28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1996CUMA HABERLER Pakdemirli: Çiller'in 'babasr RPüeiki koalisyon yaptı İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - ANAP Geıiel Baş- kan Yardımcısı Ekrem Pak- demiriL ANAP-RP koalısyo- nu ile ilgili komisyonlann ça- lışmalannı tamamlama aşa- masma geldiğini belirterek "Incir çekirdeğini doldura- cak kadar meselekakk onlar da halledilecek" dedı. Ekrem Pakdemirli, lzmır Milletvekili Kaya Erdem'in istifasına ilişkin olarak da "Parti organlanndan geçen karar, biitün milletvekillerini bağlar. Grup karan alınırsa herkes güvenoyu verir, sayın Erdem dedahiP diye konuş- tu. Pakdemirli'nin. diin parti il merkezinde düzenlediği ba- sın toplantısında bir açıklama yapan ANAP İl Başkanı Mev- lut Asuşen, tzmirteşkilatı ola- rak genel merkezin RP ile yaptığı koalisyon çalışmala- rını desteklediklerini bildir- di. Pakdemirli, bugünkü hü- kümeti eleştirerek başladığı konuşmasında "Dış borç al- dılar. Nereye gjtti bu paralar, bunlann hesabtnı sormak la- zundır. Biz bu hesabı görme- dikçe DYP ile bir araya gele- meyiz. Bu kadar şaibe, yoisuz- luk \arken, basının bir kısmı bunlar birieşsinter diyor. Hü- kümet etmek ortak mesuli- yet ister, partim bu mesuliye- tin ahına nasü girecek?" de- dı. ANAP'ın RP ile koalisyon kurma çalışmalannı. "Ulke karanlığa gömülecek" diye eleştirenlere yanıt veren Ekrem Pakdemirli. şunlan söyledı: u Bu obnayan hükümet,gü- nü kurtarmaya çahşıyor. Tür- Idye karanhğa gömülecekmiş. Çiller'in 'babası' iki defa RP ile koalisyon yapmış, ülke ka- ranlığa mı gömülmüş? RP solla da koalisyon yaptı. Ece- vit'in meclis tutanaklannda Erbakan'a övgü dolu sayfa- larca tutan sözleri van Ecevit, benimle koafisyon \aptn diyor. Sayı yetmiyor ki Ülkenin eko- nomisi adeta batakhkta çupm- maktadır. fnşaüah kurtaraca- ğız, buna gücümüz var. Bu ülkenin batmasının \ebalini Irîmsetasıyamaz. Rejimi, cum- huriyerin biitün müessesele- ri konır; vali.si. hâkimi, kay- makamı, öğretmeni korur. Bunlar safsata. Basında yer alan endiseteri biz Erbakan'a sorduk. Sayın Erbakan,' Her- kezden daha fazla Atatürkçü- yüm, Atatürk yaşasaydı RP'li olurdu" diyor. 'Ben hepiniz- den fazla düzen savunucusu- yum' diyor. Ben, çok makul buldum Erbakan'ın bu söz- lerinL" Pakdemirli, Erbakan'ın Iran devrimini ö\ en sözleri- ne ilişkin olarak da "Gitmiş orada, hayırlı bir iş yapmış- sınız demiş, ne hayırsız iş yap- tmız ahmaklar diyeniezdi ya" görüşünü savundu. ANAP'a destek ANAP Ankara İl Teşkila- tı Kadın Komisyonlan Baş- kanı Ayşen Şen, partisinin Ankara İl Başkanlığı'nda bir basın toplantısı düzenleye- rek kadın üyeleri olarak ANAP'ın RP ile yapacağı ko- alisyonu açıkça destekledik- lerini sövledi. MHP'li Turgut 'Ali Rıza Gürbüz akrabam değil' ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - MHP Genel Sekre- ter Yardımcısı Akkan Sırver. Genel Başkan Alparslan Tûr- keş tarafindan. Izmir 1. bölge 