Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23ŞUBAT1996CUMA
HABERLER
Pakdemirli:
Çiller'in
'babasr
RPüeiki
koalisyon
yaptı
İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) - ANAP Geıiel Baş-
kan Yardımcısı Ekrem Pak-
demiriL ANAP-RP koalısyo-
nu ile ilgili komisyonlann ça-
lışmalannı tamamlama aşa-
masma geldiğini belirterek
"Incir çekirdeğini doldura-
cak kadar meselekakk onlar
da halledilecek" dedı.
Ekrem Pakdemirli, lzmır
Milletvekili Kaya Erdem'in
istifasına ilişkin olarak da
"Parti organlanndan geçen
karar, biitün milletvekillerini
bağlar. Grup karan alınırsa
herkes güvenoyu verir, sayın
Erdem dedahiP diye konuş-
tu.
Pakdemirli'nin. diin parti il
merkezinde düzenlediği ba-
sın toplantısında bir açıklama
yapan ANAP İl Başkanı Mev-
lut Asuşen, tzmirteşkilatı ola-
rak genel merkezin RP ile
yaptığı koalisyon çalışmala-
rını desteklediklerini bildir-
di. Pakdemirli, bugünkü hü-
kümeti eleştirerek başladığı
konuşmasında "Dış borç al-
dılar. Nereye gjtti bu paralar,
bunlann hesabtnı sormak la-
zundır. Biz bu hesabı görme-
dikçe DYP ile bir araya gele-
meyiz. Bu kadar şaibe, yoisuz-
luk \arken, basının bir kısmı
bunlar birieşsinter diyor. Hü-
kümet etmek ortak mesuli-
yet ister, partim bu mesuliye-
tin ahına nasü girecek?" de-
dı.
ANAP'ın RP ile koalisyon
kurma çalışmalannı. "Ulke
karanlığa gömülecek" diye
eleştirenlere yanıt veren
Ekrem Pakdemirli. şunlan
söyledı:
u
Bu obnayan hükümet,gü-
nü kurtarmaya çahşıyor. Tür-
Idye karanhğa gömülecekmiş.
Çiller'in 'babası' iki defa RP
ile koalisyon yapmış, ülke ka-
ranlığa mı gömülmüş? RP
solla da koalisyon yaptı. Ece-
vit'in meclis tutanaklannda
Erbakan'a övgü dolu sayfa-
larca tutan sözleri van Ecevit,
benimle koafisyon \aptn diyor.
Sayı yetmiyor ki Ülkenin eko-
nomisi adeta batakhkta çupm-
maktadır. fnşaüah kurtaraca-
ğız, buna gücümüz var. Bu
ülkenin batmasının \ebalini
Irîmsetasıyamaz. Rejimi, cum-
huriyerin biitün müessesele-
ri konır; vali.si. hâkimi, kay-
makamı, öğretmeni korur.
Bunlar safsata. Basında yer
alan endiseteri biz Erbakan'a
sorduk. Sayın Erbakan,' Her-
kezden daha fazla Atatürkçü-
yüm, Atatürk yaşasaydı RP'li
olurdu" diyor. 'Ben hepiniz-
den fazla düzen savunucusu-
yum' diyor. Ben, çok makul
buldum Erbakan'ın bu söz-
lerinL"
Pakdemirli, Erbakan'ın
Iran devrimini ö\ en sözleri-
ne ilişkin olarak da "Gitmiş
orada, hayırlı bir iş yapmış-
sınız demiş, ne hayırsız iş yap-
tmız ahmaklar diyeniezdi ya"
görüşünü savundu.
ANAP'a destek
ANAP Ankara İl Teşkila-
tı Kadın Komisyonlan Baş-
kanı Ayşen Şen, partisinin
Ankara İl Başkanlığı'nda bir
basın toplantısı düzenleye-
rek kadın üyeleri olarak
ANAP'ın RP ile yapacağı ko-
alisyonu açıkça destekledik-
lerini sövledi.
MHP'li Turgut
'Ali Rıza
Gürbüz
akrabam değil'
ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - MHP Genel Sekre-
ter Yardımcısı Akkan Sırver.
