yanına gıtnıek ısOvor" der, "Onun ıçin ure-
meorganJannın alın" der, erkekse testısler (Cast-
ratıon), dışıyse yumurtalıklar ve rahım alınır
(Ovanohysterectomıe) Çok nadtrolarak bazıla-
n da "Kopeğim çok havtıyor, apartmandakiler ve
evdekiler rahatsız oluyor ses tellerini aklıralım"
derler (Ventnculo-cordectomıe)
Pekı şımdı sorayım sıze, ortada kopek kaldı
mı
9
lşte sıze hayvan sevgısınm boyutlan
9
TARTIŞMA
Sınıfiçi Tartışma
eçen
gunlerde
b ı r
ılköğretım
okulunun 8
sınıfında
Turkçe oğretmenımızın
dersını ızlıyorum
'Habercilik' konusunda
oğretmenımız sınıfiçi
tartışma açtı Bırbakıma
günlük planını
uyguluyordu
15'ındekı
öğrencılenmızden ne de
özgûn düşunceler ortaya
atılıyordu Şaştım doğrusu'
Ilgıyle ızledım bır ders
saatı boyu Oğretmenımız,
Almanca öğretmenıyken
Türkçe dalında
görevlendınlmıştı
Yaklaşımı ıyıydı Dersını
ve görevını sevıyordu
Oğrencılenne yaklaşımı
olumluydu Kımı zaman
onlara soz vererek öz
düşuncelennı alarak
dmlıyordu ve dınletıyordu
En azından gençlere
dinlemesini oğretiyordu
Kımı zaman kendısı
devreye gırme gereğını
duyuyordu Yanlışlan
düzeltıyordu Onlan
tamamlıyordu Kısacasi
sınıfta kurallara bağlı tam
bır demokratık ortam vardı
Bütun bunlardan şuraya
vanlıyordu Şayısız TV,
sayısız radyo ve bunlann
sayısına eşıt dergı ve gazete
yayım yapıyordu
Akıllannca haikı
Imaja iman!
# maja kulluk edılen
I
bır çağın soytanlan
artık sarhoş, koylu ve
eşcınsel taklıdı
yapmaz oldular
Imaja kulluk edılen
bır çağın soytanlan,
du$unen bır msanm taklıdı
ıle guldurürler ınsanlan Ne
de komık gelır halka felsefı
tutarlılık lafı, ne de komıktır
artık tefekkur gayretlen ve
nasıl kahkahaya bogar
seyırcıyı hakıkat aravışlan
"Yöneömlen, aralannda
bır şûradır." (42/38, Kuran
mealı)
"Onlar ki sozü dinler,
hayırusına ujarlar." (39 18)
dıyen bır kıtâba ıman
ettığını soyleyen guruh
haykınr "İslamda
demokrası yoktur."
"Dinde zorİama yoktur."
(2 256)
"Ey ehli kitap sızuüe biznn
bılgılendırme,
bılınçlendırme ya da
yonlendırme görevı
yapıyorlardı Ama yanlı
yapıyorlardı, yönlü
yapıyorlardı ve
çalışmalannda -
oğrencılenmızın
değerlendırmelenne gore-
durust değıllerdı Bınsının
yorumu dığenne terstı
Bınsı konuyu olumlu
yonden ele alırken dığen
olumsuzluğu on plana
çıkanyordu Bırbakıma,
yurttaşlan kendı kafa
yapılanna göre
etkılıyorlardı
Onlan ıstedıklen tarafa
çekıp göturuyorlardı
Tartışmaya katılan
oğrencılenmızın çok
aramızda a\m olan şu söze
gefan: \llah'tan başkasına
kulluk etmevetun.
Bırbınmızı raMer
edınmeyetim" (3 64) dıyen
bır kıtaba ıman ettığını
ıddıa edenler karşı çıkarlar
"Islamda laiklik yoktur"
derler lmaja kulluk edılen
bır çağın ınsanlan kıtaba
değıl kıtabın da ımajına
ıman ederler
Adaletı ve eşıtlığı ruhuyla
değışık yayımlan
okuduklannı saptadım
Bunun yanı sıra değışık
televızyon kanallannı
ızledıklennı de öğrendım
Ama korü körune bınne
bağlanmıyorlardı Her
bınnın olumlu ya da
olumsuzluklan ortaya
koyma becenlennı
sergılıyorlardı Yer yer
polıtıkacılanmızı olumsuz
eleştın topuna tutmaya
yönelıyorlardı Ama
oğretmen, sıyasetı sınıfın
ıçıne sokmama çabasmı
hemen göstenyordu Şu
gerçektır kj, oğrencılenmız
her şeyden önce dıirüstlıik
ve güvenirük beklıyorlardı
Sınıfiçi tartışmada, olumlu
gelışme ve duşünceler
ve lafiyla değerlenn en
ustunde ışleyen bır kıtaba
ıman ettığını ıddıa edenler
toplumun en tarafgır
kesımını de ıçlennde
banndınr Bır yakını da olsa
adaletten sapmamakla ve
emanetı ehlıne vermekle
emrolunanlar her fırsatta
tarafgırlığın, devlette
buyumenın ve hatta devletı
ele geçırmenın
bayraktarlığını yaparlar da
Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arıtalım.