2. sırada mılletvekılı adayı eösterilen AB RızaGürbüz' ün, Isviçre'de 1.1 tnlyon lıra de- ğerinde uyuşturucuyla yaka- lanmasının. partıyı bağlama- dığını savundu. Suver, "Par- tilerin, miUetvekiIi adayı gös- terdiği kişilerden gelecege dö- niik davranışlanna ilişkin pe- şin bir taahhütname alması gibi bir kural yok" dedı. MHP Genel Başkan Yar- dımcısı ve MYK üyesı Servet Turgut, Ali Rıza Gürbûz'ün akrabası olduğu yönündekı iddiaları yalanladı. Gazete- mizde dün "Türkeş'ûı adayı partiyi kanşürdı" başlığıyla yayımlanan haberde. adının açıklanmasını istemeyen bir MHP yönetıcisinin Ali Rıza Gürbûz'ün Servet Turgut'un akrabası olduğuna ilişkin id- diasına yer venlmıştı. C Ü N E Y D O C U R A P 0 R U ODTÜ GAP Araştırma Ekibi'nin raporuna göre iki il çekim merkezi. Ankara'ya rağbet yok Göç, Adana ve Mersin'eANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü GAP Araştırma Ekibi'nce hazırlanan "GAP Bölgesi Nüfus HareketlerT adlı raporda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden göç eden yurttaşlann, en çok Adana ve Mersin'e yerleşmeyi yeğledikleri, bu illeri lstanbul ve lzmir'in izlediği bildirildi Birleşmiş Milletler tarafından Türkı>e genelı için hazırlanan "İnsani Kalkuıma Endeksi"nde ise gelişmişlik düzeyi yüksek olan yerleşim birimlerine göçün daha yogun yaşandığı kaydedildi. Kalkınma Endeksi'ne göre en çok göç veren kent ise Tunceli oldu. ODTÜ Sosyoloji Bölümü GAP Araştırma Ekibi'nce hazırlanan "GAP Bölgesi Nüfiıs Hareketieri" adlı raporda, köylerden en çok göç alan kentlenn başında, bölgede bulunan illenn olduğu kaydedilırken Adana, lçel gibi güneybatı kentleriyle lstanbul, Izmir gibi batı metropollerinin en çok gidilen yerler olarak saptandığı vurgulandı. Ankara'nın çok az sayıda kişi tarafından gidilen yer olarak gösterilmesinin "ilgiçekici" olduğu vurgulanan raporda, şöyle devam edildi: "En çok göç edikliği birinci sırada söylenen Ulerin dağıhmını içeren tabloya göre, GAP içindeki iller arasında en yüksek hareketlilik ya da göç alma oranı Gariantep'te (yüzde 30.4) görülmektedir. Bu 3i sırasıvla Adıyaman, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin izlemektedir. Adana-Mersin yöresine göç veren GAP illeri de sırasıyla Şanlıurfa (yüzde 42), Mardin yüzde (25.29), Diyarbakır (24.4) ve çok daha düşük oranlarda Gaziantep ve Adıyaman görülmektedir. İzmir, en çok göçü Diyarbakır (yüzde71.9)ve Mardin'den (yüzde 25), lstanbul ise Mardin (yüzde 63.9) ve Diyarbakır"dan (yüzde 25) almaktadır." mevsimlik işçilerin çalıştıkları alan olduğu saptamasına >er verildi. Raporda, "Adana-Mersin, yaklaşık 50 yıldır süregelen, mevsimlik işçilik yoluyla tanınıp biünen bir alan olarak bölge insanı için, kalıcı göçün de başhca hedefı olarak görülmektedir" denildi. Raporda, araştırma sırasında deneklere 2. ve 3. tercihlerine ilişkin sorular sorulduğu belirtilerek ortaya çıkan tablonun 1. tercihlerin benzen sonuçlan