Genel Başkan Alparslan Tûr-
keş tarafindan. Izmir 1. bölge
2. sırada mılletvekılı adayı
eösterilen AB RızaGürbüz' ün,
Isviçre'de 1.1 tnlyon lıra de-
ğerinde uyuşturucuyla yaka-
lanmasının. partıyı bağlama-
dığını savundu. Suver, "Par-
tilerin, miUetvekiIi adayı gös-
terdiği kişilerden gelecege dö-
niik davranışlanna ilişkin pe-
şin bir taahhütname alması
gibi bir kural yok" dedı.
MHP Genel Başkan Yar-
dımcısı ve MYK üyesı Servet
Turgut, Ali Rıza Gürbûz'ün
akrabası olduğu yönündekı
iddiaları yalanladı. Gazete-
mizde dün "Türkeş'ûı adayı
partiyi kanşürdı" başlığıyla
yayımlanan haberde. adının
açıklanmasını istemeyen bir
MHP yönetıcisinin Ali Rıza
Gürbûz'ün Servet Turgut'un
akrabası olduğuna ilişkin id-
diasına yer venlmıştı.
C Ü N E Y D O C U R A P 0 R U
ODTÜ GAP Araştırma Ekibi'nin raporuna göre iki il çekim merkezi. Ankara'ya rağbet yok
Göç, Adana ve Mersin'eANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)
Sosyoloji Bölümü GAP Araştırma
Ekibi'nce hazırlanan "GAP Bölgesi
Nüfus HareketlerT adlı raporda, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu bölgelerinden göç
eden yurttaşlann, en çok Adana ve
Mersin'e yerleşmeyi yeğledikleri, bu
illeri lstanbul ve lzmir'in izlediği
bildirildi Birleşmiş Milletler tarafından
Türkı>e genelı için hazırlanan "İnsani
Kalkuıma Endeksi"nde ise gelişmişlik
düzeyi yüksek olan yerleşim birimlerine
göçün daha yogun yaşandığı kaydedildi.
Kalkınma Endeksi'ne göre en çok göç
veren kent ise Tunceli oldu. ODTÜ
Sosyoloji Bölümü GAP Araştırma
Ekibi'nce hazırlanan "GAP Bölgesi
Nüfiıs Hareketieri" adlı raporda,
köylerden en çok göç alan kentlenn
başında, bölgede bulunan illenn olduğu
kaydedilırken Adana, lçel gibi güneybatı
kentleriyle lstanbul, Izmir gibi batı
metropollerinin en çok gidilen yerler
olarak saptandığı vurgulandı. Ankara'nın
çok az sayıda kişi tarafından gidilen yer
olarak gösterilmesinin
"ilgiçekici" olduğu
vurgulanan raporda,
şöyle devam edildi:
"En çok göç edikliği
birinci sırada söylenen
Ulerin dağıhmını içeren
tabloya göre, GAP
içindeki iller arasında en
yüksek hareketlilik ya da
göç alma oranı
Gariantep'te (yüzde 30.4)
görülmektedir. Bu 3i
sırasıvla Adıyaman,
Şanlıurfa, Diyarbakır ve
Mardin izlemektedir.
Adana-Mersin yöresine
göç veren GAP illeri de
sırasıyla Şanlıurfa (yüzde
42), Mardin yüzde
(25.29), Diyarbakır (24.4)
ve çok daha düşük
oranlarda Gaziantep ve
Adıyaman
görülmektedir. İzmir, en
çok göçü Diyarbakır
(yüzde71.9)ve
Mardin'den (yüzde 25),
lstanbul ise Mardin
(yüzde 63.9) ve
Diyarbakır"dan (yüzde
25) almaktadır."
mevsimlik işçilerin çalıştıkları alan
olduğu saptamasına >er verildi. Raporda,
"Adana-Mersin, yaklaşık 50 yıldır
süregelen, mevsimlik işçilik yoluyla
tanınıp biünen bir alan olarak bölge
insanı için, kalıcı göçün de başhca hedefı
olarak görülmektedir" denildi. Raporda,
araştırma sırasında deneklere 2. ve 3.
tercihlerine ilişkin sorular sorulduğu
belirtilerek ortaya çıkan tablonun 1.
tercihlerin benzen sonuçlan ortaya
çıkardığı bildirildi. Bölgeden dış göçün
en fazla, en yoksul olan Sıirt. Adıyaman
ve Mardin ıllerinden olduğunun
anlaşıldığı belirtılen raporda, net dış göç
oranlannın genellikle 1980-1985 yıllan
arasında gözlenen düşüşe koşut olarak
gerçekleştıği saptamasına yer verildi.