ORMAN BAKANLIĞI
AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLU
GENEL MUDURLUĞU
Sayın Doktor ve Eczacıların Dikkatine,
film tablerlilc blister ambalajiarda Törlc tıbbının hizmetine sunulmuf
Panadol tescıffı morkadır
Aynntıtı btlgı ftrmamııöon ttmın edrfebıfır
SmrthKlme Beecham
FAKO ILAÇLARI A Ş Buyukdere Cad No 205 levent/ISTANBUL
buldum Her şeye karşın
gençlenn ıyıyı kötuden
güzelı çırlcınden, doğruyu
eğnden ayırma çabasında
olduklannı sevınçle
saptadım
Onlar çok daha gûzel
tartışıyorlar
Ben gençlere
güvenıyorum
Çunkü onlar, çıkar
hesaplannın çok çok
uzağındadırlar
Onlar oğretmenıne,
kıtapta yazılanlara ve
Atatürk'e bağlıdırlar
Dılenm kı öğrendıklennı
yasama geçırme ortamı
bulurlar
Muhsin Durucan
Tekırdağ
bır gunden bır güne
ozeleştınde bulunmazlar
Dındarlığının bır gereğı
olarak laıklık,
demokrası ve hukuk devletı
yanlısı olanlar, dındarlığının
bır gereğı olarak dev lette
çoğalmaya karşı çıkanlar,
dındarlığının bır gereğı
olarak kadın haklannın
mudafaasını yapanlar, ımaja
kulluk edılen bır çağın
soytanlannın dıllenne
duşerler Suçlan buyuktur
onlann Dıne değıl ama
dının ımajına ters
duşmuşlerdır Artık adalet
ve demokrası gıbı sorunlan
olmaz ınsanlann Imaja
kulluk edılen bır çağın
ınsanlannın en buyuk
meselesı, baş değıl onun
ortusudur Artık paralar
yoksullann doyurulması
ıçın değıl camı yapımı ıçın
toplanır Zıra camı ımajdır
Imaja kulluk edılen çağın
ınsanlannda bır ınsan ımajı
kalır ınsanlıktan genye
Bılınçaltlannda demokrası,
laıklık ve sol ıle ateızmı
ozdeş goren kırlenmış
şuurlann dahı ımajlan artık
alabıldığıne laıkve
alabıldığıne demokrattır
Durustuğun ılk değer
olduğu bır zıhnıyetın
vıtnnındekıler bıle
kendılenne guvenemez
olurlar Ve sorarlar "Yahu
sen nasıl demokraük soldan
ada> olursun."
Muttalip Sönmez
Ziraat Muhendısı
PENCERE
ZamanveUzamdaDiUmiz...
Sayın Mustafa Kalemli, 24 Aralık seçımferıyfe
oluşan Meclıs'e başkan seçıldı, Genelkurmay Baş-
kanı Ismail Hakkı Karadayı, Kalemlı'yı kutlamak
ıçın Meclıs'e gıttı, televızyonda ızledım, karşılıklı gu-
zel sozler soyledıler Mustafa Kalemli, seçıldıkten
sonra kamuoyundan olumlu yankılar aldığını dıle
getırmek amacıyla dedı kı
"Fevkalade muspet aksulameller aldım "
Osmanlıcada 'a/rs'çoğunlukla 'ters, karşıt' anla-
mına gelıyor örnekler "Aks-ı dava, aks-ül-amel,
aks-ı müddea, bılakıs "
Meclıs Başkanımız, Osmanlıca konuşma moda-
sına uymuş, ama, deyış tumcede yerlı yerıne otur-
mamıştı
Basında kımı koşeyazarı da Osmanlıcaya ozenı-
yor, kullanılan sozcukler yazıda çoğunlukla ığretı
kalıyor Osmanlıca polıtıkacıları sardı Televızyonda
duyduğumuz "ıfade ettım, ıfade ettı, açıkça ıfade
edıyorum"\af\ar\, gulunç olmaya başladı
Bır kuçuk ornek
"Sayın Mesut Yılmaz'ın ıfade ettığı gıbı "
Pekı, bunun yerıne doğru durust şoyle soylene-
mez mı
- Sayın Mesut Yılmaz'ın dıle getırdığı gıbı
- Sayın Mesut Yılmaz'ın soyledığı gıbı