ortaya çıkardığı bildirildi. Bölgeden dış göçün en fazla, en yoksul olan Sıirt. Adıyaman ve Mardin ıllerinden olduğunun anlaşıldığı belirtılen raporda, net dış göç oranlannın genellikle 1980-1985 yıllan arasında gözlenen düşüşe koşut olarak gerçekleştıği saptamasına yer verildi. Raporda, Adıyaman ve Şanlıurfa'dan net dış göçün 1970'le 1980 arasında inişe geçtıği, Şanlıurfa'da ise kesin bir azalma görüldüğü, buna karşın Gaziantep'in net dış göç oranında ufak bir artış olduğu v urgulandı. Inşaat mevsiminde köylerin yüzde 50'sinin mevsimlik göç yaşadığı anlatılan raporda, "Tanm emegi gözetildiğinde köylerin yüzde 61'inden dışa göç olmaktadır ki bu. ortalama köy başuıa 101 kişi demektir. Buna karşılık, köylerin yüzde 32J'ü iç göç olayına manız kalmaktadır. Bu da ortalama köy başuıa 106 kişidir" görüşüne yer verildi. Raporda, göç etmek istedikleri yer bilgisi alınabilen kişi sayısının 271 olduğu kaydedilerek bunlann 185'ininGAP bölgesinde bir kenti, 59'unun vaklas.ık yüzde 21 "inin GAP dışı bir batı kentini, yüzde 1 'inin de yurtdışını, yüzde 8.9'unun da herhangi bir yer bildirmeden sadece göç etmek ıstediklerini söylediği vurgulandı Raporda, şöyle denildi: "Beklenecegi gibi, hanelerin çoğu, göç etmek istedikleri kent olarak, köylerinin bağlı olduğu ili >a da kasabayı göstermistir. Bunu daha düşük oranda Ankara, lstanbul ve İzmir gibi batı metropoUeri ile Güneybatı illeri izlemekte ve çok daha düşük bir azınlık göç etmek istediği yer olarak yurtdışuıı belirtmektedir. Göç etmek isteyenlerin köylerinin bağlı olduğu il itibanyla dağıluTuna bakbğuıuzda, bu niyete sahip olanlann en yüksek oranda Adıyaman'da, en düşük oranda ise Mardin'de temsil edildiğini görüyoruz." 'İnsani Kalkınma Endeksi' Birleşmiş Milletler tarafından Türkiye geneli için hazırlanan "İnsanı Kalkınma Endeksi''nde ise geçen yıl en fazla göç alan kentin Kocaeli olduğu, bu kenti sırasıyla lstanbul, lçel, Bursa ve lzmir'in izlediği bildirildi. Endekse göre en çok göç veren kent ise Tunceli. Bu kentten sonra ise sırasıyla Kars, Erzurum, Gümüşhane ve Sıvas en çok göç veren kentleroldu. Kalkınma Endeksi'nde gelişmişlik düzeyi yüksek olan yerleşim birimlerine göçün daha yoğun yaşandığı kaydedildi. 1990 yılmdan bu yana heT yıl hazırlanan endekste, ınsani kalkınma knterlerinin, "yaşam süresi uzunluğu, ortalama egitim seviyesi" ile "gelir miktan ve satuı alma gücü" olduğu ifade edildi.Endekste, en fazla göç alan illerde 1986-1990 yıllan arasında gerçekleştirilen yatınm miktannın yüksekliğine dikkat çekildi. Göç, yoksul kentierden Raporda, Adana ve Mersin illennin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden göç alan kentlerin başında geldiği kaydedilırken, bunun en önemli nedeni olarak Adana ve Mersin'in, bölgeye coğrafi yakınlığının yanı sıra, bu kentlerin yaklaşık 50 yıldan bu yana ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART 1995YILINDA EN ÇOK