Raporda, Adıyaman ve Şanlıurfa'dan net
dış göçün 1970'le 1980 arasında inişe
geçtıği, Şanlıurfa'da ise kesin bir azalma
görüldüğü, buna karşın Gaziantep'in net
dış göç oranında ufak bir artış olduğu
v urgulandı. Inşaat mevsiminde köylerin
yüzde 50'sinin mevsimlik göç yaşadığı
anlatılan raporda, "Tanm emegi
gözetildiğinde köylerin yüzde 61'inden
dışa göç olmaktadır ki bu. ortalama köy
başuıa 101 kişi demektir. Buna karşılık,
köylerin yüzde 32J'ü iç göç olayına
manız kalmaktadır. Bu da ortalama köy
başuıa 106 kişidir" görüşüne yer verildi.
Raporda, göç etmek istedikleri yer bilgisi
alınabilen kişi sayısının 271 olduğu
kaydedilerek bunlann 185'ininGAP
bölgesinde bir kenti, 59'unun vaklas.ık
yüzde 21 "inin GAP dışı bir batı kentini,
yüzde 1 'inin de yurtdışını, yüzde
8.9'unun da herhangi bir yer bildirmeden
sadece göç etmek ıstediklerini söylediği
vurgulandı Raporda, şöyle denildi:
"Beklenecegi gibi, hanelerin çoğu, göç
etmek istedikleri kent olarak, köylerinin
bağlı olduğu ili >a da kasabayı
göstermistir. Bunu daha düşük oranda
Ankara, lstanbul ve İzmir gibi batı
metropoUeri ile Güneybatı illeri izlemekte
ve çok daha düşük bir azınlık göç etmek
istediği yer olarak yurtdışuıı
belirtmektedir. Göç etmek isteyenlerin
köylerinin bağlı olduğu il itibanyla
dağıluTuna bakbğuıuzda, bu niyete sahip
olanlann en yüksek oranda Adıyaman'da,
en düşük oranda ise Mardin'de temsil
edildiğini görüyoruz."
'İnsani Kalkınma Endeksi'
Birleşmiş Milletler tarafından Türkiye
geneli için hazırlanan "İnsanı Kalkınma
Endeksi''nde ise geçen yıl en fazla göç
alan kentin Kocaeli olduğu, bu kenti
sırasıyla lstanbul, lçel, Bursa ve lzmir'in
izlediği bildirildi. Endekse göre en çok
göç veren kent ise Tunceli. Bu kentten
sonra ise sırasıyla Kars, Erzurum,
Gümüşhane ve Sıvas en çok göç veren
kentleroldu. Kalkınma Endeksi'nde
gelişmişlik düzeyi yüksek olan yerleşim
birimlerine göçün daha yoğun yaşandığı
kaydedildi. 1990 yılmdan bu yana heT yıl
hazırlanan endekste, ınsani kalkınma
knterlerinin, "yaşam süresi uzunluğu,
ortalama egitim seviyesi" ile "gelir
miktan ve satuı alma gücü" olduğu ifade
edildi.Endekste, en fazla göç alan illerde
1986-1990 yıllan arasında
gerçekleştirilen yatınm miktannın
yüksekliğine dikkat çekildi.