•
Guzelım Turkçemızın tadını duyumsamak ıçın
ben Melih Cevdet'ın cuma ve salı yazılarını ıple
çeke- rım Anday 'Salı Yazılan'runsonunabırde 'Dıl
Koşesı' eklemıştı
Çok yararlıydı
Son 'Salı Yazısı'nüa Anday dıyor kı
"Bu sutunda, bırara, 'Dıl Koşesı dıye bır yer açı-
yordum, yanlış kullanıldığını gorduğum sözler, soz-
cukler uzennde duruyordum o koşede Başa çıka-
madığım ıçın vazgeçtım "
Oysa o kuçuk 'Dıl Koşesı'çok ılgı goruyordu
Melıh Cevdet, son salı yazısında bır de okur mek-
tubu yayımladı Sayın Erden Türkmence'nın mek-
tubunda benı ılgılendıren satırları aktarıyorum
Turkmence dıyor kı
" Sayın llhan Selçuk, mekân yenne uzam soz-
cuğunu yeğlıyor Oysa uzam sozcuğu bırfelsefe te-
nmı olarak vusat karşılığıdır Mekân yenne, Turkçe
Otlak, yaylak, kumluk, buzluk, kırlık, eğlek vb yerad-
larından turetılen 'yerlek' sozcuğu var"
Doğrusunu ıstersenız, yazılarımda kımı zaman
mekân,k\m\ zaman 'uzam'\ kullanıyorum, ıkısınden
bınnı yeğleyemıyorum, anlatmak ıstedığım fıkn tum-
cede hangısı daha lyı vurguluyorsa, onu seçıyorum
örnek vermek gerekırse, şu tumceye hangısı ya-
raşır
"Her sozcuğun zaman ve uzamda bır seruvenı
vardır "
Şımdı Sayın Türkmence'nın onerdığı 'yeriek'\ tum-
cede sınayalım
"Her sozcuğun zaman ve yerlekte bır seruvenı
vardır"
Oldu mu?
Tumceye 'uzam' ya da 'mekân' yakışabılır
Mekândakı felsefe boyutu, sozcuğu ufuklandırı-
yor, Arapça 'kevn'den gelıyor mekân, 'oluş' anla-
mını da ıçerıyor, evrenı kapsıyor, tum enlem ve boy-
lamları ıçıne alıyor, uzamda ıse uzayı çağrıştıran bır
kan bağı hemen sezılıyor
'Otlak, yaylak, yerlek'm de kullanılacağı yer, yakı-
şacağı tumce elbet vardır t
Dılımızı 1yı kullanmak ıçın her yazıda beyın ten
dokmekten vazgeçemeyız
Ama dılımızı tum boyutlarıyla değerlendıremıyo-
ruz, çunku duşuncemızın erıştığı yere dek ulaşabı-
lır sozcukler, fıkrın tukendığı yerden bır adım oteye
gıdemezler Bunun yanı sıra arama-tarama sozluk-
lerımızde bınlerce, onbınlerce sozcuk unutulmuş
beklıyorlar, onlara erışmek ıçın alın ten dokenımız
çokaz
Sozun kısası
Turkçe zengın, bızler yoksunuz
OLUM
Merhum M. Fahn Umur, merhume
Hatıce Umur'un kızlan, merhum Prof
Dr. Zıya Umur, Nedıme Aşkın, Nermın
Gur ve Suha Umur'un kardeşlen, Perry
ve Syhıe'nın kayınvahdelen, Tımur, Alı
ve Kenan'ın büyükannelen, Zeynep
Çelık ve tbrahım Çelık'ın annelen, Prof
Dr Edıp Çelık'ın eşı
NEVİN ÇEIİK
21 Şubat 1996 günü vefat etmzştır
Cenazesı 24 şubat cumartesı günu
Teşvıkıye Camıı'nde kılınacak öğle
namazından sonra Fenköy Mezarhğı'nda
toprağa venlecektır
Not Çıçek göndenlmemesı, dıleyenlenn
TEV'e bağışta bulunmalan nca olunur
HİKMET ÇETİNKAYA
H i l l E I ÇETİMIATA
mm
'ı '.'ııt.l.lfııırıııtı
KUZU POSTUNDA KURTFetullah Hoca nın Onlenemeyen Yukselışı
180 0O0TL (KDV ıçınde)
Cumhunyet Kıtap Kulubu Çag Pazarlama A Ş Turkocağı Cad 39/41
Cağaloglu Istanbul Tel 512 05 05