GÖÇ ALAN İLLER VE GÖÇ ORANLARI (BİNDE): Sıra İli Göç oranı 1 KOCAELİ 63 2 İSTANBUL 56 3 İÇEL 54 4 BURSA 40 5 İZMİR 39 6 ANTALYA 32 7 ESKİŞEHİR 16 8 ADANA 16 9 AYDIN 14 10 ANKARA 12 1995YILINDA ENÇOK GÖÇ VEREN İLLER VE GÖÇ ORANLARI (BİNDE) Göç Sıra ili oranı TUNCELİ 135 KARS 81 ERZURUM 66 GÜMÜŞHANE 57 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 SIVAS AĞRI ARTVİN MUŞ BİNGÖL GİRESUN 56 55 54 52 46 45 Polis Emeklileri Derneği Ankara Şube Başkanı Köksal'a göre polis siyasilerin güdümünde 'Emniyet yedi kocalı Hürmüz'EVİN GÖKTAŞ ANKARA - Eskı Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Sadık Köksal. siyasilerin güdümünde olan emniyet teşkilatının, "dayıhk kurumundan" bıktığını belirtti. Polis Emeklileri Derneğı Ankara Şube Başkanlığı'nı yapan Köksal, hükümetlerin yanı sıra, milletvekili ve bürokratlann baskısıyla karşılaşan polisin, bağımsız hareket edemediğini söyledi. Emniyet için. "Teşkilat yedi kocalı Hürmüz gibi" değerlendirmesini yapan Sadık Köksal. Cumhuriyet'e. "Siyaseto güzelün elini, polisin üzerinden çekmedigi takdirde, polisle halk arasında zaman zaman yaşanan sorunlar, daha da artarak • Köksal, milletvekili ve bürokratlann baskısı altında olan polisin bağımsız hareket edemediğini belirterek "Bıyıklısı bıyık, sakallısı sakal bıraktınyor. Dayıhk müessesesi de bıktırdı" dedi. KoNUK YAZAR /ZTYA HALİS devam edecektir. Lütfen siyaset, elini bir an önce polisin üzerinden çeksin'' görüşünü dıle getırdı. Köksal, sorunlann, büyük ölçüde siyasetçilerin yanlış tutum ve davranışlanndan kaynaklandığını savunarak "Bıyıklısı gelip polise bıyık bıraktımor, sakallısı gelip sakal bıraknnyor'" dedi. Köksal, polis-halk ılışkısındekı "sevgi-saygının" zayıfladığını vurgulayarak "O dönemlerde halkın içine çıknğımızda çok büyük itibar görürdük. Ama şimdi, bazı insanlar polise 'öcü' gözüyle bakıyor. Kahvehaneler ağzma kadar çoiuk-çocuk dolu. Eskiden böyle değildi. Bu çok iizücü bir durum" görüşünü dile getırdi. Köksal, polisin egitim düzeyını yükseltmek için önce polis okullannda eğitım veren hocalann ayıklanmasını ve okullarda nitelikli. bılgi düzeyi yüksek hocalara görev venlmesıni istedi. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde çok sayıda nitelikli, bilgilı \e deneyimli emniyet müdüriinün, sıyası nedenlerle Araştırma Planlama ve Koordinasyon (APK) Daire Başkanlığı'nda kızak göreve alındığını kaydeden Köksal, "Ne yazık ki. bu insanlardan devlet yararlanmıyor. Bunlann durumu merkez vaiilerinin durumu gibi. Bu insanlara çok yazıkoluyor" dedi. Emniyette, atama ve terfilerde "dayıhk müessesesi"nin egemen olduğunu öne süren Köksal, şunlan söyledı: "Bu nedenleatama,terfi ve tayinlerde doğru ve sağukh kararlar aünmıyor. Müdürlük umanı çok kısa sürede verih'yor. Liyukat ve kıdame göre atamalar yapıknalıdır. Her şeyden önce, Emniyet Teşkilan Nasası'nın degiştirilmesi gerekir. Zamanına göre iyi bir yasay mış, ancak toplumun ve teşkilatın şimdiki yapısına ve gereksinimierine yanıt veremiyor. 