Göç, yoksul
kentierden
Raporda, Adana ve
Mersin illennin, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
bölgelerinden göç alan
kentlerin başında geldiği
kaydedilırken, bunun en
önemli nedeni olarak
Adana ve Mersin'in,
bölgeye coğrafi
yakınlığının yanı sıra, bu
kentlerin yaklaşık 50
yıldan bu yana
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
1995YILINDA
EN ÇOK
GÖÇ ALAN
İLLER VE GÖÇ
ORANLARI
(BİNDE):
Sıra İli
Göç
oranı
1 KOCAELİ 63
2 İSTANBUL 56
3 İÇEL 54
4 BURSA 40
5 İZMİR 39
6 ANTALYA 32
7 ESKİŞEHİR 16
8 ADANA 16
9 AYDIN 14
10 ANKARA 12
1995YILINDA
ENÇOK
GÖÇ VEREN
İLLER VE GÖÇ
ORANLARI
(BİNDE)
Göç
Sıra ili oranı
TUNCELİ 135
KARS 81
ERZURUM 66
GÜMÜŞHANE 57
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
SIVAS
AĞRI
ARTVİN
MUŞ
BİNGÖL
GİRESUN
56
55
54
52
46
45
Polis Emeklileri Derneği Ankara Şube Başkanı Köksal'a göre polis siyasilerin güdümünde
'Emniyet yedi kocalı Hürmüz'EVİN GÖKTAŞ
ANKARA - Eskı Emniyet Genel
Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Sadık
Köksal. siyasilerin güdümünde olan
emniyet teşkilatının, "dayıhk
kurumundan" bıktığını belirtti. Polis
Emeklileri Derneğı Ankara Şube
Başkanlığı'nı yapan Köksal,
hükümetlerin yanı sıra, milletvekili ve
bürokratlann baskısıyla karşılaşan
polisin, bağımsız hareket edemediğini
söyledi.
Emniyet için. "Teşkilat yedi kocalı
Hürmüz gibi" değerlendirmesini yapan
Sadık Köksal. Cumhuriyet'e. "Siyaseto
güzelün elini, polisin üzerinden çekmedigi
takdirde, polisle halk arasında zaman
zaman yaşanan sorunlar, daha da artarak
• Köksal, milletvekili ve bürokratlann baskısı altında olan polisin
bağımsız hareket edemediğini belirterek "Bıyıklısı bıyık, sakallısı
sakal bıraktınyor. Dayıhk müessesesi de bıktırdı" dedi.
KoNUK YAZAR /ZTYA HALİS
devam edecektir. Lütfen siyaset, elini bir
an önce polisin üzerinden çeksin''
görüşünü dıle getırdı.
Köksal, sorunlann, büyük ölçüde
siyasetçilerin yanlış tutum ve
davranışlanndan kaynaklandığını
savunarak "Bıyıklısı gelip polise bıyık
bıraktımor, sakallısı gelip sakal
bıraknnyor'" dedi. Köksal, polis-halk
ılışkısındekı "sevgi-saygının"
zayıfladığını vurgulayarak "O
dönemlerde halkın içine çıknğımızda çok
büyük itibar görürdük. Ama şimdi, bazı
insanlar polise 'öcü' gözüyle bakıyor.
Kahvehaneler ağzma kadar çoiuk-çocuk
dolu. Eskiden böyle değildi. Bu çok iizücü
bir durum" görüşünü dile getırdi.
Köksal, polisin egitim düzeyını
yükseltmek için önce polis okullannda
eğitım veren hocalann ayıklanmasını ve
okullarda nitelikli. bılgi düzeyi yüksek
hocalara görev venlmesıni istedi.
Emniyet Genel Müdürlüğü'nde çok
sayıda nitelikli, bilgilı \e deneyimli
emniyet müdüriinün, sıyası nedenlerle
Araştırma Planlama ve Koordinasyon
(APK) Daire Başkanlığı'nda kızak
göreve alındığını kaydeden Köksal, "Ne
yazık ki. bu insanlardan devlet
yararlanmıyor. Bunlann durumu merkez
vaiilerinin durumu gibi. Bu insanlara çok
yazıkoluyor" dedi. Emniyette, atama ve
terfilerde "dayıhk müessesesi"nin
egemen olduğunu öne süren Köksal,
şunlan söyledı: "Bu nedenleatama,terfi
ve tayinlerde doğru ve sağukh kararlar
aünmıyor. Müdürlük umanı çok kısa
sürede verih'yor. Liyukat ve kıdame göre
atamalar yapıknalıdır. Her şeyden önce,
Emniyet Teşkilan Nasası'nın degiştirilmesi
gerekir. Zamanına göre iyi bir yasay mış,
ancak toplumun ve teşkilatın şimdiki
yapısına ve gereksinimierine yanıt
veremiyor. 'Güvenlik bakanlığı' diye
bizim kendi bakanlıgınuzın kurulması
lazun. Emniyetin, İçişleri Bakanlığı'ndan
aynlması gerekir. 150 bin kişUik bir
teşkilat, neden bir İçişleri Bakanhğı
Müsteşan'na bağh olsun ki?"