'Güvenlik bakanlığı' diye bizim kendi bakanlıgınuzın kurulması lazun. Emniyetin, İçişleri Bakanlığı'ndan aynlması gerekir. 150 bin kişUik bir teşkilat, neden bir İçişleri Bakanhğı Müsteşan'na bağh olsun ki?" BtRBAKIMA SERVER TAJNtLLİ Bir Baypam Gününde Köşeyazarlığının kuralları arasındadır Yazınız bay- rama rastlıyorsa, o konuda bir şeyler kaleme almalı- sınız. Doğaldır ki, yazınızın havası, günün özelliğine uymalı; hep birlikte kutlanan bir sevinme ve banş gü- nünde, ister istemez yumuşak bir dille konuşmalısı- nız. Boş laf etmekten de kaçınarak elbette... Eskilerın ışi kolaymış. O yüzyıllarda gazete yok; şa- irler bayramlarda, "lydiyye" - bayramiyye" değil!- adı verilen kasideler yazar ve devlet katındaki yüce kişi- leresunarlarmış. Ama dikkat ediyorum oşiirtere, bay- ramın sadece adı var, geri kalanı kişiye övgü. Ome- ğin Nedim'ın Sadrazam ibrahim Paşa'ya sunduğu bir bayramlık kaside var ki, evlere şenlik! O koskoca şairin yerinde bir meddah! Ve dogaldir ki, bayram da bahanesi... Aklınıza takılmış olabilir: Neden Arapça bayram an- lamına "/yd"den "tydıyye" de, "bayramiyye" değil? Bayram sözünün bir tarikat pîrinin, Hacı Bayram Veli'nin adı olmasının, "bayramiyye"n\n de onun kur- duğu tarikatı belirtmesinin, "tyd" kelimesinin kullanı- lışını yaygınlaştırdığı düşüncesinde uzmanlar. Yeri gel- mişken söylemiş de olayım: Hacı Bayram Veli'nin, üs- telikTürkçe nefis şiirteri vardır; onların içinde, dörtlük- leri "Sen senibilsen seni" diye biten biri pek ünlüdür ve Anadolu ulularının vaktiyle, ham sofuluğun öğüt- lediklerinin dışında, giderek onlara karşı nasıl bir ah- lak düşüncesine de öncülük ettiklerinin güzel bir ör- neğidir. Sen seni bil sen seni 13-15. yüzyıllar arasında, Mevlânâ'sıyla, Yunus Emre'siyle, Hacı Bektaş Veli'siyle, Hacı Bayram Ve- li'siyle, Anadolu'da bir ulular kafilesi, binlerce yıl ön- cesinden bilgeliğin süzüp getirdiği bu gerçeği ve ona bağlı başka gerçeklen şakımış durmuştur. Sen seni bil sen seni Bayramlar, biraz da insanı böyle kendine döndür- mek için değil midir? Konuyu dağıtmadan sürdürmüş olayım: Bayramla- n, kışilere övgü vesilesi sayan "lydiyye" geleneğınden kurtanp bütün ıçtenlikleri ile şiirin, giderek yazının ko- nusu yapan, çağdaş edebıyatımız olmuştur. Sanıyorum, ilk güzel örneklerden biri de, Mehmet Akifindir. Onun, "Gelin de bayramı Fatih 'te seyredin' diye baş- layan Bayram adlı şiiri, bir bayram yerinin bütün cıvıl- tısını, rengini ve cümbüşünü, üstelik günlük konuşma dilinin akıcılığıyla anlatır. Şimdi Fatih'te ve Istanbul'un başka yerlerinde böyle bayram yerleri kalmış mıdır? Bilemem. Bir başka güzel örnek, Tevfik Fikret'indir. Büyük şair, onca bağlandığı, en insanca duygular- la donatmak istediği oğlu Haluk'a, Haluk'un Bayra- mı adlı şiirinde şöyle seslenir: Baban diyor ki: "Meserret çocuklann, yalnız Çocuklann payıdır! Ey güzel çocuk, dinle; Fakat sevincinle Neler düşündürüyorsun, bilir misin?.. Babasız, Ümitsiz, ne kadar yavrucaklann, şimdi Siyah-ı mateme benzer terane-i îdi! Çıkar o süslen artık, sevindiğin yetişir; Çıkar, biraz da şu öksüz gıyinsin, eğlensin; Biraz güzellensın. Şu ru-yızerd-fsefalet... Evet meserrettir Çocuklann payı; lâkin sevincinle Sevinmiyor şu yetim, ağlıyor... Haluk, dinle!" "Meserret (yani sevinç), çocuklann, yalnız çocuk- lann payıdır": Bayram günlerinin bize aşılamak iste- diöı en güzel duygulardan biri de budur, bu olmalı! Tşte bir bayram yazısı sizlere! Toplumsal dengelerı altüst olmuş, bir bölgeden öte- kine büyük göçlenn olduğu, yoksullann sayısının hız- la çoğaldığı, düşuncelennden dolayı aydınlann ha- pishanelere atıldığı, bağnnda ıç savaşın sürdüğü, da- hası polıtıkacıların aymazlık içinde yüzdüğü bir ülke- de, yazımıza, bir bayram gününde de olsa, o yakıcı Anadolu türküsüyle başlamak yerinde olmaz mıydı? Hiç olmazsa, onunla bitsin satırianmız: Bayram gelmış neyime, Kan damlar yüreğime. Acısız nice bayramlara sevgili okurlanm!.. RP'li Süleyman Arif Emre 6 Halk ANAYOL'u reddetti' lstanbul Haber Servisi - RP tstanbul Milletvekili Sü- leyman ArifEmre. "RP'nin, ANAP'la bakanhklarda ve yönetimde ağniığını koy du- ğu bir hükümet kuracagını*' söyledi. RP tstanbul tl Örgütü. dün il merkezinde bayram- laşmatörenı düzenledi. Tö- rene RP tstanbul milletve- killeri Süleyman Arif Em- re, Gürcan Dağdaş, tsmail Kahraman, Mukadder Ba- şegmez, Bahri Zengin. Gök- sal Küçükkale, Ali Oğuz, Mehmet Ali Şahin,Ekrem Erdem, il başkanı Mustafa Ataş, ilçe başkanlan ile çok sayıda partili katıldı. 24 ara- lık seçimleri sonrasmda hü- kümet kurulamamasını, "s»> yasi partilerin RP'nin yûk- seüşini hazmedememesine'' bağlayan Süleyman Arif Emre, RP'nin bakanhklar- da ve yönetimde ağırlığını koyduğu bir hükümet ku- racağını belirtti. Emre, hal- kın ANAYOL formülünü kesinlikle reddettiğini öne sürdü. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı 2 4 Aralık seçiminin en temel sonuçlarından biri, mer- kez sol ve merkez sağ oy- larda gözlenen düşüş ya- nında, ilk 3 partinin birbi- rine yakın oy alması nedeniyle seç- men nezdinde net bir tercihin yapı- lamamasıdır. Merkez sol partilerin (CHP ve DSP) 1989'da elde ettikleri toplam yüz- de 38'e varan oy oranı sonraki yıl- larda düşüş trendine girmiş, 1991 genel seçimlerinde yüzde 31.6'ya, 1994 İl Genel Meclisi seçimlerinde yüzde 27'ye, bu seçimlerde ise yüz- de 25.3'e düşmüştür. Benzer bir durum merkez sağ par- tilerde de yaşanmaktadır. 1991 ge- nel seçimlerinde DYP ve ANAP'ın toplam oy oranı yüzde 51.2 iken 1994 İl Genel Meclisi seçimlerinde yüzde 42.3'e, 24 Aralık seçimlerin- de ise yüzde 38.8'e düşmüştür. İki merkez sağ partinin 4 yıl süresince kaybettıkleri oy oranı yüzde 12.4'e ulaşmaktadır. Kanımızca, merkez oylardaki dü- şüşün en temel nedenlerinden biri, Türkiye toplumunun son yıllarda git- tikçe ağırlaşan iktisadi ve sosyal kri- zini çözecek politikalann oluşturu- lamamış olmasıdır. Kriz ortamında siyasal tercihlerin merkez dışı siya- sal yapılara kayması daha da kolay olmuştur. 