BtRBAKIMA
SERVER TAJNtLLİ
Bir Baypam Gününde
Köşeyazarlığının kuralları arasındadır Yazınız bay-
rama rastlıyorsa, o konuda bir şeyler kaleme almalı-
sınız. Doğaldır ki, yazınızın havası, günün özelliğine
uymalı; hep birlikte kutlanan bir sevinme ve banş gü-
nünde, ister istemez yumuşak bir dille konuşmalısı-
nız.
Boş laf etmekten de kaçınarak elbette...
Eskilerın ışi kolaymış. O yüzyıllarda gazete yok; şa-
irler bayramlarda, "lydiyye" - bayramiyye" değil!- adı
verilen kasideler yazar ve devlet katındaki yüce kişi-
leresunarlarmış. Ama dikkat ediyorum oşiirtere, bay-
ramın sadece adı var, geri kalanı kişiye övgü. Ome-
ğin Nedim'ın Sadrazam ibrahim Paşa'ya sunduğu
bir bayramlık kaside var ki, evlere şenlik!
O koskoca şairin yerinde bir meddah!
Ve dogaldir ki, bayram da bahanesi...
Aklınıza takılmış olabilir: Neden Arapça bayram an-
lamına "/yd"den "tydıyye" de, "bayramiyye" değil?
Bayram sözünün bir tarikat pîrinin, Hacı Bayram
Veli'nin adı olmasının, "bayramiyye"n\n de onun kur-
duğu tarikatı belirtmesinin, "tyd" kelimesinin kullanı-
lışını yaygınlaştırdığı düşüncesinde uzmanlar. Yeri gel-
mişken söylemiş de olayım: Hacı Bayram Veli'nin, üs-
telikTürkçe nefis şiirteri vardır; onların içinde, dörtlük-
leri "Sen senibilsen seni" diye biten biri pek ünlüdür
ve Anadolu ulularının vaktiyle, ham sofuluğun öğüt-
lediklerinin dışında, giderek onlara karşı nasıl bir ah-
lak düşüncesine de öncülük ettiklerinin güzel bir ör-
neğidir.
Sen seni bil sen seni
13-15. yüzyıllar arasında, Mevlânâ'sıyla, Yunus
Emre'siyle, Hacı Bektaş Veli'siyle, Hacı Bayram Ve-
li'siyle, Anadolu'da bir ulular kafilesi, binlerce yıl ön-
cesinden bilgeliğin süzüp getirdiği bu gerçeği ve ona
bağlı başka gerçeklen şakımış durmuştur.
Sen seni bil sen seni
Bayramlar, biraz da insanı böyle kendine döndür-
mek için değil midir?
Konuyu dağıtmadan sürdürmüş olayım: Bayramla-
n, kışilere övgü vesilesi sayan "lydiyye" geleneğınden
kurtanp bütün ıçtenlikleri ile şiirin, giderek yazının ko-
nusu yapan, çağdaş edebıyatımız olmuştur.
Sanıyorum, ilk güzel örneklerden biri de, Mehmet
Akifindir.
Onun, "Gelin de bayramı Fatih 'te seyredin' diye baş-
layan Bayram adlı şiiri, bir bayram yerinin bütün cıvıl-
tısını, rengini ve cümbüşünü, üstelik günlük konuşma
dilinin akıcılığıyla anlatır. Şimdi Fatih'te ve Istanbul'un
başka yerlerinde böyle bayram yerleri kalmış mıdır?
Bilemem.
Bir başka güzel örnek, Tevfik Fikret'indir.
Büyük şair, onca bağlandığı, en insanca duygular-
la donatmak istediği oğlu Haluk'a, Haluk'un Bayra-
mı adlı şiirinde şöyle seslenir:
Baban diyor ki: "Meserret çocuklann, yalnız
Çocuklann payıdır! Ey güzel çocuk, dinle;
Fakat sevincinle
Neler düşündürüyorsun, bilir misin?.. Babasız,
Ümitsiz, ne kadar yavrucaklann, şimdi
Siyah-ı mateme benzer terane-i îdi!
Çıkar o süslen artık, sevindiğin yetişir;
Çıkar, biraz da şu öksüz gıyinsin, eğlensin;
Biraz güzellensın.
Şu ru-yızerd-fsefalet... Evet meserrettir
Çocuklann payı; lâkin sevincinle
Sevinmiyor şu yetim, ağlıyor... Haluk, dinle!"
"Meserret (yani sevinç), çocuklann, yalnız çocuk-
lann payıdır": Bayram günlerinin bize aşılamak iste-
diöı en güzel duygulardan biri de budur, bu olmalı!
Tşte bir bayram yazısı sizlere!
Toplumsal dengelerı altüst olmuş, bir bölgeden öte-
kine büyük göçlenn olduğu, yoksullann sayısının hız-
la çoğaldığı, düşuncelennden dolayı aydınlann ha-
pishanelere atıldığı, bağnnda ıç savaşın sürdüğü, da-
hası polıtıkacıların aymazlık içinde yüzdüğü bir ülke-
de, yazımıza, bir bayram gününde de olsa, o yakıcı
Anadolu türküsüyle başlamak yerinde olmaz mıydı?
Hiç olmazsa, onunla bitsin satırianmız:
Bayram gelmış neyime,
Kan damlar yüreğime.
Acısız nice bayramlara sevgili okurlanm!..
RP'li Süleyman Arif Emre
6
Halk ANAYOL'u reddetti'
lstanbul Haber Servisi -
RP tstanbul Milletvekili Sü-
leyman ArifEmre. "RP'nin,
ANAP'la bakanhklarda ve
yönetimde ağniığını koy du-
ğu bir hükümet kuracagını*'
söyledi.
RP tstanbul tl Örgütü.
dün il merkezinde bayram-
laşmatörenı düzenledi. Tö-
rene RP tstanbul milletve-
killeri Süleyman Arif Em-
re, Gürcan Dağdaş, tsmail
Kahraman, Mukadder Ba-
şegmez, Bahri Zengin. Gök-
sal Küçükkale, Ali Oğuz,
Mehmet Ali Şahin,Ekrem
Erdem, il başkanı Mustafa
Ataş, ilçe başkanlan ile çok
sayıda partili katıldı. 24 ara-
lık seçimleri sonrasmda hü-
kümet kurulamamasını, "s»>
yasi partilerin RP'nin yûk-
seüşini hazmedememesine''
bağlayan Süleyman Arif
Emre, RP'nin bakanhklar-
da ve yönetimde ağırlığını
koyduğu bir hükümet ku-
racağını belirtti. Emre, hal-
kın ANAYOL formülünü
kesinlikle reddettiğini öne
sürdü.
Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
2
4 Aralık seçiminin en temel
sonuçlarından biri, mer-
kez sol ve merkez sağ oy-
larda gözlenen düşüş ya-
nında, ilk 3 partinin birbi-
rine yakın oy alması nedeniyle seç-
men nezdinde net bir tercihin yapı-
lamamasıdır.
Merkez sol partilerin (CHP ve DSP)
1989'da elde ettikleri toplam yüz-
de 38'e varan oy oranı sonraki yıl-
larda düşüş trendine girmiş, 1991
genel seçimlerinde yüzde 31.6'ya,
1994 İl Genel Meclisi seçimlerinde
yüzde 27'ye, bu seçimlerde ise yüz-
de 25.3'e düşmüştür.
Benzer bir durum merkez sağ par-
tilerde de yaşanmaktadır. 1991 ge-
nel seçimlerinde DYP ve ANAP'ın
toplam oy oranı yüzde 51.2 iken
1994 İl Genel Meclisi seçimlerinde
yüzde 42.3'e, 24 Aralık seçimlerin-
de ise yüzde 38.8'e düşmüştür. İki
merkez sağ partinin 4 yıl süresince
kaybettıkleri oy oranı yüzde 12.4'e
ulaşmaktadır.
Kanımızca, merkez oylardaki dü-
şüşün en temel nedenlerinden biri,
Türkiye toplumunun son yıllarda git-
tikçe ağırlaşan iktisadi ve sosyal kri-
zini çözecek politikalann oluşturu-
lamamış olmasıdır. Kriz ortamında
siyasal tercihlerin merkez dışı siya-
sal yapılara kayması daha da kolay
olmuştur.
24 Arahk Seçiminin Düşündürdiikleri
24 Aralık seçimlerinde partiler ara-
sında oy miktanndaki en dramatik
düşüş, CHP'de yaşanmıştır. Devlet
kuran, Türkiye'nin modernleşip ge-
lişmesinin öncülüğünü yapmış
CHP'nin elde ettiği sonuç, partinin
güncel başansı/başansızlığı ikilemi-
ni aşan, Türkiye'nin geleceği açı-
sından değerlendirilmesi gereken
bir sonuçtur.
CHP'nin bu sonucu almasında
birçok etken yanında iki temel fak-
tör rol oynamıştır: Bunlardan bir ta-
nesi bu seçimlerde uygulanan siya-
sal anlayış, diğeri ise daha genel
boyutlu sosyal demokrasinin kim-
Hk krizidir.
Sosyal demokrat bir partiye ha-
yat veren, onun gelişip büyümesi-
nin temel dinamiklerinden en önem-
lisi parti içi demokrasidir. Mevcut
yönetiminin "darkadrocu", "hizip-
çi" eğilimleri parti içi demokrasinin
önünde ciddi bir engel teşkil etmiş-
tir. Bununla birlikte tercihli oyun kal-
dınlması, aday belirlemede ağırlık-
lı olarak merkez yoklamasının yapıl-
ması, PM'nin onay merciine indir-
genmesi seçim yenilgisinin önemli
faktörlerinden olmuştur. Son yıllar-
da partinin kitlelere yabancılaşma-
sı belirginleşirken merkez yoklama-
sı ile bu yabanctlaşma (kopma) da-
ha da artmıştır. Ortaya çıkan mec-
lis, atanmışlar meclisidir.
CHP'nin seçimlerde aldığı olum-
suz sonucun bir nedeninin de DYP
ile yapılan koalisyon olduğu ileri sü-
rülmektedir. Kanımızca yapılan ko-
altsyonun kendisı değil, koalisyon sü-
resince tüm iyi niyetli çabalara rağ-
men net bir ideolojık çizginin ızlen-
memiş olması ve pratik uygulama-
lardaki inisiyatifsizlik sonucu verim-
li sonuçlar elde edilememiş, bunun
doğal sonucu olarak da sosyal de-
mokrasinin hedef kitlesi rahatsız ol-
muştur.
Seçim sonucunun istenilen dü-
zeyde gerçekleşmemesinin neden-
lerinden biri de seçimlere çok az bir
zaman kala (Ingıltere Işçi Partısi'nden
esinlenen) "yenisol" kavramını gün-
deme getırmek olmuştur. Parti üst
yönetimi, bu kavramı, bırakınız ta-
banda tartışmayı, aydınlar arasında,
partinin üst organlarında dahı tartış-
madan acele bir şekilde "vızyon"a
sokmuştur. Tony Blair lideriiğinde-
ki işçi Partisı, bu kavrama entelek-
tüel ve örgütsel düzeyde tartıştıktan
sonra şekil vermiştir. Bu sürece rağ-
men "yenisol", Işçi Partisi içinde cid-
di bir dirençle karşılaşmakta, parti-
yi liberalleştirdiği, sağa kaydırdığı
gerekçesiyle eleştirilmektedir.
Türkiye'de sosyal demokratlar,
son yıllarda alt-kimliklere (Kürtler,
işçiler, Aleviler, kadınlar, yeşiller, vb.)
dönük politika üretiminde yetersiz
kalırken tüm bu alt-kimlikleri çoğul-
culuk ve katılımcılık ekseninde sos-
yal demokrat bir üst-kimlik etrafın-
da da birleştirememiştir.
Alt-kimlik içinde önemli birağırlt-
ğa sahip olan Kürtlere dönük poli-
tika belirlemedeki yetersizlikler ve git-
tikçe tasfiyeye varan yaklaşımlar,
24 Aralık seçimlerinde etkisini gös-
termiş; CHP, Güneydoğu'da
MHP'den daha az oy almıştır.
Türkiye'nin en temel ekonomik
ve sosyal sorunlarının bulunduğu
bir coğrafyada alınan bu sonuç,
sosyal demokrat bir parti için üze-
rinde önemle durulması gereken bir
olgudur.
Sol br partinin reel politikada ken-
disinı ifade etmesi, sağ siyasal par-
tilere göre nesnel nedenlerden do-
layı daha zordur. Sol partiler varlık-
lan gereği, düzeni salt eleştirmekle
yetınmez, eleştirdiği düzeni değiş-
tirecek somut politikalar-projeler
üretmekle de yükümlüdür. Tam da
bu noktada sosyal demokratların
son yıllarda "reformcu" özellikleri-
ni kaybetmelerine koşut toplumsal
proje üretiminds yetersiz kalmışlar-
dır.
Bu boşluğu RP, "adildüzen"söy-
lemi ile doldurmakta, mevcut so-
runlardan bunalmış kitlelerin deste-
ğini almakta zorlanmamaktadır.
(RP'nin artan bir trendle oy aldığını
görüyoruz: 1987'de 7.16 olan oyu-
nu 1989'da yüzde 9.8'e, 1991 se-
çimlerinde yüzde 16.9'a, 1994 se-
çimlerinde yüzde 19'a ve bu seçim-
lerde yüzde 21.3'e yükseltmiştir.)
Dinin siyasallaşmasının temelin-
de halkın düzene yabancılaşması
ve dışlanmışlık psikozunun yattığı ka-
bul edilirse bireyler arasında daya-
nışma, paylaşma, toplum için özve-
ri gibi etik değerleri de öne çıkaran,
iktisadi bireyi aşan, topluma bu yön-
de moral değerleri aşılayan sosyal
politikalann oluşturulması zorunlu-
dur.
Reel sosyalizminin yıkılmasıyla
birlikte dünya ölçeğinde sol hareket-
lerde bir durağanlık yaşanmış, an-
cak bu durum uzun sürmemiştir.
Bugünlerde özellikle Avrupa kıta-
sında solun yeniden yükselişine şa-
hit oluyoruz. Birçok (azgelişmiş ve
gelişmiş) ülkede "yenisağ" politika-
ların çözüm olmadığını gören kitle-
ler tekrar sosyal demokrat, sol po-
litikalara yönelmektedir. Uluslara-
rası politik arenada bu süreç yaşa-
nırken Türkiye'de sosyal demokra-
sinin içinde bulunduğu olumsuztab-
loyu nasıl açıklayacağız? Bu soru-
nun yanıtı bu makalede kısmen ve-
rilmeye çalışıldı. Ancak sorunun ken-
disi bir gerçekliğe işaret ediyor. Tür-
kiye'deki sol, sosyal demokrat ha-
reketin uluslararası sol hareketlerie
etkileşimi-ilişkisi oldukçazayıftır. Bu
zayıf ilişkinin tarihsel özgül neden-
leri anaîiz edilip enternasyonal sos-
yal demokrat hareketle çok boyut-
lu etkileşim süreci zorianmalıdır.
Sosyal demokratların son yıllarda
yapılan kurultayları liderler arası bi-
reysel hesaplaşmalara sahne olur-
ken ideolojik ve programatik tartış-
malann hemen hemen hiç yapılma-
mış olmasının politika üretiminde
ciddi sorunlar yarattığını düşünü-
yorum.
24 Arahk seçim sonuçlan ile bir-
likte reel ve teorik politika sorunla-
rının ele alınacağı bir sürecin en kısa
zaman içerisinde başlatılması, sol,
sosyal demokrat politikalara yeni
perspektifler sunacaktır.