24 Arahk Seçiminin Düşündürdiikleri 24 Aralık seçimlerinde partiler ara- sında oy miktanndaki en dramatik düşüş, CHP'de yaşanmıştır. Devlet kuran, Türkiye'nin modernleşip ge- lişmesinin öncülüğünü yapmış CHP'nin elde ettiği sonuç, partinin güncel başansı/başansızlığı ikilemi- ni aşan, Türkiye'nin geleceği açı- sından değerlendirilmesi gereken bir sonuçtur. CHP'nin bu sonucu almasında birçok etken yanında iki temel fak- tör rol oynamıştır: Bunlardan bir ta- nesi bu seçimlerde uygulanan siya- sal anlayış, diğeri ise daha genel boyutlu sosyal demokrasinin kim- Hk krizidir. Sosyal demokrat bir partiye ha- yat veren, onun gelişip büyümesi- nin temel dinamiklerinden en önem- lisi parti içi demokrasidir. Mevcut yönetiminin "darkadrocu", "hizip- çi" eğilimleri parti içi demokrasinin önünde ciddi bir engel teşkil etmiş- tir. Bununla birlikte tercihli oyun kal- dınlması, aday belirlemede ağırlık- lı olarak merkez yoklamasının yapıl- ması, PM'nin onay merciine indir- genmesi seçim yenilgisinin önemli faktörlerinden olmuştur. Son yıllar- da partinin kitlelere yabancılaşma- sı belirginleşirken merkez yoklama- sı ile bu yabanctlaşma (kopma) da- ha da artmıştır. Ortaya çıkan mec- lis, atanmışlar meclisidir. CHP'nin seçimlerde aldığı olum- suz sonucun bir nedeninin de DYP ile yapılan koalisyon olduğu ileri sü- rülmektedir. Kanımızca yapılan ko- altsyonun kendisı değil, koalisyon sü- resince tüm iyi niyetli çabalara rağ- men net bir ideolojık çizginin ızlen- memiş olması ve pratik uygulama- lardaki inisiyatifsizlik sonucu verim- li sonuçlar elde edilememiş, bunun doğal sonucu olarak da sosyal de- mokrasinin hedef kitlesi rahatsız ol- muştur. Seçim sonucunun istenilen dü- zeyde gerçekleşmemesinin neden- lerinden biri de seçimlere çok az bir zaman kala (Ingıltere Işçi Partısi'nden esinlenen) "yenisol" kavramını gün- deme getırmek olmuştur. Parti üst yönetimi, bu kavramı, bırakınız ta- banda tartışmayı, aydınlar arasında, partinin üst organlarında dahı tartış- madan acele bir şekilde "vızyon"a sokmuştur. Tony Blair lideriiğinde- ki işçi Partisı, bu kavrama entelek- tüel ve örgütsel düzeyde tartıştıktan sonra şekil vermiştir. Bu sürece rağ- men "yenisol", Işçi Partisi içinde cid- di bir dirençle karşılaşmakta, parti- yi liberalleştirdiği, sağa kaydırdığı gerekçesiyle eleştirilmektedir. Türkiye'de sosyal demokratlar, son yıllarda alt-kimliklere (Kürtler, işçiler, Aleviler, kadınlar, yeşiller, vb.) dönük politika üretiminde yetersiz kalırken tüm bu alt-kimlikleri çoğul- culuk ve katılımcılık ekseninde sos- yal demokrat bir üst-kimlik etrafın- da da birleştirememiştir. Alt-kimlik içinde önemli birağırlt- ğa sahip olan Kürtlere dönük poli- tika belirlemedeki yetersizlikler ve git- tikçe tasfiyeye varan yaklaşımlar, 24 Aralık seçimlerinde etkisini gös- termiş; CHP, Güneydoğu'da MHP'den daha az oy almıştır. Türkiye'nin en temel ekonomik ve sosyal sorunlarının bulunduğu bir coğrafyada alınan bu sonuç, sosyal demokrat bir parti için üze- rinde önemle durulması gereken bir olgudur. Sol br partinin reel politikada ken- disinı ifade etmesi, sağ siyasal par- tilere göre nesnel nedenlerden do- layı daha zordur. Sol partiler varlık- lan gereği, düzeni salt eleştirmekle yetınmez, eleştirdiği düzeni değiş- tirecek somut politikalar-projeler üretmekle de yükümlüdür. Tam da bu noktada sosyal demokratların son yıllarda "reformcu" özellikleri- ni kaybetmelerine koşut toplumsal proje üretiminds yetersiz kalmışlar- dır. Bu boşluğu RP, "adildüzen"söy- lemi ile doldurmakta, mevcut so- runlardan bunalmış kitlelerin deste- ğini almakta zorlanmamaktadır. (RP'nin artan bir trendle oy aldığını görüyoruz: 1987'de 7.16 olan oyu- nu 1989'da yüzde 9.8'e, 1991 se- çimlerinde yüzde 16.9'a, 1994 se- çimlerinde yüzde 19'a ve bu seçim- lerde yüzde 21.3'e yükseltmiştir.) Dinin siyasallaşmasının temelin- de halkın düzene yabancılaşması ve dışlanmışlık psikozunun yattığı ka- bul edilirse bireyler arasında daya- nışma, paylaşma, toplum için özve- ri gibi etik değerleri de öne çıkaran, iktisadi bireyi aşan, topluma bu yön- de moral değerleri aşılayan sosyal politikalann oluşturulması zorunlu- dur. Reel sosyalizminin yıkılmasıyla birlikte dünya ölçeğinde sol hareket- lerde bir durağanlık yaşanmış, an- cak bu durum uzun sürmemiştir. Bugünlerde özellikle Avrupa kıta- sında solun yeniden yükselişine şa- hit oluyoruz. Birçok (azgelişmiş ve gelişmiş) ülkede "yenisağ" politika- ların çözüm olmadığını gören kitle- ler tekrar sosyal demokrat, sol po- litikalara yönelmektedir. Uluslara- rası politik arenada bu süreç yaşa- nırken Türkiye'de sosyal demokra- sinin içinde bulunduğu olumsuztab- loyu nasıl açıklayacağız? Bu soru- nun yanıtı bu makalede kısmen ve- rilmeye çalışıldı. Ancak sorunun ken- disi bir gerçekliğe işaret ediyor. Tür- kiye'deki sol, sosyal demokrat ha- reketin uluslararası sol hareketlerie etkileşimi-ilişkisi oldukçazayıftır. Bu zayıf ilişkinin tarihsel özgül neden- leri anaîiz edilip enternasyonal sos- yal demokrat hareketle çok boyut- lu etkileşim süreci zorianmalıdır. Sosyal demokratların son yıllarda yapılan kurultayları liderler arası bi- reysel hesaplaşmalara sahne olur- ken ideolojik ve programatik tartış- malann hemen hemen hiç yapılma- mış olmasının politika üretiminde ciddi sorunlar yarattığını düşünü- yorum. 24 Arahk seçim sonuçlan ile bir- likte reel ve teorik politika sorunla- rının ele alınacağı bir sürecin en kısa zaman içerisinde başlatılması, sol, sosyal demokrat politikalara yeni perspektifler sunacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle